#karargah
Explore tagged Tumblr posts
Text
Almanya'nın Baltık Ülkeleri ile NATO İşbirliği ve Yeni Karargahın Açılışı
Almanya’nın Baltık Ülkeleri ile NATO İşbirliği Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Baltık ülkeleri ve NATO üyesi devletlerin katılımıyla yeni bir Alman karargahının açılışını gerçekleştirdi. Bu karargah, Baltık Denizi bölgesinin Avrupa’nın güvenliği açısından taşıdığı önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Pistorius, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için savaşın yalnızca Ukrayna ile…
#Almanya#askeri işbirliği#Baltık Ülkeleri#Boris Pistorius#deniz operasyonları#güvenlik#karargah#Nato#Rostock#rusya
0 notes
Text
Gönül Hanem 🌹
Varlık sebebim! huzur sokağım
SEN!
Maddeden manaya akışım , yolum yordamım
Canımın
Taa ortasına karargah kuran
Kendimden geçip sana vardığım/sın..
Bir ÖMÜRLÜĞÜM
❣(((BİTMEYEN SEVDAMSIN))) ❣️
Seni Seviyorum ❤️
Sağlıklı yaşam dileği ile 🖋️ 🇹🇷🇦🇿🇹🇷🇦🇿
165 notes
·
View notes
Text
BİR FOTOGRAFIN HİKAYESİ
Büyük Taarruz'da düşman yenilmişti fakat hala tam olarak kaybetmiş değildi. Yunan ordu komutanı Trikupis ordusunun başındaydı ve geriye çekilip yeni bir savunma hattı kurmanın peşindeydi. Başarması halinde düşmanı Anadolu'dan atma fırsatı kaçacaktı.
Atatürk bu nedenle Yunan ordusunun kalanını imha etmek istiyordu. Böylece düşman tamamen dağılacak ve denize dökülecekti.
29/30 Ağustos gecesi saat 2 sularında Atatürk'ün kapısı çaldı.
3* Kapıyı çalan Tevfik Bey'in elinde bazı raporlar vardı. Atatürk uyanır uyanmaz Tevfik Bey'i içeri aldı. Raporlara göz attı. Rapordaki haritayı görür görmez yataktan fırladı.
Derhal üniformasını giydi ve İsmet Paşa ile Fevzi Paşa'yı çağırdı. Karargah karışmıştı.
Rapordaki haritaya göre bir Yunan birliği farkında olmadan Türk ordusuna doğru yaklaşıyordu. Atatürk bu birliğin çevrilip imha edilmesi için bazı emirler yazdırdı. Fakat aklını kurcalayan bir durum vardı.
Emirleri yazdırdıktan sonra fikrini değiştirip bizzat cepheye gitmeye karar verdi. Kafasını kurcalayan konuyu bizzat çözecekti. Fevzi Paşa kuzeydeki birliklerin başına geçecek, İsmet Paşa da merkezde kalıp genel durumu yönetecekti.
Gece vakti yola çıkan Atatürk, sabahın ilk ışıklarıyla birinci ordu merkezine vardı. Ordu komutanına yaklaşan Yunan birliği hakkında bilgi verdi. Daha sonra esir Yunan askerlerinin getirilmesini istedi.
Başkomutan sabahın köründe cephede esir askerleri sorguluyordu.
Atatürk esirlere bazı sorular soruyor ve kafasını kurcalayan konuyla ilgili cevap arıyordu. Bir kaç esir sorgulandıktan sonra sıra bir kurmay subaya geldi. Onun verdiği bir cevap sayesinde Atatürk'ün kafasındaki taşlar yerine oturdu. Şüpheleri boşuna değildi.
Haritada tespit edilen Yunan birliğinin başında Yunan ordu komutanı Trikupis ve İkinci Kolordu Komutanı Digenis vardı. Atatürk, aklını kurcalayan sorunun cevabını almış, Yunan subay istemeyerek de olsa büyük bir s��rrı ifşa etmişti.
Atatürk istediği bilgiyi alır almaz emirler vermeye başladı. Yunan ordusu çevrilecek, imha edilecek ve Trikupis ile Digenis esir alınacaktı. Böylece Yunan ordusu tamamen çökertilecek, düşman denize dökülecekti.
Yunan subay olan biteni anladığında oracıkta bayıldı.
Atatürk, bu kritik muharebeyi uzaktan takip edemezdi. Derhal savaşın yaşanacağı bölgeye doğru hareket etti. Hakim bir tepeye yerleşerek takip etmeye başladı. Yunan ordusu çembere alınıyor, imha taarruzu için şartlar oluşuyordu.
