#korku oyunu
Explore tagged Tumblr posts
Text
NASIL BAŞLADI 3
Saat geç olmaya başlayınca Fikret abi isteksiz bir şekilde kalkayım ben dedi. Babam da
-ölüm bu saate nereye kal bu gece hem tam hasret gideremedik Semih’in odasında yatarsın dedi. Fikret abinin de canına minnet iyi öyle olsun madem dedi. Babam
-kalk kız bir çay demlede içelim Fikret abinle dedi. Kalktım gittim mutfağa çay suyunu koydum. O sırada Fikret abi girdi içeri
-yardım lazım mı gülüm dedi
-yok abi hallediyorum ben
-kız sende de ne güç varmış amk
-yok be abi sen bilerek tam gücünü kullanmadın yoksa amına bile koyardın dedim. Şaşırmıştım böyle bir şeyin ağzımdan çıktığına. Fikret abi gülerek
-koyar mıydım gerçekten dedi. O sırada su kaynadı demliğe çayı koyup demlenmesini bekledim. Fikret abi tekrarladı sorusunu
-koyar mıydım gerçekten
-abi yarma gibi adamsın beni istesen ikiye katlarsın dedim. O da
-ben onu sormadım güzelim dedi. Şimdiden pişman olmuştum o cümleyi kurduğuma. Tam cevap verecekken babam Fikret abiyi çağırdı. Ben de ardından çayı getirdi içtiler. Sonra yatma zamanı geldi. Fikret abinin yatağını hazırladım. O da kapıda beni izliyordu.
-babam nerde
-Muhsin amca çoktan odasına geçti horul horul uyuyor. Benim uykum gelmedi bir şeyler mi izlesek dedi
-olur abi benimde gelmedi
-tamam o zaman ben bşr şeyler açıyorum şimdi dedş. Kesin dedim porno açacak belli. Ama gitti korku filmi açtı.
-abi sakın ben bunu izlersem gece tek başıma uyuyamam dedim.
-kızım korkunç bir şey yok amk korkarsan da benle yatarsın bir şey olmaz dedş. Vay dedim sinsiye bak hele. Açtık 30 dk ya izledik ya izlemedik hemen kapattırdım.
-of Gül ne güzel izliyorduk dedi
-abi yeter başka bir şey yapalım bunu izleyemem ben dedim. Önce düşündü
- o zaman ben bir oyun seçicem ve sen bütün kurallarına uyucaksın mızıkçılık yok tamam mı dedi. Kafamı olur anlamında salladım. başladı oyunun kurallarını anlatmaya
-oyunumuzun adı doğruluk mu cesaret mi ama herkes bu oyunun adam akıllı hakkını veremediği için şu şekilde oynucaz. Önce bir kere doğruluk bir kere de cesaret hakkımız var daha sonrasında verilen cesaretlere burun kıvırmamak için video kaydına alıcaz oyunda eğer ben yapmam etmem diyen taraf video ile tehdit edilecek ama oyun bitince video silinecek her şey aramızda kalacak anlaştık mı?
İşin içinde bir bit yeniği net vardı. Bu kurallar videolar falan. Ben sikmeyi kafasına koymuştu. Haksız da değildi yanaşmalarına hiç ses etmemiştim. Bir yandan Fikret abiye bakireliğimi vermek ilkimin o olsun istiyordum bir yanda bizimkiler öğrenirse beni öldürürlerdş. Kumar oynamak istedim ve anlaştık dedim. Fikret abinin gözü parladı ve başladı sormaya aynı zamanda kamerayı açtı.
-Gül doğruluk mu cesaret mi
-doğruluk
-hiç biriyle birlikte oldun mu
-hayır abi daha bakireyim. Bunu sikini okşadı. Ben sordum.
- doğruluk mu cesaret mi
-doğruluk
-bu zamana kadar kaç kişiyle birlikte oldun abi
-oho kızım ben siktiğim amların reçetesini mi tutuyorum ne bileyim amk. Sıra ondaydı ve cesaret kalmıştı geriye. Sinsice güldü
-artık oyunu zorlaştırmaya başlayalım. Güreşirken memelerin çok güzel demiştim şimdi de onları görmek istiyorum. Cropunu çıkarır mısın?
-ya Fikret abi ya
-Gül baştan söyledim sana mızıkçılık yok hem sana üstünü çıkarıcaksın sikmedik ya. Sinirlenmişti.
-üf tamam ya sinirlenme hemen. Cropumu yavaşça çıkardım. Portakal büyüklüğündeki memelerim özgürdü artık. Fikret abi sallanan memelerime odaklanmış ağzının suyu akıyordu.
-oldu mu Fikret abi hı
-Fikret abin yer onları yani şey bak bir şey olmadı çıkarınca gördün mü fazla abarttın. Bunları derken önün kabarmış çadırı çoktan kurmuştu.
-yani bir şey olmadı doğru diyorsun
-nasıl büyüttün kız bunları böyle he
-ben bir şey yapmadım ki babam annene çekmişsin dedi onunkilerde büyükmüş.
-Gül çok güzeller ya uff
-ya Fikret abi tamam utandırma beni ya devam edelim oyuna
-tamam devam ederiz etmesine de bir kere avuçlayayım mı merak ediyorum yumuşaklar mı diye
-ooo olmaz ama ya bir tane istedin cesaretlik iki tane değil hem güreşirken dokundun ya yetmez mi
-kızım üstünde Crop vardı anlamadım ki bir şey ölmezsin dokunsam amına koyayım abinden mi çekiniyorsun dedi. Üstümde Crop vardı da tül gibiydi zaten. Böyle ısrarlı olması ve sinirlenince ağzının bozulması aşırı hoşuma gitmişti.
-tamam abi ya hemen sinirlenme hem ister istemez çekiniyorum işte elimde değil utangaç kızım ben. Yanıma geldi o güçlü elleriyle memelerimi avuçlamaya okşamaya başladı.
-kızım ölürüm ben bunlara ya şu pespembe meme uçlarına bak uff
-ya Fikret abi deme öyle şeyler utanıyorum
-utanma kız ben yabancı mıyım. Şöyle memeleri olan bir sevgilim olsa eme eme mosmor ederdim yeminlen dedi. Bunları derken memelerimi yoğuruyor birleştirip ayırıyordu.
-hadi Fikret abi yeter takılı kaldın
-elimde kızım neyse dewam edelim. Bi an üzüldüm o güçlü ellerini benim yumuşak memelerimden ayırmasına.
-sor bakalım güzeellik cesaret ne yapmamı istersin dedi. İçimden tabikşde yarrağını çıkarması geldi ama onu yaparsam o da bende taytımı çıkarmamı isterdi ve sonrası malum. Yavaş ilerlesin diye bunların birbirlerinin ifşaları vardı arkadaş gruplarında abim bahsetmişti. Donlarını falan indirip fotoğrafını çekiyorlarmış. Ondan o grubu açıp bana vermesini istedim. O da açıp verdi. Son mesajlarda bir şey yoktu ama yukarı gidince abimi uyurken donunu indirip fotoğrafını çekmişler. İnik hali bile 20 cm rahat vardı kasıklarında kıllar vardı. Abim bundan beni nasıl mahrum bırakmıştı. Biraz daha ileri gidince Fikret abinin çektiği bir videoyu açtım. Yanılmıyorsam bu sürekli keser sapı lakaplı Ali abiydi. Abim ve diğer arkadaşı Mesut Ali abiyi tutuyorlar Fikret abi de donunu indiriyordu. Yarrapını görünce şok oldum 25 cm gibi kolum kadar kalın yarrağı bi oyana bir bu yana sallanıyordu. Ne yarraklar varmışta benim haberim yokmuş. Fikret abi yeter bu kadar baktığın diyip telefonu almaya çalıştı. Ben yatağa çıkıp üst mesajlara gidecekken yanlışlıkla geri çıktım. Ve pezolar diye bir grup gördüm en son mesaj ona atılmıştı. Girince ne görsem beğenirsiniz. Fikret abi güreştikten sonra çektiği videoyu bu gruba atmış altına
-beyler bu Semih’in kardeşi Gül amına koyduğumun orospusu beni kudurttu sikicem onu bu gece ahahah. Ordan Mesut abi yazmış
M-olum kız küçük değil miydi amk
F-fark etmez kanka bakire amını sikmeden bırakmam
A-kanka sikersen bize de siktir sonra canım taze am çekti
M- olum şimdi detaylı izledim de bu kız neymiş amk o koca memeler o etli butlu amı of of
F-diyorum ya işte kudurttu beni babası olmasa basmıştım yarrağı amuşuna
A-helal olsun amk maldan iyi anlıyon asker dönüşü iyi denk geldi
M-yarrağına kuvvet kankam yorulduğunda ara bizi biz geliriz
F-eyv kankam saolun.
