#maddeler halinde
Explore tagged Tumblr posts
Text
Teizm ve Deizm arasındaki temel farklar maddeler halinde
Teizm ve Deizm Arasındaki Temel Farklar: **Tanrı’nın Varlığı:** * **Teizm:** Tanrı’nın varlığını ve evreni yarattığını savunur. Tanrı’nın her şeye kadir, her şeyi bilen ve her yerde hazır olduğunu kabul ederler. * **Deizm:** Tanrı’nın varlığını ve evreni yarattığını kabul ederler. Fakat Tanrı’nın evrenin işleyişine müdahale etmediğine inanırlar. **Kutsal Metinler ve Vahiy:** * **Teizm:** Kutsal…
View On WordPress
0 notes
Text
Başıboş muhalefet sorunu
Köpek popülasyonu son beş yılda 4-5 kat artmış.
Bu veri de belediyelerin görevini tam manasıyla yapmadığını gösteriyor.
Belediyeler görevini (kısırlaştırma ve rehabilitasyon) layıkıyla yapmış olsaydı bugün bu sorunu konuşmuyor olacaktık.
Bugün bu sorun varsa ne yapılmalı?
Tabi ki önlem alınmalı…
Önlem almak adına TBMM’de bir yasa teklifi hazırlandı.
Yasada neler var?
Kanunun amaçlarına "insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla" ifadesi ekleniyor.
Sokak hayvanlarına ilişkin yürütülecek çalışmalarda, "tereddüte mahal verilmemesi, kedi ve köpeklerin sahipli hayvan statüsüne alınabilmesi için Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan ‘sahipli hayvan’ ve ‘sahipsiz hayvan’ kavramları" açık bir şekilde tanımlanıyor.
Tedavi edilemeyen salgın bir hastalığı veya saldırganlık durumu söz konusuysa uyutulma işleminin uygulanacağı da taslakta açıkça belirtiliyor.
‘Maddeler bu kadar açıkken ve tüm başıboş sokak köpekleri içerisinde bu oran büyük bir ihtimalle yüzde 1 seviyesini de bulmayacakken; bu kopan fırtına da neyin nesidir?‘ sorusu doğal olarak karşımıza çıkıyor.
Kopan fırtınanın birinci nedeni; Gezi Parkı’nda olduğu gibi insanları sokaklara dökerek yeni bir iç karışılıklığı tesis etmeye çalışmak…
İkinci nedeni ise; yasaya göre belediyelerin çalışmak zorunda kalacak olması…
Yasayı hakkıyla uyguladığınızda; zaten hiçbir sorun çıkmayacak.
Zaten büyükşehirler ağırlıklı olarak CHP’li belediyeler tarafından yönetiliyor.
Talimat verin ekiplerinize; yasayı bihakkın uygulasınlar.
Uygulanmazsa sorumlulara hapis cezasını da öngören bu yasadan neden korkarsınız?
Kendi belediyenize ya da çalışanınıza mı güvenmiyorsunuz?
Ya iş yapmaya gözünüz yok ya da ülkeyi yeni bir karışıklığa taşımak istiyorsunuz gibi bir sonuç ortaya çıkıyor…
Aksi takdirde yüzde 1’in altında uygulanabilecek uyutma durumuna odaklanıp, sorunu oluşturan yüzde 99’dan fazlasını gözden kaçırmanın başka bir izahı da olamaz.
Konser vermez, barınak yaparsan sorun çözülür.
Örneğin; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tek seferde 553 milyon liralık konser ihalesi yapmak yerine barınak ihalesi yapabilir…
2019’dan bu yana 1 metrekare yapılmamış. Yapılan en son barınak Kadir Topbaş imzası taşıyor.
Üstelik bununla ilgili ödenek alınmasına rağmen…
Maksadı üzüm yemek olan herkes bu konuya böyle bakar.
Ama maksat bağcı dövmek…
Hem de maalesef dışarıdan alınan talimatlarla bunu gerçekleştirmek…
İş yapmaya gözü olan yapıyor.
AK Partili Gaziantep Büyükşehir Belediyesi sorunu çözmüş.
100 dönümlük bir alanı, doğal yaşama uygun biçimde sokak hayvanlarına ayırmış.
Köpekleri ‘sokak hayvanı’ olmaktan kurtarmış.
Hayvan hastanesi yapmış, tedavilerini üstlenmiş.
Yani işini yapmış.
Ve hayvanların ölmesine de gerek kalmamış.
İBB’nin Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden kat kat fazla bütçesi var.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yakın dostu Malatya Milletvekili Veli Ağbaba bakın ne diyor; “Hayvanseverleri büyük mücadeleye davet ediyoruz. Sokaklar sizin. Bu mücadele başarıyla sonuçlanacaksa bir araya gelerek sesimizi yükseltelim. Sokaksa sokak. Ne yapacaklar? İdam mı edecekler sizi? Bedel ödemeden bir şey elde edilemiyor. Bu ülke kurulurken bedel ödendi. Mustafa Kemal idamı göze aldı. Memleketi kurtardı. Ayağa kalkın mücadele edin.”
Sahipsiz köpekler ile ilgili yasayı ‘Kurtuluş Savaşı’ ile denk tutan bir yaklaşım…
CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, yasanın çıkması halinde sokakları yıkmakla, ateşe vermekle tehdit ederek; “İki ağaç kesildi diye sokakları nasıl inlettiysek, aynı şekilde mücadelemizi veririz.” ifadelerini kullanıyor.
Ne güzel siyaset…
Yahu büyükşehir belediyesi sizde, ilçe belediyelerinin büyük çoğunluğu sizde…
Belediyelerine yaptır barınakları, hayvanlar da insanlar da rahat rahat yaşasın…
Ayrıca Türkiye’nin derdi ile dertlenen bir muhalefet anlayışı; bu ekonomik zorluklar içerisinde yeni bir ‘Gezi Vakası’nın ülkeye nasıl bir faturası olacağını düşünür.
Ama dedik ya; başıboş muhalefet…
Başıboş sokak köpekleri yasasından önce; başıboş muhalefet yasası çıkarmak en doğrusu olacak sanki…
HABER7 YAZARI : Ferhat Murat 23.07.2024 08:46
36 notes
·
View notes
Text
TARİH HÜDA PAR’I TBMM’YE SOKANLARDAN DA HESAP SORAR!
2021’de eski TBMM başkanı ve o dönemde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu başkanvekili olan İsmail Kahraman, “Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. Milletin isteği halinde değiştirilebilir” deyince ortalık iyice karışmıştı.
Kahraman’a tepkiler sürerken ilginç bir olay olmuş, Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ilk 4 maddeyi değiştirmek istediğini söyleyerek “Birileri de çıkıyor, gerekirse ilk 4 maddeyi de değiştiririz diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. Tarih CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden hesap soracaktır” demişti.
Öyleyse şimdi AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanıt vermesi gerekiyor.
Kuruluşundan itibaren domuz bağıyla yaptığı katliamlarla hatırlanan terör örgütü Hizbullah ile ilişkilendirilen HÜDA PAR’ın Genel Başkanı Yapıcıoğlu, anayasanın ilk dört maddesini hedefleyen açıklama yaptı. Bu kişi, PKK ve Hizbullah’ı terör örgütü olarak görmediğini söylüyor. Bu kişi, 2023 Türkiye genel seçimlerinde Cumhur İttifakı’na dahil olmadan ittifaka dışarıdan destek verdi ve 4 HÜDA PAR milletvekili, TBMM’ye AKP listelerinden girdi!
Bu gerçekler ortadayken; anayasanın ilk 4 maddesini hedefleyen, gerçek niyeti ortaya çıkınca millete “ahmak” diyen, çocuk yaşta evliliği normalleştirmeye çalışan, PKK ve Hizbullah’a terör örgütü diyemeyen, eyalet sisteminin tartışılmasını isteyen bu şahsı TBMM’ye milletvekili olarak soktunuz, onunla el ele tutuşup pozlar veriyorsunuz. Tarih bunun da hesabını soracaktır değil mi?!
6 notes
·
View notes
Note
Nejitam selamm, ayda en az 278499495 kere firtlayan din konularindan bunaldin biliyorum ama senin bir konudaki gorusunu merak ediyorum… İcinden cikamadigim bir sorgulama donemindeyim. Az once Kurandaki mucizelere bakiyordum internetten. Maddeler halinde siralanmis. Mesela DNA mucizesinden, demir mucizesinden falan bahsedilmis. Bircogunu okudum icimden her ne kadar inandirici gelmesede acaba cok mu reddetmeye aşinayım diye de düşünmeden edemiyorum. Dinler genel anlamda saçmalık gelsede bazen acaba diyorum. Ailem fazla muhafazakar ben de sorgulamaktan yanayim az cok icinde oldugum durumu da anlarsin diye düşünüyorum. :( Bu bahsettiğim mucizeleri okudun mu bilmiyorum. Fikrine gerçekten ihtiyacim var.
cok yonlu okuma yapmak lazim eger mucize iddialarindaki konulara hakim durumda degilsek, komik algi oyunlari ve safsatalarla bilimi masa yapip mucize yalanlarina destek olmaya calisio o tarz akilci dinciler. kafasi karisik olanlar ya da konular hakkinda bilgisi olmayanlar icin tehlikeli bi manipulasyon
https://mucizeyalanlari.wordpress.com/tum-liste/
38 notes
·
View notes
Text
Ebubekir Sifil Hoca her konuda Bediüzzaman'la hemfikir olmak zorunda mı?
