#kemik erimesi
Explore tagged Tumblr posts
mezbilisimm · 2 years ago
Text
Kemik Erimesi
Kemik erimesi veya osteoporoz, kemiklerin zamanla zayıfladığı ve kırılgan hale geldiği bir durumdur. Bu durum genellikle yaşla birlikte gelişir ve kadınlarda daha sık görülür. Kemiklerin yoğunluğunda azalma olduğunda kemikler kolayca kırılabilir. Kemik erimesini önlemek için, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, dengeli bir beslenme düzeni uygulamak ve D vitamini almak kemik sağlığını destekler. Ayrıca, sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek de kemik erimesine neden olabilir, bu nedenle bu alışkanlıklardan kaçınmak önemlidir. Kemik erimesi erken teşhis edilip tedavi edilmediğinde, kemik kırıkları ve duruş bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle düzenli sağlık kontrolleri yapmak da önemlidir.
0 notes
emrergin · 1 year ago
Text
emes
Bir kas hastalığı değil. Beyinle alakalı. Sinir hücreleriyle alakalı bir hastalık. Hani vücudun savunma hücreleri var ya işte bu hücreler bazen neyin düşman neyin dost olduğunu karıştırabiliyorlar, tıpkı kendi kendine kızıp başkalarına nezaket gösterirken kendisini itin götüne sokan şapşirikler gibi süngülerini vücuttaki bazı kısımlara yöneltebiliyorlar. Bunlara genel olarak otoimmün hastalık deniyor yani kendi kendine immün yani bağışığın kendisine dönmesi Ouroboros yani, ısıra ısıra bitiren dişler bir süre sonra fark ediyor ki son ısırdığı lokma kendisinin bağlı olduğu damağın ta kendisi. Kendisi kendisi kendisi yani. Kendileri.
Evimize bir kırkayak girdi geçenlerde. Peçeteyle öldürüvereyim diye niyet ettim, bastırdım ama ezemedim. Sübhanallah diyemedim çünkü haşmetmeabları öylesine pis bir koku saldı ki ortalığa öğürdüm kusayazdım elimle burnumu kapattım, camları açtım, öksürdüm, "Bu ne Aman Allah'ım bu koku ne" diye haykırdım. Hayvan benim ona saygı duymamama öyle bir misilleme yapmıştı ki kızamadım, haklıydı. Sadece saygı duydum, öyle böyle bir saygı değil. Cidden. Hanımla artık kırkayaklardan bahsederken "Beyefendi" diyoruz. Evimiz ormana yakın, etraf yeşillik, hukukumuz oldu o türle ve biz gelip geçiciyiz. Beyefendiler, değiller.
İşte bazen saygının en kestirme yolu da şöyle ağız tadıyla bir dayak yemek. Anlatabiliyor muyum? MS hastalığı daha önce, lisedeyken karşıma çıkmıştı. Hepimiz yedi yirmi dört ya dershanedeydik ya yurtlardaydık. İkiz biraderler vardı, ikisi de MS'ti. Hastalığın detaylarını sorup öğrenmemiştim ama çok ciddi bir hastalık olduğunu öğrenmiştim ki öyleymiş. Ölümcül sanıyordum, ki değilmiş ölümcül. Bu iki kardeş sağlıklarının el verdiği ölçüde çok sağlam ders çalışıyorlardı ve anlayamıyordum. Anlayamadığım şeyler de tıpkı korktuğum şeyler gibi saygı uyandırıyor bende. Kendileri, sanki sağlıkları onları yarı yolda bırakmayacak da, kazandıkları o şaşaalı üniversiteleri ağız tadıyla okuyabilecekmiş gibi harıl harıl harıl ders çalışıyorlardı. Ve anlayamadığım da buydu. Empati yapamıyordum, hastalık benim başıma gelmemişti, gelmeyecekti de, öyle sanıyordum. Adı bile abidik gubidikti, DJ der gibi, EFES der gibi, saçma sapan bir isim.
Saygıdeğer MS beyefendiler, kendileriyle böyle konuşulmasından hoşlanmıyorlar. Çok ciddi bir hastalık, bir direniş hikâyesi. Kendi kendisini işgal eden vücudun kendi kendisinden kurtulması. Kendi kendisinden çok çeken aklın kendi kendisini susturması. Kendi kendisini çok yoran vücudun kendi kendisini durdurması. Kendileri, üç aydır filan gündemimizin tam ortasında, uyanık olduğumuz her an konuşmalarımızda, gelecek planlarımızda burnunu uzatan şerefsiz bir ... beyefendi gibi duruyor.
Kendine bağışık bu hastalıkların kimisi romatizma gibi eklemleri, kimisi Kron hastalığı gibi bağırsağı, kimisi otoimmün hepatit gibi karaciğeri, kimisi üveyit gibi gözü, kimisi de MS gibi karıcığımı vuruyor. Hedefini şaşıran bağışıklık hücreleri MS özelinde, sinirleri bir kablo gibi düşünürsek dışındaki yalıtım plastiğine tekabül edecek miyelin kılıflarına saldırıyor. Kılıfını kaybeden kablolarda elektrik akışı azalıyor. Beynin esnekliği elverdiği ölçüde verilen komutlar kendisine başka bir güzergâh çizebiliyor olsa da bir süre sonra düşünsel işlevlerde, konuşmada, görmede, yürümede, dengede, yani kısacası merkezi sinir sisteminin sözünün geçtiği neresi varsa oralarda kiminde geçici, kiminde kalıcı sıkıntılar baş gösteriyor. Yazmaya elimin varmadığı başka durumlar da var, çünkü beyinciği ve omurilik soğanını da içine aldığımızda haliyle hayati işlevler de konuya dahil olup, içimizde bir mehabet uyandırıyor. Ömrü kısaltmıyor, ancak tedavisi de yok. Var olan ilaçlar durup durup depreşen bu beyefendilerin saldırganlığını azaltıp, saldırıların arasını açmaya yönelik. Ancak saldırıların durduğu bir vaka yok. Mevzubahis ilaçların da yan etkileri canavar gibi, ayrı bir saygıyı da onlar hak ediyor. Kimisi karaciğeri vuruyor, kimisi kemik erimesi yapıyor, kimisi kansere göz kırpıyor, kimisi elimizden tutup dansa kaldırıyor bizi, sahnede biz varız, dansımız acemi. Bu acıklı ezgi keman sesi değil, kendi hıçkırmalarımız. Bol dua bekleriz.
