#ne kadar yanlış
Explore tagged Tumblr posts
filyiyenzurafa · 2 months ago
Text
İyileştiğimden beri vücudum tekrar hasta olmamak için bi taraflarını yırtıyor max 2 günde 1 boğazım tekrar tekrar acıyor hastayken olduğu gibi hafif ağrılar yorgunluk başlıyo bi şekilde geçiyor sonra max 1 2 gün içinde tekrar dndndjdwjjsd gerçekten dayan karabaş yani
2 notes · View notes
mel-inoe · 10 months ago
Text
oda arkadaşlarım diyo ki, seni nereye hangi kategoriye koysam asla bilemiyorum kafamda şöyle biri diyebileceğim bi kategorin yok her telden çalıyorsun.
#biliyorum bende koyamıyorum kwşwsösjwlwç#zaten herhangi bir kategoride olacak kadar sığ bir zihne sahip olmamaya çalışıyordum#tek net olduğum konu dinim ve yaratılışım#bunun dışındaki her konuya ihtimal gözüyle bakıp sahiplenmeden yaşıyorum#zorla bir yere ait olmaya da çalışmıyorum#şu hayatla tek ve en sağlam bağım Allah#bunun dışında ne varsa gelip geçici#fikirlerime kadar#işte öyle bir şey#din hariç herhangi bir fikre organımmış gibi bağlanıp vatan gibi savunmak istemiyorum#bence bu fikirlere körlemesine bağlanmak hoşgörüyü ortadan kaldırıyor#fikirler akılla savunulmalı duygularla değil#her türde insanla anlaşabiliyorum aşağı yukarı#anlaşamadığım tek tip vatan savunur gibi agresiflikle fikirlerini savunmaya çalışan tipler#insanları anlamak güzel şey#gelip yargılanmayacaklarını bilerek bana bir şeyler anlatabilmelerini seviyorum#dobrayım yanlışa yanlış demekten çekinmem#yargılamayarak#empati yapıp karşımdaki kişiyi sebepleriyle anlayıp neden yanlış yaptığını ve yanlışın neden yanlış olduğunu açıkladığımda#hep güzel sonuçlar gördüm#biz peygamberimizden güzelliği gördük yargılamayı ya da bağırarak kendimizi savunmayı değil#şu hayatta her şeyin güzel bir alternatifi var#kendini ve fikirlerini savunmanın da öyle#çok konuştum ama agnostik bi arkadaşım var#din konusunda çok agresif ve argümanı olmadan kendisini savunan ve saldırgan tiplerden sanıp beni kışkırtmaya çalıştı bi süre#her mevzuyu sakince argümanlarla açıkladıktan sonra kendi kendine saygı duymaya başladı#artık harbiden iyi ve seviyeli bir arkadaşlığımız var ve din mevzularına eskiden olduğu gibi saldırgan ve sığ şekilde yaklaşmıyor#önyargılarının kırıldığını hissediyorum#öfke belki o anda durumu kırtarmış gibi gözükebilir ama sonuç hiçbir zaman güzel çıkmaz be dostlar#23
5 notes · View notes
gozlerimdekiparilti · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Başardım galiba
7 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year ago
Text
Günaydın
2 notes · View notes
cizgi · 2 years ago
Text
allahim nolr erkeklere özellikle de cishet erkeklere akilver susma orucumu bozdurdular bana sonunda
4 notes · View notes
maybeeonedayy · 6 months ago
Text
Sakın ama sakın kim olursa olsun bu zamana kadar ne yaptın ne başardın diyen insanlara inanmayın siz bu hayatta evet bi çok hata yanlış yapmış olabilirsiniz ama bi çokta iyilik güzellik yaptınız ve bunu en iyi bi Allah bi de siz biliyorsunuz siz ne olursa olsun HARİKASINIZ VE BAŞARILISINIZ 🤍🤍🤍
358 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 8 months ago
Text
Teyze Kızının Eltisi! (1) (Murat 45 Y., Aydın)
20 yıllık evli, 1 çocuk babası, 45 yaşında biriyim. Elektrik malzemeleri sattığım, aynı zamanda taahhüt işleri yaptığım bir d��kkanım var. Her geçen gün büyüyen bir ekibim var. Aslında Aydın'lıyım, ama İzmir'de yaşıyorum. Gençliğimden beri hep çapkındım. Hayatımda hiç profesyonel bir kadınla olmadım. Bu kadar çok aldatmayı seven kadın varken ve de evini ihmal eden bunca adam varken para verip bir kadınla olmak bana göre değil.
Geçen yıl Ekim ayında teyzemin torununun sünnet merasimi için Aydın'a gitmemiz gerekti. Teyze kızıyla birlikte büyümüştük. Gitmezsem annem, teyzem ve teyze kızı beni mahvedelerdi. Karımla beraber Pazar günü gittik. Zaten 90 km yol, annemde akşam yemeği yeyip, giyinip salona gittik. Herkes hoşgeldin muhabbeti yaparken, teyze kızıbın eltisi Hale geldi masaya, annemin elini öpüp sohbete başladı. Sonra da dönüp benimle ve karımla konuştu. Uzun zamandır görmemiştim, ama değişik geldi gözüme. Daha önce merhaba - merhaba'da kalan sohbet, sünnet çocuğu salona girene dek sürdü. Düğün bitip eve geldiğimizde, anneme, "Hale ne kadar konuşkanmış, ilk defa bu kadar konuştuk!" dedim, annem de Hale'yi çok övdü.
Genelde Cumartesi akşamı komşu esnaflardan oluşan grubumuzla meyhaneye gider, geç vakit eve döner, evde de devam ederdim. Düğünden üç hafta sonraki Cumartesi akşamı rakımı koydum, laptopta takılmaya başladım. Face'de hani var ya yan tarafta tanıyor olabileceğin kişiler, orda Hale vardı. Saate baktım, 00:12'ydi. Kocasıyla çok daha samimi olduğum için baştan tereddüt ettim, ama sonra arkadaşlık isteği yolladım. Daha 1 dakika geçmedi ki, kabul edildiği, sohbet edebileceğimiz mesajı geldi messengerdan. Merhaba ile başlayan konuşma sabaha karşı saat 04:00'de bitti, ki bitmesini ikimiz de de istemiyorduk. Rakının verdiği cesaretle sohbeti istediğim gibi her noktaya getiriyordum. Gece saat 01:30 da telefonlar verilip Whatsap'a geçmiştik. Sabaha karşı 04:00'de yatarken, ailesi, hatta teyzemin kızı ile ilgili bildiklerimin tamamının yanlış olduğunu öğrenmiştim.
