#kadınlık hormonu
Explore tagged Tumblr posts
Text
ÖSTROJEN HORMONU HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER
Östrojenlerin başta meme gelişimi, kadın tipi yağlanma ve kemik gelişimi, kıllanma ve pigmentasyon olmak üzere vücudun şekillenmesinde önemli etkileri vardır. Östradiol, Östriol ve Östron olmak insanda doğal olarak bulunan 3 tipi vardır. Östron menopoz sonrası dominant olarak bulunurken; Östradiol üreme dönemi kadınlarda baskın olarak bulunan östrojen tipidir. Östriol ise diğer iki hormonun…
View On WordPress
#amh#��ikolata kisti#östrojen#endometrioma#jinekoloji#kadın sağlığı ve gebelik#kadınlık hormonu#over rezervi#riskli gebelik
0 notes
Text
Estradiol Yüksekliği Düşüklüğü Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi Kadınların sıkça araştırdığı konulardan birisi de Estradiol yüksekliği düşüklüğü belirtileri nelerdir, neden olur ve tedavisi nasıl olur sorularının cevaplarıdır. Bu soruların cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz. Estradiol hormonu az miktarda erkeklerde de bulunsa da kadınlık hormonudur. Kadınların doğurganlık yıllarında yüksek olan bu hormon menopozdan sonra çok azalır. Estradiol Normal S... https://www.begonya.com/estradiol-yuksekligi-dusuklugu-belirtileri/?feed_id=204696&_unique_id=672e492cb6e48
1 note
·
View note
Text
Zehirsiz Sofralar - İşlevsel Ormanlar -II-
Çiftçilerde Zehrilenme vakaları, Kanser ve Kısırlık
Bir Şeftali üreticisi veya bir çiftçi nasıl kanser olabilir? Yediği bir meyveden, ya da içtiği sudan mı? Yoksa oksijen alabilmek için soluduğu havadan mı?
Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Tamer Güvenir, çalıştığı hasatahanede karşılaştığı zehirlenme vakalarından bahsederken, çiftçilerin ilaçlama yaparken maske, eldiven veya çizme gibi korunma araçlarını kullanmadıklarından dolayı birçok kez akut ve kronik zehirlenme sonucunda hastahanin acil bölümünde müdahele ettiklerini söylüyor. Bu vakalarda hızlı müdahele edilmememsi durumunda ölüme sebeb olacağı ve hızlı müdahelede ilk olarak kıyafetlerin çıkartılıp iyice yıkadıktan gerekli tedaviye başlandığını alnattı.
Bu çıplanma halini çok yanlış anlayan bazı çiftçilerin soyunup, çıplak halde tarlarda çalışmaya başladıklarını ve zehirlenme vakalarında, zehirlenmeyi çok daha hızlı yaşayan çiftçilerin sayısında bir artış olduğunu, ölüm oranlarının arttığını ve daha bir çok acıklı ve traajik hikayelerin olduğunu anlattı bir de.
İnsanda en büyük zarar akut ve kronik zehirlenme. Çocuklar büyüme ve gelişme evreleri daha hızlı olduğundan dolayı yetişkinlere göre daha kolay zehirlenirler, ve bu zehirlenme sonucunda hormonal değişim ve nörolojik bileşim üzerinde baskılanma gerçekleşiyor.
GDO’ lu ürünlerin 80%’ inde ot ilacı denilen (herbisit) en etkin maddesi olan Glifosat’ ın (Glyphosate) , WHO (Dünya Sağlık Örgütünün) kanser arşatırmaları bölümü, Kanser Araştırmaları Kurumu (IARC) “insanlarda muhtemelen kanser yapar” açıklamasını yaptı. Glisofat en yaygın herbisit olarak tarım, orman, şehir ve konutlarda uygulanıyor. GDO’ lu ürünlerde daha da fazla artmış durumda. GDO, soya ve mısır üretimlerinde kullanılır ve Roundup adı ile satılan glisofat, havada, suda ve yiyeceklerin yanı sıra, tarım işçilerinin kan ve idrarlarında da tespit edilmiştir.
Kadın Doğum Uzmanı ve Çiftçi, Dr Sertaç Kayın, Dünyada hastanelerdeki en yoğun bölüm Onkoloji bölümü olmaya başladığını, kanser oranlarının ivmelenerek arttığını ve bunların en önemli sebebinin tarım ilaçları ve pestisistler olduğunun artık aşikar olduğunu söylüyor. Artık ana sütünün bile temizlik ve saflık anlamına gelmediğinin, onun bile zehirli olduğunun altını çiziyor.
Fransa’ da Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Merkezi doktoru Dr. Luc Multigner, tarım ilacı kullanımının en yüksek olduğu Arjantin’ de, tarım ilaçları ile düşük sayıda sperm ve erkeklik hormonu arasındaki bağı ortaya çıkardı.
1995-1998 yılları arasında kısırlığına çözüm arayan 225 çiftçi üzerinde yapılan araştırma da, içinde çözücü bulunan böcek ilaçları ile kimyasaların, erkek üreme sistemine zarar verdiği sonucuna vardı. “Araştırmalar, düşük sperm parametresine sahip erkeklerin, geçtitğimiz son birkaç yıl içinde sık aralıklarla böcek ilacı ve çözücülere maruz kaldığını gösterdi.” diye konuştu. Dr. Multigner, böcek ilaçlarının erkeklerde testesteron oranını düşürürken, kadınlık hormonu olan österejen hormonunu ise artırdığına da işaret etti.
Gelişmekte olan ülkelerde çevre yasalarının sanayileşmiş ülekelere göre çok daha gevşek oluğuna dikkat çeken Dr. Multiger,
“Sorun şu ki, az gelişmiş ülkelerde az gelişmiş yasalar var ve insanlar sorunun tam olarak da farkında değil” i ne kadar da güzel söylemiş.