Bunu da bir yazıyla zaptetsem iyi olacak. Geçenlerde, bir ağabeyimin dikkatimi çekmesiyle, Samet Yahya Bal kardeşin youtube videolarından birisini izledim. Tam başlığı şöyle: "Ebubekir Sifil Said Nursî'nin Büyük Hatasını İfşa Etti!" Gerçi, videoyu izlediğinizde, başlıkta söylenilen şeyin içerikle tam uyuşmadığını seziyorsunuz. (Yahut da en azından sondaki ünlem işareti bir 'parantez içi ünlem' olmalıydı.) Çünkü, Samet Yahya Bal kardeş, Bediüzzaman Hazretlerinin büyük bir hatasının ifşa edildiğini düşünmüyor. Hatta ortada hata olduğunu da düşünmüyor. Evet. İsabet ediyor. Ben de Bediüzzaman'ın bu konuda hatalı olduğunu düşünmüyorum. Ancak başlıkta, herhalde ilgiyi videoya çekmek için, böylesi bir yol izlenmiş. Eh, her yiğidin bir yoğurt yeyişi var. (Kendim de başlıklarım dolayısıyla çok azar işittiğimden fazla kelam etmeye cür'et edemiyorum.)
Fakat videoyu izledikten sonra benim de damağımda bazı acı tatlar kaldı. Bazı 'keşke'ler içimde söylendi. Şimdi ben de tenkidlerimi maddeler halinde beyan etmeye çalışayım. İnşaallah faydası olur. Evet. Bismillah her hayrın başıdır. Ve Bismillah:
1) Videonun içeriğiyle ilgili de bazı sıkıntılar var. Mesela: Ebubekir Sifil Hoca'nın konu hakkındaki beyanı çok kısa bir aralıkla izletiliyor. Öncesinde-sonrasında ne denmiştir? Buralara baktırılmıyor. Ebubekir Hoca'nın üslûbuna aşinalığımdan zannederim, o video en az beş-altı dakikalık falandır, o da en az. Çünkü Ebubekir Hoca, birşey hakkında konuşacağı zaman, altını iyice döşemeden, etrafını iyice çevirmeden, arkasını bir güzel toparlamadan mevzuu kapatmaz. Bu metod onda taş gibi yerleşmiştir. Maşaallah. Neredeyse on yıldır derslerinin sıkı bir takipçisiyim. Okumadığım kitabı olmadığını zannediyorum. Hatta bazılarını birkaç kez okumuşumdur. O nedenle Samet Yahya Bal'ın böyle kısa kesitler üzerinden tenkidini beğenmedim. Nihayetinde karşımızdaki çok kıymetli bir ehl-i sünnet âlimidir. Dine hizmeti denizler kadardır. Bizden, mademki biz de iman davasının neferleriyiz, herkesten daha fazla saygı görmeyi hakeder. Bu nedenle kesitin tamamının koyulmasını veya en azından tamamının linkle paylaşılmasını beklerdim. (Geç değildir. Birincisi elden gelmiyorsa da ikincisi için yol gayet açıktır.)
2) Ebubekir Sifil Hoca'nın her konuda Bediüzzaman'la aynı fikirde olmadığını biliyorum. Hoca zaten bunları beyan etmekten de çekinmez. (Mesela: Ebced-cifir meselesi.) Ancak şunu da biliyorum: İslam ulemasının ihtilafı yeni birşey değildir. Mezkûr konular hakkında ilk kez ihtilaf edenler Ebubekir Hoca ile Bediüzzaman da değildir. İkisinin de dayandığını asıllar olmakla birlikte birisi bir delilden tutmuştur, öteki başka bir delilden tutmuştur, bu tutuşmalar da normaldir. Hep olmuştur. Şunu İslam tarihinden kaldırabilmeye cür'et edebilecek var mıdır? Bunca cahilliğim içinde böyle bir iddiaya girişecek olanın aklına şaşarım. Bence ulemamız içindeki ihtilaflar kıyamete kadar devam edecektir. Hem bizim için bereketli yanları da olacaktır. "Ümmetimin ihtilafı rahmettir!" çok kıymetli bir düstûrdur. Yeter ki taraflar Ehl-i Sünnet dairesinin içinde kalsınlar. Birbirlerinin hürmetini kırmasınlar. İfrat etmesinler. Hakarette bulunmasınlar. Gerisi olmuştur, oluyordur, hep olacaktır da...
3) İbn-i Arabî Hazretlerinin durumu ihtilafların olduğu meselelerden birisidir. Samet Yahya Bal videosunda bütün Ehl-i Sünnet ulemasının İbn-i Arabî Hazretlerinin istikametine şahitlik ettiğini beyan ediyor. Doğrusu buna taaccüb ettim. Çünkü öyle olmadığını çok eserlerde okumuştum. Sözgelimi: Ömer Rıza Doğrul'un İslamiyetin Geliştirdiği Tasavvuf'unda İbn-i Arabî Hazretleri kendisine başlık açılmış bir meseledir. Orada, Doğrul, ulemanın İbn-i Arabî Hazretleri hakkındaki ihtilafını anlattıktan sonra 'savunanlar' ve 'yerenler' hakkında küçük birer liste de verir. Benim okumalarımdan anladığım: Tasavvuf tarafı olanlar genelde İbn-i Arabî Hazretlerini tevillerle anlamaya çalışmışlardır. Ehl-i Zâhir uleması diye tarif ettiklerimizse daha bir sert davranmışlardır. Bunların tutumları da kendi içinde farklı farklıdır. Hep bir derece olduklarını söylenemez. (Mesela: İmam-ı Rabbanî Hazretlerinin Mektubat'ta İbn-i Arabî Hazretlerine tavrı Bediüzzaman'ın tavrından biraz daha sert gelmişti bana. "Fütuhat-ı Medeniye (sünnet-i seniyye) varken Fütuhat-ı Mekkiye'ye (İbn-i Arabî Hazretlerinin eseri) bakılmaz!" gibi ifadeleri vardı.) Dolayısıyla ümmetin ihtilaf edegeldiği bir meselede Ebubekir Sifil Hoca gibi (veya evvelinde Mustafa Sabri Efendi merhum gibi) tasavvufa intisabını bilmediğim bir hocanın bakışı, elbette Nakşibendî-Halidî medreselerinde yetişmiş bir Bediüzzaman'la aynı olmayabilir. Burayı kaşımanın da çok bir anlamı yoktur. Zira ne kadar kaşırsanız kaşıyın bu iyi yaka birbirine kavuşmaz. Kavuşması da gerekmez. O orada, bu burada güzeldir, yerindedir. Allah hepsini bir hikmetle yaratmıştır.
4) Samet Yahya Bal, videonun ortalarına yakın, 'kavaid-i ehl-i sünnet' meselesini 'niye öyle yaptığını anlayamadığım' bir yere bağladı. Ehl-i Sünnet ulemanın içtihad farklılıklarını anarak İslam'ın bu kavaid içine hapsedilemeyeceği gibi birşeyler söyledi. Doğrusu çok taaccüb ettim. O ihtilafların Ehl-i Sünnet usûlü dışında mı yapıldığını düşünüyordu? Herhalde öyle düşünüyordu ki böyle bir delil getirdi. Bu delillendiriş çok yanlıştır. Müçtehidlerin usûlleri elbette birbirlerinden farklı olabilir. Malikî usûlü, Hanefî usûlü, Şafiî usûlü birbirinden farklı detaylar içeriyor olabilirler. Fakat, dikkat buyurunuz, bunların tamamı yine Ehl-i Sünnet içinde usûllerdir. Birbirlerini Ehl-i Sünnet kabul ederler. Sözgelimi: İmam Şafiî rahimehullah, Malikî usûlünü bizzat İmam Malik rahimehullahın kendisinden, Hanefî usûlünü İmam-ı Âzâm rahimehullahın en büyük üç talebesinin üçüncüsü olan İmam Muhammed rahimehullahtan ders almıştır. Her üçü hakkında da sitayişkâr sözleri vardır. Kendi usûlünün farklı olması onları Ehl-i Sünnet bulmadığından değildir. Ehl-i Sünnet en geniş dairedir. Bunlar o geniş dairenin içindeki yollardır. O yüzden biz birbirimizin arkasında namaz kılarız. Ama tutup bir Caferî'nin arkasında namaz kılmayız. Dolayısıyla Kur'an, hadis, icma, kıyas dörtlüsüne gerektiği gibi değer veren o geniş dairedeki ihtilaf yine 'kavaid-i ehl-i sünnet içinde' bir ihtilaftır. Dışı değildir. Samet Yahya Bal kardeşin bu yolla yaptığı istidlal doğru değildir. Hatalı bir argümandır.
Peki 'taassub' ile kastedilen nedir? Herhalde Bediüzzaman'ın buradaki kastı, 'körükörüne' değil, Mustafa Sabri Efendi merhumun İbn-i Arabî Hazretlerinin şahsını teviller ile kurtarmaya pek yanaşmamasıdır. Zira zâhir uleması murabıt gibidirler. Tasavvuf ehli akıncı gibidirler. Murabıtlar sınırları korudukları için çok hassaslardır. Akıncılar fetih için çabaladıklarından ileri-geri çok at oynatırlar. İslam'ın yayılışı genelde mutasavvıflar eliyle olmuştur. Esaslarının korunması ise murabıtların himmetiyledir. (Allah hepsinden razı olsun.) Ve zâhir uleması ile bâtın ulemasının hassasiyetleri de kimi hususlarda başkalaşmıştır. Tasavvuf tarihini inceleyenler bu türden tartışmalara hep rastlarlar. Hatta mutasavvıflar içinde de birbirlerine murabıtlık yapanlar olmuştur. (Nakşibendiler bu açıdan tasavvuf ehli içinde murabıt gibidirler. Tarikat içinde şeriatın muhafazasına ayrıca dikkat ederler. İmam Kuşeyrî, İmam Gazalî gibi hazretler de yine bu sadedde sayılabilir isimlerdir.)
