#konferansa
Explore tagged Tumblr posts
Note
Yıllar önce seni takip ederdim yl yeni baslamisken ve asiri ozenirdim. Bu sene bi sekilde yl oncesi yurt disi deneyimi icin geldim ve ne yalan soyleyeyim korkunc hissediyorum:ddd hem asla donmemek hem de hep burda da kalmak. Artik nası mumkun olcaksa:d heralde yl yurtdisi yatti. Simdi de asla aklimda yokken asya gezine heveslendim kskskwowkwa ama solo travelerlik korkunc degil mi? Ben avrupada bi iki yere gittim ama o bile cok yalniz hissettirdi ve hic fotografim yok:(( öyle işte anlatmak istedim
Sevgiler
Hellooo sorunu çok sevdim, çok tatlı hissettirdi :)
Ben yurt dışına çıktığım ilk sene çok fazla ağladım, yani yüksek lisans, dil ogrenimi, ülkeye adaptasyon, aile hasreti filan ASIRI zorlandım. Ama o zorluk hissi geçiyor. Su anda 5 yılın sonunda burası evimmis gibi geliyor. Yani su anki deneyimine bakarak uzun vadede hep öyle geçeceğini düşünme. Ama sabırlı olmak lazım.
Solo travelling hakkında da, bence de başta korkunc ve zor. Ilk kez solo travela 3 yil önce Tayland’da bir konferansa gitmiştim ve yola çıkmadan önce ChatGPTye ya ben çok korkuyorum filan gibi sorular sorduğumu hatırlıyorum skfjdj. Ama o da geçiyor. Daha özgür daha mutlu ve serbest hissediyorsun. Şu anda solo gezilerimi bir başkasıyla yapılanlardan daha çok seviyorum.
Foto içinse turistlere sorabilirsin. Cinli kızlar çok güzel çekerler. Ya da çift şeklinde gezen insanlar da genelde seve seve çekiyor. Ben de çok kişinin fotosunu çektim, onlar da beni çekti. That’s normal.
Aklına takılan cekincelerin olursa mesaj atabilirsin. Şimdiden have fun. Umarım güzel geçer yurt dışı deneyimin.
Sevgiler,
12 notes
·
View notes
Text
Dün gece eşimle konuşmamız gereken bazı mevzuları geniş geniş konuştuk ve hâliyle geç yattık.Kapanışı güzel yaptık anlaşılır ve anlayışlı bir konuşma geçti aramızda.Hani hep denir ya erkeklere sakin sakin ses yükseltmeden hanımefendiliği koruyarak bir şeyleri söylersen sonuç alırsın diye bunu çok kere deneyimledim Ama ara ara içimden lan anlasana beni diye haykırmak geçmiyor değil.Yerine göre efenim:)
Bebeğim namazdan sonra uyumamayı tercih etti.Sanki hissediyor gibi ne zaman çok uykum olsa erkenden kalkıyor minnakım.Eşime dedim 1 saat siz oynayın sonra sen yatarsın ben kalkarım,sağolsun 1 buçuk saat kadar uyumuşum güzel oldu.Kahvaltıdan sonra aspiratörün üstündeki dolabı,ocağı,f��rının ve düzenlemek istediğim bir çekmeceyi hallettim gözümde büyüyordu yapınca mutlu oldum.Mutfağa girdikçe temizlediğim yerlere bakıyorum ehehe.
Ve bu akşam ilk defa bir konferansa gittik.Çocukla hiç cesaret edemiyordum ama çok şükür hiç üzmedi beni miniğim çok güzel geçti.
Böylelikle günü kapatmış bulunuyoruz bebikimi uyuttum.Şimdi onu yatağa bırakıp bende namaz kılarım. Eşim dışardaydı gelirken çiğköfte alacaktı onuda yedik mi uyuyabilirim 🥱
4 notes
·
View notes
Text
geçen dönem ders aldığım hoca da konferansa geliyor herkesin konuları belli bir tek bu adam will be announced yazmış dersinde de quizleri harf notunu girerken girmişti
2 notes
·
View notes
Text
Yarın ilk kez mesleğimizle ilgili seminere/konferansa gidiyoruz çok heyecanlııı ✨️
14 notes
·
View notes
Text
selamlar bugün kendimden bahsetmeye geldim çünkü neden olmasın hep süslü sözlere gerek yok.
