#karanlığın yüreği
Explore tagged Tumblr posts
Text
Günümün özeti;
Sabah uyanıp okula gitmek
Tuvalete gidip aynaya bakmak ve kendimi sorgulamak
Sınıfa çık sahte insanlarla aynı ortamda 8 saat durmak
Tanımadığın insanların sana neden düşman olduklarını sorgulamak
İnsanların bana nasıl baktığına bakmak
Ara da bi hocanın azarlamalarını dinlemek
Rehberliğin hiç bir faydası olmadığını düşünmek
Derslerde yere dalıp hayatı sorgulamak
Uyumak
Otobuse binip ve paniklememeye çalışıp aklımdaki sesi susturmaya çalışmak
Eve gidip gereksiz bağrışmaları dinlemek
Tam yatağa yatıp günün nasıl boktan olduğunu sorgularken kalk ders çalış ödev vermedi mi diyen annenin cümlelerine sinirlenmek
Kafa dağıtmak için oyuna girmek
Gece muzik açıp telefonu kapatıp kulaklıkla son ses alıp hayatı sorgulayıp ben neler çekmişim ve nasıl hala ayaktayım diye sorgulamak
Aslıyla anılarımı gözümde canlandırmak ve ölümüne katlanamamak
Kendime acıdığım için ve aslıyı özlediğim için ağlıyorumdur fakat ailen ergen olduğun için ne zaman ağladığını görseler sana dalga geçilmiş bir tebessümle
“ne oldu sevgilinden mi ayrıldın”
“hayatın yükünü mü taşıyorsun da sanki” gibi boş boş şeyleri dinlememeye çalışmamak
2 notes
·
View notes
Text
Geceler dışarıda bizim içimizdeki sönmekte olan ışığı bulmamız için dışarıyı zifiri karanlığa bırakır. Belki bu yüzden geceler gündüzlerden karanlık aydınlıktan daha iyi gelir...
#geceyebirnotbırak#geceyedair#gececitayfa#geceye not#geceyebirsozbirak#hayat işte#şiirimsi#iyiyimlaben#anlamlı cümleler#anlamlı yazılar#yoruldum#bıktım#gecenin sözü#karanlığım#gecenin karanlığı#karanlığın şehri#karanlığın yüreği
4 notes
·
View notes
Text
Tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir.
Seni, kendinde tekrarlayarak
Sonsuz çiçeklenmenin ve yeşermenin
Seherine götürecek..
Ben bu ayette senin için ah çektim, ah..
Ben bu ayette seni,
Ağaca, suya ve ateşe aşıladım
Yaşam belki
Her gün filesiyle bir kadının geçtiği
Uzun bir caddedir,
Yaşam belki okuldan dönen bir çocuktur
Yaşam belki
Bir adamın daldan kendini astığı
Bir urgandır,
Yaşam belki
İki sevişme arası rehavetinde
Yakılan bir sigaradır
Ya da birinin şaşkınca yoldan geçişidir,
Şapkasını kaldırarak,
Başka bir yoldan geçene, anlamsız gülümsemeyle
“Günaydın” diyen birinin…
Yaşam belki de o tıkalı andır
Benim bakışımın,
Senin buğulu gözlerinde
Kendini paramparça yıktığı an…
Benim,
Ay ve karanlığın algısıyla birleştireceğim
Bir duyumsama var bunda.