Ben bunları okurken Fikret kızım hadi diye mırıldanıyordu. Sonunda verdim telefonu. Şaka gibiydi. Arkadaşının kız kardeşi sikmek istiyorlardı. Semih abimin takıldığı kişilere bak ya. Normalde bana abilik yapan kişiler beni sikmek için sıraya girmişlerdi. Bi yandan bu çok hoşuma da gitmişti. Fikret abi
-sıra bende güzellik doğruluk mu cesaret mi
-doğruluk
-biriyle sikişecek olsan bu kim olurdu. Aslında onu dememi bekliyordun ama ben sırf gıcıklığına aynı zamanda hayran kaldığım yarrağın sahibinin adını söyledim.
-Ali abi olurdu herhalde aklıma o geldi
-niye o
-ne bileyim süreli keser sapı diyorsunuz merak ettim.
-vayyy sen bizim muhabbetleri mi dinliyorsun kız hem benden sana tavsiye baban akşam da dedi yiyemeyeceğin yarrağın altına girmeyeceksin dedi ve güldü. Sorma sırası bendeydi yine
-doğruluk mu cesaret mi
-Gül şu doğruluğu kaldıralım artık sıkıldım oyun ilerlemiyor.
-aklıma sana yaptıracak bir şey gelmiyor ki ama
-sıra bana geçsin o zaman aklına bir şey gelmiyorsa olur mu
-olur abi
-mızmızlık yok ama tamam mı
-şeyyy
-böyle yapacaksan hiç oynamayalım o zaman yatalım amk
-tamam tamam mızmızlık yok
-güzel o zaman şu sürekli sulanan amcığnı bir görmek isterim çıkar bakayım taytını
-ya Fikret abi ya
-az önce ne dedim orospu kızdırma beni
-tamam tamam çıkarıyorum intikamım acı olacak ama. Sırtımı ona dönerek yavaş yavaş çıkarmaya başladım. Amım yine suluydu.
-oldu mu Fikret abi
-oldu gül
-madem ben çırılçıplak kaldım sende ful soyun o zaman. Bugünü bekliyormuş gibi bir anda soyundu. O devasa yarrağı şahlandı. O esmer yarrağı bileklerim kadar kalın boyu da 22 cm civarıydı. Kıllı bacaklarında yükselmiş bir ağaç gibiydi.
-bak ben senin gibi mızıkçılık yapmıyorum gül
-sen erkeksin bir kere
-ne alakası var amk neyse sıra bende
-bitmedi mi
-ooo daha yeni başlıyoruz gül
-iyi ne istiyorsun bakalım
-seni
-abi sen ne diyorsun ya olmaz
-niye olmasın
-abimsin
-amına koduğum öz abi kardeş miyiz sanki
-arkadaşının kardeşim ben senin
-sikmişim abini böyle bir kız buldum babam olsa tanımam.
-Abi nolur bakireyim ben
-amına koyduğum bir başkası sikeceğine amını ben sikeyim yabancıya gitmezsin. Ben ağlamaya başladım. Yanıma yaklaştı yarrağı ağzımın hizasındaydı.
-bak Gül öyle ya da böyle seni sikicem. Başka türlüsü yok. Akşamdan beri kudurttun beni. Zaten karısızlıtsn kurdurmuşum sen daha da kudurttun suç sende. Şimdi ya seve seve altıma yatarsın ya da ben o çektiğim videoyu herkese izletirim ha bu da korkutmadı seni zorla tecavüz ederim dedş. Ben hala ağlıyordum.
-gül ağlama lütfen çok zevk alacaksın emin ol yarrağımın müptelası olucaksın zevkten. Sende istiyorsun biliyorum sulanmışsın. Hadi askerden gelmiş abini mutlu et ona en güzel hediyeyi ver
Ağlamam durmuştu sonucu ne olursa olsun Fikret abi ile sikişecektşm. Ağladığımı kesince yanıma oturdu kafamı yüzüne çevirip
-pişman olmayacaksın dedş ve öptü. Çok güzel öpüyordu. Göze göze geldik ben hafif yine ağlıyorum. Fikret abi
-seni susturmanın yolunu biliyorum brn diyip kafamı yarrağına doğru yaklaştırdı. Ağzımı açmayınca götüme bir şaplak attı. O acıyla ah der demez yarrağını ağzıma soktu. Gözümden yaş ağzımdan tükürük akıyordu. Ama tadını çok beğenmiştim. Erkek kokusu çok hoşuma gitmişti. Fikret abi sürekli hepsini aldırmaya çalışıyordu ama boğulur gibi oluyordu. Sonra bıraktı ben oynamaya başladım.
-nasıl beğendin mi Gül yarrağımı
-evet Fikret abi tadı çok güzel
-bşraz daha yala da kremanın tadını da al dedi gülerek.
Kendimi kaptırdım sanki 40 yıllık orospuymuş gibi yalamaya başladım. Fikret abinin gözleri gitmeye hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı ve ağzıma akıttı döllerini. Hepsini yaladım yuttum
-bitirdin beni gül.
ben o arada yarrağını temizliyordum bir güzel. Sonra yarrağı tekrardan sertleşti. Beni kucağına aldı ve başladı memelerimi emmeye.
-oh sonunda ya sonunda yalıyorum şu kocaman memelerine, ölünür bunlara ölünür off
Memelerimi öyle mi yalıyordu ki kendimden geçiyordum. Bazen ısırıyordu bazen kafasını gömüyordu.
-nasıl bir orospusun sen be yanıyorum amk orospusu kudurttun beni
-ah Fikret abi ısırma canım yanıyor
-daha dur bunlar iyi zamanların daha amına koyucam hahhaha diye güldü.
173 notes
·
View notes
Text
Kardeşim korku oyunu oynarken biraz izlemem için yalvardı ben de dedim izliyim. Hiç de korkmamıştım hani boş boş izledim. Yemin ediyorum gece 3 kabus gördüm böyle bir şey olamaz dmdmmdmd
9 notes
·
View notes
Note
Mobil oyun önerisi gelir mi ya özellikle şöyle zindanlı falan noita tarzı ya da hikayeli de olur
İşte beklediğim tarzda anonim :) olmaz mı ya yeter ki oyun de bana :) yazıyorum 👇👇
1 - Moth Lake ( 3. Sıradaki iki oyununda yapımcısının son oyunu yine espri, korku, macera tarzında hikayeli çok iyi bir oyun )
2 - To The Moon ( Pc versiyonu da var zaten hikayesiyle herkesi etkileyen minnoş güzel bir oyun )
4 - Detective Jackie ( Adı üstünde dedektiflik oyunu olayları çözüyosun ara sahneler felan güzel Türkçe dil desteği var )
3 - Dentures And Demons 1 & 2 ( sırayla oynanırsa hikaye devam ediyor çok esprili, bulmacalı, hikayeli bikaç kez ikisini de bitirdim )
5 - Sparklite ( bu da Zelda'yı biliyosan o tarzda piksel tarzı grafikler ama çok hoş Zelda oynadıysan seversin )
6 - Pechka ( hikayeli yine hoş grafikli bi oyun yanlış hatırlamıyorsam oyunda verdigin kararlar sonucu etkiliyordu bazen sana seçenek soruyodu
7 - Gelgitler Kasabası ( Kısa sürüyor ama etkileyici bence hikaye olarak duygusallık felan var )
8 - Endurance : Dead Space ( Zombi felan avlıyosun ama güzel ilerliyor hikaye grafik olarakta gayet hoş )
9. Stranger Things 1984 ( Dizisi var bunun sanırım Netflix de ben diziyi hiç izlemedim ama oyun çok iyi hem hikaye hem puzzle grafikleride eski tarz bence çok iyiydi bitirmiştim. Sanırım ikinci üçüncü oyunları da var 3 ü de yüklemiştim diye hatırlıyorum
10 - The Last Door ( Bunu şimdi baktım play store de göremedim önceden iki oyunuda vardı play store de şuan var mı ben mi bulamadım bilmiyorum ama bu listeye bunu koymazsam haksızlık etmiş olurmuş. Bi kere müthiş bir hikaye üstüne müthiş müzikler piksel grafikler. Oynarken acaip hoşuma gitmişti
5 notes
·
View notes
Text
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıktan yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin.
Düşündüm: "Gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benimki çok uzakta, karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır. Belki de benim hiç yıldızım yok!" Dünya, ıssız yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrımda bir acı duyuyordum.
Çıplak tenimi soğuğa teslim etmiş, kendi kendime dolanıyordum. İşte bu sırada delirdiğim düşüncesi aklıma geldi. Kendime, bu yaşama gülüyordum. Biliyordum ki dünyanın bu büyük tiyatrosunda, herkes, ölüm gelip çatana dek bir tür oyun oynar. Ben de bu oyunu önüme almış, oynuyordum.
