#para politikaları
Explore tagged Tumblr posts
Text
TCMB Enflasyon Raporu 2025-I Bilgilendirme Toplantısı
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/tcmb-enflasyon-raporu-2025-i-bilgilendirme-toplantisi-2-38141/
TCMB Enflasyon Raporu 2025-I Bilgilendirme Toplantısı
TCMB Enflasyon Raporu 2025-I Bilgilendirme Toplantısı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın enflasyon hedefleri, ekonomik görünüm ve para politikası stratejileri hakkında detaylı bilgi sunmaktadır. Ekonomik gelişmeleri kaçırmayın!
https://lefkosa.com.tr/tcmb-enflasyon-raporu-2025-i-bilgilendirme-toplantisi-2-38141/ --------
#2024#2025#2025 tahminleri#bilgilendirme toplantısı#ekonomik gelişmeler#enflasyon#enflasyon raporu#Fatih Karahan#istanbul#para politikaları#TCMB#Ekonomi
0 notes
Text
#borsa#borsa istanbul#finans#yatırım#bist100#ekonomi#bist30#hisse#finance#temettü#para politikaları kurumu#ppk
1 note
·
View note
Text
BETENERJİGİRİS
Enerji, hayatımızın her alanında kritik bir rol oynar ve bu alandaki yenilikler, insanların yaşam kalitesini artırmada önemli etkiler yaratır. Betenerji Giriş, enerji sektöründe sunduğu çözümlerle dikkat çekiyor. Kullanıcı dostu platformu ile hem bireysel hem de kurumsal ihtiyaçlara yönelik hizmetler sunan Bet Enerji, enerjinin verimli kullanılmasını sağlarken, tasarruf fırsatlarıyla da bütçenizi koruma imkanı tanıyor. Enerji yönetiminde devrim niteliğinde yenilikler ve rekabetçi fiyatlandırma politikaları ile Betenerji Giriş, hem çevreye duyarlılığı artırmayı hem de müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı hedefliyor.
Betenerji Giriş
Betenerji giriş, kullanıcıların bet enerji platformuna sorunsuz bir şekilde erişim sağlaması için gerekli olan bir adımdır. Bu işlem, çevrimiçi bahis deneyiminin ilk aşamasını temsil eder ve kullanıcıların platformun sunduğu çeşitli olanaklardan yararlanmalarına olanak tanır. Bet enerji, sunduğu geniş yelpazede bahis oyunları ve yüksek kazanç fırsatları ile dikkat çekmektedir.
Betenerji giriş gerçekleştirirken, kullanıcıların güvenlik ve gizlilik açısından dikkat etmeleri gereken bazı önemli hususlar bulunuyor. Platforma giriş yapmak için resmi web sitesini kullanmak, dolandırıcılıklara karşı korunmanın en etkili yollarından biridir. Ayrıca, kullanıcıların hesabına erişim sağlarken güçlü parolalar kullanmaları ve hesap bilgilerini gizli tutmaları önerilmektedir.
Bet enerji platformuna giriş yapmak isteyen kullanıcılar, genellikle bir kullanıcı adı ve şifre ile kimlik doğrulaması gerekmektedir. Bu nedenle, kullanıcıların hesap detaylarını güncel tutmaları ve herhangi bir şüpheli durumu hemen bildirmeleri önem taşır.
Giriş işlemi sırasında sorun yaşayan kullanıcılar, platformun müşteri hizmetleri ile iletişime geçerek destek alabilirler. Betenerji, kullanıcılara 7/24 destek sunarak, bahis deneyimlerini daha keyifli hale getirmeyi hedeflemektedir. Bu nedenle, herhangi bir sorunla karşılaştığınızda yardım almak için tereddüt etmeyin.
Sonuç olarak, betenerji giriş işlemi basit bir süreçtir, ancak güvenliği ön planda tutmak kullanıcıların en önemli sorumluluğudur. Bet enerji platformuyla bahis yapmaya başlamadan önce giriş işlemlerini dikkate almak ve gerekli önlemleri almak, kullanıcıların daha iyi bir deneyim yaşamasını sağlar.
Bet Enerji
Bet Enerji, kullanıcılarına geniş bir oyun yelpazesi sunarak çevrimiçi bahis dünyasında öne çıkan platformlardan biridir. Bu platform, kullanıcı dostu arayüzü ve çeşitli bahis seçenekleri ile dikkat çekmektedir. Kullanıcılar, spor bahislerinden sanal oyunlara kadar birçok farklı alanda şanslarını deneyebilirler.
Bet Enerji'nin sunduğu avantajlardan biri de güvenli ödeme yöntemleridir. Kullanıcılar, para yatırma ve çekme işlemlerini hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebilmektedir. Ayrıca, site düzenli olarak güncellenen promosyon ve bonus paketleri sunarak kullanıcıların ilgisini sürekli canlı tutmaktadır.
