#ilk şarkılar
Explore tagged Tumblr posts
tavukpilavyiyelim · 3 months ago
Text
Tumblr media
11 notes · View notes
dizyarasi · 10 months ago
Text
Güz yarası, beni neden sevmedin?
Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
yalnizligamahkumbirkiz · 8 months ago
Text
Tumblr media
🤎
10 notes · View notes
mezarlikprensesi · 1 month ago
Text
Sen bana ne yaptın
2 notes · View notes
vedaetmedenayril · 1 year ago
Text
Şarkılar sensiz, sahipsiz be yavrum...
2 notes · View notes
berfinyikilmaz · 2 years ago
Text
"Ansızın girdin hayatıma... ansızın çıktın hayatımdan..."
4 notes · View notes
evinarjinn · 2 months ago
Text
İnsan bazen sonunu yakalamakla dahi mutlu olur bir ömrün, bir gecenin, bir şiirin, bir aşkın ve bir şarkının.. bu herkesin kendi hikayesi. inandığım bir şeyler var ve bir gün kuşlar sabahı bensiz çağırana kadar da inandığım bir şeyler olacak.. bu sabah da gelip saçımı okşayıp yine; Umudum, sevdam, gelecek dünyam, ey ince sızım dediği yerden.. hani; hep soruyormuş gibi bakıyor muşum ya, bilakis hiçbir sorum yok. bütün cevapları bildiğimden beri... kimi vakitler de üstü açık kalmış çocuk uykusu gibi...üşüyor işte duygular ve insan ne çok anımsıyor öksüzlüğünü. misal ne zaman uyanırsın ebruli basamaklı bir düşten.. ilk duvara çarpınca mı? ilk taşa takılıp düşünce mi? yoksa kenarları papatya patlamış bir uçurumdan bırakınca mı kendini? ilahi, bakıyorum da suzan suzi hal”çocuksun sen” uzun.. çok uzun bakmak istiyorum şimdi.. çok uzaklara.. dokuz yaşındayım yol uzun, vakit gece, babamın parmakları sigara kokuyor annemin kirpiklerinde inci taneleri... bir tek ben anlıyorum olup biteni diğerleri uyuyor. hayat böyle bir şey miydi..? durmadan, hiç durmadan kendi yankısını arayan bir ses.. ya da.. upuzun bir sessizlik.. şu an hissettiklerimin sözcüklerde bir karşılığı yok.. çok derin bir şey bu.. çok içeriden bir şey bu.. çok rüzgarlı bir şey sonra dedim ki hayat bazen mutluluğun ve mutsuzluğun çok ötesinde.. al bu karanfili, tak göğsüne, dedim kendime.. hüznümüze selam olsun.. biz ki.. saf duyguların müptelasıyız..! Şimdi muştulu bir vaktin içli uykularında iç çekerek uyuyan çocukların yastıklarındaki masal anlatan o rüzgar benim... bu bizim ilk ölüşümüz değil... sadece kimse bilmiyor. bir tek gece paklar bizi..üstü başı çamur olmuş çocuklarız..bütün körebelerde kör olan bendim. ben ki kendi debisinde çağlayan damla.. ben ki aynasız odalarda yüzünde taradım saçlarımı.. bana sor.... akşam eve koşan çocuklar gibi penceremi taşlayan şarkılar var.. yol bize hayran..sevgili daha güzel bir yordamım yok..
Alıntı...
55 notes · View notes
insanzee · 3 months ago
Text
Bülbüller içkiye düşkündür.
Bülbül içkiyi buldu mu bir hayli içer.
Ama bu gerçeği bilginler değil, Tarihçi Reşat Ekrem Koçu'nun annesi Zağralı Hacı Fatma hanım saptamış.
Bülbülleri günlerce, Göztepe'deki evinin bahçesinde dürbünüyle gözetlemiş...
Fatma hanım gözlemlerini şöyle dile getirmiş:
“Bir bülbül sabahleyin bir vişne ağacına gelip konar...
Yirmi otuz kadar vişneyi gagasıyla deştikten sonra çekip gider...
Akşam, yine gelir...
