Gazeteci Dilek Bozkurt: Kızım Otizmli Diye Sevinen, O Bitti Diyen Çok İnsan Oldu..
Gazeteci Dilek Bozkurt: Kızım Otizmli Diye Sevinen, O Bitti Diyen Çok İnsan Oldu..
Uzun yıllar önce medya sektörüne giren, sektöre radyoculuk ile başlayan Dilek Bozkurt, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra kültür sanat dergilerinde editörlük, redaktör olarak çalışmalar yaparken bir taraftan da eğitimci olarak çalışmış ve çeşitli gazetelerde haber editörlüğü yapmıştır...
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde'ki kadınların yaşadığı zorlukları bizzat yerinde tecrübe etmiş biri olan Bozkurt, deneyimlerini ve tecrübelerini yanına alarak İstanbul'a gelmiştir.
"Hep Öğrenci" felsefesiyle yaşam boyu öğrenmenin peşinden giden Bozkurt; oyunculuk, spikerlik sunuculuk eğitimi, yeni medya ve gazetecilik, iletişim bilimi üzerine aldığı eğitimlerle sevdiği işi yapmaya yönelmiştir.
Başarılı birçok işe imza atan Bozkurt, radyoculuk döneminden bu yana ülke çapında ses getiren önemli röportaj ve haberlere imza atmıştır.
2009 yılında dünyaya gelen kızının otizm tanısı almasıyla birlikte mesleğe ara vermek zorunda kalan Bozkurt; "Bu zor süreçte iyileşmek kolay olmadı, okuyarak ve sığındığım limanım kızımın dünyasında huzur bularak geçtim yolları, çoğu kişi kızım otizmli oldu diye sevindi, önümü kesmek için girişimlerde bulunanlar artık bir şey yapamaz o bitti diye hareket ettiler ama pes etme butonumun olmadığını bilmiyorlardı " dedi.
Gazeteci Dilek Bozkurt: Kızım Otizmli Diye Sevinen, O Bitti Diyen Çok İnsan Oldu..
Medya sektöründeki kariyerini bir dönem rafa kaldırmak zorunda olan Gazeteci Bozkurt, o dönemlerde kızına daha iyi bir anne olabilmek için üniversitelerin ilgili bölümlerini okuyup "Çocuk Gelişimi" diplomasını almış ve akabinde anaokullarının kızını okullarına kabul etmemesi sebebiyle anaokulu devir almış ve işletmeciliğini yapmıştır.
Bu süreçte yine aynı zamanda uzaktan öğretimle eğitim hayatını yine sürdüren Bozkurt yeni diplomalar ve sertifikalarla deneyimlerini bilgiyle birleştirmiştir. İstanbul Üniversitesi Aile Danışmanlığı sertifika programına da katılan Bozkurt, programı başarıyla bitirmiş ve sertifikayı almaya hak kazanmıştır.
Felsefeye, sosyolojiye, psikolojiye, edebiyata ilgi duyan Bozkurt bu alanda çok okuma yapmakla birlikte medya sektörü ile bağını hiç koparmayarak, yerel ve ulusal yayın organlarında köşe yazarlığı yaparak tecrübelerini kamuoyu ile "ÖZGÜR RUH" adlı köşesinde paylaşmıştır.
Şimdilerde Beylikdüzü Otizmle Mücadele Derneği'nin Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten Bozkurt; özel gereksinimli çocuklar için ilgili projelerde yer alıyor, özel gereksinimli bireylerin haklarından bahsederek, hak savunucusu ve aynı zamanda bir aktivist olarak toplumsal farkındalık oluşturarak bu alanda çalışmalar sürdürmektedir.
Zeynep Odabaşoğlu 7. Ödülümü Çocuklarım, Ailem Ve Tüm Kadınlar Adına Aldım
İs hayatında aldığı içerik editörlüğü, halkla ilişkiler, ikna teknikleri, reklamcılık, tasarım, proje yönetimi, iletişim danışmanlığı gibi eğitimleri harmanlayarak; gazeteciliğin amentüsü profesyonel kodları çelişkiye düşürmeyecek nitelikte konsept haberler, özel röportajlar, görsel yönetmenlik bilginin doğruluğundan ve objektifliğinden ödün vermeden çalışmalar yaparak mesleğini devam ettiren Bozkurt; " Bağımsız Özgür Medya Kuruluşu olan Bunehaber Gazetesi 'ni kurmuştur.
Kendi medya ajansını kuran Bozkurt, bir yıldır kendi medya ajansı olan Diden Medya'dan çalışmalarını devam ettirmektedir.
"Diden Medya" nın isminin nereden geldiğinin çok sorulduğunu, anlamının ne olduğunun çok dile getirildiğini ifade eden Bozkurt; " Kızımla adımın birleşimi Diden. Bu mücadeleye hayat veren o olduğu için ajansın adının başka olması düşünülemezdi" diyor.
Read the full article
Otizmli çocukları tırmanış sporu ile tanıştırdılar
SUBÜ Dağcılık ve Doğa Sporları Topluluğu öğrencileri, düzenledikleri etkinlikle otizmli çocukları tırmanış sporu ile tanıştırdılar.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Dağcılık ve Doğa Sporları Topluluğu, Kariyer Planlama ve İnsan Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Otizm Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin katkılarıyla otizmli çocuklara yönelik olarak…
Otizmli Şevker Bakımevinde Hayatını Kaybetti
#otizm
İstanbul Sultanbeyli’de özel bir engelli bakım merkezinde kalan 31 yaşındaki otizmli Oğuz Sercan Şevker, nefessiz kalarak hayatını kaybetti. Ailesi, katı gıdalar verilmemesi gereken çocuklarına elma yedirildiğini söyleyerek kurumla ilgili ihmal iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde 7 yıldır özel bir bakımevinde kalan otizmli 31 yaşındaki Oğuz Sercan Şevker’in…
Neurospicy (nöroçeşitli) bir birey miyim bilmiyorum. Pek sanmıyorum ve buna yönelik bir değerlendirmeye de hiç tabi tutulmadım. Ruh sağlığı konuları son y��llarda popüler oldukça -ve belki de konuşulması daha az tabu hale geldikçe- bu konuda içerik üreten alan profesyonelleri ve nöroçeşitli bireyler çok arttı. Bununla birlikte “otizmli biri olarak on alışkanlığım!” “dikkat eksikliğim olduğunu gösteren beş ipucu!” tadında videolar çok gördüm ve bunların arasında benim de kendimi bulduğum yerler elbet oldu.