Bir diğer önemli nokta ise müşteri hizmetleridir. Bet Enerji, kullanıcıların her türlü sorunu için 7/24 hizmet veren bir destek ekibine sahiptir. Bu durum, kullanıcı deneyimini artırmakta ve platforma olan güveni pekiştirmektedir.
Sonuç olarak, Bet Enerji, geniş oyun seçenekleri, güvenli ödeme yöntemleri ve etkili müşteri hizmetleri ile çevrimiçi bahis tutkunları için cazip bir platform olmayı başarmaktadır. Kullanıcılar, betenerji giriş yaparak bu olanaklardan yararlanabilir ve keyifli bir bahis deneyimi yaşayabilirler.
440 notes
·
View notes
Text
Devlet Nedir, Hükümet Nedir! Yenilir mi? İçilir mi?
En basit tanımıyla “Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.” Peki, acaba bu tanım Türkiye’de değişir mi? Hayır. Türkiye üniter bir devlettir. Yani içerisinde federasyon gibi yapılar yoktur ve tüm vatandaşlar kanunlar önünde eşittir. TBMM yetkisi her yerde geçerlidir. Peki, hükümet nedir? En basit tanımıyla gidersek “devletin organlarını ve düzenini sağlaması için seçimle gelen insanlar grubudur”. Devletin bürokratları memurları işleyişleri vardır. Hükümet sadece bunu organize etmekle görevli kişilerdir. Devlet bakidir hükümetler geçicidir. Peki, bu tanımlar neden önemli? Tarih boyunca 16 büyük devlet kuran Türklerdir. Bu devletleri idare edenler geçip gitmiş tarihin sayfalarında belki yok olmuştur. Ancak devlet tarihten silinmemiştir. Demek ki padişahlar saltanatlar bitse bile devlet bitmemiştir, bitmeyecektir. Son 21 yılda AKP’nin tek başına iktidarda olması devlet ile hükümet kavramlarının iç içe geçmesi sonucunda insanlar bu kavramları birbirine karıştırmıştır. Uzun süren tek parti iktidarlarının tamamında hükümet devlet sanki bir bütün ve hükümet giderse seçilenler giderse devlette yok olur düşüncesi hâkim olmuştur. Her seçimde önümüze getirilen “beka sorunu, biz gidersek devlet biter, biz olmazsak Türkiye olmaz,” gibi söylemler esasen bunun sonucu olmakla beraber aslında sadece propaganda ve korkutma amaçlıdır. Bu bizim toplumumuza özel bir duygu da değildir. Bunun en basit örneği Hitler Almanya’sıdır. Almanya halen mevcut ve halen dünyanın en güçlü ülkelerinden birisidir oysaki kaç defa hükümet değişti toplamda 2 dünya savaşı gördü ve her ikisinden de çok ağır hasarla çıktı. Demek ki devletin gücü hükümetin gücünden kaynaklanmamaktadır. Hükümetin görevi kabaca organize edip günün kurallarına göre politikaları, harcamaları güncellemek ve ekonomi, toplumsal refah, toplumdaki huzuru korumak ve geliştirmek adına dünyanın ve toplumun gereklerine uygun hareket etmektir. Devletin politikaları vardır örnek olarak “kalkınma planları, Silahlı kuvvetleri geliştirme planları, üretim planları vb.” hükümetlerin ise bu politikalarda öncelik belirleme veya değiştirme harcamaları düzenleme gibi yetkileri mevcuttur. Parayı devlet toplar o paranın nereye gideceğini hükümet organize eder. Harcamayı yine devlet yapar. Devletin bütçesi vardır hükümetin bütçesi yoktur. Deprem bölgelerinde hasar tespit yapan devlettir, konutları yapan ve yapacak olanda devlettir, hastanede size kan tahlili yapan, vergiyi alan, tarımsal destekleri veren, size kimlik veren, askere gönderen devlettir. Ancak deprem konutlarını para alarak ya da ücretsiz yapmak hükümetin seçimidir. Aslında bu kararı sizin adınıza oy verdiğiniz hükümet verir, sizin şehir merkezinde aldığınız evi dağın başına hem de sizden üste para alarak yapacağını söyleyen hükümet bunu yapacak olan ve size teslim edecek olan devlettir. Mevcut hükümet gitse bile konutlar devlet tarafından yapılacağından esasen mağduriyet yaşanmayacaktı tıpkı yeni gelenin de “bu konutları yapmıyorum kardeşim” deme şansı olmadığı gibi. Özetle biz devleti değil, konutları yapacak olanı değil, konutların hangi şartlarda depremzedelere dağıtılacağını belirleyene oy verdik. Öyle ya da böyle bir seçim süreci bitti. Biz devlete değil hükümete oy verdik. Son olarak Atatürk’ün söylediği bu söz aslında tüm konuştuklarımızı özetler niteliktedir. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Read the full article
2 notes
·
View notes
Text
BahisBu Çok Yakında Sizlerle: Çeşitli Bonuslar ve Güncel Oyunlarla Heyecan Başlıyor!
