#sadece küçük bi hatırlatma
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bu arada bi hatırlatma yapmak istiyorumm toplu taşımalarda eğer oturarak yolculuk yapıyorsanız koltuğunuz dışına çıkmayın hayvan gibi bacaklarınızı açmadan oturun yanınızdaki insanlar sinir oluyor da.
4 notes
·
View notes
Text
MERHABAAAA.
Kime seslendim şu an, bir fikrim yok. Kendi kendime neşelendim bir an. Nedensiz. Konuşmak istiyorum, hiç susmamak istiyorum ama bunu yapacak kimse yok şu an :]
2020 Ramazan ayı. 8. sınıftayım. Ders çalışmıyorum çünkü gereksiz görüyorum o zaman için (çalışmadığım için pişman değilim, olmak istediğim yere gittim her türlü).
Arkadaşım S* ile konuşuyorum (şu an arkadaş değiliz). Çok eğleniyorum falan. Fan hesabım var, kolaj gibi çeşitli postlar hazırlayıp paylaşıyorum.
Fan hesabım sayesinde bi' gruba girmiştim. Herkes birbirinin arkadaşı, tek yabancı benim. Herkes birbirini fazla iyi tanıyor ama ben "bu kim ya" dedikleri kişiyim. 'Neden bu gruba girdim ki?' diye düşündüm kendi kendime fakat o grup olmasaydı şu anda bir elin parmağını geçmeyen arkadaş sayım, sadece orta parmağı gösterirdi.
Bu da böyle bir süreçti, küçük bir hatırlatma.
0 notes
Photo
*camgezer bugün 8 yaşına bastı! Bu profil 8 senedir varmış. Bir şeyler yazmaya en ihtiyaç duyduğum şu Coronavirüs günlerinde güzel bir hatırlatma oldu.. 11 Mart’tan beri evdeyim, babam ve annem hem yaşları hem hastalıklarından dolayı risk altında ve market ihtiyaçları için ben çıkıyorum. Maske, eldiven takıp gidip hızlıca gidip geliyorum sanki ne kadar dışarıda az kalsam o kadar iyi. Evden çıkınca kendimi nasıl güvensiz hissediyorum anlatamam. Bahar gelmiş, pencereyi açınca çiçek kokuyor odam ama dışarısı bana başka bir gezegen gibi geliyor. Kendimi Marvel filminde, paralel evrene neden olmuş bir hata yapmış ve onu toplarlamaya çalışan karakter gibi hissediyorum. Ama elimden evden çıkmamak dışında gelen tek bir iyilik yok. İşim bile yok. İşşizliğim ilk kez avantajım oldu. Kpss’ye girecektim, dershaneye gidiyordum o da ara verdi nisan sonuna kadar ve benim sınava biraz bile olsun hevesim kalmadı. “Salgın sonrası ekonomik kriz bekleniyor zaten, tüm dünyada, daha acil alanlarda memur alımı yapılır; kim niye alsın arkeolog?” diyorum ve elimde değil motivasyonum düşüyor. Çok ilginç bir zaman dilimine denk geldim. Domuz gribi salgını da yaşadım, o zaman da evden çok çıkmazdık, okullarımız bir süre kapanmıştı, sene sonu tatilimiz bir hafta geç yapılmıştı ve ben de domuz gribi yaşamıştım ama ayakta geçirmiştim. Daha çok ölüm olmasına rağmen bu kadar endişe duymamıştık. Belki de o zaman daha liseliydim hayatı ciddiye almakta bu yaşımda olduğu kadar iyi değildim. Hayallerimi, umutlarımı daha çok koruyabiliyordum. Şimdi bir küçük şeyden umut dolabilirken aynı şekilde bir küçük ayrıntı tüm umudumu o an tüketebiliyor. Annemle babama kalsa en güzel yaşımda bu kadar olumsuz olmam gereksizmiş, ama onlar benim yaşımdayken hayatlarında elde etmiş oldukları birçok başarıları vardı, elde ettikleri hedefleri vardı. Hayatları bir düzene girmişti... Benim ise hayatım arafta kalmış, bu yetmiyor gibi küresel bir salgın çıkmış, hastalığı aileme taşımamak için dışarı çıkmaktan korkar hale gelmişim. Evet bunlar büyük dert değil tabii ki, ama insanın en enerjik, en ne istediğini bildiği, en çalışkan, en verimli yaşlarında emekli dayılar gibi bi köşede kös kös durması ve hiçbir şey yapamıyor olması farkında olmadan içten içe söndüren bir şey. Diliyorum ki bu salgına bir an önce çare bulunur, kontrol altına alınır. Benim ailemde de sağlıkçılar var hepsi de nöbette. Hafta sonu bile canla başla çalışıyorlar, gece gündüz demeden... Ailesinden kaybı olup içi yananlar var, hastasının iyileşmesi için dua edenler var... Şu an dünyada gerçekten her yönden ne çok acı var. Güzel günlerin geleceğini bilemem ama hayatta her şeyin bir sonu olduğu gibi bu zor zamanların da sonu gelecek. Aklımızla insanlığı yine kurtaracağız. Destek olamasak bile evde kalarak en azından köstek olmayalım, maskesiz işe giderek umursamaz olmayalım. Sadece kendi sağlığımızdan değil toplumun sağlığından da sorumluyuz. Tüm dünyanın yükü hepimizin omuzlarında beraber sırtlanmalıi yükü hafifletmeliyiz. Elimizden geldiğince.
1 note
·
View note
Text
Sahiden İyimi Geceler (-9-)
**-işin bitince haber ver o zaman dedi o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım. işim hiç kolay değildi beni çok zorlayacağı belliydi dükkanı kapattım ve mesajı yazdım -ben hazırım.dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim -gelince tekrar hatırlat bana dedi naz yapacağı belliydi. evlerinin altına geldim. -bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır.yazdım gönderdim bana gönderdiği cevapta sadece -bekle yazıyordu kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk. bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok deli gibi aşşağıda bekliyorum bir mesaj daha yazdım -başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim -ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi bir surat bir tavır sanki film artisti.makara yapacak benimle belli amk. onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün -hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim -hoş bulduk gerek yok dedi kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde -nereye gitmek istersiniz dedim -beni takip et dedi yürüdü gidiyor üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım -yanımda yürüyerek takip et dedi bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline. ama madem onu zamanında üzdük.sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim **iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü. bende yanında yürüdüm. geriye döndü ve bizim yerimize bakarak sonra da bana kısaca bakarak -yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi -sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim -boynum ağrır sana bakacam diye dedi -zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim -evet haklısın gidelim dedi hakaten de hiç bakmıyor geriye yürüdük yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi -evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken -ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim -ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi sinirlerim. o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu -buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim -zamana danışmam lazım.erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi gerçekten suçluymuşum gibi oturdum bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du bak kelebek diye cümle kurup arkasında geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi / / **bir an pişman olur gibi oldum tekrar buluştuğumuza bir süre sessiz kaldık -konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim -bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi -zamana danışırım dedim -ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi -galiba dedim ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü -bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi -sensizlik bölümünü biliyorum.seninle olursayı örneklendir dedim -en azından böyle görüşürüz dedi -ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma) -kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi -bırak şimdi sadede gelelim.arkadaşmıyız sevgili mi dedim -sen hangisini istersin dedi -eski ebruyu dedim.içimde kalmışlıkla -ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi -o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim -neden dedi -üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim ben hayatındayken kim olursa olsun başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen hangi duyguyla dans edip elini tutmanın bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim -çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi -seni kalbimde büyüttüğüm kadar bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur. ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim / / **-hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi -benim de kız arkadaşlarım olsun.bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor soruyu dedim -ama niyet önemli dedi -namaz kılanların cehennem korkusuyla mı cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru. benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim -tamam haklısın dedi -bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum.dedim -tamam denerim dedi -seni zorla çağırmadım.zorla kendime aşık etmedim. ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre. gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim beyler içimi döktüm mü döktüm rahatladım mı evet gerisini ona bıraktım kendiyle yüzleşsin amk. yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk -ebru bana bu konuda söz verme. yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver. sevgilim değilken yapmış olursun dedim -tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi -evet kapattım.kararımı da verdim.şartlı tahliyesin gönlümde dedim tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi birikmiş sinirim geçmediği için gönülsüz izin verdim sarılmasına -sen beni kendi yerine koy.beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver.dedim / / **-kendimi tek koymak istediğim yer yanın.