Fakat Atatürk, bulunduğu tepeden savaşı tam olarak gözlemleyemeyeceğini anladı. Ateş hattına girmeye karar verdi. Nurettin Paşa bunun riskli olacağını söyledi. Fakat Atatürk kabul etmedi. İsterse kendisinin burada kalabileceğini söyleyerek yola koyuldu.
Nurettin Paşa haksız sayılmazdı. Bir başkomutanın bu şekilde ateş hattına girmesi kolay görülecek iş değildi. Oldukça riskliydi. Öyle ki, Atatürk ateş hattında ilerlerken düşman mermileri sağa sola düşüyordu.
Atatürk o kadar ilerlemişti ki düşmanla çarpışan avcı hattının bölgesine girmişti. 11. Tümen Komutanı Derviş Bey durumu öğrenince bir askerle haber gönderdi ve geri dönmelerini istedi. Atatürk "Sen bu atı ona götür, binsin de o buraya gelsin" diye emir verdi.
Derviş Bey kısa süre sonra bölgeye geldi. Atatürk "Biz buradayken topçuların geride kalması olmaz, onları bizim önümüze geçirmek lazım" dedi.
Fakat bu durumda avcı hattı ile topçu hattı bir araya gelecekti ki bu askeri açıdan riskli bir durumdu.
Derviş Bey "Paşam, şimdi de avcı hattı ile topçu hattı bir araya geldi. Bu oldu mu?" diye sordu. Atatürk'ün yapmaya çalıştığı şeyi anladı. Emri vermesini beklemeden kendisi söyledi:
"Paşam, emrederseniz, avcı hattını da ileri sürelim".
Atatürk güldü ve "Derhal" dedi.
Avcı hattına ileri emrini verecek telefon bağlantısı yoktu. Bu nedenle Derviş Bey atına atlayıp yola koyulmak istedi. Atatürk'ün yanında bulunan yaveri Salih Bey, bunun bir komutan için tehlikeli olacağını söyledi. Derviş Bey "Baksana emri kim veriyor" diyerek yola koyuldu.
Gün boyu yapılan taarruzla düşman iyiden iyiye köşeye sıkışmıştı. Atatürk de hemen bölgede harekatı izliyordu. Öğleden sonra düşman bir tepenin önünde sıkıştı.
Yunan ordusu bulunduğu yerden neyi var neyi yoksa Türk ordusunun üzerine yağdırıyordu.
Atatürk artık yapılacak şeyin göğüs göğüse çarpışma olduğunu anlamıştı. Bunun için Türk askerinin süngü hücumuna kalkması gerekiyordu. Fakat Yunan ordusunda makineli tüfekler vardı.
Yani mehmetçik makineli tüfeklere doğru süngüyle koşmak zorundaydı.
Atatürk doğru anın gün batımı olduğunu saptadı. Gökyüzünün karardığı bir dakikada taarruz emrini verdi ve Türk süngüleri düşman dolu sırtlara saldırmaya başladı. Batan güneşin son ışıklarının yansıdığı süngüler adeta bir alev gibi Yunan mevzilerine yağmaya başladı.
Kısa süre sonra Türk ordusu Yunan birliklerinin arasına daldı. Kanlı bir çarpışmadan sonra Yunan ordusu dağıldı. Artık bir ordu kalmamıştı. Bozgun halinde kaçışan bir sürüyü andırıyorlardı.
Artık sıra Fevzi Paşa'nın süvarilerindeydi. Kaçanlar süvarilere yem oluyordu.
Atatürk sabah olduğunda Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile savaşın yaşandığı yerin yakınında bir araya gelip konuştu. Yapılacak iş belliydi. Dağılan Yunan ordusu İzmir'e kadar aralıksız takip edilecekti.
"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" emri verildi.
Yunan ordusu tüm gücüyle kaçıyor, Türk askeri kovalıyordu. Kısa süre sonra Trikupis ve Digenis esir düştü. Yunan Başkomutan Hacıanesti, olaydan habersiz şekilde Trikupis'i başkomutan vekili tayin etmişti.
Tayin haberini Trikupis'e esir çadırında bizzat Atatürk verdi.
Atatürk'ün emri doğrultusunda düşmanı kovalayan Türk askeri, Yunan ordusuna toparlanma imkanı tanımadı. Kovalamaca 9 Eylül'e kadar sürdü. O gün, dağılan Yunan ordusu İzmir'de denize döküldü.
İşgal bitmişti. Türkler kazanmıştı.
Bu büyük zaferden iki yıl sonra, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Dumlupınar'a gitti. Savaş alanını gezdi. Bu esnada Esat Nedim Tengizman deklanşöre basıp o anı ölümsüzleştirdi.
Atatürk'ün gözlerine, süngü taarruzuna kalkıp şehit düşen askerlerin hüznü çökmüştü.
"Birçok zaferler kazandım. Fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum."
43 notes
·
View notes
Text
*BİR ÜLKE İŞGALE NASIL HAZIRLANIR?*
Ordusunu zayıflatırsın.
Ordunun içine fitne salar, birbirine olan güveni yaralarsın. Birbirine sırtını dönemeyen asker zaten savaşamaz. İnisiyatif de alamaz.
Yargısını bitirirsin.
Hakkını arayamayan halk, hakkını aramaktan vazgeçer. Kötülerin boyunduruğu altına girer, ezilir.
Eğitimini bitirirsin.
Üniversitelerini kalitesizleştirirsin. Diplomalı cahilleri ortalığa salarsın. Bunlara hak etmediği yerlerde makamlar verirsin. Diploma aldığı meslekte yetersiz olan kişi o makama yapışır. Yukarıdan gelen her türlü ahlaksız teklifi kabul ederek diyet öder. Kurumlar çöker. Sistem çöker. Sistem çökünce devlet çöker.
Tarım ve hayvancılığı bitirirsin.
Bir savaş durumunda aç kalan halk zaten savaşamaz. Teslim olur.
Fakirleştirirsin, borçlandırırsın.
Fakir ve borçlu halk düşünemez. Araştıramaz. Kendi ve ailesinin derdine düşer.
Ahlakı çökertirsin.
Yaygın medyada halkın bütün değerlerini bombalayan ahlaksız programlarla aileleri parçalarsın. Aile mahremiyetini yok edersin.
Adeta Ortaçağ karanlığından fırlamış sözde din adamlarına, insanların akıl ve vicdanını yaralayan sapkın fetvalar verdirirsin.
Kısacası;
Bir milleti millet yapan bütün ortak değerlere saldırır, insanları kaynaştıran, ortak bir ülküde birleştiren değerleri parçalarsın. Tasada, sevinçte,ülkü birliği içinde vatandaş olma bilincini yok edersin. Savunma refleksini, milli değerlerine sahip çıkma bilincini, vatan sevdasını, bağımsızlık gibi kutsal addedilen değerleri eritirsin. O halk artık pelteye döner. İstediğin gibi şekillendirir, parçalara böler, birbirine düşman edersin.
Kapanmış ya da kapanmaya yüz tutmuş bütün yaraları kaşır, kanatır, üzerine de tuz basarsın. Kan ve kin davalarına yol açıp karanlığı beslersin.Tek tek insanları travmalı hale getirirsin.
Etnik kimliğine, tarihine, milli değerlerine, kahramanlarına saldırıp aşağılarsın. Sürekli aşağılanan, milli kahramanlarına hakaret edilen, milli değerleri küçümsenen halk giderek eziklik duymaya, kabuğuna çekilmeye başlar. Özgüvenini kaybeder. Özgüveni olmayan, ezik bir halk, millet olma erkini yitirir. Savaş ve mücadele ruhunu kaybeder. Böyle bir halkla devleti koruyabilmek çok zordur.
Ülke varlıkları yağmalanır. Hazine iflas ettirilir. Milletin bütün varlıkları yok edilir. Ülke topraklarının bir kısmına başka işgal güçleri yerleştirilir, (Ege’de işgal ettirilen 18 ada, bir kayalık,kıta sahanlığı ve Süleyman Şah’ın türbesinin olduğu vatan toprağı gibi...) vatan toprağının işgal edilmesi sıradanlaştırılır.
Son aşamada sınırlarını sonuna kadar açarsın. Bir ilden bir ile giderken o ülkenin vatandaşına polis 3-4 defa kimlik yoklaması yaparken, açılan sınırlardan her isteyenin girdiği bir ülkeye dönüşürsünüz. Gelenlere 1. Sınıf, ülkenin gerçek sahiplerine 2. Sınıf vatandaş muamelesi yapar, ÜLKE İNSANINI RUHEN İŞGALE HAZIRLARSINIZ. Ülke insanı işgal altında olan bir ülkedeki gibi akşamları sokağa çıkamaz olur. Kızlarını, eşlerini ve çocuklarını düşman işgal kuvvetlerinden sakınır gibi sakınmaya başlar.
O ülkede iktidar milletin gözü önünde ülkeyi işgale hazırlarken, karşısına zayıf, korkak bir muhalefet konarak O ÜLKENİN VATANDAŞLARI ÇARESİLİK DUYGUSUNA SÜRÜKLENİR.
Bütün bu yazdıklarım hangi ülkede uygulandı?
TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti’nde!
Son aşamadayız!
HATIRLAYIN! Irak, Suriye, Libya ve Arap Kışı yaşanan bütün ülkelere de yüzer gezer teröristler sokulmuştu.
Dün AKP’nin Esat ile görüşme sinyalini alan azgın ÖSO elemanları, İdlip’te TSK’nın karargah olarak kullandığı binaya saldırdı. Türk bayraklarını yaktı. Bu azgın sürüye Türkiye maaş ödüyor. Hem de dolar bazında. Bedava sağlık hizmeti veriyor.
Bunların Türkiye’de olan baroya kayıtlı avukatları, gazetecileri, Suriyelileri meydanlara toplayıp aleni Türkiye’yi kötülüyorlar. Dayak yiyen, şiddete maruz kalan doktorlara, öldürülmeye hayır diyen kadınlara meydanları dar eden, şiddet uygulayan polis ve İçişleri Bakanı bunlara hiç müdahale etmiyor.
Tarih tekerrürden ibarettir. 100 yıl öncesine geri sardık. Osmanlıyı yıkan dönme devşirmeler, DIŞ DÜŞMANLA BİRLİKTE şimdi T.C. Devletini yıkıma hazırlıyor.
UYARIYORUM!
Ülkeye doldurulan katı Arap Milliyetçileri, tehcirde giden Ermenilerin torunları, İŞİD, El Kaide, Müslüman Kardeşler, Selefi örgütler, silahlandığı söylenen tarikatlar… Ve silahlandırılan sözde sivil örgütler… Ve bütün bu yapıları ayaklandırmak için zamanını bekleyen yabancı istihbarat ajanları…
Türk milleti için zaman daralıyor.
Bir iç kaos çıktığı, çıkartıldığı zaman Yunanistan ve Amerika Türkiye’ye saldıracak.
AKP Atatürk Havalimanı ile birlikte 13 askeri kurganı yok ederek Yunanistan’ı rahatlattı. Yunanistan’ın bu askeri kurganları yok etmek için iki savaş uçağı bulundurduğunu biliyor musunuz? Artık gereği kalmadı. Asker boğazdan, bütün stratejik yerlerden gönderildi. Şimdi o alanlar doları basana satılabilir. Bu durumda Trakya ve İstanbul’u nasıl koruyacaksınız? Yunanistan askerlik süresini uzatırken, AKP 6 aya indirdi.
Trakya ve İstanbul işgale hazır lokma yapıldı, haberiniz var mı?
Amerika bu planı saklamadı. Tam tersi, Nevada çölünde 1000 yılın hesaplaşması adıyla Türkiye’yi işgal tatbikatı yaptı. Amerika’ya stratejik ortak demek, Amerika ile T.C. Devleti’ni yıkıp, Anadolu’da Türk varlığına son vereceğiz demektir.
Uyarıyorum! Anadolu’yu cehenneme çevirmeyi planlayanlar kendi cehennemine hazır olsun.
Anadolu’da Türk varlığını bitirmeyi planlayanlara uyarımdır! Kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz!
Seyit Rıza, Şeyh Sait, İskilipli, Vahdettin gibi hainleri kutsayanlara dikkat edin! O hainler nezdinde kendi ihanetlerini aklamaya çalıştıklarını da görün artık.
Cumhuriyet saray beslemesi devşirmelerin, bedavacı asalak tarikatların ayrıcalıklarını kaldırdı. T.C. Vatandaşları eşitlendi. Türk Milleti kula kul olmaktan kurtuldu. Bunu hazmedemeyen dönme devşirmeler, etnik komplekslerini din kılıfıyla perdeledi.
100 yıllık kin davasıdır bu dava! Sizler ne sanmıştınız? Dava, dava dedikleri şeyin ne olduğunu niye açıklayamıyorlar sizce? İşte bu yüzden…
Belki de 2. Arınma dönemini yaşayacağız…. Tabii, aklımızı başımıza alırsak! Yani;
HAK EDERSEK!
Herkes seçimlerinin sonucuna katlanmaya hazır olsun!
Zahide UÇAR(13.08.2022)
5 notes
·
View notes
Text
Bu saatten sonra yediğim darbelere üzülecek değilim. Gelirsiniz, gidersiniz, sevmezsiniz. İsterseniz yalanlarla karargah da kurabilirsiniz ama sakın düşmeyin, önceki gibi tutmayacağım çünkü.
7 notes
·
View notes
Note
Davet için çok teşekkür ederim. Karargah biter bitmez geleceğim. Tabi kupa sınırı falan varsa ve kupam yeterse asdagahaj
son 3-4 aydır aktif oynadığım için beni yardımcı lider yaptılar merak etme ben alırım seni dncmchsgs
2 notes
·
View notes
Text
Kafamdaki o huzurlu gelebilecek karargah mekanım
㋡🥀
39K notes
·
View notes
Text
Mavi Vatan-2025 Tatbikatı’nın Seçkin Gözlemci Günü nefes kesti
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından icra edilen Mavi Vatan-2025 Tatbikatı’nın Seçkin Gözlemci Günü nefes kesti. Deniz Kuvvetleri’ne bağlı komutanlıkların, harekatı sevk ve idaresinin değerlendirilmesini sağlayan, karargah personeli ve tatbikata katılan unsurların çok tehditli ortamlarda karar verme yeteneklerini geliştiren Mavi Vatan-2025 Tatbikatı’nın Seçkin Gözlemci Günü adeta nefes…
View On WordPress
0 notes
Text
youtube
Tv izlediğim yıllarda Okan Bayülgen gece yarısı o dönemki kliplerle dalga geçtiği bir program yapardı. Klipleri yavaş yavaş oynata durdura beliren sahnelerle şarkı sözleriyle dalga geçer espri yapardı.
Sabah sabah beni eğlendirmek için mesaja eklenen bu klipte bende Okan duyguları uyandırdı.
Benim videoyu durdurma imkanım yok tabii.
Yine de bana komik şeyler hatırlattı.
Limuzine binip simit yiyorlar. Gerçi fakirler simiti bile bi tane alıyorlar ama yerlerken ellerinde ki parçaların bir simitin iki yarısı olmayıp iki ayrı simit olduğu belli oluyor. - Bakın bu kadar da dikkatliyim aslında -
"Olmasada gelirim avuçta elde Ve sen sadece bekle" dediğine göre bir uzak mesafe var aralarında. Ayrıca fakir elde avuçta bi şey yok yani belli oluyor.
---
Burda bir arkadaşla konuşurken ona demiştim. "İyi.. görüşürsek parkta simit yeriz" gibi bir söz ettim.
O da " simit mi yeriz?" diye garipseyerek sordu.
E ne olacak başka? Yedi yıldızlı otelin ünlü şefine rezervasyon yapacak değiliz ya.
Hey gidi lolita gençlik.
----
0:26 da hatun birden gülüyor. İçine bastırdığı gülümseme birden kahkahaya dönüşüyor. Klipte neye güldüğünü anlamam imkansız. Ben sözlerle falanda bir bağ kuramadım. Bu kahkahanın anlamı nedir belki hatunlar bilir.
Aynısı başıma askerde gelmişti. Orda da neye gülündüğünü anlamadım. Bana kalırsa hatunlar bir aptallığa bu şekilde gülüyorlar.
Önceden anlatmıştım ama bir özete daha...
Bir sabah yerden hafif, bir, bir buçuk metre yükseklikte ancak olan balkonumda bir sigara molası veriyorum. Alanımız düz olduğu için ben o yükseklikten çok uzakları bile net görebiliyorum. Çölde serap gibi bulanık bir görüntüden ibaret bir hatunun geldiğini gördüm. O bulanıklıkta bile anladım çok güzel bir hatun. Yakınlaştıkça baktım üsteğmen. Var bi kaç kadın üsteğmen ama onları güzel saymıyordum. Kadın bile saymıyordum. Bu güzel geldi. Endam, yürüyüş, yüz şekli, kızıla boyalı saçlar...kamuflaj bile ona yakıştığı kadar kimseye yakışmamıştır bu dünyada.
Başka bir asker olsa gelenin rütbesini farkedince orda, onun gözünün önünde durmaz. Ben de sigaramı bitirip içeri girebilirim. Gitmedim. Heykel gibi durdum hatunu izledim. Anladım ki arkamdaki karargah binasına gidecek, oraya gidecekse yanımdan geçecek. Yanımdam geçip gidene kadar bekledim.