Ertesi gün öğlen gibi uyanabildim. Öğleden sonra, "Naber?" diye mesaj attım. Gece öyle kararlaştırmıştık. Yanımızda birilerinin olması ihtimaline karşı (Naber?) yazacak, cevap gelmesini bekleyecektik. "İyi, senden?" diye cevap geldi. "Dışarıdayım." dedim. O da evde yalnız olduğunu söyledi. Kocası Ayhan bir kepçe ile başladığı işi büyütmüş, büyük projelerin altyapı işlerini yapan koca bir şirket haline gelmişti. Hale'nin şikayeti de bu yöndeydi. "Fakir, ama mutluyduk!" demişti. Gece öğrenmiştim, Hale benden 4 yaş küçüktü, oğlu ve kızı da babalarıyla çalışıyordu. Yaklaşık 4-5 saat yazıştık yine, akşam müsait olursak yazışırız dedik.
O gece seks hayatlarımızdan bile bahsettik. Ayhan iyi bir kocaymış, ama son dönemde çıkan şeker hastalığı nedeniyle eskisi gibi sertleşemiyormuş. Daha ikinci akşamda açık açık seks hayatlarımızı konuşuyorduk. Karımın çok güzel olduğunu, harika bir çift izlenimi verdiğimizi yazdığında, "Gösterdiği kadar dişi değildir!" diye durumu anlattım. Evet, karım yatakta iyiydi, ama 20 yıl boyunca bir kez istemedi, hep isteyen bendim. O da tam tersi olduğunu, kendisinin Ayhan'a sürtündüğünü, onu bir şekilde ateşlediğini söyledi. Mesela hiç bilmiyordum, meğer onlar da her Cumartesi masa kurar rakı içerlermiş, hatta ailece, sonra çocuklar çekilince de bir şekilde mutfakta başlayıp yatakta bitermiş geceleri. "Hatta akşam yeni çıkmıştım yataktan, şöyle bir bakayım Face'e dedim, sen denk geldin!" dedi. "Ayhan nerde şimdi?" dedim. Bana bir foto attı, Ayhan yatakta yanında yatıyordu arkası dönük. "Uyanacak, yakalanacağız!" yazdım. "Top atsan uyanmaz, ama sabah da 07:00'de dikilir ayağa!" dedi. Bütün gece konuştuk.
Yine sabah işe gittim, öğlen yazıştık. Akşam üzeri yalnız olduğunu, Ayhan'la oğlanın bilmem nereye gittiğini, kızının da sevgilisi ile buluşağını söyledi. "Gelsem çıkar mısın?" dedim. "Çıkarım, ama gelme, akşam vakti yollar kalabalık olur!" dedi. Herkes çıkınca dükkanda kalıp aradım. Bir saate yakın konuştuk. "Yarın sabah İncirliova'da işim var, Aydın'a uğrarım!" dedim. "Tamam!" dedi. Anlaştık, saat 10:00'a kadar işimi bitirip, onu evine yakın bir yerden alacaktım. İşin kötüsü teyze kızının ve görümcesinin de olduğu, zemin katında kaynana ve kaynatasının yaşadığı aile apartmanında oturuyordu. İşim falan yoktu, canım seks istiyordu. Akşam konuşurken son sözü, "Bak birşeyler umarak gelme, biz akrabayız, sadece oturup konuşacağız!" oldu. "Tabii ki!" dedim.
Saat tam 10:00'da sözleştiğimiz yerdeydim. Aylardan Kasım olmasına rağmen hava günlük güneşlikti. Arabadan inip, karşısına park ettiğim marketten içecek ve yiyecek birşeyler aldım. Tam arabaya doğru giderken onu gördüm. Diz üstünde bir elbise giymiş, mevsimlik bir deri mont ve güneş gözlükleriyle salına salına geliyordu. Bu kadın 41 yaşında gibi değildi. Arabaya bindik. Gençliğimden bildiğim Çine çayı tarafına sürdüm arabayı, ama açıkcası ne yapacağımı da bilmiyordum. Daha şehirden çıkar çıkmaz elini tuttum. "Ne yapıyorsun?" dedi, ama elini çekmedi. Birkaç köy geçip uygun bulduğum bir alana çektim arabayı. Bir sigara yaktım, ona da tuttum, ama kendi sigarasından yaktı. O ara Ayhan aradı. Ona, "Güzellik salonundayım!" dedi, az konuşup kapattı.
Telefonu kapatır kapatmaz uzanıp dudaklarından öptüm. Karşılık verdi. Arabanın içinde öpüşmeye devam ederken elimi beline, ordanda kalçalarına kaydırıp kendime çektim, arabanın içi genişti. Bir ara kafasını çevirip, "Kimse gelmez değil mi, aman kimse görmesin!" dedi. Şom ağızlı kadın, daha cümlesi bitmeden 50 metre ötemizde bir araç durdu. Arabadaki kadın arka koltuktan kalktı, aradan ön koltuğa geçti. Bizimki kafayı çevirme refleksi bile göstermedi ve "Aaa, onlar da mı sevişmeye geldi ki?" dedi.
İçimden, (Hani birşey olmayacaktı, biz akrabaydık?) dedim. 50 metre çaprazımızdaki arabada kadınla adamın öpüştüğünü varsaydığım hareketleri başladığında, biz çoktan gözlerimiz orda, ama dudaklarımız birbirinde, benim parmaklarım onun amcığında, onun eli fermuarımı açıp avucuna aldığı yarağımda, sevişiyorduk. O (Kimse görmesin aman!) modundaki Hale kendini kaptırmış, parmaklarımın ucunda zevk çığlıkları atarken yarağımı öyle sıkıyordu ki, boşalacağım sandım. Kalçalarımı geri çekip yarağımı elinden zor kurtardım.
Diğer arabadaki kadın adamın yarağına eğildi, ben de tam tersini yapıp Hale'nin amcığına eğildim. Hale onları seyrediyor, yüzünü saklamak için en küçük bir girişimde bulunmuyordu. Yalayıp parmaklarımla sikerek yarım saat kafam aşağıda kaldı. Kafamı Hale'nin amından kaldırdığımda, diğer arabadaki çiftin arka koltukta olduklarını, kadının adamın kucağında hopladığını, ikisinin de yüzünün bizim arabaya doğru dönük olduğunu gördüm. Hale de ben amcığını kurcalarken orgazm olmuş, gözleri kaymış, onlara bakıyordu. Birer sigara yaktığımız anda diğer araba yanımızdan geçti. Kadın ön koltukta, başı kapalı, adam ile birlikte bize bakarken, Hale de onlara bakıyordu.