Yalnızlık boyutlarındaki bir odada,
Aşk boyutlarındaki yüreğim
Kendi mutluluğunun
Sade bahanelerini seyreder,
Saksılardaki çiçeklerin güzelim yok oluşunu,
Ve senin bahçemize diktiğin fidanı,
Ve bir pencere boyutlarında cıvıldayan,
Kanarya ötüşlerini…
Ah…
Budur benim payıma düşen…
Budur benim payıma düşen…
Benim payıma düşen,
Bir perde asılmasının benden aldığı
Gökyüzüdür…
Benim payıma düşen,
Terk edilmiş bir merdiven inmektir ve
Ulaşmaktır bir şeylere
Çürüyüşte ve gurbette olan bir şeylere…
Benim payıma düşen,
Anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir
Ve “ellerini seviyorum” diyen
Sesin hüznünde can vermektir…
Ellerimi bahçeye dikiyorum
Yeşereceğim, biliyorum
Biliyorum, biliyorum…
Ve kırlangıçlar
Mürekkepli parmaklarımın ucunda,
Yumurtlayacaklar.
Küpeler takıyorum kulaklarıma,
İkiz, iki kirazdan
Ve tırnaklarımı süslüyorum
Yıldız çiçeğinin taç yaprağıyla.
Bir sokak var orada,
Bana âşık oğlanlar, hâlâ
Aynı kırışık saçları, ince boyunları
Ve sıska bacaklarıyla
Küçük bir kızın masum gülüşlerini düşünüyorlar;
Bir gece,
Rüzgarın alıp götürdüğü…
Bir sokak var,
Yüreğim,
Benim çocukluğumun mahallesinden çalmıştır.
Zaman çizgisinde, bir oylumun yolculuğu
Ve bir oylumla,
Gebe bırakmak zamanın kuru çizgisini
Bilinçli bir imgenin oylumu,
Aynanın konukluğundan dönen.
Ve bu şekildedir…
Birisi ölür,
Ve birisi kalır.
Hiçbir avcı,
Çukura dökülen hor bir arkta,
İnci avlamayacaktır.
Ben okyanusta yaşayan
Hüzünlü, küçük bir peri biliyorum
Ve yüreği tahta bir kavalda,
Usul usul çalıyor…
Küçük, hüzünlü bir peri
Geceleri bir öpücükle ölen
Ve sabahları bir öpücükle,
Yeniden doğacak olan…
همه هستی من آیه تاریکیست
که ترا در خود تکرار کنان
به سحرگاه شکفتن ها و رستن های ابدی خواهد برد
من در این آیه ترا آه کشیدم آه
من در این آیه ترا
به درخت و آب و آتش پیوند زدم
زندگی شاید
یک خیابان درازست که هر روز زنی با زنبیلی از آن می گذرد
زندگی شاید
ریسمانیست که مردی با آن خود را از شاخه می آویزد
زندگی شاید طفلی است که از مدرسه بر میگردد
زندگی شاید افروختن سیگاری باشد در فاصله رخوتناک دو همآغوشی
یا عبور گیج رهگذری باشد
که کلاه از سر بر میدارد
و به یک رهگذر دیگر با لبخندی بی معنی می گوید صبح بخیر
زندگی شاید آن لحظه مسدودیست
که نگاه من در نی نی چشمان تو خود را ویران می ��ازد
و در این حسی است
که من آن را با ادراک ماه و با دریافت ظلمت خواهم آمیخت
در اتاقی که به اندازه یک تنهاییست
دل من
که به اندازه یک عشقست
به بهانه های ساده خوشبختی خود می نگرد
به زوال زیبای گلها در گلدان
به نهالی که تو در باغچه خانه مان کاشتهای
و به آواز قناریها
که به اندازه یک پنجره می خوانند
آه …
سهم من اینست
سهم من اینست
سهم من
سمانیست که آویختن پرده ای آن را از من می گیرد
سهم من پایین رفتن از یک پله متروکست
و به چیزی در پوسیدگی و غربت واصل گشتن
سهم من گردش حزن آلودی در باغ خاطره هاست
