#karargah
Explore tagged Tumblr posts
Text
Almanya'nın Baltık Ülkeleri ile NATO İşbirliği ve Yeni Karargahın Açılışı
Almanya’nın Baltık Ülkeleri ile NATO İşbirliği Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Baltık ülkeleri ve NATO üyesi devletlerin katılımıyla yeni bir Alman karargahının açılışını gerçekleştirdi. Bu karargah, Baltık Denizi bölgesinin Avrupa’nın güvenliği açısından taşıdığı önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Pistorius, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için savaşın yalnızca Ukrayna ile…
#Almanya#askeri işbirliği#Baltık Ülkeleri#Boris Pistorius#deniz operasyonları#güvenlik#karargah#Nato#Rostock#rusya
0 notes
Text
Gönül Hanem 🌹
Varlık sebebim! huzur sokağım
SEN!
Maddeden manaya akışım , yolum yordamım
Canımın
Taa ortasına karargah kuran
Kendimden geçip sana vardığım/sın..
Bir ÖMÜRLÜĞÜM
❣(((BİTMEYEN SEVDAMSIN))) ❣️
Seni Seviyorum ❤️
Sağlıklı yaşam dileği ile 🖋️ 🇹🇷🇦🇿🇹🇷🇦🇿
165 notes
·
View notes
Text
BİR FOTOGRAFIN HİKAYESİ
Büyük Taarruz'da düşman yenilmişti fakat hala tam olarak kaybetmiş değildi. Yunan ordu komutanı Trikupis ordusunun başındaydı ve geriye çekilip yeni bir savunma hattı kurmanın peşindeydi. Başarması halinde düşmanı Anadolu'dan atma fırsatı kaçacaktı.
Atatürk bu nedenle Yunan ordusunun kalanını imha etmek istiyordu. Böylece düşman tamamen dağılacak ve denize dökülecekti.
29/30 Ağustos gecesi saat 2 sularında Atatürk'ün kapısı çaldı.
3* Kapıyı çalan Tevfik Bey'in elinde bazı raporlar vardı. Atatürk uyanır uyanmaz Tevfik Bey'i içeri aldı. Raporlara göz attı. Rapordaki haritayı görür görmez yataktan fırladı.
Derhal üniformasını giydi ve İsmet Paşa ile Fevzi Paşa'yı çağırdı. Karargah karışmıştı.
Rapordaki haritaya göre bir Yunan birliği farkında olmadan Türk ordusuna doğru yaklaşıyordu. Atatürk bu birliğin çevrilip imha edilmesi için bazı emirler yazdırdı. Fakat aklını kurcalayan bir durum vardı.
Emirleri yazdırdıktan sonra fikrini değiştirip bizzat cepheye gitmeye karar verdi. Kafasını kurcalayan konuyu bizzat çözecekti. Fevzi Paşa kuzeydeki birliklerin başına geçecek, İsmet Paşa da merkezde kalıp genel durumu yönetecekti.
Gece vakti yola çıkan Atatürk, sabahın ilk ışıklarıyla birinci ordu merkezine vardı. Ordu komutanına yaklaşan Yunan birliği hakkında bilgi verdi. Daha sonra esir Yunan askerlerinin getirilmesini istedi.
Başkomutan sabahın köründe cephede esir askerleri sorguluyordu.
Atatürk esirlere bazı sorular soruyor ve kafasını kurcalayan konuyla ilgili cevap arıyordu. Bir kaç esir sorgulandıktan sonra sıra bir kurmay subaya geldi. Onun verdiği bir cevap sayesinde Atatürk'ün kafasındaki taşlar yerine oturdu. Şüpheleri boşuna değildi.
Haritada tespit edilen Yunan birliğinin başında Yunan ordu komutanı Trikupis ve İkinci Kolordu Komutanı Digenis vardı. Atatürk, aklını kurcalayan sorunun cevabını almış, Yunan subay istemeyerek de olsa büyük bir s��rrı ifşa etmişti.
Atatürk istediği bilgiyi alır almaz emirler vermeye başladı. Yunan ordusu çevrilecek, imha edilecek ve Trikupis ile Digenis esir alınacaktı. Böylece Yunan ordusu tamamen çökertilecek, düşman denize dökülecekti.
Yunan subay olan biteni anladığında oracıkta bayıldı.
Atatürk, bu kritik muharebeyi uzaktan takip edemezdi. Derhal savaşın yaşanacağı bölgeye doğru hareket etti. Hakim bir tepeye yerleşerek takip etmeye başladı. Yunan ordusu çembere alınıyor, imha taarruzu için şartlar oluşuyordu.