3 notes · View notes
ilayyd · 2 years ago
Text
Sanırım bende kemik erimesi başladı. Bu yaşta bunu da göremeden öleceğim diye çok korkuyordum.
5 notes · View notes
huseyinozdemirerk · 2 years ago
Text
Tahinin Faydaları ve zararları;
Beyni güçlendirir.
Kalp sağlığını korur.
Şişliği azaltır.
Astıma iyi gelir.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Bakır, fosfor, kalsiyum gibi çeşitli mineraller içerdiği için kemik yoğunluğunu artırır.
İltihabı olumlu etkiler.
Beyin sağlığına iyi gelir.
Cildi güzelleştirir.
Tansiyonu düşürür.
Kemik erimesi ile savaşır.
ZARARLARI;
Tahin de susam alerjisi olanlar için tehlikeli bir yiyecektir.
İçeriğindeki şeker ve doymamış yağ asitleri nedeniyle kronik iltihaba sebep olabilir.
Kronik iltihap birçok otoimmün hastalığın baş sorumlusudur.
Kandaki glukoz seviyesini arttırdığı için şeker hastaları tarafından kontrollü bir şekilde tüketilmelidir.
3 notes · View notes
sifatipmerkezi · 13 days ago
Text
TSH Nedir, Yüksekliği ve Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?
TSH, Tiroid Uyarıcı Hormonunun kısaltmasıdır ve vücudun metabolizma hızını düzenleyen önemli bir hormondur. Hipofiz bezi tarafından salgılanan bu hormon, tiroid bezini uyararak T3 ve T4 hormonlarının üretimini sağlar. TSH seviyesi, tiroid sağlığının bir göstergesi olup yüksekliği ve düşüklüğü farklı sağlık sorunlarını işaret edebilir.
Yüksek TSH , tiroid bezinin yeterince hormon üretmediğini ve bu durumun hipotiroidizme yol açtığını gösterir. Düşük TSH ise tiroid bezinin aşırı çalıştığını ve hipertiroidizm belirtisi olabileceğini işaret eder. Her iki durum da vücutta metabolizma bozukluklarına yol açabilir.
Seviyeleri, vücudun genel işleyişiyle doğrudan ilişkilidir. Yüksek ya da düşük TSH seviyeleri, metabolizmayı etkileyerek enerji seviyelerinde dalgalanmalara, kilo değişikliklerine ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir.
Tumblr media
TSH Nedir?
TSH, Hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur ve tiroid bezine tiroid hormonlarını üretmesi için sinyal gönderir. Bu hormon, vücuttaki birçok fonksiyonu düzenler ve metabolizma hızını kontrol eder. TSH seviyeleri, vücuttaki tiroid fonksiyonlarını denetler.
Yüksek veya düşük seviyeleri, vücudun tiroid bezinin normal çalışıp çalışmadığını gösterir. Düşük TSH, hipertiroidizm, yüksek TSH ise hipotiroidizm belirtisidir. TSH testi, tiroid hastalıklarının erken teşhisinde kullanılır.
Bu hormonun dengede olması, sağlıklı bir metabolizma için gereklidir. TSH seviyesindeki değişiklikler, ciddi sağlık problemlerine yol açabilir ve tedavi edilmesi gerekebilir.
TSH Yüksekliği Ne Anlama Gelir?
TSH yüksekliği, tiroid bezinin yeterince hormon üretmediğini gösterir ve bu durum hipotiroidizm olarak bilinir. Hipotiroidizm, vücutta metabolizma hızını yavaşlatır ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Yüksek TSH, genellikle yorgunluk, kilo alımı ve depresyon gibi belirtilerle birlikte görülür. TSH seviyesinin yüksekliği, ayrıca tiroid bezinin hastalıkları veya iyot eksikliği gibi durumlarla ilişkilendirilebilir. Bu durum tedavi edilmediği takdirde, daha ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir. TSH testi, yüksekliği tespit etmek için kullanılır.
Yüksek TSH seviyeleri tedavi ile normalleştirilebilir. Bu tedavi, ilaç kullanımı veya diğer tıbbi müdahalelerle yapılabilir.
TSH Yüksekliği Belirtileri
Yüksek TSH seviyeleri, vücutta halsizlik, soğuk hassasiyeti, kilo artışı ve depresyon gibi belirtilere yol açabilir. Ayrıca, cilt kuruluğu, saç dökülmesi ve kabızlık gibi sorunlar da görülebilir. Yüksek TSH, metabolizmanın yavaşladığını ve vücutta normal işlevlerin aksadığını gösterir.
Kalp atışlarının yavaşlaması ve halsizlik gibi belirtiler, yüksek TSH seviyelerinin diğer göstergelerindendir. TSH yüksekliği tedavi edilmezse, daha ciddi kalp hastalıkları ve sinir sistemi problemleri gelişebilir.
Yüksek TSH seviyeleri erken teşhis edilmelidir. Tedavi edilmeyen hipotiroidizm, uzun vadede sağlık sorunlarına yol açabilir.
TSH Düşüklüğü Nedir?
TSH düşüklüğü, tiroid bezinin aşırı çalıştığını ve hipertiroidizme yol açtığını gösterir. Hipertiroidizm, fazla tiroid hormonu üretildiği için metabolizma hızını artırır. Bu durum kalp çarpıntısı, kilo kaybı ve sinirlilik gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Düşük TSH seviyesi, vücutta fazla tiroid hormonu üretildiğini ve bu durumun kalp hızını artırarak başka sağlık sorunlarına yol açabileceğini işaret eder. Hipertiroidizm, tiroid bezinin hiperaktivitesinden kaynaklanır.
Düşük TSH seviyeleri tedavi edilmezse, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve kemik erimesi gibi sorunlara yol açabilir. TSH testi, bu durumu tespit etmek için kullanılır.
TSH Düşüklüğü Belirtileri
TSH düşüklüğü, hızlı kilo kaybı, sinirlilik, kalp çarpıntısı, titreme ve aşırı terleme gibi belirtilerle kendini gösterir. Ayrıca, uyku problemleri, enerji artışı ve aşırı sinirlilik de görülebilir. TSH düşüklüğü, metabolizmanın aşırı hızlandığını ve vücutta dengesizliğe yol açtığını gösterir.
Fazla tiroid hormonu, kemik sağlığını da etkileyebilir. Uzun vadede kemik erimesi ve kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Düşüklüğünün tedavi edilmesi, vücutta dengeyi yeniden sağlamak için önemlidir. Hipertiroidizm tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
TSH Kaç Olmalı?