5) Peki, Samet Yahya Bal'ın hiç mi isabeti yok? Elbette var. Bediüzzaman'ın Mustafa Sabri Efendi merhuma hürmetini anarken doğru yapıyor. (Gerçi bu hürmeti Ebubekir Sifil Hoca da bilir zaten.) Ve mezkûr mektubun sadedinin Mustafa Sabri Efendi'nin Musa Bekuf'a (Musa Carullah'a) yaptığı bütün eleştirileri 'ifrat bulmak' temelinde olmadığını belirtmekle doğru yapıyor. Evet. Hakikaten o mektubun sadedi bu değildir. O mektubun sadedi, meşhur reddiyeleşmeler sırasında, İbn-i Arabî Hazretlerinin şahsiyeti hakkında söylenenlerdir. Bediüzzaman, haklı bir şekilde Mustafa Sabri Efendi merhum Musa Carullah'a atış yaparken, arada İbn-i Arabî Hazretlerinin daha fazla kollanması gerektiğini düşünüyor. Ve Mustafa Sabri Efendi merhumu da, değil reddiyeleştiği için, İbn-i Arabî Hazretlerini hakkıyla kollamadığı için 'ifrat' içinde buluyor. Lakin mektubun devamında Mustafa Sabri Efendi'nin Musa Carullah'a tenkidlerinde doğru bir yerde durduğunun da altını çizmektedir:
"Birisi ifrat etmiş, diğeri tefrit ediyor. Mustafa Sabri gerçi müdafaatında Mûsâ Bekûf'a nisbeten haklıdır; fakat Muhyiddin gibi ulûm-u İslâmiyenin bir mucizesi bulunan bir zâtı tezyifte haksızdır..."
Ebubekir Sifil Hoca, eğer, Bediüzzaman'ın, Mustafa Sabri Efendi merhumun Ehl-i Sünnet çizgisini savunmasını 'ifrat' olarak gördüğünü anlamışsa, elbetteki mektubu yanlış anlamıştır. Zira Risale-i Nur'da Ehl-i Sünnet kelimesini şöyle bir aratsanız mürşidimin durduğu yerin ne kadar sabit olduğunu görürsünüz. Kendisini kesinlikle Ehl-i Sünnet içinde tanımlamaktadır. Kurtulmayı da ancak Ehl-i Sünnet dairesi içinde olmakta, ona sığınmakta-tutunmakta gördüğünü belirtmektedir, bu konuda mürşidimin bir 'acaba'sı yoktur. Ancak Ehl-i Sünnet ulema içinde İbn-i Arabî Hazretlerinin makamının yüce olduğunu düşünen yalnız Bediüzzaman değildir. İmam Suyutî rahimehullah gibi çokları onu müdafaa etmişlerdir. Kaldı ki: Bediüzzaman'ın mutasavvıf bir yanı vardır. Kendisi tarikat şeyhi olmasa da terbiyesinden geçmiştir. Birçok hatırada, hatta mektuplarında bile, beyan ettiği gibi birkaç tarikattan irşadda bulunabilme salahiyetine sahiptir. (Ancak kimseye tarikat dersi vermemiştir.) Üstelik Mustafa Sabri Efendi merhum gibi Hanefî-Maturidî değil Şafiî-Eş'arîdir. Eh, elbette, her konuda hemfikir olmaları beklenemez.
6) Ebubekir Sifil Hoca'nın Risale-i Nur'u okumadığını söylemek büyük hatadır. Arkadaşlar, okumadığım kitabı yok, izlemediğim de çok az dersi var. (Yeni çekilenleri de yavaş yavaş izliyorum.) Ebubekir Hoca'nın gerek kitaplaşmış gerek kitaplaşmamış birçok makalesinde Bediüzzaman'ı savunduğunu ben biliyorum. Üstelik eserlerinden alıntılar yaparak ona yapılan bazı suçlamaların yanlışlığına dikkat çekip cerh ediyor. Bir dönem FETÖ'ye de İçtihad Risalesi gibi eserlerden alıntılar yaparak reddiye de bulunduğunu yine kitaplarını okumuş olanlar bilirler. Ebubekir Sifil Hoca Risale-i Nur'u biliyor. Ancak elbette onu bir nurcu gibi görmüyor. Bu hususta da biz nurcuların biraz kendi fanusumuzdan çıkmamız lazım. Herkesin tastamam Bediüzzaman'ın her fikrine katılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu içimizde düşünmenin bir arızası yok ama ümmete dayatıyor bir hale gelmek de doğru değil. Bu ümmetin içinde nice âlimler çıkmış. Allah hepsine rahmet etsin. Kimse tek bir ekolde birleştirmeyi başaramamış. Demek bu ihtilaflar hep sürecek. 'Hep sürecek' gibi yaşamayı unutmayalım.
Kendimizi ifade edelim. Tamam. Lakin her farklı düşünenin de hakaret ettiğini sanrılamayalım. Evet. Ebubekir Hoca'nın (veya daha başka bir Ehl-i Sünnet âliminin) Bediüzzaman'ın hata ettiğini düşündüğü yerler olabilir. Bunda dayandığı asıllar da olabilir. Bizim delillerimizi delilden saymıyor da olabilir. Dört mezhep içinde böyle ihtilaflar yok mu? Oniki tarikat içinde böyle tartışmalar olmamış mı? Heyhat! Yoktur diyenin ilimden nasibi yoktur. Bunlar hep olmuştur. Öyleyse? Öyleyse alışmak lazım.
Bediüzzaman Hazretleri, Seyyid Abdülhakim Arvasî Hazretleriyle ebced-cifir meselesinde düştükleri ihtilafla ilgili olarak, bir mektubunda şöyle demiyor mu:
"Gayet ciddî bir ihtarla bir hakikati beyan etmeye lüzum var. Şöyle ki: 'Gaybı Allah'tan başkası bilemez!' sırrıyla ehl-i velâyet, gaybî olan şeyleri, bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi, hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini Aşere-i Mübeşşerenin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek, iki veli, iki ehl-i hakikat birbirini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer, bütün bütün zâhir-i şeriate muhalif ve hatâsı zahir bir içtihadla hareket edilmiş ola. Bu sırra binaen 'Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler...'deki ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avâm-ı mü'minînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur'un erkânlarının haksız itirazlara karşı haklı, fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husumetten istifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerh edip ve ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben, Risale-i Nur şakirtleri, bu mezkûr dört esasa binaen, muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bilmisille karşılamamalı. Yalnız kendilerini müdafaa için musalahakârâne, medâr-ı itiraz noktaları izah etmek ve cevap vermek gerektir. Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâ çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor."
Ben, şahsen, Ebubekir Sifil Hoca'yı sırtımda taşımayı dileyecek kadar çok seviyorum. Namazlarımdan sonra ona, İhsan Şenocak Hoca'ya ve birkaç isme daha afiyet-istikamet duası ediyorum. Onları bu imtihanlı asırda semadaki yıldızlar gibi biliyorum. Yarın kıyamet kopsa, mizan kurulsa, cennetlik-cehennemlik ayrılsa; inşaallah; Ebubekir Sifil Hoca'nın, Mustafa Sabri Efendi merhumun, Zahid el-Kevserî Hazretlerinin, Bediüzzaman'ın kolkola cennete gireceklerini umut ediyorum. Böyle gördüğüm zaman içimde hiçbir ayrılık-gayrılık kalmıyor. Kardeşlerime de böyle bir bakış tavsiye ederim işte. Birisi Ehl-i Sünnet dairesinde hizmet ediyorsa başımızın tâcıdır. İhtilafımız daire içinde bir ihtilaftır. Yalnızca burası için geçerli bir ihtilaftır. Öteki tarafta hükmü yoktur. Hele ki Ebubekir Sifil Hoca gibi hizmet ediyor olsun. Onun dersleriyle imanının kurtulmasına vesile oldukları hiç az değildir. Allah afiyetle nice imanlar kurtarmak nasip eylesin. Âmin. Âmin. Âmin. Ya Allah, ya Hakîm, ya Rahîm.
#ebubekir sifil#bediüzzaman#said nursi#samet yahya bal#ihtilaf#ibn-i Arabî#tasavvuf#tarikat#itidal#merhamet#vahdet-i vücud#reddiye#mustafa sabri efendi#musa carullah
2 notes
·
View notes
Text
Oda arkadaşım T.hanım ile neden anlaşamıyorum?
evet şimdi bunu düşündüm ve maddeler halinde yazmaya karar verdim.
1)Biraz fazla konuşuyor. Ofiste sürekli bir telefon trafiği ve kişilerin mesajlarına dönüş sağlama olduğundan beynim boş anlarımı sessiz sakin yaşamak isterken sanırım onunla muhabbet etmek istemiyorum.