Size şimdi bana “oha bu ben??” dedirten bir durum anlatacağım. Çok yakın zamana kadar insanlar bana bir derdini anlattığında ben de cevaben kendimden örnek verirdim. Bir dert yarıştırması olarak algılamayın kesinlikle, hemen örneklendireyim: diyelim arkadaşım bir sınava gireceğini ve buna sebep uykularının kaçtığını, inanılmaz stres olduğunu söyledi. Anlattığı durum benim de deneyimlediğim bir şeyse benim buna cevaben bağ kurma maksatlı söylediğim şey şu minvalde olurdu “ben de çok stres yaparım sınavlardan önce, anlıyorum. Hatta bilmemne sınavımdan önce o kadar gerilmiştim ki ağlama krizine girmiştim. Ben şöyle şöyle başa çıkmıştım, belki sen de denemek istersin?”
Buraya kadar tamam mıyız? İzlediğim birden fazla içerikte bu tarz bir tepkiyi nörotipik insanların vermediğini söylüyorlardı. Hatta öyle ki nörotipik bir bireye böyle bir cevap vermek onun kafasında “e arkadaş ben burada derdimi anlatıyorum, benden konuşuyorduk bak yine mevzuyu kendine çevirdi!” düşüncesi uyandırıyormuş. Halbuki benim için muhteşem bir “bak ben seni anlıyorum” deme biçimi. Elbet rastgele internet içeriklerinden teşhis moduna girmeyeceğim ama bu eğilimimin yüzüme vurulduğu bir anımı anlatayım: yüksek lisansa ilk başladığımda sınıfımdakilerle arkadaşlık etmek için elimden geleni yapıyordum. Bütün sosyal kaygılarımı bir tarafa itip ders çıkışı hemen yurduma koşmuyor, biraz geride kalıp insanları kahveye davet ediyordum. Ders aralarında, okul koridorlarında sohbet ettiğim iki kız vardı ve muhabbetimiz pek bundan öteye gitmemişti. Bir gün yine ikisi yanımda sohbet ederken ben de konuşmaya dahil olmak maksatlı konuyu sordum, kızlardan biri “şöyle şöyle bir durum yaşadım da” diye anlattı. Bense cevaben “aa ben de!” dememe kalmadan kız sözümü kesip alaycı bir tonla “geliyor yine bir anektod!” dedi. Şok olmuştum. “Yok yani anlıyorum durumunu demek istedim” gibi bir şeyler geveleyip ilk fırsatta ayrılmıştım yanlarından.
Bir durumu ifşa etmek istiyorum. Çocuklarınız (veya torunlarınız) okulda özel gereksinimli çocuklarla oynamayı öğrenmiyorsa, belki de bu gece 10 dakikanızı onlara anlatarak geçirmelisiniz. Çünkü şu an bu çocuklarla yaşamasalar da okulda mutlaka hayatlarında bulacaklar. Otizmli bir çocuğun okul gezisine çıkmasının ve Down Sendromlu bir çocuğun ayak uyduramadığı için dans dersinden atılmasıyla ilgili son olaylar ışığında paylaşma gereği duyuyorum. Kimsenin doğum günü partilerine davet etmediği erkekler ve kızlar vardır. Bir takımın parçası olmak isteyen ama seçilmeyen özel çocuklar var çünkü kazanmak bu çocukları dahil etmekten daha önemli. Özel ihtiyaçları olan çocuklar garip değildir, sadece herkesin istediği şeyi isterler: kabul edilmek!
Bir soru sorabilir miyim? Tüm özel çocuklar için bu gönderiyi KOPYALAYIP duvarlarına YAPIŞTIRMAK isteyen var mı?
Lütfen çocuklarınıza bu güzel çocuklara karşı nazik olmayı öğretin!
Benim Otizmli bebelerim(öğrencilerim)var ya artık birbirleriyle oyun kurmaya,iletişimlerini güçlendirmeye başladılar. O çekingen ürkek halleri yok sene başındaki. Gördükçe mutlu oluyorum sizinle de paylaşmak istedim bu mutluluğu🥰🥰🥰🥰
2-ağır otizmli bir çocuk huysuzlaştı, yanıma geldi bana vuracak sandım korktum sonra yere oturdu ve kalkmadı, seans başlamadan bitti. (eşarp, şal hassasiyeti varmış annesininkini de tutup çekip açıyormuş, öyle bir şey yaşanmadı elh)
3-hocanın işi olduğu için öğrenciyi seansa erken almış, başka seansa geç dedi.
4-hoca stajyer istemiyorum, öğrencilerim rahatsız oluyor dedi. (acının tatlı tebessümü)
6 yil once orta sondayken tanimistim seni nej, tam bi otizmli asosyal sosyal anksiyeteli octum kimseyle konusmuyor giyime kusamima onem vermiyodum yemin ederim gozlerimi actin seninle buyudum ve tam bi citir oldum