#kavga ediyorum
Explore tagged Tumblr posts
Text
Anlaşamıyoruz Dayı...
#tumbir#günaydın#pazartesi#artists on tumblr#tumblr#100 likes#100 posts#günün sözü#kendimle konuşuyorum#kavga ediyorum#anlaşamıyoruz#dayı
3 notes
·
View notes
Text
#bazen… bazen ben bu kızın aklından süphe ediyorum#cumartesi sınavdan sonra gelemem diyorum MESAJI GÖRMEMİS GİBİ DAVRANIP CUMARTESİ ÇOK İYİ OLUR DİYO#rümeysa olmasa kavga cıkardı ama onun fikirleri orta yolu bulduruyo hep😔#yine de sueda <<<#ciddn bilerek mi yapıyo anlamıyorum onun kadar kendini böyle ezikce duruma düsüren başkasını tanımadım 🤦🏻♀️#burcundan dolayıdır belki cünkü cogu yay böyle sanırım#aksama kadar suedaya olan sinirim hakkında yazabilirim ama yapmicm 😾
11 notes
·
View notes
Text
doğru iletişimin hastasıyım gerçekten hangi ilişki olursa olsun eğer çözülebilecek bir sorunsa yani ortada somut bir sorun varsa mutlaka konuşulmalı halledilmeli kavga da çıksa bunun üzerine konuşulmalı çünkü üstü kapatıldığında bir problem yokmuş gibi davranıldığında birike birike dağ oluyor bu sefer daha aşılmaz sorunlar ortaya çıkıyor
#ben genelde kendi içimde halledemediğim sorunlar olduğunda kaçmayı tercih ediyorum#etrafımdakileri de bu sorunlarla daraltmamak için ama ikili ilişkilerde çok çok önemli#ailem genelde bir kavga olduğunda bir şey olmamış gibi davrandığı için benim en nefret ettiğim şey bu#ille de iletişim
5 notes
·
View notes
Text
Su şöförlerin gerginligi ne abi ya sanki kafasina silah dayiyorsun bu isten baska bi is yapamazsin diye
#nefes alsan küfür ediyolar her gün biriyle kavga ediyorum#valla yeter#sevmiyorsan isini yapma abi#daha sessiz sakin kendine göre bi iş bul o zaman
0 notes
Text
Şantiyenin Orospusu! (Aslı 45 Y., Antalya)
Merhaba, adım Aslı. 45 yaşında, 1.70 boyunda, esmer, hafif balıketli bir kadınım. Uzun yıllardır evliyim, ama sadece evlilikle ilgili değil, hayata karşı genel bir mutsuzluğum vardı. Hiçbir şey beni tatmin ve mutlu etmiyordu, ta ki o güne kadar.
Büyük bir inşaat şirketinin şantiyesinde yönetici olarak çalışmaya başlamıştım. Çalışırken bakımlı olmaya, giydiğime, saçıma başıma dikkat ederim. İşim gereği şantiyede çalışan 25 işçi ve 1 formenin sorumluluğu bana ait idi. Fakat ne işçiler ne de formen iş güvenliği kurallarına hiç uymak istemedikleri için bunlarla sürekli kavga ediyorduk. Oysa benim tek derdim günün sonunda herkesin kazasız belasız sağ salim evine dönmesi idi.
Zaman geçtikçe birbirimizi daha iyi anladık ve aramız da düzelmeye başladı. Ancak formen olan Kemal bana biraz farklı davranmaya başladı. Çok emin olmasam da beni sahiplenmiş tavırları vardı. Bu bana çok saçma geliyordu. Evliydim ve onunla iş dışında hiçbir alışverişim yoktu. Belki de kendi kendime kuruntu yapıyorum diye bu konunun üzerine düşmedim.
Bir gün sabah mesaiye başladığımda Kemal telaşla yanıma gelip işçilerden birinin (Taner'in) yüksek ateşle evde yattığını ve hemen hastaneye götürülmesi gerektiğini söyledi. Bunlar firmanın tuttuğu bir evde 4 kişi kalıyordu, yani Kemal ve akrabası olan 3 diğer işçi. Ben de telaşlandım ve resmi evrakı ben takip ettiğim için benim de gitmemin doğru olacağını düşünüp eve vardık. Evde kimseyi göremeyince sinirlendim ve "Nerede bu adam?" diye Kemal'e bağırdım. Kemal bir yandan beni sakinleştirmeye çalışıp bir yandan da Taner'i aradı telefonla.
Telefonu kapattığında, Taner'in kendini biraz iyi hissetmeye başladığını, karnı acıktığı için dışarı yemek yemeye çıktığını söyledi ve "Bir saate gelirmiş!" dedi. Ben iyice sinirlendim, sıcak bir yandan, Taner'in sorumsuzluğu bir yandan, bir de Kemal'in rahatlığı beni gerdi iyice. Hem dışarısı hem evin içi çok sıcaktı, üstelik evde klima falan da yoktu. "Çok sıcak burası!" dediğimde Kemal mutfağa gidip buzdolabından sürahi ile limonata ve bardak getirdi. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu halen. Sıcaktan bunaldığım için bardağıma doldurduğu limonatayı tepeme dikip bitirdim hemen.