Uyumak, bir daha uyanmamak istiyorum, rüya görmek de istemiyorum.
Hayat bana tek ve değişmez bir mevsim oldu hep. Bu hayat bir soğuk bölgede ve sonsuz bir karanlıkta geçti adeta, öyle ki bağrımda hep aynı alev vardı ve o beni bir mum gibi eritti.
Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler.
Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.
Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır.
Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır.
Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir. Duvardan doğru eğilmiş, yazdıklarımı oburca yutmak, yok etmek isteyen gölgeme.
Istırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu.
Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan..
Nedir günler, nedir aylar? Benim için bir önemi yok. Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder.
-Sevgili Sadık Hidayet, Kör Baykuş (En sevdiğim alıntıları)
10 notes
·
View notes
Text
İşte Tumblr için chat gpt ile hazırlanan 150 soru:
1. En son hangi filmi izledin ve ne düşündün?
2. En sevdiğin kitap nedir ve neden?
3. Bugün ne tür müzik dinliyorsun?
4. Favori yemek tarifin nedir?
5. Bir çocukken hangi çizgi film karakterini en çok seviyordun?
6. Hayatının en iyi konseri hangisiydi?
7. Şu an için en büyük hedefin nedir?
8. Hangi ülkeleri ziyaret etmek istersin?
9. En sevdiğin alışveriş mağazası neresi?
10. En son gittiğin tatil nereydi?
11. Kendi müzik çalma yeteneğin var mı?
12. Hangi sporları izlemeyi seversin?
13. En son ne zaman bir şeyler öğrendin ve neydi?
14. En iyi arkadaşınla en son ne zaman buluştunuz?
15. Hayatta yapmak istediğin en cesur şey nedir?
16. Hangi sanat dalını en çok takip ediyorsun?
17. En sevdiğin doğa harikası nedir?
18. Gece gökyüzünü izlemeyi sever misin? Yıldızları görebiliyor musun?
19. Hangi dizi veya TV şovunu en son izledin?
20. Hangi yemekleri yapmayı seversin?
21. En sevdiğin renk nedir ve neden?
22. Hafta sonları genellikle ne yaparsın?
23. En sevdiğin hayvan nedir?
24. Gezi veya macera hikayelerini sever misin?
25. En son hangi restoranda yemek yedin?
26. Hangi takımı tutuyorsun, spor veya video oyunlarında?
27. En sevdiğin mevsim nedir?
28. Hangi film karakterine en çok benziyorsun?
29. Hangi sanatsal etkinlikleri yapmayı seversin?
30. Hangi tür kitapları okumayı tercih edersin: korku, romantizm, bilim kurgu vb.?
31. Favori çocukluk anın nedir?
32. En son hangi konserdeydin?
33. Hangi becerileri geliştirmek istersin?
34. En sevdiğin tatlı nedir?
35. Kendi şarkılarını yazıyor musun? Yazıyorsan hangi konuları işliyorsun?
36. En son keşfettiğin müzik sanatçısı kim?
37. Hangi video oyununu en çok oynamayı seversin?
38. Hangi tür filmleri izlemekten hoşlanırsın: komedi, aksiyon, dram vb.?
39. En iyi arkadaşınla yapılan en eğlenceli şey nedir?
40. Hangi ünlü kişiyi tanımak isterdin?
41. Gelecekle ilgili en büyük hayalin nedir?
42. Hangi tür sanat eserlerini veya ressamları seversin?
43. En son okuduğun kitap neydi ve nasıl buldun?
44. Hangi sporu yapmaktan keyif alırsın?
45. Hangi dilleri öğrenmek istersin?
46. Kendi hobi projelerin var mı?
47. Hangi film fragmanı sizi en çok heyecanlandırdı?
48. En son gittiğin konserde hangi şarkıyı en çok beğendin?
49. Hangi ülkenin mutfağını denemek istersin?
50. En son izlediğin belgesel nedir?
51. Hangi ünlüyle bir gün tanışmak isterdin?
52. Hangi yaratıcı yeteneklerini geliştirmek istersin?
53. En son hangi oyunu oynadın ve nasıl bir deneyimdi?
54. En sevdiğin dizi karakteri kim?
55. Hangi tür dansı öğrenmek istersin?
56. Hangi bilim dalı seni en çok ilgilendirir?
57. Hangi ülkenin kültürünü daha yakından tanımak istersin?
58. Hangi tür fotoğrafçılığı seversin: doğa, portre, sokak vb.?
59. Hangi korku filmi seni en çok korkuttu?
60. En son nereye seyahat ettin?
61. Hangi tür konserlere gitmekten keyif alırsın?
62. Hangi müzik en çok sana ilham verir?
63. Hangi tarihi döneme yolculuk yapmak isterdin?
64. Hangi süper güce sahip olmak isterdin?
65. En son yaptığın spor etkinliği neydi?
66. Hangi sanat eseri seni en çok etkiledi?
67. Hangi müzik en çok sana huzur verir?
68. Hangi ülkenin festivallerine katılmak isterdin?
69. Hangi roman kahramanı seni en çok etkiledi?
70. Hangi mutfak aletini daha iyi kullanmayı öğrenmek istersin?
71. Hangi doğal güzellikleri görmek istersin?
72. Hangi tür hikayeleri yazmayı seversin: bilim kurgu, gerilim, romantizm vb.?
73. Hangi spor dalında daha fazla bilgi sahibi olmak isterdin?
74. En sevdiğin çocukluk oyunu nedir?
75. Hangi sanatçının konserine gitmek isterdin?
76. Hangi tür çiçekleri seversin?
77. Hangi müzik türü en çok sana enerji verir?
78. Hangi ülkenin tarihini daha fazla öğrenmek istersin?
79. Hangi film seni en çok güldürdü?
80. Hangi tür aksiyonu seversin: doğa sporları, macera vb.?
81. Hangi hayvanla daha fazla vakit geçirmek istersin?
82. Hangi yılın moda tarzını seversin?
83. Hangi
84. Hangi müzik aletini çalmayı öğrenmek istersin?
85. Hangi tür eğlence parkı sana daha fazla eğlence sunar?
86. Hangi ülkenin mutfağını denemek seni heyecanlandırır?
87. Hangi bilim dalı seni en çok şaşırtır?
88. Hangi tarihi olaya tanık olmak isterdin?
89. Hangi süper kahramanın gücüne sahip olmak isterdin?
90. Hangi sporu daha fazla denemek istersin?
91. Hangi sanat eseri seni en çok duygulandırdı?
92. Hangi müzik türü seni en çok motive eder?
93. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini keşfetmek istersin?
94. Hangi tür hikayeleri yazmak seni daha fazla tatmin eder?
95. Hangi film seni en çok düşündürdü?
96. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: şehir gezileri, doğa turları vb.?
97. Hangi hayvanı daha iyi tanımak istersin?
98. Hangi moda tarzını benimsemek sana daha uygun gelir?
99. Hangi dilde daha fazla yetenek sahibi olmak isterdin?
100. Hangi müzik aletiyle daha fazla vakit geçirmek isterdin?
101. Hangi eğlence parkında bir gün geçirmek istersin?
102. Hangi ülkenin tatlılarını denemek seni mest eder?
103. Hangi bilim dalı seni daha fazla ilgilendirir?
104. Hangi tarihi figürle bir sohbet yapmak isterdin?
105. Hangi süper gücü daha çok kullanmak isterdin?
106. Hangi sporu daha iyi yapmak istersin?
107. Hangi sanatçının eserleri seni daha çok etkiler?
108. Hangi müzik türü seni daha iyi hissettirir?
109. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini daha yakından görmek istersin?
110. Hangi tür hikayeleri yazmak senin için daha eğlenceli?
111. Hangi film seni en çok etkiledi?
112. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: kültürel geziler, macera turları vb.?
113. Hangi hayvanın davranışlarını daha iyi anlamak isterdin?
114. Hangi moda tarzı senin tarzına daha uygun?
115. Hangi dilde daha fazla sözcük öğrenmek istersin?
116. Hangi müzik aletini daha iyi çalmayı öğrenmek isterdin?
117. Hangi eğlence parkında daha fazla zaman geçirmek isterdin?
118. Hangi ülkenin mutfağı seni en çok cezbeder?
119. Hangi bilim dalı seni daha çok meraklandırır?
120. Hangi tarihi dönemi daha iyi anlamak isterdin?
121. Hangi süper kahramanın özelliklerini seversin?
122. Hangi sporu daha fazla izlemeyi tercih edersin?
123. Hangi sanatçının eserleri seni daha çok ilham verir?
124. Hangi müzik türü seni daha çok rahatlatır?
125. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini daha yakından görmeyi düşlersin?