Ben aslında daha liseye giden basit bir hayatı olan bir kızdım hayatımı değiştiren noktaya gelene kadar. Şuanda Belçika'da lise okuyorum. Peki buraya nasıl geldim başa dönelim.
Geçen sene okulumuzdaki bir kaç öğrenci dikkatimi çekmişti. Forma giymiyolardı, öğrenci gibi davranmıyorlar, etkinliklere katılmıyorlardı. Sonra okuldaki dedikodulardan ikisinin Filipinli birinin İtalyan olduğunu öğrendim. Ama kimse bi anlam veremedi bu üç öğrenci Türkçe bile bilmeden burda ne yapıyorlardı. Bir gün dedilerki 4. saat konferansa gelin. Öğreniceklerimi bilmeden gittim bende. Bir sunum yaptılar. AFS öğrenci değişim programıymış bu çocukların sebebi. Bir tanesi 1 sene kalıyomuş Türkiye'de çocuğa baktım ve çok şaşırdım. Çünkü benimle aynı yaşta ama dünyanın öbür ucuna ailesini bırakıp dilini bile bilmediği bir ülkede tanımadığı birinin evinde yaşıyordu ve çok özgüvenli duruyodu. Çok özendiğimi hatırlıyorum ona.
O zamanlarda İngilizce kursuna gidiyodum artık bitimine yaklaşmıştım. C1 üzerine sertifika alıcaktım. Kursa giderken yarım saat boyunca arkadaşımla AFS'yi konuştuk. Otobüsten iner inmez babamı arayıp anlattım. Babam bir anda heycanlandı ve bu konuyu düşünüceğini söyledi. Ama ikimizde başvuruların olduğu 1 ay boyunca unuttuk AFS'nin varlığını.
Bir gün müdür yardımcısına işim düştü ama odada yoktu. Arkadaşım edebiyat dersinden kaçabileyim diye beni odaya gönderdi sınıfa gitti. Oraya gitmeyip derse dönseydim belkide bunların hiç birini yaşamazdım. Odada sınıf arkadaşlarımdan birini gördüm. Elinde belgelerle hocayı bekliyordu. "Napıyosun sen burda?" dedim "Hocayı bekliyorum belgeleri getirdim" dedi. "Ne iş bu?" dedim " Ya şu AFS varya ona başvuru yapıcam sende konuşuyodun sen daha yapmadınmı?" dedi. "Yok ya yaparım bir ara ailemle konuşiyim öyle" dedim. Bana dediki "Ama 2 gün sonra süresi doluyor". O gün çok panik olduğumu hatırlıyorum. Ailemin izin verip vermiceğini bile bilmiyordum ama bunu istediğimi düşündüm. Evde konuştum ailemle ve bir anda ertesi gün evrakları hazırlamaya başladık ve bütün olay başladı.
Kendimden emin değildim, beni kabul edeceklerini düşünmüyordum ve gergindim. Ama her şey bir anda oldu ve zamanla düşününce bunu istediğime karar verdim. Her şey hızlıca gelişti 1 hafta içinde bütün evraklar tamamlandı para gönderildi ve 2 hafta sonra arkadaşımla kendimizi AFS'nin online kabul sınavında bulduk. Tek bilmediğimiz şey ise bu daha en basit aşamaydı.
