#illüstratör
Explore tagged Tumblr posts
ahmetcumhur-blog · 1 year ago
Text
Yalnızlık: Bakışlardan kurtulmanın tatlı rahatlığı.
Milan Kundera | Ölümsüzlük
Tumblr media
Antonello Silverini
İllüstratör
28 notes · View notes
kemalsanli · 2 years ago
Text
Tumblr media
4 notes · View notes
yazilimuniversitesi · 3 months ago
Text
Con McHugh ile Bilgilerinizi Geliştirin! Eşsiz Çizim ve Animasyon Dünyasına Yolculuk
Con McHugh’un Yaratıcı Dünyası Con McHugh, Birleşik Krallık’ta tanınan bir illüstratör ve animatör, eşsiz tarzının nasıl geliştiğini, bırakmanın sanatını nasıl benimsediğini ve yeni başlayan sanatçılara harika bilgiler sunduğunu paylaşıyor. Kendine Has Tarz Con McHugh, el yapımı hatalarla karakterize edilmiş döngüsel animasyonlarıyla tanınan ve neredeyse müzikal bir ritme sahip olan analog…
0 notes
venusunruhu · 8 months ago
Text
Ellerin, yüzlerin, emeğin, işçinin, alın terinin ressamı, Güzide Hanım’ın aşkı, Nazım’ın yoldaşı, Yaşar Kemal’in dostu, Şair Arif Dino’nun kardeşi, yazar, çevirmen, sanat tarihçi, illüstratör, dekoratör, film yönetmeni, editör, oyun yazarı, şair, seramikçi, karikatürist gibi kimliklere sahip çok yönlü bir kültür insanı. Fakat bir türlü mutluluğun resmini çizemeyen Abidin Dino, benim için anlatması oldukça güç.
Deneyeceğim,
Burada onun yazılamayacak yaşantısının bir kısmını ve ressam kimliğini elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım yalnızca. Aksi mümkün değil.
Abidin Dino, 23 Mart 1913’te İstanbul’da oldukça varlıklı bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu. Kendi tanımıyla annesi Saffet Hanım, ‘’biraz kibirli, İstanbul hanımefendisi.’’ Fakat inanılmaz güzellikte elleri olduğunu söyler. Babası Rasih Dino ise, Divan-ı Muhasebat Müdürü. Abidin Dino, onun çok cömert olduğunu fakat bazen aşçıyla bir pırasa için bile kavga edip, kıyamet kopartabildiğini söyler.
Abidin Dino aslında çocukluğunu şu şekilde anlatıyor: ‘’Eşyalarla sözcükleri birbirine bitiştirmek, uyanıklıkla uykuyu bağdaştırmak, küçükle büyüğü ayırt etmek, daire ile yuvarlağın bir aradalığına katlanmak... Yaşlıların bebekten bekledikleri sahteliklere zorlanmak, bebekliği taklit etmek, acayip söz kırıntıları yumurtlamak, ufacık olmanın çaresizliği içinde "ciciliklerine", olur olmaz öpücüklerine, evirip çevirmelerine, soyup giydirmelerine katlanmak... Elden ne gelir, olsa olsa ciyak ciyak ağlamak bu zorlamalara karşı... Erken, çok erken başlayan var olmanın şaşkınlık duygusu. Gündüz gece sevinçle korku karması, renkler, düşler, kokular, yemek, işemek, gülmek, hepsi birden ne zor! Kendi kendinin, kendiliğin bedenin sınırlarına alışmaya çalışarak... İç orada başlıyor, dış? Neresi acıtıyor, neresi yakıyor, neresi sevdiriyor eli? Yaklaşa yaklaşa, duyula duyula, koklana koklana, evdeki koltuklara çarpa çarpa, acı duyula duyula benliğe sınır çizmek. Çarpa çarpa. Dünyaya gelmek dünyadan gitmek kadar zor. Çok sonra bilecektim ki, doğumla ölüm bir ikiz.’’
Abilerine oldukça düşkün olan sanatçı, onların evde hep karikatür çizdiğini söylüyor. Dönemin ünlü karikatüristleriyle 10-11 yaşlarında tanıştı ve çizmeye başladı. 1920’li yıllarda Paris’e taşındılar. Burada Jean Baptiste Say Lisesi’ne gitti ve resim öğretmeninin ilgisiyle, resme daha da ağırlık vermeye başladı. Çok geçmeden Türkiye’ye döndüklerinde ise, Mevlevi tarikatına mensup hat ustası komşusundan etkilenerek, Osmanlı minyatürlerine ve hat sanatına çok ayrı bir hayranlık duymaya başladı. ‘’Hayatım boyunca yolumu çizen o oldu’’ diyor Abidin Dino, bu hayranlığı için. Tabi İstanbul’da yaşamaya başladıktan sonra, Bizans’ı tanıdı. Bizans’ı, fresklerini, mozaiklerini. Öyle doyumsuzdu ki, Bizans yüzlerini görebilmek için ara ara Ayasofya’nın içindeki iskelelere tırmanıyordu. Fakat yine de bir hat sanatı değildi onun için.
