#ne kadar yanlış
Explore tagged Tumblr posts
mel-inoe · 6 months ago
Text
oda arkadaşlarım diyo ki, seni nereye hangi kategoriye koysam asla bilemiyorum kafamda şöyle biri diyebileceğim bi kategorin yok her telden çalıyorsun.
#biliyorum bende koyamıyorum kwşwsösjwlwç#zaten herhangi bir kategoride olacak kadar sı�� bir zihne sahip olmamaya çalışıyordum#tek net olduğum konu dinim ve yaratılışım#bunun dışındaki her konuya ihtimal gözüyle bakıp sahiplenmeden yaşıyorum#zorla bir yere ait olmaya da çalışmıyorum#şu hayatla tek ve en sağlam bağım Allah#bunun dışında ne varsa gelip geçici#fikirlerime kadar#işte öyle bir şey#din hariç herhangi bir fikre organımmış gibi bağlanıp vatan gibi savunmak istemiyorum#bence bu fikirlere körlemesine bağlanmak hoşgörüyü ortadan kaldırıyor#fikirler akılla savunulmalı duygularla değil#her türde insanla anlaşabiliyorum aşağı yukarı#anlaşamadığım tek tip vatan savunur gibi agresiflikle fikirlerini savunmaya çalışan tipler#insanları anlamak güzel şey#gelip yargılanmayacaklarını bilerek bana bir şeyler anlatabilmelerini seviyorum#dobrayım yanlışa yanlış demekten çekinmem#yargılamayarak#empati yapıp karşımdaki kişiyi sebepleriyle anlayıp neden yanlış yaptığını ve yanlışın neden yanlış olduğunu açıkladığımda#hep güzel sonuçlar gördüm#biz peygamberimizden güzelliği gördük yargılamayı ya da bağırarak kendimizi savunmayı değil#şu hayatta her şeyin güzel bir alternatifi var#kendini ve fikirlerini savunmanın da öyle#çok konuştum ama agnostik bi arkadaşım var#din konusunda çok agresif ve argümanı olmadan kendisini savunan ve saldırgan tiplerden sanıp beni kışkırtmaya çalıştı bi süre#her mevzuyu sakince argümanlarla açıkladıktan sonra kendi kendine saygı duymaya başladı#artık harbiden iyi ve seviyeli bir arkadaşlığımız var ve din mevzularına eskiden olduğu gibi saldırgan ve sığ şekilde yaklaşmıyor#önyargılarının kırıldığını hissediyorum#öfke belki o anda durumu kırtarmış gibi gözükebilir ama sonuç hiçbir zaman güzel çıkmaz be dostlar#23
5 notes · View notes
gozlerimdekiparilti · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Başardım galiba
7 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year ago
Text
Günaydın
2 notes · View notes
cizgi · 2 years ago
Text
allahim nolr erkeklere özellikle de cishet erkeklere akilver susma orucumu bozdurdular bana sonunda
4 notes · View notes
sitmee · 2 months ago
Text
crimson peak thomas ve kardeşi
0 notes
kimmkitsuragi · 2 years ago
Text
i’ve never been more confused in my life
0 notes
maybeeonedayy · 2 months ago
Text
Sakın ama sakın kim olursa olsun bu zamana kadar ne yaptın ne başardın diyen insanlara inanmayın siz bu hayatta evet bi çok hata yanlış yapmış olabilirsiniz ama bi çokta iyilik güzellik yaptınız ve bunu en iyi bi Allah bi de siz biliyorsunuz siz ne olursa olsun HARİKASINIZ VE BAŞARILISINIZ 🤍🤍🤍
148 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 4 months ago
Text
Teyze Kızının Eltisi! (1) (Murat 45 Y., Aydın)
20 yıllık evli, 1 çocuk babası, 45 yaşında biriyim. Elektrik malzemeleri sattığım, aynı zamanda taahhüt işleri yaptığım bir dükkanım var. Her geçen gün büyüyen bir ekibim var. Aslında Aydın'lıyım, ama İzmir'de yaşıyorum. Gençliğimden beri hep çapkındım. Hayatımda hiç profesyonel bir kadınla olmadım. Bu kadar çok aldatmayı seven kadın varken ve de evini ihmal eden bunca adam varken para verip bir kadınla olmak bana göre değil.
Geçen yıl Ekim ayında teyzemin torununun sünnet merasimi için Aydın'a gitmemiz gerekti. Teyze kızıyla birlikte büyümüştük. Gitmezsem annem, teyzem ve teyze kızı beni mahvedelerdi. Karımla beraber Pazar günü gittik. Zaten 90 km yol, annemde akşam yemeği yeyip, giyinip salona gittik. Herkes hoşgeldin muhabbeti yaparken, teyze kızıbın eltisi Hale geldi masaya, annemin elini öpüp sohbete başladı. Sonra da dönüp benimle ve karımla konuştu. Uzun zamandır görmemiştim, ama değişik geldi gözüme. Daha önce merhaba - merhaba'da kalan sohbet, sünnet çocuğu salona girene dek sürdü. Düğün bitip eve geldiğimizde, anneme, "Hale ne kadar konuşkanmış, ilk defa bu kadar konuştuk!" dedim, annem de Hale'yi çok övdü.
