#kanser belirtileri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ölümcül sonuçlar doğurabilen kanserin yaygın belirtisi! Geceleri böyle uyanıyorsanız dikkat
Erken teşhis sağlık açısından önemlidir. Bu nedenle vücudunuzu dinleyip vücudunuzdaki en ufak değişikliği ve tepkiyi fark etmeniz çok önemlidir. Kanser dünyada ikinci önde gelen ölüm nedenidir. Doktorlar, “Erken teşhis hayat kurtarır” diyerek durumun önemine vurgu yapıyor ve ultrason taraması için bir uzmana başvurulmasını öneriyor. UZUN SÜREN BU SORUNLAR KANSER BAĞIMLILIKLARI OLABİLİR Uyku…
View On WordPress
0 notes
Text
Kanserin Tanısından Önlenmesine, Tedavisinden Sonuçlarına
Kanser, hücrelerin anormal büyümesiyle oluşan kronik bir hastalıktır. Hücreler genellikle doku ve organlarda anormal şekilde büyür ve çoğalırlar. Kanser, belirli hastalıkların veya yaşam tarzının sonucu olabileceği gibi, genetik sebeplerden de kaynaklanabilir. Kanserin Nedenleri: Kanserin nedenleri genellikle doku ve organlarda anormal büyümeyi tetikleyen faktörlerdir. Bunlar arasında şunlar…
View On WordPress
#kanser#kanser belirtileri#kanser hastalığı#kanser karşıtı yaşam tarzı#kanser önleme#kanser sağlığı#kanser tedavisi
0 notes
Text
Oral Kanser
Oral Kanser Oral Kanser Oral Kanser Oral kanser belirtileri arasında; çene veya ağızda olmayan kitleler, sürekli ağrı, tıkanıklık, çene veya ağızda bir yara olması, çene veya ağızda küçük kızarıklıklar, çene veya ağızda ağız kokusu, çene veya ağızda ağrısız şişlikler, çene veya ağızda çatlaklar, çene veya ağızda kızarıklıklar, çene veya ağızda kabuklanma veya yaralar, çene veya ağızda değişen ses…
View On WordPress
#Ağız#ağız içi kanser#ağız içi kanser belirtileri#ağız içi kanser türleri#ağız içi kanser taraması#ağız içi kanser yaşam süresi#ağız kanser ameliyatı kaç saat sürer#ağız kanser taraması nasıl yapılır#ağız kokusu kanser#ağız kokusu kanser habercisi mi#ağız sütü kanser#ağız yaraları kanser belirtisi midir#ağız yarası kanser belirtisi mi#Diş ve Çene Cerrahisi#kanser ağız kokusu yaparmı#kanser ağız kuruluğu#kanser ağız yarası#kanser ağız yoluyla bulaşır mı
0 notes
Text
Bu saatlerde uyanıyorsanız büyük risk altındasınız! Uzmanlar karaciğer sağlığınız için uyarıyor - Mynet
Bu saatlerde uyanıyorsanız büyük risk altındasınız! Uzmanlar karaciğer sağlığınız için uyarıyor – Mynet
Karaciğer yağlanması genellikle fazla kilolu insanlarda, şeker hastalarında ve aşırı alkol tüketenlerde görülmektedir. Karaciğerde biriken yağ, zamanla karaciğerin büyümesine neden olur. Tedavi edilmeyen karaciğer yağlanması siroz ve kanser riskini artırmaktadır. Bu nedenle karaciğer yağlanması belirtilerine hakkında bilinçli olmak çok önemlidir. UYKU BOZUKLUKLARINA DİKKAT Nature and Science of…
View On WordPress
0 notes
Text
Anal Kanser Belirtileri, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi 2 Anal kanser, anüsün çevresindeki dokularda başlayan nadir bir kanser türüdür. Bu kanser, anüsün astarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyerek tümör oluşturmasıyla ortaya çıkar. Read the full article
0 notes
Text
Sakarya Büyükşehir'den kanserde erken teşhis farkındalığı
https://pazaryerigundem.com/haber/191264/sakarya-buyuksehirden-kanserde-erken-teshis-farkindaligi/
Sakarya Büyükşehir'den kanserde erken teşhis farkındalığı
Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve İl Sağlık Müdürlüğü, kadınlarda sıkça rastlanan meme kanserine dikkat çekmek için 40 kadına muayene, mamografi ve HPV tarama hizmeti verdi.
SAKARYA (İGFA) – Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında kadınlara yönelik bir dizi program düzenlendi.
Kadınlarda en sık rastlanan meme kanserine karşı farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen programların ilk durağı Adapazarı ve Serdivan KETEM Merkezleri oldu. Etkinlikler kapsamında Ferizli ilçesi Ağacık ve Gölkent Mahallesi’nde yaşayan 40 yaş üzeri 40 kadına KETEM merkezlerinde muayene, mamografi ve HPV tarama hizmetleri sunuldu.
Programlar daha sonra Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SGM) gerçekleştirilen “Kanserde Erken Tanı ve Tedavi Yöntemleri” konulu konferansla devam etti.
Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen konferansa, İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ahmet Öksüzoğlu, Sakarya Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Barış Mantoğlu ve SAÜ İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadriye Kobak katıldı.
Seminerde, İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir, Doç. Dr. Barış Mantoğlu, Doç. Dr. Kadriye Kobak, kanserde erken tanının önemini, tedavi yöntemlerini ve kansere zemin hazırlayan öncelikli faktörleri anlattı.
Konuşmasında meme kanserinin belirtileri, tedavi süreci ve süreçte nelere dikkat edilmesi konusunda bilgi veren Doç. Dr. Barış Mantoğlu, “Şunu net bir şekilde ifade etmek gerekiyor ki, 40 yaş üstü herkesin mutlaka meme kanseri taramalarını yaptırması gerekiyor. Özellikle kendi kendine meme muayenesi de erken tanıda çok önemli bir yere sahiptir. Bireylerin bu hastalıkla mücadelede bilinçli olmaları süreci olumlu etkiliyor” dedi.