Yol boyunca o da ıssızlıkta benden başka kimseyi görmüyor tabii. Aramızda bomboş düzlük var. Ne bir insan ne başka bir engel. Yürürken bir yandan düşünmüştür bu çavuş niye bekliyor diye. On onbeş dakika sürmüştür uzaktan yanıma gelmesi. Baktım gülümser bir hali var. İyi.
En kötü ihtimalle şu olabilirdi yanıma gelince: "Öküz gibi ne bakıyorsun çavuş, işin gücün yok mu senin" filan da diyebilir.
Bundan gocunmayacaktım. Komutan o, o diyebilir.
Kötü bir söz etmedi. Tam beni geçti.... aha işte klipteki o zaptedilemez kahkaha.
Moralim bozuldu ki... sövse bundan iyiydi.
" Yav bu niye güldü şimdi, ne anlama geliyor? Hem de kahakahayla güldü. "En sonunda yorumum " Salaksın oğlum sen salaksın" gülüşü. O gülüşle beni aşağıladı benle dalga geçti diye yorumladım.
Bunlar asker oğlum, her şeyi rütbe sayan alt rütbede asker. O senin rütbenden başka bir şeyi görmedi bile. Dalga geçtiği budur" diye düşündüm.
Hatun beklediğim gibi çıkmadı diye olayı kendi adıma kapattım. Artık ordan bin kere geçse onu bir dakika beklemezdim yani.
Bu olayın üstünden ne kadar süre geçti belirsiz. Üç gün mü on beş yirmi gün mü.. hatrımda değil.
Tam işin yoğun saatinde gündüz gözüne bir asker geldi. "Bölük komutanı seni çağırıyor çavuş" dedi.
O saatte o yoğunlukta çağrılmam hiç hayra alamet değil ama hayırdır inşallah diye gidiyorum.
Vurdum kapıyı açtım. Bölük komutanı olan benim üsteğmenle hatun üsteğmen yemek yiyorlar. İkisinin de gözleri masada sadece, ikisi de yüzüme bile bakmadılar ama bu zaten kendi bölük komutanım için standart. Adam beni binbaşıya bir sattı askerliğin başında. Sonrada o suçluluğu hep taşıdığından hiç bir olayda yüzüme bakacak yüzü kalmadı zaten.
Manzarayı görür görmez senaryoyu kurdum. Hatun gelmiş beni bölük komutanıma şikayet etmiş demek ki.
Bir suçta işlemedim ki!
O'na laf atmadım, yolunu kesmedim, rahatsız edecek bir saçmalık yapmadım. Kendi görev yerim olan balkonda durdum. Böyle suç mu olur?
Kimbilir nasıl anlattı durumu. " Sen ayakta uyu çavuşun bana asılıyor" mu dedi.. böyle bir durumu ne diye anlatmış olabilir. Hangi kelimelelerle?
Neyse sonunda bölük komutanı başladı anlatmaya.
"Falanca bölükte filanca asker şöyle şöyle şeyler yapmış.."
Anlatıyor anlatıyor da bana o kadar saçma geldi ki anlattıkları, senaryosunda ben yokum, benim askerim yok. Bana ne on bin askerin her birinin ne yaptığından.
Anlatırken araya girdim " Bu anlattığınız olayların benle ilgisini kuramadım komutanım" dedim.
Kendisi de kuramıyor ki... saçmasapan bir senaryoyla suçlanacağım. Hani dese ki " Ankara da bir asker bu sabah botunu boyamadan içtimaya çıkmış, bu yüzden sana üç gün hapis cezası verdim" tamam... aynı saçmalık düzeyinde bir şey anlatıyor.
Dinlemedim artık saçma hikayesini çünkü benle ilgisi yok. Gerçekten ne anlattı o anda bile dinlemedim ki buraya yazıyım.
Benim kafam net: Hatun gelmiş beni şikayet etmiş, bu da hatuna hava atmak için kafasından saçma bir senaryo yazmış bir suç icad edecek diye düşünüyorum. Hatunu izleyerek son cümleyi bekliyorum. Hatun yine gülümser bir halde bölük komutanın saçma hikayesini dinliyor. Gözlerini masaya dikmiş, biten yemeğin çatalıyla oynuyor.
Bölük komutanı saçma hikayesini bitirdi. Son cümlesinde "Senle sonra hesaplaşacağız" dedi.
Ve aynı anda hatundan bir kahkaha daha....
Hah... işte şimdi oldu.
Bu seferki kahkaha bana olamaz. O saçma senaryo onunda aklını dumura uğratmıştır.
" Oğlum sizin ikiniz de birbirinizden daha salaksınız lan" kahkahası. Bence bölük komutanı üsteğmen de anladı kahkahanın kendiyle dalga geçen içeriğini ama bozuntuya vermedi.
"emredersiniz komutanım" dedim çıktım odadan.
Odadan çıktığımda tabii kızgındım. Hatuna kızgınım. Güzelliğiyle eşdeğer de işler yapmadı diye kızgınım. Ortada hiçbir şey yokken şikayet etmesi, rütbesi ne olursa olsun erkekleri birbirine düşürmeye çalışması vs hep yanlış.
Biliyorumki hesaplaşma filan olmayacak. Hatun gelip şikayet edince bölük komutanı da aynı rütbede olduğu hatun karşısında gururunu kurtarmak için bu saçma şovu yapmıştır. İyi... anladıkta ... gereği neydi?
---
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demişler... benim ahım yavaş yavaş bile çıkmadı zalim güzelden. Belki bir ay bile geçmedi bu olayların üstünden istifa etmek zorunda kaldığının haberini aldım.
Albay kulağı delik adam. Anlattıklarımla dolaylı olarak ilgili nedenlerle hatuna demiş ki " Ya seni askeri mahkemeye veririm ki verirsem ceza alman kaçınılmaz yada istifa edeceksin"
O da doğal olarak istifa etmeyi seçmiş.
Önemsiz bir olay değil. Binlerce uykusuz nöbeti, bir sürü gergin geceyi, korkuyla beklediği sabahları, aç susuz hasta, kan ter içinde yaptığı eğitimleri vs... hepsini çöpe atmak anlamına gelir.
---
Bi şarkıdan nerelere geldim.. üstelik bu hikaye kimileri için ikinci üçüncü baskı.
Ama halihazırda en kötü askerlik anımı anlatmadım herhalde.
Bölük komutanını karşımda hep yere baktıran olay... bunu anlatmamışımdır. Çok yazdım ama hep taslaklarda bırakamyı seçtim. Belkide yazmışımdır bilmiyorum.
Yazılara etiket koymanın bir yararı belki bu şekilde eski yazdıklarıma ulaşmak olabilirdi. Onu da yapmadığımdan hatırlamak zor.
0 notes
Text
Almanya Rusya’ya karşı karargah oluyor - Yücel Özdemir
Nasıl ki, Federal Almanya Cumhuriyeti Soğuk Savaş yıllarında kapitalist emperyalist ülkelerin Sovyetler Birliğine karşı sürdürdükleri mücadelede ön cephede yer aldıysa, bugünkü Almanya da hızla Rusya’ya karşı oluşturulan cephenin merkez ülkesi, ana karargahı olmaya doğru ilerliyor. Hafta başında Almanya ile Rusya arasında yeni bir gerilime vesile olan Rostock’taki yeni NATO komuta merkezinin…
0 notes
Video
youtube
HSM Karargah Komutanlığı'nın Bildirisi Bir İntihar Stratejisinin İlanıdır İki yıl önce yaptığımız bu video. Bugün olanları anlamak için yararlı olablir.
0 notes
Text
İsrail'in Lübnan'a Yönelik Hava Saldırıları ve Son Gelişmeler
İsrail’in Lübnan’a Yönelik Hava Saldırıları Ordudan yapılan resmi açıklamaya göre, Lübnan’ın güneyinde yer alan Bint Cubeyl kentindeki Salah Gandur Hastanesi’nin yakınındaki bir camiye hava saldırısı gerçekleştirildi. Açıklamada, söz konusu caminin Hizbullah tarafından askeri bir karargah olarak kullanıldığı iddia edildi. Bu saldırı, İsrail’in dün gece Lübnan’ın güneyindeki Bint Cubeyl bölgesinde…
#2023#Çatışma#İSRAİL#Bint Cubeyl#hava saldırıları#Hizbullah#insani kriz#Lübnan#sağlık personeli#Savaş
0 notes
Text
Erzurum'un asırlık tabyalarından "Sivişli" ihtişamını koruyor
Erzurum Valiliğinin sosyal medya hesaplarında yer alan açıklamaya göre, Sivişli Tabyası, Sultan 2. Abdülhamid döneminde 93 Harbi sonrası 1884-1896 yılları arasında yapıldı. Kars yolunun geçtiği Hamam Deresi tarafından gelecek tehlikeleri önlemek amacıyla 2 bin 125 rakımda inşa edilen tarihi tabyanın 18 odası bulunuyor. Karargah, koğuş, topçu ve pusu odalarından oluşan ve yay şeklinde olan tabya…
View On WordPress
0 notes
Text
TSK Personel Kanunu'nda değişiklik yapıldı
https://pazaryerigundem.com/haber/179771/tsk-personel-kanununda-degisiklik-yapildi/
TSK Personel Kanunu'nda değişiklik yapıldı
7517 Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
ANKARA (İGFA) – Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna göre, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile general ve amiraller hakkında ilgili hükümler kapsamında yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin belirlenmesinde, ilgililerin son rütbeleri ve görevleri esas alınacak.
Tebligat Kanunu’na eklenen hükümle birlikte, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) konuşlu askeri birlik, karargah ve kurumlardan Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan kişi veya kurumlara yapılacak tebliğ sürecinin hızlandırılması amaçlandı.
Kanunla birlikte, TSK personelinin kimlik, görev veya faaliyetlerinin, Milli Savunma Bakanlığı’nca yetki verilen durumlar hariç radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaklanırken, uzman erbaşlarla ilgili, görevde başarısız olma, intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe hallerinde yapılacak işlemler, çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek. Düzenlemede ayrıca Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneğine şehitlerin anne ve babaları da üye olabilecek.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütülen söz konusu kanunun detaylarına ulaşmak için tıklayabilirsiniz
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Link
Başbakan Şehbaz Şerif Cuma günü yapmış olduğu açıklamada, Pakistan'ın yükselişinin kaderinde bulunduğunu ve silahlı kuvvetlerin ülkenin barışçıl yükselişini sağlamadaki rolünün ne kadar vurgulanabileceğini söylemiş oldu. Ordunun medya kanadına bakılırsa, başbakanın yorumları, kendisi ve yeni seçilen kabine üyelerinin Genel Karargah (GHQ) Rawalpindi'yi ziyaret etmesi ve Genelkurmay Başkanı (COAS) General Syed Asim Munir de dahil olmak suretiyle ordunun üst düzey liderleriyle görüşmesi esnasında geldi.Hizmetler Arası Halkla İlişkiler (ISPR), üst düzey ziyaret esnasında başbakan ve kabine üyelerinin ulusal güvenlik, bölgesel istikrar ve askeri hazırlık mevzularında askeri liderlerle görüşmelerde bulunduğunu söylemiş oldu. Açıklamada, "Mevcut güvenlik ortamı, tehdit yelpazesi, güvenlik tehditlerine cevap ve devam eden terörle savaşım operasyonları hakkında data verildi" denildi.Başbakan ve kabine üyeleri, Pakistan Ordusunun terörizme karşı muharebede profesyonelliğini, operasyonel hazırlığını ve fedakarlığını takdir ettiler ve ordunun ülkenin toprak bütünlüğünü koruma ve sulh ve istikrarı sağlama mevzusundaki kararlılığını övdü. Hükümeti 8 Şubat seçimlerinden sonrasında iktidara gelen Başbakan Şehbaz, hükümetin silahlı kuvvetlerin operasyonel hazırlığını sağlamak için ihtiyaç duyulan tüm kaynakları sağlayacağının güvencesini verdi.Açıklamada başbakanın "Pakistan'ın yükselişi kaderindedir ve silahlı kuvvetlerin Pakistan'ın barışçıl yükselişini sağlamadaki görevi ne kadar vurgulansa azdır" denildi.Buna cevaben genelkurmay başkanı başbakana GSA'ya yapmış olduğu ziyaret ve orduya olan itimatını tazelediği için teşekkür etti. “COAS, Pakistan Ordusunun ulusun beklentilerini karşılamaya devam edeceğini ve Pakistan'ın karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarının çözümünde hükümete kesin bir halde destek vereceğini doğruladı.”Açıklamada, ziyaretin sivil ve askeri liderlerin ulusal çıkarları koruma ve müreffeh ve güvenli bir Pakistan için beraber emek harcama mevzusundaki kararlılıklarını yinelemeleriyle sona erdiği açıklandı.Toplantıdan ilkin başbakan vardığında, genelkurmay başkanı kendisini kabul etmiş ve hükümet başkanına da onur kıtası takdim edilmişti. Şehitleri anmak için Başbakan Şehbaz Yadgar-e-Shuhada'ya çiçek çelengi koydu.
0 notes
Text
🔴Dünya Sağlık Örgütü:
“Gazze’deki hastanelerin amacı dışında (Karargah, askeri nokta vb.) kullanıldığına dair kanıt yok”
0 notes