#mevlevihane müzesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Demircili kadınlar 'Adım Adım Manisa'yı gezdi
https://pazaryerigundem.com/haber/191384/demircili-kadinlar-adim-adim-manisayi-gezdi/
Demircili kadınlar 'Adım Adım Manisa'yı gezdi
Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Adım Adım Manisa Projesi’ kapsamında Demirci ilçesinden şehir merkezine gelen 80 kişilik kadın kafilesi, tarihi mekânları gezdi. Manisa’nın tarihi güzelliklerini keşfeden kadınlar, unutulmaz bir gün yaşadı.
MANİSA (İGFA) – Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin merkeze uzak ilçelerde yaşayan kadınların şehrin tarihini daha yakından tanımalarını sağlamak ve kadınların sosyal hayata katılımını arttırmak için hayata geçirdiği ‘Adım Adım Manisa’ projesi devam ediyor.
Bu kapsamda 80 kişilik kadın kafilesi, kent merkezinde ağırlandı. Demirci’den gelen kafileyi, Büyükşehir görevlileri Hanımlar Aile Çay Bahçesi’nde karşıladı.
Kahvaltı ikramının ardından Tıp Tarihi Müzesi’ne ve Uluslararası Mesir Macunu Festivali’ne ev sahipliği yapan Hafsa Sultan Camii’ne gidildi. Kafileye Sultan Camii’nin ve Tıp Tarihi Müzesi’nin tarihteki yerine ilişkin bilgi verildi. Daha sonra Mimar Sinan’ın Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olma özelliğini taşıyan Muradiye Camii ziyaret edildi.
Demircili kadınlar, Manisa manzarasını izleme imkânı sunan Mevlevihane ve Manisa’da bulunan çeşitli eserlerin maketlerinin yer aldığı Şehzadeler Park’ı da gezdi. Öğle yemeğinin ardından Süreyya Tabiat Parkı’nda limonata eşliğinde mola verildi. Daha sonra Osmanlı Müzesi ziyaret edildi.
Manisa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde halka hizmet veren Çanakkale Şehitleri Anıtı ve Atatürk Sergi Salonu’nun ziyaret edilmesinin ardından gezi programı sona erdi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
AFYONKARAHİSAR (04/2016)
Sultan Divan-i Mevlevihane Müzesi
Mevlevîhâneler içerisinde ilk açılanların başında, Konya’dan sonra Karahisâr-ı Sahib Sultan Dîvânî Melevîhânesi gelmektedir. Mevlevîliğin, Karahisâr-ı Sâhib’de yaygınlaşmasının Hz.Mevlânâ ve torunu Ulu Arif Çelebi’nin buraya yaptıkları ziyaretler sonucunda olduğunu söyleyebiliriz.(Ulu Arif Çelebi, Mevlevîliğin geniş coğrafyalara yayılması için önemli seyahatlerde bulunmuş,gittiği yerlerde devlet idarecileri tarafından en üst seviyede ağırlanmıştır) Hz.Mevlânâ,6-7 yaşlarında olan oğulları Sultan Veled ile Alâaddin Çelebi ile birlikte Kale Muhafızı Bedrettin Gühertaş’ın davetlisi olarak Afyonkarahisar’a gelmiş,çocuklar da burada sünnet olmuşlardır.Daha sonraki yıllarda torunu Ulu Ârif Çelebi’nin Mevlevîliği yaymak amacıyla buraya geldiği anlaşılmaktadır. (Kaynak: http://www.sultandivanimuzesi.com/)
#sultan divan-i mevlevihane müzesi#sultan divani#mevlevihane müzesi#mevlevi#mevlevihane#mevlana#museum#müze#cami#mosque#afyon#afyonkarahisar#inanç turizmi#seyahatname#seyahat#travel#travelogue#türkiye#turkey#turkie
31 notes
·
View notes
Text
Galata Mevlevihanesi
Galata Mevlevihanesi veya diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi, İstanbul Beyoğlu ilçesinde mevcut olan çok eski bir mevlevihane. Günümüzde Galata Mevlevihanesi Müzesi adıyla müze olarak faaliyet halindedir. Gerisine sitemizden erişebilirsiniz.
Galata Mevlevihanesi veya diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi, İstanbul Beyoğlu ilçesinde mevcut olan çok eski bir mevlevihane. Günümüzde Galata Mevlevihanesi Müzesi adıyla müze olarak faaliyet halindedir. 1491 senesinde İskender Paşa tarafınca yaptırılmış olan ve şehirdeki ilk mevlevihane olma özelliği taşımakta olan Galata Mevlevihanesi‘nin ilk şeyhi Semâî Mehmed Dede idi. 1500’lerin ikinci…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on https://www.mekancu.com/galata-mevlevihanesi-muzesi/
Galata Mevlevihanesi Müzesi
Galata Mevlevihanesi Müzesi eski adıyla Divan Edebiyatı Müzesi’dir. 2007 yılında başlayan restorasyon işlemleri sonucunda günümüzdeki halini almıştır. 1491 yılında Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane Mehmed Dede tarafından kurulmuştur. İstanbul’un ilk mevlevihanesidir. 1509 yılında gerçekleşen büyük deprem sonrasında oldukça hasar gören yer, 1800’lü yıllarda yapılan restorasyon sonucu kurtarılmıştır. Cumhuriyet ilanından sonra okul olarak kullanılan mevlevihane 2011 yılında […]
0 notes
Photo
Mevlâna Müzesi - Konya Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır.1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin 000 metrekareye ulaşmıştır. #mevlana #mevlanamüzesi #mevlevihane #selçuklu #gülbahçesi #tarih #konya #türbe https://www.instagram.com/p/CAABZqWF2Tv168sOdXySFgce4_j_507Ah297KE0/?igshid=1sj39ca3wsd72
0 notes
Text
AMASYA-HATTUŞA-TOKAT TURU (Etkinlik)
PROGRAM:
0. Gün 22 Nisan Çarşamba İstanbul
21.30 İncirli ALFEMO (Eski Çarşı) Mağazası
22.00 Mecidiyeköy TEB önü
22.30 Kadıköy Evlendirme Dairesi önü
1. Gün 23 Nisan Perşembe Tokat
Sabahın ilk ışıklarıyla Tokat’a varıyoruz ve tarihi kent merkezini yürüyerek geziyoruz. Hıdırlık Köprüsü, Gök Medrese (dışardan), Mevlevihane, Atatürk Evi, Taş Han, El Sanatları Çarşısı, Latifoğlu Konağı, Tokat Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, eski evler, sokaklar. Öğle yemeğimizde meşhur Tokat Kebabı tadacağız. Konaklama ve akşam yemeğimiz otelimizde.