و در اندوه صدایی جان دادن که به من می گوید
دستهایت را دوست میدارم
دستهایم را در باغچه می کارم
سبز خواهم شد می دانم می دانم می دانم
و پرستو ها در گودی انگشتان جوهریم
تخم خواهند گذاشت
گوشواری به دو گوشم می آویزم
از دو گیلاس سرخ همزاد
و به ناخن هایم برگ گل کوکب می چسبانم
کوچه ای هست که در آنجا
پسرانی که به من عاشق بودند هنوز
با همان موهای درهم و گردن های باریک و پاهای لاغر
به تبسم معصوم دخترکی می اندیشند که یک شب او را باد با خود برد
کوچه ای هست که قلب من آن را
از محله های کودکیم دزدیده ست
سفر حجمی در خط زمان
و به حجمی خط خشک زمان را آبستن کردن
حجمی از تصویری آگاه
که ز مهمانی یک آینه بر میگردد
و بدینسانست
که کسی می میرد
و کسی می ماند
هیچ صیادی در جوی حقیری که به گودالی می ریزد مرواریدی صید نخواهد کرد
من
پری کوچک غمگینی را
می شناسم که در اقیانوسی مسکن دارد
و دلش را در یک نی لبک چوبین
می نوازد آرام آرام
پری کوچک غمگینی که شب از یک بوسه می میرد
و سحرگاه از یک بوسه به دنیا خواهد آمد
8 notes
·
View notes
Text
Her şey olması gerektiği yerde; Demlikte çay, fincanda kahve, sokakta köpekler karanlığın içinde kaybolmuş sarhoşlar. Her cismin bir dengi yeri var suyun kabı, toprağın güneşi havası çiçeklerin kokusu kainatta herşey dengiyle eşiyle, bir tek insan ne yerini buldu ne dengini nede yaşayacağı yüreği, kendi içine dünyasına sığamadı her gün gece birden daha bir çok kere savrulup durdu...
11 notes
·
View notes
Text
Sabret dert kardeşim sırdaşım!
Sabret delikanlı yüreği mert gardaşım!
Bu devran illaki ya duracak ya dönecek,
Dert dediklerin sadece acı kahvenle şenlecek,
Her bir gün yeni bir ışığın oldu var say,
Karanlığın içinde hayallerini say,
Güldüğünü unutma ağlamaktan utanma,
Yaratan Rab senide benide sınıyor ya,
Gelip geçecek bak bunlarda,
Ufacık gülüşmelerimiz kalıcak aklında...
Karanfil- siyah notları
24 notes
·
View notes
Text
Bazı insanlar yağmuru hisseder,
Bazıları ise sadece ıslanır.
Karanlığın yüreği
8 notes
·
View notes
Text
korkma, karanlığın da bir gün yüreği sızlar
gelmesem de, ruhumdan sana gelir yıldızlar
1 note
·
View note
Text
Gece Görüşmesi
Füruğ Ferruhzad
Ve o şaşırtıcı yüz
Konuştu benimle pencerenin öbür yanından ve dedi ki:
«Hak, açıp gözünü görenindir
Ben ürkütücüyüm yitme duygusu gibi
Ama gene de tanrım,
Nasıl korkulur benden?
Sisli çatıları üstünde gökyüzünün
Hafif ve başıboş dolaşan
Bir uçurtmadan başka
Hiçbir şey olmayan benden?
Aşkımı, isteğimi, nefret ve acılarımı
Gece ayrılığında mezarların
Kemirmiştir adı ölüm olan bir fare...
Ve o şaşırtıcı yüz
İnce, uzun ve çok zayıf
Akan çizgileri esen rüzgârla
Her an silinen ya da değişen
Ve yumuşak ve uzun saçları
Kapılarak gecenin görünmez dalgalarına
Serilen karanlığın ovalarına
Deniz dibi bitkileri gibi
Aktı pencerenin öbür yanında
Ve bağırdı:
“İnanın ne olur bana!