Abidin Dino, bu süreçte çizmeye hep devam etti. Sonunda ise hepimizin bildiği D Grubu’nu kurdular birkaç ressamla birlikte. Bu sayede ilk kez halkın karşısına sanatıyla çıkmış oldu. Aynı zamanda bu genç yaşlarında bir yandan gazetelerde röportaj yaparken diğer yandan karikatür çizmeye devam etti. Henüz politik görüşlerinin oturmadığı fakat yavaş yavaş tanınmaya başladığı dönemlerde ‘’az buçuk faşist’’ dediği Marinetti ile tanıştı. Tanıştığı kişiler arasında en önemli kişi onun için Nazım Hikmet’ti. Onun kişiliğine ve cesaretine büyük hayranlık duyuyordu. Çünkü o eleştiren ve başkaldıran biriydi ve bu istek o dönemde Abidin Dino’nun da içindeydi. Abidin Dino, Nazım’ın ‘’Sesini Kaybeden Şehir’’ isimli kitabını resimleyen ilk ressam oldu. Nazım’ın politik yolu, onu hiç korkutmadı, uzaklaştırmadı.
Eserlerinden bahsederken, ellere olan takıntısını da atlamıyor. Kendisi de dahil ailesindeki herkesin elleri çok güzeldi. Belki de, bu saplantısı bundandır diye düşünüyor. Fakat politik fikirleri oturmaya başladığında, emeği en güzel ellerle anlatabileceğini biliyordu. İlerleyen dönemlerde, dekoratör olarak SSCB’ye gitti. Sol fikirlerle burada tanıştı. Buradan Paris’e gitti. Resim yaptı, film çekimlerinde çalıştı. Eisenstein, Picasso gibi isimlerle yakın dostluk kurdu. 1939’da ise yurda dönerek, Yeniler Grubu’nu kurdu. Buradaki resimlerinde, işçiyi, zorluklarla geçimini sağlayan insanları, köylüleri çizdi. Gerçekçi, halkın yanında, özgün bir duruş sergiledi hem resimlerinde, hem yazılarında. Çünkü o, tarafını seçmişti ve söylemişti de: ‘’ Kuşkusuz anti-faşisttim. Emin ve kesin bir şekilde seçimimi yap- mıştım. İnançlı bir anti-faşisttim.’’ Tabi bunu bir kenara bırakırsak, Picasso’nun da dediği gibi ‘’doğru dürüst el resimleri çizmeyi bilen’’ bir kendisi, bir de Abidin Dino idi. O, alın terini eserlerinde yaşatmak istiyordu. 1946 yılından bahsederken, Nazım’da, tüm demokrat üniversite hocalarının da içerde olduğunu söyleyip şunu diyordu: ‘’Artık canıma tak etti! Özgür olmak, özgür düşünmek, özgürce dile getirip, özgürce yaratmak istiyorum!’’ Bunun üstüne, seramiklerinin üzerine attığı imzası bile, orağa benzetildiğinden dava açılmıştı komünizm propagandası yapıyor diye. ‘’Orak varsa, herhalde çekiç de vardır diye düşünmüş olmalılar. Böylece, orak-çekiçle komünist propogandası yapmış oluyordum’’ diyordu.
Kısacası, Paris sokaklarında öğrenci protestolarının arasında, resim, seramik atölyelerinde, film setlerinde, sürgünde geçen fakat onurlu, üretken bir hayat.
‘’Öyle sanıyorum ki bir oluşumun içindeyiz. Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin yapacağım -ki önümde uzun bir zaman yok, biliyorum- bu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duygusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaketleri düşünmemek gerek. En korkunç acılardan sonra tüm bu yaşadıklarımız olağanüstü güzellikte bir yaşama dönüşebilir.’’
Abidin Dino, 1993’da troid kanserinden Paris’te, gözlerini yumdu hayata. Cenazesi ise İstanbul’a getirilerek Aşiyan’daki aile mezarlığına gömüldü.
Keşke dolaşsaydın Nazım’la Türkiye’yi, bir baştan bir başa. Keşke yattığınız yerler müze olsaymış, sürgün şehirler cennet. Keşke yapabilseymişsin mutluluğun resmini de, buna da ne tual yetseymiş, ne boya Abidin…
Tumblr media
7 notes · View notes
hamiltyum · 6 months ago
Text
AI DosyasI Pdf’ye Çevİrme İŞlemİ SIrasInda Format Kaybı Olur mu?
AI Dosyası Pdf’ye Çevirme İçin Hangi Programlar Kullanılabilir?
