#paragraf örnekleri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Etkili Bir Kitap Özeti Nasıl Çıkarılır?
Nitelikli bir okuyucu olmanın sonuçlarından biri etkili kitap özeti çıkarabilmektir. Harika bir özet ile, okuyuculara okumak üzere oldukları şeyin en önemli bölümlerinin bir toplamını veririz. İyi yazılmış bir özet, bir edebiyat, medya veya tarih metni hakkında temel bir kavrama sağlamaktadır. Etkili Bir Kitap Özeti Nasıl Çıkarılır? yazısında aynı zamanda en kolay özet çıkarma nasıl yapılır sorusunun yanıtı da arayacağız.
Bir Kitabın Özeti Nasıl Çıkarılır?
Sonuçta bir konuyu gerçekten biliyorsanız onu özetleyebilirsiniz. Bir konuyu özetleyemiyorsanız, o konudaki tüm gerçekleri ezberlemiş olsanız bile, o konuyu öğrenmediğinizden kesinlikle emin olabilirsiniz. Konuyu gerçekten öğrenirseniz, bundan aylar veya yıllar sonra da konuyu özetleyebilirsiniz. - Özet yazarken paragraf şeklinde olması gerektiğini unutmayın. - Özet, metnin başlığını, yazarını ve metnin ana fikrini gördüğünüz gibi belirten bir giriş cümlesiyle başlar. - Özet kendi kelimelerinizle yazılmıştır. - Özet, yalnızca orijinal metnin fikirlerini içerir. Özete kendi düşüncelerinizi, yorumlarınızı, çıkarımlarınızı veya yorumlarınızı eklemeyin. - Yazarın ana noktayı savunmak için kullandığı önemli alt iddiaları sırayla açıklamaya çalışın. Bu yazı da ilgini çekebilir; Etkili Kitap Okumak Ama Nasıl? Bir kitap özeti yazmak, okuduklarınızı hatırlamanıza yardımcı olur. Hepimiz sadece temel fikirlerini bitirir bitirmez unutabiliyoruz. Ancak bir kitabı kendi kelimelerinizle özetlemek, kitabın temel fikirleri içselleştirmenize yardımcı olarak bu sorunu en aza indirir. Kitap özeti çıkarma örnekleri incelendiğinde özetlerin kısa olması gerektiği anlaşılır. Özet, yeniden yazma değildir; orijinal parçanın kısa bir özetidir. Bir özet paragrafı genellikle yaklaşık beş ila sekiz cümledir. Kısa ve öz tutun. Paragrafınızı net ve kısa tutmak için fazlalıkları veya tekrar eden metinleri ortadan kaldırın.
Yazınızda ivme oluşturmak söz konusu olduğunda geçişler inanılmaz derecede faydalıdır. Cümlelerinizi geçiş sözcükleriyle birleştirin, bunların birlikte aktığından emin olun ve özetinizi net bir şekilde iletin. İyi bir özet yazmak için okurken notlar alın. Basılı veya ciltli bir kitap okuyorsanız, önemli alıntıları, fikirleri veya soruları vurgulayın ve ardından ilk boş sayfaya sayfa numarasını yazın. Eğer Kindle kitabı okuyorsanız, önemli çıkarımları yakalamak ve kaydetmek için Kindle'ın “notlarını” ve “vurguları” kullanın. Dışa aktarırken zaman kazanmak için mümkün olduğunca açıklayıcı olmaya çalışın. En iyi kitap özeti çıkarma uygulaması aslında aşamalı özetlemedir. Tiago Forte tarafından ortaya atılan fikir, notlarınızı özetlemek ve ardından bu özeti özetlemek, ardından bu özeti özetlemek ve fikirleri her seferinde daha küçük ve daha küçük katmanlara ayırmaktır. Kitap özeti çıkarmak zaman içinde tutarlı bir şekilde yapıldığında, kendinize yapabileceğiniz en iyi yatırımlardan biridir. Sevgilerle Etkili Bir Kitap Özeti Nasıl Çıkarılır? yazımı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın - Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter. Read the full article
0 notes
Text
Paragraf Konu Anlatımı ve Örnekleri 2021
New Post has been published on https://eserozetleri.com/paragraf-konu-anlatimi-ve-ornekleri-2021/
Paragraf Konu Anlatımı ve Örnekleri 2021
Paragraf Konu Anlatımı ve Örnekleri 2021
Paragraf Konu Anlatımı TYT Sınavı için çok önemli bir yere sahiptir. Bu yazımızda Paragraf Örnekleri ve Soru Çözümleri ni sizlerle paylaşıyoruz. Öncelikle Paragraf Nedir ve nasıl okunmalıdır? sorularıyla başlayalım. Bir olayı, düşünceyi, durumu veya kavramı anlatan cümleler topluluğuna paragraf adı verilir. Paragrafta cümleleri bir zincirin halkaları olarak düşünebilirsiniz. Bu cümleler birleşerek zincirin tamamını oluştururlar. Bu makalede Paragraf Konu Anlatımı ve Örnekleri ve Paragraf Soruları bulabilirsiniz.
Paragrafta Anlatım Teknikleri Konu Anlatımı
Yazarın anlatacaklarını ortaya koyma biçimi paragrafta anlatım tekniklerini oluşturur. Anlatılacak konuya göre bu yöntemlerden biri seçilir ve paragraf oluşur. Bu anlatım teknikleri 4’e ayrılır;
Betimlemeyici Anlatım:
Betimleme, varlıkları gözle görülebilecekmiş gibi niteleyerek anlatma şeklidir. Bütün duyulardan yararlanılan bu anlatım tekniğinde özellikle görme duyusu kullanılır. Betimleyici anlatım biçiminde amaç varlığı belirgin nitelikleriyle birlikte tanıtmaktır. Betimleyici anlatımlarda paragrafımı okuduğumuz zaman gözümüzde bir görüntü oluşur, bu şekilde kolaylıkla diğer anlatım türlerinden ayrımı yapılabilecektir.
Örneğin; Açık mavi gökyüzünde sapsarı bir güneş beliriyor. Kahverengi dağların arasında kırmızı çatılı bir ev var. Bunun çevresinde yemyeşil ağaçlar ahenkle dans ediyor. Ağaçların arasında küçük büyük kuşlar uçuyor.
Öyküleyici Anlatım:
Yazarın yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı anlattığı anlatım biçimine öyküleme denir. Paragraf okunduğunda olay bir hikâye gibi hayalimizde canlanır. Olay, kişi, yer ve zamana ağırlık verilir.
Örneğin; Soğuk bir günde papatya almak için bir dükkâna girdim ve girdiğim anda etraftaki sıcaklığı yüzümde hissettim. Mutlu, mutsuz bir sürü insan koşuşturmaca içindeydi. Anneme aldığım bu papatyaların onu ne kadar çok sevindireceğini düşünüyordum.
Açıklayıcı Anlatım:
Açıklayıcı anlatım, yazarın bilgi vermek ve bir şeyler öğretmek istediğinde kullandığı yöntemdir. Ders anlatımları, örnekler açıklayıcı anlatım türüne girer. Makale, deneme, fıkra gibi yazılarda da açıklayıcı anlatım türü kullanılır. Nesnel bir anlatım biçimidir.
Örneğin; Konferans, belirli bir konuda belirli bir topluluğa yapılan konuşmadır. Konferansı veren kişi konusunu iyi seçmelidir ve hitap ettiği topluma uygun bir biçimde konferansı yürütmelidir.
Tartışmacı Anlatım:
Bu anlatım biçiminde yazar kendi doğrularını okuyucuya inandırmak ister. Tartışmacı anlatımda genellikle bir eleştirilecek bir düşünce olur ve bu eleştirinin doğru olduğuna inandırmak için yazar adeta okuyucuyla tartışıyormuş gibi anlatır.
Örneğin; Sanatçı eserini sanat için oluşturmalıdır derler. Sanatçı, toplumu veya insanları yansıtmıyorsa öyle eserler beni ilgilendirmez. İnsana yakın olmayan bir eser benden uzak dursun.
Paragrafta Konu ve Ana Düşünce
Paragrafta Konu Örnekleri
Konu, paragrafta üzerinde durulan duygu ve düşüncelerdir. Her şey bir paragrafın konusu olabilmekle birlikte, Ne anlatıyor? Sorusunun cevabı paragrafta konuyu belirler. Parçada en çok anlatılan şey paragrafın konusunu belirleyecektir.
Örneğin; Sonbahar geldi, ağaçlar yapraklarını dökmeye başladı kuşların da göç vakti yaklaştı. Yazlıklar sessizleşti sahiller tenhalaştı …. Sonbahar doğayı değiştirdiğini göstermeye başladı.
Konu: Sonbaharın doğada meydana getirdiği değişiklikler
Paragrafta Başlık
Paragrafın konusunun bir ya da birkaç sözle ifade edilmesidir. Paragrafın bir başlığının olması için öncelikle paragrafın konusunun belirlenmesi gerekir. Paragrafta konu örneğinde verdiğimiz gibi Sonbaharda doğadaki değişim gibi bir başlık belirleyebiliriz.
Ana Düşünce
Adından da anlaşılabileceği gibi paragrafta anlatılmak istenene ana düşünce adı verilir. Yazar niçin yazıyor, bu paragraf niçin yazıldı? Sorularının cevabıdır. Ana düşünce paragrafın içinde bir cümle olarak da belirtilebildiği gibi paragrafın genelinden de çıkarılabilir. Ana düşünce genellikle ilk veya son cümlede yer alır. Ama emin olmak için metinin tamamını okumak gerekmektedir.
Buna yönelik yukarıda vermiş olduğumuz sonbahar örneğinde, ana düşünce sonbahar doğada birtakım değişikliklere sebep olur şeklinde belirtebiliriz.
Paragraf Yapısı
Bir paragrafın yapısı giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Paragrafta Yapı Konu Anlatımı bu bölümde detaylı bir şekilde işlenecektir. Paragrafta yapı soruları çözerken neler yapmanız gerektiğini anlattığımız bu bölümü pekiştirmek için mutlaka bol bol soru çözümüne ağırlık vermelisiniz. Böylece okumalarınız hızlanacak dolayısıyla da çözüm süreniz azalacak.
Giriş Bölümü
Paragrafta yer alan ilk cümledir. Giriş cümlesinde örnek ve ayrıntılar yer almaz. Giriş cümlesinde bağlayıcı kelimeler kullanılmaz. Genellikle tek cümledir, dil ve düşünce bakımından bağımsızdır. Bu cümlelerden önce hiçbir açıklamaya gerek yoktur.
Örneğin; Özgün eserler dünyada yaşam devam ettiği sürece varlığını sürdürür.
Gelişme Bölümü
Paragrafta konunun artık açıklandığı ve örneklerin gösterildiği bölümdür. Gelişme bölümünde örnekler verilir, benzetmeler veya karşılaştırmalar yapılır. Bu bölümdeki cümleler hem kendinden önceki hem de kendinden sonraki cümlelerle ilgilidir. Yapılan açıklamaların yeterli olduğu varsayıldığında gelişme bölümü sonlanır ve sonuç bölümüne geçilir. Düşüncenin akışını bozan cümle soruları bu bölümle alakalı sorulardır.
Örneğin; Öyle ki yediğimiz yemeklerden bile vücudumuza çokça miktarda zehirli kimyasal maddeler giriyor.
Sonuç Bölümü
Paragrafta konuyu özetleyen bölümdür. Bir iki cümleden oluşur. Ana düşünce giriş veya gelişme kısmında belirtilmemişse sonuç bölümünde ifade edilir. Sonuç cümleleri bundan dolayı, bu yüzden, çünkü, oysa gibi bağlaçlarla başlayabilir.
Örneğin; oysa bütün yazarlar genellikle hayatlarını kaleme almıştır.
Paragraf Tamamlama Konu Anlatımı ve Paragraf Çıkmış Sorular
Bu tür sorularda paragrafın başına sonuna veya ortasına gelebilecek cümlelerin bulunması istenir. Paragraf çıkmış sorular ile kolayca bu konuyu pekiştireceksiniz. Paragrafın başına gelecek cümlelerde giriş cümlesi özellikleri, ortaya gelebilecek cümlelerde gelişme cümlesinin özellikleri, sonuna gelebilecek cümlelerde ise sonuç cümlesinin özellikleri dikkate alınmalıdır.
Örnek:
…..Ozanlar da yazarlar da yaşantı işçisidir bir bakıma. Gerçek yaşamdan, nesnel dünyadan kazandıkları yaşantıyı yeniden üretirler. Bu yeniden üretme ya da yaratma süreci içinde estetik bir tat katarlar ona; coşku ve düşünceyle beslenen bir özle yoğururlar onu. Yoğurdukları özü, okura ulaştıracak uygun yollar, uygun biçimler ararlar. Şiir, öykü, roman, oyun gibi türlere özgü yasaların içinde yeni konumlar kazandırırlar yaşantıya.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazınsal yaratının gücü, okurda düşünsel bir değişme yaratmasına bağlıdır
B) Okur, romanda, şiirde ya da öyküde karşılaştığı yaşamı, düş dünyasında değiştirerek geliştirir.
C) Kimi sanatçılara göre yazınsal yapıtlar, okurun yaşamı algılama gücünü artırmalıdır
D) Gerçekte türü ne olursa olsun, her yazınsal yaratının malzemesi yaşantıdır.
E) Şiirler, romanlar, öyküler okurun yüreğinde yeni duygular uyandırmayı amaçlar.
Çözüm: Parçada ozanların ve yazarların gerçek yaşamdan aldıklarını birtakım aşamalardan geçirdikten sonra değişik yazın türlerine dönüştürdükleri anlatılıyor. Dolayısıyla türü ne olursa olsun her yazınsal yapıtın temelinde yaşam vardır. Zaten parçanın ilk cümlesinde ozan ve yazarların “yaşantı işçisi” olarak tanımlanması D seçeneğindeki “her yazınsal yaratının malzemesi yaşantıdır” düşüncesiyle bire bir örtüşmektedir. Cevap D seçeneğidir. (ÖSS-2003)
Paragrafı İkiye Bölme:
Yazar anlatmak istediği konuyu anlatırken bir konudan farklı bir yere geçiş yaparsa yeni bir paragrafa başlaması gerekir. Paragrafı iki parçaya bölen cümle genellikle gelişme bölümünde aranmalıdır. Bazen aynı konunun başka bir yönüne değinilirken bazen de tamamen farklı bir konuya geçiş yapılabilir.
(I) Bir zamanlar geceleri oturur, anılarımı, izlenimlerimi küçük defterlere yazardım. (II) Sonra nasıl oldu bilmem ne o küçük defterler kaldı ne de bende o sayfalara bir şeyler karalama isteği. (III) Belki de yaşamın bin bir türlü zorluğu bana bu gündelik eğlenceyi unutturdu. (IV) Yıllardan beri çeşitli günlükler okuyorum: Gide’in, Green’in … (V) Alfred de Vigny’nin “Bir Şairin Günlüğü”nü de dilimize çevirdim. (VI) Günlük türüne karşı duyduğum yakınlık, Salah Birsel’in “Günlük”ünü okuduktan sonra daha da arttı.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A)II.
B)III.
C)IV.
D)V.
E)VI.
Çözüm: Parçanın ilk üç cümlesinde yazar, yazdığı günlüklerden ve daha sonra bu gündelik eğlenceyi unuttuğundan söz etmektedir. IV. cümleden itibaren ise çeşitli yazarlardan okuduğu ve çevirdiği günlüklerden söz ettiği için ikinci paragrafın IV. cümleyle başlaması uygun olur. Cevap C seçeneğidir. (2010 YGS)
Paragrafın Akışını Bozan Cümle
Paragraf Konu Anlatımı ve Örnekleri 2021 dersimizin son kısmında paragrafın akışını bozan cümle soruları için örneklere yer vermek istiyoruz. Burada öğrendiklerinizi pekiştirmek için bol bol soru çözümü yapmayı unutmayın. Paragraf çıkmış sorular ile sınav soru sistemine aşina olabilirsiniz.
Paragrafta birbiriyle uyumlu olan cümlelerin arasına alakasız bir cümle girdiğinde paragrafın anlam bütünlüğü bozulacaktır. Bu cümle paragraftan çıkarıldığında kendinden önceki ve sonraki cümle bir anlam bütünlüğü içerisinde olacaktır. Böylece akışı bozan cümlenin sağlaması da yapılabilir.
Örnek:
(I) Komik kavramıyla ilişkili olan mizah ve hiciv, yöntemleri, amaçları, konuları bakımından birbirinden ayrılmaktadır. (II) Toplumdaki veya insandaki sıra dışı olduğu için gülünç bulunan şeyleri güzelleştirerek komik göstermek sanat yoluyla olur. (III) Düzeltilebilir kusurları ele alan mizahın amacı, bunları abartarak sergilemektir. (IV) Komik olan şeye karşı hoşgörülüdür, eğlendirirken toplumsal aksaklıkları fark ettirmeye çalışır. (V) Oysa hiciv yermeye yönelik bir saldırı biçimidir, komik olan kusuru ortadan kaldırmayı amaçlar, bağışlayıcı değildir. (VI) Hedef aldığı kişiyi toplum içinde küçük düşürmek için, dilin sağladığı bütün olanaklardan yararlanır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II.
B) III.
C) IV.
D) V.
E) VI.
Çözüm: II. cümle farklı bir konudan söz ettiği için düşüncenin akışını bozmaktadır. Cevap A seçeneğidir. (2010 YGS)
Paragrafta Cümlelerin Yerini Değiştirme
Bir paragraftaki iki cümle yer değiştirilerek belirtilebilir. Ve sınavda bu değişikliğin düzeltilmesi istenilebilir. Bu tür sorularda da giriş ve sonuç cümlelerine odaklanmakta fayda vardır.
Örnek:
(I) Kırmızı ve sarı iki renk, bu mavi fonlu sulu boya tablonun üzerinde o kadar fazlaydı ki insana ürperti veriyordu. (II) Yıllardır görmeye alışık olmadığımız küçük bir sayfiye arabasıydı bu. (III) Aracın dört bir yanı değişik müzik aletleri çalan kişilerin resimleriyle donatılmıştı. (IV) Resimler, bütün müzisyenler toplu halde bir ezgiyi çalıyorlar gibi bir duygu uyandırıyordu görende. (V) Bir çıngırak sesi beni yarı uyanık halde bulunduğum öğle sıcağında kendime getirdi.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün oluşturur?
A) I. ve II. B) II. ve IV. C) III. ve V. D) III. ve IV. E) I. ve V.
Cevap: E şıkkı
Paragrafta Yardımcı Düşünce
Paragrafların hepsi bir ana düşünce üzerine yazılır. Bu ana düşünceleri destekleyen ve geliştiren cümleler ise yardımcı düşünceyi oluşturur. Sınavlarda bu tip sorular olumsuz ifadeler kullanılarak sorulmaktadır. Bu tarz sorularda içinde değinilmeyen, söylenmeyen bir düşünce sorulmaktadır.
Örnek:
Karagöz oyunu Osmanlı – Türk toplumunun yüzyıllarca yaşamış sanat dallarından biridir. Tanzimat’tan bu yana özellikle Cumhuriyet döneminde yerini Batı’dan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen islam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını yansıtan zengin bir kaynaktır. Geçmişi tanımak ve öğrenmek isteyenler bu kaynağı değişik açılardan değerlendirebilir.
Bu parçada, Karagöz ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumsal yaşamı yansıtan bir geçmişi olduğuna
B) Günümüzde yerini başka sanat dallarının aldığına
C) Güldürü öğelerinden yararlanarak oluşturulduğuna
D) Farklı yönlerden incelenmeye uygun bir kapsamı bulunduğuna
E) Eski dönemler hakkında bilgi verdiğine
Cevap: C Şıkkı (ÖSS-1994)
#paragraf#paragraf konu anlatımları#paragraf örnekleri#tyt paragraf#tyt paragraf çıkmış sorular#tyt paragraf konu anlatımları#tyt paragraf örnekleri#tyt paragraf soruları
0 notes
Text
#ingilizce paragraf#ingilizce paragraf nasıl yazılır#ingilizce paragraf nasil yazilir#ingilizce paragraf ornekleri#ingilizce paragraf örnekleri#ingilizce kendini tanıtma paragrafı#ingilizce kendini tanıtma paragrafı ornekleri#ingilizce kendini tanıtma paragrafı örneği#ingilizce kendini tanıtma paragrafı ornegi#essay#essaywriting
0 notes
Text
Telefonlar gibi, insanlarında Şarjı vardır.
Bu geçici hayatta. Sebeplere, mallara, ortamlara, mekanlara, insanlara ne kadarda çok bağlanmışız. Önceliklerimizi şaşırmışız, kendimizi şaşırmışız. Sıraları, amaçları, imkanları, görevleri, vakitleri, zamanları karıştırmışız. Şaşkın bir halde gezer olmuşuz. Suç hangimizde? Her gün yenilenen imkanlarda mı? Her gün yenilenen teknolojide mi? Yoksa bizde mi? Bunun cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz. Suçlu olduğumuzu da biliyoruz. Ama artık geçti, olan oldu, artık eskisi gibi olmaz diyoruz. Evet eskisi gibi olmayacak milyonlarca şey var. Ama bu bizim kişiliğimizle alakası yok. Biz yine eskisi gibi olabilir ve kendimize yani özümüze dönebilir tekrar önceliklerimizi, vakitlerimizi, harcadıklarımızı düzeltebilir bu sefer daha dikkatli olabiliriz. Dünya eskisi gibi olmayacak ama biz eskisi gibi olabiliriz. Tıpkı telefonların şarjı bittiği gibi insanlarında şarjı biter. Telefonun şarjı bittiğinde ne oluyor biliyorsun. Şu an zaten canın sıkkın, yolunda gitmeyen şeyler var, yoğunsun. Birde telefonunu kullanamazsan ne hale gelebileceğini tahmin edebiliyorsun.
İnsanlarında şarjı var bizimde şarjımız bittiğimizde kendimizi kullanamıyoruz, dengemizi koruyamıyoruz, iletişimimiz bozuluyor, dünyadan kopuyoruz, farkında olmadan farklı alemleri geziyoruz. Hani gözün dalar, kendini anlık düşünceler içinde bulursun ondan bahsediyorum. Halsiz kalıyoruz, en zoru da kafamızı yastıktan kaldıramıyoruz. İşte bunların tamamı şarjımızın olmadığının örnekleri. Ama şarjımız olduğunda ne oluyor. Yerimizde duramıyoruz, oradan oraya koşuyoruz, işte kısacası yukarıdaki anlattıklarımın tersi oluyor öyle değil mi? Peki sizce hangi mod bize daha uygun? Beden şarjımızın full olması değil mi? O zaman şarjımızı nasıl koruyacağız ki? Önceliklerimizi belirleyeceğiz, kendimizi tanıyacağız, neyi severiz, neyi sevmeyiz, neyi yapar, neyi yapmayız bunları bir bilmemiz lazım. Çünkü ona koşarsak, buna koşarsak, onu yapmaya, bunu yapmaya kalkışırsak gün bitmeden şarjımız olur %15, Tabii bu enerji, şarj kısmında beyinde, akıl da devreye giriyor. En çokta şarjı tüketen kısım beyin. Beyini boş şeylere, gereksizlere harcamamalıyız. Ona kafa yor, bunu düşün, ona takıl, bunu izle, ona bak, bunu oyna falan beyin artık odaklanmada, algılamada, düşünmede, tepki vermede zorlanır şarjınız %15, iken anlık %5, olduğunu görürsünüz. O yüzden burada uykuyu vaktinde almak, yerine göre kullanmak çok önemli desem de yani teknoloji o kadar çok yoğunken uykuyu vaktinde almak çok zor. Teknolojiyi az kullanmaya gayret edeceğiz. Önceliklerimizi düzeltirken teknoloji 1. Sırada olmayacak. Bunu yaparsak güne %50, başlamış oluruz.
Uyandığımızda ibadetimiz, kişisel bakımımız, yemeğimiz, planımız, vakit ayarlamalarımız, sporumuz falan. Ohooo ne kadar çok ilk önceliklerimiz çıkıyor değil mi? En son telefona bakarsın. Hem bak sana bir güzellik söyleyeceğim. Sen bu öncelikleri yapana kadar. Telefonun da şarjı tasarruf etmiş olur, hem de senin şarjın tam şekilde güne başlamış olursunuz. Bu arada yukarıda konusu açılmış ama tamamlanmamış bir paragraf var. Neyi yapabiliriz, neyi severiz, neyi yapamaz, neyden nefret ederiz kısacası kendimizi tanımamız hem kendimiz için hem de çevrendeki insanlar için önemlidir. Bu biraz sizi güvenli tutar. Sizi kullanmak isteyenlere, sizi fırsata tutmak isteyenlere karşı önlemdir bu. Sizi köle gibi onu yap, bunu getir, şunu söyle, bunu böyle yap falan hayırdır? Beni tüketmene izin vermem dedirtecek bir önlemdir 🙂 Mesela bunu yap denildiğinde, bakarsın seni aşıyor güzellikle dersin ben onu yapamam veya yapmaya engel durumun vardır yapamazsın. Eğer ki yapmaya kalkarsan sen zararlı çıkarsın. Mesela bilmem ne tonda koli taşıman söylendi. Baktın ki kaldıramazsın güzellikle dersin ben onu kaldıramam. Eğer kaldırmaya çalışırsan sen ezilirsin. İşte diyorum bu yüzden kendinizi tanıyın, kendinizi bilin, ona göre hareket edin ki ne enerjiniz erkenden tükensin ne de Aire ten telefon gibi bozulasın. Son olarak tekrar başa dönüyor ve son sözlerimi söylüyorum. Herşye bağlı kalmaktan çok kendinize bağlı kalın. Kendiniz dışında hiçbir şey, hiç bağlılık sizi formda, enerjide, dengede tutmayacak. Öncelikleriniz kendinizi şarj etmede olsun. Siz kendinize bakarsanız, gün bittiğinde enerjiniz yani şarjınız bitmemiş olarak yatağa girersiniz. Bağlılık tüketir. Önceliklerimizi bilmezsek iyi seçmezsek, şaşkın ördek gibi bir hayat yaşarız. Selametle 😀
#kitap sözü#güzel söz#günün sözü#kitap#sözler#söztepsisi#sözçiçeği#kitaptavsiyesi#kitapönerisi#söz#komikli#kesfet#deneme#şiir#edebiyat#motivasyon#psikoloji#mutlu#kalp#sabahattin ali#gitmek
3 notes
·
View notes
Text
Sınırlamalı yazı türleri
Başlıca sınırlama altında yazma (İng. Constrained writing) tekniklerini tanıyalım.
Lipogram
Belirli bir harfi ya da harf grubunu hiç kullanmadan yazılan metin. M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış olan Eski Yunan şairi Hermione'li Lasus'un sigma harfini kullanmaktan bilinçli olarak kaçındığı şiirleri, bilinen en eski lipogram örnekleri. Bu alandaki en büyük meydan okuma, doğal olarak, alfabenin en sık kullanılan harfini yasaklamak. Nitekim bu şekilde yazılmış romanlar var. Bizde, aşık atışmalarında lebdeğmez ya da dudak değmez adı verilen ve ancak dudakların birbirine değmesi sayesinde çıkarılabilen b, f, p, m, v seslerini/harflerini yasaklayan, doğaçlama aşık geleneği de kaynaklarda sözlü lipogram örneği olarak geçer.
Tıpkı lipogram gibi, lipogramın tersi, yani metni oluşturan kelimelerin her birinin belirli bir harfi içermesi zorunluluğu da sınırlama altında yazma tekniklerinden biridir. Bu tür yapıtlar, ters lipogram, antilipo veya transgram olarak adlandırılır.
Akrostiş
Şairin sevdiğinin adını dizelerin ilk harflerinde yukarıdan aşağıya okuyabildiğimiz o naif şiirleri düşünün. Kimimiz bunların benzerlerini yazmaya bizzat yeltenmedik mi? İşte o şiirler birer akrostiş örneği. Gelgelelim akrostiş, aslında şiirle sınırlı olmadığı gibi, harfle de sınırlı değil. Genelleyerek tanımlarsak, akrostiş, seçilen belirli bir kelime ya da cümlenin, metnin yatay birimlerindeki (dize, satır, paragraf vb.) her ilk harf, kelime ya da cümlenin yukarıdan aşağıya birbirine eklenmesi ile oluşturulması kuralı gözetilerek yazılmış metindir. Orta Çağ edebiyatındaki yaygın örneklerinde, şair, genellikle kendisinin veya meseninin adını şiire akrostiş yolu ile katar ya da akrostişi aziz vb. dinen saygı duyulan, kutsal kişilere şükran sunma, dua etme vesilesi sayar. Dizelerin başlangıç harflerinin, yukarıdan aşağıya, alfabe harflerini atlamadan ve alfabetik sırada yansıttığı özel türdeki akrostişlere abecedarius (abece akrostişi) denir.
Aliterasyon, Konsonans, Tautogram ve Kafiye
TDK Güncel Türkçe Sözlük aliterasyon terimini "Şiir ve nesirde uyum sağlamak için söz başlarında ve ortalarında aynı ünsüzün veya aynı hecelerin tekrarlanması" olarak tanımlıyor. Örneğin, "Otuz Beş Yaş Şiiri"nin son dizesine bakalım: "Taht misali o musalla taşında". T harfinin "taht" ve "taşında" kelimelerinin başında; ayrıca s harfinin (daha doğrusu, sal hecesinin) "misali" ve "musalla" kelimelerinin ortasında tekrarlanması aliterasyon. Hatta özel bir aliterasyon çeşidi olan simetrik aliterasyon söz konusu bu dizede. Çünkü T harfi, dizenin ilk ve son sözcüklerinde yinelenirken sal hecesi, dizenin orta yerindeki sözcüklerde yinelenerek aliterasyonlu sözcüklerin dizenin ortasına göre bakışımlı olması sağlanmış.
Kimi akademisyenler ünlü harflerin tekrarlanmasını da aliterasyon sayıyorlar. Fakat dar anlamda, aliterasyon, şiirde, kelimelerin şiirin ölçüsüne uygun olarak vurgulanan heceleri arasındaki ünsüz benzeşmesi olarak anlaşılıyor. Konsonans (sonünsüz benzerliği), hangi hecenin vurgulandığına bakmaksızın, "kelimelerin herhangi bir yerindeki ünsüz benzeşmesi" anlamına geldiğinden, aliterasyondan daha geniş bir terim.
Tüm kelimelerin aynı harfle başladığı metinler tautogram diye adlandırılıyor. İyi de, aliterasyon bu tanımı zaten içermiyor mu? Evet, ama tautogram ile aliterasyon arasında, ilkinin görsel, ikincinin ise işitsel olması gibi bir ince ayrım var. Bu ayrımı anlamak için Türkçenin dışına çıkmamız lazım. Örneğin, İngilizce "circle segment", bu iki kelimede c ile s harflerinin aynı sesle tınlamasından ötürü, aliterasyon içerdiği halde, bir tautogram değil. Tersine, "crazy child", tautogram olduğu halde, c harfinin her bir kelimede farklı okunması yüzünden, aliterasyon içermiyor. Sınırlamalı yazı diye başlık atıp da aliterasyondan bahsetmişken kafiye tutturmayı dışarıda bırakmaz olmaz. Şu farkla ki kafiye, bir dizenin kelimeleri arasında değil de dizeler arasında, dizelerin en sonundaki hece(ler) arasında tutturulur.
Şablona göre yazmak - Özleştirme, Anagram, Pi'ce, Aleatorizm, Silinti vb.
Yazılacak metne baştan sınırlama koymanın akla ilk gelen yollarından biri, belirli bir şablonu esas almaktır. Akrostiş şablona göre yazmanın en bilinen örneklerinden biri, mesela. Başka ne olabilir? Bir sözcüğü ya da tümceyi şablon olarak alıp, onun harflerini yeniden düzenleyerek, sonunda şablonla aynı harfleri, aynı sayıda içeren yepyeni sözcükler/tümceler üretebiliriz. Bu yolla üretilen metne anagram diyoruz. Örneğin, monkeys write (İng. "Maymunlar yazıyor") cümlesi, New York Times gazetesinin adının bir anagramı. Türkçede iyi bir örnek: Altınay yanıtla. "Yanıtla", "Altınay"ın tam simetriği alınarak bulunan bir anagram; yani kelimenin tersten okunuşu. Böylece şablonu anagramıyla yan yana koyduğumda bir palindrom oluşur: "Altınay yanıtla."
