#pakistan parası
Explore tagged Tumblr posts
Text
✍️
Yaşar Nuri Öztürk diyor ki;
"Müslümanların perişan olduğu ülkeler:
Filistin, Afganistan, Libya, Irak, Yemen, Suriye.
Müslümanların mutsuz olduğu ülkeler:
Cezayir, Mısır, Fas, Tunus, İran, Pakistan, Özbekistan, Türkistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Lübnan, Suudi Arabistan.
Müslümanların mutlu olduğu ülkeler:
Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsviçre, Amerika, Norveç, Hollanda, Danimarka.
Yani Müslümanlar, Müslüman ülkelerin tümünde perişan veya mutsuz, Müslüman olmayan ülkelerin tümünde mutlu ve keyifli.
Türkiye, Müslüman dünyada bir istisna idi. Neden?
Petrolü, parası olduğundan mı? Hayır! tam aksine, petrol ve para,
o mutsuz Müslüman ülkelerin elinde.
Türkiye, Atatürk ışığı ve Cumhuriyet devrimlerinin getirdiği
aydınlık ve akılcılık sayesinde farklı idi.
Batı bunu gördü ve Atatürk'e düşmanlığı din sanan alçak ve aptalları
yanına alıp Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin altını oyarak
Türkiye'yi bir istisna olmaktan çıkardı.
Şimdi Türkiye'yi de en azından 'mutsuz' ülkeler arasına koymamız gerekiyor.
Böyle giderse bir süre sonra Türkiye 'perişan' ülkeler listesine girecektir."
14 notes
·
View notes
Text
Siyasi paylaşımım olmayacak artık!
Ama bu son olsun 😜😂😂
Recep, Kılıçdaroğlu gitmesin istiyor. Kılıçdaroğu ise Recep gitmesin diye elinden geleni yapıyor.. Ve diğer figüran partiler farksız..
Benim gözümde hepsi aynı! Çok üzücü ama ülkemizde ne siyasete ne de siyasetçiye zerre kadar inanmıyorum, güvenmiyorum..
Özellikle ingilizce yayın yapan yabancı haber kanallarını da izliyorum. Hiçbirinde siyasetçiler haberlerin %80-90'nının konusu olmuyor. Nerede oluyor derseniz Pakistan, Hindistan, Brezilya, Arjantin vs vs gibi gelişmemiş ülkelerde oluyor. Şaşırdınız mı? Bence şaşırmayın.
Papao Yeni Gine'nin parası bile bizim paramızdan yedi küsür kat daha değerli. Nasıl geldik bu noktaya derseniz onu da oyunuzu verdiğiniz siyasetçilere sorun.
Bu siyasetçi mezhebiyle sandıkta görüşeceğiz...
Ve ülkemizi sığınmacı adı altında "Kaçkınlar" kampına dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz.. Defolsun herkes kendi ülkesine gitsin.. Kardeşinizse evinizde besleyin, sokağa çıkartıp kızlarımızı, kadınlarımızı taciz ettirmeyin! Ya da açın kapıları Avrupa'ya gitsinler... Yapamayacağınızı Avrupalı'lar çok iyi biliyorlardır değil mi?
Hepiniz sandıkla geldiniz, sandıkla gideceksiniz...
5 notes
·
View notes
Text
Güya analizmiş. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile dezenformasyon savaşının daha da önem kazandığı ve zaten kendi olduğu tarafı/ideolojiyi körü körüne savunmaya hevesli binlerce, milyonlarca insanın olduğu şu gerçeklikte, bunun gibi sözüm ona gazeteciler, bu savaşın en etkili savaşçılarındandır. Nitekim kalem, kılıçtan keskindir sözünün hakikati de günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Bu kadının yazdığı bu yalan, iftira ve çarpıtmalarla dolu yazıya göre; Taliban, Afganistan'a ABD ve BM tarafından gönderilen insani yardım paralarına çöküyormuş. Aynı yazının ortalarında bu parayı kendi şahsi hesaplarına aktardıkları, birkaç satır sonra ise bunu Taliban grubu adına eylemler için "çaldıklarını" , birkaç paragraf daha sonra ise bu yardımları sadece kendilerine destekçi olan, sempatizan olan kimselere dağıttıklarını, en sonunda ise kendilerine yeni katılım olması için kullandıklarını söylüyor. Yani bölüm geçmek için bütün tuşlara basıyor desek daha doğru. Bu kendi içinde bile çelişen sözleri bir kenara bırakırsak, bu eli kitle imha silahından daha beter bir silah tutan kafir itin bilerek ve isteyerek atladığı bir şey var ki o da zaten ABD'nin , Taliban iktidara geldiğinde Afgan Merkez Bankasındaki milyarlarca dolar parayı "yaptırım " ve "teröre finansman olmaması" , "Taliban'ı ehlileştirme" çabası altında dondurmaları ve el koydukları gerçeği. Daha sonra ABD, bu paranın yarısının Taliban'ın eylemlerinden etkilenen Amerikalı ailelere kalan yarısını ise Afgan halkına insani yardım olarak dağıtacağını açıkladı. Yani şuan oraya giden para aslında "masum (!) Amerikalı vergi mükelleflerinin" parası değil, bilakis Afgan halkının parası. Bununla beraber başta da değindiğim gibi yazı kendi içinde bile çelişkiler yumağı halinde. Bu parayı şahsi zimmetlerine mi geçiriyorlar, yoksa Sünni Peştun halka verip, Şii Hazara topluluklarına vermeyerek baskı mı kuruyorlar, eleman kazanmaya mı çalışıyorlar, grubun (hala iktidar olduklarını kabul edemiyorlar) eylemleri için yeni finansman kaynağı olarak mı kuallanacaklar belirsiz. Bunların üzerine senelerdir var olan yalanı söylemeye devam ediyor rezil ahlaksız; "Taliban uyuşturucudan gelir elde ediyor " . Oysa Taliban uyuşturucu ekimini yasaklayalı aylar oldu ve geçtiğimiz aylar boyunca Avrupa'da bunun üzerine pek çok açıklama yapılıp, makele yazıldı. Bu sözüm ona analizi yazan Yeni Zellenda'lı dezenformasyoncu ile o makaleleri yazan, açıklamalar yapan Avrupa başkanlarını bir araya getirip hanginiz yalan söylüyor diye yüzleştirmek lazım. Hasılı kelam, Malcolm X'in dediği gibi;
"Eğer dikkat etmezseniz medya,mazlumlardan nefret etmenize,ve zalimleri sevmenize sebep olur."
Uyuşturucu ile alakalı hakikatler:
ABD'NİN AFGANİSTAN'IN PARASINI ÇALMASININ HAKİKATİ
HER NE KADAR ABD KARŞITLIĞINDAN DA OLSA RUSYA'DA BU KONU HAKKINDA AÇIKLAMA YAPMIŞTI;
TOPLU HALDE BAŞKA YERLERDE PAYLAŞMAK İÇİN LİNK;
2 notes
·
View notes
Link
Pakistan Devlet Bankası (SBP) tarafınca Anayasa'nın ilanının 50. yıldönümü münasebetiyle basılacak olan 50 Rs hatıra parasının ön ve arka yüzünün bir fotoğrafı. — SBPFederal hükümet, merkez bankasına 50 Rs verme yetkisi verdi. hatıra parası Anayasa'nın ilanının 50. yıldönümü münasebetiyle. bu anayasatarafınca geçirilen Ulusal Meclis Pakistan Devlet Bankası (SBP) Perşembe günü yapmış olduğu açıklamada, 10 Nisan 1973 tarihindeki "Pakistan'ın yasalarına, siyasal kültürüne ve sistemine rehberlik etmeyi amaçlayan Pakistan'ın en yüksek yasası" bulunduğunu söylemiş oldu. "Devletin ana hatlarını çiziyor ve Pakistan'ın her bir vatandaşına güvenliği güvence ederek nüfusun temel haklarını kutsamaya ve korumaya hizmet ediyor."Madeni para, 14 Nisan'dan (yarın) itibaren SBP Banking Services Corporation'ın tüm saha ofislerindeki döviz büroları vesilesiyle çıkarılacak.Tasarımla ilgili ayrıntıları paylaşan merkez bankası, madeni paranın yuvarlak olacağını ve %75 bakır ve %25 nikel olmak suretiyle iki metalden yapıldığını söylemiş oldu. 13,5 gram ağırlığında olacak ve 30 mm boyuta haiz olacak.Madeni paranın ön yüzünde yükselen bir konumda kuzeybatıya bakan bir hilal ve beş köşeli bir yıldız yer alacak. Yıldızın üstünde Urdu alfabesiyle yazılmış "Islami Jamhooriya Pakistan" yazısı bulunurken, uçları yukarı dönük iki buğday dalı ve madeni paranın altında veriliş yılı olan 2023 yer alacak. Bunun yanı sıra, madalyonun nominal kıymeti - 50 - ve Urduca alfabesiyle "rupiya" kelimesi de madeni paranın üstüne yazılmıştır.Ayrıca, madalyonun arka yüzünün ortasında "Pakistan İslam Cumhuriyeti Anayasası" başlıklı bir kitap yer alacak ve çevresinde Urduca alfabesiyle "Pakistan anayasasının altın jübilesi" yazıyor. Kitabın altında 50 senelik süreden bahsedilecek, sağda Urduca "50" ve sol tarafta sırasıyla "50" ve "yıl" yazılacaktır.