Diri değilim ben! “
Saydam çizgilerin ardında hâlâ
Görüyordum karanlığın koyulaşmasını
ve gümüş çam kozalaklarını
Ama o
Salmıyordu her şeyin üstünde ve sonsuz yüreği
Ulaşıyordu doruklara
Sanki yeşil duygusuydu ağaçların
Ve sonsuza dek sürüyordu gözleri
“Haklısınız
Hiç aynaya bakmadım ben
Ölümümden sonra
Öylesine ölüyüm ki artık hiç bir şey
Kanıtlayamaz
Benim ölümümü
Ah!
Duydun mu kuytu köselerinde bahçenin
Geceye sığınıp ayışığına koşan
Ağustos böceğinin sesini?
Belki de tüm yıldızlar
Yitik bir gökyüzüne göçüp gitmişler
Ve kent, nasıl ıssızdı kent
Bütün bir yol boyu
Kimseyle karşılaşmadım
Rengi uçuk heykeller
Tütün ve toz kokan
Bir kaç çöpçü
Ve yorgun, uykulu bekçilerden başka kimseyle
Yazık
Ölmüşüm ben
Ve sanki aynı boşuna gecenin devamıdır
Gece...”
Sustu
Ve ağlama duygusu ve acı ve kederle doldurdu
Gözlerinin uçsuz bucaksız alanını
“Hiç düşündünüz mü
Yaşamın kederli maskesinin gölgesi altında
Yüzlerini gizleyen
Sizler
Bu üzücü gerçeği?
Bugün yaşayanların
Bir başka dirinin posasından başka, bir şey olmadığını?
Sanki ilk gülüşünde
Yaslanıp gitmiştir bir çocuk
Ve nasıl güvenebilir şimdi bu yürek
-Bu asıl sözleri değiştirilmiş,
-Bu bozulmuş mezar yazıtı
-Bu tasa kesmiş saygınlığına
Kendisinin?
Belki de var olma alışkanlığı
Ve yatıştırıcılar
Çoktan tüketmiştir insanın
Saf ve yalın iskeletini
Belki de ıssız bir adaya
Alıp götürmüşlerdir
Ruhlarımızı
Belki de düşte görmüşümdür ben ağustos böceğinin sesini
Belki de rüzgârlı süvarilerdir
Bu tahtadan mızraklara yaslanmış
Bekleyip duran sabırlı yayalar
Ve o yüce düşünceli bilgeler olmalı
Bu zayıf, beli bükülmüş afyon düşkünleri
Doğru olmalı doğru olmalı kimse
Beklemiyor artık bir başlangıcı
Ve yüreği aşkla dolu genç kızlar
Uzun iğneleriyle nakışlarının
Delmişler çabuk kanan gözlerini
Şimdi duyulan sabah uykularının derinliklerinde
Yankımasıdır karga seslerinin
Ve kendilerine geliyor aynalar
Tek tek ve yapayalnız biçimler
Teslim oluyorlar şimdi
Uyanışın dalgın saatlerine
Ve gizli saldırısına karanlık karabasanların
Yazık
Tüm anılarımla birlikte ben
Kanlı masallar söyleyen, kan'dan
Hiç böylesine küçülmüş yaşamayan gururdan
Fırsatımın sonunda bekliyorum
Ve kulak veriyorum: Hiç ses yok
Ve çok derinden bakıyorum: Kıpırdamıyor bir yaprak bile
Ve temizliğin
Ta kendisi olan adım
Tozuna bile dokunamıyor şimdi
Mezarların...”
Titredi
Ve birden döküldü iki yana
Ve uzun iç çekişler gibi uzandı bana
Yarıklardan çıkarak
Yalvaran elleri
“Çok soğuk
Çizgilerimi kesiyor rüzgâr
Düşünüyorum bir tek insan var mı şimdi
Yıkılmış yüzüyle
Tanışmaktan
Korkmayan?