çok seviyorum seni.dedi -benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı sonra küçük bir öpücük kondurdu -böyle mi dedi -bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim yine öptü. özlediğim öpmeler olduğu için bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim bir süre öptükten sonra -evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması) -istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim -sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine seviniyorum dedi ben bir şey demeden -gördüklerini unutabilir misin dedi -hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak -terbiyesizlik yapma dedi -soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim -pişmanım ama dedi -ben göreceğimi gördüm.sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim -4 gözle denir ona ama dedi.biraz düşündü -çok pissin yaaa diye ekledi yine bir hafif şamar yedik. yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı -utanma aşkının sanatı değil miyim.sanat için soyundun varsay dedim.yine gülerek -kapat konuyu lütfen dedi -inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim ağzımı kapattı.sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı. gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten sonra eve bıraktım.yolda türlü muziplikler yaparak uzunca bir sarılma ile veda edip yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla / / **ertesi gün oldu ilk mesaj -tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına iki günlük dünya amk. seviyorum işte kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü -günaydın ebrum dedim -kahvaltı yapalım mı beraber dedi -sen mi hazırlayacaksın dedim -annemler evde ama gel istersen dedi -boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim -sen mi hazırlayacaksın dedi dükkanda ne hazırlanır amk.menemen mi yapacam sanki -evet ben hazırlayacağım dedim o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm hergün simit poğaça bir yere kadar amk. hem yemeyi özlediğimden hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden gittim karpuz beyaz peynir aldım. o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım hiç yadırgamadı bu ne diye sormadı bile. zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki?? çayları da söyledim kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi -nedir dedim -tatile gidelim dedi -millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim. hayatında hiç tatile gitmemiş ben -biraz uzaklaşmış oluruz dedi -annen baban dedim?? -henüz konuşmadım onlarla dedi -izin vereceklerini sanmıyorum dedim -en azından bir deneyeyim dedi -ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim -sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi aslında gitmek istiyordum hemde çok. bir kaç gün sadece ebruyla olmak o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi ama babasının izin vereceğini sanmıyordum tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım ebruya herşeyi ödetmek olmazdı ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın -tamam bakarız dedim // // **günler geçerken ebru her konuşmasında nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil fantazisinden bahsediyordu gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini ama benim böyle davranmam tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya onun bu konuda ne düşündüğü ve olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması?? bir buluşmamızda ebru -sana bir iyi bir kötü haberim var dedi -birini seçerek başla bakalım dedim -ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi -iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu -iyi haber buydu canım dedi samimi bir mutluluk vardı yüzünde unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim?? -diğer habere geçelim dedim -babamla kavga ettik dedi -sebebini biliyorum galiba dedim -evet izin vermedi dedi -ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim -zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti // // **bir kaç mesajla ikna ettim. ama kafasına koymuştu bir kere tatili -o zaman habersiz gideriz dedi habersiz nereye gidiyorsun amk. ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım -sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi işin daha kötü yanı eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası dükkana da gelmez oldu çok büyük bir ihtimalle benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu sonuçta o da bir erkekti ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu harbiden hiç siklemiyordu bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum artık yörüngesinde başka bir erkek vardı elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi kıskandığımdan mı söylüyorum hayır benden sonra alt lige düşmesi üzücü bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim ebru bunu bir başarı olarak bile gördü hiç ders çalışmadığım için o varken ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim bakmış babası olacak gibi değil hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak direk boynuma sarıldı -gidiyoruz bir yer seç dedi // // **tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum -ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim -mifafirler de olacak dedi -kimler dedim -ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim ama nasıl olacaktı nereye gidecektik kim kiminle hangi odada kalacaktı tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun -akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi eksilere indirdi yine beni hoşgeldin bile demedi ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için biraz geç gitmiştim bilerek yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı direk masaya davet etti annesi oturdum tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla -hoşgeldin dedi ebrunun babası hoşbulamadık ama -hoşbulduk dedim aç olmadığı konuşmasından belli oldu -tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı.kızarmam kaçınılmaz oldu.suçsuz yere asılmakdı bu amk. birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum -evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi -tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu -bilmiyorum diyebildim sadece -tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki telefon çaldı. baktım patron arıyor. telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim -müsadenizle gitmem lazım.size iyi tatiller dedim.masadan kalkarken ebrunun beni korumuyor olması bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti her zaman ki kapıya kadar beni takip etti suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu -konuşsaydık öyle gitseydin dedi -baban yeterince konuştu.bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size dedim -ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim -sen babanı dinlemiyordun galiba. benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı. istemiyor işte adam gelmemi dedim -ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye // // *ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım -bende gitmiyorum dedi -daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim -evet haklısın dedi ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek -gelecek sene gideriz dedi -tamam söz gideriz dedim -nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi -hiç düşünmedim aslında dedim -bi kaç seçenek sunayım mı dedi -sun bakalım dedim -bodrum,marmaris,kuşadası, o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim -duymuştum ama hiç gitmedim dedi sonra birden konuyu değiştirdi, başka başka konuşmaya başladık işler nasıl. annen ne yapıyor kardeşine bişey yaptılar mı yine hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım ebru cevabını almıştı babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp benim nereye gitmek istediğimi öğrenip işin gerisini babasına bırakmıştı ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken babası çıktı geldi adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken -ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi evet amk.yaa yanlış anladın amk.şöyle kendine gel nerde bizim eski müstakbel kayın peder -izin alabilecek misin??dedi -ne için dedim -tatil için dedi -ne tatili dedim -bizimle gelmiyor musun dedi -nereye dedim -kaş a dedi o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini -yerleri ayırttım dedi ama ayrıntıya girmedi. kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu -benim fikrim değildi gerçekten dedim -bilmiyordum sonra öğrendim dedi vay amk.herife sarılıp öpesim geldi -bi konuşayım patronla dedim -ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi -tamam teşekkürler dedim -buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı. **hemen patronun yakasına yapıştım bana izin ver böyle böyle böyle dedim -kim duracak dükkanda dedi iki üç gün dur amk. idare edersin abi dedim -olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim,sonra gidersin dedi -ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim -ne çözümü dedi -bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim yine yokuşa sürdü işi olmaz diye forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip kontrollü futbola dönerek -iyi sen nasıl istersen öyle olsun.gitmeyivereyim dedim zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini buluşmalarımızla park ederek geç kaldığı için babası tarafından park cezaları derken tatil zamanı da yaklaşıyordu patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk.demedi durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı son günlerde presi arttırdıkça arttırdım baktım patron savunmada hata yapmıyor çirkefe vurdum işi attım kendimi ceza sahası içinde -ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim -niye lan dedi konuşmayınca anladı.tatil mevzusunda takıldığımı işten çıksam nereye gidecektim önümüz kış kim iş verir amk.alanyada -sen bilirsin dedi hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük -yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi -kolay gelsin sana dedim gittim. **iki gün kalmıştı tatile muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra -tamam izin aldım dedim.akşamki buluşmamızda çok sevindi. -ama kurallarım var dedim -nedir dedi -tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok. hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum dedim -seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi -şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi kendini tamamen bana bırakarak öptü -nasıl dedi -bir kaç örnek daha alayım dedim -örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi mesajımı tekrar aldım.aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile. böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı hesabı kestik aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği şimdiden belli olan kış için bankaya attım götüme başıma şort mort alıp tatil hazırlıklarını tamamladım gün geldi bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer aile bireyleri tarafından da onay gördü bu mükemmeliyet gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk otel recepsiyonuna geldiğimizde mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak?? **en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken ben ebrunun erkek kardeşi ile diğerleri de başka bir odada sevinmedim desem yalan olur gerçi ebrunun kardeşi tam bir artist zengin piçiydi o sıralar kimseyi beğenmez.elinden telefon düşmez.adibas nayk takıntılı tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb olsa olsa ebrunun kardeşini ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi otele yerleştikten sonra hep beraber çarşıya gittik aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda limana nazır balık yedikten sonra ebrunun babası garsonla muhabbete başladı nereye gidilir ne yapılır garsonda bildiklerini anlatırken bilmek istediği başka bir şey sordu ben sanane amk.demek isterdim ama sordu işte -gençler nişanlı mı evli mi dedi?? yaz yağmuru yağdırdı masaya ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan babası ne diyeceğini düşünürken annesi de onun ağzına bakarken piço cevabı verdi -sevgililer abi bişey yok daha -hayırlısı dedi garson.yaşlı arabulucu teyzeler gibi. babası hesabı istedi.ödedikten sonra kalktık. bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi.çenesini biblediğim yüzünden zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz çarşısını da gezdikten sonra otele döndük havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra odalara çıktık hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık beraber birşeyler yapıyor olmak bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar konuşurken daha samimi konuşuyor ve beni de kabullenmişe benziyorlardı ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular sorarak kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum kısacası daha çok sevdiler beni yatma vakti yaklaştı herkesin odasına gitmesi gerekirken bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti. odada ben ebru ve kardeşi kaldık özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru odada yalnız kaldık // 18.05.11.aksam 5 partları // **ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu ebru her ne kadar çişi erken edip direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda birinin onu durdurması gerekiyordu sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor sınır tanımaz haldeydi pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle -bu gece olmaz ebru dedim sanki karı olan benim amk. -neden dedi -adet dönemindeyim dedim onun gülme krizinden faydalanarak kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım romantizmin anasını sikmiş olan ben ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum o gece sonra ailenin güvenini kazanmak adına ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik esir aldı lavuk beni sordukça sordu anlattıkça anlattım konu aşk meselesiydi ona fikirlerimi sundum konuşmanın sonlarına doğru bana göre içinde çok derin manalar taşıyan -abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi -hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek sanki beni parayla satın almış gibi -evet evet daha iyi anlıyorum dedi -iyi geceler sana dedim yattık ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım amk. öyle tatilin benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın en azından ben öyle gördüm çoğu turistten vay efendim neymiş hep beraber kahvaltı yapılacakmış ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca baktım etrafta kimse yok ortam naz yapmaya müsait okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım **ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi tehdite kalkarak cevap verdim ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim -evet ne yapıyoruz dedim amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi -plan tamam dostum bizi takip et dedi komikti lan piç çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık saat 10 a kadar oturduktan sonra en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık kaş'ın koyları yarım adaları etrafında turlarken mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi odasında ya ebru yorulmamıştı yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki bizim odadaydı halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim akşam yemeği için bayanlar süslenirken biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t shirtleri giydikten sonra otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi. koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle tekrar bir restorana gidip yemek yeme faslını bitirdikten sonra meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı ertesi güna başladık ismini hala hatırladığım akça germe plajına gittik. serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma suyun altında nefesleri tutma , şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik **peder efendi çok marifetli olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı etleri attı sonra telefon geldi o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik ben kömürü yelledim ebru beni yelledi götüm sıcaktan yellenirken artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra yüzmeye güneşlenmeye devam edildi yine odaya çekilme olayından sonra ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu piço anne ve baba ortada yoktu biraz odada onları bekleyip aşşağı indik hani ordalardır diye baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar bizde oturduk -biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun -hemen gidelim çok acıktım dedi ebru onların yanından ayrılıp ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca -boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim -ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak bir yer bulduk romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım yemek üstü içkileri de içtikten sonra liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde herkesin yatmış olduğunu gördük ebru ilk önce kendi odasına gidip daha sonra benim yanıma geldi bir süre beraber yattık dokunmadan öpüşmeden konuşmadan bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak. ** bir süre öyle kaldıktan sonra -sana birşey sorabilirmiyim dedim yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine -şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani. sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim sarıldı bana bir kaç tane öptü vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı -öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim geceyi de tamamladıktan sonra son gün kahvaltı küçük çakıl plajı derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra eve gittim sabah kalktım ama gidecek yer yok amk. artık işsiz güçsüz birisiyim ebrudan - bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi buluşma yeri belirleyip üç beş konuştuktan sonra durumu anlattım -benim için işten mi çıktın dedi -sen benim için babanla kavga ettin dedim -ama şimdi ne yapacaksın dedi -bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya sevinmek gibi **çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek depresyona sokuyor gibi olsada bir aylık bir iş buldum okulu için üniversiteye giden birisinin yerine all exclusive bir otelde garsonluk garsonluk tecrübem çok fazla yoktu aslında barmendim ama iş iştir diye kabul ettim ektra bir şey bilip shato brian servisi yapmana gerek yok çünkü aşçı başı ne pişirse millet onu yiyordu tezgahtarlıktan kalma ve daha önce barmenken alakart bir otelde çalışmamdan dolayı müşterilerle konuşma isteğime ciddi bir şekilde karşı çıkılarak uyarı yapıldı neymiş müşteri ile konuşursam benden yüz bulup daha fazla içermiş herşey beleş olduğu için mal gibi dolaşıp ne isterlerse onu getir boşlarını topla kenarda dur yapılacak iş buydu amk. öyle işin bana çok tersti ama çaresiz bir ay katlandım ama çalışma saatlerinde bırak ebruya mesaj atmayı telefonu nereye koyduğumu bile unutuyordum iş çıkışı birikmiş mesajları cevaplayıp tekrar mesajlaşmaya devam ediyorduk zaten iş yerinde çalışanların hepsi mal dı bana göre. sikimtonik bir çalışma stili birbirinden nefret edercesine çalışan mesai arkadaşları lüksün boku çıkmış salonda duyulan ses sadece mısınız müsünüz kibarlıktan kırılacak amk millet biri kola istiyor sokayım kolana diyesim geliyor o derece sinir verici bir de gündüzleri toplantı yapıyorlar ki hiç sorma benim çalışma sürem bittikten sonra yine boşta kaldım ebru artık dayanamadığını söylemeye başladı bensizliğe elimden gelebilecek en iyi şey ankaraya gitmekti kalacak yerimde yoktu ebru da yurtta kalıyordu -yarın sabah ankarada olacağım mesajıma tepkisi -gelmek zorunda değilsin kelebek di ama ben yine de gittim -tahmin ettiğimden daha dertli bir karşılama oldu gözyaşı vardı ebruda gün boyu da üzgündü sebebini sormaya korkacak kadar çok seviyordum ayrılmak istiyor musun diye sorsam evet der ve zaten nereye gideceği ne yapacağı belli olmayan ben i hepten şaşkına çevirir diye hep alttan aldım düzelecek az kaldı dayan sabret ne varsa teselli namına yapılacak yaptım henüz iki ay onsuzken bu derece bunalımda olması geleceğe numaralı gözlerle bakmama sebeb oldu. artık iyice uzağı göremez olmuştum **o soğuk ankara kışında kardelen sevinci bile yaşatamadım ebruya. geleceğe çok karamsar bakmaya başlayan ebru götümden yediğim soğuğu kalbimden getiriyordu vedamızı ısıtan tek şey bir kaç damla ılık gözyaşı oldu otobüs yolunda kadere isyan hakkına sahib olmama rağmen hayırlısı olsun dedim hep alanyaya tekrar döndüm bir süre sonra mesaj sayısında azalma aramalarında tamamen bitme sevgi sözcüklerinde ise gevşemeler başladı ana