#nigrino
Explore tagged Tumblr posts
gortius-viii · 1 year ago
Text
Buncha' flags
Hello guys
So, as usual, I've not been posting much, but, I recently made some flags that I'd like to share, and maybe some classic imports from twitter as Elonio Mosquete is putting the pressure on me to get the hell out of that hellhole.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
So, as you may have guessed, these flags are all variations on one another as whenever I make a flag I also really like to play around with the elements using other flag "archetypes" let's say, such as the chevron or canton, to see which is better. It always ends up being the original the better one, but I like to try and see, to keep that mind running and engaging in stuff.
So, at this point you're probably asking yourself what the hell are these flags of. Well, it's complicated (no shit). These flags are for a historical figure, Marco Cornelio Nigrino Curiacio Materno. Or Nigrino, for short. He was a very powerful roman governor and military man from around the I century, who could've become emperor, were it not for the rise of Augustus.
One friend of mine is very interested in that figure, and I though that I might as well make a flag. Not all flags need to have a reason for being apart from fun.
In regards to the symbolism in it, the two purple-ish stripes are meant to represent his condition as a member of the Equestrian Order, the sort of nobility of Rome. While the gold-ish stripes are meant to represent the glory achieved on the field of battle and the chambers of politics. The 6 red stars are for all the awards he got throughout his campaigns. The two blue stars are for his governorship of Syria and lower mesia.
Well, that's it for now, I might have something for you guys later today.
11 notes · View notes
habata-eu · 2 years ago
Text
SAMSATLI LUKO
BÖLÜM
Herkese Merhabalar;
Bugün sizlere ülkemizde az bilinen ancak sahip olduğu niteliklerle çok daha fazla bir ünü hak eden bir yazardan bir düşünürden bir hicivciden bahsedeceğim. Bu kişi  Lukianos. Namı diğer Samasotalı Lukianos. Samasota bugün Adıyaman ili sınırlarında bulunan Samsat ilçesidir.  Madem ki Lukianos Adıyamanlı bir hemşehrimiz, ben de onun ismini gelenek olduğu üzere kısaltarak kullanacağım ve luko diyeceğim. Malum Adıyaman'da Abuzer 'apo', Muzaffer'e 'Muzo', İbrahim'e 'İbo' şeklinde hitap edilir o zaman bu çeşit bir kısaltma yapmakta bir beis görmüyorum. Neyse konumuza dönersek hemşerimiz Luko Komagene krallığı içerisinde milattan sonra 125 yılında, orta halli işçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Samsat o zamanlar köklü bir Süryani yerleşim merkezi idi. Luko Samsat'ın yerlisiydi ana dili süryaniceydi. Bir süre heykeltıraş dayısının yanında çalıştı sonra Yunan dili ve kültürünü öğrendi özellikle Homeros ve Platon'un eserleri üzerine çalıştı. Şimdi bu bilgilere bakarak Yunanlı komşularım hiç böbürlenmesin çünkü yazdığı eserler ve söylediği sözlerle Yunanlı fiozoflara, Yunan tanrılarına ve hakim Yunan ideolojisi ne öyle bir giydirdi ki eminim birçok Helenli komşu Samsatlı luko'nun hiçbir zaman helence öğrenmemiş olmasını temenni etmiş olsa yeridir.