Yaşadığımız coğrafya ve Yurdumuz’ da görülen kanser vakalarının ivmeli bir şekilde artış sebebinin, sağlıklı diye yediğimiz bir sebze veya meyve, içtiğimiz bir bardak su ve temiz oksijen diye içimize çektiğimiz zehirlerden olduğunu bilmek, ne kadar gelişmiş bir ülke ve yasaları olduğunu ve insanların sorunun tam olarak da ne oluduğunun bile farkında olmamaları çok üzücü ve acı bir gerçeklik değil midir?
Haftaya devam...
0 notes
Link
0 notes
Text
Hormon Bozukluğu Neden Olur?
Hormon bozukluğunun birçok farklı nedeni olabilir. Bunlardan bazıları şunlardır: - Genetik faktörler: Bazı kişilerde doğuştan gelen veya sonradan ortaya çıkan genetik mutasyonlar hormon üretimini veya salgılanmasını etkileyebilir. Örneğin Turner sendromu, Klinefelter sendromu, konjenital adrenal hiperplazi gibi durumlar hormon bozukluğuna yol açabilir. - Endokrin sistem hastalıkları: Endokrin sistem, hormon üreten ve salgılayan organlardan oluşur. Bu organlarda meydana gelen hastalıklar veya tümörler hormon dengesini bozabilir. Örneğin tiroid bezi hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları, polikistik over sendromu, Addison hastalığı, Cushing sendromu gibi durumlar hormon bozukluğuna neden olabilir. - Çevresel faktörler: Hormon bozukluğuna neden olan çevresel faktörler arasında beslenme, stres, yaşam tarzı, ilaç kullanımı, kimyasal maddelere maruz kalma gibi etkenler sayılabilir. Örneğin aşırı şekerli veya işlenmiş gıdalar tüketmek, stres altında olmak, düzensiz uyumak, sigara veya alkol kullanmak, doğum kontrol hapları veya steroidler gibi ilaçlar almak, plastik ürünler veya kozmetik ürünler gibi hormonları taklit eden veya engelleyen maddelerle temas etmek hormon bozukluğuna sebep olabilir.
Hormon Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Hormon bozukluğunun belirtileri hormondan hormona ve kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak genel olarak hormon bozukluğunun bazı yaygın belirtileri şunlardır: - Kilo değişimi: Hormon bozukluğu kilo alımına veya kaybına neden olabilir. Özellikle tiroid bezi hastalıkları kilo değişimine yol açar. Hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) durumunda kilo alma, hipertiroidi (tiroid bezinin fazla çalışması) durumunda kilo kaybı görülebilir. - Tüylenme: Hormon bozukluğu vücuttaki tüylenmeyi arttırabilir veya azaltabilir. Özellikle kadınlarda androjen (erkeklik hormonu) fazlalığı tüylenmeye neden olur. Bu durum polikistik over sendromu veya konjenital adrenal hiperplazi gibi hastalıklarda görülebilir. Erkeklerde ise östrojen (kadınlık hormonu) fazlalığı tüylenmeyi azaltabilir veya göğüs büyümesine neden olabilir. - Cinsel problemler: Hormon bozukluğu cinsel isteği, performansı ve üreme yeteneğini etkileyebilir. Kadınlarda hormon bozukluğu adet düzensizliği, yumurtlama bozukluğu, kısırlık, vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişki gibi sorunlara neden olabilir. Erkeklerde ise hormon bozukluğu ereksiyon bozukluğu, sperm sayısında azalma, kısırlık, meme büyümesi gibi sorunlara yol açabilir. - Ruh hali değişiklikleri: Hormon bozukluğu ruh halinde dalgalanmalara, depresyona, anksiyeteye, sinirliliğe, uykusuzluğa veya aşırı uyumaya neden olabilir. Özellikle serotonin, dopamin, melatonin gibi hormonlar ruh halini etkiler. Ayrıca kadınlarda menopoz döneminde veya adet öncesi sendromunda hormon dalgalanmaları ruh halini değiştirebilir. - Diğer belirtiler: Hormon bozukluğunun diğer belirtileri arasında baş ağrısı, migren, kas ve eklem ağrıları, kemik erimesi, cilt problemleri, saç dökülmesi, terleme, sıcak basması, yorgunluk, halsizlik, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi durumlar sayılabilir.
Hormon Bozukluğu
Hormon Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Hormon bozukluğu tedavisi hormon bozukluğunun nedenine ve türüne göre değişir. Hormon bozukluğu tedavisinin temel amacı hormon dengesini sağlamak ve hormon bozukluğunun yol açtığı sorunları gidermektir. Hormon bozukluğu tedavisinde genellikle şu yöntemler kullanılır: - İlaç tedavisi: İlaç tedavisi hormon bozukluğuna neden olan hastalığın tedavisinde veya hormon seviyelerini düzenlemek için kullanılır. Örneğin tiroid bezi hastalıklarında tiroid hormonu ilaçları, polikistik over sendromunda doğum kontrol hapları veya insülin direncini azaltan ilaçlar, menopozda hormon replasman tedavisi (HRT) gibi ilaçlar verilebilir. İlaç tedavisi doktor kontrolünde ve önerilen dozlarda yapılmalıdır. - Cerrahi tedavi: Cerrahi tedavi hormon bozukluğuna neden olan tümörlerin veya kistlerin alınması için uygulanabilir. Örneğin hipofiz bezi tümörleri veya yumurtalık kistleri cerrahi olarak çıkarılabilir. Cerrahi tedavi sonrasında ilaç tedavisine devam edilebilir. - Radyasyon tedavisi: Radyasyon tedavisi hormon bozukluğuna neden olan tümörlerin veya kistlerin küçültülmesi veya yok edilmesi için uygulanabilir. Örneğin tiroid bezi tümörleri veya hipofiz bezi tümörleri radyasyon tedavisi ile tedavi edilebilir. Radyasyon tedavisi sonrasında ilaç tedavisine devam edilebilir. - Yaşam tarzı değişiklikleri: Yaşam tarzı değişiklikleri hormon bozukluğunu önlemek veya tedavi etmek için önemlidir. Yaşam tarzı değişiklikleri arasında şunlar yapılabilir: - Sağlıklı ve dengeli beslenmek: Hormon bozukluğunu önlemek veya azaltmak için sağlıklı ve dengeli beslenmek gerekir. Şekerli, işlenmiş, yağlı ve katkılı gıdalardan uzak durmak, sebze, meyve, tam tahıl, baklagil, yağsız protein ve sağlıklı yağlar tüketmek faydalıdır.
Kromozoma Bağlı Hormon Bozukluğu Nedir?
Kromozoma bağlı hormon bozukluğu, kromozomlarda meydana gelen sayısal veya yapısal anormalliklerin hormon üretimini veya salgılanmasını etkilediği bir durumdur. Kromozomlar, vücudumuzdaki hücrelerde bulunan ve genetik bilgimizi taşıyan DNA paketleridir. Normalde insanlarda 23 çift olmak üzere toplam 46 kromozom vardır. Bu kromozomlardan 22 çifti otozom, 1 çifti ise cinsiyet kromozomu olarak adlandırılır. Cinsiyet kromozomları X ve Y şeklinde sembolize edilir ve biyolojik cinsiyetimizi belirler. Dişilerde XX, erkeklerde XY kromozomu vardır. Kromozoma bağlı hormon bozukluğu, kromozom sayısında veya yapısında meydana gelen değişikliklerden kaynaklanabilir. Kromozom sayısında fazlalık veya eksiklik anöploidi olarak adlandırılır. Anöploidi, genellikle mayoz bölünme sırasında kromozomların eşit olarak ayrılmamasından kaynaklanır. Anöploidiye örnek olarak Down sendromu, Klinefelter sendromu, Turner sendromu gibi durumlar verilebilir. Bu durumlarda hormon bozukluğu, tiroid bezi, hipofiz bezi, yumurtalık veya testis gibi hormon üreten organların gelişimini veya işlevini etkiler. Kromozom yapısında meydana gelen değişiklikler ise translokasyon, inversiyon, delesyon veya duplikasyon gibi isimler alır. Bu değişiklikler, genellikle DNA’nın kopyalanması veya onarılması sırasında hatalar oluşmasından kaynaklanır. Kromozom yapısındaki değişikliklere örnek olarak Prader-Willi sendromu, Angelman sendromu, Williams sendromu gibi durumlar verilebilir. Bu durumlarda hormon bozukluğu, hormon üreten genlerin silinmesi, eklenmesi veya yer değiştirmesi sonucunda ortaya çıkar. Kromozoma bağlı hormon bozukluğunun belirtileri, etkilenen hormona ve organa göre değişebilir. Genel olarak hormon bozukluğunun belirtileri arasında kilo değişimi, tüylenme, cinsel problemler, ruh hali değişiklikleri, baş ağrısı, migren, kas ve eklem ağrıları, kemik erimesi, cilt problemleri, saç dökülmesi, terleme, sıcak basması, yorgunluk, halsizlik gibi durumlar sayılabilir. Kromozoma bağlı hormon bozukluğunun tedavisi ise hormon bozukluğunun nedenine ve türüne göre değişir. Hormon bozukluğu tedavisinin temel amacı hormon dengesini sağlamak ve hormon bozukluğunun yol açtığı sorunları gidermektir. Hormon bozukluğu tedavisinde genellikle ilaç tedavisi kullanılır. İlaç tedavisi ile eksik olan hormon yerine konur veya fazla olan hormon baskılanır. Örneğin tiroid bezi hastalıklarında tiroid hormonu ilaçları, polikistik over sendromunda doğum kontrol hapları veya insülin direncini azaltan ilaçlar verilebilir. İlaç tedavisi doktor kontrolünde ve önerilen dozlarda yapılmalıdır. Hormon bozukluğu tedavisinde ayrıca cerrahi tedavi veya radyasyon tedavisi de uygulanabilir. Bu tedavi yöntemleri hormon bozukluğuna neden olan tümörlerin veya kistlerin alınması veya yok edilmesi için kullanılır. Örneğin hipofiz bezi tümörleri veya yumurtalık kistleri cerrahi olarak çıkarılabilir. Radyasyon tedavisi ise hormon üreten organlara yönelik radyoaktif ışınlar uygulanarak hormon üretiminin azaltılması veya durdurulması için kullanılır. Hormon bozukluğu tedavisinde son olarak yaşam tarzı değişiklikleri de önemlidir. Yaşam tarzı değişiklikleri arasında sağlıklı ve dengeli beslenmek, egzersiz yapmak, stresten uzak durmak veya yönetmek, sigara ve alkol kullanmamak, uyku düzenine dikkat etmek gibi etkenler sayılabilir. Bu etkenler hormon dengesini desteklemeye ve hormon bozukluğunun önlenmesine veya azaltılmasına yardımcı olur. Hormon bozukluğu bulaşıcı bir hastalık değildir. Hormon bozukluğu genetik, endokrin veya çevresel faktörlerden kaynaklanır. Hormon bozukluğu olan bir kişi ile temas etmek veya aynı ortamda bulunmak hormon bozukluğuna yakalanmaya neden olmaz. Ancak hormon bozukluğu olan bir kişi ile cinsel ilişkiye girmek veya kan nakli yapmak gibi durumlarda bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski artabilir. Hormon bozukluğu hamileliği etkileyebilir. Hormon bozukluğu olan kadınlarda yumurtlama bozukluğu, kısırlık, düşük, erken doğum, preeklampsi, gestasyonel diyabet gibi sorunlar görülebilir. Hormon bozukluğu olan erkeklerde ise sperm sayısında azalma, kısırlık, cinsel performans bozukluğu gibi sorunlar görülebilir. Bu yüzden hormon bozukluğu olan kişiler hamile kalmak istiyorlarsa doktorlarına danışmalı ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamalıdır. Read the full article