Tumblr media
AI dosyası Pdf’ye çevirme bazı durumlarda format kaybı yaşanabilir. Bu dönüştürme işlemi sırasında kullanılan araca ve ayarlara bağlıdır. Kaliteli bir dönüştürme aracı kullanıldığında ve doğru ayarlar yapıldığında, format kaybı minimum seviyede olabilir. Ancak bazı durumlarda, özellikle karmaşık grafikler veya fontlar içeren dosyalarda, dönüştürme işlemi sırasında bazı format değişiklikleri yaşanabilir. Fontlar değişebilir, renkler kaybolabilir veya bazı grafik öğeleri doğru şekilde dönüştürülemeyebilir. Dönüştürme işlemi öncesinde dosyanın orijinalini yedeklemek ve dönüştürme sonrasında dikkatlice kontrol etmek önemlidir. AI dosyası Pdf’ye çevirme işlemi hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için https://amigotor.com/ web adresini ziyaret edebilirsiniz.
AI Dosyası Pdf’ye Çevirme İşlemi Sırasında Dosya Boyutu Nasıl Kontrol Edilir?
AI dosyası Pdf’ye çevirmek için birçok program ve araç mevcuttur. Adobe İllüstratör gibi profesyonel vektör grafik yazılımları doğrudan AI dosyası Pdf’ye çevirme işlemi yapılabilir. Çeşitli ücretsiz ve ücretli çevrimiçi araçlar da bulunmaktadır. Bunlar dosyaları yükleyerek veya sürükleyip bırakarak hızlı bir şekilde dönüştürme imkânı sunar. Masaüstü programları da mevcuttur. Adobe Acrobat gibi genel amaçlı Pdf oluşturma programları AI dosyalarını Pdf’ye dönüştürebilir. Ücretsiz Pdf dönüştürme araçları da bulunmaktadır. Bu araçlar kullanıcı dostu arayüzleri ile dönüştürme işlemini kolaylaştırır. AI dosyası Pdf’ye çevirme işleminde, oluşan Pdf dosyasının boyutunu kontrol etmek önemlidir. Özellikle büyük dosyaların, e-posta ile gönderilebilirdik veya web üzerinde paylaşılabilirdik gibi durumlarda dosya boyutu önemli olabilir. Dosya boyutunu kontrol etmek ve yönetmek için birkaç yöntem vardır. Öncelikle dönüştürme işlemi sırasında kullanılan ayarları kontrol etmek önemlidir. Daha düşük çözünürlükler veya daha az sıkıştırma seviyeleri kullanarak dosya boyutunu azaltabilirsiniz. Dönüştürme sonrasında oluşan Pdf dosyasının boyutunu kontrol etmek için bir Pdf düzenleme programı veya çevrimiçi araç kullanabilirsiniz. 
Amigotor.com
0 notes
aurolynchan · 6 months ago
Text
18.06.24
Bugün size gene ilk gördüğümde beğenip hikayesini öğrendiğim bir resmi paylaşmak istiyorum
Tumblr media
Bu resmi gördüm ve güzel geldi.Resmin sahibi Gerda Wegener(Gottlieb).Kendisi kadın,danimarkalı bir ressam ve illüstratör.
Tumblr media
Resimdeki ise eşi olan Einar Magnus Andreas Wegener(Lili Elbe) ve Lili bir transseksüel kadın.Bilinen ilk cinsiyet değiştirmiş kişilerden biridir Lili.Ve aynı şekilde o da bir ressamdır.
Bu ikili normal evleniyorlar Danimarka'da.Gerda model çizimi yaparken aynı şekilde Einar da resimler yapıyor.
Ve Gerda'nın modeli yetişmeyince Einar modellik yapma kararı alıyor.Kadın kıyafetleriyle poz veriyor ve bundan da hoşlanıyor.Ardından Almanya'da deneysel cinsiyet değiştirme ameliyatı için Almanya'ya gidiyor.2 yılda 4 ameliyat başarılı geçiyor.İsmini bir gazeteciden alır Lili Elbe.Yasal adını değiştirdi ve resim yapmayı bıraktı.Lili'ye göre Einar resim yapardı.Lili değil.
Tumblr media Tumblr media
Danimarka'da lezbiyen ilişki yasak olduğundan evlilikleri zorla bitirildi.
Bu ilişki hakkında Danimarkalı Kızlar adlı kitap ve film çıkartılmış.
Lili'nin model yaptığı birkaç Gerda resmi
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ve maalesef Lili'nin sonu iyi değil.
Evlilikleri reddedildikten sonra bir Fransız tüccarla evleniyor.İsteği çocuk sahibi olmak.Bu yüzden son bir ameliyata gidiyor.Rahim nakli.
(yumurtalıkları ameliyatla var ama aslında ilkel olarak yumurtalıkları var.)
