#kurtalan
Explore tagged Tumblr posts
pelwesan · 2 years ago
Text
Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar/pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması/ hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında...
17.10.2022 ☆
21 notes · View notes
yorgunherakles · 2 years ago
Video
tumblr
cem karaca - niksar
14 notes · View notes
kisiyeozelbaskilikupa · 2 years ago
Text
Kurtalan Toptan Baskılı Kupa Bardak
Kurtalan Toptan Baskılı Kupa Bardak Merhabalar web sitemize hoşgeldiniz kupabardakk.com web sitesi olarak (bikups) sizlere en kaliteli baskı hizmetini sunuyoruz. 100 adet 1000 adet 5000 adet gibi rakamları en kısa sürede teslim ediyoruz. Türkiyenin her bölgesine gönderimi sorunsuz şekilde gerçekleştiriyoruz.  Kurtalan Toptan Baskılı Kupa Bardak firması olarak  en yüksek çözünürlükte en kaliteli…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cafedeyaz · 2 years ago
Text
Bas Gitarın Tellerine Basamayan Basçı
Bas Gitarın Tellerine Basamayan Basçı
Her şey “Dönence” ile başladı yıllar önce. Dönence… Eserin girişindeki bas gitar rifi unutulur mu? Sadece Türkiye değil, birçok ülkeden de hayranı vardır. Her şey Dönence ile başladı. Benim bas gitar maceram hiç başlayamamıştır. Ancak yaş emekliliğe yaklaştıkça içimde müziğe karşı yine yeniden kıpırdanışlar söz konusu. Kurs araştırıyorum. Bas gitar, klavye araştırıyorum. Ekonomik kısıtlar ve…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
bluejay-d · 1 year ago
Text
youtube
Barış Manço…..Dönence
Gün çoktan döndü buralarda ve ben simsiyah bir gecenin koynunda yapayalnız bekliyorum, duyuyorum, görüyorum.. Bir gün gelecek dönence, biliyorum…
Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız, uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor. Biliyorum… Dönence…
Kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız, uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor. Görüyorum… Dönence…
Çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes, uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor. Duyuyorum, görüyorum, biliyorum…
9 notes · View notes
lifos38 · 1 year ago
Text
Devlerin Aşkı
youtube
#cahit Berkay #kurtalan ekspres #gezgingezegen
16 notes · View notes
bugunbirazleylayim · 1 year ago
Text
Kendine gelme şarkıları listemde ilk onda 👌
13 notes · View notes
veradansatirlar · 1 year ago
Text
Ne küslük var , ne pişmanlık kalbimde. Yürüyorum sanki senin yanında.
-10:50
10 notes · View notes
wolfblackwhiskey · 1 year ago
Text
6 notes · View notes
ozlemayral · 2 years ago
Text
Devlet gemi inşa mühendisi Fethi Algon'u 1946 gibi bir senede Tatvan'a yollar. Kocaman bir iç deniz, üzerinde hiç deniz taşımacılığı yok. Fethi Algon eşini, iki oğlunu alır Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan'a oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan'a varır.
Vardıklarında manzara şudur Tatvan'da.
Yol yok
Okul yok
Elektrik yok
Su şebekesi yok
Türkçe bilen yok
Bakkal bile yok
Yok yok yok yok
Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterleirn, römorkorların üretimine başlar, iskelelerin yapımları da başlar eş zamanlı Gevaş, Ahlat, Erciş, Van ve Gevaş'ta.
Sene 1950 dediğinde Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı başlamıştır bile. Siirt Kurtalan'a gelenler karayolu ile Tatvan'a, oradan da göl çevresinde nereye gidecekse.
Fethi Algon bakar ki herkes yakalayamıyor feribot saatlerini, der ki Denizcilik Bankası'na buraya otel lazım.
Bunun üzerine Doğu Anadolu'nun ilk ve tek dört yıldızlı oteli Tatvan'a inşa edilir. Vatandaş feribot beklerken rezil olmasın diye. İstanbul'dan Yalova'dan şefler, otel müdürleri getirilir personelinin eğitimi için. Otelin adı Denizcilik Bankası Oteli'dir.
Bu arada tersane arazisi bir kampüs haline getirilir. 1950 gibi senede Van Gölü'nde yelken yapılır. Çevre illerden sayısız insan yelkenli izlemeye gelir. Fethi Algon'a devletin gönderdiği paralar Diyarbakır üzerinden gelir. Çünkü en yakın Ziraat Bankası oradadır.
