#muhasebeci
Explore tagged Tumblr posts
Text
http://muhasebece.com
0 notes
Text
“Muhasebeciler bir işletmenin can damarıdır”
Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, muhasebecilerin haftasını kutladı. Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, Muhasebe Haftası kapsamında ilçede görev yapan muhasebecileri ziyaret etti. İlk ziyaret Mali Hizmetlere Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, Muhasebe Haftası kapsamında ilk olarak belediyenin Mali Hizmetler Müdürlüğünü ziyaret etti. Ardından ilçede görev yapan…
View On WordPress
0 notes
Text
Biri benim yerime hayatimi yasayabilir mi ben yapamiyorum da
#bi olay oldu#annemin arkadaslarindan biri beni aradi#kadin muhasebeci#iste yanina isi ogretecegi stajer gibi bi sey alicakmis#isi ohrendikten sonrada yaninda calisicakmis#birini ariyordum sonra aklima sen geldin hem tanidiksin diye sana sorayim dedi#ne ogrenecegimi falan anlatti sonra sen annelere de sor ve biraz dusun bana ona gore haber ver dedi#neyse iste bu benim aklima cok yatti ablamda bence git dedi#sigorta girisi yapacaklar e maasim da olucak ve iletleyen zamanlarda fabrikada muhasebeci olarak kalicam#cok guzel hatta uni mezunu da olmak zorunda degilmissin#yani iyi ama eger ben buna tamam dersem uni okuma hayallerim biticek#yine okurum ama aciktan ve aciktan okumak istemiyorum#ybs hayalim var ama bu firsatta bi daha ayagima gelmez#yani off ne yapicagimi bilmiyorum
32 notes
·
View notes
Link
#emre kartaloğlu#türmob#smmm#serbest muhasebeci mali müşavir#asgari ücret tarifesi#haberola#sm#ymm#serbest muhasebeci#yeminli mali müşavir#muhasebe ücreti
2 notes
·
View notes
Text
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinden:SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
7 Ekim 2023 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 32332 YÖNETMELİK Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinden:SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1- 31/10/2000 tarihli ve 24216 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve…
View On WordPress
0 notes
Text
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinden:SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
7 Ekim 2023 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 32332 YÖNETMELİK Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinden:SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1- 31/10/2000 tarihli ve 24216 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve…
View On WordPress
0 notes
Text
Çok Hızlı! (1) (Orhan 36 Y., Bursa)
İsmim Orhan, 26 yaşında, 1.80 boyunda, renkli gözlü ve çenesi iyi laf yapan birisiyim. Bursa'da yaşıyorum. Yeni açılan bir fabrikada muhasebeci olarak işbaşı yapmıştım. Benden bir hafta sonra büroları ve sosyal alanları temizlemekle görevli bir bayan işbaşı yaptı. Çalışmaya başladıktan iki hafta sonra isminin Sevgi olduğu, 24 yaşında, evli ve bir çocuk annesi olduğunu öğrenmiştim. O gün saat 11:00 civarı toplantı odasından çıkmış odama girdiğimde onu masamı silerken buldum. "Kolay gelsin!" deyip işini bitirmesi için masamın önündeki koltuğa oturdum. Sigarama uzandım, kendime yakarken aklıma geldi, "İçer misin?" dedim. "İçerim ama kızmasınlar?" dedi. "Kimse gelmez, toplantı sürüyor, benim işim bitti çıktım!" dedim. Sigarasını yaktım. Çay ocağını aradım iki de çay söyledim.
Çaycı kapıyı çaldığında sigarayı sakladı, masayı silmeye devam etti. Çaycı çayları da benim önümdeki sehpaya koydu. Çaycı çıktıktan sonra Sevgi, "Bu Sait'in bakışlarını hiç beğenmiyorum, yiyecek gibi bakıyor, dedikoducu herif!" dedi hafif kızararak. Ben de, "Her işyerinde vardır bunlardan, boşver gel otur!" dedim. Sevgi, "Ben ilk kez çalışıyorum, kocam dikkatli olmamı, bu tür insanların olduğunu, dedikodu malzemesi vermememi, bürolarda çalıştığım için konuşmaları duyabileceğimi, bunları kimseyle paylaşmamamı tembihledi!" dedi. "Akıllı adammış kocan, ne iş yapar?" diye sordum. Kocasının bir dersanede hademe olarak çalıştığını söyledi. "Kaç yıllık evlisin?" dedim. "Ben lise 1'de kocama kaçtım, 7 yaşında kızım var." dedi. "Zorun neydi?" dedim gülerek. Hafif kızardı ama gülümsedi.
Sonra o bana sordu, "Sen evli misin?" diye. "Evet!" dedim. "Çocuk var mı?" dedi. "Bir tane kızım var!" dedim. "İkinciyi düşünüyor musunuz?" dedi. "Daha 6 aylık kızım! Sen düşünmüyor musun?" diye sorduğumda gelen cevap beni şaşkına çevirdi. "Ben yeni bebek aldırdım!" dedi. Daha ilk konuşmada bana bunu söylemesine şaşırmıştım, kadın ya aptaldı, ya da patavatsız, karar veremedim. "Neden?" dedim. "Kocam iki çocuğa birden bakamayız dedi. Zaten buraya başvuru yapmıştık, işe gelecektim..." dedi. İçimdeki piç uyandı birden, "Korunmuyor musunuz?" dedim. Onun patavatsızlığına benim ki eklenmişti. "Yok!" dedi ama kıpkırmızı olmuştu.
