#sönüşüm
Explore tagged Tumblr posts
Text
Tut ki;
Peşi sıra gelen dört mevsimden biriyim,
Tut ki;
Aklını yitirmiş, kendini sokaklara vurmuş bir deliyim,
Tut ki;
Seferden dönmüş, sana sığınmış yorgun bir gemiyim,
Tut ki;
Hallerden haldeyim, sözlerdeyim, dillerdeyim,
Benim benden haberim yok, bir bilinmezdeyim,
Tut ki;
Bir garip dervişim, sahralarda çöllerdeyim,
Gelişim sana,
Dönüşüm sana,
Nazım sana,
Sözüm sana,
Bir umudun kıyısına tutunmuşum çaresiz,
Ha düştüm, ha düşeceğim,
Tut ellerinden bırakma,
Ben seninle hemdal olmuşum,
Aradığımı sende bulmuşum,
Yanışım sana,
Sönüşüm sana,
Ağlayışım sana,
Gülüşüm sana,
Tut ki;
Varlık içinde yok olmuşum,
Ben benden çıkmış, sen olmuşum,
Bırakma beni hoyrat rüzgarlara,
Düşeceğim tut ellerimden,
Anlamaz mısın hâlâ,
Bilmez misin,
Nere gitsem dönüşüm sana ….
~Cengiz Yavuz~✍🏻 15 Şubat 2024
#AyrılıklarınŞairi
5 notes
·
View notes
Photo
#ormanyangını #sönüşüm #dönüşüm #cagridanbilgi #nefesalamıyoruz #yenilenme #hayatadönüş YaIyı fark ettiren @yucelcanyaran’a #millemerci https://www.instagram.com/p/B1nrwcEgPpV/?igshid=eh3ggr2u87cq
0 notes
Text
Biliyor musun…, benim içimde ne yakıcı, ne de kurtarıcı hiçbir ateş yanmadı. Hayatımda hiçbir zaman başkalarınınki gibi gittikçe renklenen bir sabah olmadı; bir sabah ki yakıcı öğlesi geçtikten sonra yavaş yavaş solsun ve kendiliğinden akşama karışsın. Hayır, benim hayatım, sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissetim. Sönüşüm dairede, evrak başında oturduğum zaman başladı; sonra kitapları okuyup da onlarda hayatta kullanmayacağım gerçekler buldukça, dostlar arasında dedikodular, alaylar, soğuk, kötü, boş gevezelikler dinledikçe, gayesiz, sevgisiz toplantılara katıldıkça daha da kötü oldum.
36 notes
·
View notes
Text
Yok oluyordum. Sessizce, kimse görmeden... Milyonlarca yıldızın arasından varlığı asla belli olmayan yıldızın sönüşü gibi. Kim için ne ifade ettiğim önemsizdi. Kimse için bir şey ifade etmiyordum zaten. Duygularım, düşüncelerim, o an ne hissettiğim... Asla, hiçbiri önemli değildi. Zordu. Hem de çok... Sönüşümü fark etmem çok zaman almadı. Çabaladım. Parlamaya gayret ettim. Bu kadar erken olmamalıydı. Ama nafile. Hiçbir işe yaramadı. Ben de çabalamayı bıraktım. Son parlayışlarımın tadını çıkarmaya baktım. Ama yine olmadı. Acı çekiyordum. Sönüşüm durmuştu. Loş bir ışıkla sadece küçük bir alanı aydınlatabiliyordum. Fakat çok acı çekiyordum. İlk başta parlamak için biraz uğraştım. Bir şey değişmedi. Ancak sönersem geçeceğini düşündüm. Işığımı söndürmeye çalıştım. Çok da başarabilmiş değildim. İçimde yaşadığım bu acı gitgide artıyordu. Ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Havada öylece asılı kalmıştım. Bu defa da acıya mahkum oldum. Bitmesini bekleyerek...
4 notes
·
View notes
Text
Oblomov – İvan Aleksandroviç Gonçarov – İlya İlyiç Oblomov
Edebiyat tarihinin gelmiş geçmiş en büyük tembellik ikonu, Oblomovluk denilen yaşam biçiminin simgesi, yılgın ve yorgun ruhların rol modeli İlya İlyiç Oblomov…
İvan Gonçarov, Oblomov romanında 1850’li yıllarda Rusya’da yaşanan değişimi anlatır. Feodal düzenden burjuvaziye geçişte yaşananlar, bu yeni düzene bir türlü ayak uydurmayan Oblomov’un hayatı üzerinden anlatılır. İlya İlyiç Oblomov, 30’lu yaşlarının henüz başlarında, iyi niyetli, dürüst ve zeki biri. Ancak, zekasını sadece düşünmek için kullanan biri. Kendi düşüncelerinde boğulur, hep yol ayrımındadır Oblomov. Bir meslek sahibi olmak, evlenmek, çiftliğine dönmek ya da Avrupa’ya gitmek… Hangi yöne gideceğine karar veremediği için bir türlü harekete geçemez. Oblomov’a ailesinden büyük bir çiftlik kalmıştır. O da ister başarılı olmayı, ama bunun için çalışmak zorunda kalması onun hevesini kırar. Her yapacağı işi erteler bu atalet içerisinde.
“Oblomov bir ah çekip devam etti: Biliyor musun Andrey, benim içimde ne yakıcı, ne de kurtarıcı hiçbir ateş yanmadı. Hayatımda hiçbir zaman başkalarınınki gibi gittikçe renklenen, parlak bir güne çevrilen bir sabah olmadı; bir sabah ki yakıcı öğlesi geçtikten sonra yavaş yavaş solsun ve kendiliğinden akşama karışsın. Hayır, benim hayatım, sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissettim. Sönüşüm dairede, evrak başında oturduğum zaman başladı; sonra kitapları okuyup da onlarda hayatta kullanamayacağım gerçekler buldukça, dostlar arasında dedikodular, alaylar, soğuk, kötü, boş gevezelikler dinledikçe, gayesiz, sevgisiz toplantılara katıldıkça daha da kötü oldum.”
1 note
·
View note
Text
Tut ki;
Peşi sıra gelen dört mevsimden biriyim,
Tut ki;
Aklını yitirmiş, kendini sokaklara vurmuş bir deliyim,
Tut ki;
Seferden dönmüş, sana sığınmış yorgun bir gemiyim,
Tut ki;
Hallerden haldeyim, sözlerdeyim, dillerdeyim,
Benim benden haberim yok, bir bilinmezdeyim,
Tut ki;
Bir garip dervişim, sahralarda çöllerdeyim,
Gelişim sana,
Dönüşüm sana,
Nazım sana,
Sözüm sana,
Bir umudun kıyısına tutunmuşum çaresiz,
Ha düştüm, ha düşeceğim,
Tut ellerinden bırakma,
Ben seninle hemdal olmuşum,
Aradığımı sende bulmuşum,
Yanışım sana,
Sönüşüm sana,
Ağlayışım sana,
Gülüşüm sana,
Tut ki;
Varlık içinde yok olmuşum,
Ben benden çıkmış, sen olmuşum,
Bırakma beni hoyrat rüzgarlara,
Düşeceğim tut ellerimden,
Anlamaz mısın hâlâ,
Bilmez misin,
Nere gitsem dönüşüm sana ….
~Cengiz Yavuz~✍🏻 15 Şubat 2024
#AyrılıklarınŞairi
4 notes
·
View notes