Genelde Cumartesi akşamı komşu esnaflardan oluşan grubumuzla meyhaneye gider, geç vakit eve döner, evde de devam ederdim. Düğünden üç hafta sonraki Cumartesi akşamı rakımı koydum, laptopta takılmaya başladım. Face'de hani var ya yan tarafta tanıyor olabileceğin kişiler, orda Hale vardı. Saate baktım, 00:12'ydi. Kocasıyla çok daha samimi olduğum için baştan tereddüt ettim, ama sonra arkadaşlık isteği yolladım. Daha 1 dakika geçmedi ki, kabul edildiği, sohbet edebileceğimiz mesajı geldi messengerdan. Merhaba ile başlayan konuşma sabaha karşı saat 04:00'de bitti, ki bitmesini ikimiz de de istemiyorduk. Rakının verdiği cesaretle sohbeti istediğim gibi her noktaya getiriyordum. Gece saat 01:30 da telefonlar verilip Whatsap'a geçmiştik. Sabaha karşı 04:00'de yatarken, ailesi, hatta teyzemin kızı ile ilgili bildiklerimin tamamının yanlış olduğunu öğrenmiştim.
Ertesi gün öğlen gibi uyanabildim. Öğleden sonra, "Naber?" diye mesaj attım. Gece öyle kararlaştırmıştık. Yanımızda birilerinin olması ihtimaline karşı (Naber?) yazacak, cevap gelmesini bekleyecektik. "İyi, senden?" diye cevap geldi. "Dışarıdayım." dedim. O da evde yalnız olduğunu söyledi. Kocası Ayhan bir kepçe ile başladığı işi büyütmüş, büyük projelerin altyapı işlerini yapan koca bir şirket haline gelmişti. Hale'nin şikayeti de bu yöndeydi. "Fakir, ama mutluyduk!" demişti. Gece öğrenmiştim, Hale benden 4 yaş küçüktü, oğlu ve kızı da babalarıyla çalışıyordu. Yaklaşık 4-5 saat yazıştık yine, akşam müsait olursak yazışırız dedik.
O gece seks hayatlarımızdan bile bahsettik. Ayhan iyi bir kocaymış, ama son dönemde çıkan şeker hastalığı nedeniyle eskisi gibi sertleşemiyormuş. Daha ikinci akşamda açık açık seks hayatlarımızı konuşuyorduk. Karımın çok güzel olduğunu, harika bir çift izlenimi verdiğimizi yazdığında, "Gösterdiği kadar dişi değildir!" diye durumu anlattım. Evet, karım yatakta iyiydi, ama 20 yıl boyunca bir kez istemedi, hep isteyen bendim. O da tam tersi olduğunu, kendisinin Ayhan'a sürtündüğünü, onu bir şekilde ateşlediğini söyledi. Mesela hiç bilmiyordum, meğer onlar da her Cumartesi masa kurar rakı içerlermiş, hatta ailece, sonra çocuklar çekilince de bir şekilde mutfakta başlayıp yatakta bitermiş geceleri. "Hatta akşam yeni çıkmıştım yataktan, şöyle bir bakayım Face'e dedim, sen denk geldin!" dedi. "Ayhan nerde şimdi?" dedim. Bana bir foto attı, Ayhan yatakta yanında yatıyordu arkası dönük. "Uyanacak, yakalanacağız!" yazdım. "Top atsan uyanmaz, ama sabah da 07:00'de dikilir ayağa!" dedi. Bütün gece konuştuk.
Yine sabah işe gittim, öğlen yazıştık. Akşam üzeri yalnız olduğunu, Ayhan'la oğlanın bilmem nereye gittiğini, kızının da sevgilisi ile buluşağını söyledi. "Gelsem çıkar mısın?" dedim. "Çıkarım, ama gelme, akşam vakti yollar kalabalık olur!" dedi. Herkes çıkınca dükkanda kalıp aradım. Bir saate yakın konuştuk. "Yarın sabah İncirliova'da işim var, Aydın'a uğrarım!" dedim. "Tamam!" dedi. Anlaştık, saat 10:00'a kadar işimi bitirip, onu evine yakın bir yerden alacaktım. İşin kötüsü teyze kızının ve görümcesinin de olduğu, zemin katında kaynana ve kaynatasının yaşadığı aile apartmanında oturuyordu. İşim falan yoktu, canım seks istiyordu. Akşam konuşurken son sözü, "Bak birşeyler umarak gelme, biz akrabayız, sadece oturup konuşacağız!" oldu. "Tabii ki!" dedim.