Rahim nakli yapılıyor fakat bağışıklığı kabul etmiyor rahmi.Enfeksiyon oluştu.Bu yüzden ameliyattan 13 ay sonra hayatına veda etti.
0 notes
gokceinterview · 9 months ago
Text
0 notes
sanattarihi · 10 months ago
Text
Tumblr media
[EN]
Rudolf Wacker - Small Sheep with Doll [1934]
Rudolf Wacker (Bregenz, February 25, 1893 - April 19, 1939) was a painter, illustrator and activist. The painting shows a naked, damaged doll with splayed legs and torso lying back on the floor. Nastily pointed, bent metal wires stick out of her shoulders and hips. The breasts, knee-length stockings and patent-leather shoes suggest sexual connotations, as does the thorny cactus jutting erectly beside her. Next to the doll is a small toy sheep, with which Wacker hints in macabre fashion at a Baroque shepherdess’ scene.
[Leopold Museum, Vienna- Oil on wood, 24 x 31 cm]
[TR]
Rudolf Wacker - Small Sheep with Doll [1934]
Rudolf Wacker (Bregenz, 25 Şubat 1893 - 19 Nisan 1939) ressam, illüstratör ve aktivistti. Resimde çıplak, hasarlı, bacakları açık ve gövdesi yerde yatan bir oyuncak bebek görülüyor. Omuzlarından ve kalçalarından çirkince sivri uçlu, bükülmüş metal teller çıkıyor. Göğüsler, diz boyu çoraplar ve rugan ayakkabılar, yanında dik bir şekilde çıkıntı yapan dikenli kaktüs, cinsel çağrışımlar çağrıştırıyor. Bebeğin yanında, Wacker'ın Barok bir çoban kız sahnesini korkunç bir şekilde tasvir ettiği küçük bir oyuncak koyun var.
[Leopold Müzesi, Viyana- Ahşap üzerine yağlıboya, 24 x 31 cm]
1 note · View note
ahmetcumhur-blog · 1 year ago
Text
Tumblr media
8 notes · View notes
gamerbulten · 1 year ago
Link
Halo Infinite enerji içeceği işbirliği, siyah-altın araç ve silah görünümlerini getiriyor Sen de biraz çift XP alabilirsin Halo...
0 notes
kultur-hat · 1 year ago
Text
Grafik Tasarım Kursu
Grafik tasarım kursu sayesinde Photoshop eğitimi alınması veya illustrator eğitimi alınabilmesi mümkündür. Alanında deneyimli olan kişilerden alınan kurs sayesinde öğrenciler öncelikle teknik bilgileri öğrendikten sonra uygulamalı eğitime geçerler. Alınan bu eğitim sayesinde kurumsal firmalarda ihtiyaç duyulan grafik tasarımlarının yapılabilmesi ve afiş baskı gibi tekniklerin uygulanabilmesi mümkündür. Grafik tasarım kursu grafiker olmak isteyen herkesin alması gereken bir eğitim türüdür. Alınan bu eğitim sayesinde Photoshop’ın nasıl yapılabileceği hakkında detaylı bilgilere sahip olunabilir. Photoshop’a ek olarak ileri düzey illüstratör eğitiminin alınabilmesi ve bu programların kullanılabilmesi de mümkündür. Alınan eğitim sayesinde grafiklerin kendini geliştirebilmesi mümkünken matbaalarda ihtiyaç duyulan baskı hizmetlerinin gerçekleştirilebilmesi de mümkün hale gelir.
0 notes
lisanspazarim · 1 year ago
Text
Adobe Etkinleştirme
Adobe etkinleştirme işlemimiz sayesinde programı kullanılabilmesi mümkün hale gelir. Bu uygulama genellikle grafik tasarımı yapılmasında kullanılan uygulamalar arasında yer alır. Bu programın aktif hale getirilmesi sayesinde kişiler grafik ve medyalar üzerinde gerekli değişimleri yapabilirler. Bu program içerisinde kullanıcılara sunulan pek çok tasarım programı yer almaktadır. Başka Photoshop olmak üzere illüstratör da Adobe etkinleştirme işlemi sayesinde kullanılabilecek programlar arasında yer alır. Etkinleştirme işleminin gerçekleştirilmesini ardından uygulama tarafından size sunulan programları kullanarak çeşitli görselleri hazırlayabilmek ve hazırlamış olduğunuz görseller üzerinde gerekli düzenlemeleri yapabilmek mümkündür. Edinmiş olduğunuz yazılımlar sayesinde şık tasarımlar yapabilmek tasarımlarınızın üzerine simgeler ekleyebilmek ve tasarımlarınızı iki boyutlu veya 3 boyutlu hale getirebilmek mümkündür.