Sınavı geçtiğimizin bilgisi bir kaç hafta sonra bize ulaştı. Ancak bu daha ilk aşamaydı. Sonrası daha zordu "yüzyüze mülakat". AFS'nin belli başlı şehirlerde şubeleri var ve şanslıydım ki benim şehrimde vardı, yani başka şehire gitmeme gerek yoktu. Yüzyüze mülakat sadece kendi ana dilimde kişisel sorulardı. Ailem nasıl, okul hayatım nasıl, neden değişim öğrencisi olmak istiyorum, biri bana böyle yapsa ne tepki veririm, farklı dinler hakkında ne düşünüyorum... Herkese sorulan sorular farklıydı. Her bir arkadaşımdan farklı bir soru duydum. Herkese sorulan sorular yaptığımız başvuruda kendimizi tanıtma formumuza göre hazırlanmıştı. Çok zor ama bir o kadarda güzel bir gündü bir sürü insanla tanıştım ve mülakatım çok güzel geçti. Sadece kabul almayı beklemek kaldı.
Neyseki çok sürmedi ve 1 ay kadar bir süre içersinde bir çok arkadaşım ve ben kabul aldık. Fakat tek bir sorun vardı. Oda hiçbirimizin ne yapması gerektiği hakkında bir bilgisi yoktu. Hangi ülkeye gidicektik, ne kadar kalacaktık, fiyat bilgileri ne, host ailelerimiz neye göre ayarlanır, vize ne zaman çıkar...
Bir süre sonra bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Sonrada ülkelerin listesi geldi elimize. Yatılı okul, kendi dilinde eğitim yapan okul, ingilizce eğitim veren okullar arasından 3, 6 veya 10 aylık eğitim programı arasından 8 tane seçim yapma hakkımız vardı. Bu seneye ilk başladığımda 3 aydan fazla yapabileceğime inanmadım. Ama sonra anladımki 3 ay yapmak istediklerini yapmak için yeterli bir süre değildi. Ve ben bütün tercihlerimi 10 ay üzerine yaptım. Ülke seçimine gelince: Bir online toplantı yapıldı aklımızda ki soruları sorduk ve fiyat belgesi aldık. Ve 2 gün sonunda ülke seçimlerim yapıldı ve AFS İstanbul ofisine gönderildi
1 Çekya
2 Belçika
3 Macaristan
4 Almanya
5 İtalya
6 Danimarka
7 Finlandiya
Ülke seçimlerim gönderildi ve vizeye başvurmak için belgelerim geldi. Bütün bunlar olurken bir yandanda AFS'nin başka formlarını doldurup online eğitimlerini tamamlıyordum. AFS'nin asıl amaçlarından biri exchange öğrencilerini aktif küresel vatandaş yapabilmek ve bu konu hakkında bilgi verip ders vermektir. Vize için randevu tarihi aldıktan sonra tek işim o tarihin gelmesini ve ülkemin belli olmasını beklemekti.
Neyseki bir kaç ay sonra ülkem belli oldu BELÇİKA. Fazlaca mutluydum en çok istediğim ülkelerden biri gelmişti. Vize tarihi geldi ve vize almaya gittik. Herşey sorunsuz geçti ve eve döndük. Eve döndüğümüzde AFS'den ilginç bir mail aldık. Kalıcağım host ailem belli olmuştu. Ve gayet mutluydum Tam iki hafta sonra ise vizem elimdeydi.
Bundan sonra tek işim temmuzun başında yapılacak İstanbul gidiş oryantasyon kampını beklemekti. Türkiye'nin her bir şehrinden Eylül ayında exchange olacak bütün öğrencilerin toplandığı bir 3 gün. Orada gönüllülerle beraber tam 168 insanla tanıştım. Bunların 138'i Türkiye'nin farkı yerlerinden öğrencilerdi. Aklımızda ne kadar soru varsa ve ne kadar problemimiz varsa daha önce exchange olmuş gönüllülerimiz hepsini yanıtladı ve çözdü. 3 günün ardından tekrar eve döndüm. Geriye son bir adım kalmıştı. Uçak biletimi beklemek, valizimi hazırlamak ve Türkiye'de kalan son 2 ayımı güzel geçirmek.
