Bir Alman'a Verdim
Adım Marziye. 37 yaşında üç kız çocuk annesiyim. Doğup büyüdüğüm Türkiye'den genç yaşımda Almanya'ya gelin gelmiştim. Kocam halamın oğluydu, Almanya'da doğup büyümüştü. Bir türlü alışıp sevemedim Almanya'yı, uyum sağlayamadım. Bu da evliliğimde gerginliklere sebep oluyordu.
İlk zamanlar birkaç ayda bir Türkiye'ye gidip annemi babamı görüyordum ama peş peşe üç çocuk doğurduktan sonra bu durum da ortadan kalktı. Kocamın ve ailesinin baskıları sürerken işin içine dayak da girmişti. Birkaç günde bir sudan bahanelerle tokatlar suratımda patlıyordu.
Kaynanamlarla aynı binada altlı üstlü oturuyorduk. Almanca bilmiyordum, kendi başıma sokağa çıkmama bile izin vermiyorlardı. Gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Büyük bir baskı altındaydım. Sadece çocuklarım beni hayata bağlıyordu.
Boşanmak yapabileceğim bir şey değildi. Zaten inancımız ve töremiz gereği gelinin ancak cenazesi baba evine dönerdi. Boşanıp Türkiye'ye dönsem kimse yüzüme bakmaz, bir tas su, bir dilim ekmek vermezdi.
Tesettürlü, dini bütün bir kadındım ama kocam sürekli içki içen zaman zaman da uyuşturucu maddeler kullanan biriydi. Dışarda içtiği yetmiyormuş gibi bir de evde içer, cebinden çıkardığı hapları ağzına atardı.
Kızlarımı yatırdıktan sonra beni zorla yanına oturtup içki içmeye zorlardı. Dudaklarımı sımsıkı kapatıp itiraz ettiğimdeyse suratıma sert tokatlar atardı. Kaynanama ve kayınbabama bu durumu anlattığımda,
"Sen de azıcık kadın ol da kocanı eve bağla, bize de böyle şikayetlerle gelme!" derlerdi. Çocuklarının ne olduğunu çok iyi bildikleri halde kazancı iyi olduğu için ses etmezlerdi.
Sadece içki ve uyuşturucu değildi problemim. Yatakta da problemler vardı. Kocam başından beri anal ilişkide bulunmak istiyordu benimle. Birkaç sefer zorla yapmaya kalktığında kaçıp elinden kurtulmuş, kendimi banyoya kilitlemiştim. Utana sıkıla kaynanama bu durumu anlattığımda,
"Sen de ver götten, ne diye itiraz ediyorsun. Köydeki anan bile veriyor. Götün çok mu değerli senin, elmas mı saklıyorsun orada!" diye bana çıkışmıştı. Üstelik hiç utanmadan kendisinin kocasına götten verdiğini söylemişti. İnanamıyordum, dışarıya karşı mutaassıp görünen ailede anal ilişki normal karşılanıyordu.
Evlilik içi tecavüzlerse rutin bir olaydı. İstemediğim, hasta ve adetli olduğum zamanlarda bile zorla sahip oluyordu bana. Birkaç sefer büyük kızıma yakalanmıştık. Gözleri önünde babasının tecavüzüne uğramıştım. Ama güçlü direnmelerim sayesinde onca yıl götten ilişkiye girememişti.
Kayınbabamın sarkıntılıkları ise söylemeye utandığım başka bir olaydı. Kaynanamın evde olmadığı zamanlarda beni sıkıştırıyor, güya baba şefkatiyle oramı buramı elliyordu. Birkaç sefer banyo yaparken yanlışlıkla (!) içeri girmişti.
Kaynanamın Türkiye'ye gittiği ve bir dönemde ise hasta ve halsiz olduğunu söyleyip onu yıkamamı istemişti. Onunla banyoda yalnız kalma düşüncesi dehşete düşürdü beni… Kocama bunu yapmak istemediğimi söylediğimde,
"O adam senin de baban kızım… Ne demek ben onu yıkamam!" demişti öfkeyle.
Zorla beni banyoya sokup kayınbabamın çıplak vücuduna dokunmamı, onu sabunlayıp yıkamamı sırıta sırıta izlemişti. Kese yaparken öz babasının sikine dokunmama ses çıkartmamıştı.
Hayvan herifin sırtı kocama dönük vaziyette oturmuştu, önündeki kalkmış sikini görmüyordu kocam… Alı al moru mor vaziyette yıkadım adamı… Kocam sigara içmeye çıktığında bileğimden tutup sikine yapıştırdı elimi, sabunlu parmaklarımın arasındaki sikinden spermler boşalana kadar bırakmadı.
Kocam tekrar banyoya geldiğinde normale dönmüştü her şey… Ben yeni gelin, mahcup taze, sesimi bile çıkaramamış, öylece şaşkın vaziyette olayı sindirmeye ve kocama belli etmemeye çalışırken kayınpeder beni ona övüp duruyordu.
Yıllar bu şekilde gelip geçerken kızlarım büyüdü. En büyüğü Hande, 18 yaşına gelmişti. Liseye gidiyordu. Benimle hiç ilgisi olmayan güzel ve şık giyinmeyi seven, makyaj yapan genç bir kızdı. Doğal olarak erkek arkadaşları da oluyordu. O nedenle anlaşamıyorduk birbirimizle…
Benden çok babasına bağlıydı. Telefon sürekli elindeydi. Almanca doğru düzgün bilmediğim için telefonda ne konuştuğunu anlayamıyordum, ama ortanca kızım ablasının ahlaksız konuşmalar yaptığını söylüyordu.
Ben ablasıyla iyi geçinemediği için iftira attığını düşünüyordum, ama bir gün telefonunda gördüklerim karşısında doğru söylediğini anladım.
Hande banyo yapıyordu, telefonu yatağının üstündeydi. Telefonuna peş peşe Whatsapp mesajları gelmeye başladı. Merak edip telefonu aldım elime ve şaşkınlıktan donakaldım.
Bir adamın sikinin resimleriydi gelenler… Kızım da ona kendi çırılçıplak resimlerini çekip atmıştı üstelik… Almanca konuşmalar yapmışlardı.
O an elim ayağım titremeye başladı. Banyoya girip saçlarına yapıştım. Kendimi kaybetmişçesine vuruyordum. Diğer kızlarım ablalarını elimden çekip alana kadar dövdüm. Ağzı yüzü kan içinde kalmıştı.
Kaynanam ve kayınbabam koşup geldiler. Ama onlara neden dövdüğümü söyleyemezdim. Benimkinden daha beter döverlerdi çünkü. Tartıştığımızı, bana küfür ettiğini, dayanamayıp dövdüğümü söylediğimde inandılar.
Akşam kocam geldiğinde de aynısını söyledim. Ama olayın gerçek sebebini bilmediğinden,
"Sen benim kızıma nasıl vurursun!" diyerek beni dövdü, kızıma attığım dayağın bir benzerini ben yedim. Ama artık alışmıştım dayaklara, o nedenle umursamadım.
Hande onun yüzünden dayak yememe üzülmüş gibiydi. Onu ele vermediğim için teşekkürler ederek boynuma sarıldı yalnız kaldığımızda… Telefonundaki resimleri silmesini, o adamla bir daha görüşmemesini, öbür türlü babasına gerçeği anlatacağımı söyledim.
Dediğimi yaptı, ama birkaç hafta sonra yüzünden düşen bin parça halde yanıma geldi. Adamın kendisiyle birlikte olmak istediğini, itiraz ederse çıplak resimlerini internete koymakla ve babasına göndermekle tehdit ettiğini ağlayarak anlattı. O anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
"Kızım sen silmedin mi o resimleri?" dediğimde,
"Anne ben sildim, ama onun telefonunda duruyor sonuçta!" dedi ağlayarak…
Teknoloji konusunda iyi değildim. Kızım resimleri silince her şeyin bittiğini düşünmüştüm. Gene saçlarına asılıp dövmek istedim, ama dövsem de bir faydası yoktu artık. Kızım ağlayıp ayaklarıma kapanarak,
"Anne ne olur babama söyleme, ne olur, kimse duymasın anne, ne olur!" diyordu.
Adamın adının Günter olduğunu, Alman bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını söyledi. Günter denilen adam kızımla birlikte olmak istiyordu. Aksi halde resimleri internete koyup kocama gönderecekti.
Bir şeyler yapmak lazımdı. Alman polisine gidemezdim. Olay açığa çıkar, belki de kızım aile içi cinayete kurban giderdi. Bu işi sessiz sedasız çözmek gerekiyordu. Kocamın ve ailesinin haberi olmamalıydı.
Bunu yapacak olan da bendim. Maksadım kocamdan habersiz biriktirdiğim birkaç yüz Euro'yu adama verip olayı kapatmaktı. Kızıma,
"Günter'le buluşmak istediğini söyle, beraber buluşup konuşalım!" dediğimde,
"Tamam anne!" dedi. Hemen yanımda aradı adamı. Almanca konuşuyorlardı, konuşma hararetli bir hal aldığında,
"Kızım ne oldu, ne diyor bu adam?" diye sordum.
"Ben kafede buluşalım diyorum, ama o itiraz edip evine gitmemizi istiyor!" dedi. İstemeye istemeye,
"Tamam, ama yanımda annem de olacak de!" dedim. Hande dediklerimi söyledikten sonra,
"Kabul etmiyor!" deyince,
"Ne demek kabul etmiyor?" dedim sinirle.
"Ya sadece sen gel, ya da annen gelsin tek başına. İkiniz birden gelmeyin diyor!" dediğinde öfkeden kendimi parçalayacak hale geldim. Ama artık dönüşü olmayan bir yola girmiştim. Kızımı tek başına o adamın evine gönderemezdim.
"Tamam, annem gelecek seninle konuşmaya de!" dediğimde sözlerimi Almancaya çevirdi. Sonra da,
"Tamam kabul etti!" diyerek kapattı telefonu.
"Peki, ben bu adamla nasıl anlaşacağım kızım, benim Almancam az!" dediğimde, Günter'in Türkçe bildiğini, konuşma konusunda sıkıntı yaşamayacağımı söyledi Hande.
"Türkçeyi nerden öğrenmiş bu kefere?" diye sorduğumdaysa,
"Anne Almanya'da kaç milyon Türk var. Hem Günter her yaz Türkiye'ye gidiyormuş tatil için, o şekilde öğrenmiş!" diye yanıt verdi.
Ertesi gün Hande ile beraber çıktık. Büyük ve eski bir binanın en üst katındaydı Günter'in dairesi. Ben binaya girerken Hande etraftaki kafelerden birinde oturup bekleyecekti beni.
Asansör yukarı çıktıkça heyecanım da artıyor, kalp atışlarımın şiddeti çoğalıyordu. Kızarmış, terlemiştim. Sonunda asansör durdu. Kapısının önüne geldim, zile bastım. İçerden ayak sesleri gelirken elim ayağım titriyordu. Biraz sonra kapı açıldı.