Sonra arabadan indik. Elele dere kenarında yürüdük biraz. Sonra öpüşerek tekrar arabama döndük. Hale arka kapıyı açıp, arka koltukta domaldı ve "Girsene!" dedi. "Ben sana değer veriyorum, ilk seferimizin sefil bir dere kenarında olmasını istemem!" dedim. Ama yine de eğilip parmaklarımı ve dilimi amına gömdüm. Aslında derenin karşısında, 300 metre mesafemizde sürüsünü yayan ve değneğine çenesini dayamış bizi seyreden çobanı görmeseydim sikerdim de. O gün ben de boşaldım, ama ağzına boşalınmasını sevmediğini söyledi. Emdi, boşalmaya yakın arabanın yanında, çobana karşı boşaldım. O gün sanırım 5-6 saat seviştik, ama sikişmedik. Geri döndük.
Evinin neredeyse 50 metre yakınına kadar gittik. "Gel kahve içelim!" bile dedi. Bu kadın kendine öyle güveniyordu ki, ben tırstım resmen. Giderken arkasından baktığımda elbisesi kırış kırış, iyice kısalmış, neredeyse götünün altına kadar sıyrılmıştı. Her akşam yazıştık, konuştuk. Bir hafta geçmeden, "Beni nerde nasıl sikeceksin?" diye inler oldu konuşmalarda. Tabii benim ona, "Şöyle sikeceğim, böyle kanırtacağım!" demelerimden sonra. Ama bu arada o ilk günü de konuştuk, "Hani herkesten korkar olmana rağmen, o gün çaprazımızdaki arabada sevişen çiftten yüzünü kaçırmadın, çobanın karşıdan seyrettiğini bile bile domalıp sik dedin!" dedim. "Çok tahrik oldum!" dedi. O gün ikimizin de sevişirken seyredilmekten zevk aldığımızı anlamış olduk.
Bir hafta sonra, aynı gün, Aydın'da günlük kiralık evlere baktım. Bir tane buldum, tam şehrin göbeğinde, orada buluşmaya karar verdik. Ben biraz erken gittim. Birkaç malzeme aldım. Yarım saat sonra aradı. Binaya girişi tarif ettim, 5. katta 1+1 bir daireydi. Kıyafetlerimizle ayakta öpüştük biraz, sonra soyunmaya başladık. Kırmızı dantelli bir sütyen ve kırmızı dantelli bir tanga giymişti. Dudaklarından başlayıp memelerine, ordan da amcığına yalaya yalaya indim. Sonra o aynını yaptı. "69 yapalım!" dediğimde, "O ne?" dedi. İlk yarım saati birbirimizin ağzında geçirdik. Amını yalarken parmağımın biriyle de göt deliğiyle oynuyordum.
"Acelemiz yok!" dedim ayağa kalkıp bir sigara yaktım. Oturma odası tarafına geçtik, L şeklinde koltuk takımı vardı, oraya oturdum, bu da yanıma oturdu. Ellerimiz birbirinin vücudunda, o yarağımla oynuyor, ben kalçalarını avuçluyorum. Sigaralar bitince, "Gel!" dedim buna, hemen üstüme çıktı. Uzanıp perdeyi açtım, karşı binalar yakın değildi, ama en fazla 50 metre vardı aramızda. Yarağımı amına aldığında, 15 gündür konuştuğumuz sikişme nihayet gerçekleşmiş, amına alttan pompalarken, memelerini ağzıma almış emiyor, iki elimle kalçalarını kavramış sıkıyor ve kucağımda hoplatıyordum.
15 gündür konuşuyor olmak mı? Karşı binalardan seyredildiğimizi düşünmek mi? Yoksa yarım saatten fazla birbimizi yalamamızın etkisinden mi? Bilmiyorum, ama birkaç dakika içerisinde ikimiz de boşaldık. Boşalıp yanyana oturunca perdeyi çekip kapattı. Sevişirken hiçbir şeyi takmayan kadın, sevişme bitince genç kız gibi utangaçlaşıveriyordu. O güne dek sormamıştım, "Daha önce kimseyle oldun mu?" dedim. "Çok istedim, ama kimseye güvenemedim!" dedi. O da bana sordu. "Yemediğim nane kalmadı!" dedim.
Karım 20 yıllık evliliğimizde götten vermediği için göt sikmeyi severdim. Az önce sevişme esnasında parmağımla göt deliğiyle oynarken Hale hiç kasmamıştı. O nedenle elimi götüne atıp, "Şimdi sıra bunda!" dedim. "Çok severim! Birkaç sene öncesine kadar ne Ayhan teklif etti, ne de ben istedim. Birkaç yıl önce senin teyze kızın götten sikilmeyi daha çok sevdiğini ballandıra ballandıra anlatınca denemek istedim ve Cumartesi alkollüyken Ayhan'a siktirdim. O günden beri bazen hiç amıma almadan alırım götten!" dedi. Zaten bu konuşmalar zıpkın gibi yapıyordu beni, koltukta domalttım. Ayağa kalkıp amına soktum, birkaç gitgelden sonra da götüne yüklendim. Hale, "Seninki Ayhan'ın sikinden kalın, kafası girene kadar yavaş!" dedi bir an. Kafası girince bir, "Immmhhh!" çıktı ağzından. Benden de bir, "Ohhhh!" çıktı. Hale, "Perdeyi açayım mı?" dedi. "Aç!" dedim. Uzanıp açtı.
Aydın'ın göbeğinde perdeler açık, teyze kızının eltisini götünden sikiyordum, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ohluyor, Ahlıyor, "Yavaş... Daha sert!" diye beni yönlendiriyordu. Arada kalçalarını tokatlıyor, ya da uzanıp göğüslerini sıkıyordum. O da amına parmaklarını sokmuş, benim tempoma göre kah hızlı hızlı kah yavaş yavaş kendini sikiyordu. "Şimdi kaç kişi bizi seyredip 31 çekiyordur acaba karşı binalardan?" dediğimde, "Offf, ahhhhh, evetttt, seyretsinler, aşkım beni ne güzel sikiyor götümden!" diye sayıklıyordu. Parmağımı ağzına soktum ve "Yala da ağzına da bir tane istediğini görsünler aşkım!" dedim. Hale, "Ohhh, evettt, gelip soksunlar, ağzıma, amcığıma, götüme, her deliğim dolsun!" derken kendimi tutamadım, götünden çıkarıp amına soktum. Hale, "Ohhhh, aşkım çok güzel sikiyorsun, ohhh!" diyerek orgazm olduğunda, ben de içine boşaldım...