Saat tam 10:00'da sözleştiğimiz yerdeydim. Aylardan Kasım olmasına rağmen hava günlük güneşlikti. Arabadan inip, karşısına park ettiğim marketten içecek ve yiyecek birşeyler aldım. Tam arabaya doğru giderken onu gördüm. Diz üstünde bir elbise giymiş, mevsimlik bir deri mont ve güneş gözlükleriyle salına salına geliyordu. Bu kadın 41 yaşında gibi değildi. Arabaya bindik. Gençliğimden bildiğim Çine çayı tarafına sürdüm arabayı, ama açıkcası ne yapacağımı da bilmiyordum. Daha şehirden çıkar çıkmaz elini tuttum. "Ne yapıyorsun?" dedi, ama elini çekmedi. Birkaç köy geçip uygun bulduğum bir alana çektim arabayı. Bir sigara yaktım, ona da tuttum, ama kendi sigarasından yaktı. O ara Ayhan aradı. Ona, "Güzellik salonundayım!" dedi, az konuşup kapattı.
Telefonu kapatır kapatmaz uzanıp dudaklarından öptüm. Karşılık verdi. Arabanın içinde öpüşmeye devam ederken elimi beline, ordanda kalçalarına kaydırıp kendime çektim, arabanın içi genişti. Bir ara kafasını çevirip, "Kimse gelmez değil mi, aman kimse görmesin!" dedi. Şom ağızlı kadın, daha cümlesi bitmeden 50 metre ötemizde bir araç durdu. Arabadaki kadın arka koltuktan kalktı, aradan ön koltuğa geçti. Bizimki kafayı çevirme refleksi bile göstermedi ve "Aaa, onlar da mı sevişmeye geldi ki?" dedi.
İçimden, (Hani birşey olmayacaktı, biz akrabaydık?) dedim. 50 metre çaprazımızdaki arabada kadınla adamın öpüştüğünü varsaydığım hareketleri başladığında, biz çoktan gözlerimiz orda, ama dudaklarımız birbirinde, benim parmaklarım onun amcığında, onun eli fermuarımı açıp avucuna aldığı yarağımda, sevişiyorduk. O (Kimse görmesin aman!) modundaki Hale kendini kaptırmış, parmaklarımın ucunda zevk çığlıkları atarken yarağımı öyle sıkıyordu ki, boşalacağım sandım. Kalçalarımı geri çekip yarağımı elinden zor kurtardım.
Diğer arabadaki kadın adamın yarağına eğildi, ben de tam tersini yapıp Hale'nin amcığına eğildim. Hale onları seyrediyor, yüzünü saklamak için en küçük bir girişimde bulunmuyordu. Yalayıp parmaklarımla sikerek yarım saat kafam aşağıda kaldı. Kafamı Hale'nin amından kaldırdığımda, diğer arabadaki çiftin arka koltukta olduklarını, kadının adamın kucağında hopladığını, ikisinin de yüzünün bizim arabaya doğru dönük olduğunu gördüm. Hale de ben amcığını kurcalarken orgazm olmuş, gözleri kaymış, onlara bakıyordu. Birer sigara yaktığımız anda diğer araba yanımızdan geçti. Kadın ön koltukta, başı kapalı, adam ile birlikte bize bakarken, Hale de onlara bakıyordu.
Sonra arabadan indik. Elele dere kenarında yürüdük biraz. Sonra öpüşerek tekrar arabama döndük. Hale arka kapıyı açıp, arka koltukta domaldı ve "Girsene!" dedi. "Ben sana değer veriyorum, ilk seferimizin sefil bir dere kenarında olmasını istemem!" dedim. Ama yine de eğilip parmaklarımı ve dilimi amına gömdüm. Aslında derenin karşısında, 300 metre mesafemizde sürüsünü yayan ve değneğine çenesini dayamış bizi seyreden çobanı görmeseydim sikerdim de. O gün ben de boşaldım, ama ağzına boşalınmasını sevmediğini söyledi. Emdi, boşalmaya yakın arabanın yanında, çobana karşı boşaldım. O gün sanırım 5-6 saat seviştik, ama sikişmedik. Geri döndük.
Evinin neredeyse 50 metre yakınına kadar gittik. "Gel kahve içelim!" bile dedi. Bu kadın kendine öyle güveniyordu ki, ben tırstım resmen. Giderken arkasından baktığımda elbisesi kırış kırış, iyice kısalmış, neredeyse götünün altına kadar sıyrılmıştı. Her akşam yazıştık, konuştuk. Bir hafta geçmeden, "Beni nerde nasıl sikeceksin?" diye inler oldu konuşmalarda. Tabii benim ona, "Şöyle sikeceğim, böyle kanırtacağım!" demelerimden sonra. Ama bu arada o ilk günü de konuştuk, "Hani herkesten korkar olmana rağmen, o gün çaprazımızdaki arabada sevişen çiftten yüzünü kaçırmadın, çobanın karşıdan seyrettiğini bile bile domalıp sik dedin!" dedim. "Çok tahrik oldum!" dedi. O gün ikimizin de sevişirken seyredilmekten zevk aldığımızı anlamış olduk.
