#minarel
Explore tagged Tumblr posts
Text
#blog ara#blog bul#blog oku#minikblog#blog#minikblog oku#sağlık#şifa kaynağı ceviz#ceviz hakkında#cevizin içerdiği minareller vitaminler
1 note
·
View note
Text
Minareler
0 notes
Text
Ramazan ayı boyunca “Her Güne Bir Şehir Bir Cami” paylaşım serimizin 24. günündeyiz.
➡️ ERZURUM 🖤
1 ve 2- Üç Kümbetler (12-14. YY)
3- Çifte Minareli Medrese (13. YY)
4- Yakutiye Medresesi (1310)
5 ve 6- Ulu Camii (1179)
7- Saat Kulesi (Minare, 12. YY)
8- Lala Paşa Camii (1562)
9- Abdurrahman Gazi Camii ve Türbesi
10- Erzurum Saat Kulesi’nden şehrin manzarası: Çifte Minareli Medrese, Ulu Camii, Üç Kümbetler ve günümüz çirkin şehirleşmesi.
➡️ Erzurum, parası olan insan için her sene ya da iki senede bir ziyaret edilmesi gereken bir şehir. Hem onca tarihi eseri görmek hem de yemek nedir görmek için 😁 Erzurum’dakiler yemekse biz İstanbul’da ne yiyoruz bilmiyorum.
➡️Üç Kümbetler, en büyüğü Emir Saltuk’a ait fakat diğerleri kime ait bilinmiyor. Burası çok farklı bir kompleks. Dünya gözüyle görmek gerekir.
Çifte Minareli Medrese, ülkemizdeki en büyük, en ihtişamlı medresedir. Muazzam güzel taş işçiliği var. İçi ayrı dışı ayrı güzel. Günümüzde müze olarak kullanılıyor.
Yakutiye Medresesi de çok güzeldir. İç kısmı kapalı avlulu olduğu için eski tip kale-saray izlenimi verir. Minaresi de ülkemizdeki en güzel minareler arasındadır.
Ulu Camii, fotoğraflaması çok zor bir Saltuklu eseridir. Muazzam güzel atmosferi var. Selçuklu ve beylikler dönemi cami ve medreseleri kale formunda yapılıyor. Kalın duvarlar, küçük pencereler, haliyle karanlık ortam. Bu durum Avrupa’da romanesk sanatı ile adlandırılmış ama bizde bir isim koyan olmamış galiba.
Yine Saltuklu döneminde yapılan Saat Kulesi de aslında bir minaredir. Bu yönüyle çok ihtişamlı bir kule olarak topraklarımızdaki en önemli minarelerden biridir.
➡️ Ayrıca Erzurum’da sahabelerden Abdurrahman Gazi’nin de türbesi bulunmaktadır. Hz. Ömer ya da Hz. Osman dönemlerinde Anadoluya gönderildiği tahmin edilmektedir. Erzurum’u fethederek Bizans’tan alan ve İslam beldesi haline getiren ordunun içinde yer almıştır.
Kaynak: https://www.instagram.com/p/C5TpwCmtNUH/?igsh=dHZhZ3U1eTFxNGl5
#erzurum#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa#Spotify
51 notes
·
View notes
Text
SAKIN GEÇ KALMA ERKEN GEL
Usulca gir kapıdan, zile basma. Hiç telaşlanma, ben daha dönmemişsem. Yoldayımdır, nerdeyse yokuşun dibinde, Suların kararmasını bekliyorumdur, Tuğla harmanlarından gelen yanık havanın Bahçedeki akşamsefalarına sinmesini. Güç bela dizginliyorumdur içimde Dörtnala sana koşan küheylanları.
Bütün gün kâğıttan dağlar arasındaydım, Nabzım ileri giden bir saat gibi işledi durdu. Dilekçeler, kararlar, tozlu makbuzlar: Hep adını okudum silinmiş satırlarda. Pencerede kuleler, minareler, kirli gök. Durmadan kuşlar uçtu bir bacadan. Rüzgâra karışan saçlarını gördüm Bulutlu aynalarda.
Balkonun kapısını aç, su ver saksıdaki çiçeğe. Geyikli örtüyü ser masaya, dinlen biraz. Sessizlik şaşırtmasın seni, ürkütmesin. Şehrin gürültüsü dolacak az sonra odaya, Karanlık bir yankıya dönüşecek karşı dağlarda.