O gün 10:30'da başladığımız sikiş saat 15:00'de bitti.
[Murat]
Seks
193 notes · View notes
filkadin · 7 months ago
Text
eve dönüyorum.
ev neredeydi, ev nasıldı, ev var mıydı sorularının ardından, yine trende, yine yanlış seçilmiş bir cam kenarında. üç sene önce dinlediğim bir şarkının hâlâ tam ortasında, mümkün değil. bu kez zihnimden konuşmak, basamakları ikişer ikişer inmek, sigarayı yarısında bırakmak zor geldi. gerisin geriye bakarken, sayfaları tersten okumak, ne önemi var, bu da benim şansım. kafamı her kaldırdığımda bir anının tebessümünü hatırlıyorum. hayır mutsuz değilim, evet huzurluyum. şikayet edilecek bir şey kalmadıysa hâlâ kafamızı kaldırmadan yürümeyi anlamlandırmalı mıyız? yoksa yol sadece yol mudur? yol sadece yoldur. zihninde çalan müziği hiçbir ses bastıramaz. tam ortasındayım. her şey değişse de insanın gözleri hiç değişmiyormuş ne kadar doğru, hiç kaybolmadım. ne kadar çok sevdiğimi ve sevildiğimi, bunun bir lütuf olmadığı bir evrende yaşadım. bozkırdan sonra, deniz hiç fena olmadı. boğulmadım, nefes alıyorum.
anlıyorum ve devam etmek istiyorum.
153 notes · View notes
filyiyenzurafa · 4 days ago
Text
Depresyona girmek uzereyim saniyordum meger serefsizlerle mucadele ediyormusum
#psikoloğa son gidişimde nasıl geleceğini çok merak ediyordum ama iyi gördüm seni dedi ve sonrasında da#randevu önceliği vermeme gerek yok sanırım eğer sen istersen mail atabilirsin dedi#kendi kendime nazar değdiricem diye korkuyorum ama valla bunu duymak o kadar iyi geldi ki#aslında düşünmüyorum moralimi bu kadar etkilemiyordur herhalde diyordum ama O KADAR etkiliyormuş#gaza gelip komple bırakmam umarım psikoloğu sbsbabsbansjasn yüzeysel olarak çok iyiyim şu aralar ama#ama işte yani bişeylerin konuşulması lazımdı en son😬#o kadar karışık bölük pörçük bahsediyorum ki fndnnsndndkd özür dilerim#sözün özü gerçekten depresif belirtilerin kaynağı şerefsizlerle mücadelemden geliyormuş🙏🏻🙏🏻#içimden söylerken şerefsiz yerine başka bişey demiştim ama buraya daha kibarlaştırayım dedim🤗#neyse bu konu üstüne düşündükçe geriliyorum ama sonunda azıcık gelen gönül ferahlığını gölgeleyemicrm✋🏻#şu sıralar tek derdim bu dönem her gün dersim olduğu için nasıl kombin yetiştireceğim düşüncesi#insanoğlu ne değişik gerçekten ya#1 hafta önce ne haldeydim şimdi nasılım#bi anda ağlauasım geldi DUR#kendime nazar değdirme hızımdır🥳🥳#şaka şaka geçti iyiyim gidip zıbaranzi#çok şükür sabahki dersim iptal oldu🙏🏻#ve yarın etek giyicem dua edin götüm donmasın.....#abi zaten üşüyorum donuyorum bari istediğim şeyi giyiyim öyle üşüyim yani#yanlış mıyım????
2 notes · View notes
insanogluu · 1 month ago
Text
YOL GÖSTEREN HARKULADE SÖZLER...!
”İnsanlar en büyük hatalarını, kafaları karışık olduğu zaman yaparlar.”
“Şunu unutma: Fazla fedakarlık, fazla vefasızlık getirir.”
”Egosunu beslemekten, karakterini aç bırakan insanlar var…”
”Tanıdığın yanlış insanlara duyduğun öfkeyi, tanıdığın en doğru insana kusma.”
”İyi insan ol; fakat bunu kanıtlamak için vakit harcama.”
“Hayatta her şey ol, fakat birilerinin alternatifi asla olma.”
”Bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düştü.”
”İnsan, yalnızlığı en çok yanındaymış gibi davrananlardan öğrenir.”
”Yerine getirilmiş bir görevin mutluluğu başka bir görevi yapabilme gücünü yaratır.”
”Hayatı birbirimiz için daha kolay hale getirmek için değilse ne için yaşıyoruz?”
”Seçmiş olduğunuz ve karar verdiğiniz şeylerin bedelini siz ödersiniz; size akıl verenler değil.”
”Bir şeyi yüreğinde ve aklında bitirmedikçe, gidişler ve kaçışlar çare değildir.”
”Sadece fazla ileri gitme riskini göze alanlar ne kadar ileri gidebileceğini öğrenir.”
”Herkesi dinle; fakat duyduğun, yalnızca yüreğinin sesi olsun!”
”İnsanların ikiyüzlü olması sizi hala şaşırtabiliyorsa, iyi bir insansınız demektir.”
”İnsanın varlığı anlamını dil ile birlikte bulur ve dil edebiyatı beraberinde getirir.”
”Senin kendini nasıl gördüğün, başkasının seni nasıl gördüğünden çok daha önemlidir…”
”Utangaçlık; insana özgüvensiz oluşundan değil, kişilikli oluşundan gelir…”
”Zaman sana unutmayı öğretmez. Sadece susman gereken konularda tecrübe sahibi yapar.”
”Kendi doğrusu olmayan, başkasının yanlışını sever.”
”Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir.”
”Yalnızca çok ileri gitmeyi göze alanlar, ne kadar ileri gidebileceklerini görebilirler.”
”Geçen yılın kelimeleri geçen yılın diline aittir, ve yeni yılın kelimeleri yeni bir ses bekler.”