Vişnenin gagayla deşilen yerinde biriken meyve suyu mayalanmış, bir likör ya da şarap haline dönüşmüştür.
Kuş, akşamın son saatlerinde bir iki vişneden kendi elcağızıyla hazırlanmış içkinin ilk yudumlarını içince şöyle bir silkinir; Birkaç külhani ıslık öttürür.
Yırtılmış vişne kadehleri beşi, altıyı buldu mu nağmeler uzar. Ortalık iyice karardığı için küçük bülbül göze görünmez ama yırtık vişneler bittikçe sesi de ağaçtan döküldükçe dökülür.
Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar.”
Vişne mevsimi bitince dut mevsimi başlar.
Ve…Bülbüllerin sesleri de biter.
Aslında bülbül içkisi bittiği için ötmüyordur.
Dutu gagalamanın likör vermediğini bilir.
“Garip Bülbül”, mevsim dut mevsimi olduğu için susmuştur.
Bu yüzden suskun olanlara “Dut yemiş bülbül gibi” derler.
Salah BİRSEL
Tumblr media
33 notes · View notes
edapostblog · 3 months ago
Text
Tumblr media
Bülbüller içkiye düşkündür.
Bülbül içkiyi buldu mu bir hayli içer.
Ama bu gerçeği bilginler değil, Tarihçi Reşat Ekrem Koçu'nun annesi Zağralı Hacı Fatma hanım saptamış.
Bülbülleri günlerce, Göztepe'deki evinin bahçesinde dürbünüyle gözetlemiş...
Fatma hanım gözlemlerini şöyle dile getirmiş:
“Bir bülbül sabahleyin bir vişne ağacına gelip konar...
Yirmi otuz kadar vişneyi gagasıyla deştikten sonra çekip gider...
Akşam, yine gelir...
Vişnenin gagayla deşilen yerinde biriken meyve suyu mayalanmış, bir likör ya da şarap haline dönüşmüştür.
Kuş, akşamın son saatlerinde bir iki vişneden kendi elcağızıyla hazırlanmış içkinin ilk yudumlarını içince şöyle bir silkinir; Birkaç külhani ıslık öttürür.
Yırtılmış vişne kadehleri beşi, altıyı buldu mu nağmeler uzar. Ortalık iyice karardığı için küçük bülbül göze görünmez ama yırtık vişneler bittikçe sesi de ağaçtan döküldükçe dökülür.
Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar.”
Vişne mevsimi bitince dut mevsimi başlar.
Ve…Bülbüllerin sesleri de biter.
Aslında bülbül içkisi bittiği için ötmüyordur.
Dutu gagalamanın likör vermediğini bilir.
“Garip Bülbül”, mevsim dut mevsimi olduğu için susmuştur.
Bu yüzden suskun olanlara “Dut yemiş bülbül gibi” derler.
Alıntı.
Tumblr media Tumblr media
Bak sen şu Bülbül'e! 😁
42 notes · View notes
ruhumunizii · 6 months ago
Text
herkesin derinlerde hissettiği bir şarkısı vardır, ve bilirsin bazı şarkıların acısı vardır nerede duysan duraklarsın, yutkunamazsın her dinleyişte ilk günkü sızı baki kalır. her dinleyişte aynı hisler. ne olduğu önemsiz, her üzüntüde aynı şarkıya koşulur ve bilirsin bazı şarkılar sigaradan ve alkolden daha etkilidir. tüm kalabalığın arasında aslında ne denli yalnız olduğunu hissettirir. ne denli kırgın insanlara. ve sen ne denli yorgunsun. bazı şarkılar gözyaşını beraberinde getirir, içinde barındırır. akıp giden iki cümlenin arasındaki boşluktan bırakırsın kendini sonsuz bir boşluğa... bazı şarkıların kokusu vardır, burnun direğini sızlatır. dudaklar hareketsiz kalır, haykırmak istersin titrer. boğazına yapışır bazı şeyler çıkamaz oradan, boğar, boğar, boğar. ağrı saplar kursağına, yutkundukça keser sözler. yırtmak istercesine haykırmak, söküp atmak içindekileri mümkün olmaz. ve sadece bazı şarkılarda dökersin kendini.