Son aylarım kesinlikle çok özeldi benim için her anlamda. Ve en sonunda o tarih geldi 23 Ağustos. Sabahtan havaalanına gittim ve Belçika'ya gidecek 4 kızla buluştum. Ailemle vedalaştım. Güvenlikten geçtim ve bir kaç saat sonra uçaktaydım. Nerdeyse 5 saat süren yolculuğun ardından resmen Belçika'daydım. Valizlerimizi alıp güvenlikten geçtikten sonra AFS Belçika ekibi bizi karşıladı ve Belçika oryantasyon kampına gittik. Hayatımda hiç böyle bir şey görmemiştim. Dünyanın her bir ucundan bir sürü insan vardı ve çok güzel 3 gün geçirdik. 3 günün ardından host ailelerimizle yüzyüze tanıştık ve evlerimize gittik.
23 Ağustos 2024'ten beri Belçika'da yaşıyorum bu ayın 23'ünde tam beş ayım bitiyor. Zor ama her şeye alışıyor insan normal olarak. 5 temmuzda Türkiye'ye döneceğim ve o zamana kadar Belçika'da exchange hayatımın keyfini çıkarıcam:)))
1 note
·
View note
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/aac48dd2033823e7a1aadc6b76da8e04/424036966faf0b61-a3/s500x750/96691a4c1858517b904e1a114e02a7cb250b88d3.jpg)
YÜZYILLIK MÜCEVHER-KAPAK OLSUN
Karikatürün altındaki yazı :
” Mustafa Kemal (İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a)
-Hazırsan gel işini bitireyim.”
PUCH Dergisinin 28 Mart 1923 sayısından, yüzyıllık bir karikatür.
PUNCH OR THE LONDON CHARIVARI - MART 28, 1923
…………………….
Karikatürün açıklaması:
İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Lozan Konferansında batılıların en etkili diplomatıydı. İri yarı gövdesi ve çalımlı davranışlarıyla Kemalist’lerin karşısına çıkıyor ve tüm isteklerini reddediyordu. Ama 1923’ün Mart’ında durum değişmişti. Konferansa katılan devletler teker teker tezlerimizi kabul ediyorlardı. İngilizlerin ünlü haftalığı ‘PUNCH’ da bu karikatürüyle Mustafa Kemal’in İngiltere’yi dize getirişini anlatıyordu.
…………………….
Atatürk’ün adını anmayan densizlere,
Dolmabahçe Sarayında ‘Mutabakat’ imzalayan yersizlere
KAPAK OLSUN.
Av.A.Erdem Akyüz
33 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/333c24cc8c88b41cbda6bf808bdffd41/ce98d0b3d555cbee-ca/s540x810/95656acf1ec1cdf3d92521deea4c41b072dcbdd0.jpg)
Gazzeli gazeteci Ethem Ebû Silmiyye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Arapça hesabından yayınlanan "Gazze için çabalarımızı sürdüreceğiz" tweetine yanıt verdi:"Sayın Başkan, eğer medya ekibinizin bir parçası olsaydım, bu tweet'i yayınlamamanızı tavsiye ederdim, çünkü bu konu hakkında ne kadar çok yazarsanız, suçu başkasına atfederek başlattığınız bu tür konuşmalardan kamuoyunun hayal kırıklığı da o kadar artıyor.
Bilmiyorum nasıl 'her türlü çaba' gösterdiniz, bu Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin etkisi olabilir mi, bu onun azami çabasıdır!
Sayın Cumhurbaşkanım, önemine ve gerekliliğine rağmen konumuz insani yardım değil elbette. Çünkü insani yardım, Müslümanlardan önce insan olarak insanlar arasındaki kardeşlik görevidir ve 40'lık konteynerlere bölünürse 34.000 tondur. Yani yaklaşık 850 konteyner olduğunu göreceğiz. Bu hayırseverlerin de kendi başlarına yapabileceği bir çalışma.
Acil tedaviye ihtiyacı olan 8.000 yaralıdan yaklaşık 350'si alındı. Çok büyük bir rakam olduğunu düşünmeyin.. Yapılan her insani çabaya bir kez daha sonsuz teşekkür ederiz.