126. Hangi tür hikayeleri yazmak seni daha çok tatmin eder?
127. Hangi film seni en çok düşündürdü?
128. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: tatil plajları, şehir gezileri vb.?
129. Hangi hayvanla daha fazla vakit geçirmek isterdin?
130. Hangi moda tarzını daha fazla benimsemek istersin?
131. Hangi dilde daha iyi iletişim kurmak seni daha mutlu eder?
132. Hangi müzik aletini daha iyi çalmak isterdin?
133. Hangi eğlence parkında daha fazla macera yaşamak isterdin?
134. Hangi ülkenin mutfağından en çok lezzet aldın?
135. Hangi bilim dalı seni daha fazla şaşırtır?
136. Hangi tarihi olayın içinde bulunmak isterdin?
137. Hangi süper güce sahip olmak seni daha fazla heyecanlandırır?
138. Hangi sporu daha fazla denemek isterdin?
139. Hangi sanatçının eserleri seni daha çok etkiler?
140. Hangi müzik türü seni daha fazla enerjik yapar?
141. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini keşfetmek seni daha çok motive eder?
142. Hangi tür hikayeleri yazmak senin için daha eğlenceli?
143. Hangi film seni en çok güldürdü?
144. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: doğa turları, tarih gezileri vb.?
145. Hangi hayvanı daha yakından incelemek isterdin?
146. Hangi moda tarzı en çok seni yansıtır?
147. Hangi dilde daha iyi iletişim kurmak istersin?
148. Hangi müzik aletini daha iyi çalma yeteneği kazanmak isterdin?
149. Hangi eğlence parkında daha fazla eğlence yaşamak istersin?
150. Hangi ülkenin mutfağından daha fazla lezzet tatmak isterdin?
17 notes
·
View notes
Text
Gece gece korku oyunu videosu izlememeliydim gmdhxlcjdhdh
21 notes
·
View notes
Video
youtube
Adamlar - Yaktı Geçti (Canlı, FadeOut Studios)
Sözleri: Fani dünya bu Toz olur elinde tuttuğun Neye güvenilir de hep unutulur? İçerine bak da kendini bul
Neye yarar bunca şov? Kazı kazan ya da boğul Ateşini sula, dengeni koru
Bir bakışın saf akışı Karla kışı yaktı geçti, yaktı geçti, hey Bir komadan bir komaya Dalga bana vurdu geçti, vurdu geçti, hey
Ara sıra aynalar tutulur Geceleri yalnızlık uyutulur Tıka basa gündem, korku oyunu Akıl mapusta, kalp unutulur
Bir bakışın saf akışı Karla kışı yaktı geçti, yaktı geçti, hey Bir komadan bir komaya Dalga bana vurdu geçti, vurdu geçti, hey
Bir bakışın saf akışı Karla kışı yaktı geçti, yaktı geçti, hey Bir komadan bir komaya Dalga bana vurdu geçti, (Vurdu geçti), vurdu geçti, (Vurdu geçti, hey)
#müzik #şarkı #canlı #akustik #rock #türkçerock #Adamlar #YaktıGeçti
Kaynak: https://youtu.be/YR3izwQRK68
2 notes
·
View notes
Text
''Bizim “ilk günah"ımız belki de budur: Kapalı sistem yaratıklarının dış dünyaya karşı beslediği korkudur. Yaşama korkusudur. Fütuhat da, herkese ve her şeye boyun eğdirerek bu korkudan kurtulma çabasıdır. Dünyayı bir savaş alanına çevirdikten sonra, her yandan düşman saldırısı bekleyenlerin korkusudur. Bir şehire kapanıp, bütün ülkenin saldırısını bekleyen sarayın korkusudur bu. Sarayı kaleye çevirenlerin korkusudur. Kardeşleri tarafından öldürülmeyi bekleyen Saray'ın korkusudur. Her davranışın devlete yöneldiğini sanan paranoyak yöneticilerin korkusudur. Kültür korkusudur. Matbaadan, şiirden, resimden, felsefeden; hatta dinden korkmaktır bu. Halk Partisi'nin Köy Enstitülerinden korkmasıdır. Demokrat Parti'nin modern resimden korkmasıdır. Halkın içinde sivrilen esnafın, eşrafın, mollanın halktan korkmasıdır. Korkunun sonucu yabancılaşmadır. Yeni yazarların kelimeler icat ederek azınlık olma telaşıdır, toplumsal sorunlara eğilerek kendini tanıma korkusudur. kavram kargaşası yaratarak temel kavramlardan uzaklaşma çabasıdır. Temel kavramların onu bir hiçe indireceği korkusudur. Korku ortadan kalkarsa postunu kaybedeceğinden korkan tekke şeyhinin korkusudur. Bunun için müeyyideler gevşektir; herkes korkmalıdır ama ceza da uygulanmamalıdır. Müeyyideler hayatı zehir edecek kadar korkutmalıdır; ama isyan ettirecek kadar kesin olmamalıdır. Neyin ne olduğu, hangi suçun cezası ne kadar olduğu bilinmemelidir. Fakat herkes her an, suç işlediği halde kendisine taviz verildiğini hissettiği için başı önünde dolaşır insanımız. Bizim 'ilk günah'ımız budur: cezalandırılmayan küçük günahların toplamı- hoşgörümüz de budur. Ayrıca devlet de aynı suçluluk duygusu içinde müeyyideleri uygulamaz. Bu bakımdan bağışlayıcıdır. Karşılıklı bir oyundur bu. Bağışlanmayan tek suç, bu oyunu fark etmek, bu oyuna karşı çıkmaktır. Gerçeği aramaktır. Bilim bunun için tehlikelidir, felsefe bunun için tehlikelidir, 'deneme' bunun için tehlikelidir, roman ve hikâye bunun için tehlikelidir. Belirli kalıplar içinde kalan şiir bunun için tehlikesizdir. Taklitçi olmayan batıcılık bunun için tehlikelidir. Gerçeği arayan doğu bunun için tehlikelidir"sonucu yabancılaşmadır. Yeni yazarların kelimeler icat ederek azınlık olma telaşıdır, toplumsal sorunlara eğilerek kendini tanıma korkusudur. kavram kargaşası yaratarak temel kavramlardan uzaklaşma çabasıdır. Temel kavramların onu bir hiçe indireceği korkusudur. Korku ortadan kalkarsa postunu kaybedeceğinden korkan tekke şeyhinin korkusudur. Bunun için müeyyideler gevşektir; herkes korkmalıdır ama ceza da uygulanmamalıdır. Müeyyideler hayatı zehir edecek kadar korkutmalıdır; ama isyan ettirecek kadar kesin olmamalıdır. Neyin ne olduğu, hangi suçun cezası ne kadar olduğu bilinmemelidir. Fakat herkes her an, suç işlediği halde kendisine taviz verildiğini hissettiği için başı önünde dolaşır insanımız. Bizim 'ilk günah'ımız budur: cezalandırılmayan küçük günahların toplamı- hoşgörümüz de budur. Ayrıca devlet de aynı suçluluk duygusu içinde müeyyideleri uygulamaz. Bu bakımdan bağışlayıcıdır. Karşılıklı bir oyundur bu. Bağışlanmayan tek suç, bu oyunu fark etmek, bu oyuna karşı çıkmaktır. Gerçeği aramaktır. Bilim bunun için tehlikelidir, felsefe bunun için tehlikelidir, 'deneme' bunun için tehlikelidir, roman ve hikâye bunun için tehlikelidir. Belirli kalıplar içinde kalan şiir bunun için tehlikesizdir. Taklitçi olmayan Batıcılık bunun için tehlikelidir. Gerçeği arayan Doğu bunun için tehlikelidir."
#oğuz atay#günlük#kitap alıntısı#kitap#kitap sözleri#alıntı#kitap alıntıları#okumakayrıcalıktır#okumak#yazar#edebiyat#oguzatay
18 notes
·
View notes
Text
Robloxda korku oyunu mu olur dedikten sonra karsima cikan canavarla evi cigliga bogmaya gidiyorum
6 notes
·
View notes
Text
Kılıçdaroğlu bu ülkenin şansı diyenler lütfen bir zahmet şu yazıyı bir okusunlar. Atatürk'ün askerlerini kimse kandıramaz.
Çok geç kalındı ama gözünüzü, kulağınızı, izanınızı belki açar.
Nihat Genç yazdı…
Aynı oyuncular aynı oyunu aynı seyircilere aynı repliklerle niye oynar?
Evet, yine halk cahil!?
Bu politik tiyatro bir daha sonlarını getirdi!