Birkaç dakika kadar sonra içimin ateşi iyice arttı ve daha önce hiç hissetmediğim bazı kıpırtılar başladı içimde. Tuhaf olmuştum, ama engelleyemiyordum duygularımı. İçimde Kemal denen bu adama vücudumu sergilemek, onu tahrik etmek gibi duygular dolaşıyordu. Sex yapma isteğimi bastıramıyordum. Banyoya gidip yüzümü yıkayıp serinlemek istedim. Lavaboda yüzümü yıkarken içimdeki bu seks yapma isteği artarak devam ediyordu.
Kendimi süzdüm aynada, üzerimde kot gömlek, içime de sporcu sütyeni giymiştim. Altımda ise tayt vardı. Çalışırken rahat hareket etmek için genelde böyle giyinirdim. Taytla eğilirsem götümün hatlarını sergileyebilirdim, fakat gömleği nasıl halledecektim? Önce üstten sonra alttan ikişer düğmesini açtım gömleğimin. Sütyenimin askısı uzun ve göğüslerim büyük olduğundan göğüs dekoltem epeyce ortaya çıkmıştı. Alttan da göbeğim görünüyordu. Külotumu da tanga gibi götümün yanakları arasına sıkıştırmıştım bile.
Sonra Kemal'in yanına gittim. Halen kızgınmışım gibi bir ileri bir geri yürüyor, göğüslerimi ve arkamı görmesine fırsat sağlıyordum. Kemal kanepede oturuyordu ve durumu anlamış gibi bakışlarıyla beni süzüyordu. Sakinliği aynıydı. Hiç hareket etmiyordu. Ya önceki kavgalarımızın intikamını alıyordu veya benim ters birşey dememden çekiniyor ve ilk hareketi benden bekliyor gibiydi. Ben konuşurken bazen kollarımı kaldırıp saçlarımı düzenliyormuşum gibi yaparak hem göğüs hem göbeğimi teşhir ediyorum. Ancak Kemal sadece bakmakla yetiniyordu.
Sonra arkamı ona döndüm ve yere elimdeki evrağı düşürüp almak için resmen adama domaldım. Tam önündeydim. Domalmış halde biraz bekledim, sonra yavaş hareketlerle doğruldum. Sanki Taner'e sinirlenmişim gibi, "Nerde kaldı bu adam?" deyip bu sefer kalemi düşürdüm yere. Kalem sehpanın altına yuvarlanmıştı. Yine domalıp kalemi arıyormuşum gibi oyalandım bir müddet. Nerdeyse Kemal'e (Gel sik beni!) demediğim kalmıştı. Kemal daha fazla dayanamadı ve sonunda, "Taytla götün çok tahrik edici görünüyor!" dedi ve götümü avuçlamaya başladı. (Evet, işte bu!) dedim içimden domalma pozisyonumu bozmadan.
Beni belimden tutup kendisine doğru hafifçe çekip iyice yaklaşmamı sağladı. Ayakta domalmış haldeydim. Götümü okşamaya devam ederken, "Şu gömleği de çıkartırsan daha da güzel olur!" dedi. Ben de kalan son iki düğmemi de açıp gömleği yere atarken, "Böyle mi?" diye sordum. "Evet aşkım, böyle!" dedi. Bana aşkım demişti ve bu beni daha da tahrik etmişti. Hemen ona doğru döndüm ve eğilip dudaklarına yumuldum, öpüşmeye başladık. O kanepede otururken ben ayakta tam önündeydim. Ama nasıl öpüşüyorum, resmen adamın dudaklarını kemiriyordum.
Sonra taytımı aşağı sıyırıp külotumun içine önlü arkalı ellerini soktu. Bir eli ile götümü okşuyor, diğeri elinin parmakları amımın kıllarında ve klitorisimde geziniyordu. İlk defa kocamdan başka bir erkek en mahrem yerlerime dokunup öpüyordu beni. Ben ise saçlarını ve boynunu okşuyor ve Kemal'i kendime bastırıyordum. Öpüşme iyice kızışmış, dillerimizi emmeye başlamıştık.
Derken, Kemal, "Bir saniye aşkım, bu anı ölümsüzleştirmemiz lazım!" deyip cep telefonu ile resimlerimi çekmeye başladı. Altımda külot üzerimde sütyenimle Kemal'e bir sürü poz verdim. Aklım uçmuştu yerinden sanki, hiçbir şeye itiraz edemiyordum. Tam tersi hepsi daha çok tahrik ediyordu beni. Resim çekmeyi bitirdikten sonra sütyenimi hızlıca çıkartıp kaldığımız yerden devam ettik yiyişmeye. Memelerim tam önünde ağız hizasındaydı. Uçları fındık gibi büyümüş, emilmeyi bekliyordu. Önce birini sonra diğerini öpüp emmeye başladı, uzun uzun ve yavaş yavaş...