Kansere karşı ailesiyle birlikte vermiş olduğu mücadeleyi kazanıp tecrübelerini aktaran Doç. Dr. Kadriye Kobak ise, “Erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ben burada net bir şekilde gördüm. Lütfen gidip gerekli olan bütün kontrollerinizi yaptırın. Ertelememiz gerekiyor.
İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir ise, “Günümüzde her 8 kadından biri risk altında. Obezite ile alakalı Dünya Sağlık Örgütü geçtiğimiz aylarda bir rapor yayınladı. Türkiye olarak obezitede Avrupa birincisiyiz. Bunun için düzenli egzersiz ve düzenli beslenmeye dikkat etmeliyiz. Obezitede birçok kanserde olduğu gibi meme kanserinde de birinci risk faktörüdür. Bunun için günlük alışkanlıklarımızın içinde egzersizde olmalı. Günde en az yarım saat yürüme bile birçok kanser riskini azaltıyor. Erken teşhis ve uygun tedaviyle bu kanserden tamamen kurtulmak mümkün. Vatandaşlarımızı ücretsiz kanser taramaları için sağlıklı hayat merkezlerimize, aile hekimliği birimlerimize ve ilçe sağlık müdürlüklerimize bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Programın son bölümünde kadınların soruları cevaplandı ve seminer çiçek takdimi ile günün anısına hatıra fotoğrafı çekilmesiyle son buldu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Cilt Kanseri Nedir? Cilt Kanseri Öldürür Mü? Cilt kanseri, cilt hücrelerinin anormal büyümesidir. Güneşe maruz kalan ciltte oluşabilir. Fakat bu yaygın kanser türü, cildinizin normalde güneş ışığına maruz kalmayan bölgelerinde de genel olarak oluşabilir. Bazal hücreli karsinom, skuamöz hücreli karsinom ve melanom olmak üzere üç ana cilt kanseri türü vardır. Bu yazımızda cilt kanseri belirtileri nelerdir, melanom olmayan cilt kanseri nedir, ... https://www.begonya.com/cilt-kanseri-nedir/?feed_id=202756&_unique_id=671fc8b333d48
0 notes
Text
Kadın girişimciler, meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekti
TOBB Bursa Kadın Girişimciler Kurulu, meme kanserine karşı farkındalık oluşturmak amacıyla bilgilendirme semineri düzenledi. Seminerde, meme kanserinin nedenleri, belirtileri, erken tanının önemi, tarama yöntemleri ve kanser tedavisine ilişkin önemli bilgiler paylaşıldı. Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) koordinatörlüğünde faaliyetlerini sürdüren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Bursa…
View On WordPress
0 notes
Text
Smear Testi ile Sağlığınızı Koruyun
Kadın sağlığında önemli bir yer tutan smear testi, rahim ağzı kanseri gibi tehlikeli hastalıkların erken teşhis edilmesine olanak tanır. Smear testi, her kadının düzenli olarak yaptırması gereken bir kontrol mekanizmasıdır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için smear testi yaptırmak, son derece önemlidir.
Smear Testinin Sağladığı Avantajlar
Smear testi, rahim ağzında anormal hücrelerin tespit edilmesine yardımcı olur. Bu testin düzenli yapılması, kanser belirtileri ortaya çıkmadan gerekli önlemlerin alınmasını sağlar. Smear testi sayesinde, kadınlar sağlıklarını koruyarak, yaşam kalitelerini artırabilirler.
Smear Testi ile Erken Teşhis
Smear testi, sağlık profesyonellerinin kadınların sağlığını korumak için ihtiyaç duyduğu verileri sağlar. Bu testin önemini anlamak, kadınların sağlıklarını tehdit eden faktörlerle mücadele etmeleri açısından kritik bir adımdır. Smear testi, kadınların sağlığını korumak için vazgeçilmez bir uygulamadır.
Sonuç olarak, smear testi, kadın sağlığını korumanın en etkili yollarından biridir. Sağlığınıza dikkat edin ve düzenli olarak smear testi yaptırarak geleceğinizi güvence altına alın.
0 notes
Text
İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri: Kanser Yapar mı?
Ağrı ve Yanma Hissi: İdrar yaparken hissedilen yanma veya ağrı, bu enfeksiyonun diğer bir belirtisidir. Bu his, sanki vücudunuzda bir ateş yanıyormuş gibi rahatsız edici olabilir. Bu tür bir rahatsızlık, idrar yolu enfeksiyonunun varlığını açıkça gösterir. Kötü Koku ve Renk Değişikliği: İdrarınızın rengi koyulaşabilir ve kötü bir koku yayabilir. Normalde açık sarı olan idrar, enfeksiyon durumunda…
0 notes
Text
HPV Nedir? HPV Belirtileri Nelerdir, Nasıl Bulaşır?
HPV Nedir? İnsan Papilloma Virüsü (HPV), cilt ve mukoz membranlarda enfeksiyona neden olan yaygın bir virüstür. HPV, farklı tipleri olan DNA içeren bir virüstür. Genellikle cinsel temas yoluyla bulaşır ve genital siğillere veya bazı kanser türlerine yol açabilir. HPV’nin 200’den fazla türü vardır, ancak bunların çoğu zararsızdır ve belirti göstermez. Ancak, bazı yüksek riskli tipler rahim ağzı,…
0 notes
Text
Meme Kanseri: Erken Teşhis ve Korunma Yöntemleri
Meme kanseri, kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türlerinden biridir ve erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre meme kanseri vakalarının önemli bir kısmı erken teşhis sayesinde başarıyla tedavi edilebilmektedir. Bu nedenle, düzenli taramalar, bilinçli farkındalık ve korunma yöntemlerine dikkat etmek, hastalığın önüne geçmek açısından kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, meme kanseri: erken teşhis ve korunma yöntemleri hakkında bilgiler vereceğiz.
