#immun sistem tedavisi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Corona ve İmmün Sistem Doğal Tedavisi
Corona ve İmmün Sistem Doğal Tedavisi
Corona ve Diğer Enfeksiyonları Doğal Yollarla Tedavi Edebiliriz. Yaklaşık 2 yıl ve milyonlarca aşılamadan sonra, korona enfeksiyonlarının (başından beri çok tartışmalı olan PCR testine göre) yeniden arttığını görüyoruz. Yoğun bakımlarda aşılı ve aşısız birçok hasta var! Ayrıca aşı olsa da olmasa da Corona virüsün yayıldığını görüyoruz. İnsanlar Corona (SARS-CoV-2) pandemisinin başlamasından bu…
View On WordPress
#corona tedavi#coronanın doğal tedavisi#doğal tedavi#homeopat rita kaya#immun sistem tedavisi#rita kaya
0 notes
Text
Alerji Nedir? Alerji Belirtileri ve Alerji Çeşitleri
Alerji Nedir? Alerji Belirtileri ve Alerji Çeşitleri
Yaşam kalitesine büyük darbe vuran, kimi zaman hayati tehlikeye varan reaksiyonlara neden olabilen alerji pek çok farklı etkenle tetiklenebiliyor. Kiminde yumurta ve fıstık, kiminde ise polen ya da evdeki tozlar alerjiyi ortaya çıkarabiliyor. Bazen deri alerjisi, bazende besin alerjisi olarak kendini gösteriyor. Alerji, normal kişilerin reaksiyon göstermediği zararsız maddelere karşı duyarlı olan bireylerde görülen bir reaksiyondur. Bu maddeler ‘alerjen’ olarak tanımlanırlar. Alerjiler mevsimsel olabilir (örneğin bahar aylarında), ya da yıl boyu sürebilir. Ana alerjenleri çayır poleni, ev tozu akarı, hayvan kılları, küf mantarı, arı venomu ve bazı gıda alerjenleri olarak sıralamak mümkündür. En sık alerji yapan gıdalar ise yumurta, kuruyemiş ve baklagillerdir. Alerjik olduğunuz bir madde ile karşılaştığınız zaman immun sistem onu tehlikeli görerek histamin adı verilen kimyasal ajanı salıyor. Bu histamin deride döküntü, baş ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, deride şişme, bulantı ve diareye neden oluyor. En tehlikeli reaksiyon ise ‘anafilaksi’ adını verdiğimiz reaksiyondur. Aniden başlayıp ölüme neden olabilir. Herkesin alerjisi farklıdır Eğer alerjen soluduğunuz bir şey ise gözleriniz, burun ve solunum sisteminiz etkilenir. Alerjen yediğiniz bir madde ise ağız, mide ve bağırsaklarda reaksiyon oluşur. Böyle durumlarda, allerji uzmanı yakınma ve öykünüzü değerlendirir. Sonrasında kan ve deri testi uygulayarak, neye alerjiniz olduğunu bulur. Korunma, ilaç tedavisi, gerektiğinde immunoterapi uygulayarak rahatlama sağlar. Alerjiler besin, deri, ilaç ve bahar alerjisi olarak sınıflandırılabilir. Hepsinin alerjen etkenleri, kişileri etkileyiş biçimleri ve tedavi yaklaşımları farklıdır. Çocuklara yumurta ve fıstık yedirirken dikkat! Besin alerjisi, çocukların yaklaşık yüzde 5’ini, erişkinlerin yüzde 3’ünü etkileyebilir. Besin alerjisi hafiften ağıra doğru giden bir yelpazede kişilerde reaksiyona neden olabilir. Tüm reaksiyonların yüzde 90’ının oluşumunda genellikle şu gıdalar sorumludur: Yumurta, süt, fıstık, balık, karides, buğday ve soya. Çocuklarda en çok süt, yumurta ve fıstık alerji yapabilmektedir. Besin alerjisinde en etkili tedavi gıdadan uzak durmaktır. Dayanılmaz kaşıntının nedeni alerji olabilir Deri alerjileri, atopik dermatit (egzama), ürtiker ve anjiyoödem olarak sınıflandırılabilir. Atopik dermatit, egzamanın en sık görülen formudur. Kuru kaşıntıya ve kırmızı deri lezyonlarına neden olur. Alerjenler, toz akarı, hayvan kılları, sabun, deterjan, losyonlar, kuru kış havası egzamayı tetikleyebilir. Alerji uzmanı, egzamanın olası tetikleyicilerini ortaya koyar, yakınmaları azaltıcı, kaşınmayı engelleyici tedbirler alır. Ürtiker, deri üzerinde kırmızı kabarıklıklardır. Bazı gıdalar, ilaçlar, arı sokması, soğuk sıcak güneş maruziyeti, lateks, kan transfüzyonu, bakteri enfeksiyonu ve viral enfeksiyonlar tetikleyebilir. Bilinen tetikleyicilerden uzak durmak esastır. Anjiyoödem, daha derin cilt tabakalarının ödemidir. Göz, ağız, dil, el ayak ve boğazda şişme ile soluk almada güçlük şeklinde kendini belli eder. Tedavisinde en sık kullanılan ilaç seçeneği antihistaminiklerdir. İlaç alerjisi kolyenizi yanınızda taşıyın İlaç alerjisi, ilaçla ilk karşılaşıldığında reaksiyon oluşturmaz. Organizma, bu ilaca karşı antikor oluşturur. İlacın ikinci kez alınışında immun sistem uyarılır ve bu ilaç yabancı olarak değerlendirilip, histamin ve bazı maddeler açığa çıkar. Bunun sonucunda; deri döküntüsü ve ürtiker, kaşıntı, hırıltılı solunum, şişme, kusma, baş dönmesi ve anafilaksi ortaya çıkar. Hastanın öyküsünün alınması ve fizik muayenenin değerlendirilmesinin ardından, alerji uzmanı, deri testi veya kan tahlilleri isteyebilir. İlaç alerjilerinden şüphe ediliyorsa, ilaç deri testleri ve provokasyon testi uygulanabilir. Alerji doktoru, mevcut ilaç dışında potansiyel tehlikesi olan ilaçları gözden geçirir, yakınmaları oluşturan ilaçların alternatiflerini ortaya koyar, alerjiyi gösteren kolye, bileklik veya cüzdanınızda belgenizi bulundurmanızı önerir.