0 notes
Text
IS BANKASI ve PAKISTAN
Andy-ar’ın, ”Hangi ülke Türkiye’nin dostudur, düşmanıdır” sorusunu yönelten bir araştırması yayınlandı. Birçok ülke muhataplara sorulmuş.Azerbaycan en dost, ABD en düşman ülke olarak öne çıkmışlar. Pakistan için %62 dost, %16 düşman, %8 kararsızım %14 fikrim yok cevabını vermişler. Pakistan’ın Türkiye’ye herhangibir tarihte herhangibir düşmanlığını duymadım. İstaklal harbinde o zamanın parası ile 500.000 lira gönderdiler. Bu para Pakistanlıların yüzük küpe bilezikleriydi. 50.000 lirası savaşta harcandı. Kalan 450.000 lira Mustafa Kemal tarafından İş Bankası’na kuruluş sermayesi olarak aktarıldı.İş Bankası böyle kuruldu. Pakistan düşman diyenler Pakistan’ın haritada yerini biliyorlar mı acaba? Ya da Pakistan hakkında tek cümlelik bir bilgiye sahipler mi?�Dün bir tv kanalında yoldan geçenlere “Uzay nedir? “ soruluyordu. Biri “ekvator demektir” dedi.
1 note
·
View note
Text
Gine söylüyorum bu dünya için fazlayım!Selçuk Bayraktar Cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor demiştim bugün bir haber gördüm internette evet öyle bir niyetleri varmış başkalarını bilemem herkes fikrinde özgür ama ben Akp-Mhp adayına oy vermem hele Çokomelli damat dururken silah tüccarı damatı 0 geçerim,neeee?Yalan mı Ukraynanın kullandığı oyuncaklar baykarın değil mi?Haaa unuttum benim şirketim şirket kuracak finansım olsa insanlığı yaşatan materyallere yatırırım paramı insan öldürene değil!Rahmetli Barış Manço şarkısı vardı"kulun olayım kölen olayım kes ağlamayı hala kızı Zehra"gibi birşeydi!Ekonomi dipte/Türkiye 6 milyon barbarın işgâli altında/kayıp 128 milyar yetmez gibi bir 28 milyar daha kayıp/Bülent Arınça suikast düzenlenecek ayağıyla kozmik odaya girilip Türkiyenin sırları-parası-dövizi-altını çalınıp cıa ve fetöcüler arasında bölüşülüp 15 temmuzda ayran içtiler ayrı düştüler o işten Hande Fırat ve kocası kârlı çıktlar tek,önce Suriyeyi sömürdü şimdi Ukraynayı dolandırdı ne telefonmuş arkadaş/Halkın değil 5'li çetenin dediği oluyor,halkın değil birkaç mafya ve sömürücü zenginin geliri düşünülürken emekli maaşı hazineye yük görülüyor/muhalifler hapis ve siyasi yasakla susturulmaya çalışılıyor/tweet atan bile tutuklanıyor/mülteciler yüzünden ahlâk kalmamış bunlar halâ hala kızı zehra diyorlar,kimi aday gösterirseniz gösterin trafoya kedi sokun-2 milyon geçersiz oyu geçerli sayın-ayağı kıçına sokuk arap-peştun-pakistan vs barbarlarını vatandaş yapıp oy kullandırın/Ethem sancak da birşeyler dedi her konuşan içerde o niye serbest bazılarının suç işleme özgürlüğü mü var hani günâh işleme özgürlüğü gibi(rüşvet alanlar-rant sağlayanlar-dolar dolu ayakkabı kutuları-para sayma makineleri için bunu bile demişlerdi)?ister beni aday gösterin Akp 'Mhp oyu toplam 100/19👈benle dalga geçecekler hazırsa şikayet edin tutuklatın beni,evet şifreyi söyledim hayâli ölüm tehditi alan sapıklar nerede😴Şimdiye kadar ne dediysem çıktı mı?O halde😈
instagram
0 notes
Text
Türkiye kripto para ile ödemeleri yasaklıyor
Türkiye'de giderek daha fazla işletme bitcoin ve co ile ödeme kabul ediyor. şimdi merkez bankası müdahale etti. Diğer ülkeler de sanal para birimine şüpheyle yaklaşıyor.
İstanbul / frankfurt i̇ngiliz otomobil markaları rolls-royce ve lotus'un türkiye satış acentesi “royal vehicles”, çarşamba günü ülkede ödeme aracı olarak bitcoinleri de kabul edeceğini duyurdu. Ancak ülkede kripto para ile yeni lüks arabasının bedelini ödemek isteyen herkesin iki günden biraz daha kısa bir süre kaldı.
Türkiye merkez bankası, bitcoin gibi kripto para birimleriyle ödemeleri yasakladı. Türk hüokümetinin cuma sabahı (yerel saat) resmi gazetesinde yayınlanan yayında belirtildiği gibi, sözde kripto mevduatlarından doğrudan ve dolaylı ödemeler etkileniyor. Resmi gazeteye göre yeni düzenleme 30 nisan 2021 tarihinde yürürlüğe girecek.
Yönetmeliğe göre ödeme hizmeti sağlayıcılarının, ödeme hizmetlerinin sağlanması ve elektronik para ihracı için doğrudan veya dolaylı olarak kripto varlıklarının kullanıldığı iş modelleri geliştirmelerine izin verilmiyor. Ayrıca, ilgili hizmetleri sağlamalarına da izin verilmez. Bu nedenle kripto paraya sahip olma ve spekülasyona izin verilmeye devam edilecek ve ürünler için ödeme yapılması yasaklanacaktır.
Makaleni̇n konulari
Bitcoin recep tayyip erdoğan nakit i̇çin mücadele renminbi yuan abd doları euro türkiye coinbase goldman sachs
Yönetmelik, dağıtılmış defter teknolojisi (dlt) veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak yaratılan ve dijital ağlar üzerinden dağıtılan, ancak nakit, e-para, ödeme araçları, menkul okayıymetler veya diğer sermaye piyasası araçları olarak nitelendirilmeyen varlıklarla ilgilidir. En iyi bilinen dlt kavramı, bitcoin'in velayetinin dayandığı blok zinciridir.
Geçen yıl eylül ayı başlarında, merkez bankası kripto para birimi alımı, satımı ve ticareti için düzenlemeler geliştireceğini duyurdu. O zamanlar, ancak, yine de bu tür işlemlerin vergilendirilmesiyle ilgiliydi. şimdiye kadar böyle bir vergilendirmenin olası bir sonraki advertımda gelip gelmeyeceği belirsiz.
Erdoğan'ın bitcoin yasağı Bu yılın 12 mart'ında türk hükümeti, merkez bankasına dijital para için ekonomik, teknolojik ve yasal bir altyapı oluşturma yetkisi verdi. Teoride dijital para, kripto paradan farklı bir yapıdır. Dolayısıyla burada da bir bağlantı olup olmadığı belli değil.
