#kitap hediyesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bi keresinde Mustafa Kutlu'nın 'Rüzgârlı Pazar' ını okumuştum. Sonra durakta beklerken çantamdaki o kitabı yanımda duran arkadaşa hediye etmek geldi aklıma
- bu kitap beni çok mutlu etti. İnşallah sizi de mutlu eder diyerek verdim.
O zamanlar android tlfnlar bile yoktu.
Şimdilerde ise instagram tumblrda da çekiliş yaparak kitap hediye etmek popüler oldu. Ama bence durakta gördüğünüz birisine kitap hediye etmek daha heyecanlı. ☺️
30 notes
·
View notes
Text
Ah bebeğim beni ne çok severdi,
Ruh ikizim, canım derdi.
#kitap alintilari#kitap alıntıları#kitaptansözler#alıntı#kitapkurdu#acı#ayrılık#ayrilikacisi#gelmemiş birine veda#senden kalanlarımla yalnızım#sendengecemedim#senden sonra#sözler#senden bana kalan#geçemem senden#ayrılığın hediyesi#aşk acıtır#aşk sözü#şarkı#şarkı önerileri
26 notes
·
View notes
Text
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi
Ne kapanan kapılar
Ne yıldız kayması gecede, ne güz
Ne ceplerde tren tarifesi
Ne de turna katarı gökte
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık
Senin Korkularını Benim İnceliğimi - Şükrü Erbaş
#şükrü erbaş#keşfet#anlamlısözler#postlarım#tumblr postları#güzel alıntılar#kitaptansözler#alıntı#anlamlı yazılar#kitap alintilari#anlamlı sözler#şiir sözleri#demiş şair#ayrılık#bir ayrılış hikayesi#ayrılığın hediyesi#içimdekiler#şiirce#şiir alıntıları#sukruerbas#şairsokakta#şairadam#bir şair#bir umut yeter#şiirler#günün alıntısı#kitaptan alıntı#en güzel sözler#keşfedilmeyen#beğeni
10 notes
·
View notes
Text
1 note
·
View note
Text
Kitap hediyesi 💖
@melankolik1adam4103 ile birlikte ortak hediyeleşme
Yoruma en sevdiğiniz şiirden bir cümle yazmanız yeterli 🧚🏼♀️
Son katılım tarihi:17 Ekim Perşembe saat 19.00
144 notes
·
View notes
Text
kocam doğum hediyesi hangi kitabı istersin diye sordu gerek yok birşeye dedim tamam dedi umarım o çok istediğim kitap setini alır hahahs
45 notes
·
View notes
Text
--
Eylül 2024'ü bana hatırlayacak olan fotiler ve birkaç cümle.
Ayın yenilikleri: Dutch dersi, Leiden'da kanoyla kanal temizliği, Market imkanlarıyla yapılan Türk tabağı, Spinning, Oyun gecesi, Interviews, Rejections, Pazar alışverişleri ve yumurta beyazıfllfflfl. Aaa bi de Lola the dog 🐾❣️
Bana çok stabil ve verimsiz gelmişti bu ay ama aslında fena değilmiş. Akademik ve tez anlamında maalesef yine kötüydü. Sınır çizme konusu üzerine düşündüm, bu konuda fena değilim ama overexplanation yaparak sınır çizdiğimi fark ettim, hiç gerek yok ve bunu azalacağım. Birine hediye hazırlamayı da özlemişim; mum, kahve, çikolata ve seramik bardak. Süper bi güz hediyesi bence 🪆
Onun dışında akşam yürüyüş buluşmaları, göl kenarında kitap ve çaylı self-dateler, bisiklet turları, laleler, sigorta panelleri, yangın alarmları, uçuşan yapraklar ve uçup giden günler..
Hadi bakalım güzellikle gel sevgili Ekim 🍂
35 notes
·
View notes
Text
Herkese biraz sınır ve me time
Uzum zamandır hayatımın odak merkezinde işim vardı. Yoğun bakımda çalışmak ve özel sektörde görev yapmak işleri normal şartlarda olduğundan daha da zorlaştırıyor. Bu da kendimi ve kendi ihtiyaçlarımı ekseriyetle geri planda tutmama neden oluyordu. Son günlerde iş ortamında yaşadığımız kaos nedeniyle (herkesin herkes hakkında dedikodu yapması ve herkesin her olay hakkında yalan söylemesi kaosu) biraz işe ve iş yerinde kurduğum dostluklara olan inancım (dolayısıyla da hevesim) kırıldı. Kötü mü oldu, hayır çünkü kendime odaklanabilmek için zaman ve motivasyon bulmaya başladım.
