Dolduğunda, düştüğünde oturup ağladıktan sonra iyi hisseden insanlara hayranım. Ben her düştüğümde ağlama annen görecek, okuldasın, sokaktasın insanlar bakacak "neyin var?" diye soracak deyip boğazımdaki yumruyla geziyorum. Ve bunu öyle çok yaptım öyle çok yapıyorum ki, artık ağlayamıyorum. İçimden atmayı, ağlamayı başaramıyorum. Bir yerlerimde kayboluyor ama alışıyorum, sonra kendime sarılıp uyuyorum. Hemencik geçiyor uyuyunca. Beni iyileştiren şeyleri keşfediyorum, günler ben yetişemeden geçiyor, akşam oluyor, sabah oluyor herkes ben daha onlara tutunamadan hayatımdan çıkıyor. Çok şey oluyor çok şey gidiyor ama ben kalıyorum. Kalmayı seviyorum, ve bu yüzden herkesten yarım kalıyorum.
Daha önce gitmediğim camileri keşfediyorum Hollanda'da. Geçen gün ilk kez bir cami'de dışarıdan duyulacak bir şekilde ezan okunduğunu duydum, ve okuyan da küçük bir çocuktu. MashaAllah 🥹
Senin alelade rastgele kurduğun bir cümle binlerce anlam ifade ediyor bende bunu abartı olarak düşünme gerçek
öyle seninle saçma sapan şeyler konuşurken bile paralel evrenlerin kapıları açılıyor
Güneş milyon kere peşpeşe patlıyor
Ben sadece seni düşünerek içinde yaşam olan bir sürü yeni gezegen keşfediyorum tam iki dudağının arasında tam güldüğün anda yeni ve yaşanabilir bir yer oluyor
benim insanlara yakıştıramadıklarımı insanlar kendilerine yakıştırıyor. hayatın öyle bir dönemini yaşıyor, insanları daha da keşfediyorum ama öğrendiklerim bana yolun daha çok başında olduğumu gösteriyor. bu başlangıç korkutuyor beni. daha ne kadar ileri gidebilirler? daha ne kadar hayal kırıklığı dolabilirler? yorulmadım daha kendimi düştüğüm yerlerden kazımaktan ama biri bir şey desin, insanlık nereye gidiyor? kendi halime mi üzüleyim benimle beraber üzülene mi? üzülmekten haberinin olmayışına mı? ikimizi de aldattı. bendeki umut sende evet oldu ama bak oldu olanlar. ben olmayanın ağırlığından korundum, sen kader buymuş dedin. ya kaderimizin kesişim kümesinde benim bağırmam ve seni uzaklaştırmam gerekiyorsa? insanlığın kötülüğü sinmişse ona ve benim görevim bağırıp seni kurtarmaksa? ama en mutlu zamanların senin. benimse bu hikayede rolüm yok. üstelik sende yoksun, adın yok. yoktun ya sen. nereden çıktın durup dururken? hiçbir emaren yoktu. o vardı, ben vardım, sen yoktun. ama ruhum sezdi senin varlığını. ruhum neden narkotik bir köpek gibi? ruhum neden olmayanı sezmeye meyilli!
"ey ruhum sen yola çık, ben aklımı eski bahçeye gömeceğim. bu yaylım ateşlerinde yıkanıp sana döneceğim."
alt tarafı 1 saat ingilizce çalışacağım. güzel güzel siteler, öneriler keşfediyorum. ama iki dakika durup çalışmıyorum. sinir krizi geçirerek tablete bakmaktayım.
୨୧ İçimde veya dışımda benden daha büyük bir güç yoktur.
୨୧ Kendi düşüncelerim çevremdeki dünya tarafından bana yansıtılıyor.
୨୧ Kendime inancım tam ve aklımda korkular ve şüphe yok.
୨୧ Tezahür etmek çok kolay ve zahmetsiz, bu yüzden hiçbir şey yapmadan her şeye sahip olduğum bu hayatı elde etmek, tezahür etmek kadar kolay ve zahmetsiz.
୨୧ Gerçekliğimde ne olacağına ben karar veririm ve olur.
୨୧ Özeleştiriyi bırakıyorum ve kendimi sevmeyi seçiyorum.