1 note · View note
sinigami · 1 year ago
Text
1 note · View note
turkiyehaberi · 1 year ago
Link
İllüstratör Berrin Us Gündüz, Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nu ziyaret ederek güzel sanatlar ile tıp bilimini bir araya getiren çalış...
0 notes
hcagla · 2 years ago
Text
Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması “Çizgi Roman Ödülü” ve “Çocuk Kitabı İllüstrasyonu Ödülü” Sahiplerini Buldu
Aydın Doğan Vakfı, Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’da ülkemizdeki çizerler için “Çizgi Roman Ödülü” ve “Çocuk Kitabı İllüstrasyonu Ödülü” vermek için düzenlendi. Ortaya çok heyecan verici işler çıktı. Özellikle takip ettiğim yayınevlerinden çıkan çizerleri görmek beni çok çok sevindirdi.
Tumblr media
Geçtiğimiz yıllarda ülkemizi ve tüm dünyayı etkileyen pandemi nedeniyle, 2021 döneminde ödüllerin duyurusu ertelenmişti. “Çizgi Roman Ödülü” kazanan sanatçılar daha önceki dönemde 2021 ve 2022’de  akademisyenler ve sanatçılardan oluşan jüri üyeleri tarafından belirlendi. Levent Cantek, İlban Ertem, Ersin Karabulut, Piyale Madra, Umut Südüak ve Başak Ürkmez jüri üyeliği yaptı. Jürideki isimlere bakar mısınız! Hepsinin işlerini severek takip ediyorum. Yarışmada 2021 Çizgi Roman Ödülü’nü çizer İlker Gazioğlu “Kıyamet Sonrası Kuş Cenneti” ile aldı. 2022 yılının Çizgi Roman Ödülü’nü çizer Uğur Erbaş “Germakoçi” adlı eseri ile kazandı.
Tumblr media
Jüri üyelerinin İlker Gazioğlu’nu 2021 yılının çizgi roman ödülüne değer bulmasının gerekçesi “Kıyamet Sonrası Kuş Cenneti” adlı eserinde yenilikçi sayfa düzeni, katmanlı kare içi istifi ve iştahlı çizgileriyle senaryoyu kolaylaştıran ve anlam olarak güçlendiren bir üslup kurmayı başarmasıdır.  Uğur Erbaş’ın 2022 yılının çizgi roman ödülüne değer bulunmasının gerekçesi ise; “Germakoçi” adlı eserinde akışkan çizgileri ve hikayesini bütünleyen sağlam bir üslubu yansıtması, aynı zamanda tarihçi titizliğiyle dönem aurasını kurabilme mahareti gösterdiği senaryosuyla dikkat çekiyor olmasıdır. https://www.edebiyathaber.net/
Tumblr media
2021 yılı “Çocuk Kitabı İllüstrasyonu Ödülü” jürisinde Ercan Akyol, Ilgım Veryeri Alaca, Gülgün Çarkoğlu, Mustafa Delioğlu, Can Göknil, Umut Südüak ve Başak Ürkmez yer aldı. Yapılan değerlendirme sonucu 2021 yılı seçimi sonucunda illüstratör Burcu Yılmaz “Eğer” adlı kitabı ile Çocuk Kitabı İllüstrasyonu Ödülü’ne layık görüldü. “Eğer” kitabının jüri üyeleri tarafından ödüle değer bulunmasının gerekçesi ise; özgün görsel dil kullanımının güçlü olduğu bir çalışma olmasıdır.  Burcu Yılmaz, metin ile görseller arasında kurduğu yenilikçi yaklaşım nedeniyle 2021 yılının çocuk kitabı illüstrasyonu ödülüne değer bulunmuştur. Ceyhun Şen ile “Gökyüzü Boyacısı” Ece Zeber ile “Şehirde Çocuk Olmak”, Merve Atılgan ile “Geri Dönüşüm Ülkesi”, Ayşe Deniz Şahin ile “Sen, Ben, Elma Ağacı” ve   Eda Çağıl Çağlarırmak ile “Çöp Ada” Başarı Ödülü’ne değer bulundu.  Sevgilerle Bu yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın - Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter. Read the full article
0 notes
birseysoyleyebilirmiyim · 2 years ago
Text
4 oda: Keyifle ürettiğim her şey…
Tumblr media
“Geceleri yıldızlara ve aya, gündüzleri bulutlara ve güneşe bakmayı sevenlerdenim, Hayat koşturmacasının bana bunları yapmayı unutturmamasına gayret ediyorum. Göğe bakma durakları kıymetli benim için.”