28 notes · View notes
puura52 · 9 months ago
Text
Yorgun bir Venüs tanrısı gelmişti masaya.
Ağzını bıçak açmıyor, sadece içkisine odaklanmış öylece bakıyordu.
"Hayat" dedi;
"Hayat bu kadar da ciddiye alınmamalı aslında.
Yaşamak, sana bahşedilen ömrü, iliğini sömürene dek yaşamak, savaşmak lazım".
Bu sözlere kulak kesilmişti serseri.
Kültablasından tüten boynu bükük tütün dumanı kesilivermişti birden.
O sırada not defterine karikatürler çizen serseri, marja yazmıştı bıçkınca bakışıyla bakarken tanrı'ya, janti bir dolma kalemle kazıyıvermişti şu cümleyi;
"İnsan kendine rağmen sevmeyi hissetmeli bazen.."
Özgürlüğüne düşkün olan serseri, birasından son bir yudum alıp, kefene sarılmış gibi gözüken tütününü dudaklarının arasına yerleştirdi, kutusunda kalan 2-3 dal kibritinden birini alıp ateşe verdi, derin bir tütün nefesi çekip ve döndü tanrı'ya, dedi ki;
"Peki ya acılar, onlar nasıl geçer ey Tanrı?"
Venüs tanrısı içkisinden bir yudum alıp, döndü serseriye;
Ağzından çıkanlar, sanki renkli dualardı.
Hafif bir yarım gülümsemeyle söyledi serseriye;
"Kanadı kırık bir kuşun gökyüzüne hasretini hiç bir kapısı açık kafes dindiremez evlat,
seveceksin. Ruhun solana dek, arsızca seveceksin. O zaman ne kafes engel olur senin özgürlüğüne, ne de gökyüzüne ihtiyacın olur.."
Serseri etkilenmişti.
Hiç bir şey demeden kalktı masadan.
Gecenin 2'sinde çakır keyifli adımlar atıyordu.
Şarkılar mırıldanarak dar sokaklar arasında kayboldu,
Ağzında tembel şarkılar,
Parlayan yıldızlar gökyüzünün mezar taşlarıydı. Serseri izini kaybettirmişti..
Gecenin örtüsünü yırtacak bir gök gürültüsü bütün sessizliği bozduğunda, Venüs tanrısı birden irkilmişti,
Sonra gözüne bir şey takıldı,
Gördüğü şey, serseri'nin buruşturup attığı not defterinin kağıtlarıydı.
Onlara baktı, ve yarım gülümseyerek kendi kendine söylendi Venüs tanrısı;
"Bu seninle ilk karşılaşmamız değil, son da olmayacak.."
21:50
-Puura.
Tumblr media
44 notes · View notes
bilmece · 6 months ago
Text
Dün gece tam kirazımı almış eve gidiyordum ki arkadaşlar aradı - bunu diyebiliyor olmak?? - ve yemeğe gideceklerini söyleyip beni de çağırdılar. Güzel bir yemek ve bira fikri çok hoş geldi, gittim. Yedik, içtik, sohbet ettik, mekan değişikliği yaptık grup büyüdü, velhasıl sabah dörtte kalktığım günü gece bire kadar sürdürdüm.
İkinci mekanda grupta dört çift, bir kadın bir de ben vardık. Bunu fark ettim elbet ama kendimi kötü hissetmedim bu çok hoştu. Yine de kafalar güzelleştikçe şarkılar söylenirken herkesin dikkati sevdiceğindeydi doğal olarak, ben biraz nereye bakacağımı ne yapacağımı şaşırdım. Bir oyalanma aracı olarak sigaranın ne çok işe yaradığını tekrar gözlemledim. Zira ginimin içine attığım kirazları pipetle ezmeye çalışmak aynı gamsızlık hissini vermiyor sdkslsk.
Grubun bir kısmıyla bugün de kahvaltı ve deniz programımız vardı ama sabah gelemeyeceğimi söyledim zira dünden sonra epey yorulmuşum yarın da dersler başlıyor biraz dinleneyim dedim.