Bu arada çay ve sigara bitmiş, masayı silmeye devam ediyordu, ama oyalana oyalana, (Sormaya devam et!) der gibi geldi bana. "Bu devirde halen geri mi çekilmeye çalışıyor? Spiral var, prezervatif var, haplar var!" dedim. Cevap yine dumur etti beni, "Spirali vücudum kabul etmedi, prezevatifi kocam sevmiyor, haplar da kanamamı arttırıyor..." dedi. Bu arada işi bitmişti, "Bben gideyim artık!" deyip odamdan çıktı. Kafamda milyon düşünce vardı. Bu kadın aranıyor mu, ilk konuşmamızda neler anlattı, dur bakalım daha neler çıkacak dedim.
Öğleden sonra İK'cı arkadaşla sohbet ederken Sevgi'yi gösterdim, "Nasıl bir kadın? Bak, büroda çalışacak ağzı sıkı biri olsun, dikkat ettin mi?" diye bir geyik savurarak amacım onunla da öyle mi konuşuyor diye öğrenmekti. Arkadaş, "Daha kafasını kaldırıp bir kez şu şöyle, bu böyle demedi, sadece kolay gelsin deyip giriyor işini yapıyor, iyi günler deyip çıkıyor!" dedi. Lojistikçi ve İdare Amiri arkadaşlara da bir şekilde sordum. Şaşırmıştım, benim odadaki geveze Sevgi diğer odalarda dut yemiş bülbül oluyordu. Tüm gece Sevgi'nin söyledikleri aklımdaydı...
Ertesi sabah odama geldiğinde gülümseyerek girdi. Yine, "Sigara istermisin?" dedim. "Fabrika Müdürü koridorda, saat 10:00'da çay molasında siz gelin, ben size kahve yapayım!" dedi. Yemekhane binasında, duş ve tuvaletlerin yanında temizlik malzemelerinin olduğu küçük bir odası vardı. "Olur!" dedim ama ilk kez alıcı gözle baktım. Yüzü çok güzeldi, simsiyah gözleri, hokka gibi bir burnu ve küçük ama dolgun dudaklı bir ağzı. Başı sürekli kapalıydı, giydiği önlüğün altında biçimli ve dolgun göğüsleri belli oluyordu. Sanırım boyu 1.65 civarı, 55 kilo anca gelirdi.
Saat 10:00'da kimseye çaktırmadan servis kapısından Sevgi'nin odasına gittim. Evden getirdiği elektrikli cezvede kahveleri yapıyordu arkası dönük. O an götünü avuçlamak istedim ama kendime hakim olmalıydım. Sigaraları yakınca, "Dün konuştuklarımız kafama takıldı..." dedim. Utanarak, "Daha ilk gün neler anlattım adama diye kendime çok kızdım, özür dilerim!" dedi. "Yok, ne olacak ki, sıkıntı değil! Ama ben diğer mevzuyu düşündüm, eğer hiçbir şey kullanmıyorsanız ve kocan geri çekiliyorsa, sen çoğu zaman orgazm olmuyorsundur?" dedim. Kafasını kaldırmadan, "Evet, çoğu zaman..." dedi. "Ne sıklıkta yapıyorsunuz?" diye arsızca sordum. "Hasta değilsem her Perşembe..." dedi. "Senin kocan da sadece Perşembe akşamlarına babalar günü diyen salaklardan mı?" dedim gülerek. "Aynen! dedi, o da gülümsüyordu.
Sonra bana, "Hep sen soruyorsun, ya siz ne sıklıkta yaparsınız?" dedi. "Valla bulduğumuz her fırsatta! Çocuk uyku düzeni vs. bu sıralar biraz karışık, ama yine de her fırsatta!" dedim. "Hımmm!" dedi. Ben de, "Sana yetiyor mu peki hafta da bir?" dedim. O anda binanın ana kapısı açıldı, çay molasından dönen işçiler lavabolara girdiler. Ben de bu ara görünmemek için kalkıp, kahveye teşekkür edip, servis kapısından çıkıp odama döndüm. Masama oturduğumda gözüm takvime kaydı, bugün Perşembeydi :)
Akşam üzeri Sevgi tüm odalardaki çöpleri toplardı, gece kalıp kokmasınlar diye. Tam çöpleri alırken, usulca, "Bugün Perşembe!" dedim göz kırparak. O da, "Evettt!" dedi biraz yayıp gülümseyerek odadan çıktı. Eve gittiğimde yemek bile yemeden karımı 2 posta siktim. Karım, "Ne oldu?" diye sorduğunda da, çocuğun huysuzluğu nedeniyle 2 gündür sevişemememizi mazeret edip, çok özlediğimi söyledim. Ama yine de azgınlığım geçmemişti, aklımda sürekli Sevgi'nin de sikişeceği ve yarın bunu kesin konuşacağımız dönüp duruyordu. Onu çıplak ve kocası sikerken gözümde canlandırmaya çalışıyordum. Ama daha saçı uzun mu kısa mı, giydiği önlüğün altındaki vücudu ne kadar düzgün, onu bile bilmiyordum.
Sabah arabamı parkederken servisten indiğini gördüm. Servisten adımını attığı anda direk benim olduğum tarafa çevirdi kafasını ve gözlerimizle selamlaştık kimseye çaktırmadan. Daha önceki sabahlarda ne ben bakmıştım, nede onun baktığını sanmıyordum. Odama gittim, ama duramıyordum. Her zamanki saatinden çok önce benim odamı ilk sıraya aldığını anladığım şekilde, "Günaydın!" diyerek girdi, gülümsüyordu. "Günaydın!" dedim. Sonra fısıltıyla sordum, "Yaptınız mı?" diye. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve "Bunu soracağını biliyordum!" dedi. "Eee?" dedim. "Yaptık!" dedi. "Nasıldı? dedim yine arsızca. "Ne nasıldı?" dedi. "Ne sorduğumu biliyorsun!" dedim. "Evet orgazm oldum, onu mu soruyorsun?" dedi. "Hayret nasıl oldu bu?" dedim. "Kahveye gelecek misin?" dedi. "Gelirim!" dedim. "O zaman anlatırım!" dedi ve çıktı. Saat 8:15'di ve 10:00'a kadar beklemem lazımdı. Ama kuduruyordum. Yarım dakika geçmeden kapıdan kafayı uzatıp, "Sen yaptın mı?" dedi gülerek. Ben parmaklarımla 2 yaptım. Tekrar kapıyı kapattı :) Anlamıştım, Sevgi kudurtmayı çok iyi biliyordu...
Saat 9:55'de yine aynı servis kapısından içeri girdim. Ama o yoktu. Oturup beklerken o 5 dakika sanki geçmek bilmedi. Saat tam 10:00'da geldiğini duydum. Bana, "Ne o, duymak için sabırsızlandın mı?" dedi. "Evet! Hani nadir oluyordun, nasıl oldu akşam orgazm oldun?" diye sordum. Yanıtı bende ipleri koparacaktı nerdeyse. "Hayatımda kocam dışında bir erkekle ilk kez bu kadar açık konuştuğum için sanırım, dün akşam sevişmeye başlamadan bile hazırdım, sevişirken de seninle konuşmamız geldi aklıma, çok fazla tahrik olmuştum, zaten kocam bile şaşırdı, bu kadar kolay boşalmazdın sen diye. Daha önce bir kez pørnø film getirmiş izlemiştik. Çekmece de o filmi bulduğumu, o gelmeden biraz izlediğimi, Perşembe olduğu için zaten hazır olduğumu söyledim!" dedi.
Hemen sonra da, "Sen ne yaptın?" dediğinde, ayrıntılı olarak anlattım. Ama özellikle o ana dek (yaptım, yaptık, seviştik) lafları geçmesine rağmen, karımla sevişmemi anlatırken ayrıntılı ve sikmek kelimesini ilk kez kullanarak, hatta birkaç kez kullanarak anlattım. O an ikimiz de birbirimize yapışacaktık, nefes alışlarımız değişti, gözlerini gözlerime dikmiş yutkunarak dinliyordu. "Sen de detaylı anlat!" dediğimde, yine kapılar, yine işçiler, ben de kalkıp gitmek zorunda kaldım.
O gün toplantılar ve vergi dairesinde işlerim olduğu için fabrika dışına çıktım. Cumartesi-Pazar zaten tatildi. Ne telefon numarası vardı, ne de evini biliyordum, ama onu görmek, konuşmak için deliriyordum. İndiği servisin güzergahını az çok bildiğimden, arabayla biraz gezindim, ama denk getiremedim. O an onunla sevişmek değil, seks konuşmak bile yetecekti ve bunu düşünmek bile kudurtuyordu beni.
Pazar günü ev ana baba günüydü, kızın diş buğdayı mı ne onu yaptılar. Ben yine yollara düştüm, servis güzergahını üçüncü geçişimdi sanırım. İşte ordaydı! Kızın elinden tutmuş, krem rengi bir pardesü, mavi kırçıllı bir eşarp, orta yükseklikte topuklar, ince çorap muhteşem görünüyordu. Arabamı görünce kaş göz işareti yaptı, yaklaşma der gibiydi. Arabayı sağa çekip bekledim. Çaktırmamak için çabalayarak gülümsedi tam yanımdan geçerken, gözlerinin içi gülüyordu. Dikiz aynasından seyrediyordum. 50 metre ileride bir dersanenin önünde durdular. İçeriden çıkan kocasıydı sanırım. Üçü birlikte yürümeye başladılar. Arabadan inip uzaktan takibe başladım. Dört sokak ötede bir binaya girdiklerinde takibi bıraktım. Aynı yerde çalıştığımız müddetçe kocası ile elbet tanışacaktık, adamın beni evlerinin civarında görmesini istemedim. Gece yine zor geçti. Yorgun olduğu için eşime de dokunamadım.
Pazartesi sabahı servisten ve arabamdan inme sahnesi yine kaçamak gülümseme ve gözgöze gelme ile sonuçlandı. Sabah temizliğinde konuşamadık, Saat 10:00'da da gidemedim, odamda misafirlerim vardı. O an telefonda Whatsap mesajı belirdi, tanımadığım numara. Açtım, "Dün bizim oralarda ne arıyordun? Beni buldun, ama geç kaldın!" diyordu. "Telefonumu nerden buldun?" dedim. "Ben bulurum :) Santrali temizlerken santralcinin defterinden aldım çaktırmadan :) Eee dün beni bulsan ne olacaktı ki?" dedi. "Gezmeye çıkaracaktım!" dedim. "Tüh, desene fırsat kaçtı!" dedi. "İstersen iş çıkışı gezeriz?" dedim. "Ben servisle gidiyorum. Hem çok zamanım olmaz ki?" dedi. "Ben servisi takip ederim, sen kimsenin inmediği yerde inersin!" dedim. "Bakarız, ama yarım saat ancak!" dedi. "Bugün konuşamayacağız diye ödüm kopmuştu :)" dedim. "Ne yaptın haftasonu?" dedi. "Hiç! Kudurdum kudurdum oturdum, işleri çoktu evdekilerin!" dedim. "Sen de Perşembeyi bekliycen anlaşılan benim gibi :)" dedi.
Misafirler huylanmasın diye yazışmayı kestim. Ama akşama dek yazışmalar sürdü durdu. Girdikleri evin kaynanasının evi olduğunu, Pazar akşamları yemeğe gittiklerini, kendi evlerinin ters istikamette, dersaneden 6 sokak ilerde olduğunu, bazen Cumartesi akşamları kızının kaynanasında kaldığını, kocasıyla gidip onu aldıklarını, kızın okul çıkışı da kaynanasında olduğunu, bazen kendinin bazen eşinin aldığını öğrendim. Ben de diş buğdayı muhabbetini anlattım.
Akşam üstü çöpleri almaya geldiğinde, "Tamam mı?" dedim. Usulca, "Tamam, ama dediğim gibi, fazla zamanım yok!" dedi. "Olsun!" dedim. Saat 17:30 da çıktık. Servislerin hareket etmesini beklemeden yola koyuldum. Marketten 35'lik Votka 2 enerji içeceği, 2 şişe su, biraz çerez aldım. Servisin peşine düştüm. 3 durak sonra servis sağa yanaştı ve Sevgi inip ara sokağa girdi. Sokağa girdiğimde oracıkta bekliyordu. Yanaştım. Arabaya bindi, ama kalp atışını duydum bir an. Konuşamadı. Korktuğu, heyecandan ne yapacağını bilemediği belliydi. Hemen su uzattım. "Başörtünü çıkart, seni başörtüsüz kimse tanıyamaz!" dedim. Çıkardı ve "Çok bayan arkadaş gezdiriyorsun sanırım, bunları bildiğine göre?" dedi heyecanı geçmemiş titrek sesle.
Evlenmeden önce çok gezdirdiğimi, ama 3 yıldır hiç olmadığını söyledim. "Ben de ilk kez gezmeye çıkıyorum!" dedi. Bekarlıktan kalma alışkanlıkla direk şehir dışına sürdüm, zaten çok yakındık. Hep gittiğim bir ağaç altı vardı, sık ağaçların arasından girilen biraz yokuştan sonra tepede tek bir çam ağacı, ne yoldan görünüyordu, ne de buraya gelen olurdu. Onlarca kez gelmiş, hep de çok rahat etmiştim. Votka aldığımı, içip içmeyeceğini sordum. "Azıcık!" dedi. Kağıt bardağın yarısına kadar enerji içeceği ve votka koydum. Tek dikişte içti. "Yavaş!" demeye fırsat olmadı. Erkeğiz ya, ben de diktim kafaya :)
Daha bardakları bırakmadan dudaklarımız kenetlendi. O kadar güzel öpüşüyordu ki, dili dilimde, birbirimize neremize dokunacağımızı bilemez halde, hep soluksuz öpüşüyor, hem de heryerimize dokunmaya çalışıyorduk. Sırtını, belini sağ elimle dolaşırken, sol elimle göğüslerini okşuyordum tişörtünün üzerinden. O da boynumda, kulaklarımda, saçlarımda, omuzlarımda dolaştırıyordu ellerini. Sanki hiç öpüşmemiş, hiç sevişmemi�� gibi açtık. O an ayrılıp kapısını açtım, arabam panel-van tipi, gidip bagaj kapısını açtım ve onu oracığa uzattım. Kot pantolonunun bir ayağından çıkarttım. Arkada duran süs yastığını belinin altına koydum ve diz çöküp külodunun üzerinden yalamaya başladım amcığını. Artık tek saniye durmak istemiyordum, külodunu yana çekip dilimi içine kaydırdım. O kadar ıslak, dar ve o kadar sıcaktı ki, dilim o tatlı sularını tadarken, kafamı amına bastırıyor, küçük küçük çığlıklar eşliğinde, "Orhan... Orhanım..." diye sayıklıyordu.
Ne kadar geçti bilmiyoruum, ama iki kez kasılıp sularını saldı dudaklarıma. "Çok güzel!" diye sayıklıyordu. Saçlarımdan çekti, "Artık içimde istiyorum!" dedi. İkiletmedim, hemen amına sokup sikmeye başladım. Ama o kavurucu sıcaklığıyla, ıslak ve daracık amcığına çok çabuk boşalmamak için hareketlerimi yavaşlattım. İlk kez o an tişörtünü sıyırıp sütyenini yukarı çekti. Uzanıp dudaklarımın arasına aldım sağ göğüs ucunu, dudaklarımın arasında eziyor, dilimle darbeler atıyordum. Her dil darbemde göğüslerini alttan kavramış halde daha çok hareketleniyordu. Hiçbir şey düşünemiyordum. İçine boşalmamam gerekiyordu, ama beni çok şaşırtan cümle çıktı ağzından, "İlk seferimizde içime akıtmanı istiyorum aşkım!" dedi. İkimiz de neredeyse aynı anda boşaldık, hem de bağıra bağıra, Aşkımmm'lar, Ohhh'lar, Ahhh'lar havada uçuştu.
Ama nasıl birşeyse, isteğim gram azalmamıştı, pompalamaya devam ettim döllerimle vıcık vıcık olan amcığına. Bu kez altına soktum sağ elimi, arka deliğine parmaklarımla küçük masajlar yaparken, sol elim yine göğsünü avuçluyordu. İkinci kez boşalırken neredeyse dizlerimin bağı çözülmüştü. İkimiz de nefes nefese adrenalin ve zevk tavan yapmış halde kucaklaştık. Nerdeyse yarım saatte Sevgi 4, ben 2 kez boşalmıştım. Onu kucağıma alıp, ben bagaja oturdum, yarağım amcığından küçülüp çıkana dek birbirimizin yüzünü gözünü öpüp durduk.
Ön tarafa geçtik, koltuklara oturup yarımşar bardak daha attık Votkadan. Sevgi, "Artık gidelim!" dedi. Sigaraları yaktık. 5 dakikalık yol hiç bitmese diye arzularken, kaynanasına yakın bir ara sokakta bıraktım onu, öpemeden, gören olur korkusuyla!
[Orhan]
188 notes
·
View notes
Text
Biraz tebessüm edelim yayını😊
Bu akşam @asikan dostumun payında işi konusunda yorumlaşırken bizimkiler çok dindar deyince benim patron aklıma geldi halen sırıtıyorum:)
Dostum sen dindar patron görmemişsin bak dinle..
Benimki hiç bir cumayı kaçırmazz.. Ama vergi kaçırır😊
Daha da ilginç olanı ise bayan muhasebeci, sekreter ve bayan çalışanları da kaçırıyormuş😄
Konunun üzerine gitmeye başladım.. iki tıfıl çocuk vardı gözüme çarpan sordum ayrıldığı ilk eşindenmiş sonra başka bi velet daha gördüm o da muhasebecidenmiş.. Sonrasını sormayın bende bilmiyorum😊
Benimle aynı günlerde işe başlayan bi hanım sekreter vardı ki 1500 kilo falan🥰😇 be adam onda ne buldun🤔 onu sağdan sola çevirmek için bile ağır iş makinaları gerek:) yani vinç, kepçe falan olmadan zor.. Neyse o da gitti çocuk ne zaman gelir bilmiyorum:)) (kilolu hanımlar alınmasın bu kiloya gelmeyen bi kilodaydı ağır vakaydı😊)
Ama asıl sıkıntı yeni başlıyor.
Part çalışan, o bölümde işi bilen tek kişi enes diye bir genç vardı son günlerde sürekli midem bulanıyo, başım dönüyo falan derken o da gitti🤔 berk diye bi genç işe başladı o da yemin olsun benzer şikayetlerle gitti🤔 berk le aynı gün işe başlayan şoför arkadaş emir de bugün başım dönüyo midem bulanıyo deyip izin aldı gitti gelir mi bilmem..gelirse kesin çocukla gelir😄 bana sürekli oturarak çalış niye yoruyon kendini derlerdi ben de ayakta daha hızlı, daha rahatım derdim şimdi bütün bu olanları biraraya getirince anladım ki götünü sağlama al demek istiyorlarmış😄 şimdi tabure götümde dolaşıyorum😂 artık sakal traşı da olmam tövbeler olsun.. Zaten beyaz tenliyim sıkıntı büyük olur.. Bu yaştan sonra hiç gerek yok maceraya😁 yani abim demem o ki hiç yoruldum, öldüm, bittim deme beterin beteri var😂
Seni seviyorum, esenlikler diliyorum @asikan dostum
☕🍫🎵🎶🍀
93 notes
·
View notes
Text
dün iş teklifi aldım ve kabul etmedim. arkadaşımın anaokulunun muhasebesi için gel bizimle çalış dendi yok vakfı ihmal edemem dedim..ortanca kızım orda kurum koordinatörü, english teacher da haftada bir ingilizce dersi veriyor minnoşlara. dedim bir aileden iki kişi yeter :)
muhasebeciliğin ekmeğini madden ve manen çok yedim. lise sonrası 28 şubat döneminden mütevellit baş örtülü okuyamama durumu olunca çalışma hayatına atılma isteğim beni bu yola evirmişti. lise bitti eee ne yapacağım şimdi? tüm üniversite okuma hayalleri tepetaklak.. çıkar örtünü oku!.. oturup ailece konuşup özel sektörde iş bulma yollarını aradık. bilgisayar kullanmayı iyi bilmek gerekiyordu. hemen nitelikli bir bilgisayar ve muhasebe kursuna kayıt yaptırdık. gittim devam ettim sertifikalarımı aldım ve bir arkadaşın "şu deri fabrikasına muhasebeci arıyorlar git bir görüş" demesiyle babamla beraber gittik iş görüşmesine ve ben ertesi gün işe başladım. elli tane işçinin maaş hesaplamaları, mesaileri, deri fabrikasında kullanılan kimyasal ve boyaların organize sanayi bölgesine giriş çıkışları gümrük işlemleri, stok tutma vs.. çok severek çalıştım iki seneye yakın bir süre. evlendiğim için ayrılmak zorunda kalmıştım şehir değiştirecektim. patronumla hâlâ görüşürüz hayır yapmak istediğinde bana ulaşır. muazzam bir çalışma ortamım vardı kendi işimi bitirince fabrikanın içine girer kadın işçilere yardım ederdim. deriler birçok evreden geçerdi, ham olarak gelir boyalı kumaş gibi çıkardı. çok anım var o günlere dair. hey gidi günler.. işçilerle münasebetim çok iyiydi, onlarla tamamen farklı konum ve statüde olduğum halde yemekleri beraber yer molalarında yanlarına gider beraber sohbet ederdik. kendime ait bir odam vardı dışı cam ve fabrikayı yukardan izlediğim. iş hayatı çok zor ama ben çok şanslıydım eğer orda devam ediyor olsaydım emekli oluncaya kadar da çalışırdım. işten ayrılacağımı duyduğunda patronum "ne yapacağız blz şimdi bu kadar mali yükümlülüğü ve sorumluluğu kime bırakacağız" demişti. karşılıklı güven duygusunun hakim olduğu bir ortamdı. orada kazandığım para çok bereketli olmuştu, tüm çeyizimi aileme yük olmadan kendim almıştım. her zaman dua ile anarım saygın patronum abimi..
12 notes
·
View notes
Text
Başkan Oral’dan, Muhasebecilere Kutlama
Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, Muhasebe Haftası Nedeniyle Bir Mesaj Yayınlayarak Muhasebecileri Kutladı. Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, 1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan Muhasebe Haftası nedeniyle bir mesaj yayınladı. Muhasebecilerin bir işletmenin can damarı olduğunu vurgulayan Başkan Oral, “Muhasebeci, kamu gelirlerinin düzenli olarak toplanması ve işletmelerimizin…
View On WordPress
0 notes
Text
Arkadaslar cozdum meseleyi
#umursayan var mi bilmem#okuyan da var mi bilmem ama is sahibi oluyorum#muhasebeci...🙂#eh meh bi is ama en azindan okumadan guzel bi is sahibi olucam#aslinda tam bi is sahibi olmiycan stajer olucam#sabahtan beri cok stres yapiyordum#ama diger ablamla ve babamla konustym ve sonunda rahatladim#bi daha asla bu firsat karsima cikmaz#btw daha kesin velli degil yarin arayacagim#ins bi aksilik olmaz#neyse iste bunu yazmak istedim
9 notes
·
View notes
Text
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan: SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 47)
30 Mart 2023 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32148 TEBLİĞ Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan: SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 47) Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı ülkemizde meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep ilan edilen yerlerde bulunan mükelleflere ilişkin yeminli mali müşavirlerce…
View On WordPress
0 notes
Text
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan: SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 47)
30 Mart 2023 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32148 TEBLİĞ Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan: SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 47) Amaç ve kapsam MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı ülkemizde meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep ilan edilen yerlerde bulunan mükelleflere ilişkin yeminli mali müşavirlerce…
View On WordPress
0 notes
Text
Çok Hızlı! (18) (Orhan 36 Y., Bursa)
Karımın 40'ı çıkana kadar öyle böyle idare ettim. Akşamları iş çıkışı gidip kızımı seviyor, kayınvalide ile yemek yiyor, sonra evime gelip yatıyordum. Bir akşam eve geldiğimde Behiye abla kapıyı açtı, "Konuşmamız lazım!" deyip içeri çekti. Çok güzel bir masa kurmuştu. Rakıları doldurdu. Dertleşip içmeye başladık. Sonra, "Hayat devam ediyor!" deyip, günlük işlerden konuştuk. Gecenin ilerleyen saatlerinde de elimden tutup yatak odasına götürdü. Gayet normal bir seks yaptık. Zaten nerdeyse 1.5 aydır boşalmamıştım. O akşam 3 kez boşaldım ve orda uyudum.
Sabah güzel bir kahvaltı hazırladı. Beraber çıkıp evlerin inşaatına gidip durumu kontrol ettik. Sonra da Fatma'yı alıp yemeğe gittik. Yemek dönüşü üçümüz Behiye ablanın özel odasına gittik. 1.5 ay sonra hapımdan almıştım o gün. Behiye abla, "Sen otur aslanım!" dedi. Fatma da, "Senin yokluğunda birbirimizle idare ettik!" dedi. Sırayla belden bağlamalı yarakla birbirlerini siktiler. Sonra da beni yatağa aralarına alıp, biri yarağımı emip amına alırken, diğeri ağzıma oturup amcığını dilletti. Akşama kadar çeşit çeşit pozisyonlarda sikiştik, defalarca boşaldık...
Akşam üzeri telefonuma baktığımda Nur'dan mesaj gelmişti. Kocası bir iş görüşmesi için Konya'ya gitmiş, orada ortak olarak tekrar dükkan açmayı konuşuyorlarmış. "Ne zaman dönecek?" dedim. "En az bir hafta yok!" dedi. "Ozaman, Güzin'e 3 gün izin istediğini, Konya'ya gidip kocanla konuşman gerektiğini söyle!" dedim. Altınoluk'taki otel sahibi aradı o anda. Daha önce zaten, Assos'da bir otel olduğunu, onu almak üzere görüşmeler yaptığını söylemişti. "Yarın toplantı var, gelebilir misin?" dedi. "Gelirim!" dedim. Behiye ablaya anlattığımda, "Tamam beraber gidelim!" dedi. "Ben yalnız gidip 1-2 gün kafa toplamak istiyorum!" dedim. "Tamam aslanım, nasıl istersen!" dedi. Güzin'i aradım, "Ben yarın Altınoluktayım!" dedim. "Ya Nur böyle böyle diyor, 3 gün izin istiyor?" dedi. "Yalnız idare edebilir misin?" dedim. "Ederim!" dedi.
Nur ile anlaştım, ertesi gün için Konya'ya 3 günlük gidiş dönüş bilet aldı. Beraber Altınoluğa gittik. Yolda arabada bile, elele, konuşa konuşa kararımızı verdik, kocasından boşanacaktı. Nur'u otelde bırakıp toplantıya girdim. Otel Assos yolunda bir yerdeydi. Çok güzel işlek bir oteldi. Fakat sahibi çok yaşlanmış, son birkaç yıldır işletmecilere kiralamış, ama ne gereken özeni göstermişler, ne de paralarını tam tahsil edebilmiş, birkaç defa otelin üstüne çökmeye kalkmışlar. Oturup konuştuk ve oteli almaya karar verdik. Yarı yarıya ortak alacaktık. Altınoluğa dönüşte Behiye ablayı arayıp anlattım ve "Hayırlı olsun, bir otelin daha oldu!" dedim. "Otelimiz aslanım!" dedi...
Akşam Cunda da, Nur ile elele gözgöze bir rakı, balık, ayvalık yapıp otele döndük. Odaya çıkınca soyunup birer duş alıp gecenin bulanıklığını attık. Duştan çıkan meleğime baktım bornoz içinde, yanıma çekip bornozunun bağını çözdüm. Islak saçlarını koklayıp her santimini öptüm, yaladım, hatta küçük ısırıklar attım. Defalarca birbirimizi emerek, içinde dakikalarca kalarak, Ahlar Ohlar Aşkımlar arasında boşalıp, duş alıp seviştik. Sabah seherinde ikimizde yorgun ama mutlu uyuduk. İkinci gün gezip dolaşıp ikinci geceyi de zevk denizinde geçirdik. Üçüncü gün sabahtan Çanakkale'ye geçip, orda gezip dolaşıp Bandırma üzerinden Bursa'ya döndük.
Onu evinin yakınlarında bırakıp büroya geçtim. Güzin gülümseyerek karşıladı. "Hayırlı olsun!" dedi önce, sonra da, "Nur ile 3 gün nasıldı, doydunuz mu?" dedi. Ulan biz biletleri bile alıp, mevzuya kılıf hazırlamış, ama oteli unutmuştuk. Muhasebeci ile konuşurken öğrenmiş. Behiye abla da biliyormuş, patronu aramış hayırlı olsun diye, o da Nur hanım var yanında demiş. Aman sanki hesap verecektim. "Ne o kız, kıskandın mı?" deyip elini tutup arka tarafa geçirdim, güzel bir sakso ile ağzına yüzüne boşaldım. Sonra da domaltıp güzelce götünden siktim. Güzin, "Sen hepimize yetersin Orhanım!" diye diye orgazm oldu. Bilse takviye hapı olmasa...
Akşam çıkınca çocukluk arkadaşım Murat'ı aradım, uzun zamandır oturmamıştık. Bir yere oturup konuştuk. Onun işsiz olduğunu öğrenince, "Yarın büroya gel, bakalım!" dedim. Kafam çakır olmuştu, ama kızımı özlediğimi farkettim. Kaynanayı aradım. "Gel, uyumuştu ama az sonra uyanır, mama saati yaklaşıyor!" dedi. Kızım 1.5 yaşına gelmiş, tam sevilme çağında, baba demeyi öğrenmiş, çok tatlı bir çocuk olmuştu...
Mamasını yerken biraz sevdim. Ama, "Uyku düzeni bozulmasın, kal burda, sabah seversin!" dedi kaynanam, yatırdı kızımı. "Ben gider sabah gelirim!" dedim. "Bak alkollüsün, gir yat, oda çok!" dedi. O zaman, "Dolapta var mı bir şeyler?" dedim. "Olacak!" dedi. Rahmetli de benim gibi akşamcıydı. Birşeyler getirdi. Bir bira da kendine açtı ve "Beni de alıştırdı rahmetli, arkadaşlık ederdim ona. Zaten kız da mamasını yedi, sabah ancak uyanır!" dedi. Konuşmaya başladık. "Tekrar evlenecek misin?" diye sordu. "İstemiyorum, ama kızıma..." dediğimde susturdu, "İstemiyorsan evlenme, ben onu büyütürüm, dert etme, ama çok gençsin, yalnızlık zor gelirse?" dedi sustu. Kaynanam 47 yaşındaydı. "Sen de çok gençsin, kıza bakacağım diye köreleceksin. Bir yol bulmalıyız!" dedim. "Sen beni düşünme, ben başımın çaresine bakarım. Sen kıza sevgini göster, babalığını eksik etme yeter!" dedi. "Tamam, anlaştık!" dedim, kadeh tokuşturup anlaşmamızı onayladık.
Sabah uyandım. Salonda üçlü koltukta sadece boxerla, üzerimde bir pike örtülü, masa dağınık, ama üçlü koltuğun önündeki sehpada bardaklar, bira boşları hatırlamaya çalışırken, içerden kızımın sesi geliyordu. Koridora çıktım. Yatak odasının ve kızımın odasının kapıları açıktı, oraya doğru yürüdüm. Kaynanam sırtı dönük, götünün arasına girmiş pembe bir tanga ve pembe bir sütyen takımla, yatakta domalmış, yatağa yatırdığı kızımı seviyor, "Uyanmış mı prensesim?" deyip, güldürüyor, mıncıklıyordu.
Birkaç dakika seyrettim. Yarağım kalkmaya başlamıştı Kaynanam taş çatlasa 65 kiloda, tahmini 1.70 boyunda, çok güzel bir kadındı, ama bugüne dek hep kaynanamdı. Kızımla oynarken, (tam domaltılıp arkadan amına pompalanma pozisyonunda) tangasının yanlarından amının dudakları taşmış, kızımı severken yaptığı hareketler yüzünden götünü sallıyordu. Yarağım resmen taş kesilmişti, sanki kaynanamı değil, sikişmek üzere eve attığım bir kadını seyrediyordum...
Ne kadar sürdü bilmiyorum, ama kızım parmağıyla beni gösterip, "Ba-ba!" dediği anda, kaynanam yatağa kızımın yanına devrilip, pikeyi üstüne çekti. Ben de, "Gel kızım babana!" dedim elimi uzatıp, ama orda boxerla dimdik yarağımla dineliyordum. Kaynanam benden tarafa bakmasa da, yandaki makyaj aynasından yarağıma baktığını görüyordum. Kızımı kucağıma alıp içeri gittim. Birkaç dakika sonra kaynanam üzerine geçirdiği günlük bir elbise ile gelip kızımı kucağımdan aldı. "Mamasını yedirip, sana kahvaltı hazırlayayım!" dedi. "Gerek yok, hazırlanın dışarı kahvaltıya gidelim!" dedim. "İşin yok mu?" dedi kaynanam. "Bugün yok!" dedim. Hatırladım ki gerçekten günlerden pazardı.
Çıkıp FSM'de güzel bir kahvaltı mekanına gittik. İlanlarından görmüştüm. Çocuk oyun alanı ve animatörler vardı. Oturduktan sonra, kızımı cam kaplı devasa bir alandaki çeşit çeşit oyuncakların olduğu bakıcı dolu bir bölüme aldılar. Kızım ne kadar mutlu görünüyorsa, kaynanam o kadar düşünceliydi. "Sabahki olay için kusura bakma, geçip gitmeliydim, tuvalete kalkmıştım, ama manzara karşısında çivilenip kalmış��m, özür dilerim!" dedim. "Asıl dedi ben özür dilerim, beni öyle gördüğün için! Ama gece çok fena sarhoş olduk ikimiz de, gece fena sıcak bastı, üstümdekileri çıkardım, ama senin içeride uyuduğunu unuttum!" dedi. "Gül hadi, olur bunlar!" dedim, hafif tebessüm etti.
"Yalnız ben masadan sonrasını hatırlamıyorum, kopmuşum valla!" dedim. "Ben de parça parça hatırlıyorum!" dediğinde, "Bir şey yapmadık değil mi?" dedim dalga geçer gibi. "Masada belim ağrıdı deyip koltuğa geçtin, sonra ben çerezleri tazelerken bira alıp geldin mutfaktan, ben de 3'lü koltuğa yanına geldim. Bir ara sarılıp karşılıklı ağladık. Sonra sızacak gibi olunca kayınpederinin şort tişörtlerinden vereyim dedim, pantolonu sıyırıp ha boxer ha şort sıcak zaten dedin. Kaldırıp odaya yatağa götüreyim dedim, ilk an ayağa kalktın, koltukaltına girip yürütmek isteyince, eğilip beni öpüp sağol dedin, sonra da koltuğa bırakıp kendini horlamaya başladın, ben de üstünü örtüp gidip yattım!" dedi. Biraz utanır gibi oldum.
Kahvaltıdan sonra hayvanat bahçesine gittik. Kızım çok mutluydu, ama huysuzluk etmeye başladı. Yolda arabada koltuğunda uyudu. Eve gidip kızımı yatırdık. Kayınvalide birer neskafe yaptı. Sigara yapıp balkona oturduk. "Birşey soracağım!" dedim kaynanama. "Sor!" dedi. "Ben başımın çaresine bakarım dedin akşam, o nasıl olacak?" dedim. Kızardı ve "Konuşturma beni!" dedi. "Merak ettim, bu senin kadar beni de ilgilendiriyor!" dedim. "Rahmetli şeker hastasıydı. Zaman zaman sorun yaşardı. O yüzden bana birkaç oyuncak almıştı!" dedi. "Anladım, ihtiyacın olursa söyle, internetten getirtirim!" dedim. "Niye sana söyleyeyim, ben de alırım!" dedi. "Oldu, kurye eve plastik yarak getirsin!" lafı ağzımdan çıkıvermişti. "Haklısın, onu düşünemedim!" dedi. "Sen beğendiğini yolla bana whatsapdan, ben büroya getirtir, sonra sana getiririm!" dedim.
"Sabah ne kadar seyrettin beni?" dedi. "Bayağı uzun!" dedim. "Evet, önünden belli oluyordu!" dedi gülümseyerek. Sonra, "Soru sırası bende!" dedi ve "Hiç olmadın mı biriyle 2 aydır?" dedi. "Olmadım!" dedim. "Dokunmadın bile mi?" dedi. "Dokunmadım!" dedim. Biraz utanır ve suçluluk duyar gibi, "Ben dayanamadım!" dedi. "Aaaa!" dedim. "Evet, sanırım ben de orda buldum yastan çıkış yolunu. Sabah ondan kazık gibiydi seninki, yoksa bana kalkmadı!" dedi gülerek.
"O manzaraya kalkmaması mümkün mü?" dedim. "Hadi ama, pörsüdüm!" dedi mutfağa girerken. Arkasından gidip tezgah ile arama aldım. Yüzü bana dönüktü. Bacağımı iki bacağının arasına sokup belinden kavradım. Dizimle amına baskı yaparken dudaklarına uzandım. "Yapmamalıyız!" dedi. "Neden?" dedim. Tekrar, "Yapmamalıyız!" dedi, ama pozisyonda kalmaya devam etti. Kalçalarını avuçlayıp tezgaha oturtum ve "Emin misin?" dedim. "Bilmiyorum, bana zaman ver!" dedi. "Peki!" dedim, yanağından öpüp, tezgahtan indirdim, mutfak masasına geçtim. O ara kız uyandı, onunla oynadım bir saat kadar (o ara hiç konuşmadık). Sonra çıktım evden.
56 notes
·
View notes
Text
Kadınlar bir gün çekip gittiklerine peşlerinde yetim öksüz kalan çok olur.
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanoz içindeki eski düğmeler, özenle saklanan küçülmüş giysiler,
dolap diplerindeki kurdeleler.
Çekmecenin dibinde kimsesizdir eski tarak.
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde, hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker sarıkız.
Teki kalmış o eski bardağın anlamını bilen olmaz,
değerini kimse anlamaz, kromaj tasın.
Balkon artık sessizdir.
Koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde.
Bir kadın gittiğinde, ne çok kişi gider aslında.
Bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci.
Bir anne gider…
Bir dost…
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde
8 notes
·
View notes