Zamanı değil mi artık
Açılsın bu pencere, açık açık açık
Yağsın gökyüzü oradan
Kendi kimliğinin ölüm namazını
Kılsın insan inleyerek? ”
Belki de bir kuş sesiydi o yankılanan
Ya da rüzgâr, ağaç dalları arasından
Ya da ben bir üzüntü ve utanç dalgası gibi
Çıkmazlarından yüreğimin
Yükselen ben
Gördüm birden o iki el
iki acı sitem
Benim ellerime doğru uzanan
Yalancı tan ışığının aydınlığında
Yok oldu.
Ve bağırdı bir ses
Soğuk ufuklardan:
“Hoşça kal! ”
Türkçe şiirler
0 notes
Photo
Saatler Yarınsızlıga Ayarlı, Kirvem Görüyor musun gece üşümüş Mum ışığı nasıl titriyor, kirvem Dilimde hece tiril tiril, Ayın şavkı oynaşır iken suda, İnsanın insana yaptığı seyler içe sinmiyorki.. "Her sey" Kundağa sarılmış bebeğin İç geçirmeleri gibi, Saatler yarınsızlığa ayarlı Rüzgar bile ezile ezile Nefesini katıyor karanlığa da Bebegin içindeki isyanı dindirmiyorki.. Duyuyor musun dalgaların sesini kirvem, Çaresiz bir bebenin kalbi gibi, Neylesin ki Ustaya, Eti senin; Kemiği benim demiş babası, Saatlerin yarın için durdugu o an Bu sözlerle percinlenir çocukların köleligi! Bu yoldan gayrı geri dönülmüyorki. Çaresizlik maraz doğurur derler.! Minarelerde titreyen kandiller gibi? İçinde ne kadar yıldız saklasanda Suya düşen umutlar eğilsede rüzgarlara Sen asla eğilme dikdur derdin kirvem, Unutma rüzgarlar ne kadar yıkıcı olsada, İçindeki deli sevdaları söndüremiyorki.. Şimdi hangi düşleri saklamalıki yarına Hangi umut yüreği nasırlaştırmaz Yada hangi rüzgar esip dururken Karanlığın gideceği sabahı bekler. Zaman tersine dönmüyorki hiç, Başını hangi yastığa koyacak Sırtını kime yaslaycaksın bilinmiyorki.. Ama sen asla unutma İçimde acılar hala umut biliyor, yarına, Bir sabah, İlk bahar düşer kapıya da Çıplak ağaçları okşar sıcak bir el. Sonra düğün taçları gibi çiçekler asılır dallara Uyanır avuçlarında saklı ümitler, Işık serperek yeryüzüne.! Hayat işte, Yarını bilinmeyen küçük pencere! Çaressizliğin yüzünü, görünmüyorki... Yeni cemreler düsüyor, gelen günlere Yeni hayatlara umut, İlk bahara sevda! Ellerinde ellerim üşüyor, kirvem.! Can bedende tükeniyor olsada! Yakındır ülkemin baharı kapıda, Gayrı kırklamalı kendini emekçiler Kimse günahından arınmıyorki.... Yine alanlara sözler dökülecek Şiir gülleri açar sokaklar Caddelerde ateş böcekleri Yıldız tozları, çiçek polenleri.! Toprak bizim icin uyanıyor, Güneş bizim için doğuyor! Yıldızları titreyen gecenin içinden geçerizde, İnsanlık hala rüyadan, ayılmıyorki. Bilirim bu sevda böyle bitmez kirvem, Elbet bir gün kar erir, çözülür buzlar Yürüyüp'de gelir dağlardan, Ülkemin baharını ayaklandırır sular.! Coşkun sularda pislik barınmıyorki... Abdullah Oral. Ozan Vurguni... https://www.instagram.com/p/CqATAkSMX3K/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Karanlığın Yüreği : Emperyalizmi Haykıran Roman
Karanlığın Yüreği Ne Anlatmaktadır? Joseph Conrad’ın 1899 tarihli kısa romanı Karanlığın Yüreği, pek çok yönden gerçek anlamda ilk 20. yüzyıl romanı olarak görülebilecek, zamanının çok ötesinde bir eserdir. 19. yüzyılın sonlarında yaygın olan gerçekçi yazım tarzına dayanmasına rağmen, modern çağa özgü birçok konuyu ele almaktadır. Avrupa emperyalizminin 1800’lerde Afrika ve Asya’daki yaygın…
View On WordPress
0 notes
Text
Bil ki; kana karışan en güzel demdir çay, Ve aşk, çayı tatlandıran en güzel şekerdir. Lâkin, sigarayı da biten aşkın en keskin hançeri say. Zira, dumanı bitik o aşkla beraber ciğeri deşipte geçendir...♠️♠️♠️
#tumblog#postlarim#siyah kadar yalniz#yanlizlik#my post#siyahinicindekimavii#kitaplar#edebiyat#İstanbul#hasret#İnsanlar#hayat#siyah kadar sonsuz#karanlığın yüreği#karanlik#aşk#sevgili#sevgisizlik#tutunamayanlar#siirhayattır#sigaraverlabidal#Hayat kırıklığı#hayata dair#Yazar#Kitap#spotify#geceye not#uykusuz geceler#Ay ve gece#geceninbeklentisi
449 notes
·
View notes
Text
Kimsenin görmediği o kısa anlarda göz göze gelmek saatlerce konuşmaktan çok daha anlamlıydı…
#hayattan alıntı#hayatinicinden#hayal etmek#umut etmek#kitapaşkı#siirsenin#hayat#hayatın içinden#postlarım#umutlu#bir umut yeter#umutlar#postlarim#gecenin karanlığı#karanlığın şehri#karanlığın yüreği#gölge#gölgeler#siirsayfasi#siirkalpte#siirdunyasi#siirsokagi#söz yazarı#yazar yazisi#yazarlık#kendi kalbine yazar#aktif yazar#hayalgücü
22 notes
·
View notes
Text
Artık ışığı kapattığında korkudan koşarak yatağa girmiyorsun..
Karanlıktan korkan çocuk, karanlıkta huzur bulmaya başladı....
#karanlık#karanlığın yüreği#gecenin karanlığı#karanlığım#karanlığın şehri#poyraz karayel#güzel söz#leyla ile mecnun#oğuz atay#günün sözü#yalnızlık#kitap alıntısı#kitaplar#sevgi#gece#alıntı#postlarım#gece ve hüzün
81 notes
·
View notes
Text
Karanligin sırlarla örülü örtüsünü deler gibi bir mum yaktım sessizce
Sıradanlıkla bezenmiş yüzümle baktım mumun alevine
Duvardaki gölgeme kaydı gözlerim
Ve yıkıldı gözlerimin içindeki gözbebeklerim
#hayattan alıntı#hayatinicinden#hayal etmek#umut etmek#kitapaşkı#siirsenin#siyahinicindekimavii#hayat#hayatın içinden#postlarım#umutlu#bir umut yeter#umutlar#postlarim#gecenin karanlığı#karanlığın şehri#karanlığın yüreği#gölge#gölgeler#sırlar#siirsayfasi#siirkalpte#siirdunyasi#siirsokagi#söz yazarı#yazar yazisi#yazarlık#kendi kalbine yazar#aktif yazar#hayalgücü
27 notes
·
View notes
Text
Gördüğüm şeylere karşı,elimden bir şey gelmediği için kendimden nefret ettim, duyulmayan sesimden,delirmeyen aklımdan nefret ettim.
Karanlığın Yüreği, Joseph Conrad
123 notes
·
View notes
Text
Güzel duyguların fazlası uyuşturucu etkisi gösterir. Çok kapılmayın.
#insanlar#düşünce#aşk büyüsü#çikolata#soğuk kahve#duygular#duygusallık#sahte ruhlar#rengarenk acılar#mutluluk#dopamine#gece#ay ve güneş#karanlığın yüreği#karanlığım#yaşamenerjisi
4 notes
·
View notes