Fakat Atatürk, bulunduğu tepeden savaşı tam olarak gözlemleyemeyeceğini anladı. Ateş hattına girmeye karar verdi. Nurettin Paşa bunun riskli olacağını söyledi. Fakat Atatürk kabul etmedi. İsterse kendisinin burada kalabileceğini söyleyerek yola koyuldu.
Nurettin Paşa haksız sayılmazdı. Bir başkomutanın bu şekilde ateş hattına girmesi kolay görülecek iş değildi. Oldukça riskliydi. Öyle ki, Atatürk ateş hattında ilerlerken düşman mermileri sağa sola düşüyordu.
Atatürk o kadar ilerlemişti ki düşmanla çarpışan avcı hattının bölgesine girmişti. 11. Tümen Komutanı Derviş Bey durumu öğrenince bir askerle haber gönderdi ve geri dönmelerini istedi. Atatürk "Sen bu atı ona götür, binsin de o buraya gelsin" diye emir verdi.
Derviş Bey kısa süre sonra bölgeye geldi. Atatürk "Biz buradayken topçuların geride kalması olmaz, onları bizim önümüze geçirmek lazım" dedi.
Fakat bu durumda avcı hattı ile topçu hattı bir araya gelecekti ki bu askeri açıdan riskli bir durumdu.
Derviş Bey "Paşam, şimdi de avcı hattı ile topçu hattı bir araya geldi. Bu oldu mu?" diye sordu. Atatürk'ün yapmaya çalıştığı şeyi anladı. Emri vermesini beklemeden kendisi söyledi:
"Paşam, emrederseniz, avcı hattını da ileri sürelim".
Atatürk güldü ve "Derhal" dedi.
Avcı hattına ileri emrini verecek telefon bağlantısı yoktu. Bu nedenle Derviş Bey atına atlayıp yola koyulmak istedi. Atatürk'ün yanında bulunan yaveri Salih Bey, bunun bir komutan için tehlikeli olacağını söyledi. Derviş Bey "Baksana emri kim veriyor" diyerek yola koyuldu.
Gün boyu yapılan taarruzla düşman iyiden iyiye köşeye sıkışmıştı. Atatürk de hemen bölgede harekatı izliyordu. Öğleden sonra düşman bir tepenin önünde sıkıştı.
Yunan ordusu bulunduğu yerden neyi var neyi yoksa Türk ordusunun üzerine yağdırıyordu.
Atatürk artık yapılacak şeyin göğüs göğüse çarpışma olduğunu anlamıştı. Bunun için Türk askerinin süngü hücumuna kalkması gerekiyordu. Fakat Yunan ordusunda makineli tüfekler vardı.
Yani mehmetçik makineli tüfeklere doğru süngüyle koşmak zorundaydı.
Atatürk doğru anın gün batımı olduğunu saptadı. Gökyüzünün karardığı bir dakikada taarruz emrini verdi ve Türk süngüleri düşman dolu sırtlara saldırmaya başladı. Batan güneşin son ışıklarının yansıdığı süngüler adeta bir alev gibi Yunan mevzilerine yağmaya başladı.
Kısa süre sonra Türk ordusu Yunan birliklerinin arasına daldı. Kanlı bir çarpışmadan sonra Yunan ordusu dağıldı. Artık bir ordu kalmamıştı. Bozgun halinde kaçışan bir sürüyü andırıyorlardı.
Artık sıra Fevzi Paşa'nın süvarilerindeydi. Kaçanlar süvarilere yem oluyordu.
Atatürk sabah olduğunda Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile savaşın yaşandığı yerin yakınında bir araya gelip konuştu. Yapılacak iş belliydi. Dağılan Yunan ordusu İzmir'e kadar aralıksız takip edilecekti.
"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" emri verildi.
Yunan ordusu tüm gücüyle kaçıyor, Türk askeri kovalıyordu. Kısa süre sonra Trikupis ve Digenis esir düştü. Yunan Başkomutan Hacıanesti, olaydan habersiz şekilde Trikupis'i başkomutan vekili tayin etmişti.
Tayin haberini Trikupis'e esir çadırında bizzat Atatürk verdi.
Atatürk'ün emri doğrultusunda düşmanı kovalayan Türk askeri, Yunan ordusuna toparlanma imkanı tanımadı. Kovalamaca 9 Eylül'e kadar sürdü. O gün, dağılan Yunan ordusu İzmir'de denize döküldü.