Geçen sene bu zamanlar şu anki hayatımı anlatsalar nasıl da inanmayacağımı düşünüp eski blogun arşivine daldım: ilk gözüme çarpan şu oldu yârim geldi diye inanılmaz mutluymuşum, artık hayatımda değil. Ama ben kendi değişimime bakmak istiyordum, tam da bu tarihlerde iki post girmişim geçen sene:
“Ben bu hayatı nasıl idame ettireceğim ya”
“Benim bu olmamışlığım ne olacak ya”
Bambaşka bir formda ve hiç de hayal etmediğim gibi ama hayatımı idame ettirebiliyorum canlar, diğeri içinse oldum diyemeyeceğim elbet ama olmamış asla değilim. Her gün olmaktayım ne güzel.
Bu da umutsuzlara tünelin sonundaki ışık olsun, pazarınız güzel geçsin!
28 notes · View notes
beppeux · 8 months ago
Text
Mükemmel olmadığımızı biliyorum. Kusursuz olmaya çalışan bir kızken, kusursuz olmayan aşka aşık olan kız oldum. Ben en iyisi olmak istemiyorum. Ben kusursuz olmak istemiyorum. Ben kusursuz aşk istemiyorum. Seni istiyorum. Yalnızca seni. Senin nefesinde uyuyakalmayı, kahve içtiğim için bana kızmanı, geç uyuduğumda sinirlenmeni, duştan çıkınca "saçlarını kurutmadan arama" demeni, hastalandığımda mavi'yi üzerime geçirmeyi, uyurken kirpiklerini seyretmeyi, sana sincap videoları atmayı, bok gibi sesimi umursamadan sana şarkılar söylemeyi, kahve içerken hüpletip beni sinir etmeni, çok çalışmaktan yorulduğunda 5 dakika olsa dahi sesimi duymak için aramanı, mor şortunla sabahları dişini fırçalamanı, fenerin maçına bilet alıp iptal ettikten sonra benimle birlikte izlemeni, sakallarını benimle birlikte kesmeni, yorgun gözlerini öpmeyi istememi, tüm çirkin, kirli taraflarımı sadece senin bilmeni, geleceğimde senin olmanı, başarılı bir kadın olduğumda senin elini tutmayı, hastalandığında yemek yemiyorsun diye sana kızmayı ve senin uzatma demelerine sinirlenmeyi, kimseyi ortak etmediğim o en güzel hayallerimi seninle gerçekleştirme isteğimi, oğlumun babasının senden başkası olmayacağını, hiç bilmediğim baba sevgisini günü geldiğinde çocuğumuza tereddütsüz göstereceğini bilmeyi, senin gölgende korunmayı, her bir zerreni arzulamayı, suçlarına ortak olmayı, sırtındaki yaralarını öpmeyi, seninle sabahın 7sinde işe gitmeden şarkılar dinlemeyi, seninle Helen ve Savaş'ı izlemeyi, seninle oyunlar oynamayı, sana maymun videoları atıp bomboş gülmeyi, derealizasyon atağı geçirdiğimde; herkese yabancı oluşumdan, herkesten korktuğum zamanlarda sana sığınmayı, anksiyeteden ellerim titrediğinde beni sakinleştirmeni, ağladığımda sesinde huzur bulmayı, seninle susmayı, uykulu sesinle "sana aşığım" demeni, içmeden sarhoş olduğumda sana saçmalayıp salak salak gülmelerimizi, senin hem annen hem baban oluşumu, üzüldüğünde ilk beni aramanı, seninle kavga etmeyi, seninle bir olmayı, tüm zaaflarını bilip, tüm zaaflarımı bilmeni ve onları bana karşı asla kullanmamanı, güçsüz yanlarımı senin bilmeni, seninle tek ruh olmayı, karşında savunmasız olmayı, karşında tüm saf halimle kalmayı, sana özel olmayı, senin mavin olmayı, senin prensesin olmayı, senin sincabın olmayı, senin hayatının aşkı olmayı, benim hayatımın aşkı oluşunu ve dahasını istiyorum. Seninle en iyisi olmayı, seninle en dibi ve en zirveyi yaşamayı istiyorum. Seninle geçmişi siktir edip geceler boyu kurduğumuz hayalleri yaşamayı istiyorum. Ayrılığın bile seninle en dibini yaşamayı istiyorum. Acıdan yanacaksak, yanalım istiyorum. Ben sadece seni istiyorum. Hikayeme seni ortak etmeyi istiyorum. Seninle küllerimizin arasından yanıp yanıp yeniden dirilmeyi istiyorum. Zihnimde dönüp duran zehirli, hasta düşüncelerin sonucu bizi ayırsada; ayrılık bizim birbirimize işlediğimiz aşkı, sevgiyi, masumiyeti yok etmeye yetmez. Mecburuz. Ayrı kalmaya mecburuz. Ama bizi ayırmaya bizim bile gücümüz yetmez sevgilim. Ayrılığında, dibinde dibini yaşayalım. Yanıp yanıp, yeniden dirilelim.