2)Her konuda bir fikri var. Mesela benim grip değil korona geçirdiğim fikri, boğaz pastili kullanmamın çok yararlı olduğu, bir takım markalar, lise kavgaları, aile muhabbetleri, uçak biletleri, alışveriş siteleri vs vs vs. Bir sürü şey. Her konuda fikri olan kişilere karşı önyargılıyımdır da. Fikirleri önemseyip üzerine düşünmeyi severim ama onun her fikrini görmezden gelmeye başladım. Dinleyip kafa sallayıp geçiyorum ve unutmak istiyorum hemen.
3)Kendi işi hakkında da bana izahat vermesi. Bunu yaptım, şu kişiyle şunları görüştüm, şöyle oldu böyle oldu şeklinde. Benim yeterince işim varken onun işlerinin de zihnimde yer ediyor olması yorucu geliyor. Ben onun patronu değilim. Bana neden durum raporu veriyor bilmiyorum.
4)Hakkımda düşündüğü "çok sakinsiniz, bu doğru değil, sizin sonunda birikir patlar, çok az yiyorsunuz, az porsiyon bu" şeklindeki görüşlerinden hoşlanmıyorum. Nasıl olmam gerektiğini sorduğumu hatırlamıyorum. Bu konuda ancak ailem ve dostlarım konuşabilir.
5)Panik olması nedeniyle negatif enerjiye sahip, her kim ofise gelecek olsa öncesinde mutlaka o negatif fikirlerini dile getirip bizi de o kaygının içine sokmaya çalışması. Kaygı hepimizde olabiliyor ancak onun herkes için bunu yaşaması beni de yoruyor.
Velhasıl oda arkadaşımın en hayırlısı yormayanıdır.
2 notes
·
View notes
Text
neden kitapları maddeler halinde yazmıyolar da bizi ugrastırıyolar bu kadar
2 notes
·
View notes
Text
Güneş Sistemi Nedir? - Gezegenler ve Asteroit Kuşağı
Güneş Sistemi Nedir? - Gezegenler ve Asteroit Kuşağı
Güneş Sistemi, Dünya'mızın dahil olduğu bir sistemdir. Bu sistem, Güneş'in çevresinde dolanan 8 büyük gezegen, cüce gezegenler, asteroid kuşağı ve diğer birçok cisimden oluşur. Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dür. Asteroit kuşağı, Güneş Sistemi'nin gezegenlerinin arasında yer alan, çoğunlukla kayalık parçalardan oluşan bir bölgedir. Bu yazıda, Güneş Sistemini, gezegenler ve asteroit kuşağı hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
Güneş Sistemi Nedir?
Güneş Sistemi, Güneş'in çevresinde dolanan bir grup gezegen, cüce gezegen, asteroidler, kuyruklu yıldızlar, kuiper kuşağı ve diğer gök cisimlerinden oluşan bir sistemdir. Güneş Sistemi, Güneş'in kütleçekim etkisi altında kalarak bir arada tutulan birçok gök cismini içerir. Güneş Sistemi, genişliği yaklaşık 100.000 Astronomik Birim (AU) olan bir alanda yayılmıştır. 1 AU, Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığıdır ve yaklaşık olarak 150 milyon kilometreye denk gelir. Güneş Sistemi'nde bulunan en büyük gök cisimleri gezegenlerdir. Güneş Sistemi'nde 8 büyük gezegen bulunur: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. Bunların yanı sıra, Ceres, Plüton, Eris ve Haumea gibi cüce gezegenler de bulunur. Güneş Sistemi'nde bulunan bir diğer önemli özellik de asteroid kuşağıdır. Bu kuşak, Güneş Sistemi'nin gezegenlerinin arasında bulunan, çoğunlukla kayalık parçalardan oluşan bir bölgedir. Asteroid kuşağı, Jüpiter'in kütleçekim etkisi altındadır ve çoğu zaman asteroidlerin birbirlerine çarparak parçalanmalarına neden olur. Güneş Sistemi, insanlık için çok önemlidir. Dünya, Güneş Sistemi'nde yaşamın olduğu tek gezegen olarak bilinir ve bu nedenle, Güneş Sistemi'ni anlamak, gezegenimizdeki yaşamın sürdürülebilirliğini anlamamız açısından önemlidir. Güneş Sistemi'nin Oluşumu Nasıl Gerçekleşti? Güneş Sistemi'nin oluşumu, evrenin oluşumu ve ilerleyişi hakkındaki teorilerden biri olan Güneş Bulutu Teorisi'ne göre gerçekleşmiştir. Bu teori, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce bir yıldızın patlaması sonucu oluşan gaz ve toz bulutunun kendi çekim kuvveti altında çökmeye başlamasıyla başladı. Bulut, yavaş yavaş dönerek bir diski oluşturdu. Bu disk içindeki maddeler, çekim gücü nedeniyle birbirlerine çekilerek büyük parçalar halinde birleşmeye başladılar. Bu birleşmeler sonucu oluşan devasa cisimler, gezegenlerin oluşumuna yol açtılar. İlk olarak, Güneş Sistemi'ndeki en içteki gezegen olan Merkür ve en dıştaki gezegen olan Neptün, süper ısıtmalı bir gaz diski içinde oluştu. Güneş Sistemi'nin iç bölgesinde yer alan gezegenlerin oluşumu, çarpışmalar ve birleşmeler yoluyla gerçekleşti. Büyük gezegenler, kütlelerinin artmasıyla birlikte çekim kuvvetleri de arttı ve küçük cisimleri kendilerine çekmeye başladılar. Jüpiter, oluşumu sırasında büyük bir gaz ve toz diskini çekti ve bu disk, Jüpiter'in çekim kuvvetinin oluşumundan sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bu disk, kendi etrafında dönerek birçok küçük parçaya ayrıldı ve asteroid kuşağına yol açtı. Güneş Sistemi'nin oluşum süreci, zamanla gök cisimlerinin birbirlerine çarparak, parçalanarak ve yeniden birleşerek evrimleşmelerine yol açtı. Bu süreçte, Dünya gibi bazı gezegenlerin oluşumu sırasında, büyük gök cisimlerinin çarpışması sonucu magma okyanusları oluştu. Zamanla bu okyanuslar soğudu ve bugünkü yüzeylerini oluşturdu. Güneş Sistemi'nin oluşumu, evrende yaşanan fiziksel süreçlerin bir sonucu olarak gerçekleşti ve Dünya'daki yaşamın evrimleşmesine yol açtı. Bu nedenle, Güneş Sistemi'nin oluşumunu anlamak, evrenin tarihini ve doğa olaylarını anlamamız açısından son derece önemlidir.
Güneş Sistemindeki Gezegenler
Güneş Sistemi, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün olmak üzere 8 gezegenden oluşur. Bu gezegenler, Güneş'e yakınlık sırasına göre dizilirler. Merkür, Güneş'e en yakın gezegendir ve küçük, kayalık bir gezegendir. Venüs, Dünya'ya benzer bir yapıya sahiptir ancak aşırı sıcaklık ve asitli bulutları nedeniyle yaşam için uygun değildir. Dünya, yaşamın bulunduğu tek gezegendir ve sıvı suya sahip tek gezegendir. Mars, Dünya'ya benzer yapıya sahip olup kızıl gezegen olarak da bilinir. Jüpiter, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir ve gaz devi olarak adlandırılır. Satürn, halkalarıyla tanınan bir gaz devi gezegendir. Uranüs ve Neptün de gaz devi gezegenlerdir ve en dış kısımda yer alırlar. Güneş Sistemi'nde ayrıca, bu gezegenlerin yörüngeleri arasında dönen küçük gök cisimleri olan asteroitler, kuyruklu yıldızlar ve diğer cisimler de bulunur. Gezegenlerin özellikleri, Güneş Sistemi'nin oluşumu ve evrimi hakkında da bilgi verir ve gök bilimcilerin çalışmalarında önemli bir rol oynar. Marsta Hayat Var mı? sorusunun cevabı için tıklayın. En Büyük Gezegen: Jüpiter
Hubble Uzay Aracı Tarafından Çekilen Jüpiter Jüpiter, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir ve yaklaşık 318 Dünya kütlesine sahiptir. Gaz devi olarak adlandırılır ve atmosferi hidrojen ve helyumdan oluşur. Büyük Kırmızı Leke olarak bilinen devasa bir fırtına sistemi de dahil olmak üzere birçok büyük fırtına sistemi içerir. Ayrıca, Galileo adlı uzay sondası tarafından yapılan keşiflerle Jüpiter'in en az 79 uydusu olduğu tespit edilmiştir. Jüpiter, Güneş Sistemi'nin evrimi ve oluşumu hakkında önemli bir rol oynayan bir gezegendir ve gök bilimciler tarafından yoğun bir şekilde incelenmektedir Jüpiter hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. En Küçük Gezegen: Merkür
Merkür Merkür, Güneş Sistemi'ndeki en küçük gezegendir ve Güneş'e en yakın olanıdır. Yüzeyi oldukça kayalık ve kraterli olan Merkür, yoğun bir şekilde kraterleşmiştir ve düşük yer çekimi nedeniyle atmosferi yoktur. Yörüngesi oldukça eliptiktir ve Güneş'in etrafında tam bir turunu tamamlaması 88 Dünya günü sürer. Merkür, Güneş Sistemi'nin oluşumu ve evrimi hakkında da bilgi veren önemli bir gezegendir ve NASA'nın MESSENGER adlı uzay aracı tarafından incelenmiştir.
Asteroit Kuşağı Nedir?
