#oda arkadaşı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Eskişehir’de Ev Arkadaşı ve Kiralık Oda Rehberi
Eskişehir’de Ev Arkadaşı ve Kiralık Oda Rehberi
1. Genel Tanıtım ve Atmosfer
Eskişehir, öğrenci dostu yapısıyla Türkiye’nin en yaşanabilir şehirlerinden biri olarak kabul edilir. Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin burada bulunması nedeniyle yoğun bir öğrenci nüfusuna sahiptir. Şehir, uygun maliyetli yaşam koşulları, modern ulaşım ağı ve sosyal yaşam imkanları ile dikkat çeker.
Porsuk Çayı boyunca uzanan yürüyüş yolları, kafeler ve parklar sayesinde Eskişehir, hem hareketli hem de huzurlu bir yaşam sunar. Ulaşımın kolaylığı ve sosyal hayatın canlılığı nedeniyle genç profesyoneller ve öğrenciler için ideal bir şehirdir.
2. Ulaşım Olanakları
Eskişehir’de şehir içi ulaşım oldukça gelişmiştir ve birçok noktaya toplu taşıma ile kolayca ulaşılabilir.
Tramvay: Şehir içi ulaşımda en çok tercih edilen araçtır. Üniversitelere, çarşıya ve sanayi bölgelerine ulaşımı kolaylaştırır.
Otobüs ve Minibüs: Şehrin farklı bölgelerine ulaşımı sağlayan geniş bir otobüs ve minibüs ağı bulunmaktadır.
Bisiklet Kullanımı: Eskişehir, bisiklet dostu yollarıyla bilinmektedir ve birçok noktada bisiklet kiralama seçenekleri mevcuttur.
Yüksek Hızlı Tren (YHT): Eskişehir’den İstanbul, Ankara ve Konya gibi büyük şehirlere hızlı tren seferleri düzenlenmektedir.
Bu ulaşım avantajları, Eskişehir’de kiralık oda ve ev arkadaşı arayanlar için büyük bir kolaylık sağlamaktadır.
3. Kira Fiyatları ve Konaklama Seçenekleri
Eskişehir, büyük şehirlere kıyasla daha uygun kira fiyatları sunan bir şehirdir. Ancak üniversitelere yakın bölgelerde kiralar dönemsel olarak artış gösterebilir.
Devamını oku: Eskişehir’de Ev Arkadaşı ve Kiralık Oda Rehberi
İstanbul’da Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
Ankara’da Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
İzmir'de Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
Bursa'da Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
0 notes
Text
Ne kadar çok seviliyorsunuz siz ya ben nerede hata yaptım?
#oda arkadaşımın doğum günü var farklı şehirde okuyan arkadaşı şimdiden hediye yollamış#hiç hayatımda böyle bir şwy yaşamadım ya#çok özendim valla#ne oldu da bizim böyle arkadaşımız olmadı acaba#nerede hata yaptım
10 notes
·
View notes
Text


Çay sohbeti, en sevdiğimmm...
3 notes
·
View notes
Text
Kabuklu Double Dutch! (Ahmet 18 Y., Rotterdam / Hollanda)
Merhaba arkadaşlar, ismim Ahmet. Şu anda 18 yaşındayım, doğduğumdan beri Hollanda'da yaşıyorum. Türkçem çok iyi değil, olur da yazım yanlışı yaparsam kusura bakmayın. Bir de hikayenin başında sanki zorlama gibi duruyor olsa da ben hayatımdan çok memnunum ve iyi ki size anlatacaklarımı yaşamışım.
Hikayem 2 sene önce başladı. Okulun futbol takımındayım. Buradaki okullarda herkes çok rahat, özellikle soyunma odalarında çıplak şekilde dolaşıp duşa giriyorlar. Yani neredeyse bütün takım arkadaşlarımın yaraklarını görmüşümdür. Çoğu da sünnetsiz kabuklu yaraklar. Ben kendimi bildim bileli kızlara açılamıyordum. Zaten yabancı olduğum için de biraz dışlanıyordum. Bir de Hollandalı erkekler de çok yakışıklı olunca ben kızlar tarafından direkt eleniyordum. Tabii bu hemen beni erkeklerden deli gibi hoşlanan biri yapmıyordu, yani erkeklere merakım vardı ama cesaretim yoktu.
Ama gel gelelim bu LGBT olayı bizim burada özellikle de okulda çok fazlaydı. Hatta okuldaki kızların arasında lezbiyenlik çok yaygındı. Gerçi bu kızların çoğu için bir tür geçiş dönemi, merak dönemi desek daha doğru olur. Bizim okulun yönetimi muhafazakar idi, gay ve lezbiyen ilişkileri ne kadar engellemeye kalksa da, aileler şaşırtıcı derecede çocuklarına destek çıkıyordu. Okuldaki gay erkeklerin geneli pasifti, zaten çoğu giyiminden ve kız gibi tavırlarından belli ediyordu kendini. Ama aktif gay çok azdı, yani bilinen. Kimse kolay kolay aktif gay olduğunu belli etmezdi.
Okulda bildiğim bir aktif de benim takımımda olan Albert idi. Herkes onun gay ve aktif olduğunu biliyordu. Okuldaki bütün pasifleri siktiği dilden dile konuşulurdu. Hatta soyunma odasında bile açık açık konuşurdu. En yakın arkadaşı (tam bir piç olan) Klaus ile sürekli bu konuda birbirleriyle şakalaşırdı. Bu nedenle birçok kişi Klaus'un gizli gay olduğunu düşünürdü. Klaus benimle de çok alay ederdi, çünkü herkes duş almaya çıplak giderken, ben donumla gidip duşun altında soyunup öyle duş alırdım.
Bu yüzden Klaus sürekli Albert'e, "Bak Ahmet'in götü tam senlik, kimseye göstermiyor!" diye takılırdı. Hiçbir kızla ilişkim olmamıştı ve bu herkes tarafından bilinen birşeydi. Bu da okulda benim gizli gay olduğum düşüncesi yaratıyordu. Gay değildim, ama hem Albert'in Klaus'la konuşmaları, hem antrenmanlardan sonra bir oda dolusu yarak görmek, yani ister istemez bende merak uyandırıyordu, hele ki gay olmanın gayet doğal karşılandığı bir dönemde ve ortamda.
Ayrıca Albert çok kaslı ve yarağı çok sexy biriydi. Kendime kabul ettiremesem de ondan hoşlanıyordum. Birçok kez rüyalarımda Albert'in yarağını emdiğimi görmüş ve rüyalanıp kamyon devirmiştim. Yani merakımın git gide beni kontrolden çıkarması an meselesiydi... <
Ve nihayet olan olmuştu. Klaus piçi benimle dalga geçmeyi iyice abartıp, duş alırken benim kabinime girip yarağını götüme sürterek, "Albert bak, senden önce ben sikiyorum ibneyi!" diye gülmeye başladı. Tabii ben şoku atlatana kadar beni tutup duştan çıkarttı ve herkesin gözü önünde belimden tutup sikiyormuş gibi hoplatmaya başladı. Bütün herkes gülüyordu bu duruma. Ben kurtulup onu iterek kaçtım. İlk işim okul müdürüne gidip olayı anlatmak oldu. Okul müdürü aşırı muhafazakar olduğu için de kıyamet koptu. Ben olayların bu kadar büyüyeceğini düşünmemiştim. Klaus'a ceza verdiler, hem takımdan hemde okuldan uzun süreli uzaklaştırıldı. Ailemin olanlardan haberi olmasın diye de okul müdürüne çok yalvardım.
Aradan iki gün geçti, pazar günüydü, evde oturmuş TV izlerden Albert'ten mesaj geldi. "Hani neredesin, antrenman başlayacak, koç seni soruyor?" diye. Meğer antrenman varmış ben unutmuşum diye düşünüp hemen okula gittim. Spor salonuna girdiğimde kimse yoktu. Acaba geç mi kaldım diye düşünerek soyunma odasına girmemle Klaus'un üstüme atlaması bir oldu. Bağırmaya başladığım anda, "İstediğin kadar bağır, okulda bizden başka kimse yok!" dedi. Albert de gidip kapıyı kapattı ve kilitledi.