https://www.dedeman.com/TR/7-Oteller/285-Dedeman-Tokat/
2. Gün 24 Nisan Cuma Ballıca Mağarası – Zile -Tokat – Amasya
Sabah kahvaltısından sonra otelimizden ayrılıp Ballıca Mağrası’na doğru yola çıkıyoruz.Sarkıtlar, dikitler, mağara gülleri, iğneleri, Damlataş havuzları vb. den oluşan doğa harikası mağarayı geziyoruz. Bugün ikinci durağımız Zile. Zile, Roma İmparatoru Julius Sezar’ın, Zile Kalesi’ nde söylediği “Veni, Vidi, Vici” (geldim, gördüm, yendim) ile fark edilir bir kasabamız. Zile Kalesi, Zile şehir merkezinde panoromik tur ve alışveriş molası (Zile beyaz pekmez, yaprak sarma), Bugün üçüncü durağımız şehzadeler şehri olarak anılan Amasya. Öğle yemeğimizin ardından Amasya’yı keşfe çıkıyoruz. Yakın tarihimizde Amasya Genelgesi’nin yayınlandığı ve Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti isminin ilk defa telaffuz edildiği yer olması açısından çok önemlidir. Amasya kent gezisi (çoğunlukla yürüyerek) Kızlar Sarayı, Kaya Mezarları (dışarıdan), Kent Müzesi, Darüşiffa, II.Beyazid Külliyesi, Güneş Saati, Gök Medrese, Torumtay Türbesi, Hazeranlar Konağı, nehir boyu eski tarihi Amasya evleri. Akşam yemeğimiz otelimizde. Gecemiz Yeşilırmak Kıyısındaki Yalıboyu evlerini seyirle devam ediyor.
https://www.harsenaotel.com/
3. Gün 25 Nisan Cumartesi Amasya – Çorum – Hattuşa
Sabah serbest kahvaltımızı aldıktan sonra ‘Amasya gezimiz devam ediyor. İlk defa 1925’te kurulan, 14 yy’ da İlhanlılar’ın Anadolu’daki hakimiyetleri döneminde nazırlık ve emirlik yapmış kişilere ait 8 adet mumyanın bulunduğu Etnografya ve Mumyalar müzesi, Ferhat Su Kanalı, Aşıklar Müzesi. Amasya turumuzu tamamlayıp Çorum’a hareket ediyoruz. Çorum’da ilk olarak öğle yemeği molamızı vereceğiz ve adından gururla söz ettiren Çorum Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edeceğiz. Program sonunda Boğazköy’e hareket ediyoruz. Konaklama ve akşam yemeği Boğazköy’de. (Aşıkoğlu Hotel)
4. Gün 26 Nisan Pazar Hattuşa – Alacahöyük – İstanbul
Kahvaltının ardından 3700 yıl önce Hitit uygarlığına başkentlik yapmış olan Hattuşa Antik Kenti’ni gezmeye başlıyoruz.Burada göreceğimiz ilk yapı Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı. Yazılıkaya’da A ve B odalarını ziyaret ediyoruz. Doğal kayalar üzerine kabartma olarak işlenmiş tanrılar ve tanrıçaların geçidini gösteren sahneler bizleri büyüleyecek. Hattuşa kent gezimizde yer yer çok iyi korunmuş şehir surlarını ve kapılarını, dini bir merkez olan devasa tapınak kompleksini de göreceğiz. Öğle yemeğimizin ardından Alacahöyük Antik Kenti’ne doğru yola çıkıyoruz.Hitit tarihinde önemli bir yer kaplayan, Anadolu’daki ilk barajın kalıntılarını da sınırları içerisinde barındıran Alacahöyük’de, dört ayrı kültür evresinden kalma 14 yerleşim yapı katı saptanmış olan antik kentimizi ve müzesini gezdikten sonra İstanbul’ a doğru yola çıkıyoruz.
FİYATA DAHİL OLAN HİZMETLER:
İstanbul-Tokat-Amasya-Çorum-İstanbul Ulaşım
Profesyonel Kültür Rehberliği hizmeti
3 gece yarım pansiyon konaklama (3 sabah kah. ve 3 akşam yemekleri dahil)
TÜRSAB zorunlu Seyahat Sağlık Sigortası
KDV
FİYATA DAHİL OLMAYAN HİZMETLER:
Yoldaki sabah kahvaltısı
Öğle yemekleri,
Akşam yemeklerindeki içecekler
Millipark ve müze girişleri
Ballıca Mağarası girişi
Ekstralar, her türlü kişisel harcamalar.
MÜZEKART ÜCRETLERİ Müze ve Ören yerlerine Girişlerde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge için tıklayınız. http://dosim.kulturturizm.gov.tr/muze-ve-orenyerleri-giris-yonergesi
Önemli Not:
Turumuz asgari 22 kişi katılımı ile gerçekleşir
Araç Tipleri.
Katılım sayısına göre Midibüs veya 46’liık araç ile gerçekleşecektir.
UNUTMAYIN:
Programda yürüyüşlü gezintiler yer alacak. Bunu dikkate alarak hazırlıklı gelin.
Mevsim koşullarını düşünerek giyinin (polar/kazak, şapka, güneş gözlüğü, yağmurluk vb.)
Ínceden kalına doğru bir giyimi tercih edin (yürüdükçe terler, durduğunuzda üşüyebilirsiniz)
Ayakkabınız yürüyüşe uygun olsun (toprak, kaya, çamur, su vb.). Boğazlı bot ya da spor ayakkabı iyi olur.
Küçük bir sırt çantanız bulunsun (yürüyüş sırasında elleriniz boş olmalı)
Mutlaka yedek giyim, çorap ve ayakkabı alın
Varsa ilaçlarınız
Fotograf/Video çekiyorsanız yeterince film, yedek pil vb.
TURLARIMIZDA:
Alternatif Turizm’de etkinliklerde tüm katılımcılar etkin görev alır. Her aşamada yardımlaşılır.
Program akışı rehber tarafından belirlenir.
Rehber, hava, yol, sosyal, doğal, zamanlama vb. nedenlerle programda değişiklik yapabilir.
Kaynak
0
devamı burada => https://sizekitap.com/etkinlikler/amasya-hattusa-tokat-turu-etkinlik/
0 notes
Photo
Zaman Mekan İnsan (Sultan Divani Mevlevihane Müzesi) https://www.instagram.com/p/BvbklAMhHDi/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1ablqpairsou5
0 notes
Photo
Mevlana Müzesi'nde bir mevlevihane sancağı... #Konya #Turkey #mevlanamüzesi #مولانا #قونيا #قونيه #تركيا #تركيه (Konya Mevlana Müzesi) https://www.instagram.com/p/BtbFn-ql1OG/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1hq63cmh38ug1
0 notes
Text
Bilal Kemikli yazdı…
“Tokat‘a gitmek gerek” diyor Mevlana, sonra ekliyor: “Çünkü Tokat’ta iklim ve insanlar mutedildir.” Asırlar önce söylenen bu söz, her halde şimdi de manasını koruyor olmalı; iklimi de insanı da mutedil. Ne aşırı sıcak, ne aşırı soğuk: Orta yol. İnsanlarını pek tanıdığım söylenemez; ama görüştüğüm eşraftan insanlar mütevazı, dengeli ve kanaatkâr: Vasat ümmet.
Bereketli, ılıman bir şehir! Sokakta dolaşırken, esnafa uğrarken, ilim ve sanat erbabı zevatla konuşurken hep o “ılımanlığı” müşahede ediyorsunuz. Bu iklimde nice zevat yetişmiş, ilim ve irfan hayatımızın yıldızları olarak tarihe geçmiştir.
Molla Hüsrev‘in şehri, Molla Lütfî‘nin, İbn-i Kemâl‘in, Bolu Dağı‘nın eteklerinde sırlanmış Şeyh Mehmed Emin Tokadî‘nin ve Plevne müdafi Gazi Osman Paşa‘nın şehri. Hacı Bektaş-ı Velî‘nin ifadesiyle, “âlimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağı” bir şehir.
Yolunuz bu şehre düşsün efendim! Bilhassa yaz aylarında, önce Sivas‘a uğrayın tarihi koklayın, sonra çıkıp gelin bu şehre, bir öğle vakti iki şehir arasında paylaşılamayan sebzeli kebabı afiyetle ikram edin kendinize ve Mevlana‘nın izinde şehre dokunun.
Mevlana‘nın izinde şehre dokunmak demek, Mevlevihane’den başlayarak tarihte yolculuk etmek demektir. Eğer uğradığınızda Mevlevihane Müzesi müdürü Ekrem Anaç oralardaysa, onun mihmandarlığında Tokat Mevleviliği‘nin altın sayfalarını kemal-i dikkatle çevirmeniz mümkündür. Uğradığım diğer Mevlevihanelerden, özellikle ahşap işlemeleri ve ferah bahçesiyle ayrılan bu huzur adasında aklen temaşa ederken ruhen de semaya duracaksınız. Muhteşem bir medeniyet! Ahşaba yansıyan nakışlar, bahçede seyrana çıkan laleler arasında, yıllardır sükût orucu tutan semahanede canların “Hû!” seslerini duyar gibi olacak. Kudum-ı şerifin verdiği ritmin peşinde adeta feryad edercesine aşk sırlarını fâşeden neyin sedasıyla dirileceksiniz. Heyhat; bütün bunlar birer seyirlik olarak kaldı deyip mahzunlaşacaksınız.
Tokat’a gelmek lazım. Burada, Mavlevihane’nin avlusunda tarihle an arasında gidip gelmeleri yaşamak için kalkıp gelmeli. Sonra “dokuz yüz adımda dokuz yüz yıllık tarih”in izinde şehrin dar sokaklarında seyrana çıkmalı. Danişmentli, Selçuklu, Osmanlı… Şehrin sokaklarında bir medeniyet tarihi talebesi olduğunuzun ayrımına varıp, zamana meydan okuyan konakları, medreseleri, hanları, hamamları ve bilhassa camileri teker teker tavaf etmeli. Velhasıl, şehre gelmeli!
Bendeniz, hangi şehrin kapısından girersem gireyim, o şehri bir kitap gibi düşünür, okumaya çalışırım. Şehir kitabını okumak, evet oradaki tarihi kültürel mirası tanımaktır. Bu ise, şehrin tarihini anlatan eserleri okumanın yanında şehrin bir “delisini” bulup, onunla gezmekle olur. Şehrin delisi, yaşadığı şehre sevdalanmıştır; bütün sokaklarını ve tarihi mirasını bilir, bu mirası korumak için çaba sarfeder.
Bu bazen bir yöneticidir, bazen bir öğretmen yahut bir memur veya orta halli bir esnaf. Şehri ondan dinlersin. Dinledikçe okursun. Fakir, Tokat’ı iki delinin, biri Müze Müdürü Ekrem Bey, ötekisi kadim dost ve ağabeyim Kemal Akın‘ın rehberliğinde dolaştım. Uğradığımız her mekan, geçtiğimiz her sokak kendi lisanıyla türküsünü söyledi; kah göz yaşı döküldü kaldırımlara, kah sevinç çığlığı yankılandı semada. Ve yolumuz şehrin sahibine çıkıverdi.
Her şehrin bir sahibi vardır, derler; doğrudur. Tokat’ın sâhib-i manevisi, öyle sanıyorum ki, Abdulmecid-i Şirvânî Hazretleri‘dir. Kara Şems diye maruf Sivasiye’nin Piri Şemseddin Sivâsî‘nin mürşidi. Seyranımız onun huzurunda demlendi; ruhu şâdolsun!
Evet, aziz dost, yolun bir gün Tokat‘a çıksın. Bir Ağustos gününde, sebzeli Tokat/Sivas Kebabı‘nı tadıp Abdulmecid-i Şirvânî Hazretleri‘ne doğru giden yolda, “dokuz yüz adımda dokuz yüz yıllık tarih”i tavaf et! Haydi, iyi yolculuklar.
This slideshow requires JavaScript.
Bilal KEMİKLİ
Tokat’a Gitmek Gerek Bilal Kemikli yazdı... "Tokat'a gitmek gerek" diyor Mevlana, sonra ekliyor: "Çünkü Tokat'ta iklim ve insanlar mutedildir."
0 notes
Video
youtube
Konyanüma (Konya’yı gösteren) Panorama Müzesi Video - yakupcetincom https://ift.tt/2GWLL9E Konya Büyükşehir Belediyesi’nin şehre kazandırdığı İrfan Kültür Merkezi Mevlevihane ve Panorama Müzesi olarak 2 ayrı yapıdan oluşuyor. Panorama bölümünde Hz. Mevlana’nın hayatının ve yaşadığı dönemin anlatıldığı alan, Mevlevi müzesi ve dünyadaki 25 mevlevihanenin maketinin yer aldığı iç avlu bulunuyor. Mevlevihane bölümünde ise; 180 seyirci kapasiteli sema salonu ile hat, tezhip, minyatür gibi geleneksel sanatların eğitimleri için derslikler, seminer salonu ve ikram salonu yer alıyor. Geleneksel Türk İslam sanatına uygun şekilde inşa edilen külliyenin müstakil bir kısmını Konyanüma oluşturmaktadır. Konya’yı gösteren anlamına gelen Konyanüma; 13. yüzyıl Konya’sını usta sanatçıların hazırladıkları eserleri içerisinde bulunduran panoramik müze ile sergilemektedir. 13. yüzyıl panoramik Konya görüntüsü ile o dönemin yaşantısından kesitler ve kozmopolit bir şehirde herkesin kardeşçe yaşadığını müşahede etme imkânı oluşmaktadır. 211 yıl boyunca Selçuklulara başkentlik yapan Konya; Alaaddin Keykubad Cami ve Külliyesiyle, Eflatun Manastırıyla, Bedesteni ve görkemli camileriyle, hanlarıyla bir medeniyeti Konyanüma ile tekrar gözler önüne serilmektedir. Panoramik müzeyi ziyaret edenler yüzyıllar öncesindeki Konya’yı görme imkanı yakalamaktadır. Konyanüma bahçesinde Türkiye’den ve dünyadan çeşitli Mevlevihanelerin birebir maketleri bulunmaktadır. İçerisinde ayrıca bir sergi alanı barındıran Konyanüma; yurtiçi ve yurtdışından ziyaretçilerine hizmet vermektedir. #yakupcetincom #Konya #KonyaVideolari #KonyaNüma #KonyaMekanları
0 notes
Text
GELİBOLU Ülkemizin Varoluş hikayesi… Öylesi bir kahramanlık yaşanmışlıklarına sahip ki Gelibolu dünyaya örnek, dünyanın imrenerek konuştuğu paha biçilemez bir destan. Kaç toprağa, kaç şehre nasiptir böylesi bir geçmişi olsun, Gelibolu şanlı zaferi ile mağrur ve gururlu. Denizcilerin göz bebeği Gelibolu, Marmara’yı, Ege’ye bağlayan çok özel noktada… Ege’ye ve Marmara’ya gidenleri eşsiz bir manzarayla ve destanla uğurlayan. Piri Reis’in, Mustafa Ali’nin Gelibolu’su. Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı ve Saroz Körfezi arasında, güneye genişleyerek uzanır. Türkiye’nin kuzey batısında çok özel bir yere sahip yarımada, ülkemizin Avrupa kıtasının güney-doğusundaki son kara parçasıdır. İsim kökeni Galli Polis den geliyor anlamı : İyi ve güzel şehir demek. Hitit İmparatorluğunun M.Ö. 1200’lerde parçalanmasından sonra, Frigler ve Lidyalılar’ın Anadolu’ya göçü sırasında önem kazanmış. Tarihinde Sparta, Makedon, Bergama, Roma, Bizans ve en son TÜRK hakimiyetine girmiştir. Gelibolu konumu ile de stratejik. 1915’de Gelibolu Yarımadası Çanakkale muharebelerinde bombalanmış ve tahribata maruz kalmış. Gelibolu, 1923 Cumhuriyet dönemi başlarında il merkezi, 1926’dan sonra ilçe merkezine olmuş.
Gelibolu halkı, yaşamı seven, sohbeti zevkli, dingin, mahalle kültürünü koruyan, gelenekleri özel, huzur dolular.
İngiltere Veliahtı Charles ve Prens Harry 24 ve 25 Nisan 2015 tarihlerinde Gelibolu’na gelerek geleneksel törenlere katıldılar.
GELİBOLU GEZİLECEK YERLER Tarihi ile, dokusu ile, geçmişi ile, doğası ile, akvaryum koyları ile, yeşili ile, billur denizi ile, özel esen meltemi ile eşsiz Gelibolu. ÇANAKKALE ŞEHİTLER ANITI : Kahramanlık destanımızdır Çanakkale… Cumhuriyetimizin önsözüdür… GELİBOLU TARİHİ MİLLİ PARKI : Ülkemizin müthiş tarihi, mutlaka ama mutlaka herkes ziyaret etmeli. SEDDÜLBAHİR : Çanakkale Savaşının Seddülbahir Çıkarma mevkisi GELİBOLU KALESİ : Tarihi bir Liman Evliya Çelebi’nin notları şöyle ki : “6 köşeli Kale dik ve kesik kayalara kurulu, 70 kulesi, Kale içinde 300 ev, kethüda, cebeci başı ve topçu başı konakları, su sarnıçları, cami ve hünkar hazinesi” Kaleden geriye sadece 1 burcu kalmış durumda. Liman iki bölümden oluşup, denizle olan bağlantısını dar bir geçiş ayırmakta. Köprünün altından geçen küçük tekneler keyif dolu. PİRİ REİS MÜZESİ PİRİ REİS ANITI PİRİ RESİ KORDONU : Askeri Fabrika ile İskele arasında ki yürüyüş yolu. MEVLEVİHANE : Dünyanın en büyük Mevlevihanesi, Semahane’si oldukça görkemli. Görünce Galata Mevlevihanesine benzeteceksiniz. Günümüzde halka açık sema gösterileri ve etkinliklere ev sahipliği yapmakta. Mevlevihane, Tasavvuf Vakfı Çanakkale Bölge Temsilciliğini yürütüyor. Mevlevihane mimarisi ile de çok özel tarihi bir yapı. BÜYÜK CAMİ : Süleyman Paşa Cami olarak da biliniyor. AZEPLER NAMAZGAHI : Osmanlı döneminde sefere çıkanların sefer öncesi namaz kılıp, dua ettikleri yer GELİBOLU SAVAŞ MÜZESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ ANTİKA TRAKTÖR MÜZESİ : Türkiye’nin ilk traktör müzesi GELİBOLU FENERİ ve eşsiz manzarası inanılmaz ayrıcalıklı BAYRAKLI BABA : Etrafı bayraklarla dolu mistik bir türbe, Hamza Bey koyuna bakan yamaçta yeri. Günümüzde her zaman oldukça kalabalıkmış. Adak yeri olarak ilgi görüyor Bayraklı Baba. ÇİLEHANE : Bican’ın Muhammed iyesi’ ni yazdığı yer burası HALLAC-I MANSUR : Hamzakoy Kavşağında yeri. Makamın biri bir kadına aitmiş. FENER KAYALIKLARI FENER FALEZLERİ HAMZAKOY : Harika kumsalı ile çok güzel FENERALTI SAHİLİ : Denize girmek için ideal sahil EĞRİTAŞ : Denizi çok güzel SAROS SAHİLİ : Tertemiz bir doğa ve sahil SAROS KÖRFEZİ BEBEK KAYALIKLARI BÜYÜK KEMİKLİ BURNU KÖMÜR LİMANI MORTO KOYU : Doğal ve bakir KİLİTBAHİR KÖYÜ : Köy ve Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilen yonca şeklindeki kalesi ile görülesi. GÜNEYLİ KÖYÜ : Gelibolu’nun özel yerlerinden Saros ve civarları dalmak ve su sporları yapmak isteyenlerin ideal cennet köşeleri BOLAYIR : Namık Kemal’in dizeleriyle misafirlerini ağırlayan Bolayır’dan hem Ege’yi hem Marmara’yı aynı anda görme şansınız var. Bolayır sahili bakir görünce “bozulmasa hep böyle kalsa” diyececiğiniz güzellikte.
BİGALI KÖYÜ
Çanakkale destanımızın en önemli mekanlarından Bigalı Köyü, tarihe ve Cumhuriyetimize imza atmış olma özelliği ile çok önemli. Köy Askeriye tarafından yenilenmiş. Atatürk’ün Çanakkale Savaşı sırasında karargah olarak kullandığı ev müze haline dönüştürülmüş. Tüm köy evleri, köy sokakları bayraklarımızla dolu.
GELİBOLU NE YENİR?
GELİBOLU’da BALIK MEVSİMLERİ OCAK-ŞUBAT-MART : HAMSİ – İSTAVRİT – LEVREK NİSAN-MAYIS-HAZİRAN : MENEKŞE – İZMARİT – TEKİR – BARBUNYA – SARDALYA TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL : KARAGÖZ – İŞKİNO – MELENUR – ÇİNEKOP – KILIÇ – İSKAFROZ EKİM-KASIM-ARALIK : LÜFER – PALAMUT – TORİK – KEFAL – ORKİNOZ
İLHAN RESTAURANT : Deniz ürünleri çok leziz, Ahtapot Izgarası, deniz börülcesi tavsiyedir GELİBOLU BALIK RESTAURANT : Mezeleri ve balıkları ile özel bir mönü ORFOZ HOTEL RESTAURANT : Güneyli köyü deniz kenarında, günlük balıkları ve mezeleri leziz bir adres ZAFERLER : Peynir Helvası, Peynir, Bal ve Reçelleri asırlık lezzetler, ançüezleri, sardalye konserveleri, zeytinyağları oldukça güzel DENİZ ÜRÜNLERİ BALIK ÇORBASI GÜNLÜK TAPTAZE BALIKLAR DENİZ BÖRÜLCESİ ASMA YAPRAĞINDA SARDALYA KALAMAR DOLMASI KALAMAR SALATASI KARİDES GÜVEÇ DENİZ TARAĞI TAVASI LAKERDA MİDYE PİLAKİ GELİBOLU LOKUMU : Mayalı Hamur ile yapılan bir lezzet SİMİT LOKUMU TAVUKLU MANTI AKITMA PEYNİR HELVASI MEVLEVİ HELVASI MEVLEVİ MACUNU EV BAKLAVASI
GELİBOLU NE ALINIR? ACILI SOS ÇANAKKALE DOMATES SALÇASI ZEYTİN ZEYTİNYAĞI ZEYTİN EZMESİ KEÇİ PEYNİRİ TARHANA ACILI TARHANA EV ERİŞTESİ MURABBA (şekersiz) GÜVEM MARMELADI ÇITIR KABAK REÇELİ PORTAKALLI HAVUÇ REÇELİ
FOTOĞRAFLAR – PHOTOS
GELİBOLU GELİBOLU Ülkemizin Varoluş hikayesi... Öylesi bir kahramanlık yaşanmışlıklarına sahip ki Gelibolu dünyaya örnek, dünyanın imrenerek konuştuğu paha biçilemez bir destan.
0 notes
Text
New Post has been published on Eskişehir Medyası | Eskişehir Yerel Haber ve Emlak Portalı
New Post has been published on http://www.eskisehirmedyasi.com/eskisehir/kulturlere-ev-sahipligi-yapan-medeniyetler-besigi-tarihi-odunpazari/
Kültürlere ev sahipliği yapan medeniyetler beşiği tarihi Odunpazarı!
Kültürlere ev sahipliği yapan medeniyetler beşiği tarihi Odunpazarı!
Medeniyetlere beşiklik eden Eskişehir’in Tarihi Odunpazarı Bölgesi, müzeleri ile de kültürlere ev sahipliği yapıyor. Tarihi Odunpazarı Evleri, Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi, Tarihi Kurşunlu Külliyesinde yer alan Lületaşı Müzesi, Ahşap Eserler Müzesi ve Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi Odunpazarı’na bir gün yolunuz düşerse görmeden, gezmeden dönmemeniz gereken yerlerin başında geliyor.
Son yıllarda gelişen ve güzelleşen Eskişehir’de gezip görebileceğiniz birçok yer var. Özellikle de Odunpazarı Bölgesinde yer alan müzeler, parklar ve tarihi dokular, yerli ve yabancı turistlerin gözdesi haline geldi. Başta Tarihi Odunpazarı Evleri olmak üzere bölgede bulunan Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi, Tarihi Kurşunlu Külliyesi; Külliye içinde yer alan Ahşap Eserler Müzesi, Lületaşı Müzesi, Cam Sanatları Merkezi ve Sıcak Cam Atölyesi ile gezginlerin beğenisini kazanıyor. Şimdilerde bu merkezlere bir de fotoğraf tutkunları ve meraklıları için açılan Odunpazarı Belediyesi Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi’ni ekleyebiliriz.
“Lületaşı işleyen atölyeleri gezmeyi unutmayın”
Odunpazarı evlerini gezmek için giden herkesi öncelikle Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı aslına uygun yeni evler karşılar. Bir sokağa girip gezmeye başladığınızdaysa eski ama aslına uygun olarak restorasyondan geçmiş evleri görürsünüz. Odunpazarında gezerken gözünüze çarpacak başka bir detaysa, lületaşı işleyen ustalardır. Odunpazarı bölgesinde birçok tarihi evin alt katında ufak atölyeleri bulunan lületaşı ustaları, işlenebilir lületaşının kaynağı olan Eskişehir’de zanaatlerini ortaya koyuyorlar. Çok hafif ve gözenekli olan lületaşı kurutulduktan sonra tekrar neme veya herhangi bir gaza maruz kalırsa bu nemi veya gazı büyük ölçüde emiyor. Tekrar kururken de bu nemin veya gazın içindeki artıkları bünyesinde tutuyor. Bu temel özelliği dolayısıyla çok uygun bir pipo malzemesi olan lületaşı, yaklaşık 300 yıldır büyük ölçüde dünyanın en kıymetli pipolarının yapımında kullanılıyor. Odunpazarı’nı gezerken bu Lületeşı Müzesini gezmeyi unutmayın.
“Cam vazoların, bibloların nasıl yapıldığını görebilirsiniz”
Odunpazarı evlerinin olduğu bölgede, dikkatinizi çekecek diğer yapı ise Kurşunlu Camii ve külliyesi. Bu külliye, Osmanlı’nın en tanınmış birkaç minyatür ustasından biri olan Matrakçı Nasuh’un, Kanuni’nin Irak seferi sırasında 29 Aralık 1536 yılında çizdiği Eskişehir minyatürünün en göz alıcı yapısını oluşturuyor. Kurşunlu Camii ve Külliyesi, 1525 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Avlusunda bir şadırvan, sağ tarafta menzilhane, sol tarafta aşhane ve kervansaray ortada cami ve caminin arkasında medrese odaları ile Mevlevihane bulunmaktadır. Ayrıca külliye bahçesinde Lületaşı Müzesi ve Cam Sanatları Müzesi ile Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi bulunuyor. Cam Sanatları müzesini gezerken, Odunpazarı Belediyesi Sıcak Cam Atölyesinde cam vazoların, kolyelerin nasıl yapıldığını görme imkanı da bulabilirsiniz.
“Türkiye’nin ilk Daktilo Müzesi Odunpazarı’nda”
Odunpazarı Tarihi Bölge içinde çok sayıda müze bulunuyor. Odunpazarı Belediyesi, Dede Mahallesinde bulunan Şamoğlu Konağını Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi’ne dönüştürdü. Müzede; yakın zamanda kaybettiğimiz gazeteci ve televizyon programcısı Tayfun Talipoğlu’nun Odunpazarı Belediyesi’ne bağışladığı daktilo koleksiyonun yanı sıra, birçok gazeteci tarafından bağışlanan daktilolar bulunuyor. Türkiye’nin ilk daktilo müzesi olma özelliğine sahip olan Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi’nde, ayrıca Bülent Ecevit ve Tayfun Talipoğlu’nun balmumu heykelleri yer alıyor. Odunpazarı Tarihi Bölge’de yer alan müzelerden biri de Kurşunlu Külliyesinde yer alan Ahşap Eserler Müzesi. Odunpazarı Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Ahşap Heykel Festivali’ne katılan sanatçıların yaptığı ahşap eserler, bu müzede sergileniyor. İnsanın hayal dünyasının ve ağacın dönüştüğü birbirinden güzel sanat eserleri ile Kurşunlu Külliyesinin tarihi dokusu sizi başka serüvenlere sürüklüyor.
“Fotoğraf ile ilgili herşey Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi’nde”
Odunpazarının çiçeği burnunda müzesi Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi, Kurşunlu Külliyesi içinde yer alan müzede; Fotoğraf Sanatçısı Osman Yaşar Tanaçan tarafından Odunpazarı Belediyesine bağışlanan fotoğraf makineleri, fotoğraflar, fotoğrafçılıkta kullanılan çeşitli aletler, kitap ve dergilerden oluşan koleksiyon yer alıyor. 4 ayrı salondan oluşan Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesinde interaktif düşünülmüş bir dekor odası da bulunuyor. Müzede aynı zamanda; filmlerin nasıl yıkandığını (tab edildiğini) gösteren bir karanlık oda yer alıyor.
0 notes
Text
İstanbul'da Tarihi Mekanlar
İstanbul’un hemen her köşesi tarihi ve turistik özelliklere sahiptir. Hepsini saymak, adeta mümkün değil gibidir. En önemlilerinden bazıları şunlardır: Surlar: İstanbul’un meşhur surları tarihte dört defa yapılmıştır. Langa, Davutpaşa, Samatya, Narlıkapı, Yaldızlı, Yedikule, Belgrat, Silivrikapı, Sıgma, Mevlevihane, Topkapı, Sulukule, Edirnekapı, Kostantin, Eğrikapı, Ayvansaray, Balat, Fener, Yenikapı, Aiya, Yeni Aya, Cibali, Ayazma, Zindan, Balıkpazarı ve Yeni Cami kapıları surların meşhur kapılarıdır. Marmara ve Haliç surlarının büyük kısmı yıkılmıştır. Kara surlarının yarısından fazlası yıkık vaziyettedir. Bir bölümü aslına uygun şekilde tamir ettirilmiştir. Anadolu Hisarı: Boğaz’ın Anadolu yakasında Sultan Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Akça Hisar, Yeni Kale ve Güzelce Hisar isimleriyle anılmıştır. Boğazın bekçisi durumunda olup, üç ana kuleden ibarettir. Rumeli Hisarı: Boğazın Rumeli yakasında Fatih Sultan Mehmed Han yaptırmıştır. Kendisi ve paşalar taş taşıyarak inşaatta çalıştılar. Hisarın planı Muhammed isminin yazılışı şeklindedir. 17 kulesi vardır. Yüksekliği 22 metredir. Sanat ve mimari bakımında şaheserdir. Tekfur Sarayı: Edirnekapı, Kariye Camii yakınında olup, harabe halindedir. Bizans dönemine aittir. Topkapı Sarayı: İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılmaya başlandı. 1466’da başlanan sarayın inşaası, 1478’de bitirilmiştir. 699 dekar yer kaplayan sarayın çeşitli bölümleri vardır. Sarayın sahildeki saltanat kapısındaki kule ve önlerindeki toplar sebebiyle “Topkapı” denmiştir. Dolmabahçe Sarayı: On dokuzuncu asırda dünyada yapılan sarayların en meşhurudur. Sarayın bulunduğu yer bir koy idi. Sultan Birinci Ahmed Han ile Sultan İkinciOsman Han devirlerinde bu koy doldurularak burada Çinili Köşk ismiyle bir kasr yaptırıldı. Daha sonra aynı yerde Sultan Üçüncü Selim tarafından Beşiktaş Sarayı yaptırıldı. Sultan Abdülmecid Han bu sarayı yıktırarak 1851’de Dolmabahçe Sarayını yaptırmaya başladı. Yapımı beş sene süren bu sarayda 200 oda ve 8 büyük salon vardır. Mermerleri, Marmara Adasından getirilmiştir. Osmanlı sultanlarının Bayezid ve Topkapı saraylarından sonra oturdukları üçüncü yerdir. Çırağan Sarayı: Beşiktaş’ta deniz kıyısında Yıldız Parkının karşısındadır. Sultan Abdülaziz Han 1871’de yaptırmıştır. Mermer işçiliğiyle meşhur olan saray, 1910’da yanmıştır. Günümüzde restore edilmiş ve turistik otel olarak kullanılmaktadır. Yıldız Sarayı: Beşiktaş’ta Yıldız Camiinin karşısındadır. Sultan Abdülaziz Han 1866’da yaptırmıştır. Çok geniş bir koruluğun içinde yer alan saray, çeşitli köşklerden meydana gelmiştir. Bayezid, Topkapı ve Dolmabahçe saraylarından sonra Osmanlı sultanlarının oturduğu dördüncü saraydır. Sekiz sultana mesken olan bu saray, bir sanat abidesidir. (Bkz. Yıldız Sarayı) Beylerbeyi Sarayı: Boğaziçi’nin pırlantası olan bu saray Sultan Abdülaziz Han tarafından yaptırılmıştır. Sarayın doğu duvarları ve iç yapısı çok süslemelidir. Havuzlu salonu set biçiminde düzenlenmiş bahçesi ve değerli eşyaları ile meşhurdur. (Bkz. Beylerbeyi Sarayı) İbrahim Paşa Sarayı: Kanuni Sultan Süleyman’ın eniştesi İbrahim Paşanın düğün hediyesi olarak verdiği bu saray, daha sonraları kışla ve okul olarak kullanılmıştır. Sultanahmed semtinde bulunan saray, son senelerde tamir edilip, Türk-İslam Eserleri Müzesi olmuştur. Eyüp Sultan Camii ve külliyesi: Fatih Sultan Mehmed Hanın emriyle 1453-1459 yılları arasında Eshab-ı kiramdan Ebu Eyyub el-Ensari’nin İstanbul’u şereflendiren kabr-i şerifinin yanında yaptırılmıştır. Külliye, cami, türbe, medrese, imaret ve çifte hamamdan meydana gelmektedir. Çeşitli zamanlarda tamir görmüştür. Senenin her gününde, bilhassa Ramazan ayında ziyaretçilerle dolup taşan, Türk milletince mukaddes tanınan bu türbe ve cami, yalnız İstanbul’un değil, Türkiye’nin hatta İslam dünyasının dini ziyaret merkezlerinden biridir. Fatih Camii ve külliyesi: Fatih Sultan Mehmed Han tarafından 1463-1471 seneleri arasında yaptırılmıştır. Külliye; cami, medreseler, darüşşifa, tabhane, imaret, sıbyan mektebi, kitaplık, hamam, saraçlar çarşısı ve çeşitli türbelerden meydana gelmiştir. Fatih külliyesi, İstanbul Üniversitesinin ilk çekirdeğidir. Buradaki tetimme medreselerinde hazırlık dersleri görüldükten sonra, medresede yüksek tahsil yapılırdı. Klasik Osmanlı külliyelerinin öncüsüdür. Çeşitli zamanlarda tamir görmüştür. Kütüphanesinde Osmanlı devrine ait el yazma ve basma 10.000 eser vardır. Bu eserler bugün Süleymaniye Kütüphanesinde okuyucuya açıktır. Mahmud Paşa Camii ve külliyesi: Mahmudpaşa semtinde sadrazam Mahmud Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami, türbe, hamam, medrese, sıbyan mektebi, mahkeme, çarşı ve imaretten meydana gelmiştir. Çeşitli zamanlarda tamir gören külliyenin günümüze sadece cami, türbe, han, medresenin dersanesi ve hamamının bir bölümü ulaşmıştır. Mihrimah Sultan Camii ve külliyesi: Edirnekapı’da Kanuni Sultan Süleyman Hanın kızı Mihrimah Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Cami medrese, sıbyan mektebi, hamam, türbeden ve dükkanlardan meydana gelmiştir. 1894 zelzelesinde zarar görmüş ve tamir edilmiştir. Sultan Selim Camii ve külliyesi: Haliç’e bakan bir tepe üzerinde 1522’de yapılmıştır. Cami inşaatını Yavuz Sultan Selim Han başlatmış, oğlu Kanuni Sultan Süleyman tamamlatmıştır. Külliye; cami, tabhane, imaret, sıbyan mektebi, hamam, türbe ve medreseden meydana gelmiştir. Medrese, imaret ve Ayşe Hatun türbesi yıkılmıştır. Diğer kısımları günümüze kadar gelmiştir. Caminin kıble istikametinde Yavuz Sultan Selim Hanın türbesi vardır.
1 note
·
View note