tema hep ayrılığa dayanamamaktı babası da işten çıktığımı farketmiş beni telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti bir kaç gün köye gitmem lazım dönünce görüşelim diye kendime zaman yarattım köye gittiğimi sandığı süre zarfında iş aramaya devam ettim ama nafile sadece yeni yapılan binalarda amelelik işi var babasının ısrarlı aramalarına geliyorum diye cevap verdim konu belliydi gel otelde çalış çalışmama isteğimi gerekçelerle anlattım ama işe alındın yarın başla birazcık hatrım varsa dedi. ne iş yapacağım diye soramadım bile -otel içinde patronunum dışarda yine aynıyız. dene eğer istersen çalışırsın istemezsen çıkabilirsin.ama yarın başla. dedi ve kalktı gitti masada yalnız kaldım diğer personelin bakışları üzerimdeydi en baştaki çalışmama isteğim sebebide buydu ebruya haber vermedim. ertesi gün işe gittim -çok sevindim geldiğine dedi. müdür beyi çağırdı -yeni elemanımız yardımcı olursunuz dedi -hangi bölümde çalışacak dedi bir cevabı olmadığı belliydi -onu siz halledersiniz dedi odadan çıktık ne maaş belli nede ne iş yapacağım müdür kendini tanıttı oteli gezdirdi biraz çalışma sistemlerinden bahsetti sonra bana daha önce yaptığım işler sordu barmenlik yaptığımı duyunca gerisini konuşmaya gerek kalmadan -bara geçelim o zaman maaşın işliyor dedi.iyi bir adama benziyordu bara yaklaştık diğer bar personeli ile tanıştırdı zaten beni daha önceden sima olarak tanıyorlardı ve kim olduğumu da biliyordu sıcak bir tanışma geçmesine rağmen torpilli bir piçsin dercesine baktıkları da belliydi **ilk gün bana birşey yaptırmadılar onları izledim barda 3 eleman daha çalışyordu otel alakart oteli yani ne satarsan parasını al sistemi ebru otele girdiğimi babasından öğrenince akşam beni aradı -hayırlı olsun yeni işin dedi. -baban çok ısrar etti dedim -babam benden daha mı kıymetli bende ısrar etmiştim dedi ben cevap ararken -hiç hoşuma gitmedi bu yaptığın dedi telefonu kapattı söylecek sözlerin varken surata telefon kapatılması kadar sinir bozucu birşey daha yoktur herhalde offff ki ne of işten çıksan bir dert devam etsen başka bir dert bu yaptığı hareketin bedelini ona ağır ödettim -anladığım kadarıyla senin konuşman bittikten sonra benim söyleyeceklerimin önemi yok yazıp sonraki hiçbir mesajına cevap vermedim aramalarında meşkul oldum hep bu süre zarfında otel personeline kendimi sevdirmek üzerimdeki damat kıyafetini çıkarıp sizdenim demek adına işe hep erken gelip hep geç gittim yıkanması gereken bardağı bardakçı elemana değil kendim yıkadım barın çöpünün dökülmesine dolaplarının doldurulmasına işim olmamasına rağmen yardım ettim bana göre barda yanlış yaptıkları hareketleri bildiğim püf noktalarını artislik ve bilmişlik yapıyor diye anlaşılmasın diye dile getirmedim zaten elim shaker sallamaya içki hazırlamaya yatkın olduğu için çok yavaş bundan iş çıkmaz bu nasıl barmen diye laf söylettirmedim müdür veya ebrunun babası etraftayken onları görünce çalışıyormuş görüntüsüne girmedim hiç birisine saygısızlık yapmadım bana bildiğim şeyleri anlatırlarken biliyorum zaten demedim çalışma saatlerinde ebrunun babasının yanına hiç gitmedim. yalaka ve ispiyoncu olma ihtimalini ortadan kaldırmak için ama yavaş yavaş piç ruhumu onlara müşterilerle konuşurken onları güldürmemden uzun uzun muhabbet yapıp aldığım tipler ve sattığım içkilerden belli ettim bildiğim 30 kadar bar triğini müşterilere sorarak ilgi odağı oldum akşamları yemek sonrası çalan müzikte dans etmeye başladım bir süre sonra beni kabullendiler şırıngayı verdikten sonra iyice kendime dönüştüm bu sırada tekrar ramazan bayramı yaklaştı ebru alanyaya döndü otele geldi ben çalışırken bara geldi biraz surat yaparak oturdu hiç oralı olmadım -bir su alabilir miyim dedi bana bakarak işim varmış gibi görünüp -bir su verir misin dedim diğer barmene kasiyer kızla konuştular hoşgeldik hoş bulduk onlar otururken benim antre saatim geldi bardan çıkıp giderken -bekle konuşalım dedi -sen konuşup ben cevap veremeden dinleyeceksem mektup yaz. görüşürüz dedim. gittim **gitmemim sebebi kıza artislik yapmak değildi olası bir ayrılalım isteğine dayanamazdım gitmek değil kaçmaktı aslında benimki biraz dinlenip duş alıp saçımı başımı yaptıktan sonra otele geri döndüm ebru yoktu ama havuz kenarında bir masa hazırlanmıştı hiç birşey yokmuş gibi işin başına geçip gelen içecek siparişlerini çıkardım ebrunun annesi ve babası birde kardeşi geldiler masadaki yerlerine oturdular ama ebru gelmemişti bu durumlarda neler hissedilebilieceğini tahmin edebilirsiniz kendi kendinize telaşlanır nereye gitti lan bu şimdi?? ne yapıyor amk. diye düşünür neden gelmedi diye kendinize sorar sonrada galiba bana kızdı diye cevap verirsiniz galibası yok basbaya bana kızmıştı ama masanın 4 kişilik oluşu vazo içindeki su misali umudumu bir süre canlı tuttu beynime baykuşlar sıçsın amk.bu kadar seviyon kızı neden üzüyorsun telefonu çıkardım yazdım mesajı -sen acıkmadın mı?? cevap gelmedi çünkü kendisi geldi bir kaç dakika sonra mesajı da masada okudu bana bakmadı bile mesajı okurken ve cevap yazarken -iştahımı kapatıyorsun yazdığı cevaptı ben işime baktım kafamı oraya çevirmemeye gayret göstererek yemekler yendi önde ebrunun annesi yanında babası arkalarında da gelsem mi gelmesim mi sorularıyla boğuşan ebru merhaba hayırlı olsun geyiğinden sonra -seni çok çalıştırıyorlar mı oğlum dedi annesi bu sırada ebru da oturdu bara -hiç sorma sabahtan akşama kadar paspas çekip bardak yıkıyorum. burda iş bitiyor mutfağa gidip bulaşıkları yıkıyorum odalara çıkıp çarşafları değiştiriyorum. çimleride cımbızla biçtiriyorlar kurtar beni lütfen dedim. annesine ---yazık kıyamam ben sana dedi gülerek ama gülmeyen tek ebru vardı -birşey içermisiniz dedim önce annesine bakarak -mayhoş bişey yap da içeyim dedi babasına baktım aynısından dedi ebruya döndüm bana bakmıyordu bile -siz birşey içermisiniz hanımefendi dedim cevap vermedi bende annesi ve babasına iki tane mojito yapmaya başladım ben yaparken ebru diğer barmene içecek siparişi verdi içekleri servis ettikten sonra bir kaç tane daha soru sordu annesi onları cevaplarken aklım hep ebrudaydı telefonu cebime alıp lavaboya gittim -hala konuşmak istiyor musun yazıp gönderdim cevap yazmadı geri döndüm telefonda kıpraşım olmadı sonra hastalanıyorum galiba diye izin alıp gitti eve annesi ve babasıyla bir süre daha konuştuktan sonra onlar da gitti ertesi gün işe gittiğimde ebru gelmedi. oysa ben gelir diye bekliyordum o gün çalıştım ertesi gün yine gelmedi sonra babası hasta olduğunu söyledi ben sormadan -akşam üstü ziyarete gidebilir miyim dedim izini aldım bir çiçek yaptırıp kapısına dayandım annesi ile kapıda görüştükten sonra odasına gittim beni gülümsememle ve elimde çiçekle içeri girdiğimi görünce gözleri parladı ama suratı da asıktı kapıyı kapattım bir iki adımla yanına yaklaşacaktım ki -gelme sana da bulaşır bütün huylarım dedi durmadım yanına yaklaştım çiçeği yanına bıraktım eğildim yanağını öpmeye çalışırken kafasını diğer tarafa döndürdü yine de öptüm eliyle sildi ** yüzü öbür tarafa dönükken -hoş geldin alanyaya. bayramın mübarek olsun. özür dilerim. geçmiş olsun. dedim yüzü hala öbür tarafa dönüktü ellerini tutmaya çalıştım kaçırdı sonra yine yakaldım başını kendime çevirdim gözlerinde yaş vardı zorla sarıldım bir elimi başının altından geçirerek bir kez daha öptüm dudağından sonra başımı döndürüp numaradan öksürdüm -hasta oluyorum boş yatak var mı bu revirde dedim zorla sarılma yerini özlem giderici sarılmaya bıraktı muhtemelen hasta olacaktım ama kimin umrunda amk -bir kez daha öpeyim yanından doktor bile kaldıramaz artık dedim -gerçekten hastalanacaksın uzak dur dedi -babandan bana izin alırsın bi kaç gün yatarız beraber dedim yine öptüm -tamam bitti hasta ziyareti kısa olur git artık dedi -tamam dedim kapıdan dışarı çıktım masada duran bayram şekerinden iki üç tane alıp tekrar odaya girdim -yine ne oldu dedi -bayram ziyaretine geldim dedim yanına yaklaşıp şekeri uzattım - bayramın mübarek olsun dedim -tamam seninde görüşürüz hadi dedi -bir kere sarılıp öpüşseydik dedim -hastayım görmüyor musun dedi. -olsun dedim yine sarılıp öptüm -tamam git artık deli dedi tekrar gireceğimi bildiğim için uzatmadan yine çıktım annesi ile zaman geçsin diye bir kaç muhabbet yapıp tekrar odaya girdim gülerek karşıladı bu defa solgun yüzü ile -yine ne var dedi -oooo sevgilim gelmiş ankaralardan dedim -ben senin sevgilin değilim dedi -hadi yaa arkadaş mıyız dedim -arkadaş bile değiliz dedi -yanlış yere mi geldim yoksa ben dedim. -yanlış zamanda yanlış şeyler yapıyorsun dedi -iyi tamam gidiyorum o zaman dedim -hep de yanlış zamanda gidiyorsun dedi yanına yaklaştım uzandım onu biraz kenara iterek -gitme zamanımı hep sen belirliyorsun aslında ama farkında değilsin.bu defa farkında olarak yine sen karar ver git deyinceye kadar yanındayım dedim **yanına hiç gitmeyecekmiş gibi iyice yerleştim işe gitme zamanım geldi kalkmadım ebrunun annesi kapıyı çaldı hemen doğruldum oturur vaziyete geçtim içeri girdi telefon elinde konuşmaya devam etti -burda. ebrunun yanında tamam merak etme dedi babasıyla konuştuğu belliydi geç kaldık amk işe -ben gideyim artık dedim annesi -ben izin veriyorum sana istediğin kadar otur dedi -yok ben gideyim ayıp olur dedim -ebruyu böyle bırakırsan ayıp olur dedi -hastayım ona da bulaşacak anne gitsin dedi ebru annesi siz bilirsiniz diyerek çıktı odadan kulağına eğilip -seni bir kere daha öpmeme izin verip iyice ''sen''hastalığını bulaştırır mısın bana dedim -sen zaten şifamı kapmışsın. dedi yanağından öptüm -şimdi iyice çaresiz hastalığına düştüm. beni öldürme lütfen seni seviyorum dedim eli elimdeyken yataktan kalktım -görüşürüz dedim gittim -bende seni seviyorum diye mesaj attı işe gittim. geç kaldığım için özür dileyerek bara geçtim 2 gün daha ebruyu antre saatlerinde ziyaret ettim herşey normale döndü iki gün de dışarı çıktık beraber yürüdük. konuştuk yedik içtik sonra yine ayrılık şimdiye kadar ki en zor vedaydı günler geçti ben çalışmaya o okumaya beraber mesajlaşmaya devam