”Kendi mutluluklarını, başkalarının mutsuzlukları üzerine inşa edenler, en tehlikeli insanlardır.”
”Seni düşünmeyen, anlamak istemeyen, anlamamazlıktan gelen insanlara yön değil yol vermelisin.”
”Kimseye iyi veya kötüdür demekte acele etmiyorum. Çünkü insanlar beni her zaman şaşırtmayı başarmışlardır.”
”Yaşamakla kaybettiğimiz hayat, malumat içinde kaybettiğimiz bilgi, bilgide kaybettiğimiz bilgelik nerede?
”Unutmayın; hiçbir zaman arkadaş kaybetmezsiniz. Sadece kimlerin gerçek arkadaşlarınız olduğunu keşfedersiniz.
”Araştırmaktan vazgeçmeyeceğiz ve araştırmamızın sonunda başladığımız yere tekrar dönecek, orayı yeniden keşfedeceğiz.”
”Çevrendeki insanlar susacağı, konuşacağı ve duracağı yeri bilmiyorlarsa, sen fazla adım atmışsındır onlara, biraz geri çekil…”
”Kırıldığını belli etmeyen insanları üzmeyin. Çünkü onlar sizi kaybetmemek için susar, aptal oldukları için değil!”
”Sizinle birlikte fırtınaya katlanmayan biri, gökkuşağının tadını çıkarmayı hak etmez.”
”İnsanlar güçsüz oldukları için ağlamazlar; çok uzun zamandır güçlü oldukları için ağlarlar.”
”Ne yaşarsanız yaşayın; birine en son davranış şekliniz, onda bıraktığınız tek fotoğraftır.”
”Öyle anlar olur ki, hiç bir şey olmamış gibi gülümseyerek yoluna devam eder insan; buna pes etmek değil; olgunlaşmak denilir.”
”Bazen noktayı koyabilmeli insan.''
Ts-Eliot
Tumblr media
İyi akşamlar.
60 notes · View notes
selcandy · 2 months ago
Text
Yine cahil kudurtucam ama fkjkf
Dil bilgisi kurallarının büyük bir çoğunluğu okuyarak öğrenilir. Aslında “öğrenmek” bile bana yanlış bir kelime tercihi gibi geliyor; öğrenmekten ziyade “otomatiğe alınır.” Sen okursun okursun, maruz kaldığın dilin bilgisi senin belleğine kendiliğinden, sen farkında olmadan yerleşir. Bunu bir edebiyatçı, bir çevirmen, daha da önemlisi 5 yaşındaki bebelere İngilizce gramer öğretmiş, öğretebilmiş bir insan olarak söylüyorum.
Kendi üzerimden çok net bir örnek vereyim; mesela Türkçede bağlaçlardan önce veya sonra virgül kullanmayız. Hususi olarak “ve” bağlacını ele alalım: İngilizcede “ve”den, hatta “ama”dan önce virgül çok sık kullanılıyor. Tamamen okuma üzerine kurulu bir bölümde öğrenim görünce, kaynak dilin kurallarına maruz kalma hali de aşırı yoğun oluyor. Ben de Türkçede olmayan bu kurala aşırı maruz kaldım. “Ve” bağlacından (hatta “ama” bağlacından da) önce virgül koyma eğilimi bana öyle bir yapıştı ki senelerce kurtulamadım. Burada da beni uyaranlarınız oldu, çalıştığım çeviri bürolarından da ikazlar aldım ama bu “maruz kalarak edinilen dil bilgisi” öyle içselleşiyor ki kolay kolay arınamıyorsun. Bisiklet sürmek gibi, içgüdüsel. Bir insan hangi “de”yi ayıracağını, hangi “-ki”yi bitişik yazacağını biliyorsa o kurala uymadan yazmayı başaramaz. Bu kuralı hayatına entegre edenler kendi üzerlerinden düşünsünler, bu kurala uymamayı artık başaramazsınız, haksız mıyım?
Ben tam da bu yüzden henüz “de” bağlacıyla “-de” eki arasıdaki farkı bilmeyen, önüne gelen bütün “ki”leri ayıran insanların ifade ettiklerini, verdiği kaynakları, fikirlerini yeterince ciddiye alamıyorum. “Dil bilgisini otomatiğe alacak kadar okumamış” kanısına vardığımdan, “bana yolladığı kaynağı da okumamıştır ki bu” fikri doğuyor otomatikman, örneğin. Buna ön yargı diyebilirsiniz. Buna istediğinizi diyebilirsiniz ama okumayı akranlarından önce söken bebek yaştaki çocuklar bile okula başlama tarihinden evvel otomatiğe alıyor bu tip kuralları, beni anlıyor musunuz? Hepi topu yirmi Cin Ali kitabı okumuş olsun bir birinci sınıf öğrencisi; o bile hangi -de bitişik yazılır biliyor. Yavruların Cin Ali’den edindiğini 30 yaşında hala edinememiş bireyleri dikkate almakta zorlanıyorum. “Dikkate almıyorum” demiyorum, almak için kendimi zorluyorum. Eminim aynı şeyi bir sürü insan da yaşıyor, ne ifade etmeye çalıştığımı da onlar anlıyor.
Beni çok güldüren bir savunma biçimi var; “ben aslında biliyorum ama bloguma yazarken veya mesajlaşırken dikkat etme gereği duymuyorum.” Bu öyle bir şey değil, tam da bilmediğiniz için bu kadar rahat sallıyorsunuz hatta. Biz bu kurallara “özellikle dikkat etmiyoruz”, otomatiğe alıyoruz. O bilgiyi hafızan emdikten sonra aslında bitiştirmen gereken bir “-ki”yi gidip ayrı yazabilmek özel çaba ister asıl. Otomatiğe alınca “dikkat etme gereği” diye bir şey kalmıyor ki duyasın veya duymayasın. Maval okumanıza hiç gerek yok.
Birkaç ay önce “ne okuduğunuzun bir önemi yokmuş, bir şeyler okumamız yetiyormuş” içerikli (alzheimer konulu) bir gönderi atmıştım ya, aynı şeyi buraya da uyarlayabiliriz. Kimimiz gazete okumayı severiz, bazımız bilimsel makale, bazımız roman, bazımız şiir. Ne okuduğu önem teşkil etmeksizin okuyanlarımızın bende bıraktığı o çok net intiba, okumayanlarınkinden çok daha olumlu. Eminim bunun sosyolojik / psikolojik bir açıklaması da vardır, arasam bulurum. Berbat bir gramerle benimle tartışmaya giren insan, kulaktan dolma, sağdan soldan işittiği şeylerle üzerime geliyormuş gibi hissediyorum. Eşitsizlik gibi geliyor, adaletsizlik gibi geliyor, işte onlarla iletişim kurmayı hiç ama hiç sevmiyorum.