İşgal bitmişti. Türkler kazanmıştı.
Bu büyük zaferden iki yıl sonra, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Dumlupınar'a gitti. Savaş alanını gezdi. Bu esnada Esat Nedim Tengizman deklanşöre basıp o anı ölümsüzleştirdi.
Atatürk'ün gözlerine, süngü taarruzuna kalkıp şehit düşen askerlerin hüznü çökmüştü.
"Birçok zaferler kazandım. Fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum."
42 notes
·
View notes
Text
*BİR ÜLKE İŞGALE NASIL HAZIRLANIR?*
Ordusunu zayıflatırsın.
Ordunun içine fitne salar, birbirine olan güveni yaralarsın. Birbirine sırtını dönemeyen asker zaten savaşamaz. İnisiyatif de alamaz.
Yargısını bitirirsin.
Hakkını arayamayan halk, hakkını aramaktan vazgeçer. Kötülerin boyunduruğu altına girer, ezilir.
Eğitimini bitirirsin.
Üniversitelerini kalitesizleştirirsin. Diplomalı cahilleri ortalığa salarsın. Bunlara hak etmediği yerlerde makamlar verirsin. Diploma aldığı meslekte yetersiz olan kişi o makama yapışır. Yukarıdan gelen her türlü ahlaksız teklifi kabul ederek diyet öder. Kurumlar çöker. Sistem çöker. Sistem çökünce devlet çöker.
Tarım ve hayvancılığı bitirirsin.
Bir savaş durumunda aç kalan halk zaten savaşamaz. Teslim olur.
Fakirleştirirsin, borçlandırırsın.
Fakir ve borçlu halk düşünemez. Araştıramaz. Kendi ve ailesinin derdine düşer.
Ahlakı çökertirsin.
Yaygın medyada halkın bütün değerlerini bombalayan ahlaksız programlarla aileleri parçalarsın. Aile mahremiyetini yok edersin.
Adeta Ortaçağ karanlığından fırlamış sözde din adamlarına, insanların akıl ve vicdanını yaralayan sapkın fetvalar verdirirsin.
Kısacası;
Bir milleti millet yapan bütün ortak değerlere saldırır, insanları kaynaştıran, ortak bir ülküde birleştiren değerleri parçalarsın. Tasada, sevinçte,ülkü birliği içinde vatandaş olma bilincini yok edersin. Savunma refleksini, milli değerlerine sahip çıkma bilincini, vatan sevdasını, bağımsızlık gibi kutsal addedilen değerleri eritirsin. O halk artık pelteye döner. İstediğin gibi şekillendirir, parçalara böler, birbirine düşman edersin.
Kapanmış ya da kapanmaya yüz tutmuş bütün yaraları kaşır, kanatır, üzerine de tuz basarsın. Kan ve kin davalarına yol açıp karanlığı beslersin.Tek tek insanları travmalı hale getirirsin.
Etnik kimliğine, tarihine, milli değerlerine, kahramanlarına saldırıp aşağılarsın. Sürekli aşağılanan, milli kahramanlarına hakaret edilen, milli değerleri küçümsenen halk giderek eziklik duymaya, kabuğuna çekilmeye başlar. Özgüvenini kaybeder. Özgüveni olmayan, ezik bir halk, millet olma erkini yitirir. Savaş ve mücadele ruhunu kaybeder. Böyle bir halkla devleti koruyabilmek çok zordur.
Ülke varlıkları yağmalanır. Hazine iflas ettirilir. Milletin bütün varlıkları yok edilir. Ülke topraklarının bir kısmına başka işgal güçleri yerleştirilir, (Ege’de işgal ettirilen 18 ada, bir kayalık,kıta sahanlığı ve Süleyman Şah’ın türbesinin olduğu vatan toprağı gibi...) vatan toprağının işgal edilmesi sıradanlaştırılır.
Son aşamada sınırlarını sonuna kadar açarsın. Bir ilden bir ile giderken o ülkenin vatandaşına polis 3-4 defa kimlik yoklaması yaparken, açılan sınırlardan her isteyenin girdiği bir ülkeye dönüşürsünüz. Gelenlere 1. Sınıf, ülkenin gerçek sahiplerine 2. Sınıf vatandaş muamelesi yapar, ÜLKE İNSANINI RUHEN İŞGALE HAZIRLARSINIZ. Ülke insanı işgal altında olan bir ülkedeki gibi akşamları sokağa çıkamaz olur. Kızlarını, eşlerini ve çocuklarını düşman işgal kuvvetlerinden sakınır gibi sakınmaya başlar.