ettik 3 defa daha geldi yaza kadar daha ötesi olmaz sandığım aşkım gitgide büyüyordu bu arada otelde kış boyu genelde yaşlı müşteriler olduğu için manita olayları da olmuyordu o konuda rahattım ama otel havuzuna girmeye başlamalar başlayınca yazın geliyor olduğunun farkına vardık genç nüfusun gelmeye başlamsıyla oteldeki genç personelin de kilotları kabarmaya başladı personel arası şu kız benim bu kıza kimse sulanmasın muhabbetleri başladı içkili ortamda direk çalışan gençler olduğumuz için kızların ilgisi genelde barmenlerdeydi bunda içiyor olmaları ve barın loş ışıkları da etkiliydi herkes kız seçimi yaparken ben tamamen gay kaldım konuya bana muhabbetçe yaklaşmaya çalışan kızlara gay olduğumu söyledim espriyi anlamayan siksalak kızlar dalga geçtiler ebru olmasa ben onlara dalgayı gösterirdim hak ettikleri ama hristiyanca da olsa dua etsinler ebruya amk. ben sınıfta kaldım beyler 4 dersten kaldım ebru sınıfı tekrar geçip geldi alanyaya kış boyu farkedemediğim bir olayı ebru gelince farkettim kasiyer kız ajanmış yan gözle baktıklarım bile rapor edilmiş neyse ki bir bok yememiştim bir yaz günü ebru babasından izin alarak benimle diskoya gitmek istediğini söyledi izini aldık iş çıkışı taksiye bindik ama gideceğimiz adres ebru tarafından disko olarak belirlenmedi bizim evin adresini verdi taksici de olduğu için ne yapacağız bizim evde diyemedim taksiden indik -diskoya gidecektik hani dedim -boşver diskoyu konuşamıyoruz orda dedi eve çıktık. bizim aileden kimse yok annem babam yaylada bu ebru tarafından biliniyordu kardeşim nerde allah bilir bir şişe votka aldık yanına da tanta ilimon yukarı çıktık birer bardak doldurduk salona geçtik içki içme bir bardakta sınırlı kalırken öpüşmelerin hesabını tutamaz olduk haliyle kan başka yerlerimde pompalanmaya başladı ara vermek istedim verdirmedi onu caydırmak için elimi kolumu fazla uzattım street fighter da ki dhalsim gibi korumaya geçmedi kendini boynunun altını ilk defa utançtan kızarmış olarak gördüm biri beni hiç durdurmadı bu kısmı çok özet geçiyorum beraber olduk. ilk defa bakire miydi evet pişman mıydı?? **hiç beklemediğim bir zamanda hiç beklemediğim birşey gerçekleşmişti kış günü karpuz yeme zevkinin istediğin tadı alamakla orantısı gibiydi sanırım ondan daha fazla bir pişmanlık vardı içimde. ben onca sene bekledikten sonra bu kadar basit olabileceğini düşünmüyordum aslında sexden daha zevkli olan karşı koymalarıymış olmaz demesiymiş, elimi çekmeleri,istediğim yerlere dokundurtmamasıymış uzun öpüşmelerden sonra çektiğim taşşak şişmesi acıları bile daha zevkliymiş herşey oldu bitti arkasında koşacak birşey kalmadı ebruyu sevme amacım onun sahibi olmak değildi zaten o da bunun farkında olduğu için bu güveni ona vermiştim peki şimdi ne olacaktı biraz acısı vardı olan bitenden konuşmak için doğru zaman değildi ama herşeyden sonra hadi seni eve götüreyim demek fahişeye bu senin paran hadi eyvallah demekten farklı olmayacaktı ben bunları düşünürken o sadece bana sarılıyordu kollarımdayken annesiymişim ve gidecek başka kimsesi yokmuş gibiydi bebeğim bu sorumluluk tahmin ettiğimden daha da ağır geldi bana artık hata yapma lüksüm azalmıştı bir kız en değerli hediyesini bana vermişti teşekkür bile edilemeyecek bir hediye öyle ki teşekkür etmek çok basit kaçardı konuşmak için kelime bulmakta en zorlandığım anlardan birisiydi ne denilebilir di ki?? ben birşey demedim o da diyemedi o uzanırken artık bana ait olan bedeninin sadece yanak kısmına bir öpücük konudurarak kalktım ve duş almaya gittim havuzdan çıkmak bilmeyen çocukları gibi dudaklarım morarıncaya kadar duşta kaldım sonra üstümü giyip tekrar yanına gittim o da kalkmış üstünü giyinmiş oturuyordu kaçamak gözlerle bana bakabiliyordu sadece yanına oturdum -sıcak su var istersen dedim -beni eve bırakırmısın lütfen kelebek dedi saat de diskoların kapanma saatini geçmiş annesi ve babasının merak etmeye başlamasına çeyrek vardı -taksi mi çağırayım yürüyelim mi dedim -yürüyelim dedi dışarı çıktık annesi yada babasına telefon açtı -yoldayız yürüyerek geliyoruz merak etmeyin dedi kapattı ben o telefonla konuşuyor diye birkaç adım ötedeyken o elinin ellerimi tutmaya ihtiyacı olduğunu belirtircesine elleri benim ellerimi arıyordu onca yıldır tuttuğum eller bile farklı gelmişti bana sıkıca tutmaya çalışmasından dolayı dakikalarca sessizce yürüdükten sonra evlerinin önüne geldik merhamet dileyen gözlerle bana -lütfen üzme artık beni dedi kirpiklerim bir saniye kadar kapalı tutarak verdim tamam işaretini sarıldık dudakları kulağıma yakınken tekrar -lütfen dedi -söz dedim sarılma bitince zaten düzgün olan saçlarını ve üstünü başını tekrar düzelterek -iyi geceler seni çok seviyorum dedi -biliyorum dedim gülümseyerek -işe geç kalma yarın hadi git dedi -tamam patron hanım dedim tekrar iyi gecelerle ayrıldık taksiyle eve gittim beraber yattığımız yere yattım bir iki saç telinin benim için bu kadar değerli olacağını düşünemezdim şairler,besteciler senin bir saçının teli için ölürüm derken gerçekten ölmeyi düşünerek yazdıklarını farkettim türküler geldi aklıma abartı yapmadan samimice yazılmış geldi hepsi yoksa hassiktir amk. kim kimin için ölür bu devirde diye düşünüyordum hep itina ile topladım dökülmüş saç tellerini // **koyacak yerin bile kıymeti olacaktı o telleri hayat yaşanları bir kenara koymak gerektiğini hatırlatırcasına uykumu getirdi ve tekrar kalktığımda gitmem gerekn bir iş vardı hayatın sikinde bile değildi yaşanmışlar kim kimin altına yatmış kim kimi sevmiş umrunda değildi banane amk.dercesine za man akıp gidiyordu sikiniz bir deliğe girince süperman olmuyorsunuz piç kuruları dün neyseniz yine osunuz işe yine otobüsle giden kuru fasulye yeyince osuran uçamayan.götünden ışın çıkaramayan insancıklarız hepimiz ne o yoksa hepimiz kendi kendimizin götünü kaldırmaya müsait hayvanlar mıyız hayat bilgisinin artislik diye bir dersi yok hiç bir zaman bana 10 üzerinden 10 vermedi çok iyi geçtiğini sandığım derslerden bile sıfır aldım hep sıçmaya tekrar gidince hep bütünlemeye kalırsın hiçbirşeyi de bütünleyemezsin otele gittim kimsenin bi sikten haberi yok bira doldur kola aç şarap buzla kovaya gönder çalıştım it gibi ebru gelsin istemedim yaptığım şey bir diğer barmene olm dün gece şu karıyı evire çevire ile başlayan bir hikaye anlatmak değildi kendimde kalması gereken bir sırdı gömülü toprağımın altında yatan vatan dedelerime layık bir şekilde yaşamak gerekiyordu dün geceyi içimde ama saygıyla kimse umrumda değilken ebrudan mesaj geldi -izin al babamdan görüşelim.çok yalnız kaldım ama öncekiler gibi değil yazıyordu -işim bitinceye kadar yalnız kalalım dikkat çekici olmasın sırrımız dedim -mesajını bekliyorum o zaman dedi işimi bitirdim artık dur diyecek kimsede kalmadı -hazırım nereye geleyim dedim -buluşmasak mı acaba kendimi çok basit hissediyorum dedi -buluşacağın kişi benim.benim içinde basit birisi değilsin dedim -yanlış anlama ama çok pişmanım dedi -anlıyorum.seni evden almaya geliyorum hazır ol aşşağıda dedim -yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum dedi -yüzüme bakmadan konuşursun o zaman dedim evlerinin altına gittim bekliyor olduğumu belirten bir mesaj attım aşşağı indi evet yalnızdı yalnız hissediyordu bir sarılma ile onun yanında olduğumu belirtmek istedim ağlayarak -yalnız kalsam daha iyi olacak galiba dedi -beraber yaptık acısı yaşanması gerekiyorsa beraber yaşayalım dedim -teşekkür ederim ama ne diyeceğimi bile bilemiyorum bana biraz müsade et dedi -yanımda da bilmemeye devam edebilirsin.bırakama seni böyle dedim -kimseye söylemedin dimi dedi -oteldeki herkese ballandıra ballandıra anlattım dedim -hala şaka yapıyorsun.dedi çok sitemkar bir şekilde -sadece ikimiz bileceğiz merak etme dedim -hap aldım bugün inş. bişey olmaz dedi(gün ertesi hapı hamilelik önleyici) -olmaz üzülme dedim -ben çıkıyorum yatmaya kusura bakma dedi -iyi geceler dedim alnından öpüp uğurladım
2 notes
·
View notes
Text
ingilizce kelimeler ve anlamları ve okunuşları
Saatlerce kitapların başından kalkmadan, aynı soruları sürekli olarak çözmek zorunda olmadan veya bir kelimeyi öğrenmek için sayfalarca yazı yazmanıza gerek kalmadan, günde yalnızca 35 dakika çalışarak İngilizce öğrenmenin çok zahmetsiz ve keyifli yolları bulunuyor. Tüm bu düzeni anlamak ve ayak uydurmak için öncelikle İngilizce eğitiminin ikiye ayrıldığını bilmelisiniz. 1- Pasif İngilizce öğrenme Pasif öğrenme, hiçbir şey yapmadan öğrenmeye devam etme anlamına geliyor. Eğer İngilizce konuşulan ortamlarda bulunuyorsanız, İngilizce müzik dinliyorsanız, kitap okuyorsanız ve film veya dizi izliyorsanız pasif bir şekilde dili öğreniyorsunuz demektir. İngilizceye maruz kaldığınız her an öğrenme süreci devam eder. 2- Aktif İngilizce öğrenme Aktif öğrenmek için derslere katılmanız, ödevleri yapmanız ve İngilizce konuşmanız gerekiyor. Kısaca International House İstanbul’da bulunduğunuz sürece veya İngilizce konuşma sınıflarına katıldığınız sürece aktif İngilizce öğrenme süreciniz devam eder. 35 dakikalık çalışma rutini ile İngilizce öğrenme 35 dakika ne için yeterli olur demeyin. Sonuçta bazı sportif aktiviteleri de günde 35 dakika yapmanız vücudunuz için yeterli olabiliyor. İngilizce için de aynı şeyi düşünebilirsiniz. Aşağıdaki aktif İngilizce öğrenme yöntemlerini, günde 35 dakika yaparak İngilizce öğrenme sürecinizi hızlandırabilir, daha verimli hale getirebilirsiniz. Bu yöntemler ile aşağıdaki yeteneklere sahip olacaksınız • Kelimeleri daha iyi hatırlama • Gramer kurallarını daha iyi öğrenme • Okuduğunuzu veya duyduğunuzu daha iyi anlama • Yeni kalıpları keşfetme Ezberleme değil, edinme teknikleri. Bunu yapabileceğiniz birçok yöntem var fakat bunların içerisinden size uygun olanı hangisi? Ya da sıkılmadan sürekli olarak uygulayabileceğiniz hangisi? Başlangıçtasınız ve kesinlikle tek bir kelime dahi bilmiyorsunuz. Dil hakkında hiçbir bilginiz yok. Öyleyse hemen işe koyulalım, aktif olarak bir öğretmeniniz var ya da yok fakat belirli bir çalışma programınız kesin olmalı! Var değil mi? Buraya kadar bunların olması gerekiyor. Hemen önce öğreneceğimiz kelimeleri tespit ediyoruz. Bunu size ısrarla tavsiye ediyorum. Bir kelime listesi çıkararak işe başlayabilirsiniz. Bunun haricinde kelimeler öğretmenimiz tarafından bize verilmiş de olabilir ya da yalnız çalışıyorsak kendi kaynaklarımızdan bize sunulmuş olabilir fark etmez. En Popüler Kelime Edinme Teknikleri 1. Seçmiş olduğumuz İngilizce kelimeleri kartvizit boyundaki küçük kağıtlara beşer beşer okunuşları ile birlikte yazıyoruz. Ve bu kağıtları haftanın yedi gününe bölüyoruz. Bir gurupta aynı harfle başlayan iki İngilizce kelime olmamasına özen gösteriyoruz. Hedefimiz haftada 35 kelime öğrenmek. Sakın küçümsemeyin. Ve günü gününe, her gün sabırla seçmiş olduğumuz beş kelimeyi öğrenmeye çalışıyoruz kesinlikle. Günlük kağıdımızı yanımıza alıyoruz ve sürekli olarak fırsat buldukça bakıyoruz. Bu şekilde plan, dahilinde programlı olarak devam edersek, dört hafta sonra 140 kelime öğrenmiş olacağız. Bir sene sonra 1500 kelimeye ulaşmış olacağız. 