#mehmet çadırcı
Explore tagged Tumblr posts
gundembuca · 5 months ago
Text
17 Eylül Salı Günü Buca'da elektrik Kesintisi
Tumblr media
17 Eylül Salı 2024 Saat : 9:00 - 12:00 Durum : Planlandı Kesinti Nedeni : Şebeke Yenileme ve Bakım Çalışmaları BUCA / İZMİR Zafer ( Çiftlik Sk. 2350 Çiftlik Sk. 2360 2360 2359 Sk. 2359 Sk. 2366. Sk. 2366. Sk. Gaffar Okkan Sk. Gaffar Okkan Sk. 2350 2357. Sk. 2357. Sk. 2358. Sk. 2358. Sk. 2359. Sk. 2359. Sk. Çiftlik Sk. 2350 Çiftlik Sk. 2360 2360 2359 Sk. 2359 Sk. 2366. Sk. 2366. Sk. Gaffar Okkan Sk. Gaffar Okkan Sk. 2350 2357. Sk. 2357. Sk. 2358. Sk. 2358. Sk. 2359. Sk. 2359. Sk. ) Saat : 9:00 - 15:00 Durum : Planlandı Kesinti Nedeni : Şebeke Yenileme ve Bakım Çalışmaları BUCA / İZMİR Şirinkapı ( 1060. Sk. 1058/17. Sk. 1058/18. Sk. 1058/19. Sk. 1058/2. Sk. 1058/20. Sk. 1058/21. Sk. 1058/22. Sk. 1058/3. Sk. 1058/4. Sk. 1058/5. Sk. 1058/6. Sk. 1058/7. Sk. 1058/15. Sk. 1058/14. Sk. 1058/13. Sk. 1058/12. Sk. 1058/11. Sk. 1058/16. Sk. 1058/8. Sk. 1058/10. Sk. Şehit Er Mehmet Çadırcı Cd. 1060/2. Sk. 1060/1. Sk. 1058/9. Sk. 1058/1. Sk. 1060. Sk. 1058/17. Sk. 1058/18. Sk. 1058/19. Sk. 1058/2. Sk. 1058/20. Sk. 1058/21. Sk. 1058/22. Sk. 1058/3. Sk. 1058/4. Sk. 1058/5. Sk. 1058/6. Sk. 1058/7. Sk. 1058/15. Sk. 1058/14. Sk. 1058/13. Sk. 1058/12. Sk. 1058/11. Sk. 1058/16. Sk. 1058/8. Sk. 1058/10. Sk. Şehit Er Mehmet Çadırcı Cd. 1060/2. Sk. 1060/1. Sk. 1058/9. Sk. 1058/1. Sk. ) https://www.youtube.com/watch?v=ni0vrF8gU0E Read the full article
0 notes
serkankarayilankuafor · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Sitemize "Çadırcı" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. https://enmodaa.com/cadirci/
0 notes
beyazpalio · 6 years ago
Text
-Yol Hikâyemizdir- İlk not: Aşağıdaki metin iki farklı kişi tarafından kaleme alındı. Üslup farkları ondan sebep..
Tumblr media
Yola hazırız :)
24.07.2018 / 12.18
Bergama’dan yola ��ıkıldı. Aracımızın kilometresi 97.693, bizim kilometre henüz sıfır. Şartlara göre anlık km yüklemesi olabilir. Hayırlı günler..
Ayşe’yi de unutmayalım. Ayşe Pınar’a, Pınar Ayşe’ye selam söyledi :) İkisi de iyi ve güzel insanlar.
Tumblr media
Yola çıktıktan sonra “Yahu şu arabayı bi’ yıkasaydık” deyince..
İlk durağımız Salda’ya varmadan, yemek yemek için Buldan’a uğradık. Nuh’un “Buldan” esprilerine maruz kalacağımdan habersiz, daha önceden bildiğim bir lokantaya oturduk. Günler boyu gözleme ile besleneceğimizi bilmeden iyi ki sıcak yemek yemişiz. Ağam Kebap’a teşekkürler. Leblebi deyince akla hep Çorum gelir ama Buldan-Denizli yolu üzerindeki sıra sıra leblebiciler “Biz de varız” diyor.Oradan aldığımız bir kilo leblebi de (Evet bayağı kiloyla leblebi aldık) hayat kurtarıcı oldu birçok yerde.
1. Gece: Dış Mekan/Gece
Çadırlar kuruldu.Salda Gölü yörenin insanları tarafından “Saldivler” olarak anılıyor. Çok yaratıcı. Burada sustuğumuz, konuşmadığımız anlarda sadece doğa var ve doğa huzur veren harika bir ilaç.
Ekler: Buldan sesleniyorum.
Nuri Bilge filmi çekebilirdim evet. Pınar hevesimin içine gülene kadar. Yalnız iyi güldü. Bayağı güldü. Abarttı yani o kadar diyeyim :)
Uyuyoruz, iyi geceler.
Tumblr media
25.07.2018
Gece oldukça soğuktu. Nuh üşümemiş ama bir daha gelinirse tedbirli olmakta fayda var. (Bu arada Salda’nın rakımı 1000 m civarında)
Sabah Çamlık Kafe’de kahvaltı yaptık. Tatlış bir aile işletiyor. Biraz daha düzenlenip geliştirilebilir ama şu haliyle de iyi. Kahvaltı öncesi göle girdik. Su şahane.
Dönüş yolunda gölün etrafını dolaşarak gittik. Nuh’un bloglarda gördüğü Doğanbaba Plajı beyaz kumlar bölgesinin karşı tarafında kalıyormuş. İçeri girmedik ama uzaktan düzgün bir kamp alanına benziyordu. 
Şu an Burdur yolu. Rota, Isparta üzerinden Eğirdir.
Not: Aşk, kız arkadaşının saçlarını örmektir. / Bir anne
2 Ağustos
Sevgili seyir defteri,
Tam bir haftadır seni ihmal etmişiz. Üzgünüz. Özür dileriz.
Şaka bir yana gerçekten fırsat olmadı yahu!
Şu an Kaş’tayız. Ama istersen buraya gelene kadar neler yaşadığımızdan bahsedelim. “Tabii ki bahsedelim” dediğini duyar gibiyim. Yoksa bu defteri neden aldık yanımıza, değil mi? Peki, buraya kadar girizgâhtı.
Burdur’a varmışken nereye gidebiliriz diye Hazret-i Google’a danıştık, o da bize İnsuyu Mağarası’nı önerdi. Bunu Salda’daki kafenin sahibinden de işitmiştik :) Zaten Burdurlu bir arkadaşım da daha sonra, gidilebilecek tek yere gittiğimizi ve Burdur’u terk etmemizi söyledi.
