#ilk şarkılar
Explore tagged Tumblr posts
Text
#tavuklupilavv#yemek#aşk sevgi#hala seviyorum#çok seviyorum#sev beni#sevgi#sensiz ben#seni düşünüyorum#bu kalp seni unutur mu#ilk aşkım#aşk#aşk ile#aşka dair#spotify#müzik#şarkılar#günün şarkısı
12 notes
·
View notes
Text
Güz yarası, beni neden sevmedin?
#dizyarasi#aşk#sevda#eski sevgili#sevgili#sevgi#sevilmemek#manuş baba#ilk ve son#dönersen ıslık çal#aşık olmak#şarkı alıntıları#şarkı#şarkılar
13 notes
·
View notes
Text
🤎
#3391kilometre#sıfırkilometre#izmir aksoy#ömer ege zorlu#karantina#culpa mia#the vampire diaries#sessiz ve yalnız#no.26#spotify#gözyaşıustası#gökçen#sevgilim#beni neden sevmedin#kahverengi#esmerim#ilk aşkım#özledim#romeo juliet#şarkılar sokaklara ait#sen bensiz ben sensiz#ay benim gece senin#bu kalp seni unutur mu#writers on tumblr#fitness#fabricante de lágrimas#düşünmek#aşk#seventeen#16 17
10 notes
·
View notes
Text
Sen bana ne yaptın
#işten çıktım şarkı dinliyorum#tam eve yaklaştım bu çalmaya başladı#bir baktım ağlıyorum#eve girdim direkt yatağıma geçip bi yarım saat ağladım#şarkıyı yarıda kestim bu arada#sesleri o kadar acıklıydı ki neye uğradığımı şaşırdım#şimdi spotifyı açtım baktım orada duruyor öyle#bundan sonra ağlanacak şarkılar listesinde ilk üçte#daha önce dinlememiş de değilim niye böyle olduysa#bu sefer beni paramparça etti#Spotify
2 notes
·
View notes
Text
Şarkılar sensiz, sahipsiz be yavrum...
2 notes
·
View notes
Text
"Ansızın girdin hayatıma... ansızın çıktın hayatımdan..."
#acıtıyor#bul beni kaybolmuşum#acısözler#kayıp ruhlar#aesthetic#acı#3391kilometre#spotify#şarkılar sokaklara ait#aşk eski bir yalan#sokak yazıları#sokaknobetcileri#yalancıbahar#ilk aşkım#yaralasar#ruhumunizleri#yaralarını ben sarayım#senden daha guzel#dünyanın en güzel kızı#kiraz mevsimi#fikrimin ince gülü#kardelen#ateşalanguva#ateşböceği#ateşpare#beni unutma#ay benim gece senin#karantina#vaveyla#polat elif
4 notes
·
View notes
Text
İnsan bazen sonunu yakalamakla dahi mutlu olur bir ömrün, bir gecenin, bir şiirin, bir aşkın ve bir şarkının.. bu herkesin kendi hikayesi. inandığım bir şeyler var ve bir gün kuşlar sabahı bensiz çağırana kadar da inandığım bir şeyler olacak.. bu sabah da gelip saçımı okşayıp yine; Umudum, sevdam, gelecek dünyam, ey ince sızım dediği yerden.. hani; hep soruyormuş gibi bakıyor muşum ya, bilakis hiçbir sorum yok. bütün cevapları bildiğimden beri... kimi vakitler de üstü açık kalmış çocuk uykusu gibi...üşüyor işte duygular ve insan ne çok anımsıyor öksüzlüğünü. misal ne zaman uyanırsın ebruli basamaklı bir düşten.. ilk duvara çarpınca mı? ilk taşa takılıp düşünce mi? yoksa kenarları papatya patlamış bir uçurumdan bırakınca mı kendini? ilahi, bakıyorum da suzan suzi hal”çocuksun sen” uzun.. çok uzun bakmak istiyorum şimdi.. çok uzaklara.. dokuz yaşındayım yol uzun, vakit gece, babamın parmakları sigara kokuyor annemin kirpiklerinde inci taneleri... bir tek ben anlıyorum olup biteni diğerleri uyuyor. hayat böyle bir şey miydi..? durmadan, hiç durmadan kendi yankısını arayan bir ses.. ya da.. upuzun bir sessizlik.. şu an hissettiklerimin sözcüklerde bir karşılığı yok.. çok derin bir şey bu.. çok içeriden bir şey bu.. çok rüzgarlı bir şey sonra dedim ki hayat bazen mutluluğun ve mutsuzluğun çok ötesinde.. al bu karanfili, tak göğsüne, dedim kendime.. hüznümüze selam olsun.. biz ki.. saf duyguların müptelasıyız..! Şimdi muştulu bir vaktin içli uykularında iç çekerek uyuyan çocukların yastıklarındaki masal anlatan o rüzgar benim... bu bizim ilk ölüşümüz değil... sadece kimse bilmiyor. bir tek gece paklar bizi..üstü başı çamur olmuş çocuklarız..bütün körebelerde kör olan bendim. ben ki kendi debisinde çağlayan damla.. ben ki aynasız odalarda yüzünde taradım saçlarımı.. bana sor.... akşam eve koşan çocuklar gibi penceremi taşlayan şarkılar var.. yol bize hayran..sevgili daha güzel bir yordamım yok..