1500 kelime ile roman yazılıyor! Bunu kapasitenize göre az olmamak kaydıyla, arttırabilirsiniz. Kesinlikle bunu uygulamanızı tavsiye ederim. Tabii bu kelimeleri yalnızca öğrenip, hemen diğerine geçmeyeceksiniz. Bu kelimeleri aktif çalışma saatlerinizde, öğretmeninizle ya da kendi kendinize sürekli kullanıyor olmanız gerekir yoksa ne mi olur? İskambil kağıdı gibi binanız çöker. 3 gün gayet güzel gider hatta bir hafta, sonra gün geçtikçe öğrendiğiniz kelimeleri karıştırmaya başlarsınız, sonra hatırlayamazsınız, sonra da bir elveda. Hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsanız öğrendiğiniz kelimeleri kullanmanız gerekir. Genelde İngilizce öğreten kitaplar ünitelere ayrılmıştır ve her ünite için belirli düzeyde kelime vardır. Ve bu kelimeler dışardan öğrenciye verilir. Aynı zamanda bu kelimeler o ünite içerisinde gerek gramer öğretiminde gerekse konular içerisinde sürekli geçer. Yani, kuru bir ezber değil. Kelime öğrenciye öğretilir. Yalnızca İngilizce çalışmaksızın kelime ezberlemek olmaz. Olursa ne mi olur ? Anlatayım: Çok yakından tanıdığım birisi bu konuda oldukça hevesliydi ve günde 15 kelime, 5 değil 15 kelime öğrenmeye başladı. Hatta bana rica etti bu öğrendiği kelimelerin telaffuzlarını kasete okudum. Nitekim önceleri iyiydi. İş yerinde, ben odama giderken, beni görünce hemen kelimeleri, Türkçe karşılıkları ile birlikte söylüyordu. Birkaç gün iyi gitti. Sonra kelimeler kafasında biriktikçe karıştırmaya başladığını fark ettim. Sonra ilk öğrendiklerini unutmaya başladı ve sonunda pes etti. Kuru kelime öğrenmeyle bu işin olamayacağını sonunda anlamıştı. Bunu ben anlatamamıştım ama yaşadığı deneyim kendisine anlatmıştı. Bu arkadaş tanıdığım diğer arkadaşlar gibi o kadar hevesliydi ki sonra bir kursa başladı. Aradan birkaç ay geçti kursu bıraktığını duydum. Anlaşıldığı gibi o binlerce insandan biriydi. Neyse bu sadece bir hikaye. 2.Yine bu beş kelimeyi, sürekli baktığınız sabit noktalara, (mesela bilgisayar kullanıyorsanız bilgisayarın monitörünün üzerine) post it kullanarak yapıştırabilirsiniz. 3.Ya da kaynak kitabınızın ileri de okuyacağınız sayfalarının üzerine yazabilirsiniz. Bu sayede geçmiş konuda geçen kelimeleri yeni konuya geçtiğinizde sayfaların üzerinde görecek ve anımsayacaksınız. Öğrenemediğiniz kelimeleri ısrarla sonraki sayfalara yazmaya devam edin. 4.Arabanızın çeşitli yerlerine yapıştırın. 5.Ya da bu iş için etrafın��zdaki kişileri görevlendirebilirsiniz. Önce çocuğunuzun ezberlemesini sağlayıp size sürekli bunları tekrarlaması gibi. Papağanınız var mı? ingilizce kelime öğrenme 6.Kasete alıp dinleyebilirsiniz, sözlük ingilizce türkçe sözlük kullanmayı sakın ihmal etmeyin ve daha hayal gücünüzü kullanarak bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Fakat asli göreviniz şu olsun, her nasıl olursa olsun günlük, en az 5 kelime öğrenmeye bakın. Fakat siz de aşırıya kaçmayın mesela 15 gibi. 6 olabilir ya da 7 ama asla 8 olmamalı. Yapabiliyorsanız ne mutlu fakat istikrarlı. Kelime arşivinizi biraz genişlettikten sonra sizin için en sağlıklı olanı en ama artık kitap okumaya başlamanızdır. Kitap okumayı sevmiyor olabilirsiniz. Umurum da bile değil. Sizin de umurunuzda olmamalı. Artık İngilizce öğretim amacı ile hazırlanmış çeşitli sev iy elerdeki kitapları okumanın zamanı gelmiştir. Bu kitaplar her düzeyden okuyucu için seviyelendirilmiştir. Her seviyede hazırlanmış kitaplar sayılı miktarda birbirinden farklı kelime içermektedir. Bu seviyenize göre 400 kelime ya da 2000 kelime olabilir. İlgili Yazı : "İngilizce anlıyorum ama konuşamıyorum" diyenlere Kitap okumanızda bu kadar ısrar etmemin nedeni bir taşla birkaç kuş vurabilecek olmanızdan kaynaklanmakta. Kitap okurken kazanabileceğimiz önemli şeylere şöyle bir göz atalım: 1.Kelimeyi kullanılırlık itibari ile yerinde görebilirsiniz. 2.Kullanıldığı yerde bir konudan bahsettiği için konuyla birlikte hafızanızda yer alacaktır ve daha çabuk akılda kalacaktır. Böylece tam anlamıyla nerede kullanıldığını yerinde tespit edebilirsiniz. 3.Kelimelerin birlikte kullanıldığı edatları öğrenme. Yani İngilizce’de hemen hemen her kelimeden sonra ona bağımlı bir kelime vardır. Bunları yerinde tespit edeceksiniz. Bunları eğer bilmezseniz o kelimeyi kullanmanız zorlaşır. Kullansanız bile çarpık manalar verebilirsiniz. İngilizcedeki edat sorununu bu şekilde çözebilirsiniz. 4.Şu ana kadar görmüş olduğunuz dilbilgisi(gramer) konularını yerinde görebilirsiniz. 5.İngilizce düşünme gücünü arttırma, 6.Okuma alışkanlığınızı geliştirebilirsiniz. 7.Sesli okursanız dinleme yeteneğinizi geliştirebilirsiniz. 8.Bu arada okuduğunuz kitaplardan bilgi hazinenize de bir şeyler atabilirsiniz. 9.Boş zamanlarınızı da sıkılmaktan kurtulabilirsiniz. 10. Bu kadarı yetmezse, dahasını da siz düşünün! İnanın bana sadece kelime değil, dil öğrenmede kitap okumaktan daha kârlı hiçbir metot yok gibidir. Sadece kitap okuyarak dil öğrenen insanlar tanıyorum. Bu taktiği hep ama hep uygulayın. Kimseye söylemeyin. Başarınızı kıskansınlar. Aramızda sır kalsın. En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki ilk 100 kelimeye bakalım. Bu kelimeler hem yazılı hem de sözlü İngilizcede cümle yapıları içerisinde çok sık olarak kullanılmaktadır. 1. the – isimden önce kullanılır. anlam içermez. Ör: the book 2. of – (edat) nin, ın, den, li, yüzünden 3. and – (bağlaç) ve, ile, de 4. a – bir (tek başına kullanılmaz, isimle kullanılır) Ör: a boy 5. to – (edat) e, ye, ya, e doğru, göre, karşı 6. in – (edat) de, da, içinde, içine, halinde, olarak, içeriye, içeri. (sıfat) iç, içerde 7. is – ‘be’ (olmak) fiilinin üçüncü tekil hali. Ör: He is … / She is … / It is … 8. you – sen, siz, sana, size, seni, sizi 9. that – şu, o, ki, diye (sıfat) öteki. (zarf) bu kadar, o kadar, böyle. (bağlaç) şu, o, ki, diye, için 10. it – o, onu, ona 11. he – o (erkek için) 12. was – ‘be’ (olmak) fiilinin geçmiş zaman hali 13. for – (edat) için, göre, amacıyla, doğru, uygun, yönünde, yarayan, karşı, dolayı, sebebiyle. (bağlaç) dolayı, nedeniyle, çünkü, zira 14. on – (edat) üstünde, üzerinde, de, e doğru, yönünde, ile, civarında, esnasında. (zarf) durmadan, sürekli olarak, üstünde (giysi), giymiş olarak, beri, bu yana. (sıfat) olmakta olan, devam etmekte olan, çalışmakta, devrede, sahnede, hazır 15. are – ‘be’ (olmak) fiilinin ikinci tekil ve çoğul şahıslar hali 16. as – (zarf) kadar, olarak, gibi, iken. (bağlaç) ki; madem; olduğu gibi, diği gibi, iken, irken; karşın, rağmen; mademki 17. with- (edat) ile, birlikte, beraber, li 18. his – onun, onunki 19. they – onlar, insanlar 20. I – ben 21. at – (edat) de, da, ye, ya, e, a 22. be – olmak, bulunmak, var olmak; anlamına gelmek; mal olmak; tutmak (para); durmak 23. this – bu / (zarf) bu kadar, böyle 24. have – sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, zorunda olmak, bulunmak 25. from – (edat) den, dan, beri, den beri, itibaren Hatırlatma İlk 25 kelime, kitap, dergi ve gazete gibi basılı materyallerde geçen tüm İngilizce kelimeler toplamının üçte birini oluşturmaktadır. 26. or – veya 27. one – bir, bir tane, biri, birisi, kimse, tek 28. had – ‘have’ fiilinin geçmiş zaman hali 29. by – tarafından (tek başına kullanılmaz, kelimeyle kullanılır) 30. word – kelime 31. but – fakat 32. not – değil 33. what – ne 34. all – herşey 35. were – ‘be’ fiilinin geçmiş zamanı 36. we – biz 37. when – ne zaman 38. your – senin 39. can – yapabilmek 40. said – dedim 41. there – orada 42. use – kullanmak 43. an – bir (tek başına kulanılmaz, kelimeyle kullanılır) Ör: an umbrella 44. each – her 45. which – hangi 46. she – o (kadın için) 47. do – yapmak 48. how – nasıl 49. their – onların 50. if – eğer 51 – 100 İngilizce kelimeler ve anlamları 51. will – irade 52. up – yukarı 53. other – diğer 54. about – hakkında 55. out – dışarı 56. many – çok 57. then – sonra 58. them – onları 59. these – bunlar 60. so – yani 61. some – bazı 62. her – onu 63. would – cekti, caktı, erdi, ermi (soru hali), ermiydi (soru hali) 64. make – yapmak 65. like – hoşuna gitmek, hoşlanmak, sevmek, beğenmek, istemek 66. him – onu 67. into – içine, içeriye, haline, -e, -ye 68. time – zaman 69. has – vardır 70. look – bakmak 71. two – iki 72. more – isim: çok, fazla şey, fazlalık / sıfat: daha çok, daha fazla / zarf: daha, bir kat daha 73. write – yazmak 74. go – gitmek 75. see – görmek 76. number – numara 77. no – hayır 78. way – yol 79. could – yapabilir 80. people – insanlar 81. my – benim 82. than – göre 83. first – ilk 84. water – su 85. been – olmuştur 86. call – çağrı 87. who – kim 88. oil – sıvı yağ 89. its – onun 90. now – şimdi 91. find – bulmak 92. long – uzun 93. down – aşağı 94. day – gün 95. did – ‘do’ yapmak fiilinin geçmiş zamanı 96. get – almak 97. come – gelmek 98. made – yapılmış 99. may – olası olmak, mümkün olmak, ebilmek, abilmek 100. part – bölüm 101 – 150 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere bakalım. Bu kelimeler hem yazılı hem de sözlü İngilizcede cümle yapıları içerisinde çok sık olarak kullanılmaktadır. 