O ülkede iktidar milletin gözü önünde ülkeyi işgale hazırlarken, karşısına zayıf, korkak bir muhalefet konarak O ÜLKENİN VATANDAŞLARI ÇARESİLİK DUYGUSUNA SÜRÜKLENİR.
Bütün bu yazdıklarım hangi ülkede uygulandı?
TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti’nde!
Son aşamadayız!
HATIRLAYIN! Irak, Suriye, Libya ve Arap Kışı yaşanan bütün ülkelere de yüzer gezer teröristler sokulmuştu.
Dün AKP’nin Esat ile görüşme sinyalini alan azgın ÖSO elemanları, İdlip’te TSK’nın karargah olarak kullandığı binaya saldırdı. Türk bayraklarını yaktı. Bu azgın sürüye Türkiye maaş ödüyor. Hem de dolar bazında. Bedava sağlık hizmeti veriyor.
Bunların Türkiye’de olan baroya kayıtlı avukatları, gazetecileri, Suriyelileri meydanlara toplayıp aleni Türkiye’yi kötülüyorlar. Dayak yiyen, şiddete maruz kalan doktorlara, öldürülmeye hayır diyen kadınlara meydanları dar eden, şiddet uygulayan polis ve İçişleri Bakanı bunlara hiç müdahale etmiyor.
Tarih tekerrürden ibarettir. 100 yıl öncesine geri sardık. Osmanlıyı yıkan dönme devşirmeler, DIŞ DÜŞMANLA BİRLİKTE şimdi T.C. Devletini yıkıma hazırlıyor.
UYARIYORUM!
Ülkeye doldurulan katı Arap Milliyetçileri, tehcirde giden Ermenilerin torunları, İŞİD, El Kaide, Müslüman Kardeşler, Selefi örgütler, silahlandığı söylenen tarikatlar… Ve silahlandırılan sözde sivil örgütler… Ve bütün bu yapıları ayaklandırmak için zamanını bekleyen yabancı istihbarat ajanları…
Türk milleti için zaman daralıyor.
Bir iç kaos çıktığı, çıkartıldığı zaman Yunanistan ve Amerika Türkiye’ye saldıracak.
AKP Atatürk Havalimanı ile birlikte 13 askeri kurganı yok ederek Yunanistan’ı rahatlattı. Yunanistan’ın bu askeri kurganları yok etmek için iki savaş uçağı bulundurduğunu biliyor musunuz? Artık gereği kalmadı. Asker boğazdan, bütün stratejik yerlerden gönderildi. Şimdi o alanlar doları basana satılabilir. Bu durumda Trakya ve İstanbul’u nasıl koruyacaksınız? Yunanistan askerlik süresini uzatırken, AKP 6 aya indirdi.
Trakya ve İstanbul işgale hazır lokma yapıldı, haberiniz var mı?
Amerika bu planı saklamadı. Tam tersi, Nevada çölünde 1000 yılın hesaplaşması adıyla Türkiye’yi işgal tatbikatı yaptı. Amerika’ya stratejik ortak demek, Amerika ile T.C. Devleti’ni yıkıp, Anadolu’da Türk varlığına son vereceğiz demektir.
Uyarıyorum! Anadolu’yu cehenneme çevirmeyi planlayanlar kendi cehennemine hazır olsun.
Anadolu’da Türk varlığını bitirmeyi planlayanlara uyarımdır! Kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz!
Seyit Rıza, Şeyh Sait, İskilipli, Vahdettin gibi hainleri kutsayanlara dikkat edin! O hainler nezdinde kendi ihanetlerini aklamaya çalıştıklarını da görün artık.
Cumhuriyet saray beslemesi devşirmelerin, bedavacı asalak tarikatların ayrıcalıklarını kaldırdı. T.C. Vatandaşları eşitlendi. Türk Milleti kula kul olmaktan kurtuldu. Bunu hazmedemeyen dönme devşirmeler, etnik komplekslerini din kılıfıyla perdeledi.
100 yıllık kin davasıdır bu dava! Sizler ne sanmıştınız? Dava, dava dedikleri şeyin ne olduğunu niye açıklayamıyorlar sizce? İşte bu yüzden…
Belki de 2. Arınma dönemini yaşayacağız…. Tabii, aklımızı başımıza alırsak! Yani;
HAK EDERSEK!
Herkes seçimlerinin sonucuna katlanmaya hazır olsun!
Zahide UÇAR(13.08.2022)
5 notes
·
View notes
Text
Bu saatten sonra yediğim darbelere üzülecek değilim. Gelirsiniz, gidersiniz, sevmezsiniz. İsterseniz yalanlarla karargah da kurabilirsiniz ama sakın düşmeyin, önceki gibi tutmayacağım çünkü.
7 notes
·
View notes
Note
Davet için çok teşekkür ederim. Karargah biter bitmez geleceğim. Tabi kupa sınırı falan varsa ve kupam yeterse asdagahaj
son 3-4 aydır aktif oynadığım için beni yardımcı lider yaptılar merak etme ben alırım seni dncmchsgs
2 notes
·
View notes
Text
Kafamdaki o huzurlu gelebilecek karargah mekanım
㋡🥀
39K notes
·
View notes
Text
Almanya Rusya’ya karşı karargah oluyor - Yücel Özdemir
Nasıl ki, Federal Almanya Cumhuriyeti Soğuk Savaş yıllarında kapitalist emperyalist ülkelerin Sovyetler Birliğine karşı sürdürdükleri mücadelede ön cephede yer aldıysa, bugünkü Almanya da hızla Rusya’ya karşı oluşturulan cephenin merkez ülkesi, ana karargahı olmaya doğru ilerliyor. Hafta başında Almanya ile Rusya arasında yeni bir gerilime vesile olan Rostock’taki yeni NATO komuta merkezinin…
0 notes
Video
youtube
HSM Karargah Komutanlığı'nın Bildirisi Bir İntihar Stratejisinin İlanıdır İki yıl önce yaptığımız bu video. Bugün olanları anlamak için yararlı olablir.
0 notes
Text
Erzurum'un asırlık tabyalarından "Sivişli" ihtişamını koruyor
Erzurum Valiliğinin sosyal medya hesaplarında yer alan açıklamaya göre, Sivişli Tabyası, Sultan 2. Abdülhamid döneminde 93 Harbi sonrası 1884-1896 yılları arasında yapıldı. Kars yolunun geçtiği Hamam Deresi tarafından gelecek tehlikeleri önlemek amacıyla 2 bin 125 rakımda inşa edilen tarihi tabyanın 18 odası bulunuyor. Karargah, koğuş, topçu ve pusu odalarından oluşan ve yay şeklinde olan tabya…
View On WordPress
0 notes
Text
İsrail'in Lübnan'a Yönelik Hava Saldırıları ve Son Gelişmeler
İsrail��in Lübnan’a Yönelik Hava Saldırıları Ordudan yapılan resmi açıklamaya göre, Lübnan’ın güneyinde yer alan Bint Cubeyl kentindeki Salah Gandur Hastanesi’nin yakınındaki bir camiye hava saldırısı gerçekleştirildi. Açıklamada, söz konusu caminin Hizbullah tarafından askeri bir karargah olarak kullanıldığı iddia edildi. Bu saldırı, İsrail’in dün gece Lübnan’ın güneyindeki Bint Cubeyl bölgesinde…
#2023#Çatışma#İSRAİL#Bint Cubeyl#hava saldırıları#Hizbullah#insani kriz#Lübnan#sağlık personeli#Savaş
0 notes
Text
TSK Personel Kanunu'nda değişiklik yapıldı
https://pazaryerigundem.com/haber/179771/tsk-personel-kanununda-degisiklik-yapildi/
TSK Personel Kanunu'nda değişiklik yapıldı
7517 Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
ANKARA (İGFA) – Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna göre, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile general ve amiraller hakkında ilgili hükümler kapsamında yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin belirlenmesinde, ilgililerin son rütbeleri ve görevleri esas alınacak.
Tebligat Kanunu’na eklenen hükümle birlikte, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) konuşlu askeri birlik, karargah ve kurumlardan Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan kişi veya kurumlara yapılacak tebliğ sürecinin hızlandırılması amaçlandı.