Online bahis ve casino dünyasında yepyeni bir deneyime hazır olun! BahisBu, yüksek kazanç fırsatları, güncellenmiş oyun koleksiyonu ve özel bonuslarla çok yakında sizlerle buluşuyor. Oyuncuların en iyi deneyimi yaşaması için tasarlanan bu platform, eğlenceyi ve kazancı bir araya getirerek sektörde fark yaratmayı hedefliyor.
BahisBu’da Sizi Neler Bekliyor?
🔹 Göz Kamaştıran Bonuslar: BahisBu, sektördeki en iddialı bonus kampanyaları ile geliyor. Hoş geldin bonusları, yatırım bonusları, bedava dönüşler ve VIP avantajları ile kazancınızı katlama fırsatı bulacaksınız.
🔹 Güncellenmiş ve Genişletilmiş Oyun Kataloğu: BahisBu, dünyanın en ünlü oyun sağlayıcıları ile iş birliği yaparak en yeni slot, canlı casino, spor bahisleri ve daha fazlasını kullanıcılarına sunuyor. Yepyeni oyunlar ve geliştirilmiş oyun deneyimi ile eğlenceyi doyasıya yaşayacaksınız.
🔹 Lisanslı ve Güvenilir Altyapı: Oyuncuların güvenliği ve gizliliği BahisBu için en büyük önceliklerden biri. Uluslararası lisanslara sahip olan platform, adil oyun politikaları ve şeffaf ödeme sistemleri ile kullanıcılarına güvenilir bir deneyim sunuyor.
🔹 Mobil Uyumlu ve Kullanıcı Dostu Arayüz: BahisBu, her cihazdan kolay erişim sunarak mobil ve masaüstü versiyonlarında kusursuz bir oyun deneyimi vaat ediyor. Gelişmiş arayüzü sayesinde dilediğiniz oyuna anında erişebilir, bahislerinizi saniyeler içinde yapabilirsiniz.
🔹 Hızlı Para Yatırma ve Çekme İşlemleri: BahisBu, kullanıcılarına hızlı ve güvenilir ödeme yöntemleri sunarak kazançlarını kolayca çekmelerine olanak tanır. Modern finansal altyapısı sayesinde işlemlerinizi anında gerçekleştirebilirsiniz.
🔹 7/24 Canlı Destek Hizmeti: Profesyonel destek ekibi, günün her saati sorularınızı yanıtlamak ve ihtiyaçlarınıza en hızlı şekilde çözüm sunmak için hazır bekliyor.
BahisBu ile Kazanmaya Hazır Olun!
BahisBu, sadece bir oyun platformu değil; aynı zamanda heyecan, kazanç ve eğlencenin kesişim noktası. Yepyeni oyunlarla, muhteşem bonuslarla ve kullanıcı dostu arayüzüyle BahisBu’nun sunduğu fırsatları kaçırmayın!
0 notes
Text
Euro Bölgesi’ndeki Ekonomik Sorunlar ve Geleceğe Dair Beklentiler
Euro’nun ekonomik entegrasyon sürecine yaptığı katkılar kadar, beraberinde getirdiği sorunlar da dikkat çekmektedir. Euro bölgesindeki ülkelerin ekonomik yapılarının birbirinden oldukça farklı olması, ortak para politikalarının uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Özellikle 2008 küresel finans krizinden sonra Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde borç krizleri yaşanmış, bu durum euro bölgesinin istikrarını tehdit etmiştir.
Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) uyguladığı genişlemeci para politikaları, kriz dönemlerinde euro bölgesine nefes aldırsa da, uzun vadede enflasyon baskısı yaratma riski taşımaktadır. Ayrıca, üye ülkeler arasındaki gelir eşitsizliği ve işsizlik oranlarındaki farklar, ekonomik entegrasyonu zorlaştırmaktadır.
Euro’nun geleceği, Avrupa Birliği’nin daha derin bir ekonomik ve politik entegrasyona gidip gitmeyeceğine bağlıdır. Dijital euro gibi yeni teknolojik girişimler, euro bölgesinin küresel rekabet gücünü artırabilir. Ancak bunun başarılı olabilmesi için siyasi uzlaşı ve üye ülkeler arasında daha güçlü bir dayanışma gereklidir.
Bu üç makale, euro’nun tarihçesinden küresel ekonomideki yerine ve gelecekte karşılaşabileceği zorluklara kadar geniş bir perspektif sunmaktadır. İstediğiniz bir konuda daha derinlemesine detay verebilirim!
0 notes
Text
Trump'tan Kripto Para Hamlesi: Yeni Bir Dönem Mi Başlıyor?