Şu oyunculara bakın: Kaftancıoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, Seyit Torun, Tuncay Özkan, Erdoğan Toprak, Faik Öztrak, Selim Sayek Böke, İmamoğlu, vs. yüzlercesi..
Uluslararası bir şebekenin figüranları!
Devlet nedir millet nedir bilmezler, hepsi ayak oyunları, torpil, kayırma, fırıldak ve karanlık tezgahlarla oraya getirilmişler!
Sözde Cumhuriyet’i kuran parti hepsi istisnasız Cumhuriyet düşmanı!
İstisnasız hepsi milli güvenlik politikalarına karşı, Cumhuriyet’e karşı!
Vatan Haini Seyid Rıza’dan özür dileyeceksin, Fetö’den özür dileyeceksin, vatan haini PKK’yı liste başlarına taşıyacaksın, ve her biri müstemleke valileri gibi konuşacak, sonra: Halk Cahil!
Herkes kör bir akıllı kendileri!
Üç kuruş etmeyen kirli bez parçaları!
CHP’yi utanç içinde infilak ettirip tarihe gömüldüler!
Bir de kendileri gibi tıynetsiz bunak kifayetsiz satılık çok bilmiş şarlatan taraftarlar bulmuşlar kendilerine!
Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Necati Doğru, Rahmi Turan, Emre Kongar, Deniz Zeyrek, İsmail Saymaz, Şirin Payzın, Ayşenur Arslan, Özdemir İnce, Alev Coşkun, Bedri Baykam, yüzlercesi, tıpkı Ekmeleddin rezaleti gibi destek verdiler!
Hepsinin görevi Atatürk posteriyle maske yapıp hainleri cumhuriyetçi seçmenlerden saklamak!
Yıllardır ekranlarda ve gazetelerde aralıksız CHP artı HDP formülünü sabah akşam milletin kafasına kafasına çaktılar, algıyla kitleleri yanlış yola soktular, olmayacak duaya hep birlikte kasıtla amin dediler, PKK ve Fetö’nün suçuna tertemiz Cumhuriyetçi kitleleri ortak ettiler!
Cumhuriyetçi seçmeni, kasıtla, sahneyi sinemaskop perdeyi tam göremeyecek bir yere oturtup, vatan hainlerini dev gibi Cumhuriyetçi aydınları hiç göstermediler!
Ve gençlerin hayalleriyle oynadılar!
Muhalefete muhalefet etmeyin deyip bizleri de linç küfür hakaret tekme tokat kovdular!
Vatan hainleriyle iş tutup ve buyrukçu bir küstah dil kullanıp yüzde 10-20’lere dibe vurmuş AKP’li seçmende panik korku yaratıp yolsuzluktan narko siyasetten hırsızlıktan Deprem faciasından sarsılmış gözleri açılmış isyan etmiş insanları yeniden AKP’nin kucağına ittiler!
Altılı Masa Cumhuriyet’i ilga edeceğiz diye mutabakat metni ilan ederken alayı sessiz kaldı! Fetöcü PKK’lı hainler liste başlarına doldurulurken alayı sessiz kaldı!
Kılıçdaroğlu babasının malını bağışlıyor gibi özerklik sözleri verince alayı sessiz kaldı!
Alayı kişiliksiz figüran kukla, alayı şaibe, alayı karaktersiz, alayı ruhsuz alayı işbirlikçi!
Bu yaşanan ilk infilak değil, Erdal İnönü de etnik yapıyı partiye alınca 90’lı yılların sonunda dağıldılar unufak bin parça olup yüzde sıfırları gördüler, sonra, Fetö sahne aldı, milli güvenlikçi politikalarla olmaz deyip ve önce Deniz Baykal’ın kasetlerini bugün de Muharrem İnce’nin kasetleriyle akıllarınca önlerini açtılar!
Bu işbirlikçi tayfadan iğrenmek utanç tiksinti az gelir!
Cumhuriyet’in başına bela oldular!
Felaket işte bu ‘tertip’ bu ‘dizayn’!
Her dönem AKP’ye çalışan bunlar, Cumhuriyetçi seçmenin önüne takoz sağır duvar laf dinlemez kurulmuş pilli bebek bunlar!
İnsanlar, ne sizin suratlarınıza ne o her bok’u bilen zehirli dilinize güven hiç duymuyor!
Cumhuriyetçi kitleleri, kanser ettiniz!
Ağır seçim yenilgisi üzerine üç gün sessize takıp dördüncü gün, ben mallarımı bilirim, bu sefer İmamoğlu kesin olur diye ayaklanırsınız!
Cumhuriyetçi seçmen sizin köleniz!
İçinizde istifa edecek çekilecek özür dileyecek suçluluk hissedecek tek kişi yok!
Her dönem bağrına taş basıp zehir içip ama kararlı şekilde oy veren Cumhuriyetçi seçmenin neşesini umudunu hayallerini aldınız!
Sağcısına tarikatçısına üç kuruşluk AKP artıklarına CHP’yi yağma ettiren oy uğruna ülkeyi satarken suçüstü yakalanan şerefsizlersiniz!
İşte gözlerinizle gördünüz bu karanlık ‘örümcek ağı’ Cumhuriyet’i ve kazanımlarını oylarınızla elinizden alıp hain şebekelere peşkeş çekmiştir!
Yenilen Cumhuriyet değil, CHP’yi ele geçiren bu hain şebekedir!
Bu son virajda bu ihanete ortak olan sessiz kalan herkesi tek tek deftere yazdık!
Eğilenler bükülenler yalama olanlar gırla, iki gün adam gibi duramadınız, hepiniz kayıtlardasınız!
Cumhuriyet yoluna, önce bu sünepeleri zavallıları eleyerek gidecek!
Kafası karışmamış bulaşmamış kirlenmemiş asla teslim olmamış kaynak suları gibi dik duran berrak ve yiğit insanlarla gidecek!
İhanet listesi çok uzun, küçük puntolu bin sayfalık eski telefon rehberleri gibi, tıklım tıklım karaktersiz dolu, hepsini yazdık YÜZELLİLİKLER listesine!
Sevgili kardeşlerim, çok doluyuz çok, küfürle bitecek hesap değil bu!
CHP defteri artık kapanmıştır, artık şöyle olur böyle olur kurultay kongre olur diyen herkes de bu ihanete ortaktır!
Adı, Ulusal Egemenlik Hareketi olur, Cumhuriyetçi Halk Hareketi olur, Milli Hakimiyet Hareketi olur ve ama adı eyvallahsız kimseye tenezzül etmeyen kimseden medet ummayan kendi bileklerine güvenen Bağımsız Cumhuriyetçi sözünün eri başı dik, kaç kişi kaldıysak, yola çıkıyoruz!
Korkan tırsan kafası karışık hala yok o yok bu bahaneleriyle Cumhuriyetçileri ve kamuoyunu oyalayanlarla işimiz olmaz! Bu ihanet şebekesi artık kanlımızdır!
Cumhuriyet’i yalnız ve bu karanlık adamların kucağına mahkûm bırakmayacağız!
Cumhuriyetçi kardeşim, kahrolma ve boynunu eğme!
Daha ölmedik!
Kor saçan kızıl kıyamet küfürlerimize daha başlamadık!
Hiçbir ihanet bizi zincirleyemez!
Cumhuriyet’le oynayanlarla yarından itibaren bu satırlarda izleyin intikamımız çok acı olacak!
Aynı oyuncuların aynı kahpe oyunu aynı ihanet sahnesinde aynı repliklerle oynamasına-oynatılmasına bir daha asla izin vermeyeceğiz!
Cumhuriyet’i ite kopuğa trole maaşlı posterci gardropçu maskeli rakıcı balocu işbirlikçi taklacı fırıldaklara asla yem etmeyeceğiz, gök kubbe başlarına nasıl yıkılır, isim isim göreceksiniz, yazın bir kenara!
Nihat Genç
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Nihat Genç
1 note
·
View note
Text
Şöyle kapalı basık havalarda cok fena korku oyunu oynamak istiyo canım.. Yada şöyle güzelinden film dizi, çizgi film..
3 notes
·
View notes
Text
2000'ler korku oyunu kadın karakterlerine aşığım. hepsine.
Playstation 2 Horror Games Advertising
6K notes
·
View notes
Text
Alan Wake 2'nin Başarıları: 1.8 Milyon Satış ve Yüksek İlgi
Remedy Entertainment’ın geliştirdiği hayatta kalma korku oyunu Alan Wake 2, piyasaya sürülmesinin ardından büyük bir ilgiyle karşılandı. Capital Markets Day 2024 sunumunda açıklanan verilere göre, oyun toplamda 1.8 milyon satış sayısına ulaşarak önemli bir başarıya imza attı. Bu, Alan Wake serisinin devamı olarak büyük bir beklentiyle beklenen yapımın, oyuncular arasında güçlü bir takipçi kitlesi…
0 notes
Text
Bölüm 227: Ilık yağmur ve nazik esinti kışın etkisini kırar
Ç/N: 李清照 Lǐ qīng zhào《蝶恋花 dié liàn huā - Çiçeklere Aşık Kelebekler》den alıntı.