Kanunla birlikte, TSK personelinin kimlik, görev veya faaliyetlerinin, Milli Savunma Bakanlığı’nca yetki verilen durumlar hariç radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaklanırken, uzman erbaşlarla ilgili, görevde başarısız olma, intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe hallerinde yapılacak işlemler, çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek. Düzenlemede ayrıca Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneğine şehitlerin anne ve babaları da üye olabilecek.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütülen söz konusu kanunun detaylarına ulaşmak için tıklayabilirsiniz
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Link
Başbakan Şehbaz Şerif Cuma günü yapmış olduğu açıklamada, Pakistan'ın yükselişinin kaderinde bulunduğunu ve silahlı kuvvetlerin ülkenin barışçıl yükselişini sağlamadaki rolünün ne kadar vurgulanabileceğini söylemiş oldu. Ordunun medya kanadına bakılırsa, başbakanın yorumları, kendisi ve yeni seçilen kabine üyelerinin Genel Karargah (GHQ) Rawalpindi'yi ziyaret etmesi ve Genelkurmay Başkanı (COAS) General Syed Asim Munir de dahil olmak suretiyle ordunun üst düzey liderleriyle görüşmesi esnasında geldi.Hizmetler Arası Halkla ��lişkiler (ISPR), üst düzey ziyaret esnasında başbakan ve kabine üyelerinin ulusal güvenlik, bölgesel istikrar ve askeri hazırlık mevzularında askeri liderlerle görüşmelerde bulunduğunu söylemiş oldu. Açıklamada, "Mevcut güvenlik ortamı, tehdit yelpazesi, güvenlik tehditlerine cevap ve devam eden terörle savaşım operasyonları hakkında data verildi" denildi.Başbakan ve kabine üyeleri, Pakistan Ordusunun terörizme karşı muharebede profesyonelliğini, operasyonel hazırlığını ve fedakarlığını takdir ettiler ve ordunun ülkenin toprak bütünlüğünü koruma ve sulh ve istikrarı sağlama mevzusundaki kararlılığını övdü. Hükümeti 8 Şubat seçimlerinden sonrasında iktidara gelen Başbakan Şehbaz, hükümetin silahlı kuvvetlerin operasyonel hazırlığını sağlamak için ihtiyaç duyulan tüm kaynakları sağlayacağının güvencesini verdi.Açıklamada başbakanın "Pakistan'ın yükselişi kaderindedir ve silahlı kuvvetlerin Pakistan'ın barışçıl yükselişini sağlamadaki görevi ne kadar vurgulansa azdır" denildi.Buna cevaben genelkurmay başkanı başbakana GSA'ya yapmış olduğu ziyaret ve orduya olan itimatını tazelediği için teşekkür etti. “COAS, Pakistan Ordusunun ulusun beklentilerini karşılamaya devam edeceğini ve Pakistan'ın karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarının çözümünde hükümete kesin bir halde destek vereceğini doğruladı.”Açıklamada, ziyaretin sivil ve askeri liderlerin ulusal çıkarları koruma ve müreffeh ve güvenli bir Pakistan için beraber emek harcama mevzusundaki kararlılıklarını yinelemeleriyle sona erdiği açıklandı.Toplantıdan ilkin başbakan vardığında, genelkurmay başkanı kendisini kabul etmiş ve hükümet başkanına da onur kıtası takdim edilmişti. Şehitleri anmak için Başbakan Şehbaz Yadgar-e-Shuhada'ya çiçek çelengi koydu.
0 notes
Text
🔴Dünya Sağlık Örgütü:
“Gazze’deki hastanelerin amacı dışında (Karargah, askeri nokta vb.) kullanıldığına dair kanıt yok”
0 notes
Text
FİLİSTİN’DE BASLAYAN SAVAŞ NASIL BİR SEYİR İZLEYECEK?
Zeki Tombak
Dünya 7 Ekim sabahı, HAMAS öncülüğünde çok sayıda Filistinli örgütün de içinde yer aldığı bir Filistin gücünün, ortak bir “operasyon odası/karargah” komutasında Gazze’den İsrail işgalindeki bölgelere doğru karadan, denizden ve havadan saldırı başlattığı haberiyle güne başladı. Böylece 1973’te yaşanan ve “6 Gün Savaşı” diye de adlandırılan Yom Kippur Savaşı’ndan sonra ikinci bir Yom Kippur savaşının başlangıcına şahit olduk.
Komplo teorileri kurmadan veya analizleri değiştirecek yepyeni bilgilerin masada olmadığı koşullarda manzara şöyleydi:
1. Mossad istihbarat zaafiyeti göstermiş, muhtemelen aldığı istihbaratı değerlendirirken saldırı hazırlığının boyutlarını doğru değerlendirememişti.
2. Belirli sayıdaki füze ve roketi havada vurarak imha eden, İsrail’in çok güvendiği, Demir Kubbe hava savunma sistemi binlerce roketin eş zamanlı firlatıldığı bu saldırı karşısında tabiri caizse KEVGİRE dönmüştü.
3. Geçmişte yönlendirme teknolojisi yetersiz, menzili kısa ve taşıdığı patlayıcı çok sınırlı olan Hamas roketleri İsrail’in öngöremediği boyutlarda bir teknolojik sıçrama yaşamış, menzili uzamış, isabet yüzdesi çok yükselmis ve 250 kg civarında patlayıcı taşıyabilir hale getirilmişti.
4. İsrail ordusu saldırıya belki de dini bayram ve hafta sonu tatili nedeniyle rehavet halinde yakalanmış, Gazze çevresindeki metal duvarları iş makinalarıyla yıkan ve motorsiklet veya üzerine ağır makinalı tüfek vb monte edilmiş pikaplarla, paramotorlarla saldıran Filistinli savaşçılar karşısında ağır kayıplar vermişti.
5. Hamas saldırısı “cebri keşif” denilebilecek bir harekat tarzını gerçekleştirdi. İşgal topraklarında yer yer 50 km’yi bulan, baskın ve çatışmalarla düşmanın gücü ve savaşa hazırlık düzeyi kontrol edildi, rehineler alındı ve 48 saat içinde tekrar ve çatışarak Gazze içine dönüldü.
6. Bu esnada siyasal İslamcı zihniyetin bir dışavurumu olarak siviller bilerek, seçerek öldüruldü ve cesetler giysileri çıkarılmış halde teşhir edildi. Ölüye saygısızlık örnekleri, üstelik videoya çekilerek paylaşıldı. İlerleyen günlerde İsrailli faşistler bu videolardaki görüntüleri kat kat aşan çirkinlikleri paylaştılar. Cesetlere işemek ve tekme atmak gibi alçaklıkları marifetmiş gibi, video çekerek dünyayla paylaştılar.
7. İsrail toplumunun devlete güveni ciddi bir sarsıntıya maruz kaldı ama sivilleri hedef alan yönüyle Filistin davasına uluslararası toplum nezdinde ciddi bir zarar verdi.
Elbette ülkesinin iç siyasetinde büyük itibar kaybı yaşamakta olan faşist Benyamin Netenyahu ve radikal siyonist ortakları, başta ABD, İngiltere ve AB olmak üzere batılı güçlerin koşulsuz siyasi askeri desteğini alırken, ülke içinde de iktidarlarını sürdürmek için zaman kazandılar.
(Carlos Latuff karikatürü konuşma balonu “İran barışa yönelik bir tehdittir” editör)
Saldırıda İsrailli sivillerin gördüğü zararı kimse küçümseyemez. Ancak 70 küsur yıllık işgalin, İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı ırkçı ve faşist politikaların, savaş suçlarının, ağır insan hakları ihlallerinin üstü bu gerekçeyle kapatılamaz. Bu konuda Türkiye medyasında da, sivillere zarar verildi gerekçesiyle İsrail övgüleri yapan, işi “esasen Filistinli diye bir halk olmadığını” iddia etmeye vardıran zevzekler de çıktı. Nitekim Rusya’nın Ukrayna’da yaptığı elektrik trafolarını vurma, şehrin yiyecek ikmaline sınırlama getirme uygulamalarına “savaş suçu” diye etiket yapıştıran ve feryat eden aynı isimler, Gazze’nin elektrik ve suyunu kesen ve yiyecek ikmalini durduran İsrail devletine tek söz söylemedikleri gibi, Gazze bombalanırken yüzlerce çocuğun ve kadının öldürülmüş olmasına da tepki vermediler. Bu isimlerin Kürt halkına dört parçada da reva görülen aynı insanlık suçları karşısında dilsiz kesildiklerini zaten biliyoruz.
Bir hafta önce Rojova’da Kürtlerin yer üstü ve yer altı but��n tesislerinin meşru hedef olduğunu ilan eden Dış İşleri Bakanı da kendisiyle polemik yapıyor, Gazze’nin elektrik ve suyunun kesilmesinin, iaşesinin engellenmesinin ve hastanelerin vurulmasının savaş suçu olduğunu söylüyor. Erdoğan ise bunların savaş suçu olduğunu tekrar ettikten sonra, “savaşın da bir ahlakı olmalıdır” diyor. Evet savaşın Gazze’de de, Kuzey Doğu Suriye’de de bir ahlakı olmalıdır.
İsrail’in ilk günlerde Batılılar üzerinde kazandığı ve sanki 77 senedir Filistin halkına uyguladiği siyonist/faşist işgal ve sömürgecilik politikalarınin üstünü örtmeye çalıştıkları haklılık izlenimi, Gazze kuşatması ve bombardımanıyla delik deşik oldu. ABD başkanı Biden bile “Gazze’ye kara harekatı yapmasanız iyi olur”, deme noktasına geldi.