101. over – üzerinde 102. new – yeni 103. sound – ses 104. take – almak 105. only – sadece 106. little – küçük 107. work – iş 108. know – bilmek 109. place – yer 110. year – yıl 111. live – canlı 112. me – beni 113. back – siyah 114. give – vermek 115. most – en 116. very – çok 117. after – sonra 118. thing – şey 119. our – bizim 120. just – sadece 121. name – isim 122. good – iyi 123. sentence – cümle 124. man – adam 125. think – düşünmek 126. say – söylemek 127. great – büyük 128. where – nerede 129. help – yardım 130. through – vasıtasıyla 131. much – çok 132. before – önce 133. line – çizgi,hat 134. right – sağ 135. too – çok 136. mean – anlamına gelmek 137. old – eski 138. any – herhangi 139. same – aynı 140. tell – söylemek 141. boy – oğlan 142. follow – takip et 143. came – geldi 144. want – istemek 145. show – gösteri 146. also – ayrıca 147. around – etrafında 148. form – form, şekil, biçim, şekil vermek, oluşturmak, kurmak, düzenlemek 149. three – üç 150. small – küçük 151 – 200 İngilizce kelimeler ve anlamları 151. set – ayarlamak 152. put – koymak 153. end – son 154. does – ‘do’ fiilinin üçüncü tekil şahıs kullanımı 155. another – başka 156. well – iyi 157. large – geniş 158. must – gerekmek, zorunluluk, -meli, -malı 159. big – büyük 160. even – hatta 161. such – böyle 162. because – çünkü 163. turn – çevirmek 164. here – işte 165. why – neden 166. ask – sormak 167. went – gitti 168. men – erkekler 169. read – okumak 170. need – gerek 171. land – arazi 172. different – farklı 173. home – ev 174. us – bize 175. move – hareket 176. try – denemek 177. kind – tür 178. hand – el 179. picture – resim 180. again – tekrar 181. change – değişim 182. off – kapalı 183. play – oyun 184. spell – büyü 185. air – hava 186. away – uzakta 187. animal – hayvan 188. house – ev 189. point – nokta 190. page – sayfa 191. letter – mektup 192. mother – anne 193. answer – cevap 194. found – bulundu 195. study – çalışma 196. still – yine 197. learn – öğrenmek 198. should – meli 199. America amerika 200. world – dünya 201 – 250 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. Bu kelimeler hem yazılı hem de sözlü İngilizcede cümle yapıları içerisinde çok sık olarak kullanılmaktadır. 201. high – yüksek 202. every – her 203. near – yakın 204. add – eklemek 205. food – gıda 206. between – arasında 207. own – kendi 208. below – aşağıda 209. country – ülke 210. plant – bitki 211. last – son 212. school – okul 213. father – baba 214. keep – tutmak 215. tree – ağaç 216. never – asla 217. start – başlangıç 218. city – şehir 219. earth – toprak 220. eye – göz 221. light – ışık 222. thought – düşündü 223. head – kafa 224. under – altında 225. story – öykü 226. saw – testere 227. left – sol 228. don’t – etmeyin 229. few – az 230. while – süre 231. along – boyunca 232. might – belki 233. close – yakın 234. something – bir şey 235. seem – görünmek 236. next – sonraki 237. hard – sert 238. open – açık 239. example – örnek 240. begin – başla 241. life – hayat 242. always – her zaman 243. those – bunlar 244. both – ikisi de 245. paper – kağıt 246. together – birlikte 247. got – var 248. group – grup 249. often – sık sık 250. run – koş 251 – 300 İngilizce kelimeler ve anlamları 251. important – önemli 252. until – kadar 253. children – çocuklar 254. side – yan 255. feet – ayak 256. car – araba 257. mile – mil 258. night – gece 259. walk – yürüyüş 260. white – beyaz 261. sea – deniz 262. began – başladı 263. grow – büyümek 264. took – aldı 265. river – nehir 266. four – dört 267. carry – taşımak 268. state – belirtmek,bildirmek 269. once – bir zamanlar 270. book – kitap 271. hear – duymak 272. stop – dur 273. without – olmadan 274. second – ikinci 275. later – sonra 276. miss – bayan 277. idea – fikir 278. enough – yeterli 279. eat – yemek 280. face – yüz 281. watch – izlemek 282. far – uzak 283. Indian – Hintli, Kızılderili 284. really – gerçekten 285. almost – neredeyse 286. let – izin vermek 287. above – yukarıda 288. girl – kız 289. sometimes – bazen 290. mountain – dağ 291. cut – kesmek 292. young – genç 293. talk – konuşma 294. soon – yakında 295. list – liste 296. song – şarkı 297. being – olmak 298. leave – ayrılmak 299. family – aile 300. it’s – onun 301 – 350 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. 301. body – vücut 302. music – müzik 303. color – renk 304. stand – durmak 305. sun – güneş 306. questions – soru 307. fish – balık 308. area – alan 309. mark – marka 310. dog – köpek 311. horse – at 312. birds – kuşlar 313. problem – sorun 314. complete – tam 315. room – oda 316. knew – biliyordu 317. since – beri 318. ever – hiç 319. piece – parça 320. told – söylendi 321. usually – genellikle 322. didn’t – yapmadı 323. friends – arkadaşlar 324. easy – kolay 325. heard – duydum 326. order – sipariş 327. red – kırmızı 328. door – kapı 329. sure – emin 330. become – olmak 331. top – üst 332. ship – gemi 333. across – karşısında 334. today – bugün 335. during – sırasında 336. short – kısa 337. better – daha iyi 338. best – en iyi 339. however – ancak 340. low – düşük 341. hours – saatler 342. black – siyah 343. products – ürün 344. happened – olmuş 345. whole – bütün 346. measure – ölçmek 347. remember – hatırlamak 348. early – erken 349. waves – dalgalar 350. reached – ulaştı 351 – 400 İngilizce kelimeler ve anlamları 351. listen – dinlemek 352. wind – rüzgar 353. rock – kaya 354. space – boşluk 355. covered – kapalı 356. fast – hızlı 357. several – birkaç 358. hold- tutmak 359. himself – kendisi 360. toward – doğru 361. five – beş 362. step – adım 363. morning – sabah 364. passed – geçti 365. vowel – sesli harf 366. true – doğru 367. hundred – yüz 368. against – karşısında 369. pattern – desen 370. numeral – rakam 371. table – masa 372. north – kuzey 373. slowly – yavaş yavaş 374. money – para 375. map – harita 376. farm – çiftlik 377. pulled – çekti 378. draw – çizmek 379. voice – ses 380. seen – görülen 381. cold – soğuk 382. cried – ağladım 383. plan – plan 384. notice – dikkat 385. south – güney 386. sing – şarkı söyle 387. war – savaş 388. ground – zemin 389. fall – düşmek 390. king – kral 391. town – şehir 392. I’ll – ben yapacağım 393. unit – birim 394. figure – figür 395. certain – kesin 396. field – alan 397. travel – seyehat 398. wood – ahşap 399. fire – ateş 400. upon – üzerinde 401 – 450 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimere devam edelim. 401. done – bitti 402. English – ingilizce 403. road – yol 404. halt – durdurmak 405. ten – on 406. fly – uçmak 407. gave – verdi 408. box – kutu 409. finally – en sonunda 410. wait – beklemek 411. correct – doğru 412. oh – ah 413. quickly – hızlı bir şekilde 414. person – kişi 415. became – oldu 416. shown – gösterilen 417. minutes – dakika 418. strong – güçlü 419. verb – fiil 420. stars – yıldızlar 421. front – ön 422. feel – hissetmek 423. fact – gerçek 424. inches – inç 425. street – sokak 426. decided – kararlaştırılmış 427. contain – içermek 428. course – kurs 429. surface – yüzey 430. produce – üretmek 431. building – bina 432. ocean – okyanus 433. class – sınıf 434. note – not 435. nothing – hiçbir şey 436. rest – dinlenme 437. carefully – dikkatle 438. scientists – bilim adamları 439. inside – içinde 440. wheels – tekerlekler 441. stay – kalmak 442. green – yeşil 443. known – bilinen 444. island – ada 445. week – hafta 446. less – az 447. machine – makine 448. base – baz 449. ago – önce 450. stood – durdu 451 – 500 İngilizce kelimeler ve anlamları 451. plane – düzlem 452. system – sistem 453. behind – arkasında 454. ran – koştu 455. round – yuvarlak 456. boat – tekne 457. game – oyun 458. force – kuvvet 459. brought – getirmiş 460. understand – anlamak 461. warm – sıcak 462. common – orak 463. bring – getirmek 464. explain – açıklamak 465. dry – kuru 466. though – gerçi 467. language – lisan 468. shape – şekil 469. deep – derin 470. thousands – binlerce 471. yes – evet 472. clear – açık 473. equation – denklem 474. yet – henüz 475. government – hükümet 476. filled – doldurulmuş 477. heat – sıcaklık 478. full – tam 479. hot – sıcak 480. check – kontrol 481. object – nesne 482. am – ‘be’ fiilinin ‘ben’ öznesi için kullanımı 483. rule – kural 484. among – arasında 485. noun – isim 486. power – güç 487. cannot – yapamamak 488. able – yapabilmek 489. six – altı 490. size – boyut 491. dark – karanlık 492. ball – top 493. material – malzeme 494. special – özel 495. heavy – ağır 496. fine – iyi, güzel, hoş, ceza 497. pair – çift 498. circle – daire 499. include – dahil etmek 500. built – inşa edilmiş 501 – 550 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. 501. can’t – yapamamak 502. matter – önemi olmak 503. square – kare 504. syllables – heceler 505. perhaps – belki 506. bill – fatura 507. felt – feel fiilinin geçmiş zaman hali 508. suddenly – aniden 509. test – test 510. direction – yön 511. center – merkez 512. farmers – çiftçiler 513. ready – hazır 514. anything – herhangi bir şey 515. divided – bölünmüş 516. general – genel 517. energy – enerji 518. subject – konu 519. Europe – avrupa 520. moon – ay 521. region – bölge 522. return – dönüş 523. believe – inanmak 524. dance – dans 525. members – üyeler 526. picked – seçilmiş 527. simple – basit 528. cells – hücreler 529. paint – boya 530. mind – zihin 531. love – aşk 532. cause – sebeb olmak 533. rain – yağmur 534. exercise – egzersiz 535. eggs – yumurtalar 536. train – tren 537. blue – mavi 538. wish – dilek 539. drop – düşürmek 540. developed – gelişmiş 541. window – pencere 542. difference – fark 543. distance – mesafe 544. heart – kalp 545. sit – oturmak 546. sum – toplam 547. summer – yaz mevsimi 548. wall – duvar 549. forest – orman 550. probably – muhtemelen 551 – 600 İngilizce kelimeler ve anlamları 551. legs – bacaklar 552. sat – oturdu 553. main – ana 554. winter – kış 555. wide – geniş 556. written – yazılı 557. length – uzunluk 558. reason – sebep 559. kept – tutulmuş 560. interest – ilgi 561. arms – silah, cephane 562. brother – erkek kardeş 563. race – yarış 564. resent – yeniden gönderilen 565. beautiful – güzel 566. store – mağaza 567. job – iş 568. edge – kenar 569. past – geçmiş 570. sign – işaret 571. record – kayıt 572. finished – bitmiş 573. discovered – keşfedilen 574. wild – vahşi 575. happy – mutlu 576. beside – yanında 577. gone – gitti 578. sky – gökyüzü 579. glass – bardak 580. million – milyon 581. west – batı 582. lay – yatırmak 583. weather – su 584. root – kök 585. instruments – araç gereç, enstrümanlar 586. meet – buluşmak 587. third – üçüncü 588. months – aylar 589. paragraph – paragraf 590. raised – kaldırdı 591. represent – temsil etmek 592. soft – yumuşak 593. whether – eğer 594. clothes – giysiler 595. flowers – çiçekler 596. shall – olacaktır 597. teacher – öğretmen 598. held – düzenlenen 599. describe – tanımlamak 600. drive – sürmek 601 – 650 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. 601. cross – çapraz 602. speak – konuşmak 603. solve – çözmek 604. appear – görünmek 605. metal – metal 606. son – oğul 607. either – ya 608. ice – buz 609. sleep – uyumak 610. village – kasaba 611. factors – faktörler 612. result – sonuç 613. jumped – atladı 614. snow – kar 615. ride – binmek 616. care – bakım 617. floor – kat 618. hill – tepe 619. pushed – itti 620. baby – bebek 621. buy – satın almak 622. century – yüzyıl 623. outside – dışında 624. everything – herşey 625. tall – uzun boylu 626. already – zaten 627. instead – yerine 628. phrase – ifade 629. soil – toprak 630. bed – yatak 631. copy – kopya 632. free – ücretsiz 633. hope – umut 634. spring – bahar 635. case – durum 636. laughed – güldü 637. nation – ulus 638. quite – sessiz 639. type – çeşit 640. themselves – kendilerini 641. temperature – sıcaklık 642. bright – parlak 643. lead – öncülük etmek 644. everyone – herkes 645. method – metod 646. section – bölüm 647. lake – göl 648. consonant – ünsüz 649. within – içinde 650. dictionary – sözlük 651. hair – saç 651 – 700 İngilizce kelimeler ve anlamları 652. age – yaş 653. amount – tutar 654. scale – ölçek 655. pound – paund 656. although – olmasına rağmen 657. per – için 658. broken – kırık 659. moment – an 660. tiny – küçücük 661. possible – mümkün 662. gold – altın 663. milk – süt 664. quiet – sessiz 665. natural – naturel 666. lot – çok 667. stone – taş 668. act – davranmak 669. build – inşa etmek 670. middle – orta 671. speed – hız 672. count – saymak 673. cat – kedi 674. someone – birisi 675. sail – yelken 676. rolled – haddelenmiş 677. bear – ayı 678. wonder – merak etmek 679. smiled – gülümsedi 680. angle -açı 681. fraction – kesir 682. Africa – Afrika 683. killed – öldürüldü 684. melody – melodi 685. bottom – alt 686. trip – yolculuk 687. hole – delik 688. poor – fakir 689. let’s – haydi 690. fight – kavga 691. surprise – süpriz 692. French – Fransız 693. died – vefaat etti 694. beat – dövmek 695. exactly – kesinlikle 696. remain – kalmak 697. dress – elbise 698. iron – demir 699. couldn’t – edemedim 700. fingers – parmaklar 701 – 750 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. 701. row – sıra 702. least – en az 703. catch – yakalamak 704. climbed – tırmandı 705. wrote – yazdı 706. shouted – bağırdı 707. continued – devam etti 708. itself – kendisi 709. else – başka 710. plains – ovalar 711. gas – gaz 712. England – ingiltere 713. burning – yanma 714. design – tasarım 715. joined – katıldı 716. foot – ayak 717. law – hukuk 718. ears – kulaklar 719. grass – ot 720. you’re – sen 721. grew – büyüdü 722. skin – cilt 723. valley – vadi 724. cents – sentler 725. key – anahtar 726. presidents – başkanlar 727. brown – kahverengi 728. trouble – sorun 729. cool – serin 730. cloud – bulut 731. lost – kayıp 732. sent – gönderildi 733. symbols – semboller 734. wear – giyinmek 735. bad – kötü 736. save – kayıt etmek 737. experiment – deneme 738. engine – motor 739. alone – yanlız 740. drawing – çizim 741. east – doğu 742. pay – ödemek 743. signal – sinyal 744. touch – dokunmak 745. information – bilgi 746. express – ifade etmek 747. mouth – ağız 748. yard – İngiliz uzunluk ölçüsü 749. equal – eşit 750. decimal – ondalık 751 – 800 İngilizce kelimeler ve anlamları 751. yourself – kendin 752. control – kontrol 753. practice – uygulama 754. report – rapor 755. straight – düz 756. rise – yükselmek 757. statement – beyan 758. stick – çubuk 759. party – parti 760. seeds – tohumlar 761. suppose – varsayalım 762. woman – kadın 763. coast – sahil 764. bank – banka 765. period – dönem 766. wire – tel 767. choose – seçmek 768. clean – temiz 769. visit – ziyaret etmek 770. bit – parça 771. whose – kimin 772. received – alınan 773. garden – bahçe 774. please – lütfen 775. strange – garip 776. caught – yakalanan 777. fell – düştü 778. team – takım 779. God – tanrı 780. captain – kaptan 781. direct – doğrudan 782. ring – yüzük 783. serve – servis 784. child – çocuk 785. desert – çöl 786. increase – arttırmak 787. history – tarih 788. cost – maliyet 789. maybe – olabilir 790. business – iş 791. separate – ayrı 792. break – fren 793. uncle – dayı,amca 794. hunting – avcılık 795. flow – akış 796. lady – bayan 797. students – öğrenciler 798. human – insan 799. art – sanat 800. feeling – duygu 801 – 850 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. 801. supply – arz 802. corner – köşe 803. electric – elektrik 804. insects- haşarat 805. crops – bitkiler 806. tone – ton 807. hit – vurmak 808. sand – kum 809. doctor – doktor 810. provide – sağlamak 811. thus – böylece 812. won’t – yapmayacak 813. cook – pişirmek 814. bones – kemikler 815. tail – kuyruk 816. board – yazı tahtası 817. modern – modern 818. compound – bileşik 819. mine – maden 820. wasn’t – değildi 821. fit – sığdırmak 822. addition – ilave 823. belong – aittir 824. safe – güvenceli 825. soldiers – askerler 826. guess – tahmin 827. silent – sessiz 828. trade – ticaret 829. rather – daha doğrusu 830. compare – karıştırmak 831. crowd – kalabalık 832. poem – şiir 833. enjoy – keyfini çıkar 834. elements – elemetler 835. indicate – belirtmek 836. except – dışında 837. expect – beklemek 838. flat – düz 839. seven – yedi 840. interest – ilgi,alaka 841. sense – his 842. string – ip 843. blow – darbe 844. famous – ünlü 845. value – değer 846. wings – kanatlar 847. movement – haraket 848. pole – direk 849. exciting – heyecan verici 850. branches – şubeler 851 – 900 İngilizce kelimeler ve anlamları 851. thick – kalın 852. blood – kan 853. lie – yalan 854. spot – benek 855. bell – çan 856. fun – eğlence 857. loud – yüksek sesle 858. consider – düşünmek 859. suggested – önerilmiş 860. thin – ince 861. position – pozisyon 862. entered – girildi 863. fruit – meyve 864. tied – bağlanmış 865. rich – zengin 866. dollars – dolarlar 867. send – göndermek 868. sight – görme 869. chief – şef 870. Japanese – Japonca 871. stream – akış 872. plants – bitkiler 873. rhythm – ritim 874. eight – sekiz 875. science – bilim 876. major – majör 877. observe – gözlemek 878. tube – tüp 879. necessary – gerekli 880. weight – ağırlık 881. meat – et 882. lifted – kaldırdı 883. process – işlem 884. army – ordu 885. hat – şapka 886. property – nitelik 887. particular – özel 888. swim – yüzmek 889. terms – şartlar 890. current – şu andaki 891. park – park 892. sell – satmak 893. shoulder – omuz 894. industry – endüstri 895. wash – yıkamak 896. block – blok 897. spread – yayılmış 898. cattle – sığır 899. wife – kadın eş 900. sharp – keskin 901 – 950 İngilizce kelimeler ve anlamları En çok kullanılan İngilizce kelimeler ve anlamları listesindeki diğer kelimelere devam edelim. 901. company – şirket 902. radio – radyo 903. we’ll – yapacağız 904. action – aksiyon 905. capital – başkent 906. factories – fabrikalar 907. settled – yerleşmiş 908. yellow – sarı 909. isn’t – değil 910. southern – güneyde bulunan 911. truck – kamyon 912. train – tren 913. printed – boyalı 914. wouldn’t – olmaz 915. ahead – önde 916. chance – şans 917. born – doğmak 918. level – seviye 919. triangle – üçgen 920. molecules – moleküller 921. France – Fransa 922. repeated – tekrarlanan 923. column – sütun 924. western – batıda bulunan 925. church – kilise 926. sister – kız kardeş 927. oxygen – oksijen 928. plural – çoğul 929. various – çeşitli 930. agreed – kabul 931. opposite – karşısında 932. wrong – yanlış 933. chart – grafik 934. prepared – hazırlanmış 935. pretty – güzel 936. solution – çözüm 937. fresh – taze 938. shop – dükkan 939. suffix – son ek 940. especially – özellikle 941. shoes – ayakkabılar 942. actually – aslında 943. nose – burun 944. afraid – korkmuş 945. dead – ölü 946. sugar – şeker 947. adjective – sıfat 948. fig – incir 949. office – ofis 950. huge – kocaman 951 – 1000 İngilizce kelimeler ve anlamları 951. gun – silah 952. similar – benzer 953. death – ölüm 954. score – gol 955. forward – ileri 956. stretched – gerilmiş 957. experience – deneyim 958. rose – gül 959. allow – izin vermek 960. fear – korku 961. workers – işçiler 962. Washington – Washington 963. Greek – yunan 964. women – kadınlar 965. brought – getirmiş 966. led – led 967. march – mart 968. northern – kuzeyde bulunan 969. create – yaratmak 970. British – ingiliz 971. difficult – zor 972. match – benzer 973. win – kazanmak 974. doesn’t – değil 975. steel – çelik 976. total – toplam 977. deal – pazarlık etmek 978. determine – belirlemek 979. evening – akşam 980. nor – ne de 981. rope – halat 982. cotton – pamuk 983. apple – elma 984. details – detaylar 985. entire – tüm 986. corn – mısır 987. substances – maddeler 988. smell – koku 989. tools – araçlar 990. conditions – koşullar 991. cows – inekler 992. track – izlemek 993. arrived – geldi 994. located – yerleşik bulunmak, yeri saptanmak 995. sir – beyefendi 996. seat – koltuk 997. division – bölünme 998. effect – efekt 999. underline – altını çizmek, vurgulamak 1000. view – görünüm
7 notes
·
View notes