Elini ısırdım ve onu iterek, "Ne yapıyorsunuz, delirdiniz mi?" diye onlara bağırdım. Klaus kolumdan sertçe tutup, "Yanına mı kalacak sandın ibne? Seni burada sikeceğim, sonra da videosunu hem internete koyup hem de babana göndereceğim!" diyerek eşofmanımı aşağı indirdi. "Dur, yapma!" diye yalvarmaya başladım. Klaus, Albert'e, "Tut şu ibneyi kollarından!" dedi ve beni yere sırt üstü yatırdılar. Zaten yarısı inmiş olan eşofmanımı ve ayakkabılarımı da çıkarttılar. Ben birşey yapamıyor, sadece yalvarıyor ve ağlıyordum.
Klaus yarağını çıkarıp benim üzerime geldi ve "Aç ağzını ibne!" diye bağırdı. Tabi ben açmıyorum, ama o yarağın yüzüme ve dudaklarıma değmesi bile yetmişti bana. Meğer yarağa ne kadar da çok meraklı olduğumu o an anladım. Bir iki zorlamadan sonra hafiften ağzımı açtım ve kendimi kasmayı bıraktım. Albert bu duruma aşırı şaşırmıştı. Klaus ise sanki bir zafer kazanmışcasına sırıtıp ağzıma yarağını sokmaya çalışıyordu. Klaus, Albert'e, "Çıkar telefonunu, çek bu anları!" dedi. Ben hemen, "Hayır, ne olur çekmeyin! Ne isterseniz yaparım, ama çekmeyin!" diye yalvardım, ama dinleyen kim!
Albert Klaus'un baskısıyla istemeye istemeye çıkardı telefonunu ve video çekmeye başladı. Klaus, Albert'e, "Sakın beni çekme, sadece onun yüzünü çek!" dedi. Ben az önce isteyerek açtığım ağzımı hiç açmıyordum artık. O da yarağını yüzüme sürtüyor, taşaklarını dudaklarıma koyuyordu. İçimden o taşakları emmek geliyordu, ama kamera açıktı. O an kendime inanamıyordum, bir anda bu kadar istekli olmam sanki yılların birikimi bir anda çıkı vermişti.
Neyse ki Albert biraz akıllıydı ve "Bu kayıt bizim başımızı belaya sokar, yeter bu kadar!" deyip kapattı telefonu. Klaus yarağını yüzüme doğru değdirip, Albert'e, "Ver bakayım!" diyerek telefonu istedi. Videoya baktı, "Bu yeter, güzel olmuş, birde onu domaltıp sikerken çekersin!" diyerek geri verdi telefonu. Sırıtırken yarağıyla yüzümü dövüyordu. Ben kaçışımın olmadığını anladığımdan, bari kendi istediğimle götümü vereyim, merakım da gider, zevk de alırım diye düşünüp, "Videoyu silin, bana ne yaparsanız yapın razıyım!" dedim.
Klaus, "Ooo bak sen ibneye! Videoyu silmemizi istiyorsan önce biz ne dersek yapacaksın, sonrasına bakarız!" diyerek ayağa kalktı. Sonra da, "Önümde diz çök ve yarağımı yala!" dedi. Ben de göz yaşlarımı silip toparlandım. Ve dediği gibi diz çöküp yarağını elime aldım ve okşamaya başladım. Sonra da ağzıma alıp yalamaya başladım. Aşırı zevk almaya başlayınca kendimi kaybedip iyice öperek emmeye başladım. O yüzüme değen taşaklarını şimdi zevkle emiyordum ve Klaus da aşırı zevk alıyordu. Albert ise iyice çılgına dönmüş gibiydi ve hemen o da kabuklu yarağını çıkartıp yanıma geldi. Şimdi iki yarakla karşı karşıyaydım.
Ama dizlerim çok ağırmıştı. Bunu söyleyince, Klaus, "Bekle!" diyerek dolabından havlu almak için içeri tarafa yöneldi. O sıra Albert tamamen soyunmaya başlayınca ben de ayağa kalkıp üstümdeki tişörtü ve altımdaki donu çıkarttım. Albert benim götümü avuçlamaya, boynumu öpmeye başlayınca bende film koptu. Hem heyecandan titriyor, hemde deli gibi sikilmek istiyordum.
Albert arkama geçti ve yarağını götüme sürtmeye başladı. Sonra, "Domal!" diyerek beni belimden tutarak yere çömeltti. Tabii daha önce hiç sikişmediğimden, yani ne bir kız siktim nede daha önce sikildim, o yüzden doğru dürüst domalmayı bile bilmiyordum. (Şimdi beni görseniz en kral orospudan daha iyi domalıyorum!). Albert belimden iterek iyice domalttı beni, götüme bir tokat attı ve ben de ilk çığlığımı bastım.
Havlu getiren Klaus beni yerde domalmış, Albert'i de götümü okşarken görünce, Albert'e, "Ben ne dedim sana, biliyordum bunun pasif olduğunu!" dedi. Ben, "Hayır değildim, ilkim siz olacaksınız!" dedim. Klaus'un çok hoşuna gitmişti bu, Albert'e, "Onu ilk ben sikeceğim, onu bozan kişi ben olacağım!" dedi. Sonradan öğrendim ki, Klaus gizli aktifmiş. Getirdiği havluyu katlayarak yere koydu ve beni tutarak oraya çömeltti. İkisi birden yarağını yüzüme getirdi. Beni de gülme tuttu tabii, bundan 10-15 dakika önce ağlayan ben, şimdi heyecandan gülüyordum!
Hemen Albert'in kabuklu sikini elime aldım, okşarken Klaus diğer elimi de kendi sikine götürdü. Şimdi iki yarağı da sıvazlıyordum. Sonra her ikisini de sırayla emmeye başladım, bir Klaus'un, bir Albert'in sikini yalıyordum. Kendime inanamıyor, sürekli sırıtıyordum. Aynı anda benim sikim de dimdik olmuştu ve arada kendi sikimi de sıvazlıyordum. Klaus, "Ağzına da al!" deyince ben hiç almadığımdan ilk başta acemice ağzımı açıp sadece baş kısmını aldım. O tabii anladı ve "Tam aç ağzını, dişlerini saklayarak!" dedi. Dediğini yaptım ve kafamı oynatarak artık ağzıma da almaya başladım. Sonra aynısını Alberte de yaptım...
Klaus, "Hadi çabuk olalım, biri gelmeden şu ibneyi sikelim!" deyince, ben, "Madem yapacağız, doğru dürüst yatakta yapalım!" dedim. Klaus, "Yatağı nerede bulacağız şimdi, sonra seni Albert'in evinde yine sikeriz, şimdi domal hadi!" dedi. Ben de hemen domaldım. Hazırlıklı gelmişlerdi, Albert sırt çantasından kayganlaştırıcı jel çıkartıp parmaklarıyla deliğime yedirmeye başladı. Sonra belimden bastırıp, götümü iyice dışarı çıkarttı, deliğimle oynamaya başladı. Heyecandan tir tir titriyordum. Sonra çantadan göt alıştırıcı dildo çıkartarak götüme sokmaya başladı. Daha o dildonun ucu girerken bile acıtınca ben o kalın kocaman yarakları nasıl alacağım diye kara kara düşünmeye başladım.
Göt alıştırıcı dildoyu tamamen sokup, "Bu burada biraz kalsın!" diyerek yerdeki havluyu yere tamamen serdi. Deliğimde duran ve acı veren o aletle beni uzandırdı ve yanıma uzanıp bana sarılarak beni öpmeye başladı. Bir anda dudaklarıma yapışınca hayatımda ilk kez biriyle öpüşmeye başladım ve bu bir erkekti. Çok acemiydim tabii, ama dudaklarımı emerek öpüyordu Albert. Klaus ta hemen başka havlular getirip yere serdi ve arkama geçti, ensemi boynumu öpmeye başladı. Şimdi ikisinin arasında kalmıştım ve iki erkek tarafından öpülüyordum.
Yer hiç rahat değildi, ama öpüşürken çıkan türürük sesleri, derin derin yüksek sesle aldığımız nefesler falan acaip zevk veriyordu, zaten herkesin eli bir yerlerde sarmaş dolaştık. Bacaklarımı açarak Albert'in kollarındaydım, arkamda Klaus, offf, o an aşırı mutluydum. Götümdeki dildoyu bile unutmuştum, ama Klaus dildoyla götümü sikmeye başlayınca tekrar hissettim. Dildoyla git gel yaparak iyice deliğimi alıştırdı.