Dost acı söyleeeer ama Selcan dostunuz değildir, o nedenle beni önemsemeyip yolunuza sıçmık intibanızla devam edebilirsiniz kjrhurdwk
55 notes · View notes
hevesler · 4 months ago
Text
sana benzemeyeceğime dair kendime binlerce yeminim var. senin gördüğün sevgisizliği de bana yaşattığın sevgisizliği de devam ettirmeyeceğime dair. bu yaşıma kadar el pençe peşinden koştum, sırf iki güzel kelâmın için. bazı geceler seni bazı geceler kendimi suçladım. en kolay olan kendini suçlamaktır. eksik yapmışımdır dedim, yanlış olmuştur dedim. kendi eksikliğim senden daha az acıttı canımı. buna inandım suçlarken. eksikliğimi sen bile bilmiyorsun ki, sorsan her şey güllük gülistanlık. inan zor değildi takdir etmek, sevgi göstermek. bilirim ki en iyisini de yapıyordun. çocukken farkında değildim, yaşımla beraber görüş açım da genişledi. yaralarım daha da derinleşti. konu ne bendim, ne görmediklerindi. konu istemeyişindi, bana yabancılığındı. kendi canından değilmişcesine. tanrı varsa eğer o şahit çok çabaladım, görmezden geldim. ama anlıyorum ki sen sevgini vermek istemedin. kendi sevgisizliğinde de hepimizi çürütüp hiç ettin.
#e.
#e.
67 notes · View notes
dianaa70 · 5 months ago
Text
Bir kız öldürüldü bu sabah,kim bilir belki hangi sebepten. Bir annenin evladını öldürdüler bu sabah,annenin acısını düşünmeden. Bir kız çocuğu öldürüldü bu sabah,nasıl hayalleri olduğuna aldırmadan. Bir kız öldürüldü bu sabah,kendi halinde dışarıda yürüyorken. Bir kız öldürüldü bu sabah,zamanında birini sevdi diye. Bir kız öldürüldü bu sabah,bu yasalar yüzünden. Bir kız öldürüldü bu sabah,bir kız öldürüldü,ardından bir kız daha. Pis zihniyetlerin sonucu iki kızın hayatına mâl oldu. Ve bu böyle de devam edecek. Bundan önce de çok kızımız öldü bizim. Yaş fark etmeksizin taciz, tecavüz,istismar edilerek kız çocuklarını öldürdüler. İster büyük olsun ister küçük olsun hepsi bir annenin evladıydı. Hep Allah'ın yarattığı candı. Bir kız öldü. Bir çok kız öldü. Hiçbir şey yapamadık biz yine. Yarın belki yine ölecek. Belki bu ben olacağım belki sen. Bugün öldüler ve bunun sonu gelmeyecek. Çünkü insanlar bunu artık suç olarak görmüyor. İnsanları katletmek,taciz tecavüz istismarda bulunmak suçtur! Her ne kadar mahkeme de saygı adı altında verilen cezalar indirime tabii tutulsa da bu yanlış yargıydı. İndirim olmamalı. Ölen kızlarımızın canları geri gelmiyor. Neyin saygısı,cân ölüyor,bir annenin evladı ölüyor siz nasıl indirim yapabiliyorsunuz. Buna nasıl yüreğiniz dayanıyor. Allah aşkına ne zaman bu kadar vicdansız olduk. İnsan milletinden utanmamalıydı.
96 notes · View notes
sertsiken0606 · 6 months ago
Text
Merhaba arkadaşlar bu hikayeyi gönderen arkadaşımıza teşekkür ederim. Hasan bey yayınlarsanız çok teşekkür ederim. Ben Şinasi 51 yaşında 39 yıldır İngiltere de yaşayan bir gurbetçiyim . Eşim 2019 da korona yüzünden vefat etti . Birbirimizi çok seviyorduk onun yokluğunda boşluğa düştüm . Korona bittiğinde ilk işim izin alıp memleketime tatile gelmek oldu İzmir Çeşme de babamın almış olduğu bir yazlığımız var oraya yerleştim , 46 yaşındaydım ama 20 lik gençleri cebimden çıkaracak kadar kendime güvenim tamdır. 187 boyunda 80 kilo oldukça yapılı sportif bir görünüme sahip yakışıklı özellikle belirteyim bakımlı bir erkeğim. 40 gün tatil yapacaktım. Aklımda seks yapmak inanın yoktu . Birgün yazlığın havuzundan sıkıldım denize indim erken saatlerde olduğu için pek kimse yoktu bir kadın sürekli beni kesiyor yanındaki arkadaşına birşeyler söylüyordu saat epey ilerlemiş akşam olmak üzereydi ben havlumu vs alıp kalktım tam plajdan çıkarken Şinasi bakarmısın dedi bir kadın döndüm o beni kesen kadın buyrun tanışıyormuyuz dedim . Benim ilk okul yıllarımdan arkadaşım Ferideymiş . Ayak üstü konuştuk otelde kalıyorlarmış ben tek başıma yazlıktayım yanlış anlamazsan gelin koskoca yazlık hemde ben sıkılmamış olurum dedim olur dediler birlikte otele gittik eşyalarını toplayıp indiler bende onlar gelene kadar hesabı ödedim. Birlikte yazlığa gittik ilk gece konuşarak geçirdik ertesi gün uyandığımda Feride ve kızı havuzda yüzüyorlardı yanlarına gittim günaydın dedim aman tanrım anne kız çırılçıplak havuzda yüzüyorlardı ikiside birbirinden güzeldi inanın aklımda hiç seks yoktu hemen kendimi havuza attım 2 kadın hemde çırılçıplak ben de havuzda şortumu çıkarttım oyun oynamaya başladık Feride nın kızı 24 yaşında seksi bir kadındı ismi Dilara ben artık Feride ile seks yapmayı düşünüyordum ama kızı Dilara annesinden hızlı çıktı havuzda sikimi tutuyor arada bir kendini bana temas ettiriyordu bende film kopmuştu havuzun kenarına oturdum sikim kazık gibi olmuştu Feride Dilara ya gösterdi sağ tarafıma Feride sol tarafıma Dilara geldi Dilara tuttu sikimi ağzına aldı annesi vücudumu okşuyordu ben yatak odasına gidelim dedim zorda olsa birlikte yatak odasına çıktık Feride çok az sakso çekti sikimin üstüne oturdu Dilara amını ağzıma