Ancak gerçek şu ki: türk hükümeti uzun zamandır bitcoins & co ile nasıl başa çıokayılacağını düşünüyor.
Avrupa parlamentosu ekonomi komitesi üyesi ve "piyasalar" raportörü berger, mep stefan berger (cdu) düzenlemeyi eleştiriyor: "bitcoin gibi kripto değerlerinin karanlık tarafını ciddiye almalıyız" diyor. Kripto varlıklarda ”. “ancak teknolojiler düzenlenmeli ve tasarlanmalı ve yasaklanmamalıdır. İlerleme yasaklarla durdurulamaz. "
Ona göre, halkın kripto değerlerine olan ilgisine erdoğan'ın kendisi de katkıda bulundu. “çünkü türk vatandaşları artıokay liraya güvenemez ve alternatifler isteyemez.” erdoğan'ın bitcoin yasağının aynı zamanda muhalefet ve eleştirmenlerden mali desteği engellemek için siyasi bir hesaplama olduğu da göz ardı edilemez.
Zayıf bir liraya karşı güvenli bir liman olarak bitcoin Bitcoin gibi kripto para birimleri dünya çapında daha popüler hale geliyor. Bitcoin'in fiyatı bir yıl içinde katlanarak sixty three.000 abd doları değerine ulaştı. Coinbase, nasdaq'da listelenen kripto para için ilk ticaret platformudur. Goldman sachs patronu david solomon geçtiğimiz günlerde cnbc'ye bitcoin çevresinde bir "evrim" beklediğini söyledi. Türkiye merkez bankası tarafından yapılan açıklamanın ardından bitcoin, cuma günü değerinin yaklaşıokay yüzde üçünü kaybetti ve üç günün en düşüokay seviyesi olan 61.000 dolara düştü.
Bitcoinler ayrıca ödemeler için giderek daha sık kullanılıyor. Tesla ceo'su elon musk, şirketinin elektrikli arabaları için bitcoin'i bir ödeme aracı olarak kabul edeceğini açıkladığında büyüok ilgi gördü. Türkiye'de de bazı restoranlar ve perakendeciler bitcoin ile ödeme kabul ediyor.
Aynı zamanda, kripto para birimleri euro, dolar ve lira gibi yerleşik ödeme araçları için rekabet anlamına gelir. Türk parası son iki yılda değerinin yarısından fazlasını kaybetmişti. Birçoğu güvenli liman olarak sadece euro ve dolar olarak değil, aynı zamanda bitcoin'de de kaçtı. Bu nedenle, merkez bankasının da yeni düzenlemeyle kendi okötü para birimine yardım etmek istediğini varsaymak mantıklıdır.
Türkiye'deki çoğu ekonomist bu hareketten hayal okırıklığına uğradı. Türk finans haber kanalı bloomberg ht'den gökhan sen, "bu, ödeme fonksiyonunu tamamen ortadan kaldırıyor" yorumunu yaptı. Türkiye'de önemi giderek artan bu varlıok sınıfına yönelik platformların veya ödeme hizmeti sağlayıcılarının teknolojik gelişimi de engellenecektir.
Bağımsız ekonomist uğur gürses, düzenlemenin başlangıçta yasadışı faaliyetlere yönelik bir baskı gibi göründüğünü ekliyor. Ona göre bunun bir sonucu da yok: "bu tür yasaklar türkiye'yi fintech'ler için de itici okayılıyor."
Eleştirmenlerin cephesi büyüyor Türkiye, politikacıların ve merkez bankacılarının dijital para birimlerinin yükselişine şüpheyle yaklaştığı tek ülke değil. Ocak ayında, avrupa merkez bankası (ecb) başkanı christine lagarde, kripto fonlarının "komik işi" mümkün kıldığını ve suç faaliyetlerini kolaylaştırdığını açıkladı. Ecb'nin kendi kripto eurosunu çıkarması için bir danışma süreci, ciddi veri koruma endişelerini ortaya çıkardı.
Ancak, en büyüok bitcoin şüphecileri şu anda çin'de. Pekin'deki liderlik, sanal para birimini son derece eleştiriyor: bitcoin ticareti zaten yasaklanmış durumda. Pekin, madencilik denen kripto para birimlerinin üretimi ile uğraşırken sürekli bir seyir izliyor: yıllar önce bir yasak ilan edildi, ancak bugün birçok üretici hala aktif durumda.
Aynı zamanda, çin merkez bankası son derece agresif ve 2014'ten beri kendi sözde e-yuan üzerinde çalışıyor. İlk testler devam ediyor. E-yuan, çin para biriminin oküresel rolünü artworkırabilir ve vatandaşların işlemleri ve satın alımları hakkında zengin veri sağlayabilir. Komünist liderlik için cazip bir olasılık.
Reuters haber ajansına göre, hindistan hüokayümeti sadece kripto para ile ödeme yapmayı değil, aynı zamanda mülkiyetini de suç sayacak bir yasa hazırlıyor. Bolivya, fas, cezayir, mısır, pakistan ve nepal'de bitcoin ve co.'nun ticareti veya depolanması konusunda katı yasaklar var.
İran'da ve diğer birçadequate arap ülkesinin yanı sıra tayvan, kolombiya, kanada ve diğer ülkelerde de bankaların ve finans kuruluşlarının bitcoin ticareti ve saklama hizmeti sunmasına yönelik bir yasak var. özel şahıslar için herhangi bir kısıtlama yoktur.
Endonezya ve vietnam da dahil olmak üzere birkaç eyalet bitcoin'in tek başına bir ödeme aracı olarak kullanılmasını yasaklıyor. Rusya dahil diğer ülkelerde, resmi siyasi şüphecilik ile özel kullanıcılar arasında yaygın kullanım arasında bir boşluk var.
Devamı: kripto sahnesi ve finans dünyası birbirine doğru büyüok advertımlar atıyor
https://setiathome.berkeley.edu/show_user.php?userid=11024464
0 notes
Photo
Pakistan'ın halen tedavüldeki Muhammed Ali Cinnah, Pakistan kağıt parası ve 1948...