TSH'nin normal seviyesi 0.4 ile 4.0 mU/L arasında olmalıdır. Bu değer, tiroid bezinin düzgün çalışıp çalışmadığını gösterir. Seviyelerin bu aralık dışında olması, tiroid fonksiyon bozukluklarının işareti olabilir. TSH seviyesi, yaşa ve diğer sağlık faktörlerine göre değişebilir.
Genelde, 65 yaş ve üzeri bireylerde TSH değeri biraz daha yüksek olabilir. TSH seviyesinin düzenli olarak izlenmesi, tiroid sağlığını takip etmek için önemlidir.
TSH testi, tiroid sağlığı hakkında bilgi verir ve herhangi bir anormallik tespit edildiğinde tedaviye başlanmasını sağlar. TSH seviyelerinin normal olması, sağlıklı bir metabolizmanın işaretidir.
Yaşa Göre TSH Değerleri
TSH seviyesi yaşla birlikte değişebilir. Genç bireylerde normal TSH seviyesi 0.4 ile 4.0 mU/L arasında iken, yaşlılarda bu değer biraz daha yüksek olabilir. Yaşa bağlı değişiklikler, metabolizma hızındaki farklılıklara bağlıdır.
Yaşlı bireylerde TSH seviyeleri 4.5 mU/L’ye kadar çıkabilir. Bu değişiklik, tiroid bezinin yaşla birlikte daha az aktif olmasından kaynaklanır. Yaşa göre TSH değeri, tiroid sağlığını değerlendirmek için önemlidir.
Yaşlı bireylerde TSH seviyelerinin izlenmesi, hipotiroidizm gibi durumların erken teşhisi için gereklidir. Düzenli testler, tiroid sağlığının korunmasına yardımcı olur.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi TSH Testi
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, TSH testi ile tiroid fonksiyonlarını değerlendirmektedir. Bu test, tiroid sağlığını takip etmek ve olası sorunları erken tespit etmek için yapılır. TSH testi, hipotiroidizm ve hipertiroidizm gibi durumların tanısında kullanılır.
Merkezimizde yapılan testler, hastaların tiroid seviyelerini ve genel sağlık durumlarını anlamalarına yardımcı olur. TSH testi, hızlı ve doğru sonuçlar verir.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, tiroid sağlığını izlemek için güvenilir testler sunar. Uzman kadromuz, TSH testleri ile hastaların sağlığını en iyi şekilde takip eder.
0 notes
elazigsurmanset · 15 days ago
Text
İltihaplı Romatizma Tedavisinde Beslenme: Hangi Besinler Faydalı, Hangilerinden Kaçınmalı?
Tumblr media Tumblr media
Romatizmal hastalıklarla ilgili farkındalığı artırmak amacıyla açıklamalarda bulunan Acıbadem Bakırköy Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Karaarslan, iltihaplı romatizmanın sadece eklemleri değil, gözlerden cilde, kalpten akciğerlere kadar pek çok organ ve sistemi etkileyebileceğini belirtti. Karaarslan, bu hastalığın tedavisinde beslenmenin ilaç tedavisi kadar önemli bir rol oynadığını vurguladı. “İltihaplı Romatizma 150 Farklı Türüyle Karşımıza Çıkıyor” İltihaplı romatizmanın tek bir hastalık olmadığını ve 150 farklı türü bulunduğunu söyleyen Karaarslan, halk arasında kireçlenme veya kemik erimesi gibi romatizmal hastalıklarla karıştırıldığını belirtti. En sık görülen belirtiler arasında istirahatte bile geçmeyen ağrılar, eklem iltihaplanması ve sabah tutukluğu bulunduğunu ifade etti. Karaarslan, ayrıca iltihaplı romatizmanın ağızda aft, göz kuruluğu veya nedeni açıklanamayan ateş gibi “ilgisiz” görünen belirtilerle de ortaya çıkabileceğini kaydetti. Beslenme ve İltihaplı Romatizma İlişkisi Dr. Karaarslan, iltihaplı romatizma tedavisinde doğru beslenmenin, vücuttaki iltihabı azaltarak ağrıları hafifletebileceğini ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabileceğini söyledi. Beslenmenin bağışıklık sistemini güçlendirmede de kritik bir rol oynadığını vurgulayan Karaarslan, kişiye özel beslenme planı oluşturmak için bir diyetisyenle çalışmanın önemine dikkat çekti. Romatizma Dostu Besinler Dr. Karaarslan, iltihaplı romatizma hastalarının sofralarında şu besinlere yer vermesi gerektiğini belirtti: - Yağlı Balıklar: Somon, sardalya, uskumru gibi omega-3 yağ asitleri açısından zengin balıklar. - Kuru Yemişler: Ceviz, fındık, badem. - Sebze ve Meyveler: Brokoli, karnabahar, yeşil yapraklı sebzeler, çilek, böğürtlen, turuncu ve mor renkli meyve-sebzeler. - Tam Tahıllar ve Kurubaklagiller: Lif ve protein desteği sağlar. - Süt ve Süt Ürünleri: Yoğurt, süt, peynir gibi kalsiyum zengini gıdalar. - Protein Kaynakları: Et, tavuk, yumurta. Kaçınılması Gereken Besinler - İşlenmiş gıdalar, fast food, hazır yemekler. - Şekerli içecekler ve tatlılar. - Rafine şeker içeren kek, kurabiye gibi ürünler. - Kızartılmış gıdalar ve trans yağ içeren ürünler. - Alkol. Dr. Karaarslan, bu tür besinlerin vücutta iltihabı artırdığını ve kilo alımına neden olduğunu belirterek hastaların bu gıdalardan uzak durması gerektiğini söyledi. Doğru Beslenme ile Sağlıklı Bir Yaşam Mümkün Dr. Karaarslan, beslenme alışkanlıklarının iltihaplı romatizma tedavisinde önemli bir destek sağladığını belirterek, doğru beslenmenin ilaç tedavisinin etkisini artırabileceğini ifade etti. Romatizma hastalarının bilinçli bir şekilde beslenerek hem yaşam kalitelerini artırabileceğini hem de hastalıkla mücadelede önemli bir avantaj sağlayabileceğini vurguladı. Read the full article
0 notes
manisadasunnet · 21 days ago
Text
Tumblr media
Osteoporoz Nedir? Kemik Erimesi: 9 Nedeni, Tanısı, Tedavisi Osteoporoz, halk arasında "kemik erimesi" olarak bilinen, kemik yoğunluğunun azalması ve kemik dokusunun zayıflamasıyla karakterize kronik bir iskelet hastalığıdır. Read the full article
0 notes
dugun-rehberim · 1 month ago
Photo
Tumblr media
3D Printer teknolojisiyle üretilen en büyük kafatası implantı, kronik kemik erimesi olan kadına yerleştirildi
0 notes
antalya-health-life · 2 months ago
Text
Kondromin Tablet Kullanımı: Faydaları ve İpuçları
Kondromin Tablet Kullanım Alanları
Kondromin tablet, vücuttaki bağ dokusu ve kıkırdak sağlığını desteklemek amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Kondromin tablet, belirli sağlık sorunlarının tedavisine yardımcı olmasıyla bilinir.