Bir hafta sonra, aynı gün, Aydın'da günlük kiralık evlere baktım. Bir tane buldum, tam şehrin göbeğinde, orada buluşmaya karar verdik. Ben biraz erken gittim. Birkaç malzeme aldım. Yarım saat sonra aradı. Binaya girişi tarif ettim, 5. katta 1+1 bir daireydi. Kıyafetlerimizle ayakta öpüştük biraz, sonra soyunmaya başladık. Kırmızı dantelli bir sütyen ve kırmızı dantelli bir tanga giymişti. Dudaklarından başlayıp memelerine, ordan da amcığına yalaya yalaya indim. Sonra o aynını yaptı. "69 yapalım!" dediğimde, "O ne?" dedi. İlk yarım saati birbirimizin ağzında geçirdik. Amını yalarken parmağımın biriyle de göt deliğiyle oynuyordum.
"Acelemiz yok!" dedim ayağa kalkıp bir sigara yaktım. Oturma odası tarafına geçtik, L şeklinde koltuk takımı vardı, oraya oturdum, bu da yanıma oturdu. Ellerimiz birbirinin vücudunda, o yarağımla oynuyor, ben kalçalarını avuçluyorum. Sigaralar bitince, "Gel!" dedim buna, hemen üstüme çıktı. Uzanıp perdeyi açtım, karşı binalar yakın değildi, ama en fazla 50 metre vardı aramızda. Yarağımı amına aldığında, 15 gündür konuştuğumuz sikişme nihayet gerçekleşmiş, amına alttan pompalarken, memelerini ağzıma almış emiyor, iki elimle kalçalarını kavramış sıkıyor ve kucağımda hoplatıyordum.
15 gündür konuşuyor olmak mı? Karşı binalardan seyredildiğimizi düşünmek mi? Yoksa yarım saatten fazla birbimizi yalamamızın etkisinden mi? Bilmiyorum, ama birkaç dakika içerisinde ikimiz de boşaldık. Boşalıp yanyana oturunca perdeyi çekip kapattı. Sevişirken hiçbir şeyi takmayan kadın, sevişme bitince genç kız gibi utangaçlaşıveriyordu. O güne dek sormamıştım, "Daha önce kimseyle oldun mu?" dedim. "Çok istedim, ama kimseye güvenemedim!" dedi. O da bana sordu. "Yemediğim nane kalmadı!" dedim.
Karım 20 yıllık evliliğimizde götten vermediği için göt sikmeyi severdim. Az önce sevişme esnasında parmağımla göt deliğiyle oynarken Hale hiç kasmamıştı. O nedenle elimi götüne atıp, "Şimdi sıra bunda!" dedim. "Çok severim! Birkaç sene öncesine kadar ne Ayhan teklif etti, ne de ben istedim. Birkaç yıl önce senin teyze kızın götten sikilmeyi daha çok sevdiğini ballandıra ballandıra anlatınca denemek istedim ve Cumartesi alkollüyken Ayhan'a siktirdim. O günden beri bazen hiç amıma almadan alırım götten!" dedi. Zaten bu konuşmalar zıpkın gibi yapıyordu beni, koltukta domalttım. Ayağa kalkıp amına soktum, birkaç gitgelden sonra da götüne yüklendim. Hale, "Seninki Ayhan'ın sikinden kalın, kafası girene kadar yavaş!" dedi bir an. Kafası girince bir, "Immmhhh!" çıktı ağzından. Benden de bir, "Ohhhh!" çıktı. Hale, "Perdeyi açayım mı?" dedi. "Aç!" dedim. Uzanıp açtı.
Aydın'ın göbeğinde perdeler açık, teyze kızının eltisini götünden sikiyordum, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ohluyor, Ahlıyor, "Yavaş... Daha sert!" diye beni yönlendiriyordu. Arada kalçalarını tokatlıyor, ya da uzanıp göğüslerini sıkıyordum. O da amına parmaklarını sokmuş, benim tempoma göre kah hızlı hızlı kah yavaş yavaş kendini sikiyordu. "Şimdi kaç kişi bizi seyredip 31 çekiyordur acaba karşı binalardan?" dediğimde, "Offf, ahhhhh, evetttt, seyretsinler, aşkım beni ne güzel sikiyor götümden!" diye sayıklıyordu. Parmağımı ağzına soktum ve "Yala da ağzına da bir tane istediğini görsünler aşkım!" dedim. Hale, "Ohhh, evettt, gelip soksunlar, ağzıma, amcığıma, götüme, her deliğim dolsun!" derken kendimi tutamadım, götünden çıkarıp amına soktum. Hale, "Ohhhh, aşkım çok güzel sikiyorsun, ohhh!" diyerek orgazm olduğunda, ben de içine boşaldım...
O gün 10:30'da başladığımız sikiş saat 15:00'de bitti.
