#iç satış
Explore tagged Tumblr posts
Text
Beyaz Eşya Sektöründe Kasım Ayı Üretim ve Satış Verileri
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/beyaz-esya-sektorunde-kasim-ayi-uretim-ve-satis-verileri-30761/
Beyaz Eşya Sektöründe Kasım Ayı Üretim ve Satış Verileri
Beyaz eşya sektöründe Kasım ayı üretim ve satış verileriyle ilgili detayları keşfedin. Pazar trendleri, talep değişimleri ve sektördeki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olun.
https://lefkosa.com.tr/beyaz-esya-sektorunde-kasim-ayi-uretim-ve-satis-verileri-30761/ --------
#beyaz eşya#bulaşık makinesi#buzdolabı#çamaşır makinesi#derin dondurucu#fırın#iç satış#ihracat#Kasım 2023#kurutucu#Türkiye Beyaz Eşya Sanayi Derneği#üretim#Ekonomi
0 notes
Text
Yeni Land Cruiser Prado Tanıtımı ve Özellikleri
Yeni Land Cruiser Prado Tanıtıldı Toyota, yeni Land Cruiser Prado’yu tanıttı ve bu araç, markanın ünlü arazi kabiliyeti ile sağlamlık geleneğini, modern teknolojilerle bir araya getiriyor. Yeni Prado, 7 kişilik konfigürasyonu, zengin donanım seçenekleri ve üst düzey konforuyla dikkat çekmektedir. Özellikle zorlu off-road koşullarına dayanacak şekilde tasarlanmış olan bu araç, aynı zamanda şehir…
#2023#4x4#DİZEL MOTOR#güvenlik özellikleri#iç mekan#Konfor#Land Cruiser Prado#off-road#Satış#türkiye#Toyota#Toyota Safety Sense
0 notes
Text
TIGGO 8 PRO Lider oldu!
2023 Mart’ında Türkiye otomobil pazarına hızla dahil olan Chery, hemen 3 farklı SUV modeliyle boy gösterdi ve kısa süre içerisinde liderlik yarışında iddialı bir duruş sergiledi. Ama özellikle dikkat çeken bir model vardı: TIGGO 8 PRO. Gelişmiş ve teknolojik özellikleriyle süper bir lüks deneyim sunan bu model, çıktığı andan itibaren 2 ay gibi kısa bir sürede SUV sınıfında liderliğe doğru emin…
View On WordPress
#Akıllı Sürüş#Chery#Chery Türkiye#Çin Otomobilleri#Dikkat Çekici İç Tasarım#Geniş Alan#Güvenlik Özellikleri#Konforlu Sürüş#Lider SUV#Lüks Deneyim#Orta Boy SUV#Satış Rakamları#Sessiz Sürüş#SUV Pazarı#Teknoloji Harikası#TIGGO 8 PRO#Üstün Konfor#Yeni Nesil SUV#Yenilikçi Tasarım#Yüksek Kalite
0 notes
Text
OPEL OTO YEDEK PARÇA - DEVASA+ (3)
Oto yedek parça ihtiyacınızı karşılamak için doğru adresi arıyorsanız, Opel Yedek Parça Platformu'na hoş geldiniz! https://www.opelotoyedekparca.com/ ile, aracınızın her ihtiyacını karşılayacak kaliteli yedek parçalara kolayca ulaşabilirsiniz. Geniş ürün yelpazemiz, Opel araç sahipleri için özel olarak tasarlanmıştır. Online yedek parça siparişi verme imkanı ile hem zaman kazanır hem de bütçenizi sarsmadan aracınızı ilk günkü gibi yenileyebilirsiniz. Opel yedek parça fiyatlarını incelemek ve ihtiyacınıza uygun parçaları keşfetmek için bizi ziyaret edin. Hızlı, güvenilir ve ekonomik çözümlerle aracınızın performansını artırmak için doğru yerdesiniz!
Online Yedek Parça
Online yedek parça alışverişi, otomobil sahipleri için hem zaman hem de maliyet açısından büyük avantajlar sunar. Opel oto yedek parça konusunda geniş bir ürün yelpazesi ile, aradığınız parçayı kolayca bulma imkânına sahipsiniz. Online platformlarımız sayesinde, dilediğiniz yedek parçayı birkaç tıklama ile sipariş edebilir, zaman kaybı yaşamadan ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
Opel yedek parça fiyatları, kalitesine göre oldukça rekabetçi olup, bütçenize uygun seçenekler sunar. Ürünlerimizi satın almadan önce fiyatları karşılaştırmak ve en iyi teklifi bulmak da oldukça kolaydır. Kullanıcı dostu arayüzümüzle, en uygun fiyatları hızlı bir şekilde inceleyebilir, markanıza özel yedek parçaları keşfedebilirsiniz.
Online yedek parça hizmetimiz, sadece ürün bulma sürecini hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda ürünlerin bulunduğu detaylı bilgileri ve özellikleri de sunar. Detaylı ürün açıklamaları ve müşteri yorumları ile doğru parçayı seçmenizde yardımcı oluyoruz. Böylece, güvenle alışveriş yapmanın keyfini çıkarabilirsiniz.
İhtiyacınız olan Opel oto yedek parçalarını bulmak için https://www.opelotoyedekparca.com/ adresine göz atın ve kolayca sipariş verin. Müşterilerine sunduğu hızlı ve güvenilir hizmetle yanınızda olmaktan mutluluk duyuyoruz!
Opel Oto Yedek Parça
Opel oto yedek parça, aracınız için en güvenilir ve kaliteli yedek parça seçeneklerini sunuyor. İster motor parçaları, ister süspansiyon elemanları, isterseniz de iç ve dış aksesuarlar olsun; ihtiyacınız olan her türlü parçaya kolayca ulaşabilirsiniz. Online yedek parça alımında, mevcut birçok seçeneğin yanı sıra, hızlı ve güvenilir bir alışveriş deneyimi de sağlıyoruz.
Web sitemiz üzerinden yapacağınız her alışverişte, Opel oto yedek parça fiyatları konusunda şeffaf bir bilgi sunarak, bütçenize uygun seçenekler bulmanızı kolaylaştırıyoruz. Tüm parçalarımız, yüksek kalite standartlarına sahip olup, aracınızın performansını artıracak şekilde tasarlanmıştır. Böylece, hem maliyet avantajı sağlarken hem de aracınızın ömrünü uzatmış olursunuz.
Hızlı kargo ve kolay iade süreçlerimizle, alışveriş deneyiminizi en üst düzeye çıkarmak için buradayız. Opel oto yedek parça ihtiyaçlarınızı karşılamak için bizi tercih edin, güvenilir ve kaliteli hizmetin tadını çıkarın!
Opel Yedek Parça Fiyatları
Opel yedek parça fiyatları, araç sahipleri için en önemli konulardan biridir. Hem bütçenizi korumak hem de aracınızın performansını optimize etmek için uygun fiyatlı yedek parça seçeneklerini araştırmak oldukça kritik. Online yedek parça alımında, geniş ürün yelpazesi sayesinde birçok farklı fiyat alternatifi bulabilmek mümkündür.
Opel oto yedek parçaları arasında, marka kalitesini yansıtan çeşitli ürün grupları yer almaktadır. Bu ürünler, orijinal ve yan sanayi seçenekleri ile farklı fiyat aralıklarında sunulmaktadır. Dikkatli bir araştırma ile, hem kaliteli hem de bütçenize uygun parçaları kolayca edinebilirsiniz.
Yedek parça fiyatlarını etkileyen faktörlerden bazıları şunlardır:
Parçanın türü ve niteliği
İşçilik gereksinimleri
Orijinal mi yoksa yan sanayi mi olduğu
Tedarikçi ve satış noktası
Online platformlarda fiyatları karşılaştırarak, en uygun seçenekleri bulabilir ve alışveriş yaparken zamandan tasarruf edebilirsiniz. Unutmayın, kaliteli yedek parça alımı, aracınızın uzun ömürlü olması ve güvenli bir şekilde seyahat etmeniz için oldukça önemlidir.
Opel yedek parça fiyatları hakkında daha fazla bilgi almak ve en güncel fiyatları görmek için web sitemizi ziyaret edin. Aracınıza en uygun parçaları bulmanın keyfini çıkarın!
137 notes
·
View notes
Text
ALTIN YILDIZ HALI
Camiler, ibadet edenler için huzur dolu bir atmosfer sunarken, dekorasyonlarıyla da ruhani bir hava yaratır. Altın Yıldız Hali, cami halısı ihtiyacınızı karşılamak üzere kaliteli ve şık çözümler sunuyor. Hem yün hem de akrilik seçenekleriyle, her mekanın ihtiyacına uygun çeşitli alt yapılar geliştirmekteyiz. Ürünlerimiz, yalnızca estetik değil, aynı zamanda dayanıklılıklarıyla da dikkat çekmektedir. Cami halısı metre kare fiyatlarımızla da bütçenizi zorlamadan kaliteyi elde etmenizi sağlıyoruz.
Yün Cami Halısı
Yün cami halısı, camilerdeki ibadet alanlarının estetik ve fonksiyonel ihtiyacını karşılamak için özel olarak tasarlanmıştır. Doğal malzemeden üretilen bu halılar, yumuşak dokusu ve dayanıklılığı ile dikkat çeker. Ayrıca, yün halıların sıcak tutma özelliği sayesinde, soğuk havalarda yaz boyunca da rahat bir ibadet ortamı sağlar.
Yün cami halısının en önemli avantajlarından biri, nem kontrolüdür. Yün, doğal bir malzeme olduğu için, nemi emebilir ve ortamın hava kalitesini artırır. Bu özellik, halının iç mekanlarda tercih edilmesini sağlayarak, kullanıcıların rahatça ibadet etmelerine olanak tanır. Bunun yanı sıra, yünlü halıların dayanıklılığı da oldukça yüksektir; uzun yıllar boyunca kullanılabilirler.
Yün cami halısı, çeşitli desen ve renk seçenekleri ile farklı tarzlara ve dekorasyon anlayışlarına uygun olarak tasarlandığı için, caminin iç mekanına mükemmel uyum sağlar. İster modern, ister geleneksel bir tasarım seçin, yün halılar her türlü ihtiyaca cevap verebilir. Bu çeşitlilik, cami halısı m2 fiyatı üzerinde de etkili olabilir. Kalite ve estetik özellikleri dikkate alındığında, yün cami halıları sıkça tercih edilen ürünler arasında yer alır.
Ek olarak, yün cami halılarının bakımı da oldukça kolaydır. Toz ve kir tutma oranı düşük olan bu halılar, regular bakım ile uzun ömürlü kullanılabilirler. Yüzey temizliği, çoğu zaman vakumla yapılabilirken, derinlemesine temizlik gerektiğinde profesyonel hizmet almak önerilmektedir. Bu özellikler, halıların hem estetik hem de fonksiyonel yönlerini güçlendirir.
Akrilik cami halısı fiyatı ile kıyaslandığında, yün cami halılarının genellikle daha yüksek bir maliyetle geldiğini unutmamak önemlidir. Ancak, uzun ömür ve yüksek kalite göz önünde bulundurulduğunda, yün halılar yapılan yatırımı fazlasıyla karşılayacak özelliklere sahiptir. İbadet alanları için bu özel halılar, hem göz alıcı hem de işlevsel birer unsurdur.
Cami Halısı M2 Fiyatı
Cami halısı m2 fiyatı, kalitesine, yapısına ve kullanım amacına göre değişiklik göstermektedir. Özellikle yün cami halısı ve akrilik cami halısı fiyatı, kullanıcılara sunulan seçeneklerin çeşitliliği ile belirlenir. Cami halısının metrekaresi (m2) için fiyat aralığı genellikle kaliteye göre değişir. Yüksek kalite yün halılar daha pahalı olabilirken, akrilik halılar genelde bütçe dostu bir seçim sunmaktadır.
Özellikle yeni cami inşaatlarında veya renovasyon projelerinde, m2 fiyatları hesaplamak oldukça önemlidir. Hangi tür halının tercih edileceği, fiyatlandırmada ana etkenlerden birisidir.
Cami halısı alırken kalite ile birlikte fiyatları da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Yün cami halısı, uzun ömürlü ve estetik bir seçenek sunarken, akrilik cami halısı ekonomik bir alternatif olarak değerlendirilebilir.
Akrilik Cami Halısı Fiyatı
Akrilik cami halılarının fiyatları, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişim göstermektedir. Bu faktörler arasında halının kalitesi, kullanılan malzeme, üretim yeri ve halının tasarımı yer almaktadır. Genel olarak, akrilik cami halıları, dayanıklılığı ve uzun ömürlülüğü ile bilinir. Bu nedenle, yatırım yaparken fiyatın yanı sıra kalitesini de göz önünde bulundurmak önemlidir.
Ayrıca, akrilik cami halısı fiyatı etkileyen bir diğer önemli faktör ise satıcıların sunduğu garanti süresi ve satış sonrası hizmetlerdir. Kaliteli bir akrilik cami halısı satın alırken, sadece fiyatı değil, aynı zamanda satış sonrası destek ve garanti şartlarını da değerlendirmek yararlı olacaktır.
Akrilik cami halısı fiyatları çok çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu sebeple, seçim yapmadan önce farklı seçenekleri araştırmak ve karşılaştırmak önemlidir. Yün cami halısı veya diğer alternatiflerle beraber değerlendirerek, ihtiyacınıza en uygun seçeneği belirleyebilirsiniz.
924 notes
·
View notes
Text
Hardox 400
Eğer İç Anadolu bölgesinde, size yakın, hardox 400 ürün arıyorsanız, Ankara şubemizden hardox 400 tedarik edebilirsiniz.
98 notes
·
View notes
Text
PRESTİJOTOMOTİV - GOLD
Araç kaplama, araçları korumanın ve özelleştirmenin popüler bir yöntemidir ve çeşitli faydalar ve avantajlar sunar. Aracın dış kısmına uygulanan kalın bir koruyucu film olan vinil kaplama, yalnızca koruma sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli renk ve desen seçenekleri sunarak benzersiz kişiselleştirmeye olanak tanıyor. Araçların çeşitli çevresel faktörlere maruz kaldığı İstanbul gibi hareketli bir şehirde araç kaplama, aracın görünümünü ve bütünlüğünü korumak için pratik bir çözüm görevi görüyor. Araç kaplama önemini ve faydalarını vurgulayan bazı önemli noktalar şunlardır:
- Çizilmelere, UV ışınlarına ve küçük aşınmalara karşı koruma
- Geleneksel boya işlerine uygun maliyetli alternatif
- Aracın orijinal boyasına zarar vermeden kolayca sökülebilir
- Geliştirilmiş estetik çekicilik ve kişiselleştirme seçenekleri
Araç kaplama yalnızca aracın dış yüzeyini korumakla kalmaz, aynı zamanda araç sahiplerinin yaratıcı tasarım seçimleri ve renk şemaları aracılığıyla kendi kişisel tarzlarını ifade etmelerine de olanak tanır.
Bir diğer önemli araç koruma ve geliştirme seçeneği olan oto cam filmi, araç sahiplerine bir dizi avantaj sunar. Sürücüler camlara yüksek kaliteli filmler uygulayarak sürüş sırasında daha fazla konfor, mahremiyet ve güvenlik yaşayabilirler. Trafik sıkışıklığının ve yoğun güneş ışığının yaygın olduğu İstanbul gibi yoğun bir metropolde, oto cam filmi aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok sayıda fayda sağlayabilir:
- Araç içinde ısının azaltılması ve iyileştirilmiş iklim kontrolü
– İç mekana zarar verebilecek zararlı UV ışınlarına karşı koruma
- Yolcular ve eşyalar için artırılmış mahremiyet
- Aracın estetiği ve genel görünümü iyileştirildi
İstanbul'da sunulan profesyonel oto cam filmi hizmetleri ile araç sahipleri, araçlarının hem işlevsel hem de estetik fayda sağlayan yüksek kaliteli filmlerle donatılmasını sağlayabilirler.
Araçlarında kapsamlı koruma arayanlar için Boya Koruma Filmi (PPF) kaplama önemli bir avantaj sunuyor. Ppf kaplama, aracın boyasını çiziklerden, kırılmalardan ve diğer dış hasarlardan koruyan şeffaf bir katman görevi görerek aracın görünümünü ve yeniden satış değerini korur. Araçların günlük kullanım ve çevresel faktörlerden dolayı aşınma ve yıpranmaya açık olduğu Bağcılar gibi yoğun bir bölgede PPF kaplama gönül rahatlığı ve uzun süreli koruma sağlayabilir. PPF kaplamanın önemi şunları içerir:
- Yol kalıntılarına, kayalara ve böceklere karşı koruma
- Küçük çizikleri onarabilen kendi kendini iyileştirme özellikleri
- Aracın orijinal boya renginin ve kaplamasının bakımı
- Sık boya onarımı ihtiyacını azaltarak uzun vadeli maliyet tasarrufu
Araç sahipleri, araçları için PPF kaplamaya yatırım yaparak değerli eşyalarının zorlu sürüş koşullarında bile en iyi durumda kalmasını sağlayabilirler.
572 notes
·
View notes
Text
youtube
youtube
pelet yakıtı ihtiyacı olan varsa dm den bana ulaşabilir
sarı çam peleti 6 mm 4500 cal
İç Anadolu ankara satış temsilcisi
7 notes
·
View notes
Text
İş Makinesi Motor Tamiri
Seta İş Makineleri Servisi, Türkiye’de iş makineleri alanında sunduğu teknik destek ve uzmanlık hizmetleriyle öne çıkan bir servis sağlayıcısıdır. Özellikle Cummins, Perkins, Isuzu, Volvo, Doosan ve daha birçok marka için sunduğu motor tamiri, motor revizyonu ve motor rektefiyesi hizmetleriyle, müşterilerine güçlü bir çözüm ortağı olarak hizmet vermektedir. Seta İş Makineleri Servisi, geniş marka yelpazesi ve üst düzey teknik yetkinlikleri sayesinde çeşitli iş makinelerinin motor sistemlerinde meydana gelen tüm arıza ve performans sorunlarına profesyonel çözümler sunar.
Seta İş Makineleri Servisi, motor tamiri, revizyonu ve rektefiye hizmetlerinde yüksek kalite standartlarını benimser. Bu hizmetler, iş makinelerinin motor ömrünü uzatmak, performans kaybını önlemek ve verimliliği arttırmak amacıyla gerçekleştirilir. Firma, iş makinelerinin arızalı ya da aşınmış motor parçalarını yenileyerek, yeniden ilk günkü gibi yüksek performansla çalışmasını sağlar. İş makinelerinin arızaları konusunda geniş bir bilgi birikimine sahip olan teknik ekip, motor sisteminin detaylı analizini yaparak, gereken tüm işlemleri titizlikle yerine getirir.
Özellikle Cummins, Perkins, Isuzu, Volvo ve Doosan gibi dünyanın önde gelen iş makineleri markalarının motor sistemleri üzerine uzmanlaşmış olan Seta İş Makineleri Servisi, bu markaların motor özelliklerine göre en iyi bakım ve onarım çözümlerini sunar. Bu markaların motorları, farklı çalışma prensipleri ve teknolojileri içerdikleri için her birine özgü bir uzmanlık gerektirir. Firma, marka ve model fark etmeksizin tüm iş makineleri için gereken bilgi birikimi ve teknik altyapıya sahiptir.
Motor tamiri, genellikle motorun iç aksamında meydana gelen arızalar, aşınmalar ya da performans düşüşleri nedeniyle gerekli olur. Seta İş Makineleri Servisi, motorun hangi parçalarının tamire ihtiyacı olduğunu tespit ederek, gereken müdahaleleri profesyonel bir şekilde gerçekleştirir. Bu sayede motorun eski performansını kazanması sağlanır. Motor revizyonu ise, motorun genel bir kontrol sürecinden geçirilmesi ve gerekirse bazı parçaların tamamen yenilenmesi anlamına gelir. Özellikle ağır yük altında çalışan iş makinelerinin motorları zamanla yıpranır ve performans kaybı yaşanır; bu durumda revizyon işlemi motorun ilk günkü gibi yüksek performansla çalışmasını sağlar.
Motor rektefiyesi ise motorun aşınmış ya da hasar görmüş parçalarının onarılması ve yeniden boyutlandırılması anlamına gelir. Bu işlem, motorun daha uzun ömürlü olmasını ve iş makinesinin verimliliğini arttırmasını sağlar. Rektefiye işlemi, motor bloğunun silindir yüzeyinin düzleştirilmesi, silindirlerin yeniden honlanması, krank mili ve biyel kollarının ölçü ayarlarının yapılması gibi teknik detayları içerir. Seta İş Makineleri Servisi, bu süreci uzman teknisyenleriyle özenle gerçekleştirerek, motorun maksimum performansla çalışmasını sağlar.
Seta İş Makineleri Servisi’nin sunduğu hizmetler, sadece teknik onarım süreçleriyle sınırlı kalmayıp, müşterilere satış sonrası destek, yedek parça temini ve düzenli bakım çözümleri de sunmaktadır. Bu sayede, iş makinelerinin beklenmedik arızalarla karşılaşma olasılığı minimize edilir. Firmanın sağladığı yedek parçalar, orijinal ve yüksek kaliteli olup, uzun ömürlü kullanım sağlar. Özellikle Cummins, Perkins, Isuzu, Volvo ve Doosan gibi markaların orijinal yedek parçaları, motorun verimli ve sorunsuz çalışması açısından büyük önem taşır. Seta İş Makineleri Servisi, bu markalar için yüksek kaliteli ve güvenilir yedek parça tedarik hizmeti sunarak müşterilerine büyük bir avantaj sağlamaktadır.
İş makinelerinin düzenli bakımı, bu makinelerin performansını yüksek tutmanın yanı sıra iş güvenliği açısından da büyük bir öneme sahiptir. Seta İş Makineleri Servisi, iş makinelerinin periyodik bakımlarını, marka ve modele uygun olarak gerçekleştirir. Bu bakım işlemleri sayesinde, makinedeki olası sorunlar önceden tespit edilip giderilerek, makinelerin çalışma süresi uzatılır ve iş gücü kayıpları önlenir.
İş Makinesi Motor Tamiri Neden Yapılır ?
İş makinesi motor tamiri, motorun kullanım süresi boyunca maruz kaldığı zorlu çalışma koşulları, yüksek performans talepleri ve aşırı yük gibi faktörler nedeniyle oluşan yıpranma ve arızaları gidermek amacıyla yapılır. İş makineleri, yoğun iş yüklerine ve çeşitli çevresel koşullara dayanmaları gerektiği için motorları zamanla aşınır ve verimlilik kaybı yaşar. Bu makinelerde motor tamiri yapılması, arıza risklerini ortadan kaldırmak, makinenin çalışma ömrünü uzatmak ve performansını eski seviyesine çıkarmak açısından oldukça önemlidir. İş makinelerinin performansı büyük ölçüde motorlarının sağlığına bağlıdır; bu nedenle, motor arızaları çalışma verimliliğini doğrudan etkiler ve iş gücü kaybına yol açar.
Motor tamirinin başlıca sebeplerinden biri, motorun iç parçalarında meydana gelen aşınmalardır. İş makinelerinin motorları, sürekli yüksek basınç altında çalışır ve zamanla motorun pistonları, segmanları, yatakları gibi parçalar aşınmaya başlar. Bu aşınmalar, motorun güç üretme kapasitesini düşürerek yakıt verimliliğini azaltır ve makinenin iş sahasındaki performansını etkiler. Ayrıca, aşırı ısınma, yetersiz yağlama ve toz gibi dış etkenler motorun ömrünü olumsuz etkileyebilir. Bu gibi durumlarda motor tamiri yapılarak, aşınan veya hasar gören parçalar onarılır ya da yenilenir.
İş makinesi motor tamirinin bir diğer sebebi, beklenmedik motor arızalarının önüne geçmektir. Motor arızaları iş makinelerinde ciddi bir sorun yaratabilir çünkü bu makineler genellikle sürekli ve yoğun bir tempoda çalışmak zorundadır. Bir motor arızası, iş akışında duraksamalara, gecikmelere ve ekonomik kayıplara yol açabilir. İş makinesi motor tamiri sayesinde, makinede meydana gelebilecek daha büyük arızalar önceden tespit edilip giderilir, bu da olası bir arıza durumunda ortaya çıkacak yüksek onarım maliyetlerinin önüne geçer.
İş makinesi motor tamiri, makinelerin sorunsuz ve uzun ömürlü çalışmasını sağlamak, performans kaybını önlemek, yakıt verimliliğini artırmak ve iş sürecinde yaşanacak aksamaları en aza indirmek için gerekli bir işlemdir. İş makinelerinin motor tamiri, bu makinelerin işletmelere sağladığı verimlilik ve iş güvenliği açısından kritik bir önem taşır.
İş Makinesi Motor Tamiri Nasıl Yapılır ?
İş makinesi motor tamiri, motorun arızalı veya aşınmış parçalarının yenilenmesi ya da onarılması işlemlerini içerir ve oldukça sistematik bir süreç izler. Bu süreçte öncelikle motorun detaylı bir şekilde incelenmesi ve arızalı parçaların tespit edilmesi amacıyla teşhis ve analiz işlemleri yapılır. İş makinesi motorları, sürekli yüksek performans ve ağır yük altında çalıştığından zamanla aşınır veya belirli parçaları hasar görebilir. Tamir süreci, bu parçaların tespit edilmesi ve onarılması veya gerektiğinde değiştirilmesi adımlarını içerir.
1. Teşhis ve Analiz: Tamir süreci, motorun genel durumunun değerlendirilmesiyle başlar. Motor çalıştırılarak ses, titreşim, duman ve performans gibi parametreler incelenir. Elektronik teşhis cihazları ve basınç ölçüm araçları kullanılarak, motorun hangi parçalarında sorun olduğu belirlenir. Bu analiz sonucunda, aşınan veya arızalanan parçalar tespit edilir.
2. Motorun Demontajı: Arızalı parçaların tam olarak erişilebilmesi ve motorun iç kısmında detaylı bir inceleme yapılabilmesi için motor, belirli standartlara göre sökülür. Bu süreçte motor bloğu, silindir kapağı, pistonlar, krank mili gibi ana bileşenler birbirinden ayrılır. Bu adım oldukça dikkatli yapılmalıdır, çünkü her parçanın doğru şekilde çıkarılması ve korunması gereklidir.
3. Parçaların Temizlenmesi: Motor söküldükten sonra, parçalar özel temizlik malzemeleri ve makineleri kullanılarak temizlenir. Yağ kalıntıları, toz ve diğer kirler bu aşamada parçaların yüzeylerinden arındırılır. Temizleme işlemi, parçaların detaylı şekilde incelenmesine olanak tanır ve her bileşenin durumunun daha net bir şekilde gözlemlenmesini sağlar.
4. Arızalı Parçaların Onarımı veya Değişimi: Temizlik sonrası arızalı veya aşınmış parçalar onarılır ya da yenileriyle değiştirilir. Örneğin, piston halkaları, krank mili, biyel kolları gibi parçalar aşırı aşınmış veya hasarlıysa, genellikle yenilenir. Ancak, tamir edilebilir durumdaysa, uzman teknisyenler bu parçaları yeniden işler ve orijinal performansına döndürmeye çalışır.
5. Parçaların Yeniden Montajı: Tüm parçalar onarıldıktan veya yenileriyle değiştirildikten sonra motor yeniden monte edilir. Bu işlem sırasında her parçanın doğru şekilde yerleştirildiğinden ve uygun tork değerlerinde sıkıldığından emin olunması gerekir. Aksi halde motor düzgün çalışmayabilir ve yeniden arıza yapabilir.
6. Test ve Kalibrasyon: Tamir edilen motor, monte edildikten sonra detaylı testlere tabi tutulur. Çalışma sıcaklığı, yağ basıncı, güç üretimi gibi parametreler gözlemlenir ve gerekirse ayarlamalar yapılır. Bu test aşaması, motorun sorunsuz bir şekilde çalıştığından ve tamir işlemlerinin başarıyla tamamlandığından emin olunması için oldukça kritiktir.
7. Nihai Kontroller ve Teslimat: Tüm testler başarıyla geçildikten sonra motor, son kontrollerden geçirilir. Gerekli belgeler ve bakım tavsiyeleri ile müşteriye teslim edilir. İş makinesi motoru tamir edilip yeniden çalışır duruma getirildikten sonra, belirli aralıklarla bakım yapılması önerilir, böylece motorun uzun ömürlü ve verimli çalışması sağlanır.
İş makinesi motor tamiri, yüksek teknik bilgi ve dikkat gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, işlemlerin profesyonel ekipler tarafından, doğru ekipman ve yöntemlerle yapılması, motorun verimli çalışabilmesi için büyük önem taşır.
Sıfırdan İş Makinesi Motor Tamiri Nasıl Yapılır ?
Sıfırdan iş makinesi motor tamiri, aslında bir motoru baştan aşağı yenileyip yeniden hayata döndürmek demek. İşe önce motoru tepeden tırnağa sökerek başlıyoruz. Tüm parçaları ayırıp bir güzel temizlemek gerekiyor; çünkü kirli, yağlı motor parçalarını ne kadar incelersen incele, göremezsin sorunları. Parçaları pırıl pırıl yapıyoruz, tertemiz olsun ki en ufak aşınmayı, çizilmeyi net görelim.
Temizlik sonrası parçaları tek tek elden geçiriyoruz. Pistonlar, segmanlar, silindirler, krank mili… ne var ne yok milimetrik ölçüyoruz. Mesela, krank mili hafiften aşınmışsa onu tornada düzeltiriz. Pistonlar ya da segmanlar çok yıpranmışsa sıfırlarıyla değiştiririz. Bu işler hassas iş, her parçanın motorun orijinal fabrika ayarlarına göre yenilenmesi lazım ki motor sonradan sorun çıkarmasın.
Parçalar yenilendi mi, sıra geliyor motoru yeniden toplamaya. Burada dikkat edilmesi gereken şey, her parçayı doğru tork değerlerinde sıkmak. Yoksa motor çalışırken gevşer, titreşim yapar, olmadık yerden ses gelir. Krank mili, biyel kolu gibi önemli parçaları yerine oturturken çok hassas çalışıyoruz.
Yağlama ve soğutma sistemlerini de es geçmiyoruz. Yağ pompası, radyatör, hortumlar… ne varsa kontrol ediyoruz. Çünkü motor tamir edildi mi, yağlama ve soğutma sistemi de tam performansta çalışmalı yoksa kısa sürede tekrar sorun yaşarsın.
Sonra motoru test ediyoruz. Çalıştırıp sıcaklık, yağ basıncı, güç üretimi gibi şeyleri kontrol ediyoruz. Motor sağlamsa her şey yolundadır, kalibrasyon ayarlarını da yaptıktan sonra son bir göz atıp motoru sahibine teslim ediyoruz. Bu işler işte ustalık ister; motoru baştan aşağı elden geçireceksin, her parçada ince işçilik yapacaksın. O zaman motor uzun süre sağlam çalışır.
Motor Senteye Nasıl Getirilir? Sente Ne demek?
“Motoru senteye almak”, motorun zamanlamasını ayarlamak, yani krank mili ve eksantrik milini tam olarak uyumlu bir noktaya getirmek anlamına gelir. Bu ayar, motorun düzgün çalışması için çok kritiktir, çünkü pistonların hareketi ve valflerin açılıp kapanma zamanlaması bu uyum sayesinde senkronize olur.
Öncelikle, “sente” dediğimiz şey, motorun en uygun ateşleme konumuna geldiği nokta olarak tanımlanır. Bu, genellikle pistonun en üst ölü noktada (TDC – Top Dead Center) olduğu, yani tam sıkıştırma konumunda olduğu andır. Sente ayarında yapılan hata, motorun verimsiz çalışmasına ya da hiç çalışmamasına neden olabilir.
Motoru Senteye Getirme İşlemi
Motorun Zamanlama İşaretlerini Bulma: Öncelikle, motor kapağını açarak krank mili ve eksantrik mili üzerindeki zamanlama işaretlerini tespit ediyoruz. Bu işaretler, mil üzerindeki çentikler veya dişliler üzerindeki özel işaretlerdir. Her motorun işaretleri farklı yerlerde olabilir, dolayısıyla üretici kılavuzuna göre hareket etmek önemlidir.
Krank Milini En Üst Ölü Noktaya Getirme: Krank milini çevirerek 1 numaralı silindirin pistonu tam üst ölü noktaya getiriyoruz. Bu konuma geldiğinde, krank mili üzerindeki işaret, blok üzerindeki işaretle hizalanmalıdır.
Eksantrik Milini Ayarlama: Krank mili doğru konumdayken, eksantrik mili üzerindeki işareti de silindir kapağı veya blok üzerindeki işaretle hizalıyoruz. Eksantrik mili, valflerin doğru zamanlamada açılıp kapanmasını sağlar, bu yüzden krank miliyle tamamen uyumlu olması şarttır.
Triger Kayışı veya Zinciri Yerleştirme: Motor sentede olduğunda, triger kayışını ya da zincirini dişlilere yerleştiriyoruz. Kayışın doğru gerginlikte olmasına özen gösteriyoruz; çünkü gevşek veya çok sıkı bir kayış, zamanlamanın kaçmasına yol açabilir.
Kontrol Etme: Son olarak krank milini birkaç kez çevirip zamanlama işaretlerinin hala hizalı olduğundan emin oluyoruz. İşaretler doğru pozisyonda kaldığında motor senteye alınmış demektir.
Bu işlemler, motorun düzgün çalışması için kritik önem taşır. Yanlış bir sente ayarı, yanma zamanlamasını etkileyerek motorun güç kaybetmesine, düzensiz çalışmasına ve hatta ciddi hasarlara yol açabilir.
İş Makinelerinde Yağ Değişimi Nasıl Yapılır ve Ne Zaman Yapılmalı ?
İş makinelerinde yağ değişimi, makinenin uzun ömürlü ve verimli çalışması için en kritik bakım işlemlerinden biridir. Motor yağı, motorun tüm hareketli parçalarını yağlayarak aşınmayı önler, sürtünmeyi azaltır ve soğutma sağlayarak motorun sağlıklı bir şekilde çalışmasına katkıda bulunur. İş makinelerinin motor yağının belirli bir süre sonunda değiştirilmesi gereklidir; çünkü motor yağı zamanla kirlenir, özelliklerini kaybeder ve motor performansını olumsuz etkileyebilir.
Yağ Değişiminin Ne Zaman Yapılması Gerekir?
Yağ değişimi, iş makinesinin çalışma koşullarına, kullanım yoğunluğuna ve çevresel etkilere bağlı olarak belirli aralıklarla yapılmalıdır. Genel olarak, üretici firma tarafından belirlenen saat bazlı bakım aralıkları izlenir. Örneğin:
Çoğu iş makinesi için, motor yağı her 250 ila 500 çalışma saatinde bir değiştirilmelidir.
Ağır koşullarda çalışan, tozlu ve zorlu arazilerde kullanılan makineler için daha sık yağ değişimi gerekebilir, çünkü bu koşullarda motor yağı daha hızlı kirlenir.
Makineler çok yoğun kullanılıyorsa veya çok yüksek sıcaklıklarda çalışıyorsa da yağ değişim sıklığı artırılmalıdır.
Kısacası, ideal yağ değişim periyodunu belirlemek için hem üretici talimatlarını hem de çalışma koşullarını dikkate almak önemlidir. Herhangi bir yağ değişimi gereksinimi veya motor yağı ile ilgili bir sorun yaşanması halinde yetkili servis tarafından kontrol edilmesi tavsiye edilir.
İş Makinelerinde Yağ Değişimi Nasıl Yapılır?
Yağ değişimi işleminde dikkat edilmesi gereken birkaç önemli adım vardır. Bu adımlar aşağıdaki gibidir:
1. Gerekli Malzemelerin Hazırlanması
İlk olarak, makineye uygun motor yağı, yeni bir yağ filtresi, boşaltma kabı, anahtar takımı ve yağlama ekipmanları hazırlanır. Kullanılacak motor yağı, üretici tarafından tavsiye edilen spesifikasyonlarda olmalıdır; aksi takdirde motor performansı düşebilir veya motor hasar görebilir.
2. Motorun Isıtılması
Yağ değişiminden önce, motorun kısa bir süre çalıştırılarak yağın ısınması sağlanır. Sıcak yağ, daha akışkan hale gelir ve motor içindeki kirlerin boşaltılmasını kolaylaştırır. Ancak motorun çok sıcak olmamasına dikkat edilmelidir; çünkü sıcak yağla çalışmak yanıklara sebep olabilir.
3. Yağ Boşaltma Tapasının Çıkarılması
Motor durdurulduktan sonra, yağ boşaltma tapası alt kısımda bulunur ve uygun bir anahtarla gevşetilerek çıkarılır. Bu işlem sırasında boşaltma kabı tapa altına yerleştirilir, böylece kirli yağ güvenli bir şekilde boşaltılır. Eski yağ tamamen boşalıncaya kadar birkaç dakika beklenir.
4. Eski Yağ Filtresinin Çıkarılması ve Yeni Filtre Takılması
Motor yağ filtresi de her yağ değişiminde yenilenmelidir. Eski filtre, uygun bir filtre anahtarı ile sökülür ve çıkarılır. Yeni filtre takılmadan önce, filtre contası yeni motor yağı ile hafifçe yağlanarak yerine sıkıca takılır. Bu, filtre contasında sızıntı olmasını engeller ve filtreden maksimum verim alınmasını sağlar.
5. Yeni Yağın Doldurulması
Boşaltma tapasının tekrar sıkıldığı ve yağ filtresinin yerinde olduğundan emin olunduktan sonra, motorun yağ dolum kapağı açılarak uygun miktarda yeni motor yağı eklenir. Her motorun kapasitesi farklı olduğu için, üretici talimatlarına uygun miktarda yağ koymak önemlidir.
6. Yağ Seviyesinin Kontrol Edilmesi
Yağ eklemesi tamamlandıktan sonra, yağ seviyesi yağ çubuğu ile kontrol edilir. Yağ çubuğunun üzerindeki maksimum ve minimum işaretlerine göre yağ seviyesinin ideal seviyede olduğundan emin olunur. Gerekirse ilave yapılır.
7. Motorun Çalıştırılması ve Kontrol
Yağ değişimi tamamlandıktan sonra motor kısa bir süre çalıştırılır. Bu, yağın motorun tüm bölgelerine ulaşmasını sağlar. Motor kapatıldıktan sonra tekrar yağ seviyesi kontrol edilir, gerekirse az miktarda yağ eklenir. Ayrıca, yağ filtresi ve boşaltma tapası çevresinde sızıntı olup olmadığı kontrol edilir.
8. Atık Yağın Doğru Şekilde Bertaraf Edilmesi
Kullanılmış motor yağı çevreye zararlıdır ve yasal düzenlemelere göre bertaraf edilmelidir. Bu nedenle eski yağ, atık yağ toplama merkezlerine ya da yetkili servis tarafından yönetilen bir bertaraf sistemine gönderilmelidir.
Neden Düzenli Yağ Değişimi Yapılmalıdır?
İş makinelerinde motor yağı zamanla kirlenir, oksidasyona uğrar ve işlevselliğini kaybeder. Düzenli yağ değişimi yapılmazsa motor iç parçaları arasında sürtünme artar, aşırı ısınma meydana gelir ve motor parçaları hızlı bir şekilde aşınır. Bu da motorun performansını düşürür ve büyük arızalara yol açabilir. Dolayısıyla, düzenli yağ değişimi motor ömrünü uzatır, iş makinesinin performansını yüksek tutar ve arıza riskini azaltır.
Yetkili servis olarak iş makinelerinde yağ değişimini düzenli olarak yaptırmanızı tavsiye ederiz. Bu işlem, makinenizin sağlıklı ve uzun ömürlü bir şekilde çalışmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda maliyetli arızaların önlenmesine de yardımcı olur.
#iş makinesi#seta iş makinesi#istanbul iş makinesi tamiri#istanbul iş makinesi servisi#istanbul iş makinesi bakımı#iş akinesi servisi#iş makinesi tamiri#iş makinesi yağ değişimi#iş makinesi motor revizyon#iş makinesi tamirci#ikitelli sanayi#istanbul#cat#jcb
2 notes
·
View notes
Text
İKİ YEMİN BİR KİTAP Yıl 1935, Kuleli Askerî Lisesi yeni mezunlarını vermek üzeredir. Sınavlar bittikten sonra bir aylık iznin ardından yani 30 Ağustos’ta başarılı öğrenciler subay olacaklardır. Tatilin ilk günü, arkadaşları evlerine giderken Fazıl Hüsnü, uzun zamandır biriktirdiği 60 lira ile birlikte Beyazıt’a gider, kitabını basacak bir basımevi aramak için. Matbaaların Bâb-ı Âli’de olduğunu öğrendikten sonra kendisine önerilen bir tanesinin, Aziz Bozkurt Bey’in basımevinin yolunu tutar. Bir arkadaşının şiir kitabını bastırmak istediğini söyler matbaadakilere, pazarlıkla forması 6 liradan 10 formalık bir kitap için 60 liraya kapak baskısı dâhil olarak anlaşırlar. Günlerce gidip gelir, düzeltmeleri yaparken kimi yerlerde şiirleri de değiştirmekteyse de “Arkadaşım Anadolu’da, ben yardım ediyorum bu yüzden.” şeklinde konuşmaya devam eder, utandığından... Tüm bu değişiklikler karşısında hiç sesini çıkarmayan mürettip, kitapların basımı tamamlandıktan sonra birisini uzatarak “Bana bir kitabınızı imzalar mısınız?” diye rica eder. Kitabın kendisinin olduğunu anlamışlardır. Utançtan kıpkırmızı olan Fazıl Hüsnü’nün ilk imzasını attığı bu kitabın kapağında Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Havaya Çizilen Dünya yazmaktadır. 1000 adet basılan kitabı sadece birkaç kitapçıya bırakabilir ama büyük satış arkadaşları tarafından, topçu ve piyade okullarında yapılır, eline de birkaç yüz lira para geçer şairimizin. Günün genç şairleri içinde ismi anılmaya başlanır Dağlarca’nın ve 10 Haziran 1936’da Orhan Selim takma adıyla Nâzım Hikmet, Akşam gazetesinde şunları yazar: “Fazıl Hüsnü’nün kendine gerek iç gerek dış bakımından yol arayan, istidatlı bir şair olduğu muhakkak. Üzerinde durmaya değer vezin denemeleri yapmış. Bence bir ikisinde muvaffak da olmuş. Lisanı hiç de kötü değil. En aksayan yanı şiirlerinin içi. Bir bakıyorsunuz, kendini bu dünyada yapayalnız hissediyor, bedbin. Sonra bir bakıyorsunuz komşusuyla alakadar olacak kadar dünyaya bağlı. Diyeceksiniz ki şairin ruhu muğlaktır, mürekkeptir, bir bakışta dibi görülmeyecek kadar derin ve bazen karanlıktır. Siz istediğinizi deyiniz, bence, şairin ‘ruhu’ ne kadar derin, ‘karanlık’ ve ‘muğlak’ da olsa, dikkat edeceği bir şey vardır: Bu ‘ruhun’ arapsaçı gibi karmakarışık olmaması. Bence bu ‘ruh’ bütün muğlaklığıyla bir mükemmel ahengin, armoninin ‘hesaplı’ seslerini vermelidir. Fazıl Hüsnü Dağlarca inkişaf yolunda. Bakalım, olgunlaştığı vakit dışı kadar içi de aydınlık ve mükemmel olabilecek mi? Bizden bunu beklemek, ondan buna ulaşmak.” Bugün Dağlarca’nın şair olarak ne kadar “olgunlaştığı”nı tartışmak bize düşmez ancak Havaya Çizilen Dünya’nın yayımlanışından biraz geriye giderek şairin neden özellikle mezuniyet gününü kitabın yayımlanması için seçtiğini anlayabiliriz. 1920’li yıllarda, Kayseri’de yaşamaktadır Dağlarca, anne babası ve 5 kardeşiyle birlikte. Akşam yemeklerinden sonra 3 metre uzunluğundaki masanın iki başında anne baba otururken, 6 kardeş de gece yarısına kadar ders çalışırlar. O yıllarda Dağlarca soyadı yoktur ama Fazıl Hüsnü şair olmak hevesindedir. Henüz ilkokul ikinci sınıfa gitmektedir. O gün okulda yazdığı şiiri hemen yanında oturan ablasına gösterir. Şiiri okuyan abla, dirseğiyle kardeşini dürterek “Ne güzel!” der. Bütün bunları babalarından saklamaya çalışsalar da Yarbay Mehmet Fazıl’ın gözünden kaçmaz bu durum ve ak bir kartal gibi uzattığı eliyle defteri alır. Okuduktan sonra deftere şu iki dizeyi yazar: “Bakıyorum kuşlar konmuş hem o dala hem bu dala Ders çalışmaz şiir yazar iki kardeş budala”
Aradan yıllar geçer ve aile bu büyük masa ile birlikte Tarsus’a taşınır. Bir öğlen yemeğinde babası Fazıl Hüsnü’ye “Kuleli’ye gideceksin,” der. Küçük şairimizin dünyası yıkılır. Gözü duvarda asılı duran Kur’anlara gider. Biri büyük biri küçüktür Kur’anların. Küçük olanı alır; hem üstte asılı olduğundan hem de sınavı olduğu günler annesi, elbisesine taktığı için kendisinin saydığından. Üç kez öpüp başına koyduktan sonra “Askeri okula gitmeyeceğim, ozan olacağım,” diye yemin eder. Babası sakince ayağa kalkar, duvarda asılı olan büyük Kur’an’ı alır ve o da üç kez öpüp başına koyduktan sonra “Ben seni askerî okula göndereceğim,” der. Fazıl Hüsnü, çaresizliğini anlar ama eklemeden edemez: “Belki göndereceksin ama benim ozan olmamı önleyemeyeceksin,” der babasına. Yani Dağlarca, subay olduğu gün hem babasının hem de kendisinin yeminini gerçekleştirmiştir. - M. Şeref Özsoy, İki Yemin Bir Kitap (Kitap Hikâyeleri) - Görsel: Benoît Hamet (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
#Fazıl Hüsnü Dağlarca#M. Şeref Özsoy#İki Yemin Bir Kitap#Kitap Hikâyeleri#Fazıl Hüsnü#Dağlarca#Şair#Şiir#Edebiyat#Anı#Hatıra#Yürekbalı#Şeref Özsoy#Benoît Hamet#Söz Vermek#Günaydın#Gün
15 notes
·
View notes
Text
Yabancı Yatırımcıların Türkiye'deki Portföy Yatırımları: Hisse Senedi ve Tahvil Eğilimleri
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/yabanci-yatirimcilarin-turkiyedeki-portfoy-yatirimlari-hisse-senedi-ve-tahvil-egilimleri-35209/
Yabancı Yatırımcıların Türkiye'deki Portföy Yatırımları: Hisse Senedi ve Tahvil Eğilimleri
Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki hisse senedi ve tahvil yatırımları üzerindeki eğilimlerini keşfedin. Türkiye pazarına dair güncel analizler ve stratejilerle, yatırım fırsatlarını değerlendirin.
https://lefkosa.com.tr/yabanci-yatirimcilarin-turkiyedeki-portfoy-yatirimlari-hisse-senedi-ve-tahvil-egilimleri-35209/ --------
#Devlet İç Borçlanma Senetleri#hisse senetleri#net satış#piyasa değeri#portföy yatırımları#tahviller#Türkiye#yabancı yatırımcı#yatırım stratejileri#Ekonomi
0 notes
Text
Metin Uca'yı boykot edebildin mi ki İsrail'i de edesin?
"Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır." 17. Lem'a'dan.
Filistin her gündem olduğunda ardından boykot gelir. Karşı değilim. Yanlış anlaşılmasın. Hatta, Filistin meselesinde değil sadece, genel anlamda 'zaruriyat dışı' her ilişkinin bozulmasını dilerim. Müslümanların iç pazarlarının varolmasını, alışverişlerinin o pazarda dönüp durmasını, böylece İslam içre bir mübarek kapanma yaşamalarını isterim. Zira bugün Batı dalaletinin empozesi en çok ticaret üzerinden olmaktadır. Alınan herşey onları bir parça daha dünyamıza sokmaktadır. Her pazarlığımız giderek Batı'ya daha bağımlı hale getirmektedir. Ekonomimiz dış müdahalelere daha açık bir mahiyet kazanmaktadır. Gelgelelim, 'daha çok kazanmak' diye de bir put vardır ki, ahirzamanda karşısında durmak zordur. Bu zamanda müslüman da çok çok çok... kazanmak ister. Öyle çok kazanmak isteyen de Deccal'in çarkına illa bir yerden dahil olur.
Ancak gelgit tavırlı boykotlara da bazı eleştirilerim vardır tabii. Mesela: Bugüne kadar boykottan batan bir firma görmeyişimi garip bulurum. Garip buluşum boykotun başarısını sorgulama anlamındadır. Yoksa küresel şirketlerin batmasının pek de kolay olmadığını bilirim. O şirketlerin dünya üzerinde mal satmadıkları ülke nadirdir. Türkiye'den keseleri sıkılsa başka yerden gevşetmeye yol bulurlar. Zaten Türkiye özelinde de birazcık dişlerini sıkmaları yeter. Bir süre sonra boykotun enerjisi düşer. Almayanlar da ucundan ucundan almaya başlar. Hem zaten Türkiye gibi sosyolojilerde ülkenin en az %40 boykotla pek ilgilenmez. (Çok iyimser bir rakam söylediğimi düşünüyorum.) Bu da Türkiye'de satış yapan firmaların şöyle böyle bir ciro elde etmelerine yeter. Batmadan yollarına devam edebilirler. Peki boykot nihayet ne işe yarar?
İnsanın kişisel takvası dışında şöyle birşeye daha faydası olduğunu düşünüyorum: Boykot dindarların gazını almaya yarıyor. Evet. Aynen böyle. Çünkü müslümanlarda yaşananlara karşı birşey yapma hissi/beklentisi kuvvet kazanıyor. O da mevcut devletlere/hükümetlere bir baskı yapıyor. Bu baskının azaltılması gerekiyor elbette. Zira ortada söylem/diplomasi düzeyi dışında birşey yapmaya niyetlenen görünmüyor. Sorular artarsa cevapsızlık daha da belirginleşir. Böyle olunca dindarlarda biriken kirli(!) kanın hacamat edilmesi lazım geliyor. Boykot bence bizde böyle bir iş de görüyor. Elimize listeler alıp marketlerde "Neyi alayım-almayayım?" diye didinirken yoruluyoruz. Birşey yapmış olduğumuz tatminini de yaşıyoruz. Maşaallah. Halbuki Gazze'de o sırada pek birşey değişmiyor. Şehid sayısı yüz yüz artarak yüzbine doğru koşuyor.
İslamcı aydınlar hakkında da suizan üretmeye başladım artık. Evet. Çünkü onların da hükümeti çok sıkıştırmaya gönülleri elvermiyor. Erdoğan'la kişisel hukukları olanları bilmem ama çoğusu hükümete yakın organlarda yazıp-çiziyorlar veya bir işler yapıyorlar. Bu da Gazze konusundaki isyanlarının zülf-i yâre dokunmayacak oranda kalmasına dikkat etmelerini sağlıyor gibi duruyor. Buna üzülüyorum. Zira aydınların idare lambası olmak istemiyorum. Cambaza bakarak yaşamak da bir yere kadar. İnsan Gazzelileri görünce ayılmadan yapamıyor. Sahi bu işi sonuna kadar izleyecek miyiz? İzledikten sonra kendimize müslüman diyecek miyiz?
Gazze meselesinin Erdoğan için kritik bir sınav olduğu kanaatine de sahibim. Benim Erdoğancılığımı bilmeyeniniz yok. Son seçim de dahil olmak üzere kendisine desteğimi hep açıktan belirttim. Lakin bu Gazze sınavının altından kalkamadığını kederle görüyorum. Askeri birşey yapmayı gözünün kesmemesini şöyle-böyle anlasam da, ki o da eleştirilebilir, fakat devleti de fiilen topa sokmak istemediğini görerek üzülüyorum. Konuşma? Evet. Konuşuyor. Diplomasi? Evet. Galiba onu da kullanıyor. Fakat 12.000 Gazzeli çocuk da şahittir ki İsrail'e bunun bir zararı dokunmuyor. Lâf herkeste var. Gırla. İsrail'in de karnı lâfa epeyce tok gibi. Nihayetinde bu 'yerinde dayılanma'nın mevzuu hiçbir yere götürmediği dört ayda ortaya çıktı.
Erdoğan bu sınavı atlatamazsa bundan sonraki siyasi hayatına 'herhangi birisi' olarak devam eder. Bir daha seçimlerde aday olacak mı? Bilemem. Belki olacak. Belki olmayacak. Ancak dindarların gözünde Gazze'ye hiçbir müdahalede bulunamamış siyasetçi olarak iz bırakacak. İnsanlar son yaptıklarıyla hatırlanır. 'Ümmetin lideri' söyleminin de sonudur bu. Hayatta hiçbir Gazzeli kalmayana kadar Ankara'dan atarlanmaya devam edeceksek herhalde ümmet de bizim liderliğimizi pek umursamaz artık. Nihayetinde lâfla liderlik olmaz. Lider dediğin elini taşın altına soktuğu kadar liderdir. Sokamıyorsan iddialarının altında ezilirsin.
Bunu söylerken Türkiye sosyolojisinin de çok cesaret verici olduğu iddiasında değilim. Bir kere %40 kafadan gidiyor. Solcular hiçbir zaman müslümanlarla aynı hassasiyetlerin peşine düşmek istemediler. Yine istemeyecekler. Geri kalan %60 içinde de ehl-i keyif olanımız çoktur. Bir aylık cirosu bozulunca "Yemişim Filistin'i!" diye Erdoğan'a parmak sallayacaklar da çoktur. Olabilir ki, Erdoğan'ın kişisel takvası, dindarlığı, yiğitliği, gayreti bu kadar parmağı birden kaldırmayabilir. Zaten ekonomi de iyi gitmiyor. Yeni bir cephe açmak doğru bir tavır mı? Bahse yokum. Zira caiz değil. Ama bir deyim olarak kullanayım yine de: Bahse varım ki: Erdoğan'ın gözü yeni bir cephe açmayı kesmiyor. En azından bu cepheyi yalnız başına açmak istemiyor. Ağababalar aynı topa girsin arzu ediyor. Fakat nerede? Âlem-i İslam'ın da bizden iyi durumda olduğu pek söylenemez. "Yalnız kalacaksak hiiç gaza gelmeyelim!" diye düşünüyor olabilir.
Sonra "Şiilerin oyununa gelmeyelim!" var. Sonra "Türkiye bir tuzağa çekiliyor olabilir!" var. Sonra "Filistin bizim derdimiz mi?" var. Sonra "Önce Araplar düşünsün var..." Var, var, varoğlu var, ama ortada da hergün cesetlerini seyrettiğimiz çocuklar var. Bir de Yemen var. Bombalanmasına rağmen, fakirliğine rağmen, erkek oğlu erkek gibi yapabildiğini yapıyor görünen bir Yemen. Şiiiliği? Şimdi ona bakacak zamanda mıyız Allah aşkına? Gazze'ye yardım eden İspanyol'a "Maşaallah!" çeken gönlümüz belki Yemen'e de "Maşaallah!" çekmeyi öğrenebilmelidir. Fakat onu da selefi kardeşlerimiz istemiyorlar. Ortalık öyle karıştı ki herkes herkese operasyon çekme vaziyetinde. Kim kimden ne et koparabileceğinin derdinde...
Nisâ sûresinin 140. ayetinde kısa bir mealiyle "O, size Kitap'da 'Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve alaya alındığını işittiğinizde, başka bir söze geçmedikçe, onlarla bir arada oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz...' diye indirdi!" buyruluyor. Elbette kâfirlerden uzaklaşmamız lazım. Çünkü şu an yaşadığımız da düpedüz alaydır. İki milyarlık İslam âlemi eşek yerine konulmaktadır. Hatta eşşşş...ekkk yerine konulmaktadır. Ne boykotları, ne tepkileri, ne isyanları dikkate alınmaktadır. İsrail, canı nasıl çekerse öyle, dinlene dinlene, geze geze, gezdire gezdire, istediği sayıda çocuk, kadın, ihtiyar öldürmektedir. Mücahidlerin kahramanca karşı koyuşu dışında bizden yana hiçbir endişesi yoktur. Koskoca Türkiye mesela, anlaşılıyor ki, bir avuç el-Kassam mücahidi kadar keyfini kaçırmamaktadır. Bu bizimle yapılan bir alaydır. Bir küçük görmedir. İstihzadır. Doğrudur. İstihza anında uzaklaşmamızın bir yanı da boykottur. Fakat narin boykottan öteye geçemeyişimiz de sakın gayretimizin boyunu kısaltıyor olmasın?
Aslında yerel olaylardaki tavrımızla Gazze konusundaki tutumumuzun bir ilgisi var gibi. Sözgelimi: Metin Uca'nın ölümüyle tekrar dünyamıza dahil olan tartışmalar... Ateist, deist vs. olduğunu beyan eden, İslam'la imkânı elverdiğince alay eden, fakat nihayetinde cenazeleri yine bizim camilerimizden kaldırılan insanlarla birlikte yaşıyoruz. Onları da, ayet-i kerimenin emrettiği gibi, kendimizden uzaklaştıramıyoruz. Ebubekir Sifil Hoca gibi "Cenazeleri camimize gelmesin..." diyenler de önce kendi cenahından linç yiyor. 'Küçük görülme'nin yükü hep üzerimizde kalıyor. Düşman da bizden emin oluyor. Diyor belki: "Ne kadar ileriye gidersem gideyim yine cenazem bunların camisinden kalkar. Yine beni onaylamış, kabullenmiş, kendilerinden saymış gibi olurlar. Bu kadar duruşları zayıftır bunların..." Eee, İsrail'le ona destek olan Batı da belki aynısını söylüyor: "Ne kadar bize boykot yapsalar da yine eninde sonunda tavolurlar. AB'nin kapısında yatarlar. Mallarımızı alırlar. O kadar duruşları zayıftır bunların..." Eh, kendisiyle istihza edilmesine bu kadar katlanır bir milletten de fazla sert hareketler beklenmez. Zaten ayetin sonu da onu söylüyor sanki: "Yoksa siz de onlar gibi olursunuz..." Olmayan bir yanımız kaldı mı sahi? Hak Teala imanımızı muhafaza eylesin. Âmin.
2 notes
·
View notes
Text
Sanat ve tasarım dünyasında sandalyeler, işlevselliğin ötesinde bir ifade biçimi haline gelmiştir. Sandalyeler, zarif tasarımları ve estetik dokunuşlarıyla mekanları dönüştürme gücüne sahiptir. Hem iç mekan hem de dış mekan kullanımı için birçok farklı stilde ve renkte sandalye bulunmaktadır.
Toptan satış ve ihracat açısından, sandalye üreticileri dünya genelinde taleplere cevap vermek için geniş bir ürün yelpazesi sunmaktadır. Bu tasarımlar genellikle kaliteli malzemelerden üretilir ve uluslararası pazarlara sunulur. Sandalye ihracatı, mekan tasarımı profesyonelleri ve işletmeler için uygun fiyatlı seçenekler sunar.
Uygun fiyatlar, sandalye toptan satışında önemli bir etken olup, bu ürünleri ticaret yapanlar ve işletmeler için cazip hale getirir. Sandalyelerin uygun fiyatlı olması, müşterilere daha geniş bir ürün yelpazesi sunma ve mekanlarını özelleştirme fırsatı verir.
Sonuç olarak, sandalyeler hem işlevsellikleri hem de estetikleri ile sanat ve tasarım dünyasının önemli bir parçasıdır. Toptan satış ve ihracat seçenekleri sayesinde bu özel ürünleri dünya çapında keşfetmek ve mekanlarınıza özgün bir dokunuş eklemek artık daha erişilebilir hale gelmiştir.
5 notes
·
View notes
Text
Bir adam yağmalanmış bir şehrin ganimetlerinden eşi bulunmaz bir halıyı satmaya çalışıyordu.
-“Bu halı için kim yüz altın verir? diye bağırarak tüm kenti dolaştı.
Satış tamamlandıktan sonra birisi satıcıya yanaşarak,
-“Bu paha biçilmez halı için niye daha fazla istemedin?” diye sordu.
Satıcı karşılık verdi:
-“Yüzden büyük sayı var mı?”
Bu hikayede halı satıcısına güler geçeriz, Oysa çok da farklı değiliz..20. yüzyıl insanı, çağa egemen olan teknoloji dininin tutsağıdır. Teknoloji dini maksimum üretim, sınırsız kar ve bencillik üzerine kurulan kapitalist kültürün gerçek adıdır. Teknoloji dini ruhsuz ve sevgisizdir. Bir anne gibi şefkat ve ilgi göstermese de, yavrularının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Gerçekte bu anne yavrularının kanıyla beslenen bir vampirden farksızdır. İşin ilginç yanı bu insanlar, “ne kadar tüketirsen o kadar insansın” anlayışının egemenliği altında kendi varlıklarına yabancılaşmaktadır. Bu tür insanlar derin bir varoluşsal boşlukta yaşarlar. Nasıl oluyor da insan içinde bulunduğu, gördüğü, dokunduğu, hissettiği “gerçekliğe” ve onun aşkın boyutuna yabancılaşır?
Nasıl olur da bütün dinlerde Tanrı’nın yeryüzünde temsilcisi olmak üzere donatılmış varlığını tümüyle tüketime, bedensel hazlara adar? Nasıl olur da en görkemli sanat eserlerini oluşturacak; en anlaşılmaz olayların, olguların yasalarını çözebilecek yeteneklerle donatılmışken hayatını ucuz gösterilerin nesnesi haline getirir? Evrenle, onun tüm sırlarıyla uyum sağlayacak bilgelik araçlarıyla donatılmış beyni salt günübirlik hayata uyum sağlama aracına dönüştürülebilir? O sadece bir tek dil biliyor: “daha fazla”. O her zaman boş, o her zaman bir dilenci. Belki burada Irvin D. Yalom’un tespitlerini paylaşmam gerekli: Hayatın düzenleri içinde dişe dokunur bir gaye bulabilme yönünde sürüp giden arayışımız, çoğu durumda bunalıma sürükler bizi. Hayatta bir gayeye sahip olma konusundaki kaygılarından dolayı terapiye başvuran insanların sayısı, genellikle terapistlerin sandığından daha fazladır. Söz gelimi Jung’un tahminine göre hastaların üçte biri ona bu nedenle gelmekteydi; “Ama şikayetleri çok farklı biçimlere bürünmüş olabilir. Mesela “Hayatımda bütünlük, tutarlılık yok”, “Hiçbir şeye istek duymuyorum”, “Neden yaşıyorum ben? Ne için? Hayatın daha derin anlamı olmalı mutlaka”, “Büyük bir boşluk içindeyim. Her akşam TV izleye izleye kendimi çok anlamsız, işe yaramaz hisseder oldum”, “Elli yaşıma geldim, büyüyünce ne olmak istediğimi hala bilmiyorum.” Bilmek zorundayız. Kendi varlığı ve çevresinde olup bitenler üzerine düşünebilen tek canlı biziz. Yalom bir konferansında şöyle bir karikatürden söz eder; birkaç kareden oluşuyordu, her karesinde bir canlı türü yer alıyordu. Solucan, balık, kuş, yılan, inek gibi. Her karedeki yaratık aynı nakaratı tekrarlıyordu: “Ye, iç, yaşa, üre. Ye, iç, yaşa, üre”. Son karede ise Rodin’in Düşünen Adam’ı pozunda bir insan vardı. Ve o da şöyle söylenip duruyordu: “Bütün bunların anlamı ne? Bütün bunların anlamı ne?” Öyle görünüyor ki bütün canlılar meselenin özünü kavramış ama biz insanların bir türlü aklı almıyor. Aklımızın alacağı bir noktaya geldik. Yazının girişinde W. James’ten alıntılayarak işaret ettiğim büyük devrim; insanların zihinlerinin içlerini değiştirerek hayatlarının da değişebileceği gerçeğinin keşfedilmesidir. Bu keşif bize hangi kapıları açıyor? Bunun üzerinde düşünmeliyiz. İnsana onun hayatta kalmasını sağlayacak bir zekâ verilmiştir. Fakat hayatta kalması garantilenmemiştir. Beden verilmiştir fakat bedenin beslenmesini devam ettirme verilmemiştir. Ona akıl verilmiştir aklının içeriği verilmemiştir. Başka bir deyişle insan iradeye dayalı bilinçli bir varlıktır. Aklı otomatik olarak çalışmaz; düşünme mekanik bir işlem değildir, mantık bağlantıları içgüdüyle yapılmaz. Kendi dönüşüm araçlarını kendi içinde taşımayan olumsuz süreç yoktur, gerçeğini bugün görmenin tam zamanı. Modernleşme bizi bir başka noktaya daha getirdi. Kapitalist kültür bir taraftan insan aklını tutsak ederken diğer yandan da özgür bilim adamlarının yetişmesine, özgür üniversitelerin kurulmasına yol açtı. Özgür bilim adamları ve özgür kurumlar da bir çoğumuzun haberdar olmadığı bir gerçeği gün yüzüne çıkardılar:” İnsanlar zihinlerinin içini, içeriğini değiştirerek hayatlarını değiştirebilirler.” Bu gerçeği çok iyi kullanan medya ve sermaye arzu ettikleri insan tipini; bu insan tipinin neleri sevmesi gerektiğine, nelere karşı olacağına, hangi ürünleri tüketeceğine, nasıl yaşayacağına, neye inanacağına da karar verdiler. Başka bir deyişle insanı ve onun hayatının belirleyicisi olacak temel soruların cevabını doğrudan ya da dolaylı biçimde oluşturdular. Doğrudan ya da dolaylı bir şekilde insanlık koşullandırıldı. Bugün Amerikan emperyalizminin dünyada egemenlik kurmasının öncülerinin kültür araçları olduğunu hepimiz biliyoruz.
11 notes
·
View notes
Text
Merhabalar...
Seneler önce içli köfte tarifini vermiştim.
Mercimekli olan tarifini verip, patatesli ve kıymalı ile de yapılır şerhi eklemiştim ki daha çok kıymalı yapılır...
Şimdi ekleyeceğim video, klasik içli köfte şekli ile yapılan, haşlanmış versiyonudur.
Haşlanan içli köftemizin üzerine, tereyağını pul biber ile kızdırıp dökülür ve yanında turşu ve sarımsaklı yoğurt iyi gitmektedir.
Seneler önce verdiğim tarif linktedir...
5 notes
·
View notes