Ama bu bizim bildiğimiz Türkiye değil, 'Azerbaycan'da, Libya'da, Somali'de' ve diğerlerinde gördüğümüz ve görmekte olduğumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çabası bu değil.
Sayın Başkan, çağrıları duydunuz mu? Türkiye, yarısından fazlası çocuk olan Gazze'nin kuzeyindeki 650.000'den fazla vatandaşın kurtarılması için neden havadan gıda, ilaç ve temiz su yardımları yapmıyor?
Türkiye neden İsrail işgaliyle tüm ticari ilişkilerini kestiğini açıklamıyor ve İsrail ile Türkiye arasındaki aktif ticari hareketi durdurmuyor?Türkiye neden Gazze'deki ablukayı kaldırmak için dünyanın dört bir yanından gönüllüleri taşıyan bir donanma gemisi filosu göndermiyor, kuşatmayı kırmak ve savaşı bitirmek için uluslararası baskı yaratmıyor?
Türkiye, Gazze ve halkını, bölge ülkelerinin şantajının kurbanı olarak bırakmak yerine; saldırıyı durdurmak, kuşatmayı sona erdirmek ve yeniden inşa sürecini başlatmak için birleşik bir baskı cephesi oluşturacak uluslararası bir konferansa neden henüz ev sahipliği yapmadı? Sayın Cumhurbaşkanı, Fransa'dan temsilciler Gazze ile dayanışma için gelip Refah kapısı önünde durdular, Belçika ve İspanya Başbakanları da dayanışma için Refah kapısı önüne geldiler, neden Türk temsilcilerini göremiyoruz?
Sayın Cumhurbaşkanım, daha önce önerdiğim şeyler atılabilecek insani ve diplomatik adımlardır, yüzlerce fikir sıralanabilir ama burada yer kısıtlı, ben sizden askeri müdahale istemedim, Allah korusun ama ben sizlerden bildiğimiz Türkiye büyüklüğüne, Gazze'deki felaketin ve soykırımın büyüklüğüne yakışacak bir çaba istiyorum.
Sözümü şu şekilde bitiriyorum Sayın Cumhurbaşkanım: Hayatımız kısa ve yarın hepimiz tek tek Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkacağız ve her birimiz, makamından, yerinden, her soruya bir cevap hazırlamak zorundayız."
4 notes
·
View notes
Text
Eventbrite üzerinden bulduğum bir konferansa katılacağım birazdan, devlet sırrı gibi son dakikaya kadar zoom bilgilerini vermedikleri için hâlâ bağlanmayı bekliyorum...
12 notes
·
View notes
Text
Bakın şimdi size ne anlatacağım.
Yani merak etmiyorsanız okumaya devam etmeyinn
Bi konferansa katılmıştım. Konferansta Rasim özdenörenin kızı , damadı, çalışma arkadaşı ve torunları vardı.
Kızı konuşurken şey dedi
" babam öldükten sonra çok canım yandı. Kitaplığına gittim . Bi kitap seçip bi sayfa açtım. Orada ölümden bahsediyordu demişti "
Ben yazmayı bu yüzden bırakmıyorum yarınıma bir şey bırakma derdindeyim. Yazdıklarım yerine ulaşır mı bilmiyorum ama yine de devam etmek istiyorum.