Sarışın, uzun boylu, benim yaşlarımda, atletik vücutlu bir adam kapıdaydı. Bayağı da yakışıklıydı, sarı uzun saçları, kirli sakalı, mavi gözler, bembeyaz dişlerle göz alıcıydı. Benim ergen kızımın bu yakışıklı herife kanmasına hak verdim o anda…
Almanca hoş geldiniz deyince içeri geçtim. Adam bana elini uzatınca ters ters baktım ve elimi uzatmadım. O da neden uzatmadığımı anlamış gibi çekti elini hemen. Koltuğa oturmamı istedi, kendisi de karşıma oturdu. Günter Hande'nin dediği gibi Türkçe biliyordu.
"Benim çok Türk arkadaş var, ben tatillerde hep giderim Türkiye'ye. Ben çok seviyor orayı!" dediğinde, kendimi o yakışıklı herifin etkisinden kurtarmak için çabalayarak ve sesimin sert çıkması için dua ederek konuştum.
"Sen bırak şimdi bunları. Benim kızımdan ne istiyorsun? Utanmıyor musun o yaşta kıza sarkıntılık etmeye? Suç işlediğini bilmiyor musun? Ayıp değil mi?" değimde,
"Oo, oo, bi dakka, bi dakka… Hande 18 yaşında… Artık yetişkin bir kadın… Sen karışamazsın ona!" diyerek karşılık verdi.
"Bana bak, ben onun annesiyim. Öyle bir karışırım ki, aklın çıkar yerinden. O resimleri hemen sileceksin!" dedikten sonra da çantamı açıp 500 Euro çıkardım.
"Al bak, sana para getirdim. Bu parayı al, kızımı rahat bırak tamam mı? Sil o resimleri şimdi!" dediğimde,
"Oo, siz beni yanlış anladınız. Ben para istemiyor. Benim ��ok param var!" dedi gülerek.
"Bak Günter misin nesin, al şu parayı da konu kapansın. Kızımı rahat bırak. O resimleri sil, bundan sonra birbirimizi görmeyelim. Tamam mı? Eğer kocama söylersem seni öldürür. Ben bunu istemediğim için kendim geldim. Al şu parayı, sil o resimleri. Kendi yolumuza gidelim!" dediğimde sırıtarak geriye yaslandı.
"Sen Türk değil misin? Sen kocana söyleyemezsin. Bana yalan söyleme, beni kandıramazsın. Ben para istemiyor. Ben Hande'yi istiyor!" dediğinde kan beynime sıçradı. Hiç yapmadığım halde küfür ettim,
"Bana bak orospu çocuğu, al şu parayı insan gibi sil o resimleri. Kızım çocukluk edip yapmış bir hata, ama daha fazla uzatma artık. Al şu parayı, sil resimleri!" diyerek paraları suratına fırlattım. Günter gülerek paraları yerden aldı ve önümdeki sehpanın üstüne koydu.
"Sen çok sinirlisin. Ama sana yakışıyor, sen çok güzel kadınsın!" deyince bir an üstüne atılmak istedim.
"Bak, insan gibi söylüyorum. Bizi rahat bırak. Kocama söylersem seni öldürür. Al bu parayı, rahat bırak bizi. Bu işi aramızda çözelim. Uzatma artık. İnsan gibi söylüyorum sana. Anlaşalım, tamam mı, al şu parayı!" diyerek paraları ona doğru ittim. Hatta 200 Euro daha çıkarıp onu da koydum.
"Ben başka bir şey demiyor ki, ben de anlaşmak istiyorum. Ama ben para istemiyor, ben sana söyledim. Hande yetişkin biri artık. Polise gitsen de bir şey yapamaz. Sen suçlu olursun. Kocan da bir şey yapamaz. Burası Almanya, Türkiye değil, okey?" dedi sırıtarak.
Öfkem gittikçe artarken aynı sözleri bir kez daha ama bu kez daha yumuşak bir tonda söyledim. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır hesabı ben de Günter'i ikna edebileceğimi düşünüyordum.
Ancak Günter pis pis sırıtıp duruyordu ben konuşurken… Yine de sözlerimi sessizce dinledi. Konuşmam biterken, Günter,
"Ben Hande ile olmak istiyordum, ama artık vazgeçtim!" dediğinde büyük bir neşe kapladı içimi. Ama hemen sonra,
"Ben seni istiyorum!" deyince deliye döndüm.
"Senin kulakların duyuyor mu ne dediğini!" diye bağırdığımda, gülerek iki kulağını tutup salladı.
"Duyuyor, ikisi de sağlam!" dedi pis bir gülüşle. Şoka uğramıştım. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Şok içindeydim. Küfürler ettim, ama ettiğim küfürler Günter'e hiç tesir etmedi.
"Ben teklifimi yaptım. Sen benimle olursan sizi rahat bırakırım. Bir daha da görmem. Ama yok dersen, itiraz edersen sen bilirsin. Hemen şimdi koyarım internete, üstüne de yazarım Almanyalı Türk Hande diye. Bütün akrabaların görür. Kocanın çalıştığı işyerine gider, orada herkese gösteririm!" dedi iğrenç bir gülme eşliğinde…
Elindeki telefonu tutmuş bana gösteriyordu bu sırada. Ekranında kızımın yarı çıplak hatta çoğunda çırılçıplak resimleri vardı.
Banyo yaparken benim içeriye girmemi istemeyen, odasına kapı çalmadan sokmayan kızım, meğer elin gavuruna memelerini, amının götünün resimlerini poz poz çekip çekip göndermiş. Adamı etkilemek için yapmadığı kalmamış.
Yerimden fırlayıp telefonu elinden almaya çalıştım, ama kolumu havada yakalayıp büyük bir güçle beni koltuğa geri fırlattı.
Sırıta sırıta gülüp telefonu sallayıp kızımın resimlerini göstermeye devam ediyordu. Kapana kısılmış bir fare gibiydim. Kızımın geleceği vereceğim karara bağlıydı.
Beynimin içi boşalmıştı sanki. Hiçbir şey düşünemiyordum. Elim ayağım buz kesmişti. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
Kızımın cahillikle yaptığı hatanın bedelini ödemem isteniyordu. Belki de bu kaderime yazılmıştı, kadere iman etmiş biriydim. Başka türlüsünü düşünemezdim. Dakikalar sonra gözyaşlarımı silip,
"Tamam, ne istersen yapacağım. Ama sileceksin resimleri, bir daha da bizi rahatsız etmeyeceksin!" dedim.
"Tamam, söz veriyor ben, dediğini yapacağım. Ama sen de yapacaksın. Ben çok seviyor senin gibi kapalı Türk kadınları. Çok merak ediyor, siz çok güzel oluyorsunuz!" dedi acı veren gülmesi eşliğinde. Göğsüm kalkıp iniyordu şiddetle…
'Bak, kapalı olduğumu görüyorsun. Bizi de tanıyorsun. Bunun benim için ne kadar büyük günah olduğunu da biliyorsundur. Gel etme, eyleme. Vaz geç bu sevdadan, bana acı…' diyerek son bir kez daha yalvardım.
'O kadar büyütme canım.' dedi gülümseyerek… 'Papazların bile işlediği bir günahları vardır. Sonra dua edecek sen, tanrın seni affeder, merak etme…'
"Lanet olsun sana, günahı senin boynuna… Bunu istemeden, zorla yaptığımı yukarıda allah biliyor. Bu aramızda kalacak, kimseye söylemeyeceksin. Eğer öyle bir şey olursa… Bana inan, seni bıçakla delik deşik ederim!"
"Ooo, sen çok öfkeli ama öyle daha güzel. Çok güzel kadınsın sen, kocan çok şanslı. Ama korkmana gerek yok, ben kimseye söylemem. Kimse bilmez, söz veriyorum sana!" dedi yüzüne ve sesine ciddi bir ifade takınarak…
Derken Günter pantolonunun kemerini ve fermuarını indirdi. Pantolonu ayaklarına inerken,
"Sen manyak mısın be, ne yapıyorsun?" dedim, ama Günter hiç oralı olmadan baksırını da sıyırdı aşağı… Kasıklarından aşağı inen kalın ve sünnetsiz siki karşımdaydı. Taşakları ve kasıkları uzun, kıvırcık, sarı kıllarla doluydu.
Öfke, utanç, korku her türlü pis ve aşağılık duygular kaplamıştı içimi. Hande'nin telefonunda resimlerini gördüğüm o koca penis şimdi kanlı canlı karşımdaydı.
"Sen ne pis adamsın yaa… Yatak odası yok mu bu evde?" dediğimde,
"Yok, benim ev küçük, ben bu koltukta yatıyorum!" dedi sikini sallayarak…
Çatı katı olduğundan pencerelerden karşıdaki evler görünmüyordu, sadece bulutlu gökyüzü görünüyordu. Ama hep gece vakti yatakta ilişkiye giren beni fazlasıyla germişti bu durum… Üstümde halen kıyafetlerim vardı. Ayağa kalkıp pardesümü çıkartmak istediğimde,
"Nein, çıkartma… Böyle daha güzel, daha seksi oluyorsun!" dedi Günter.
Koltuğa oturdum yeniden. Günter önüme gelip sikini salladı tekrar… Kalın, sünnetsiz siki sosise benziyordu. Kafasındaki derisi bir ileri bir geri gidiyor, mor başı ve ucundaki delik bir görünüp bir kayboluyordu.
Devamı 2
Günter önüme gelip sikini salladı tekrar. Kalın, sünnetsiz siki sosise benziyordu. Kafasındaki derisi bir ileri bir geri gidiyor, ucundaki delik bir görünüp bir kayboluyordu.
Yavaşça ağzımı açınca ucundan tuttuğu sikini soktu ağzıma. Hayatımda kocamın ve kayınbabamın sikinden sonra başka bir erkeğin siki temas ediyordu vücuduma…
Acemisi olduğum bir şeydi bu. Kocamla 19 yıllık evliliğimizde çok yaptığımız bir şey değildi. Daha doğrusu o istese de ben itiraz edip yapmıyordum. Pek zevk almıyordum çünkü.
Kocamın sünnetli kısa kalın sikine göre Günter'in aleti daha uzun ve kalındı. Dudaklarımın arasında sikinin ileri geri hareketlerini hissediyordum. Dişlerim sikinin kafasına değiyordu. Dişlerimle sikine engel oluyor, ağzımın içine daha fazla girmesine izin vermiyordum, ama Günter,
"Ağzını aç, dişlerini aç!" diye söylenince dediğini yaptım. Araladığım dişlerimin arasından ılık, kalın bir sosis içeri doğru kaymaya başladı. Dilimi sağa sola oynatıp kurtarmaya çalışıyordum, ama Günter'in kalın siki ağzımı dolduruyordu. Dilimi oynatabileceğim bir alan bırakmıyordu.
Başımda mavi ve siyah desenli ipek türbanım vardı. Renkli, büyük başlı toplu iğnelerle saçıma sabitlemiştim. Günter'in siki gibi kalın parmaklarının başımın üzerinde gezindiğini hissediyordum.
Gözlerimi kapadım, daha fazla açık kalmasına dayanamadım çünkü. Kalın sike tutunmuş sarı kıllar ağzıma, dudaklarıma batmaya başladığındaysa açtım gözlerimi. Kocamınki gibi sikinin gövdesi temiz değildi. Kıllar ortasından başlıyor, köküne doğru daha sıklaşıp uzuyordu. Kılların kalınlığı da artıyor gibiydi.