ABD Başkanı Trump, kripto paralarla ilgili bir çalışma birimi kurulmasına dair bir kararnameyi onayladı. Reuters’in daha önce bildirdiği üzere, bu kripto çalışma konseyinin dijital varlık politikaları üzerine önerilerde bulunması, kripto mevzuatı hakkında Kongre ile iş birliği yapması, Trump’ın vaat ettiği Bitcoin rezervinin oluşturulmasına katkı sağlaması ve Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu,…
0 notes
Text
Dijital Mecralar, Netflix Türkiye'yi dinledi
https://pazaryerigundem.com/haber/201948/dijital-mecralar-netflix-turkiyeyi-dinledi/
Dijital Mecralar, Netflix Türkiye'yi dinledi
AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin YaymanTBMM Dijital Mecralar Komisyonu, Netflix Türkiye yetkililerini dinledi.
ANKARA (İGFA) – AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında toplanan komisyonda, Netflix Türkiye Kamu Politikaları Direktörü Pelin Mavili ile Netflix Türkiye Kıdemli İletişim Müdürü Özgür Artanç Savaş, sunum yaptı, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Komisyon Başkanı Yayman, toplantının açılışında, dijitalleşmenin hayatın tüm alanlarını kuşatan bir noktaya geldiğini belirtti. Milletvekili Yayman, komisyon olarak dijital telif konusundaki çalışmaların sonuna geldiklerini bildirerek, “Emek hırsızlığının önüne geçmek, gerçek gazetecileri koruyup, birtakım içerikleri alarak başkasının emeği üzerinden gazetecilik yapanları birbirinden ayırmak istiyoruz.” dedi.
Bütün milletvekillerine Türkiye’nin her yerinden sanal bahis ve kumar siteleriyle ilgili her gün yüzlerce şikayet telefonu geldiğini belirten Yayman, “Artık bu konu gerçekten bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Aileler yok olmakta, dağılmaktadır ve kamu düzeni bozulmaktadır.” ifadesini kullandı. Yayman, intihara varan birtakım olayların yaşandığını belirterek, bunların tekil değil, toplumu bir kanser hücresi olarak ele geçiren olumsuz gelişmeler olduğunu vurguladı.
Şans oyunları, bahis ve kolay para kazanma yollarının insanlara çok cazip geldiğine işaret eden Yayman, emek vermeden, çaba göstermeden kolay para kazanma anlayışının bir hastalık olarak topluma sirayet ettiği değerlendirmesinde bulundu. Yayman, ailelerin, devletin ve Meclis’in bu konuda inisiyatif almasını istedi.
NETFLİX: ÜYE SAYIMIZ TİCARİ SIR… BASININ OLMADIĞI NOKTADA PAYLAŞABİLİRİZ
TBMM’nin resmi internet sitesinde de yer alan komisyon görüşmelerinin detayında Netflix Türkiye Kamu Politikaları Direktörü Pelin Mavili, Netflix’in kreatif endüstrinin ekosisteminde olduğunu, bir platform değil, yayın hizmeti sunan bir şirket olduğunu söyledi. Mavili, dahil olduğu sektör açısından istihdam potansiyelinin yüksek olduğunu anlatarak, reel ekonominin geri kalan paydaşlarından daha hızlı büyüyen kreatif ekosistemde 2030’da istihdamın yüzde 3’ünün bu ekosistemden sağlanmasının beklendiğini aktardı.
Sektörlerinin bir şey ithal etmeden ihraç etme imkanı sunan bir sektör olduğuna dikkati çeken Mavili, “İthalat bağımlılığı olmayan ama hizmet ihracı olarak büyük bir kapasitesi olan bir sektörden bahsediyoruz.” dedi. Türkiye’de RTÜK’ün lisansıyla faaliyet gösteren küresel bir eğlence şirketi olarak hizmet verdiklerini bildiren Mavili, içeriklerin editoryal kontrollerden geçtiği bilgisini paylaştı. Mavili, Türk dizi ve filmlerine dünyada en çok mecra ve erişim sağlayan şirket olduklarını savunarak, “Türk dizi ve filmleri Netflix’te yayımlanmaya başladığı gün, orijinal içeriklerimizin tamamı, aynı anda 190 ülkede kendine izleyici bulabiliyor.” diye konuştu.
Türkiye’deki üye sayılarını “ticari sır” olduğu gerekçesiyle, basın önünde paylaşmak istemediklerini ifade eden Mavili, bu bilgiyi “basının olmadığı bir noktada” Komisyonla paylaşabileceklerini kaydetti.
Mavili, orijinal ve lisansladıkları ciddi sayıda Türk içeriği bulunduğunu belirterek, “Bunların izlenmesinden kaynaklı artık yurt dışında bir Türk içerik izleyicisi profili var.” dedi.
Netflix Türkiye Kıdemli İletişim Müdürü Özgür Artanç Savaş da Türk dizilerinin izlendiği ülkeler arasında daha önce bilinenlerin yanı sıra ABD, Brezilya, Avustralya ve Avrupa ülkelerinin bulunduğunu ifade etti.