verdi em yala taze am veriyorum sana dedi Feride . Anne kız üzerimde zevk çığlıkları atıyordu ben eşim öleli 31 dahi çekmedim bu yüzden Feride nin amına çok çabuk boşaldım Feride de ben boşalırken orgazm oluyordu birden kalktı kızına 69 pozisyonuna geçmesini söyledi Dilara annesinin dediğini yaptı ufalmakta olan sikim yeniden kazık gibi olmuştu Feride yeter birazda ben emdireyim sen sikin tadını öğren şimdi dedi kafamın üzerine oturdu Dilara sikimin üstüne geldi annesi sikimi tutup Dilara nın amına ortaladı Dilara yavaş yavaş otur hem zevk alırsın hemde kızlığın patlarken zorlanmazsın dedi ben neler olduğunu anlamadım Dilara annesinin söylediği gibi yavaş yavaş sikime oturdu Feride ve Dilara öpüşmeye oynaşmaya devam ediyordu ben bitmiştim artık durmak olmazdı Dilara nın amına boşalana kadar Dilara annesinin dediğini yaptı artık yeter dedim gerçekten yeterdi hemen banyoya girdim güzelce yıkayıp çıktım Dilara ve annesi Feride kahvaltı hazırlıyorlardı bu arada plan yapıyorlardı Dilara benimle evlenecek birlikte İngiltere ye gideceğiz Feride İngiltere de birini bulana kadar beni aralarında paylaşacaklarmış güldüm ama Feride dediklerini harfiyen uyguladı şimdi Dilara ile evliyim Feride bizim yanımızda canı ne zaman seks istese hiç utanmadan sıkılmadan gelir kendini siktirir işi bitince de teşekkür ederim damat iyi sikicisin hep böyle ol der . Kaynanama İngiltere de iyi bir sikici arıyoruz artık dayanamaz olduk Dilara da bende artık Feride ye koca arayışımız son hızla devam ediyor. Türk sikici istiyoruz bunuda belirteyim. Hasan bey yardımcı olursanız sevinirim.tekrar teşekkür ederim
78 notes · View notes
yandikalbim · 2 years ago
Text
Adam gibi adamları sevin diyorum. Bir adamın önce sesinde huzur, bakışlarında sıcaklık ve ellerinde şefkati arayın. Mükemmel olsun demiyorum, ama sevgiden önce onda mutlaka biraz da saygı arayın. Yanınıza yakıştığı kadar yakışsın yarınlarınıza. Gözlerinde güven, sözlerinde samimiyet ve yüreğinde sevgiyi fazlasıyla hissedeceğiniz adamlardan bahsediyorum. Yani kişiliğinde de şüphe götürmez bir güven arayın diyorum. Her türlü zorluk karşısında yılmayan, yıkılmayan, inandıklarından ve sevdiklerinden ayrılmayan adamlar hala yaşıyor bu topraklarda. Ne istediğini bilecek kadar, hiç de istemediği acılar ve anılar yaşayan kadınlara sesleniyorum. Bir gülü koklarken bile, gül incinmesin diye incelik gösteren yürekli adamları da artık görün diyorum. Çünkü bir adama yakışan ve adamlığa yakışan en güzel huydur merhamet. Çünkü o adamlar; yarım bırakmayı, yaralı bırakmayı, ağlatmayı ve aldatmayı sevmezler. Kaybetmemek için sevdiklerini, yanlış olana yüzlerini dönmezler. Korkmazlar sevdikleri uğruna değişmekten. Yani sizi kaybetmekten korktuğu kadar korkarlar sizi incitmekten. Ve gücünü sadece sizi korumak için kullanan bir adam arayın diyorum. O'na uzaktan her baktığınızda, yaralarınızı değil, yüreğinizde sevildiğinizi hissedin. Ve üstünüzden yıllar geçse bile, "iyi ki seni seçmişim, iyi ki seni sevmişim be adam" deyin.
747 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 11 months ago
Text
Otobüste Elime Verdi! (Meltem 24 Y., Adana)
Herkese selamlar, ben Meltem, 24 yaşındayım. Güzel olduğumu düşünüyorum. Adana'da yaşıyorum ve 3 yıldır evliyim. 2 yaşında kız çocuğum var. Kocamı çok seviyorum, ama azgınlığımı durduramadığım için onu aldatmak zorunda kaldım. Bankacıyım ve 2 ayda bir eğitim için İstanbul'a gitmem gerekiyor. Yine eğitim için İstanbul'a gidecektim, ama uygun uçak bileti bulamamıştım, o yüzden otobüsle gitmeye karar verdim. İnternetten bilet aldım ve kocam beni otogara bıraktı.
Otobüse koltuğuma oturmak için bindim, ama yan koltuğumda bir erkeğin oturduğunu gördüm. Hemen inip bilet ofisine, "Ben bayan yanı almıştım, ama yanımda bir erkek oturuyor!" diye şikayetçi oldum. Onlar da, "Kusura bakmayın çok yoğunluk var, bütün seferler dolu, beyfendinin de acelesi varmış!" deyince artık yapacak birşey yoktu, adamı otobüsten indirtmem yanlış olurdu. Hem zaten ben bu tarz şeylere de karşıyım. Ama aylardan Temmuz ve Adana yanıyordu, ben de altıma kısacık şort giymişim ve tanımadığım bir erkeğin yanında 12 saat öyle yolculuk yapacaktım.
Neyse, bindim otobüse. Selamlaştık. Bana, "Kusura bakmayın rahatsız ettim sizi. Üniversite öğrencisiyim, ailemi ziyarete geldim, sınavlara yetişmek için sağolsun yardımcı oldular." deyince, bana karşı bu nazik ve hoş tavırları çok hoşuma gitmiş, biraz da olsa rahatlamıştım. İlk bindiğimde fark etmemiştim, ama çok yakışıklıydı. Adana'dan çıkana kadar sohbet ettik. Adı Cem idi ve sohbeti, konuşması beni çok etkilemişti. Kocamla lisedeyken tanışmıştım ve benim ilk erkek arkadaşım olmuştu. Lise sonrası evlenmiştim onunla ve onun dışında daha önce hiç ilişkim olmamıştı. İş yerindeki müşterilerim hariç, ilk defa yabancı bir erkekle bu kadar uzun hoş sohbet ediyordum. Sebebini bilmiyorum ama Cem'e kanım kaynamıştı.