Mecido isimli bir eşkiya yolda parayı getirenleri soyar, bütün paraları alır. Jandarma bile Mecido'ya bulaşmak istemez. Fethi Algon Mecido'ya haber salar, gelsin görsün beni diye. Mecido bir eşkiyadır ama devletin adamı çağırmıştır sonuçta.Kalkar gider. Fethi mühendis derdini sorar. Mecido der, adam vurdum, eşkiyayım diye kime bana iş vermez, ne yapayım der.
Fethi Algon, 1.90 boyundaki bu dev adama Tatvan tersane Kampüsü'nde bekçilik işi verir. Mecido eşkiyalığı bırakır. Karda tipide çoru çocuğu okula götürmek de dahil her işe canla başla koşar. Tersanenin has adamı olur.
Ki demiştik Tatvan'da okul yoktu, mühendis Fethi Algon'un oğlanlar okula başlayacak olunca kaymakama valiye çıkıp okul mevzusunu dile getirir. Sene 1948'dir. Vali kaymakam yok öyle bi para bizde der okulu yapın biz öğretmeni atayalım.
Fethi Algon bulur buluşturur, tersane kampüsünde bir oda, karatahtaya 25 öğrencinin eğitim alacağı bir derslik kurar, valiye kaymakama haber salar, atayın öğretmeni. Böylelikle Tatvan'ın ilk okulu açılır. Öğrenci sayısı 25'dir. 23'ü Türkçeyi ilk okulda duyar.
Fethi Algon ve ailesi 1959 senesine kadar Tatvan'da kalır ve bugün bile Bitlis il merkezinin daha önünde anılmasını sağlayan altyapıyı atarlar Tatvan'da. Sonra geldikleri yer olan İstanbul'a dönerler. Bozulan Türkçeleri nedeniyle çocukların lakabı artık kırodur İstanbul'da.
Oğlanlardan küçük olanı Atila yıllar sonra Denizcilik Bankası'nda müfettiş olur. 1970ler filan. Tatvan denetlemesi vardır. Gönüllü olur. Yine Kurtalan Ekspresi, Bitlis, Tatvan mekana varır. 3 ece 4 gün. Tatvan'da babası zamanında açılan Denizcilik Bankası oteline yerleşir.
Resepsiyonda devcileyin ama beli bükülmüş bir adam vardır. Resepsiyonistle kavga etmektedir. Üstü başı perişandır. Atila zar zor tanır adamı. Babasının eşkiyalığı bırakıp ile aldığı eşkiya Mecido. Sarılırlar, ağlaşırlar, dertleşirler. Babası gittikten sonra gelenler ne yapıp edip kovdurmuştur Tatvan tersanesinden Mecido'yu eşkiyadır, adam vurmuştur, katildir diye. Oğlunun açtığı bakkal dükkanı geliri ile kıt kanaat geçinmektedirler Tatvan'da. Sorarım size? Fethi Algon da devlettir, sonrasında gelenler de? Bu devlet nasıl bişeydir? Hele deyin bana.
O değil de Fethi Algon'un torunu Burcu Algon bugün Azerbaycan yelken milli takımının koçu. Cumhuriyet'in yarattığı katma değer bugün Cumhuriyet'in sınırlarını aşıyor.
Tumblr media
4 notes · View notes
cengish05 · 19 days ago
Text
Siirt’te öğrencilerin gıda zehirlenmesi şüphesiyle ilgili inceleme başlatıldı
Siirt’in Kurtalan ilçesinde 19 öğrencinin gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığı olayla ilgili inceleme başlatıldı. Kurtalan Kaymakamlığı, olayla ilgili açıklama yaptı. Öğrencilerin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtilen açıklamada, “8 Kasım 2024 tarihinde, Kurtalan Ekspres Anadolu Lisesinde yatılı olarak öğrenim gören 19 öğrencimiz sabah saatlerinde karın ağrısı şikayeti ile…
0 notes
sonmuzik · 1 month ago
Text
Barış Manço Kimdir?
Tumblr media
Barış Manço Kimdir?