0 notes
Text
Kıbrıs, Türkiye, Pakistan ekseninden – Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Kri Zaman zaman basit diyalogdan tetiklenen makaleler de çıkardığıma tanık oldunuz. Geçenlerde bir arkadaş ile birlikte, öğlen yemeği için döner çağırdık. Döneri getiren Pakistan uyruklu bir insandı. Arkadaş, basit döner alma ilişkisi ile hemen adamı gönderip, yemeğe başlama peşindeydi. Benim ağzımdan gayrı isteksiz bir cümle getirdi! “Yeni seçilen Pakistan başkanı nasıl” diye soruverdim… Karşımdaki de motora binip gitme telaşından sıyrılıp bana dikatlice yanıt verdi! Belli ki ülkesinin adını duymaktan hoşlanıp, hele de güncel siyasal bilgisi olan kişi de karşısında olunca, memnun halde kalmışcasına konuşmayı da sürdürmek istedi… Hemen yanıtı verdi: “Yeni Kriker lideri iyi birine benziyor* Ancak, ülke odenli kötü yöneteldi ki işi zor”… Artık, biraz sohbet havasına da girdiğim için olacak, paketi elimle açmaktan vazgeçtim…. “Pakistanda oldukça şeryatcı ve gerici yönetimler geldi değimli” diye sorularıma devam ettim. Adamcağız acele motorla gideceğini dahi adeta unuturcasına sohbeti sürdürdü: “Ülkemiz çok kötü yönetildi. Hele Amerikanın da oyuncağı olup en yobaz yönetimleri dahi devletin içine soktuk” deyiverdi! Kaybedenelrin şeryatcı bakışlarından tutun, Afkanistan hikayelerine varan bir anlatıya girdi. Baktım ki adamcağız hem sürgün gibi çalışarak yaşamaktan, hem de burada öğrenci olup ekmek parası çıkarma zorluklarıyla doluydu. Ama, benim aklıma da hemen bu Pakistanlının işi olup ustasının da beklediği gerçeği aklıma geliverdi. Sohbeti kesip teşekür etmek zorunda kaldım. Pakistanlı hızla motora binip kaybetiği zamanı daha süratle almaya çalışırken, yanımdaki arkadaşım bana tuhaf tuhaf bakıyordu! Özellikle, yemek gelmeden önce acıktığımı hem de iyice acıktığımı hatırlatıp, birden sohbete dalmamı da anlayamadı. Üstelik, Pakistanı bile bile karşımdakini de konuşturma girişimim sonucu karşılık da almamı biraz şaşkınlık oluşturdu. Döneri dişlerken de gayri ihdiyari “Sen bunları nerden biliyorsun” diye soruverdi. Ben de ona adeta beni hala tanıyamadığı karşılığını verdim. Ama, aslında Pakistanlıya şunu da sormak isterdim: “Sen şimdiki Türkiyede yaşananlara bakarak, söylemek istediğin uyarılar varmı” demesim de geldi.. Ama, Pakistaanlı çoktan ustasına varıp yeni dağıtımlarla uğraşlarına devam ediyordu…… Bilmek, bildiğini unutmadan yorumlayıp bilimseleştirmek ve kıyaslarla dersler almak, her zaman önemlidir. İşte, normal hale gelen ve her ülkeden biraz bilinçli olan insanlarla iyi diyalok kurmanın benim tarafımdaki etken budur. Pakistanlı veya başka bir insan fark etmez: yeter ki diyalok kuracak dilim olsun da sohbete başlayınca, mutlaka ortak geliştirme esrumanına ulaşırım. Tek önemli eksiğim, fazla yabancı dil bilmememdir.. bundandır ki yukardaki Pakistanlı örneğinde olduğu gibi, gelişmeleri bilip hele de burada çalışan yurdundan uzak insanlarla ilişki kurup kendinden yanıtlar almak da önemlidir. Pakistanlılarla sohbet olayında eğer yanımda Türkiyeli insanlar da varsa, onlara iki yönden hep açılım yaptırırım. Gericilik ve şeryatcılığın aslında dinsel inançlı amaç olamayıp, aslında ABD hegemonya kulanım esrumanları gerçeğini anlatırıyorum. Ayrıca, daha demokrat insan ise eskiden paakistan Afkanistan sınırında oynanan Amerikan oynunun şimdilerde Türkiye Suriye veya ırak sınırında olanlarla benzetme veya farklılıklarıyla kıyas yapma yöneliminde konuşmayı geliştirmekteğim… Böylelikle, başlangıçta yabancı gibi duran yanımdaki insanlar, bir anda kendileriyle aynılaşan bir geçmiş kıyasına dek gelme olasılığına düşmektedirler… Anlayacağınız gibi, Pakistanlı ile sohbet sahnesinde yanımda TC vatandaşı arkadaşım vardı. Ona, eğer Pakistanlı acelesi olmasa, diktatörlük dönemindeki Türkiye Pakistan benzerlikelri ve farklılıklarını da ortaya koydurtmaya çalışacaktım! Özellikle de iki konuda yoğunlaşma düşüncesindeydim. Birincisi, afkanistan işkali ve Amerikanın dinsel eksenli cihatcı merkezi Pakistanı yapmakla nelerin yaşandığı bilgilerini bizat yaşayıp günümüze gelen Pakistanlı diliyle aktartacaktım. Özellikle Pakistan Cihatcı köprüsü olurken, Türkiyenin Suriye savaşında da ayni rolu alırken nasıl benzer sorunlar başlangıç kıyası yaptıracaktım… Öteki olay ise yıkılmaz denilip durmadan Amerikancı rol alıp da sanki karşıymış rolunu oynayan Ülhakın sonunu da söyletecektim! Tabi Türkiyede yaşanan son hukuk olayları ile Pakistan ayni dönemli benzerliğine de dokunmaya çalışacaktım. Örnek, Eren Erdem olayında veya Tutuklu kelepçeli avukat Selçuğun konumuna konuyu getirecektim. Pakistanda diktatörlükler döneminde avukatlar ve yargıçların genel tutumu ile Türkiye kıyası yaptıracaktım. Unutanlara anımsatalım: Pakistanda zaman zaman Avukatlar veya yargıçların da yönetimlere karşı hem de sokakta eylem yapma geneleği vardır.Devlet içi erk mücadelerlinde hükümet ve başkan yargıyla ve orduyla çeliştikleri , hat ta son başkanı devirme yargı kararları dahi alındı. Bundandır ki Pakistan devleti hala doğru yanlış kuvetler ayrımı üst siyaset ekseninde oldukça kırılmalar yaratmaya adaydır. Şimdilik Türkiyede bu durum duranlaştı. Son hükümet yargı çelişkileri AKP kapatılma davasında yaşanıp, AKP bu mücadeleği kazandıktan sonra, devlet içi mücadelede güçler lehine dönüştü. Paakistanlıya bazı son yargı kararını söylediğimde, herhalde şaşıracaktır. Çünkü daha yakında kendi yargıları bazı devlet yetkilileri yargılayan bir devletden söz etmekteğiz. Ama, onun acele yeni paket dağıtma benim de acıkmışlığım nedeniyle bu sohbet fazla geliştirilemedi. Ama, enazından Türkiyeli arkadaşım yine de “Pakistan seçim sonucunu bana sormaktan geri durmadı. Hele, kazanma sürecini ona anlatınca, Türkiyede gelişmekte olan yerel seçim ile en basitiyle bol seçmenli evler kıyası yapınca “Acaba, Pakistan demokraside bizi geçtimi” diye sordu! Ben sadece “kıyası sen yap” demekle yetindim…. Aslında, benim yazılarımı biraz okusa ve sadece işine gelince veya sırf konuşmak için konuşma yapmasa, Pakistanlı ile olanların çok daha fazlasını yazıya döktüm. Suriye gelişmelerinde Pakistanlaşma tehlikesine işaretler yaptım. Nasıl ABD Pakistanı Afkanistana karşı hem de cihatcı gerici yetiştirme kulanımla kulandığı gibi, Türkiye Suriye ekseninde de benzer ama bazı yeni formatlı değişimlerle benzer gelişmeler yaşandı. Ama, tek eksenli ve dar koşulda sıkışmak çoğu alınacak dersi de engelemektedir… Bu olay Kıbrısta yaşandı. Bu sohbet yapılırken Buraya da Çavuşoğlu geliverdi. Hizaya çekmeyi gayet güzel yaptı. Hizaya gelenler ses çıkarma yerine, ya sustular veya Anastasiyadise göndermeler yapma yarışına girdiler. Derken, ayni Çavuşoğlu yurtdışı Türkler listesini okudu. Bizim bazıları alındı! Neden miş Buradaki TC sayısını vermenmiş! Herhalde unutuyorlar, Türkiye burasını kendi toprağı görüyor. Burada yaşayan TC yurtaş listesi neden yayınlasın? Ama, romantizmimiz gayet güzel: Türkiye nezaman uyguladığı politikaya uygun davranınca “KKTC ezberimiz” bozulmuşccasına ağlarız! Nedenmiş, Türkiye takımları Kıbrıs Cumhuriyeti ile maç yapıyor, neden Türkiye yetkilileri Kıbrıs Cumhuriyeti siyasetcileriyle görüşüyor gibi tutumlarımız hep romantik hayal kırıklıklar olarak yaşanıyor. Şimdi de onca acayip gerçekler yaşanıp doğal hale gelirken, nedenmiş “Yurt dışı Türkiyeli listesinde K. Kıbrıs da yokmuş” marazlar birilerini alıp götürüyor… Tam da bu maraziler birilerini ırgalarken, öteki bu defa iş Çişeleri bakanı Süleyman Soylu adamıza gelip sakıncalılar anlaşmasını yaptı. Herhalde Türrkiyenin sakıncalı ve terörist listelerini bilen ve kendilerince öteki dediklerini bu kavramlarla sıralarken, buradaki tehlikenin de önemini pek anlayan olmadı. Nasıl ki Süleyman Soylu Doğru Yol partisi başkanı ve sonradan Demokrat adını alan bu yapıdan AKP dönüşle inanılmaz dil kulanırken, herhalde aynisini bizim koltuğa gelmekle dönüşen koltukcuların da benzer suskunluğa gitmesinin de gerçeğinin sırrı olduğunu pek konuşan olmadı. Herhalde, bir TC yurtaşına Soyluyu sorunca anlatacakları, buradaki gayet koltuku partilerden birisinin yanında olsa nasıl tavır kor artık siz düşünün! Boşuna değil, hukuk hukuk kelimeleri dahi bazı gerçekleri örtemeyecek derecede şişkinlik olduysa, bilmememin bilgisel yaşam karşısındaki acizliği de odenli tehlikelidir. Boşuna değil Türkiyede veya bizde birçok gelişmeyi haber yapmama veya yayın yasağı uygulama kriteri doğalaşmadı. Kartaldaki son apartman çöküşü ve hemen yayın yasağı gelmesi de bunun sadece bir yeni uygulamanın ötesine geçememesinin de yanıtı bu.