Gençliğinde Antakya'ya gidip avukatlık yapan Lukianos, ( ki burada bir parantez açarak, bu nedenle Antakyalıların da Lukianos a sahip çıktığını belirtelim kapa parantez) daha sonra Atina'ya gitmiş orada hitabet eğitimi almıştır. Hitap etme eğitimi ile donanan kahramanımız sofist olmuştur. Sofistlik dediğimiz olay bir çeşit stand up. Cem Yılmaz abinin Helen versiyonu. Köy köy köy kasaba kasaba şehir şehir gezerek felsefe öğretiyor, bunun karşılığında da cukkasını alıyor heybesini dolduruyordu. Ancak Luko abimiz sofist olmasından mütevellit kuşkuculğu ilke edinmişti. Kuşkuculuk doğal olarak bizim Lukoya eleştirel bir tarz katıyordu. Tahminim bu eleştirel düşünce yan etki olarak Lukianos un diline vurmuş, sivri dilini bir kırbaç gibi dönemin entelektüellerinin sırtına sırtına vurmuştur. Daha sonra İtalya ve Galya'ya gitti. Bbir göz hastalığı için Roma'ya gitmiştir.( yine aç parantez sanıyorum içme suyundan kaynaklı Adıyaman'da görme problemleri yaygındır Hatta halk arasında 'Malatyanın keli Adıyaman'ın körü meşhurdur' diye bir laf da dolaşır. kapa parantez)
.Neyse efendim lafı daha fazla uzatmadan Roma'da Platoncu filozof Nigrinos ile tanıştığından bahsedelim. 2 yüzyılın ikinci yarısında Atina'ya yerleşti sofistliği bıraktı . Tam Yunanlı kardeşlerimiz kurtulduk diyecekken bu kez eline kalemini aldı. Kalemi de dilinden daha az sivri değil de tabii ki. Helen entelektüel yaşamı hakkında eleştirel nükteli yazılar yazdı.
Eleştirel nükteli dediysek o kadar da hafife almayın. Helenlerin gurur duyduğu ne kadar filozof, bugün Avrupa'nın birçok kültürel sanatsal dünyasını besleyen ne kadar mitolojik paganizmi,  yani Helenlilerin ne kadar gurur duyduğu şey varsa yerden yere vurdu. Tabii ortam çok hoşgörülü olduğu için bu eleştirileri dostça karşılanıyordu. Hoşgörü  içerisinde güllük gülistan yaşayıp gidiyordu. Şaka şaka günün felsefi akımlarını eleştirdiği için acayip düşman kazanmıştı. Bu kadar çok düşman kazanınca doğal olarak iş bulmakta ve para kazanmakta sıkıntı yaşamaya başladı. Geçim sıkıntısı çekince bu sefer yine bavulunu topladı rotasını Mısır'a çevirdi. Mısır'a gidince orada da yine devlet hizmetinde çeşitli görevler aldı. 192'de milattan sonra 67 yaşında hayatını kaybettiğini sanıyoruz. Ancak ölümünün Atina'da mı yoksa İskenderiye'de mi olduğunu kesin olarak bilemiyoruz. Kısaca hemşerimiz Lukianosun hayatına göz attık.
Ancak Lukianosu bu kadar değerli kılan bu kadar özel kılan şey az önce bahsettiğimiz hayat hikayesiyle pek de anlaşılamaz. Lukianosu özel kılan şey yaklaşık 83 adet yazmış olduğu eserdir. Başlıca eserleri tanrıların konuşmaları, deniz konuşmaları, ahirete varış, öbür dünyada konuşmalar, gerçek bir hikaye, tarih nasıl yazılmalı olarak bilinir. Gerçek bir hikaye adlı eserinde 50 yiğit adamın hikayesini anlatır ve günümüzde pek çokları bunun insanlık tarihini ilk bilim kurgu eseri olduğunu düşünür. İkinci bölümde buluşmak üzere esen kalın.