Ağzımda gidip gelen sikinin uzunluğu ve kalınlığı çoğalıyordu. Ağzımın derinliklerine doğru bastırıyor, parmaklarıyla yanaklarıma dokunup okşuyordu. Nazik ve acelesi olmadan yapıyordu bu işi. Oysa kocam hızlı ve hoyratça yapardı. İstemememin bir sebebi de bu hoyratlığıydı.
Günter sallanmaya başlamıştı. Siki ağzımda ileri geri gidip geliyordu. İyice şişen ve sarı kıllarla kaplı kırmızıya çalan taşakları top gibi sallanıyordu. Türbanım üzerinden başımı okşuyordu durmadan. Ellerim dizlerimin üstünde duruyordum, ama bu halim Günter'in hoşuna gitmemişti. Sikini ağzımdan çıkarıp,
"Böyle soğuk durma, sen de katıl, zevk almaya bak. Kimse yok burada, bizi kimse görmez, korkmana gerek yok!" dedi sırıtarak.
"Saçma sapan konuşma, ne yapacaksan yap!" diyerek itirazda bulunduğumda birden surat ifadesi değişip çenemi sıktı sıkıca.
"Beni memnun et, yoksa resimleri herkes görür. Böyle durma, hareket et, bana katıl. Beni memnun et!" diyerek geriye itti. Sırtım koltuğun sırtına çarparken, "Yala benim penisi, dilini çıkar yala!" dedi kalkık sikini sallayarak.
Doğrulduktan sonra sağ elimle sikini tuttum. Başımı kaldırıp yüzüne bakmadan sıvazlamaya başladım. Siki parmaklarımın arasında hareket eden canlı bir varlıktı sanki bir yılan gibi oynuyordu.
"Dilini çıkar dışarı, öyle yap!" diye direktifte bulununca dilimi uzattım. Sikinin kafasına dilim değerken Günter Almanca anlayamadığım bir şeyler söyledi. Keyif almıştı belli ki.
Dilimle sikin kafasına dokunup ufak bir dondurmayı yalıyormuşum gibi yapıyordum. Sağ elimleyse kökünden tutmaya devam ediyordum, bir ara elim taşaklarına çarptı bu sırada. Sertleşmiş ve şişmiş taşağı büyükçe bir yumurta gibiydi.
Siki zaman ilerledikçe sertleşip kalınlaşıyordu. Tek elimle zapt edemez hale geldiğimde sol elimi de kullanmaya başladım. İki elimle kontrol etmeye çalışıyordum sikini.
Dilimle kafasını yalarken Günter başımı ve yanaklarımı okşamaya devam ediyordu yine. Sikin kafasındaki alınmamış deriyi geriye sıyırdım, bir sosis gibi yuvarlak başını dillerken anlayamadığım bir nedenle emmeye başladım.
Neden yaptığımı çözemedim, ama siki dondurma reklamlarındaki kadınlar gibi emiyordum. Günter bu hareketimden çok zevk aldığını Almanca,
"Jaaa, schön, gut, gut!" diye diye söylenerek gösterdi. Sikin kafasını emdikçe ağzıma daha çok girmeye başlamıştı.
Günter sikini ağzıma itelerken bir yandan da ben biraz daha ileri kayarak ağzıma daha çok alır olmuştum. Pembe dudaklarımın arasından ıslak ve sıcak ağız boşluğuma sikinin girmesine müsaade ediyordum.
Ağzımda biriken tükürüğüm dudaklarımı ve çenemi ıslatıyordu. Kocaman sik ağzımı doldurmuş onu yutmama engel oluyordu. Sikinin kafası ağzımın içinde sağa sola oynuyordu durmadan.
Nerdeyse yarısı belki daha fazlası ağzımdaydı. Burun deliklerim kocaman olmuşlar, ihtiyacım olan havayı alabilmek için büyümüşlerdi. Bu esnada gözlerimi kaldırıp Günter'e baktım. Çok keyif aldığı, memnun olduğu yüzünün şeklinden belli oluyordu.
Sallanan şişkin taşakları ellerime değiyordu. Köydeki ineklerin sütle dolan memeleri gibi olmuşlardı. Sağ elimle siki kontrol etmeye çalışırken sol elimle de taşaklarını tutmaya başladığımda, Günter kahkaha atarak,
"Jaaa, gut, gut! "Sen de sevdin, sen çok özel bir kadın!" dedi koca ağzını yaya yaya.
Taşaklarını tutup sıkıyor, aşağı çekiyordum. Kıllı taşakları tek elimle tutamayacağım kadar büyümüştü. Sağ elimle de tutup çekmeye, sıkmaya başladım. Siki tek başına kalmış, sadece ağzımla kontrol eder hale gelmiştim.
Kocaman açtığım gözlerim Günter'in üzerindeydi. Başımı ileri geri oynatmaya başlayıp sikini emiyor, ara ara da ısırıyordum. Kalın bir sosis ağzımın içinde gidip geliyordu hiç durmadan.
Sikinin kalın gövdesindeki çalı dikeni gibi sarı kıllar narin dudaklarıma batıyordu. Etek tıraşı nedir bilmiyordu Günter, temizlik konusunda sınıfta kalmıştı. Ama erkekliği konusunda aynı şeyi söyleyemezdim doğrusu… Kocamdan bir kaç sınıf yukarıdaydı Alman erkeği…
Artık nefes alamayacak duruma geldiğimde kendimi geriye çektim. Sik ağzımdan çıkarken o kadar şeyi nasıl ağzıma aldığıma hayret ettim. Çenemdeki, dudaklarımdaki tükürüğümü sildim ellerimle. Günter sırıtarak,
"Sen harika bir kadın, muhteşem!" dedi yanaklarımı okşayıp. Ardından beni ellerimden tutup kaldırdı. Boyu 1,90 vardı, bense 1,72 boyundaydım. Ayağımda kalın yüksek topuklu siyah ayakkabılarım vardı. Gene de benden uzun kalıyordu.
Oysa normal boyumla bile kocamdan birkaç santim uzundum, hele ayağımda topuklular varken bu fark daha da artıyordu. Bazen kocamın benden kısa olmasının bana baskı yapmasına sebep olduğunu düşünürdüm.
Günter güçlü elleriyle belimden kavrayıp beni kendine çekerken,
"Ne yapıyorsun?" dedim tepki göstererek.
"Nein, konuşmak yok!" dedi mavi gözlerini açarak. Ardındansa ağzını kocaman açtı ve ne olduğunu anlayamadan ağzıma yapıştırdı.
Kendimi geriye itmeye çalıştım, ama yapamıyordum. İki eliyle sıkı sıkı tutuyordu beni. Ağzıyla emiyordu ağzımı. Bütün hayat enerjimi emmeye çalışıyordu sanki. Kalın kırmızı dudakları kaplamıştı ağzımı.
Uzun dilini ağzımın içinde hissettiğimdeyse garip bir duygu kapladı her yanımı. Ne olduğunu tam anlayamadığım, ama nefsimin, içimdeki şeytanın uyanmasına neden olan bir şeydi bu yaptığı.
Hoşuma gitmişti. Evet, hoşuma gitmişti. Yıllardır küllenmiş kadınlık duygularım Günter'in öpmesi ile uyanıvermişti.
Kocam beni bir kadın değil, şişme bir bebek gibi görüyordu. Üzerime çıkıp işini görüyor, sonra da yatıyordu. Cinsellikten benim de zevk almam umurunda değildi. Yıllardır ilişkiye zorlamaları, tecavüzleri kadınlığımı öldürmüştü.
Ama aslında ölmemişti kadınlığım, küllenmişti. Yeni farkına varıyordum. O küllerin altında yanan bir köz vardı halen. Günter'in küçük bir üflemesi ile küller dağılmış ve köz açığa çıkmıştı. Şimdi yavaş yavaş yanmaya başlamıştı. Bu ateş her yanımı sarıyordu. Vücudum titremeye başlamış, serin bahar günü terlememe sebep olmuştu.
Kocamın yaklaşımı haricinde cinselliği inancım gereği neslin devamı için yapılan bir eylem olarak görmüştüm. Küçük yaşlarımdan beri bana öğretilen bu olmuştu. Kadın şeytandır, cennetten de bir kadın yüzünden kovulduk diye diye kafama sokulmuştu düşünceler.
Ama aslında yanlış olduğunu ateş vücudumu sararken anlıyordum. Ya da şeytan mı aklımı ve bedenimi ele geçiriyordu?
Günter koca elleriyle bastırıyordu belimden. Dudaklarımı emiyor, dilimi çekmeye adeta yutmaya çalışıyordu. Televizyonda bir kadınla erkeğin öpüşme sahnesi göründüğünde kanalı değiştiren ben, şimdi sünnetsiz bir Hristiyanla sarmaş dolaş öpüşüyordum.
Günter'in altta halen dimdik duran ve sallanmakta olan siki ellerime değiyor, çarpıyordu. Günter'in vahşi öpmesi sürerken önce sol elimi ardından sağ elimi siki tutmuş üzerinde gidip gelirken hissettim.
Kendi başıma, o istemeden yaptığım bir eylemdi bu. Günter'in kabaran erkekliği ile benim de kadınlığım bir denizin dalgaları gibi kabarmıştı. Sikini iki elimle tutmuş okşuyor, koca ağzıyla beni yutmasına izin veriyordum. Sonunda Günter kendini geri çekti.
"Sen çok güzel bir kadınsın, çok özelsin!" dedi gülerek. Yanaklarımı okşadı. Sözleri karşısında göğsüm kabardı. Utandım, ama hoşuma gitmişti.
Kocamın yıllarca bana söylemediği bir şeydi bu dedikleri. Kocamdan iltifat duymak çöle kırmızı kar yağması gibi bir şeydi. Beni aşağılayıp alay etmekti hep yaptığı.
Makyaj yapmıyor, çenemdeki ve yanaklarımdaki tüyleri çok sık aldırmıyordum. Kaşlarımı aldırmak da sevdiğim bir şey değildi. Ancak bir düğüne yada nişana davetli olduğumda kuaförün yolunu tutuyordum. Bu da kocamın hoşuna gitmiyor, beni tersleyip azarlıyordu.
Ama Günter'in karşısında yanaklarımda ve çenemde alınmamış uzamış siyah tüylü halimle duruyordum. Yüzümde bir gram makyaj yoktu. Kaşlarımı da epey zamandır aldırmamıştım. En doğal halimle duruyordum. Buna rağmen bana güzel bir kadın olduğumu söylüyordu.
Bir süre yanaklarımı tutup gözlerini gözlerime dikti. Sanki gözlerimin içinde bir şey arıyordu. Gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum, ama yapamıyordum. Daha doğrusu yapmak istemiyordum.
Bu mavi gözlerde yıllardır özlemini çektiğim bir şeyler vardı. Beni içine çekiyordu. Şu an burada bulunmaktan dolayı itiraf etmekte zorlansam da memnundum. Kızımın başına gelen kötü olay kadınlığımın açığa çıkmasına vesile olmuştu.
Koltuğa oturmamı istedi, kendisi de yanıma oturdu. Sırtımı geriye yaslayıp dudaklarımı bu kez nazik bir şekilde öpmeye başladı. Bense sağ elimle kalkık sikini okşuyordum. Öpmelerine karşılık vermeye başlamıştım tüm acemiliğimle.
Gözlerim kapalıydı. Elim sikinde, dudaklarım dudaklarındaydı. Kalın ve büyük elleri vücudum üzerinde gezinmeye başladığındaysa bir hoş oldum. Pardesümün üstünden memelerimi sıkıyor, kollarımı okşuyor, alta indirip kalçalarıma bastırıyordu.
Az önce onun yaptığı şekilde kalın kırmızı dudaklarını emiyordum. Uzattığı diline dilimle karşılık veriyor, onu kendi ağzımla çekmeye çalışıyordum. Sağ elim sikinin üzerinde gidip geliyor, akıyordu. Sikinin kafası ıslanmıştı. Ağzımın ıslaklığından hariç meniye benzeyen bir sıvıydı bunun sebebi…
Derken kendini geri çekti. Sikini ağzıma almamı istedi tekrar. Yavaşça eğildim ve şişip kalınlaşmış ten rengi sosisi ağzıma aldım yeniden. Başımı kaldırıp indirerek yapıyordum. Sik ağzımın içinde ilerleyip duruyor, kafasına dilimle ufak dokunuşlar yapıyordum.
Kıllı kasıklarının arasına sol elimi soktum, taşaklarını avuçladım. Güçlü ve kalın kalçalarını elledim. Elimin altında Günter'in tenini, etini hissediyordum. O ise kendini geriye yaslamış ve başımı okşamaya devam ediyordu. Ara sıra eli sırtıma kayıyordu.
Halen giyinik olmam onu mutlu ediyor gibiydi. Böyle bir şey hiç başıma gelmemişti. Tecavüzler haricinde kocamla cinsel ilişkilerimiz esnasında hep çırılçıplak olurduk. Mutfakta, salonda, yatak odasında hatta kızlarımın odasında bile tecavüze uğramıştım. Hepsinde de normal günlük kıyafetlerim vardı üzerimde.
Kocam kendi anne babasının evinde, köyde annemlerin evinde bile tecavüz etmişti bana. Ama şimdi giyinik olsam da tecavüze uğramıyordum. Benimle sevişen bir erkek vardı yanımda…
Bu işe başlayalı ne kadar olmuştu bilmiyorum, ama geçen zamana rağmen Günter'in siki sertliğini koruyor, erkenden boşalma sıkıntısı çekmiyordu. Oysa kocamın yatakta bile bir dakika sürmeden, sikini içime sokmadan boşaldığı olurdu. Tecavüz ettiği zamanlardaysa öyle çabuk tahrik olurdu ki sapık herif, külotuma, eteğime, üstüme başıma boşaldığı çok olmuştu.
Günter'in siki ağzımı dolduruyor, ama halen dışarıda bir parçası kalıyordu. O kalan parçayı da alabilmek için ağzımı daha çok açıyordum. Ama başaramıyordum. Bunu neden yapamadığımı anladığımda kalktım ayağa, Günter'in bacaklarının arasında dizlerimin üzerine eğildim.
Şimdi daha rahat edebileceğim bir şekle gelmiştim. Sallanan siki kavradım ve bakışları arasında yeniden ağzıma soktum. Bu kez hiçbir parçası dışarıda kalmadan tamamen ağzıma girmişti. Kıllı kasıklarına, taşaklarına kadar almıştım ağzıma.
Günter'den gelen iniltiler ve aralarda anlamadığım Almanca sözler arasında gırtlağıma kadar almıştım haşmetli siki.
Yavaşça kaldırdım başımı. Sik ağzımdan çıkar çıkmaz sağa sola oynadı tıpkı bir hacıyatmaz gibi. İşaret ederek bacaklarını ayırmasını istedim. Kıllı kasıklarını, şişkin taşaklarını emmeye, yalamaya ve ağzıma almaya başladım bu sefer.
"Ohhh… Jaa… Wunderbarr…! Harikasın kadın… Ohhh…"
Günter'in sesleri çatı katını dolduruyordu. Güçlü kalçalarını, uyluklarını bile emiyor, yalıyordum. Kadınlığım yıllar süren derin uykusundan uyanmıştı artık…
devami 3
Günter ayağa kalktı. Üstündekileri çıkarttı, tamamen çıplaktı şimdi. Kılsız geniş göğsünde ve pazılarında dövmeler vardı. Garip garip anlamadığım şekillerdi hepsi de. Sarı uzun saçlarını geriye attıktan sonra belimden tutup kendine çekti.
Dudaklarıma yumulurken gözlerimi kapadım. Ellerim göğsünde, omuzlarında, kollarında geziniyordu. Kırmızı dudaklarını emmeme izin veriyor, dilimi ağzının içine sokmamdan hoşlanıyordu. Onun benim dudaklarımı emmesinden daha çok zevk vericiydi bu. Hasretle, özlemle dudaklarını öpüyordum.
Elleri sırtımda, belimde gezinirken alta kaydığında kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Güçlü sağ eli götümün üzerindeydi. Büyük bir baskıyla avuçlamıştı götümü. Derken sol eli de devreye girdi az sonra. Her iki eliyle sıkıca avuçladı götümü pardesümün üstünden.
Ayaklarım yerden kesilir gibi olurken ben de onun çıplak götünü avuçladım. Sert ve kaslı götünün yanaklarını okşamam onu çok sevindirmişti. Karşılıklı götlerimizi okşamalarımız bir süre devam ettikten sonra Günter kendini geri çekti. Omuzlarımdan bastırarak önünde diz çökmemi istedi.
Koltuğun üstündeki küçük minderi aldım, dizlerimin altına koyup çöktüm. Hemen önümde sallanan sikini tuttum ve sıvazladım bir süre. Ancak ağzıma alamadan çantamdaki telefonum çalmaya başladı. Bir an korkuyla irkildim. Günter,
"Nein… Korkma… Telefon sadece!" dedi beni sakinleştirmeye çalışarak. Ayağa kalkıp çantamdaki telefonumu çıkardım. Hande arıyordu. Birden korkularım çoğaldı. Sanki ne yaptığımızı biliyormuş gibi bir his kapladı içimi…
"Hande arıyor!" dediğimde,
"Aç, okey, sorun yok, konuş, problem yok, okey!" diyerek eliyle işaretler yaptı. Telefonu açtım,
"Efendim kızım?" dedim sakin bir ses tonuyla.
"Anne ne oldu, merak ettim?" deyince,
"Yok kızım, merak etme… Konuşuyoruz ikimiz… Hiç bir sorun yok, korkma!" dediğimde, sevinçle,
"Anne, sen ciddi misin?" dedi.
"Evet kızım, konuşuyoruz, sen sorun yapma. Annen halleder demedim mi ben sana? Korkma hiç… Sen git istersen eve, beni bekleme!"
"Olur mu anne?" diyerek itirazda bulundu. Ancak fısıltıyla,
"Kızım senin burada olduğunu anlarsa vazgeçer sonra, başımıza iş açmayalım. Adama tek geldiğimi söyledim, anlamasın senin buralarda olduğunu, sen git. Sibel'lere git, ben de oraya gelirim sonra!" dediğimde sözlerime inandı.
"Tamam, görüşürüz o zaman!" diyerek telefonu kapatırken büyük bir yük üstümden kalkmıştı. Günter merakla,
"Ne oldu, ne diyor?" diye sorunca,
"Yok bir şey, ne yaptın diye soruyor!" dedim. Ancak bu telefon konuşması beni fazlasıyla germişti. Kendimi öylece koltuğa bıraktım.
"Bir şey içer misin, portakal suyu vereyim mi?" deyince,
"Olur, varsa ver." dedim. Şakaklarımı ovalarken Günter hemen yandaki açık mutfakta portakal suyunu hazırladı. Portakal suyunu hazır değil de benim için özel olarak hazırlaması hoşuma gitti. Uzattığı bardaktan bir yudum aldım.
"Immm, acıymış biraz." dediğimde,
"Türk portakalı bu, ben çok seviyor Türkiye!" dedi gülerek. Acımsı portakal suyunu zorlukla da olsa içtim. Ağzımda kekremsi bir tat kalmıştı portakal suyundan… İçime kurt düştü,
"Sen bunun içine bir şey mi kattın?" dediğimde güldü.
"Azıcık içki koydum, kafan rahat eder diye, önemli değil!" dediğinde midem bulandı. Bardağı sehpanın üstüne sertçe koydum.
"Böyle şeyler yapma bana!" dediğimde,
"Sen sinirlenince daha güzel oluyor!" dedi kahkaha atarak. Kaldığımız yerden devam etmemizi teklif edince,
"Şunu çıkarayım bari!" diyerek pardesümü gösterdim.
"Tamam, okey, onu çıkar sadece!" deyince düğmelerini açıp ayaklarıma inen koyu mavi pardesümü çıkardım. Altıma uzun kollu ve vücuduma yapışık duran beyaz bluzumla uzun koyu yeşil ve artık dar gelen eteğimi giymiştim.
Çıkıntı yapmış göbeğim, memelerim ve kollarım bluzun altında belli oluyordu. Başıma neyin geleceğini bilmediğim için bluzun altına siyah sutyen takmakta sorun görmemiştim. Oysa şimdi siyah sutyenim ince beyaz bluzun altında görünüyordu.
"Ooo, muhteşem, sen harika bir kadın, tam benim hayalimdeki gibi!" dedi ellerini iki yana açarak.
Yeniden önünde diz çöktüm. Sertliği ve uzunluğu azalan sikini sıvazlamaya başladım. Bir yandan da taşaklarını emiyor, kasıklarını öpüyordum. Günter ise başımı ve yanaklarımı okşamaya devam ediyordu az önceki gibi…
Portakal suyuna koyduğu alkolden olmalı, başım hafif dönüyordu. Artık daha bir cesaret gelmişti bana… Daha serbest davranıyor, daha önce hiç yapmadığım şeyleri umarsızca yapıyordum.
Günter'in evine ilk girdiğimde kızını korumak isteyen bir anneydim. Şimdiyse erkeğine zevk vermek isteyen bir fahişeden farkım kalmamıştı.
İşi kavramıştım iyice, becerikli ellerimle kaldırdığım sikini tekrar ağzıma aldım. Öncekine göre daha ıslak ve hızlı bir şekilde emmeye, yalamaya başladım. Günter zevkten dört köşe bir haldeydi. Sağ elimle sikini okşuyor başımı ileri geri oynatıp kafasını emiyor, yalıyor bu arada sol elimle de taşaklarını avuçlayıp sıkıyordum.
Günter'in yüksek sesli haykırışları, iniltileri eşliğinde sikini ağzıma alma sahnesi bir süre daha devam ettikten sonra,
"Okey, okey, yeter, okey!" diyerek çıkardı sikini ağzımdan.
"Sen çok hızlı gidiyor… Bu kadar hızlı olma!" dedi gülerek.
Ellerimden tutarak kaldırdı. Yeniden belimden tutup kendine çekerken dudaklarıma yumulup iki elini eteğimin altına soktu. Çorapsız bacaklarımı, kalçalarımı ve götümü külotumun üstünden okşarken gözlerimi kapatmış içinde olduğum anın zevkini yaşıyordum.
Götümü kapatan beyaz pamuklu külotumun altına soktu ellerini daha sonra. Güçlü ve büyük elleri götümün yanakları üzerinde geziniyordu. Onları hamur gibi yoğurup sıkıyor, avuçluyordu.
Derin iniltiler ve hırıltılar çıkmaya başlamıştı ağzımdan… Sertliğini koruyan siki göbeğime değiyordu. Derken ne olduğunu anlayamadan kendimi havada buldum. Günter kalçalarımdan tutarak beni havaya kaldırmıştı.
O an bir refleksle bacaklarımı beline, kollarımı da boynuna doladım. Dudaklarımız kenetlenirken onun gücü karşısında şaşkındım. Seksen kilo geliyordum, ama Günter hiç bunu hissetmemiş gibiydi. Beni sıkıca kavramıştı. Ayakta bir süre devam etti öpüşmemiz…
Bu işin gideceği yer belliydi, ama ne zaman olacağını merak etmeye başlamıştım. Kocamla böylesine uzun bir sevişmemiz, yatak ilişkimiz olmamıştı hiç…
Beni yeniden yere indirirken dudaklarından sonra boynunu, omuzlarını öptüm. Çıplak dövmeli göğsünü emdim. Küçük ama biçimli meme uçlarını emiyordum bebek gibi… Günter bundan da çok büyük zevk almıştı. Kısa bir öpüşmenin ardından koltuğa oturup geriye yaslandı. Kucağına oturmamı istedi.
Eteğimi yukarı sıyırıp dediğini yaptım. Çıplak beyaz kalçalarım açığa çıkarken onları okşadı. Ancak o an biraz utandım kadın olarak. Amımda, kalçalarımda bir süredir alınmamış tüyler ve kıllar vardı. Ama Günter bunları hiç sorun etmeden kalçalarımı avuçlayıp okşamaya devam etti.
"Utanıyorum!" diye fısıldadım.
"Neden?"
"Temiz değilim, tüylerim…"
"Kein problem… Ben seviyor tüylü…"
Kalın sert siki kasıklarımın arasında kalmıştı. Amıma ve kasıklarıma temas ettikçe içim bir hoş oluyordu. Elleri kalçalarımda ve götümde gezinirken dudak dudağa deliler gibi öpüşüyorduk.
Günter'in sakinliğine karşın benim azgınlığım tavan yapmıştı. Çıplak kollarını, boynunu, omuzlarını, göğsünü öpücük yağmuruna tutuyordum. Sikini hissediyor, bir an önce onu içime almak için sabırsızlanıyordum. Sonunda dayanamayıp,
"Hadi, bırak artık öpüşmeyi… Ne yapmak istiyorsan yap bana!" dedim öpmelerimin arasında. Sözlerime tepki vermediğini sezdiğimde ise Almanca,
"Fick mich, fick mich!" diye diye kulak memelerini emdim. Günter mavi gözlerini açarak,
"Ja, okey, okey!" dedi gülerek. Ben ayağa kalkıp soyunmaya başlarken,
"Nein, ben istemiyor soyunmanı… Böyle yapalım!" dedi. Şaşırdım, ama,
"Tamam! Madem böyle istiyorsun…" dedim karşılık olarak. Külodumu sıyırıp çıkardım. Eteğimi kendi elleriyle tutup kaldırdı.
Amım ilk kez kocamdan başka bir erkeğin önündeydi. Yaşıma ve çocuk doğurmaya bağlı olarak am dudaklarım büyüktü biraz… Eh, sonuçta bakire genç kız değildim, normali böyle olması… Zaten Günter de pek umursamıyordu bunu…
Üç normal doğum ve 19 yıl boyunca yüzlerce kez sikilmenin neticesinde amım büyümüş, uzamış ve oval bir biçim almıştı. Kocam bazen içimde gidip gelirken,
"Amın da çuval gibi kız, kolumu soksam onu bile alır içine!" diyerek kendince espriler yapardı.
Ama şimdi kocam ve kayınpederimden sonra ilk yabancı bir erkeğin penisini gördüğümde anladım ki, geniş olan benim amım değilmiş. Günter'in siki, kocam ve babasının siklerinin küçük olduğunu göstermişti bana…
Dediğim gibi, kasıklarımda ve amımın üzerinde bir miktar uzamış siyah kıllar vardı. Kesinlikle epilasyon veya ağda yaptırmıyordum o bölgeme… Evde jiletle kendim temizliyordum, ama en son temizliğimin üzerinden belki bir aya yakın zaman geçmişti.
Ama Günter için bu da sorun değildi. Kendi kıllı kasıklarının ve sikinin yanında benimki temiz kalıyordu. Koltukta geriye yaslanmış sikini sıvazlarken, bana,
"Ben de yapmak istiyor, oral seks yapmak istiyor sana!" dediğinde anlamadım önce ne dediğini. Ama sonra uzun, ıslak, kırmızı dilini çıkarıp yalama işareti yaptığında anladım. Sanki o ana kadar yaptıklarım utanç verici değilmiş gibi yüzüm kızardı.
Elimden tutup koltuğa oturttu. Sırtımı geriye yaslayıp aşağı kaykıldım iyice. Günter biraz önce benim yaptığım gibi dizlerinin üzerinde çöktü hemen önümde… Bacaklarımı tutup iki yana açtı, amım ağzının hizasına gelmişti.
"Günter, yapma istersen." diye utangaç bir tavırla sızlandım. "Kocam yapmaz hiç bunu, pis koktuğunu söyler." Hayran hayran amcığıma bakıyordu. Başını kasıklarıma eğdi, derin bir nefes çekti ciğerlerine…
"Deli o adam…" diyerek gülümsedi. "Mis gibi kadınlığının kokusu bu… Zevk suyun akmış, o kokuyor. Ben çok zevk alıyor bu kokudan… Tahrik ediyor."
Birden uzun dilini çıkarıp amımı yaladığında neye uğradığımı şaşırdım. Amımın dudakları hazla titredi, kadınlığım zirve yapmıştı. Derin bir inilti dudaklarımdan döküldü. Göğsüm daralıp sıcak bir hava içimde dolaştı sanki. Günter yeniden dilini uzatıp yaladığındaysa,
"Ihhhh! Çok güzell…" diyerek gözlerimi kapattım. Kocamın, "Temizliğine dikkat etmiyorsun, amın pis kokuyor!" diye yapmadığı şeyi yabancı bir adam çekinmeden, üstelik büyük bir zevkle yapıyordu.
Birkaç kez daha amımı boydan boya dondurma gibi yaladıktan sonra parmaklarıyla ayırıp içine soktu dilini… O an aldığım zevkin tarifi yoktu. Amımın içinde canlı bir varlık sağa sola, ileri geri oynuyordu.
Günter dilini bir sik gibi kullanarak beni doyuma ulaştırmaya çalışıyordu sanki… Am dudaklarım, içinin eti, kasıklarım derken yalanmayan, dillenmeyen bir yerim kalmamıştı.
Günter amımla meşgul olurken ben de ellerimi bluzumun altına sokup karnımı ve memelerimi okşamaya başladım. Siyah sutyenimi sıyırıp memelerimi açığa çıkardım. Uçlarını parmaklarımla sıkıyor, avuçluyordum. İniltilerimin sonu gelmeyecek gibi görünüyordu.
Günter'in uzun dili amımın içinde ve üzerinde geziniyordu. Nefes alıp verirken zorlanıyordum. Sıcak hava yeniden içimde dolaşmaya başlamıştı. Ancak bu durum Günter'in kendini geriye çekmesiyle biterken, bana,
"Ben yalamak istiyor senin arsch!" demesiyle farklı bir duruma geçti. 'Arsch' ne demek biliyordum sonuçta, Günter götümü yalamak istiyordu. İlk önce,
"Nein, olmaz!" dedim, ama Günter'in ısrarları karşısında kabul ettim.
Benden koltuk üstünde domalmamı istedi. Dediğini yaparak dizlerimi koyup domaldım, bacaklarımı ayırdım iki yana. Günter de ayağa kalkıp eğildi, büyük elleri götümün yanakları üzerinde gezindi bir süre. Ardından da sıcak ve ıslak dili götümün üzerinde gezinmeye başladı.
Amımda ve kasıklarımda, bacaklarımda siyah tüyler veya kıllar olsa da götümün üzerinde ve yarığında kıl veya tüy yoktu. Doğuştan gelen bir şeydi bu bende. Kılsız götümün yarığında Günter'in uzun dili yukarı aşağı gidip geliyordu.
Kaba ve güçlü elleriyle ayırdı biraz sonra göt yanaklarımı ve bu sefer de yıllardır kocamın benden isteyip de alamadığı yere dilini değdirdi. Göt deliğim Günter'in dili ile buluştuğunda öncekilerden çok daha tarifsiz bir duygu kapladı içimi.
Dilini deliğime bastırıyor, uzun uzun dilleyip yalıyordu. Zaman zaman am dudaklarımı da emiyordu bu arada… Hem amım hem götüm Günter'in hizmetindeydi. Beni diliyle tatmin ediyor, kadınlığımı fazla fazla yaşatıyordu.
Zevk dolu dakikalar bitsin istemiyordum hiç. Ama her şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da vardı. Günter doğrulurken sıra asıl olaya gelmişti. Heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı sanki…
Ben o şekilde dururken o sikini sıvazlayıp okşadı bir zaman. O pozisyonda yapacağını sandım, ama Günter'in farklı bir planı vardı. Benden kalkmamı istediğinde ayağa kalktım.
Sehpayı çekti kenara, koltuğun önünde alan açtı. Sonra da koltuğun önündeki ipten yapılma askıyı çekip koltuğu açarak yatak haline getirdi. Şimdi iki kişilik büyük bir yatağımız olmuştu.
Benden yanlamasına uzanmamı istedi. Nasıl yapacağını anlamıştım. Sol dirseğimden destek alarak uzandım, dizlerimden büktüm bacaklarımı. Hemen arkama aynı şekilde uzanıp eteğimi sıyırdı belime.
Sikini açığa çıkan götüme ve kasıklarıma sürttü bir süre. Ardından da sağ bacağımı tutup kaldırarak sikini yerleştirmeye çalıştı. Ancak sikin kafası yönünü şaşırıp amım yerine götüme değdiğinde irkildim. Üstelik Günter sikini bastırmaya uğraşıyordu.
"Hayır hayır, oradan olmaz, nein oradan olmaz!" dedim korkuyla. Günter neden bahsettiğimi anlamamış gibi durdu önce, ama sonra amıma sokmaya başladı sikini.
Sikinin kafası amımla buluşurken kalbim güm güm atıyordu. Yalayıp dillemeleri ile açılan ve kıvama gelen amım sikini büyük bir istekle içine almıştı.
Az sonra siki içimde gidip gelmeye başladı. Günter sağ bacağını kaldırmış o şekilde sokuyordu sikini bir makine gibi. Bir yandan da sol kolunu altımdan sokmuş beni daha da kendine çekmişti.
Başımı yan çevirdim, sağ yanağımı öpüyor, amım gibi onu da diliyle yalıyordu. Büyük bir güçle sikiyordu beni. Götüme, kasıklarıma ve kalçalarıma kaslı bedeni çarpıyor, beni yerimde sarsıyordu. Tuttuğu sağ bacağım havada sallanıp duruyordu sürekli.
Siyah topuklu ayakkabılarım halen ayağımdaydı. İçeri girerken ayakkabımı çıkartmamı istememişti. İlk kez ayakkabılar ayağımdayken sikiş yaşıyordum.
Almanca bir şeyler söylüyordu, ama anlamıyordum. Almancam basit kelimelerden ibaretti. İçlerinde bel altı olan bildiklerim vardı. "Fick, arsch, fotze!" kelimeleri havada uçuşuyordu.
Dilinden sonra amımın içinde ikinci bir canlı varlık dolaşıyordu. Yılan gibi uzun, kürek sapı gibi kalın bir şeydi bu. Sünnetsiz siki geniş ve derin amımda tünel açan bir makine gibi çalışıyordu hiç durmadan.
Fazlasıyla ıslanmıştı amım, hatta gereğinden fazla ıslanmış ve kayganlaşmıştı. Bu da sikinin büyüklüğüne rağmen amımda son sürat hareket etmesine sebep oluyordu.
Kasıklarımda, götümde ve kalçalarımda patlayan sesler çatı katında yankılanıyordu.
Sutyenden sıyırdığım memelerim bluzun altında oynuyordu bir dansöz gibi. Beyaz bluzumu sıyırdım göğsüme, altımda kalan sol elini kavrayıp memelerime götürdüm.
Uzun boylu ve uzun kollu olmasının avantajıyla memelerimi sıkmaya, yoğurmaya başladı Günter. O ana kadar memelerimle ilgilenmemişti, ama kocamın en sevdiği şey memelerimle oynamaktı. Hatta sevişmelerimizin büyük çoğunluğu memelerimle oluyordu.
Günter iyi pompalıyordu, kocamdan daha iyi olduğu gerçekti. Sünnetsiz bir ecnebiye kendimi siktiriyor ve bundan zevk alıyordum.
Başlangıçta kızımın geleceği için evet dediğim şey, zevk alınan bir eyleme dönüşmüştü.
Günter kadınlığımı yaşatıyordu bana. Gerçek seksin zevklerini tattırıyordu.
İki elimle destek almaya, yerimde durmaya çalışıyordum. Koltuğun ahşap ve metal gövdesinin zıngırdama seslerini duyuyordum Günter'in iniltileri ve konuşmalarının arasında…
Ben de yoğun olmasa da inliyordum. Yıllarca sessiz sedasız yaptığım bir şeydi bu, şimdi birden ahlayıp ohlamak yapabileceğim bir şey değildi. Hayatımda almadığım zevkleri alsam da, yine de kendimi bırakamıyor, içimden geldiği gibi bağıra bağıra inleyemiyordum.
Dakikalar ilerlerken Günter sikini amımdan çıkardı. Kendisi bu kez sırtüstü uzanırken beni üstüne çıkardı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kerkenez gibi üstüme çıkıp beş dakikada inen kocamdan sonra bu kabuklu Alman beni eviriyor, çeviriyor, dakikalar boyunca her pozisyonda sikiyordu.
Günter'in yönlendirmesiyle dizlerimi koltuğa dayayarak ata biner gibi çıktım üstüne… Çocukken köyde atımız vardı, babam bazen üstüne çıkarırdı beni. Yıllar sonra bir ata daha biniyordum, ama bu at çok başkaydı. Dimdik ve demir gibi sert uzun bir şeydi.
Yavaşça götümü indirip sikinin amıma girmesini sağladım. Boydan boya almıştım amıma… Günter beni sırtımdan bastırarak kendine doğru eğdi, dizlerinden büktüğü bacaklarını iki yana açtı iyice. Götüm havada gibiydi bu halde. Az sonra siki amımda delme işlemine başladı yeniden.
Alttan var gücüyle pompalıyordu Günter. Müthiş sesler çıkıyordu. Yoğun ve tok 'Şop şop şop!' sesleri evin odalarında gidip geliyordu. Açıktaki memelerim ileri geri sağa sola sallanıyordu.
Omuzlarından tutunmuştum. Köydeki yaşlı ve uysal atımızın yerine şimdi bindiğim at çok vahşi ve hareketliydi. Üstünden düşmemek için sıkı sıkı tutuyordum kaslı omuzlarını.
Beni daha da eğdi kendine doğru. Memelerim ağzının ucuna gelmişti şimdi. Kocaman ağzını açtı ve her birini kocamın iki avucuyla tuttuğu memelerimi deliler gibi emmeye, yalamaya başladı.
Amım sikiyle dolmuş, memelerim ağzını doldurmuştu. İki farklı zevki aynı anda yaşıyordum. Uçları etli, büyük başları kararmış memelerimi yutmaya çalışıyordu Günter. Kendimi kaybediyordum, iniltilerim kontrolümden çıkmaya başlamıştı.
"Sikk, ohhhh, sikkkk, ahhhh, sikkkk!" sözleri istemsizce dudaklarımdan dökülüyordu.
Günter'in yüzü vahşi bir hal almıştı. Sarı suratı kırmızıya dönmüştü sanki. Almanca sözler söylüyor, ara sıra da memelerimi vahşi bir hayvan gibi dişleyip ısırıyordu. Tüm vücudum elektriğe tutulmuş gibi oldu. Günter son hız çalışmaya, sikmeye devam ediyordu.
Terden sırılsıklam olmuştum. Günter soyunmama izin vermemişti. Kadınlığım son noktasına gelmişti artık. Karların erimesiyle çağıldayan bir nehir gibi sarsılıyordum.
Böylesi bir zevki ne kadar zamandır yaşamıyordum. Evliliğimin ilk yıllarında olan bir şeydi. Ondan sonra her şey karanlığa bürünmüştü çünkü…
devami 4
Ben boşalmıştım, ama Günter halen devam ediyordu. Ama o da yorulmuştu artık. Daha fazla devam etmeden durdu, üstünden kalkmamı istedi. Ayağa kalktım.
Kasıklarım ve amımın etrafı nar gibi kızarmıştı. Aynı zamanda koyu yapışkan zevk sıvıları ile kaplanmıştı. Sikinin üzeri de bu sıvılardan payını almıştı. O an kafamda dank etti. Yoksa Günter boşalmış mıydı? Hem de amıma? Korkuyla,
"Sen geldin mi, boşaldın mı?" diye sorduğumda ne demek istediğimi anlamadı.
"Nereye geldim?" dedi şaşırarak…
"Gelmek gelmek, sen boşaldın mı? Döllerini akıttın mı?" dedim işaret ederek… O an anladı ve gülerek,
"Nein nein!" dedi. Zevkin yerini korku ve dehşet almıştı bir anda, ama sorumun cevabını alınca çok rahatladım.
Yine de dikkatli olmam gerekiyordu. 37 yaşındaydım, halen düzenli olarak adet görüyordum. Artık çocuk istemediğimiz için kocam kondom takarak sikiyordu beni, ama Günter ile kondomsuz halde sikişmiştim. Ona,
"İçime boşalma sakın, içime boşalma!" dedim elimle anlayacağını umduğum dilden işaretler yaparak. Günter eliyle hamile işareti yapıp,
"Nein, korkma, okey!" dedi, ama gülmeden de yapamadı. Ona,
"Kondomun var mı, onu tak, kondom tak!" dediğimde,
"Oo, ja, okey… Sen istemiyor schwanger… Anladım ama ben kondom kullanmıyorum, sevmiyorum kondom!" dedi.
Bu işin böyle bir noktaya gelmesi beni germişti fazlasıyla. Sikişmemiz son sürat devam ederken zorunlu bir mola vermiştik. Günter,
"Okey, madem sen istemiyor çocuk… O zaman şöyle yapalım, ben istiyor senin arsch!" dediğinde,
"Ne?!?" dedim şaşırarak.
"Senin arsch istiyor, o zaman yapalım öyle, sen hamile kalmaz, yok schwanger!" deyince duyduklarım karşısında elim ayağım titredi.
"Yok, olmaz, öyle olmaz, nein!" dediysem de Günter aynı şeyleri tekrarladı.
Yıllardır kocamın istediği ama vermediğim, ondan esirgediğim şeyi istiyordu Günter. Götümün kızlığını, bakireliğini bozmak niyetindeydi. Güzel ve yoğun devam eden sikişmemiz şimdi farklı bir noktaya gelmişti. Gerilmiştim fazlasıyla. Günter aynı sözleri tekrarlarken, ben,
"Olmaz, nein!" diyerek toparlanıp üstümü giyinmeye başladım. Bu işin daha ileriye gitmesine müsaade edemezdim. Memelerimi sutyene geri soktum. Yerde duran külotumu giyindim. Günter ise başını sağa sola sallayıp,
"Nein, sen gidemez, böyle gidemez, nein!" deyip duruyordu. Üstümü başımı toparlayıp pardesümün düğmelerini iliklerken, ona,
"Tamam, istediğini aldın, yeter bu kadar, daha fazlası olmaz. O dediğin olmaz. Ben anlaşmaya uydum, sen de söz verdin. O resimleri sil hemen. Tamam, sil onları, daha fazla konuşmaya gerek yok!" dedim.
Ama Günter farklı bir kimliğe büründü sözlerimden sonra.
"Nein, ben demeden sen gidemez, daha işimiz bitmedi. Sen böyle gidemez. Ben ne dersem onu yapacaksın. Madem sen istemiyor çocuk, o zaman sen verecek arkadan. Başka türlü sen gidemez. Resimleri silmem gidersen, kocana gösteririm!" dedi.
Buraya ilk geldiğimdeki korkuyu yeniden yaşamaya başladım. Sehpanın üstündeki telefonunu alıp açtı ve resimleri göstererek,
"Sen gidersen bunları herkes öğrenir. Okey, istersen şimdi git. Kapı orada. Ama ben karışmam. Karar senin!" diyerek telefonu burnumun ucuna kadar getirdi.
Hande'nin banyoda çektiği çıplak resmini gördüğümde az önce zevkten güm güm atan kalbim şimdi korkudan atmaya başladı.
Günter telefonu çekti ama tehdit etmeye devam ediyordu. Yıllarca korkup kaçtığım, kocama vermediğim şeyi istiyordu benden.
İkinci kez bir karar vermem gerekiyordu.
Amımdan sikmesinde sorun yoktu, ama içime boşalması her şeyi, tüm hayatımı mahvedebilirdi. Hamile kalabileceğim bir zamandaydım üstelik. Rahmime akacak dölleri karnımda bir hayatın canlanmasına sebep olabilirdi. Son bir umutla,
"Ağzıma boşal, ağzıma yap!" diyerek ağzımı açtım ve önünde sallanan sikini gösterip, "Ağzıma boşal!" dedim. Ama Günter,
"Nein!" diyerek başını salladı.
"Ben istiyor senin arsch, siz diyor göt, ben senin götü istiyor, bana vereceksin!" dediğinde çaremin kalmadığını anladım.
Kızımın hataları götümün bakireliğinin gitmesine mal olacaktı. 19 sene kocamdan esirgediğim götümü sünnetsiz bir Almana verecektim…
Çaresiz şekilde yeniden pardesümü çıkardım. Ağlamak istesem de yapamıyordum. Dindar bir kadındım, götten sikişmenin ne kadar günah olduğunu biliyordum, ama bundan çok Günter'in koca sikinin götüme gireceği korkusunu yaşıyordum.
Onca yıl kocamın kısa sikini reddetmiştim, ama şimdi reddedemeyeceğim bir durumla karşı karşıyaydım. Günter korktuğumu anlayıp,
"Sen daha önce verdin mi arsch, yaptın mı götten?" diye sordu. Utana sıkıla,
"Yok…" dediğimde,
"Okey, korkma, ben çok tecrübeli, korkmana gerek yok!" dedi.
Ardından da üstünde televizyon olan dolabın kapağını açtı, eğilip içinden bir şey aldı. Bana döndüğü vakit elinde şeffaf mor renkli, ince ve uzun sike benzeyen bir şey vardı.
"Bunu kullanırız. Canın yanmaz, rahat olur. Korkmana gerek yok!" dediğinde,
"O ne?" dedim titreyen dudaklarımla.
"Bu penis, bunu kullanıyorlar göt için, bu rahatlatır seni, korkma, büyük değil bu, benim penisten önce bunu sokup rahat edersin!" dedi ve elinde tuttuğu siki bana uzattı.
Korka korka aldım plastik siki. Günter'in sikine göre daha kısa ve inceydi. Ancak bu haliyle bile kocamın sikinden daha uzundu, ama biraz ince kalıyordu. Üzerinde bir erkeğin sikininki gibi damar çıkıntıları vardı. Altında çevirmeli bir kısımla pil yuvasına benzeyen bir kapak vardı. Geri uzatıp,
"Bunu sokunca acımaz mı?" dediğimde,
"Yok, nein, acımaz, başka bir şey var!" dedikten sonra bu kez sehpanın altındaki çekmeceyi açarak başka bir şey aldı. Ucu ince uzun kapaklı bir tüptü. Bunu uzatıp,
"Bunu süreriz senin arsch içine, o zaman hiç acımaz!" dedi.
"Ne ki bu?" diye sorunca,
"Aç, eline dök!" dediğinde kapağı açtım. Huniye benzeyen bir başlığı vardı. Plastik tüpü sıkınca içinden jel gibi bir sıvı aktı. Parmağımla ovaladım sıvıyı, yağ gibi kaygandı. Tüpü geri uzattığımda,
"Ja, okey, hadi başlayalım!" diyerek benden yatağın üstünde dörtayak üstüne domalmamı istedi.
Eteğimi çıkartmadan külotumu sıyırıp çıkardım. Ardından eteğimi belime toplayarak yatağa çıkıp dediği şekilde domaldım. Günter bacaklarımı ayırmamı isteyince iki yana açtım iyice. Arkama geçtiğinde,
"İlk defa olacak, çok korkuyorum, canımı acıtma!" dedim.
"Nein, canın yanmaz, söz veriyor ben, korkma!" dedikten sonra başını eğdi. Birden kasıklarımda ve götümün üzerinde dilinin gezinmesi ile irkildim.
Günter götümü sikmeden önce beni rahatlatmaya çalışıyordu sanki. Amımı ve göt deliğimi deliler gibi yalayıp emiyordu. Öncekinden daha yoğun bir şekilde yapıyordu bunu.
Amımın dudaklarında gezinen dili ve dudakları sayesinde korkunun yerini mutluluk almıştı. Parmaklarıyla ayırdığı göt deliğime dilini sokmaya uğraşıyordu. Deliğimin içine diliyle beraber içerinin serin havası da giriyordu. İnlememek için kendimi zor tutuyordum.
Uzun ıslak dili derin göt yarığımda boydan boya aşağı yukarı gezindikten sonra götüme bir şaplak attı.
"Sen harika bir kadın!" dedi göt yanaklarımı öperek.
Plastik tüpü açıp ucunu götüme soktuğunu anladım, ama herhangi bir acı hissetmedim. Bunun yerine göt deliğimden içime doğru akan sıvının yaydığı serinliği hissettim.
Daha sonra plastik siki aldı eline. Tüpten bir miktar da sikin üzerine döküp elleriyle sürdü her tarafına. İyice yağlanıp kayganlaşmış siki göstererek,
"Hazır mısın?" diye sordu.
"Tamam, ama yavaşça yap…" dedim ürkekçe.
"Ja, okey!" dedi kaba bir sesle, ardından arkamda yerini aldı. Yavaş yavaş götüme sivri bir şey girmeye başladı. Dudaklarımı ısırıyordum korkuyla. Aşıdan korkan küçük bir çocuk gibi kendimi kasıyordum. Bu sırada Günter'den,
"Oh, ja, mein gott, uhhh, waoovvv!" sesleri gelmeye başladığında,
"Ne oldu?" diye sordum kısık sesle. Günter,
"Senin arsch muhteşem!" dediğinde daha da meraklanıp,
"Ne oldu?" diye sordum yeniden. Göt deliğimde bir şey vardı ama beklediğim, yaşamayı düşündüğüm acıyı bir türlü alamıyordum. Günter gülerek,
"Penis girdi senin göte, kayboldu!" dediğinde başımı çevirip,
"Ne?" dedim şaşkınca. Derken Günter telefonunu aldı ve ben daha ne yapmaya çalıştığını anlayamadan götümün resimlerini çekti.
"Ne yapıyorsun sen?" dedim tepki göstererek. Ancak Günter bir şey olmamış gibi telefonu yaklaştırıp,
"Şuna bak!" dedi, gördüğüm karşısında küçük bir şok yaşadım. Mor renkli plastik sik götümün içine nerdeyse dibine kadar girmişti. Altındaki siyah kapaklı kısım kalmıştı sadece dışarıda. Günter bana bakıp gülerek,
"Sen yalan söylüyor, sen vermişsin arsch!" dediğinde,
"Tövbe tövbe, git işine!" dedim başımı sallayarak.
Resmi yaklaştırarak gösterdi. Göt deliğim dört bir yanından açılmış, genişlemiş haldeydi. Onca yıl korktuğum şey gerçekleşmiş ve götüme yapay da olsa bir sik girmişti. Ancak korkum temelsiz çıkmıştı. Götümde bir karış uzunluğunda sik vardı, ama ben hiçbir acı hissetmiyordum.
Günter telefonu çekip arkama geçti. Derken siki dibinden tutup çektiğini hissettim. Bir iki saniye sonraysa sik yeniden götümdeydi. Günter en az 15-20 kere plastik siki götüme sokup sokup çıkardı. Hiçbirinde acı hissetmedim, onun yerine göt deliğimde bir ferahlama oluyordu. Sik girip çıktıkça açılıp genişleyen götüme hava giriyordu çünkü.
Ayrıca itiraf etmekte zorlansam da keyif aldığımı hissediyordum. Sikin üzerindeki damara benzeyen çıkıntılar göt deliğimin çeperlerine sürtündükçe dudaklarımı korkudan değil zevkten ısırmama sebep oluyordu.
Bu anlar devam ederken birden bir vızıldama sesi geldi, hemen ardından da götümün içinde bir titreme oluştu. Günter siki çalıştırmıştı. Plastik sik göt deliğimin içinde vızıldayarak oynuyor, titriyordu. Sikin girip çıkmasından daha büyük zevk veriyordu bu.
Günter siki götüme sokup çıkarmaya devam ediyor aynı zamanda içinde çeviriyordu. Bu da daha fazla zevk almamı sağlıyordu. Yaşadığım heyecanı ve zevki fark etmesin istiyordum.
Dudaklarımı korkudan, acıdan ısırdığımı, emdiğimi sansın istiyordum, ama Günter sikiş konusunda uzman bir erkekti. Yüzümde oluşan ifadeden hissettiklerimi anlamıştı.
"Sen de zevk alıyor, senin de hoşuna gitti!" diye diye söylenerek sikin hızını artırdı.
Plastik sik daha güçlü bir vızıldama eşliğinde götümde gidip geliyor, içinde sağa sola dönüp duruyordu. Günter amımdan sikerken bile böylesi bir zevk almamıştım. Gözlerimden yaşlar akıtacak derecede bir zevkti bu.
"Tamam yeter, Allah aşkına yeter, çıkar artık, çıkar şunu!" dedim heyecanla. Günter,
"Okey!" diyerek siki çıkardı götümden, halen vızıldayan siki bana göstererek, "Sen sevdin bunu, bu senin arkadaş olsun!" dedi gülerek. Çalışmakta olan siki kapatıp,
"Ja, şimdi sıra bende!" diyerek arkama geçti. Nasıl yapacağını merak ediyordum. Birden yatağın üstüne çıkıp ayakta durdu. Ben domalmış vaziyette bacaklarının arasında kalmıştım, sanki beni bir at gibi kullanıp üstüme oturacak gibiydi.
Plastik tüpten gelen osuruğa benzer sesi duyarken sikinin üzerine jelden sürdüğünü anladım. Derken götümün üzerine gelecek şekilde yavaş yavaş çömeldi, uzun ve kalın sikini götümün yarığında hissettiğimde,
"Yavaş ol, canımı yakma!" dedim korkuyla. "Okey, korkma!" dedikten sonra göt deliğimde sikinin kafasını hissettim. Ben yeniden,
"Yavaş yap!" derken Günter'den ses çıkmadı. Onun yerine ayaklarını biraz daha açıp çömelmesine devam etti. Derken götümün içine bir şey girmeye başladı.
Az önce plastik sik acı vermemişti, ama şimdi iğne batmasına benzer bir acı hissettim. Yine de beklediğim acı bir türlü gelmiyordu. Günter'den,
"Ohhh, jaaa, jaaa!" sesleri gelirken başımı çevirip baktım. Sol eliyle götüme bastırmış sağ eliyle sikini tutmuş sokuyordu.
Derken güçlü elleriyle belime bastırdı sıkıca. Siki götüme girmiş, şimdi içinde çalışma vakti gelmişti. Götünü kaldırıp indirerek götümden sikmeye başladı beni. Götümde kocaman bir sik gidip geliyordu, ama ben tuhaf şekilde herhangi bir acı hissetmiyordum.
Onun yerine Günter'in kaba ve güçlü ellerinin belimde yarattığı baskıyı hissediyordum. Götünü kaldırıp indirdikçe siki götüme bir makine pistonu gibi girip çıkıyordu. Günter bastırdıkça dizlerim ve ellerim koltuktan yapılma yatağa batıp çıkıyordu. Üzerimde bir pres makinesi gibi eziyordu beni Günter.
Havyan gibi sikiyordu götümü. Sikinin götümde gidip gelmeleri bir yavaşlayıp bir hızlanıyordu. Kendini kontrol etmesini çok iyi biliyordu. Siki plastik sik gibi götümde dönmese de, gerçek bir sik olduğundan daha fazla zevk veriyordu.
Damarlı, sünnetsiz kalın sikinin götümdeki çalışması devam ederken Günter'in telefonu çaldı. Ancak Günter hiç oralı olmadan götümü sikmeye devam etti. Dudaklarından kaba ve heyecanlı sesler çıkmaya başlamıştı. Almanca bilmediğim sözlerinin arasında,
"Ohhh, jaaaa, uhhhh, jaaaa!" sesleri çatı katını kaplamıştı.
Bir ara belime öyle bir baskı uyguladı ki, kemiğimin kırıldığını sandım, can acısıyla, "Ahhh!" diye bir feryat kopardım. Ellerimle destek alıyordum, ama artık ellerimde derman kalmamıştı.
Dirseklerimi dayadım yatağa, götüm biraz daha havaya kalkmıştı. Dizlerimde ve kalçalarımda da derman kalmamıştı, ama Günter şimdi belimin iki yanından sıkıca tutup beni havada tutmaya çalışıyordu.
Jelin kayganlaştırdığı göt deliğimden sesler gelmeye başlamıştı. İlk defa bu kadar açılıp genişlediğinden içine dolan hava 'Zort zort!' seslerine sebep oluyordu.
Günter'in iniltilerinin arasında bu sesler içeriye değişik bir hava katıyordu. Takatim kalmamıştı artık, ama Günter hiç yorulmamış gibi götünü kaldırıp indirmeye, sikini sokup çıkartmaya devam ediyordu. Boşalmak nedir bilmiyor gibiydi.
Üzerime iyice eğilmiş iki büklüm bir haldeydi, kasıklarının ve taşaklarının götüme çarptığını hissediyordum. Siki dibine kadar girip çıkıyordu götüme.
O boyda siki hem de ilk seferinde almıştım götüme. Bir kadın olarak garip bir gururlanma yaşadım.
Ancak Günter elektriği kesilmiş bir makine gibi birden durdu ve kendini geri çekip kalktı ayağa. Başımı çevirip,
"Boşaldın mı?" diye sorduğumda,
"Nein!" dedi nefes nefese. Yataktan aşağı inip elimi tutarak kaldırdı. "Senin göt çok acayip, ben ilk defa görüyor böyle göt!" dedi.
Ayağa kalktığımda bir parça acı hissettim. Dudaklarımı ısırdım o nedenle. Ter içinde kalmıştım, suratım kıpkırmızıydı.
"Gel!" diyerek elimden tuttu. Açık mutfak tezgahının önüne götürüp, "Şöyle dur!" diyerek tezgahtan tutunarak domalmamı istedi.
Dediği şekilde hafifçe yan durup domalırken, o da eteğimi sıyırdı belime ve ardından da halen açık duran götüme sikini sokmaya başladı. Kocaman siki saniyeler içinde girmişti götüme. Bu pozisyonda biraz acı çeker gibi oldum, ama çok da değildi.
Belimden sıkıca tutmuş pompalıyordu götüme. Am siker gibi götümü sikiyordu. Bense başımı sağa çevirip ona bakmaya çalışıyordum. Ayağımdaki topuklularla beraber daha da uzayan boyum götümü sikinin hizasına getirmişti.
Belini çok eğmesine kalmadan sikiyordu. Siki az önceki gibi dibine kadar giriyordu götüme. Şişkin sallanan taşaklarının kasıklarıma ve götüme çarpma sesleri geliyordu kulaklarıma. Günter şimdi aldığı zevkle ayı gibi böğürüp sesler çıkartıyordu. Tüm gücüyle abanıp vuruyordu sikini.
Tarifi çok zor bir zevk yaşıyordum, ama ses çıkartmaya, inlemeye utandığım için ancak dudaklarımı emip ısırabiliyordum. Elleri belimde, götümde, kalçalarımda, omuzlarımda geziniyordu.
Amımda gidip gelen bir sik gibi götümden sikilmekten de zevk alıyordum. Günter'in kalın ve sert siki sayesinde öğreniyordum bunu da. Yıllarca böyle bir zevkten mahrum kalmıştım. Kaynanam kayınbabama, annem de babama götten veriyordu.
Oysa ben 19 yıl boyunca kocama vermemiştim götümü. Onu da bu zevkten mahrum bırakmıştım.
Günter götümü sikmeye devam ederken beyaz bluzumu sıyırdı yukarı. Sutyenimin kopçasını açtı çabucak ve onu hızla çıkarıp yere attı. Güçlü ve uzun sağ elini memelerimde hissettim hemen sonra.
Memelerim götüme girip çıkan sikin darbeleriyle sallanıyor, oynuyordu. Günter kaba eliyle onları hoyratça sıkıyordu şimdi. Pompaladıkça götümden çıkan sesler çoğalmış, onun da iniltileri artmıştı.
Derken omuzlarımdan tutarak beni kendine çekti. Şimdi nerdeyse ayakta duruyordum. Ellerim tezgahın üstündeydi, ama domalır vaziyette değildim. Günter ayakta sikiyordu götümü. Bu biraz acı verici bir pozisyondu, ama o çok korktuğum durumdan halen uzaktım.
İki eliyle memelerime asılmış, beni kollarının arasına almıştı. Alttan pompalıyor, üstten de memelerimi güçlü elleriyle sıkıyordu. Eteğim aşağı sıyrılmıştı, ama Günter'in kalın siki bir sopa gibi ayaklarıma inmesine engel oluyordu.
Amımdan sikilirken içimde hissettiğim sıcak havayı gene hissettim. Beynim karıncalanıyordu sanki. Göz kapaklarımı açacak halim bile kalmamıştı. Günter kalın sikiyle beni ayakta tutuyordu, sikini çıkarsa sönmüş bir balon gibi yere düşecektim sanki.
Yüzünü iyice yaklaştırmıştı yüzüme. Anlamadığım Almanca sözcükler kaba bir şekilde çıkıyordu ağzından. Sıcak nefesi yüzümü yalıyordu.
Dakikalardır sikiyordu götümü, ama adam durmak nedir bilmiyordu hiç. Benim yabancısı olduğum bir durumdu bu. Sonunda dayanamayıp,
"Günter ben yoruldum, yeter artık!" dedim, zar zor çıkmıştı kelimeler ağzımdan.
"Oh ja, okey!" dedi biraz sonra ve yavaşça sikini çıkardı götümden. Tezgahtan tutunup,
"Ben çok yoruldum!" dedim nefes nefese.
"Senin arsch harika, ben görmedi böyle bir şey!" dedi. Nerdeyse bağırırcasına söylemişti bunu.
"Yeter artık, bitmedi mi?" dedim doğrularak. Günter cevap vermek yerine yanaklarımdan tutup sıkıca öptü dudaklarımı.
"Ja, okey, az kaldı, gel şöyle!" diyerek bu kez de bir sandalyeye oturup bacaklarını açtı iki yana. Benden sikinin üstüne oturmamı istedi. Eteğimi belime toplayıp sırtımı ona döndüm.
Dediği gibi üzerine oturur gibi çömelirken o da sikini alttan götüme bastırdı. Koca siki yeniden taşaklarına kadar girmişti götüme. O an, "Ahhhh!" diye bir inilti döküldü dudaklarımdan. Acı ile karışık büyük bir zevk dalgası esti içimde.
Gözlerim kapalı halde götümü kaldırıp indirmeye başladım. Siki götümde gidip geliyordu bu sayede. Ayaklarımla yerden destek alıyordum, Günter de belimden tutarak destek oluyordu bana.
Artık sessiz kalabilecek durumda değildim. Zevk iniltileri çıkartmaya başladım. Ama bu sefer de Günter sessiz kalmıştı. Benim iniltilerimi dinlemekle yetiniyor, aralarda,
"Sen harika bir kadın, senin koca çok şanslı!" diyerek beni şımartıyordu.
Ellerimi arkaya atıp çıplak göğsüne dayadım. Aldığım destekle biraz daha hızlı kaldırıp indirmeye başladım götümü. Kocaman sik götümün içinde bir ejderhaya dönüşmüştü sanki. Sünnetsiz sikin kafasından çıkan alevler götümün içini alev alev yakıyordu. O alevler her yanıma yayılıp beni yakıp kül etmişti.
Amımdan daha büyük bir zevkti bu şekilde sikilmek. Kendimden iğrendim, utandım ama gerçek buydu. Dinen yasak olan bir günahtı işlediğim, üstelik bir ecnebiyle aldatıyordum kocamı. Ama şeytan ruhumu esir almış, beni kendi safına çekmişti. Her saniyesinden zevk ala ala inleye inleye götümü kaldırıp indiriyordum.
Derken Günter'den sesler ve iniltiler çıkmaya başladı. Sonunda boşalıyordu. Oluk oluk döllerini götüme boşaltıyordu bir vidanjör gibi. Sımsıcak döller oturup kalkmalarımla birlikte göt deliğimi doldurmuş dışarı taşmıştı.
Vıcık vıcık osuruğa benzeyen sesler eşliğinde oturup kalkmaya devam ettim bir süre daha. Sonrasında kalktım yavaşça ve doğruldum. Günter'in sikinin her yanı dölleriyle kaplanmıştı, kasıklarına ve taşaklarına akmıştı.
"Uhhh, jaaa, sen harika bir kadın, muhteşem!" dediğinde, geldiğimden beri ilk kez böylesine güldüm. Terden sırılsıklam halde kızarmış tavuğa dönmüştüm.
Beni siken horoz ise birkaç kez derin nefesler alıp verdikten sonra kalktı ayağa. Bu kez ben asıldım dudaklarına. Onları deli gibi emdim, dilini çektim içime. Sarıldık birbirimize sıkıca.
"Tuvalet nerede?" diye sorunca,
"Oh, ja, hemen sağda!" dedi küçük koridoru göstererek.
Tuvalete girince aynada baktım kendime. Bambaşka bir şekle bürünmüştüm. Aldığım, yaşadığım zevkin izleri yüzümde görünüyordu. Tuvaletimi yapıp bolca tuvalet kağıdı ile götümü, amımı ve kasıklarımı silip temizledim. Başımdaki türbanımı açıp yeniden sıkıca bağladım, iğnelerle sabitledim.
Salona döndüğümde Günter tekli koltukta çırılçıplak oturmuş bira içiyordu, hala giyinmemişti. Döllerle kaplı siki inmiş, sönmüştü. Yerde duran sutyenimi alıp taktım. Külotumu giyindim. Pardesümü giyinip iliklerken,
"Hadi şu resimleri sil artık!" dedim.
"Resim?" dedi anlamamış gibi bakarak. Ama sonra,
"Oh, ja, resimler, okey!" diyerek telefonunu aldı. Bana göstererek kızımın tüm çıplak resimlerini tek tek sildi. Bu arada plastik sikin götümde olduğu resimleri silmesini istediğimde,
"Okey!" diyerek onları da sildi.
Kendimi siktirerek, üstelik ilk kez götten vererek kızımın istikbalini kurtarmıştım. Günter bir kağıda numarasını yazarken,
"Ne zaman istersen beni ara, sen harika bir kadın!" dedi içten bir gülümsemeyle. Ben ise,
"Artık bitti, ben evli bir kadınım. Seninle bir daha görüşemem, bir kerelik bir şeydi bu!" dediğimde üzüldü, ama gerçek buydu.
Yine de kağıdı çantama kendisi koyup, dudaklarıma bir öpücük kondurdu. O ara sehpanın üstünde duran plastik sike gözüm takıldığında,
"Almak ister misin, senin olsun!" dedi.
"Yok, gerek yok, gerçeği varken sahtesini ne yapayım?" dedim gülerek ve evden çıktım.
Yıllarca götümü kocama vermemekle hata etmiştim. Yediğim onca dayağın, baskının altındaki esas sebeplerden biriydi bu. Korktuğum gibi bir şey olmadığını Günter koca sikiyle göstermişti.
Kocamı tüm yanlışlarına rağmen seviyordum, bundan sonra ona da götümü vermemde bir sakınca yoktu.
Hemen o gece bir sürpriz yapıp götümü sunacaktım…
0 notes