Meme Kanseri Nedir?
Meme Kanseri Nedir Meme kanseri, göğüs hücrelerinin anormal bir şekilde büyüyerek çoğalması ve zamanla tümör adı verilen kanserli kitleler oluşturmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu kanser türü, her ne kadar erkeklerde de görülebilse de, genellikle 50 yaş üzeri kadınlarda yaygın olarak rastlanır. Ancak, genç yaştaki kadınlarda da meme kanserine rastlanabilmektedir. Meme kanseri de diğer birçok kanser türünde olduğu gibi, vücudun farklı bölgelerine yayılma (metastaz) riski taşır. Metastaz, kanser hücrelerinin kan dolaşımı veya lenf sistemi yoluyla uzak organlara yayılması anlamına gelir. Meme kanserinin belirtileri arasında meme bölgesinde ve koltuk altında ele gelen kitle veya şişlik, meme çevresinde kızarıklık, meme başında hassasiyet ve ağrı, meme ucundan akıntı gelmesi, meme başının içe dönmesi, şekil veya boyut değişiklikleri ve meme cildinde soyulma sayılabilir.
Meme Kanseri Türleri Nelerdir?
Meme kanseri, biyopsi ile alınan doku örneklerinin patolojik incelemesi sonucunda iki ana gruba ayrılır: Noninvaziv (yayılma göstermeyen) ve İnvaziv (yayılma gösteren) kanserler. - İnvaziv (Yayılım Gösteren) Karsinom: Meme kanserlerinin büyük bir kısmı invaziv karsinomlardır. Bu tip kanserler, ilk oluştuğu hücre tabakasını aşarak çevre dokulara yayılma eğilimi gösterir. En yaygın invaziv meme kanseri türü, meme kanallarında gelişen duktal karsinomdur. - Noninvaziv (Yayılma Göstermeyen) Karsinom: Bu kanser türü, yalnızca meme dokusu içinde kalır ve metastaz yapmaz. Noninvaziv karsinom, yayılma göstermediği için daha erken evrede yakalanması durumunda tedavi şansı yüksektir. İlginizi Çekebilir; Kadınlar İçin En İyi Vitamin ve Mineral Takviyeleri
Meme Kanseri Evreleri Nelerdir?
Meme kanseri, kanserin yayılma derecesine bağlı olarak evrelere ayrılır. Her evre, kanserin ilerleme durumunu ve tedavi seçeneklerini belirlemek için önemlidir: - Evre 0 (Duktal Karsinoma İn Situ - DCIS): Kanser, sadece meme kanalları gibi sınırlı bir bölgede olup henüz çevre dokulara yayılmamıştır. - Evre I: Tümör 2 cm’den küçüktür ve lenf nodlarına sıçramamıştır. - Evre II: Tümör 2-5 cm arasında olup, lenf nodlarına sıçrayabilir veya sıçramamış olabilir. - Evre III: Kanser, lenf bezlerine daha fazla yayılmıştır, ancak diğer organlara henüz metastaz yapmamıştır. - Evre IV: Kanser, kemik, karaciğer, beyin ya da akciğer gibi uzak organlara yayılmıştır (metastaz yapmıştır).
Meme Kanseri Neden Olur?
Meme kanserinin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, birçok risk faktörü bu hastalığın gelişmesine katkıda bulunabilir. Genetik faktörler, ailede meme kanseri öyküsü, yaş, hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve alkol kullanımı, obezite ve radyasyona maruz kalma meme kanseri riskini artıran başlıca etkenler arasında yer alır. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 gibi bazı genetik mutasyonlar, meme kanseri riskini önemli ölçüde artırabilir. Meme kanseri riski taşıyan kişiler, özellikle 40 yaşından sonra düzenli mamografi kontrollerine gitmeli ve doktor takibini aksatmamalıdır. Bu sayede hastalığın erken teşhisi ve tedavisi mümkün olabilir. İlginizi Çekebilir; İdrar Yolu Enfeksiyonları ve Korunma Yöntemleri
Meme Kanserinde Erken Teşhisin Önemi
Erken teşhis, meme kanseriyle mücadelede hayati rol oynar. Meme kanseri, tümör hücrelerinin büyümesiyle başlar, ancak bu hücrelerin çoğalması yıllar alabilir. Bu süreçte düzenli olarak yapılan tarama testleri sayesinde tümörler henüz erken evredeyken tespit edilebilir. Mamografi, meme kanserini erken evrede yakalamanın en etkili yoludur. Mamografi, meme dokusunu ayrıntılı olarak görüntüleyerek henüz fark edilemeyen tümörlerin teşhis edilmesine olanak tanır. 40 yaşından itibaren tüm kadınların yılda bir kez mamografi yaptırması gerektiği tıbbi otoriteler tarafından önerilmektedir. Bunun yanı sıra, klinik meme muayenesi de önemli bir erken teşhis yöntemidir. Uzman bir doktor tarafından yapılan elle muayene, meme dokusunda meydana gelen değişiklikleri tespit etmekte etkilidir. Aynı şekilde, kendi kendine meme muayenesi de, her kadının öğrenip düzenli olarak yapması gereken bir alışkanlık olmalıdır. Her ay düzenli olarak yapılan bu muayene sayesinde, meme dokusundaki anormal değişiklikler erken evrede fark edilebilir.