[Murat]
Seks
181 notes · View notes
filkadin · 4 months ago
Text
eve dönüyorum.
ev neredeydi, ev nasıldı, ev var mıydı sorularının ardından, yine trende, yine yanlış seçilmiş bir cam kenarında. üç sene önce dinlediğim bir şarkının hâlâ tam ortasında, mümkün değil. bu kez zihnimden konuşmak, basamakları ikişer ikişer inmek, sigarayı yarısında bırakmak zor geldi. gerisin geriye bakarken, sayfaları tersten okumak, ne önemi var, bu da benim şansım. kafamı her kaldırdığımda bir anının tebessümünü hatırlıyorum. hayır mutsuz değilim, evet huzurluyum. şikayet edilecek bir şey kalmadıysa hâlâ kafamızı kaldırmadan yürümeyi anlamlandırmalı mıyız? yoksa yol sadece yol mudur? yol sadece yoldur. zihninde çalan müziği hiçbir ses bastıramaz. tam ortasındayım. her şey değişse de insanın gözleri hiç değişmiyormuş ne kadar doğru, hiç kaybolmadım. ne kadar çok sevdiğimi ve sevildiğimi, bunun bir lütuf olmadığı bir evrende yaşadım. bozkırdan sonra, deniz hiç fena olmadı. boğulmadım, nefes alıyorum.
anlıyorum ve devam etmek istiyorum.
142 notes · View notes
sertsiken0606 · 3 months ago
Text
Merhaba arkadaşlar bu hikayeyi gönderen arkadaşımıza teşekkür ederim. Hasan bey yayınlarsanız çok teşekkür ederim. Ben Şinasi 51 yaşında 39 yıldır İngiltere de yaşayan bir gurbetçiyim . Eşim 2019 da korona yüzünden vefat etti . Birbirimizi çok seviyorduk onun yokluğunda boşluğa düştüm . Korona bittiğinde ilk işim izin alıp memleketime tatile gelmek oldu İzmir Çeşme de babamın almış olduğu bir yazlığımız var oraya yerleştim , 46 yaşındaydım ama 20 lik gençleri cebimden çıkaracak kadar kendime güvenim tamdır. 187 boyunda 80 kilo oldukça yapılı sportif bir görünüme sahip yakışıklı özellikle belirteyim bakımlı bir erkeğim. 40 gün tatil yapacaktım. Aklımda seks yapmak inanın yoktu . Birgün yazlığın havuzundan sıkıldım denize indim erken saatlerde olduğu için pek kimse yoktu bir kadın sürekli beni kesiyor yanındaki arkadaşına birşeyler söylüyordu saat epey ilerlemiş akşam olmak üzereydi ben havlumu vs alıp kalktım tam plajdan çıkarken Şinasi bakarmısın dedi bir kadın döndüm o beni kesen kadın buyrun tanışıyormuyuz dedim . Benim ilk okul yıllarımdan arkadaşım Ferideymiş . Ayak üstü konuştuk otelde kalıyorlarmış ben tek başıma yazlıktayım yanlış anlamazsan gelin koskoca yazlık hemde ben sıkılmamış olurum dedim olur dediler birlikte otele gittik eşyalarını toplayıp indiler bende onlar gelene kadar hesabı ödedim. Birlikte yazlığa gittik ilk gece konuşarak geçirdik ertesi gün uyandığımda Feride ve kızı havuzda yüzüyorlardı yanlarına gittim günaydın dedim aman tanrım anne kız çırılçıplak havuzda yüzüyorlardı ikiside birbirinden güzeldi inanın aklımda hiç seks yoktu hemen kendimi havuza attım 2 kadın hemde çırılçıplak ben de havuzda şortumu çıkarttım oyun oynamaya başladık Feride nın kızı 24 yaşında seksi bir kadındı ismi Dilara ben artık Feride ile seks yapmayı düşünüyordum ama kızı Dilara annesinden hızlı çıktı havuzda sikimi tutuyor arada bir kendini bana temas ettiriyordu bende film kopmuştu havuzun kenarına oturdum sikim kazık gibi olmuştu Feride Dilara ya gösterdi sağ tarafıma Feride sol tarafıma Dilara geldi Dilara tuttu sikimi ağzına aldı annesi vücudumu okşuyordu ben yatak odasına gidelim dedim zorda olsa birlikte yatak odasına çıktık Feride çok az sakso çekti sikimin üstüne oturdu Dilara amını ağzıma verdi em yala taze am veriyorum sana dedi Feride . Anne kız üzerimde zevk çığlıkları atıyordu ben eşim öleli 31 dahi çekmedim bu yüzden Feride nin amına çok çabuk boşaldım Feride de ben boşalırken orgazm oluyordu birden kalktı kızına 69 pozisyonuna geçmesini söyledi Dilara annesinin dediğini yaptı ufalmakta olan sikim yeniden kazık gibi olmuştu Feride yeter birazda ben emdireyim sen sikin tadını öğren şimdi dedi kafamın üzerine oturdu Dilara sikimin üstüne geldi annesi sikimi tutup Dilara nın amına ortaladı Dilara yavaş yavaş otur hem zevk alırsın hemde kızlığın patlarken