Çok uzun zamandır kitap okumayı ihmal ediyordum. Tekelioğlu Kütüphanesi'ne uğrayıp güzel bir şiir kitabı seçtim kendime. Okuma alışkanlığını yeniden kazanmanın en güzel yolu, edebiyatın en saf ve yoğun haliyle başlamaktır diye düşündüm. William Blake, uzun zamandır ilgimi çeken şairlerden biriydi. Şiirlerindeki tema üzerine epeyce araştırma yapmıştım fakat tüm Türkçe şiirlerinin basılı olduğu bir kaynağı okumamıştım. Tozan Alkan çevirisi ve Varlık Yayınevi sayesinde artık okuyabiliyoruz :)
Bir de biraz kişisel bakım rutini oluşturmak istedim. Çünkü ben diğer kızlar gibi her gün belirli rutinleri olan biri değilim. Çünkü işim düzensiz. Her günüm bir diğeri gibi olmadığı gibi, her günümün süresi de bir diğerine eşit değil. Bu yüzden gün içerisinde yaptığım her şey düzensiz ve rutinsiz. Artık 30'lara merhaba dönemine de girdiğim için, bu tür cilt bakım rutinlerini minimal düzeyde de olsa artık başlamalıydım. Ben egzama sorunuyla çok uğraştığım için genellikle Avene ürünlerini kullanıyorum. Temizleme ve nemlendirme olarak iki aşamalı temel düzeyde basit bir rutin oluşturdum. Cildime inanılmaz iyi geliyor bu ürünler, dokunduğumda elimde hissettiğim nemlilik ve yumuşaklığı seviyorum. Umarım düzenli kullanımda daha fazla faydasını görürüm. Biraz da saçlarımın uçlarını kestim. Sağlıklı uzaması için tabii ki, çok fazla kısaltmadım. Tüm bunları yaparken de geçen yıl sonbahar için hazırladığım Autumn 🍂 listesini açıp dinledim. Ruhumun da güzelleşmeye ihtiyacı vardı, bunu da kaliteli müzikle karşıladığımı düşünüyorum. Öyle. Şimdilik içimi dökmek istediklerim bu kadar.
Dipnot: Müzikler çok kaliteli. Jazz ve Blues seviyorsanız, Spotify'da aratabilirsiniz. Avene ürünleri egzama ve hassas ciltli olanlar için harika birer tercih. Göz altı morlukları, yoğun bakım hemşiresi olmanın en berbat hediyesi. Evet, burnumun ucunda sivilce çıkacak. (Bu, gerçek bir cadı olduğumu kanıtlar mı?)
7 notes
·
View notes
Text
İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz*
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER
BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
*Osmanlı diye insan yoktur,
Türk vardır,
Çerkez vardır,
Kürt vardır,
Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir.
Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
✅1920’de ; nüfus
12 milyon dolayındaydı,
✅11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
✅40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
✅Traktör yoktu;
Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
✅5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
✅2 milyon sıtmalı,
✅1 milyon frengili ve
✅3 milyon trahomlu insan vardı.
✅Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
✅Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
✅Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
Memlekette
✅Doktor sayısı 337,
✅Ebe sayısı 136,
✅Eczacı sayısı 60
✅Diplomalı Diş hekimi yoktu.
✅Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti.
✅Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
✅Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı,
Hereke ipek,
Feshane yün,
Bakırköy bez,
Beykoz deri…
✅“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
✅Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.
✅Otomobil sayısı 1500 kadardı…
✅Kadın, insan değildi.
✅Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
✅Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
✅Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
✅Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
✅Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
✅Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
✅Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
✅Dirhem, okka, çeki vardı.
✅Arşın, kulaç, fersah vardı.
✅Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
✅Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
✅Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
✅Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
Toplam,
✅4894 ilkokul,
✅72 ortaokul ve yalnızca
✅23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
✅Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
✅Ülke bilim’den çoook uzaktı.
✅600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
✅Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
✅Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
✅Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
✅“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”
falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
✅Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
✅Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
✅Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
✅Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.
5 notes
·
View notes
Text
Ne var ne yoksa yıkıldı içimde, bomboşum
Tam olarak bu noktadayım
#kitap alintilari#kitap alıntıları#kitaptansözler#alıntı#kitapkurdu#sarkisözü#sarkılar#sarkilardanparcalar#şiir alıntıları#acı#günün alıntısı#aşk sözü#aşk acıtır#karşılıksız aşk#gerçek aşk#sonsuz aşk#canım yanıyor#ayrılığın hediyesi#ayrilikacisi#ayrılık#gelmemiş birine veda#vintage#gözlerin
31 notes
·
View notes
Text
🎧 Halsey - Is There Somewhere
.