Meme Kanseri Risk Faktörleri
Meme kanserine yol açan çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Genetik faktörler, ailede meme kanseri öyküsü olması, yaşlanma, hormon seviyelerindeki değişiklikler ve yaşam tarzı, meme kanseri riskini artıran başlıca unsurlardır. Genetik Faktörler: Ailede meme kanseri öyküsü olan kadınlar, daha yüksek risk altındadır. BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları, meme kanserine yakalanma riskini ciddi şekilde artırmaktadır. Bu nedenle, genetik yatkınlığı olan kadınların, düzenli aralıklarla genetik testler yaptırarak önlem almaları büyük önem taşır. Yaş: Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. Özellikle 50 yaş üstü kadınlarda bu risk daha yüksektir. Bu yaş grubundaki kadınların, tarama testlerine daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir. Hormon Tedavisi: Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi (HRT) gibi uzun süreli hormon tedavileri, meme kanseri riskini artırabilir. Hormon tedavisi gören kadınların doktor gözetiminde ve düzenli kontrollerle bu süreçleri takip etmeleri gerekir. İlginizi Çekebilir; Kadınlarda Demir Eksikliği: Belirtiler ve Çözümler
Meme Kanserinden Korunma Yöntemleri
Meme kanserinden korunmak mümkündür. Risk faktörlerini en aza indirmek ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, meme kanseri riskini ciddi ölçüde azaltır. Düzenli Egzersiz: Fiziksel aktivitenin meme kanseri riskini azalttığı kanıtlanmıştır. Haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz yapmak, hormon seviyelerini dengeleyerek meme kanseri riskini düşürür. Sağlıklı Beslenme: Antioksidan içeriği yüksek sebze ve meyveler, meme kanseri riskini azaltmada etkilidir. Özellikle lif açısından zengin yiyecekler tüketmek, vücutta kanser hücrelerinin oluşumunu engelleyebilir. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin balıklar ve sağlıklı yağlar da meme kanserinden korunmada önemli bir rol oynar. Alkol Tüketimini Azaltmak: Alkol tüketimi meme kanseri riskini artırır. Bu nedenle alkol alımını sınırlandırmak, meme kanseri riskini düşürmek için atılacak önemli bir adımdır. Sigara Kullanımından Kaçınmak: Sigara içmek birçok kanser türüne olduğu gibi meme kanserine de yakalanma riskini artırır. Sigaranın bırakılması, genel sağlığı iyileştirirken meme kanseri riskini de azaltır. Düzenli Tarama Testleri: 40 yaş üstü kadınların yılda bir kez mamografi çektirmesi zorunludur. Ayrıca, meme dokusunda herhangi bir anormallik hissedildiğinde vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Erken teşhis ve tedavi, meme kanseriyle baş etmenin en etkili yollarından biridir.
Meme Kanseri ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Meme kanserine yakalanma riskini azaltmak için bazı yaşam tarzı değişiklikleri yapmak gereklidir. Fiziksel olarak aktif kalmak, sağlıklı beslenmek ve düzenli uyku alışkanlıkları geliştirmek, meme kanseri riskini azaltmada etkilidir. Ayrıca stresin yönetimi de önemli bir faktördür. Kronik stresin vücuttaki hormonal dengeyi bozduğu ve meme kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi stres yönetim teknikleri, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı iyileştirir. Meme kanseri, erken teşhis ve doğru korunma yöntemleri ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Düzenli mamografi ve kendi kendine meme muayenesi gibi erken teşhis yöntemleri, meme kanseri riskini en aza indirmede hayati bir rol oynar. Sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli doktor kontrolleri ile meme kanserinden korunmak mümkündür. Kadınlar, bu konuda bilinçlenmeli ve risk faktörlerine karşı gereken önlemleri almalıdır. Unutulmamalıdır ki, erken teşhis hayat kurtarır. İlginizi Çekebilir; Endometriozis: Belirtiler ve Tedavi Yöntemleri Doğum Sonrası Sağlık: Anne İçin Tavsiyeler Read the full article
0 notes
Text
Prostat Kanserini 15 Dakikada Tespit Etmenin Yolu!
Prostat Kanseri Teşhisinde Çığır Açan 15 Dakikalık Test Yöntemi
Birmingham Aston Üniversitesi'nden bilim insanları, prostat kanserini sadece 15 dakikada teşhis edebilen çığır açan bir test geliştirdi. Bu yeni yöntem, kandaki protein yapılarını analiz ederek, yüksek doğruluk oranıyla sonuçlar sunuyor. Scientific Reports dergisinde yayımlanan çalışma, testin yüzde 90 oranında doğru çalıştığını gösteriyor. Prostat kanserinin erken teşhisi, tedavi sürecinde kritik bir rol oynuyor ve bu yeni buluş, kanser teşhisi ve izlemesinde önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
Prostat Kanseri Teşhisinde Kullanılan Yöntemler
Prostat kanserinin teşhisinde başvurulan geleneksel yöntemler arasında:
PSA Kan Testi: Yüksek PSA seviyesi, prostat kanseri riski taşımaktadır.
Transrektal Ultrason (TRUS): Ses dalgaları kullanarak prostata ait görüntüler elde edilir.
Ga-68 PSMA ile Görüntüleme: Prostat kanserinin yayılımını belirler.
Tükürük Testi: PSA testine göre daha az hata ile sonuç verir.
Bu yöntemlere ek olarak, yeni testin hızlı sonuç vermesi, hastaların kaygılarını azaltabilir ve zaman tasarrufu sağlar. Ancak, bu testin henüz ön aşamada olduğunu ve daha fazla klinik araştırmaya ihtiyaç duyduğunu unutulmamalıdır.
Prostat Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Prostat kanserinin belirtileri arasında:
İdrar yapma güçlüğü
İdrarda kan görülmesi
Boşalma esnasında ağrı
Kasık bölgesinde rahatsızlık
Kemik ağrıları
Prostat kanserinin tedavi yöntemleri ise şu şekildedir:
Cerrahi Tedavi: Genellikle erken evre hastalar için tercih edilir.
Hormon Terapisi: Kanserin gelişimini yavaşlatmak için kullanılır.
Radyoterapi: Kanser hücrelerinin büyümesini durdurmak amacıyla uygulanır.