0 notes
Text
1 Günde Adet Kanı ile Büyü Nasıl Yapılır?
1 günde adet kanı ile büyü nasıl yapılır, bu mümkün müdür soruları araştırılmaktadır. Kadının men olma hali ve doğum hali birbirine çok benzemektedir. Bu zamanlarda kadınlar en saf halleriyle tüm kötülüklere açık ve tehlikeye karşı oldukça savunmasız oldukları bilinmektedir. Adet kanı ise kadının en mahrem bölgesinden çıkan en mahrem kandır. Aynı zamanda bir temizlenme ve arınma hali olarak bilinir. Kadının vücudundaki tüm kötü enerji ve toksinler bu kan sayesinde dışarı atılır ve kadınlarda arınma söz konusu olur. Adet kanı geçmişten beri kadınlar için kullanılan bir büyü yapma yoludur. Genellikle bu yöntem kadınlar arasında tercih edilmekte ve adet olan kişiye ya da adet olan kişi başka birine yapmaktadır. En sık tercih edilen büyü yöntemleri arasında bulunan adet kanı büyüsü hemen hemen herkes tarafından bilinir ve kara büyü sınıfında yer almaktadır. Eşler arasındaki soğukluk, ilgisiz koca, bitmiş bir ilişki ve sevilmeme halleri bu büyünün yapımında gerekçelerdir. Kadınlar erkekler tarafından ilgi ve sevgi yoksunluğu yaşadığında 1 günde adet kanı ile büyü nasıl yapılır sorusunu sormaktadır ve bu gibi durumların ilk araştırma konusu olduğu bilinir.
1 Günde Adet Kanı Büyüsü Yapma Aşamaları
Vücuttaki tüm yoğun ve kötü enerjinin bulunduğu kadınları arındırdığı ve rahatlattığı bilinen bir diğer deyimle temizlenme yöntemidir. Adet kanı kadın için oldukça önemli ve kadının mahrem olarak nitelediğimiz şehvet bölgesinden dışarıya atılan aynı zamanda da yoğun kadınlık enerjisi içeren bir kandır. Kadınların, men dönemlerinde kadınlık hormonları fazlasıyla aktif olduğu için bu atılan kanda da aynı enerjinin bulunduğu bilinmektedir. Eşler arasındaki herhangi bir uzaklaşma, birbirinden kopma erkeğin kadını sevmeme halinde kadınlar büyü yöntemi sayesinde kadın ve erkek arasındaki muhabbeti tekrar kazanmaya çalışır. Medyum Yasin Hoca pek çok büyü türünün yanı sıra adet kanı ile büyü nasıl yapılır sorusuna da en doğru cevabı veren kişi olarak toplum tarafından tanınmaktadır. Bu büyüyü tercih ettiği ve yaptığı zamanlarda belli başlı yöntem dahilinde yapar. Medyum Yasin Hoca’nın izlediği yöntem şudur: - Kadının men halinde adet kanını bir kaba biriktirmesi gerekmektedir. - Medyum Yasin Hoca, bu özel kana belli başlı okuduğu dua ve özel sözlerle elde edilen kana enerjisini geçirmektedir. - Bu kan bir miktar şekere bulanır ve elde edilen bu şeker kadın tarafından partnerinin kahvesine ya da çayına eklenmelidir. Bu yöntem sayesinde, erkek çayını ya da kahvesini bitirdiğinde ani bir değişim yaşadığı bilinmektedir. Gözüne daha antipatik görünen kadın o saatten sonra oldukça çekici ve kadınsı gelmeye başlamıştır. Tüm alimler bu durumu, içerisinde bulunan yoğun kadınlık hormonu ve enerjisiyle ilişkilendirmiştir. Çünkü kadınlar aybaşı halinde östrojen hormonu oflarak bilinen yoğun kadınlık hormonu içeren hormon salgılamaktadır. Bu nedenle bu kanı kullanmanın aynı zamanda bilimsel bir açıklaması da vardır.
Adet Kanı ile Büyü
Adet Kanı Büyüsünün Yan Etkileri Var mıdır?
Adet kanı büyüsü herkes tarafından bilindiği üzere kadının en korunaksız döneminde yapıldığı için doğru insanlar tercih edilmediğinde kadının kendine de zarar vermektedir. İşlem güvenilir kişiler taraf��ndan ve en doğru yöntemle yapılmalıdır bu nedenle Medyum Yasin Hoca, adet kanı büyüsü nasıl yapılır araştırmalarının bilinen en doğru adresidir. Bunun yanı sıra adet kanında yüksek oranda toksinler bulunmaktadır. Bu toksinler, vücuttan atılımı olması gereken dengeyi kurmak için temizlenilmesi gereken pis atıklardır. Bu kan da yüksek oranda bu pis atıklar bulunduğundan dolayı erkeğin ağız yoluyla teması biraz sakıncalı bir durumdur. Bu kanın çay ya da kahveye atılan şekere karıştırılması halinde erkek kadına eski yakınlığını sağlamaktadır fakat ters tepki yapan beylerde ise aşırı kıskanma aşırı öfke ve aşırı enerji hali ortaya çıkmaktadır. Araştırma yapılırken sadeceadet kanı büyüsü nasıl yapılır sorusu sorulmamalı aynı zamanda bu büyü kimlere ve ne gibi durumlarda yapılmalıdır şeklinde araştırma yapılmalıdır. Güvenilir medyum Yasin Hoca tarafından yapılan bu büyü yüksek oranda sıkıntılı durumu doğru şekilde giderdiği bilinmektedir. İnsanlar tarafından tercih edilme nedeni de bu gibi durumlar karşısında her zaman doğru yöntemi kullanmasıdır. Güvenilirliğinin yanında Medyum olması da hangi durumlarda hangi büyünün kimlere nasıl yapılacağını çok iyi bildiğini göstermektedir. Read the full article
0 notes
Text
Birçok kadın gebelikte memelerde hassasiyet yaşar. Hastalık, hamilelik sırasında memelerde değişikliklere neden olan bir hormon olan progesteron seviyesi ile ilişkilidir. Bazı kadınlar hamileliğin ikinci üç aylık döneminde meme hassasiyetinden kurtulur, ancak diğerleri için bu geçicidir. Göğüs hassasiyeti genellikle hamileliğin erken döneminde hissedilir ve hamilelik ilerledikçe azalır. Meme hassasiyeti 16. Gebelik haftasında yaklaşık %50 oranında azalır. Göğüs Hassasiyeti Nedir ve Hamile Kadınları Nasıl Etkiler? Göğüs şişmesi olarak da adlandırılan meme hassasiyeti, göğüste ağrı hissidir. Gebelikte memelerde hassasiyet ve ağrı genellikle gebeliğin ilk birkaç haftasında başlar ve ikinci trimesterde devam eder. Meme hassasiyeti prolaktin hormonu ile ilişkilidir. Bir kadın hamile kaldığında, bu hormonun seviyesi önemli ölçüde yükselir. Prolaktin memede sıvı tutulmasına neden olarak şişlik ve hassasiyete neden olur. Yaklaşık 4 kadından 1'i hamileliğin ilk üç ayında meme hassasiyeti yaşar. Kadınlar hamile kaldığında, kadınlık hormonu seviyeleri artarak suyun memelerde birikmesini kolaylaştırır. Bu olduğunda, göğüsler ağrılı ve hassas olabilir. Bazı durumlarda dokunmaya karşı hassas olabilir. Hamilelik sırasında meme hassasiyeti, göğüs ağrısı ve göğüs rahatsızlığı çok yaygındır. Hamilelik sırasında göğüs ağrısının belirtileri ağrı, kramp ve yanmayı içerir. Bu semptomlar genellikle ikinci trimesterde kötüleşir ve üçüncü trimesterde devam eder, ancak bebek erken doğarsa düzelebilir. Gebelikte Memelerde Hassasiyet Neden Olur? Göğüs hassasiyeti hamilelik sırasında en sık görülen semptomlardan biridir. Bunun nedeni vücuttaki hormonal değişikliklerdir. Hamilelik sırasında meme hassasiyetinin nedenleri iki kategoriye ayrılabilir. Hormonal ve hormonal olmayan. Meme hassasiyeti hamilelik sırasında yaygın bir şikayettir. Gebelikte memelerde hassasiyetinin olası nedenleri şunlardır: Hormonal değişiklikler Gebelik hormonları (progesteron, östradiol vb.) Ve laktik asit bakterileri Sutyen sıkması (göğüslerin büyümesine bağlı olarak) Göğüs şişmesi Progesteron gibi gebelik hormonları süt kanallarını genişletip gevşeterek süt üretimine neden olur. Gebelikte Memelerde Hassasiyet Neden Olur Göğüs hassasiyeti hamilelik sırasında sık görülen bir semptomdur, ancak başka nedenleri de olabilir. Gebelikte memelerde hassasiyetinin diğer bazı nedenleri şunlardır: Mastit, Meme enfeksiyonları, Paget hastalığı, bir tür radyasyon nekrozu; Vücudun diğer bölgelerine yayılmış meme kanseri (kanser meme dışında ağrı ve hassasiyete neden olur). Göğüs uçlarında mantar enfeksiyonu Gebelikte Memelerde Hassasiyet Nasıl Önlenir? Hamilelik döneminde meme hassasiyetini önlemek için kadınların göğüslerine baskı uygulamaktan kaçınmaları, dar giysiler giymekten kaçınmaları ve destekleyici sutyenler kullanmaları gerekir. Ayrıca kafein alımınızı da azaltmalısınız. Gebeliğin ilk birkaç haftasındaki hassasiyet, genellikle son aylarda hissettiğiniz ağrıdan çok farklıdır. Bunun nedeni, vücudunuzun hamilelik sırasında esneme, büyüme ve değişme eğiliminde olmasıdır. Bu süre zarfında göğsünüze baskı yapmamaya çalışın. Bu hassasiyete ve ülserlere neden olabilir. Ayrıca dar giysiler veya sutyenler giymemeye de dikkat etmelisiniz. Hamilelikte göğüs hassasiyeti doğumdan sonra geçmeyebilir, bu da ilk birkaç hafta emzirmeyi zorlaştırır, ancak bebeğinize bol miktarda anne sütü vermeniz önemlidir. Hamilelikte Meme Hassasiyetini Azaltmak İçin Ne Yapılmalı? Hamilelik sırasında meme hassasiyeti yaygın ve genellikle rahatsız edici bir semptomdur. Bu, hamilelik sırasında meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklanabilir. Hamilelikte göğüs hassasiyetini azaltmanın birçok yolu vardır. Bunlar arasında bol giysiler giymek, sol tarafınıza yatmak, masaj terapisi ve soğutma pedleri kullanmak, bol sıvı tüketmek ve kafein ve alkolden kaçınmak sayılabilir. Hamilelik sırasında göğüs hassasiyeti, annenin vücudundaki
artan östrojen seviyeleri gibi hamilelik sırasında meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklanır. Bu çoğu gebe kadında ilk gebelik belirtisi olarak görülür ve olağan bir durumdur. Gebelikte Memede Hassasiyet Ne Zaman Geçer? gebelikte memede hassasiyet ne zaman geçer Gebelikte memelerde hassasiyet hamileliğin ilk günlerinde başlayıp, dokuzuncu ayın sonuna kaybolmaz, ancak ilk trimesterin sonuna doğru azalır. Hamilelik sırasında meme ağrıları genellikle üçüncü trimesterin ortasında tamamen kaybolur. Göğüslerde yanma ve ağrı gün boyunca veya sadece günün belirli saatlerinde olabilir. Gebeliğin ikinci üç ayında, özellikle daha sonra meme hassasiyeti azalabilir. Sürecin bu noktasında çoğu kadın daha az ağrı ve genellikle farklı semptomlar bildirir. Sonuç olarak, hamilelik acı verici bir deneyim olabileceği gibi harika bir duygu da olabilir. Hamilelik sırasında rahatsızlığı önlemenin veya azaltmanın birçok yolu olduğunu hatırlamak önemlidir. Bunlardan bazıları, belirli ilaçları almak, destekleyici sutyen takmak ve ısıtma yastıkları kullanmaktır. Hormonal değişiklikler ruh hali değişimlerine ve diğer semptomlara yol açabileceğinden, hamile kadınların zihinsel sağlıklarına odaklanmaları da önemlidir. Göğüs hassasiyeti hamilelik sırasında sık görülen bir semptomdur, ancak bazı kadınlar bunu bebek doğmadan önce yaşarlar. Doğumdan sonra gebelik öncesi figürün ve bebekle kurulan emzirme ilişkisinin yeniden kazanılması zaman alabilir.
0 notes
Text
Kadınlarda Akciğer Kanseri
New Post has been published on https://kuytu.net/kadinlarda-akciger-kanseri.html
Kadınlarda Akciğer Kanseri
Kadınlarda Akciğer Kanseri, Sigara kullanan kadınların, sigara kullanan erkeklere göre akciğer kanserine yakalanma riskleri çok daha çoktur. Erkeklerdeki kanser riski oranı 11.4-37.5 kat artarken, kadınlarda ise bu oran 37.6-86 kattır.
Kadınlarda Akciğer Kanseri
ABD’de kadında akciğer kanseri bir numaralı kanserdir ve 1996 yılında 64,300 kadın kanser nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Kadınlarda akciğer kanseri ölüm hızıyla sigara içme oranı paraleldir. Bir toplumda, sigara içiminin artmasıyla akciğer kanser ölüm hızının arasında 15-20 yıl kuluçka süresi vardır. Kadınlarda akciğer kanseri sebebiyle ölümler 1960 yılından itibaren hızla artmış ve artmaya devam etmektedir. Bu duruma göre, ülkemizde kadınlar arasında sigara tüketimi son 5-10 yıl içinde hızla arttığına göre, ABD’de 1996 yılında yaşanan ölümleri düşünecek olursak biz şuan 1965-70’lerdeki durumdayız. Bu nedenle kadınlarda akciğer kanseri salgınının her geçen gün ülkemizde de alevleneceğini düşünebiliriz.
Kadınlarda Akciğer Kanseri
Sigara, genel olarak bütün kanser çeşitleri için bir risk etkenidür. Ancak en yaygın olanı kadınlarda görülen ufak hücreli akciğer kanseridir. Kesin olarak kanıtlanmamış olmakla beraber kadınlık hormonu olan estrojenin akciğer kanserinin tipi ve bir takım özelliklerini etkileyebileceği ve cinsiyetler arasında akciğer kanseri farklılıklarından sorumlu olabileceği düşünülmektedir.
0 notes
Text
0 notes
Text
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Temel cinsiyet hormonlarından biri olan ve ‘kadınlık hormonu’ olarak da bilinen östrojenin azalmasıyla birlikte kadınlar yaşamlarının farklı bir evresine adım atıyor. Menopoz olarak adlandırılan bu dönemde, pek çok kadında çeşitli endişeler oluşabiliyor. Sürecin, bir hastalık ya da eksiklik olarak görülmemesi gerekiyor ve uzman yardımı ile daha konforlu atlatılması sağlanabiliyor. Kadınların…
View On WordPress
0 notes
Text
Estradiol Yüksekliği Düşüklüğü Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi Kadınların sıkça araştırdığı konulardan birisi de Estradiol yüksekliği düşüklüğü belirtileri nelerdir, neden olur ve tedavisi nasıl olur sorularının cevaplarıdır. Bu soruların cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz. Estradiol hormonu az miktarda erkeklerde de bulunsa da kadınlık hormonudur. Kadınların doğurganlık yıllarında yüksek olan bu hormon menopozdan sonra çok azalır. Estradiol Normal S... https://www.begonya.com/estradiol-yuksekligi-dusuklugu-belirtileri/?feed_id=157343&_unique_id=64f42f4c86930
0 notes
Text
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Temel cinsiyet hormonlarından biri olan ve ‘kadınlık hormonu’ olarak da bilinen östrojenin azalmasıyla birlikte kadınlar yaşamlarının farklı bir evresine adım atıyor. Menopoz olarak adlandırılan bu dönemde, pek çok kadında çeşitli endişeler oluşabiliyor. Sürecin, bir hastalık ya da eksiklik olarak görülmemesi gerekiyor ve uzman yardımı ile daha konforlu atlatılması sağlanabiliyor. Kadınların…
View On WordPress
0 notes
Text
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Temel cinsiyet hormonlarından biri olan ve ‘kadınlık hormonu’ olarak da bilinen östrojenin azalmasıyla birlikte kadınlar yaşamlarının farklı bir evresine adım atıyor. Menopoz olarak adlandırılan bu dönemde, pek çok kadında çeşitli endişeler oluşabiliyor. Sürecin, bir hastalık ya da eksiklik olarak görülmemesi gerekiyor ve uzman yardımı ile daha konforlu atlatılması sağlanabiliyor. Kadınların…
View On WordPress
0 notes
Text
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Menopozun Olumsuz Etkilerini Azaltan 10 Adım
Temel cinsiyet hormonlarından biri olan ve ‘kadınlık hormonu’ olarak da bilinen östrojenin azalmasıyla birlikte kadınlar yaşamlarının farklı bir evresine adım atıyor. Menopoz olarak adlandırılan bu dönemde, pek çok kadında çeşitli endişeler oluşabiliyor. Sürecin, bir hastalık ya da eksiklik olarak görülmemesi gerekiyor ve uzman yardımı ile daha konforlu atlatılması sağlanabiliyor. Kadınların…
View On WordPress
0 notes
Text
Propolis ve Arı Sütü Uyarısı https://saglikagi.net/propolis-ve-ari-sutu-uyarisi/?feed_id=42619
0 notes
Text
Bazı kadınlar hamilelik sırasında baş dönmesi yaşarlar, ancak baş dönmesi her zaman hamilelik belirtisi olmasa da baş dönmesi, hamileliğin yaygın bir semptomudur ve hormonal değişikliklerle ilgili diğer birçok nedenden kaynaklanabilir. En yaygın hamilelik belirtilerinden biri baş dönmesidir. Bununla birlikte, tüm kadınlar bu semptomu yaşamaz ve bazıları bunu yalnızca kısa bir süre yaşar. Hamilelik belirtisi olarak baş dönmesi genellikle diğer gebelik belirtileriyle ilişkilendirilir. Çoğu hamile kadın baş dönmesi ve mide bulantısı yaşar. Hamileliğin Kaçıncı Haftasında Baş Dönmesi Olur? Hamilelik sırasında uterus normalden çok daha büyük hale gelir, bu nedenle uterusa büyük miktarda vücut kanı girer. Bu nedenle beyin dahil diğer organlara kan akışını sağlayamayabilir. Bu durumda beyin ve diğer organlar bir anda kan ihtiyacını karşılamayı keserek hamilelik sırasında baş dönmesi, bayılma ve diğer rahatsızlıklara neden olabilir. Hamile olduğunuzu düşünüyor ve hamileliğin ilk haftalarında baş dönmesi olup olmadığını merak ediyorsanız hemen konuya gelelim: Evet, baş dönmesi hamileliğin erken belirtilerinden biridir. Kadınlar hamilelik sırasında hormonal değişiklikler nedeniyle alışılmadık bir süreçten geçerler. Mide bulantısı, kusma, bayılma, baş dönmesi ve bayılma gibi belirtiler özellikle hamileliğin erken döneminde sık görülür. Bayılma daha az yaygındır, ancak hemen hemen her hamile kadın en az bir kez baş dönmesi ve baş dönmesi yaşar. Hamilelikte Baş Dönmesi Neden Olur? Hamilelikte Bas Dönmesi Neden Olur Açıklanamayan bir baş dönmesi hissediyor ve bunun sizin veya bebeğiniz için ne anlama geldiğini merak mı ediyorsunuz? Baş dönmesi, özellikle hamileliğin erken döneminde ortaya çıkabilir. Baş dönmesi, kusma ve mide bulantısı ile birlikte hamileliğin klasik bir belirtisidir. Genellikle hamilelik belirtisi olan baş dönmesi güvenlidir, ancak çarpıntı, baş ağrısı veya bulanık görme yaşarsanız doktorunuzla konuşun. Hamilelikte baş dönmesi birçok nedenden kaynaklanabilir. Gelin bu nedenleri birlikte inceleyelim. Hipoglisemi Aşırı sıcaklıklar Diyabet Zihinsel faktörler Aniden kalkma Anemi Düşük kan basıncı Tipik gebelik belirtileri de fiziksel değişikliklerin bir parçasıdır. Erken gebelikte baş dönmesi Gebeliğin ilk üç ayında vücut güçlü hormonal değişikliklerle baş etmek zorundadır. Bu dönemde anne adaylarının %75'inde bulantı ve baş dönmesi görülebilir. Bunun tek nedeni kadınlık hormonu olan progesterondur. Kadın vücudu üzerinde sakinleştirici bir etkiye sahiptir, ancak yorgunluk ve baş dönmesine neden olur. Geç gebelikte baş dönmesi Baş dönmesi genellikle hamileliğin ilerleyen dönemlerinde geçer, ancak hamile kadınlar yine de baş dönmesi hissedebilir. Bunun tansiyonla ilgisi var. Bu sırada, damar yavaş yavaş kan pompalayarak genişlemeye devam eder. Yatar ya da oturur pozisyondan ayağa kalkarken baş dönmesi olabilir. Buna "tansiyon durumu" denir. Bu durum, kan basıncındaki keskin düşüşün bir sonucu olarak aniden ortaya çıkar ve bu da beyne giden kan akışında keskin bir düşüşe yol açar. Bu durumu ortadan kaldırmak için hamile kadının çok yavaş hareket etmesi ve daha dikkatli ayağa kalkması gerekir. Gebeliğin sonlarında, rahim büyümesi rahme daha fazla kan akmasına neden olarak kanın beyin gibi diğer organlara hızla pompalanmasını zorlaştırır ve bu da kadınların baş dönmesine neden olabilir. Büyüyen rahim, annenin kan damarlarına baskı uygulayarak bayılma, baş dönmesi ve bayılma nöbetlerine neden olabilir. Kan şekerinden baş dönmesi Hamilelik sırasında kan şekeri seviyeleri daha sık düşebilir. Gebeliğin sonunda, hamile bir kadında bazal metabolizma hızı %20 artar. Düşük kan şekeri baş dönmesine neden olur. Bunu sık sık küçük öğünler yiyerek ve atıştırarak önleyebilirsiniz. Ayrıca vücudu uzun süre susuz bırakmayın. Birçok insan ani baş dönmesinin hamilelik belirtisi olduğunu düşünür. Ancak, bu belirtiye neyin neden olduğunu anlamak önemlidir. Çoğu durumda, buna aşağıdakiler gibi diğer birçok sorun neden olabilir:
Hormonal değişiklikler (hamilelik belirtileri ve baş dönmesi ile birlikte) Uykusuzluk hastalığı Vitamin eksikliği Stres ve kaygı Antidepresanlar ve ağrı kesiciler gibi ilaçlar Baş dönmesi hamileliğin ilk belirtilerinden biridir. Bu, hamileliğin 6. haftasından itibaren olur. Bazı kadınlar hafif baş dönmesi yaşarken, diğerleri daha şiddetli semptomlar yaşar. Baş dönmesi genellikle hamile kaldıktan sonraki birkaç hafta içinde geçer, ancak bazı kadınlar geçmez. Gebelik Baş Dönmesi Nedir? Birçok kadın hamileliğin erken döneminde baş dönmesi yaşar. Bu durum hamile kadının dengesini bozarak ayakta durmasını ve yürümesini zorlaştıran bir durumdur. Hamilelik sırasında çocuğun gelişimi ile ilgili olmayan başka baş dönmesi nedenleri de vardır. Örneğin hamilelik sırasında vücut tarafından salgılanan hormonlar baş dönmesine neden olabilir. Baş dönmesi yemek yemeyi, uyumayı ve hatta yürümeyi zorlaştırabilir. Bu, hamileliğin yaygın bir belirtisidir ve hormonal değişikliklerden kulak enfeksiyonlarına kadar herhangi bir nedenden kaynaklanabilir. Hamilelik Belirtileri Nelerdir? Hamilelik, kısaca "hamilelik" olarak anılan, bir kadının hamile kalması ve bir çocuk doğurması durumudur. Gebelik dönemi, yumurtanın sperm tarafından döllenmesi ile başlar ve doğum ile sona erer. Çoğu kadın için baş dönmesi hamilelik belirtisidir ve aşağıdaki yaygın hamilelik belirtileri eşlik eder: Vajinal kanama: Adet kanamasına benzer hafif kanama (yerleşme kanamasına bağlı hafif pembemsi). Adet gecikmesi Alt karın bölgesinde şiddetli ağrı Zor nefes alma Aşırı terleme Ani ve önemli kilo alımı veya kaybı Bacak ve ayakların şişmesi İştah artması Anormal akıntı Sık idrara çıkma Yüksek kan basıncı Hamilelik belirtilerini tespit etmek, özellikle hamileliğin ilk birkaç haftasında zor olabilir. Baş dönmesi yaygın bir semptomdur ve hamilelik sırasında kan hacmi arttığında ortaya çıkar. Bu genellikle yüksek kan basıncı ve kalp atış hızı ile ilişkilidir ve bu da teşhisi zorlaştırabilir. Hamilelikte Baş Dönmesi Belirtileri Hakkında Bazı İlginç Gerçekler Hamilelikte Bas Dönmesi Belirtileri Birçok kadın hamilelik sırasında baş dönmesi yaşar. Bu, ilk trimesterden sonra kaybolan yaygın bir semptomdur. Bununla birlikte, bazı kadınlar hamilelik sırasında baş dönmesi yaşarlar. İşte hamilelik sırasında baş dönmesi hakkında bazı ilginç gerçekler. 1) Hamilelik sırasında baş dönmesi söz konusu olduğunda neyin normal olup neyin olmadığına dair net bir kılavuz yoktur. 2) Sağlıklı, komplike olmayan bir hamilelik geçiren kadınların ciddi semptomlar yaşama olasılığı %40 ve ciddi vertigo semptomları yaşama olasılığı %11 daha fazladır. 3) Genellikle mide bulantısı ve kusmanın eşlik ettiği baş dönmesi, hamileliğin erken döneminde ikinci veya üçüncü trimestere göre daha yaygındır. Baş Dönmesi Olan Kadınlarda Olası Hamilelik Belirtileri Baş dönmesi çok yaygın bir hamilelik belirtisidir. Özellikle başka semptomlarınız varsa hamilelik testi yapmanız önerilir. Hamilelik belirtileri olan kadınlar, daha fazla önlem almadan önce daima doktorlarına danışmalıdır. Olası bir hamileliği gösteren bazı yaygın semptomlar vardır. Bunlar baş dönmesi, yorgunluk, kilo alımı, mide bulantısı ve kusma, sık idrara çıkma ve ağız kokusu/idrar içerir. Baş ağrısı Baş ağrısı en yaygın hamilelik semptomlarından biridir ve anemi, düşük tansiyon veya büyüyen bir bebeğin ağırlığından kaynaklanabilir. Mide bulantısı Mide bulantısı, birçok kadının hamilelik sırasında yaşadığı başka bir yaygın semptomdur. Sabah bulantısına bazen baş dönmesi eşlik eder. Meme değişiklikleri Bu değişiklikler, göğüslerin ve meme uçlarının artan hassasiyetini içerir. Tükenmişlik Yorgunluk, birçok kadının hamilelik sırasında yaşadığı başka bir yaygın semptomdur. Baş dönmesi de genellikle hamileliğin bir belirtisi olarak yorgunlukla ilişkilendirilir. Hamilelikte Baş Dönmesi Riski Nasıl En Aza İndirilir? Hamilelik sırasında
baş dönmesinin en yaygın nedenlerinden biri dehidrasyona bağlı hormonal dalgalanmalar ve yorgunluk gibi hamilelikle ilgili postüral değişikliklerdir. Diğer bir sebep ise hamile kadınlarda görülebilen dehidratasyondur. Gebelik baş dönmesi hamile kadınları etkileyen bir durumdur. Bu, yürümeyi, ayakta durmayı veya konuşmayı zorlaştırabilir ve bayılmaya neden olabilir. Hamile kadınlar hamilelik sırasında dolaşım ve hormonal değişiklikler nedeniyle bu semptomları sıklıkla yaşarlar. Egzersiz sırasında baş dönmesi riskini azaltmanın birçok basit yolu vardır. Tüm hamile kadınların aynı miktarda gebelik baş dönmesi yaşamadığını hatırlamak önemlidir. Bazıları bunu diğerlerinden çok daha az yaşar. Hamileliğin erken döneminde, birçok kadın baş dönmesi yaşar. Genellikle birkaç saatten fazla geçmiyorsa ve sizi rahatsız etmiyorsa, endişelenecek bir şey yok. Önemli: Bu semptomların sağlığınızı nasıl etkileyebileceği konusunda doktorunuzla konuşmanızı öneririz.
0 notes