Ganquan Sarayı'nın ikincil odasının içinde, Maliye Bakanı'nın ince bir buzun üzerinde yürüyor gibi bir hali vardı. Süreç boyunca çok nadiren ağzını açmıştı. Xing Jingfu, Gongyang Huai ve Jin vilayetinden gelen yedek Vekil Savaş Bakanı Qin De dışında diğer efendilerin yüzünde biraz gergin ifadeler vardı. Geçmişte Nangong Da ile az ya da çok özel münasebetleri olmuştu, bu yüzden yeni saltanat başladığında meziyet sahibi meclis yetkilileri arasında yerlerini alacaklarını düşünmüşlerdi. Sonucun bu olacağı, akıllarına gelmemişti. Neyse ki Nangong Da çoktan ölmüştü. Meclis detaylı araştırma yapmadığı sürece bu mesele de kapanmış olacaktı.
Sadece şu vardı ki, bir türlü çözemiyorlardı. Nangong Da bariz bir şekilde galibiyeti elinde tutuyordu, öyleyse neden gelip böyle ahmakça bir şey yapmıştı? Sabırlı bir şekilde merhum imparatorun nihai emrini bekleyip doğru düzgün tahta çıksa daha iyi olmaz mıydı?
Gongyang Huai elbette Nangong Da'nın neden ayaklandığını biliyordu. Şu anda Qi Yan'a inanılmaz büyük bir minnet duyuyordu. Qi Yan'ın devamlı hatırlatmaları ve buruk tavsiyeleri olmasa Gongyang Huai'nin mevcut durumu, muhtemelen odanın içindekilerden çok da farklı olmayacaktı.
Baş Katip Xing Jingfu da yavaş yavaş işi çözüyordu. Nangong Da niye ayaklanmıştı? Bunun sebebi merhum imparatorun nihai emriyle bağlantılı olsa gerekti. Nangong Da gücün kaynağına kendisinden daha yakın olduğu için dezavantajlı bir şeyler sezmiş ve çaresizce bunun önünü kesmeye çalışmaya karar vermiş olmalıydı. Gelgelelim Nangong Da'nın karşısındaki kişi, ya da belki zümre, sahiden maharetli hamlelerde bulunmuştu. Nangong Da bu durumu anca yakın zamanda sezmiş, bu yüzden de ilk fırsatı kaçırmış olsa gerekti. Aceleye gelen bir hamle de tüm oyunu kaybettirmişti.
Xing Jingfu bunu Nangong Da için üzücü bir şey olarak görmüyordu. Antik çağlardan beri kralı ve isyancıyı hep galibiyet ve mağlubiyet tanımlamıştı. Tahta giden yolda can vermek bir prensin kaderiydi.
Fakat Xing Jingfu merhum imparatorun nihai emrinde yazan yeni imparator tercihi Nangong Da değilse başka kim olabileceğini sahiden bulamıyordu. Yedinci Prens yalnız biriydi ve Sekizinci Prens henüz yirmisine girmemişti. Her ne kadar İkinci ve Dördüncü Prens'in göze çarpan yetenekleri olsa da, büyü kullanımı davasına bulaştırılmışlardı. Öz anneleri Baş Cariye Hui bile suça dahildi, onca şeye rağmen tahtı devralmaları kesinlikle imkansızdı.
Xing Jingfu'nun aklına prensesler hiç gelmiyordu. Bir kadının imparator olarak tahta çıkması tümüyle duyulmamış bir şeydi, hele de merhum imparatorun önceden dokuz oğlunun olduğu bir durumda sıra asla bir prensese gelmezdi.
Xing Jingfu'nun aklında Qi Yan'ın görünümü belirdi. Bu anlaşılmaz derinlikteki Fuma'nın, bu meseleyle tam olarak ne kadar bağlantısı bulunuyordu?
Qi Yan'a yönelik, Xing Jingfu hem burukluk hem de korku hissediyordu...
Saray törenleri uyarınca, hiçbir kadının gece yarısından sonra yas salonunda kalmasına izin verilmezdi. Üç prenses ile prens cariyeleri birbiri ardına izin isteyerek çıktı, tabutun başında nöbet tutması için dört prensi bıraktı.
Nangong Shunu Lu Zhongxing'den kalanları geri Komutan mülküne götürmek zorundaydı, bu yüzden bugün sarayda kalamazdı. Sol Danışman da onunla beraber çıkarken muhafızlar çoktan acı haberi vermek için Krallığı Kuran Dük'ün adı altındaki topraklara gitmek üzere yola çıkmıştı.
Nangong Sunu ve Nangong Jingnu Weiyang Sarayı'na döndü. Lu Zhongxing'in ölümü kadın imparatorluğun aslında aydınlık olan yoluna gölge düşürdüğünden dolayı ikisi karşı önlemleri tartışmak için Nangong Sunu'nun saray odasına geldi. Bu olay onları tamamen hazırlıksız yakalamıştı. Askeri görevliler yazınsal yetkililer gibi değildi, ellerinde askeri güç bulunduruyorlardı. Ve fazla baskıya maruz kaldıklarında ayaklanırlarsa eğer, krallığın işi bitmiş olurdu.
Nangong Sunu: "Şimdilik plan, Fuma'nın başkente girip işlerin sorumluluğunu yüklenmesi için Chen Chuansi'ya benim işaretimi başkentin dış çevresine götürme emri vermek. Zhenbei General hanesinin halihazırda yüz yıl kadar bir geçmişi var, askeri görevliler arasında mutlaka bir sözlü otoriteye sahiptir."
Nangong Jingnu: "Da-jie'nin dediği gibi yapalım."
Nangong Sunu xiao-mei'sine derin anlamlı bir bakış attı, ardından bir iç çekerek şöyle düşündü: xiao-mei'nin bana böyle güvenebilmesi ve gerçekte Zhenbei General hanesine yönelik hiçbir şüphe taşımaması ne kadar harika. Fakat Nangong Sunu'nun öyle yapmaya cesaret edebilmesinin sebebi Fuma'sını tanımasıydı; Shangguan Wu'nun peşinde olduğu bir tek sonsuza kadar You vilayetinde ikamet etmek amacıyla, babadan oğula geçen mevkiyi korumaktı. Başka da bir niyeti yoktu.
Nangong Sunu: "Şu anki problem... bir an evvel yeni bir Komutan'ın seçilmek zorunda oluşu. Komutan, askeri görevlilerin duygularını yatıştıran kişidir ve bu şekilde meclisin üstündeki baskıyı azaltmış olur. Ama..." Nangong Sunu'nun aklına şu anda sahiden uygun bir insan gelmiyordu. Ve Komutan askeri görevlilerin lideri olduğuna göre imparator tarafından atanmalıydı. Sorunun kaynağı da işte buradaydı: durumu kontrol altında tutan bir Komutan olmadan kadın imparator tahta sorunsuzca çıkamayabilirdi. Fakat eğer kadın imparator henüz tahta geçmediyse, bir Komutan nasıl göreve atanacaktı ki?
Nangong Jingnu: "Qi Yan önceden bana birini önermişti. Gongyang hanesinin ikinci genç efendisi, Ayin Bakanı Gongyang Huai."
Nangong Sunu: "İmparatorluk Ailesi Bakanı'nın hanesindeki kişi mi?"
Nangong Jingnu: "Evet, o."
Nangong Sunu: "Mm... Gongyang Huai gerçekten de iyi bir seçim. İmparatorluk Ailesi Bakanı en eski soylu ailelerden biridir, bu yüzden eğer Gongyang Huai Komutanlık mevkisine geçerse soyluların direnişini büyük ölçüde azaltır. Fakat... hatırladığım kadarıyla o Jingjia sekizinci yıldaki Kurul'un Gözü'ydü, değil mi? Geçmişte bir yazınsal yetkilinin Komutan mevkisini devralışının hiç örneği bulunmuyor."
Nangong Jingnu: "Geçmişte bir kadın imparatorun da hiç örneği bulunmuyor. Her şeyin bir ilki vardır."
Nangong Sunu: "Komutan mevkisine geçmesi için Lu hanesinin büyük genç efendisi Lu Boyan'ı davet etmeye ne dersin? Askeri görevliler arasındaki bağ ve altyapı açısından Lu ailesi her zaman Gongyang ailesinden daha güçlüdür."
