#hukuk adalet haksızlık
Explore tagged Tumblr posts
cagdasyatirim · 2 years ago
Text
0 notes
yamanates34 · 12 days ago
Text
Tumblr media
ADALET HERKESE LÂZIMDIR
Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi
derse girer ve bir öğrenciye adını sorar,
öğrenci “Ali” diye cevap verir.
Öğretmen bir anda, “Defol bu sınıftan,
bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra,
tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar
ve ders başlar…
Bir çok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…
Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret
ederek işte aradığım cevap bu dercesine
“peki az önce arkadaşınıza adaletsiz
davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”.
Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür
edip yerine geçebileceğini söyler, herkes
bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
“Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?
Herkes susar çıt yok. Hoca bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat
sınıfta ders versem anlatamazdım der ve
son sözlerini söyleyip dersi bitirir.
“Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”
“Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.”
“Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese
karşı yapılmış bir tehdit demektir.”
2 notes · View notes
ziyapasa-01 · 2 years ago
Text
Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar, öğrenci "Ali" diye cevap verir.
Öğretmen bir anda,
“Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme❞ der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık İçindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz...
Hoca sınıftaki sessizlikle
beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca: "Kanunlar ne için vardır?" diye sorar ve ders başlar...
Bir çok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için...
Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de "Adalet için diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine "peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap "evet hocam".
Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini İçeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler,
herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
"Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?
Herkes susar çıt yok. Hoca bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.
"Asla bana dokunmayan yılan
bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır."
"Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur."
"Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir."
Tumblr media
24 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
Aydınlanma felsefesinin kurucu düşünürlerinden David Hume 1751 yılında yazdığı Ahlak İlkelerine Dair Soruşturma eserinde ahlak felsefesini hâlen güncelliğini koruyan şu sorular üzerinden kurmaya çalışır: 
“Ahlak ilkeleri, akıldan mı duygudan mı türemektedir? Ahlak ilkeleri hakkındaki bilgiyi bir kanıt ve tümevarım zinciriyle mi yoksa dolaysız bir hissediş ve daha ince içsel bir duyu yoluyla mı kazanırız? Doğruluğun ve yanlışlığın bütün sağlam yargıları gibi, her akıl sahibi zeki varlık için aynı mı olmalıdır yoksa güzellik ve çirkinlik algısı gibi tamamıyla insan türünün tikel doğa ve yapısının üzerine mi temellendirilmelidir?” 
 “Bir gemi kazası sonrasında, mülkiyetin önceki sınırlamaları göz önüne alınmadan, herhangi bir güvenlik vasıtasını zapt etmek bir suç teşkil eder mi? Yahut eğer kuşatılmış bir şehir açlıktan ölmeye maruz kaldıysa, insanların, başka durumlarda hakkaniyet ve adalet kuralları olacak kurallara karşı titiz davranarak, muhafaza edilen tüm yiyecekleri, kendilerine tercih edeceğini ve hayatlarını kaybedeceklerini düşünebilir miyiz? … Kanunların veya hukuk mahkemelerinin bağlayıcılığı olmadan herhangi bir sayıda insan bir arada toplanabilir miydi? Bir kıtlık sırasında ekmeğin eşit bölünmesi, güç ve hatta şiddet ile yapılsa bile, suç veya haksızlık olarak addedilebilir miydi?”