zorlanmazsın dedi ben neler olduğunu anlamadım Dilara annesinin söylediği gibi yavaş yavaş sikime oturdu Feride ve Dilara öpüşmeye oynaşmaya devam ediyordu ben bitmiştim artık durmak olmazdı Dilara nın amına boşalana kadar Dilara annesinin dediğini yaptı artık yeter dedim gerçekten yeterdi hemen banyoya girdim güzelce yıkayıp çıktım Dilara ve annesi Feride kahvaltı hazırlıyorlardı bu arada plan yapıyorlardı Dilara benimle evlenecek birlikte İngiltere ye gideceğiz Feride İngiltere de birini bulana kadar beni aralarında paylaşacaklarmış güldüm ama Feride dediklerini harfiyen uyguladı şimdi Dilara ile evliyim Feride bizim yanımızda canı ne zaman seks istese hiç utanmadan sıkılmadan gelir kendini siktirir işi bitince de teşekkür ederim damat iyi sikicisin hep böyle ol der . Kaynanama İngiltere de iyi bir sikici arıyoruz artık dayanamaz olduk Dilara da bende artık Feride ye koca arayışımız son hızla devam ediyor. Türk sikici istiyoruz bunuda belirteyim. Hasan bey yardımcı olursanız sevinirim.tekrar teşekkür ederim
81 notes · View notes
dianaa70 · 1 month ago
Text
Bir kız öldürüldü bu sabah,kim bilir belki hangi sebepten. Bir annenin evladını öldürdüler bu sabah,annenin acısını düşünmeden. Bir kız çocuğu öldürüldü bu sabah,nasıl hayalleri olduğuna aldırmadan. Bir kız öldürüldü bu sabah,kendi halinde dışarıda yürüyorken. Bir kız öldürüldü bu sabah,zamanında birini sevdi diye. Bir kız öldürüldü bu sabah,bu yasalar yüzünden. Bir kız öldürüldü bu sabah,bir kız öldürüldü,ardından bir kız daha. Pis zihniyetlerin sonucu iki kızın hayatına mâl oldu. Ve bu böyle de devam edecek. Bundan önce de çok kızımız öldü bizim. Yaş fark etmeksizin taciz, tecavüz,istismar edilerek kız çocuklarını öldürdüler. İster büyük olsun ister küçük olsun hepsi bir annenin evladıydı. Hep Allah'ın yarattığı candı. Bir kız öldü. Bir çok kız öldü. Hiçbir şey yapamadık biz yine. Yarın belki yine ölecek. Belki bu ben olacağım belki sen. Bugün öldüler ve bunun sonu gelmeyecek. Çünkü insanlar bunu artık suç olarak görmüyor. İnsanları katletmek,taciz tecavüz istismarda bulunmak suçtur! Her ne kadar mahkeme de saygı adı altında verilen cezalar indirime tabii tutulsa da bu yanlış yargıydı. İndirim olmamalı. Ölen kızlarımızın canları geri gelmiyor. Neyin saygısı,cân ölüyor,bir annenin evladı ölüyor siz nasıl indirim yapabiliyorsunuz. Buna nasıl yüreğiniz dayanıyor. Allah aşkına ne zaman bu kadar vicdansız olduk. İnsan milletinden utanmamalıydı.
94 notes · View notes
gozlerimdekiparilti · 2 years ago
Text
İnşallah yurttaki son yılım olur ya
1 note · View note
yandikalbim · 1 year ago
Text
Adam gibi adamları sevin diyorum. Bir adamın önce sesinde huzur, bakışlarında sıcaklık ve ellerinde şefkati arayın. Mükemmel olsun demiyorum, ama sevgiden önce onda mutlaka biraz da saygı arayın. Yanınıza yakıştığı kadar yakışsın yarınlarınıza. Gözlerinde güven, sözlerinde samimiyet ve yüreğinde sevgiyi fazlasıyla hissedeceğiniz adamlardan bahsediyorum. Yani kişiliğinde de şüphe götürmez bir güven arayın diyorum. Her türlü zorluk karşısında yılmayan, yıkılmayan, inandıklarından ve sevdiklerinden ayrılmayan adamlar hala yaşıyor bu topraklarda. Ne istediğini bilecek kadar, hiç de istemediği acılar ve anılar yaşayan kadınlara sesleniyorum. Bir gülü koklarken bile, gül incinmesin diye incelik gösteren yürekli adamları da artık görün diyorum. Çünkü bir adama yakışan ve adamlığa yakışan en güzel huydur merhamet. Çünkü o adamlar; yarım bırakmayı, yaralı bırakmayı, ağlatmayı ve aldatmayı sevmezler. Kaybetmemek için sevdiklerini, yanlış olana yüzlerini dönmezler. Korkmazlar sevdikleri uğruna değişmekten. Yani sizi kaybetmekten korktuğu kadar korkarlar sizi incitmekten. Ve gücünü sadece sizi korumak için kullanan bir adam arayın diyorum. O'na uzaktan her baktığınızda, yaralarınızı değil, yüreğinizde sevildiğinizi hissedin. Ve üstünüzden yıllar geçse bile, "iyi ki seni seçmişim, iyi ki seni sevmişim be adam" deyin.