BÖLÜM
Herkese merhabalar
1. Bolumde Samsatlı luko'nun hayatını özet geçmiştik. Ve eserlerini incelemeden Lukoyu yeterince anlayamayız diyerek sözlerimizi en tatlı yerinde kesmiş idik. Lukianos un günümüze ulaşan 83 eseri varmış. Ancak bunların az bir kısmı Türkçe'ye çevrilmiş durumda. Elimde Nurullah Ataçın 1944 yılında Fransızca dan çevirdiği tanrıların konuşmaları ve  Emre poyraz'dan Yunanca aslından çevirdiği iki kitabı var sadece. Bunların her ikisi de son derece kolay okunan anlatıma akıcı kitaplar özellikle Nurullah ataç'ın çevirisini keyifli okudum zaten Nurullah Hatay'da Adana ve Maraş kökenli benim gibi rukiyan olsun hemşehrisi sayılır. Kitabın arka kapağında da bir yazar ancak bu kadar kendine yakın bir çevirmen bulabilir ifadesi var ben de kitabı okuduktan sonra bu ifadeye katıldım. Bu programda bu kitapları hakkında biraz spoiler verebilirim, ama okuyacak olanların keyfini kaçıracak düzeyde olacağını sanmıyorum. Önce gerçek bir hikaye isimli eserinden Bahsedeceğim. Bu hikayeyi okurken daha ilk sayfalarda aklıma Zafer Algoz abimiz geldi. Onun YouTube kafa TV de anlattığı Anadolu Zırtçılarını ki( muhakkak izlemediyseniz izlemelisiniz.  ) Anadolu Zırtçıları meddah mı desem ortaoyuncu mu desem tiyatro karakteri tadında adamlar. Bu adamlar genelde kahvehanelerde atla hayale gelmedik yalan hikayeler anlatırlar. Yani zırt atarlar. Yine o kahvelerde bu zırtçılara inanmaya atma recep din kardeşiyiz diyen bazı şüpheci muhalif dinleyiciler de olur bir kısmı da inanmış gibi yapıp zırtçıları gazlarlar. Niye anlattım bütün o Yunan efsaneleri, bütün o homeros'un hikayeleri bana bu kahvehanelerdeki zırtçıları hatırlattı. Lukiuyanus ise sanki biraz arka taraftan seslenen atma Recep din kardeşiyiz diyen vatandaşa benziyor.
Rukiyeanos'un gerçek bir hikaye isimli eseri başlangıçta homerin odise yasına benzer.  Kitabın devamında ise aklı hayale gelmedik zırtlar atar. Kitabın adı gerçek bir hikayedir elbette ki bu bir ironidir kitap baştan sona gerçek olmayan şeylerle doludur kitapta tek bir gerçek ifade geçer o da en başlarda kitaptaki her şeyin bir yalan olduğu söylediği kısımdır şöyle der "ne anlatacak doğru düzgün bir hikayen var ne de şaşırtıcı maceralarım ama benim yalanım diğerlerinden daha dürüst zira gerçek olmayan şeyler anlattığım halde en azından bir yalancı olduğunu söyleyerek dürüst davranıyorum itiraf etmeliyim ki ne gördüğüm ne de yaşadığım ne de duyup öğrendiğim şeyler hakkında yazıyorum bu yazılanlar ne olması mümkün ne de olabilecek şeyler Bu sebeple hiç kimse yazdıklarıma inanmamali" yine yine hikayesine başlamadan önce bütün yazacaklarının ciddi bir şekilde alaya almaksızın efsanevi şeyler ve masalsı hikayeler anlatan eski şairlerin tarihçilerin ve filozofların öykülerinin birer parodisi olduğunu söyler.