0 notes
Text
HPV Nedir?
HPV virüsü daha çok cinsel yolla temasla bulaşan yüzden fazla tipi olan bir virüstür. Vücutta değişik yerlerde siğil olabileceği gibi rahim ağzı kanseri yapabilen tipleri de vardır. Rahim ağzı kanserlerinin % 99 unda HPV pozitiftir
HPV virüsü bir kez hücre içine girdiğinde yerleşir ve zaman zaman alevlenmelere yol açarak enfeksiyona neden olabilmektedir. HPV virüsünün kanser oluşturma süreci 10-15 yıldır. Hpv kesin tedavisi olmayan bir hastalık olmasına rağmen bazı tipleri 4-5 yıl gibi bir sürede vücuttan atılabilmektedir.
HPV tipleri
GRUP 2 ORTA DERECELİ RİSK 68 26 53 66 67 70 73 82
GRUP 3 DÜŞÜK RİSK 6 11 40 42 43 44 54 61 71 72 81 89 90
HPV nin şu an bilinen 100 kadara alt tipi vardır Bunların bir kısmı sadece üreme sisteminde enfeksiyona yol açarlar Bunlara Genital HPV adı verilmektedir En sık HPV 6 ve 11 genital siğillere neden olur. Ancak HPV 16 18 31 33 35 ve 52 rahim ağzında hücresel bazı değişikliklere neden olur ki rahim azı kanser saptanan kadınların 5 95 inde bu tipler gözlenmektedir. Rahim ağzı kanserinin en önemli belki de tek nedeni HPV enfeksiyonudur.
Bu nedenden dolayı HPV enfeksiyonu yada siğil meydana geldiğinde mutlaka tedavi edilmeli Hastalar yakından takip edilmeli smear ve colposkopi testleri yapılmalıdır.
HPV virüsü ve Genital siğil nasıl bulaşır ?
Op. Dr. Neslihan Gürbüz
HPV cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır Ancak HPV nin bir kişiden diğerine bulaşması için mutlaka tam bir ilişki olması gerekmez Enfekte cilt bölgelerinin teması yoluyla da bulaşabilmektedir.
Virusun kuluçka süresi değişkendir Bazı HPV tiplerinde kuluçka süresi 1-2 ay iken bazılarında yıları bulabilmektedir Hatta bazen virüs belirti vermeden vücutta yıllarca kalabilmektedir Bu kişiler HPV virüsü için portör yani taşıyıcı olabilmektedir.
Aktif genital enfeksiyon yada siğil varlığında bulaşıcılık en yüksek orandadır.
HPV belirtileri nelerdir ?
HPV ile temas ve bulaşma olduktan sonra mutlaka hastalık ortaya çıkmaz Aslında çoğu kişide HPV vücudun kendi savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirilir Ancak kronik enfeksiyonlarda İmmun sistem bozukluklarında Sigara kullanımında HPV vücuttan atılamaz daha sık enfeksiyon oluşturur.
Sigara ve rahim ağzı kanseri ilişkisi ayrıca Sigara ve HPV ilişkisi direkt olarak kanıtlanmıştır.
Genellikle dış bölgede küçük siğiller çıkar Tek yada grup halinde olabilir Bazen vagina içinde yada makatta olabilirler Kondulomada ağrı olmaz fakat ara sıra kaşıntı ve yanma olabilir.
HPV tedavisi nasıldır ?