Alıntı...
55 notes
·
View notes
Text
Bülbüller içkiye düşkündür.
Bülbül içkiyi buldu mu bir hayli içer.
Ama bu gerçeği bilginler değil, Tarihçi Reşat Ekrem Koçu'nun annesi Zağralı Hacı Fatma hanım saptamış.
Bülbülleri günlerce, Göztepe'deki evinin bahçesinde dürbünüyle gözetlemiş...
Fatma hanım gözlemlerini şöyle dile getirmiş:
“Bir bülbül sabahleyin bir vişne ağacına gelip konar...
Yirmi otuz kadar vişneyi gagasıyla deştikten sonra çekip gider...
Akşam, yine gelir...
Vişnenin gagayla deşilen yerinde biriken meyve suyu mayalanmış, bir likör ya da şarap haline dönüşmüştür.
Kuş, akşamın son saatlerinde bir iki vişneden kendi elcağızıyla hazırlanmış içkinin ilk yudumlarını içince şöyle bir silkinir; Birkaç külhani ıslık öttürür.
Yırtılmış vişne kadehleri beşi, altıyı buldu mu nağmeler uzar. Ortalık iyice karardığı için küçük bülbül göze görünmez ama yırtık vişneler bittikçe sesi de ağaçtan döküldükçe dökülür.
Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar.”
Vişne mevsimi bitince dut mevsimi başlar.
Ve…Bülbüllerin sesleri de biter.
Aslında bülbül içkisi bittiği için ötmüyordur.
Dutu gagalamanın likör vermediğini bilir.
“Garip Bülbül”, mevsim dut mevsimi olduğu için susmuştur.
Bu yüzden suskun olanlara “Dut yemiş bülbül gibi” derler.
Salah BİRSEL
33 notes
·
View notes
Text
Yeni yıla ve yeni yaşıma ,
Bu sene o kadar çok şey yaşadım ki kimi zaman günler su gibi kimi zamanda asla bitmicek gibi geçti .. cidden zor günler yaşadım .Bekleme eyleminden nefret eden biri olarak hep bir bekleyişle geçti ve bu döngü hiç bitmedi .Üniversite sınavına 2. Defa hazırlanmak sınava girmek açıklanmasını beklemek ,tercihi beklemek ,yeni sehire gitmeyi beklemek ,okula gitmek için otobüsü beklemek , yemekhanede markette sıra beklemek, yurt nakilini beklemek ,sevdiğim grubun yeni albümünü beklemek ,onun aramasını mesajını beklemek, mutlu olacağım günleri beklemek sayarken bile yoruldum ... Evet çok mutlu olduğum nadir de olsa oldu nankörlük edemem ama hepsi tadımlıktı ve asla tüm çabama rağmen devamı gelmedi. Kalbi çok güzel birini tanıdım. " Bugün hayatımın dönüm noktası " dedim çünkü o vardı .. Ona sürekli 2024 yılında başıma gelen en güzel şey olduğunu söylerdim aslında işin aslı öyle değilmiş . 2024 te basima gelen en büyük hayal kırıklığıydı . O kadar derdimin arasında bana iyi gelen tek şeydi ama istemedi beni işte.. vaz geçti bizden... Evet , son güne kadar çabamı gösterdim, elimden gelen her şeyi yaptım, hep bekledim, sabahları günaydın ,aksamlari iyi geceler yazmayı özledim ,hayatımdaki varlığını özledim , karşılıksız uzaktan sevdim, aynı sarkilari dinledim , o kadar mesafeyi aştım onunla defalarca aynı sehirde oldum belki de aynı metroya binmistik, aynı sokaktan gecmiştik ama hiçbir zaman buluşmadı gözlerimiz ... Silip atamadım bir türlü , olmayan yoluma bakamadım ,sürekli içimden sen demek ki sevilmeyi hak edecek biri değilsin demekten geri duramadım .Evet yeni bir şehirde yaşadıklarımla ve yalnızlığımla birlikte bu hissettiklerim bünyeme fazla geldi her şeyden herkesten uzak kalmak istedim. Konuşamaz