Ve hikaye cebelitarık'tan uygun bir rüzgarla batıdaki okyanusa doğru denize açılmıştı diyerek başlar.  çok fazla spoiler vermeyeceğim ama önce bir adaya uğrarlar o Ada zaten tam anlamıyla bir Alice harikalar diyarıdır. Şöyle devam eder öğleye doğru daha henüz Ada gözle görünüyorken aniden bir kasırga patladı gemiyi hızla çevirmeye başladı ve birden bire yaklaşık 300 stadyum kadar yukarı kaldırdı ve bir daha asla bizi denize indirmedi gemiyle gökyüzünde savrulurken aniden bir rüzgar daha sert bir şekilde yelkenlerimizi doldurdu 7 gün 7 gece boyunca havada seyahat ettik 8 gün ise havadaki boşlukta küre şeklinde ve ışık saçan adaya benzer harika bir ülke görduk der. Evet tahmin ettiğiniz gibi bu ışık saçan adaya benzeyen harika ülke aydır. Burada bir parantez açayım bu bir aya yolculuk hikayesi olarak düşünülüp birçokları gerçek bir hikaye eserini ilk bilim kurgu olarak niteler. Yani bizler luko kadar olmasak da kendi çapımızda şüpheciyiz. O yüzden sanki bana bu bilim kurgu yemiş gibi gelmiyor sadece hikayede bir aya yolculuk üyesinin olmazsa bana göre hikayeyi bir bilim kurgu haline getirmez çünkü bilim kurgularda bilim ve teknoloji unsurlarını kullanarak geçmişi ya da geleceğin kurgulanması olarak tanımlanır bana göre de lukianosun gerçek bir hikayesinde böyle bir bilimsel veya teknolojik bir unsur yok o yüzden tarihin ilk bilim kurgu yazarı sıfatına ben rukiyanos için uygun görmedim. Yine de bu aya yolculuk fikrinin ileride jules verne ya da George lucas'ın Star warsını etkilemiş olabilir onun takdirini de siz değerli dinleyicilerime bırakıyorum parantezi kapatalım.
Emre poyraz'ın çevirisi gerçek bir hikayeyi şimdilik bir kenara koyuyorum okumanızı tavsiye edebilirim tabii ki.
Ve elimdeki diğer kitabı bakıyorum samsatlı lucianos tanrıların konuşmaları çeviren Nurullah ataç ben sözünü de Tahsin güzel yazmış
Kitabın kapağında şöyle der yeryüzünde bıraktığın bütün o mutluluğunu valilerini yığın yığın altınlarını wabinonda sanatapan ulusları koca koca fillerini bütün o görkemini debdebeni anımsamıyor musun bunları anımsayınca da buraya gelmiş olmaya nasıl katlanıyorsun ne o ne için ağlıyorsun deli misin talihin kayalarına güveninmeyeceğini hepsinin de geçiverdiğini sana o akıllı uslu aristotel öğretmedi mi
. Evet daha kitabın kapağını açmadı aristotel ise giydiriyor. Malum malumunuz üzere akılcılığın temellerini atan bir filozof kendisi. Okuyucuyu dinleyici insanları bütün Yunan tanrılarına karşı aristo'yu referans alarak akılcılığa davet ediyor.
Tanrıların konuşmaları acaba Yunan Tanrım var gerçek olsaydı kendi aralarında gündelik hayatta nasıl konuşurlardı sorusunun bir cevabı gibi sanki ilk önce promethius'ta Zeus konuşuyor zincire bağlıdır durumundan şikayet eder sal beni derz yoksa Zeus beter ol der prometrius da ona çok önemli bir bilgiye rüşvet olarak verir ve bu sayede kurtulur daha sonra erus da Zeus konuşur zeus'ta Hermes konuşur zeus'ta ganimedes konuşur ganimedes malumunuz küçük bir çocuk çobandır Zeus tarafından kaçırılmıştır. Her Ayaz Zeus konuşuyor her zeus'a kadın erkek hayvan çocuk ayırmadan sürekli uçkurunun peşinde koşuyorsun diye serzenişte bulunur. Bu arada yine 18 yaş altı dinleyicimiz olur ihtimaline karşın zeus'un hikayelerini daha fazla derinleştirmiyoruz.
Samsatlı Luko hakkında benim sözlerim bu kadar. Umarım keyifle dinediniz. Herkese selamlar ve saygılar sunarım efendim.
1 note · View note
libreriayutaka · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Nigrino. La condena de la memoria El mayor romano de su tiempo, el edetano Marco Cornelio Nigrino Curiacio Materno, sufre la damnatio memoriae (condena de la memoria), por ser una amenaza para las pretensiones de Trajano, el otro candidato a la silla del césar.
0 notes