Kendini tanıtmasını istediğimde ilk olarak bu satırları yazıyor Eda Dereci. Ne kadar da güzel diyor. Çünkü hayat, hep orada olduğunu bildiğimiz pek çok şeyi, görmezden gelmemiz için bize oyunlar oynayıp duruyor. “Biraz sahile insek, güneşlensek, bulutlara ve denize baksak” diyoruz ama sonra işler, koşuşturmacalar derken kendimizi “neyse canım kaçmıyor ya, sonra yaparız” derken buluyoruz. Nasıl olsa hep buzdolabında olduğunu bildiğimiz çilekli pastanın kremasının tadına bile bakmıyoruz parmağımızı batırıp. Böyle hayat mı olur! Oluyor, maalesef. Hatta son zamanlarda hayatın tam olarak bu kadar olduğunu düşünmeye başlamıştım ki Eda’nın satırlarıyla kendime geldim.
Efenim, ben kendisini çoook sevdiğim bir ardaşım sayesinde seneler önce tanıdım. Sonra yaptığı minnoş işlerin sıkı takipçisi olup çıktım. İllüstratör, tasarımcı ve müze eğitmeni olarak hayatına devam eden Eda ve ortaya çıkardığı işleri sizlerle de paylaşmasam olmaz diye düşündüm ve “bir şey söyleyebilir miyim? Dünyada sadece sevdiği işlere gönül veren insanlar hâlâ var. Bakın Eda…” demeye karar verdim.
Benim bildiğim kadarıyla illüstrasyon, tasarım atölyeleri, müze eğitmenliği gibi bir koltukta pek çok karpuzla yürüyorsun. Bu macera nasıl başladı senden dinlesek… Karakterimizde yer bulan sıklıkla yaptığımız şeyler, yetişkinliğimizde mesleğe dönüştüğünde kendimizi şanslı görebiliriz sanırım. Ben de kendimi şanslı gören taraftayım. Çünkü; aslında çocukluğumdan bu yana hayatımda var alan her bir parçayı birleştirip, kendi mesleğimi yarattığıma inanıyorum. Tabii ki bu süreç aslında çok da kolay olmadı. Öncelikle herkes gibi sistemin getirdiği bazı biçilmiş, alışılagelmiş kıyafetleri giyme ve onlarla hayatı deneyimlemeye çalıştım. Fakat üzerime tam oturamayan kıyafetlerle sendeledim ya da bol gelenin içindeyse an gelip kayboldum, kendimi aradım. “Aslında gerçekten ne yapmak istiyorum?” sorusunu okul döneminde çokça sordum. Deneyim dediğimiz süreçten geçtim bir süre. Tecrübeyle birlikte deneyimlemek istediğimizi seçebilme becerisi kazanıyor oluyoruz sanırım. Ben de sevdiğim alanda sanat ve tasarımı seçerek deneyimlerime yön vermeyi seçtim. Yalnızca diplomasını aldığımız eğitimlerin değil; aynı zamanda alaylı olarak, kendimizi yetiştirerek neler yapabileceğimizi de görmüş oldum.
Tumblr media
Bütün bunlardan çok daha da önceye baktığımdaysa; evimizin duvarlarını çizerek başlamışım ama daha sonra çizmek dışında başka malzemeleri de dönüştürmeyi sevdiğimi fark etmiş ailem. Mesela şunları anımsıyorum: Çocukluğumda kağıtları katlayıp kitap tasarımı yapar, içine hikayesini yazar ve resmini çizerdim. Kendime kağıttan sahneler hazırlar, farklı roller verdiğim figürleri konuştururdum. Evde adını bilmediğim baharatları karıştırıp renkler elde eder, hamur yapar şekilendirirdim. Annem dikiş dikerken onu seyrederdim ve kumaşlarından minik parçalar alıp birleştirirdim. Babamınsa mühendis olarak çizim yapıyor olması beni çok etkilerdi. Teknik çizimdi belki, ama kullandığı kalemler ve kağıtlar her zaman hayranlıkla baktığım malzemelerdi. Ve bu yeteneklerin şekil bulmasında mutlaka onların etkisi vardı. Kendine yetmeyi öğrenme haliydi belki biraz da tanıklık ettiğim, benim de hamurumda olması kaçınılmazdı. Çocukluk evimin odaları 4 oda’nın odalarına açılan bir koridora dönüştü zamanla. Çizimlerimi illüstrasyona dönüştürdüm zamanla. Çocuk kitaplarının dilini her zaman çok sevdim ve çocuklar için yazılmış hikayeleri resimlemek benim için öncelikli oldu.   Müze eğitmenliği de, bundan beş yıl önce sevdiğim galeri ve müze ziyaretlerimde yolumun daha çok çocuklarla kesişmesiyle ortaya çıktı. Fark ettim ki hem müzede saatlerce kalmak hem de oradaki eserleri çocuklara anlatmak beni çok mutlu ediyor. Bu da zamanla müzede sergi anlatımına ve eğitime dönüşerek sanat atölyeleriyle birleşti. Bu alanda kendim yeni şeyler öğrendikçe öğretmeye de devam ettim.
4 oda ismi nasıl çıktı ortaya? Ben hep farklı malzemeleri dönüştüren, yaratmayı ve üretmeyi seven; çizen, renklendiren, diken, şekillediren, yazan, anlatan tarafta yer aldım. Lisans eğitimim biter bitmez çıktı ortaya 4 oda fikri. Tabii ki bu zamanlama tesadüf değil bilinçli bir tercihti. Çünkü sanırım bitirmem gereken işler bitmiş ve artık lisans sonrasındaki seçim süreci, kendini iyice belli etmişti. Tek bir cümleyle özetlersem; “hep keyifle ürettiğim ve tasarladığım her şey” 4 oda’nın karşılığı oldu. 4 oda’nın ortaya çıkış noktasında tasarım var. Sanat ve tasarım atölyesi olarak 10 yıl önce ortaya çıkan bir fikir. Tasarımı farklı malzemeler kullanarak ortaya çıkarma fikri odaların sayısına yön verdi. Benim yapmayı bir diğerine tercih edemediğim işlerin toplamı. Hem aynı yapıda hem de farklı parçalardan oluşuyor. Bu atölyede üretilen her bir işin çok içten yapılmaları ortak noktaları her şeyden önce. Çizim işleri, dikiş işleri, kağıt işleri, atölye ve dükkan olarak ��ıktı ortaya.
Tumblr media
Daha çok çocuklarla bir aradasın; atölyelerle, müzeyle ama büyükler için de workshop’ların var. Bu iki kitleyi karşılaştırırsan ne gibi zorluklar ya da farklılıklar gözlemliyorsun? Aslında çok ortak nokta var; özellikle hem yetişkin hem de çocuk atölyelerinin amacına baktığımızda yaratıcı düşünmeye teşvik ederek, keyifle üretmek var. Ama atölyelerin akışında kullandığım dil ve içeriklerin oluşturulması, malzeme seçimlerimde tabii ki farklılıklar var. Yetişkin atölyelerinde katılımcılarda gözlemlediğim, ortaya çıkarılacak işin sanatsal üretim sürecinden ziyade işlevselliği ya da hayat pratiğindeki yeri önemli oluyor ağırlıklı olarak. Üretim süreci ikinci planda tutuluyor. Ama çocuklar daha çok hikayeleştirme ve “hayal gücümdekini nasıl ortaya çıkarabilirim” konusunda daha aktifler. Zamanı eğlenceye çevirmekte zorlanmıyorlar. Ve ortaya çıkan şey mutlaka bir yerinden oyunla birleşiyor. Çünkü zihinleri daha ön yargısız ve deneyimlemeye açık. Anda kalmayı çaba sarfetmeden gerçekleştiriyorlar. Yetişkinler de, o an kendilerini yaptıkları işe verdiklerinde atölyelerin daha ziyade terapi etkisi olduğunu dile getiriyorlar. “Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık” cümlesini çok sık duyuyorum. Açıkçası benim hedefimde de üretirken keyifli zaman geçirip başka herhangi bir şey düşünmemelerini sağlamak var. İki farklı grup için belirgin bir başka değişken de anlatımdaki görseller ve dil oluyor çoğunlukla. Ve tabii bir de süreyi de unutmamak gerek. Bir yetişkin üç saat boyunca sohbet ederek ya da sessiz kalarak üretebilir. Ancak çocuklar için verimli geçen süre genelde 45 dakika/1 saat. Tabii bu süre de 7 yaş üzeri çocuklar için geçerli daha çok. Odak noktaları hızlıca değişebiliyor.
Kişiye özel tasarımlar da yapıyorsun diye biliyorum. Bu süreçte müşteri bir marka değil de kişiler oluyor hatta belki de tanıdığın insanlar oluyor ama yine de zorlukları oluyor mu? Tabii ki. Eğer tanıdığım biriyse aslında istediği şeye dair çok da fazla detay vermeye gerek duymadan işi bana bırakıyor. Bu üreten kişinin tercihi olur her zaman. Özellikle çizimde birebir benzeyen bir karakter beklentisi oluyorsa, kişinin kendi tarzımla çizeceğimi bilmesini istiyorum. Sipariş usulü üretemez sanatçılar. Hikayesi olan anları kendimce yorumlamak özgür çizgilerle ilerlemek önceliğim. Bu bence birçok kişi için de böyle. Kısıtlanmış hissetmek üretme şeklinizi etkiliyor.