yemez içmez oldum, kendi derin kuyumda boğulmak istedim .. Oda arkadaşlarımın beni kolumdan tutup zorla götürmesi sonucu psikolojik tedavi gördüm ilk baş isteksiz olsamda bana iyi geliyordu kur an ve mealinden ayetler, yeni kitaplar , şiirler okumaya başladım tek başıma da olsa yeni yerler keşfettim konumuma çok uzak olsada her fırsatta sahilde yürümeye gittim . Evet orada dinlediğim şarkılar bana onu hatirlatiyordu ama onu acı olarak değil de güzel hatırlamak istiyorum çünkü bu onun kararı ve bu şekilde daha mutlu olacaksa benim buna saygı göstermem gerekiyor . Mutluluğu için ... :) Umarım şuan her anlamda iyidir .Farkındayım bir şeyler biraz geç danketti ama ben farkındaydım zaten her şeyin ,sadece kabullenemedim, alışamadım yokluğuna belki de alışmak istemedim ,uzak kalmak istedim onu hatırlatan her şeyden... bu kararı almak zordu ama başka çarem de yoktu acı cekmeye devam ediyordum ve hâlâ hissediyorum ,tek bildiğim elbet bir gün geçecek ...Yeri geldi deac olup tüm hesapları kapatmak istedim ama burası kendimi rahatça ifade edebildigim tek yer, bir nevi dost gibi ..7 yıldır bazen ara versemde sabahları yazdığım günaydınlar , bıraktığım şarkılar ,fotoğraflar iyi geceler mesajları, yakınmalarim , rb ler bana iyi geliyor .. Yeni yıldan beklentim herkesin mutlu olduğu savaşın , salgının olmadığı , sevdiklerimizin sağlık sorunlarının geçtiği iyileştiği , özellikle kadınların ,çocukların ,hayvanların öldürülmediği bir yıl , bunlar sürekli dualarımda ...✨. Yarın (birkaç saat sonra) doğum günüm ve 20. yaşıma yeni yurdumda ( dün nakilim çıktı kampüsteki yurda ) hiç tanımadığım oda arkadaşlarımla girecegim . Haberleri bile yok . Bu yalnız gecirecegim ilk doğum günüm ve bu konuyu düşündükçe daha da duygusallaşıyorum daha büyük hissetsemde geldim yirmili yaşlara ve bu rakama alışmak zor olucak... Yeni yaşımdan tek beklentim beklemelerin olmadığı ve geçmişte yaşadıklarıma iyi ki dedirtecek günler yaşamak..🌸 tabii biliyorsunuz çok da şey beklememek lazım , beklentiler üzer ... :')
Mutlu yıllar dilerim ..✨
23 notes
·
View notes
Text
Bülbüller içkiye düşkündür.
Bülbül içkiyi buldu mu bir hayli içer.
Ama bu gerçeği bilginler değil, Tarihçi Reşat Ekrem Koçu'nun annesi Zağralı Hacı Fatma hanım saptamış.
Bülbülleri günlerce, Göztepe'deki evinin bahçesinde dürbünüyle gözetlemiş...
Fatma hanım gözlemlerini şöyle dile getirmiş:
“Bir bülbül sabahleyin bir vişne ağacına gelip konar...
Yirmi otuz kadar vişneyi gagasıyla deştikten sonra çekip gider...
Akşam, yine gelir...
Vişnenin gagayla deşilen yerinde biriken meyve suyu mayalanmış, bir likör ya da şarap haline dönüşmüştür.
Kuş, akşamın son saatlerinde bir iki vişneden kendi elcağızıyla hazırlanmış içkinin ilk yudumlarını içince şöyle bir silkinir; Birkaç külhani ıslık öttürür.
Yırtılmış vişne kadehleri beşi, altıyı buldu mu nağmeler uzar. Ortalık iyice karardığı için küçük bülbül göze görünmez ama yırtık vişneler bittikçe sesi de ağaçtan döküldükçe dökülür.
Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar.”
Vişne mevsimi bitince dut mevsimi başlar.