0 notes
Text
Riace: Geleceğin Kenti
Herkes İçin Mimarlık Derneği (HiM), Kultur im Turm (Kitev) ve Netzwerk ImMigra olarak 23-24 Şubat tarihlerinde İtalya’nın güneyindeki Reggio Calabria bölgesinde bulunan “göçmen kasabası” Riace’de gözlemlerde bulunduk. 1972 yılında Riace sahilinde keşfedilen iki adet bronz Antik Yunan heykeliyle tanınan kasaba, zamanla ekonomik kriz ve işsizlik sebebiyle dışarıya göç vermeye başlamış. 1998 yılında Türkiye’den gemiyle yola çıkan yaklaşık 200 Kürt mülteci ise terk edilerek atıl kalan kasabanın ilk yabancı misafirleri olmuşlar. Zamanla daha iyi olanakların bulunduğu Kuzey Avrupa ülkelerine giden ilk mültecilerden kasabada yerleşerek kalan tek kişi ise bizi çok sıcak bir şekilde karşılayan Bayram Abi’ydi. Türkiye’nin birçok ilinde ve İstanbul’da bir baraj dahil çok sayıda inşaatta çalışmış olan Bayram Abi’nin anlattığına göre 1998 yılında boş ve perişan bir halde olan kasaba, eski kimya öğretmeni Domenico Lucano’nun “Citta Futura” derneğini kurması ve daha sonra 2004 yılında belediye başkanı seçilmesiyle birlikte değişmeye başlamış. 2010 yılında Wim Wenders’ın gelerek “il Volo” adlı kısa belgeseli çekmesiyle kasabanın ünü yayılmaya başlamış ve 2016 yılında Domenico Lucano ABD merkezli Fortune dergisinin "en etkili 50 dünya lideri" listesine giren tek İtalyan olmuş.
Sahilden kasaba merkezine arabayla çıkarken otostop yapan birine rastladık. Eli kolu çocuk bezi ve mamasıyla dolu olan Oboma Nijerya’dan Torino’ya gelmişti ancak devlet tarafından Riace’ye gönderilmişti. İki yıldır Riace’de yaşıyor ve burayı seviyordu ancak çalışacak bir iş bulamamıştı.. Oboma’yı bıraktıktan sonra kalacak yer baktık ancak kış olduğundan turistlere yönelik herhangi bir hizmet yoktu. Bayram Abi önceden yer ayırtıldığı takdirde evlerin turistlerin kalması için düzenlendiğini söyledi. Yerel ürünlerin satıldığı bir bakkala girdiğimizde rafta belediye başkan yardımcısı Giuseppe Gervasi’nin kitaplarını gördük. Bize peynir kesen hanım da Giuseppe’nin annesi oluyordu. Belediye Başkanı çok meşgul olduğundan kendisiyle görüşemedik.
Kumaşlar oldukça zahmetli süreçlerden geçirilen doğal bitkilerden eğrilen ipliklerle makinelerde dokunuyor. Angela, büyükannesinden öğrendiği teknikleri yanında çalışan göçmen kadınlara aktarıyor.
Kasabada boş evlerin bir kısmı tamir edilerek gelen göçmenlere açılmış; cam, seramik, tekstil atölyeleri kurulmuş, göçmen çocuklarıyla birlikte okul yeniden eğitime başlamış. Bayram Abi dernek binasının yer seramiklerinden, eşeklerin kaldığı yapılara kadar gezdiğimiz her yerin inşasında çalışmış. Bugün nüfusu 1700’e ulaşan kasabada Pakistan, Afganistan,Togo, Eritrea, Nijerya, Somali, Gana gibi çok sayıda ülkeden gelen yaklaşık 500 mülteci yaşamakta. Mülteci başına günlük 20-30€ olarak belediyeye aktarılan para dernek tarafından mültecilerin günlük ihtiyaçları, tamirat, fatura vb. harcamalar için kullanılıyor.
Şu anda eşeklerin ikamet ettiği barınaklara daha sonra tavşan ve başka hayvanlar da gelecek. Eşekler geri dönüşüm malzemelerinin taşınması için kullanılıyormuş ama Bayram Abi sütlerinin de kullanılacağını söylüyor. Vadinin karşı tarafında da bal üretimi için yapılmış olan arı kovanları bulunuyor.
1978 yılında mafya tarafından öldürülen siyasi aktivist Giuseppe Impastato’yu gösteren 50€ değerindeki Bonus para. Ön yüzünde “Bizimle birlikte yaşa ve mücadele et”, “Irkçılığa Hayır” sloganları yer alıyor. Diğer paraların üzerinde yer alan ünlüler: Gandhi, Che Guevara ve Martin Luther King.
Mültecilere para Riace’nin kendi para birimi olan Bonus’larla ödeniyor. Bonuslar sadece Riace içerisinde geçiyor böylece kasabaya aktarılan maddi kaynaklar kasabanın gelişimine harcanmış oluyor. Atölyelerde kasabanın yaşlılarından gelen kadim zanaat bilgileri mültecilere öğretilirken, mülteciler de kendi hikayelerini organik malzemelerden üretilen bu eşyalara işliyorlar. Yaşadıkları yerlerde edindikleri bilgi ve becerileri yaşadıkları toplulukla paylaşıyorlar.
Bununla birlikte antikapitalist bir ütopya olarak başlayan proje mafya ve devlet tarafından gelen engellerle karşılaşmaya başlamış. Bayram Abi göçmen karşıtı sağ siyasetin yükselişte olduğunu ve ailesi olarak gördüğü belediye başkanının yoğun bir baskı altında olduğunu söyleyerek görüntü ve ses kaydı yapmamamızı rica etti. Yakın zamanda kasabaya yakın bir bölgedeki Roman kampının yakıldığını, başka bir köyde ise bir arkadaşının vurularak öldürüldüğünü söyledi. Uzun zamandır Riace’de yaşayan Romanya doğumlu bir işletmeci ise kendilerine yapılan bonusları gerçek paraya çevirmek için uzun süre beklemeleri gerektiğini, yabancıların temel ihtiyaçlar için verilen paralarla araba satın aldıklarını ve belediye başkanının çevresinde yer alan kötü niyetli bazı insanların maddi yardımları kendi çıkarları için kullandıklarını belirtti.
Bayram Abi’nin deyişiyle “arabasına benzin koyacak parası olmayan” Domenico Lucano, aynı anda mafyayla, bakanlıkla ve dedikodularla mücadele ederek bu ütopik projeyi korumaya çalışıyor. Riace modelini Türkiye’de uygulamak mümkün olabilir mi?