HPV öncelikle var olan genital siğillerin yakılması yada bazı solüsyonlar kullanarak temizlenme yapılması şeklindedir. Sigara mutlaka bırakılmalıdır İmmun sistemi güçlendiren alfa yada beta glukanlar takviye olarak kullanılabilir
Düşük riskli tiplerde Pap smearda ortaya çıkan ASCUS CIN 1 gibi lezyonlar cryoterapi ile tedavi edilirken yine bazı CIN 2 yada CIN 3 lezyonlar LEEP lazer tedavisi yada Rahim ağzının alınması KONİZASYON Yada Rahimin Total olarak alınması gibi tedavi seçenekleri vardır. Bu tedaviler hastanın yaşına hastanın ailevi sosyal durumuna ve rahim ağzındaki değişimlerin derecesine ve ciddiyetine göre verilmektedir.
source https://saglik.kocaali.com/hpv-nedir/
0 notes
Text
Günde İki Saatten Fazla TV İzlemek, İki Kat Arttırıyor
Dünyada her yıl 300 milyon kişi akciğer hastalığı olan astıma yakalanıyor, hareketsiz yaşam tarzı akciğer gelişimini engelliyor, televizyon karşısında 3-4 saat zaman geçirmek, astım ve alerjik hastalıklara neden oluyor. İngiltere Glasgow Üniversitesi'nde genç çocuklarda televizyon izleme süresinin astım gelişimiyle ilişkili olup olmadığını araştıran bilim adamları, günde 2 saat televizyon izleyen çocukların % 6'sında, astım yaşayacaklarını gösteren sonuçlar elde ettiklerini, günde 2 saatten fazla izleyen çocuklarda ise neredeyse iki kat fazla astım geliştiğine dikkat çektiler. İstanbul Alerji Merkezi Doktorlarından, Çocuk Alerji, İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay; televizyon izlerken hareketsiz yaşamın, ekran karşısında tüketilen abur cuburların alerjik ve astım hastalıklarına neden olduğunu söyledi. Aktif olmayan yaşam tarzının, akciğer gelişimini değiştirdiğini ve çocuklarda nefes alma sorununun, solunumu etkilediğini belirtti. Özellikle ebeveynlerin, üç ile on iki yaşında ki çocukların televizyon alışkanlıkları konusunda şikâyetleri olduğuna, obezite ve egzersiz eksikliğinin alerjik astım hastalıklarında ciddi sorunlar yarattığına dikkat çekti. "Obezite ve astım çocukluk çağının en sık görülen iki önemli hastalığıdır" Günde iki üç saat televizyon izleyen ve ekran karşısında abur cubur yiyen çocukların kilo aldığını belirten Çocuk Alerji, İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay; hareketsiz yaşamın obezite yaptığına, obezitenin ise astım sıklığını arttığına dikkat çekti. Aynı zamanda fazla kilonun astımlı çocukların tedavisinde başarısız sonuçlarına neden olduğunu sözlerine ekledi. Prof. Dr. Ahmet Akçay; "Obezitenin mekanik, immünolojik etkileri, hormonlardaki değişiklik, ortak genetik yapı, diyet ve fiziksel aktivitede azalma gibi etkiler astıma neden olur. Obezite fazla yağ ile göğüse baskı yapmaktadır. Göğüs duvarında yağ birikmesi sebebiyle, Akciğerlerde kan akımını etkiler. Bronşların genişleme yeteneği azalır. Obezite yağ hücreleri astıma neden olan bazı maddeler salmaktadır. Bunların başında leptin gelmektedir. Obezitede leptin miktarı yükselir ve leptin de akciğerlerde bronşlarda enflamasyona neden olur. Obezite astımı kötü etkiler çünkü reflüyü artırır bu da astımı ağırlaştırır. Uyku bozukluğu, kanda yağ miktarı artışı, tansiyon yüksekliği ve diyabete neden olarak yine astımı kötü yönde etkiler. Ayrıca kolesterol yüksekliği astım riskini artırıcı etkisi vardır. Obezite erkeklerde geç ergenliğe ve kızlarda erken ergenliğe girmeye neden olur. Obezitede östrojen miktarı artar bu da alerjiye eğilimi artırır" dedi. Akçay; "Alerjik hastalıklarda aşı tedavisi çok etkilidir. Astımlı veya alerjik nezleli çocuklarda alerjiye karşı tolerans oluşturmak için kullanılır. Aşı tedavisi ilaç gereksinimini azaltır veya ortadan kaldırır, yeni alerjilerin gelişmesini önler ve hayat kalitesini artırmaktadır. Çocuklarda aşının etkisi yetişkinlere göre çok daha fazladır. Çünkü çocuklarda immun sistem değişim içindedir" dedi.