Ve…Bülbüllerin sesleri de biter.
Aslında bülbül içkisi bittiği için ötmüyordur.
Dutu gagalamanın likör vermediğini bilir.
“Garip Bülbül”, mevsim dut mevsimi olduğu için susmuştur.
Bu yüzden suskun olanlara “Dut yemiş bülbül gibi” derler.
Alıntı.
Bak sen şu Bülbül'e! 😁
42 notes
·
View notes
Text
herkesin derinlerde hissettiği bir şarkısı vardır, ve bilirsin bazı şarkıların acısı vardır nerede duysan duraklarsın, yutkunamazsın her dinleyişte ilk günkü sızı baki kalır. her dinleyişte aynı hisler. ne olduğu önemsiz, her üzüntüde aynı şarkıya koşulur ve bilirsin bazı şarkılar sigaradan ve alkolden daha etkilidir. tüm kalabalığın arasında aslında ne denli yalnız olduğunu hissettirir. ne denli kırgın insanlara. ve sen ne denli yorgunsun. bazı şarkılar gözyaşını beraberinde getirir, içinde barındırır. akıp giden iki cümlenin arasındaki boşluktan bırakırsın kendini sonsuz bir boşluğa... bazı şarkıların kokusu vardır, burnun direğini sızlatır. dudaklar hareketsiz kalır, haykırmak istersin titrer. boğazına yapışır bazı şeyler çıkamaz oradan, boğar, boğar, boğar. ağrı saplar kursağına, yutkundukça keser sözler. yırtmak istercesine haykırmak, söküp atmak içindekileri mümkün olmaz. ve sadece bazı şarkılarda dökersin kendini.
29 notes
·
View notes
Text
Yorgun bir Venüs tanrısı gelmişti masaya.
Ağzını bıçak açmıyor, sadece içkisine odaklanmış öylece bakıyordu.
"Hayat" dedi;
"Hayat bu kadar da ciddiye alınmamalı aslında.
Yaşamak, sana bahşedilen ömrü, iliğini sömürene dek yaşamak, savaşmak lazım".
Bu sözlere kulak kesilmişti serseri.
Kültablasından tüten boynu bükük tütün dumanı kesilivermişti birden.
O sırada not defterine karikatürler çizen serseri, marja yazmıştı bıçkınca bakışıyla bakarken tanrı'ya, janti bir dolma kalemle kazıyıvermişti şu cümleyi;
"İnsan kendine rağmen sevmeyi hissetmeli bazen.."
Özgürlüğüne düşkün olan serseri, birasından son bir yudum alıp, kefene sarılmış gibi gözüken tütününü dudaklarının arasına yerleştirdi, kutusunda kalan 2-3 dal kibritinden birini alıp ateşe verdi, derin bir tütün nefesi çekip ve döndü tanrı'ya, dedi ki;
"Peki ya acılar, onlar nasıl geçer ey Tanrı?"
Venüs tanrısı içkisinden bir yudum alıp, döndü serseriye;
Ağzından çıkanlar, sanki renkli dualardı.
Hafif bir yarım gülümsemeyle söyledi serseriye;
"Kanadı kırık bir kuşun gökyüzüne hasretini hiç bir kapısı açık kafes dindiremez evlat,
seveceksin. Ruhun solana dek, arsızca seveceksin. O zaman ne kafes engel olur senin özgürlüğüne, ne de gökyüzüne ihtiyacın olur.."
Serseri etkilenmişti.
Hiç bir şey demeden kalktı masadan.
Gecenin 2'sinde çakır keyifli adımlar atıyordu.
Şarkılar mırıldanarak dar sokaklar arasında kayboldu,
Ağzında tembel şarkılar,
Parlayan yıldızlar gökyüzünün mezar taşlarıydı. Serseri izini kaybettirmişti..
Gecenin örtüsünü yırtacak bir gök gürültüsü bütün sessizliği bozduğunda, Venüs tanrısı birden irkilmişti,
Sonra gözüne bir şey takıldı,
Gördüğü şey, serseri'nin buruşturup attığı not defterinin kağıtlarıydı.
Onlara baktı, ve yarım gülümseyerek kendi kendine söylendi Venüs tanrısı;
"Bu seninle ilk karşılaşmamız değil, son da olmayacak.."
21:50
-Puura.