747 notes · View notes
selcandy · 2 months ago
Text
Bu konuda hiçbir bilimsel dayanağım yok (belki dayanak vardır, ben okumadım veya araştırmadım), dümdüz kendi düşüncelerim ama “olumlama” denen şeyin insanı olumlu değil, olumsuz etkilediğine inanamadan edemiyorum ya.
“Çok iyiyim, harikayım, başarılıyım, mükemmelim” içerikli cümleler bana aşırı problematik ve ürkütücü geliyor. Kötü hissetmeye, hata yapmaya hiç hakkın yokmuş gibi, en azından mükemmel hissetmediğin zamanlarda o duygunun yoksunluğunun daha çok fark edilmesine neden oluyormuş gibi.
“Bedenimi seviyorum, kendimi her halimle kabul ediyorum” vb, bedeniyle hiçbir sıkıntısı olmayan ve kendisini her haliyle kabul eden birisinin bu cümleyi kuracak farkındalığı olmaz ki abi, dümdüz yaşar gidersin. “Hayııır, aslında hiç sevmiyosuuun, ondan böyle cümleler kuruyosuuuun” değil mi bunun bilinçdışındaki tercümesi?
“Başarıyı kendime çekiyorum, para bana akıyor” - akmadığında hayal kırıklığına uğramıyor musun mesela? Ben her gün kendime “işimde yükseliyorum, işimde yükseliyorum” desem ancak yükselemesem her gün biraz daha örselenirdim sanırım.
Kötü hissetmek, kendine öfke duymak, bazı yönlerini beğenmemek, başarısızlık - bunlar insanı geliştirebilecek, ilerletebilecek şeyler aslında. İnsan “nerede yanlış yapıyor olabilirim” sorusunu hayatından bu kadar dışlamamalı sanki ya. Neden berbat hissettiğini anlayıp çözüme odaklanabilmen için önce “şu an berbat hissediyorum” diyebilmen gerekmez mi? Değişimi bizzat başlatmak yerine evrenden ve bilumum enerjilerden beklemek acımasızlık değil mi, insan neden kendisine acımaktan korkar?
Tamam, sürekli “rezilim, sürünüyorum, zavallıyım” demek çok daha tekinsiz ve sakıncalı ama tam tersinin de normal olmadığı inkar edilemez. Nasıl ki negatifin en ucu sorunluysa (gidip tedavi olacağımız kadar sorunlu), pozitifin en ucu da aynı derecede kırmızı alarm veriyor. Kendini salıver güzel kardeşim, bugün kötü hissetmen ne kadar doğalsa 👉🏼 insansın sen 👈🏼 yarın da fevkaladenin fevkinde hissedeceğin bir şey olur ve havalara uçarsın, normali bu. Yanlış yaparsın, telafi edersin, hiçbir şey öğrenmeden, tecrübe edinmeden akmaz kimsenin hayatına.
İnsanların beynini yediler yeni yeni adetlerle. Bence haksız değilimdir, araştırıcam bunu da.
60 notes · View notes
iyigecelerdeniz · 10 months ago
Text
Erkek Çocuğunun Enkazı.
