#kış çayı
Explore tagged Tumblr posts
Text
O kadar bitkisel üründen sonra midemin hahooo diye uzun hava çekmesi ve bana tepkisi 😫😫
4 notes
·
View notes
Text
1 note
·
View note
Text
Meyve Çayları
Harika meyve çayları eşliğinde günün yorgunluğunu atabilir ve aynı zamanda bu özel içeceğin sunduğu faydaların sahibi olabilirsiniz.
Meyve çayları Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerin arasında yer alır. Sağlık açısından bakıldığında onlarca değişik faydası söz konusu olmakla beraber bunların çok tercih edilenlerini sizler için inceledik.
Meyve Çayları Faydaları Nelerdir?
Her zaman meyve çaylarının dikkat çeken faydaları şöyledir;
· Bu çayların büyük bir kısmı bağışıklık sistemini güçlü tutar.
· Baş ağrısına iyi gelen çaylar da söz konusudur.
· Özellikle bir kısmının kansızlık gibi sorunların üstesinden geldiğini görmekteyiz.
· Sakinleştirici etkiye sahip olanlar da mevcuttur.
Meyve çaylarının farklı birçok türü söz konusudur.
0 notes
Text
Sivas'ta Kuşburnu ile Sonbahar Hazırlıkları
Sivas’ta Sonbahar Hazırlıkları: Kuşburnu Sonbaharın gelmesiyle birlikte Sivas’ta kışlık hazırlıklara hız verildi. Bu hazırlıklar arasında doğada kendiliğinden yetişen kuşburnu meyvesi, önemli bir yer tutuyor. Dikenli çalılarda yetişen, nohut şeklinde kırmızı meyveleri olan kuşburnu, içerdiği zengin vitamin ve mineral içeriğiyle vatandaşların vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alıyor. Kuşburnu…
#şifa#bitki çayı#C Vitamini#diyetisyen uyarıları#kış hazırlıkları#kuşburnu#marmelat#sağlıklı beslenme#Sivas#sonbahar
0 notes
Text
Hey Adam;
Seninle tanışalı bir yıl oldu,geçiyor hatta. Başıma gelen en güzel şeysin sen. Mesafe vardı aramızda, imkan görmüyordum bu denli olacağımıza. Tüm olmaz dediğim, ne varsa öğrettin yaşattın. Hayatın sadece siyah ve beyaz olduğunu değil, başka renklerin olduğunu da gösterdin bana. Gökkuşağı derdim sana, hatırlar mısın sevgılım? Buraya yazmamın sebebi, burada tanışmış olmamızdan ötürü.
Belki başka uzaktan seven çiftlere de , örnek oluruz ne dersin?
Takvimin yaprağı, 18 ocağı gösteriyordu.Seni ilk, canlı canlı karşımda gördüğüm gün..Telefonda konuşuyorduk, geldim sevgilim demiştin:) Ben taksiden inene kadar pek bir şey hissetmemiştim aslında , sadece heyecan vardı işte biraz. Aklım sıra süpriz yapmak istemiştim sana. Sonra işinin olduğunu söylemiştin. Bizim otogar, karışık biraz bilirsin. Deli gibi arıyordu gözlerim seni, sonra içimden bir ses dön dedi sağ tarafa. Yürümeye başladım her adımım, kalbimin biraz daha hızlanmasına sebep olmuştu. İleride arkası bana dönük bir adam gördüm. Sırtında siyah bir çanta, siyah bir mont vardı üstünde. Koku geldi srdından, daha önce bildiğim ama uzun zamandır almadığım bir koku. Telefonuma sarıldım, sordum hemen çantanın rengini,montunun rengini. Evet de sen nereden biliyorsun? diye bir yanıt düştü teiefonuma. Arkana baktığında, göz göze geldiğimiz o an dünya durmuştu. Film sahnesi gibiydi herşey, adımlarım hızlanmaya başladı. Bir yerden sonra kontrolü kaybetti, kollarına atım kendimi. Duyduğum koku artık dibimdeydi, yıllardır birbirimize hasret kalmış gibi sarıldık. Bütün olmuştuk mesafe yoktu, yıkmıştık başarmıştık..