Ünlü Yıldız İsim Barış Manço Kimdir? Müzisyen, şarkıcı, besteci, aranjör, söz yazarı, oyuncu,TV programcısı, sunucu, koleksiyoner, ressam, gezgin gibi tüm sıfatları üzerinde barındıran ünlü yıldız isim Barış Manço Kimdir? Barış Manço Nerede Doğdu? Barış Manço Aslen Nereli? Barış Manço Hangi Burç? Barış Manço’nun Albümleri Neler?
Tumblr media
Barış Manço Nerede Doğdu? Barış Manço Aslen Nereli? Barış Manço Hangi Burç? Barış Manço 2 Ocak 1943 yılında İstanbul’da Doğmuştur. Barış Manço Aslen İstanbulludur. Barış Manço Oğlak burcudur. Barış Manço Kimdir? Barış Manço, Galatasaray Lisesi’nde öğrenci iken ilk kez sahneye çıktı. 1958 yılından yaşamı boyunca Türk Sanat Dünyası’nın grubu “Kurtalan Ekspres” ile birlikte Türkiye’de olduğu gibi birçok yabancı ülkede sayısız konserler vermiştir.
Tumblr media
Yüksek öğrenimini Belçika’da “Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi”nde tamamlayan ve çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, sanat hayatında birçok başarıya imza atmıştır. Barış Manço, bestelediği 200’ün üzerinde şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm/kaset ödülü kazanmıştır. Barış Manço’nun şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca,Arapça, Farsça,Kürtçe, Japonca, İbranice,Fransızca ve Flemenkçe’ye çevrilerek başka sanatçılar tarafından da seslendirildi. 1988 yılında Ekim ayında TRT 1’de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan “7’den 77’ye”, Türk Televizyonculuğu’nda şimdiye kadar ulaşılamamış bir başarı elde etti.Türkiye’de en uzun ve en başarılı televizyon yayıncılığına imza atmayı başardı. Çocukların çok sevdiği Barış amcası oldu.
Tumblr media
Barış Manço, 1990’lı yılların sonlarına doğru “Kaplumbağanın Öyküsü” projesini “Mançoloji” adlı son albümüyle sevenlerine sunamadan hayata veda etti. Vefatından sonra Barış Manço’nun albümü, ailesi sevenleriyle buluşturdu. Barış Manço, 1999 yılında 31 Ocak’ı 01 Şubat’a bağlayan gece bu evde vefat etti. Kadıköy Belediyesi tarafından müzeye dönüştürülen evinde, sevenleri tarafından ziyaret ediliyor… Başak Dizer Tatlıtuğ kimdir? Barış Manço’nun Sahip Olduğu Ünvanlar: Türkiye Cumhuriyeti :Devlet Sanatçısı Ankara (1991) Hacettepe Üniversitesi:Onursal Doktora Ankara (1991) Soka Üniversitesi:Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo,Japonya (1991) Belçika Krallığı :Léopold II Şövalyesi Nişanı Brüksel,Belçika (1992) Fransa Devleti:Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı Paris,Fransa (1992) Pamukkale Üniversitesi:Onursal Doktora Denizli (1995) Min-On Sanat Vakfı :Yüksek Şeref Madalyası Tokyo,Japonya (1995) Liege Prensliği:Onursal Hemşehrilik Beratı Liege,Belçika (1997)
Tumblr media
Barış Manço’nun Albümleri: Kızılcıklar Oldu Mu? (2008) Barış Manço 2023 (2003) Yüreğimdeki Barış Şarkıları (2002) Barış Manço (2000) Mançoloji 2 (1999) Mançoloji (1999) Live In Japan (1996) Müsadenizle Çocuklar (1995) Değmesin Yağlı Boya (1993) 24 Ayar (1993) Ben Bilirim (1993) Mega Manço (1992) Estağfurullah (1991) Darısı Başınıza (1989) Sahibinden İhtiyaçtan (1988) Estağfurullah Ne Haddimize (1986) Sözüm Meclisten Dışarı (1986) Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (1977) Hal Hal (1975) Dağlar Dağlar ( Barış Manço Klasiği) Read the full article
0 notes
yuksekovahaber · 2 months ago
Text
DEM Parti Kurtalan Belediye Başkanı serbest bırakıldı
http://dlvr.it/TF90xd
0 notes
seslimeram · 4 months ago
Text
Mesel Zor
Tumblr media
Zor koşulların menzili kılınıyor bir ülke. Soluk almanın zor, yaşamda kalmanın zor, aleni bir biçimde her gün yeniden başlamanın zor kılındığı bir menzil hakikat eyleniyor. Tekrar hep tekrara dayalı bir kısır döngü içerisinde gaile sınırlandırmak, gaile yekten çürütmenin ta kendisi olagelen bir iktidar pratiği yaşamı alt üst ediyor her anlamda. Genel geçer, veya kısa süreliğine değil yirmi üçüncü yılına giren bir iktidar deneyiminin her günü açmazları beraberinde getiriyor. Gezi Başkaldırısı güncesinden bu yana toplumsal müşterek bahsini yerle yeksan etmiş olagelen bir makamın / gücün / yönetim anlayışının sunduğu her şeyin ol zoru daha beter kıldığı etaplardan geçiyoruz. Yaşamda kalabilmenin imlasının tahribini sürekli kılan bir akılla her gün kuşatılıyor. Zoru imal eden bir aklın tezgahında biçimlenen her şey / eylem / edim neticesi ağır sınamaları beraberinde getiren bir sarmala dönüşüyor iş bu sahnede.