27 notes · View notes
bozandeniz · 10 days ago
Text
Ve siyaha dönmüş mavinin gecesinde;
Sarı, ılık bir rüzgardır, dalgalandıran düşleri;
Kimsenin uyanmak istemediği…
Kaderin de; nefes almak istediği zamanlar vardır.
İzin verir, dilekler toplasın,
Gökyüzünden ölümlüler diye.
Ve Neptün’ün gecesinde;
Çok uzakta denizcilerin dönüş şarkıları çalınır kulağına,
Gelecek olan uzun kışın öncesinde,
Zeus; indirmeden delice yağmurları.
Ve dolan Ay’ın altında; Siren'in kayalıklarında,
Bronz heykelcikler gibi görünür denizkızları…
Ve Truva’dan canını kurtaran denizcilere ağlar,
İçli şarkılar söylerler arkalarından
Sabahın ilk ışıklarıyla kaybolmadan...
Sonra Gün, Geceye
Kader de işinin başına döner,
Ve denizciler evine…
Derinlerde hüzünlü şarkıları deniz kızlarının
Kızıl-Deniz Bozan ,
Tumblr media
15 notes · View notes
hisboslugu · 1 year ago
Text
içimden sana kuş lokumu almak, gül reçeli yapmak, ekmek kızartmak, çiçek toplamak geliyor. ben nanelisini severim sen hangisini, bilmek. çok aradığın kitabı bulmak, uzun zamandır beklediğin filme bilet almak, cebimde anahtar yerine elini taşımak istiyorum. içimden sana kaşkolumu vermek, sana tuzu kaçmış, tuzu yokmuş yemekler pişirmek, süt ısıtmak, ceketindeki tozu elimle almak geliyor. birlikte sığırcık sürüsü seyretmek, sana kağıttan oklar üflemek, sana en fazla ve sadece bu kadar zarar vermiş olmak istiyorum. içimden sana yaka iğnesi seçmek geliyor. kol düğmesi ve duvar saati. sana hediyeler aramak, sana paketler, kurdeleler. istiyorum ki tütsüler yakıp, eski şarkılar açıp, pencereden sarkalım ay ışığı, ayçiçeği, ayçöreği, ayçekirdeği... sevdiğim her şeyi seninle paylaşayım. içimden saçını taramak, yüzünü yıkamak, sana havlu tutmak; havluyu önceden ısıtmış olmak geliyor. sana meyve soymak, meyveyi ellerimle toplamış olmak, sana günaydın diye bağırmak, sana iyi geceler diye fısıldamak, gördüğüm tüm rüyaları iyiye yormak, seni hiç yormamak istiyorum. hiç bilmem ama içimden sana mızıka çalmak geliyor. sana nar ayıklamak, sana pansuman yapmak, senin için buhurumeryemler büyütmek, seninle durup hep göğe değil; biraz da toprağa bakmak. kırkayaklar kuşlar kadar güzeldir demek, seninle yabanıl otları bile sevmek geliyor içimden. içimden sana kaşkol örmek, yanağına düşen kirpiğini almak, yılın ilk karını, baharın ilk tomurcuğunu seninle görmek geliyor. seni süt köpüğüm, seni denizköpüğüm diye sevmek. seni çocukluk hatıralarını anlatırken dinlemek, seni mümkün olsa yeniden bu kez ben büyütmek istiyorum. içimden en güzel denizlerde seninle taş sektirmek, kalbimin derinliğini seninle ölçmek, ellerimle topladığım çiçeklerden sana ayraçlar yapmak geliyor. sadece kitaplarda değil, hayatına da kaldığın yerden benimle devam et istiyorum. istiyorum ki içimden gelen her şey senin de içinden gelsin, içim içinmiş olsun mu?