Sonuç olarak, prostat kanseri teşhisinin hızlandırılması ve güvenilirliğinin artırılması, bu hastalığın yönetiminde büyük önem taşımaktadır. Okuyucular, kendilerine veya yakınlarına yönelik bu testlerin ve belirtilerin önemini dikkate almalı ve gerektiğinde uzmana başvurmalıdır.
Daha fazla bilgi için https://www.medihaber.net adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kaynak Yazı Linki: https://www.medihaber.net/prostat-kanseri-teshisinde-cigir-acan-15-dakikalik-test-yontemi/
Prostat Kanseri Teşhisinde Çığır Açan 15 Dakikalık Test Yöntemi
0 notes
Text
Pankreas Kanserinin Belirtileri ve Tedavisi: Yeni Nesil Tedaviler
Pankreas Kanseri Nedir?
Pankreas kanseri, pankreas adı verilen organda gelişen malign (kötü huylu) tümörlerin genel adıdır. Pankreas, karın boşluğunun arka tarafında, midenin hemen arkasında yer alır ve hem sindirim hem de hormonal işlevlere sahiptir. Sindirim açısından, pankreas sindirim enzimleri üretir ve bunları ince bağırsağa salgılar. Hormonlar açısından ise insülin ve glukagon gibi kan şekeri düzeylerini düzenleyen hormonlar üretir. Pankreas kanseri, genellikle pankreasın hücrelerinde başlayan anormal büyüme ile ortaya çıkar. Bu süreçte hücreler kontrolsüz bir şekilde bölünmeye başlar ve tümör oluşturur. Pankreas kanseri genellikle geç belirti veren ve agresif seyirli bir kanser türüdür. İki ana türü vardır: ekzokrin pankreas kanseri ve nöroendokrin tümörler. En yaygın görülen tür, pankreasın enzim üreten hücrelerinde gelişen ekzokrin pankreas kanseridir. Nöroendokrin tümörler ise pankreasın hormon üreten hücrelerinden köken alır, ancak daha nadir olarak karşımıza çıkar. Yaygınlık açısından, pankreas kanseri hızlı ilerleyişi ve teşhis edildikten sonra kısa yaşam süresi ile bilinir. Erken evrede belirti vermemesi ve tanı konulduğunda genellikle ileri evrelerde olması, bu kanser türünü tedavi açısından zor hale getirir. İstatistikler, pankreas kanserinin dünyada en ölümcül kanser türleri arasında yer aldığını gösterir. Yıllık bazda, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık olarak 60.000 yeni vaka teşhis edilmekte ve bu vakaların büyük çoğunluğu ileri evre olarak belirlenmektedir.
Pankreas Kanserinin Belirtileri
Pankreas kanseri, sıklıkla geç teşhis edilen ve bu nedenle tedavisi zor olan bir sağlık sorunudur. Bu bölümde, pankreas kanserinin erken ve ileri evre belirtilerini inceleyeceğiz ve bu belirtilerin neden ortaya çıktığına dair bilgiler sunacağız. Erken evre pankreas kanserinin belirtileri genellikle spesifik değildir ve diğer sağlık sorunlarıyla karıştırılabilir. Bu dönemde görülen belirtiler arasında karın ağrısı, kilo kaybı ve iştahsızlık sıklıkla rapor edilmektedir. Karın ağrısı, genellikle pankreasın arka tarafında oluşan tümörün karın boşluğuna baskı yapması sonucu meydana gelir. Bu ağrı sırt bölgesine de yayılabilir ve genellikle yemek yedikten sonra kötüleşir. Kilo kaybı ve iştahsızlık ise, kanser hücrelerinin vücudun enerji gereksinimlerini artırması sonucunda ortaya çıkar. Bunun yanı sıra, pankreasın sindirim enzimleri üretimindeki azalma da besinlerin yeterince sindirilememesine ve dolayısıyla kilo kaybına yol açabilir. Erken evre belirtileri genellikle hafif olduğundan, birçok kişi bu semptomları göz ardı eder veya başka bir hastalıkla ilişkilendirir. İleri evre pankreas kanserinde, belirtiler daha belirgin hale gelir. Karın ağrısına ek olarak, sarılık, koyu renkli idrar, açık renkli dışkı, kaşıntı ve deride sararma gibi belirtiler görülebilir. Sarılık, tümörün safra kanallarına baskı yapması sonucu safra akışının engellenmesiyle oluşur. Bu durum, bilirubin adı verilen bir pigmentin birikmesine ve cildin sararmasına neden olur. Ek olarak, pankreas kanserinin ilerlemesiyle beraber pankreasın ürettiği enzimlerin yetersizliği, sindirim problemleri ve besinlerin emilimindeki azalmalar da yaygın olarak görülür. Sonuç olarak, pankreas kanserinin belirtileri oldukça çeşitli ve bazen belirsiz olabilir. Erken teşhis için bu belirtileri dikkatle izlemek ve zamanında tıbbi yardım almak önemlidir. Bu belirtilerin herhangi birinin varlığında, bir sağlık profesyoneliyle görüşmek erken müdahale şansını artırabilir.