Eklem ve Kıkırdak Sağlığı
Osteoartrit: Kondromin tabletin en yaygın kullanım alanlarından biri osteoartrit tedavisidir. Osteoartrit, eklem kıkırdaklarının yavaşça yıpranarak ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açtığı kronik bir eklem hastalığıdır. Kondromin tablet, kıkırdak yapım sürecini destekleyerek bu hastalığın semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Eklem Ağrıları: Kondromin tablet, kıkırdak ve eklem dokusunun yenilenmesine yardımcı olur ve bu sayede eklem ağrılarını hafifletir. Özellikle spor yapan bireyler için faydalıdır.
Sporcunun Sağlık Desteği
Spora Bağlı Yaralanmalar: Kondromin tablet, sık sık egzersiz yapan ve spor kaynaklı yaralanmalara maruz kalan kişilerde kıkırdak ve eklem onarımını teşvik eder. Sporcularda yaygın görülen diz ve eklem yaralanmalarını önlemeye veya iyileşmeye yardımcı olur.
Kronik Hastalıklar
Romatoid Artrit: Romatoid artrit, eklemlerde iltihaplanmaya yol açarak ağrı ve işlev kaybına neden olan otoimmün bir hastalıktır. Kondromin tablet, iltihabı azaltma ve eklem sağlığını iyileştirme amacıyla bu hastalığın tedavisinde destekleyici olarak kullanılabilir.
Ankilozan Spondilit: Ankilozan spondilit, omurganın kronik inflamatuar bir hastalığıdır. Bu rahatsızlıkta, omurga kemiklerinin kaynaşması ile karakterizedir ve bu da esneklik kaybına neden olur. Kondromin tablet, iltihaplanmayı azaltmak ve omurga sağlığını korumak için kullanılabilir.
Yaşlılık
Yaşa Bağlı Kıkırdak Dejenerasyonu: Yaşlanma süreci ile birlikte, eklem kıkırdakları doğal olarak yıpranır ve hasar görür. Kondromin tablet, yaşa bağlı kıkırdak dejenerasyonunu önlemek ve eklem fonksiyonlarını korumak için kullanılabilir.
Dikkat: Kondromin tabletin kullanımı öncesi bir sağlık profesyoneline danışılması önemlidir. Her bireyin sağlık durumu farklıdır ve uzman bir doktorun tavsiyesi doğrultusunda kullanılmalıdır.
Genel Kullanım Amaçları
Genel Bağ Dokusu Sağlığı: Kondromin tablet, bağ dokularının genel sağlığını destekler ve bu dokuların güçlü kalmasına yardımcı olur.
İlave Destek: Kondromin tablet, günlük yaşam aktivitelerinde eklemlerini desteklemek isteyen bireyler tarafından da kullanılır.
Bu bilgiler, Kondromin tablet kullanım alanları hakkında genel bir fikir vermek amacıyla sunulmuştur. Tedavi edici amaçla kullanım öncesinde uzman bir sağlık profesyoneline başvurulması gerektiği unutulmamalıdır.
Kondromin Tabletin Faydaları
Kondromin tableti, özellikle eklem sağlığını destekleyen ve ağrılarını hafifleten özellikleri ile bilinir. Çeşitli sağlık yararları sunar ve düzenli kullanımı ile birçok kişiye fayda sağlayabilir.
Ana Faydalar:
Eklem Sağlığını Destekler:
Kondromin, eklemlerdeki kıkırdak dokusunu destekler ve korur.
Kıkırdak yapısının bozulmasını önlemeye yardımcı olur.
Ağrıyı Azaltır:
Özellikle osteoartrit gibi eklem rahatsızlıklarında ağrıyı hafifletir.
Kas ve eklem ağrılarını azaltarak günlük yaşam kalitesini artırır.
İnflamasyonu Azaltır:
Anti-inflamatuar özellikleri ile eklemlerdeki iltihabı azaltır.
Şişlik ve kızarıklığı indirir.
Eklem Hareketliliğini Artırır:
Eklemlerin esnekliğini ve hareket kabiliyetini artırır.
Sporcularda ve aktif yaşam sürenlerde kullanışlıdır.
Diğer Faydalar:
Kas Gücünü ve Dayanıklılığını Artırır:
Kondromin, kasların daha güçlü ve dayanıklı olmasına yardımcı olur.
Fiziksel aktivitelerin performansını artırır.
Cilt Sağlığını Destekler:
İçeriğindeki bileşenler sayesinde cildi besler ve nemlendirir.
Cilt elastikiyetini artırarak daha genç ve sağlıklı görünmesini sağlar.
Kemik Sağlığını Güçlendirir:
İçerdiği besin maddeleri ile kemiklerin daha güçlü olmasına katkı sağlar.
Kemik erimesi riskini azaltır.
Kullanım Tavsiyeleri:
Öğünlerle Birlikte Alınması:
Tabletin, yemeklerle birlikte alınması önerilir.
Bu, mide rahatsızlıklarını önler ve emilimini artırır.
Düzenli Kullanım:
Azami fayda sağlamak için düzenli olarak kullanılması önemlidir.
Doktor önerisi üzerine belirlenen dozajda kullanılmalıdır.
Takviye İlaçlarla Birlikte Kullanım:
Diğer eklem destekleyici takviyeler ile birlikte kullanımı mümkündür.
Ancak, olası etkileşimler için doktor gözetiminde alınmalıdır.
Hepsi bir arada değerlendirildiğinde, Kondromin tableti eklem sağlığını destekleyen ve genel fiziksel iyiliği artıran önemli bir takviye olarak öne çıkmaktadır. Kullanıcıların sağlık durumuna bağlı olarak doktor önerisi ve kontrolünde kullanılması en doğru yaklaşım olacaktır.
1 note · View note
rayhaber · 3 months ago
Text
Osteoporozun Önemi ve Korunma Yolları
Osteoporoz ve Önemi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uzm. Dr. Gül Erden Hocaoğlu, kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz hastalığının, özellikle yaşlı bireylerde önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurguladı. Hastaneden yapılan açıklamada, osteoporozun genellikle ağrı, kemik kırıkları, boy kısalması ve duruş bozuklukları gibi belirtilerle kendini gösterdiği ifade edildi.…
0 notes
drakifakca · 2 months ago
Video
youtube
Türkiye'de son yıllarda çocuk HIV vakaları artıyor. İzmir’de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınan 13 yaşındaki çocuk, AIDS çıktı. NTV'de yer alan habere göre, hayatını kaybeden erkek çocuğun babasının HIV pozitif olduğu, annesinin ise olmadığı belirlendi. 2021 yılında geçirdiği bademcik ameliyatı öncesinde yapılan rutin HIV testinin de negatif sonuçlanması üzerine çocuğun ölümünde cinsel istismar iddiaları üzerinde duruluyor. Konuya ilişkin soruşturma sürüyor.
https://youtu.be/hfWWEeiuaJ4?si=p8Qc5CkAt_GW-oaL  
0 notes
morkedisblog · 2 months ago
Text
Bakmayın görselin güzelliğine yazacaklarım rezilliğin daniskasıdır!Çocuklar masumdu;hayatları: gülpembe-gökmavi olmalı en iyi şartlarda yaşatılmalıydılar öyle öğrenmiştik ama 5 çocuk fakirlikten yanarak öldüler anneleri para kazanmak için hurda toplamaya gitti çocukları üşümesin diye elektrik sobasını açık bıraktı zaten ev dedikleri yer sokakta yaşamaktan iyiydi izbe-harabe bir yerdi sosyal güvenlik 18 defa ısrar ettiği halde anne çocuklarını vermemiş bilemem çocuklarından ayrılmak mı istemedi yoksa aldığı sosyal yardım kesilir korkusuyla mıydı sonuçta 5 kardeş artık yok hem de eşitlik-adil paylaşım vaadiyle gelen belediyenin sınırlarındaydı kulübeleri😭13 yaşındaki bir kız çocuğu kemik erimesi teşhisiyle hastaneye yatırıldı aidsten öldü meğer istismara uğramış üzülsem de küfür etsem de biliyorum yeterli değil minik Narinin katilleri ve cinayet sebebi belli değil baba kızına üzülmüyor karısıyla biraderinin arasındaki ilişki konuşulurken bayılıyor o yetmez gibi ailenin yüksek vicdanlı 11 avukatı sosyal medya ve basında aileye söz diyenlere tazminat davası açıyorlar para miktarında anlaştıkları kişilerden şikayetçi olmuyorlar hadi bana da dava açın size şunu vereceğim��👈
Tumblr media
0 notes
ekipsaglik · 4 months ago
Text
Kış Aylarında Hangi Vitamin ve Mineralleri Almalısınız?
Tumblr media
Kış aylarında soğuk hava, kapalı ortamlarda geçirilen süre ve güneş ışığının azalması bağışıklık sistemimizi zayıflatabilir. Bu dönemde vücudumuzun sağlıklı kalabilmesi için vitamin ve mineral ihtiyacı artar. Kış aylarında hastalıklardan korunmak, enerjik hissetmek ve genel sağlığımızı korumak için bazı temel vitamin ve mineralleri düzenli olarak almanız gerekmektedir. Bu yazıda, kış aylarında hangi vitamin ve mineralleri almalısınız? sorusunun cevabını vereceğiz.
Kış Aylarında Alınması Gereken Vitamin ve Mineraller
Tumblr media
Kış Aylarında Alınması Gereken Vitamin ve Mineraller 1. D Vitamini Kış aylarında güneş ışığından yeterince faydalanamamak, D vitamini eksikliğine yol açar. D vitamini, kemik sağlığını korur ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca vücudunuzun kalsiyumu emmesine yardımcı olur. Bu nedenle D vitamini eksikliği, özellikle kış aylarında kemik erimesi ve kırık riskini artırır. D vitamini kaynakları: - Güneş ışığı (az da olsa maruz kalmaya devam edin) - Yağlı balıklar (somon, sardalya) - Yumurta sarısı - D vitamini ile güçlendirilmiş süt ve portakal suyu Kış aylarında D vitamini seviyelerini korumak için günlük olarak D vitamini takviyesi almanız gereklidir. Yetişkinler için önerilen günlük D vitamini alımı 600-800 IU’dur, ancak kış aylarında bu miktarın artırılması gerekebilir. 2. C Vitamini C vitamini, bağışıklık sisteminizi destekleyerek soğuk algınlığı ve gribe karşı koruma sağlar. Ayrıca, vücudun detoks yapmasına, cilt sağlığını desteklemeye, kemik ve dişlerin korunmasına ve yaraların iyileşmesine katkıda bulunur. Kolajen üretimi için de gereklidir, bu da cildin elastikiyetini ve eklem sağlığını destekler. C vitamini kaynakları: - Turunçgiller (portakal, limon, greyfurt) - Kivi - Çilek - Brokoli - Kırmızı ve yeşil biber C vitamini açısından zengin besinleri her gün tüketmelisiniz. C vitamini vücutta depolanmadığı için her gün yeterli miktarda almak önemlidir. Yetişkinler için önerilen günlük C vitamini alımı 75-90 mg’dır. İlginizi Çekebilir; Multivitaminlerin Bağışıklık Üzerindeki Uzun Vadeli Etkileri 3. Çinko Çinko, serbest radikallerle savaşarak bağışıklık sistemini destekler, dokuları onarır ve hormon dengesini sağlar. Kışın soğuk havalarda bağışıklığınızı güçlendiren önemli minerallerden biridir. Çinko kaynakları: - Kırmızı et - Kabuklu deniz ürünleri (istiridye, karides) - Kabak çekirdeği - Kuruyemişler (badem, kaju) - Tahıllar ve baklagiller Günlük çinko alımını artırmak, kış boyunca daha güçlü bir bağışıklık sistemi ve daha hızlı iyileşme süreci sağlar. Yetişkinler için önerilen günlük çinko alımı erkekler için 11 mg, kadınlar için 8 mg’dır. 4. Demir Demir, vücudunuzun enerji üretmesine ve oksijen taşımasına yardımcı olur. Kış