Ellerim deli gibi terliyordu, titriyordu. Kalbimin artık bir ritmi yoktu o kadar hızlı atıyordu ki, bir an çıkacak gibi hissetmiştim :) Mazi gözler, beyaz ten, cennet kokusu..Yabancılık çekmemiştim, utanç duygusu çok uzaktaydı bana. Ellerin ellerime değdiği an, alev alev yanıyordu sanki. Sıcacıktı bilirsin ellerim soğuktur benim. O kış ayında, takvim seni gösterdiği gün, ben baharı yaşıyordum. Babama benzettim, adam ben seni. Bir zamanlar kahramanım dediğim adama, çok benzettim seni.. Yürüdüğünde ilk adımını, hep sağdan attığını konuşurken ilk etrafa baktığını, ağladığında gözünden gelen yaşın ilk soldan aktığını, güldüğünde yanağında o çukuru, sinirlendiğinde o mavi gözlerinin, bir buz dağına dönüştüğünü, uyurken elini yastığının altına koyup, on ikinci nefesten sonra rüyalara adım attığını, yalan söylerken soluna bakıp öyle anlatmanı, evde otururken ayağının birini koltuğun üstünde tuttuğunu, kırıldığında sessizliğini, uykundan uyandığında dört kere göz kırpıp etrafa bakmanı, en çok siyah ve maviyi sevdiğini, giydiğin ayakkabının ilk şeklinden önce rahatlığına bakmanı, ellerimi tutmak için yükün olsa bile bir şekilde tutmaya çalışmanı, benimle yürürken sürekli beni izlemeni, sigara yaktığında ilk bana yakıp vermeni, biten siğara paketini elinde sıkıp atmanı, kahvaltı yaparken ilk çayına şeker atarak başlamanı, sessiz sessiz yerken benı izlemeni, kahveyi sade içmeni, çayı üç şekerli içmeni.. Kısacası sevgilim yanımda uyurken bile kirpiklerini saymamı nasip etti rabbim. 146 dan sonra sayamadım. Yüzünü izlemeye başlamıştım sonra da ,uyumuşum kollarının arasında.. Şimdi annelerimiz tanışmış. Elalem değil ellialem bizi bilir olmuş. Büyük savaşlar verilmiş, 13 buluşma ,sayısız mesaj işlemiş bize. İyi ki varsın sevgilim iyi ki seninim. Seni çok seviyorum okyanusum..
@hepeksikk
#kendimce#tumblelog#tumblog#tumblr postları#postlarim#keşfet#love#ask#1 yıl#mesafeler engel değil#sevgilime
48 notes
·
View notes
Text
18.01.24
📍Arabica
kış çayı içtim rengi çok güzeldi , tadı da fena değildi. tarçın, zencefil kokusu ağır basıyordu. tarçın çok sevdiğim bir baharat. tarçın deyince de aklıma boza geliyor 🥺 neyse. bir de bu bebeği sevdim bolca , çok sevgi doluydu 🍀
20 notes
·
View notes
Text
HADİ CANIM BEN DE!
Kar kaplı dağların etekleri vardır.
Ve eteklerine doldurdukları köyleri, kasabaları, kentleri vardır.
Herkes bir gün eteğindeki döker.
Dağların eteklerinden feryat, ağıt, ölüm, şarapnel parçası, mermi kovanı, kopuk el, kopuk bacak, kopuk umut dökülür.
Dururum birden ve „Dünü yara olanın, yarını kanar.“ derim.
Sonra içimden bir ses dürter sol boşluğumu.
“Hadi canım ben de!“
***
Kadınlar var sonra, çocuk doğurmak için.
Kadınlar var, yemek ve temizlik yapmak için, örgü örmek, çamaşır asmak ve kocalarını mutlu etmek için.
Kadınlar var, gözleri yerlere dikilmiş.
Kadınlar var, kendilerine gurbet, sadece gidiş bileti ve eşikte, camda, kapıda hep ama hep birilerini bekleyen.
Dururum birden ve „Kadın kadının sırtında haçerdir.“ derim.
Sonra içimden bir ses dürter sol boşluğumu.
“Hadi canım ben de!“
***
Deprem olur bizim buralarda.
Sadece evler değil, umutlar ve düşler de yıkılır.
İnsan yıkılır.
İnsanlık yıkılır.
İçimizdeki, o sırtımızı dayadığımız duvarlar yıkılır.
Sadece betonun altında kalmaz insan.