Zaman durmuş gibiydi, yiyişirken bir saat çoktan geçmişti bile. Ben Taner'i sordum telaşla, gelirse böyle görmesin bizi diye. "Merak etme, mesaj atarım, gelmez!" dedi ve telefonunu alıp mesaj yazıp gönderdi. Sonra daha aşağıya amıma doğru eğildi ve külotumu kenara sıyırıp amımı ortaya çıkardı. Önce öpüp kokladı amımı, sonra yalamaya ve emmeye başladı, uzun uzun öpüştü amımın dudaklarıyla. Elleri arkamda götümü sevmeye devam ediyordu. Parmağının biri göt deliğime girmeye başlamıştı bile. Ben amımı rahat emsin diye bir bacağımı kaldırıp kanepeye koymuştum. Kafası tam bacak aramda, amımı emmeye yalamaya ve götümü parmaklamaya devam etti...
Sonra geri çekildi, kanepenin arkasına yaslandı. Üst kısmını kendisi çıkartırken benden alt kısmını soymamı istedi. Ben dediklerini yaparken yine telefonu alıp video çekmeye başladı. Bu sefer sadece külotum vardı üstümde, ama o da kenara sıyrılmış, kendine hayrı kalmamıştı. Bolca çekti her yerimi, ben de gülümseyerek poz verdim yine...
Bu arada susamıştım, sürahiden bir bardak limonata daha doldurdum ve içtim. Sonra eğilip boxerini sıyırdım ve kalkmış sikini ortaya çıkardım. Normal boyda birşeydi siki, koyu renkli, sert, damarlı ve kalındı. Kısa bir odun parçası gibi duruyordu önümde. Baş kısmı daha şişkin ve mantar gibiydi. Yalayıp öpmeye başladım hemen sikinin kafasını. Sikini komple ağzıma alıp çıkartmaya çalışıyordum, ama zorlanıyordum, ağzım küçük kalıyordu bu sik için. Ben sikini emerken hiç konuşmuyordu, ama zevk inlemelerini duyuyordum. İki eliyle saçlarımı okşuyordu...
Sonra Kemal birden dillendi ve "Amma da kaşar orospuymuşsun Aslı! Çok güzel emiyorsun yarrağımı!" dedi. Ben gururlanarak daha iştahlı yalamaya devam ederken, o ara ara, "Orospum benim, ohhh, yala yarrağımı, öp yeni kocanın taşşaklarını!" gibi şeyler söylüyordu. Bazen de, "Ooh yala, işte böyle, ağzını siktir bana kaltağım benim!" diyordu. Bu sözleri de beni tahrik ediyor ve daha sıkı emmeye, yalamaya devam ediyordum yeni kocamın sikini. Sikini yaladıkça hoşuma gitmeye başlıyordu ve nikahlı kocama bile göstermediğim yalama emme hünerlerimi gösteriyordum Kemal'e...
Nihayet işte sikişme vakti gelmişti, yavaşca başımı kaldırıp yalamamı durdurdu ve "Otur kucağıma aşkım!" dedi. Üzerimde son kalan parça olan külotumu da çıkarıp yavaşca oturdum Kemal'in kucağına. Önce içime girmeden öpüşmeye başladık. Memelerimi avuçluyor, yalıyor, uçlarını emiyordu. Bu şekilde biraz yiyiştikten sonra ben fazla dayanamadım ve amıma yerleştirdim sikini. Çok kalındı, ama rahatlama geldi girince. Alttan yavaş yavaş girip çıkıyordu aynı tempoyla. Çok geçmeden ben orgazm olmuştum bile. Benden bir süre sonra da o boşalacağını söyledi, ben de üstünden kalkıp ağzıma aldım sikini tekrar. Döllerini akıtana kadar emdim. Ağzıma boşaltmıştı, yuttum bütün döllerini...
Sonra oturduk, beni ellemeye, öpmeye devam etti. Sevgi ve iltifat sözleri ile yiyişmeye devam ettik ara vermeden. Bu arada susamışlığım halen devam ediyordu, bardağım boşaldıkça o limonatadan istiyor ve içiyordum. "Hadi bir daha sik beni!" diyerek eğilip sikini yeniden ağzıma aldığımda, "Sen nasıl azgın bir orospuymuşsun böyle Aslı!" dedi. Emdiğim sikini ağzımdan çıkarıp, "Valla ben de çok şaşkınım, anlamadım nasıl olduğunu!" dedim. Kemal gülerek sürahiyi gösterip, "İstersen daha fazla limonata içme Aslı, içine azdırıcı katmıştım. İçmeye devam edersen seni şantiyedeki bütün işçiler sikse bile yarağa doymazsın!" dedi.