Sonra Klaus beni domaltıp dildoyu çıkarttı ve çantadan çıkardığı kondomlardan birini taktı. Kayganlaştırıcıdan iyice yarağına sürerek yarağının kafasını deliğime soktu. Derin bir, "Oohhhh!" çektim, ilkim o olacaktı. Ven daha kafasına alışmadan daha da ilerletip zorlaya zorlaya yarısını sokunca benim nefesim kesilmişti!
Bağırasım geliyor ama bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Git gel yapa yapa, alıştıra alıştıra götümü sikmeye başladı. Albert ise yanımızda durmuş sadece izliyordu. Bir an bakışıp gülüşmeye başladık, ama Klaus birden kökleyince ben yere yapıştım. Ama yarağı halen içimdeydi, o da benim üstüme yapışmıştı. Üstümde kalarak beni altına almış ve götümü sikmeye devam ediyordu. Kollarımı da avuçlamıştı ve beni altında kafes etmişti. Ben artık acıyla inlemeye başlamıştım.
Sonra 'Şak, şak, şak!' hızlı hızlı beni sikmeye başladı. Aman Tanrım, bu nasıl birşeydi, hem zevk hem acı ikisini birlikte yaşıyordum. Artık resmen Klaus'un karısı olmuştum ve onun altında inleyerek sikiliyordum. Birkaç dakika sonra Albert ona, "Hadi bozdun onu, sıra bende!" dedi, sikine kondom talmış bekliyordu. Ama Klaus durmuyor, pompalamaya devam ediyordu. Ben de dursun istemiyordum artık. Klaus, "Az kaldı boşalacağım!" diyerek 2-3 dakika daha beni sikti içimdeyken kondoma boşaldı. Sonra kalktı üzerimden, tabii içimden çıkar çıkmaz götümün içine sanki buz gibi hava girmişti.
Ben nefes nefese yerde uzanırken Albert beni sırt üstü çevirip bacaklarımı kaldırıp omzuna alarak deliğime girdi ve Klaus'tan beter seri şekilde sikmeye başladı. Öyle bir inliyordum ki anlatamam, gözlerimden yaş geliyordu artık. Çok rahat bir pozisyon değildi, yer çok sert olduğundan pozisyon değiştirmesini istedim. Bu sefer o yere uzanıp beni kucağına aldı. Yarağım onun göbeğine değer değmez boşaldım. Ama hiç umursamadı bile, beni iyice sarıp yarağını götüme soktu. Ben de kendimi onun boynuna atmış onun boynunu emerek sikilmeye devam ettim...
Yanda ayakta Klaus bizi izliyordu. Albert boşalacak gibi olunca, bana, "Dur sana bir ilki daha yaşatalım!" diyerek içimden çıkıp beni kucağından indirdi. Kondomu çıkartıp yüzüme doğru, ağzımın içine doğru boşalmaya başladı. Ama ne boşalma, yüzüm gözüm ağzımın içi heryer döl ile dolmuştu. Birazını yutmak zorunda kaldım tabii. Ama aldığım zevk falan herşey mükemmel olunca döl yutma hiç rahatsız etmemişti beni.
Herkes aşırı mutluydu. Ben havluyla yüzümdeki dölleri temizlerken, "Bir dahaki serefe düzgünce yatakta yapalım, her yerim ağrıdı!" deyince gülmeye başladılar. Klaus'un bana olan kızgınlığı az da olsa gitmişti, "Hadi kimse gelmeden gidelim!" dedi. Albert te, "Korkma, gelen olsa bile kapı kilitli, bunu tek postada bırakmayalım!" dedi ve başımdam tutup yarağına yöneltti. O başında halen döl kalmış yarağını tekrar ağzıma aldım.
Klaus ta hemen kondom takıp arkama geçti, beni domaltıp yarı kalkık sikini götüme yerleştirip yavaş yavaş git gel yaparak sikmeye başladı beni. Ağzımda Albert'in yarağı, götümde Klaus'un yarağı, ufff, nasıl zevk alıyordum anlatamam...
Sonra yer değiştirdirdiler. Ama albert bu sefer kondomsuz götüme girdi, inanın aradaki farkı hissedebiliyordum. Ben de Klaus'un kondomunu çıkartıp sikini öyle ağzıma aldım, o plastik tadı yerine yarak tadı almak istiyordum. Bir süre sonra Klaus kasılmaya başlayınca boşalacağını anladım, kafamı çekecektim ama boşalmaya başlayınca artık hepsini yuttum. Arkamda Albert iyice hızlanıp beni inleterek sikmeye devam edip sonunda götümün içine akıtarak beni döllemiş oldu. Götümün içine akan o döller aşırı azdırıcıydı...
Sonra toparlanıp birlikte duş aldık, duştayken üçümüz deli gibi öpüşüp yiyiştik. Kurulanıp giyinip spor salonundan çıktık. Albert'e, "Hadi o videoyu sil, yoksa ailem beni öldürür!" diyerek ikna ettim ve sildirdim. Eve varmaya yakın götümdeki ağrıyı hissetmeye başladım. Akşam daha da artınca ağrı kesici içtim. Tuvalete girerken de zorlandım, ama sabah herşey normaldi.
Sonraki gün gerçekten antrenman vardı. Klaus cezalı olduğundan yoktu tabii, ama Albert ile soyunma odasındaki bakışmalarımız fenaydı. Hatta ben artık her yarağa büyük bir zevkle bakıyordum. Hele biri vardı ki, yarağı aynı pørnølardakiler gibiydi. Keşke aktif olsaydı diye düşünürken Albert yanıma yaklaşınca kalbim güm güm atmaya başladı. Sonra milletin içinde elimden tutup, "Hadi birlikte duşa girelim aşkım!" dedi. Tabi herkesin içinde bunu söyleyince millet, "Oooo!" çekti. Fena utanmıştım, millet anladı durumu yani.
Sonra Albert bana, "Merak etme, takımdaki herkes biliyor zaten herşeyi!" dedi ve diğerlerine, "Sır kalacak değil mi arkadaşlar!" dedi. Ben yine de çok sinirlenmiştim ve utanmıştım. Albert, "Naz yapma, dün kucağımda inliyordun!" deyip beni çekerek dudaklarıma yapışınca millet ıslık falan çalmaya başladı. Olay artık Albert'in şovuna dönmüştü. Meğer bunu yapmasını Klaus istemiş ondan, bir tür intikam olayı yani! Neyse, olan olmuştu. Ben de oradakilere, "Kimse birşey bilmeyecek!" diye uyardım, yoksa ailemin ne kadar sıkıntı yaratacağından falan bahsettim. Herkes söz verdi. Yine de tedirgindim tabii, çünkü herşeyin gizli olmasını istiyordum.
Albert, "Hadi bebeğim duşumuzu alalım, sonra okul çıkışında bana gideriz, özlemişsindir beni!" dedi. Takımdakiler artık gayet normal davranıyordu. Bir de Albert'in bana bebeğim falan demesi çok hoşuma gitmişti. Birlikte duşa girdik ve ayakta öpüşmeye başladık. Yan tarafta millet duş alırken ben erkeğimle öpüşüyordum.
Okul çıkışı direkt Albert'in evinin yolunu tuttuk. Okula çok uzak değildi, giriş katında bir dairede oturuyorlardı. Girer girmez salonda küçük erkek kardeşini gördüm, TV izliyordu. Zaten küçük bir ev, benim kardeşinden rahatsız olduğumu görünce, Aşbert, "Merak etme o alışık!" dedi. Kim bilir kaç kişiyi eve atmıştı böyle.
Odasına geçer geçmez beni tuttuğu gibi yatağa atıp üstüme çıktı ve yine öpüşmeye başladık. Montları bile çıkarmamıştık daha. İkimiz de o kadar yanıyorduk yani. Birkaç dakika öpüştükten sonra soyunmaya başladık. Soyunduktan sonra ben hemen yere çömelip onun kabuklu sikini okşayıp yalamaya başladım. Düşünsenize daha dün ilk kez yarak yalamış olan ben, şimdi büyük zevkle yarak emiyor, ağzıma alıyordum. Benim bu kadar azgın ve iştahlı olmam onu halen şaşırtıyordu. Ben ona sakso çekerken onun da başımdan tutup saçlarımı okşaması beni bitiriyordu..