Risk Faktörleri ve Nedenleri
Pankreas kanserinin gelişiminde rol oynayan çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Bu faktörler hem genetik hem de yaşam tarzına bağlı olabilir. Öncelikle genetik yatkınlık, pankreas kanseri riski taşıyan kişilerde önemli bir etkendir. Ailede, özellikle birinci derece akrabalarda pankreas kanseri geçmişi olan bireylerde risk daha yüksektir. Ayrıca, BRCA2 ve PALB2 gibi belirli gen mutasyonları da bu riski artırabilir. Yaşam tarzı faktörleri de pankreas kanseri üzerinde belirgin bir etkiye sahiptir. Sigara kullanımı, pankreas kanseri için en yaygın ve en zararlı risk faktörlerinden biridir. Sigaranın içerdiği zararlı kimyasallar pankreas hücrelerinde zarara yol açarak kanser oluşumunu tetikleyebilir. Benzer şekilde, aşırı alkol tüketimi de pankreas üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve pankreatit gibi kronik hastalıklara neden olabilir. Obezite ve yetersiz beslenme de pankreas kanseri riskini artıran önemli yaşam tarzı faktörleridir. Aşırı kilo ve yağlı besinlerin sık tüketimi insülin direncine ve sonunda diyabete yol açabilir. Diyabet, pankreas fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir ve uzun vadede pankreas kanseri riskini artırabilir. Düzenli fiziksel aktivite ve dengeli bir beslenme programı bu riskin azaltılmasında önemli rol oynar. Bütün bu risk faktörlerinin yanı sıra, bazı mesleki ve çevresel faktörler de pankreas kanserine katkıda bulunabilir. Kimyasal maddelere, pestisitlere ve ağır metallere maruz kalmak, pankreas kanseri olasılığını artıran diğer önemli nedenler arasında yer alır. Bu tür maddelere maruz kalınan çalışma ortamlarından kaçınmak ve gerekli koruma önlemlerini almak riski azaltabilir. Son olarak, bu risk faktörlerini minimize etmek için alınacak bazı önlemler bulunmaktadır. Sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin sınırlandırılması, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının benimsenmesi ve düzenli egzersiz yapılması bu risklerin azaltılması açısından son derece önemlidir. Ayrıca, aile öyküsünde pankreas kanseri bulunan bireylerin düzenli sağlık kontrolleri yaptırmaları, erken teşhis için kritik bir adım olabilir.
Teşhis Yöntemleri
Pankreas kanserinin teşhis edilmesinde pek çok farklı yöntem kullanılır. Bu yöntemler, tanının kesinleştirilmesi ve hastalığın evresinin belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Genellikle ilk başvuru noktası görüntüleme teknikleridir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ve Bilgisayarlı Tomografi (CT) taramaları en sık başvurulan yöntemlerdir. MR, daha yumuşak dokuları detaylı bir şekilde görüntüleyebilmesiyle, pankreas ve çevresindeki yapıların net bir şekilde görülmesini sağlar. CT taramaları ise pankreasın üç boyutlu görüntüsünü sunarak, tümörün boyutunu ve çevre dokulara yayılımını belirlemede etkilidir. Görüntüleme tekniklerinin yanı sıra, biyopsi yöntemi de teşhis sürecinde kritik bir rol oynar. Endoskopik ultrasonografi (EUS) ile pankreasa ulaşılarak, ince bir iğne aracılığıyla biyopsi yapılır. Elde edilen doku örneği patolojik olarak incelenir ve kanser türü ile derecesi hakkında bilgi verir. Kan testleri de pankreas kanserinin teşhisinde yardımcı olabilir. CA 19-9 gibi tümör belirteçleri, pankreas kanserinin varlığını işaret edebilir; ancak bu testler tek başına teşhis koymada yeterli değildir. Yüksek CA 19-9 seviyeleri, başka sağlık sorunlarının da göstergesi olabilir. Bu nedenle, kan testleri genellikle diğer teşhis yöntemlerine ek olarak kullanılır. Teşhis süreci, hastanın şikayetleri ve doktorun fiziksel muayenesi ile başlar. Sonrasında, belirlenen şüpheye göre uygun teşhis yöntemleri adım adım uygulanır. Yapılan araştırmalara göre, MR ve CT taramalarının doğruluk oranı yüksek olup, biyopsi ile pekiştirildiğinde bu oran daha da yükselmektedir. Dolayısıyla, pankreas kanseri teşhisinde birden fazla yöntem bir arada kullanılarak kesin ve güvenilir bir sonuca ulaşılması hedeflenir.
Geleneksel Tedavi Yöntemleri
Pankreas kanserinin tedavisinde geleneksel yöntemler, hastalığın evresine ve yayılımına bağlı olarak farklılık göstermektedir. En yaygın kullanılan tedavi seçenekleri arasında cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi bulunmaktadır. Bu yöntemler, hastalığın seyrini yavaşlatmak, semptomları hafifletmek ve hastanın yaşam süresini uzatmak amacıyla uygulanmaktadır. Cerrahi müdahale çoğunlukla pankreas kanserinin erken evrelerinde uygulanmaktadır. En sık yapılan cerrahi prosedürlerden biri olan Whipple ameliyatı (pankreatikoduodenektomi), pankreasın baş kısmında yer alan tümörü çıkarmak için kullanılır. Bu operasyon sırasında pankreasın yanı sıra duodenum, safra kesesi ve bazen midenin bir kısmı da alınmaktadır. Cerrahi tedavinin dezavantajları arasında uzun iyileşme süreci ve mümkün olan komplikasyonlar bulunmaktadır. Kemoterapi genellikle cerrahiden sonra ya da cerrahiye uygun olmayan hastalar için tercih edilmektedir. Kemoterapi ilaçları, kanser hücrelerini öldürmeyi veya bölünmelerini durdurmayı amaçlar. En yaygın kullanılan kemoterapi rejimlerinden biri FOLFIRINOX olup, çeşitli ilaçların kombinasyonundan oluşur. Kemoterapinin yan etkileri arasında mide bulantısı, kusma, saç dökülmesi ve yorgunluk gibi semptomlar yer almaktadır. Ancak, bu tedavi yöntemi bazı hastalarda tümör büyümesini yavaşlatarak yaşam süresini uzatabilmektedir. Radyoterapi ise yüksek enerji dalgaları kullanarak kanser hücrelerini yok etmeyi amaçlar. Bu tedavi yöntemi genellikle kemoterapi ile kombinasyon halinde uygulanır. Pankreas kanseri tedavisinde radyoterapinin kullanılması, tümörün küçülmesine ve semptomların azaltılmasına yardımcı olabilir. Radyoterapinin yan etkileri arasında ciltte kızarıklık, yorgunluk ve sindirim problemleri bulunmaktadır. Geleneksel pankreas kanseri tedavi yöntemleri, hastalığın seyrini kontrol altına almada önemli rol oynar. Ancak, her bir tedavi yönteminin etkinliği ve yan etkileri hastadan hastaya değişiklik gösterebilir. Tedavi planları, hastaların genel sağlık durumu, kanserin evresi ve yayılımı göz önünde bulundurularak doktorlar tarafından kişiye özel olarak belirlenmektedir.