Aslında çok kötü kızmam, bağırıp çağırmam gerekiyordu bana böyle bir oyun oynadığı için, fakat aldığım müthiş zevk yüzünden kızamadım bile. Aksine gülerek, "Şantiyedeki bütün işçiler birden sikse pert olurum herhalde!" deyip yeniden yumuldum sikine ve emmeye devam ettim. "Vay orospu vay, demek bütün şantiye sikse hayır demeyeceksin, ha? Sen yanlış meslek seçmişsin aşkım, profesyonel orospu olmalıymışsın!" dedi. Ben de yine gülerek, "Zaten senin orospun olmadım mı?" dedim cilve yaparak, bir orospu gibi. Aslında haklıydı, burada o ne isterse yapan bir orospu gibiydim. Zevk alarak ve isteyerek hem de. Tek fark vardı, para almadan yapıyordum bunları...
Sonra kanepeyi açtı, beni domaltıp arkama geçti ve göt deliğimi yalamaya başladı. Bu beni iyice çıldırttı, zevkten inlemeye başladım. Birkaç dakika yaladıktan sonra, "Götünü de sikmeden bırakmam seni orospu!" dedi. Kocam da götümden çok siktiği için ve ben götümden de zevk aldığımdan problem yoktu. "Sik!" diyebildim sadece. Önce yavaşca ve zar zor girdi götüme o kalın yarağının kafası. Kayganlaşsın diye tükürüyordu göt deliğime arada bir. Sonra alıştı göt deliğim ve daha kolay almaya başladı sikini. Artık sikini daha hızlı ve hafif tempolu sokup çıkartabiliyordu götüme ve bu da beni yeniden çıldırtıyordu...
Tam hoşuma giden tempoyu yakalamışken evin dış kapısının açılma sesini duyar gibi oldum. Dört ayak domalmış haldeydim, kafam zevk ve acı ile karışık yere doğru eğilmişti. Kafamı kaldırıp baktığımda Kemal'in evde birlikte kaldığı diğer üç işçinin sırayla içeri girdiğini gördüm. (Eyvah, bu olamaz!) dedim içimden, çok utanmıştım. Fakat olmuştu işte. Baş ucumuzda soyunmaya başlamılardı bile tek kelime etmeden. Kemal de tek kelime etmedi, götümü sikmeye devam etti. Bir iki dakika sonra utanma duygum kaybolmuştu ve diğer üçünün çıplak halde ve kalkmış siklerini sıvazlayarak bizi izlemelerine aldırmadan götümün sikilmesinden aldığım zevkle inliyordum...
Kemal götümü bir süre daha sikti ve götümün içine boşalıp çekildi. Kemal arkamdan çekilir çekilmez en yakın akrabası olan Taner yanaştı arkama, sırtımı, omuzlarımı öpmeye başladı. Taner Kemal'in amcaoğluydu. Şantiyede Kemal'den sonra en çok onla kavga ederdim. Hiç sevmezdim Taner'i ama şimdi sırtımı öpüyor, ellerini de memelerime atmış okşuyordu. Bu arada da kazık gibi siki amımın dudaklarına sürtünüyordu. Ben halen Kemal'in son bıraktığı pozisyonda, dört ayak domalma pozisyonunda adeta donakalmıştım. Bu olanlar rüya, yok yok kabus olmalıydı, ama değildi işte, adam benimle sevişiyordu resmen...
Taner sikini amıma sokmaya çalıştığında sokturmadım ve önünden çekilip ayağa kalktım, Kemal'e neler olduğunu sordum. Kemal de, "Mesaj attığımda ben çağırdım onları. Bırak çocuklar biraz eğlensin. Onlar da şantiyede seni görüp tahrik oluyorlardı, evde de hep seni düşünüp 31 çekiyorlardı! Hem sen benim orospumsun, seni istediğime siktiririm!" dedi. Bu fikir fena gelmedi aslında, hatta biraz tahrik edici bile buldum. Saate baktım nedensizce, 11'e geliyordu. Eve saat 9'da gelmiştik, Kemal ile sevişip sikişirken neredeyse 2 saat geçmişti. Öğlen yemek paydosuna kadar daha kalır sonra işe giderim diye geçti kafamdan.
Kemal'e, "İyi, doldur o zaman bir bardak limonata daha!" dedim. Kemal'in doldurup verdiği limonatayı bir dikişte bitirdim. Üçü de kanepeye oturmuş kalkık siklerini sıvazlayarak beni bekler gibiydiler. Önce Taner'e yaklaştım. Hiç konuşmadan öptüm Taner'in dudaklarını önce, sonra önüne eğilip sikini ağzıma aldım, yalamaya başladım. 5 dakika kadar yaladıktan sonra ağzıma boşalmıştı. Döllerini yutup sonra sırayla diğer iki işçiye de aynı şeyleri yaptım, öpüştük, siklerini ağzıma alıp boşalttım. Biri 3 dakika, diğeri 10 dakikayı biraz geçtiğinde boşalmıştı.
İçimden (Tamam, yeter bu onlara, hepsini de boşalttım işte!) diye geçirip kalkacağımda Taner'in beni kanepeye domaltıp sikini amıma geçirmesi bir oldu. Hayatında hiç am sikmemiş gibi hoyratça sikiyordu amımı. Sanki şantiyede ettiğimiz kavgaların intikamını alıyor gibiydi. Ama itiraz edecek durumda değildim, zira müthiş bir orgazm olmuştum. Taner'in temposu değiştiğinde boşalacağını anladım ve "Amıma boşalma sakın!" diye uyardım. Taner de amımdan çıkıp götüme girdi ve birkaç kez pompaladıktan sonra götümün içine boşalıp çekildi.
Dinlenmeme fırsat kalmadan ikinci işçi geçmişti arkama ve amımı hızlıca sikmeye başlamıştı bile. O da aynı Taner gibi amımı siktikten sonra götüme girip boşaldı. Yorgunluktan dizlerimin bağı çözülmüştü ve hoyratça sikmelerinden dolayı amım sızlıyordu. Aslında kalkacaktım, ama üçüncü işçinin heyecanla ve istekle sırasını beklediğini görünce, "Gel hadi, ama sadece götümü sikeceksin!" dedim. İşçi sevinerek, "Tamam abla!" deyip geçti arkama. Direkt götüme girdi ve sikmeye başladı...
Ama 5 dakika oldu boşalmadı, 10 dakika oldu boşalmadı, halen zevkini çıkararak ağır tempoda götümü sikmeye devam ediyordu. Dört ayak domalmaktan diz kapaklarım sızlamaya başlamıştı. Ona, "Daha boşalmaya niyetin yok mu?" diye sordum. "Abla harika götün var, akşama kadar siksem doymam!" dedi. Bu beni her ne kadar gururlandırsa da, "Yeter, ne olursun boşal artık! Bittim, tükendim! Dizlerim ağrıyor!" diye yalvarmaya başladım. İnsafa geldi ve tempoyu artırdı. İki eliyle belimden sıkıca kavrayıp kendine çeke çeke son sürat sikiyordu götümü. 'Şlap, şlap, şlap!' sesleri ve benim inlemelerim eşliğinde sonunda arkama kenetlenip götümün içine boşaldı...
Arkamdan çekildiğinde kanepeye yüz üstü yapıştım. Kemal yanıma gelip saçlarımı okşayarak, "Orospu aşkım benim, harikaydın! Orospuluğun hakkını verdin, çocuklara rüyalarında bile göremeyecekleri bir zevk yaşattın! Baştan sona hepsinin videosunu çektim!" dedi. Böyle demesi nedense gurulandırmıştı beni, "Hadi aşkım, duş alıp çıkalım, öğlen paydosu bitmek üzere!" dedim. Kemal yardım edip beni kaldırdığında götümden oluk oluk döller akıyordu. Ee, hepsi de götümün içine boşalmıştı, yani götümde dört kişinin dölleri vardı :)
(Aslı)
125 notes
·
View notes
Text
Geceleri göküşağına boyamak mıdır suçum?
Herkes bağrırken şiir okumak mı,
Susmak mı sözün bittiği yerde,
Kusmak mı sindirebildiklerinizi?
Apansız uykum kaçıyor her gece,
Bu da mı aleyhime kanıt?
Sondan soymaya başladım adları
Böyle hoşuma gidiyor
Beğenmeseler de seviyorum ellerimi,
Hep olmuycak düşler görüyorum,
Yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan,
İtraf ediyorum ...
Silin adımı listenizden,
Yokum;aslında bir oyun olan kavgalarınızda
Ve
Aslı bir kavga olan oyunlarınızda.
Kirli sevinçlerinizde ortak etmeyin beni.
Gözyaşlarınızı da paylaşamıyorum.
Yalan övgülerinize ihtiyacım yok.
Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin.
Bir sürgün nereye sürebilir?
Gölgeler kelepçeye vurulur?
Çeklilin,yürümediğniz yolları(mı) kirletmeyin!
~Dostyevski~
#flowrs#flowers#papatya#çicekler#çiçekler#kitap#tumblr postları#edebiyat#kitapalintisi#postlarım#kesfet#artists on tumblr#hayat#gökyüzü#ted lasso#sky#virgülle ayrılmış#hayaller ve hayatlar#hayaller#denizli#deniz kızı#okyanus#thank you#love#pinterest#my post#my love#self love#fyodor dostoevsky#felsefe
70 notes
·
View notes
Text
Kavga bittikten sonra bazı şeylerin yeni yeni aklıma gelmesinden nefret ediyorum ya sonrasında kendi kendimi yiyorum
25 notes
·
View notes
Text
HAK, HUKUK, CİNNET
Ülkedeki son günümde Mado'da tüketici hakkımı sonuna kadar savunduğum için kavga ettim. Bi anda Mado'nun avukatıyla telefonda konuşurken buldum kendimi. Araba sürerken tekrar aradı ama açamadım. Mailini bulursam bi mail göndereceğim.
Söke söke hakkımı aldım tabii ki bir şey yapacağımı anlayınca da "barışalım kırgın ayrılmayalım" diyor, iğreenççççç. Avukatı tekrar arayıp biz hanımefendinin istediği şekilde yaptık ama tüketici hakem heyetine gitmeyeceğim demiyor hala falan dedi. (Avukat nazikti ama yetmez orada sen o adama hukuku uygulatmayacaksan napıyosun???)
Tüketici hak mücadelesinde kendimi @uzuunyollar 'ın Mado şubesi gibi hissediyorum şu anda.
Bir de okumamış insanların okumuş insan nefreti çok enteresan ve kendini tuhaf söylemlerle belli ediyor, yazarsam bunu da anlatıcam şimdi bavul hazırlamam lazım.
Gelirken felaket trafik vardı ve sağa dönecek olan 14 ve 16 plakalı iki arabaya yol verdim, sinyal verdikleri için. Arkamdaki araba nasıl korna çalıp el kol hareketi yapıyor onlara yol verdiğim için. Oha yaa!!
Arkadaşlar ben köyümde ne kadar huzurluymuşum. Eve yakın bi kolej var, veliler kocaman arabalarıyla gelip yolun ortasında durup trafiği kilitliyor ve üstüne şak diye yola doğru kapı açıyorlar, buna kimse korna çalmıyor. Niye?
Ve son caddeye ulaştığımda sollama yasağı olan yerde karşı şerit tamamen kilit olmuşken, benim şeridimden bildiğiniz ters yönden yardırarak gelen dobloya sadece ben uzun uzun korna çaldım. Böyle şeylere niye korna çalmıyorsunuZ? Nefret ediyorum hepinizden.
Sadece korna yetmedi, sabrıma ayrılan sürenin sonuna geldiğimiz için bir de "ORRRRRRROSPUUUUU ÇOCUĞUUUUUUU" diye bağırdım. Öncelikle bu lafa çok üzülecek annemden, sonra da kendim başta olmak üzere tüm kadınlardan özür diliyorum bu cinsiyetçi küfür için. Böyle bir durumda stressiz relieve için "PEZEVENK ÇOCUĞU" diye bağırmaya çalışacağım bundan sonra.
Annecim ve içimdeki hanım hanımcık japoncameskencim siz iki durumda da çok üzüleceksiniz ama en azından ikincisi kadınlara ve cinsel yaşamlarına karışmayan bi ifade. Peki diyeceksiniz, babasının suçu ne? Suç bireyseldir elbette ama bazen de prezervatif zorunlu olmalı.
Off neler diyorum. Bi an önce minik şehrime, sakinliğime ve edebime geri dönmeliyim. Şaka bi yana Hollanda'da edepli olmak kolay, sen hiç iş ve okul çıkışı Ankara trafiğinde araba sürmek zorunda kaldın mı diye sorarlar insana.
Seni hiç özlememem için bana böyle bi uğurlama hazırladığın için teşekkür ederim Türkiyem.
33 notes
·
View notes
Text
Mahallede kavga var izliyoruz! 😆😆😆
Arkadaşlar bir şey daha söyleyeceğim.
"Arayıştayım" diye birisi beni takibe almış Ben de bir sayfasına bakayım dedim reeeeezzzzilll!
Artık böyle insanları şikayet etmekten vazgeçtim arkadaşlar şikayet ediyorum "tumblir anladık bakacağız" diyor ama bakamıyor yazık! 😁
Ben de direkt engelliyorum ellerime sağlık! 👏🤣
31 notes
·
View notes
Text
Normalde yıl sonu için değerlendirme yazısı yazmam ama 2024 öyle tatlış bir yıldı ki benim için, birazcık sohbet edesim geldi. Bu yılın en önemli gelişmesi farketmeden girdiğim depresyondan çıkıp 35 kilo vermem sanırım.
Tam olarak ne yaşadığımı söyleyemem ama çok kötü hissettiğimi hatırlıyorum. Gerçek hayattan kaçmak için sürekli sanal alemdeydim ve anime/manga olsun Wattpad olsun her şeyi hunharca tüketiyordum. Tabi şimdilerde fark ettiğim duygusal açlığımı da yiyeceklerle doldurmaya çalışıyordum. Tek varlığım olan ailemle sürekli kavga gürültü içindeydim, yani kısacası atarlı bir ergendim. Ben susuz bir kuyunun dibinde karanlığım ve umutsuzluğum ile yaşarken benim tatlış yeğenimin sağlıklı yaşam ile ilgili bir ödevi vardı ve bana bakıp dedi ki: "Teyze sen obez misin?" Bende dedim ki WHAT DEDİN GÜLÜM dhkajska
Tabi şimdi gülerek anlatıyorum ama o zaman o kadar üzülmüştüm ki, biriciklerimin gözünde sürekli sağlıksız beslenen kötü bir örnek oluşum yüzüme kürekle vurulmuş etkisi yapmıştı. Daha sonra tam olarak 6 Şubat doğum günümde spora ve sağlıklı beslenmeye başladım. Benim iyiliğimi düşündüklerini zannedip diyetisyene gitmemi söyleyen ve bana body shaming uygulayan bir takım akrabalar yüzünden diyetisyene gitmediğim için inanılmaz zorlandım bu süreçte. Ama zamanla neyi yapıp neyi yapmamam gerektiğini düşe kalka öğrendim.
Eski halimin şişko ve kötü göründüğünü söyleyip iyi ki diyete başlamışsın diye beni tebrik ettiklerini zannedenler ve her şeyi bilip aslında hiç bir şey bilmedikleri halde boş beleş tavsiye verenler dışında çok güzel destekler de aldım. Hatta dayım benim hasta olmamdan korkup annemi aramış neden bu kadar zayıfladı diye(şapşik)
110 kilo bir kızken şu an 75 kilo bir kızım, hâlâ fazlam var ama vermeye de devam ediyorum. Ayrıca fziksel sağlığıma kavuşurken zihinsel sağlığımın çok da yerinde olmadığını farkettim. Ona da el atacağım ama bu sefer kendi kendime yetebilecek miyim yoksa bir uzman yardımına mı başvuracağım bilemiyorum. Şimdilik tek dileğim 2025 yılı psikolojimi düzeltebileceğim bir yıl olsun, herkesin sağlığı ve huzuru yerinde olsun✨✨
13 notes
·
View notes
Text
Kimsenin olmasına gerek yok zaten ben sabaha kadar kendi kendime kavga ediyorum
7 notes
·
View notes
Text
pezevenkler hicbirinize hakkım helal değil. okulda deneme olduk aq ilk ikiden düşmeyen ben on yedinci olmuşum. normalde on yanlış bile yapamayan e (ismini belirtmek istemiyorum) toplam bir yanlış yapmış. O DA İNGİLİZCE. cevap anahtarını bulmuş geçirmiş hepsi. sizin yüzünüzden ben ailem ile kavga ediyorum orospular. hayır amk okulda sonra benimle tassak geçecekler. küçücük bir hakkım varsa hepsi cevap anahtarından geçirenlere haram zıkkım olsun.
9 notes
·
View notes
Text
sanki hâlâ yanağıma atılan tokatla yere savrulmuş gibi dokuz yaşımdayım. sanki hâlâ çıkan kavga sonrasında ev denen yerde yapayalnız kaldığım an kırılan eşyaları kesilmiş küçük ellerimle topluyor gibi çocuğum. sanki hâlâ duvara itilen bedenimin sancısını taşıyor gibi acı içindeyim. hâlâ ve hâlâ eskide kalmış gibiyim. attığım her adımda bir gölge gibi peşimden gelen bu acının boynuma urganı dolayışına artık sessizim. çünkü ne kadar bağırdıysam o kadar susturuldum. bazen bir dayakla bazen bir bakışla. ben dibin de dibini gördüğüme eminimdim. ama hâlâ atılan bir tokatla veya şiddetle itilen bedenimle yerin dibinin bile canı sızlıyor. benim canım bin parçaya ayrıldı zamanında. daha da parçalanmam sandım. yanıldım. paramparça kaldım. toparlayacağım, diyorum kendime. toparlayacağım seni. toparlayacağım kendimi. sadece, zaman ver bana. benim artık canım çok sızlıyor. nefesim çok kesiliyor. gözüm çok kararıyor. çok düşüyorum. çok acıyorum. çok acıyor. sadece, bırak beni. biraz nefes alayım. ben bu aralar çok kanıyorum. haddinden fazla sızlıyor bileklerim. haddinden fazla titriyor ellerim. ben yorgunum biraz. nefes alırken dâhi sızlıyor ciğerlerim. bazen kalbime saplanan bir ağrıyla uyanıyorum uykumdan. itiraf ediyorum, çok korkuyorum o an. nefes alamaz oluyorum. acıdan kasılıyor bedenim. kimse bilmiyor. kimse duymuyor. ben çok sigara içiyorum. annem kızmıyor artık. vazgeçiyorum. ama sahnenin perdelerini kapatacak cesaretim yok. biraz dinleneceğim yalnızca. birkaç ilaç alıp, kendimi uyuşturup uyuyacağım. saçlarıma makası vurma isteğimi bir rafa kaldıracağım. tenimi yolmaktan yara alan ellerime merhem sürüp geçecek diyeceğim. ben yine biraz vazgeçip biraz savaşacağım. elimden gelen yalnızca bu.
46 notes
·
View notes
Text
Bi konuda kafam çok rahat.. ne seviyorum ne de seviliyorum, platonik de değilim. Çoğunlukla Yalnızım, ve tek sorunda burda başlıyor... kendi kendime konuşma faslım psikolojik dengemi aşıyor...Bi de kavga etmeye başladım mı... günümü kendi kendime zehir ediyorum))))
36 notes
·
View notes
Text
Emre,
Bugün gerçekten cehennem gibi bir gündü. Sinirden, başım ağrıyor. Her şeyin üst üste geldiği bir an gibi hissediyorum. Arkadaşlarımla kavga ettim, kendimi savunmaya çalışırken her şey kontrolden çıktı. Artık her şeyden bıktım, yoruldum. O kadar yoruldum ki, her şeyden kaçmak istiyorum. Numaramı değiştirdim, sosyal medya hesaplarımı kapattım. Kendimi dış dünyadan soyutladım çünkü içimdeki boşluk, yavaşça büyüyüp her şeyin önüne geçiyor. Migren atakları geçiriyorum, hem bedensel hem de ruhsal acı çekiyorum. Ama en çok, senin eksikliğini hissediyorum.
Hayat çok kötü gidiyor Emre. Her şey anlamsız, her şey boş. Sadece seni arıyorum, seni bekliyorum. En kötüsü de, sevmediğim insanlardan gelen ilgiler. Hep gelip bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar, ama hiçbir şey onları duyuyormuş gibi hissettirmiyor. O ilgiyi senden istiyorum. Herkes garip bir şekilde geri dönüp geliyor. Geçmişten insanlar, birer birer gelip bana bir şeyler söylemeye çalışıyor. Ama sen gelmiyorsun.
Bazen düşünüyorum da, nasıl bu kadar yok oldum ben senin kalbinde? Nerede kayboldum, seni nasıl kaybettim? Senin kalbinde benden hiçbir şey kaldı mı, yoksa zamanla silindim mi? Hiç demiyor musun, ona da yazık diye? Bu kadar kaybolan birini, bu kadar yok olmuş birini görmek zor olmalı. Benim içim, her geçen gün biraz daha boşalıyor ve sen gelmiyorsun.
Ne olur, bir kez olsun gel. Bir kez olsun bu boşluk biraz daha dolsun. Her şey seni bekliyor, ama sen bir adım bile atmıyorsun. Bu boşluk, bu yalnızlık... Her geçen gün biraz daha derinleşiyor. Ve her geçen gün seni kaybettiğimi daha çok hissediyorum.
Bazen insanın içindeki boşluk, etrafındaki dünyadan daha gerçek gelir. Bunu düşündükçe, yalnızlığın aslında bir dost, bir yoldaş gibi olabileceğini fark ediyorum. Gerçekten de, kendi yalnızlığımla baş başa kalacağım bu zaman diliminde, belki de kendimi daha derinlemesine keşfedeceğim. Her şeyin hızla akıp gittiği, bir şeylerin eksik ve yanlış olduğu hissiyle yaşarken, bazen durup düşünmek, susmak, sadece kendi sesini duymak gerekliymiş gibi geliyor.
Biliyorum, bu bir ayrılık değil, bir dönüşüm. İnsan bazen, yoluna devam edebilmek için yalnız kalmalı. Yalnızlık, acı verici olsa da, aynı zamanda içindeki gücü bulma yoludur. Hayat ne kadar karmaşık olursa olsun, bazen sadece kendine odaklanmak gerek. Belki de bu yalnızlık beni kendimle barıştıracak, belki de gerçekten kim olduğumu keşfetmeme yardımcı olacak.
Sana veda etmiyorum, yalnızca kendime dönüyorum...
9 notes
·
View notes
Text
Bazen seni anlamıyorum. Ne demek istiyorsun, neyi ima etmeye çalışıyorsun? Sonra kavga ediyoruz, senden nefret ediyorum. Haklı olan taraf ben olduğumu düşünüyorum, büyük ihtimalle sende öyle düşünüyorsun. Fakat özür dilemene gerek kalmadan seni affediyorum. İçimden mi geliyor bu? Yoksa yanıma gelip bir iki cümle etmen yetiyor mu bana? Yalnız kalmaktan mı korkuyorum yoksa? Fakat sonra bir an da yine seviyorum seni. Gün içinde değişkenlik yaşıyorum, yaşıyorsun. Bu duygunun ismini bilmiyorum. Fakat her gün böyle olması artık beni yoruyor. Ne yapmam gerekiyor? Bilmiyorum, artık düşünemiyorum.
21 notes
·
View notes