0 notes
Text
El Salvador’un Bitcoin stratejisi: Rekor kazançlar ve IMF anlaşması
Kripto para piyasası lideri olan Bitcoin’i yasal ödeme aracı olarak kabul eden El Salvador, son dönemdeki boğa piyasasının ardından sıkça haber manşetlerini süsledi. Ülkenin Bitcoin yatırımcıları ve bu konudaki politikaları ile ilgili dikkat çeken gelişmeler mevcut. El Salvador Bitcoin kazançlarını genişletiyor El Salvador’un devlet başkanı olan Nayib Bukele, ülkesinin BTC yatırımlarından bugüne…
0 notes
Text
Trump'tan Musk'a Kritik Görev: Yeni Beyaz Saray Yönetiminden Yapay Zeka ve Kripto Adımı...
Yapay Zeka ve Kripto Para Teknolojilerinin Geleceği Son yıllarda, yapay zeka ve kripto para teknolojileri, dünya genelinde büyük bir ivme kazandı. Özellikle ABD’de, bu iki alanın birleşimi, hem hükümet politikaları hem de özel sektör tarafından önemli bir gündem maddesi haline geldi. Donald Trump’ın başkanlık döneminde bu teknolojilere yönelik attığı adımlar, gelecekteki gelişmeleri…
0 notes
Text
IMF, Trump'ın politikalarını değerlendirmek için ayrıntıların ortaya çıkmasını bekleyecek
Washington Uluslararası Para Fonu (IMF) Sözcüsü Julie Kozack, düzenlediği basın toplantısında, küresel ekonomideki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Trump’ın ticaret ve vergi politikalarına ilişkin IMF’nin görüşünün sorulması üzerine Kozack, “Uygulanabilecek olası politikaların etkilerine ilişkin yorum yapmak için henüz çok erken.” yanıtını verdi. Kozack, politikaları uygulandıkça…
0 notes
Text
Dünya Ekonomik Forumu Başekonomistler Raporu 2024
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/dunya-ekonomik-forumu-basekonomistler-raporu-2024-35709/
Dünya Ekonomik Forumu Başekonomistler Raporu 2024
Dünya Ekonomik Forumu Başekonomistler Raporu 2024, global ekonomik trendler, büyüme tahminleri ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri hakkında kapsamlı analizler sunuyor. Ekonomik gelişmeleri takip etmek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak.
https://lefkosa.com.tr/dunya-ekonomik-forumu-basekonomistler-raporu-2024-35709/ --------
#başekonomistler#Bloomberg Businessweek Türkiye#Dünya Ekonomik Forumu#ekonomik zayıflama#hisse senedi dalgalanmaları#Küresel Ekonomik Görünüm#para politikaları#piyasa gelişmeleri#Ekonomi
0 notes
Photo
Trump Politikaları Fed'i Nasıl Etkileyecek? ABD’de Başkan olarak seçilen Donald Trump’ın uygulayacağı politikaların, ABD Merkez Bankası (Fed) para politikası üzerindeki etkilerine dair soru işaretleri devam ederken, geçtiğimiz h https://bursahabermedya.com/trump-politikalari-fedi-nasil-etkileyecek/ #EkonomiHaberleri #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Text
Savaşa karşı tutum; İsrail’de genel grev sesleri – Deniz Adalı | Direnişteyiz! | Direnmeyi öğrendik kazanmayı da öğreneceğiz!
Savaşa karşı tutum; İsrail’de genel grev sesleri – Deniz Adalı
İşte bu açıdan İsrail’de ortaya çıkan genel grev isteği, son derece kıymetlidir. Hep konuşarak bir şey yapmamayı örten ikiyüzlü sendikacılar, ulusalcı solcular için, elbette bu, kötü haberdir. Öyle ya, İsrail’de işçi sınıfının, halkın örgütlülüğü çok zayıftır. Dahası, İsrail devletinin şiddet ve savaş politikaları, TC devletinin şiddet ve savaş politikalarından daha yumuşak da değildir. Yani, orada, devlete karşı, egemene karşı bu açık tutum ortaya çıkıyorsa, mücadele tarihi çok daha zengin olan ülkemizde, bu tutumun, grev silahına başvurma tutumunun ortaya çıkmaması utanılasıdır.
Her savaş bir iç savaştır. Bu iç savaşın, ne denli açığa çıktığı, ne zaman açığa çıkacağı, elbette birçok etkene bağlıdır ve kesinlikle ayrı bir tartışmanın konusudur.
Ama, her savaşın bir iç savaş olduğunu, sanırız, herkes kabul etmektedir. Egemen zaten eder, çünkü ona göre hazırlık yürütür. Sadece, egemen adına kalem sallayan bazı şarlatanlar, saray soytarıları, eklenmiş gazeteciler ve eklenmiş aydınlar kabul etmiyormuş gibi yaparlar. Çünkü onların derdi, işçi sınıfını, emekçileri, savaşmak üzere egemenin yanına almaktır.