Asteroit Kuşağı Asteroit kuşağı, Güneş Sistemi'ndeki gezegenler arasında yer alan kayalık gök cisimlerinin oluşturduğu bir bölgedir. Kuşak, Mars ve Jüpiter arasında, Güneş'e olan uzaklıklarının 2,2 ile 3,2 astronomik birim (AU) arasında olduğu bölgede yer alır. Bu bölgede yer alan asteroitler, Güneş Sistemi'nin oluşumu sırasında gezegenlerin oluşumundan geriye kalan malzemelerdir. Asteroitler, çoğunlukla çarpışmalardan dolayı küçük parçalara ayrılmış büyük bir asteroit olan Ceres'in etrafında toplanmıştır. Asteroitlerin boyutları ve şekilleri oldukça değişkendir ve çoğu çok küçük olmakla birlikte bazıları da binlerce kilometre boyutunda olabilir. Asteroit kuşağı, uzay araştırmaları açısından da büyük önem taşımaktadır ve birçok uzay aracı tarafından incelenmiştir.
Güneş Sistemi'nin Diğer Cisimleri
Güneş Sistemi, sadece gezegenlerden oluşmamaktadır. Bunun yanı sıra, Güneş'in etrafında dönen asteroitler, kuyruklu yıldızlar, uydular ve diğer gök cisimleri de bulunmaktadır. Bu cisimler, Güneş Sistemi'nin çeşitli özelliklerini ve oluşumunu anlamak için önemli bir kaynaktır. Kuyruklu Yıldızlar
Halley Kuyruklu Yıldızı Kuyruklu yıldızlar, Güneş Sistemi'nin dış bölgelerinde bulunan küçük gök cisimleridir. Kuyruklu yıldızlar, buz ve tozdan oluşur ve yörüngeleri eliptiktir. Bu nedenle, Güneş'e yakın olduklarında hızlıca ısınır ve buharlaşan gazlar ve toz, genellikle güzel bir kuyruk oluşturacak şekilde dışarı püskürtür. Kuyruklu yıldızlar genellikle yıllarca, hatta yüzyıllarca Güneş Sistemi'nin dışında, Oort Bulutu veya Kuiper Kuşağı gibi bölgelerde yörüngede kalırlar. Ancak bazen, yörüngeleri Güneş'e yakınlaştığında, Güneş'in çevresinde dönerler ve böylece dünyadan da görülebilen parlak kuyruklar oluştururlar. Kuyruklu yıldızlar, Güneş Sistemi'nin oluşumunun anlaşılması ve gezegenlerin oluşumu sırasında kalan materyallerin incelenmesi açısından büyük önem taşır. Kuyruklu yıldızlar arasında en ünlülerinden biri Halley Kuyruklu Yıldızı'dır. Bu kuyruklu yıldızın yörüngesi, Dünya'nın yörüngesiyle kesişir ve Dünya'ya her 76 yılda bir yakın geçiş yapar. Halley Kuyruklu Yıldızı'nın keşfi, 18. yüzyılda İngiliz gökbilimci Edmond Halley tarafından yapıldı ve bu yıldız onun adını almıştır. Halley Kuyruklu Yıldızı, diğer kuyruklu yıldızlar gibi buz, toz ve kayalar gibi malzemelerden oluşur. Kuyruklu Yıldız Nedir? başlıklı makalemizden kuyruklu yıldızlar için daha detaylı bilgiler alabilirsiniz. Cüce Gezegenler
Nasa Tarafından Çekilen Plüton Cüce gezegenler, Güneş Sistemi'nde gezegen olarak sınıflandırılmış olan ancak özellikleri nedeniyle diğer gezegenlerden ayrı tutulan küçük gök cisimleridir. Cüce gezegenler, genellikle gezegenlerin aksine, yeterli kütleleri olmadığı için yörüngelerindeki diğer cisimlerden çekim kuvveti ile temizleyememişlerdir. Bu nedenle, asteroit kuşağı ve Kuiper Kuşağı gibi bölgelerde bulunan birçok küçük gök cisimleri arasında yer alırlar. Plüton, en ünlü cüce gezegenlerden biridir. Plüton, 1930'larda keşfedildi ve uzun süre gezegen olarak sınıflandırıldı. Ancak 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği, Plüton'un diğer gezegenlerden farklı olduğunu ve cüce gezegen olarak sınıflandırılması gerektiğini belirten yeni bir tanım yayınladı. Cüce gezegenler, gezegenler kadar büyük değillerdir, ancak gezegenlerle benzer özelliklere sahiptirler. Örneğin, Güneş Sistemi'ndeki cüce gezegenlerin çoğu, diğer gezegenler gibi bir çekirdek, bir mantolama ve bir kabukla kaplıdır. Cüce gezegenlerde ayrıca volkanik faaliyet, buzul hareketleri ve atmosferik etkileşimler gibi fenomenler gözlemlenebilir. Kuiper Kuşağı Nesneleri
Kuiper Kuşağı Kuiper Kuşağı, Güneş Sistemi'nin dış kısmında yer alan ve Güneş etrafında yörüngede dönen birçok küçük gök cisimlerinin yer aldığı bir bölgedir. Bu gök cisimleri, buz ve kayalık malzemelerden oluşurlar ve çoğu, Plüton gibi cüce gezegenlerdir. Kuiper Kuşağı'ndaki gök cisimlerinin bazıları, Kuyruklu Yıldızlar gibi Güneş'e yaklaştıklarında ısı ve radyasyondan dolayı gazlarını kaybederek görkemli kuyruklar oluşturabilirler. Bu bölgedeki gök cisimleri, Güneş Sistemi'nin ilk dönemlerinde oluşan kalıntıları temsil ederler ve bu nedenle gezegenlerin oluşum süreci hakkında önemli bilgiler sağlayabilirler.
Güneş Sistemi Dışındaki Gezegenler
Güneş Sistemi'nden çok uzaklarda, milyarlarca yıldızın yer aldığı evrende başka gezegenlerin var olabileceği teorisi uzun yıllardır bilim insanlarının ilgi odağıdır. Bu teori, keşfedilen binlerce gezegenle doğrulanmıştır. Güneş Sistemi dışındaki gezegenler, yıldız sistemlerinde yörüngeye girmiş gezegenlerdir ve "egzoplanetler" olarak da adlandırılırlar. Egzoplanetler, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlere benzer özellikler gösterebilirler. Bazıları kayalık yüzeylere sahip olabilirken, diğerleri gaz devleri olabilir. Bazıları atmosferlerinde su gibi sıvıları barındırabilecek koşullar da oluşturabilirler. Bu yüzden, egzoplanetler, hayatın var olabileceği yerlerin keşfi açısından büyük önem taşımaktadır. Egzoplanetlerin keşfi, teknolojik gelişmeler sayesinde son yıllarda hız kazanmıştır. Uzay teleskopları ve özellikle NASA'nın Kepler Uzay Teleskobu, binlerce egzoplanet keşfetmiştir. Bu egzoplanetler, yıldızlarına göre belirli periyotlarda tekrarlayan gölgelerle veya yıldızın ışığında görülen küçük dalgalanmalarla tespit edilirler. Güneş Sistemi dışındaki gezegenlerin keşfi, evrende yaşamın var olup olmadığına dair sorulara cevap aramak için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Bu gezegenlerde hayatın var olması için uygun şartların oluşup oluşmadığını inceleyen bilim insanları, bir gün uzayda yaşamın keşfine yönelik büyük adımlar atabilirler.
Hubble Uzay Teleskobu Hubble Uzay Teleskobu, uzayda bulunan en ünlü ve etkili teleskoplardan biridir ve gezegen dışı yaşam arayışı dahil birçok bilimsel çalışmada kullanılmıştır. Hubble, başta transit yöntemi olmak üzere, çeşitli yöntemlerle binlerce gezegen dışı gezegenin keşfedilmesine katkıda bulunmuştur. Transit yöntemi, gezegenin ana yıldızının önünden geçerken ana yıldızın ışığında meydana gelen küçük bir azalma olarak tanımlanır ve bu yöntemle gezegenlerin boyutu ve yörünge süresi gibi bilgiler elde edilir. Hubble'ın yardımıyla, örneğin, 1997'de ilk kez başka bir yıldız sistemindeki bir gezegen keşfedilmiştir. Bunlar arasında, birçok "süper Dünya" ve "sıcak Jüpiter" gibi ilginç ve farklı tipteki gezegenler yer almaktadır. Hubble'ın keşifleri, Güneş Sistemi dışındaki gezegenler hakkında bilgilerimizi genişletmeye yardımcı olmuştur ve bu da gezegenlerin oluşumu, evrimi ve yaşamın olası koşulları hakkında daha fazla anlayışımıza yol açmıştır.
James Webb Uzay Teleskobu Bildiğiniz gibi günümüzden çokta uzak olmayan günlerde uzaya yeni bir teleskop fırlatıldı "James Webb Uzay Teleskobu". Webb'in, Hubble'dan hem teknik hem de teknolojik olarak daha donanımlı olması bizlerde büyük bir beklenti yaratıyor. Gelecek aylarda veya yıllarda Webb'in çektiği fotoğraflar ve detayları analizleriyle birlikte evrendeki canlı varlıklara belki bir yenisi daha eklenebilir. James Webb Uzay Teleskobundan Gelen İlk Görüntüleri görmek için ve detaylı bilgi için tıklayın.
