#kurumdaki
Explore tagged Tumblr posts
Text
En sevdiğim fotoğrafım nerden baksan 9 10 senedir aynı pp. Bunu da çok sevdim değiştirsem mi karar veremedim. İnstagram engellenmiş, araplar için yine yas ilan etmişler. İşe geldim kurumdaki bayrağı yarıya indirmişler. Neyse cumaya gidecektim gıyabi cenaze namazı kılacaklarmış arap için vazgeçtim ona da gitmeyecem. Küfür etmeden yaşamak çok zor. Günaydın.
9 notes
·
View notes
Text
Bu kurumdaki son günümüzde, voleybol turnuvası 3. Sü olarak hatıra defterimize yazdık
12 notes
·
View notes
Text
İş yerinde bizim katta bir kadın var, muhtemelen üst statülü biri. Birimlerden pek tanıdığım yok, iletişim olmuyor. Kadınla holde, asansör çevresinde veya lavaboda karşılaşıyoruz, triplerini bakışlarını görseniz varya yolasınız gelir. Sorunlarını bu kadar net belli eden insanın hayatın boktan sistemini hatırlatan rütbesi insanı daha bir rahatsız ediyor. Kartını görmeye çalışmadım görüp de ağzına sokma dürtüm yüzüme yansır diye. Bu ne kibir kadınnnn. Evet kurumdaki çoğu kişi senden genç ve senden güzel, kudur Allah'ın delisi seni. Hayatta bu imaji rahat rahat uygulayacağın en özel yer iş alanın oluyor, sen de haklısın narsisizm belası.
Hayır aynısını ben yapsam biliyorum ki yöneticimize lafı gider, mal gibi öyle kalıyoruz boktan bir vaziyet.
3 notes
·
View notes
Text
Bugün sınıfa yeni kayıt almışlar bana söylediler çocuk yarın başlayacak diye ama hiçbir bilgim yok çocuk ve ailesi hakkında. Okul çıkışı bir iş için başka bir kurumdaki tanımadığım bir öğretmeni aradım ve adam yeni velim çıktı. Parçaları birleştirince telefonda patladık. Merhaba yeni veli.
4 notes
·
View notes
Text
Kurumdaki ziraat mühendisi abi biyopsi yaptırmış sonuçları doktora gitmeden bir bak demişti rapora bakıp söylediklerimin aynısını dün doktor da söylemiş diyoki senin onkoloji bilgin sağlammış djsdjddj eee boşuna 5 yıl mektep okumadık
5 notes
·
View notes
Text
Pakistan Demiryolları'nda Yolsuzluk Operasyonu
Pakistan Demiryolları, yolsuzlukla mücadele çabalarının bir parçası olarak son beş yıl içinde yolsuzluk suçlamasıyla 97’den fazla personeli sorumlu tutarak cezalandırdı. Bakanlıktan bir yetkili, bu önlemlerin, kurumdaki yolsuzluğu kontrol altına almak amacıyla atılan adımlardan biri olduğunu belirtti. Karaborsacılığı Önleme ve Şeffaflık Yetkili, yolsuzluğun önlenmesi için bilet satış makineleri…
0 notes
Text
MİT DOSYASI /// Mahmut Muslihan : Kapalı kurumların halka arzı : Milli İstihbarat Teşkilatı
Mahmut Muslihan : Kapalı kurumların halka arzı : Milli İstihbarat Teşkilatı 27-07-2024 486 OKUNMA KAPALI KURUMLARIN HALKA ARZI : MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI Türkiye’nin en gözde kurumlarının başında gelen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) son yıllarda adından oldukça söz ettirmeyi başardı. Bunun arkasında gerek müsteşarlıktan başkanlığa giden yolda Hakan Fidan’ın kurumdaki reformları gerek MİT’in…
0 notes
Text
Her şey şubat depremiyle başladı. Dünyamız başımıza yıkılmıştı. Çocukluğum, adım attığım sokaklar, çocukluk arkadaşlarım, kuzenlerim, akrabalarım. Onlarla birlikte biz de enkaz altında kaldık. Ardından ikinci deprem vurdu. Bir gecede gidip anneannemleri oradan aldık bize getirdik. Ne olduysa ondan sonra oldu.