0 notes
Photo
https://www.bilimvetekno.com/bilim-insanlari-dnanin-temellerini-degistirerek-yeni-bir-yasam-formu-yaratiyor/
Bilim İnsanları DNA'nın Temellerini Değiştirerek Yeni Bir Yaşam Formu Yaratıyor
Dünya‘daki hayat var olduğundan beri DNA sadece 4 harften oluşuyordu(G,T,C,A). Şimdiye kadar bilinen her canlının temelini bu kodlar oluştururdu. Şimdiye kadar, bilim insanları genişletilmiş bir genetik kod kullanarak canlı organizmalar oluşturulabileceğini açıkladı. Bu,daha önce var olamayacak kadar DNA kombinasyonu kullanarak,tamamen yeni yaşam biçimlerinin oluşturulmasına yol açabilir. İki araştırmacı sadece 4 doğal organik bazı kullanmayan, aynı zamanda X ve Y olarak bilinen sentetik bir çift kodda kullanan bir bakteri yarattı. Araştırmacılar, bunu yaparken asıl amaçlarına ulaşmanın temellerini attıklarını söylediler.”Yeni canlıların ve fonksiyonlarının yaratılması” Kullanılan DNA’nın yeni ve sentetik biçiminden dolayı, bu canlılar daha önce hiçbir şekilde görülmemiştir ve doğada başka yerde bulunmayan ve tamamen doğal olmayan nitelikler içeriyor olabilirler. Şu an için teknolojik uygulamaları uzak görünse de bu yeni tür tek hücreli organizmalar yeni ilaçlar keşfetmeye yardımcı olabilir ve aynı zamanda yeni tür proteinler ortaya çıkar. Bu da uyuşturucu tedavisi için kullanılabilir. Fakat bilim insanlarına göre daha alışılmadık amaçlar için, örneğin yeni materyaller bulmak için kullanılabilir.
DNA’nın X ve Y harfleri, 2014 yılında aynı bilim adamları Prof. Floyd Romesberg ve meslektaşı tarafından bulunmuştu. Bunlar genetik kodlara entegre biçimde E.coli bakterilerinde gösterilmişti. Fakat o E.coli daha sonradan bu harfleri kaybetti ve geleneksel formuna döndü. Oluşturulacak şey, yeni genin bakterinin ömrü boyunca sürecek kadar istikrarlı, sentetik bir yaşam biçimine yönlendirilebilmesiydi. Bilim adamları, X ve Y harflerini içeren herhangi bir genetik sekansı reddeden bakterilerde özel bir sistem yaptılar(Doğal olmayan harfleri reddeden bakterilerin immunal sistemlerini değiştirdiler.) Bu sayede hiçbir bakteri yeni harfleri atmadı. Bunu yaparken bilim adamları, yaşamın temel süreçlerininde değişebileceğini de kanıtlamış oldular. Prof. Rosemberg yaptığı açıklamada “Artık hayatta kalma fikrini sürdürebiliriz.” dedi. “Bu, yaşamın tüm süreçlerinin de manipülasyona tabi tutulabileceği anlamına geliyor. “Günümüzde bu manipülasyon tek hücrelerle sınırlıdır ve daha karmaşık organizmalarda kullanılamaz. Sadece kavramın bir kanıtı olarak mevcut. Araştırmacılar şimdi DNA’dan protein yapabilmek için yeni kodları RNA ya nasıl yazacaklarına bakıyor.
NOT: www.independent.co.uk adresinden çevrilmiştir.
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/bilim-insanlari-dnanin-temellerini-degistirerek-yeni-bir-yasam-formu-yaratiyor/
0 notes
Link
Ozon Nedir? Ozon Hakkında Genel Bilgiler Ozon üç oksijen atomundan oluşan bir kimyasal bileşiktir (O3). Ozon, atmosferde genel olarak iki atomlu halde bulunan normal atmosferik oksijene (O2) nazaran çok daha yüksek enerji taşıyan bir yapıya sahiptir. Ozon oksijenin normal atmosferik birleşimine göre bazı farklılıklar gösterir. Oda sıcaklığında renksiz olan ozon gazının karakteristik bir kokusu vardır. Fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında doğal olarak oluşur ve hissedilebilir. Ozun gazının ismi bu karakteristik kokusundan dolayı Yunanca "koklamak" manasına gelen ozein’den türetilmiştir. Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein (1799-1868) tarafından 1840 yılında keşfedilen ozon deniz seviyelerine yakın yerlerde 10 milyon hava partikülü başına bir partikül O3 (= 0.1 ppm = 200 µg/m³) konsantrasyonlarında duman şeklinde bulunur. Yükseklik arttıkça azalır. Mesela 2000 metre yükseklikte 0.03 - 0.04 ppm seviyelerine düşer. Çok güçlü okside etme özelliği vardır. Etkin bir dezenfektasyon maddesidir. Etkin dezenfektasyon özelliği sayesinde tüm dünyada içme sularındaki mikropları öldürmek amacıyla arıtma tesislerinde güvenle kullanılmaktadır. Ozon Tedavisi Hangi Hastalara Uygulanır? Ozon tedavisi birçok patolojik durumu iyileştirir veya tamamen düzeltir. Bu olumlu sonuçlar bir seri tıbbi araştırma ve tıbbi yayın ile kanıtlanmış olmakla birlikte kural olarak hastalıkların