Yeni Nesil Tedaviler
Modern tıptaki ilerlemeler sayesinde, pankreas kanseri tedavisinde yeni nesil tedavi yöntemleri giderek önem kazanmaktadır. Bu yöntemler arasında, immünoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve genetik tedavi seçenekleri öne çıkmaktadır. Her birinin işleyiş biçimi, etkinliği ve geleneksel tedavilerle karşılaştırıldığında sunduğu avantajlar ve dezavantajlar farklılık göstermektedir. İmmünoterapi özellikle dikkat çeken bir yöntemdir. Bu tedavi, bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı daha etkili bir savaş verilmesini sağlar. İmmünoterapinin temel prensibi, bağışıklık hücrelerinin kanser hücrelerini tanımasını ve yok etmesini sağlamaktır. Geleneksel tedavilere göre daha az yan etkiye sahip olmakla birlikte, her hastada aynı derecede etkili olmayabilir. Hedefe yönelik tedaviler ise kanser hücrelerinin belirli moleküler özelliklerini hedef alarak çalışır. Bu tedavilerde kullanılan ilaçlar, yalnızca kanser hücrelerini hedef alarak sağlıklı hücrelere minimal zarar verir. Bu yaklaşımla, kemoterapinin yaygın olarak görülen yan etkileri en aza indirilir. Ancak, her tümör tipi bu tedaviye yanıt vermez, dolayısıyla kapsamlı genetik testler gerekebilir. Genetik tedavi, kanserli hücrelerin genomundaki anormallikleri düzelterek kanseri tedavi etmeye çalışır. Bu yöntem, kanser hücrelerinin genetik yapısını değiştirmek için DNA veya RNA kullanır. Potansiyel olarak çok etkili olmasına rağmen, çok yeni bir alan olduğu için hala geniş çaplı araştırma ve geliştirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yeni nesil tedaviler, pankreas kanserinin tedavisinde umut vadeden seçenekler ortaya koymaktadır. Ancak, her hastanın durumu farklı olduğu için, bu tedavilerin etkinliği kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, hastalar için en uygun tedavi planının oluşturulmasında multidisipliner bir yaklaşım önemlidir. Doktorların, her bir tedavi yönteminin avantaj ve dezavantajlarını dikkatlice değerlendirmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, yeni nesil tedaviler pankreas kanseriyle mücadelede yeni bir dönemin kapılarını aralamaktadır.
Araştırmalar ve Gelecek Perspektifleri
Pankreas kanseri, oldukça sinsi ve tedavi edilmesi zor bir hastalık olmasından dolayı bilim dünyasında yoğun araştırmalara konu olmaktadır. Günümüzde, pankreas kanseri ile ilgili yapılan birçok çalışma, hastalığın erken teşhis edilmesi ve daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine odaklanmaktadır. Son yıllarda gerçekleştirilen araştırmaların sonuçları, hastalık üzerinde umut verici yenilikler sunmaktadır. Yeni nesil tedavi yöntemlerinin başında hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler gelmektedir. Hedefe yönelik tedaviler, kanser hücrelerinin belirli biyolojik özelliklerini hedef alarak hastalığın ilerlemesini durdurmayı amaçlamaktadır. İmmünoterapiler ise vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı daha etkili savaşmasında yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda, klinik denemelerdeki başarı oranları ve hastaların genel sağkalım sürelerindeki iyileşmeler, gelecekteki tedavi yaklaşımlarına dair umut verici işaretlerdir. Genetik araştırmalar da pankreas kanseri tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır. Hastalığın genetik yapısının daha iyi anlaşılması sayesinde, kişiselleştirilmiş tedaviler geliştirilmekte ve hastaların genetik profiline uygun ilaçların kullanımı söz konusu olmaktadır. Özellikle, BRCA1 ve BRCA2 gibi genlerdeki mutasyonların pankreas kanseri ile ilişkilendirilmesi, hedefe yönelik tedavi stratejilerini zenginleştiren unsurlardandır. Yakın gelecekte, yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin de pankreas kanseri tedavisinde devrim yaratması beklenmektedir. Bu teknolojiler sayesinde, hastalık belirtilerinin daha erken evrede tespit edilmesi ve hastaya en uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesi mümkün olabilir. Mevcut araştırmalar ve klinik denemeler, pankreas kanseri konusunda daha etkili ve uzun vadeli tedavi çözümleri geliştirilmesinde büyük bir potansiyel taşımaktadır.