Y. vardı hayatımda. Evlilik teklifi ettiğim, ailemin en içine soktuğum insandı. Çocuklar için paylaştığımız Prime Video'yu dayım görüpte bana neden vermediniz demesin diye isimleri değiştirip kurumdaki S. ve YT. adlarını verdim. Y. bunu görünce benim kendini S. ile aldattığımı düşündü. İftira attı, hakaret etti. Oysa ki on yıldan fazla süredir tanıyordum S.'yi. Hocamdı, çocuğu bile vardı.
Bir ay bunun kavgasını verdik. Geçmişime de takıntılıydı, biraz toksik bir ilişkimiz vardı. Mesafe ilişkisi olunca iyiden iyiye zor oluyordu her şey. Kendime böyle bir iftirayı yediremedim. Ayrıldık. 2023 yılının Mart ayıydı. O zamandan sonra toparlayamadım bazı şeyleri işte.
Zaman geçmeye devam etti. Nisan ayı gibi Ö. ile tanıştım. Eğitimi harikulade biriydi. Eğlenceliydi de, ilk buluşmamızda çok keyifli vakit geçirdik. Sonra ben eve döndüğümde şimdi biz neyiz dedi. Birbirini tanımaya çalışan iki insanız dedim. Sanırım orada koptu çoğu şey. Birkaç kere daha buluştuk. Hiçbir zaman ondan hoşlandığımı söyleyemedim. Sonra iyi bir arkadaş olduk kendisiyle.
Takvim 2024 yılının Şubat ayını gösterdiğinde A. geldi hayatıma. Kendisini çok daha önceden tanıyordum. Uzun süredir görüşmüyorduk. Yazdı, konuştuk. Çok uzun zaman oldu buluşalım dedim, buluştuk. Çok keyifli vakit geçirdik. İkincisi, üçüncüsü derken iyiden iyiye beraber vakit geçirmeye başladık.
Uzun zaman sonra kendimi iyi hissediyordum. Birlikte konserlere, tiyatrolara, sinemalara, stand uplara gidiyorduk. Yurt dışına tatile bile gittik. Çok güzel bakıyordu A., çok güzel gülüyordu. Sımsıkı sarılıyordu, sonra göğsüme yatmaya başladı, ellerimiz birbirine kenetlendi, dudağımın kenarından öpüyordu. O da mutluydu benim gibi.
Birbirimize güzel şarkılardan güzel listeler yapıyorduk. Elleriyle bile besledi beni. Sen varsan gerisi önemli değil dedi. Sonra bir gün onun için çok değerli bir arkadaş olduğumu öğrendim. Elinde olmadan o hareketleri yapmış. Çok kırıldım. Çok üzüldüm. Her zaman her kadının benim gibi birini isteyeceğini ve bunun bir şans olduğunu söylerdi. Aradan çok geçmedi, bana ilişkiye hazır olmadığını söylemişti ama başka biriyle birlikte oldu. Sustum.
Sonra takvimler 2024 yılının Mayıs ayına geldiğinde C. ile iletişimimiz farklı bir yöne evrildi. İlgisi güzeldi, ilgim güzeldi. Sakinliği, duruşu, hareketleri, konuşması çok güzeldi. Ben elinden tutmak istiyorum dedim. Zaten buna uzun zaman önce izin verdim dedi. Böyle başladı. Huzurlu hissediyordum. Onunla zaman geçirmek çok güzeldi. Ona yemek hazırlamak, bir şeyler izlemek, kokusuna karşı koyamamak...
Sonra bayram tatili zamanı geldi ve memleketine gitti. Ailesiyle durumu paylaşacaktı. Önce annesiyle paylaştı, olumlu karşıladı. Aradan bir ya da iki gün geçti bir şeyler ters gitmeye başladı. Güzel söz söylemiyordu, zorla konuşuyormuş gibiydi. Hissediyordum ama bir şey diyemiyordum. Bugün yazdı. Pazartesi kahve içelim mi diye olur dedim. Konuşmak istediğim bir konu var dedi.