aylarında demir eksikliği, halsizlik ve yorgunluk gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca soğuk havalarda vücut sıcaklığını düzenlemekte zorlanabilirsiniz. Demir, kışın enerji seviyenizi yüksek tutmak ve metabolizmayı sağlıklı bir şekilde sürdürmek için kritik öneme sahiptir. Demir kaynakları: - Kırmızı et - Ispanak - Mercimek ve nohut gibi baklagiller - Yumurta - Demir ile zenginleştirilmiş tahıllar Demir eksikliği, kış aylarında enerji düşüklüğüne ve soğuk algınlığına daha duyarlı hale gelmenize neden olabilir. Kadınlar için önerilen günlük demir alımı 18 mg, erkekler için ise 8 mg’dır. 5. Omega-3 Yağ Asitleri Omega-3 yağ asitleri, inflamasyonu azaltarak bağışıklık sistemini destekler. Ayrıca kalp sağlığı için de kritik öneme sahiptir. Kış aylarında artan iltihaplanma riski ve soğuk havaların damarlar üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında, omega-3 yağ asitleri vücudunuzun direncini artırır. Omega-3 kaynakları: - Yağlı balıklar (somon, uskumru, sardalya) - Keten tohumu - Ceviz - Chia tohumu Omega-3 yağ asitleri, kış aylarında vücut savunmanızı güçlendirmek ve kalp sağlığınızı korumak için düzenli olarak tüketilmelidir. Haftada en az iki kez omega-3 açısından zengin besinler tüketmeye özen göstermelisiniz. İlginizi Çekebilir; Vitamin ve Minerallerin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri 6. B Vitaminleri B vitamini kompleksi, enerji üretimi ve sinir sistemi sağlığı için çok önemlidir. Kış aylarında artan stres ve yorgunlukla başa çıkmak için B vitaminlerine olan ihtiyacınız artar. Özellikle B6 ve B12 vitaminleri, bağışıklık sistemini destekler ve vücudun kırmızı kan hücreleri üretmesine yardımcı olur. B vitamini kaynakları: - Yumurta - Tavuk ve hindi eti - Balık - Tam tahıllar - Süt ürünleri B vitaminleri, kış aylarında enerji seviyelerinizi yüksek tutmak ve bağışıklık sisteminizi güçlü tutmak için her gün düzenli olarak alınmalıdır. Yetişkinler için önerilen günlük B12 vitamini alımı 2.4 mcg, B6 vitamini için ise 1.3-2 mg’dır. 7. Magnezyum Magnezyum, vücutta enerji üretimi, kas ve sinir fonksiyonları gibi birçok önemli işlevi yerine getirir. Kış aylarında soğuk hava ve stres, vücudun magnezyum ihtiyacını artırır. Ayrıca magnezyum, uyku düzenini destekler ve kışın sık görülen uykusuzluk sorunlarına karşı yardımcı olabilir. Magnezyum kaynakları: - Badem - Ispanak - Ay çekirdeği - Kabak çekirdeği - Tam tahıllar Magnezyum eksikliği, yorgunluk, kas krampları ve stres gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Yetişkinler için önerilen günlük magnezyum alımı erkekler için 400-420 mg, kadınlar için 310-320 mg’dır. Kış aylarında vücudunuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri eksiksiz almak, hem bağışıklık sisteminizi güçlendirir hem de enerjinizi yüksek tutar. D vitamini, C vitamini, çinko, demir, omega-3 yağ asitleri, B vitaminleri ve magnezyum, soğuk aylarda sağlığınızı korumanız için kritik öneme sahiptir. Bu vitamin ve mineralleri içeren besinleri günlük diyetinize ekleyerek, kışı daha sağlıklı ve enerjik geçirebilirsiniz. İlginizi Çekebilir; B12 Vitamini ve Sağlıklı Beslenmedeki Rolü Sağlıklı Beslenme ve Bağışıklık Sistemi Güçlendirme Multivitaminlerin Enerji Üzerindeki Uzun Vadeli Etkileri Read the full article
0 notes
tibbi-birimler · 4 months ago
Text
Kas ve İskelet Sistemi: Vücudu Taşıyan Yapılar
İskelet sistemi, vücudumuza destek sağlayan kemiklerden oluşur ve iç organlarımızı korur. Kaslar ise bu kemiklere bağlıdır ve hareketimizi sağlar. Kas-iskelet sistemi, yürümek, koşmak, eğilmek gibi tüm fiziksel aktiviteleri yönetir. Düzenli egzersiz, kasların ve kemiklerin güçlü kalmasını sağlar ve özellikle yaşlanma sürecinde kemik erimesi gibi hastalıkları önler.
0 notes
sifatipmerkezi · 13 days ago
Text
Çölyak Hastalığı Belirtileri
Çölyak Hastalığı Nedir?
Çölyak hastalığı, gluten adı verilen bir protein maddesine karşı bağışıklık sisteminin anormal bir tepki verdiği bir sindirim sistemi hastalığıdır. Gluten, buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir proteindir. Çölyak hastalığı, bu proteini vücutta sindirilemeyen kişilerde, ince bağırsaklarda iltihaba ve hasara yol açar. Bu hastalık genellikle kalıtsaldır, yani aile üyelerinde çölyak hastalığı olan bireylerde hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir.
Çölyak hastalığı, vücudun bağışıklık sistemi tarafından tetiklenen bir otoimmün hastalık olarak sınıflandırılır. Gluten tüketimi, ince bağırsakta iltihaplanmaya ve bağırsak villuslarının hasar görmesine neden olur. Bu durum, besinlerin emilimini zorlaştırarak, vücudun gerekli besin maddelerini almasını engeller. Çölyak hastalığı zamanla daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir, bu yüzden erken teşhis ve tedavi önemlidir.
Bu hastalık sadece sindirim sistemiyle ilgili değil, aynı zamanda deri, kemik, sinir sistemi ve diğer organları da etkileyebilir. Glutenin vücuda girmesiyle ortaya çıkan bu hasarlar, birçok farklı belirtiye yol açabilir. Çölyak hastalığının kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve bağışıklık sistemi yanıtı bu hastalığı tetikleyen başlıca etkenler arasında sayılmaktadır.
Tumblr media
Çölyak Hastalığı Neden Olur?
Çölyak hastalığının nedeni, genetik faktörler ve çevresel etkenlerin birleşimidir. Aile geçmişinde çölyak hastalığı bulunan bireylerde hastalığın görülme riski daha yüksektir. Genetik olarak, HLA-DQ2 veya HLA-DQ8 genetik çeşitliliğine sahip kişiler çölyak hastalığına daha yatkındır. Bu genetik yatkınlık, bağışıklık sisteminin glutenle yanlış bir şekilde tepki vererek ince bağırsakları hasarlamasına neden olur.
Çölyak hastalığı, belirli çevresel faktörlerin etkisiyle tetiklenebilir. Bunlar arasında doğum sırasındaki enfeksiyonlar, stres, ağır hastalıklar veya beslenme düzenindeki değişiklikler yer alır. Çölyak hastalığının gelişimi, bu çevresel faktörlerin genetik yatkınlıkla birleşmesi sonucu ortaya çıkar. Gluten içeren bir gıda tüketildiğinde, vücut bu proteini yabancı bir madde olarak algılar ve bağışıklık sistemi, bağırsaklara zarar vererek, bu durumu daha da kötüleştirir.
Çölyak hastalığının gelişiminde, bağışıklık sisteminin anormal şekilde davranması rol oynar. Bağışıklık hücreleri, gluten moleküllerini tehdit olarak tanır ve bu molekülleri hedef alarak iltihaplanmaya yol açar. Bu süreç, ince bağırsaktaki villusların hasar görmesine ve bağırsak fonksiyonlarının bozulmasına neden olur. Sonuç olarak, besin emilimi zorlaşır ve kişinin sağlığı bozulur.
Yetişkinlerde Çölyak Hastalığı Belirtileri
Yetişkinlerde çölyak hastalığı, çocuklardaki belirtilerden farklı olarak daha sinsi olabilir ve genellikle daha az belirgin semptomlarla başlar. Yetişkinlerde, bağırsaklarla ilgili sorunların yanı sıra başka birçok farklı belirti de görülebilir. Sindirim problemleri, bulantı, karın ağrısı, gaz, şişkinlik ve ishal, en yaygın görülen belirtiler arasındadır. Bu semptomlar genellikle gluten içeren gıdaların tüketilmesinin ardından başlar ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.
Çölyak hastalığına sahip yetişkinler, sindirim sistemindeki problemlerle birlikte, demir eksikliği anemisi, osteoporoz (kemik erimesi) ve cilt hastalıkları gibi ek sağlık sorunları da yaşayabilirler. Özellikle demir eksikliği anemisi, bağışıklık sistemi tarafından besin emiliminin engellenmesi sonucu ortaya çıkar. Yetişkinlerdeki cilt sorunları arasında, çölyak hastalığına özgü deri döküntüleri olan dermatit herpetiformis de yer alır. Bu durum, kaşıntılı ve su dolu kabarcıkların ciltte belirmesiyle kendini gösterir.
Yetişkinlerde çölyak hastalığı, daha ileri yaşlarda, başka hastalıklarla karışabilecek şekilde baş gösterebilir. Bazı yetişkinlerde, hastalık uzun yıllar boyunca belirti vermeyebilir, bu da hastalığın geç teşhis edilmesine yol açabilir. Bu nedenle, özellikle bağırsak problemleri yaşayan yetişkinlerin, çölyak hastalığı açısından test edilmesi önemlidir. Erken teşhis, tedavi sürecinin daha verimli geçmesini sağlar.
Çocuklarda Çölyak Hastalığı Belirtileri
Çocuklarda çölyak hastalığı, genellikle erken yaşlarda belirti vermeye başlar ve bu belirtiler sıklıkla sindirim sistemine odaklanır. Çocuklarda görülen çölyak hastalığı belirtileri arasında karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık, ishal ve kusma yer alır. Bu semptomlar, gluten içeren gıdaların çocukların beslenmesine girmesiyle şiddetlenir. Bu belirtiler, çocuğun büyüme ve gelişme sürecini olumsuz etkileyebilir, çünkü besinlerin düzgün bir şekilde emilmesi engellenir.
Çölyak hastalığı çocuklarda büyüme geriliği, kilo kaybı, zayıf kemik gelişimi ve cilt döküntüleri gibi uzun vadeli sağlık sorunlarına da yol açabilir. Ayrıca, bağışıklık sistemi zayıf olduğu için, çocuklar enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale gelirler. Çölyak hastalığı erken yaşlarda teşhis edilmezse, çocuklar gelişimsel gecikmeler yaşayabilirler. Bu nedenle, çölyak hastalığına dair herhangi bir belirti gösteren çocukların zaman kaybetmeden uzman hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Çocuklarda çölyak hastalığının erken teşhisi, tedavi sürecinin daha etkili olmasını sağlar ve büyüme geriliğini engeller. Gluten içeren gıdalardan uzak durmak, çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişmesini ve normal büyüme hızına kavuşmasını sağlar. Bu nedenle, ebeveynlerin çölyak hastalığı belirtileri hakkında bilgi sahibi olmaları ve şüpheli durumlarda profesyonel yardım almaları son derece önemlidir.
Bebeklerde Çölyak Hastalığı Belirtileri
Bebeklerde çölyak hastalığı, genellikle ek gıdalara geçişle birlikte belirtilerini göstermeye başlar. Bu dönemde bebekler, gluten içeren gıdaları almaya başladıklarında, vücutlarında alerjik reaksiyonlar görülebilir. Bebeklerdeki çölyak hastalığı belirtileri arasında kusma, ishal, karın ağrısı, şişkinlik ve ağlama gibi belirtiler yer alır. Ayrıca, bebeklerin kilo alımında azalma ve gelişimsel gerilik de gözlemlenebilir.
Çölyak hastalığı, bebeklerde zayıf bir bağışıklık sistemi nedeniyle daha zor fark edilebilir. Ancak, bebeklerin uzun süreli ishal, gaz ve karın şişkinliği yaşaması durumunda ebeveynlerin dikkatli olmaları gerekir. Bu tür belirtiler, bebeklerin normal büyüme süreçlerine engel olabilir. Bebeklerde çölyak hastalığının tedavi edilmemesi durumunda, uzun vadede gelişimsel gecikmeler ve beslenme problemleri yaşanabilir.
Bebeklerde çölyak hastalığının teşhisi genellikle kan testleri ve genetik testler ile yapılır. Erken tanı konduğunda, bebekler gluten içeren gıdalardan uzak tutulabilir ve sağlıklı bir büyüme süreci sağlanabilir. Bu süreçte ailelerin doktorlarıyla sürekli iletişimde olmaları, bebeğin sağlıklı gelişimi için kritik öneme sahiptir.