Hasta Yönetimi ve Yaşam Kalitesinin Arttırılması
Pankreas kanseri teşhisi, hasta ve ailesi için yoğun bir stres kaynağına dönüşebilir. Bu süreçte, yaşam kalitesini arttıracak stratejiler büyük önem taşır. Psikolojik destek, beslenme önerileri, ağrı yönetimi ve genel yaşam kalitesini iyileştirmek için uygulanabilecek yöntemler, hastaların daha iyi bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olabilir. Öncelikle, psikolojik destek en kritik noktalardan biridir. Kanser teşhisi alan bireyler, yoğun bir duygusal yük altında olabilir. Bu nedenle, psikolojik danışmanlık ve destek grupları, hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerine katkı sağlayabilir. Hem hastalar hem de yakınları için uygun destek gruplarının bulunması, sosyal anlamda yalnızlık hissinin azalmasına ve morallerin yüksek tutulmasına yardımcı olabilir. Beslenme, pankreas kanseri hastalarının yaşam kalitesini etkileyen bir diğer önemli faktördür. Diyetisyenler tarafından kişiye özel hazırlanan bir beslenme planı, vücut direncinin korunmasına yardımcı olur. Lif oranı yüksek, kolay sindirilebilen ve besleyici gıdalar, hastaların enerji seviyelerini dengede tutabilir. Ayrıca, bazı besin takviyeleri de önerilebilir. Ağrı yönetimi de hasta yaklaşımlarında hayati bir rol oynar. İlaç tedavileri, fizik tedavi yöntemleri ve alternatif tedavi yaklaşımları, hastaların ağrılarını kontrol altına almayı hedefler. Doktorlarla sürekli iletişimde kalarak ağrı yönetimi ile ilgili stratejiler belirlemek, hastaların günlük yaşam aktivitelerini sürdürmelerine olanak tanır. Hastaların yaşam kalitesini arttırmak için uygulanabilecek diğer yöntemler arasında, uyku düzeninin korunması, düzenli egzersiz ve sosyal aktiviteler de sayılabilir. Hasta yakınlarına ise sabırlı olmaları, bilgi edinmeleri ve kendilerini de ihmal etmemeleri önerilir. Destekçi bir ortam yaratmak, hastaların moralini yüksek tutarak iyileşme süreçlerini olumlu yönde etkileyebilir. Read the full article
0 notes
Text
Timik karsinom
Timik karsinom, cilt ve mukoza zarlarında görülen nadir bir kanser türüdür. Bu hastalığın belirtileri genellikle ciltte ya da mukozada anormal büyümeler ve lezyonlar şeklinde ortaya çıkar. Erken teşhis, tedavi sürecinde büyük bir avantaj sağlar. Sağlık profesyonelleri, bu tür kanserlerin tedavisinde çeşitli yöntemler kullanır. Her ne kadar nadir görülse de, düzenli sağlık kontrolleri sayesinde erken aşamada fark edilme olasılığı artar. Uygun tedavi yöntemleri ve düzenli takip, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir.
0 notes
Text
Bursa'da kadın girişimcilerden meme kanserine farkındalık semineri
https://pazaryerigundem.com/haber/189717/bursada-kadin-girisimcilerden-meme-kanserine-farkindalik-semineri/
Bursa'da kadın girişimcilerden meme kanserine farkındalık semineri
TOBB Bursa Kadın Girişimciler Kurulu, meme kanserine karşı farkındalık yaratmak ve bilgindermek amacıyla bir seminer düzenledi. Seminerde, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alper Coşkun, Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hicran Yıldız ve Osmangazi İlçe Sağlık Müdürlüğü Sağlıklı Hayat Merkezi Kronik Hastalıklar Birimi Sorumlusu Dr. Selen Altındağ, meme kanserinin nedenleri, belirtileri, erken tanının önemi, tarama yöntemleri ve kanser tedavisine ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
İlker TÜRKER / HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA) – Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) koordinatörlüğünde faaliyetlerini sürdüren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Bursa Kadın Girişimciler Kurulu, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (ONKODAY) ve Osmangazi İlçe Sağlık Müdürlüğü Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) iş birliğiyle “Bilgilendirme ve Farkındalık” semineri düzenledi.
Bursa TB Konferans Salonu’nda düzenlenen seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren TOBB Bursa Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Sabriye Şen, meme kanserinin kadın sağlığı açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanserine yakalandığına dikkat çeken Şen, “Erken teşhis sayesinde meme kanserinin neredeyse yüzde 100 tedavi edilebildiğini unutmamalıyız. TOBB Kadın Girişimciler Kurulu olarak, yalnızca iş dünyasında değil, aynı zamanda toplum sağlığına katkıda bulunmayı da sorumluluklarımız arasında görüyoruz. Bu nedenle düzenlediğimiz seminerle kadınlarımızın farkındalıklarını artırmayı amaçlıyoruz” dedi.
Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alper Coşkun, meme kanserinin belirtileri, nedenleri, erken teşhisin önemi hakkında katılımcılara bilgi verdi. Meme kanseri tedavisindeki gelişmeleri anlatan ve tedavi yöntemlerinden bahseden Coşkun, “Eskiden yapılan ameliyatlarda meme dokusunun tamamen alınması gerekirdi. Ancak günümüzde kemoterapi ve gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde meme koruyucu cerrahiler yapıyoruz. Eğitim ve bilinçlenme sayesinde meme kanseri erken teşhis edilip tedavi edilebilir bir hastalıktır” diye konuştu.
Mücadelede ilk adım: Kendi kendine muayene
Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hicran Yıldız ise kendi kendine meme muayenesinin önemine dikkat çekti. Meme kanserinin kadınlarda en fazla görülen kanser çeşidi olduğunu vurgulayan Yıldız, “Her kadının ayda en az bir kez evde yapabileceği toplam 10 dakika süren basit bir muayene, meme kanserinin erken teşhisinde büyük rol oynar ve tedavi başarısını önemli ölçüde artırır. Unutmayalım ki farkındalık erken teşhisi, erken teşhis tedavide başarıyı getirir” dedi.
Osmangazi İlçe Sağlık Müdürlüğü Sağlıklı Hayat Merkezi Kronik Hastalıklar Birimi Sorumlusu Dr. Selen Altındağ da KETEM’in ücretsiz sunduğu hizmetler hakkında bilgi verdi. Seminerde ayrıca, meme kanseri ile mücadele sürecinde yaşadığı deneyimlerini paylaşan İnegöl Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi ve aynı zamanda ONKODAY Gönüllüsü Ayşenur Akın Türkel, katılımcılara kanserle mücadelede erken teşhisin ve moralin önemini vurguladı.
Seminer, katılımcıların sorularının cevaplandığı bölümle sona erdi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes