#kıyamete hazır mısın
Explore tagged Tumblr posts
Text
Küresel Elektrik Kesintisi - GÜNEŞ EMP 2020
Sizce dünya buna hazır mı? Küresel Elektrik Kesintisi 2020! #elektrik #güneş #emp #sondakika #uzay #osym
Dijital kıyamet Küresel Elektrik Kesintisi 2020 yılında gerçeleşecek mi?
Güneş lekeleri küresel elektrik kesintisine neden olabilir mi? Emp nedir? Nasıl çalışır? Dünya nın manyetik alanındaki değişimler elektrik kesintilerine neden olabilir mi? Elektronik cihazlar bu elektriksel dalgalardan nasıl etkilenir? Hepsi ve daha fazlası videomuzda.
Dünya dışı araştırmalar
Dünya dışında farklı…
View On WordPress
#2020#bakmış#blackout kıyameti#blackout nedir#elektrik#elektrik kesinti#elektrik kesintileri normal mi#elektrik kesintisi#elektrik kesintisi neden olur#emp#emp 2020#global çapta elektrik kesintisi#global elektrik#global elektrik kesintisi#güneş#güneş lekeleri#güneş patlama#kıyamete hazır mısın#kıyamete hazırmısın#komplo teorisi blackout#komplo teorisi elektrik#küresel çapta elektrik kesintisi#küresel elektrik#küresel elektrik kesilmesi#küresel elektrik kesinti#küresel elektrik kesintisi#küresel elektrik kesintisi 2020#küresel kesinti
0 notes
Video
Küresel Elektrik Kesintisi Blackout Kıyamet Komplo Teorisi
Küresel çapta elektrik kesintisi kıyamete neden olur mu?
BLACKOUT komplo teorisini araştırıyoruz. Kıyamete hazır mısın? Neden her haberde küresel elektrik kesintisi olabileceği söyleniyor. Peki ırak azerbaycan iran haiti elektrik kesintileri bir denememi? Kim neden bunu yapmak istiyor.. Her şeyi elektriğe bağlı insanlar elektrikler kesilince ne yapacak? Hepsi ve daha fazlası videomuzda
Teknik adı "taçküre kütle atımı" olan bu patlamalar, Güneş'te meydana gelen bir dizi fiziksel olayı ifade ediyor. Büyük miktarda enerji faaliyeti içeren kütle atımları, çevredeki gezegenlere de etki etmekte. Hala tam nedeni bilinmeyen bu tür fırlatımlar, bazı teorisyenelere göre manyetik alanların birleşmesi sonucu oluşuyor. Güneş lekelerinde meydana gelen patlamalarda büyük miktarda plazmatik madde atımı gerçekleşiyor. Proton, elektron gibi parçacıkların salındığı bu tür olaylarda; yüzey kısmında helyum, oksijen, demir gibi ağır metaller fırlatılıyor. Dünyamızı da etkileyen taçküre kütle atımları, en çok elektrik tesisatlarına zarar veriyor. Kabloların aşırı yüklenmesi ve küresel çapta elektrik arızaları bu olayların yan etkileri.
Dünya’nın manyetik alanlarının 2 bin yıl içerisinde değişebileceği öngörülüyor. Britanyalı araştırmacılara göre bu durumda en iyi ihtimalle küresel elektrik kesintisine, en kötü ihtimalle ise tüm elektrikli aletlerin yok olmasına yol açabilir. Leeds Üniversitesi’nden iki profesör, 2 bin yıl içerisinde gezegenin manyetik alanlarının değişerek, küresel elektrik kesintilerine yol açabileceği uyarısında bulundu. Britanyalı araştırmacıların The Conversation sitesinde yayımlanan makalelerinde, “jeomanyetik ters” olarak tanımlanan manyetik alan değişiminin öngörülenden erken yaşanabileceği da belirtildi. Diğer bir ifadeyle, manyetik kuzey ve manyetik güney pozisyonları değişebilir. Bu da en iyi ihtimalle küresel elektrik kesintisine, en kötü ihtimalle ise tüm elektrikle çalışan aletlerin yok olmasına yol açabilir. Zira manyetik alan, kırılgan gezegenimizi güneş püskürtülerine karşı koruma görevi görüyor. “Jeomanyetik ters” durumunda, manyetik alan kırılganlaşacak ve dünyalıların kaderini güneşin ‘kapris’lerine bırakacak. Son manyetik alan değişimi 780 bin yıl önce gerçekleşmişti. Bilim insanlarına göre manyetik alan, her yüzyılda yüzde 5 oranında direnç kaybederek, manyetik altüst oluşa doğru gidiyor. 2003 yılında meydana gelen küçük güneş püskürtüleri sırasında İsveç elektrik ağı şebekeleri durmuştu. 1859’daki bir dizi güneş püskürtüsü, Kutup ışıklarına yol açmıştı.
Ücretsiz Abone olmayı unutmayın...
Diğer önemli videolarımız izlemediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz ;
Önerilen videolar; ► Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kuran Büyük Sır ► UFO larla Yakın Temasa Hazır Olun! ► Epifiz Bezi Nasıl Temizlenir Zihin Gözü ilacı ► Dünya'yı Yöneten REPTİLİAN Irkı ► Zaman Yolcusu Noah Deşifre Oldu!
Bu video Canon Eos M50 ile 4k çekilmiştir. Montaj ise Filmora9 ile 4k UHD olarak yapılmıştır. Video süresi: 12:50
Youtube kanal gelirlerimiz çeşitli bağış kampanyalarına harcanmaktadır; ► Fidan Bağışı Yaptık
Merhaba Youtube Türkiye de yeniyim. Bakmış kanalı hızla gelişmeye, büyümeye devam ediyor. Bur da dev gibi bir aile için her hafta iki yeni video yüklüyorum. Bakmış videolarında teknoloji ve bilimi kullanarak komplo teorileri, gizli bilgileri, kehanet, gizemli olayları, merak edilen arkeoleji çalışmalarını sizler için araştırıyor ve benzeri bir sürü video paylaşıyorum.
Eğer siz de dünya insanlarından saklanan gizli bilgilere , belgelere ilgi duyuyorsanız , farklı bilgilere meraklıysanız, trend ve popüler haber incelemelerini takip etmek istiyorsanız kanalım ve hazırlamış olduğum videolar tam sizin için demektir. Sizde aileye katılın ne duruyorsunuz abone olun !
► Tags; #blackout #deccal #kıyamet #illuminati #hzmehdi #aliens #gündem #sondakika
► ÜCRETSİZ ABONE OL.! https://www.youtube.com/channel/UCvK1…
► İletişim ; [email protected]
► Devamı ve daha fazlası web sitemizde : https://bakmis.com/
► Youtube ; http://youtube.com/c/BAKMIŞ
#küresel elektrik kesintisi#küresel çapta elektrik kesintisi#global elektrik kesintisi#küresel elektrik#blackout kıyameti#küresel kesinti#global çapta elektrik kesintisi#komplo teorisi blackout#küresel elektrik kesinti#küresel elektrik kesilmesi#kıyamete hazırmısın#elektrik kesintisi neden olur#kıyamete hazır mısın#elektrik kesintisi#komplo teorisi elektrik#elektrik kesinti#global elektrik#elektrik kesintileri normal mi#blackout nedir#bakmış#elektrik#elektro#blackout deccal kıyamet illuminati hzmehdi aliens gündem sondakika#blackout#deccal#kıyamet#illuminati#hzmehdi#aliens#gündem
0 notes
Text
Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak.
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin.
Sokağa fırlayacaksın.
Sokaklar da dar gelecek, tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi.
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü.
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin.
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan.
“Önemli olan sağlık…”
“Yaşamak güzel.”
“Boş ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın.
Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin.
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin.
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin.
“Ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp ”ne dedin?” diye sormayacaksın.
Yalnız kalmak isteyeceksin.
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak.
İkisi de yetmeyecek.
Geçmişi düşüneceksin.
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin.
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek.
Ama bile bile yapacaksın.
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın.
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin.
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin.
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin.
Herkesi ona benzetip, kimseyi onun yerine koyamayacaksın.
Hiçbir şey oyalamayacak seni.
İlaçlara sığınacaksın.
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek.
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin.
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak.
Sabahı iple çekeceksin.
Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin.
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler.
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin.;
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.
Nafile…
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek.
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin.
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin.
Telefonun çalmasını bekleyeceksin aramayacağını bile bile.
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek.
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla.
Yüreğin burkulacak.
Canın yanacak.
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin.
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden.
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın.
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin.
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin, onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek.
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak.
Gel gitler içinde yaşayacaksın.
Buna yaşamak denirse.
Razı mısın bütün bunlara?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye?
O halde âşık olabilirsin.
#Alıntı
#aşk#ayrılık#acı#şiirsokakta#nefret#yaşamak#geceye not#türkçe rap#sago#no.1#yalnızlık#sevgi#umut#gözyaşı#acımasız
14 notes
·
View notes
Text
Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?“ diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin…Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek…Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut…Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?O halde AŞIK olabilirsin :D
0 notes
Photo
Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin…Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek…Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut…Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?o halde AŞIK olabilirsin…
#aşık#aşık olmak#vedalarsessizolur#hüzünlübirgece#ölüm#yaşam#köprücük#hazırmısın?#uçurum#gitme#seni seviyorum#sana aşığım#kalbim#sevgili#gökyüzü#tumblr#sukran-sirin#rüya#kabus#acı#aşk acıtır#aşk#tumblr girl
27 notes
·
View notes
Note
Aşk ne sana göre
tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak. evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu farkedeceksin. sokağa fırlayacaksın. sokaklar da dar gelecek. tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi. ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü. kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin. birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan. "önemli olan sağlık." "yaşamak güzel." "boş ver, her şey unutulur."sen hiçbirini duymayacaksın. göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin. ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin.hep ondan bahsetmek isteyeceksin. "ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deselerbaşını kaldırıp ne dedin?" diye sormayacaksın. yalnız kalmak isteyeceksin. hem de kalabalıkların arasında kaybolmak. ikisi de yetmeyecek.geçmişi düşüneceksin. neredeyse dakika dakika. ama kötüleri atlayarak. onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin. gittiğin yerlere gitmek. bu sana hiç iyi gelmeyecek. ama bile bile yapacaksın. biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın. aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin. hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin. aksini iddia edenlerden nefret edeceksin. herkesi ona benzetip kimseyi onun yerine koyamayacaksın. hiçbir şey oyalamayacak seni. ilaçlara sığınacaksın... birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan.sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren. bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek. boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin. uyumak zor, uyanmak kolay olacak. sabahı iple çekeceksin. bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin. ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler. ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.nafile... düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek. rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin. her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin... telefonun çalmasını bekleyeceksin... aramayacağını bile bile...her çaldığında yüreğin ağzına gelecek. ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla. yüreğin burkulacak,canın yanacak. bir daha sevmemeye yemin edeceksin. hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden. onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin. yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin. onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek. ama bir umut...onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...bu umut seni gitmekten alıkoyacak. gel gitler içinde yaşayacaksın. buna yaşamak denirse...razı mısın bütün bunlara? hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye? o halde aşık olabilirsin ..."
94 notes
·
View notes
Text
“Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak.
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin.
Sokağa fırlayacaksın.
Sokaklar da dar gelecek, tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi.
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü.
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin.
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan.
“Önemli olan sağlık…”
“Yaşamak güzel.”
“Boş ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın.
Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin.
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin.
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin.
“Ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp “ne dedin?” diye sormayacaksın.
Yalnız kalmak isteyeceksin.
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak.
İkisi de yetmeyecek.
Geçmişi düşüneceksin.
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin.
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek.
Ama bile bile yapacaksın.
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın.
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin.
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin.
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin.
Herkesi ona benzetip, kimseyi onun yerine koyamayacaksın.
Hiçbir şey oyalamayacak seni.
İlaçlara sığınacaksın.
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek.
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin.
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak.
Sabahı iple çekeceksin.
Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin.
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler.
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin.;
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.
Nafile…
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek.
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin.
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin.
Telefonun çalmasını bekleyeceksin aramayacağını bile bile.
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek.
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla.
Yüreğin burkulacak.
Canın yanacak.
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin.
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden.
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın.
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin.
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin, onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek.
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak.
Gel gitler içinde yaşayacaksın.
Buna yaşamak denirse.
Razı mısın bütün bunlara?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye?
O halde âşık olabilirsin.“
0 notes
Text
Sokağa fırlayacaksın... Sokaklar da dar gelecek... Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi... Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü... Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin... Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan... "Önemli olan sağlık." "Yaşamak güzel." "Boş ver, her şey unutulur." Sen hiçbirini duymayacaksın... Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin... Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin... Hep ondan bahsetmek isteyeceksin... "Ölüme çare bulundu" ya da "Yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını kaldırıp Ne dedin?" diye sormayacaksın... Yalnız kalmak isteyeceksin... Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak... İkisi de yetmeyecek... Geçmişi düşüneceksin...Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak... Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin... Gittiğin yerlere gitmek... Bu sana hiç iyi gelmeyecek...Ama bile bile yapacaksın... Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın... Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin... Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin....Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin... Herkesi ona benzetip... Kimseyi onun yerine koyamayacaksın... Hiçbir şey oyalamayacak seni... İlaçlara sığınacaksın... Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan... Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren...Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek... Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin... Uyumak zor, uyanmak kolay olacak... Sabahı iple çekeceksin... Bazen de "Hiç güneş doğmasa" diyeceksin... Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler... Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin... Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile... Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin... Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin... Telefonun çalmasını bekleyeceksin... Aramayacağını bile bile... Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek... Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla... Yüreğin burkulacak... Canın yanacak... Bir daha sevmemeye yemin edeceksin... Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden... Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın... Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin... Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin... Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek... Ama bir umut...Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu... Bu umut seni gitmekten alıkoyacak... Gel gitler içinde yaşayacaksın... Buna yaşamak denirse... Razı mısın bütün bunlara...? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?O halde AŞIK olabilirsin :D
#ayprens#kronikkararyetmezligi#meeterpeginhutamesi#piercing-lover#sansurperdesi#burravo#benkucukoala
38 notes
·
View notes
Quote
Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak. Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin. Sokağa fırlayacaksın. Sokaklar da dar gelecek, tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi. Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü. Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin. Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan. “Önemli olan sağlık…” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın. Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin. Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin. Hep ondan bahsetmek isteyeceksin. “Ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp ”ne dedin?” diye sormayacaksın. Yalnız kalmak isteyeceksin. Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak. İkisi de yetmeyecek. Geçmişi düşüneceksin. Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin. Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek. Ama bile bile yapacaksın. Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın. Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin. Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin. Herkesi ona benzetip, kimseyi onun yerine koyamayacaksın. Hiçbir şey oyalamayacak seni. İlaçlara sığınacaksın. Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren… Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek. Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin. Uyumak zor, uyanmak kolay olacak. Sabahı iple çekeceksin. Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin. Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler. Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin.; Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek. Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin. Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin. Telefonun çalmasını bekleyeceksin aramayacağını bile bile. Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek. Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla. Yüreğin burkulacak. Canın yanacak. Bir daha sevmemeye yemin edeceksin. Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden. Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın. Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin. Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin, onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek. Ama bir umut… Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak. Gel gitler içinde yaşayacaksın. Buna yaşamak denirse. Razı mısın bütün bunlara? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye? O halde âşık olabilirsin
0 notes
Text
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) Kitabı pdf indir pdf indir
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) “İlk güllenin, Osmanlı siperlerinden birinde patlaması, her iki tarafın topçuları için bir işaret yerine geçti. İlk patlamayı, Osmanlı ve Rus tabyalarından ateşlenen topların birbirine karışan korkunç gümbürtüleri takip etti. Plevne’de ilk kıyamet başlamıştı…” Büyük askerî zaferler ancak büyük komutanlarla kazanılır. Rus kumandanları tarafından bile saygıyla karşılanan bir komutanın yani Gazi Osman Paşa’nın Plevne Savaşı’ndaki destansı mücadelesi bu kitapta seni bekliyor. Vatan için mücadelede gözünü dahi kırpmayan bu komutanı tanımaya hazır mısın? O, adını çağlara yazdıran gerçek bir komutan…
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) Kitabı pdf indir pdf indir oku
#Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) kitabı pdf indir#Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) pdf oku#Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) ücretsiz indir#Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa / Bizim Kahramanlarımız 1 (Ciltli) ücretsiz pdf indir#12 + Yaş
0 notes
Quote
Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin…Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek…Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut…Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?o halde AŞIK olabilirsin…
0 notes
Photo
Canlı yayına hazır mısın? Distopya kanalı ile tüm teorileri masaya yatırıyor sizden gelen soruları cevaplayoruz. Bu eğlenceli sohbete hepiniz davetlisiniz. Perşembe akşamı saat 22:00'da BAKMIŞ YouTube kanalında... Bir önceki canlı yayınımız Distopya YouTube kanalında tam 4:30 saat sürmüştü. Yayının tekrarını Distopya YouTube kanalından izleyebilirsiniz. @saidgulum.png #distopya #bakmış #zombi #zombiler #komploteorileri #teoriler #salgın #yenidünyadüzeni #bilinmeyenler #ilginçbilgiler #hastalık #youtubetürkiye #canlıyayın #kıyamet (Turkey) https://www.instagram.com/p/CQD0WghLEMX/?utm_medium=tumblr
#distopya#bakmış#zombi#zombiler#komploteorileri#teoriler#salgın#yenidünyadüzeni#bilinmeyenler#ilginçbilgiler#hastalık#youtubetürkiye#canlıyayın#kıyamet
0 notes
Text
Yasinden sonra okunacak dua
Yasin’den Sonra Okunacak Dua
yasin bitiminde okunacak dua – yasin sonrası yapılacak dua
Amin..! Elhamdulillahi Rabbil alemin, vel akibetu lil muttekin vassalatu vesselamu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabi ecmainBismillâhirrahmanirrahim Allahümme rabbenâ yâ rabbenâ tekabbel minnâ inneke entessemiul alim. Ve tüb aleynâ yâ mevlâna inneke enttevvâbür rahim. Vehdinâ ve veffıknâ ilel hakkı ve ilâ sıratın müstekıym. Bi bereketi hatmil kur’anil azim. Va’fü annâ yâ kerim. Vağ fir lenâ zünübenâ bi fadlike ve keramike yâ ekramel ekramin ve yâ erhamerrahimin. Ey yerlerin ve göklerin sahibi on sekiz alemin kalbine nazar eden yüce ALLAH. Sayılı nefeslerin tükeneceğine, her şeyin sana döneceğine inanıyor, huzuruna geldik mümin gitmek istiyoruz, bu lütfu bizden esirgeme YARABBİ. 6666 ayet hürmetine okunan 41 yasin hürmetine, okunan tebareke ve amme sureleri hürmetine, aşrı şerifler hürmetine, ESTAUZ VİLLAH FETAKABBELENA RABBENA. Kabulün haseni sırrına mahzar eyle YARABBİ. Evvela bizzat sultanül enbiya habibi hüda hazreti Muhammet Mustafa (s.a.v.) hazretlerinin rufu şeriflerine hediye eyledik vasıl eyle YA RABBİ. Hulefa şanidin Hasan ve Hüseyin hazretleri efendimizin ehlibeytlerimizin ruhlarına hediye eyledik vasıl eyle YA RABBİ. Eren evliya şehit şuheda isimlerini saymakla bitmeyen evliyalarında ruhlarına hediye eyledik kabul eyle YA RABBİ. Mağripten maşrika, maşriktan mağribe her ne kadar iman ile gelmiş geçmiş kimi kimsesi kalmamış, isimleri unutulmuş, nesilleri tükenmiş, kabirleri yer ile bir olmuş, bizede bir fatiha yokmu diyenlerinde ruhlarına hediye eyledik sen ulaştır YA RABBİ. Yarabbi bizleri buraya toplayan hane sahibinin ahirete göç etmiş meftalarının, hısım, akrabalarının, talukatlarının selam alıp selam verdiklerinin üzerinde zerre kadar hak bulunanlarında bu okunan 41 yasinden, tebarekeden, amme suresinden cümlesinin kabirlerini nur makamlarını cennet bahçelerinden bir bahçe eyle YA RABBİ. Sıkıntıları varsa def eyle, hane sahibinin evinde böyle kuranı azimüşah okutmak nasip eyle, daima bu haneye bolluk bereket nasip eyle YA RABBİ. Bu hane sahibinin 41 yasini ne niyet üzerine okuttuysa bizde o niyet üzerine okuduk, dileğini kabul eyle, tekrar nasip eyle muhterem cemaatımızıda bu topluma teşrif ettiği için her bir adımına biner sevap eyle, onlarında ölmüşlerinin ruhlarına hediye eyledik sen kabul ve makbul eyle YA RABBİ. Bu kuranı elden ele dilden dile ulaştıranlarında ruhlarına hediye eyledik sen vasıl eyle YA RABBİ. Ya Rabbi bir Azrail (a.v.) kapımızı çalıp canını almaya geldim hazır mısın dediği zaman sağımıza hazreti kuran göğsümüzde şerefli iman karşımızda peygamber efendimiz hazretlerinin nur cemalini görerek dillerimizi Allah Allah Lailaheillallah Muhammedün Rasulüllah diyerek çene kapamak nasip eyle YA RABBİ. Mahşer değdin o kıyamet gününde yüce peygamberimizin huzurunda bizleri açık saçık rezil rüsvan eyleme YA RABBİ. Livalit Hamd isminde musama kılınan yüce peygamberimizin sancağı altında toplanmak nasip eyle, hasta kullarına şifa, dertli kullarına deva borçlu kullarına edalar nasip eyle YA RABBİ. Yarabbi okumuş olduğumuz kuranı kerimi eksikleriyle beraber kabul eyle YA RABBİ. Yüce peygamberimizin şefaatine bizleride nail eyle YA RABBİ. Yarabbi şu anda adınla süslenen dillerimizi zikrinle bezenen gönüllerimizi Allah Allah diyerek sana açılan ellerimizi huzurunda boş çevirme YA RABBİ. Dualarımızı Kabetullahta ve razbetullahta yapılan dualar gibi kabul eyle YA RABBİ. Okunan 41 yasin hürmetine, tebareke, amme hürmetine, kabeyi muazzam hürmetine, peygamber efendimiz Hz. Muhammet Mustafa(s.a.v.) hürmetine, Allah rızası için, eren evliyaların ruhu için , Atatürk ve silah arkadaşlarının, tüm şehitlerimizin, amin diyen cemaatin ölmüşlerinin ruhları için, hane sahibinin adak dilek ve dualarının kabulü için Allah rızası için Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yesifün. Veselâmün alel mürselin. Velhamdülillahirabbil alemin. El Fatiha.
Yasinden sonra okunacak dua
Bismillâhirrahmanirrahim Evvela bizzat sultanül enbiya habibi hüda hazreti Muhammet Mustafa (s.a.v.) hazretlerinin rufu şeriflerine hediye eyledik vasıl eyle YA RABBİ. Mağripten maşrika, maşriktan mağribe her ne kadar iman ile gelmiş geçmiş kimi kimsesi kalmamış, isimleri unutulmuş, nesilleri tükenmiş, kabirleri yer ile bir olmuş, bizede bir fatiha yokmu diyenlerinde ruhlarına hediye eyledik sen ulaştır YA RABBİ. Sıkıntıları varsa def eyle, hane sahibinin evinde böyle kuranı azimüşah okutmak nasip eyle, daima bu haneye bolluk bereket nasip eyle YA RABBİ. Livalit Hamd isminde musama kılınan yüce peygamberimizin sancağı altında toplanmak nasip eyle, hasta kullarına şifa, dertli kullarına deva borçlu kullarına edalar nasip eyle YA RABBİ. Yüce peygamberimizin şefaatine bizleride nail eyle YA RABBİ. Okunan 41 yasin hürmetine, tebareke, amme hürmetine, kabeyi muazzam hürmetine, peygamber efendimiz Hz. Muhammet Mustafa(s.a.v.) hürmetine, Allah rızası için, eren evliyaların ruhu için , Atatürk ve silah arkadaşlarının, tüm şehitlerimizin, amin diyen cemaatin ölmüşlerinin ruhları için, hane sahibinin adak dilek ve dualarının kabulü için Allah rızası için YÂSİN-Î ŞERİF’TEN SONRA OKUNACAK DUAOkuduğumuz Yâsîn dudaklarımızdan çıkan âmîn seslerinden hasıl olan manayı aziz peygamberine arzediyor, kendisinden şefaat bekliyoruz, kabul eyle ya Rabbi!
Sâir peygamberlerin, sahabilerle salihlerin de ruhlarını şâd eyle, ya Rabii! Read the full article
0 notes
Quote
Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin…Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek…Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.. Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut…Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?o halde AŞIK olabilirsin
...
0 notes
Text
Son Gün
Geldi. Nedenler niyeler sorgular sebepler amaçlar arzular inkarlar . Hiçbir şey yok. O burda. Ne hissettiğimi tarif edemiyorum. Bir dakika? Salona girdiği gibi soyunmaya başladı? PERDELER AÇIK MAL. Bana rahat bir şeyler ver? Kendini evinde gibi hisset Cancığım. Ne demek. Tam bir baş belası değilde ne? Güç bela bir şort buluyorum. Götürüp veriyorum. 'Çıplak mı dursun üstüm fazla hızlı gitmiyor muyuz' diyor. 'Evet Can. Çok hızlı gidiyoruz. Düşünsene bu sabah uyanacağım. Ve bu seni son görüşüm olacak. 8 saat su gibi akıp gidecek. Kaçıracağım bir dakika bile yok. Evet hızlı gitmeliyiz. Ama düşündüğün anlamda değil. :)' demem gerekirken 'arıyorum çatlama' diyorum. Kuzenimin yazlık üstlerinden hiç bir şey bulamıyorum. Her zaman ki gibi mızmızlanmaya devam ediyor. Bu sefer dolapların altını üstüne getirerek güç bela bir tshirt buluyorum. Bu kadar zor olmamalıydı diyerek karşılar mı bi adam. Karşılar. Minnet duygusu sıfır. O gelene kadar hazır beklediğim meyveleri dilimlemeye koyuluyorum. Meyve tabağını hazırladıktan sonra onu beklemeden açıp içmeye başladığım şarabı da alıp yanına geçiyorum. Tok geldim zahmet etmeseydin ne demek. Seninle bu şöminenin karşısında içeceğimiz onlarca sarabımız, sen geleceksin diye saatlerce hazırlık yapacağım onlar yemek masalarımız olmalıydı. Sonunda senin geleceğini bildiğim onca günün hayaline elveda ediyorum ben bugün. Gözlerinin içine bakarsam herşeyi görmenden ölesiye korkuyorum. Yanan ateşe odaklanmaya çalışıyorum. Halimi tavrımı olacakların korkusuna bağlıyorsun. Benim en büyük korkum bu gecenin sabahına uyanmak. Bunu göremeyecek kadar körsün. Gözlerine bakarsam göz yaşlarımı tutamaktan korkuyorum. Bana dokunacak olmandan değil de, bana bir daha dokunmayacak olduğun gerçeği korkutuyor. Konuşamıyorum. Susacak o kadar çok var ki sana. Konuşmaya başladığım an kalkıp gideceğinden o kadar eminim ki. Sadece susabiliyorum. Sen gidene kadar beklemem gerekiyordu. Ama susamaktan korkuyorum. Düşüncelerimi dağıtmak için kalkıyorum. Dolaptan siyahlı beyazlı pastayı çıkarıyorum. İki haftadır aralıksız sayıkladığım gibi cuma günü gelseydin, hayattaki tek gerçek aşkın, beşiktaşın temalı bir pastan olacaktı. Siyah-beyaz çikolatalı pastayla idare ediyoruz bak. 2 ve 6 rakamlarından mumları koyuyorum pastaya. Pis yaşlı. Herşeyi bu kadar tüketmeden önce nasıl bi adamdın acaba? 26 yıl senin yaşadıklarını yaşamak için çok kısa. Sen yaşadıklarını yaşamadan önce, ben yaşadıklarımı yaşamadan önce yolumuz kesişseydi herşey farklı olur muydu? Evet, olurdu. Seni bu kadar sevemezdim. Ben senin kıymetini anlamayacak kadar salak olurdum kesin. Bu kadar kaçamaz bu kadar saçmalayamaz ve tüm bunların sonucunda bu kadar sevemezdim. Hissettiğim şeyin ne denli kıymetli olduğunu bir yıl önce olsa bilemezdim. Hoş bir hafta önce de bilmiyordum gerçi. Kafamda milyon tane şeyle geldiğim mutfaktan elimde pastamla salona geçiyorum. İyi ki doğdun. Hayatımda bu cümleyi bu kadar içten söylediğim kaç kişi oldu onu düşünüyorum. Şaşkın. İçinden ne oluyor amına koyayım falan diyordur kesin. Yakaladım. Gülümsedi. Bir kere daha görev tamamlandı. 'Mumları tek söndüreyim mi? Üfleyince sadece biri sönecek bak izle.'. O pastada ki mumlardan 2'yi kaldırıp 6. yaş günün kutlu olsun deme isteğimi güç bela bastırıp 'söndür bakalım' dedim. Sonrası alkış kıyamet. * Dizimde yatıyor. Kafasının altındaki yastığı kaldırdı. Üzerimde siyah bir elbise var. Boynu kucağımda. O bugün onu buraya sadece sevişmek için çağırdığımı düşünüyor. Oysa bugün pek çok şey. Bugün hem bir hoşgeldin hem de bir elveda.. Bugün iyi ki doğdun, iyi ki hayatıma girdin, iyi ki bana kocaman sarıldın, iyi ki saçlarını okşadım, iyi ki saçlarımı okşadın, iyi ki kucağında uyudum, iyi ki bileğimden öptün, iyi ki tek bir yastığımız oldu o yolculukta, iyi ki sana sinirlendim, iyi ki üzerime titredin, iyi ki sende bana kızdın .. iyi ki .. iyi ki.. iyi ki.. Ve en önemlisi iyi ki seni sevdim. Söylemek istediğim onca şeyin sana çok süslü ve samimiyetsiz geleceğinden o kadar eminim ki. Ne kadar güzel olduğuna dair en ufak bir fikrin yok. Ne kadar güzel baktığına, ne kadar güzel uyuduğuna, ne kadar güzel sarıldığına, yanında olmanın ne kadar güven verdiğine dair en ufak bir fikrin yok. Şu an tek yapabildiğim saçlarını okşamak işte. Onlarla konuşmak. Onlara anlatmak. Bu onlara herşeyi anlatmak için son şansım. Hayır bileğimi öpme. Daha bitirmedim. Kaldırma kafanı. Kolumu ısırma. Yapma. Bırak bitireyim. Hiç laftan anlamıyorsun. Hınzır, yaramaz, laftan anlamaz, dizleri kolları kalbi yara kabukları dolu küçük sevimsiz bir oğlan çocuğusun. Güzel mi kokuyorum? Bayık bayık onayla anca. Isırmasana kolumu Can. Öpme beni. Çok güzel öpüyorsun. Günün sözde anlam ve önemine geldik sanırım. * Boynumda. Saçlarımda. Kollarımda. Göğüslerimde. İki bacağımın arasında. Tenindeki her hücre tenimdeki her hücreyle tek tek tanışıyor. Geç kalındığı kadar vaktinde. Zihnim, kalbim, vücudum.. Bana ait ne varsa o an, onun hakimiyetinde. Bir an duruyor. Beni kucağına alıyor. Kalkıyoruz sarabını içiyor. Bu kadarla kurtulamazsın diyip devam ediyor. O ana kadar olan hiçbir şeyi şimdi yazarken hatırlayamıyorum. Gözümde canlandıramıyorum bile. Hayatımdaki en silik anlardan bir tanesi. Var gibi yok gibi. Maddesel hiçbir resim yok betimlemeye. Kalan bir his var ve onun adı her neyse emin olduğum tek şey kesinlikle bu dünyaya ait olmadığı. * 'Sert seviyorsun.' 'Nasıl?' 'Bi yerde okumuştum. Seksin içerisinde şiddet unsurları olması, kontrolün tamamen erkekte olması seni o ana götürüyor. O an yaşadığın korkuyu zevke dönüştürmek istediğin için daha çok zevk alıyorsun.' 'Bir cevabım yok. Üzerine düşünmedim hiç.' * O kadar yorgunum ki. Zihnim o kadar boş ki şu an, vücudumun hareket ettirmesi için gerekli olan komutları bile vermekten aciz. Çırılçıplağım yatağımda. Hiçbir şey hissetmiyorum. Yastığın birisini ona uzatıyorum. 'Salonda rahat edemezsen kuzenimin odasında da uyayabilirsin.' 'Uyuyacak mısın?' 'Evet.' 'Sende mi birisiyle uyuyamıyorsun?'. 'Evet'. Hayır. Özleyecek o kadar çok şey var ki sana dair, bir de bunlara kokunla uyumayı eklemek istemiyorum. * Üşümeye başladım. Yatağın üzerindeki elbiseye uzanıp giymenin hiçbir faydası olmayacak. Kalkıyorum. Koridordaki dolaptan bir şort bir sweatshirt geçiriyorum üstüme. Mutfağa geçip su koyuyorum. 'Can su ister misin?'. 'Eveeet'. Ona da bir bardak su koyup salona gidiyorum. Salondaki üçlü koltuğa uzanmış, oynunu oynuyor. Onu evin içinde görmek garip bir huzur veriyor bana. O kısacık anda her salona girdiğimde onu orada öylece uzanırken görmeyi ne kadar çok istediğimi farkediyorum. Hey. Şimdi bunları düşünme. Yarından sonra düşünmek için çok vaktin olacak nasılsa. Suyu ayak ucundaki sehpaya bırakıp kucağına oturuyorum. Kulağını ısırıyorum. Boynunu öpüyorum. Kulağının arkasını, saçlarını.. Elimi tshirtünün yakasından omzuna indiriyorum. Kabul etmek gerekirse dikkatini dağıtma girişimlerim çok da başarılı olmuyor. Sonuçta kendisi 6 yaşında. Oyun daha önemli. 'Yeni bi karakter aldım dur bi saniye onu deneyeceğim şimdi' dedikten hemen sonra 'Gitmiş hemen üstünü giyinmiş. Terbiyesiz.' diyor. Hmm, o kadar da başarısız olmamış sanırım. Sweatshirtümü çıkarıyorum. Telefonu görememesi için gözlerinin önüne barikatlarımı yerleştiriyorum. 'Tahrik etme beni.' 'Senin libido bana sıfırdı ama. Bugünde medikal sebeplerle geldin hatırlatırım.' 'Çok konuşma. Şarabım bitti bak şarap koy bana. Kadın.' Kadın? Bu üzerine gidilmesi gereken bir konu. 'Hani uğraşamayacağın küçük bir kız çocuğuydum. Ne ara kadın oldum?'. 'Artık kadınsın. İçinde bunca zamandır sakladığın canavarı serbest bırakan bir kadınsın hatta'. * 'Uyuyalım mı artık?' Uyuyalım? M? Beraber? 'Yastık vereyim sana. Yorgan, battaniye vs ister misin? Kuzenimin odasında da uyuyabilirsin.' Cevap vermiyor. Beraber odama gidiyoruz. Yatağa atlıyor. Yastığı kafasının altına alıp uyuma pozisyona geçiyor bile. Daha bi saat önce başkalarıyla uyuyamıyoruz konuşması yapmamış mıydık? Uzatmıyorum. Ev ayakkabılarımı çıkarıp yanına uzanıyorum. Yatağa girdiğim an bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordum. O günden sonra bir daha o yatakta uyuyamacağımı biliyordum. Yüzümü ona döndüm. O kadar yorgunum ki o an, neler konuştuğumuzu tam olarak hatırlayamıyorum. Bugün onu sevdiğim için mi onunla seviştim yoksa onunla sevişmek için mi ona sabah seni seviyorum dediğimi sordum. 'Aklının içindeki bilemem. Sadece ilk söylediğinin olmamasını umabilirim' oldu cevabı. 'Biz arkadaşız hepsinden öte. Bu bunu değiştirmezdi. Sen bi ilişki istemiyorsun. Bende öyle. Ama sana güvenemiyorum artık. Yine görüşürüz, buluşuruz. Bunlar basit şeyler. Ama bu tamamen senin haline tavrına bağlı. Sen ya da ben hiç farketmez; birbirimize karşı o yönde birşeyler hissedersek birbirimizi bir daha görmeyiz. Ve bu konu tamamen kapanır. Sana bunu bir çok kez söyledim. ' O an emin olduğum tek bir şey vardı. O da bu gecenin onu son görüşüm olduğuydu. Götümü dönüp yatma düşüncemden vazgeçtim. Başımı yastığımdan kaldırıp göğsüne koydum. * Sıcak bastı. Can'ın bir eli sweatshirtümün altında karnımı, bacağı kalçamı sarmalamış. 1.86 boyunda 79 kiloluk bir aygırın üzerinize yığıldığını hayal edin. Kıpraşma payım neredeyse yok. Güç bela yüzümü yüzüne döndüm. Uzun bir süre telefonumun ekran kilidinde duran uyku hali, şu an canlı bir şekilde karşımda. Kız burunlu şerefsiz. Minnacık, dünya tatlısı bir burnu var. Kendimi daha fazla tutamıyorum. Küçük bir öpücük konduruyorum ucuna. Yüzünün her santimetresini öpme isteğimi bastırıyorum. Onu uyandırmak istemiyorum. Sonsuza kadar sırrım kalacak iki cümle fısıldıyorum ona. Kelimeler ağzımdan dökülür dökülmez gözlerim doluyor. Hayattaki takdir edilesi tek yeteneğimdir belki de hiç ses çıkarmadan ağlayabilmek. 'Seni şimdiden çok özledim' diye mırıldanıyorum son olarak. Ağlarken yakalanmaktan ölümüne korktuğum için kalkmaya cesaret edemiyorum. Kendimi daha fazla tutamayacağım. Hıçkırıklara boğulmam an meselesi Yavaşça sıyrılıyorum kolundan. Kolunu kaldırayım derken beni fazla uğraştırmayıp homurdanarak diğer tarafa dönüyor. Parmak uclarında salona ilerliyorum. Sigaramdan bi dal alıp balkona çıkıyorum. Ankara senin amınakoyayım. Götüm dondu. Soğuğa odaklanmaya çalışıyorum beni tutsun diye nafile. Bir sigara içimlik vaktim var içimdekileri boşaltmak için. Sonra yine yanına dönmem gerek. Burnumdan akan sümüğüm sigaramı ıslatıyor. Orospu. Söndürüp atıyorum aşağıya. İçeriye dönecekken gözüm kitaplıktaki uzun zamandır boş duran şiir defterime ilişiyor. Bugüne bir şiir bırakmalı mutlaka diyorum. * Sana attığım her adım bir uçurum kıyısında durup Derin bir nefes almak gibi sevgilim Karanlık ve soğuk Ankara sokaklarında Korkularıma sarılmak sana gelmek Beni her öpüşün İçime hapsettiğim yorgun bir nefes Bana her dokunuşun Sabahına uyandığım bambaşka bir kadın İçimde saklı mavilerim Okyanus gözlerinin gel-gitlerinde müebbet Her gece uyuduğunda gözkapaklarının ardından Sana mağlup o küçük kızı seyretmelerim Gel demelerim bu yüzden sevgilim Sen beni pek bilmezsin Ben bu hayatta en çok ellerinden tutup Hapishanesinden çıkardığın o küçük kızın mavilerini severim. * Alarm çalıyor. Karşılıklı homurdanmalar, mızmızlamalar sonucu Can kalkıp alarmı kapatıyor. Uyumaya devam ediyorum. Bu iki an arasında ne kadar zaman geçti kestiremiyorum. Tek bildiğim gözümü tekrardan açtığımda Can'ın bir eli göğüslerimde bir eli kalçalarımda. Ağzı boynuma gömülmüş. Kıvranıyorum. * İlk seferinde de canım yanıyordu. Fakat anın etkisiyle görmezden gelmek kolaydı. Whatsapptaki kızlarsoruyor.net grubunda dönen geyiklerden de bildiğim kadarıyla ilk dört beş sevişmede canın yanıyor olması doğal. Ne kadar ıslaksan o kadar kolaylaşıyor şansımı sanırım ilk aşamada tükettim. Üstüne üstlük ben hala UYUYORUM. İsyanımı duymuş olacak ki salıyor beni. Uyumaya devam ediyorum. * AŞTİ'ye gitmek için yarım saati kaldı. Son yarım saatimiz. Giyindi. Takım elbisesini giyince 6 yaşındaki Can gitti, Avukat Can Bey geri geldi bi anda. 'Boğazım ağrıyor'. Tekrardan koca bebek olması çok sürmüyor. Kıyafetin etkisi üç saniye falan, görüyorsunuz. Mutfağa gidip ballı çay hazırlıyorum. 'Siyah çaysa içmem ki ben'. 'Değil başka bişey bitsin o bardak.' diyorum konuşan ben değilde annemmiş edasıyla. Haksız sayılmam gerçi siyah çay değil bergamotlu siyah çay. 'Yine yalanlar dolanlar bildiğin ballı siyah çay işte.' Bir süre karşılıklı koltuklarda oturuyoruz. 'Bi kaç şarkı daha dinleyip kalkayım' diyor. Çayını yarım bıraktı. Veda vakti geldi. Kapıya kadar eşlik ettim. Yanaklarımdan öptü. Hayır öpmedi, şimdiye kadar ilk kez yalnızca dudaklarını değdirdi. 'Allaha emanet ol' 'Sende öyle'
0 notes
Text
Aşk, Ayrılık, Özlem ve Sevgi Temalı Sözler
Aşk, Ayrılık, Özlem ve Sevgi Temalı Sözler
Yüreğimdeki duruşunu seviyorum.
Sen uyurdun, bilmezdin, ben uzaklardan üzerini örterdim her gece.
Oldu oldu, olmadı çay içeriz.
Herkese selam, sana hasret. (Nazım Hikmet)
Bu dünyada aşıklardan çok acıkanlar var.
Nasıl olacak bu işler?
Hazır mısın? Aynı anda söveceğiz, Mesafelere.
Açık çay içerdi hep, demli olunca, bardağın diğer tarafından beni göremezmiş, öyle derdi. (Cemal Süreyya)
Tahammül gerek, özlem iyice arsızlaştı.
Gördüğün yerde sarıl bana…
Bir gülüşü var, kelebek görse ömrü uzar.
Benimle yaşlansana? Kitap okurum, çay demler, şiir yazarım sana.
O kadar yalnızım ki, sıradaki şarkı sonraki şarkıya gelsin.
Önüne baksamasan diyorum, çarpışsak artık.
Hep o dini mesajları 10 kişiye göndermedik diye bu haldeyiz.
Acı bir tütün gibi yakıyor genzimi, senden uzak olmak.
Çünkü kırıldım; saç uçlarıma kadar.
Bir kalbiniz vardı, onu hatırlayınız. (Cahit Zarifoğlu)
Sen mavi giyin, ben denizi unuturum…
Haliyle kafayı yedim.
Bilmiyorsun, nasıl bir boşlukta olduğumu, yemin ederim ki bilmiyorsun.
İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım. (Turgut Uyar)
Bir Şehir ol. Mesela Antalya gibi. De ki; Denizim kuruyana kadar seveceğim seni.
Nasıl biri diye sorarlarsa beni, baharı ve şiiri sever de.
O kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.
Benimle güzelsin, bensiz tırıvırı.
Biz kimseye ölmedik, kimse de bize bayılmasın.
Adamlar, bana çay verdi çay, çay veren adam hiç kötü olur mu?
Ben onun kirpiklerinin rastgele dizildiğinde hala inanmıyorum.
Sıkılıyorsan güneşten, gece oluruz erkenden, sen istersen.
O gün gelsin, evin anahtarı ikimizde de olsun.
Düş peşindeysen, düş peşime
Gün gelecek, güneş ikimiz için doğacak..
O kadar çok sevdim ki seni, kime anlattıysam yerinde olmak istedi..
Bir kez yüzüme baksan anlarsın hislerimi…
Bittiğini nasıl anlarsın? Anılara O’ndan daha çok aşıksan..
Sana ulaşmak, gökyüzüne dokunmak gibi..
Nasipte yoksa yar, en fazla can yanar..
En çok sustuğum yerden kanıyorum..
Neden, bu kalbime acı veren zalimi seviyorum!
Sen bana erken, ben sana geç kaldım..
Birini sevmek için fazla yalnızım..
Bir tek ben sende olabilirim..
Bana sadece yüreğinle gel, sevgili..
Ezelimdin ebedim ol..
Şarkılar hep seni söylüyor..
En iyi ilaç senin ellerindi..
Öyle ki sesine bile sarılmak istiyorum..
Senin yanına en çok ben yakışıyorum. ^_^
Tek istediğim; sesi, kokusu..
Sen varsan hayatımda, herşey tamam.
İnsan sevdiğini ısırırmış…
Mesajına dakikalarca gülümsemeyi özledim…
Gittiğin günün adı, kıyamet..
Benim için aşk, yanaklarını sıkmaktı..
Her şeyi düzelteceğim, sen sadece sarıl…
Sen olsam beni çok severdim…
Çünkü sen en çok benim yanıma yakışıyorsun…
Ömrüm seninle geçsin…
Beni sana alsana, çok yakışırız..
Sen bana huzur ver, ben sana ömrümü..
Sen içimden geçen yolculuksun.. (Yolculuktun.)
Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş.
Ömürlüksün tükenmeyenim…
Gülüşün de benim olsun mu?
Biliyor musun? Çok özlendin.
İnanmayı seçtim, sen ise kandırdığını zannettin..
Ne gariptir ki sen ona ölürken, o başkasına yaşıyor…
Ah kardeşler, gönlümün yükünü kaldıramıyorum…
Sen Allah’tan (Tanrı’dan) hediyesin..
Sen de beni sevsen ya, beraber çay içeriz…
Yar, uyku tutmadı sen tutsana beni?
Beni başkalarına bırakma…Görürsen dayanamazsın…
Tek kişilik miydi ki bu şehir? Sen gidince bomboş kaldı.
Herşey bana baktığın anda başladı.
Her yüreğin harcı değildir, dokunmadan sevmek.
Mutlu olmak kimin umrunda! Sen yanımda ol yeter!
Çok sevilmeye değil, ”Hep” sevilmeye ihtiyacım var.
Sevmek zor iş, ne maaşı var, ne sigortası… Bir ayrılığı var bir de göz yaşı.
Yağmur başladı, ”Gelse de ıslansak.” diyebileceğimiz biri olmalı.
”Yan yana” ayrı yazılır. Biz hep “sımsıkı” olalım.
Aşktan yana yaşadıklarımı bileydin eğer, hala sevebiliyor oluşuma aşık olurdun.
Ve aşk, herkesi ona benzetip, Kimseyi onun yerine koyamamaktı.
Aşk bittikten sonra arkadaş kalalım diyenler! Güle başka isim versen değişik kokacak mı?
Aşk sevgiIim, seni düşIerken saç dipIerimin bile terlemesi.
Günahlarını gönder bana ben çekerim senin cehennemini..
Tanrı erkeği çok, “adamı” az yarattı.
Aylar sonra ilk defa gözlerim bir işe yarayacak, seni görerek.
Gelmeyeceğini bildiğim ama yine de beklediğim biri var benim..
Dünyanın en güzel hissi, birinin yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğunu bilmektir.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Ben özledim sen gelmedin..
Kalanlar unutursa gidenler unutulur.
Hiç iyi değilim.
Ben özlüyorsam, sana da gelmek düşer.
-Kader nedir bilir misin ?-Sevdiğin kişi için,tesadüflerden bir köprü inşa etmektir.
“Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa, Sonuna varmadan heba oluyor gülüşlerim !.” …
“Belki gelirsin, bir çay bahçesinde sevginin resmî dili olur susuşumuz; Ben sana gökyüzü olurum açık, sen bana serçe ürkek, ahşap bir masada”
Geçti, istemem geImeni, yokIuğunda buIdum seni; bırak vehmimde göIgeni, geIme, artık neye yarar?
Bilir misin? Geceler ne kadar uzun gelir bekleyenlere? Hele o beklenenler vazgeçilmezlerdense..
Sert,sitem ve sevgiliye duyulan nefret temalı sözler:
Unutma kırdığın yerden kırılacaksın.
Sır gibi seversen eğer, muradın gerçekleşir.Çünkü tohum, toprağa gizlenirse yeşerir.
Bir gün senden geçeceğim, hayatta kalarak.
Herkesle konuşabilirsin ama sadece bir kişiyle rahatça saçmalayabilirsin.
Ben aşk nedir bilmem. Eski kafalıyım.Bir seni bilirim, bir de adın geçince sıkışan kalbimi.
Güvenimi kaybettikten sonra,– Özrünü de bi tarafina sokarsın artık..!
Kızlar tipe önem verdiği sürece ;Erkekler aşkı bacak arasında arar . . !
Adam Başına 4 Kadın Düşer ,– Annesi– Bacısı– Karısı– Kızı– Fazlası Pezevenkliğe Girer!
Ben artık kimseye gönül koymuyorum;– Lafı koyuyorum olay bitiyor..!
Duyduğuma göre benden nefret ediyormuşsun?Seni düşünecek vaktim olsaydı inan bende senden nefret ederdim.
Aptallık Etme .Seveni Sevmiyorsan , En Azından Değer Ver .
İkinci şans demek ;– İlki olmadı gel bir daha ağzıma s.ç demektir..!
Değmeyecek İnsanlar İçin ,Kendimi Çok Fazlasıyla Üzüyorum .
Aşk en çok ,Sevdiği kadının gözyaşlarına kıyamayan erkeğe yakışır.
Beni başkalarıyla bir tutma,Onlar gemileri yakar, ben limanı.
Güle Güle Yol Vereceksin ki ;Ağlaya Ağlaya Geri Dönsün .
Beş Para Etmezdin de, Ben Yinede Kuruşu Kuruşuna Sevdim ;– Sen Başkasıyla Kırıştıra Kırıştıra mı Borcunu Ödedin . .
Geceyi Seviyorum ,Fazla kalabalık olan ne varsa bir kenara çekiliyor sanki.
Benim sana seni anlatacak kelimelerim bitti .Hani feda ettiğim , gençliğim gibi!
“Sen ve Ben” yazdığında biz etmiyorsak eğer ;– Ben öyle cümleye sokarım!
Boşuna beklemeyin, Verenler varken sevenlere sıra gelmez!
Boş boş seviyorum demekle olmaz; Göstereceksin sevdiğini,Hissettireceksin. Yapamıyor musun ! O zaman yoldan çekileceksin!
Genel evde parayla çalışanlara kötü gözle bakarken,Etrafımızda bedavaya çalışanlara arkadaş diyoruz
Siyahın Kaderi Suçlanmak.Beyazın Kaderi Kirlenmek.
Bir nesil geliyor.Aklı fahişeleşmiş;Fikriyse fuhşa hamile!
Dişisine kötü davranan tek hayvan insanoğludur.
Sev ama mevsimlik olmasın! Yazın açıp, kışın solmasın.
Sakarsın işte sakar. Gözlerime takılıp kalbime düştün.
Sana yaklaştıkça kalbimin sesini duyacaksın diye korkuyorum.
Kalpte oluşan yarayı, ancak Yar’alayan onarır
Hayat bir uykum, aşk da rüyam.
İnsan karşısındakine değil kafasındakine aşıktır.
Fiyatı olanla değil , değeri olanla yaşanır AŞK.
Artık bir durakta, daha, duracak gücüm yok…
Telefonu saate bakmak, twittera bakmak ve oyun oynamak için taşıyorum yanımda.. Ne arayan var Ne soran.
Alışmanın, nefes almak gibi bir şey olduğunu senin sayende öğrendim.
Hala kelime kelime aklımda tüm sustukların. Ayıptır, insan sevdiğinin yüzüne böyle susar mı? Seviyorsa.
Arayıp bulduklarımdan çok tesadüfen rastladıklarım beni mutlu ediyor.
Annem benim için yaşıyosa ben hiç kimse için ölemem.
Sevdiğini söylemeye doyamamak da sevdaya dahil mi?
Hayat bazen çok “bi bahane olsa da arasa”
Adam diyebilmek, Adam diye bilmek İkisi çok ayrı… Bedirhan Gökçe.
Marifet sevende değil, sevilende…
Sanırım unutmayı öğreneceğim derken, sevmeyi unuttum..
Kişiliğine laf ettiğim yokk! Ama olsaydı ederdim kesin.
Sevmediğim yollardan hep sevdikIerim için gittim.
İkinci şansı hak edene veririm, her şeyi mahvedene edene değil.
Biz gevşekleri sevmedik. Sevgimizi gören gevşedi.
Hiç’ bir sokağı sana çıkmayan bu şehirde ne işim var benim?
Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum, ama alışacaksın biliyorum.
Güven tek kullanımlıktır. (Kimin sözü? – Üstün Dökmen)
Benim anladığım, ‘benim’ anlamadığın.
Herkese yetişir, kendine geç kalırsın. Bu böyledir.
Canım o kaybettiğin çorabın teki değildi.. Güvenimdi..
Erkekleri bilmem de, adamlar kıyamaz sevdiğine.
Işığı önüne al yürü. Gölgen arkandan ister gelsin ister gelmesin.
Birini aklınızdan silebilirsiniz ama onu kalbinizden atmak başka bir hikayedir.
O kadar çok hayal ettim ki seni, bir hayal ürünüsün artık.
Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın.
Mutlu edemeyeceksen, meşgul de etmeyeceksin.
İçine atmak diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?
1 note
·
View note