Hume bir empiristtir, ( Bunu john locke'den devralmıştır)  dolayısıyla onun için öncelikli olan deneyim bilgisidir. Ahlakı da bu sebeple deneyim üzerine kurmayı amaçlamaktadır. Ahlakın kaynağında haz ve acı duyumlarıyla birlikte fayda ilkesi vardır. Erdemli eylem bize haz verirken, erdemsiz eylem acı vermektedir. Erdemli olan aynı zamanda faydalıdır da. Hume erdemleri doğal ve yapay erdemler olmak üzere ikiye ayırır. Yapay erdemler insan yapıntılarıdır. Örneğin adalet. İnsan neden adaleti icat etmiştir? Hume'a göre herkes her şeye yeteri kadar sahip olsa adalet kavramına ihtiyaç kalmazdı. Düşünün havayı istediğimiz şekilde kullanabiliyoruz. Kimse havayı fazla soluduğu için adaletsiz olmaz. Çünkü bir mülk haline getirilmemiştir. Her durum ve koşul bu şekilde yapılandırılsaydı adalet yararsız bir şey olurdu. Ancak her şey eşit olsa bile insanların sanat, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bu eşitlik bozulacaktır. Burada da mülk kavramı ortaya çıkmaktadır. Hume'a gmre mülk 'kullanmak üzere, tek başına onun için olan ve onun için yasal olan herhangi bir şeydir.' Ayrıca adalet dönemin koşullarına ve gelişen olaylara göre yasa bazlı değişiklik gösterebilir. Adalet toplumun yararı içindir. "Yararlılık hoştur ve onayımızı alır. Bu, günlük gözlemce doğrulanan, olgusal bir şeydir. Gelgelelim, yararlı? Ne içindir? Elbette, bazılarının çıkarı içindir. O halde, kimin çıkarı? Sadece bizim değil: Onamamız için her zaman daha da genişler.
‘‘ ....itiraf edilmelidir ki hak ve mülkiyete yönelik tüm kabuller, en hantal ve en kaba batıl inanç kadar tamamen temelsiz görünmektedir. ‘‘
AHLAK İLKELERİ ÜZERİNE - DAVİD HUME 
9 notes · View notes
kykdaily · 16 days ago
Text
Hop ben geldimmm! İlk vize haftamda yaşadığım ufak olayı anlatmaya karar verdim ldmflemdmwd.
Şimdi, bizim sınıfta bir adam var, 35 yaşında, azeri ve Karabağ'da uzun bir süre askerlik yapmış bir şahsiyet. Derste, özellikle medeni hukuk dersinde sürekli Türklerin ona hiç yardım etmediğinden, onu dolandırdığından, kalacak yer dahi bulamadığından hatta işi epey ileri götürerek henüz yirmisine dahi gelmemiş olan bizlerin vicdansız olduğundan bahsedip duruyordu. Bir kere yanına oturma gafletinde bulunduğumda bana ve arkadaşıma sürekli savaş videolarını izletti. Onlara karşı birçok nefret söyleminde falan da bulundu. Zaten sonrasında pek muhattap olmadık ki bunun nedeni adamın değişik bakışları da olabilirdi. Çok tehlikeli gibi duruyordu ki hâlâ duruyor yani.
Neyse işte dün, 09.11.24 tarihinde Türk dili sınavımız vardı. (İleride işime yarar diye tarih de bırakıyorum kdmslfmsmd) Son vize, çalışasım gelmediği için hiç çalışmamışım bu nedenle büyük bir rahatlık var üzerimde. Normalde asla bir sınavda en arkaya oturamam ama ne hikmetse bunda oturdum.
Derslik sistemi var bizim üniversitede, beşli sıralar var işte ortada kenarlarda dörtlü yanlış hatırlamıyorsam. O beşli sıranın (?) bir tarafında ben oturuyorum diğer kenarında o. Sınav başladı işte, A grubu B grubu olduğu için bir tarafa verilirken diğer tarafa verilmiyordu. Bana verilmedi ona verildi. Kağıdını aldı, gözetmen arkasını döndüğü anda bu adam sınav kağıdının fotoğrafını çekti. Gördüm, etrafa bakındım ama kimsenin fark etmediğini anladım yani. Adamdan da çekiniyorum çünkü şikayet edersem benim olduğumu duyacak. Büyük sıkıntı. Düşündüm, abi dedim kendi kendime sen hangi bölümdesin? Hukuk. Sen buraya hakkı savunmaya, hakkı öğrenmeye, hukuku uygulamaya gelmedin mi? Şimdi sırf adamdan çekiniyorsun ve korkutorsun diye susacak mısın diye sorguladım kendimi. O sırada birkaç problem oldu ve o adamın sınava gireceği sınıfın bu sınıf olmadığı öğrenildi ve adam kendi sınıfına gitmek için çıktı. İmza kağıdı bana geldiğinde fırsat bu fırsat dedim, şimdi söylemezsem bir daha hiç söyleyemem. Söylesem bile kanıtları yok ederse yalancı durumuna düşerim dedim. Gözetmene söyledim siz arkanızı döndükten sonra kağıdını hafifçe kaldırdı fotoğraf çekti dedim.
Gözetmenlerin ikisi de çıktı, adamın yanına gitti. Muhtemelen öğrendiler geri döndüler. Sonuç ne tam olarak bilmiyoeum ama arkadaşım sınavını bitirip çıkarken gözetmenlerin arasında çekmiş gibi bir muhabbet olduğunu söyledi.
Olay aslında ne benim korkuma rağmen bunu söylemem ne de onun sınavının iptal olması. Asıl olay, geldiği ilk andan bu yana yaşadığı haksızlıklardan bahsederken, sürekli bir suçlama halindeyken bize karşı, kendisinin sınava giren diğer kişilere karşı büyük bir haksızlık yapması. Umarım ben yanılmışımdır da adam bu şekilde bir davranışı sergilememiştir. Bu kadar adalet naralarından sonra kendisiyle çelişmesi ne bileyim biraz şov gib geldi yani.
Neyse olayın devamı olursa aktarırım. Neticede eli silah tutan bir adamı şikayet ettik ldmdslfmsmdm
0 notes
herderdedua · 4 months ago
Text
Zalimden Hakkını Almak için Dua
Zalimden hakkını almak için dua, haksızlığa uğrayanların, adalet arayanların ve zalimin karşısında haklarını savunmak isteyenlerin başvurduğu manevi bir güç kaynağıdır. İslam dini, adaletin tesisini ve mazlumların hakkının korunmasını önemser. Zalimden hakkını almak için dua okumak haksızlık karşısında çaresiz kalanların umut kaynağıdır. Her ne kadar hukuk ve adalet sistemi bu tür durumlar için…
0 notes
futbolpenceresi · 9 months ago
Text
SÜRGÜN KRAL
youtube
Her şeyden önce bize yaşattığı güzel futbol, goller, öldürücü pres, asistler, başta UEFA kupalar için minnet borçlu olduğumu ifade edeyim. Söylediklerinin hemen hemen tamamı doğru. Kendisine yapılanlar da hukuk dışı, haksızlık. Cemaat sempatizanlarına yapılanlar gibi. Hak yememe hassasiyeti de güzel ama bu hak yemediği anlamına gelmiyor. 1. Cemaat gibi bir Dr.Jekyll Mr.Hyde organizasyonuna aşık olma derecesinde güvenmeye devam etmek ciddi bir zaaf. Beşer şaşar, ama hala cemaat hakkında sadece olumlu şeyler söylemesi, yaptıkları kötülükler hakkında en ufak eleştiri getirmemesi, getirmişse görmedim, özür diliyorum, hak yemektir. Sempatizanlar için de geçerli bu söylediklerim. Cemaatin propagandalarıyla efsunlanmak insani zaaf ama ortaya çıkan, en azından bazı kollarına ait kötülükler ayyuka çıktıktan sonra eleştirmemek de HAK YEMEKTİR. 2. En büyük mağdur benim derken de HAK YİYOR Hakan Şükür. Bu ülkede 12 yaşında çocuklar öldürüldü, Kürt çocuklar. Berkin Elvan katledildi. Kaçakçı Kürt gençleri bombalarla parçalandı. Ceylan bombayla parçalandı. Annesi onun parçalarını eteğine topladı. Hrant Dink. Tahir Elçi herkesin gözü önünde katledildi. Diyarbakır zindanlarında PKK'nın temelleri atıldı. Ve daha niceleri. En büyük mağdur benim demek hak yemektir. Tahir Elçi'nin oraya YÖNLEND��RİLEN PKK militanlarının kurşunlarıyla öldüğünü iddia eden Halil Berktay da çok büyük hak yedi. Derin odakların yediği herzeleri en iyi bilenlerden biri olan, güçlü bir analitik zekası ve birikimi olan yetkin bir akademisyen, benim gibi bir fani bile o militanların, daha sıcağı sıcağına oraya yönlendirildiğini tahmin etmişken ki daha sonra da polislerin oraya yönlendirdiği ortaya çıktı, Halil Berktay gibi biri meczuplar gibi sayıkladı. Çok öfkeliyim. 3. Elbette hemen her konuda olduğu gibi, hak yemede, kazık yemede, rant yemede de bir hiyerarşi var. Hakan Şükür üst sıralarda olabilir ama en üst sırada değil. En büyük mağdur benim demek bir kısmını saydığım kurbanlara büyük haksızlık. 4. https://www.diken.com.tr/hicbiri-gercek-musluman-degilse-gercegi-nerede/ Bir Müslüman, yalan söylemez. Yalanın, karşısındakini aldatmak ve aldatmanın bir ‘hak’ sorunu olduğunu bilir. Kul hakkıyla gitmek istemez, huzura. Dolayısıyla bir Müslüman, hak yemez. Başkasının hakkına tecavüz etmez. Yaşamının her anında, her alanında. En önemsiz görünen yerde dahi. En basit, en düşünülmeyen yerde. Örneğin kırmızı ışıkta. Yalnızca bir kural olduğu için değil, aynı zamanda, bekleyen diğer araç sürücülerinin hakkını gözetmek zorunda olduğunu düşündüğü için, bekler. Herhangi bir ‘kuyruk’ta, öne geçmeye çalışmaz ki diğerinin, çok önem verdiği ‘kötü’ bakış ve düşüncesiyle karşılaşmasın. Adil olsun. Adalet duygusunun kendisine verdiği değer nedeniyle, adil olmayı ister. Bir gün bana da gerekir çıkarcılığıyla koşmaz, adalet peşinde. Adaletsizlikle karşılaştığında da, yine, inatla doğru olanı, doğru bildiğini savunur. İlkesini savunurken, ‘Ne derler?’ kaygısı gütmez çünkü. Kimin ne dediğiyle değil, zedelenecek çıkarını kolladığından değil, ‘hak’ duygusunu yitirmemek için, davranır. Bu nedenledir ki bir Müslüman, örneğin, kendi dininin, o dine inanmayana zorla öğretilmesine karşı çıkar. Dayatılmasından hazzetmez. Bunun, kulun hakkını ihlal ettiğine inanır.
0 notes
benimpencerelerim · 1 year ago
Text
SURGUN KRAL
youtube
Her şeyden önce bize yaşattığı güzel futbol, goller, pres, başta UEFA kupalar için minnet borçlu olduğumu ifade edeyim. Söylediklerinin hemen hemen tamamı doğru. Kendisine yapılanlar da hukuk dışı, haksızlık. Cemaat sempatizanlarına yapılanlar gibi. Hak yememe hassasiyeti de güzel ama bu hak yemediği anlamına gelmiyor. 1. Cemaat gibi bir şer örgütününe kanmak zaaf olabilir, beşer şaşar, ama hala cemaat hakkında, yaptıkları kötülükler hakkında en ufak eleştiri getirmemesi, getirmişse görmedim, özür diliyorum, bu da hak yemektir. Sempatizanlar için de geçerli bu söylediklerim. Cemaate kanmak insani zaaf ama bunca kötülüğü ayyuka çıktıktan sonra eleştirmemek, hatta peşinden gitmek de HAK YEMEKTİR. 2. En büyük mağdur benim derken de HAK YİYOR Hakan Şükür. Bu ülkede 12 yaşında çocuklar öldürüldü, Kürt çocuklar. Berkin Elvan katledildi. Kaçakçı Kürt gençleri bombalarla parçalandı. Ceylan bombayla parçalandı. Annesi onun parçalarını eteğine topladı. Hrant Dink. Tahir Elçi herkesin gözü önünde katledildi. Diyarbakır zindanlarında PKK'nın temelleri atıldı. Ve daha niceleri. En büyük mağdur benim demek hak yemektir. Tahir Elçi'nin oraya YÖNLENDİRİLEN PKK militanlarının kurşunlarıyla öldüğünü iddia eden Halil Berktay da çok büyük hak yedi. Derin odakların yediği herzeleri en iyi bilenlerden biri olan, güçlü bir analitik zekası ve birikimi olan yetkin bir akademisyen, benim gibi bir fani bile o militanların, daha sıcağı sıcağına oraya yönlendirildiğini tahmin etmişken ki daha sonra da polislerin oraya yönlendirdiği ortaya çıktı, Halil Berktay gibi biri meczuplar gibi sayıkladı. Çok öfkeliyim. 3. Elbette hemen her konuda olduğu gibi, hak yemede, kazık yemede, rant yemede de bir hiyerarşi var. Hakan Şükür üst sıralarda olabilir ama en üst sırada değil. En büyük mağdur benim demek bir kısmını saydığım kurbanlara büyük haksızlık. 4. https://www.diken.com.tr/hicbiri-gercek-musluman-degilse-gercegi-nerede/ Bir Müslüman, yalan söylemez. Yalanın, karşısındakini aldatmak ve aldatmanın bir ‘hak’ sorunu olduğunu bilir. Kul hakkıyla gitmek istemez, huzura. Dolayısıyla bir Müslüman, hak yemez. Başkasının hakkına tecavüz etmez. Yaşamının her anında, her alanında. En önemsiz görünen yerde dahi. En basit, en düşünülmeyen yerde. Örneğin kırmızı ışıkta. Yalnızca bir kural olduğu için değil, aynı zamanda, bekleyen diğer araç sürücülerinin hakkını gözetmek zorunda olduğunu düşündüğü için, bekler. Herhangi bir ‘kuyruk’ta, öne geçmeye çalışmaz ki diğerinin, çok önem verdiği ‘kötü’ bakış ve düşüncesiyle karşılaşmasın. Adil olsun. Adalet duygusunun kendisine verdiği değer nedeniyle, adil olmayı ister. Bir gün bana da gerekir çıkarcılığıyla koşmaz, adalet peşinde. Adaletsizlikle karşılaştığında da, yine, inatla doğru olanı, doğru bildiğini savunur. İlkesini savunurken, ‘Ne derler?’ kaygısı gütmez çünkü. Kimin ne dediğiyle değil, zedelenecek çıkarını kolladığından değil, ‘hak’ duygusunu yitirmemek için, davranır. Bu nedenledir ki bir Müslüman, örneğin, kendi dininin, o dine inanmayana zorla öğretilmesine karşı çıkar. Dayatılmasından hazzetmez. Bunun, kulun hakkını ihlal ettiğine inanır.
0 notes
c-hild · 5 years ago
Text
#susamam
29 notes · View notes
okuryazarlar · 4 years ago
Text
Tumblr media
Bazen bir bakış bir ülkeyi anlatır. Haksızlık karşısında susan da dilsiz şeytandır. "Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi." demişti Tezer Özlü. Daha ne kadar öleceğiz, öldürüleceğiz? İpek Er mektubunda: “Musa Orhan bana tecavüz etti. Ben ağladım, bana 'kendini diktirirsin' dedi. Saçımı çekip yerde sürükledi, ‘kimse sana inanmaz, bana bir şey olmaz, sahipsizsin’ dedi. SAHİPSİZSİN! "Bana bir şey olmaz" diyenlere bir şey oluyorsa hukuk vardır. Ve adalet karşısında kimse sahipsiz değildir. Burası muz cumhuriyeti değil, Türkiye Cumhuriyeti! Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olmak demektir. Yaşadığı cinsel saldırının ardından intihara sürüklenen İpek Er için adalet istiyoruz. Soruşturma etkin ve şeffaf bir şekilde yürütülmedir. Fail hangi gerekçeyle serbest bırakıldı? Toplum aydınlatılmalı, vicdanlara su serpilmeli. Ey yetkililer, bu sistematik vahşete artık son verin ve daha fazla vicdanları yaralamadan adaleti derhal sağlayın!
79 notes · View notes
kbremir · 4 years ago
Text
Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar, öğrenci “Ali” diye cevap verir.
Öğretmen bir anda,
“Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar…
Bir çok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…
Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”.
Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
“Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?
Herkes susar çıt yok. Hoca bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.
“Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”
“Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.”
“Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”
Tumblr media
17 notes · View notes
baybaykus · 3 years ago
Text
TAM İNANIYORDUM Kİ...
Tam İNANACAM...
Askerin başına geçirilen çuval, ve reisin ne notası, müzik notası mı veriyorsunuz? dediği geliyor aklıma.
Tam İNANACAM...
'sahte diploma,
Ayakkabı kutuları,
Para kasaları,
Sıfırladın mı oğlum,
bir kaç milyon kaldı baba geliyor aklıma...
Tam İNANACAM...
Rıza Zarrap, 700 binlik saat, tüyü bitmemiş yetim hakları geliyor aklıma...
Tam İNANACAM...
Bakara, makara ve camilerde, Hac'da
boy boy poz veren;
elinde Kuran'la siyaset yapan Din tüccarı sahtekarlar geliyor aklıma...
Tam İNANACAM...
Davul, zurnalı karşılanan PKK-PYD İŞİDLİ teröristler geliyor aklıma. Kazılan hendekler, kahraman Şehitler, kahraman Gaziler, döşenen mayınlar geliyor aklıma...
Tam İNANACAM...
BOP Eş başkanı REİS, İsrail, Amerika, emperyalistler
geliyor aklıma.
Tam İNANACAM...
Kızılay Maden Suyu şişesine kadar KALDIRILAN T.C.
Andımız, Ulusal Bayramlar; alçakça indirilen Bayraklar geliyor aklıma.
İstiklal Marşı'na ne gerek var? diyenler,
Türkiye Cumhuriyeti adından rahatsız olanlar, Atatürk’e, cumhuriyete düşman meclis başkanı, Türk bayrağı olmasın, Türkiye Bayrağı olsun diyenler geliyor aklıma.
Tam İNANACAM...
çalınan, sahte, mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayan kukla YSK...
Dağıtılan kömürler, makarnalar;
suyu, elektriği olmayan köylere gönderilen buzdolapları, çamaşır makineleri
geliyor aklıma...
Tam İNANACAM...
Kıbrıs, Ege'deki adalar
geliyor aklıma....
Daha neler geliyor,
neler aklıma.
Madenlerde birilerinin çıkarı için ölen işçiler; tarikat yurtlarında tecavüze uğrayan
masum çocuklar,
bunları savunan hükümetimiz ve yalanları geliyor aklıma.
Satılan, yandaşlara peşkeş çekilen, yağmalanan,
talan edilen, fabrikalarımız,
kurumlarımız,
geliyor aklıma...
Üstelik kurdukları
bir fabrika bile yok iken; Yabancıların
her türlü; tohumdan,
diş macununa, deterjanından,
arabasına kadar; sömürenler
rahat etsin diye
değiştirilen gümrük kanunları, vergi oranları geliyor aklıma; Aslında, devletin yapması gerekirken;
devletin parası ile, tedavi olmasak bile, parasını ödediğimiz hastane yapıp,
rant elde eden yabancı sermaye ve yandaşlar...
geçmesek bile,
parasını ödediğimiz maliyeti yüksek *VURGUN* köprüleri,
oto yollar, tüp geçitler ve iflas ettirilen tarım...
Dışarıdan alınan samanlar, hayvancılık, yok parasına satılan şeker fabrikalarımız
ve bunlardan utanmayan bakanlarımız geliyor aklıma...
Tam İNANACAM...
açlıktan kıvransa bile
bunlara tepki gösteremeyen,
gösterdiğinde de,
sahte ve uydurma suçlamalarla sindirilen
halkımız geliyor aklıma...
Dünya'nın en pahalı
suyu, elektriği, benzini, doğal gazı
ha bire, dolar nedeniyle denilerek
tekrar tekrar yapılan zamlar;
dolar ve/veya petrol fiyatları düşünce de geri alınmayan o zamlar geliyor aklıma.
Bir de Gemicik"ler,
yatlar, villalar, saraylar, haram parayla hacca gidenler, saltanat sürenler, her yerde TORPİLSİZ yürümeyen işler
geliyor aklıma...
Bu aziz Türk Milleti'ne kurşun sıktıran,
uşak, maşa, hain, alçak FETÖ ve
onun elini öpmek için sıraya girip,
zerre kadar bedel ödemeyen,
hatta ödüllendirilen ve hala ahlaksızca siyaset yapanlar,
Ben bu davanın savcısıyım diyenler;
bir de, ne acı ki, o namussuzların bedelini ödeyen masumlar, haksızlığa uğrayıp, hala hukuk,
adalet bekleyen,
hapishanelerde
yıllarca haksız yere yatan Atatürkçüler, vatanseverler
geliyor aklıma...
Askerimize kumpas kuranlar; TSK' nın en önemli, en mahremine, en gizli dosyalarına, planlarına el koyanlar, koyduranlar ve
bunlara müsaade edip sahip çıkanlar
geliyor aklıma...
Tam ''İNANACAM...
Amerika, İsrail, ingiltere ve fransa’nın
Terörist olduğunu bile bile, masum insanların öldürülmesine, bu İslam ülkelerinin parçalanmasına destek olması,
geliyor aklıma...
ve çok canım yanıyor...
Aklıma daha daha sayamayacağım
haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlikler geliyor...
Önümüzdeki seçimlerde bunları düşünerek oyumu kullanacağım...
UMARIM
DAHA GÜZEL GÜNLERİ GÖREBİLİRİZ...
3 notes · View notes
etaali · 4 years ago
Text
Rabbim; savunulması gerekeni savunmayanları, sende savunma, sende onları tek bırak.... inşallah...!
Hukuk fakültesinde
bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar, öğrenci “Ali” diye cevap verir. Öğretmen bir anda,
“Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar…
Bir çok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…
Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”.
Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
“Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?
Herkes susar çıt yok. Hoca bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.
“Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”
“Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.”
“Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”
8 notes · View notes
aynurant · 4 years ago
Text
Tumblr media
YİTİRDİĞİMİZ DEĞERLER VE BOZULAN TOPLUM
Türk toplumu asil ve değerli bir halk toplumudur. Geçmişine baktığımız zaman çok önemli değerler yetiştirmiş, özellikle de ahlaki değerleri yüksek bir toplum olarak bilinir. Bence de hala önemli bir bölümünün aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. Ancak, zaman öyle aleyhimize işliyor ki ve öyle farklı durumlarla karşı karşıya kalıyoruz ki ‘’acaba bu etik ve ahlaki değerleri yüksek toplum nereye gidiyor?’’ diye de düşünmeden edemiyoruz.
Bunları da nereden çıkardın, diye sorabilirsiniz. Bu sorunuzu şöyle yanıtlayabilirim: Hayatımızın önemli bir bölümünde yer alan TV’ler, cep telefonları, tabletler, radyo kanalları, sinema filmleri, tiyatro gösterileri, sokak kavgaları, emniyet verileri, hırsızlık- yolsuzluk haberleri, adalet arayışları, hak-hukuk mücadeleleri, ailevi sorunlar, boşanmalar, ayrışmalar, bölünmeler, ötekileştirmeler… Diye uzayıp giden onca konudan anlayabiliyorum.
TV’lerdeki akşam ve diğer saat haberlerini dinliyoruz, siyaset tartışmaları neredeyse hep haksızlık, yolsuzluk vb. sorunlar üzerinden yürüyor. Her dakika bir adi hırsızlık vakası, emniyet verilerinden şiddet, yaralama, gasp vb. olay haberleri. TV’lerde işlenen dizi konularının yüzde sekseni şiddete dayalı, savaş, silah, kan, kıyım temalı oyun sahneleri. Cep telefonlarına yüklenen ve yine şiddete dayalı çocuk oyunları gibi konular. Tabletlerde özellik olarak ve sonradan yüklenebilen savaş ve şiddet oyunları. Radyo yayınlarında da yine onlara benzer durumlar. Sinema filmlerinin neredeyse yüzde doksanı yine şiddete dayalı sahneler içeren sahneler. Tiyatro gösterilerinde de bunlara benzer oyun sahneleri. Sokaklar neredeyse her anı şiddete dayalı bir yere dönmüş durumda. Hemen her an bir yerden gelen hırsızlık haberleri, soygun ve gasp durumları. Adaletin olmadığından kuşku duyan toplumsal hareketler. Kamu kurumlarında, özellikle de belediyelerden gelen yolsuzluk haberleri. Nerdeyse toplumun ve özellikle de yeni çiftler arasındaki boşanma olayları. Toplumsal kutuplaşmalar, ötekileştirilen toplum yapısı. Siyasetin acımasız yüzünün kavgaları. İşte tam da bunu açıklamanın yolu toplumsal bozulmanın oluşmasıdır.
Özellikle çocuklara şiddet ve taciz olaylarının gırtlağa kadar çıkmış olması. Kadına şiddetin diz boyunu geçmesi, öldürülen ve şiddet gören kadınların savunmasız kalmaları. Elinde ya da arkasında devlet gücünü bulundurduğunu düşünerek toplumun bir kısmının bastırılmış olması da toplumsal değer yitiminin bir göstergesidir. Ahlaksal bir çöküntü, etik değerlerin kaybolması insanları toplumdan uzaklaştırarak ötekileşmesine gerekçe oluşturmaktadır.
Özellikle geri kalmış yörelerde, gelişmede gecikmeli bölgelerde aşiret kavgaları, yer davaları, kan davaları o toplumun ruh sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Hatta son zamanlarda daha çok yükselen mezhepçilik, tarikatçılık ve daha alt ve dar gruplar eliyle toplumun dengesini iyiden iyiye bozmaktadır.
Daha neler neler? Mesela, özellikle dizilerde ve sinema filmlerinde işlenen ailevi konularda özellikle çift ya da daha fazla kişinin yaşadığı karmaşık aşk ve sex ilişkilerinin işlenmesi ve bunu toplumun zamanının en uygun anına denk getirilerek izlettirilmesi. Tartışma programlarında dahi neredeyse programların birçoğunda yolsuzluk konularının işlenmesi de tesadüf olmasa gerek.
Ailevi sorunlarımız bile toplumun bozulduğuna işaret ediyor. Aile içi ilişkilerde bile eşler arasındaki zorluklar, çocuklarımızın sorunlarının çözümünde yetersiz ve kayıtsız kalınmışlıklar da bunu gösteriyor. Özellikle ailelere sonradan dahil olan bireylerin aile kavramından uzak kalmış olmaları ve aileleri sahiplenmemiş ahlaksal bir toplum sorunu olmak durumundadır. Yakın çevrenden gördüğün olumsuz davranışların bile toplumun yapısının bozulduğuna bir işaret olarak algılanması gerektiğine işarettir.
Sonucuna baktığımızda gerçekten çürümeye yüz tutmuş, bozuntuya uğramış, ahlak değerlerini yitirmiş bir toplum olma yolunda hızla ilerliyor gibi duruyoruz. Ancak, tek güvencemizin de köklü bir değerler geçmişine sahip bir toplumdan geliyor olduğumuzdur. Fakat, toplum olarak bir an önce silkinmemiz ve kendimize gelmekle beraber; gerçek değerlerine kavuşmuş bir topluma dönüş sağlamakla amacımıza ulaşmış olacağız.
Yaşar GELER
7 notes · View notes
sadiatici · 5 years ago
Text
Tumblr media
Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar, öğrenci “Ali” diye cevap verir.
Öğretmen bir anda, “Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar…
Bir çok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…
Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”. Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz; “Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!? Herkes susar çıt yok. Hoca bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir. “Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.” “Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.” “Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”
30 notes · View notes
ata-1966 · 5 years ago
Text
Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar, öğrenci “Ali” diye cevap verir.
Öğretmen bir anda,
“Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse.
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar…
Bir çok cevap gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için…
Hoca başka diye tekrar sorunca bir öğrenci de “Adalet için diye cevap vermiş.
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek işte aradığım cevap bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”, herkeste aynı cevap “evet hocam”.
Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;
“Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız!?
Herkes susar çıt yok. Hoca bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var, bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir.
“Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti de olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”
“Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.”
“Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”
(Alıntıdır)
24 notes · View notes