tedavisinde ozon diğer tedavilere ek olarak uygulanır ve tamamlayıcı tedavi grubuna girer. Medikal ozon kurallara uygun olarak uygulandığında tamamen güvenli, pratik, etkili ve ucuzdur. Diğer tıbbi tedavi yöntemlerinde de olduğu gibi % 100 başarı garantisi hiçbir zaman vaad edilemez. Tedavi başarısı uygulanan duruma, hastalığın ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır. Ozon tedavisi ile hastanın genel durumunda iyileşme ve ağrılarında azalma mutlaka olmaktadır. Başarı hastanın ve hastalığın durumuna bağlı olduğu gibi uygulanan yönteme, konsantrasyona ve sıklığına da bağlıdır. Bu konuda tıbbi uygulamayı yapacak olan doktorun eğitimi ve tecrübesi de önem kazanmaktadır. Avrupada pek çok terapist bir araya gelip ”Medical Society for Ozone Application in Prevention and Therapy” birliğini oluşturmuşlar ve tüm hastalar için, ozon tedavi ile ilgili en son yeniliklerin hızla öğrenilebilmesi için çalışmalar yapmaktadır. Grubun amacı doktorlar ve hastaların konu hakkındaki bilgilerini geliştirmek ve ilerletmektir. Bilgi alış verişi seneler içinde teknolojiye ayak uydurarak daha da hızlanmış ve gelişmiştir. Dolaşım bozuklukları Arteriel dolaşım bozukluklarında karşılaşılan diğer semptomların yanı sıra bacaklarda hissedilen soğukluk, kısa yürüyüşler sonrasında ayaklarda hissedilen ağrı alarm veren semptomlardır. Bu durum ozon tedavi için 40 yıldır çok önemli endikasyon oluşturur. Ozon tedavinin dolaşım bozukluklarındaki başarısı yapılmış birçok tıbbi çalışma ile kanıtlanmıştır. Ozon klasik tedaviye ek olarak veya tamamlayıcı olarak kombine kullanılabilmektedir. Anti-aging ( geriye yaşlanma ) ve yeniden canlanma Ozonun kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin metabolizma akivasyonu sayesinde kazandırdığı genel iyilik hali kişilere kendilerini yenilenmiş hissini vermektedir. İş hayatındaki stres, yoğun çalışma temposu, zihinsel ve bedensel yorgunluk ozon (O3) tedavisiyle etkin bir şekilde giderilmektedir. Profesyonel sporcular ve kadınlar bu tedaviden oldukça faydalanmaktadırlar. Ozon fiziksel dayanıklılığı arttırmaktadır. Yaşlı kişilerde önlem ve tedavi Yaşlı kişiler ozon tedavisine oldukça iyi yanıt verirler. Bütün klinik avantajlarının yanı sıra oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımını sağlar, bağışıklık sistemini harekete geçirir ve vücudun kendi antioksidanlarını ve serbest radikallere karşı savaşan hücreleri harekete geçirir. Bunun ötesinde beyindeki dolaşım bozukluklarında olumlu etkileri mevcuttur. Bu durumlarda fiziksel performansta azalma, yürüme güçlüğü ve baş dönmesi hissedilir. Tamamlayıcı tedavinin yanı sıra, ozon tedavi yaşam kalitesini arttırmak için kullanılmaktadır. Göz hastalıklarında ozon tedavi Yaşa bağlı dolaşım bozuklukları atrofik ve dejeneratif değişikliklerle gözü de etkilemektedir. Örneğin vizüel fokusun en keskin oluğu noktada, retina merkezinde meydana gelen senil makuler dejenerasyondan dolayı oluşan sekeler optik sinir atrofisine kadar giden çeşitli derecelerde etkili olmaktadır. Siena Üniversitesinde yapılan klinik çalışmalarda ozon otohemotrans füzyon sonrası 6-8 ay içerisinde vizyonda iyileşmeler kaydedilmiştir. Tedavinin devam ettirilmesi halinde vizüel performansta artış gözlenmiş veya daha kötüye gidişin durduğu saptanmıştır. Kanser ve kanserde ozon tedavi Ozon tedavisi tamamlayıcı tedavi olarak Kanser hastalarında oldukça başarılıdır. Burada düşük dozlarda ozon bağışıklık sistemi (immun sistem) aktivasyonunda kullanılır. Lenfositler, yardımcı ve baskılayıcı hücreler, lenfositler ve natural killer hücreler (katil hücreler) gibi İmmun hücreler cytokin denilen interferonu da içeren haberci proteinleri üretmek için ozonun başlattığı biyolojik reaksiyonlar yoluyla aktif hale getirilir. Aslında, ozon vücudun kendi interferon ve interlökinlerini artan miktarlarda üretmesini sağlar. Ozonlanmış kanın hastaya verilmesiyle, pozitif olarak artan bir immün reaksiyonu başlatılır. Bu aynı zamanda vücudun genel direncinin ve zindeliğinin artmasına katkıda bulunur. Cilt mantarları ve enfekte cilt lezyonları Ozonun mantar ve bakterileri yok edici özelliği, 100 yıl boyunca içme suyunun arıtılmasında başarılı bir şekilde kullanıldı. Bu özellikleri, bakteriyel enfeksiyonlu ayaklar, gövdedeki