Tumblr media
İnsuyu Mağarası’ndaki manevi gezimiz fotoğraf ve videolarla kayıt altına alındı. Ney sesi nelere kadir!
Burdur’dan çıkarken arabada beş dakika içinde o mükemmel mi mükemmel, o harika mı harika, o kokulu mu kokulu, en kral lavanta köyü olan Kuyucak’a gitmeye karar verdik. Yönümüzü Isparta Kuyucak köyüne çevirdik. Yolda bir ara kaybolduk. ��yi niyetli incir satan bir teyze ile konuşarak (buradaki anlatım bozukluğu sebebiyle yazarla kâfi miktarda dalga geçilmiştir) köyün yolunu sorduk. Bütün iyi niyetiyle bir kilo incir almamız karşılığında köy yolunu tarif etti: “Dümdüz gidin, ilerden dönün.” Tarif bu :(
Kuyucak’a vardık. Hakikaten de köyün girişinden itibaren lavanta kokuları sarmış etrafı.Haziran sonundan Temmuz sonuna kadar (ki biz 25′inde gittiğimiz halde bitmek üzereydi) lavantalar çiçekte oluyormuş. Bu vakitlerde gidilmeli.
Tumblr media
Hasata denk geldik.
Köylüler evlerinin önüne tezgah açmış, envai çeşit ürününü satıyorlar lavantanın: Taç, kolonya, sabun, hatta dondurmasına kadar... Her şey beş lira :) Köyü çok beğenince Eğirdir’e gitmeyip orada kalalım dedik. Kadınlar bir kooperatif kurmuşlar, kafe işletiyorlar. Rica ettik, bahçelerine çadır atmamıza izin verdiler, gece tuvaleti de açık bıraktılar bizim için. Lavanta kokulu köy kalp biz.
Tumblr media
Akşam komşu Nadide Teyze çaya davet etti, kapı önünde semaverde çay içtik. Nadide Teyze’nin Çivava cinsi süs köpeğini sevdik. Aynı köpekten çadırcı bir ailede daha vardı, şimdi adını unuttum. Rüzgar -Nadide Teyze’nin Çivava’sı- diğer köpeğe çok sulandı ama şehir köpeği yüz vermedi hiç. Gece, çadırcı ailenin köpeğin kafasını arabanın kapısına sıkıştırıp panik içinde veteriner aramalarını, sabah bir evin samanlığında yangın çıkması ve feryatlarla uyanışımızı saymazsak çook güzeldi Kuyucak. (Nazar değdirdik sanırım köye) Yangın söndürüldükten sonra Ali Amca kahvaltıya davet etti, kahvaltımızı orada yapıp, biraz daha fotoğraf çekip yollara düştük. Şimdi söz Nuh’ta :)
Eğirdir’deyiz. Dünyanın en sürpriz karşılaşması ne bilmiyorum ama ben Eğirdir Kalesi’nin tepesinde, Eğirdir pazarının rengarenk çadırlarını seyrederken orada olacağını hiç beklemediğim asker arkadaşım Mehmet’le göz göze geldik.Evrenin en uzun ve şaşkın bakışı 10 saniye kadar sürdü :) Köyde olduğunu düşünüp aramaktan vazgeçtiğim arkadaşım, Avusturya’dan gelen arkadaşıyla Eğirdir pazarını izliyordu. Hemen sarıldık, hasret giderdik.Şaşkınlık geçince Mehmet bizi seyir terasına çıkardı. Manzara harikaydı. [Nuh söyleyemedi elbet ama o esnalarda ne kadar mahcup olduğunu, hatta seyir terasına giderken şirinlik olsun diye arabanın bagajına atlayıp tüm yolu orada gitmek zorunda kalmasını sırf(!) objektiflik adına belirtmek zorundayım. Nuh bunu okuyunca bana karşı ne kadar objektif olacak göreceğiz.] 
Tumblr media
Bu da Eğirdir manzaralı “tesadüfün böylesi hatırası”.
Aşağı inince vedalaştık Mehmet’le. Biz Eğirdir adasını gezmeye devam ettik.
Tumblr media
“Ada” denmesinin sebebi bu fotoğrafta. Ağaçların ardı Eğirdir kenti, sırtımın ardından devam eden yol ise, ada dedikleri, sonradan yapılan bu yolla bir yarımadaya dönüşmüş, daha turistik, tarihi evlerin ve hoş sokakların bulunduğu bölgeye gidiyor. Yürüme mesafesinde ve Eğirdir’e göre daha görülesi.
Tumblr media
Yeni evlerin arasında kalmış eski evleri fotoğrafladık.
Tumblr media
Şans eseri, Aya Stefanos Kilisesi’nde konser hazırlığında olan konservatuar hocalarının provalarına denk geldik ve piyano dinledik. (Sütunlardaki lavantalara dikkat.)
Eğirdir’e dönünce acıkıp bir köfteciye oturduk. Masaya gelen Emre, amann :) piyazın tadı hâlâ damaklarda. Piyazdan Emre’nin tarifini aldık. Piyazın gülümsemesi dillere destan. Piyaz bize nereye gittiğimizi sordu. Biz de Kovada Gölü’nde kamp kuracağımızı söyledik. Piyaz dedi ki, piyaz değil ya Emre işte, “Orada kalacak yer sıkıntı, siz Yazılı Kanyon’a gidin.” Aklımıza yattı. Zaten Kovada’dan geçerken sadece Kovada tabelası gördük. Gerçekten göle gitmek istesek nasıl gidecektik hâlâ bilmiyoruz. Piyaza Emre’nin harika olduğunu, ellerine sağlık temennisiyle ilettik. [Burada şair mübalağa sanatının örneğini göstermiş oluyor. Çok güzel piyazı ve Emre’si olan bir köfteciydi işte :)) ] 
Yol gider Yazılı Kanyon’a. 
Kanyona giderken doğru yolda olduğumuzdan emin olmak istedik. Milli park yolu üzerinde park etmiş Toros otomobilde kimse yoktu. Sürücü yoldan aşağı doğru inmiş ve doğaya artı değer işiyordu :) Kanyonu sordum ve koldan selamlaşarak yola devam etik. Yol kıvrım kıvrım ve yemyeşil doğa manzaralıydı.Bizi geç de olsa kanyona ulaştırdı.
Yolları seviyoruz. Yolda olmayı da.
26 Temmuz Akşamı
Kanyona vardığımızda gün batmak üzereydi. Karanlık olmadan çadırlarımızı kurmak istedik ama piknik alanındaki amcayla şöyle bir diyalog gelişti aramızda:
-Merhabaa. Ne güzelmiş buralar. Biz de çadır kurmaya geldik.
-Yasak!
-Yasak mı? Ee oradaki tabelada yapılabilecek aktiviteler arasında kamp yapmak da yazıyor.
-Yasak!
-Karanlık oldu şimdi. Biz zaten sabah döneceğiz. Kursak şuraya?
-Yasak!
Amcanın “yasak” ve birkaç kelimeden daha oluşan hazinesinden payımıza, az ötedeki balık çiftliğinin arkasında dağcılık federasyonunun kamp alanı olduğu, oraya gidebileceğimiz düştü. Gittik ama orada da İHH’cılar varmış, eğitim(?) yapıyorlarmış. “Gidin ötede oynayın, biz sizin sorumluluğunuzu alamayız.” dediler. Biz de gittik ve az ötede oynadık, pardon kurduk çadırımızı. Bayağı orman ortası. 
Tumblr media
Gece bu kadar iç açıcı değildi tabii. Bir de gece gece benim aklıma “Domuz saldırırsa ne yapmak lazım” gibi sorular gelmeseydi, Nuh bunun cevabını Hazret-i Google’a sorup başka ihtimallerin de varlığını öğrenmeseydi, daha huzurlu uyuyabilirdi elbet :)
Tumblr media
Ama bu kahvaltıya değer.
Benim suya düşmüş bir çöp torbasını takip edip sudan çıkardığımı, Nuh’un bizden öncekilerin bırakıp gittiği çöpleri topladığını da ekleyip sosyal mesajımızı verdikten sonra devam edelim.
Sabah kanyona döndük ve akarsu boyu yürüdük. Soğukluğunu kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar soğuk sulara girdik. Yazılı Kanyon denmesine sebep yazıları gördük. O taş blokları bile kaya deliciyle delmiş defineciler. 
Tumblr media Tumblr media
Yazılı Kanyon da planda olmayan, Kuyucak gibi sonradan rotaya dahil olan bir yerdi, güzeldi. Buradan ayrılırken, yanlarından geçtiğimiz esnada afiyet olsun dememiz üzerine bizi sofralarına davet eden ve nefis dolmalar ikram eden Diyarbakırlı aileyi de unutmamak lazım.
27 Temmuz
Artık sıcak denizlere inme vakti geldi dedik ama o gün de inemedik :) Güneye devam edip Antalya’ya hiç uğramadan, Manavgat’taki Köprülü Kanyon’a gittik. Burada fazlasıyla kamp alanı var ama biz yine ücretsiz çadır atabileceğimiz bir yer bulduk. (Nuh’un öğretmen arkadaşı sağolsun.) O gece bira içerken Nuh’un ikinci kez amca olacağını öğrendik :) 
Tumblr media
Ertesi sabah fotoğraftaki raftingcilerden biri de bizdik. Binmeden çok korkuyordum ama bir şeycik yokmuş yahu. Hatta Nuh daha önce Çoruh’ta denemiş, asıl deneyimi orada yaşamak lazım diye düşündüm. Aynı bota bindiğimiz Hataylı dört kardeş faciasına değinmeyeceğim. Raftingden sonra asma yaprağına sarılmış alabalık ikram ettiler ki yediğim en güzel balıklardan biriydi. Tatsız tuzsuz alabalık, cana gelmiş resmen. Biraz da vakitsizlikten, biz dar bir alanda takıldık, adının sebebi köprüyü de asıl kanyon kısmını da gezemedik. Bir daha gitmeye sebep işte :)
Kanyondan ayrılışımız ikindiyi buldu neredeyse. Direkt kamp kuracağımız Adrasan’a geçelim diyorduk ama yol üzerinde Aspendos ve Perge antik kentleri var. Uğramadan olmaz. Yolda görüp de bu nedir ki dediğim lap incirini(frenk inciri, kaktüs meyvesi, kaynana dili falan da deniyor) Perge’de bir amca ikram etti bize. Bununla kalmadı,  akşam üzeri olduğu için kapanmak üzere olan ören yerinde görülmesi gereken yerlerde hızlı bir tur attırıp bilgi verdi bize. Sonradan öğrendik ki tabir caizse hafif kırık bilinirmiş. Yakınlarda bir köyde oturduğu için çoğunlukla gelirmiş Perge’ye. (Bizi gezdirdikten sonra da haydi eyvallah deyip evine yollandı zaten) Birçok yabancı dili bilirmiş, turistleri de gezdirirmiş öyle hayrına.
Tumblr media
Nuh neden fotoğraf çeker? Çünkü aynı pozu kendisi istiyordur :))
Tumblr media
Araya Aspendos ve Perge girince geç saatte Antalya’ya vardık. Orada konaklamak için birkaç alternatif düşündük ama hiçbiri olmayınca Adrasan’a yöneldik yeniden. Saat 23.00 civarı vardık, çadırcıların tercih ettiği Balıkçı Koyu’na gitmekti niyetimiz  ama koyu kime sorsak “Bu saatte oraya gidemezsiniz, karanlıkta yamaçtan yaya inmeniz lazım” deyince vazgeçtik. Yorgunluktan bitap haldeyiz. Sahilde çadır kurduk en sonunda. Çadır yerine vereceğimiz parayı da Adrasan tarifeli biraya verdik.
30.07.2018/Adrasan (Edressa)
Adrasan sahilinde yola yakın bir ağacın altına kurduk çadırı. Yoldan geçenlerin sesiyle uyandık: “Çadırı güneş görmeyen bir yere kuracaksın ki içerisi sıcak olmasın.” Turun ilk gününden beri Ay’a ve Mars’a bakarak yön tayini yapıyorduk, çadırı da biraz ona göre kurduk ama güneşi hesaplayamadık :) 
Sabah sahilde kalkınca ilk olarak denize girdik, sonra şezlongda da uyuduk biraz. Ne yiyelim derken tatil bölgelerinin gözdesi, işletmecilerin vazgeçilmezi olan gözleme yemeye karar verdik. 
Kamp kuracağımız Balıkçı Koyu’na çıkmak zahmetliydi, yolu çok kötüydü. Kampçılar çadır kurulabilecek iyi yerleri tutmuşlar. Orman içerisi doluydu, biz de denize yakın, taşlık ama güzel manzaralı bir yer bulduk. Her gün yer değiştirdiğimiz için çadır kurup toplamaktan çok yorulmuştuk. Burada en az üç gün kalalım diye düşündük. Arabadaki tüm malzemeleri çadıra indirdik ve akşama kadar pazar günü kalabalığının keyfini(!) çıkardık. Akşam da ton balıklı makarna ile yemeği hallettik.
*Köpeğin adını hatırladım, Pakize :))
Tumblr media
Taşların üzerinde yürümeye çalışmak dışında her şey güzeldi :)
Kamp yaptığımız koy bilinen bir yer olmaya başlamış, geleni gideni eksik olmuyordu. Çadır komşularımız da oldu. Taha-Esra ve Ahmet-Hilal çiftleriyle tanıştık, İnegöl adliyede imişler. Adalet personelleri ile çok karşılaştık bu turda. Diyarbakırlı avukat bir abi mesela. Memlekette güzel insanlar var yahu. (Dengesiz İstanbullu bebeler hariç.)
Adrasan’da yapılacak ne vardı? Tabii ki tekne turu. Çadır komşularımız da tekne turu için araştırma yapıyorlardı. Onlarla konuşup beraber gitmeye karar verdik. Despina 07 isimli Erdal Kaptan’lı bir tekneyle anlaştık. İlk Suluada’ya gittik. Bu adada su olduğu için Suluada adını vermişler :)) Salda’dan sonra ikinci Maldivler oldu burası: Saldivler / Suldivler :))
Tumblr media
Suldivler ve karizmatik genç.
Tekne turu, önceden aşçı olan Erdal Kaptan’ın balık, makarna ve salata ikramıyla güzel devam etti. Kuru bir adanın ortasından çıkan şifalı suyumuzu da içtik. Tertemiz koylarda yüzdükten sonra İzmir Marşı ile Adrasan’a döndük. 
Not: Tur fiyatı 60 TL idi. Akyaka tekne turları ile kıyasladığımda Akyaka 40 TL olsa da daha fazla ikram, daha küçük bir tekne ve kaptanın harika mimikleri de dahil olduğundan normal dedik.
Tekneden döndüğümüz akşam erken yatalım dedik hesapta ama çadıra girdikten 15-20 dk sonra kıyıya yaklaşan bir tekne son ses müzik yayını yaptı bize. “Uyuyoruz” falan diye çıkışanlara da “Hayırdır birader” diye atarlanınca çok şaapamadık. İki üç şarkıyla beyin kıvrımlarımızı öpüp gitti sağolsun. Bağıra bağıra söylediğine göre de Almanya’dan gelmiş birader, bir daha ne zaman böyle tatil yapacakmış.. Kilometrelerce öteden gelip insanları rahatsız etmenin keyfi başka tabii.. Yolda sohbet ettiğimiz insanlar sık sık sormuşlardı “Çadır zor olmuyor mu” diye, ben de hep aynı cevabı vermiştim; “Çadır değil insanlar zor.”
Üçüncü gün Olimpos’a gittik. Çıralı ve Yanartaş da vardı aklımızda ama mayışıp kaldık orada. Öğretmen ve hakim iki çiftle tanıştık. Hakim olan önce adliyede çalıştığını söyledi, öğretmen arkadaşı düzeltti hakim diye. Sonrasında konuştuğumuzda ben tevazu mu yapıyordu derken Nuh başka bir şey yaptığını söyledi :) Kayanın dibinde, “Burası çok güzelmiş evladım” diye diye uyuyan teyzeyi de analım tabii.
Önceki gün çay içmek için oturduğumuz kafede Songül ve ablasıyla tanışmıştık, oranın işletmecileri. Songül üniversite sınavına girmiş, sonuç bekliyordu. Ertesi gün uğradık öğrenmek için. Gazi Edebiyat istiyordu, tutuyormuş. Telefonlarımızı aldılar Ankara’ya gittiklerinde bilgi almak için. Turun en güzel kısmı belki de buydu, farklı yerlerde farklı insanlarla tanışma fırsatı..
Olimpos’ta çocuklarına hakaret eden ebeveynleri hatırlattı şimdi Nuh :) Yürürken.. Dur orayı Nuh yazsın :)
Tumblr media
Yazıyor :)
Çocuklarıyla diyalog kuran ve onların gelişimlerine pozitif katkılar sunan aileleri seviyorum. Bu ailelerle tur boyu karşılaştık. Çocuklarını sevdik onlarla beraber. Peter Pan’cı gençlik hızla artarken belki de bu aileler onların gelişimini öncelik alarak özgüvenlerini artırmak adına fazlasıyla ilgililer çocuklarıyla. Olimpos’ta antik yolların içinde karşılaştığımız ilk aile tamamen gerçeküstücü bir aileydi. Çocuklarına ergenlik döneminde ne kadar çirkin ve çekilmez olacaklarından bahsediyordu. Bu inanılmaz bir andı. Aman tanrım! Çocuklar bu durumu iletişimle çözmeye çalışıyor ve neden böyle olacağını annelerine soruyordu. Gelecek için umut verici.
Bir başka aile de çocuklarını cesaretlendirmek ve onları bu vahşi dünya hayatına hazırlamak için ellerinden geleni yapıyordu. Küçük oğluna buz gibi soğuk suda yüzmesini sağlayacak cesaret verici sözler söylüyordu: “Hadi oğlum, atla, hadi gel. Eğer atlamazsan ve bu suya girmezsen sen lanet olası korkak bir tavuksun!”
Tanrım! Bu mükemmel ve inanılmaz anlar için sana teşekkür ediyorum.
Vee sorunsuz geçen bunca yolculuğun ilk problemi bizi yine uyumak üzere çadıra girdiğimizde buldu: Jandarma anonsuyla uyandık. Sabah koya gelip yoldan şöyle bir bakıp hiçbir şey söylemeden geri dönen jandarma o esnada içinden “Siz akşama görürsünüz” gibi şeyler geçirmiş belli ki. Jandarma, sahil güvenlik ve zabıta olmak üzere, kampçılardan daha kalabalık bir ekip memleketin huzur ve güvenliğini tesis etmek üzere bizi koydan kovdu. Kampçıların bir kısmı nasıl yaptılarsa anında toz oldular, biz ve birkaç kişi daha Don Kişot zırhlarımızı giyerek bir süre laf anlatmaya çalıştık da en sonunda yel değirmenlerine konuştuğumuzu anlayınca vazgeçtik. Muhtemelen aşağıdaki çadır esnafının şikayeti.. Para kazanamıyorlar zira biz orada olunca. Koydan çıkıp 01.00 gibi sahile indik komşularla. Çeşitli alternatifleri değerlendirip sabaha bir şey kalmadı düşüncesiyle şezlongda uyuma kararı çıktı. (Ben arabada uyudum elit elit) En kötü gece buydu herhalde.
Tumblr media
Sabah kahvaltısını yaptığımız Karaöz Köyü’ne bağlı Korsan Koyu. Deniz de, koy da şahane ama yine insanlardan soğuduğunuz bir yer.. Ücretli kamp alanları haricinde kıyıda da kamp atanlar vardı.
Korsan’dan devam eden yol Gelidonya Feneri’ne çıkıyordu. Biz Kekova’ya uğrayacağımız için ve fener yolu biraz yürümeyi gerektirdiğinden orada vakit kaybetmeyelim dedik. Ama Kekova/Üçağız’a gidince keşke fenere çıksaydık diye hayıflandık. Belki de karşıya, adaya geçmediğimiz için çok etkilemedi bizi.
Tumblr media
Tokyo Hanım’ın şerefine / Üçağız Köyü
Üçağız’da ölü hayrı olarak yediğimiz helva, kulağı duymayan teyze, benim elleyip elleyip almadığım elbiseler ve çektiğimiz fotoğraflar çıkışta 7 TL’lik “işgaliye ücreti” olarak karşımıza çıktı. Girişte köyü işgal etmek üzere olduğumuza dair hiçbir ibare yoktu, bilseydik işgal etmezdik misafir olurduk.
Kaş’a geldiğimizde ilk olarak yarımadadaki İnceboğaz’a gittik çadır kurmak için. Baktık ki Balıkçı’da küfürsüz konuşamamalarından tanıdığımız İstanbullu bebeler de orada, bir yandan da artık sıcak su ihtiyacı hasıl oldu iyice, ayrıldık oradan. Kaş Marin adlı otelin kamp alanına geldik. Yolun deniz tarafı 40, üst tarafı 30 TL :) Dün kurduk çadırlarımızı ama henüz Necmi Abi para almadı. Sabah para vermeden kaçmayı planlıyoruz :))
03.08.2018 / Cuma
Biz öyle insanlar mıyız? Tabii ki paramızı verdik :)
Kaş’ta yapılabilecek birçok şey. gidilebilecek birçok yer var. Ama en iyisi Antiphellos tiyatrosunda gün batımı seyretmekmiş sanırım, gün battıktan sonra oraya gidince fark ettik :) Yapılabilecek iyi şeylerden birini daha yapıp eski arkadaşlarımı gördüm bir de, Gökhan ve Kübra’ya ve dünyaya gelmek üzere olan Defnecik’e sevgiler. 
Yol planımız şöyle: Kaputaş Plajı, Patara, Xhantos; Saklıkent ve Ölüdeniz. Kaputaş yol kenarında ve metrelerce yükseklikten merdivenle inilen masmavi bir plaj. Fotoğraf çektirip gitmek istemedik :) Dalgalar devasaydı, bu yüzden çok yüzemedik. 
Tumblr media
Kaputaş da Kaputaş. Neymiş bu yaa? Buymuş.
Dünyanın en uzun plajlarından biri olan (sanırım 12 km) Patara’ya doğru yola çıktık. Vakit öğle, inanılmaz sıcak, gölge adına hiçbir yer yok ve deniz çok dalgalı. Elimizdeki patlamış mısırı Patara’da yürürken yemiş olduk :) Şemsiye ile erken saatte gelmek gerekiyor. Antik kenti de arabayla içinden geçerken gördük ve Xhantos’a doğru yola çıktık.
Xhantos özgür insanlar şehriymiş zamanında.Esir düşmemek için kadın ve çocukları yakmışlar, erkekler de savaşarak ölmüş. Acı verici bir kent. “Acı verici” ne ya.. Neyse. Xhantos’un tarihini bize Durmuş Kiraz amca anlattı.Tarihe sahip çıkılmadığından, ona buna peşkeş çekilmesinden ve rakı fiyatlarının aşırı pahalı olmasından yakındı. “Gerçekten pahalı.” “Çok pahalı” “Sıcak denizlere inmek çok masraflı”
Tumblr media
Binlerce yıl önceki uygarlıklar her kente bir tiyatro yapmışken bugün memlekette bırak tiyatroyu sinema salonu olmayan şehirler olması ne kadar da “acı verici” değil mi? / Xhantos
Xhantos’tan sonra sıcaktan erimek üzereyken Saklıkent’e uğramak iyi olacaktı. Daha önceki kanyonlar kadar iğnelemiyordu su. Kanyon içinde yaklaşık bir km yürüdük. Suya girip yüzülebilecek yerler vardır diye eşyalarımızı da almıştık yanımıza ama öyle durgun ve geniş bir alan yoktu hiç. Suyun kaynağına doğru yürümek oldukça zordu. Keskin, sarp mermer kayalarla kaplı, küçük şelaleciklerden, daracık geçitlerden geçtik. İnsanlar yüzlerine şifalı diye çamur sürüyorlardı, biz de bu çamurlu suda yürüyorduk ayaklarımızın çok güzelleşeceği umuduyla :)
Ara not: Tabağa leblebi koklatmış Faralya’da bir mekanda teyze. Ona güldük bayağı bi’. Gözümden yaş geldi. Kabak Koyu dönüşü yazıyorum bu notları. İlerde Kabak yoluna dair yazımız olacak. 
Öyle bir yere geldik ki kanyonda, kayayı ve akan suyu geçmek çok zordu. Mermer kayganlaşmış ve tutunacak yer bırakmamıştı. Pınar devam etmedi, ben devam ettim. [Sırt çantam olmasaydı ben de devam ederdim ki :( ] Şelaleye kadar vardım. Altından ırmaklar akan kaynağa vardım ama ne huri ne nuri vardı. Zaten devamını getiremedim, dağcı olsan ancak çıkılır.
Yorgun ama yeni keşiflerin mutluluğu ile Ölüdeniz’e doğru yol alıyoruz. Hedefimiz Babadağ’dan paraşütle uçmak. Çadır kuracak yeri ayarlayıp yeni maceralara koşacağız :)
Tumblr media
Sıra bende. Batan güneşten ilham alıp yazıyorum :)
4.8.’18
“Buraların Kralı Palio yahut Palio Sen Bizim Her Şeyimizsin”
Sabahından başlayıp akşama doğru başlık sebebine geleceğim.
Cihan’ın önerisiyle ilk önce Ölüdeniz sahile gittik. (Bu arada o sahilin adı Belcekız’mış, asıl “ölü” deniz batıya doğru ilerleyince lagün içinde kalan yer, henüz oraya gidemedik.) Belcekız’ın sol tarafı, yani plajın sonu çadırcıların istilası altındaydı :) Biz de sabah güneşini hesaplayarak bir duvar dibine kurduk çadırı. Sabah yaklaşık 9’a kadar sahilin ortalarına kadar dağın gölgesi vuruyor zaten. Yine biz çadırı kurana kadar gün battı, biraz deniz kıyısında oturduktan sonra pilimiz bitti, çadırlara çekildik. Duyacağımız tek sesin dalga sesi olacağını umarken insan sesi, arabadan son ses açılmış müzik sesi... O kadar yorgunmuşum ki hayal meyal hatırlıyorum bunları da. Buranın tek dezavantajı sanırım tuvalet sorunu. Çadırlara 300-400 m mesafede tuvalet kağıdı ve sabunu olmayan, bu yüzden kullanılmadığı için de temiz kalmış bir umumi tuvalet var. Bizim kağıt ve sabunumuz yanımızda olduğu için rahattık ama olmasaydı dert. Mekanlar asla kullandırmıyor çünkü tuvaletini. Çünkü turizm canavarı insanlığı yendi.
Tumblr media
Bayağı çadırkent :)
Çadırları toplayıp tost vs kahvaltı edip Cihan’ın yanına gittik. Bu arada Cihan, bizim Zeliha’nın kardeşi olup şahane bir insandır. Gravity Paragliding’de çalışıyor. Paraşüt düşünülüyorsa ona gidin. Kesin bilgi :) Biraz sohbet muhabbetten sonra firmanın minibüsüyle Babadağ’ın zirvesine çıktık. Yolda Cihan’la Emrah uyudu. Günde kaç sefer o yolu tırmanıp paraşütle indiklerini o an fark ettim.
Babadağ 1969 metre. Zamanında bir Alman paraşütçü keşfetmiş burayı, şimdi ise ünü dünyayı bulan bir faaliyet halinde geldi paraşüt. Diğer paraşüt parkurlarından farkı, bu rakımdan 0′a iniyor olmakmış. Ama uçmak, manzara, havada salınıyor olmak çoook güzeldi. Pişman değilim, yine olsa yine yaparım. Nuh’a sordum, o da öyle diyor. :)
Tumblr media
Uçuyoruuuuzzzzz..
Paraşüt ve ardından tabi ki sosyal medyada fotoğraf paylaşma aktivitelerinden sonra yönümüzü Kelebekler Vadisi’ne çevirdik. Tabii ki deniz yoluyla değil kara yoluyla gidip herkesin inemediği o dağdan ineceğiz. Neden? Çünkü asiyiz :) Geroge House’ta arabayı bırakıp başladık keçi yolundan inmeye. Daha yolu yarılayamadan dimdik kayalarla uçurumlarla karşılaşınca fotoğraf çekip geri döndük :) 
Tumblr media
Bu defa kamp için hedefimiz olan Kabak Koyu’na yöneldik. Anayoldan ayrılan berbat bir yol iniyor Kabak’a. Yaya inilmesi gereken yere kadar bu yoldan ilerlemek gerekiyor bir süre ama ne mümkün.. Kocaman çukurlar, yolu kaplayan kalın bir toz tabakası.. Güya araba yolu.. Hem araba hem biz mahvolunca çok da değmeyeceğine karar verip geri döndük. Kabak ve Kelebekler arasındaki Faralya köyünde yarı market yarı kafe bir yere oturduk, ödül biramızı içiyoruz şu an. Kelebekler’e de Kabak’a da asilik yapmayıp deniz yoluyla gitmek en mantıklısı. Kabak’ta dolmuş alternatifi de var ayrıca. Ya da bilemiyorum illa ki gidilmesi gereken yerler mi? Bazen bazı yerler de çok popüler oluyor, çok abartılıyor. Kaputaş’ta dalgadan yüzemedik mesela, yüzemediğim denize gitmenin ne anlamı var? Kelebekler yılda iki dönem adını aldığı kelebeklere ev sahipliği yapıyormuş, o dönemler dışında herhangi bir vadi değil mi? Kabak Koyu’na bi’ bahane bulamadım şimdi bak.. Neyse, sevgiler.. 
Günü batırdık. Manzara muhteşemdi. Yan tarafımızda oturan iki teyze olmasaydı daha da harika olacaktı. Bazı anlarda çıt ses bile fazla. Burası öyle bir yer. İki demli çay ve ıssızlık iyi. Deniz de gün boyu yorulmuş ki şu an üstüne çarşaf çekilmiş gibi, sakin. Sakinlik de iyidir.
Şimdi yol, tekrar Ölüdeniz, çadır, Ölüdeniz sokakları, uyku...
Tumblr media
İnme dedikçe indi. / Kelebekler Vadisi
5-6.08.’18
Kampın son iki günü. Sabah Belcekız’da uyanıp gerçek Ölüdeniz’e gittik :) Milli Park ve giriş ücretli. Yabancı turist çektiğinden olsa gerek içerisi Türkiye’de alışık olmadığımız düzen ve temizliğe sahipti. Ölüdeniz’de yüzerken Bergama’dan Yusuf Abi ile karşılaşmam da ilginçti bu arada. Sen tut karada değil denizde rastlaş :)
Öğlen saatlerinde buradan ayrılıp önce Kayaköy’e uğradık. Hikâyesi buruk elbet. Hemen girişte gözleme satan teyze, Selanik’ten mübadeleyle gelip buraya yerleştirilen bir Türk aileye gelin gelmiş. Bu aile çoğunluğun aksine Kayaköy’ü terk etmeyen, orada yaşama tutunan birkaç aileden biri. Teyze de Kayaköy turizme açılınca kendine bir ekmek kapısı bulmuş orada. 
Tumblr media
Nuh, teyzenin torunlarını eğliyor :)
Tumblr media
Deniz kıyısında gün batımı izleyip böyle gülmeyecek insan var mıdır? / İztuzu Plajı
Kayaköy’den çıkınca İztuzu ve Köyceğiz’e uğrayıp Muğla’ya, eve geldik. İztuzu sığ bir deniz, sevene güzel de bana değil. Caretta Caretta’lar için üniversite öğrencileri ciddi çalışıyorlar. Köyceğiz neredeyse bomboştu gittiğimizde, göl kenarında biraz insan vardı o kadar. Eve girene kadar niyetimiz ertesi gün Akbük’te kamp yapmaktı ama eve girip medeniyete kavuşunca “Amann onu da başka zaman yaparız” deyip günübirliğe döndürdük işi :) 
Tumblr media
Bu “yasak”lardan biriyle bir anımız olmalıydı. / Akyaka Azmak
Bitirirken:
2000 kilometre olmuş!
Geziyi bir deftere kaydetmek Nuh’un fikriydi. Defter bir tane olacağı için yazdıklarımızı buralara bir yerlere aktarmak da benim. Fotoğraflı falan hoş da bir şey oldu. Belki okuyan birilerinin işine yarar, belki birilerine ilham olur..
Daha önce çadırda kalmamış değildik ama tüm teşkilat bize ait olarak, her gün farklı yerlerde ve iki hafta kesintisiz olması açısından ilkti. Yorucuydu ama yorgunluğu unutturacak kadar da keyifliydi. Bu rota bitmiş değil hâlâ, aynı yerlerde farklı birçok nokta var halen görmediğimiz ve artık o bölgeleri tanıdığımız için daha tecrübeliyiz. Bu tecrübeleri aktarabilirsek birilerine o da kârdır. 
Bu geziyi tek yapacağımı düşünüyordum başta ama Nuh iyi ki gelmiş. Kaç yıllık dostluğumuza bir de gezi yoldaşlığı eklendi, ne de güzel oldu. Sağ olasın, var olasın kurban! :) 
0 notes
urfaobjektif-blog · 7 years ago
Text
İYİ Parti’den miting gibi açılış
İYİ Parti Milletvekili Adayı Fedai Çakmaklı tarafından Karaköprü’de bulunan seçim bürosu yoğun katılım ile açıldı.
Miting havasında gerçekleşen açılışa çok sayıda Şanlıurfalı ilgi gösterdi.
Gerçekleşen açılış törenine İYİ Parti Şanlıurfa İl Başkanı Rüstem Coşkun, Demokrat Parti İl Başkanı Mustafa Polat, İYİ Parti Şanlıurfa Milletvekili Adayları Zuhal Çiftkaya, Hasan Oğul, Mehmet Çadırcı, parti teşkilatı üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
24 Haziran’da yapılacak olan seçimlere az bir zaman kala seçim çalışmalarına hız kesmeden devam eden İYİ Parti çalışmalarını sürdürüyor.
Seçim bürosu açılışında konuşan İYİ Parti Şanlıurfa milletvekili adayı Fedai Çakmaklı şunları söyledi: “Ülkemiz 24 Haziran’da bir seçime gidiyor. İnşallah 24 Haziran iyilerin zaferi ile sonuçlanacak biz buna inanıyoruz. Biz İnandık sizler de buna inanın sefer bizden zafer Allah’tan. İnşallah katılan tüm arkadaşlara dostlara teşekkürlerimi sunuyorum. Diyerek sözlerini sonlandırdı.
İYİ Parti Şanlıurfa milletvekili adayı Zuhal Çiftkaya’da yaptığı açıklamada, Bugün Fedai beyin seçim bürosu açılışına katıldık. Milletvekili adayı arkadaşlarımız ile birlikte seçim bürosunun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Burası hep bereketlenir İnşallah. Şanlıurfalılara sesleniyorum, Biz gerçekten zafer kazanacağız. Demokratik mücadeleyi her zaman veriyoruz ve bunun neticesi olarak iyi Parti 24 Haziran’da zaferle çıkacaktır. Dedi.
İYİ Parti Şanlıurfa milletvekili adayı Hasan Oğul’da, Milletvekili Adayı kardeşimiz Mehmet Fedai Çakmaklı’nın Seçim bürosunun açılışına geldik. Büyük bir kalabalık, büyük bir coşku var burada. İYİ Parti’nin 24 Haziran’ı, 25 Haziran’a bağlayan gecede güneşin doğuşu ile bu memleket kurtuluşa doğru gidiyor. Memleket bu zorlukları yenecek iyilerin güneşi doğacak. Sayın Meral Akşener’in liderliğinde, önderliğinde iktidarının yürüyüşü Urfa’dan Start alacak İnşallah zafer inananlarındır, Zafer İyilerindir, İyiler mutlaka kazanacak. Diyerek sözlerini sonlandırdı.
The post İYİ Parti’den miting gibi açılış appeared first on Urfa Objektif.
İYİ Parti’den miting gibi açılış
0 notes
gundembuca · 9 months ago
Text
Dikkat 16 Mayıs Buca'da Elektrik Kesintisi Olacak
Tumblr media
Gediz Elektrik kesintisinden etkilenen ilçeler arasında Buca da yer aldı. Buca elektrik kesintisi işleminden birçok mahalle etkilendi. Buca elektrik kesintisi hayatı durma noktasına getirdi. İşte 16 Mayıs Perşembe 2024 Buca elektrik kesintisi listesi; 16 Mayıs Perşembe 2024 Kesinti ID : 3065263 Saat : 9:00 - 15:00 Durum : Planlandı Kesinti Nedeni : Şebeke Yenileme ve Bakım Çalışmaları BUCA / İZMİR Fırat ( 272/5. Sk. 272/9. Sk. 289. Sk. 289/10. Sk. 289/11. Sk. 289/12. Sk. 289/13. Sk. 289/15. Sk. 289/16. Sk. 289/17. Sk. 289/6. Sk. 289/7. Sk. 289/9. Sk. 294/2. Sk. ) Kesinti ID : 3065385 Saat : 3:00 - 3:15 Durum : Planlandı Kesinti Nedeni : Şebeke Yenileme ve Bakım Çalışmaları BUCA / İZMİR Laleli ( 401 404. Sk. 426. Sk. 427. Sk. 428. Sk. 429. Sk. Menderes Cd. Onat Cd. 397. Sk. 399. Sk. 399/1. Sk. ) Menderes ( 136. Sk. 136/1. Sk. 152/1. Sk. 157. Sk. 157/2. Sk. Menderes Cd. Seyfi Demirsoy Cd. ) Barış ( 299. Sk. 302/1. Sk. 337. Sk. 351. Sk. 353. Sk. 355. Sk. 357. Sk. 361/2. Sk. 366/1. Sk. 948. Sk. 950. Sk. 953. Sk. 953/1. Sk. 954. Sk. 954/1. Sk. 955. Sk. 956. Sk. 957. Sk. Menderes Cd. ) Çaldıran ( 433. Sk. 433/1. Sk. 433/14. Sk. 433/2. Sk. 433/22. Sk. 433/23. Sk. 433/25. Sk. 433/3. Sk. 433/4. Sk. 433/5. Sk. 433/6. Sk. 433/9. Sk. 3591/2 433/3 433/12 ) Çamlık ( 3660. Sk. 3665. Sk. 826. Sk. 843. Sk. 843/1. Sk. 845. Sk. 845/1. Sk. 845/2. Sk. 845/3. Sk. 848. Sk. 849. Sk. 851. Sk. 852. Sk. 852/1. Sk. 852/2. Sk. 852/3. Sk. 855. Sk. 855/1. Sk. 863 857 871. Sk. Şehit Çağlar Yücel Sk. 850 sokak ) Dicle ( 870. Sk. ) Efeler ( 325. Sk. 344. Sk. 358. Sk. 358/1. Sk. 358/2. Sk. 358/3. Sk. Forbes Sk. ) Güven ( 390. Sk. 393. Sk. 395. Sk. 397. Sk. 397/1. Sk. 397/2. Sk. 398. Sk. 400. Sk. 402. Sk. Menderes Cd. ) Şirinkapı Ufuk ( 1001. Sk. 1003. Sk. 1005. Sk. 1007. Sk. 1009. Sk. 1010. Sk. 1011. Sk. 1012. Sk. 1014. Sk. 1016. Sk. 1019. Sk. 1023. Sk. 2763. Sk. 3413. Sk. 3414. Sk. 3416. Sk. 824/1. Sk. 846. Sk. 848. Sk. 848/2. Sk. 848/3. Sk. 848/5. Sk. 860. Sk. 861. Sk. 868. Sk. 869. Sk. 869/5. Sk. 870. Sk. 870/2. Sk. 870/3. Sk. 870/4. Sk. 871. Sk. 875. Sk. 879. Sk. 883. Sk. 885. Sk. 889. Sk. 889/1. Sk. 893. Sk. 894. Sk. 895. Sk. 898. Sk. 900. Sk. 903. Sk. 905. Sk. 906. Sk. 907. Sk. 907/1. Sk. 908. Sk. 909. Sk. 910. Sk. 910/1. Sk. 910/2. Sk. 910/4. Sk. 912. Sk. 912/2. Sk. 913. Sk. 913/1. Sk. 914. Sk. 914/1. Sk. 915. Sk. 916. Sk. 916/1. Sk. 916/4. Sk. 917. Sk. 917/1. Sk. 918. Sk. 918/1. Sk. 920. Sk. 921. Sk. 922. Sk. 923. Sk. 924. Sk. 926. Sk. 928. Sk. CEYLAN Fevzi Çakmak Cd. Gazi Osman Paşa Mehmetçik Cd. Seyfi Demirsoy Cd. Şehit Çağlar Yücel 848/4 916/3 848/4 909/1 ) Vali Rahmi Bey ( 302. Sk. 317. Sk. 319. Sk. Menderes Cd. 130. Sk. 298. Sk. ) Yaylacık ( Gazi Osman Paşa Gazi Osman Paşa Cd. ) Hürriyet ( 431/2. Sk. 431/3. Sk. 431/4. Sk. 432. Sk. 433. Sk. 435. Sk. 438. Sk. 440. Sk. 442. Sk. 443. Sk. 444. Sk. 445. Sk. 447. Sk. 448. Sk. 450. Sk. 450/1. Sk. 451. Sk. 452. Sk. 453. Sk. 454. Sk. 454/1. Sk. 455. Sk. 457. Sk. 459. Sk. 431. Sk. 431/1. Sk. 461. Sk. 461/1. Sk. 463. Sk. 463/1. Sk. 467. Sk. 469. Sk. 471. Sk. 473. Sk. 475. Sk. 477. Sk. 479. Sk. 481. Sk. 482. Sk. 483. Sk. 484. Sk. 485. Sk. 485/1. Sk. 487. Sk. 487/1. Sk. 489. Sk. 489/1. Sk. 491. Sk. 491/1. Sk. 492. Sk. 492/1. Sk. 494. Sk. 497. Sk. 499. Sk. 501. Sk. 503. Sk. 505. Sk. 507. Sk. Aydın Hatboyu Cd. Hasan Şarlayan Hasan Şarlayan Sk. Mehmet Akif Mehmet Akif Cd. Menderes Cd. Namık Kemal Cd. 431/6 ) İnkılap Kesinti ID : 3065387 Saat : 9:00 - 16:00 Durum : Planlandı Kesinti Nedeni : Şebeke Yenileme ve Bakım Çalışmaları BUCA / İZMİR Şirinkapı ( 1058/21. Sk. 1058/11. Sk. 1054. Sk. 1055. Sk. 1056. Sk. 1058/10. Sk. 1058/1. Sk. 1057. Sk. 1058/14. Sk. 1058/15. Sk. 1058/16. Sk. 1058/17. Sk. 1058/3. Sk. 1058/22. Sk. 1058/20. Sk. 1058/2. Sk. 1058/19. Sk. 1058/18. Sk. 1058/13. Sk. 1058/12. Sk. Şehit Er Mehmet Çadırcı Cd. Yavuz Sultan Selim Cd. 1060/2. Sk. 1060/1. Sk. 1060. Sk. 1059. Sk. 1058/9. Sk. 1058/8. Sk. 1058/7. Sk. 1058/6. Sk. 1058/5. Sk. 1058/4. Sk. ) Gaziler ( 1055. Sk. 1056. Sk. Yavuz Sultan Selim Cd. ) İzkent ( Yavuz Sultan Selim Cd. ) https://www.youtube.com/watch?v=b9Rxk3IIVC0 Read the full article
0 notes
urfaobjektif-blog · 7 years ago
Text
İYİ Parti çalışmalara tam hız devam ediyor
24 Haziran’da yapılacak olan seçimlere az bir zaman kala seçim çalışmalarına hız kesmeden devam eden İYİ Parti çalışmalarını sahada sürdürüyor.
İYİ Parti Şanlıurfa Milletvekili adayları Zuhal Çiftkaya, Hasan Oğul, Mehmet Çadırcı ve Özgür Gengeç Yaşar esnafı ziyaret ederek destek istedi.
İYİ Parti milletvekili adayları, seçim çalışmalarına Şanlıurfa’nın farklı noktalarında devam etti. Adaylar hem kendilerini anlattılar hem de vatandaşların sorunlarını dinlediler.
İyi Parti Vekil adayları Kentin farklı noktalarında esnaf ziyaretine çıktılar.
İYİ Parti Şanlıurfa Milletvekili adayları Zuhal Çiftkaya, Hasan Oğul, Özgür Gengeç Yaşar, Mehmet Çadırcı ve İl Başkanı Rüstem Coşkun ile bazı partili yöneticilerle birlikte Sarayönü Caddesi ve gümrük hanında bulunan esnafın ziyaretine çıktılar.
Esnafı ziyaret eden Vekil adayları, 24 Haziran 2018 günü yapılacak olan seçimlerin önemine değindi, esnaftan destek istedi. Esnafın sorunlarını bildiklerini ifade eden Çiftkaya’ Bismillah diyerek seçim çalışmalarımızı daha da arttırdık. Allah’ın izni ile seçimlerden iyi sonuçlar alacaklarını belirtti.
The post İYİ Parti çalışmalara tam hız devam ediyor appeared first on Urfa Objektif.
İYİ Parti çalışmalara tam hız devam ediyor
0 notes