Güneş Sistemi ve Yaşam
Güneş Sistemi ve yaşam konusu oldukça merak uyandıran bir konudur. Şimdiye kadar keşfedilen tüm yaşam formları, bizim içerisinde yaşadığımız ve adına “Dünya” dediğimiz bir gezegende var oldu. Diğer gezegenlerde yaşamın var olup olmadığına dair araştırmalar sürmektedir. Bu araştırmalarda Hubble Uzay Teleskobu ve James Webb Uzay Teleskobu gibi teknolojik araçlardan faydalanılmaktadır. Hubble ve Webb, Güneş Sistemi dışındaki yıldızların etrafındaki gezegenleri inceleyerek, bu gezegenlerin atmosferindeki özellikleri ve varsa yaşam belirtilerini araştırmaktadır. Ancak, şu ana kadar keşfedilen gezegenlerin yaşanabilir olma ihtimali oldukça düşüktür. Bu nedenle, uzay araştırmaları ve teknolojik gelişmeler ile gelecekte yaşam barındırabilecek gezegenler keşfedilmesi umut edilmektedir. Kaynak: Güneş Sistemi Nedir? Read the full article
#cücegezegenler#dünya#egzoplanet#gezegen#güneş#güneşsistemi#jüpiter#kızılgezegen#kuyrukluyıldız#mars#merkür#neptün#plüton#satürn#uranüs#venüs#yaşam
2 notes
·
View notes
Text
İLK YARDIM DERS KONULARI
İlk Yardım Dersi alması gereken kişilere İstanbul da bulunan Metropol İlk Yardım Eğitim Kursu olarak uzman eğitmenlerimiz ve gerekli olan materyallerimiz ile uzun yıllardır devam eden eğitimci tecrübesini kullanarak İlk Yardım Eğitimi vermekteyiz.
Sunduğumuz İlk Yardım Dersleri Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen yönetmeliğe birebir uyumlu olmakla birlikte müfredata yeni eklenen konular olması halinde kursumuzun İlk Yardım Dersi Konuları ve İlk Yardım Eğitimi Ders Notları güncellenmektedir.
Metropol ilk yardım kursu olarak sunduğumuz Zorunlu İlk Yardım Eğitimi ile ilgili; İlk yardım eğitimi konuları içeriği, Teorik dersler, Uygulama dersler, İlk yardım konuları süreleri, hakkında detaylı bilgileri aşağıda maddeler halinde inceleyebilirsiniz. İzmir de uzun yıllardır eğitimin birçok alanında kaliteli ve başarılı hizmetler vermekte olan kursumuzda Sertifikalı Temel İlk Yardım Eğitimi almak için
3 notes
·
View notes
Text
Kendimi tanıdığım, tanıdığımı sevdiğim, saygı duyduğum bir dönemdeyim. Öyle kafamda maddeler halinde bir liste yok ama az biraz bunun nasıl ilerlemesi gerektiğini tahmin edebiliyorum. Zaten hep oldum olası bir şeyleri yapmam için hep önce mantığıma yatması gerekmiştir.
İlk ve bence en önemli şey kendine merhamet etmek, şöyle kendine kendinin arkasında olduğunu söylemek ve göstermek. Ya hep başkaları güzel değil işte, hep başkaları çalışkan, başkaları en mükemmel değilmiş. Herkes kendince güzel. Bazılarının sesi güzel, bazısı işinde iyi, bazısının da aile problemleri var. Ama bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyor. Ben benim olduğum halimi seviyorum, kusurlarımı, mükemmel olmayışımı seviyorum. Sorunlarımı, dertlerimi görüyorum artık onların içinde kaybetmiyorum kendimi. Çünkü ben artık kendimi kaybedemem. Kendimin arkasındayım. Mesela beni üzen şeyler başkasının başına gelse ona aşırı iyi ve sevecen olurdum. Yanında olurdum onun hep. Ona ayıp etmezdim mesela, haksızlık yapmazdım. Kendime de yapmayacağım. Çünkü kendimi seviyorum. İşimi yaparken keyifli olmamı seviyorum, tavuk haşlayıp suyuna çorba yapmamı seviyorum, insanlara küçük küçük laf sokmamı seviyorum. Bu kez kendime ayıp etmiyorum üstelik bunu da severek yapıyorum, hissediyorum. Kendini tanıma, tanıdığımı sevme yolculuğundan bilmem kaçıncı günden selam.
3 notes
·
View notes
Text
Empürite Nedir?
Metalürji ve metal döküm endüstrisinde, malzemenin performansını ve kalitesini doğrudan etkileyen kritik bir kavram olan empürite, metal alaşımların içindeki istenmeyen yabancı maddeler ve safsızlıkları ifade eder. Deoksidasyon sonunda empürite (pisliklerden) tamamen temizlenmemiş sıvı çeliğin dökülmesi sırasında, çelik döküm parçanın bünyesinde ve yapısında;çözülmüş empürite ler(Mangan, Silis, Fosfor ve Oksijen, Hidrojen, Nitrojen gazları) süspansiyonda kalan metal olmayan kalıntılar bırakır. Bu nedenle katılaşma sonunda birikimli(segregasyonlu) ve kalıntılı(inkluzyonlu) çekirdeklenmiş(cored) katı çözeltisi oluşur. Soğuma sırasında dönüşüm (TRANSFORMASYON) aralığında başlangıçta östenit olan kristaller ferrit ve perlit tanelerine (GREYN)dönüşür. Fakat Fosfor gibi metalik olmayan ve sıvı çelik içinde çözünebilmiş inkluzyonlar, çok yavaş yayınırlar ve orijinal pozisyonlarını korurlar. Böylece primer(ilk oluşan) yapı dağlama elemanların bu inkluzyonları ortaya çıkarmasıyla tespit edilebilir. Kimyasal analizden bir elementin, çeliğin özelliklerine etkisinin belirlenmesinde yanıltıcı olabileceği unutulmamalıdır. Zira pek çok element değişik yapılarda bulunarak bu yapının karakteristik etkisini taşır. Örneğin: Mangan ferrit içinde çözünür(katı çözelti kuvvetlendiricisi) ve Mn MnS, MnO ve Mangan silikat oluşturur. Empürite, bir metalin veya alaşımın içerisinde doğal olarak bulunan veya üretim süreçleri sırasında ortaya çıkan safsızlıklar ve yabancı elementlerdir. Bu maddeler, metalin temel kimyasal ve mekanik özelliklerini önemli ölçüde etkileyebilir. Tipik Empürite Elementleri Metalürjik süreçlerde yaygın olarak karşılaşılan empürite elementleri şunlardır: Metalik Empüriteler: Mangan: Mangan sertlik derinliğini etkiler ancak sulama çatlaklarının nedenlerinden de biridir. Bundan dolayı suda sulanacak, yüksek karbonlu çeliklerde %0,5 ten az bulunmalıdır. Mangan, çekme-kopma değerini ve darbe-çentik mukavemetini yükseltir. Silisyum: Silis pek çok çelikte bulunur ve yararlıdır. Özellikle grafit oluşumuna eğilimi olan takım çeliklerde, genellikle Silis miktarı %2’den azdır. - Kükürt: Kükürt çelikte MnS(mangan sülfit) veya FeS(demir sülfit) olarak bulunur. Demir sülfit; kırılgan, düşük ergime noktalı, sarımsı kahverengi film bulutları halinde çelik kristalleri etrafında bulunur ve dövme sırasında çatlamalara sebep olur.Yüksek ergime noktalı kurşuni-gri Mangan Sülfit demir içinde az çözünür ve yapı içinde büyük küresel parçacıklar halinde düzensiz dağılmış olarak bulunur. Manganın Kükürt ile birleşmesi için gerekli olan miktar teorik olandan beş kat fazladır. Fosfor : Hem fosfor sülfit hem de fosforun, Fe-S ve Fe-P denge diyagramlarındaki sıvı ve katı fazlar arasındaki geniş bölge nedeniyle, birikim(segregasyon) eğilimi yüksektir. Bu nedenle ortalama fosforu %0,025 olan çeliklerin bazı yerlerinde fosfor %0,01’ e çıkabilir ki bu da tehlikelidir. Haddelenmiş çeliklerde yüksek fosfor bulunan alanlarda fosfor bir band halinde uzar ve perlitin yokluğu ile karakterize olur. Bu açık renkli bandlar HAYALET BAND (GHOST BAND)diye adlandırılır ve fosforun varlığı, perlitin yokluğu nedeniyle zayıftırlar. “Hayaletler” ignotların katılaşması esnasında pisliklerin (empürite) yerel brikimi sonucudurlar ve çoğu zaman bu bantlarda kalıntılar(inkluzyonlar) da bulunur ve çözünmüş oksijende benzer band oluşmasına neden olur. Fosfor pek çok uygulamada çok sıkı kontrol edilmelidir. Çok düşük miktardaki fosforun her zaman istenen kaliteyi sağlayacağını düşünmek gerçekten akıllıca değildir. Bazı çeliklerde çok küçük yüzdeler banyo içindeki yüksek oksidasyon nedeniyle çok miktarda mekanik olmayan kalıntı oluşmasına neden olur. Gazsal Empüriteler: Oksijen Hidrojen Nitrogen
Empüritelerin Oluşum Mekanizmaları
1. Hammadde Kaynaklı Empüriteler Cevherlerden ve ham metallerden gelen doğal safsızlıklar Üretim öncesi ham maddelerdeki izler 2. Üretim Süreci Kaynaklı Empüriteler Ergitme ve döküm sırasında reaktör veya kalıplardan gelen kontaminasyonlar Proses ekipmanlarından gelen metal parçacıkları Üretim ortamındaki çevresel faktörler
Empüritelerin Metal Üzerindeki Etkileri
Mekanik Özellikler Üzerindeki Etkiler Mukavemet değişimleri Tokluk kaybı Kırılganlık artışı Yorulma direncinde azalma Metalografik Yapı Üzerindeki Etkiler Segregasyon (birikimli yapılanma) İnklüzyon (kalıntı) oluşumu Çekirdeklenmiş (cored) katı çözeltisi meydana gelmesi
Empürite Kontrolü ve Arıtma Yöntemleri
1. Ön Arıtma Teknikleri Cevher seçimi Zenginleştirme işlemleri Kimyasal ön işlemler 2. Metalürjik Arıtma Yöntemleri Deoksidasyon Vakum işlemleri Eritme ve süzme teknikleri Spektroskopik ayıklama Empüriteler, metal üretiminde kaçınılmaz ancak kontrol edilebilir unsurlardır. Modern metalürji teknolojileri, bu safsızlıkların minimize edilmesi ve istenmeyen etkilerinin bertaraf edilmesi üzerine sürekli gelişim göstermektedir. Read the full article
#arıtma#çeliküretimi#cored#Deoksidasyon#Döküm#Empürite#eritme#Fosfor#Ghostband#Greyn#HayaletBand#Hidrojen#inklüzyon#İnkluzyon#kimyasalyapı#kontaminasyon#Kükürt#MalzemeBilimi#Mangan#Manganez#mekaniközellikler#MetalDöküm#metalkalitesi#metalteknolojileri#Metalürji#Mühendislik#nitrojen#Oksidasyon#Oksijen#safsızlık
0 notes
Text
KURNAZI SEVERİZ BİZDEN KURNAZ OLMAZSA…
Tarım ve Orman Bakanlığı, gıdada hile, taklit, tağşiş (bir şeyin içine başka bir madde karıştırma) yapan firmaları her yıl bir liste halinde yayınlıyor.
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan son listede Balıkesir’den de 6 firma var.
Özellikle et ve süt ürünleri satan bu firmalarımız, bakın hangi gıdaların içine neler katmış;
- Tam Yağlı Taze Kaşar Peynirlerinde, küf ve maya gelişiminin önlenmesinde kullanılan, süt ürünlerinin raf ömrünün artırılmasını sağlayan bir gıda katkı maddesi olan “natamisin” antibiyotiği tespit edilmiş.
- Tam Yağlı Taze Kaşar Peynirlerinde ve Yayık tereyağlarında yağ oranı düşürülerek, “taklit ve tağşiş” yapıldığı tespit edilmiş.
- Sucuk ürünlerinde at, eşek, domuz gibi hayvanları ifade eden “tek tırnaklı eti” ve “sakatat (dil)” tespit edilmiş.
- Zeytinyağlarına, soya, ayçiçeği, kanola gibi “tohum yağları” karıştırılmış.
- Kekik’te bile “yabancı maddeler” tespit edilmiş.
Bakanlığın açıkladığı “Sağlığı Tehlikeye Düşürecek Gıdalar” ile “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar” listesinde daha neler var neler…
Baharat, bal, salça ve zeytinyağlarda kullanımına izin verilmeyen boyalardan,
Lahmacun harçlarına katılan at ve eşek etlerine…
Köftelik kıymalardaki kanatlı etlerden,
Kıymalı börek harçları içindeki taşlık, yürek, kelle eti gibi sakatatlara kadar,
Kısacası…
Yediğimiz hemen her şeyin içine birileri daha çok kazanmak adına, halkın sağlığını hiçe sayacak şekilde alakasız maddeler katmışlar.
Tatlandırıcı, renklendirici, koruyucu, bayatlamayı geciktirici, kıvam artırıcı gibi çeşitli katkı maddeleri kullanıp, hile yapmışlar.
Bunlar sadece tespit edilip gün yüzüne çıkanlar.
Ya haberimiz olmayanlar ne olacak?
Kapalı kapılar ardında üretilip her gün satışa sunulan ürünler?
Şekerlemelerin içine katılan domuz jelatinleri?
Küf tutmuş peynirlerin eritilerek, eritme peynir diye satılması?
Kullanılmış kızartmalık yağların tekrar kullanılması?
Bozuk, ezik, kurtlu incirlerden, incir lokumu yapılması?
Kuru üzümlerin kurutulmadan önce mazota bulanması?
Günümüzün sistemi insanın yerine parayı…
Aklın yerine kurnazlığı…
Doğruluğun yerine kandırmacayı koyduğu sürece, bu listeleri daha çook görürüz.
Hatta yine bu ürünleri almaya, bu ürünleri satanları başarılı saymaya devam ederiz.
Ne yazık ki gerçek bu…
Şimdi akıllı olanlar değil kurnaz olanlar itibar görüyor.
Bu sistemde “kurnaz” değilseniz, “kaybeden” olarak eziliyor, yok oluyorsunuz.
Kimse kimseyi kandırmasın.
Hayali ineklerden kazanç sağlayacağını sanıp Çiftlikbank’a para yatıranlarla…
Dolandırıcılardan yüksek faiz alacağını sanıp köşeyi dönmeye çalışanlarla…
Hepimiz bu sistemin içindeyiz.
Her birimiz, bu sistemin çarklarını çevirmekte bir birimizle yarışıyoruz.
En kurnaz kimse onu alkışlıyoruz.
En kurnaz kimse önünde saygıyla eğiliyoruz.
En kurnaz kimse onun başarıları karşısında hayranlık duyuyoruz.
Hatta işi öyle bir raddeye getirdik ki...
Kurnaz olmanın ahlâklı bir tutum olmadığını biliyoruz,
Ama “kaybedenler” arasında yer almamak için görmezden geliyor, “farkında değilmişiz” gibi yapıyoruz...
Ramazan S.TOPRAKTEPE
1 note
·
View note
Text
Hepsiburada' da Evcil Hayvanlara Özel İlginç Ürünleri!
Hepsiburada' da evcil hayvanlara özel ilginç ürünleri ile konforlu ve mutlu yaşam sürmelerini amaçlar. Platformda dostlarımıza uygun ürünleri kolaylıkla bulabilirsiniz. Evcil hayvanlarımız için geliştirilen ürünler günlük ihtiyaçlar için kullanılabilir. İster kedi ister köpek olsun bütün hayvanlara yaratıcı ürünleri sitede bulursunuz.
Hepsiburada' da Evcil Hayvanlara Özel İlginç Ürünleri
LED Işık Kedi Oyuncak Tüy Elektronik Interaktif Akıllı Top
Kedi oyuncakları, ev arkadaşınızın eğlenmesini sağlar. Led ışıklı kedi oyuncak tüy elektronik interaktif akıllı top gökkuşağı renklerine sahiptir. Bu üründe topun gövdesi lazer ışığıyla bezelidir. Sevimli oyuncağın üzerinde çanlar bulunmaktadır. Ayrıca ürün 1, 5 saat şarj edildiğinde 3 saate kadar çalışır. Ürünü incele... Kedinizin uzun süre kapalı kalması halinde onu eğlendirmektedir. Topun üzerindeki ışıklar hareket halinde yanarak dikkat çeker. Tüy, kedinin patileri ile oynamasını sağlamaktadır. Dayanıklı ürünün kullanımı fazlasıyla basittir. Hayvanın hareketliği, hayat standartlarını iyileştirmektedir. Ayrıca bu ürünün kedinizin zihinsel sağlığını olumlu yönde etkiler. Haraketli tasarımıyla kediye eğlenceli oyun deneyimi yaşatmaktadır. Hayvanının enerjisini atmasına fırsat tanır. Ürünü siteden uygun maliyete rahatça alabilirsiniz. Dahası bu ürünün farklı versiyonları da kediniz için inceleme şansınız vardır.
Hepsiburada' da Evcil Hayvanlara Özel İlginç Ürünleri Kediler Pistler İplik Top Oyuncaklar Kedilerinizin zihinsel ve fiziksel sağlığı için oyuncaklar gereklidir. Evde beslediğiniz kediniz rahatça hareket edemeyebilir. Bu yüzden pistler iplik top oyuncaklar ile enerjilerini atabilir. Ayrıca oyuncakların renkli tasarımıyla kedinizin ilgisini çeker. Dostunuz, oyuncağın çevresinde hareket ederek sağlıklı kalır. Ürünü incele... Bununla beraber kedinizin zihinsel uyarımını sağlamaktadır. Zeki yaratıklar, devamlı hareket halinde kalarak stres benzeri problemleri önler. Hayvanın avcılık güdülerini bu oyuncakla tatmin eder. Oyuncak, kedinizle aranızda bağ kurmanızı sağlamaktadır. Kedinizin sosyalleşmesini sağlayan top aynı zamanda kilo sorunlarını önler. Evcil hayvanınızın huzurlu ve mutlu yaşaması adına gerekli oyuncak fazlasıyla eğlencelidir. Farklı renkleri sayesinde evinizin dekoruna uyar. Toplu oyuncakla kedinizin sağlıklı yaşam sürmesini sağlarsın.