Bunda karadan işgalin başlaması halinde, sürece müdahil olacağını açıklayan Lübnan Hizbullah’ı ve İran’dan sonra, Çin Halk Cumhuriyeti’nin de İsrail’e bu konuda uyarı yapmasının etkisi var. Elbette ABD Hizbullah’a da, İran ve ÇHC’ne de dost değil. Ama savaşın kendi planlamasına uygun gelişmesini, ansızın yayılmamasını istediği de açık.
Peki İsrail savaşı nasıl sürdürmek ve Netanyahu’nun deyişiyle “haritaları nasıl değiştirmek” istiyor?
İsrail bu “fırsattan” faydalanarak, 1. Filistin devletinin kurulabileceği, mendil kadar bir toprak bırakmamak; 2. Filistin meselesini bir sığınmacı sorunundan ibaret hale getirmek; böylece gelecekte sığınmacıların eylemlerini bahane ederek komşularının topraklarını işgale bahane hazırlamak 3. Lübnan’da Hizbullah’ı tasfiye etmek ve bir işgal bölgesi yaratmak, 4. Suriye savaşının çözemediği İran’a dost Baas/Esat sorununu çözmek, Suriye’deki işgal alanını genişletmek; 5. ABD ile birlikte Rusya’nın Suriye’deki varlığının zeminini ortadan kaldırmak; İran’ın bölgedeki askeri varlığını bitirmek ve nihayet şartları oluştuğunda İran’a gözdağı mahiyetinde havadan ve denizden darbe vurmak niyetindedir.
ABD’nin bir uçak gemisi ve refakatindeki bir deniz görev kuvvetini Arap Denizi’ne,Basra Körfezi çıkışına göndermesi tesadüf değildir. Elbette İran’a bir kara gücü olmadan gözdağını aşan bir operasyon yapılamaz. Bunun için Türkiyeyi, Azerbaycan ilişkilerini ve içinde bulunduğu ağır borç batağını kullanabilirler. Karar vericilerin kulağına “Tebriz Türk şehridir” cümlesini ısrarla fısıldayabilirler. 4. Murad’a kadar neredeyse 100 yıldan fazla süren İran’la savaş batağına yeniden sokulabiliriz.
(Siyonist militarizm bir savaş suçuna daha imza attı. AA’nın yayınladığı fotoğrafta kullanılması Cenevre Konvansiyonuna göre yasak olan bir kimyasal silah, Fosfor bombası Gazze’ye yönelik askeri operasyonda kullanıldığı tesbit edildi-editör)
Olmaz diyenler, Suriye savaşı öncesi Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkileri hatırlasın. Hükümetler ortak toplantı yapıyor, Esat ve Erdoğan aileleri birlikte tatildeydiler ve bütün Suriye sınırındaki şehirlerimiz üretim ve ihracat üssü olmuştu.. Cilvegözü sınır kapısından çıkan binlerce TIR Kuzey Afrika’ya, Arap ülkelerine mal taşıyordu… Birden İsrail’in güvenliği için ve İhvan üzerinden yeniden Osmanlı olma hayalleriyle “4 adam gönderip 8 füze attırarak” Suriye savaşının taşeronluğuna soyunduk. Aktörler aynı, gene ABD-İngiltere-İsrail desteğine muhtaçlar, havuç da, sopa da mevcut…
Halk ders almadığı için tarih tekerrür edebilir.
0 notes
Text
´´ #卍ORDULAR! İLK #卍HEDEFİNİZ #卍AKDENİZ´DİR. #卍İLERİ! ´´
#卍1Eylül1922 - #卍BaşkomutanMustafaKemal
Paşa Uşak İli Eşme İlçesi Takmak Köyü Mezikler Mevkiinde bulunan tarihi meşe ağacı altında o tarihi emrini verdi
´´#卍OrdularİlkHedefinizAkdeniz´dir. İleri ! ´´ #卍30Ağustos´taki Büyük Zafer´in ardından verilen ve aslı Ankara´da, Genelkurmay Arşivinde muhafaza edilmekte olan bu emri
#卍BaşkomutanMustafaKemalPaşa karargah subaylarından Şükrü Ali Bey´e ´´Garp Cephesi Kumandanlığı´´ antentli bir kağıda yazdırdı. Kurtuluşu müjdeleyen emir...(Tarihi resimde Atatürk´ün karşısında İsmet Paşa, yanında Ali Şükrü Bey ve İsmet Paşa´nın yanında Asım Gündüz Bey) 9 Eylül´de İzmir´de...
0 notes