Kaynakça:
http://dresdner-friedenspreis.de/domenico-lucano/?lang=en
http://www.repubblica.it/cronaca/2016/03/30/news/il_sindaco_calabrese_tra_i_potenti_della_terra-136548526/
https://tr.khanacademy.org/humanities/ancient-art-civilizations/greek-art/early-classical/a/riace-warriors
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/04/160402_gocmen_kasabasi_pinar
https://www.riacecittafutura.org/progetto/raccolta-differenziata-con-gli-asini/
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/398855
https://www.mymovies.it/film/2010/ilvolo/news/ilprimo3ditalianodirettodawenders/
http://reportage.corriere.it/senza-categoria/2015/a-riace-laccoglienza-ai-migranti-e-di-casa-2/
http://www.vita.it/it/article/2017/08/29/il-modello-di-accoglienza-di-riace-e-a-rischio-salviamolo/144338/
0 notes
Link
Pakistan Devlet Bankası Rs50 hatıra parası çıkarıyor. - UYGULAMA Pakistan Devlet Bankası (SBP) Cuma günü 50 Rs yayınladı hatıra Parlamentonun üst meclisi olan Senato'nun altın yıldönümünü (50. yıl dönümü) kutlamak için madeni para.tarafınca meydana getirilen açıklamaya nazaran, Merkez Bankası2023 yılı, Senato'nun altın yıldönümünü kutlar ve federal hükümet, SBP hayırlı vesileyle 50 Rs hatıra parası basmak. Senato, Pakistan'ın tüm illerinden eşit temsilcilere haiz iki meclisli parlamentonun üst yasama odasıdır ve anayasal olarak sürekli bir meclistir ve ulusal işlerde bir süreklilik sürecini simgelemektedir.Madeni para, 17 Mart 2023 tarihinden itibaren SBP bankacılık hizmetleri şirketinin tüm saha ofislerinin döviz büroları vesilesiyle ihraç ediliyor.Madeni para, 30.0 mm boyutunda, 13.5 gram ağırlığında öğütülmüş yuvarlak bir formdadır ve %75 bakır ve %25 nikel içeren bakır-nikel metal içeriğine haizdir.Madeni paranın ön yüzünde, konum olarak kuzeybatıya bakan büyüyen hilal ve beş köşeli yıldız merkezde yer alırken, çevre süresince, hilal yıldızının üstünde Urduca yazısıyla "Islami Jamhuria Pakistan" sözcükleri yazılıdır.Hilalin altında ve kolları yukarıya doğru kıvrık iki buğday pınarının üstünde 2023 yılı yazmaktadır. Hilal yıldızının sağ ve sol taraflarına sırasıyla kalınca harflerle “50” ve Urduca alfabesiyle “Rupia” rakamıyla madeni paranın nominal kıymeti yazılmıştır.Madeni paranın arka yüzünde ve ortasında, Senato'nun nişanı, sağ tarafta sanat içerikli 50 rakamıyla gösterilir.İşaretin üstündeki çevre ile beraber Urduca alfabesiyle "Pakistan Senatosu Altın Jübile" ifadesi ile yazılmıştır. Altın jübilenin (1973-2023) süresi amblemin altında yazılıdır.
0 notes
Photo
İRAN talibanla akaryakıt ticareti yapmaya başlamış İranın bu ilişkiden değişik beklenti ve stratejileri olabilir?Öncelikle yeni İran Cumhurbaşkanı şeriati savunan fanatik siyasal İslâm fraksiyonundan,talibana yaklaşıp ülkesinde sınırlı olan insan hakları ve özgürlükleri sınırlamak hatta bölgede şeriatçilerin elini güçlendirip Ortadoğu-Müslüman Asyayı Dinle yönetilen bir birleşik dünya haline gelmesini planlıyor olabilir ki bu imkânsız bir durum çünkü radikal grupların hiç bir ideolojileri olamaz onların tek düşündükleri ilkel baskıcı rant gelirli yönetimleridir taliban: Pakistan/İran/ Hindistan uyuşturucu birliği parasını kimseye kaptırmak istemez ayrıca o yolu açan Usa'dır istediği zaman oyunu tersine çevirebilir talibana verdiği silah/uyuşturucu-insan-fuhuş ticareti parası yollarını kapatabilir veya elkaideye yaptığı gibi kendi ülkesinde CIA taliban kisveli saldırılar düzenler kamuoyu desteğiyle 20 yıl öncesi gibi geri dönebilir,İranın talibana yaklaşırsam Usaya karşı güçlü olurum düşüncesi yanlış taliban CIA yaratması ve kuklasıdır, Ortadoğu-Asyada yollar Usaya çıkar. ayrıca Angelinam Joliem Afganistanı Ortadoğuda sanıyor güzelim CIA'ciler o kadar çok seni gezdirip her yere gönderdiler hangi ülkenin nerede olduğunu öğrenemedin ben bu cahil halimle biliyorum ki Afganistan Asyada.İNSTAGRAM/TUMBLR hesap kaldırır mı yasaklar mı bilemem Facebooka paylaşım göndermiyorum mâlûm Angelinaya lâf ettim Facebook hesap kısıtladı ne varsa o kadında?😴😂 https://www.instagram.com/p/CS9b2EcCt8c/?utm_medium=tumblr
0 notes
Text
Yaşamın gerçekleri ile bayramlık çeşitlemeler - Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Kdy Bu yılın da Kurban bayramına geldik. Garip bileşke ile Bayrama eklenen ara günlerle tatil epey uzadı. Biraz ironik gelse de piyasa ile din buluşma saydamlığı oluştu. Dini bayrama Turizm çıkarsaması da eklenip, kar hesabı da yapılarak aradaki Pazartesi de eklendi. Ama bilirim ki iş tatil olunca ve böylesi beyinsel düşünce de birleşince, yazılınca birilerini hep tepkileştirmektedir.Ama, durmadan da güncel sorunların baskısı ve seçeneksizlikler sonucu da her konuda olduğu gibi geçmişe yönelik de özlemler sıralanmaya devam etmektedir. Son kriz ve gelen Dövize ek olarak, şaheser destekli Tücarımız da aşırı zam yapınca, güncel yaşam sıkıntısına da benzin dökülen yangın konumuna sokmaktadır. Krizi yorumlamada artık dini urufelerle inancın dış düşman ekseni olunca da çaresizce zamlarla yaşanınca da bayramı damıtarak “geçmişte böyle değildir” cümlesi dudaklardan dökülmektedir. Ama gerçek şu: Bayram nedeniyle uzun tatil oluyor. Siyaset tüm ağırlığı ile kriz dalgaları yaratırken dahi beyinlerde donacaktır. Politikacılar da sıkışmışlıktan tatil ve kitlesel şovla ezdikleri insanlarını dinin cazibesiyle sıkıp rahat edecekelrdir…. Ağustosun sonuna doğru giderken, sıcaklar nem ile kardeşleşip birlikte güne damgasını vururken, yetişen Kurban bayramı Müslüman dünyayua dini ve tatilimsi bir tatla yaşanmaya başladı. Artık, Müslümanlık nutukları, Kurbanlar vesayresinin tatil altındaki tadı yaşanacaktır. Camilerde bayram sabahı inanılmaz sözler, abartılı hayaler, din aşkına söylenecektir. Hele de günümüzde, siyasal din bütünleşme gerçeğinin de ışıkları etrafta güneşe rağmen saçılacaktır. Fakat, kriz ve onun vurguncu siyasi ve tücarları enazından duyulan öfkenin sesinden uzaklaşıp “tanrının mubarek bayramına” sığınacaktır. Ancak, bayramda