Hepsiburada' da Evcil Hayvanlara Özel İlginç Ürünleri Evcil Köpek İlginç Oyuncaklar Çığlık Atan Tavuk Evcil köpek ilginç oyuncaklar çığlık atan tavuk fazlasıyla eğlencelidir. Oyuncağın çıkardığı ses, köpeğinizin ilgisini çekerek oyuna davet etmektedir. Bu ürün, çoğunlukla yüzde yüz lateks kauçuktan üretilir. Dostunuzun sağlığını etkilemeyen maddeler içermektedir. Oyuncak, farklı boyutlardaki köpekler için uygundur. Değişik renkleriyle köpeğinizin ilgisini çekerken, enerjisini atmasına imkan verir. Dostunuzun zihinsel açıdan uyarılmasını sağlar. Çiğneme oyuncağı, arkadaşınızın dişlerini temizlemektedir. Köpek, ürünü çiğnediğinde dişlerindeki tartar ile plak azalır. Ürünü incele... Bununla beraber egzersiz için oyuncağı kullanabilirsin. Bahçede yahut parklarda köpeğinizle kaliteli zaman geçirirsiniz. Böylece aranızdaki bağ güçlenmektedir. Ürün, ilginç tasarımının yanında oldukça işlevseldir. Evcil hayvanlarınızın daha kaliteli yaşaması adına oyuncaklardan yararlanabilirsiniz. Hepsiburada ilginç ürünler kataloğunda oyunu kolaylıkla bulabilirsiniz. Bunun dışında diğer evcil hayvanlara özel tasarımları inceleme şansın vardır. Dostunuzun yaşam standartlarını yükseltme adına farklı tasarım sitede bulursunuz. Tek tıkla https://www.hepsiburada.com/ adresinden oyuncaklara ulaşırsın. Read the full article
0 notes
Text
Elazığ Emniyetinden Sokak Satıcılarına Operasyon..
Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde, İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından uyuşturucu ile mücadele kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda uyuşturucu kullanan ve sokak satıcılarına yönelik operasyonlar düzenlendi. Bu operasyonlar kapsamında ele geçirilen maddeler - 10 parça halinde 1 kg 990,16 gr esrar, - 5 parça halinde 45,44 gr metamfetamin, - 2 parça halinde 116,33 gr sentetik kannabinoid, - 115 adet sentetik ecza, - 10 gr extacy. Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak suçundan adli makamlara sevk edilen şüphelilerden 6 kişi tutuklanmış, 1 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verilmiştir. Read the full article
0 notes
Text
Azure Resource Group Yetkilendirme
Merhaba, bu yazımda sizlere Azure Resource Group yetkilendirme konusundan bahsedeceğim. Azure üzerinde bir Resource Group’a yetkilendirme yapmak için Azure Role-Based Access Control (RBAC) kullanılır. RBAC ile kullanıcılar, gruplar veya hizmetler belirli kaynak gruplarına belirli izinlerle atanabilir. Aşağıda maddeler halinde nasıl yetkilendirme yapabileceğinizi anlatıyorum. Azure Portal’a Giriş…
#azure portal#azure resource group management#Azure Resource Group Yetkilendirme#azure üzerinde yetkilendirme
0 notes
Text
Halı ve Kilim Temizliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Halı ve kilimler, evimizin sıcaklığını artıran, estetik değer katan önemli dekoratif unsurlardır. Özellikle el dokuma halı gibi değerli parçalar, doğru bakım ve temizlik yöntemleriyle ömür boyu kullanılabilir. Bu tür özel ürünler için en iyi bakım yöntemlerini öğrenmek ve uygulamak oldukça önemlidir. Ayrıca, güvenilir bir marka olan Öğretmenler Halı, halı ve kilimlerin temizliği ve bakımı konusunda uzman bilgisi sunarak kullanıcılarına hizmet vermektedir.
Halı ve Kilim Temizliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Halı ve kilimlerin temizliği, hem sağlığımız hem de halının ömrü açısından büyük önem taşır. İşte dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar:
1. Düzenli Süpürme ve Toz Alma
Halı ve kilimler, günlük olarak toz ve kir biriktirirler. Bu yüzden düzenli olarak süpürmek, toz ve kirin halının dokusuna işlemesini engeller. Süpürme işlemi sırasında, halının liflerine zarar vermemek için uygun başlıklı süpürge kullanılması gerekmektedir.
2. Leke Çıkarma Yöntemleri
Leke oluştuğunda, hemen müdahale etmek önemlidir. Leke ne kadar uzun süre kalırsa, çıkması o kadar zorlaşır. Halı ve kilimler üzerinde oluşabilecek farklı leke türleri için çeşitli temizleme yöntemleri vardır. Örneğin, su bazlı lekeler için hafif sabunlu su kullanılırken, yağ bazlı lekeler için profesyonel leke çıkarıcılar tercih edilmelidir.
Halı ve Kilimlerin Derinlemesine Temizliği
Halı ve kilimlerin derinlemesine temizliği, belirli aralıklarla profesyonel temizlik hizmetlerinden faydalanarak yapılmalıdır. Bu temizlik işlemi, halının liflerinin derinlemesine temizlenmesini ve tüm kirlerin arındırılmasını sağlar.
1. Profesyonel Temizlik Hizmeti
Profesyonel temizlik hizmetleri, halının türüne ve dokusuna uygun temizlik yöntemleri kullanarak, halınızın zarar görmeden temizlenmesini sağlar. Özellikle el dokuma halılar gibi değerli parçalar için profesyonel temizlik büyük önem taşır.
2. Evde Halı Temizliği
Evde halı temizliği yaparken, halının türüne uygun temizlik malzemeleri kullanmak önemlidir. Özellikle kimyasal içermeyen, doğal temizleyiciler tercih edilmelidir. Temizlik işleminden sonra halının tamamen kurumasına özen gösterilmelidir, aksi halde nem kalması halinde küflenme ve kötü koku oluşabilir.
Kilimlerin Bakımı
Kilimler, hafif ve taşınabilir oldukları için bakımları biraz daha kolaydır. Ancak yine de bazı özel bakım yöntemlerine ihtiyaç duyarlar.
1. Kilimlerin Saklanması
Kilimlerin uzun süre kullanılmadığı dönemlerde, doğru şekilde saklanması gerekmektedir. Kilimler, rulo yapılarak serin ve kuru bir yerde muhafaza edilmelidir. Saklama sırasında naftalin gibi koruyucu maddeler kullanılarak güve oluşumunun önüne geçilmelidir.
2. Düzenli Havalandırma
Kilimlerin düzenli olarak havalandırılması, kötü kokuların önüne geçer ve liflerin hava almasını sağlar. Kilimlerin uzun ömürlü olması için yılda birkaç kez dışarıda havalandırılması tavsiye edilir.
Halı ve Kilim Bakımında Doğal Yöntemler
Doğal bakım yöntemleri, hem sağlığımız için güvenlidir hem de halı ve kilimlerin zarar görmesini engeller.
1. Karbonat Kullanımı
Karbonat, halı ve kilimlerin temizliğinde etkili bir doğal üründür. Halı yüzeyine serpilip bir süre bekletilen karbonat, hem temizler hem de kötü kokuları giderir.
2. Beyaz Sirke ile Temizlik
Beyaz sirke, doğal bir dezenfektandır. Su ile karıştırılarak halı yüzeyine uygulanabilir. Bu karışım, halının hem temizlenmesini sağlar hem de mikropları öldürür.
Halı ve Kilimlerin Uzun Ömürlü Olması İçin İpuçları
Halı ve kilimlerin uzun ömürlü olması, doğru bakım ve temizlik yöntemlerinin uygulanmasıyla mümkündür. İşte dikkat edilmesi gereken bazı ipuçları:
1. Doğrudan Güneş Işığından Koruma
Halı ve kilimlerin doğrudan güneş ışığına maruz kalması, renklerinin solmasına neden olabilir. Bu nedenle, halıların güneş ışığından korunması önemlidir.
2. Mobilya Ayaklarından Koruma
Ağır mobilyaların halı üzerinde sürekli aynı noktada durması, halının ezilmesine ve deforme olmasına yol açabilir. Bu durumu önlemek için mobilyaların yerlerini belirli aralıklarla değiştirmek faydalı olacaktır.
Sonuç
Halı ve kilimler, doğru bakım ve temizlik yöntemleriyle uzun yıllar boyunca ilk günkü gibi kullanılabilir. Özellikle değerli el dokuma halılar ve diğer özel parçalar için düzenli bakım yapmak, hem halının ömrünü uzatır hem de evinizin dekoratif görünümünü korur. Güvenilir bir marka olan Öğretmenler Halı, halı ve kilim temizliği konusunda uzman bilgisi ve profesyonel hizmetleriyle sizlere en iyi çözümleri sunmaktadır. Halılarınızın ve kilimlerinizin ömrünü uzatmak için bu ipuçlarını dikkate alarak, düzenli bakım ve temizlik işlemlerini ihmal etmeyin.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Halılarımın düzenli temizliğini nasıl yapabilirim?
Halılarınızı haftada en az bir kez elektrikli süpürge ile süpürün ve lekeleri hemen temizleyin.
El dokuma halılarımı evde temizleyebilir miyim?
El dokuma halılar, profesyonel temizlik gerektiren özel ürünlerdir. Evde temizlemek riskli olabilir.
Kilimlerimi nasıl saklamalıyım?
Kilimlerinizi rulo yaparak serin ve kuru bir yerde saklayın, güve oluşumunu engellemek için koruyucu maddeler kullanın.
Halılarımın renginin solmasını nasıl önleyebilirim?
Halılarınızı doğrudan güneş ışığından koruyarak renk solmasını önleyebilirsiniz.
Halı ve kilim temizliğinde doğal yöntemler nelerdir?
Karbonat ve beyaz sirke gibi doğal ürünlerle temizlik yapabilirsiniz. Bu yöntemler hem sağlıklı hem de etkili çözümler sunar.
0 notes