୨୧ Benim için en iyisinin ne olduğunu bildiğim konusunda kendime güveniyorum.
୨୧ Potansiyelim var ve dünyaya sunacak çok şeyim var.
୨୧ Her gün yeni içsel güven düzeylerimi keşfediyorum
Bir girdabın ortasındayım
Çığlıklarımı fark etmiyorlar
Yaralıyım, kanıyorum
Gözlerim özleminin içinde kayboluyor
Beni karmaşık duygular içinde sıkıştırıyorsun
Ve bu esirlik hali şarkı diyorlar
Seni özlüyormuşum gibi bir şey şarkı söylemek
Senin için teslim olmadım
Dünyanın fırtınalarına karşı durdum, geldim
Yolum belirsiz, amacım yok
Ama hayal gücümle savaşıyorum, geldim
Göğsünü aç, başımı yorgunluğa yaslayayım
Senin için teslim olmadım
Dünyanın fırtınalarına karşı durdum, geldim
Yolum belirsiz, amacım yok
Ama hayal gücümle savaşıyorum, geldim
Göğsünü aç, başımı yorgunluğa yaslayayım
Sokakları keşfediyorum, izler bırakıyorum
Duvarlara mesajlar yazıyorum
Yaşıyorum, düşmeden, kaybetmeden
Ve seni yaralamadan, utanmadan
Hırsım yok, inadım var
Az da olsa gururum var, ama geçicidir
Göğsünü aç, yine de yalnızım, bezmişim
Bu kaçıncı sefer, bilemiyorum
Senin için teslim olmadım
Dünyanın fırtınalarına karşı durdum, geldim
Yolum belirsiz, amacım yok
Ama hayal gücümle savaşıyorum, geldim
Göğsünü aç, başımı yorgunluğa yaslayayım
Senin için teslim olmadım
Dünyanın fırtınalarına karşı durdum, geldim
Yolum belirsiz, amacım yok
Ama hayal gücümle savaşıyorum, geldim
Göğsünü aç, başımı yorgunluğa yaslayayım
Hayat kısa mıdır uzun mu,
ne kadar elde edersem tatmin olurum?
Elde etmek tatmin olmanın derin okyanusunda sürüklemekten başka ne işe yarıyor. Her elde edişin arkasından tatmin olmak ve kana susamış gözlerle bir sonrakine bakmaktan başka ne gelir. Elde edemediklerimizdir bizi hayata bağlayan. Bir hayatım varsa dahi, ölümü elde edemediğim içindir. Belki ölüm istememiştir bizi, ölüm sevmemiştir ve okşamamıştır başımızı. Tüm toprağımız yaşam denen suya bulaştı ve çamurdan hayatlarımızda kaymadan, ısrarla, istekle, keçileri bile kıskandıran bir inatla yaşıyoruz. Pek bilmiyorum aslında yaşamayı da, sadece nefes alıp bir şeyler saçmalıyor, bedenimi hareket ettirip ihtiyaçlarını karşılıyorum. Zihnimin içinde dışarı çıkma sıramın gelmemesi için dua ediyorum. Ya tamamen gömüleceğim derinliğinin ölçülmesi asırlar alacak çukurların içine, ya da en tepede yürüyeceğim. Ya seveceğim, çok seveceğim Tanrıyı, ya da yok etmek isteyecek kadar nefret edeceğim. Ortada kalamam ben, kalırsam ikiye bölünürüm ve bir kısmım bahsi geçen çukura gömülürken diğer kısmım yine en tepelere yükselir. Zihnim kalbimden ayrı kalır, gözlerim görmez tepede olsa da ışığı, bilemem kalbimi sızlatan şeyin nasıl göründüğünü, bastığım zemini, okşadığım yüzün neye benzediğini. Hayatı ve duyguları kendimi unutacak kadar enlerde yaşıyorum, çıktıkça daha yukarısı olduğunu görüyorum, düştükçe daha derinleri keşfediyorum.
"Nasıl yarım seveceğimi ya da eski tanıdıklar olacağımı bilmiyorum, ya tüm ruhumu vereceğim ya da hiçbir şey..."
önceden bu durumun olmaması gereken bir şey olduğunu düşünürdüm.
son zamanlarda ne yapıyorum analizini yaptığımda şunlar çıktı karşıma:
daha fazla mekan keşfediyorum ama daha az insanla tanışıyorum.
evde yemek yerken çoğunlukla youtube tüketiyorum.
ayağım kuma, denize, toprağa daha çok temas halinde. denize işeyebiliyorum.
yapmayı sevdiğim işle alakalı yeni şeyler keşfetmeye çalışıyor, daha fazla blog yazısı okumaya gayret gösteriyor ve okuyorum.
yapay zeka tüketip bir şeyler üretmeye çalışıyor ve gelişmelerini takip ediyorum. artık eskisinden daha az google'a giriyorum bu sebepten.
bazen twitter'a girip, orada bir şeyler tüketiyorum ama üretmiyorum.
tuvalete girdiğimde tiktok tüketiyorum. tiktok'un algoritması instagram'dan daha iyi arkadaşlar.
daha az içki tüketiyorum. birayı ayda bir belki ya da hiç. haftada bir bazı akşamlar jagermeister atıyorum. çok bazen dışarıda kokteyl.
göründüğü üzere çoğu teknoloji ile alakalı şeyler. bunu okuyan herkesle ufak da olsa ortak paydada buluşuyoruzdur, bundan eminim. benim böyle olmamın sebebi sanırım sürekli bilgisayar başında çalışıyor olmak.
neler yapmam gerekiyor diye sorduğumda karşıma çıkan şeyler:
eskiden yaptığım gibi not alma alışkanlığımı daha çok arttırmam gerekiyor. kendime güzel bir kalem aldım ama aradığım defteri hala bulamadım.
bu kadar tüketmenin yanında üretime geçmem gerekiyor. bir birikimim var ve hala harekete geçebilmiş değilim.
spora başlamam gerekiyor tekrar. uzun zamandır çok hareketsiz kalmış durumdayım.
yöneticisi olduğum işte daha üretken olabilirim. yönetmek istemiyorum. ama zor.
daha fazla hiç bir şey yapmam lazım. günde üç defa en az 20-30 dakika boyunca hiçbir şey yapmadan durabilmem lazım.
bazı sabahları günün başlangıcını denize girerek yapmalıyım.
bütün bunlara buraya bir not olarak düşmüş olayım.
baştan okuduğumda daha çok şey varmış dedim kendi kendime ama uzatmayacağım.
-Tarih [14 Kasım 2023] günlerden Salı saat "21:51"
Ve ben bu kitabı yeni keşfediyorum ve okuyorum
İlk kitabı bitirdim ve ikinciye basladım bile, Ve daha 2. Günde, Kitaba resmen aşık olmuş durumdayım. Aynı hayatı yaşama isteği var içimde
"Tabikide ailem hayattayken"
Ve biliyormusunuz ? Ben şuan 20 yaşındayım ve hayatım boyunca sadece 2 kitap okudum birincisi hiç unutmuyorum "Martı" diye bir kitaptı ve ikinciside "3391 kilometre" Yani ikinci kitabımı okuyorum suanda inanabiliyormusunuz! Resmen kitap okumaya aşık oldum resmen bir kitaba aşık oldum öyle içtenlikle yazılımışki sanki yaşanmışdı bu hikaye okurken bazen güldüm, Bazen ağladım, Bazende heycanlandım.
Not: Bu kitabı yazdığın için, Bu kitabı sanki kendi hayatınmış gibi yazdığın, Ve bana kitap okumayı sevdirdiğin için içtenlikte çok teşekkür ederim ~BEYZA ALKOÇ~ evet ismini büyük yazdım çünkü seni tanımadan cok büyük bir saygı oluştu içimde.
Açıkçası ilk defa orhan pamuk okudum. Onun üslubuna romanına alışık değilim ama keşfediyorum. Kar romanı. Dikkatimi çeken şey bence karakterleri değil daha çok ortamları yerleri betimliyor. Yani karakterin tam olarak olaylar karsisinda hissettiği şeyi resimleyemiyorsunuz ama çevreyi ortamı yerleri gözünüzde canlandırmak daha kolay çünkü bu betimlemeler çok daha fazla yapılmış en ince ayrıntısına kadar. Kars şehrini anlatıyor. Aslında bildiğimiz duyduğumuz şeyleri bize disaridan birinin gozuyle bakmamizi tetikleyecek bicimde bir roman. Olaylara daha keskin bir biçim verilerek daha net görülmesini hissedilmesini sağlıyor. Ara tonlar yok netlik var olayları yansıtmakta ılımlı değil keskin davranıyor. Böylece yaşananlara sanki daha gerçekçi bir gözle ve daha acı bitme tablo olduğu fikriyle yaklaşıyorsunuz. Zihninizde normalleşen hatırlara bir darbe indirip sizi uykudan uyandırıyor