Babasıyla da paylaşmış durumu. Onay vermemiş. İnanç farklılıkları onlar için sorunmuş. İlk paylaştığında neyin ne olduğunu anlatmıştım. Benim gibi anlatamamış demek ki. Aileme karşı gelemem dedi. Kısmet değilmiş dedim. İş arkadaşımı kaybedecek miyim dedi. Hayır dedim. Benim için Berko olarak kalabilir misin dedi. Bana çok az kişi Berko diyebilir dedim. Korktu, korkma dedim, kalabilirim.
Gitmeden önce eşyalarımı götürmüştüm. Evin anahtarını vermişti. Çok kolay vazgeçti. Üzüldüm. Gözüm doldu konuşurken. Bir kere de sesim titredi. Yine de hep gülerek konuştum kendisiyle. Yıkıldım ama. Kendime ördüğüm duvarları yıkmaya başlamışken kendi duvarımın altında kaldım. Sanki içimde kocaman bir boşluk var ve hepsi betonla kaplı gibi.
Hislerimi aldırmış gibi hissediyorum. Konuşmalarım yok. Sadece söylenene cevap veriyorum. Mümkünse tek kelime, değilse en az kaç kelime kullanabiliyorsam o kadar. Sesim hiç yüksek değil. İstesem de çıkmıyor. Arafta gibiyim. Ne kendimi istiyorum hayatımda ne de bir başkasını. Kendi kabıma sığmıyorum, aynı zamanda kendi kabımı doldurmayacak şekilde küçülüyorum.
Kimseye hiçbir şey belli etmemeye çalışıyorum. Kendime de bir şey belli etmemeye çalışıyorum. Yüzümdeki mimik sayısı sıfır. Oysa ki bundan 10 yıl önce insanlar beni jest ve mimiklerimle tanılarlardı. Çok fazla kullanırdım. Kendim eksildim, daha ne kadar eksileceğim bilmiyorum.
Hiçbir şeye hevesim kalmadı. Geçen yıldan beri zaten yaşamaya bile hevesim kalmamıştı. Okumaya hevesliydim, inadımdan okuldan atıldım. Okumaya hevesim kalmadı. Çalışmaya hevesliydim, yaşadıklarım işe olan odağımı kaydırdı. Çalışmaya hevesim kalmadı. Bomboş bir insan olmak üzereyim. Nitelikli, donanımlı, kültürlü ama bomboş bir insan. Kullanmadığım tüm bilgiler unutulur ya. Kullanmazsam bunların da bir önemi kalmayacak.
Hayat doluydum ben. Neşeliydim. İdeallerim vardı. Sevgim vardı, çok severdim. Sevmeye, vermeye her zaman hazırdım. Yapamadım. Kısmet değilmiş. Başımı öne eğip yoluma devam etmeye çalışacağım. Yapmam gerekenleri yapıp evime döneceğim. İletişim kötü bir şey. Duygu beslemek kötü bir şey. Belki de ben kötü bir insanım. Neden olmasın?
Bu ağırlıkla ne yapacağımı bilmiyorum. Yaşayarak öğreneceğim belli ki. Yazmakta yetmiyor. Yetmiyor. Hiçbir şey istemeden nasıl yaşanır bilmiyorum. Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum. Bir tane biram kalmış son iki yudumum. Sigaram eşlik edecek geceme. Öyle işte.
1 note
·
View note
Text
Siber Güvenlik Uzmanı ve Güvenli Bağlantı Noktaları
Siber dünyada her geçen gün artan tehditler, kurumların güvenlik konusunda daha fazla önlem almalarını zorunlu hale getirmiştir. Bu durum, güvenli bağlantı noktası kavramının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Güvenli bağlantı noktası, bir ağda kullanılan iletişim kanallarından biridir ve bilgi akışının güvenliğini sağlamak amacıyla şifreleme ve diğer güvenlik önlemlerini içerir.
Güvenli bağlantı noktasına ne denir? özellikle internet üzerinden yapılan veri transferlerinde büyük önem taşır. İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, bilgi hırsızlığı veya saldırılara karşı koruma ihtiyacı da artmıştır. Bu noktalarda kullanılan protokoller, verilerin şifrelenmesini ve yetkilendirilmemiş erişimleri önlemeyi sağlar. Bu sayede, bilgilerin güvenli bir şekilde iletilmesi ve alınması mümkün olur. Örneğin, HTTPS (Hypertext Transfer Protocol Secure), web siteleri arasındaki iletişimde kullanılan bir güvenli bağlantı noktasıdır.