sadece hayvanlar değil, özellikle de Müslüman insanlar da Müslümanlar tarafından kurban olarak cenetin yolunda kulanılacaktır! Türkiyenin bazı yetkilileri arada Kıbrısa taşıdıkları su ile musluktan insanların temiz su içmesini anlatmaya devam edecektir. Burayı bilmeyen veya daha acısı, burada yaşayıp Türkiye açıklamalarını sorgulamaktan dahi olanlar da inanmaya ve savunmaya devam edecekler. Oysa, hepimiz yaşıyoruz ki Türkiyeden gelen suyu hala çeşmede içemiyoruz! Daha da utanmazlık olan; verilen fiyatın kat kat üstünden de su satılmaktadır. Hem derebeyleşen belediyeleri kurtarma hem de su parası ödemeyenlerin mali hesabına koymama davranışın ürünü olarak! İçme suyunu da satın almak zorunda braklıyoruz. Şimdi tam da bayram öncesi, bu su tücarları, hayvan yerine insanları gördükleri için de yaklaşık Y.50 cıvarında damacana suyuna zam yaptılar! Bahane ararsan bol…. Domates hikayesi de bir başka. İyi ürünün güneye gönderildiği, kalanın da asronomik rakamda pazarda oluşu “8 lira gibi” normal hale geldi. Türkiyeden gelecek domatese de tepkiler koyarken, kimi yıldız tücarımız bunu da uzuzdan güneyle paylaşıp kar hesabı da yapıyor. Zaten hep denilen şu ! Kıbrısta en keskin dönemde dahi kaçakcılar ve bir kısım tücar ticaret yaparak, kaçakcılıkla ceplerini doldurdular” sözleri hep kanıtlandı. Yakalanan uyuşturucu kaçakcıların da nasıl milliyetci rehin alışlarla kurtarıldığı da akılda. Bunlar bayram öncesi olurken, yönetenlerin vergi indirimi, KDV asronomik düşürtmeleri de işbirlikci tücarımıza eksradan tetbir olarak ceplerine indirildi…. Kamuoyu bunlara alışırken, tepkide lakırtıyla kalırken, Domda toplanan çevreler “sokak” deyip de krizin knedenine özellikle işaret etmezken, bir rantiye konusunda özellikle başta Kamusen demeçleri patlatı. Krizin nedenini söyleyemeyen, eflasyonda sorguyu yapamayan bu tip sendikalar, rantlaşan ve rüşvetleşme yolunda epey yol alan Ek mesayi konusunda verilen para biraz kırpılınca hemen söyleme girişti. En yıkım paketine sebebine karşı koymaktan kaçan bu tip sendikalar veya benzer örgütler nedense kendilerinin hak olmaktan rantlaştırmaya taşıdıkları konulara gelince “aslanlaşıyorlar”! Kamusen tipi sendikaların ekonomik kriz nedeni veya başka hak gasplarında nerede durdukları belli. Fakat, ek mesaayi veya bazı yolsuzluk konuları gelince bunları “aslanca” savundukları da belli. Enazından tam da konu tartışılma dönemine girdiği için, hak ve rant kıyak farkıyla hak edenle yandaş rüşvetlenmesinin de ayrışma dönemi olduğu da kesin. Nitekim, hangi konuda olursa olsun, gündeme gelince, öteki kesimler, buynun hak değil rüşvetlendiğini örnekelrle tekrarlarlar. Karıştırmamak için de doğru ile yanlışı yerinde kulanıp tartışmak da gerekir. Memleketime bayram gelirken, krizle bunalım yanında fırsatı da kulananlar olurken, donuklaşma tatiline de girdik. Şimdi, yaşam sanki durmuş gibi tatil sonuna kalacak kırıntılarla, oluşan tortularla devam edilecek. Bu arada geçenlerde olan Yakın tarih konusuna da birkaç söz edecem! Unuturmalar sonrası, Kıbrıs yakın tarihinin yeniden güncel politik çıkarla yazıldığı olguları artık kesin. Bunlardan birisi de yavaş yavaş yeniden taşınıyor. 74 Yılındaki Ağustos harekatı sonrasında öldürülen ABD elçisi genellikle olay döneminde pek işlenmezdi. Nedeni de resmi kesimde seslendirilmezdi. Son birkaç yıldır. Bildik kimi gazeteciler bunu Rum düşmanlığını damıtıp Amerikan yakınlaşma rantına yükleyip günceleştirmeğe çalışıyorlar. Konuyu yeniden anımsatacam! Kıbrıs Ağustos ortasında ikinci harekete Türkiye geçti. Kalahan ertelenmesini, Kisincır ise “daha ne bekliyorsunuz” la konuyu tetikledi. Böylelikle çizilen sınırların da ötesine geçildi. Kaybeden kesim olan Rumlarda ve yıkılan cunta ile boşluklar oluşan Yunanistanda konuyla alakalı belgeler havada uçuşuyorlardı. ABD gerçeği ve Özellikle Kisincırın direk politik gerçeği altında artık Kıbrısın tümünün Makariyosa brakılmama hamleleri dolaşıyordu. Müdahale ile verilen Amerikan yanlış bilgileri, belgerlerle yayıldı. Kaybedilen Topraklar kadar önemli sayıda insanın öldürülmesi veya kayıplaşmasının da öfkesiyle, protestolar oldu. Amerikan elçisi de bu protestolarda öldürüldü. İkinci hareket sonrasındaki iki gün yaşanmışlık gerçeğini de bilerek konuşalım. Dikaati çeken boyut, Amerika brakın öldürülme durumunu, ufak saldırıdan dahi ayağa kaldırma hamleler yaparken, Kıbrıs elçilik olayına fazla tepki vermedi. Bu hep unuturuldu. Şimdi de bazı gazetecilerimiz yeniden güncel Rum karşıtlık damıtılmasıyla piyasaya sürmektedirler…. Girişte bayramla başladık. Müslümanların önemli ortak bayramlarından olduğunu da belirtik. Fakat, kutsal gün İslam dünyasında olup, “kardeşlik ve bağışlayıclık” inanç nutukları çekilriken de örneğin Sudi uçaklarının Yemenli çocukların olduğu otobüstü bonbalayıp 40 kişinin katledilmesine de bu dünya tıs çıkarmadı! Yemenin işkal edilmesi, kendi halkına her türlü boğazlama yöntemleri kulanılırken, Suriyede cihatcılar kafa keserken, İslam liderleri ülkelerinde inanılmaz otoriterlikle kendinden olmayanı resmen linç ederken de Kurban bayramı da başlamaktadır. Enazından müsşüman devletlerin, kendine dinsel imge koyanların, öteki müslümanı kesmeyeceği bir ateşkes ilan etmeği dahi düşünmüyorlar. Yemen gibi açlığa mahkum edip hastalıklarla boğuşan, Afkanistan gerçeği Pakistan katliyamları, Suriyedeki hala cihatcı gericiliğin uğraşları ve Türkiyede dinseleşme ile ezanlar yükselirken yaşama yansıyan baskı ve gericliklerin devam etmesi, Kurban bayramının inanç veya tatil eksenli kulanımı dışındkaki tüm değerlerin boşaltıldığının da kanıtıdır. Biliyormusunuz: Yemende, piknikten dönen çocukların arabasının bonbalanmasını kim kınadı? Sanmayın kendine İslamcı diyen liderler oldu! Bir Amerikan karikatür sanatcısı! Hani canım bizim Afrika gazetesi dahi yayınladığı için önce linç edilmek istenen, sonra dava açılan sanat biçimi olan karikatür! Bu size öylesi tatil havasında bir şey anlatabiliyormu?