Cevat ÇAPAN
9 notes
·
View notes
Text
geri dön eve, demek istiyordum en çok. çok yüksek sesle hem de. tüm şehir bir anlığına sesimden sağır olsun istiyordum. küçük bir fırtına çıksın ağzımdan. minareler devrilsin, çatılar uçsun, denizdeki vapurlar korkuyla dalgaların kuytusuna saklanmaya çalışsın ama yapamasın, batsın. öyle şiddetli bir şey olsun, deprem gibi. oturduğumuz yerde bir süre masaya tutunarak sallanalım. tuzlukla biberlik sağa sola yuvarlansınlar. kaşıkla bıçağın yerleri değişsin. saçlarım havalansın, savrulsun, gökyüzüne dağılsın. ışıklarını gördüğümüz köprü ip atlayan çocukların ipi gibi dönsün birkaç tur. çinekop bir gözünü aralayıp baksın, yine kapatsın. başladığı gibi birden dursun her şey. bakışalım. pardon, istemeden oldu, diyeyim ben biraz utanarak. bana ne diyeceğini bilemeden baksın. önemli değil, desin ağzının kenarıyla. bir parça roka atsın ağzına. ben boğazıma kadar dolmuş olayım. üzerimdeki hırkayı çıkarayım önce, sandalyemin arkasına asayım. sıcak oluyor, olsun zaman geçtikçe. masadaki sessizlik evlerin giriş kapılarından geçemeyecek boyutlara ulaşsın. geri dön diyemediği zamanlarda ne der insan karşısındakine diye düşünüyor olayım o sırada.
ikinci ç.
12 notes
·
View notes
Text
Biz, kısık sesleriz... Minareleri,
Sen, ezansız bırakma, Allah'ım!
Ya çağır şurada bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma, Allah'ım!
Mahyasızdır minareler... Göğü de
Kehkeşansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma, Allah'ım!
26 notes
·
View notes
Text
SEN YOKSUN
sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım
ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
istanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgar karşı sahilden
fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular
deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
istanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun
. Attila İLHAN
32 notes
·
View notes
Text
İki Kule
Olaylar 528 yılında başlıyor. Galata Kulesi tüm heybetiyle yavaş yavaş İstanbul'un en güzel kızı olan Kız Kulesi karşısında yükselmeye başlamış. Günümüze gelen bu büyük aşk da daha bu sırada başlamış.
Tabi bu büyük aşk, sanılandan da imkansızmış. Aradaki mesafe kavuşmalarını adeta yasak kılmış. Bir gün Galata Kulesi Hezarfen ile mektuplarını yollamak istemiş bu güzeller güzeli kıza.
Hezarfen kabul etmiş etmesine ancak aksilik bu ya rüzgar denizin yakın arkadaşıymış, alıp kaçırmış bütün mektupları denizin derin ceplerine. Kız Kulesi görmüş elbet Rüzgar ile Deniz'in oyununu, kuşlar ile şarkılar söylemiş Galata Kulesi'ne.
Bir akşam vakti, etrafta kimse yokken ansızın kaybolmuş iki kule, tek gecelik bir kaçamak, bir çocuğun doğuşuna sebep olur.
Ancak minareler baskın gelir ve çocuğu uzaklara, Lizbon'a kaçırırlar. Kimse anlamasın, bulmasın diye de adını değiştirip Belem Kulesi yaparlar. Yazıktır ki kaderi değişmez, tıpkı anne ve babası gibi bir hapishane olarak kullanılır bir dönem Belem Kulesi ve sayısız ruhu hapseder içine.
Bu aşkı reddedenler için ise en büyük kanıtı Sunay Akın şu cümlelerle sunar:
Belem Kulesi görünüş olarak aynı babası olan Galata Kulesi'ne benzer ve kayalıklar üzerinde kuruludur, tıpkı annesi Kız Kulesi gibi.
11 notes
·
View notes
Text
sınavda çıkmayacak sorular.
teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar. çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını. ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle, eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye. 'konuşan tartı'lardan korkmuyorlar bir de.
-ben bazen korkuyorum-
artis diyorlar erken ölenlere. bir akşamüstü her yer kalabalık. her yer kalabalık, üzgünüz yeteri kadar ve rimbaud mahkemelerde sanık. sırayla ölüyor kumbarası kırılmış çocuklar, tez konusu bile değiller. içinde ortadoğu geçmeyince şiir de olmuyor, bir şeyler kahrolsun!
-işgal edilmiştir inandığımız tüm çiçekler!
stratejik bir aşk yaşıyorum devlet görmesin, keşişleri hemen soboleyin, bu saklambaç bizden uzak, kavimler göçü konumuz değil, seni seviyorum! ideolojiler söylüyorum dünya kurtarmak isteyenlere ve çok rüya görüyorum. insanı anlamakla meşgulüz, üstelik görünürde hiç ipucu da yok. ben bazen korkuyorum, annem duruyor hemen kalbime, beni hep yanlış öldürüyorlar anne diyesim geliyor. sonra cihad geliyor aklıma, cihad’ı çok seviyorum
-ama bunları coğrafi keşiflerle açıklayamam-
çocuğu okula yazdırıyorlar, merkez sağ’ı ve dedikoduyu çok seviyorlar, üniter yapı diyorlar, uluslararası toplum, en az iki yabancı dil. minareler gölge ediyor, başka ihsan da istiyorlar. akşam ezanında eve giriyoruz, üzgünüz yani gereği kadar. demokraside ısrar ediyorlar bir de, ben rahatça ölsek diyorum. yemeklerden sonra pişman oluyorlar, kravat takıyorlar, az seviyorlar, aşık olamıyorlar, çok şişmanlıyorlar ve hiç gülmüyorlar.
-manavlar da şiire inansın diye kırmızıydı belki elmalar-
elmalar deyince aklıma annem geliyor ve taksitli sancılar. bir yanağın elma oluşunu, devrik cümlelerle düşünüyorum.
-sigortalı bir işe girmeden âşık olunmuyor-
17 notes
·
View notes
Text
Nazim Hikmet RAN - Hep KAHIR !
Yorum: TILSIM DeM
Dur! bırak kaynasın kahvenin suyu,
Bana İstanbul'u anlat nasıldı?
Bana boğazı anlat nasıldı?
Haziran titreyişlerle kaçak yağmurlar ardı
Yıkanmış, kurunurmuydu yine o yedi tepe
Ana şefkati gibi sıcak bir güneşle
İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste,
Yalan da olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...
Dur! bırak, kalsın, açma televizyonu
Bana istanbulu anlat nasıldı?
Şehirlerin şehrini anlat nasıldı?
Beyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıp
Köprüler, sarayburnu, minareler ve halice öv
Diyiverdin mi bir merhaba, gizlice
İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalan da olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...
Dur! bırak, kımıldama, kal biraz öylece n'olur
Kokun istanbul gibidir, gözlerin istanbul gecesi
Şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım
Gökkubbenin altında ordada beraber
Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali
Hasretinin çölünde sanki bir pınar gibi
İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...
"Nazım Hikmet Ran'in şiirinden alınmıştır."
12 notes
·
View notes
Text
alman çeşmesi, şerefeler, minareler, saadet zincirimiz
14 notes
·
View notes
Text
Açılın ben minareciyim olayını yalnızca doktorlar kullansın, minareler ölmesin.
11 notes
·
View notes
Text
Her zaman ileride nasıl yaşarım diye sorgulardım hayatımı . Nerede , nasıl, kiminle veya kimlerle yaşarım diye sorgulardım. ...Ama ...
Derlerdi de inanmazdım amadan önceki her şey yalan diye gerçekten de öyleymiş.
Hiç nasıl ölücem diye sorgulamazdım sorgulardım da hemen konuyu değiştirirdim kafamda, cesaretim yoktu pek, kaçardım ama neredeyse bir aydır nasıl ölücem , ailemle beraber bir enkazın altında mı kalarak ya da kimden önce , kimden sonra diye sorguluyorum sorularım da bunlar değil . Mesela annemden , babamdan kardeşlerimden önce ölücek miyim? olursa öyle olsun diyorum çünkü diğer türlüsünü kaldıramam gibi hissediyorum .
Tabi ölümden beter dediğim şeyler de var
Ezanların sesini eskisi gibi yüksek sesle duyamıyoruz evlerimizin içine girmiyor artık minareler kalmadı çünkü
Akşam 6 dan sonra hayat yok mesela burada
Her yere bir ıssızlık bir kimsesizlik çöküyor
Babam eve ne zaman gelicek diyorum mesela kendisi inşaat da çalışıyor çünkü
19 yaşıma böyle ölümü tam ensemde hissederek girdim
Binlerce insan ölürken kendime iyi ki doğdun diyemedim mesela
Uyumaktan korkuyorum artık çünkü eskisi gibi rüyalarla geçmiyor gecelerim kâbuslarla uyanıyorum mesela
En kötüsü de belirsizlikle geçiyor her şeyimiz öylesine yaşıyormuşuz gibi
Yanlış anlaşılmasın bu bir isyan değildi Yüce Rabbimin bir imtihanı bunun gayet bilincindeyim sadece her şeyin medyada olduğu gibi olmayışını anlatmak istedim biraz . Kefene sarılmadan toprağa verilen binlerce insan gördük . Kimliği tespit edilmeyen insanları ya da kayıp kişilerimizi whatsApp gruplarımızda paylaştık sevdiğimiz insanların, sohbet ettiğimiz , selamlaştığımız insanların ölümünü yada yaşadığını hikayelerden gördük.Velhasıl kelam Rabbim hayırlı ölümler nasip etsin .
34 notes
·
View notes
Text
The Hagia Sophia, originally built as a cathedral, is an extraordinary structure located in Istanbul, Turkey.
Its a vast history that spans over 1,500 years.
Commissioned by the Byzantine Emperor Justinian I, the Hagia Sophia was completed in 537 AD.
For nearly a thousand years, it served as the world's largest cathedral and the center of Eastern Orthodox Christianity.
Its grand dome, intricate mosaics, and innovative architectural design were awe-inspiring achievements of their time.
In 1453, the city of Constantinople fell to the Ottoman Turks, led by Sultan Mehmed II.
The Hagia Sophia was converted into a mosque, and Islamic elements were added to its interior.
Minarets were erected, and Christian iconography was covered or removed.
It remained a mosque for almost 500 years, becoming a symbol of Ottoman architecture and culture.
In 1935, after the fall of the Ottoman Empire and the establishment of the Turkish Republic, Mustafa Kemal Atatürk, the founder of modern Turkey, transformed the Hagia Sophia into a museum as part of his efforts to secularize the nation.
This status persisted until 2020 when the Turkish government decided to convert the Hagia Sophia back into a mosque.
......
Aslen katedral olarak inşa edilen Ayasofya, İstanbul'da bulunan olağanüstü bir yapıdır.
1.500 yılı aşan geniş bir tarihi var.
Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılan Ayasofya, MS 537 yılında tamamlandı.
Yaklaşık bin yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali ve Doğu Ortodoks Hıristiyanlığının merkezi olarak hizmet vermiştir.
Büyük kubbesi, karmaşık mozaikleri ve yenilikçi mimari tasarımı, zamanlarının hayranlık uyandıran başarılarıydı.
1453'te Konstantinopolis şehri, Sultan II. Mehmed liderliğindeki Osmanlı Türklerinin eline geçti.
Ayasofya camiye dönüştürüldü ve iç kısmına İslami unsurlar eklendi.
Minareler dikildi ve Hıristiyan ikonografisi kapatıldı veya kaldırıldı.
Yaklaşık 500 yıl boyunca cami olarak kalmış, Osmanlı mimarisinin ve kültürünün simgesi haline gelmiştir.
1935 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından, modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, milleti laikleştirme çabalarının bir parçası olarak Ayasofya'yı müzeye dönüştürdü.
Bu durum, Türk hükümetinin Ayasofya'yı tekrar camiye dönüştürmeye karar verdiği 2020 yılına kadar devam etti.
#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa#ayasofia#Spotify
45 notes
·
View notes
Text
Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah’ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!
(ARİF NİHAT ASYA)
Hayırlı Cumalar 🇹🇷
#bende_boyleyim_iste
#freepalestine���🇸
#ziyonistteror
#bizimdebirhayalimizvar
#birgünelbette
#gazaunderattack
#HayırlıCumalar
17 notes
·
View notes
Text
sen yoksun, deniz yok, yıldızlar arkadaşım. ya bu gece hârikalı bir şeyler olsun yahut bir bomba gibi infilak edecek başım. ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım. istanbul minareler odamda gibi. gökyüzü temiz ve parlak. işte kol kola girmiş en mesut günlerimiz, muhalif bir rüzgar karşı sahilden. fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz, havada kanat sesleri ve çılgın kokular. deniz yok, yıldızlar uzaklaşıyor, ben yine yalnız kalıyorum. istanbul minareler kaybolmuş, sen yoksun.
30 notes
·
View notes