Bu noktada devreye siber güvenlik uzmanları girer. Siber güvenlik uzmanı nedir? kurumların bilgi sistemlerini ve ağlarını korumak için çalışan uzmanlardır. Görevleri, potansiyel saldırıları tespit etmek, güvenlik açıklarını kapatmak ve koruma önlemleri geliştirmektir. Siber güvenlik uzmanları, siber saldırılara karşı savunma stratejileri oluşturarak, güvenli bağlantı noktalarının kurulumunu ve bakımını gerçekleştirirler.
CISO (Chief Information Security Officer) ise bir kurumda siber güvenlik stratejilerinin belirlenmesinden sorumlu olan en üst düzey yöneticidir. CISO'nun görevi, kurumdaki bilgi sistemlerinin ve verilerinin güvenliğini sağlamak, güvenlik politikalarını belirlemek ve uygulamak, risk değerlendirmeleri yapmak ve personelin güvenlik konusunda farkındalığını artırmaktır. Ayrıca, Ciso, güvenli bağlantı noktalarının etkin kullanımını sağlamak ve güncel tehditlere karşı kurumsal savunma stratejileri oluşturmak gibi sorumlulukları da üstlenir.
Güvenli bağlantı noktaları ve siber güvenlik uzmanları, günümüzde işletmelerin en önemli ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir. Bilgilerin ve sistemlerin güvende kalması, kurumların itibarı ve sürdürülebilirliği için kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, şirketlerin CISO liderliğindeki uzman ekiplerle güvenli bağlantı noktalarını sağlamlaştırması ve siber saldırılara karşı etkin savunma stratejileri oluşturması büyük bir gerekliliktir.
0 notes
Text
Deprem Bölgesinde Uzmanlık Eğitiminde Sorunlar Devam Ediyor
TTB Merkez Konseyi ve UDEK Yürütme Kurulu üyelerinin, TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu temsilcilerinin, deprem bölgesindeki pek çok uzmanlık öğrencisinin katıldığı ilk toplantıda; barınmanın en önemli sorun olduğu, eğitim kurumlarında esnek çalışmanın devam ettiği, uzmanlık öğrencilerinin sadece sağlık hizmetinin sunumunda çoğunlukla tek başlarına görev aldıkları, hasta çeşitliliğinin belirgin olarak azaldığı ifade edildi. Tüm bunların sonucu olarak uzmanlık öğrencilerinin eğitim hakkının tamamen göz ardı edildiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun (TUK) 15 Mart 2023 tarihli kararıyla depremden en fazla etkilenen dört şehirdeki (Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya) uzmanlık öğrencilerine deprem bölgesi dışındaki eğitim kurumlarına altı aya kadar geçici görevlendirme hakkı tanınmış ancak bu görevlendirmeler kurum üst yöneticilerinin iznine bağlanmıştı. Toplantıya katılan asistan hekimler az sayıda hekimin genellikle 6 aydan daha kısa süreler olacak şekilde görevlendirme alabildiklerini belirttiler. Farklı kurumlar ve aynı kurumdaki farklı bölümler arasında izin konusunda farklılıklar olduğu, bazılarında geçici görevlendirmenin rotasyon yerine geçeceği, bazı kurumlarda normal zamanlarda geçiş yapılabilecek bölümlere bile geçiş izni verilmediği ifade edildi. Üç aylık görevlendirmelerle giden hekimler de bu sürenin çok kısa olduğunu, gittikleri yerlere uyum sağlamalarının bile bu sürede mümkün olamayacağını belirttiler. Ayrıca görevli gidilen kurumun değil de geldikleri kurumun ek ödemelerinin verildiği konusunda eleştiriler dile getirildi. Çukurova Üniversitesi deprem sonrasında orta hasarlı raporu verildiği için boşaltılmıştı ve bilindiği üzere hizmet sadece acil serviste sınırlı bir bölümde sürdürülmektedir. Adana, uzmanlık öğrencilerine TUK’un geçiş hakkı tanıdığı şehirlerden olmamasına karşın Çukurova Üniversitesi’nin uzmanlık öğrencileri de üç aydır eğitim alamadıkları için başka kurumlara geçmek istediklerini söyledi. Deprem bölgesindeki eğitim kurumlarında görev yapan eğiticiler ve bazı derneklerin yöneticilerinin katıldığı ikinci toplantıda pek çok katılımcı uzmanlık eğitimi verilebilecek koşulların kalmadığını ancak acil ve poliklinik hizmetinin güçlükle sürdürülmeye çalışıldığını söylediler. İsteyen uzmanlık öğrencilerine kalıcı geçiş hakkının tanınması, bu amaçla anabilim dalı başkanlarının TUK’a yazı yazabileceği, her bölümün ayrı olarak değerlendirilebileceği belirtildi. İki farklı toplantıdan çıkan çözüm önerileri ise şöyleydi: - Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu bir an önce deprem bölgesinde yerinde incelemeler yaparak eğitim kurumlarını ve eğitimin niteliğini değerlendirmelidir. Koşulları uygun olmayan bölümlerde uzmanlık eğitimi geçici olarak askıya alınmalıdır. - İsteyen uzmanlık öğrencilerine kalıcı koşulsuz geçiş hakkı sağlanmalıdır. - Tüm uzmanlık öğrencilerine psikososyal destek verilmelidir. - Deprem bölgesindeki sağlık hizmetinin yürütülmesi bir süreliğine Devlet Hizmet Yükümlülüğü kapsamında gelecek uzman hekimlerle sağlanabilir. - Bölgede görev yapacak hekimlere teşvik edici koşullar sunulmalıdır. - Dernekler üzerinden her eğitim kurumunun deprem bölgesinden kaç asistan alabileceğiyle ilgili çalışma yapılabilir. - Bir sonraki TUS kontenjanlarında deprem bölgesindeki uzmanlık öğrencileri için ayrı bir kontenjan ayrılabilir. Depremin üzerinden üç ay geçmesine karşın uzmanlık eğitimindeki sorunlar devam etmektedir. Son üç yılı pandemi ve sonrasında yaşanan deprem gibi olağanüstü durumlarda geçirmeye çalışan bölgedeki uzmanlık öğrencilerinin sorunları ve istekleri göz ardı edilemez. Bizler TTB Merkez Konseyi ve TTB UDEK Yürütme Kurulu olarak Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun verdiği önceki kararını gözden geçirmesini, koşulları uygun olmayan bölümlerde uzmanlık eğitiminin askıya alınmasını, dileyen öğrencilere kalıcı geçiş hakkının tanınmasını istiyoruz. Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Read the full article
0 notes
Text
kazık kadar adamdım denebilir, yaşım 16'dan 17'ye göz kırpmış, hayatımdaki ilk ciddi ilişkimi yaşıyorum karşı cinsle(!) bilmem kaçıncı kez bunu buraya anlatıp gözlerimi ve anılarımı tahriş etmeyeceğim elbette. sadece aklıma gelen bir nokta, öyle büyüdü ki, dünyanın evrende mavi bir nokta oluşu gibi beynime doldu, okyanuslar gibi taştı. kızın babası alkolikti, annesi de alkolikti ve ben bir fincan dolusu fransız konyağını ilk kez orada kafaya dikip, bir şeyim yok ki diyerek istanbulun sokaklarını arşınlamıştım. tamam, neyse konu bu değil. kızın babası cidden ağır alkolik, benim şu an dişlerimi döken haftanın tek günleri içilen alkol gibi alkolizm değil. anne aşırı mutsuz. eh benim de evimde anne-baba var ama yok. o sıralar babamla daha fazla empati yapıyorum, o, bir kahve fincanı dolusu fransız konyağını fondipleyip arşınladığım sokakları neticede bana öğreten ... kıza bir gün, annesi de yanındayken... annen de mutsuz, babam da mutsuz... keşke ikisi evlenselermiş, demiştim. 16'dan 17'ye göz kırpmak bu değildi, beynimin altı yaşın dehlizlerinde, bokun içindeki histerik krizlerde yüzmesi, kirpiklerme her bok tanesinin bulaşmasıydı bu...
istanbul'un kaosunda, taksimdeki bir arka sokağa, yemyeşil 6 tane tekel birası dikmiştim o günün devamında. altı yaşa onaltı yaşa veya herhangi bir altıya tahammülüm kalmadan içtim ve kustum.
sonra hayatıma bir kız daha girdi, artık daha yetişkinim, annen babamla evlensin saçmalıkları yok. hala, maalesef, dünyada yaşayıp yaşayabileceğim en tarifsiz aşkı ve en tarifsiz güzellikteki bu genç kadını da burada anlatmayacağım. dişetime batan ve kanatan bir sızı bu belki de. annesi severim diye biftek yapardı mesela her hafta, güllaç da yapardı, hem de ramazan ayının dışında. kardeşiyle evin içinde top oynardık. ben beşiktaşlı olmama rağmen, o galatasaraylı diye ve ben nefret etmem gereken bir takım olacaksa hangisini seçmeliyim diye düşünürken, fenerbahçe olarak, kardeşinden, o evin koridorlarında yerlerde yatarak çalımlar yerdim. kadıköy'e çıkarırdım onu, üstünde galatasaray formasıyla, bi bok yapamazlar, ben varım yanında diyerek. o kadar hoşuma giderdi ki tüm bu olan biten... ve evime gelirdi o eşsiz güzellik...aynı bir aile gibi, elinden su içmek, yemek yemek. bir gün bu hayale o kadar kaptırmışım ki kendini... nasılsa bir kere denedik? belki çocuğumuz olur ve aile oluruz deyivermişim...üstüne türlü sebepler, benim don kişot gibi, başıboş bir şövalye misali yel değirmenlerince öğütülen hayallerim... ağzımdan sadece şu kelimeler dökülüyordu o gittiğinde, ne güzel bir aileydik, değil mi?
aradan seneler geçmiş, karadenizin bir şehrinde, yaşlı bir solcu osuruğun kafesinde, yanımda çoktan birini kardeş bellemişim... içkiler içiliyor, tamam tuna, sen iç, dilediğin gibi, bu köşe senin denmiş...o yaşlı osuruğa da demiştim, ne güzel, kardeşim, sen, oğulların, aile gibi bir aradayız... bir gün o mekanın kapısında ve o sıralar peşinde katrana bulanmış bir tavuk sersemliğinde gezdiğim kadının evinin önünde bıçakla saldırıya uğrayınca ne kardeşlik kalmıştı ne de aile...
ah o kadın demişken... ailemi kıskanmıştı, ne kadar da alaycı bir ifadeydi bu. arkadaşlarıyla toplaşıp, içip, eğlendiğimizi düşündüğümüz bir gece, elbette şunlar da geçmemiş değildi aklımdan... ne güzel, aile gibi bir arada olduk. o, arkadaşları, ben, hep bir aradayız. onun ardından ağzımdan ne döküldüğünü hatırlamıyorum, belki biraz kusmuk, belki biraz kan. böcekle bile empati kurabildiğim bir hayatta, empati kuramadığım tek varlık kendisi olabilirdi.
bu ve bunun gibi onlarca örnek... en saçması da herhalde, çalıştığım veya çalışır gibi yaptığım ve maaş verir gibi yaptıkları kurumdaki bir meslektaşım o sıralarda derslerimi sabote etmekle meşguldü. kardeşleri ve kendisi, gülüş, cümbüş eğlence... ne güzel ya, yanınızda ailemin yanında gibi hisettim, deyivermişim yine...
aman neyse, burayı twitterda vaktiyle aile hakkında yazdığım bir seri ile tamamlamak isterdim de hesabımın kapatıldığı aklıma geldi. keşke beni de kapatsalar sonsuza dek, internetin lağımında bir bok gibi ayrışsam ve denize karışsam bir arıtma tesisinde.
0 notes
Text
Ablasyon Nedir ve Nasıl Yapılır?
Geçen yazımızda elektrofizyolojik çalışma (EPS) işlemine değinmiştik. Bu yazımızda ise EPS işleminde tanı koyduğumuz ritm bozukluklarının tedavisinden yani ablasyon işleminden bahsedeceğiz.