Egemen, tarihin her döneminde bir avuçtur. Toplumun azınlığını oluşturur. Hele ki tekelci kapitalizmde egemen, çok daha az sayılarla ifade edilecek bir toplumsal kesimdir. Dünya çapında 500 büyük firma, dünya üretiminin %40’ını yapmaktadır. Türkiye’de, 2023 yılı rakamları ile, dolar cinsinden milyonları olanlar 60 bin 787 kişidir. Demek ki, egemen bir avuçtur derken, aslında abartılı bir şey söylemiyoruz.
Oysa egemenin ezdiği, sömürdüğü, hâkimiyeti altına aldığı toplum, milyonlarla ifade edilmektedir, mesela ülkemizde 85 milyonu aşkındır.
İşçi sınıfı, milyonlarla ifade edilir. İçine işsizleri, içine öğrencileri, içine yoksul köylüleri koyarsanız, toplumun ezici çoğunluğundan söz eder olursunuz.
Oysa egemen sınıf, burjuvazi, kapitalistler, bir avuçturlar. Buna rağmen, yöneten onlardır.
Egemen, silahlı adamlardan oluşan devlet çarkını oluşturarak, kendisi dışındaki sınıf ve kesimleri, baskı altında tutar. Bu nedenle, her devlet bir diktatörlüktür, egemen sınıfın diktatörlüğüdür.
Bir avuç burjuvazi, sadece baskı ile, sadece şiddetle yönetemez. Bunun yanında, toplumsal rıza üretir. Bu toplumsal rıza, hurafelere, kör inanlara, dine, çeşitli alışkanlıklara vb. dayanarak geliştirilir ve bu doğrultuda egemen sınıf, devlet, topluma bir ideoloji zerk eder.
Örneğin, burjuvazi, kendi sınıfsal çıkarlarını, “bunlar biz tekellerin, biz para babalarının, biz kapitalistlerin çıkarları” şeklinde ifade etmez. Öyle etmiş olsa, toplumda isyan, an meselesi hâline gelir. Bir yandan şiddetle, başını kaldıran herkesi sindirmeye çalışırken, diğer yandan da kendi çıkarlarını, toplumun tümünün çıkarları olarak sunar.
“Ulusal çıkar” işte böylesi bir zehirdir.
Bizdeki “vatan-millet” edebiyatı, tam da bu “ulusal çıkar” manipülasyonu ile birleşir. Birinci Dünya Savaşı döneminde, emperyalist işgale karşı başlayan, “anti-işgal direniş” döneminde, ülkesini savunanlar örnek olarak ele alınır ve sonra, mesela Libya’ya “vatan için” gidiyorsun, mesela Suriye��ye “vatan için savaşmaya gidiyorsun”, mesela Kıbrıs’ta “vatan için varsın” şeklinde yoğrulur.
“Ulusal çıkar”, gerçekte burjuvazinin katıksız çıkarlarının toplamıdır. Tek tek burjuvaların değil, bir sınıf olarak burjuvaların.
Bizim sol kesimimiz, bu konuda çok sancılıdır. Kendi egemenini desteklemek için, vatan-millet, ulusalcılık, bizim sol kesimde oldukça yaygındır.
Mesela grev mi yapılacak, iyi ama grevler “ulusal çıkarlara” aykırıdır. Bu durumda, “devlet” önce gelir tutumu ile, grevler yasaklanınca, sadece sessizce kabul denir. Bu bizim, sol hareket içinde, sendikal hareket içinde oldukça yaygındır.
1920’de kurulmuş olan TKP’nin 15 önderi, Karadeniz’de, kuruluşundan 4 ay sonra katledilmiştir ve bizim solumuz, TKP de içinde, bu katliamı, “devletin içindeki kötü paşaların işi” olarak kabul etmiştir. Devlet nedir, sınıflar arasındaki savaş nasıl bir savaştır gibi temel gerçeklerin hepsinin üzerinden atlayarak, Kemalizme övgüler düzenler, bize “ulusal sol”culuk konusunda nutuklar atarlar. Bu cesaretlerinin nedeni, ülkedeki sınıf savaşımı tarihine bağlıdır. Ermeni soykırımını, “Ermeniler de devlete saldırmıştır” şeklinde ele alırsan, elbette, bugün Kürtlere karşı yürütülen savaş ve katliam politikalarını da, “önce onlar teröristlerle aralarına çizgi çeksin” demeye başlarsın. Sen eğer, 6-7 Eylül pogromunu, devlet dışındaki çetelerin işi olarak görürsen, elbette bugün de devleti soyarak zenginleşen yeni kesimleri de aklamış olursun.