Şablon illaki bir kelime veya bir cümle olacak diye bir koşul yok tabii. Matematikteki Pi sayısını alalım: 3,1415926535897932384626433... Öyle bir metin oluşturalım ki metnin her bir kelimesindeki harflerin sayısı, pi sayısının rakamları ile sırasıyla, bire bir eşleşsin. Önce üç harfli bir kelime, sonra tek, sonra dört, sonra yine tek harfli vb. kelimelerle üretilmiş bir metin. Eh, pi sayısını temel aldığımız için böyle bir metne de Pi'ce (İng. "Pilish") diyebiliriz o vakit. Virgülden sonra tekrar etmeyen sonsuz basamağı olan Pi'yi nereye kadar takip edeceğiz peki? Sonsuza dek peşinde koşsak da yakalayamaz onu; buuna karşın, Pi'ce bir metin üretecekseniz, takip işinde ne kadar ileri gidebilirseniz o kadar iyi.
Belki garip bulacaksınız ama dildeki özleştirme (bir dili yabancı dillerin etkisinden arındırma) çabaları da (Örneğin, bizdeki Öz Türkçe ya da İngiltere'deki Anglish özleştirmeleri gibi) sınırlamalı yazı türlerine sokuluyor. Gerekçe ne? Gayet basit; özleştirerek yazarken, dilin tüm söz varlığından olduğu gibi yararlanmak yerine, kendinizi yalnızca belirli bir kökenden gelen sözcüklerle sınırlıyorsunuz da ondan. Şablon, dilin belirli bir kökene göre ayrıştırılmış söz dağarcığı bu durumda.
Yukarıdaki örnekler şablon seçiminin ne kadar geniş yelpazeli bir konu olduğunu göstermeye yeterli sanırım. Bir yazar, bir kelimeyi, bir cümleyi, bir paragrafı, bir metni, bir sayıyı, bir sözlüğü, başka bir romanı, başka bir şiiri, bugünkü gazeteyi vb. hemen her şeyi sınırlamalı yazmada şablon olarak kullanabilir. Hatta önceden belirlediği bir şablona uyacak yerde, tıpkı aşık atışmalarında olduğu gibi, uyması gereken kalıbı o an, başka birinden işittiği bir sözden, rastgele bir sayfasını açıverdiği bir kitaptan vs. rastlantı sonucu da esinlenebilir; yani zar atar, bir bakıma. Bu türden, tesadüfi unsurlar içeren sınırlamalı yazma tekniğine aleatorizm adı verilir.
Şablon, akrostişte olduğu gibi, bütünüyle ve pozitif olarak kullanılabileceği gibi, silinti (İng. erasure) örneğinde olduğu gibi, kısmen ve negatif etkili olarak da kullanılabilir. Bir buluntu şiir (İng. found poetry) tekniği olan silintide, şablon alınan bir düzyazı veya şiir metninden sözcük silme yoluyla, yeni ve tabii ki apayrı bir metin üretilir. Silinti, yeni yapıtı tümüyle eldeki şablondan türetmesi bakımından anagrama benzer; fakat bunu şablonu eksilterek yaptığı için anagramdan esaslı biçimde ayrılır.
Palindrom
Palindrom konusuna web günlüğümün ilk yazısında genişçe yer verdiğim için burada palindromun tanımını tekrarlamakla yetiniyorum. Tersinden okunduğunda değişmeyen sayı, tarih, kelime, cümle vb. karakter serilerini palindrom olarak adlandırıyoruz.
Pangram
Bir dilin alfabesindeki tüm harflerin en az birer kez kullanılmasıyla oluşturulan cümleye pangram veya holoalfabetik tümce diyoruz. Örneğin, "Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi" cümlesi, günümüzde 29 harften oluşan alfabemizin hiçbir harfini dışarıda bırakmadığından, bir Türkçe pangramdır. Pangram, bir bakıma, alfabedeki belirli bir harfi hiç kullanmama esasına göre üretilen lipogramın ters işlemi sayılır.
Pangramda amaç, alfabenin tüm harflerini içeren bir cümle kurmak olmakla birlikte, kuralın, her harfi yalnızca bir kez kullanma zorunluluğu getirmediğine dikkatinizi çekerim. Nitekim yukarıda örnek olarak verdiğim cümlede, a harfi yedi defa geçiyor. Pangram tanımındaki bu esneklik nedeniyledir ki hiç harf yinelemesi yapılmamış, özel pangramları mükemmel pangram diye, ayrı bir sıfatla niteliyoruz. Bir pangram, şayet "mükemmel"se, aynı zamanda alfabenin de anagramı halindedir.
Mükemmel pangram konusundaki çalışmalarımı sonraki bir veya birkaç yazımda paylaşacağım.
Diğer teknikler
Tek sesli metinler (İng. Univocalic): Sesli harflerden sadece birini kullanarak üretilen, bu anlamda ters lipogram özelliğindeki şiir, öykü, roman vb. metinler.
İki dilli, eşsesli şiir (İng. Bilingual homophonous poetry): İki ayrı dilde anlamlandırılabilen, böylece iki ayrı eşzamanlı, eşsesli şiir metni içeren şiirler.
Noktalama işareti sınırlamalı: Nokta, virgül, ünlem vb. noktalama işaretlerinden birini veya bazılarını kullanmama sınırlaması altında yazılan metin.
Kar topu (İng. Chaterism -veya- snowball): Ardışık kelime uzunlukları, matematik bir düzen içinde artan ya da azalan cümle veya dizeler.
Hece, sözcük veya karakter uzunluğu sınırlamalı: Hece, sözcük veya karakter sayısını sınırlamalı Haiku, Minisaga, Drabble, Twiction, Sijo vb. örnekler.
#türkçe#sınırlama altında yazma#sınırlamalı-yazı#palindrom#pangram#anagram#lipogram#tautogram#akrostiş#aleatorizm#aleatoric#acrostic#palindrome#constrained writing#sınırlamalı yazı türleri#turkish#özcan türkmen#özcan-türkmen#silinti#erasure
0 notes
Link
Tonguç Paragrafa İlk Adım Soru Bankası Tonguç Akademi Paragrafa İlk Adım Soru Bankası Paragraf çözmeye ılımlı seviyede sual çözerek başlanmaz. Önce asan örnekleri çözmelisiniz. Bu kitapta testleri aşırı asandan ılımlı seviyeye dürüst aşamalı olarak hazırladık
0 notes
Text
Neandertal Adam & Dişlerimiz & X ışını kristallografisi & kozmolojik argüman & Schopenhauer
Geçenlerde bir kitapta ilginç bir paragraf okudum. Neandertal adamın yani bizim atamız olan Homo Sapiens’in o iri yarı, kıllı, kaba görüntüsünü nasıl oluyor da bilebiliyoruz, bunu açıklıyordu. Başlangıç aşamasında paleontologlar ve arkeologlar kafa kafaya verip insan vücudunda yok olmaya en dirençli dokuyu elektron mikroskobik yöntemlerle inceliyorlarmış, dişleri. Dişlerin üstündeki mikroskobik çizikler ve izler o kişinin nasıl beslendiği hakkında çok fazla veri veriyormuş, daha sonra o beslenme şeklinin nasıl bir çene yapısı gerektirdiğini hesaplıyor, öyle bir çenenin nasıl bir kafatasında yer alabileceğini ve o kafatasının nasıl bir aksiyel (yerçekimine dik) iskelet tarafından taşınabileceğini araştırıyor ve en son da vücudun kas dağılımı hakkında matematiksel ve görsel modellemeler yapıyorlarmış. Okul kitaplarında görmeye alışık olduğumuz o kıllı adamların görselleri böyle bilimsel süreçlerin sonunda ortaya çıkarılıyormuş.
İnsan dişinin elektron mikroskopik görüntüsü
La Chapelle-aux-Saints 1 adlı fosil kafatası çıkarılmış ilk Neandertal kafataslarındandır.
Benim ilgimi çeken başka bir teknik daha var. X-ray kristallografi denen metotla herhangi bir şeyin molekül şeklini bulabiliyorlar. Lise kitaplarınızı hatırlayacak olursanız; beyaz, kırmızı, mavi toplar, onları bağlayan çubuklar (bazen tek çizgi şeklinde bazen çift çizgi…). Yani moleküller. Atomların bir araya gelerek yeni bir organizasyon yaratma biçimi. Atomların komünitesi olan bilieşikler.
Nasıl oluyor da elektron mikroskopuyla bile göremediğimiz bir şeyin varlığını kanıtlayabiliyoruz ve hatta onun resmini çizebiliyoruz?
X-ışınlı kristallografik metot
Önce resmi çizilmek istenen molekül saflaştırılıyor, yani isteniyor ki o tüpte sadece o maddenin olduğunu bilelim, ortamda sonuçları yanıltıcı başka maddeler yer almasın. Sonra mikropipetlerle alınabilen en küçük damla alınıp soğuk nitrojenle dondurulup kristalleştiriliyor. Elde edilen kristal bir x ışını tabancasının önüne konuluyor. Bu cihaz kristalin yerleştirildiği kalem ucu kadar ince noktaya her açıdan x ışını fırlatıyor. Işınların çoğu kristale çarpıp dağlıyor, bir kısmı kristalin içinden geçiyor, bazısı kristalin içindeki moleküle çarpıyor… Derken arkada bu dağılan saçılan, içerden geçen, delen, değen x ışınlarını toplayan bir bilgisayar var. Aynen bir duvarın önünde duran bir nesneye tutulan ışık gibi, duvardaki gölgeye göre ışığın nasıl bir cisme tutulduğunu yüksek doğruluk oranıyla (tabiki belli bir hata oranı da var) tahmin etmeye yarıyor bu bilgisayar. Aradaki hata oranını şöyle yok ediyorlar; bu x ışını bombardımanını sürekli tekrarlayarak çıkarılan moleküllerin tutarlılığı karşılaştırılıyor.
Elektron bombardımanı
Bir de felsefi görüntüleme yönteminden bahsetmek istiyorum. Felsefe de aslında antropoloji ve elementer kimya bilimine benzer bir biçimde; elimizde olan bir veriden, elimizde olmayan ya da ulaşılması çok zor-uç bilgi düzeylerine erişmemize olanak sağlar. Mesela ünlü metafizikçi Schopenhauer dünyayı algılama biçimimizin deneyimlerle sınırlı olduğunu söyler. Evrensel iradeye ulaşmak için dünyaya ait her şeyi deneyimlemenin gerekli olduğunu savunur. İyi haber şudur ki deneyimlerimizden yola çıkarak algılayabileciğimiz pek çok şey vardır.
Arthur Schopenhauer (1788-1860)
Bunun dışında Hristiyanların ve Yahudilerin inandığı gibi Tanrı’nın insanı kendi suretinde yaratması inancı ve insan kendi tözünden yola çıkarak Tanrı’yı algılaması ve ulaşabilmesi, yine başka bir din felsefesi örneği olarak Kozmolojik argüman. Bu argümana göre yaratılmış her şeyin bir yaratıcısı olması gerektiği ve her şeyin bizi ilk yaratıcı olan Tanrı’ya götürmesi (ki bu argüman Tanrı’nın da bir yaratıcısı olması gerekliliği sonucuna ulaştığı için kendisiyle çelişir) Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Hepimiz dünyayı anlamaya çalışıyoruz. Yaptığımız şey bir dişten, bir kristalden, bir argümandan yola çıkarak yeni veriler elde etmek ve daha sonra o verileri yeni sorgulamalarda kullanmak. Belki günün birinde bildiğimiz şeylerin miktarı bilmediklerimizle eşitlenecek, belki bilmediklerimizden daha çok bildiğimiz bir an gelecek (belli ki öyle sanıyor olacağız). İnsanoğlu bilme hırsı içinde can çekişip kıvranırken, bir şeyleri tanımlayıp onları değersizleştirirken, etiketler ve sınıflamalar üretirken, bilip bilmemenin bir yanılsama olduğunu asla idrak edemeyecek.
ÇÜNKÜ
Topraktan çıkarılmış hiçbir dişin üzerinde söylenen sözlerin izi sürülemez. Ölmüş insanların dişlerinden yola çıkarak nasıl bir zihin yapısı, nasıl bir duygulanımları vardı bunu asla bilemeyiz. Hiçbir molekül ait olduğu beden hakkında fikir vermez, hiçbir düşünce gerçeği yansıtmak için yeminli değildir.
okuduğunuz için teşekkürler.
1 note
·
View note
Note
Ya yine rahatsız ettim kusura bakma ama ben soracaklarımı bi toptan sorsam? Öncelikle üç dört beş yayınları zor mu? Geometri ve paragraf kaynağı önerir misin? Son olarak Güray küçük yayınları nasıl hiç denedin mi?
Yok canım ne rahatsızlığı sor istediğin zaman. 1) Valla alıştırma örnekleri kolaydan zora doğru gidiyor ama testleri ciddi anlamda zor özellikle ÖSYM tadında sorular yazan testleri var öyle bakakalıyorum. ..2) Birey B serisi ve Karekök 0 en çok önerilenler geometride. Paragraf olarak da Yayın Denizi hız ve renk serisi paragraf kitabını alabilirsin bi de Paragrafın Şifresi var baya öneriliyor.3) Sınıfta bi arkadaşım çözüyor baya memnun ben hiç çözmedim ama. İçinde örnek soru çözümleri vs olması açısından beğendim seneye büyük ihtimalle ben de alırım
5 notes
·
View notes
Text
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 02
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 02
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 02
View On WordPress
0 notes
Text
YGS'ye En Etkili Nasıl Çalışılır?
Merhaba sevgili öğrenciler. Gelecekteki yaşamınızın temellerini atmak, hayallerinizi en güzel şekilde gerçekleştirmek için önünüzde önemli bir sınav var. Bu sınavın adı YGS. Azminiz ve sürekli çalışmalarınız sonucunda bu sınavdan yüksek bir puan alabilirsiniz. Yeter ki bu işte kararlı olun ve ne şekilde çalışmanız gerektiğini bilin. Bu yazımızda YGS’ye nasıl çalışılması gerektiğinin tüyolarını vermeye çalışacağız.
YGS’ye Nasıl Çalışmalıyım?
1 – Çalışmaya Karar Verin
Evet, yanlış duymadınız. Yapmanız gereken ilk şey çalışmaya içtenlikle karar vermenizdir. Bu yazıyı okuduğunuza göre zaten karar vermişsiniz demektir. Gelelim nasıl çalışmanız gerektiğine.
2 – Önce Konuyu Okuyun Ve Önemli Yerleri İşaretleyin
Özellikle sözel dersleri çalışırken bu yöntemi uygularsanız çok faydasını görürsünüz. Hangi konuyu çalışıyorsanız tüm dikkatinizi toplayarak okuyun. Okuduğunuz konunun önemli yerlerini veya unutacağınızı düşündüğünüz yerlerin altını çizin. Bu şekilde okuduktan sonra açın defterinizi ve o altını çizdiğiniz kısımları tek tek yazın. Yazma işlemi bittikten sonra, yazdıklarınızı bir defa daha okuyun ve konu ile ilgili bulabildiğiniz kadar soru çözün. Çözemediklerinizi veya yanlış çözdüklerinizi konu anlatımından kontrol ederek konuyu daha iyi anlamak için tekrar okuyun.
3 – Tekrarlara Bol Bol Yer Verin
Ne kadar çalışırsanız çalışın, öğrendikleriniz unutulmaya mahkumdur. Sizin için önemli olan şey ise o öğrendiğiniz bilgileri en azından YGS sınavına kadar akılda tutmaktır. Bunun en güzel yolu ise bilgileri sık sık tekrar etmektir. Unutmayın öğrenmenizdeki en etkili şey bu tekrarlarınızdır. Öğrenciler genellikle tekrara ayırması gereken zamanı yeni konuları öğrenmeye ayırırlar. Bu son derece yanlıştır. Konuları bitirmekte acele etmeyin. Yavaş yavaş, sindire sindire çalışın ki boşuna kürek sallamış olmayasınız.
4 – Sayısal Derslerle Uğraşın, Savaşın
Çalışmalarınız esnasında şüphesiz ki en büyük zorluğu sayısal derslerde yaşayacaksınız. Bazı sorular olacak ki karşısında çaresiz kalacak ve pes edip bırakacaksınız. Bu durumda yapmanız gereken şey asla pes etmemektir. Bir tek soruyu bile asla bırakmayın. O sorunun aynısının sınavda çıkacağını farz edin. Gerekirse bir soru ile bir saat zamanınızı geçirin. Ama onunla savaşın. Aklınızı zorlayın. Her şeye rağmen çözemezseniz, en kısa zamanda birine çözdürmek için not alın ve eninde sonunda çözmüş olun.
5 – Kitap Okumaya Zaman Ayırın
Bir yandan konularınızı çalışırken, bir yandan da kitap okuyun. Çalıştığınız konuların en büyük destekçisi okuduğunuz kitaplardır. Özellikle paragraf soruları gibi sözel sorularda çok büyük etkisini göreceğinizi unutmayın.
BENİM DERS ÇALIŞMA RUTİNİM (BAŞARI GARANTİ) Arkadaşlar, aşağıda kendi ders çalışma rutinimi aşama aşama anlatacağım. Ders çalışmakta zorluk çekenler, aynı adımları uygulayabilir. Ben çok faydasını gördüm, umarım sizler de görürsünüz. SÖZEL DERSLERE NASIL ÇALIŞIRIM? 1- Konu çok uzunsa, belli parçalara bölerim. 2- Tüm dikkatimi toplar, konuyu okurum. 3- Okurken önemli gördüğüm kısımların altını çizerim. (Eskiden beri öğrenmiş olduğum, artık unutmayacağımdan emin olduğum bilgilerin altını çizmem. Sadece öğrenmem gereken ve ezbere dayalı kısımların altını çizerim) 4- Okurken altını çizdiğim bölümleri, bu iş için ayırdığım bir deftere yazarım. 5- Yazma işi bittikten sonra, yazdıklarımı bir defa daha okurum. 6- Tüm konu bölümler için aynı aşamaları tekrar ederim. 7- Konu tamamen bittikten sonra defterime geçirdiklerimi bir daha tekrar ederim. 8- Konu ile ilgili bulabildiğim soruları çözerim. Yanlış çözdüklerimi kontrol eder, ilgili bilgiyi tekrar gözden geçiririm. 9- Testlerden çok yanlışım olursa, konuyu bir defa daha okuyorum. 10- Ertesi gün defterimi tekrar okur ve bir hafta, bir ay gibi aralıklarla, defterin tamamını okurum. SAYISAL DERSLERE NASIL ÇALIŞIRIM? Aşağıdaki ders çalışma rutini özellikle Matematik ve Geometri için geçerlidir; ancak diğer sayısal dersler için de uygulanabilir. 1- Konuyu okur, örnekleri dikkatlice incelerim. 2- Örnek verilen işlem veya problemi, rakamları hiç değiştirmeden kitaptaki gibi çözerim. 3- Aynı örneği, kendimce rakamları değiştirip tekrar çözerim. Böylece o işlem veya probleme aşinalık kazanmış olurum. 4- Konuyu bitirdikten sonra, çözümlü sorulara geçerim. Öncelikle kendim çözmeye çalışırım. Başaramazsam biraz uğraşırım. Yine olmadıysa çözüme bakar ve çözümü kapattıktan sonra yine kendim çözmeye çalışırım. 5- Çözümlü sorular bittikten sonra testlere geçerim. Çözemediğim soruları öyle hemen birisine sormam. Üzerinde düşünür, beynimi zorlarım. Gerekirse bir saat boyunca o soru ile cebelleşirim. sonucu bulursam bayram ederim, bulamazsam da, bilen birine sormak üzere işaretlerim ve mutlaka birine çözdürürüm. 6- Konular ilerledikçe eski konuların testlerini de çözer, tekrar yapmış olurum. 7- Ceplerimde yaprak testler taşır, fırsat bulduğumda, boş anlarımda da soruları çözmeye çalışırım NOT: Yazdıklarım dışında sormak istedikleriniz olursa, büyük bir zevkle cevaplamaya hazırım. Hepinize kolaylık ve başarı dilerim.
0 notes
Text
Sözlü ve Yazılı Anlatım Nedir? - Böylesi Yok!
Sözlü ve Yazılı Anlatım Nedir? https://goo.gl/eU0Ty9
Sözlü ve Yazılı Anlatım Nedir?
Anlatım, yazılı ve sözlü olmak üzere iki ayrılır. Anlatım denince aktartılmak istenen duygu ve düşüncelerin anlatıcıdan dinleyiciye tam bir şekilde aktarılması gelir. Eğer, anlatıcı, dinleyicisine anlatmak istediği şeyi tam olarak anlatamıyorsa bu durum önce anlatıcıdan kaynaklıdır. Bu bakımdan anlatının özelliklerini bilmek ve karşımızdaki dinleyiciye kendimizi tam olarak ifade etmek esastır.
Kişi, anlatımı ister yazı yoluyla yapsın ister konuşma yoluyla yapsın , anlatımı yapacak olanın bir takım kazanımlara sahip olması gerekir. Bu genel kazanımlar şöyle sıralanır.
İfade edilecek olan şey yazıyla de ifade edilse – anlatımla da ifade edilse kesinlikle bu anlatıma ön hazırlık yapılmalıdır. Bahsedilen ön hazırlık illaki saatler sürecek diye bir kural yoktur, hazırlıksız konuşmada dahi anlatıcı sözlerini zihninde enaz üç kez tartmalıdır.
Anlatım tutarlı olmalıdır. Konudan konuya atlanan bir yazı veya anlatımda verim olmaz.
Anlatımda gözlem oldukça önemlidir. Anlatıcının bir gözlem kabiliyetinin olması onun ifade biçimini geliştirecektir.
Anlatım her ne olursa olsun bir bilgidir ve anlatıcı bu bilgi kaynaklarını iyi bilmeli, iyi değerlendirmelidir.
Toplanan bilgiler, şahsi bir elekten geçirilmelidir. Her bilgi konuşmaya da yazmaya değer deyildir veya her bilgi kesinlikle sizin maksatladığınız konuyla ilgili deyildir. Bu bakımdan anlatıcı tarafından toplanan bilgiler, anlatımın maksadına göre ayıklanmalı ve sınıflandırılmalıdır.
Yazının veya konuşmanın bütünlüğünü engelleyecek her türlü bilgi ve vakadan kaçınılmalıdır.
Gerek yazıda gerek konuşmada tecrübeli birisinden öğüt almak gerekir.
Yazıda ve konuşmada kültürel tasarruf ve yaşadığı çevreyi farkında varma önemlidir. Bu bakımdan kişi, kendi çevresini, kendi bilgilerini anlatımına işlemeli ama bunun dozunu iyi ayarlamalıdır. İnsanlar “ben” tipi konuşmalara çok fazla ehemmiyet vermemektedir.
Anlatıcının zevklerinin hepsi dinleyicide olacak diye birşey yoktur. Unutulmamalıdır ki herkes bir bireydir ve herkesin zevkleri bir deyildir. Bu bakımdan anlatıcı kendi zevklerini okuyucuya dikte etmemeli, kendi zevklerini anlatımda çok öne çıkarmamalıdır. Aksi bir durum oldukça itici bir görüntü vermektedir.
Anlatımda dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Bunları iyi belirlemek, anlatılmak istenen şeyi dinleyici veya okuyucuya onlar sıkmadan en kestirme yolda ve tam olarak aktarmayı kolaylaştırır. İşte bu anlatım özellikleri şunlardır:
Anlatımda tema ve konu
Anlatımı sınırlandırma
Anlatının ve anlatıcının maksadı
Anlatıcının tavrı
Anlatımın özellikleri
Anlatımının oluşturulması
Anlatım türlerinin sınıflandırılması.
Şimdi, bu anlatım özelliklerini ana hatlarıyla aktaralım:
1. Anlatımda Tema ve Konu
Öncelikle şunu bilmek gerekir, her konu her anlatım türüyle anlatılmayabilir. Bu bakımdan temayla anlatım türü arasındaki bağlantıyı iyi kurmak gerekir. Örneğin duygusal yoğunlukta olan konular öyküleyici anlatım türü, manzara veya insan tahlilinde betimleyici anlatım türü esastır. Bilimsel bir konuyu öyküleyici anlatım türüyle edebî bir şekilde anlatmak anlatıcının maksadına ulaşmasını engelleyecektir. Anlatım türleri konusu, makaleler.com adresinde yakın vakitde işlenecektir.
Unutulmamalıdır ki temalar her ne kadar sonsuz da insanlık tarihi de epey fazladır. Bu bakımdan sizin işlediğiniz konu farklı bir konuşmacı veya yazar tarafından büyük ihtimalle geçmişte işlenmiştir. O yüzdendir ki çok okumak size diğer yazarların bakış açısını da katarak seçtiniz temayı daha iyi işlemenizi sağlayacaktır.
Yazılı anlatımda, yazıda ortaya konan ve gözlemlenebilen her türlü mana ve dil malzemesine “içerik” denir. İçeriğin temeli de konudur zaten.
2. Anlatımı Sınırlandırma
Bir tema ve ona uygun bir anlatım türü seçtikten sonraki en önemli adım o anlatının sınırlarını koymaktır. İşlenmek istenen ana düşünce yazı yazılmadan veya konuşma yapılmadan önce belirlenmelidir ve bu ana düşünce en baskın şey olmalıdır. Unutulmalıdır ki bir metinde veya anlatıda lakin bir ana düşünce olabilir. Bu bakımdan da anlatının ana düşünce çevresinde dönecek kadar sınırlandırılması gerekir.
Anlatıcıya verilen süre, anlatıcının tavrı ve anlatının maksadı, anlatımının sınırlandırılmasını doğrudan etkiler. Bu bakımdan da anlatıdan önce kesinlikle prova yapılmalıdır.
Anlatımda yan fikirlerin çokluğu, anlatıcıya verilen vakit ile doğrudan alâkalıdır. Eğer anlatıcının zamanı azsa ana fikre en yakın yan fikirler işlenmelidir, şayet zaman ile alakalı bir sorun yoksa yan fikirler genişletebilir.
3. Anlatının ve Anlatıcının Amacı
İletişim belli bir maksat güder. Her anlatıda karşı tarafa bir mesaj iletmek isteriz. İşte bu mesaj, anlatının maksadıdır. Amacın çok olması dinleyici veya okuyucuyu sıkacağı için genellikle bir anlatıda tek bir maksat gütmek gerekir.
Amaç, anlatımı belirler. Bu durum da “kime neyi nasıl vereceğiniz” sorusunu akla getirir. Bu bakımdan dinleyici veya okuyucu kitlesinin sosyal, ekonomik, kültürel seviyesini iyi bilmek gerekir. Örneğin İç Anadolu’nun bir köyüne gidip “Havyarİ’ın nasıl yapıldığını” anlatmak başarısız bir anlatımdır ama Azerbaycan’ın Hazal Denizi kıyısındaki balıkçılara havyarı anlatmak verimli bir anlatımdır.
4. Anlatıcının Tavrı
Anlatıcı, anlatımda veya yazmada iki teknikten faydalanır:
Nesnel Anlatım: Anlatıcı veya yazar nesneyi / manzarayı / doğayı olduğu gibi aktarır.
Öznel Anlatım: Anlatıcı veya yazar nesne ve tabiata kendi yorumunu katarak anlatır.
İlk anlatımda anlatıcın tavrı çok ilgi çekmese de ikinci anlatımda anlatıcının tavrı önemlidir. Bu bakımdan şahsi özelliklerini en alt düzeyde tutarak dinleyici veya okuyucuyla bir olmak zorundadır. Hele ki soyut bir temayı aktarıyorsa buna âzâmi dikkat etmelidir. Temel anlatımda anlatıcı, okuyucu veya dinleyicinin düzeyine inebilmelidir.
Beden dili, ses tonu, jest ve mimikler ile bunların kontrolü anlatının tavrı konusunda girmektedir.
5. Anlatımın Özellikleri
Anlatım, herkesin ortak olduğu bir konuşma dilinde, sade, yalın ve akıcı bir şekilde olmalıdır. Okuyucuyu veya dinleyiciyi sıkmadan anlatılmak istenen net bir şekilde anlatılmalıdır. Anlatıcının ne demek istediğini anlamak okuyucu ve anlatıcı açısından önemlidir. Bu bakımdan anlatıma, yalnızca anlatıcının bildiği yabancı sözcükler ilave etmek, akademik veya terimsel konuşmak anlatımı verimsiz kılar. Olabildiğinde ortak dili yakalamak gerekir.
6. Anlatımının Oluşturulması
Bu durum en fazla yazıda sıkıntılıdır. Birçok yazar veya anlatıcı metin oluşturma sürecinde sıkıntı yaşar. Oysaki dağınık bir metin dağınık bir anlatım demektir ve dağınık bir anlatımda mesaj, okuyucuya veya dinleyiciye gitmez.
Metin oluşturma bilgi ve deneyimler, veri – hayal bağlantısını sağlamak, anlatım arasındaki köprüleri kurma oldukça önemlidir. daldan dala atlanan bir yazı veya konuşma bir müddet sonra dikkat dağıtacaktır; bu bakımdan metinde sözcükler ve cümleler arasında yukarda bahsedilen köprüleri kurmak oldukça önemlidir.
Dil bilgisi bilmek, özellikle yazıda yaşamî bir değere sahiptir. Cümle kuruluşunda rol alan çekim eklerini tam manasıyla idrak etmek cümle kurmayı kolaylaştıracağından dikkat edilmelidir.
Metin veya konuşma esnasında anlatım bozukluğu yapılmamalıdır.
Metin bağlamı dikkate darılmalı, yazının akıcılığına zarar verecek herhangi bir cümle metinden veya konuşmadan derhal çıkarılmalıdır.
Metinlerde ikilemelerden, tamlamalardan, yinelemelerden, pekiştirmelerden faydalanmak metin için akıcılığı sağlar ama bunların da kurallarının bilinmesi gerekir. Aksi taktirde komik duruma düşürebilir anlatıcı veya yazarı.
7. Anlatım Türlerinin Sınıflandırılması
Metinler, paragraflardan oluşur. Sözcükler cümleleri, cümleler paragrafları meydana getirir. Bu bakımdan da her paragraf bir tümü temsil eder. Bir yazılı metinde olması gereken şey daha doğrusu en yaygın anlatım, her paragrafın bir yan fikri işlemesi ve genellikle sonuç bölümünde de yan fikirlerin ana fikri vermesidir. Bu parçadan bütüne varılan tüme varım yöntemidir ama tam tersi olan tümden gelim de uygulanabilir ; kısaca yazar ilk paragrafta ana fikri verip sonra bu ana fikre varmasını sağlayan yan fikirleri sıralayabilir. Her iki durumda da olması gereken derli toplu bir anlatımdır.
Anlatım Özellikleri (Özet)
Açık olmayan yazılarda anlatım kapalıdır. İyi bir anlatımı yakalayabilmek için anlatımın özelliklerini bilmek gerekir. Anlatım özellikleri , anlatımın nasıllığıyla ilgilidir. Anlatımın özellikleri , yazılı ya da sözlü anlatımın insanoğlu üzerindeki tesiri açısından çok önemlidir. Anlatım özellikleri , anlatımın nasıllığıyla ilgilidir. Anlatımın Özellikleri . Yazar tarafından parçanın anlatımında kullanılabilen ya da yazının taşıdığı veya taşıması gereken özellikleri ifade etmeye yarayan bazı kavramlar vardır. Anlatımın Özellikleri (Dil ve Anlatım ). Ocak 10, 2012 Furkan İNAL Uncategorized 40. Anlatımın kendi içerisinde farklı yöntemleri vardır. Anlatım karakterin bir göstergesidir. Anlatım Özellikleri Nedir. İyi ve başarılı bir yazı, iyi anlatılmış bir yazı demektir. Anlatım Özellikleri Anlatım Nitelikleri. 20 Aralık 2009 tarihinde admin tarafından eklendi. Paragraf:bir düşüncenin,duygunun, durum yada vakaın dile getirildiği anlatım birimine”paragraf” denir. View Comments. ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ . AÇIKLIK: Bir cümlenin veya metnin kolayca uzlaşılabilir olmasına açıklık denir. Paragrafta Anlatımda Açıklık Nedir, Anlatımda Açıklık Örnekleri Konu Anlatımı . Anlatımın hiç bir atışmaya yol açmadan, tek bir yargıyı açıkça ifade etmesidir. İyi anlatım da bir takım üstün özellikler taşır. Bu özelliklerin önemli olanları şunlardır Değişik yorumlara açık, hem şu hem bu anlama gelen anlatım açık bir anlatım deyildir. Anlatımın Özellikleri . İyi bir anlatım bir çok unsurun bir araya gelmesi ile oluşur. yazarın maksadının, bakış açısının payı kadar anlatımın dil ve biçim özelliklerinin de rolü vardır.
Böylesi Yok!
0 notes
Text
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 04
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 04
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 04
View On WordPress
0 notes
Text
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 08
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 08
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 08
View On WordPress
0 notes
Text
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 06
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 06
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 06
View On WordPress
0 notes
Text
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 09
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 09
İngilizce Türkçe Cümle Metin Paragraf Çeviri Örnekleri İndir 09
View On WordPress
0 notes