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
46 notes · View notes
dusunmekaybolursn · 16 days ago
Text
3 yıl önceydi, sadece şarkı paylaştığım bir hesabım vardı instagramda. öyle postla fln uğraşmıyordum sadece hikaye atıyordum. 40-50 kadar takipçim vardı ve o hesabımı b. sayesinde açmıştım. sürekli instagramda gruplar kuruyoruz fln. eğlenceli geçiyordu ama paylaştığım şarkılar genelde slow tarzıydı. bir gün kendimden hallice-kaçmaktansa alışırım şarkısını atmıştım hikaye olarak. sonra bir hesap bana şey yazmıştı "yeter artık mutlu olsana sen." ne cevap verdiğimi hatırlamıyorum ya da sonrasında o sohbetin nasıl iki yıl daha devam ettiğini bilmiyorum ama o mesajı atan kişi benim için çok değerliydi. ve bir şekilde hayatımdan gitti. şimdi nasıl olduğunu bile bilmemek üzüyor.ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤ -deli
yine o hesap sayesinde tanıştığım başka biri vardı. aslında birçok kişi oldu ama bende yeri ayrı olan kişileri anlatıyorum işte. neyse o başka biri ateşböceği'ydi benim için. o da bana hemsaye derdi. bana kattığı onca şeyi asla unutamadım. bir nevi beni bana ilk hatırlatan insanlardan biriydi. ayağa kalkmamı sağlayan, yanımda olduğunu hissettiren, ilk defa ben de bu hayatın bir parçasıyım diyebilmemi sağlayan insandı. hep gideceğinden bahsederdi, ve o da gitti. eğer bir gün mesajlarıma görüldü atmak yerine cevap verirse nasıl olduğunu öğrenebilirim. ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤ -hemsaye
sonra b.'yi buldum. bir yıl aradan sonra onu tekrar buldum. benim için her şeyin başlangıcı oydu. en kötü, kendimden nefret ettiğim zamanlarda karşıma çıkan ve bunun için hep minnet duyacağım kişi. aslında buraya onunla ilgili o kadar şey dökebilirim ki.. ama o hep özel kalsın istiyorum. o da gitti. ne halde olduğunu ondan duymadım ama biliyorum o şimdi mutlu. beni unutmayacağını da biliyorum ama artık onun için sadece bir maziyim. o ise benim için hep ilelebet. ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤ -admin
dedem... bir ara sokakta artık kapanmaya yakın olan bir çiçekçiye gittik arkadaşımla. orada sohbet ederken tanıştık. sohbet sonrasında bana uzun süre bakıp dediği şey "sen de mutlu olacaksın güzel kızım" olmuştu. hayatımdan ya da özel bir durumdan bahsetmemiştim ona. ama o zamanlar gerçekten hayatımın her anlamda kötüye gittiği artık sonu gelsin diye gecelerce ağladığım zamanalardı. bir sonraki hafta tekrar gittim. sohbet etmek istiyordum sadece o yaşlı adamla. gittiğimde ip boyuyordu. yardım lazım mı dediğimde spreyi uzattı elime. sohbet ederek ip boyamıştık. artık gidebildiğim her cumartesi yanındaydım. ama sonra o da gitti. diğerlerinden tek bir farkla o benden değil, bu dünyadan gitti. hâlâ yanımda olduğunu biliyorum. bir şiir virgülünde, bir şarkı tınısında, bir kitap satırında, bir kedi mırlamasında. yine derbeder haldeyken biri elimden sımsıkı tutmuştu. ama bırakmayan tek o oldu. ve ben hâlâ onun tuttuğu el ile ayaktayım. iyi ki vardı. çiçeklerin hiç solmasın dedem. -menekşe kız
10 notes · View notes