44 notes
·
View notes
Text
Dün gece tam kirazımı almış eve gidiyordum ki arkadaşlar aradı - bunu diyebiliyor olmak?? - ve yemeğe gideceklerini söyleyip beni de çağırdılar. Güzel bir yemek ve bira fikri çok hoş geldi, gittim. Yedik, içtik, sohbet ettik, mekan değişikliği yaptık grup büyüdü, velhasıl sabah dörtte kalktığım günü gece bire kadar sürdürdüm.
İkinci mekanda grupta dört çift, bir kadın bir de ben vardık. Bunu fark ettim elbet ama kendimi kötü hissetmedim bu çok hoştu. Yine de kafalar güzelleştikçe şarkılar söylenirken herkesin dikkati sevdiceğindeydi doğal olarak, ben biraz nereye bakacağımı ne yapacağımı şaşırdım. Bir oyalanma aracı olarak sigaranın ne çok işe yaradığını tekrar gözlemledim. Zira ginimin içine attığım kirazları pipetle ezmeye çalışmak aynı gamsızlık hissini vermiyor sdkslsk.
Grubun bir kısmıyla bugün de kahvaltı ve deniz programımız vardı ama sabah gelemeyeceğimi söyledim zira dünden sonra epey yorulmuşum yarın da dersler başlıyor biraz dinleneyim dedim.
Geçen sene bu zamanlar şu anki hayatımı anlatsalar nasıl da inanmayacağımı düşünüp eski blogun arşivine daldım: ilk gözüme çarpan şu oldu yârim geldi diye inanılmaz mutluymuşum, artık hayatımda değil. Ama ben kendi değişimime bakmak istiyordum, tam da bu tarihlerde iki post girmişim geçen sene:
“Ben bu hayatı nasıl idame ettireceğim ya”
“Benim bu olmamışlığım ne olacak ya”
Bambaşka bir formda ve hiç de hayal etmediğim gibi ama hayatımı idame ettirebiliyorum canlar, diğeri içinse oldum diyemeyeceğim elbet ama olmamış asla değilim. Her gün olmaktayım ne güzel.
Bu da umutsuzlara tünelin sonundaki ışık olsun, pazarınız güzel geçsin!
28 notes
·
View notes
Text
Hayat bazen size gülümser. Uzun uzun hemde. Güneş açmış, rüzgar ediyordur. Saçlarınız rüzgarda dans ediyor, dinlediğiniz müzik ilk defa bu kadar güzel geliyordur kulağınıza.
Keşke hep böyle hissettirse, dersiniz. Keşke hayat hep böyle gülümsese dersiniz fakat fark etmezsiniz ki hayatın yüzünü güldüren yine sizsinizdir. Siz sizsiniz diye hayat böyle gülümser, kahkahalar atar.
İçinizde ki selleri, fırtınaları boşverin. Yavaş yavaş akan o nehire odaklanın. Nasıl da güzel akıyor değil mi? Fırtına ve diğer kötü hislerin nehrin akışının sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Çünkü hayat o nehrin akışının sizin yüzünüzde oluşturduğu gülümsemeyi seviyor.
Bol bol gülümseyin o nehire. Gülümseyin ki hayat güzelleşsin. İnanın kelimeler o zaman da çekilir, şarkılar o zaman daha keyif verir hâle gelecek.
--Ben yazdım
#kendime düşünceler#kendime not#artists on tumblr#şarkı sözü#kitap sözü#şarkı sözleri#3391kilometre#3391km#şiir
9 notes
·
View notes
Text
Mükemmel olmadığımızı biliyorum. Kusursuz olmaya çalışan bir kızken, kusursuz olmayan aşka aşık olan kız oldum. Ben en iyisi olmak istemiyorum. Ben kusursuz olmak istemiyorum. Ben kusursuz aşk istemiyorum. Seni istiyorum. Yalnızca seni. Senin nefesinde uyuyakalmayı, kahve içtiğim için bana kızmanı, geç uyuduğumda sinirlenmeni, duştan çıkınca "saçlarını kurutmadan arama" demeni, hastalandığımda mavi'yi üzerime geçirmeyi, uyurken kirpiklerini seyretmeyi, sana sincap videoları atmayı, bok gibi sesimi umursamadan sana şarkılar söylemeyi, kahve içerken hüpletip beni sinir etmeni, çok çalışmaktan yorulduğunda 5 dakika olsa dahi sesimi duymak için aramanı, mor şortunla sabahları dişini fırçalamanı, fenerin maçına bilet alıp iptal ettikten sonra benimle