Toplumsal algılar vardır, bunların en yaygını erkek ve kadınlar için olanlardır. En az konuşulan erkeklerin üzerine giden algılardır. Erkekler oldukça sade yaşam tarzlarına rağmen kompleks bir yapıya sahipleridir. Her şey oldukça kolay gözükür onlar için dışardan, bir de içlerinde yaşadıkları fırtına vardır. Her zaman mental olarak baskılanan taraf olarak erkekler çoğu zaman büyümemiş varlıklar olarak çıkar karşımıza, sebebi ise toplum. Onları yeterince “güç” olarak büyütmüş olsa da ruhen büyütmemiştir. Ne kadar dile getirilmese bile onların doğasında çoğu zaman narinlik “bir hata, bir yanlış ve olmaması gereken” olarak algılanır, halbuki buna en çok ihtiyaç duyan cinsiyet de erkektir. Kadın, doğası gereği bunu fazlasıyla yaşıyabiliyor fakat erkek şanslıysa sadece bunun belli bir kısmına ulaşabiliyor. Erkek olup duygu beslemek ayıp olarak algılanıyor, halbuki neden? Güçlü olan yıkılamaz mı? Yorulamaz mı? Deniz gibi bir kayboluşa sahip olamaz mı? Onca yükün altında derinliğe boğulamaz mı? Kırılan sadece bir adam olmuyor onun içinde yaşayan o minicik erkek çocuğu da kırılıyor, azıcık bir sevgiyle hemen “çocuklaşan” erkekler vardır. Çocuklaşan onların o güçlü dirençli bedeni değil, içindeki o yaralı çocuk, hak eden her adam, ölmeden önce çiçek almayı hak ediyor, iltifat duymayı hak ediyor, duyguları olunca dinlenmeyi hak ediyor, üzülünce ağlicak bir omuzu hak ediyor, her yaptığı için “erkek adama yakışır mı?” denilmeden özgürce hareket etmeyi hak ediyor, bir şey yapmadan karşılıksız sevgi görmeyi hak ediyor, oynamayı hak ediyor, gülmeyi hak ediyor, yorulduğunda “bana lütfen yardım et” dediğinde bir güler yüzü hak ediyor. Erkekler zor varlıklardır ama insanlardır. Birazcık sevgiyle sana kalbini açan erkek çocuğu onun için çaba verdiğinde senin için dünyaları verecek kapasiteye gelebiliyor, çoğu erkek çoğu şeyi dile getirmez ama içtenlikle ister. “Kötü” erkek yok mu? Elbette. Her cinsiyette olduğu gibi. Ama pire için yorgan yakılır mı? Sevin, sevilin, kalbinizi bir yapın. Birini bile o boğulmak üzere olduğu denizden kurtardığınız an bir erkeğin içindeki o enkazı kaldırıyorsunuz, sizden bunu istemezler ama yapın, hak ediyorlar…
İyi geceler Deniz’im.
196 notes · View notes
noksanbiri · 3 months ago
Text
sanki hayat bana bütün sandalyelerini doldurmuş. zaman ilerledikçe insanın kendi kendine katlanması bile imkansız hala geliyor. olaylar silsilesi seni bildiğin hayatından kopartıyor ve yaşantın arkaplanda devam ediyormuş gibi geliyor. son birkaç haftadır böyle. kafamın içinde olan şeyler artık benliğimede zarar veriyor. bunun bana etkisi çok fazla. otobüsüm de bir tane yaşlı teyze düştü öncesinde tanıdığım muhabbet ettiğim bir teyze. ama beni o kadar rahatsız etti ki bu durum. belki de benim dalgınlığım yüzünden oldu bilmiyorum. belki de seneler sonra bugün ilk defa sağlık ocağına muayene olmaya gittim. olayların vücuduma etkisi beni rahatsız ediyor. dalgınlığım. vücudumda strese bağlı çıkan lekeler. kaşıntılar. aldığım kararlar o kadar yanlış ki. söylediğim sözler. yaptığım şeyler. o kadar yanlış. o yüzden dedim katlanamıyorum kendime. vicdan konusuna hiç girmiyorum. girersem eğer normalde kafamı yastığa koyar koymaz uyusam bile uyuyamıyorum. şuraya kadar yazdığım yazı bile o kadar karmakarışık ki. insan bir süre sonra yok olmak istiyor. her şeyden silinmek yok olmak. hayat bana tat vermiyor artık. ve git gide çekilmez aksi birisine dönüşüyorum. her şeye stres yapar oldum. her şeyi de kafaya takar oldum. bizim köy yolunda bir sürü ay çiçek tarlası var. eskiler bilir eskiden olsa burayı doldurdum öyle fotoğraflarla ya da akşam üzeri gördüğüm güzelim gökyüzünü atardım. gördüğüm güzelliklere bile tepki veremiyorum artık. görmezden geliyorum. mutluluk bana çok uzakmış gibi geliyor. ya da artık mutluluk aramıyorum. hiçbir şeyin benim için anlamı yokmuş gibi. yaşadığım hayat ise günü bitirmek adı altında geçiyormuş gibi. kafamı susturamıyorum. düşüncelerimi durdurmak istiyorum ama çoğu zaman başarısız oluyorum. güneş gözlüğü taktığım zaman içten içe gözlerim sulandığı zaman kimse görsün istemediğim için takıyorum. hayat. hayat. sanki bana sırtını çevirmiş gibi hissediyorum. en dipte çok dipte hissediyorum. sanki uçsuz bucaksız bir yol kenarında çıkan dikenler gibi hissediyorum kendimi. hem kendime yararım yok hem de çevrem olan insanlara da zarar veriyormuş gibi. ne olacak? sürekli kendime böyle sesleniyorum. içimde olan karmaşaya böyle sesleniyorum. hiçbir cevabı yok. olmayacakta biliyorum. her şeyin bittiğini de hissediyorum. ama yaşantım böyle devam edecekse ömrümün de artık son bulmasını istiyorum. bu düşüncede sağlıklı değil tavsif ettiğim bir şey değil. ama hayata karşı duruşum yok oluyor. yoruldum. her şeyden. belki de bu son sevgiyle diyişim bu yazıda. çünkü her şeye karşı inancımı kaybettim. o siyah noktada yok olmak istiyorum. hoşça.
76 notes · View notes