Bir süredir paylaşmadığım için bir iki soru gelmişti. Kitaplardan vazgeçmedim. Çok fazla vakit ayıramadığım bir dönemdeyim. İnce kitaplardan devam etmeyi düşünürken birden kapıdan içeri Sarah J.Maas 'in Hilal Şehir serisi girdi ancak bu başka bir zamanın hikayesi olacak.
.
En yakın arkadaşlarımdan birinin sürpriz hediyesi olan bu kitap bir süreliğine rafta beni bekliyordu. Bir hazineye sahip olduğumdan habersizmişim.
.
1887'de yazılmış olan bu 100 sayfalık kitap beni benden aldı. James Joyce'a bilinç akışı tekniği adına ilham olan bu eser, Paris sokaklarında genç bir adamın yaşamından altı saatlik bir kısmı bize aktarıyor. Monologlarla oradan oraya savrulurken, genç bir adamın aşık olduğu kadını görmek için nasıl yanıp tutuştuğuna şahitlik ediyoruz. Dili şiirsel sayılabilir ancak metin öylece akıp gidiyor. Narin bir tarafı var sanki. Kalp kıran şeyler de olmuyor değil. Bazı cümleleri sesli bir biçimde kendime tekrar okudum.
.
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
.
Édouard Dujardin'i daha önce okudunuz mu?
.
#book #kitap #kitapkahve #kitapyorumu #kitapkurdu #kitapönerisi #neokudum #neokuyorum #yenikitap
instagram
8 notes
·
View notes
Text
cevap sorusunu bekler, soru sormayanın kasasında kefen parası ve bugün bir anlatya - istanbul dönüşü, kitap arası iki yaprak gelincik kaldı. birbirinden ayrı ve annemin hediyesi bir şal yatakta. dolapta üç gömlek, bir şapka. valizini topladı, gitti. kalbimin dibini gördüm bugün. sevgilim bugün beni terk etti.
13 notes
·
View notes
Text
harçlığım gelir gelmez kendime doğum günü hediyesi niyetine üç kitap ısmarladım. atölye için kupa da alıcaktım aslında ama daha güzel bi şey bulamadım. bulunca onu da alırız. yılda bi kere doğuyorum bacım azıcık keyfimiz yerine gelsin
#şimdi ders çalışma zamanı maalesef ki#bi de andrewın filmine gidesim var ama halk günü tam doğum günüme denk geliyor#gidip zırıl zırıl ağlamalı mıyum#neyse daha biletler açılmamış zaten#pazartesi düşünürüz
4 notes
·
View notes
Text
41 notes
·
View notes
Text
bir şey görüyorum mesela tam da şu arkadaşıma göre diye geçiyor aklımdan ve sonra alıyorum veriyorum falan
arkadaşlar bu eyleme benim de ihtiyacım var, yani içimden geldi hediyesi almayalı epey oldu sanki az önce bi kitap icin tam benlik keske bana alsalar dedim fmsmsm offf
8 notes
·
View notes
Text
İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz*
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER
BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
*Osmanlı diye insan yoktur,
Türk vardır,
Çerkez vardır,
Kürt vardır,
Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir.
Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
✅1920’de ; nüfus
12 milyon dolayındaydı,
✅11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
✅40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
✅Traktör yoktu;
Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
✅5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
✅2 milyon sıtmalı,
✅1 milyon frengili ve
✅3 milyon trahomlu insan vardı.
✅Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
✅Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
✅Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
Memlekette
✅Doktor sayısı 337,
✅Ebe sayısı 136,
✅Eczacı sayısı 60
✅Diplomalı Diş hekimi yoktu.
✅Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti.
✅Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
✅Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı,
Hereke ipek,
Feshane yün,
Bakırköy bez,
Beykoz deri…
✅“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
✅Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.
✅Otomobil sayısı 1500 kadardı…
✅Kadın, insan değildi.
✅Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
✅Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
✅Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
✅Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
✅Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
✅Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
✅Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
✅Dirhem, okka, çeki vardı.
✅Arşın, kulaç, fersah vardı.
✅Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
✅Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
✅Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
✅Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
Toplam,
✅4894 ilkokul,
✅72 ortaokul ve yalnızca
✅23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
✅Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
✅Ülke bilim’den çoook uzaktı.
✅600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
✅Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
✅Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
✅Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
✅“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”
falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
✅Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
✅Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
✅Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
✅Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.
2 notes
·
View notes