mantar enfeksiyonları, mukozaların fungal / mycotic enfeksiyonları gibi inatçı deri humusları ve mantarlarla savaşmakta tıbbi ozonu çok etkili bir tedavi ajanı yapar. Enfekte yaralar Açık yatak yaraları (decubitus ülserler), alt bacağın ülserleri (Ulcus cruris), şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları ve kangren gibi enfeksiyonlu yaraların lokal tedavisi tıbbi ozonun klasik uygulama alanlarına ait olan proseslerdir. Burada öncelikle, mikropsuz ve temiz yaralar elde etmek için ozonun dezenfektan özelliğinden, diğer deyişle bakterisid ve fungisid etkisinden yararlanılır. Yaranın temizlenmesinden itibaren, düşük dozda ozon uygulayarak iyileşme süreci hızlandırılır. Bağırsak Hastalıkları: proktitis ve kolit Enflamasyonlu bağırsak hastalıkların özellikle erken dönemlerinde rektal Ozon gazı üflenmesi şeklinde yapılan lokal uygulamanın çok yararlı olduğu kanıtlanmıştır. Birçok durumda arka arkaya 10 seans ozon uygulanması yeterli olur. 248 hasta üzerinde yapılan proktitis klinik çalışmasında sadece hastaların %90’ı 10 seans sonunda iyileşmiş, sadece %10’unda birkaç 10 seanslık uygulama gerekmiştir. Virüslerden kaynaklanan hastalıklar Herpes simplex (facial herpes), herpes zoster (shingles) Uçuğun her iki tipi, virüsler tarafından oluşur. Dudak uçuğu (Herpes Labialis), sık sık tekrar eden ve nahoş bir hastalıktır, çok başarılı bir şekilde diğer tıbbi metotlarla ozonun kombinasyonu şeklinde tedavi edilir. Herpes zoster veya padavralara, ozonla tamamlayıcı uygulama faydalıdır, ozonlu su kompresleri ve ozonlu kan transfüzyonu şeklinde iki farklı yoldan tedavi edilebilir. Karaciğer enflamasyonu (Hepatit A, B, C) Karaciğerin enflamasyonu, tıbbi ozon için klasik tedaviler arasında sayılır. Hepatit A (HVA = hepatitis virus A) diğerlerine göre problemsiz ve tamamen iyileşebilirken, virüsün diğer şekli, hepatit B (HVB = hepatitis virus B), sıklıkla kronik bir şekilde seyreder. Burada klasik tıbbi tedavi metodlarına ilave olarak, ozonlu kan transfüzyonu ya da rektal yolla ozon/oksijen gazının kontrollü bir şekilde verilmesi ile başarılı sonuçlar alınmıştır. Aynı yöntemler ayrıca kuluçka süresi yıllar süren ve kronikleşene kadar bir karaciğer hastalığı olarak teşhis edilemeyen hepatit C hastalığına da uygulanır. Enflamasyonlu ve dejeneratif eklem hastalıkları Enflamasyonlu eklem hastalıklarını üç evreye ayırdığımızda, özellikle evre 1 ve 2, bir başka deyişle ağır kemik deformasyonlarının olmadığı durumlar, medikal ozon uygulamalarına cevap verir. Gonartroz (diz eklemi enflamasyonu) ya da diz ve omuz eklemlerindeki aktif arthritic form tedaviye cevap veren sınıfa dahildir. Standart tıbbi metodlara - spesifik egsersiz terapileri - ilave olarak bu gibi durumlarda intraartiküler ozon enjeksiyonu başarıyla uygulanır. Bağışıklık sistemini güçlendirme ve kıkırdak metabolizmasını aktive etme özelliklerine ek olarak burada ozonun tamamıyla antienflamatuar özelliğinden faydalanıyoruz. Artritik/Romatizmal Durumlar - Kronik poliartritler Artritik/romatizmal durumlar iskelet veya kas sistemiyle ilgili pek çok ağrılı, fonksiyon kısıtlılığı da yapabilen hastalığı kapsamaktadır. Genel olarak medikal ozon uygulaması fizik tedavi ile beraber kombine olarak tamamlayıcı amaçla kullanılmaktadır. Romatoid artrit ( kronik poli artrit ) de yapılan çalışmalarda akut olmayan durumlarda ozon majör otohemoterapi tamamlayıcı olarak başarılıdır. Burada kullandığımız etkisi anti enflamatuar etkidir . Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Ozon Nedir? Ozon Hakkında Genel Bilgiler Ozon üç oksijen atomundan oluşan bir kimyasal bileşiktir (O3). Ozon, atmosferde genel olarak iki atomlu halde bulunan normal atmosferik oksijene (O2) nazaran çok daha yüksek enerji taşıyan bir yapıya sahiptir. Ozon oksijenin normal atmosferik birleşimine göre bazı farklılıklar gösterir. Oda sıcaklığında renksiz olan ozon gazının karakteristik bir kokusu vardır. Fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında doğal olarak oluşur ve hissedilebilir. Ozun gazının ismi bu karakteristik kokusundan dolayı Yunanca "koklamak" manasına gelen ozein’den türetilmiştir. Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein (1799-1868) tarafından 1840 yılında keşfedilen ozon deniz seviyelerine yakın yerlerde 10 milyon hava partikülü başına bir partikül O3 (= 0.1 ppm = 200 µg/m³) konsantrasyonlarında duman şeklinde bulunur. Yükseklik arttıkça azalır. Mesela 2000 metre yükseklikte 0.03 - 0.04 ppm seviyelerine düşer. Çok güçlü okside etme özelliği vardır. Etkin bir dezenfektasyon maddesidir. Etkin dezenfektasyon özelliği sayesinde tüm dünyada içme sularındaki mikropları öldürmek amacıyla arıtma tesislerinde güvenle kullanılmaktadır. Ozon Tedavisi Hangi Hastalara Uygulanır? Ozon tedavisi birçok patolojik durumu iyileştirir veya tamamen düzeltir. Bu olumlu sonuçlar bir seri tıbbi araştırma ve tıbbi yayın ile kanıtlanmış olmakla birlikte kural olarak hastalıkların tedavisinde ozon diğer tedavilere ek olarak uygulanır ve tamamlayıcı tedavi grubuna girer. Medikal ozon kurallara uygun olarak uygulandığında tamamen güvenli, pratik, etkili ve ucuzdur. Diğer tıbbi tedavi yöntemlerinde de olduğu gibi % 100 başarı garantisi hiçbir zaman vaad edilemez. Tedavi başarısı uygulanan duruma, hastalığın ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır. Ozon tedavisi ile hastanın genel durumunda iyileşme ve ağrılarında azalma mutlaka olmaktadır. Başarı hastanın ve hastalığın durumuna bağlı olduğu gibi uygulanan yönteme, konsantrasyona ve sıklığına da bağlıdır. Bu konuda tıbbi uygulamayı yapacak olan doktorun eğitimi ve tecrübesi de önem kazanmaktadır. Avrupada pek çok terapist bir araya gelip ”Medical Society for Ozone Application in Prevention and Therapy” birliğini oluşturmuşlar ve tüm hastalar için, ozon tedavi ile ilgili en son yeniliklerin hızla öğrenilebilmesi için çalışmalar yapmaktadır. Grubun amacı doktorlar ve hastaların konu hakkındaki bilgilerini geliştirmek ve ilerletmektir. Bilgi alış verişi seneler içinde teknolojiye ayak uydurarak daha da hızlanmış ve gelişmiştir. Dolaşım bozuklukları Arteriel dolaşım bozukluklarında karşılaşılan diğer semptomların yanı sıra bacaklarda hissedilen soğukluk, kısa yürüyüşler sonrasında ayaklarda hissedilen ağrı alarm veren semptomlardır. Bu durum ozon tedavi için 40 yıldır çok önemli endikasyon oluşturur. Ozon tedavinin dolaşım bozukluklarındaki başarısı yapılmış birçok tıbbi çalışma ile kanıtlanmıştır. Ozon klasik tedaviye ek olarak veya tamamlayıcı olarak kombine kullanılabilmektedir. Anti-aging ( geriye yaşlanma ) ve yeniden canlanma Ozonun kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin metabolizma akivasyonu sayesinde kazandırdığı genel iyilik hali kişilere kendilerini yenilenmiş hissini vermektedir. İş hayatındaki stres, yoğun çalışma temposu, zihinsel ve bedensel yorgunluk ozon (O3) tedavisiyle etkin bir şekilde giderilmektedir. Profesyonel sporcular ve kadınlar bu tedaviden oldukça faydalanmaktadırlar. Ozon fiziksel dayanıklılığı arttırmaktadır. Yaşlı kişilerde önlem ve tedavi Yaşlı kişiler ozon tedavisine oldukça iyi yanıt verirler. Bütün klinik avantajlarının yanı sıra oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımını sağlar, bağışıklık sistemini harekete geçirir ve vücudun kendi antioksidanlarını ve serbest radikallere karşı savaşan hücreleri harekete geçirir. Bunun ötesinde beyindeki dolaşım bozukluklarında olumlu etkileri mevcuttur. Bu durumlarda fiziksel performansta azalma, yürüme güçlüğü ve baş dönmesi hissedilir. Tamamlayıcı tedavinin yanı sıra, ozon tedavi yaşam kalitesini arttırmak için kullanılmaktadır. Göz hastalıklarında ozon tedavi Yaşa bağlı dolaşım bozuklukları atrofik ve dejeneratif değişikliklerle gözü de etkilemektedir. Örneğin vizüel fokusun en keskin oluğu noktada, retina merkezinde meydana gelen senil makuler dejenerasyondan dolayı oluşan sekeler optik sinir atrofisine kadar giden çeşitli derecelerde etkili olmaktadır. Siena Üniversitesinde yapılan klinik çalışmalarda ozon otohemotrans füzyon sonrası 6-8 ay içerisinde vizyonda iyileşmeler kaydedilmiştir. Tedavinin devam ettirilmesi halinde vizüel performansta artış gözlenmiş veya daha kötüye gidişin durduğu saptanmıştır. Kanser ve kanserde ozon tedavi Ozon tedavisi tamamlayıcı tedavi olarak Kanser hastalarında oldukça başarılıdır. Burada düşük dozlarda ozon bağışıklık sistemi (immun sistem) aktivasyonunda kullanılır. Lenfositler, yardımcı ve baskılayıcı