Nangong Jingnu başını iki yana salladı, "Qi Yan kafa patlatarak nihayet Komutan hanesini böldü. Lu Boyan Lu mülkünün meşru ilk oğlu; eğer o da Komutanlık mevkisine geçerse daha önce sarf ettiğimiz onca eforu boşa çıkarmış olmaz mı?"
Nangong Sunu: "Ama sonrasında ne yapılmalı?"
Nangong Jingnu'nun aklına ilk gelen Qi Yan'dan yardım istemek oldu, fakat tekrar düşündüğünde: bir ömrü Qi Yan'la geçirecekse bile her şeyde onu endişeye sokamazdı. Ayrıca daha hızlı olgunlaşması gerekiyordu. Eğer kendisi yeterince yetenekli olsaydı, Nangong Da'nın aklındakileri daha erkenden fark edebilseydi, Qi Yan bugün kendini tehlikeye atmak zorunda kalmayacaktı.
Bunu etraflıca düşünen Nangong Jingnu, Qi Yan'dan yardım isteme fikrinden vazgeçti. Ama Qi Yan'ın onca yıldır kendisine öğrettiği şeyler hâlâ aklındaydı ve Qi Yan'ın düşünme şeklini kullanarak bir karşı önlem bulmaya çalıştı.
Uzunca bir sürenin ardından Nangong Jingnu nihayet cevapladı, "İlk önce büyük eniştemin birlikleri başkente getirmesini beklememiz lazım. Askeri güce sahip olmak demek konuşacak güce sahip olmak demek. Yedi ve sekiz numaranın daha İmparator babamın son emrine uyarak İmparatoriçe annemin tabutunu atalara ait mozoleden başkente getirmesi gerekiyor. Bu gidiş-dönüş en az bir aylık süre etse gerek, yani biz de biraz zaman kazanmış olacağız. Bence..."
Nangong Sunu: "Yedi ve sekiz numara başkentten uzaktayken mi İmparator babamın nihai emrini duyurmayı istiyorsun?"
Nangong Jingnu: "Aynen öyle. Olabilecek en uygun durumda olmasak da, eğer çok fazla beklersek umulmadık değişiklikler meydana gelebilir. İşi uzatıp durursak neler olacağını kimse bilemez; wu-ge da buna en iyi örnek. Meclis yetkilileri ve halktan insanlar ne düşünürse düşünsün, İmparator babamın nihai emrinde açık ve net bir şekilde yazıyor, ben kesinlikle haklı taraftayım. Tıpkı dedikleri gibi, makamda olmayan kişi siyaset düşünemez. Tahta geçmediğim sürece bir prenses olma kimliğim tarafından kısıtlanıp duracağım. Ayrıca ilgilenmemin hiçbir yolunun olmayacağı pek çok var."
Nangong Sunu: "Ama... yine de biraz endişeliyim. İşler bir kez içinden çıkılmaz bir hal alınca meclis ve hatta tüm krallık kaos içinde olacaktır."
Nangong Jingnu: "Anlıyorum ama aklıma gerçekten daha iyi bir fikir gelmiyor. Bu bahsi oynayacağım o halde."
Nangong Sunu: "Pekala öyleyse. Fuma hâlâ tahtın varisinin sen olduğundan bihaber, bu yüzden başkente girdiğinde ona ayrıntılı bir şekilde anlatacağım. Şimdilik bekle sadece."
Nangong Jingnu: "Da-jie... minnetimi ifade etmeye kelimeler yetmez."
Nangong Sunu: "Biz aynı kalpteniz, öyle mesafeli şeyler demenin ne manası var? Hem hiçbir tutkum ve talebim yok değil. Elbette bu bahsin sonuna kadar seni yalnız bırakmayacağım."
... ...
Nangong Jingnu yorgun bedenini yatak odasına sürükledi. Böylesine kritik bir zaman zarfındayken daha ölçülü davranmalıydı fakat bugün çok fazla şey yaşanmıştı. Üstelik az önce büyük resmi ilgilendiren bir ölüm kalım kararı vermişti, bu nedenle bir an evvel Qi Yan'ı görmek istiyordu. Sanki bu huzursuz kalbi sırf Qi Yan'ı görerek rahatlayabilecekti.
Qi Yuxiao çoktan uyuyakalmıştı, Qi Yan ise yatağın kenarında yere yatak malzemelerini hazırlamayı yeni bitirmişti. Her ne kadar Qi Yan bir kadın olsa da, bu dünyada hâlâ erkek kimliğiyle geziyordu. Yuxiao'ya büyürken herhangi bir sıkıntı yaşatmak istemiyordu.
Bunu gören Nangong Jingnu, "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
Qi Yan işaret parmağını dudaklarının önüne getirdi, "Yuxiao daha yeni uyudu, Ekselansları biraz daha kısık sesle konuşmalı."
Nangong Jingnu anca o zaman sekiz adımlık yatakta pembe bir yüzle uyuyan küçük birinin yattığını fark etti.
Qi Yan: "Yuxiao bugün büyük bir korku deneyimlediği için kabus görmüş. Saray hizmetçileri ne kadar denerse denesin onu teskin edememiş, bu yüzden seni aramak için buraya getirmişler. Ekselansları burada olmadığı için Yuxiao'nun kalması yönündeki kararı ben verdim."
Nangong Jingnu: "İkincil odanın altında uyku levhası yok, yerde uyursan üşütürsün. Öyleyse bu gece Yuxiao'ya ben eşlik edeyim ve biraz sonra ana odada uyuman için seni götürecek birilerini yollayayım."
Qi Yan ayağa kalktı. Giysilerini omuzlarının üzerine astı, ardından Nangong Jingnu'yla beraber masanın yanına oturdu, "Ekselanslarının kafası hâlâ acıyor mu? Neden bu saatte geldin?"
Nangong Jingnu iç geçirdi ve son derece kısık bir sesle karşılık verdi, "Lu Zhongxing öldü. Kurtarma birliklerini istemeye gittiğinde imparatorluk askerleriyle karşılaşmış. Hem o hem de Liu Ziyu sert bir çatışmanın ardından bozguna uğramış, Liu Ziyu'nün kurtulup kurtulamayacağı da belirsiz."
Qi Yan kaşlarını çattı ve bir "tch" sesi çıkardı.
Nangong Jingnu biliyordu ki Qi Yan neyi ifade etmeye çalıştığını anlamıştı, bu yüzden doğrudan, "Ne yapılmalı?" diye sordu.
Qi Yan işaret parmağını iki defa masanın yüzeyine vurdu, "Bu kul biraz düşünsün."
Zifiri karanlık gecede, sessiz yatak odasının içinde.
Qi Yuxiao son derece huzurlu bir şekilde uyuyordu. Yuvarlak masanın üzerinde bir kandil duruyor, soya fasulyesi büyüklüğündeki ateşi ise yatak odasının bir köşesini aydınlatıyordu. Ayrıca odanın içindeki döşemelere hafif koyu turuncu bir parıltı düşürüyordu.
Nangong Jingnu ve Qi Yan karşı karşıya oturuyordu. Oda oldukça sessizdi ve arada bir Qi Yuxiao'nun uykusunda konuştuğunu duyabiliyorlardı.
Nangong Jingnu itimatla dolu gözleriyle dikkatli bir şekilde Qi Yan'a bakıyordu. Sabırla bekliyor ve Qi Yan'ın da kendininki gibi bir cevap vermesini umuyordu.
Bu durgun gecede, uzun zamandır meşgul olan bu iki kişi nihayet baş başa vakit geçirebiliyordu. Yarın muazzam tehlikeler ve güçlüklerle karşılaşma ihtimalleri olsa da bu an, yalnızca o ikisine ait olan bir huzur ve rahatlıktı.
Qi Yan düşünmeyi bitirdiğinde sadece ikisinin duyabileceği bir tonda, "General Shangguan şu anda nerede?" dedi.
Bunun üstüne Nangong Jingnu'nun ruhu sarsıldı. Bu sadece başlangıç cümlesi olsa da, düşünme şekillerinin kendiliğinden uyuştuğunu aşağı yukarı kanıtlamıştı!
Nangong Jingnu: "Halihazırda başkentin dış çevresinde, onu çağırması için biri çoktan yollandı."
Qi Yan başını salladı, "Ekselansları yarın Sijiu gonggong'u aracılık etmeye davet etsin, iki Ekselans ne olursa olsun son emir için başkentten gönderilmeli. General Shangguan'ı durumu kontrol altına alması için öne çıkar, devamını o zaman tartışırız."
Nangong Jingnu: "Devamını mı?"
Qi Yan Nangong Jingnu'nun aklından geçenleri anladığı için, "Ekselansları tahta çıkışı öne almayı düşünüyor olabilir mi?" diye sordu.
Nangong Jingnu başını salladı.
Qi Yan: "O da mümkün... Fakat Ekselansları sadece askeri görevlilerin tarafını düşünüyor. Yazınsal yetkililerin tarafını da düşündün mü?"
Nangong Jingnu'nun yüzü kızardı, "Vakit dar... Tahta çıktıktan sonra yargı yetkisiyle onun icabına yavaş yavaş bakmayı planlıyordum."
Qi Yan: "Eğer Ekselansları bu kula güvenebilirse, bu kul bir kere denese?"
Nangong Jingnu: "Sana tabii ki güveniyorum. Ama ne yapmayı düşünüyorsun?"
Qi Yan: "Ekselansları, endişen olmasın. Bu kulun aklında bir şey var elbette."
Qi Yan Xing Jingfu'nun ihtiyar annesini ve meşru oğlunu hâlâ göz hapsine tutuyordu. Aslında onları zamanı gelince Xing Jingfu'yu teslim olmaya mecbur bırakmak için kullanmayı ve bu düşmanını ortadan kaldırmayı planlamıştı. Fakat şimdi... Qi Yan elindeki bu kaynağı Nangong Jingnu'ya vermeye karar verdi.
Lakin Qi Yan yine de böylesine adi ve kirli yöntemlerin Nangong Jingnu'nun kulağına gitmesini istemiyordu.
İkisi biraz daha samimi şeyler konuştuktan sonra Qi Yan ana odada uyumaya gitti.
Ertesi sabah gün aydığı gibi Qi Yan bir saray hizmetçisinin rapor verişini duydu, "Hanımefendi Cariye Li ziyarete geldi."
Cariye Li, Sekizinci Prens Nangong Bao'nun öz annesiydi. Görünüşe göre o "Li" unvanını, krallıkları ve şehirleri devirebilecek güzellikte oluşundan dolayı almıştı, fakat bu Hanımefendi her zaman gösterişten uzak olmuştu. Alışılagelmiş ziyafetlerden mümkün olduğunca kaçınırdı ve nadiren yüzünü gösterirdi. Qi Yan Nangong Jingnu ile evlendikten sonraki sekiz senedir onu ilk defa şimdi görecekti.
Qi Yan çoktan kalkıp hazırlanmıştı, bu yüzden üstüne çeki düzen verdikten sonra Cariye Li'yi salona davet etti.
Cariye Li içeri girip de Qi Yan'ı gördüğünde bariz bir şekilde şaşıp kaldı. Qi Yan da bunu algıladı, bu yüzden kendi isteğiyle açıkladı, "Hanımefendi Cariye Li'ye selamlar. Yanyang Prensesi dün gece rüya iblisleriyle uğraşmış ve bu kulu aramak için ikincil odaya geldi. Ekselansları Zhenzhen ve prenses ikincil odada uyudu, onun için bu kul gelip ana odada kaldı."
Cariye Li'nin yüz ifadesi rahatladı, ardından şu şekilde karşılık verdi, "Dün olanı ben de duydum. Ekselansları Zhenzhen'in yaralandığını öğrenince ziyaret etmeye geldim. Saray hizmetçileri yatak odalarınızı değiştirdiğinizi bilmiyor olabilir, beni yanlışlıkla buraya getirdiklerine göre."
Qi Yan: "Hanımefendi Cariye Li'ye ilgisi için teşekkürler. Bu kul hemen gidip Ekselanslarını çağıracak."
Cariye Li hafifçe başını salladı ve daha fazla bir şey söylemedi. En yüksek ikinci koltuğa geçip oturdu.
Qi Yan ikincil odaya girdi. Önündeki manzarayla karşılaştığında, gözlerine nezaket akın ederken yüzüne bir gülümsemenin yerleşmesine engel olamadı.
Qi Yuxiao sekiz adımlık yatakta dikilirken Nangong Jingnu onun üzerini giydiriyordu. Qi Yuxiao'nun gözleri parladı ve sevimli bir şekilde, "Baba!" diye seslendi.
Qi Yan oraya doğru gelip yatağın kenarında durdu, ardından yüzünde bir gülümsemeyle Nangong Jingnu'yu inceledi. Onun ise ince yüzü kızararak bir miktar utangaçlık ortaya koydu. Arka tarafta dikilen Qiuju'nun yüzünde bile bilmiş bir gülümseme belirdi. Bu sahne tıpkı halktan insanların dünyasındaki üç kişilik bir aile gibi görünüyordu. Onca yılın ardından Ekselansları ve Lord Fuma nihayet...
Qi Yuxiao yüzünü asarak sızlandı, "Baba, yalan söyledin. Uyandığımda gitmiştin."
Nangong Jingnu nazikçe Qi Yan'ın yerine açıklamada bulundu, "Annenin eşlik etmesi senin için yeterli değil mi?"
Qi Yuxiao iki kez güldü, ardından Qi Yan başını çevirip Qiuju'ya bir bakış attı. O ise Qi Yuxiao'yu dışarı çıkardı.
Qi Yan kısık bir sesle, "Hava aydınlandığı gibi Hanımefendi Cariye Li geldi," dedi.
Nangong Jingnu'nun ince kaşları hafifçe çatıldı, "Ne için gelmiş?"
Qi Yan: "Seni ziyaret etmek için olduğunu söyledi, gerçi sırf iyi niyetten olmayabilir."
***
Ç/N: Sıradaki iki bölüm epey uzun, ayrıca beklenen o bölüme geldik, 228~~~~
0 notes
Text
Dün Kadıköy BabaSahne'de izlediğimiz 'Fil Rüyası' oyunundan bahsetmek istiyorum biraz. Malum ülkemizde tiyatro dahil pek çok kültürel aktiviteye katılmak, maddi ve/veya manevi (zaman ayırabilmek, sahneye erişim vb.) açıdan azımsanmayacak bir külfet haline gelebildiğinden oyun seçerken fedakarlıklarımıza değmesine özen gösteriyoruz. 🥲 Bu oyuna da tavsiye üzerine gitmiştik ama gidince bir de ne görelim? Meğer oyunun prömiyerine gitmişiz, yani ilk kez bizim izleyeceğimiz manasına geliyor bu. 😅 E bu tavsiye eden neye göre tavsiye etti o zaman? Dolaylı tavsiye ile iş yapınca durum 'kulaktan kulağa' oyununa dönmüş, tavsiye eden tavsiyesini 'oyunun heyecanla beklenmesine ve oyuncu kadrosuna' dayandırmış, bana aktaran da 'oyun güzelmiş' diye özetledi.. (bknz: özet nedir, nasıl çıkarılır?) 😂 Sonuç olarak bir oyunun prömiyerine de katılmak nasip oldu diyerek pollyanna tavrı takındık ve tüm prömiyer entelliği içerisinde halkın sesi olarak görevimizi ifa ettik. 😂 Oyun ise 'psikolojik gerilim' temelliydi ve ilk kez bu tarz bir oyun izledim. Dekor, ışıklandırma, kostüm, müzik, seslendirme unsurları gayet yerindeydi. Konu alegorik yani simgesel bir anlatımla ele alındığından seyircinin oyunu dikkatle izlemesi, ipuçlarını yakalaması, kafasında bu ipuçları ile oyunu ele alıp adeta tekraren kurgulaması ve taşları yerine oturtması gerekiyordu. Çerezlik oyun izleyeyim, kafamı yormayayım diyenler olduysa 'o neydi gı' diyerek çıkmıştır. 😂 Ben overthink sevdalısı olduğumdan (her olguya fazla kafa yorduğumdan) çıkarım üstüne çıkarım yaptım ve oyun esnasında moral bozukluğu yaşadım. Örneğin oyuncular; oyunda işlenen travmalarından kaynaklı yaşadıkları korku, gerilim, yetersizlik, hayal kırıklığı, arayış gibi olumsuz duyguları o kadar etkili yansıttılar ki seyirci olarak oyunda işlenenlerden bağımsız travmalarımdan doğan ama 'niteliği aynı olan hisleri' onlarla birlikte yaşadım. Korktum, gerildim, çaresiz hissettim, mutsuzlaştım, hatta gözümden birkaç damla yaş aktı. Kaçtığın duygulara yakalanmak gibi bir halet-i ruhiyeydi. Oyunu izleyen başka bir kişi ise oyunun 'olumsuz duygularda yoğurulduktan sonra olumluya varışı ve sarılışı' simgeleyen bölümünden etkilendiğinden bahsetti. Ben açıkçası o kısımdan yoğun bir elektrik alamadım. (kendi pozitifliğimi daha etkili görüyor olabilirim😂) Bu demek oluyor ki Fil Rüyası, seyircinin zihninde yer edinen kişisel deneyimlere göre şekillenip tatlanan bir yapıya sahip. Alegorik anlatımın güzelliği de bu işte. (Yazınca oyunu daha çok sevdim. :)
0 notes