Ülkemiz tarihi üzerinden bu gerçekleri açıklamak, oldukça zordur. Çünkü, solun içinde Kemalist kök vardır ve bu kökten kopmadan, “ulusal solculuk”un, gerçekte gerici ve faşizan karakteri de görülemez. Hitler, kendi hareketine “nasyonal sosyalist” diyordu. Belki üzerine düşünürler.
Filistin halkına karşı bir soykırım savaşı yürümektedir. Kürtlere karşı yürüyen katliam politikaları, kimyasal silah uygulamaları vb. konusunda suskun olanlar, belki Filistin halkına karşı uygulamaya konan soykırım üzerinden meseleyi anlama, gerçeği görme konusunda adım atabilirler. Bir umut işte.
İsrail’in Filistin halkına karşı soykırım savaşı, her savaş gibi, bir iç savaştır.
Daha savaşın öncesinde, İsrail’de halk, sokaklara dökülmüştü ve “İsrail demokrasisi”nin, gerçekte, bizdeki Saray Rejimi’nden hiç farklı olmadığını gösteriyorlardı. Büyük ölçüde militarize olmuş, din ve ideolojik olarak, son derece katılaşmış olan bir devlet sisteminde, halk sokaklara çıkmaya başlamıştı. İsrail halkı için, artık bu bir “demokrasi” değildi. Her demokrasi bir sınıfın diktatörlüğüdür. Bir kere daha bu ortaya çıkmıştır.
Nihayet, eylül başında, İsrail’in gündeminde, “genel grev” kararı yer tutmaya başladı. Genel grev ilan edildi. Ertesi gün, mahkeme, elbette son derece demokratik olarak, grevi yasakladı ve greve gidenleri “vatan hainliği” ile suçlayacağını ilan etti. Gördünüz mü, ulusal çıkar, vatan hainliği, hemen devreye girmeye başladı.
Her savaşın bir iç savaş olduğu gerçeği, İsrail’de kendini daha açık hâle getirmeye başladı. Ve elbette iç savaşın devlete karşı olan cephesinde, işçi sınıfı ve halk vardır ve eğer onlar örgütlü değilse, bu iç savaş daha alttan yürür. Tıpkı bizde bugün olduğu gibi. Bu durum, iç savaş olmadığının kanıtı değildir. Tersine, devletin uyguladığı iç savaş rejimine karşı, işçi ve emekçilerin örgütlü olarak çıkmadıklarının kanıtıdır.
Derler ki, lafla peynir gemisi yürümez.
Yani, eylem gerekir. İşe koyulmak gerekir.
Genel grev, aslında işçi sınıfının mücadelesi için bir silahtır. Sendikalar, mesela ülkemizdekiler, ancak, devletin kurallara, yasalara uymadığını söylemekle yetiniyorlar. Sanki, devlet, Saray Rejimi bunu gizliyormuş gibi. Oysa harekete geçmek gerekir.
İsrail’deki genel grev kararı, bu açıdan öğreticidir. Öğrenmek isteyenler için elbette. Yok siz, devletin gizli ortağı, destekçisi, eklenmiş sendikacı iseniz, buradan öğreneceğiniz bir şey olmaz.
Ülkemizde, Filistin direnişi için eylemler yetersiz olsa da, toplumun çok büyük çoğunluğu, NATO tedrisatından geçmiş uzmanlar-gazeteciler-sendikacılar-aydınlar bir yana bırakılırsa, toplumun ezici çoğunluğu, Filistin halkından yanadır.
İsrail’de de durum böyle görünüyor. En azından İsrail halkı, iktidarın savaş politikalarına karşıdır.
Bizde, birçok kişi, TC devletinin İsrail ile askerî ve ticari ilişkilerinden rahatsızdır. Bunu birçok kesimden duymak mümkündür. Bazı gerçekten gazetecilik yapanlar, bu ilişkilerin kayıtlarını, mesela ihracat kayıtlarını ortaya koymuştur. Ve nihayetinde Saray, ticari ilişkileri kestiğini ilan etmiştir. Ama askerî ilişkiler tam gaz devam etmektedir. Ama anlaşıldı ki, aslında ticari ilişkiler, daha da artmıştır.
İsrail’e ağır küfürler eden Erdoğan için, İsrail, “biz bizden olmayana nişan madalyası vermeyiz” demek zorunda kalmıştır.
İsrail ile ticari ilişkiler, daha çok Yunanistan limanları üzerinden sürmekte, hattâ daha da yoğunlaşarak sürmektedir. Demek ki, İsrail ile TC devletleri sadece benzer değil, sıkı kardeşlerdir.
Askerî olarak ise, ilişkiler daha da kapsamlıdır. Malatya’daki üs, Adana’daki üs, Kıbrıs’taki üsler, İsrail için altın değerindedir. Dahası, birçok askerî malzeme Türkiye üzerinden gönderilmektedir. Türkiye hava sahası, İsrail uçaklarının eğitimi için kullanılmaktadır. Bu liste çok daha uzundur.