Çölyak Hastalığı Nasıl Anlaşılır?
Çölyak hastalığının teşhisi için bir dizi test yapılır. İlk adım, hastanın tıbbi geçmişinin ve belirtilerinin gözden geçirilmesidir. Şüpheli bir durumda, kan testleri ile çölyak hastalığına özgü antikorlar aranır. Bu testlerin sonucuna göre, daha ayrıntılı incelemeler yapılabilir. Genetik testler de çölyak hastalığının teşhisinde kullanılır; bu testler, bireyin genetik yatkınlığını kontrol eder.
Çölyak hastalığının teşhisinde önemli bir diğer test ise endoskopidir. Bu işlemde, ince bağırsaklardan doku örneği alınarak mikroskobik inceleme yapılır. Bağırsak dokusunda glutenin neden olduğu hasarın boyutu belirlenir. Bu testler sonucunda çölyak hastalığının varlığı kesinleşirse, hastanın tedavi planı oluşturulmaya başlanır.
Çölyak hastalığı, bazen başka hastalıklarla karışabileceği için, doğru teşhis için uzman bir hekimin değerlendirmesi önemlidir. Özellikle sindirim sorunları yaşayan ve diğer hastalıklarla karışabilen semptomlar gösteren bireylerin, çölyak hastalığı açısından test edilmesi gerekir.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi Çölyak Hastalığı Tedavisi
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, çölyak hastalığı tedavisinde uzmanlaşmış bir sağlık kuruluşudur. Çölyak hastalığı teşhisi konmuş hastalar, burada kapsamlı bir tedavi süreci başlatabilirler. Tedavi sürecinin temelini gluten içermeyen bir diyet oluşturur. Bu diyet, hastanın bağırsaklarının iyileşmesini sağlar ve hastalığın belirtilerini hafifletir. Uzman hekimler, hastaların diyet programlarını bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirerek, onların yaşam kalitesini artırmayı hedeflerler.
Tıp merkezimizde, çölyak hastalığına yönelik modern tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Beslenme danışmanları, hastaların doğru ve sağlıklı bir şekilde diyet yapmalarına yardımcı olurken, hastalığın ilerleyişini engellemek için düzenli takipler yapılır. Ayrıca, tedavi sürecinde hastaların psikolojik destek alması da sağlanarak, duygusal iyileşme sürecine katkı sağlanır.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, çölyak hastalığının tanı ve tedavisinde uzman ekipleriyle hizmet vermektedir. Klinik, yüksek kaliteli bakım ve bireysel yaklaşımlarla, hastaların sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olur. Erken teşhis ve doğru tedavi, çölyak hastalığının olumsuz etkilerinin önlenmesine olanak tanır.
0 notes
birpaylass · 3 years ago
Text
Uykusuzluk Problemi (Imsomnia) Nedir ?
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/uykusuzluk-problemi-imsomnia-nedir.html
Uykusuzluk Problemi (Imsomnia) Nedir ?
Tumblr media
Uykusuzluk Problemi (Imsomnia) Nedir ?
Uykusuzluk, uykuya ani dalmayı imkansız veya imkansız hale getiren bir uyku bozukluğudur. Uykusuzluk, uykuya dalmayı, çok erken kalkmayı veya uykuyu bölmeyi zorlaştırabilen yaygın bir uyku bozukluğudur. Imsomnia durumunda olan bir kişi uyandığında kendini Yorgun bitkin ve uykusunu almamış hiç uyumamış bir şekilde hissedebilir. Uykusuzluk sadece vucudumuzun enerji seviyelerini ve ruh halini değil, aynı zamanda sağlığımızı da ciddi şekilde etkilemektedir, üretkenliği ve yaşam kalitesini de önemli ölçüde etkilendiği bilimsel olarak sonuçlar ortaya koymuştur. Uykusuzluk (Imsomnia) Nedir ?
Reklam ( Uykusuzluk Nedir? )
Skolyoz (Omurga Eğriliği) Tanımı 
Kemik Erimesi (osteoropoz) Nedir?
Sağlık belgesi Nasıl Alınır
Fibromiyalji Nedir?
Uyku yeterliliği insanoğlunda bünyeye göre değişmektedir normalde yetişkin bir kişi için uyku saatleri 6 – 8 saat arasında değişmektedir. Yine yetişkin olanlarda, bir süre sürebilen stres veya travma nedeniyle (akut)ismi verilen  uykusuzluk yaşayabilir. Ancak bir ay veya daha uzun süredir (kronik) uyku sorunu yaşayan kişilerin en kısa sürede doktoruyla görüşmeleri tavsiye edilir.
Uykusuzluk (Imsomnia) Başlıca Sebepleri Nelerdir ?
Yetişkin bir bireyde yaklaşık %50’si hayatlarının belirsiz zamanların da uykusuzluk  yaşayabilir ve her 10 kişiden 1’inde kronik uykusuzluk vardır. Uykusuzluk kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha çok görülmektedir  ve yaşlılarda gençlere göre daha sık görülür. Uykusuzluk çeşitli nedenlerle gelişebilir. Uykusuzluk yani Imsomnia’ya  neden olabilecek hastalıklar başlıca şunlardır; kronik stres, depresyon, duygusal veya bedensel rahatsızlık, psikolojik sorunlar, ilaç kullanımı, Çok fazla ses veya rahatsız edici ışığa maruz kalmak başlıca sebeplerindendir.
Uykusuzluk (Imsomnia) Semptomları  Nelerdir ?
Uykusuzluğunuz yaşam kalitenizi etkileyecek, sizi yorgun hissettirecek düzeye geldiğinde mutlaka doktorunuza danışmanız gerekir. Kronik ve akut uykusuzluk çoğu zaman birbiriyle karıştırıldığı için insanlar çoğu zaman doktora gitmemekte ve  ertelemeyi tercih etmektedirler. Uyku bedensel ve ruhsal olarak önemli bir durumdur. Uyku yoksunluğu kişiyi psikolojik olarak etkileyeceği gibi ileride ciddi hastalıklara da neden olabilir. Imsomnia’nın belirtileri ise şunlardır; Yorgunluk, Geceleri uykunun bozulması, Anksiyete, Sabahları çok erken kalkmak, Uykudan sonra bile yorgunluk hissetmek, Sinirli bir ruh hali ve gün boyunca bir uyuklama hali belirtileri arasında görülmektedir.
0 notes