Sohbet esnasında parmağımdaki yüzüğü görünce, "Evli misin?" diye sordu. "Evet!" deyince şaşırdı. Ben, "Ne olduuu? Niye şaşırdınnn?" deyince, "Senin gibi biri nasıl hemen evlenmiş!" dedi. Ben de, "Benim gibi derken?" dedim. "Güzel ve kültürlü biri!" dedi. Ben de, "Niye, aşık olmuş olamaz mıyım?" diye sorunca, aşka inandığını, ama evlenmeye karşı olduğunu, bir imza ile birine bağlanmanın ve ömrünün sonuna kadar onunla olup ona sadık olmayı kabul etmediğini söyledi ve "Herkes istediği kişiyle birlikte olabilir!" dedi. Bu söz beni etkilemişti ve Cem'den anlaşılmaz bir şekilde hoşlanmaya başlamıştım.
Biraz daha sohbet edip, "Yorgunum!" dedim ve uyumak için gözlerimi kapattım. Birkaç saat sonra gözlerimi açtığımda, başımı Cem'in omzunda ve ellerimi de onun kucağında, hatta bir elimin şortunun (Yarağının!) tam üstünde olduğunu fark edip hemen toparlandım. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Güldü ve "Sorun değil, ben rahatım, uzanabilirsin!" dedi. Ben, "Dalmışım kusura bakma!" deyince, bir elini bacağıma koyup, "Gerçekten sorun yok!" dedi. Gözlerimle eline baktım ve o da hemen çekti elini. Ama bu olay beni biraz azdırmış, Cem'in elinin bacağımda olması çok hoşuma gitmişti. Hatta elini çektiği için resmen üzülmüştüm. İçimden, beni okşadığını, öptüğünü, hatta siktiğini bile hayal ediyordum. Bir yandan da kendi kendime (Kendine gel kızım, evlisin sen, aklından çıkar böyle şeyleri!) diyordum.
Gözlerimi kapattım, uyumaya çalışıyordum, ama sürekli aklım ondaydı, hep beni sikerken canlandırıyordum kafamda. Bir süre sonra azgınlığım mantığımın önüne geçmiş ve isteyerek başımı tekrar onun omzuna koymuştum. O da omzunu iyice yaklaştırmıştı. İkimizden de çıt çıkmıyordu. Ben elimi tekrar onun şortunun üzerine koyunca, kulağıma eğilip, "Rahat ol!" dedi ve saçlarımı okşamaya başladı. Benden ses çıkmayınca da elini tekrar bacağıma atıp okşamaya başladı. Çok zevk alıyordum. Bir eliyle bacağımı yukarı çekti ve ayaklarıma kadar her yerimi okşamaya başladı ve ben de biraz daha sokuldum ona. Elim halen şortunun üzerindeyken yarağının kalktığını hissediyordum. Diğer eliyle elime bastırdı, yarağını şortunun üzerinden elimin içine verdi. Ben biraz elimle oynadıktan sonra kafamı kaldırdım ve sağa sola baktım, acaba gören falan var mı diye. Bana, "Merak etme, herkes uyuyor!" dedi. Ben de tekrar kafamı göğsüne yasladım. Cem bu sefer yarağını şortundan çıkarıp elime verdi. İtiraz etmeden yarağıyla oynamaya devam ettim. O da elini amıma götürmüş okşamaya başlamıştı.
Artık zevk sarhoşu olmuştum. Kafamı kaldırdım ve yüzyüze geldik. Gözlerine arzu dolu bakıyordum. Bana iyice yanaştı ve yanaklarıma, dudaklarıma öpücük kondurmaya başladı. Kulağıma, benim çok güzel olduğumu ve İstanbul'a gider gitmez beni eve atıp tüm gün sikmek istediğini söyledi. Ben ses çıkarmıyor ve öpücüklerin keyfini çıkarıyordum. Bir an önce İstanbul'a varmak ve dediği gibi tüm gün beni sikmesi için sabırsızlanıyordum. Herkes uyanana kadar biz elleşip öpüştük.
Sabah saatlerinde İstanbul'a vardık. Taksiyle hemen evine gittik. Kapıdan girer girmez öpüşmeye başladık. Beni kucağına alıp odasına götürdü. İkimiz de çabucak soyunduk. Yatağa uzanınca heryerimi yalayıp öpmeye başladı. Amımı çılgınca yalıyor, beni deli ediyordu. 69 olduk ve ben de onun sikini ağzıma alıp ona sakso çekmeye başladım. Sonra çekmeceden kondom alıp sikine taktı. Beni altına aldı ve sikini amıma yerleştirip pompalamaya başladı. Beni inlete inlete sikiyor, bana zincirleme orgazm yaşatıyordu. Ben de, "Durma, sik beni aşkım!" diyordum.
Bir süre sonra beni domaltıp amımı sikmeye devam etti. O pozisyonda amımı sikerken parmakları sürekli göt deliğimde geziniyordu. Parmağını götüme sokup, "Aşkım götünü de sikmek istiyorum!" deyince, "Kocam beni oradan hiç sikmedi! Kısmet seninmiş, sik aşkım!" deyip ona onay verdim. Hemen gitti banyodan şampuan getirdi ve iyice götüme yedirdi. Ben kıvranıyor, "Hadi sok artık!" diyordum. Götüm ilk defa sikileceği için hepsini sokana kadar epey bir uğraştı. Önce yavaş, sonra hızlı şekilde götümü sikmeye başlamıştı. İlkin acı çektim, ama sonradan aldığım zevk o acıya değmişti...
Sözde İstanbul'a Cem sınav için, ben de eğitim için gelmiştim, ama sınavdan ve eğitimden artan sürede iki gün boyunca evden çıkmayıp sürekli sikiştik. Artık her eğitim için İstanbul'a gittiğimde sevgilimin yanında kalıyor, ona karılık yapıp dönüyordum. Hatta bazen eğitim yokken bile, kocama, "Yine eğitim var!" diyerek yalan söyleyip İstanbul'a kaçıyor, kendimi Cem'in kollarına bırakıyorum!
197 notes · View notes