Ve eğer, Türkiye’de, İsrail ile ilişkileri kesmeyi talep eden bir genel grev ortaya çıkarsa, sadece hayal edin lütfen, mesela limanlar çalışmazsa, mesela askerî teçhizat üreten fabrikalarda şalterler inerse, acaba, nasıl bir sonuç ortaya çıkar?
İsrail’de eylül başında ilan edilen genel grev, tüm bunları bir kere daha düşünmek için bir fırsat olmalıdır.
DİSK’e bağlı Dev Sağlık İş, toplu sözleşme yapmak için var olan barajı aşmış ve yetki elde etmiştir. Ama Saray, devlet bu yetkiyi vermek istemiyor. Ne yapmalı?
Ülke ekonomisi, yağma, rant ve savaş ekonomisine dönmüştür ve işsizlik ile enflasyon, halkın bir kere daha soyulmasına neden olmaktadır. Peki ne yapmalı?
Üç büyük sendikal konfederasyon, bir araya gelip, açıklamalar yapmıştır ve maalesef, yüzsüzce, utanmazca, bir eylem planı ortaya koymamışlardır. Gerçeğin bir kısmını, nakarat olarak tekrarlamanın ötesine geçmemişlerdir.
Peki, grev ya da genel grev ya da hak grevi ya da dayanışma grevi niye vardır? İşçi sınıfının tüm yeryüzündeki mücadele tarihinde, bu grevler nasıl ortaya çıkmıştır? Ve acaba, bu grevler, artık “bitti” denilen işçi sınıfı için bir anlam mı ifade etmiyor, yoksa sendikalar, eklenmiş uzmanlar, devletçi solcular işçi sınıfını yanıltarak, onları kontrol altında tutma konusunda devlete yardımcı mı olmaktadır?
Elbette başarılı bir genel grev, kolay bir örgütlenme değildir. Ama bu işe hiç niyeti olmayanlar, zaten hiçbir zaman işçi sınıfını böylesi grevlere hazırlamazlar.
Mücadele öğreticidir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, işçiler kardeştir. Ve her ülkede, savaşın her iki tarafındaki ülkedeki işçiler, kendi devletlerine karşı mücadeleyi yükseltmek zorundadırlar. Savaşta ölenler, her iki tarafın da işçileridir, işçilerinin çocuklarıdır. Ve işçiler, kendi egemenleri adına, birbirine silah sıkmayı reddetmelidirler.
İşte bu açıdan İsrail’de ortaya çıkan genel grev isteği, son derece kıymetlidir. Hep konuşarak bir şey yapmamayı örten ikiyüzlü sendikacılar, ulusalcı solcular için, elbette bu, kötü haberdir. Öyle ya, İsrail’de işçi sınıfının, halkın örgütlülüğü çok zayıftır. Dahası, İsrail devletinin şiddet ve savaş politikaları, TC devletinin şiddet ve savaş politikalarından daha yumuşak da değildir. Yani, orada, devlete karşı, egemene karşı bu açık tutum ortaya çıkıyorsa, mücadele tarihi çok daha zengin olan ülkemizde, bu tutumun, grev silahına başvurma tutumunun ortaya çıkmaması utanılasıdır.
Gerçekten barıştan, gerçekten insanî değerlerden vb. söz eden bir kişi, samimi ise, mücadele yolu ortaya çıkmaktadır ve bunu görebilir.
Bugün, Üçüncü Dünya Savaşı’ndan söz ediliyorsa, bunun ne denli yıkıcı bir savaş olduğu açık ise, bu savaşı önlemenin tek yolunun, işçi sınıfının, dünya çapındaki isyanı olduğunun altı çizilmelidir.
Bir sosyalist devrim dalgası, bir anti-kapitalist isyan olmadan, dünya savaşının önlenmesi mümkün değildir.
Öyle görünüyor, bu kan denizin ufkundan kızıl bir güneş doğacak.
Kaynak: Kaldıraç Dergisi
0 notes
Text
Janet Yellen'dan Yaptırımlar ve Orta Doğu Politikaları Üzerine Açıklamalar ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'dan Önemli Açıklamalar Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın yıllık toplantıları çerçevesinde düzenlenen basın toplan...
#ABDHazineBakanı#dünyabankası#ekonomikistikrar#gazze#imf#iran#JanetYellen#OrtaDoğu#rusya#uluslararasıilişkiler#yaptırımlar
0 notes
Text
Janet Yellen'dan Yaptırımlar ve Orta Doğu Politikaları Üzerine Açıklamalar ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'dan Önemli Açıklamalar Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın yıllık toplantıları çerçevesinde düzenlenen basın toplan...
#ABDHazineBakanı#dünyabankası#ekonomikistikrar#gazze#imf#iran#JanetYellen#OrtaDoğu#rusya#uluslararasıilişkiler#yaptırımlar
0 notes