Ablasyon nedir ve nasıl yapılır? EPS den farkı nedir? ‘Ablasyon’ kelimesi İngilizcede ‘yakma’ anlamına gelmektedir. Tıbbi olarak ise ablasyon, ritm bozukluğuna neden olan kalp içindeki bir odağın ısı enerjisi kullanarak yakılması anlamına gelmektedir. Ablasyon işlemi de tıpkı EPS işlemi gibi kasıktaki toplardamarlardan girilerek yapılır. EPS işlemi bir tanı amaçlı bir işlemdir ve ablasyon işlemi EPS işleminin hemen devamında da yapılabileceği gibi ayrı bir seansda da yapılabilir. Bir metre uzunluğundaki ve 2-3 mm kalınlığındaki ablasyon kateteri, sağ kasıktaki toplardamar aracılığı ile kalbe ilerletilir ve ritm bozukluğuna neden olan odak 45-50 derece ısıyla ısıtılarak doku tahrip edilir. Ablasyon işlemine ne zaman başvurulur? Ablasyon işlemi her ritm bozukluğunda uygulanmaz, bazı ritm bozukluklarının tedavisinde kullanılır. En sık ve faydalı olduğu ritm bozukluğu ise kalp ritminin birden ve aniden hızlandığı ve çoğunlukla hastanın acil servise başvurmasını gerektiren ritm bozukluklarıdır. Böyle bir durumda dakikadaki kalp hızı 250’lere kadar çıkabilmektedir. Bu gibi ritm bozukluklarında ilaç tedavisi bir seçenek olsa da bazı nedenlerden dolayı (ömür boyu ilaç tedavisi, ilaç raporlanması, sık doktor kontrolü, yan etkiler) veya ilaç tedavisinin faydasız olduğu durumlarda ablasyon yöntemine başvuruyoruz. Eğer ritm bozukluğu sık tekrarlıyorsa (yılda birden fazla) hastalığın kesin tedavisi ablasyondur. Ablasyon işlemi ne kadar sürmektedir, riskli bir işlem midir? Ablasyon işlemi yaklaşık 30 dk-1 saat kadar süren bir işlemdir. Sık olarak hastalar kalp içindeki yakma işlemine mesafeli durmaktadır. Çünkü kalbin içindeki dokuların çok büyük kısmına ve derin olarak yapıldığına dair yanlış bir inanış var. Halbuki biz sadece ritm bozukluğunu yapan odağa yakma işlemi uygulamaktayız. Bu da yaklaşık 2-3 mm genişliğinde ve 1-2 mm derinliğindeki bir alana denk gelmektedir. Bir diğer deyişle kalp içindeki dokuda mercimek kadar geniş ve mercimek kadar kalın bir yakma işlemi yapılmaktadır. Başarılı olduğu takdirde ritm bozukluğu bir daha olmayacak ve hasta ömür boyu ilaç tedavisinden de kurtulmuş olacaktır. Hastanemizde şimdiye kadar 400’ün üzerinde ablasyon işlemi yaptık ve bizim kurumdaki risk oranı yüzde birden daha az. Tekrarlı işlemlerde risk arttığından dolayı hastalarımıza bu tedaviyi mutlaka bu işlemlerde deneyimli ve tecrübeli olan merkezlere yaptırmasını tavsiye ediyorum. Ablasyon işleminden sonra hastanede kalınıyor mu? Ablasyon işleminden sonra hastalarımızı aynı gün taburcu etmiyoruz, bir gece hastanede takip ediyoruz. Eğer toplarmadarlardan girildiyse kasık bölgesine kum torbası koymuyoruz, ancak atardamarlardan girildiyse kum torbası veya band uygulaması yapmaktayız. Ablasyon işlemi ücretli mi? Bu işlem için uzun bekleniliyor mu? Ablasyon işlemi için herhangi bir ücret talep edilmemektedir. Hastalarımız bize ritm bozukluğunun olduğu EKG ile başvurdukları takdirde hastalarımıza randevusuz bakılmakta ve ortalama 1-2 hafta içerisinde hastalarımız çağrılıp işlem yapılmaktadır. Prof. Dr. Ertuğrul KURTOĞLU Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Read the full article
0 notes
Text
Amirine beddua eden işçi tazminatsız kovuldu