Bütünüyle kısıtlamak kafi gelmediğinden, kuşatma hep eksik bulunduğundan daha fenası, en beteri için adımlama hallerine devam olunur. Tümüyle nobran bir siyasi aktörün tüm o üyeleriyle birlikte kotardığı dejenere edilmiş menzilde, ajitasyonlar, değme mizansenler bir bitimsiz tahayyül ekseninde yinelenen darp / tehdit / tahakküm üçlüsünde zorun cismi kalıcılığı sağlama alınır. Biteviye bir zor sarmal kılınmış olan menzilde ayrımcılık, ötekisi olarak görülene hayatı dar etme şablonu silsile halinde en tepeden en alttaki halka kadar bir biçimde sabit olunur. Tümden yenilendiği bildirilen bir menzilde müşterek hakların en kestirmeden talanı bu halin bir tezahürüdür. Genel geçer olmayacak kadar afaki bir halde, yeknesak bir teşebbüs / kararlılık vurgusunda hayata vurgun kesintisiz kılınır. Tastamam, aleni bir yerel seçim yengisinin faturasının kimden / hangi kesimlerden nasıl kesileceğine dair çıkılan güzergahta onca zaman sonra varılan eşikte var edilmiş her şey bu tahayyüller eksenindeki istikameti de göstere gelir. Hedef kılınanlar, hedefe konanlar, suçlu ilan edip sonrasına karışılmayan haller ve nicesiyle kanun da nizam da çöpe basılır. Yepyeni zorun, zordan mülhem bir yerin, adıyla sanıyla bir çukurun inşasında artık parametreler binbir adetten çok kılınmıştır. Hakkın eksik kılındığı zeminde hayat neye benzer ki!
Yeni Yaşam Gazetesinden aktaralım: “Kürt gençlerinin çektikleri halaylar üzerinden gözaltına alınması ve tutuklanması, Kürt kimliğini ve kültürünü hedefleyen Şark Islahat Planı ve Türkleştirme Genelgesi’ni hatırlattı.
Kürt gençleri, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri için gözaltına alınıp, tutuklanıyor. Mersin’de bir grup genç, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri anlara dair video üzerinden sanal medyada ırkçı hesapların hedefi oldu. Eski bir görüntü üzerinden hedef alınan 9 genç, 22 Temmuz’da gözaltına alındı. Gençlere, “örgüt propagandası yapmak” suçlaması yöneltildi. Polisler, gözaltında gençlere “Ölürüm Türkiyem” şarkısı dinlettirdi. Gençler, 25 Temmuz’da söz konusu iddia üzerinden tutuklandı.
Agirî
Hemen sonrasında Agirî’nin Bazîd (Doğubayazıt) ilçesinde benzer bir durum yaşandı. Bir düğünde yöresel kıyafet giyip çalınan Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 6 kişi “örgüt propagandası” suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Sêrt
Sêrt’in Misirc (Kurtalan) ilçesinde de bir düğünde çekilen ve sanal medyada paylaşılan görüntüler üzerine dün 6 genç kadın gözaltına alındı. Sanal medyada ırkçı hesaplar üzerinden görüntünün paylaşılması üzerine Êlih ve Sêrt’te ev baskınları yapıldı. Görüntülerde yer alan 6 genç kadın gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, Siirt İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Valilik, gençlerin “örgüt propagandası yaptığını” ileri sürdü.