birlikte izlemeni, sakallarını benimle birlikte kesmeni, yorgun gözlerini öpmeyi istememi, tüm çirkin, kirli taraflarımı sadece senin bilmeni, geleceğimde senin olmanı, başarılı bir kadın olduğumda senin elini tutmayı, hastalandığında yemek yemiyorsun diye sana kızmayı ve senin uzatma demelerine sinirlenmeyi, kimseyi ortak etmediğim o en güzel hayallerimi seninle gerçekleştirme isteğimi, oğlumun babasının senden başkası olmayacağını, hiç bilmediğim baba sevgisini günü geldiğinde çocuğumuza tereddütsüz göstereceğini bilmeyi, senin gölgende korunmayı, her bir zerreni arzulamayı, suçlarına ortak olmayı, sırtındaki yaralarını öpmeyi, seninle sabah��n 7sinde işe gitmeden şarkılar dinlemeyi, seninle Helen ve Savaş'ı izlemeyi, seninle oyunlar oynamayı, sana maymun videoları atıp bomboş gülmeyi, derealizasyon atağı geçirdiğimde; herkese yabancı oluşumdan, herkesten korktuğum zamanlarda sana sığınmayı, anksiyeteden ellerim titrediğinde beni sakinleştirmeni, ağladığımda sesinde huzur bulmayı, seninle susmayı, uykulu sesinle "sana aşığım" demeni, içmeden sarhoş olduğumda sana saçmalayıp salak salak gülmelerimizi, senin hem annen hem baban oluşumu, üzüldüğünde ilk beni aramanı, seninle kavga etmeyi, seninle bir olmayı, tüm zaaflarını bilip, tüm zaaflarımı bilmeni ve onları bana karşı asla kullanmamanı, güçsüz yanlarımı senin bilmeni, seninle tek ruh olmayı, karşında savunmasız olmayı, karşında tüm saf halimle kalmayı, sana özel olmayı, senin mavin olmayı, senin prensesin olmayı, senin sincabın olmayı, senin hayatının aşkı olmayı, benim hayatımın aşkı oluşunu ve dahasını istiyorum. Seninle en iyisi olmayı, seninle en dibi ve en zirveyi yaşamayı istiyorum. Seninle geçmişi siktir edip geceler boyu kurduğumuz hayalleri yaşamayı istiyorum. Ayrılığın bile seninle en dibini yaşamayı istiyorum. Acıdan yanacaksak, yanalım istiyorum. Ben sadece seni istiyorum. Hikayeme seni ortak etmeyi istiyorum. Seninle küllerimizin arasından yanıp yanıp yeniden dirilmeyi istiyorum. Zihnimde dönüp duran zehirli, hasta düşüncelerin sonucu bizi ayırsada; ayrılık bizim birbirimize işlediğimiz aşkı, sevgiyi, masumiyeti yok etmeye yetmez. Mecburuz. Ayrı kalmaya mecburuz. Ama bizi ayırmaya bizim bile gücümüz yetmez sevgilim. Ayrılığında, dibinde dibini yaşayalım. Yanıp yanıp, yeniden dirilelim.
28 notes
·
View notes
Text
Ve siyaha dönmüş mavinin gecesinde;
Sarı, ılık bir rüzgardır, dalgalandıran düşleri;
Kimsenin uyanmak istemediği…
Kaderin de; nefes almak istediği zamanlar vardır.
İzin verir, dilekler toplasın,
Gökyüzünden ölümlüler diye.
Ve Neptün’ün gecesinde;
Çok uzakta denizcilerin dönüş şarkıları çalınır kulağına,
Gelecek olan uzun kışın öncesinde,
Zeus; indirmeden delice yağmurları.
Ve dolan Ay’ın altında; Siren'in kayalıklarında,
Bronz heykelcikler gibi görünür denizkızları…
Ve Truva’dan canını kurtaran denizcilere ağlar,
İçli şarkılar söylerler arkalarından
Sabahın ilk ışıklarıyla kaybolmadan...
Sonra Gün, Geceye
Kader de işinin başına döner,
Ve denizciler evine…
Derinlerde hüzünlü şarkıları deniz kızlarının
Kızıl-Deniz Bozan ,
#aşk#bahar#edebiyat#şiir#kitap#şiir sokakta#gece#1duygusalhikayem#books#editorial design#flowers#hasret#papatya#vintage#playlist#spotify#türkiye#mutsuzluk#yalnızlık#postlarım#blog yazısı#anlamlı yazılar#edebi sözler#yazılarım#keşfedilmemiş#Spotify#aşka dair#kendi kalbine yazar#özlü sözler#siyah kadar yalniz
15 notes
·
View notes