0 notes
Text
Pakistan, Azerbeycan sohbetlerinden – Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Kcb Öncelikle belirtecem ki “Gerek Afrika gazetecilere Ankara savcılığınca gönderilen dava aşma konusu* Akademisyenin gözaltına alınıp dava okunması ve bana gerekçe olarak gönderilen Sağlık bakanlığı yanıtını” önümüzdeki yazılarımda ele alacam. Benim de kaçırarak işlemeyeceğimi sanmayın. Konuların önemi ve yeni anlayışların da yansıtıcısı olan gelişmeleri, kamuoyu karşılığını da bekledikten sonra, daha zengin olgularla yazacağımı anımsatırım. Önümüzdeki yazılarımda mutlaka ama mutlaka bu gelişmeleri ve buradaki karşılığı yorumlamak, benim kaçınılmaz görevin olmaktadır. ******* Gelelim bugünkü makaleme; biraz da konuları yaptığım konuşmalar veya dinlemekle karşılık verme hisime dayanarak değişik gözle bu iki ülkeyi analizleştirecem. Bilirsiniz: bizim ülkemiz artık birçok ülke insanını değişik sınıfsal veya sosyal yönle adamızda yaşatıyor. Bben de onlarla karşılaşınca, elimdeki birikimle dilimizin yetiği oranda sohbetler gerçekleştirmekteğim. Keşkeleştiğim konu, yabancı dilimi zenginleştirip güçlendirmediğim konu olmaktadır. Nitekim, örneğin; Malili birisiyle karşılaştığım Cuma günü, bu insana kendi ülkesi ile bilgiler verdikçe, onunla sıcak bir sohbeti hem de dil zorluğuna rağmen yaptık. Böylesi çok değişik ülke insanıyla, gerek bilgilerle gerek se müzikle oldukça ilişki kurmayı geliştirdim…. Ülkemizde bolca Pakistanlı ve Azeri insanlar da vardır. Hem de tek alanda değil, çalışma alanalrından öğreciliğe, kaçaklıktan yasalığa her konuda bu insan manzaralarına tanıklaşmak kolaydır….. Geçenlerde daha doğrusu birkaç gün önce, yemek için telefon aştık. Bize yemekleri yabancı bir genç getirdi. Onunla ülke kimliği konusunda girişim sohbeti başlatım. Baktım ki Türkçe de azçok biliyor, konuşma da yayılmaya girişti. Arkadaşım ve yanda oturan birkaç kişi bizi izlemeye de başladı… Ben motorla sıcakta gelen gencin Pakistanlı olduğunu anlayınca, Pakistan sohbetine girişmeği uygun gördüm. Ben sormaya başlayınca da Pakistanlı şöylesine sandalyeye ilişip, biraz da sıcaktan kaşma adına hep karşılık verip, arkadaşımın değimi ile merakla beni de süzüyordu….. Ülkenin şehirleri ve bazı müzik türlerinden sonra, ısınan sohbete Hafta içi yapılan Pakistan seçimlerine getirdim. Ümran Hanın kazandığı ve Kriket şanpiyon olma bilgimle konuyu deşmeme, hemen biraz da merakla yanıtı verdi. Hanın “çok iyi bir insan olduğunu, güzel oy aldığını, fakat, Pakistanda sorun çok olduğunu” söyledi… Fırsatı deşerek hapisteki Şerifi de ekledim: Pakistanlı “onun gerici ve çok yolsuzluk yaptığını belirti”. Sohbet geliştikçe özellikle yan masada oturan ve önceden benimle AKP münakaşı yapan yaşlı TC kökenliler kendi aralarında “Buna bak* neler biliyormuş da biz anlamadık” sözleri kulağıma geliyordu…. Sohbet derinleştikce, Pakistandaki özellikle Afkanistan savaşıyla İslamileşme ve oradaki ağır sonuçları da Pakistanlı gençle konuşuyorduk. Genç hem kalkıp patronuna biran önce gitmek stercesine kalkma çabası gösteriyor, sonra dönüp bana yeniden konuşma fırsatı da veriyordu. Ben ona Pakistan yargısı ile orduyu da örneklerle sorunca, fırsatı kaçırmadı! Bizim yargı ve özellikle yüksek yargılarla avukatlar mücadelecidir* Birkaç başkanı yediler* Cuntanın ve İslamcıların gerilemesinde yüksek yargı oldukça rol aldı* Sen de sordun, Şerifi de başkanken yargıladı” dedi. Artık gitmesi gerektiğine bende inanırken, yine de dinleyenlerin de alakalı olan soruyu sordum: “Pakistan nükler silaha sahiptir, değimli” dedim! Pakistanlı gururla motora doğru yönelirken; “Pakistan aoom bonbasına sahiptir* Onun için bizi kimse yıkamaz” dedi. Fazla konuşturtmadan sözümü kestim. Dönüp elimi sıkıp, “abi siz gerçekten çok iyi biliyorsunuz” güldü… Pakistanlı Motorla uzaklaşırken, yan masadaki yaşlı TC Kökenli” Tayip inşalah Türkiyeyi nükler silah sahibi yapıp, dünyaya gereken dersi verir” deyiverdi….. Aklımdan hemen geçirdim: Pakistanlı kendi ülkesini başkasının diliyle duyunca sevindi. Hele ülkesinin nükler ülkesi atom bonbasına sahipken kendisi genç yaşında okumak için K. Kıbrısa geliyor ve fakirlikten tatilde motora binip yemek dağıtarak para kazanmaktadır. Ama, kendi yoksul oluşu ve resmen sömürülerek gürbetlere salan devletinin Nükkler gücüne de övgü duyuyor. İnsan ezikliği ile devlet kutsamasının örneği olarak Pakistanlıda yakaladım. Hele de TC kökenlinin ayni arzuyla Tayipten atom bonba yaparak güç gösterisine girmesini istemesi, bana otoriterlik ve anti demokratikliğin insan üzerindeki destek etkisini göstermesi bakımından da tam bir örneklemdir.****** Ülkemizde bolca Azeri vatandaşı da vardır. Tıpkı Pakisstanlılar gibi her alanda karşımıza çıkma olasılığı vardır. Buna ek olarak Azeri kuramına “ırkçılık, gardaşlık” da damıtarak banbaşka bir eksen koyanlar da vardır. Biliyorsunuz,hala devam eden Biyonik Göz tedavilerim için Türkiyeye gidiyorum. Son gidişin dönüşünde burada çalışan Azerilere rasladık. Birisi ile sohbet yaptım! Kendinin Karabağlı olduğunu söyleyince de önce buradaki durumunu öğrendim: çalışıyordu.. Sonra Karabağı sordum: bana hamasetli ama özlem içeren sözlerle anlatmaya uğraştı! İşi ırksal politikaya sokunca da ben ona “Fakat, Azerbeycan yönetimi daha baştan, Karabağa özerkliği kaldırarak ayağına kurşun sıkmadı mı” deyince, Karabağlı kaçamaklara başladı. Belli ki doğruları değil ezberle konuşma zemini olamıyacağını anlayınca, işi K. Kıbrısa getirdi ki ev alıp aylesini dahi taşıyacağını dahi söyledi. Uçak alanında inip tam arabaya binecekken, yaklaşan bir Azeri bana “Abi, tam doğruları söyledin, Şeşu şehrini kurşun atmadan teslim yaptılar” dedi. Ben de ona öteki geriye kalanı anlatınca kafasını saladı… Dedik ya, bol Azeri yurtaşı adamızda mevcut. Hat ta tanıdıkların Azerilerle evlenmeleri vardır. Ayrıca, ABAS hoca arkadaşıma da iki saatlik Azeri müzik şovuyla da banyo yaptırdım! Bunları sıralarken, sabahları arada bir takıldığım Sami Uslu gazetecinin Kafkasya izlenimlerine de gönderme yapmayı kafama koydum. Sami, SİM yayınlarında ve gazete köşesinde Azerbeycanla alakalı yazı yazdı, laf söyledi. Özellikle de bizim K. Kıbrısa neden uçak uçurmadıkları veya politik yöneticilerimizin oraya gitmediklerini, biraz da “Samileştirerek” vurguladı! İlahi Sami diyecem: Fakat demiyorum. Sadece şu Azerbeycan hikayenin tamamlayıcı yönüne girecem: Azerbeycan K. Kıbrısa uçak gönderse, veya tanıma sinyali verse, hemen Karabağa da öteki taraf ayni tavrı koyunca, işler karışacaktır. Ezerbeycan Karabağı işkal eden Ermenistan “ki buda tartışmalı” varken, böylesi adım atamaz.Unutmadık: Azerbeycan uçak seferi yapacağı açıklamasına Kıbrıs Cumhuriyeti hemen olan Uluslar arası yasakları ve kendinin de Karabağı ziyaret edeceği karşılığı verdi… Yani Samiciğim, senin dediklerini Azerbeycan yapınca, işkal dedikleri Karabağın yeniden Azerileşmesi politiaksıyla çelişmektedir. Fakat, Azerbeycan şunu sağladı: Türkiyeyi rehin alarak Karabağ politikasında kısgaca sokup Ermenistanla iyi ilişki veya normal diplomatik kurallara dayalı tanıma olanağını rehin aldı….. İki ülkeyle sohbetler üzerinden makalemi bitiriyorum. Şu K. Kıbrıs Turunsoluna bakın: Pakistanlı ülkesinin nükler silahla gücünü övüyor, Azerbeycanlılar zengin gaz ve petrol yataklı kaynakları ile zenginlik vurguluyorlar. Sahi; Azerbeycanı konuşanlar, Kıbrıs gazıyla alakalı söyleyeceklri zengin olmayı da öğrensinler! İşte Pakistanlı ve Azeri, hem de geri kalmış, yasadışı K. Kıbrısa geliyor ve burada en ağır işlerde çalışarak emek parası kazanma peşindedir. Yaşam, böylesi çelişkili paradokslarla doludur. Silah sahibi oluşuyla da gurur duydu!
0 notes