Şarkı ıslahat planı
Kürt gençlerinin çektikleri halay ve Kürtçe şarkılar üzerinden hedef alınması, 1925’te yürürlüğe konan Şark Islahat Planı ile 1930’da valiliklere gönderilen “Türkleştirme Genelgesi”ni hatırlattı.
Kemalist yönetimin 1925’te hazırlayarak yürürlüğe koyduğu Şark Islahat Planı, “Kürt kimliğini yok etmek ve Kürdistan’ı sömürgeleştirme planı” olarak da biliniyor. Tarihçi Mehmet Bayrak’ın “Kürtlere Vurulan Kelepçe, Şark Islahat Planı” adlı kitabında, söz konusu plandaki 28 madde sıralanıyor. Söz konusu planla hedeflenen bazı hususlar şöyle:
* Kurdistan kentlerinde sıkıyönetim koşulları devam edecek.
* Sıkıyönetim mahkemelerinde Kürt hakim bulunmayacak.
* Bazı Kürt kentlerinde Türk göçmenler yerleştirilecek.
* Bazı aşiret liderleri ve şahıslar sürgün edilecek ve mallarına el konulacak.
* Kurdistan’daki asker sayısı arttırılacak.
* Kürtlerin silah taşıması engellenecek.
* “Aslen Türk olup Kürtlüğe yenilmeye başlayan” kentlerde Türkçe dışında herhangi bir dil kullanılmayacak.
* Kürtlerin ve Arapların ağırlıklı olduğu bölgelerde Türk Ocakları ve okullar açılacak.
* “Mükemmel kız mektepleri” kurulacak.
* Dêrsim’de yatılı ilkokullar açılarak bölge halkı “Kürtlüğe karışmaktan bir an evvel” kurtarılacak.
1925 Şark Islahat Planı uyarınca 1927’de Umumi Müfettişlikler kuruldu. Umumi Müfettişlikler, fiilen 1948 yılında, hukuken 1952 yılında sona erdi. Ancak 1925 Şark Islahat Planı zihniyeti ve uygulamaları günümüze kadar kesintisiz bir şekilde devam etti.
‘Türklük Genelgesi’
1930 yılında ise, ��çişleri Bakanlığı tarafından valiliklere “çok gizli ve kişiye özel” bir “Türkleştirme Genelgesi” gönderildi. Bu genelgede ise, doğruda Kürt kültürü hedef alındı. Söz konusu genelgenin bazı maddeleri şöyle:
* Yabancı lehçelerle görüşen köyleri isimleriyle, nüfuslarıyla, görüşülen lehçeleriyle tespit etmek,
* Çevrelerindeki köylerin de lehçeleri bakımından durum ve niteliklerini ve birbirleriyle ilişkilerini belirlemek,
* Bu köylerden küçük dağınık olanları civar Türk köylerine dağıtmak,
* Yeniden yabancı lehçeli hiç bir köyün, mahallenin kurulmasına izin vermemek,
* Şehir ve köylerde dil dernekleri kurarak, yalnız Türkçeyi konuşturmaya çalışmak,
* Türklüğe ve Türkçeye pay ve paye vermek, som Türklüğün ve özellikle Türkçe konuşmanın, yalnız şerefli olduğunu değil, maddeten kârlı olduğunu da kendilerine bilfiil göstermek,
* Özellikle kadınlar arasında Türkçe’nin yaygınlaşmasına çalışmak; bunlardan Türk kızlarının Türkçe konuşmayan köylülerle evlendirilmesini teşvik etmek; Türkçe bilmeyen köylü kadınları şehirlere getirterek Türk evlerine uygun hizmet ve yöntemlerle yerleştirmek,
* Türklük topluluğunun genel özelliklerine aykırı olan herhangi bir yabancı hissin zararını ve fenalığını kendilerine her vesileyle anlatarak eski alışkanlıklarından soğutmak,
* Kıyafetin, şarkıların, oyunların, düğün ve toplum gelenek ve göreneklerinin de milliyet ve ırk hislerini daima uyanık tutan ve toplumları geçmişlerine bağlayan bağlar olduğu unutulmamalı; bundan dolayı lehçeyle birlikte bu gibi aykırı gelenekleri de fena ve zararlı görmek ve bilhassa kötü göstermek ve hiç bir suretle rağbet edilmeyerek ve cesaretlendirilmeyerek adi ve ilkel özellikleri her vesileyle sergilenerek kötülenmeli ve ayıplanmalı, o lehçeyi konuşan zümrelere mensup kişilerin ve ailelerin isim ve lakaplarını Türkçeleştirmek, nüfustaki kayıtlarını ve künyelerini fırsat düştükçe düzeltmek.””
Biteviye kılınmış olagelen nefret tezahürü bir kere daha zorun yepyeni bir dönemecini de beraberinde getirir. Yıllar yılıdır bir istikrarlı hamle olarak filizlendirilen “ırkçılığın” artık sabit kılındığı bir zeminde, sosyal medya linçlerinin de etkisiyle birlikte Kürdistan halkını sınırlandıran, Kürd kimliğini tıpkı halen el sanılan Ermeni, Rum, Süryani, Yahudi, Alevi, Arap, Afrikalı, Haymatlos herhangi birisinden bir başkasından sayılanlara reva görülenler ile sınamak bir kere daha hasıl olur. Neden o şarkıyı seçtiniz, neden bu yoldan gittiniz, nasıl bu oyunları eylediniz, hangi halay figürüyle ne mesajlar verdiniz gibi nice saçmalık ötesinden o şark ıslahat planının yepyeni bir sürümüne varabilmek için adımlar birbiri sıra yinelenir. Yaşam tarumar edilirken, meramı görmek, anlamak değil, sahiden kime ya da her neye doğrudan sesleniliyor, anlatılıyor buna düşmek yerine terör örgütü sempatizanlığı gibi bir kalıt / yapışkan bir cendereye insanlar dahil edilir. Gözaltı furyalar halinde aralıksız kenar köşeden, Kürdistan’daki şehirlere, en büyük Kürd diasporasına sahip olagelen İstanbul’a kadar uzanır. Hakkaniyet kavramı, kimliğini, yaşamsal idrak ve düşünsel özgürlük kavramlarının hiçe yazıldığı bir menzil bir kere daha gerçek kılınır. Bu bahsin beyaz soykırım tezahürü, kültürel bir saldırganlık olduğu konuşulmasın istenir. Hep varsa yoksa birkaç hesap üstünden algı, sonrasında çıkagelen tepkime diye var edilmiş ister bilinçli, ister kör parmağım gözüne nefret şablonları ve gelsin linçler, ardıl sıra gözaltılar, tutsak etmeler. Kürd sorunu sahiden de neydi ki!
Mezopotamya Ajansından on dört baronun ortak açıklamasını da ilave edelim: “Sanal medya üzerinden trol hesapların hedef göstermesiyle Kürçe şarkılar eşliğinde halay çekenlerin tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Ortak yazılı açıklama yapan 14 baro, "Yargı sosyal medya lincine ortak olmamalı" dedi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Mersin'de sahilde halay çeken gençlerin gözaltına alınmasıyla başlayıp sonrasında Siirt, Ağrı ve İstanbul gibi birçok şehirde Kürtçe şarkı eşliğinde halay çeken yurttaşların çalınan müzik parçası ve atıldığı belirtilen slogan içerikleri üzerinden hedef gösterildikleri, gözaltına alındıkları, gözaltında kötü muamele ile karşılaştıkları ve bazı kişilerin tutuklandıkları yazılı ve görsel basına yansımaktadır. Kürtler ve Kürt meselesi mevzubahis olduğunda devletin güvenlikçi politikaları ve yargısal tasarruflarının devreye girmesi kabul edilemez olup bu çerçevede halay videoları üzerinden gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklama furyasının demokratik bir hukuk devletinde yeri yoktur. Mevcut kırılgan toplumsal barışı zayıflatmaktan başkaca bir amaca hizmet etmeyen bu tasarruflardan vazgeçilmesi, yargının ise temel hak ve özgürlükleri koruyucu bir tutum alarak sosyal medyanın linç havasına ortak olmaması gerekir.
İfade Özgürlüğü Kapsamında
Düşüncelerin özgürce ifade edilmesi, ulusal mevzuat ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle hukuki koruma altındadır. Kürtçe müzik eşliğinde halay çekmek, şarkı içeriğinde yer alan ifadeler ile atılan sloganlar ifade özgürlüğü kapsamında korunmaktadır. Zira 6459 Sayılı Kanun'la değiştirilen 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 maddesindeki örgüt propagandası suçunda esaslı değişiklikler yapılarak örgüt propagandasının basit hali suç olmaktan çıkarılmış ve örgütün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak suç haline getirilmiştir.
Serbest Bırakılsınlar
Biz barolar olarak; ölçüsüz gözaltı ve tutuklama kararlarıyla hukuki güvencelerin göz ardı edildiği, masumiyet karinesi ile hukuki güvenlik hakkı ihlal edilerek yurttaşların yargı baskısına maruz bırakıldığı uygulamalardan vazgeçilerek gözaltına alınan veya tutuklanan yurttaşların serbest bırakılması gerektiğini kamuoyuna saygı ile bildiririz."
Açıklamada imzası olan barolar: “Semsûr Barosu, Agirî Barosu, Êlih Barosu, Çewlêg Barosu, Bedlîs Barosu, Dêrsim Barosu, Colemêrg Barosu, Qers Barosu, Mêrdîn Barosu, Mûş Barosu, Sêrt Barosu, Riha Barosu, Şirnex Barosu, Wan Barosu”
Memleketin aşamadığı bir zorluk tahayyülü var artık. Düpedüz yalın bir halde güçlenmiş, iktidarın kötücül halini perdeleyebilmek için kullanışlı kılınan bir nefret şablonundan daim fayda sağlama bugün bir hakikat kılınıyor. Halay etmekti, şarkı dinlemekti, bir şey ya da bir yerlerde görünmekti, yahut da Wan’da önce yaya’nın Kürtçe yazılmasını dahi hazmedemeyip yerlere Türklükle ilgili ibarelerin kazınmasından sonrasında çıkagelen her şey aslında bir asırdır yerinde saymaya devam diyen ülkeyi göstere geliyor. Onca sesleniş ve ikrara / kuvvetli itiraza rağmen Türkiye’nin ikinci en büyük nüfusu olagelen bir halkın ne kimliği, ne dili, ne yaşama biçemi, ne de sözü kaile alınıyor. Meclis sıralarında terörist, sokakta terörist, işte ve dahi evde teröristler diye çıkagelen bir önyargı ile hayatın mahvı için hamleler ardıl sıra yineleniyor. Bütün bu badireler, cendereyi, devletli aklının sıkışmış kaldığı ekonomik / sosyal politik / ahlaki ve insani normları tarumar ettiği bir yerde, geleceğin belirsiz karanlığını bir kere daha ifşa ediyor. Hayatın çürütülmesinde bir de insanlık normunun ötesine geçmiş olagelen ezberden “düşman”, “öteki” nefretinden de el bulmaya çalışılıyor. Bunca açık badireler menzilinde hayat her gün zor kılınırken bir de bu üstünkörü değil daimi bir tutarlılıkla savunulan ol cerahat, ırkçılık bir ülkenin kaderini de geleceğini de tarumar ediyor, görene. Kürd halkının, Mezopotamya’dan ülkenin dört bir yanına varlığına, onlardan başlayarak her köşede bir linç tertibatının, pogrom imalinin ve dahi yaşatmama çabasının varacağı eşik cehennemin ta kendisidir. Bunu da mı sineye çekiyorsunuz, bu da mı şimdilik olur yani bahsiyle geçiştirilebilir. Yüzüncü yılında bir ülkenin alnına karalar çalmasından daha büyük utanç ne olabilir ki! Sahiden kimlerin bu sahnede hayat hakkı vardır, olabilir, müsaade olunur. Düşünür müsünüz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Kriz – Hakan GÜRSOYTRAK – Mutual Art
Meramda Paylaşılan Haberler
‘Türkleştirme Genelgesi’ Devrede: Kürt’ün Halayına Da Yasak - Yeni Yaşam Gazetesi
https://yeniyasamgazetesi6.com/turklestirme-genelgesi-devrede-kurtun-halayina-da-yasak/
14 Barodan Açıklama: Yargı Sanal Medya Lincine Ortak Olmamalı - Mezopotamya Ajansı
https://mezopotamyaajansi38.com/tum-haberler/content/view/248868
0 notes
firsatme · 5 months ago
Text
Kadıköy Sahne’de 19 Temmuz’da ’Kurtalan Ekspres’ Konser Bileti 300 TL yerine 150 TL
http://dlvr.it/T969bh
0 notes
bugunbirazleylayim · 2 years ago
Text
Mükemmel bir güne uyandım acayip yüksek enerjili hissediyorum 😌
8 notes · View notes