Bir firmada iki senedir depocu olarak çalışan genç,kendisine baskı yaptığı ileri sürülen amirine "Allah belanızı versin, çocuğunuzdan çıkarsın" demesi üzerine tazminatsız kovuldu. Beddua ettiği için kovulan depocu İş Mahkemesi’nin kapısını çaldı. İş akdinin davalı işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etti. Davalı patron; davacının yapmakla görevli olduğu işi gereği gibi ve zamanında yapmadığını, kendisini uyaran arkadaş ve amirleri ile tartıştığını öne sürdü. İş Mahkemesi, davacının işyeri müdür yardımcısına "Allah belanızı versin, çocuğunuzdan çıkarsın" dediğine dikkat çekti. İşveren tarafından 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II-b,h uyarınca yapılan feshin işveren açısından haklı fesih olduğu kanaatine varan mahkeme davanın reddine hükmetti. Kararı davacı depocu istinaf etti. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi emsal nitelikte bir karara imza attı. Bedduanın hakaret değil kötü temenni çerçevesinde olduğunun vurgulandığı kararda şöyle denildi: "Davacının, iş yeri vekili ve kurumdaki bazı çalışanların sürekli olarak iş yerinde kendisine mobbing uyguladığını, mobbing uygulayarak iş sözleşmesini feshetmeye zorladıklarını ileri sürdüğü görülmüştür. Davalı işveren her ne kadar davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-b ve 25/II-h maddeleri gereğince haklı nedenlerle feshedildiğini savunmuş ise de; davacının haklı fesih boyutunda eyleminin varlığının ispatlanamadığı ortadadır. Mahkeme kararında dayanılan ’Allah belanızı versin, çocuğunuzdan çıkarsın’ şeklindeki sözler de beddua olup hakaret niteliğinde olmadığı gibi işverenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle feshin haklı nedene dayanmadığı değerlendirilmiştir. Bu durumda davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının doğduğu anlaşılmakla davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine ilişkin hüküm kurulması hatalı bulunmuştur. İş Mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılmasına davanın kabulüne hükmedilmiştir." Read the full article
0 notes
Photo
9 Temmuz 2020 tarihli atama kararı yayımlandı. 10 kurumdaki yönetim kurulu üyeliklerine atama yapıldı ATAMA KARARLARI 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3 üncü maddeleri gereğince, Elektrik…
#2020#atama#kararı#Kurulu#kurumdaki#mevduat faizi hesaplama#Mevzuat#mevzuat analizi örneği#mevzuat emu edu tr#mevzuat harcama belgeleri yönetmeliği#mevzuat iyuk#tarihli#Temmuz#üyeliklerine#yapıldı#yayımlandı#Yönetim
0 notes
Text
kendimi gauet iyi(!) hisswdiyorum
#cunku basardim ve iyi hissettirdi?#belki#ama hala dusunceler aklimda ve en ufak sinirlenmemde tekrar yapiyorum?#bundan iki sene once daha ciddiydi ama o zamanlar ergenliigmin top noktasiydi#hala ergenim ama o zamanki gibi dusuncelerim yok#bu sefer farkli ama daha acimasiz sekli#iki yil aradan sonra boyle bir sey yapmam#benim icin iyi bir sey?#en azindan bazi becerilerimi kaybetmemisim#aksine biraz paslanmisim ama o olayi da cozdum#ayrica sorunlarimi kurumdaki psikolaga resim cizerek anlattim ve kagida ismimi yazdim#umarim yanina cagirmaz#ayrica haplarimi da almayi kestim birdenbire#neden bilmiyorum#belki de bu yuzden boyle hissediyorum#en ufak fikrim yok#belki ustun bi guc tekrar almami saglar#yorumsz
4 notes
·
View notes
Text
bu kurumdaki stajyerleri lütfen kovar mısınız klinik defterini dolduruyorum ama car car car asla susmuyorlar çirkin şarkılar açıyorlar ve muhabbetleri çok kötü
9 notes
·
View notes