Tumblr media
Eh pandemi nasıl geçti diye sormasam olmaz… Yaptığın işleri nasıl etkiledi? Müze ve atölyeler iptal oldu muhtemelen. Sence yeni dönemde bu işler nasıl ilerleyecek? Pandemi, koşullarıyla benim için maske kullanıyor olmak ve eskisi kadar sosyalleşememek dışında yüz yüze eğitimleri etkilediği için bir nebze zor geçiyor olsa da, bir yandan da bolca ürettiğim bir zaman oldu. Aslında çok alışık olduğum zamanı kendin yönetme durumuyla da beni baş başa bıraktı yeniden. Zamanımı daha verimli kullanmaya başladığımı söyleyebilirim. Freelance çalışan biri olarak dışarıda, açık hava dışında farklı mekanlarda çizim yapamama durumum dışında değişen pek bir şey yok. Atölyelerin büyük bir kısmı artık çevrimiçi olarak devam ediyor. Bu bir yandan erişilebilirlik açısından çok faydalı bir durum. Çünkü Türkiye’nin ya da dünyanın farklı şehirlerinden insanlarla bir araya gelebilme şansı  veriyor workshop’lar açısından bakıldığında. Ancak yüz yüze olması benim tabii ki her zaman önceliğim. Birçoğumuz alıştık bu durumla yaşamaya ama bir yandan da artık bitmesini arzu ediyoruz, dilerim ki tahminimizden de kısa sürede “normal”e döneriz. Tabii bu normallik eski normal ve yeni normal olarak tanımlanacak. Normal olan nedir sorgulamamız da uzun süre devam edecek gibi görünüyor.
Peki bunca işin arasında sen en çok hangisini yapmaktan keyif alıyorsun? İllüstrasyon odaklı işler ve tabii ki çocuk kitapları… Çiziyor olmak her zaman diğerlerine göre öncelikli oldu benim için. Ama bu, diğerlerinden vazgeçmek demek de değil.
Zaman zaman fazla dağıldım, çok fazla şey yapıyorum tek bir iş yapsam keşke dediğin oluyor mu?Birbirinden farklı gözüken bu kadar iş kalemi çoğu zaman ortak noktada buluşuyor. Yoksa tabii ki daha zor olurdu. Düzgün planlandığında, hepsini bir arada yapıyor olmak aksine besleyici oluyor diye düşünüyorum. Odaklanabiliyor olmak önemli tabii ki. Planlı çalışmak, zamanı iyi yönetebilmek gerekli.
The Black Cat Agency işbirliğini gördüm. Bahsetmek ister misin? Nazlı Gürkaş ve Göksun Bayraktar’ın bir araya gelerek kurduğu çocuk kitapları ajansı The Black Cat ve aslında her ikisi de hem arkadaşım hem de beni yurt içi ve yurt dışında illüstrasyonlarımla temsil eden ajansın kurucuları. Nazlı, İstanbul; Göksun da Londra’da ajansın çalışmalarını yürütüyor. Yıllardır bu alanda çalışıyorlar ve işlerini özveriyle yapıyorlar. The Black Cat Agency web sitesine göz atmakta fayda var. Oluşumda yer alan diğer çizerleri ve çalışmalarımı inceleyebilirsiniz.
Tumblr media
Gelecekle ilgili ne gibi planlar var? Öncelikle atölyemde üretmeye, çocuklarla ve gençlerle çalışan farklı kurumlarla ortak projeler yapmaya devam etme niyetindeyim. Tüm bunların yanı sıra müzecilik odaklı eğitimlerime devam edeceğim. Çocuklar ve müze kavramı bir arada araştırmaya ve öğrenmeye çok açık bir alan. Aynı zamanda Türkiye’de geliştirilmesi gereken bir eğitim alanı. Müzeler aracılığıyla, atölye çalışmalarıyla; doğal ve kültürel mirasın bilinirliği, korunması ve yaşatılması konularında dilerim daha çok çocukla, daha uzun süre bir araya gelme şansım olur.
Kimlerden/nelerden ilham alıyorsun? Etrafı gözlemlemeyi seviyorum. Özellikle doğada zaman geçirmek, çizim malzemelerimi alıp farklı zamanlarda doğada çalışmak beni çok besliyor. Öncelikli ilham kaynağım hep doğa olmuştur. Ancak atölyemde ya da müzede geçirdiğim vakitlerde de ilham verici anlarda bulabiliyorum kendimi. Mekanların çalışma şeklime etkisi büyük. Bu nedenle içinde olmaktan mutlu olduğum mekanları seçiyorum çalışırken de.
Çalışırken masanda ya da ortamda olmazsa olmaz dediklerin neler? Çizim malzemelerim, bitkilerim, kitaplarım ve müzik. Bir de özellikle çalışma masamın dışarıya  bakan aydınlık bir noktada olmasına önem veriyorum.
Çalışmalarını workshopları nereden takip edebiliriz? www.edadereci.com https://www.behance.net/edadereci Instagram/eda dereci ve 4 oda üzerinden güncel işlerimi ve atölye duyurularımı takip edebilirsiniz.
(15 Mart 2021)
0 notes