Çok geçmeden beni yatağa yüz üstü uzandırıp üstüme geçerek deliğimi zorlaya zorlaya yarağını sokup sikmeye başladı. Altında zevkten eriyordum resmen. Ailesi gelene kadar 2 posta sikti beni. Birinde götüme, birinde ağzıma akıttı döllerini...
Aradan 5 ay geçti ve Klaus'un okuldan uzaklaştırma cezası bitti. Zaten okulda gelip özür diledi, ben de kabul ettim, nede olsa ilk kocam yani :)) Şuan ikisine de karılık yapmaya devam ediyorum. Hatta onları çıldırtmak için soyunma odasında artık çıplak dolaşıyorum. Tüm takım da durumu biliyor, ama kimseye birşey demiyor, en azından şimdilik.
Keşke benim de ailem beni böyle kabul etse, onlara gerçekleri söyleyebilseydim. Gerçi ozaman da gece gündüz yarak üstünden kalkmazdım :))
[Ahmet]
61 notes
·
View notes
Text
Nişanlımı Erasmusta Aldattım! (Aleyna 23 Y., İzmir)
Herkese selam. İsmim Aleyna, 23 yaşında üniversite öğrencisiyim. 4 yıldır Hakan isimli bir çocukla çıkıyordum. Ciddi düşündüğümüz için de nişanlandık ve bekaretimi Hakan'a verdim. Ama ilişkimizin ikinci yılında kendisini aldatmış bulunmaktayım. Şöyle ki, o zamanlar ikimiz de üniversite 2. sınıftayken Erasmus için başvuru yapmıştık. Ben Erasmusa gitmeyi çok istiyordum, Hakan ise benim ısrarlarım sonucu kabul etmişti. Neyse sonuçlar açıklanmış ve bana Polonya, ona Çekya gelmişti. İkimiz aynı yere gidemiyorduk. Bu durum sonrası çok üzülmüştüm ve bunu fark eden Hakan da, "Sen git çok istiyorsan!" dedi. Ben de, "Bir dönem ayrı kalacağız ama!" deyince, "Olsun, insanın hayatında kaç kez yurt dışında yaşama fırsatı gelir ki, sen git, eğlen, ben sana ve aşkımıza güveniyorum!" dedi. Ben de ona sarılıp teşekkür ettim.
Başvuru sonrası okul onayı, vize süreçleri gibi şeyleri tamamladım ve güz dönemi için Polonya'nın başkenti Varşova'ya gitmek için hazırdım. Hakan'la havalimanında vedalaşıp, uçakla Varşova'ya vardım. Havalimanında beni okuldan gönderdikleri bir mentör karşıladı ve kalacağım yurda beni yerleştirdi. Yurtların erkek-kız karışık olduğunu biliyordum, ama aynı koridorda, hatta yanyana odalarda kalacağımızı tahmin etmiyordum. Neyse ki oda arkadaşım kız idi. İlk haftam okula belge teslimi, şehiri biraz gezme ve yeni arkadaşlar edinmeyle geçmişti. Haftasonu gelip çatmıştı. Cumartesiydi ve herkes diskotek tarzı gece klüplerine gitmek için hazırlanıyordu. Yurtta tanıştığım, adı Ece olan kız da beni davet etti. Önceleri yok mok dediysem de, "Çok eğleneceğiz, Türkiye'deki klüplerden farklı, ortam çok iyi!" diyerek beni ikna etmişti. Ayrı da olsak, Hakan'la hergün telefonla görüşüyorduk. Hakan'ı aradım, "Ben yatıyorum!" diyerek yalan söyledim. Ece ve birkaç arkadaşıyla bir klübe gittik.
İçeri girer girmez gerçekten farklı bir yer olduğu belliydi. Ortada kocaman bir pist ve herkes disko müziği eşliğinde çift olarak dans ediyordu. Şöyle anlatayım, ortada kızlar tek dans ederken, erkekler ellerini uzatarak dans teklifinde bulunuyor ve birlikte dans etmeye başlıyorlardı. Pistte eşli olmayan çok az kişi vardı, çoğu da erkekti, onlar da sanırım danslarını kabul eden bir kız bulamamışlardı. Neyse, ben elime içki alıp dans edenleri izlemeye başladım. Ece de direkt piste atlayıp dans ederken, bir Polak erkek tarafından kapılmıştı. Sözde dans ediyorlardı, ama çocuğun eli Ece'nin götünde duruyor, Ece ona kucak dansı yapıyor gibi, arada ona götünü dönüp sürtünüyordu ve bunun adına dans diyorlardı!
Ağzım açık şekilde olanları izlerken, çocuk Ece'yi öpmeye başlayınca, "Yuh artık!" dedim. Elimdeki içkiyi diktim kafama ve 'Sigara odası' denilen aynı zamanda herkesin orturup sohbet edip sosyalleşmeye çalıştığı bir bölüme geçtim. Bir süre sonra Ece yanıma geldi ve oturup bir sigara yaktı. Bana, "Nasıl, beğendin mi ortamı?" diye sordu. Ben, "Güzel de, herşeyin bu kadar ortada ve hızlı olduğunu düşünmemiştim, az önce tanımadığın bir çocukla öpüştün. Sahi nerede o çocuk?" deyince, "Bilmem, gidip başkasına salça olmuştur!" deyince bir şok daha yaşadım. Yüzümden okumuş olmalı ki, bana, "Alışırsın merak etme, kim nereden bilecek, burada olan burada kalır, hem Polak erkekler yatakta çok iyi, sana tavsiye ederim!" dedi. Bu sözleri beni azdırmıştı, ama Hakan'a ihanet etmek istemiyordum.
Yanımıza Ece'nin bir arkadaşı geldi ve 'Kamikaze' isimli bir içkiyi bize ikram etti. Bir tür Vodka-Tekila kokteyli idi ve 4 shottan oluşuyordu, tadı da çok güzeldi. Kaç shot içtim hatırlamıyorum, ama kafam çok güzel olmuş ve Ece'nin anlattıklarının gazıyla da kendimi pistte bulmuştum. Müziğin ritmine kapılmış dans ederken birden bir elin belime sarıldığını fark ettim. Çocuk beni itice kendine çekti. Sırtım dönük şekilde, arkamdan bana yapışmış, elini göbeğimin üstüne koyup iyice kendine yapıştırıyordu beni. Sanki tek vücut olmuştuk. Ben daha çocuğun yüzünü bile görmüyordum, ama sesimi çıkarmamış ve kendimi onun kollarına bırkamıştım. Birden boynumu öpmeye başlayınca hafiften kendime geldim ve hemen kollarından ayrılıp kenara çekildim.
O zaman yüzünü görebilmiştim. Çocuk çok uzun boylu ve çok yakışıklıydı. Sarışın ve mavi gözleriyle Polak olduğu da kesindi. Ben hareketsiz durunca bana iyice yaklaştı ve kolumdan tutup tekrar kendine çekip benimle dans etmeye başladı. Aynı o çocuğun Ece'ye yaptığı gibi ellerini götüme atmış ve yüzüme doğru yaklaşmıştı. İşte o an kontrolümü kaybetmiştim. Kalbim bana (Git uzaklaş!) diyordu, ama beynim (Hakan'ın nereden haberi olacak, keyfini çıkar!) diyordu ki, tam o sırada çocuk dudaklarıma yapıştı ve beni öpmeye başladı. Ben de beynimin kararına uymuş ve öpücüklerine karşılık veriyordum. Çocuk ellerini memelerime götürüp okşamaya başlayınca kendimi kaybettim ve elimi çocuğun önüne atıp sikini okşamaya başlayınca, çocuk elimden tuttuğu gibi beni pistten aldı ve klübün dışarısına çıkardı.
Gittiğimiz klüp büyük bir parkın içindeydi, heryerde ağaçlar vardı, sanki ormanın içindeymişiz gibiydi. Çocuk halen elimden tutmuş, beni arkalara doğru götürüyordu. Heryer çok karanlıktı ve arkalara yaklaştıkça ağaçlara yaslanmış ve sevişen insanları az da olsa görebiliyordum. Çok azmıştım ve çocuğun da aynısını bana yapmak için getirdiğini anlamıştım. Hemen beni boş gördüğü bir ağaça yasladı ve dudaklarıma yapıştı. Bir yandan beni öperken, bir yandan da üstümü çıkarıyordu. Artık sadece sütyenimle kalmıştım ve ben de onun üstünü çıkarttım. Elini arkama atıp sütyenimin kancasını da açınca, ben de kollarımı yukarı kaldırıp sütyenimi çıkarmasına yardımcı oldum. Memelerimi öpüp yalamaya başlayınca resmen çıldırdım ve hemen elimi kemerine atıp çözmeye başladım. Kendime inanamıyordum, daha ilk haftadan, tanımadığım, ismini dahi bilmediğim yabancı bir çocukla öpüşmüştüm ve ona sakso çekmek için kemerini çözüyordum!
Kemerini çözüp pantolonunu ve boxerını biraz indirdikten sonra yere çömeldim. Sünnetsiz ve kalın siki karşımdaydı. Hemen ağzıma alıp sakso çekmeye başladım. O da elini memelerime götürüp avuçlamaya başladı. Hava da biraz soğuktu, ama ben aldığım zevk ve adrenalinden ateş gibiydim. Çok sürmeden beni kaldırdı ve kotumun düğmesini açıp, kotumu ve külodumu dizlerime kadar indirdi, cüzdanından kondom çıkartı. Kondomu açmaya çalışıyordu, aldım elinden, dişimle yırtıp açtım ve sikine geçirdim. O da hemen beni yüzüm ağaça dönük şekilde çevirdi. Ellerimi ağaça yaslayıp biraz eğildim. Sikini arkadan amıma sürtmeye başlayınca ben inlemeye başladım bile. Birkaç kez sürttü sonra sikini amıma soktuğu gibi pompalamaya başladı. Benim de zevk inlemelerim arttı. Çığlıklarım yüksek çıkmaya başlayınca elini ağzıma koydu.
Beni bir 5 dakika öyle siktikten sonra boşaldı, ama ben halen orgazm olamamıştım. Kondomu sikinden çıkarıp bir köşeye attı, kotunu da yukarı çekti ve yerdeki tişörtünü de alıp hiçbir şey demeden gitti. Resmen 15-20 dakikada beni pistte kaptı, öptü, sonra da buraya getirip sikip bıraktı. Ben de hemen üstümü giyip klübe geri döndüm. Kendime bir Kamikaze daha alıp sigara içme bölümüne geçtim, masada oturup içmeye başladım. Ece beni görüp yanıma geldi, yanında adlarının Murat ve Selman olduğunu öğrendiğim iki Türk genci vardı. İkisi de çok yakışıklıydı. Onlar da öğrenciydi, ama bizim gibi Erasmus değil de Full-Time eğitim alıyorlardı.
Ece bana, "Hadi kalk gidelim!" deyince, "Nereye?" diye sordum. "Arkadaşlar bizi evlerine davet etti!" dedi. Anlamıştım, çocuklar bizi eve atıp sikeceklerdi ve ben az önce yaşadığım olayın etkisindeydim ve halen azgınlığım geçmemişti. Ama aklıma Hakan geldi. Yurda dönmek istediğimi söyleyince, Ece, "Dönemezsin, çünkü yurt görevlilerine geç geleceğini bildirmediğin için bu saatte seni kabul etmezler!" dedi. Böyle de bir saçmalık varmış, yani saat 24:00'ü geçince yurtlar kapanıyormuş. Yapacak birşey yoktu. Taksiye bindik. Yolda Selman benim, Murat ta Ece'nin dudaklarına yapıştı, öpüşerek çocukların evinin yolunu tuttuk.
Ev küçük, 1+1, sıradan öğrenci eviydi. Selman beni odasına götürdü. Yatağa uzanıp bir yandan soyunup bir yandan da öpüşmeye başladık. Bana sürekli, "Çok güzelsin, aşkım, bebeğim!" diyordu. İkimiz de çıplak olunca Selman sikine kondom takıp direk amıma girdi ve beni misyoner pozisyonunda sikmeye başladı. Artık ben de ona, "Sik beni aşkım, durma!" diyordum. Yan odadan da Ece'nin de inleme sesleri geliyordu. İkimiz de inleye inleye sikiliyorduk. Selman bacaklarımı omzuna alıp beni sikmeye devam etti. Ben artık aldığım zevkten dayanamayıp orgazm olmuştum. Bir süre beni o şekil siktikten sonra domaltıp, arkadan tekrardan amıma girdi. Yaklaşık 20 dakika sikiş sonrası Selman da boşaldı. İkimiz de yatağa uzandık. Yan odadan da sesler kesilmişti. Birkaç dakika sonra Selman'la Murat yer değiştirdiler. Murat bana geldi, Selman da Ece'ye gitti. Murat gelir gelmez inik olan yarağını ağzıma verdi. Ben de yalayarak tekrar kaldırdım ve direk domalıp içime aldım. Murat ta beni pozisyondan pozisyona sokarak bir yarım saat sikti ve ikimiz de neredeyse aynı anda boşaldık. Yorgunluktan uyuya kalmışım
Sabah uyandığımda Murat'ın kollarında, ona sarılmış halde buldum kendimi. Dün gece aldığım zevki düşündükçe, Hakan'a olan sadakatim gittikçe azalmıştı. O gün akşama kadar, Murat ve Selman benle Ece'yi sikerek resmen seks partisi yaptık. Ben arada Hakan'la görüşmek için dışarı çıkıyor, görüntülü konuşup, tekrar eve giriyor kendimi Selman'ın kollarına atıyordum.
Erasmus boyunca kaç erkekle birlikte oldum anlatamam. Ece ile her haftasonu farklı klüplere gidiyorduk. Kendimi değişik ülkelerden erkeklere ve arada yine Murat'la Selman'a siktiriyordum. Erkek yada kız olsun, Erasmusa gidip te sevgilisini yada nişanlısını aldatmayan yalan söylüyordur. Ben aldattım ve pişman değilim, aksine hayatımın en güzel zamanlarıydı!
[Aleyna]
155 notes
·
View notes
Text
Seks delisi
Merhaba arkadaşlar ben Görkem 1999 un ilk günü ilk doğumlu bebeği olmuşum. 25 yaşında çok seksi bir kadınım ismim gerçekten Görkem hayat kadını olarak çalışıyorum. Esmer 172 boyunda tam bir afetimdir gelen müsterilerim aşık oluyor desem yeridir. Sizlerle paylaşmak istediğim anım ilk defa kadınlığa adım attığım gecemdir . 17 yaşımdayken babamın işi dolayısıyla İstanbul a gittik aynı günlerde komşumuzun sayesinde lüks bir otelde iş buldum yabancı dil bilgim ve güzelliğim sayesinde resepsiyon görevlisi olarak göreve başladım. Çok iyi derecede İngilizce, Almanca ve Rusça biliyorum. İşimi severek yapıyordum. Patronumun oğlu beni her gördüğünde seni sikmeyi çok istiyorum derdi patrona söylemek istiyordum ama arkadaşlar aman yenisin sakın söyleme işinden olursun patron oğluna inanır dediler. 4 ay geçmişti babam çok büyük bir kaza geçirdi trafik cezalarının ve karşı tarafın masrafları çok fazla idi patronumdan para istemem gerekiyordu yüzümü kızartıp odasına gittim patron yoktu oğlu Çağrı vardı parayı vereceğini ama 1 kez olsun benimle yatmak istediğini söyledi 18 yaşıma basmama 2 gün vardı SSK sız çalısıyordum kabul etmesem maaşımıda vermezdi tamam kabul dedim 400 milyon TL alacaktım kapıyı kilitleyip soyunmamı söyledi parayı ver soyunayım dedim kasayı açıp 500 bin TL çıkardı verdi soyundum yanıma geldi öpmeye başladı hiç zevk almıyordum bütün vücudumu yaladı yuttu deri koltuğa uzattı beni amımı yalamaya başladı sikini ağzıma verdi tiksindim kusacak gibi oldum bacaklarımı omzuna aldı birden yüklendi hepsini soktu kan gelmişti sikinin kenarında kanı görünce korktu hemen üzerimden kalktı sen sen bakiremiydin diye sordu kekeleyerek kıp kırmızı olmuştu sikindeki kanı sildi benim amımdan akan kanları da sildi neden bakire olduğunu söylemedin diye sordu daha 17 yaşımda olduğumu biliyorsun bakire olduğum belli olmuyor muydu dedim giyinmeye başladım dur daha bitmedi dedi bende şimdilik yeter başka zaman tekrar sikersin dedim giyinip eve gittim babama parayı verdim nasıl aldığımı sordu bende arkadaşım kredi çekti ona biz ödeyecegiz dedim. Arkadaşım ile tanışmak istedi ertesi gün çağrı ile karşılaşınca durumu anlattım iş çıkışı çağrı ile birlikte bize gittik kredi çektiğini aylık 6500 TL ödemesi olduğunu söyledi artık babam inanmıştı ertesi gün iş yerime gittim çağrı arkadaşı Ali ile gelmişti beni 205 nolu odada bekliyordu arkadaşıma söyleyip odaya geçtim Ali ve çağrı çırılçıplak soyunmuş beni bekliyordu kapıyı kapatıp beni yatağa yatırdı bir çırpıda soydular beni çağrı amımı emmeye başladı Ali ağzıma verdi biri memelerimi okşuyor diğeri elinin değdiği her yerimi elliyordu çağrı Ali'ye ben siktim bu fıstığı gel sende sik dedi Ali bacak arama girdi çağrı nın emip sulandırdığı amıma soktu pompalamaya başladı ben zevk çığlıkları atmaya başladım çağrı sikini ağzıma verdi artık büyük bir zevkle yalıyordum Ali pompaladıkça bende garip şeyler olmaya başladı titriyordum ateş basıyordu beni oda buz gibi soğuk ama ben terliyordum Ali pozisyon değiştirip 69 olduk çağrı bizi izliyordu siktiği amımı yalıyordu zevkten inliyordum orgazmın ne olduğunu öğrenmiş oldum çağrı geldi domal hadi bakalım dedi yere inip domaldım banyodan minik şampuanlardan alıp getirmişti göt deliğime döktü parmağını soktu Ali yi çağırdı amıma sokturdu birden göt deliğime sikini soktu 2 erkek aynı anda sikiyordu aralarında zevk çığlıkları atıyordum üçünüz aynı anda boşalmaya başladık yere yığılıp kaldım onlar yatakta yatıyor ben yerde gerçekten çok mutlu olmuştum. Ali çağrı kameraya bak nasıl çekmiş dedi birlikte izlemeye başladılar beni tehdit ederek biz kiminle istersek onunla birlikte olacaksın dediler o zamandan beri seks yapıyorum babam beni halen otelde çalışıyor biliyor ama çağrı ve Ali'nin sermayesi olmuştum 3 yıl önce seksten kazandığım parayla ev sahibi oldum artık sevişmek benim işimdi ve severek yapıyorum .
47 notes
·
View notes
Text
Benim iki doğum günüm var;
8-9 yaşıma gelene kadar doğum tarihimi 12 Mart sanıyordum demek ki bana öyle söylenmiş. Bi gün kimliğime baktım 13 Mart yazıyor. Annemle babam dedi ki sen gece 12'den sonra doğdun o yüzden aslında 13 doğru olan tarih. (Okeyy) Bizim kuşağın ahşap TV büfesi önünde arkadaşlarıyla çekilmiş doğum günü fotosu vardır genelde. Bende yok çünkü ailem doğum günümü hiç kutlamadı. Bir kez ablamın bana pasta aldığını hatırlıyorum bu anıda anne baba yok. Ablam, bi arkadaşı ve ben üç kişiyiz. 18 yaşına girdiğim gün de babamdan pasta istemiştim. Ben istemesem o gün eve pasta gelmezdi.
İlk gerçek doğum günü sürprizi ve kutlanma üniversitede sınıf arkadaşlarım ve kyk'da oda arkadaşlarım tarafından yapıldı. 20'li yaşların başında doğum günü kutlamayı reddettim birkaç yıl. O zamanlar "doğum günü kutlanacak bir şey değil, pasta üflemeye gerek yok, yetişkin olmak boktan birşeye benziyor gibi kutlamak yerine içmek lazım vs." diyerek arkadaşlarıma pasta aldırmadım. Sarhoş olmayı yeğledim fazlasıyla kederliydi o yıllarda doğum günleri benim için. Çok sonra farkettim ailem doğum günlerine önem vermediği için benim de bu bakış açısıyla kutlamayı reddettiğimi.
Böyle böyle 26-27-28 yaş geldikçe gerildim. 30'a yaklaştıkça ürktüm. Sonra 29 yaşım annemin panik atakvari psikiyatrik hastalıklarıyla ilgilenmekle geçti. Hastayla ilgilenirken mücadele ettiğim yaşlı ve aksi baba, babayla görüşmeyi kesen abla. Dünya yansa cinsel organına takmayan abi... O kadar zor bir yıldı ki 29 yaş bir an önce bitsin 30 olayım istedim. 2023 bir an önce bitsin 2024 gelsin istedim. Sayılar değişince vaziyet de değişecek sanki, insan bir şeylere tutunmak istiyor, geçmişte bırakmak istiyor bir an evvel.
30 yaş geldi bi ara biraz nefes aldım, "tamam şuan bir sorun yok kendi hayatımı yaşıyorum" derken bu kez annemin kanser tedavisi başladı. Ruh yorgunluğuna fiziksel yorgunluk da eklendi. Bugün 30 yaşımın son günü. Şükrettiğim şey şu; bu hafta 4 gün hastanede olacağız doğum günüm hariç diğer günler. Yarın 2 saat fazla uyuyacağım, spor salonuna gidip diyetisyen görüşmesi yapacağım belki tek başıma bir yerde kahve içeceğim. Hekimler bilmeden doğum günümü boşa çıkardılar, akşam sevgilimle baş başa yemek yiyeceğiz, bunlar için müteşekkirim.
Her şeye rağmen 30'ları sevdim ben. Bombok şeyler yaşansa da sevdim. Yetişkin olmak harika bir şey, kontrol bende. Her şey ben nasıl istiyorsam öyle. Birilerinin önerisine tecrübesine ihtiyacım yok gibi hissediyorum (ablam hariç) Nasıl anlatsam, ben bana yeterim, kendim hallederim güveni verdi sanki 30'lar.
Artık doğum günü kutlamaya bayılıyorum. Çocukluğumda kutlanmayanları telafi etmek için koca bir hafta kutluyorum hatta. 9 yaşına kadar 12 Mart sanıyordum ya... Sevgilime diyorum ki pastamı bugün al. Bana şu hediyeyi al. Tıpkı bir çocuk gibi istediğim şeyleri sıralıyorum, katıksız bir çocuk mutluluğu taşıyorum içimde. Doğum gününü bir kez bile kutlamayacağınız çocuğu neden dünyaya getirdiniz ki! İsyanlarını geride bıraktım. Koca bir Mart boyunca içimden kendimi seviyorum, kutluyorum. Çocuk Bilge'yi hatırlıyorum sık sık.
İyi ki doğdum, birileri için varlığımın bir değeri var bunu artık biliyorum. Sonunda öğrendim dünyaya geldiğim gün kutlanmaya değer. Kendime müthiş bir yeni yaş hediyesi verdim. İyi ki doğdum ben.
35 notes
·
View notes
Text
Kiralikodalar - Platin
Kiralık bir oda mı arıyorsunuz ve bir oda arkadaşına mı ihtiyacınız var? Alanınızı paylaşacak doğru kişiyi bulmak zor olabilir. Neyse ki, bugün uygun bir oda arkadaşı bul konusunda yardımcı olabilecek Kiralikodalar web sitesi var. Online listelemelerden sosyal ağlara, potansiyel oda arkadaşlarıyla bağlantı kurmanın ve mükemmel eşleşmeyi bulmanın sitemizde kolay yolu vardır. Sitemiz ile, bir oda arkadaşı bulmak ve kiralık oda tutmak için neler gerektiği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Bu bölümde, bir oda arkadaşını nasıl bulacağımızı ve kiralık mükemmel odayı bulmak için bir çok seçeneklere göz atacağız. Hızlı ve kolay bir şekilde oda arkadaşı bulmanıza yardımcı olabilecek sitemiz ile çeşitli seçenekler ve hizmetlere de göz atabilirsiniz.
916 notes
·
View notes
Text
Adı büşraydı
Henüz onsekiz yaşındaydı
Gözleri kömür karasıydı
Çok güzel bir kızdı
Ama maalesef eroin bağımlısıydı
Bir cebinden folyo diğer cebinden eroini çıkardı
Folyoya döktü, yaktı çakmağı aslında yaktığı hayatıydı
Hayallerini geleceğini beklentilerini yakmıştı
Şair olduğumu öğrenince abi dedi yazsana benim hayatımı
Daha onsekiz yaşında yazılacak ne hayatı vardı
Tabi yazarım dedim asıl yazılması gereken senin hayatındı
Bir fırt çek bir firttan bir şey olmaz demişti erkek arkadaşı
Seviyordu yok demedi gözünü kapattı çekti bir fırtı
Ne bilsin sonunun sevdiği arkadaşı tarafından yıkılacağını
Bir arkadaşı tarafından hayatının rezil olacağını
Bilseydi başına gelecekleri çekermiydi o bir fırtı
Adı büşraydı
Henüz onsekiz yaşındaydı
Gözleri kömür karasıydı
Çokmu çok güzel bir kızdı
Kurtulmak istiyorum abi dedi oda bu halinden bıkmıştı
Kriz geldiğinde dayanamıyorum derken gözlerinden de yaşlar akmaya başlamıştı
Hayatım hayat değil sonuda yok derken benimde yakmıştı canımı
Yürekleri parçalayacak bir ortamdı
Tutamadım kendimi benimde gözlerimden yaşlar aktı
Cip takılıyomuş abi dedi oh ne güzel dedim kurtuluşu bir cipe bağlıydı
Ama dedi amcamın oğlu hala kullanıyor oda cip taktırdı
Fayda etmiyor derken umudunu kendi sözleriyle yıkmıştı
Dedim büşra taktır dene birazda sen irade göster bırak bu zıkkımı
Gözlerime baktı sonra kaçırdı
Kurtulmak istiyordu ama o gücü kendinde bulamıyordu ayağa kalktı
Odada bir sağa bir sola dolandı
Geçen sene tümörden kaybettim babamı
Garip bir anam var onunda eli kolu bağlı
Lanet olsun dedi isyan etti arkadaş kurbanıydı
İsyan et’me dedim mutlaka vardır bir çıkış kapısı
Hem Allah büyük korkma daya Yaradana sırtını
Her gecenin vardır bir sabahı
Yüzüme baktı konuşmalarım onu rahatlatmıştı
Ama bir taraftanda çekiyordu eroin denen zıkkımı
İlk defa böyle bir olaya şahit oluyordum kalbime bıçak saplanmıştı
Gitmem gerekiyordu göz göze geldik ne güzeldi gözleri bildiğimiz kömür karası
Allah büyük dedim sadece ağzımdan bu çıktı
Gözlerinin içi gülüyordu ama her halinden belliydi çektiği acı
Allah kurtarsın dedim dönüp çıktım arkamı
Elimden ne gelirdi yapılması gereken duaydı
Herkese burdan sesleniyorum ne olur eksik etmeyin duayı
Onlar bizim yavrularımız engel olalım içmesinler bu zıkkımı
Onlar bizim geleceğimiz elimizden almasınlar çocuklarımızı
Adı büşraydı
Henüz onsekiz yaşındaydı
Gözleri kömür karasıydı
Çokmu çok güzel bir kızdı
Ama maalesef eroin bağımlısıydı NOKTA ENESALIMCI
#şiirsokakta#edebiyat#kitap#sözler#tumblr şiir#şiirheryerde#şiirler#aşk#bir şair#demiş şair#şiir sözleri#şiir#siirsokagi#siirheryerde#siirsokakta#siirler#sozler#şairler#şairane#şair#kendi kalbine yazar#kendine yazar#söz yazarı#blog yazarı#yazar#kendi kalemimden#duygular#blog#artists on tumblr
9 notes
·
View notes
Text
Ya odanda öldürdüğün örümcek bütün hayatı boyunca senin onun oda arkadaşı olduğunu sanıyorsa? demiş,
~Dostoyevski~
Hassas bir kalbe sahipseniz, dünya sizi elbette incitir..!
46 notes
·
View notes
Text
Kocaeli’de Ev Arkadaşı ve Kiralık Oda Rehberi

Kocaeli’de Ev Arkadaşı ve Kiralık Oda Rehberi
1. Genel Tanıtım ve Atmosfer
Kocaeli, Marmara Bölgesi’nin en gelişmiş sanayi şehirlerinden biri olup, İstanbul’a yakınlığı ve üniversiteleriyle dikkat çeker. Özellikle Kocaeli Üniversitesi’nin Umuttepe Kampüsü çevresi, öğrenci nüfusunun yoğun olduğu bölgelerden biridir. Aynı zamanda sanayi bölgeleri sayesinde genç profesyoneller ve çalışanlar için de cazip bir yaşam alanı sunar.
Kocaeli’nin İzmit, Gebze, Derince ve Kartepe gibi ilçeleri, farklı yaşam tarzlarına uygun konaklama seçenekleriyle dikkat çeker. Sahil şeridi, sosyal alanlar ve yeşil doğası sayesinde şehir hem hareketli hem de sakin bir yaşam sunmaktadır.
2. Ulaşım Olanakları
Kocaeli, hem şehir içi hem de İstanbul gibi büyük şehirlere ulaşım açısından avantajlıdır.
Tramvay: İzmit şehir merkezinde tramvay hattı mevcuttur ve üniversiteye ulaşımı kolaylaştırır.
Otobüs ve Minibüs: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı otobüs hatları ve minibüsler şehir içi ulaşımı sağlar.
Marmaray ve YHT: Gebze üzerinden Marmaray ve Yüksek Hızlı Tren (YHT) bağlantıları ile İstanbul ve Ankara’ya ulaşım mümkündür.
Deniz Ulaşımı: İzmit Körfezi’nde vapur seferleri ile şehir içi ve İstanbul’a bağlantı sağlanmaktadır.
Bu ulaşım ağı, Kocaeli’de kiralık oda ve ev arkadaşı arayanlar için büyük bir kolaylık sunmaktadır.
3. Kira Fiyatları ve Konaklama Seçenekleri
Kocaeli’de kira fiyatları ilçeye ve konuma bağlı olarak değişiklik göstermektedir...
Devamını oku: Kocaeli’de Ev Arkadaşı ve Kiralık Oda Rehberi
İstanbul’da Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
Ankara’da Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
İzmir'de Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
Bursa'da Ev Arkadaşı Bulma Rehberi
0 notes
Text
gercekten oda arkadaşı çok önemli bi etken hayatımı etkiliyor modumu düşürüyor iğrenç yaratiklar
12 notes
·
View notes
Text
İstediğin kadar kendini geliştir, istediğin kadar elit olmaya uğraş, çevren ve ailen neyse o çukurdan çıkamıyorsun. Ben tv izlemiyorum babam sabah akşam haber dinliyor sanki benim oda da çalıyo o televizyon bütün o saçma salak haberleri duyuyorum mecburen. Eski arkadaşı geliyo adamın iki kelimesinden biri küfür. Aile mi var, kadın mı var, çocuk mu var hiç umurlarında değil. Çocukluğum da böyle geçti. Sadece salonda soba olduğu için mecbur salonda sigara dumanı altında ve tv, küfür eşliğinde ders çalışmaya çalışıyordum. Çok fazla kitap okudum, yazılar yazdım, şiir yazdım ama kurtulamıyorum o çukurdan. Hâlâ o küfürbaz herif geliyor misafirliğe, hâlâ her gün sabah akşam haber dinliyorum. Artık nefret etme sınırlarını da aştım. Ünlülerin ve başarılı insanların biyografilerini okuyorum bi yerlerden destekleri var. Ya ailelerinde ya çevrelerinde bir şekilde elit insanlar oluyor, ona yardım veya destek olan, fikir veren insanlar oluyor. Bende yok. Ben Türkiye'nin en tehlikeli mahallerinden birinde doğdum büyüdüm. Hayatımda bir kere bile içki veya sigara içmedim. Kendimi hep uzak tutmaya çalıştım ama çok klasik bir şey " coğrafya kaderdir ". Çok doğru bir söz. Benim çevremde arkadaşlarım bile okunacak bir şeyi heceleyerek okuyan insanlardı. Kitap aldığım zaman sen mal mısın kitaba para veriyon diye salak salak sırıtan insanlardı. Ama çıkamıyorsun işte, hayat şartları, pahalılık, sağlık şu bu yani bi şekilde kurtulamıyorsun şu pis düzenden. Duvara tırmanıyosun ama duvar kaygan. Geri aşağı düşüyorsun. Köyde hem çobanlık yapıp hem okuyan insanlar örnek verilir ya, emin olun onlara da en azından fikren destek olan, sevgiyle yaklaşan insanlar olduğu içindir. Yoksa insan kendi kendine bir bok başaramıyor. Çok zorladım, çok denedim, gece gündüz metinler hazırladım, podcastlar yaptım, sayfalar yönettim, dijital kitaplar yazdım, şiirler yazdım, seslendirdim, dublajlar yaptım, mizah sayfaları yaptım. Ya hesaplarım kapandı ya tutmadı. Ama ne yaptıysam emek harcadım kaliteli şeyler yapmaya uğraştım. Gece uyumadım sabahlara kadar bir şeyler yaptım. Sonuç ? Tiktokta götünü sallayan bi kız kadar kimse umursamadı. Gerçekten çok iyi bildiğim bir şey var ki, bu dünyada gerçekten emek veren, gerçekten hakeden insanlar değersiz oluyor. İnsanlar nerde polemik var, nerde ahlaksızlık var onları seviyorlar. Veya sen emek veriyosun vakit harcıyosun ama senden çalıp paylaşan birinin sayfasında daha çok beğeni alıyor içeriğin. Yani hırsız daha değerli. Nefret ediyorum ya herşeyden iliklerime kemiklerime kadar nefret ediyorum. Son olarak bu sitemi yapmama sebep taştığım olay, Twitter da bi hesap çıktı karşıma beni takip etmiş. Sayfanın adı Orospu çocuğuyum. Merak ettim niye kendine böyle diyo diye bi tıkladım herif annesine, kız kardeşine karşı neler neler yazmış, gizlice fotolarını çekip paylaşmış ve takipçi sayısı 38 bin. 38 bin !
Sende salak gibi geceni gündüzüne kat bişeyler üretecem diye ugraş. Gerçekten kendimi çok çaresiz ve salak hissediyorum. Bu pis düzende bu lanet çağda iyi kalmak o kadar zor ki, tarih öncesinde yaşasak bu kadar zorlanmazdım. 2024 değil 2104 de olsa insanlıktan bi bok olmaz..
37 notes
·
View notes
Text
sigara arkadaşı bulamadığım için oda arkadaşıma bi tık zorla içirdim evet iyi arkadaşım bsbwcjabcj
16 notes
·
View notes
Text
"Bir şiirin oda arkadaşı olabilirsin Sana yaklaşmaya çalışan Sana yakışmaya çalışan Kara yalnız sıkılgan bir şiirin
Bir şiirin masa arkadaşı olabilirsin Seni tanımaya başlayan Seni tutmaya başlayan Bozbulanık kıyıda köşede atılgan bir şiirin
Bir şiirin yol arkadaşı olabilirsin Seni konuşturmaya çabalayan Sana yazdırmaya çabalayan Kekre kuralsız sokulgan bir şiirin (...) Buyur Hoş geldin"
- Süreyya Berfe, Hoş Geldin (Kalfa, Toplu Şiirler, 1965-2015)
#Antalya Şiir Dostları#Şiir ve Müzik Gecesi#Şiir#Müzik#Şair#Şairler#Şiirler#1.Buluşma#Antalya#Yürekbalı#Hakan Ercan#Süreyya Berfe#Hoş Geldin#Şiir Arkadaşı#Şiirin Arkadaşı#Buluşma#Şiir Gecesi#Şiir Dinletisi#Şiir Etkinliği#21 Ocak 2025#Sanat#Edebiyat#Dinleti#Etkinlik
8 notes
·
View notes
Text
Baldızımın İlik Gibi Kızını Siktim! (Kerem 38 Y., Edirne)
Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için Tekirdağ'a gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü orada üniversite okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar akşamı Tekirdağ'a gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim Çilem'in öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilem'in evinin önüne geldim.
Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız koşarak gitti. Ve evdedi hengame de sona erdi.
Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama sesi geliyordu. "Kim O?" dedi ağlayan ses. Çilem'in eniştesi olduğumu söylediğimde kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla'nın ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa geldiklerinde ne kadar neşeliydi. Az önceki bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını, oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla'yı teselli ettim, kendisinin daha çok genç olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla halen erkek arkadaşına küfürler savururken, Çilem ve arkadaşları geldi. Tabii onlar da merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu bir posta da onlara anlatırken, Çilem boynuma sarıldı ve "Canım eniştem!" diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi.
Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler atıştırmışlar. Onlara, "Hadi hep beraber çıkıyoruz!" dedim. Benim arabya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara et söyledik. Kızlara, "Ne içersiniz?" dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola söyledik, ama Leyla ve Çilem'e yarenlik etmek için bizler de bira istedik. Hem manzaranın hemde deniz havasından olacak, bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza diye düşünüyordum. Garson Şeref'i kenara çektim, eline iyi bir bahşiş toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim. Başka türlü hesabın altından kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni yapacağını söyledi...
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla düşünmediği konusundaki resitalinin 35. baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Daha önceden böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine de kendimi tebrik ettim. Şeref'e bir işaret çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (indirimli) geldi. Şeref'e, "OK, odamın hesabına ekle, yarın görüşürüz!" dedim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsyonist Metin abi, bana, "Senin yan oda bu akşam boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!" dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kültablasından başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba'yı, sonra da Leyla'yı yan odaya götürdüm. Tuğba'nın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla'nın üzerine kusmuş olduğunu farkettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla'yı bikini ile defalarca gördüğüm için bu manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum. Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim.
Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Külot sütyen kalmıştı, ama halen saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk vardı. Yatağın üzerindeki battaniye kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten. Battaniyeyi balkona attım. Çilem'i kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. "Ok!" dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem'de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda durdu. Orgazm olmuştu. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise, sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu. Banyoya baktığımda Leyla'yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla'yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım. Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba'nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum...
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarrak Çilem'in amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum...
Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana, "Uyandırdım mı?" dedi. "Yok şimdi uyanmadım." deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda, "Acıktım!" dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum, "Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!" dedim. "Var!" dediler. Otelden ayrıldık.
Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve içindekiler bozuktur, bir şey yememek gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla, "Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!" dedi. Ben hemen, "Bu gün denize gidelim ozaman!" dedim. Tuğba, "Benim erkek arkadaşım gelecek, olmaz!" dedi. Tuğba'ya, "OK! Sizi evde yalnız bırakalım mı?" dedim. Güldü, evet anlamında kafa salladı. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile.
Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar, "Hadi güneşlenelim!" dediler. "Haydaaa!" diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat 15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara, "Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!" dedim, ama dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında her zaman, dalma gözlüğü, palet ve zıpkın bulundururum. Benimkisi özel merak işte, dalmayı seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güne�� kremi döktüm, yine hareket yok. Çilem'in üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime 'Dur!' diyeceğini düşünüyordum, ama demedi...
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, 'Devam et!' dercesine bir işaretti. Leyla'yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilem'in bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilem'in kulağına eğilip, "Devamı akşama, hadi şimdi denize girelim!" diye fısıldadım.
Çilem'le kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilem'le elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk, "Napıyorsunuz bakiim siz?" diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem, "Gidelim artık, akşam oluyor!" dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu. Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla'yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum. Çilem bu arada özgürlüğüne kavuşturduğu yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilem'i ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geçiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuya kaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilem'i uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum...
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, herşey yeniden başlıyordu. Ama bu sefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilem'i sikmek istiyordum. Yarrağım amına badana yaparken, Çilem, "Ben daha kızım!" dediğinde, Zonkkk oldum, "Nasıl yani, bakire misin halen?" diye sordum. Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye. Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla (geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığına elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi. İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası.
Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, "Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!" diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için, "Dön arkanı ve domal!" dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve banyodan şampuan şişesini getirip uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dilledim, sonra şampuan sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum...
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek, "Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!" diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başına da şampuan sürüp ve arkasına yanaştım. Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı 'Plöp!' diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu. Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek, "Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!" dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve "Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!" dedi. "Tamam!" deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha şampuan sürüp, Alaturka tuvalete çişini yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne. Yarrağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya yarrağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda, "Ahhh! Kımıldama ne olursun enişte!" diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu. Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu. Elimi amına atıp klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu. O kadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu.
Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, "Geliyorum enişteee!" diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir 'Ohhh!' çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çilem'e, "Biraz daha uyuyalım!" dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilem'i okuluna bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta orada olacağım için çok sevinçliydim :)
[Kerem]
198 notes
·
View notes