İhanetin, iftiranın,
Hiç gelmeyen yardımın,
Uzatılmayan elin,
Yapayalnızlığın da altında kalır.
Dururum birden ve “Deprem yıkar ama öldüren insandır.” derim.
Sonra içimden bir ses dürter sol boşluğumu.
“Hadi canım ben de!”
***
Tütün sarar gibi sararım sevdiğim kadını.
Şekersiz demli bir bardak çayı yudumlar gibi öperim onu.
Kitap koksun isterim.
Çocukluğumun limon kolonyası, kar kış kıyamet zamanlarda sahlep üstünde bir tutam tarçın gibi koksun.
Sevdiğim kadını İstanbul’u sever gibi severim.
Gelemem belki, belki gidemem ama her sokağı bana çıkar ve ben her sokağına aşinayımdır.
Dururum birden ve „İstanbul’u görmeyen diğer kentlere kör bakar. “ derim.
Sonra içimden bir ses dürter sol boşluğumu.
“Hadi canım ben de!“
***
Hastane koridorunun bir hikayesi vardır.
Mezarlığın da bir hikayesi vardır.
Karakol bodrumuna düşer insan, o bodrumun da bir hikayesi vardır.
Meyhane masasının bir hikayesi vardır.
Boş evin, balıkçı tezgahının, bakkal tezgahının, parktaki salıncağın da bir hikayesi vardır.
Dinlemiyor insan, dinleyen de gürültüden duymuyor.
Sokaktaki insanın bir hikayesi vardır.
Çoğu anlatamadan ve anlayamadan çeker gider bu dünyadan.
Çekip gideriz dünyadan.
Dururum birden ve „hikayesi bilinmeyenler hiç yaşamamışlardır. “ derim.
Sonra içimden bir ses dürter sol boşluğumu.
“Hadi canım ben de!“
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun
92 notes
·
View notes
Text
seyir defteri 11.608 ; önceden salaktım ne kadar hasta olursam olayım önce sorumluluklar derdim , Şimdi efendim çakıyorum raporu bakıyorum dalgama. Hastalık düne göre daha iyi. Sevginin iyileştiremeyeceği şey yok ( sahiden yok mu acaba ). Evde onu bunu şunu yaparken şunu fark ettim ben hiç evde vakit geçirmiyorum lan iyi ki kira vermiyorum yoksa boşa verirdim. Neyse bi ara sıkıldım kargo almaya gitmişken kış çayı içtim. Mahalledeki Arabicanın müdavimi olup sağa sola selam verip nasılsın derken bütün barmenlerle kanki olduk iyi mi. Of bugün hanım bi yemek yaptı arkadaşla yedik güzelce. Maça gidersin gitmezsin dövüşü, biraz ailemi ve anlaşılmayan şeyleri konuştuk ben o sırada şunu fark ettim ben 7 yaşından beri ( malum olay) acı çekiyorum ve 2017-2023 arası kendime bi yuva buldum diye bu acıyı basmışım ama taş gibi duruyormuş orda neyse. Sahaların aranan adamı olarak maçı yaptık balgamı attım, bu halde beni golcü yaptılar püüü. Dönüşte kahvemizi içtik şimdi kuponları yaptık maçları izlerken sızarız. Öperim seni , okşarım başını canım kendim.
6 notes
·
View notes
Note
cancazımmm çayı sen yapacaksın lakin ben tembelim🤭😉
Canın sağolsun tabi ne demek çok güzel dem'lerim. Kış günü tarçın ve karanfilde olsunmu? ☕😂
(güya beni Çayla korkutuyor)
16 notes
·
View notes
Text
DOKUZUNCU SONNET / HASAN İZZETTİN DİNAMO
Yağmur yağıyor, kış yağmuru şakır şakır
Gecekondumuz birkaç yerinden yine damlıyor.
Üstümüz eski püskü, tel dolap tamtakır
Umutsuzluk aç karga sesleriyle bizi selamlıyor.
Pusmuş kilimin üstünde altın gözlü sarman
Bir huzur müziği üflemede mırıltıları.
Gürültüler kopmada evin ardında zaman zaman
Dağı çökertmekte üstümüze yağmur suları.
İçiyoruz Şerife'nin yorgun eliyle koyduğu çayı
Isınıyoruz, peri padişahının sarayı
Bizim gecekonduyla hemen yer değiştiriyor.
Tepe koptu dayandı gecekonduya ama ne zarar!
Yoksulluk şiirleri yazan ele yazın yine iş var
Burada zor insanı da şiiri de pekiştiriyor!
8 notes
·
View notes
Text
Gelmekte olan kış ve kış çayı :)
42 notes
·
View notes
Text
Kendim için çok güzel şeyler yapıcammmm
1 krom alarak takviye ile çikolata istediğime çare bulucam
2 demir ve d vit alarak uyku sorunum
3 makyaj çantama göz damlası eklicem ve kirpiklerime vitamin veren bi maskara alcam e nabızdan doktorun yazeığı damlayı buldum şimdilik onu aldım
4 dgsyle bölümü tamamlıcam
5 pilatese devam
6 hafta sonu sçlrım papatya keratin
7 her akşam nane çayı içicem
8 kış alışverişi
Şimdilik bunlar
3 notes
·
View notes
Text
Sabah hasta uyanmışım. Akşama dersim var, öğlen hastam var (öğlen hasta alınca bir sonraki saat öğle aram oluyor, tek yemek yiyorum falan sıkıcı yani) böyle bir günde nasıl mutlu olunur ? Nasıl mutlu edilir ?
Bir hastamın annesi ayıcık almış bana görünce sen geldin aklıma dedi 🥲🥲🥲 Gözleri senin gibi parlıyor dedi bir de 🥲🥲🥲
şu an Kıbrısta olan bir arkadaşımda ben hastayım diye bana kış çayı + brownie söylemiş 🥹🥹 İnce bir düşünce ❤️ Kış çayının hepsini bitiremedim 🥺 ama olsundu çok mutlu oldum 🤗
bir de Salih amcayı taburcu ettik bugün. 6 kez stroke (felç) geçiren birinden desteksiz yürümesini bekler misiniz ? Salih amca tam olarak o hasta evine yürüyerek gitti 😁
Salih amca Türk kahvesini aşırı seviyor. Her sabah aynı rutini tekrarlar 😁 bir gün sransımız bitti odasına yürüyerek gidelim dedik. Beni bırakmadı kahve içmeden. Oturdum kahve içtim ben de ☕ Yolun açık olsun Salih amca seni seviyorum seans sırasında anlamsızca gülmeni ve bastonunu bana göstererek kızmanı da seviyorum ❤️❤️❤️
P.S:Yüzümdeki şişlik faranjitten. Ağır bir faranjit geçiyorum.
1 note
·
View note
Note
bitki çayı içeceğim teşekkürleerrrrr. ben denize sıfır yaşıyorum buranın kışı bile kış değil zaten aghdsahd nasıl hasta oldum anlamadım ama işte olmuşum :<
Rica ederimmm umarım hemen iyileşirsin😊. Yani denize sıfır bir yerde çocukluğum geçmişti. Hasta olduğumda annem hep nem hasta ediyor seni derdi hep. Belki sende de öyledir bilmiyorum yıllardır deniz görmedim. Tekrardan geçmiş olsun🫡
1 note
·
View note
Text
Geçmişin Sıcaklığına Özlem, Kaybolan Değerlerimiz
Zaman, durmadan akan bir nehir gibi hayatımızın içinden geçip gidiyor. Eskiden insanların birbirine olan bağlılığı, komşuluk ilişkileri ve köy yaşamının sade güzellikleri, bugünün hızlı ve bireysel dünyasında adeta bir masal gibi kaldı. O günlerin sıcaklığı, paylaşımı, dayanışması yerini yalnızlaşmaya, maddiyata ve teknolojiye kaptırmış durumda. Her şeyin hızla değiştiği bu modern çağda, eski günlerin o samimi atmosferini hatırlamak bile içimizi ısıtıyor. Çünkü geçmiş, sadece anılardan ibaret değil; aynı zamanda bugün neyi kaybettiğimizin bir aynası.
Eskiden köyler, sadece toprakla değil, insanlıkla da yoğrulmuştu. Her sabah horoz sesiyle uyanan, erkenden işinin başına koyulan insanlar vardı. O zamanlar, emmiyle dayı bir arada yaşar, kardeşler birbirlerini her gün görür, komşuların kapıları hiç kapanmazdı. Bir tuz kalmadığında, ekmek eksildiğinde komşuya gidilir, hiçbir şey söylenmeden, gönülden gönüle bir paylaşım başlardı. Her şey sade ama bir o kadar da zengindi. Zira zenginlik, evlerin büyüklüğünde değil, gönüllerin genişliğindeydi.
O günlerde sobada pişen kuru çörek bile fakir sofraları şenlendirirdi. Bir parça ekmeği bölüp paylaşmanın, bir bardak çayı birlikte içmenin huzuru vardı. Kimse yoksulluğundan utanmaz, aksine, az olanı bile cömertlikle sunardı. Şimdi ise bolluk var, ama o cömertliği, o samimiyeti bulmak zor. İnsanlar birbirine yabancılaştı; komşuluk bağları koptu, kardeşlik ruhu yitip gitti. Evlerin duvarları yükseldikçe, kalplerin arasındaki mesafeler de büyüdü.
Eskiden koyun güder, kuzu bakar, imece usulüyle işler yapılırdı. Birinin derdi hepimizin derdiydi. Bacası geç tütse komşunun, merak edilir, kapısı çalınır, hali hatırı sorulurdu. Şimdi ise kimse kimseyi umursamıyor; evlerde ışıklar sönse, insanlar günlerce görünmese bile fark eden yok. Kalpler o kadar meşgul ki, en yakınlarımız bile gözümüzden uzak.
Köydeki gençler, büyük şehirlere göç etti. Geriye sadece birkaç yaşlı kaldı. Onlar da hatıralarıyla, eski günlerin özlemiyle yaşıyor. Oysa eskiden köyde yaşam bir başkaydı. Kış geldi mi, kar yağar, damlardan su damlardı. O kar sadece toprakları değil, gönülleri de beyaza bürürdü. Şimdi kar yağsa bile o eski huzuru bulmak zor. Yağmur ya da kar, sadece toprağa değil, insanın yüreğine de dokunmalıydı.
Eskiden sabahın erken saatlerinde kalkmak bir erdemdi. Horoz sesiyle uyanır, güneş doğmadan işlerimize başlardık. Şimdi ise kimse erkenden kalkmıyor, zaman bir şekilde geçip gidiyor. O eski günlerin telaşı, birlikte çalışmanın, üretmenin hazzı kayboldu.
Hayat değişti, insanlar değişti, ama eski günlere dair özlem hiç eksilmedi. Belki de o zamanların kıymetini en çok şimdi anlıyoruz. O sıcak sohbetleri, paylaşmayı, dayanışmayı, komşunun derdini dert edinmeyi yeniden bulur muyuz bilinmez. Ama o günleri hatırlamak, yüreğimizde bir yerlerde hep sıcak kalacak bir anı bırakıyor. Bize sadece güzel hatıralar değil, aynı zamanda nasıl insan olacağımızı öğretiyor.
Bugün, o eski köy yaşamını geri getirmek belki mümkün değil. Ama o günlerdeki insanlık, dayanışma ve paylaşım ruhunu yeniden diriltmek, hayatımızı yeniden şekillendirmek için elimizde hala fırsatlar var. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanlığın asıl özü; dostluk, komşuluk ve gönül zenginliğidir. O günlerin özlemi, belki de bize sadece geçmişin ne kadar kıymetli olduğunu değil, aynı zamanda geleceğimizi nasıl şekillendirmemiz gerektiğini de hatırlatıyor. Çünkü hayat, sevgiyle ve birlikte paylaşıldığında gerçek anlamını bulur.
0 notes
Text
Soğuk Algınlığına Karşı Doğal Çözümler
Kış ayları yaklaşıyor ve bu nedenle soğuk algınlığı sezonu da açılıyor. İşte bu yazımızda soğuk algınlığından korunabilmeniz için evde yapabileceğiniz birkaç bitki çayı tarifini sizler için derledik. Gelin evde kolaylıkla yapabileceğiniz bu bitki çayı tariflerine daha yakından bakalım. Soğuk algınlığına karşı korunmak için başvurabileceğiniz doğal çözümlerin en iyisi ekinezyadır. Ekinezya…
View On WordPress
#bitki çayları#kuşburnu çayı nasıl demlenir#kuşburnu çayının faydaları#soğuk algınlığına faydalı çaylar#soğuk algınlığından koruyan bitki çayları#yararlı bitki çayları#yeşil çay nasıl demlenir#yeşil çayın faydaları
0 notes