hücreler, lenfositler ve natural killer hücreler (katil hücreler) gibi İmmun hücreler cytokin denilen interferonu da içeren haberci proteinleri üretmek için ozonun başlattığı biyolojik reaksiyonlar yoluyla aktif hale getirilir. Aslında, ozon vücudun kendi interferon ve interlökinlerini artan miktarlarda üretmesini sağlar. Ozonlanmış kanın hastaya verilmesiyle, pozitif olarak artan bir immün reaksiyonu başlatılır. Bu aynı zamanda vücudun genel direncinin ve zindeliğinin artmasına katkıda bulunur. Cilt mantarları ve enfekte cilt lezyonları Ozonun mantar ve bakterileri yok edici özelliği, 100 yıl boyunca içme suyunun arıtılmasında başarılı bir şekilde kullanıldı. Bu özellikleri, bakteriyel enfeksiyonlu ayaklar, gövdedeki mantar enfeksiyonları, mukozaların fungal / mycotic enfeksiyonları gibi inatçı deri humusları ve mantarlarla savaşmakta tıbbi ozonu çok etkili bir tedavi ajanı yapar. Enfekte yaralar Açık yatak yaraları (decubitus ülserler), alt bacağın ülserleri (Ulcus cruris), şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları ve kangren gibi enfeksiyonlu yaraların lokal tedavisi tıbbi ozonun klasik uygulama alanlarına ait olan proseslerdir. Burada öncelikle, mikropsuz ve temiz yaralar elde etmek için ozonun dezenfektan özelliğinden, diğer deyişle bakterisid ve fungisid etkisinden yararlanılır. Yaranın temizlenmesinden itibaren, düşük dozda ozon uygulayarak iyileşme süreci hızlandırılır. Bağırsak Hastalıkları: proktitis ve kolit Enflamasyonlu bağırsak hastalıkların özellikle erken dönemlerinde rektal Ozon gazı üflenmesi şeklinde yapılan lokal uygulamanın çok yararlı olduğu kanıtlanmıştır. Birçok durumda arka arkaya 10 seans ozon uygulanması yeterli olur. 248 hasta üzerinde yapılan proktitis klinik çalışmasında sadece hastaların %90’ı 10 seans sonunda iyileşmiş, sadece %10’unda birkaç 10 seanslık uygulama gerekmiştir. Virüslerden kaynaklanan hastalıklar Herpes simplex (facial herpes), herpes zoster (shingles) Uçuğun her iki tipi, virüsler tarafından oluşur. Dudak uçuğu (Herpes Labialis), sık sık tekrar eden ve nahoş bir hastalıktır, çok başarılı bir şekilde diğer tıbbi metotlarla ozonun kombinasyonu şeklinde tedavi edilir. Herpes zoster veya padavralara, ozonla tamamlayıcı uygulama faydalıdır, ozonlu su kompresleri ve ozonlu kan transfüzyonu şeklinde iki farklı yoldan tedavi edilebilir. Karaciğer enflamasyonu (Hepatit A, B, C) Karaciğerin enflamasyonu, tıbbi ozon için klasik tedaviler arasında sayılır. Hepatit A (HVA = hepatitis virus A) diğerlerine göre problemsiz ve tamamen iyileşebilirken, virüsün diğer şekli, hepatit B (HVB = hepatitis virus B), sıklıkla kronik bir şekilde seyreder. Burada klasik tıbbi tedavi metodlarına ilave olarak, ozonlu kan transfüzyonu ya da rektal yolla ozon/oksijen gazının kontrollü bir şekilde verilmesi ile başarılı sonuçlar alınmıştır. Aynı yöntemler ayrıca kuluçka süresi yıllar süren ve kronikleşene kadar bir karaciğer hastalığı olarak teşhis edilemeyen hepatit C hastalığına da uygulanır. Enflamasyonlu ve dejeneratif eklem hastalıkları Enflamasyonlu eklem hastalıklarını üç evreye ayırdığımızda, özellikle evre 1 ve 2, bir başka deyişle ağır kemik deformasyonlarının olmadığı durumlar, medikal ozon uygulamalarına cevap verir. Gonartroz (diz eklemi enflamasyonu) ya da diz ve omuz eklemlerindeki aktif arthritic form tedaviye cevap veren sınıfa dahildir. Standart tıbbi metodlara - spesifik egsersiz terapileri - ilave olarak bu gibi durumlarda intraartiküler ozon enjeksiyonu başarıyla uygulanır. Bağışıklık sistemini güçlendirme ve kıkırdak metabolizmasını aktive etme özelliklerine ek olarak burada ozonun tamamıyla antienflamatuar özelliğinden faydalanıyoruz. Artritik/Romatizmal Durumlar - Kronik poliartritler Artritik/romatizmal durumlar iskelet veya kas sistemiyle ilgili pek çok ağrılı, fonksiyon kısıtlılığı da yapabilen hastalığı kapsamaktadır. Genel olarak medikal ozon uygulaması fizik tedavi ile beraber kombine olarak tamamlayıcı amaçla kullanılmaktadır. Romatoid artrit ( kronik poli artrit ) de yapılan çalışmalarda akut olmayan durumlarda ozon majör otohemoterapi tamamlayıcı olarak başarılıdır. Burada kullandığımız etkisi anti enflamatuar etkidir . Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes