AHBAP...!
Ersin Ramoğlu-Sabah
Sosyal medyada sinsi bir kalkışma girişimi var.
Adı 'Anadolu Halk ve Barış Platformu.' Kısa adı 'Ahbap.'
81 vilayet 957 ilçede örgütlendiler.
Soros gibi zengin sponsorları da var.
Baş sponsor ABD tabii.
Ahbap'ın sıcak bir manası var:
'Bildik, ileri bir dost!' İyilik kulübü gibi bir şey… Sunum böyle…
Ama bana göre 2. bir Gezi örgütlenmesi.
Çaktırmadan örgütleniyorlar… Amaçları ülkeyi karıştırmak!
Darbeci ne kadar kafa varsa 'ahbap' etrafında kümelendi.
Konjonktürü müsait buldular.
Nasılsa 'ekonomik kumpas' var, 'Suriye meselesi' ile 'dolar meselesi' var!
Böyle bir ortamda sıcak mesajlar veriyor, ihtiyacı olanın yardımına !!! koşuyorlar.
Basit bir yardımı abartarak anlatıyorlar.
Başlarında Rockçı Haluk Levent vardı.
Şarkıcının uzun zamandır yaptığı AHBAP başkanlığı 'pantolon' tartışması yüzünden bitti.
Geçenlerde bıraktığını açıkladı.
Ama yurdun her köşesinde varlar.
Ahbap Sivas, Ahbap Diyarbakır, Ahbap Adana, Ahbap Çorum, Ahbap Mardin, Ahbap Keşan gibi… Yardımlarla yüreklere önce sevgi şırınga ediyorlar, sonra bu sevgiyi kullanarak halkı galeyana getirecekler.
Plan bu… ABD'nin her ülkede uyguladığı yöntem.
Çaktırmadan gelen bir darbe planı.
Haluk Levent bile belki farkında değildir Türkiye'ye kurulan kumpasın.
Belki de farkında olduğu için bıraktı. Kim bilir?
***
Şimdilik 'ayaklanın' demiyor, kuzu postuna girmiş kurtlar.
Ama 'baş' çıkaracakları zaman gelecek.
'Ahbap' kesinlikle boş değil.
Bununla yeni bir 'Gezi'nin alt yapı taşları döşeniyor.
Haluk Levent düne kadar borçlarıyla, icra takipleriyle ve hapis cezalarıyla medyada gündem olmuştu.
Şimdi Ahbap üzerinden isteyene un, isteyene elbise, isteyene de kitap, defter dağıtıyor… İyilik meleği mübarek!
Kurban Bayramı'nın 1. günü Rize'de kaçarak denize giren ve bayramın son günü Sürmene ilçesinde yüzerken ortaya çıkan danayı bile satın almış Rockçı Haluk.
"Ferdinand" ismi verilen dana AHBAP Trabzon Temsilci Yardımcısı Sefa Yılmaz tarafından teslim alınırken; "Ahbap olarak Haluk başkanımız bir görev verdiğinde yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Dana gündem oldu ve 'sevimlilik' anlatan yığınla haberi çıktı.
Neyse...
Kim kime bedava bir şey verir… Hele de günümüzde… Bir nevi rüşvetle taraftar topluyorlar.
Yöntem CIA'nın, yani ABD'nin.
'Ahbap' iş olsun diye kurulmadı.
Beşiktaş Belediyesi'nin katkılarıyla İstanbul'da bir etkinlik düzenleyecekler.
Konuşmacılardan biri İsmail Saymaz, diğeri eski Hürriyet yeni Cumhuriyet Yazarı Melis Alphan.
İkisi de müzmin İslâm düşmanı, ahlak düşmanı.
***
Hainler memleketi ahtapot gibi sarmış.
Duruma göre vaziyet alıyorlar.
Yurt dışına kaçanlar attıkları Twittlerle içtekilere destek oluyor.
Mesela Can Dündar… Nam-ı diğer Jhon/Cancık.
3. havalimanını baltalamayı amaçlayan bu hain aynı zamanda 2. Gezi hayallerini de açık ediyor.
Cancık;
"Havaalanı inşaatında bine yakın işçinin kazan kaldırması, yakında başlayacak protestoların ilk işaretiydi" diyor.
Kılıçdaroğlu ise "4. devrim" rüyası görüyor.
CHP, ABD'nin ekonomik darbe girişimine destek veren algı operasyonlarını sürdürüyor.
Gürsel Tekin, Cuma vakti Kapalıçarşı'da kapalı bir dükkanın önünde poz vererek "Kapalıçarşı'dayız. Kriz mıriz yok. Satış yok. Esnaf mutsuz. Her yer kapalı" diyor.
Tekin'i yalanlayan o dükkanın çalışanı;
"Yalan, öyle bir şey yok. Cuma vakti geldi. Gürsel Tekin algı yapmaya çalışıyor." CHP ikbalini bu tür yalanlara bağlamış.
Anadolu Halk ve Barış Platformu.
'Ahbap' yeni bir kalkışmanın işaret fişeği.
Bu yazı okuyan dostlarımdan istirhamım, (kopyalayıp yapistirarak) herkese duyuralim
27 notes
·
View notes
Biraz uzun ama Belgin Yazar çok güzel yazmış.Okumanızı tavsiye ederim...
Saatimin alarmını kapattım bugün...🕰
Çocukluğumun saf dolu dolu günleri,
Gençliğimin büyüme heyecanıyla geçen yılları düştü aklıma.
Düşündüm… Nerden nereye geldim, diye.
Zaman kaygım sadece eve gelme saatiydi çocukluğumda,
Gençliğimde ise, sevgiliye kavuşma, onu bekleme telaşındaydı.
Yolu yarıladığım bu günlerde,
Koşturmaca içinde geçen hayatım geldi gözümün önüne...
Nice güzellikler yaşanmadan geçtiler yanı başımdan.
Hep yarın, diyerek kaç günü boşa harcadım acaba.
Trenleri sever, uçurtmalara âşık olurdum.
Güneşi batırmak yetmez, geceye uzanırdım sokak oyunlarında.
Büyümek isterdim, başıma neler geleceğini bilmeden.
Okul yılları telaşıyla anlamadım bile ne zaman büyüdüm.
Çocukluğum bana sormadan gençliğe bıraktı yerini.
On sekiz yaş telaşı düştü sonra.
Sanki başım göğe erecek,
Hayatım gökkuşağı renklerinde olacak gibi.
Baharlar, güzler birbirini kovaladı.
Yaşanan her an, iz bırakarak geçti,
Hayatımda, yüzümde, gözlerimde.
Zaman sayacı hiç durmadan attı durdu.
Yetmedi bu yılları tek başına yaşamak,
Çoğaldım sevdiklerimle, ortak ettim hayatıma.
Onların geçen zamanlarına ortak oldum,
Beraber telaşlandık, yeri geldi hayat için.
İsteyerek yaşadıklarım da oldu bu hayat da,
İstemeden yaşadıklarım, rüzgârda savrulmalarım da.
Arada durup geriye baktığımda gördüm ayak izlerimi.
Kimi belirgin, kimi ise silik.
Sınırı belli bir hayatı yaşamak için,
Nasıl acele ettiğime şaştım bazen,
Ve neye güvenerek yarın için planlar yaptığımı da,
Anlamadım çoğu kez…
Yoruldum ara ara, kaçmak istedim maviliklere,
Huzuru, dinginliği aradım dalga sesinde.
Ruhumu, yüreğimi unuttuğum da oldu zaman zaman,
Bu hengâme koşuşturma içinde.
Korkular, umutlar, sevinçler, üzüntüler,
Kahkaha ve gözyaşlarıyla geçen hayatımı,
Süsledim sevdalarla, ayrılıklarla.
Hatırlayacak ve hatırlanacak iz bıraktım başka yaşamlarda.
Şimdi arkamı dönüp baktığımda yetmediğini görmek yaşananların,
Sanki bir yerlerde bir eksikliği hissetmek
Aklımdan geçenleri yapamadığımı düşünmek,
Ve daha yapacak çok şeyimin olduğunu bilmek, düşmüşken aklıma…
Sağlam bir fren yapma gerektiğini anlattı hayat.
Derin bir nefes alarak, sakince ve dolu dolu yaşamak gerek günleri.
İçimdeki o telaşlı kadını da ikna ederek,
Tadına vararak yaşamalıyım artık.
Gelip gelmeyeceğini bilmediğim yarın için, ertelememeliyim hayatı.
Gitmek, görmek istediğim yerlere gitmeli,
Gökkuşağının renklerine bezemeliyim hayatımı,
Uçurtmalarla göğe yükselip, kuşlarla yarışmalıyım.
Saatimin alarmını durdurdum bugün,
En yakın gelecekten başladım zamana karşı gelmeye.
Buyursun hayat, önüme gelsin, ben de yaşayayım.
O anı düşünerek, tadını çıkararak, hele bir yarın olsun demeyerek.
Hayatımda hükmünü sürmene inat,
Ruhumda, yüreğimde hüküm sürmene izin yok artık zaman.
Yüzümde çizgileri artırabilirsin ya da hayatımda yılları.
Ruhumu ve yüreğimi yaşlandırmana izin vermeyeceğim…
Kırış kırış gözlerim olsa da içleri gülecek hep…
Sen üstüme geldikçe, ben yeniden doğacak, güçleneceğim,
Denizlerin mavisinde, iyot kokusunda, martı sesinde…💙
Belgin Yazar
7 notes
·
View notes
Rus fizikçiler yerin 100 metre altında bakır tel bulduklarını, bunun atalarının ...bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin olduğunu kanıtladığını duyurmuşlar.
Bu olaydan bir hafta sonra Amerikan gazetelerin de ilginç bir manşet:Amerikan bilim adamları yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiberoptik kablolar bulduklarını, bunun, Amerikan toplumunun Ruslardan 1000 yıl öncesinde gelişmiş dijital haberleşme sistemleri olduğunu söylemişler...
Bir hafta geçmeden Trabzon, Sürmene ' de yerel internet haber sayfası Sürmene Haber'de yeni bir haber :Trabzonlu bilim adamlarının yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbir şey bulamadıklarını, bunun sebebinin ise
Atalarının 5000 yıl öncesinde kablosuz(wireless) iletişim sistemlerini kullandığının ispatı olduğunu belirtmişlerdir.
😁
4 notes
·
View notes