10 notes
·
View notes
Text
Bugün erkenden çıkıyorum iş bitti doktor konferansa gidiyor çok şanslıyım mlsf yine
2 notes
·
View notes
Text
-İnsan Zihni-
Bir çok katıyla, koridorlarıyla, toplantı odaları ve konferans donanımlarıyla esrarengiz bir oteldir insan zihni. Resepsiyonda tartışma götürmez mantık hükmeder gündüzleri. Geceleri her şeye göz kulak olur bir neandertaler. Hayat tarzlarının hepsi temsil edilir bu otelde. Bazı odalarda pazarlığı yapılır önemli sözleşmelerin, planlanır hoyrat reformlar. Suç eylemleri ve cinayetler düşünülür. Resepsiyonist kapıyı çalarsa burada ve bazı kişisel sorular sorarsa, geri çevrilir gürültülü bir küçümseyen kahkahayla. Başka odalarda filozoflar oturur, sözcüklerin ip cambazları, şamanlar ve şevkli sofular. Zemin katta aldırış etmeden çalar hiçliğin büyük davulcusu, ki besler sürüngenleri ev hayvanları gibi. Her yerde hummalı bir etkinlik. Karar anlarında herkes çağrılır konferansa, gece ya da gündüz, büyük problemler ya da incir çekirdeğini doldurmayan konularda danışmak için. Hiçbir gündem maddesi ya da toplantı başkanı yoktur; hızlı bir şamatada ortaya çıkar ve kaybolur sorular. Her biri kendi tonunda lafı birbirlerinin ağzına tıkayarak tartışır. Bazıları mantıktan ya da sağduyudan yararlanır, başkaları ulumayla, şikayetle, şarkıyla, küfürle, dualarla ve dehşet çığlığıyla ifade eder kendilerini. Yaşlı ruhlar yüksek sesle okur ölü bir dilin sözcükleriyle anlaşılmaz tekerlemeleri. Çok nadir karar verilir bağlayıcı bir anlaşmaya. Ansızın geri döner odasına herkes, hepsi kendi değişmez karmaşasıyla önyargılı. Resepsiyonda tertemiz yıkanmış, iyi giyimli bir kişi dolanıp durur. Kendisini Benlik diye tanıtır ve otelin müdürü olduğunu iddia eder; bütün kararların kendisi tarafından verildiğine sizi temin eder; otelin rasyonel mantıkla ve en modern ilkelerle yönetildiğini iddia eder. Kendisini biraz şüpheyle dinleyin – Otelde kalan diğer kimseler pek de aldırış etmez O’nun otoritesine.
(”Element”ten, 2004) Niels Hav (d.1949, Danimarka) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
11 notes
·
View notes
Text
Eski universitemdeyim bestiemle konferansa hazirlancaz falan beni akademik partnerim diye tanitip duruyor evlilige hayatim boyunca bu kadar yaklascam snrm
1 note
·
View note
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/194911e641e201506cb1664db33cad4a/b350413d26f798fa-54/s540x810/5f663824f4b91530ab5f13c8778bef83b742256c.jpg)
OKUMADAN GEÇMEYİN..
Pakistanlı Dr. İşân Hüseyni yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi.
Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı.
Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve "O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem" diye bağırdı.
Görevliler gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler.
Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu.
Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle ona "Telefonu verir misin telefon etmem lazım" dediğinde kadın tebessüm ederek dedi ki: "Görmüyor musun evladım ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Geç az dinlen, yemek ye, çay iç sonra düşünürsün bu işleri"
Adam çaresiz az ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun dualar etti.
Dikkatle baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin hareketsiz durduğunu gördü.
"Kimin bu bebek anacığım? Hayırdır bu kadar uzun ağlayarak dua ettin"
Yaşlı kadın:
"Hem annesi hem de babasından yetim olan torunumdur. Ağır hastalığı var. Bölgedeki hiçbir doktor çaresini bulamadı. İşan Hüseyni adlı bir doktor var. Çaresi ondadır dediler. Ancak çok uzakta olduğundan birkaç gündür Allah'a dua ediyorum ki Allah bu bebeğin işini kolaylaştırsın.
- Doktor Hüseyni ağlayarak dedi ki "Kalk anacığım. Allah senin duanı kabul etti. Senin duan yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi. Seller akıttı ve sonunda beni size ulaştırdı. Dr. İşan Hüseyni benim.
Allahın kullarına böylece isteğini ulaştıracağına kalpten iman ettim. Bütün yollar kapanınca yeri göğü yaratana sığın. Onun iltiması dua"
Anonim
2 notes
·
View notes
Text
bi yerinde dur demezseniz bi konferansa daha abstract gönderip şansımı denemek niyetindeyim
1 note
·
View note
Text
Sakarya’da Serviks Kanseri konuşuldu
https://pazaryerigundem.com/haber/201556/sakaryada-serviks-kanseri-konusuldu/
Sakarya’da Serviks Kanseri konuşuldu
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/c89de5405a5b6aaecef2d1e4afe58a52/5337bca03520b1f8-6c/s540x810/53107d2ff13ac56cefaead45b5e3d6834d7bf4c9.jpg)
Sosyal Gelişim Merkezi’nde düzenlenen eğitim ve konferanslar, Serviks kanserinde farkındalık yaratmak için düzenlenen ‘Serviks Kanserinde Erken Tanı’ konulu konferansla devam etti. Doç. Dr. Osman Köse, “Bu hastalık genç kadın hastalığıdır. Kadınlara onun için erken teşhisi öneriyoruz” dedi.
SAKARYA (İGFA) – Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SGM) düzenlenen eğitim ve konferanslar tüm hızıyla devam ediyor. Eğitim ve konferanslarda son olarak Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü ortaklığında ‘Serviks Kanserinde Erken Tanı’ konulu konferans düzenlendi.
Serviks kanseri hakkında farkındalık oluşturmak için gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak katılan SAÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Osman Köse, kanserle ilgili detaylı bilgiler verdi.
Serviks kanseriyle ilgili önemli noktaları vurgulayan Doç. Dr. Osman Köse, bu kanserin bir genç nüfus kanseri olduğunu ifade etti ve erken teşhisin önemine değindi.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/c89de5405a5b6aaecef2d1e4afe58a52/5337bca03520b1f8-6c/s540x810/53107d2ff13ac56cefaead45b5e3d6834d7bf4c9.jpg)
En büyük sebep HPV virüsü
Sakarya’da bu kanserle mücadele eden 40 kişinin olduğunu söyleyen Doç. Dr. Köse, “Serviks genç nüfusun kanseridir. Biz bu kanseri görmek istemiyoruz. Bu tür farkındalık etkinlikleri bizim için etken olmalıdır. Bu hastalık genç kadın hastalığıdır. Serviks kanseri taraması bu yüzden çok önemli. Sakarya’da şuanda 40 tane serviks kanseri ile mücadele eden kişi var. Bu kanserin en büyük sebebi HPV virüsüdür. Bu virüsün etkili olduğu kanserdir. Aşıyla kanserden kurtulma ihtimali var. Erkek yada kadın yüzde 70’i HPV virüsü ile karşılaşıyor. Hastalarımız 10 yıl içinde 2 kere KETEM’e müracaat etse biz bu kanseri tespit edebiliriz. Kadınlara onun için erken teşhisi öneriyoruz” dedi.
Aşının kötü sonuçları yok
Köse sözlerinin devamında, “Biz bu kanseri taramaya 21 yaşında başlıyoruz. 30 yaşından sonra HPV testi yapıyoruz. Bu kanserde aşı çok güçlü bir etken. İlk olarak aşıyı 9-15 yaş arası erkek veya kız çocuklarına yapmalıyız. HPV’yi vücudumuzdan sağlıklı beslenme ve egzersiz yaparak atabiliriz. HPV aşısına güvenin bu aşının kötü sonuçları yok” diye konuştu.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/7c5c9ebd2e212e81aae4c2a82430bd27/5337bca03520b1f8-21/s540x810/69de1b1ff9fc5308724a0bf5f55765f3c72fbb2d.webp)
0 notes
Text
GİMEV Konferansı İçin Gelenler Salona Sığmadı
Giresun ve İlçeleri İmam Hatip Lisesi Mezun ve Mensupları Vakfı tarafından her ayın ilk Pazar günü yapılan konferansların ilkinde gelen misafirleri GİMEV salonu almadı. Bulancaklı hemşerimiz Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel’in konuşmacı olduğu konferansa katılımcı sayısı fazla olunca iki kattan oluşan mütevazı salonları gelenleri almadı. Birçok katılımcı konferansı ayakta izlemek zorunda kaldı. Tarihi…
0 notes