#hoşgeldin yeni yaş
Explore tagged Tumblr posts
cayircimengezegezeoy · 14 days ago
Text
youtube
26
gel otur güzel yaşım 26
buluta bakalım mı?
küçüklüğünden beri en sevdiğin şey bulutlara bakıp şekillere benzetmek
o masumluktan kalan üzüntü kırıntıları
o günden beri göğünden eksik olmayan parçalı bulut
bazen aralanıp güneş açıyor
bazen sırılsıklam yağmur
olsun
göğünde güneşte yağmurda eksik olmasın
her daim rengarenk gökkuşağı açsın
güzel yaşım 26 hoşgeldin
20 notes · View notes
zarif-tebessum · 9 months ago
Text
Hayatımın en farkında
olduğum,tepeden tırnağa
değiştiğim,büyüdüğüm, öğrendiğim
hatalarımı gördüğüm, ne istemediğimi
anladığım bu yıla teşekkür ediyorum.
İyi kötü her tecrübemin beni oldurduğu
insana,hayatımdan geçenlere,hiç
geçemeyenlere,kalanlara ve gidenlere
teşekkür ediyorum.
Kendime mutlu ve başarılı bir hayat diliyorum 🌿
21 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 6 months ago
Text
Teyze Kızının Eltisi! (1) (Murat 45 Y., Aydın)
20 yıllık evli, 1 çocuk babası, 45 yaşında biriyim. Elektrik malzemeleri sattığım, aynı zamanda taahhüt işleri yaptığım bir dükkanım var. Her geçen gün büyüyen bir ekibim var. Aslında Aydın'lıyım, ama İzmir'de yaşıyorum. Gençliğimden beri hep çapkındım. Hayatımda hiç profesyonel bir kadınla olmadım. Bu kadar çok aldatmayı seven kadın varken ve de evini ihmal eden bunca adam varken para verip bir kadınla olmak bana göre değil.
Geçen yıl Ekim ayında teyzemin torununun sünnet merasimi için Aydın'a gitmemiz gerekti. Teyze kızıyla birlikte büyümüştük. Gitmezsem annem, teyzem ve teyze kızı beni mahvedelerdi. Karımla beraber Pazar günü gittik. Zaten 90 km yol, annemde akşam yemeği yeyip, giyinip salona gittik. Herkes hoşgeldin muhabbeti yaparken, teyze kızıbın eltisi Hale geldi masaya, annemin elini öpüp sohbete başladı. Sonra da dönüp benimle ve karımla konuştu. Uzun zamandır görmemiştim, ama değişik geldi gözüme. Daha önce merhaba - merhaba'da kalan sohbet, sünnet çocuğu salona girene dek sürdü. Düğün bitip eve geldiğimizde, anneme, "Hale ne kadar konuşkanmış, ilk defa bu kadar konuştuk!" dedim, annem de Hale'yi çok övdü.
Genelde Cumartesi akşamı komşu esnaflardan oluşan grubumuzla meyhaneye gider, geç vakit eve döner, evde de devam ederdim. Düğünden üç hafta sonraki Cumartesi akşamı rakımı koydum, laptopta takılmaya başladım. Face'de hani var ya yan tarafta tanıyor olabileceğin kişiler, orda Hale vardı. Saate baktım, 00:12'ydi. Kocasıyla çok daha samimi olduğum için baştan tereddüt ettim, ama sonra arkadaşlık isteği yolladım. Daha 1 dakika geçmedi ki, kabul edildiği, sohbet edebileceğimiz mesajı geldi messengerdan. Merhaba ile başlayan konuşma sabaha karşı saat 04:00'de bitti, ki bitmesini ikimiz de de istemiyorduk. Rakının verdiği cesaretle sohbeti istediğim gibi her noktaya getiriyordum. Gece saat 01:30 da telefonlar verilip Whatsap'a geçmiştik. Sabaha karşı 04:00'de yatarken, ailesi, hatta teyzemin kızı ile ilgili bildiklerimin tamamının yanlış olduğunu öğrenmiştim.
Ertesi gün öğlen gibi uyanabildim. Öğleden sonra, "Naber?" diye mesaj attım. Gece öyle kararlaştırmıştık. Yanımızda birilerinin olması ihtimaline karşı (Naber?) yazacak, cevap gelmesini bekleyecektik. "İyi, senden?" diye cevap geldi. "Dışarıdayım." dedim. O da evde yalnız olduğunu söyledi. Kocası Ayhan bir kepçe ile başladığı işi büyütmüş, büyük projelerin altyapı işlerini yapan koca bir şirket haline gelmişti. Hale'nin şikayeti de bu yöndeydi. "Fakir, ama mutluyduk!" demişti. Gece öğrenmiştim, Hale benden 4 yaş küçüktü, oğlu ve kızı da babalarıyla çalışıyordu. Yaklaşık 4-5 saat yazıştık yine, akşam müsait olursak yazışırız dedik.
O gece seks hayatlarımızdan bile bahsettik. Ayhan iyi bir kocaymış, ama son dönemde çıkan şeker hastalığı nedeniyle eskisi gibi sertleşemiyormuş. Daha ikinci akşamda açık açık seks hayatlarımızı konuşuyorduk. Karımın çok güzel olduğunu, harika bir çift izlenimi verdiğimizi yazdığında, "Gösterdiği kadar dişi değildir!" diye durumu anlattım. Evet, karım yatakta iyiydi, ama 20 yıl boyunca bir kez istemedi, hep isteyen bendim. O da tam tersi olduğunu, kendisinin Ayhan'a sürtündüğünü, onu bir şekilde ateşlediğini söyledi. Mesela hiç bilmiyordum, meğer onlar da her Cumartesi masa kurar rakı içerlermiş, hatta ailece, sonra çocuklar çekilince de bir şekilde mutfakta başlayıp yatakta bitermiş geceleri. "Hatta akşam yeni çıkmıştım yataktan, şöyle bir bakayım Face'e dedim, sen denk geldin!" dedi. "Ayhan nerde şimdi?" dedim. Bana bir foto attı, Ayhan yatakta yanında yatıyordu arkası dönük. "Uyanacak, yakalanacağız!" yazdım. "Top atsan uyanmaz, ama sabah da 07:00'de dikilir ayağa!" dedi. Bütün gece konuştuk.
Yine sabah işe gittim, öğlen yazıştık. Akşam üzeri yalnız olduğunu, Ayhan'la oğlanın bilmem nereye gittiğini, kızının da sevgilisi ile buluşağını söyledi. "Gelsem çıkar mısın?" dedim. "Çıkarım, ama gelme, akşam vakti yollar kalabalık olur!" dedi. Herkes çıkınca dükkanda kalıp aradım. Bir saate yakın konuştuk. "Yarın sabah İncirliova'da işim var, Aydın'a uğrarım!" dedim. "Tamam!" dedi. Anlaştık, saat 10:00'a kadar işimi bitirip, onu evine yakın bir yerden alacaktım. İşin kötüsü teyze kızının ve görümcesinin de olduğu, zemin katında kaynana ve kaynatasının yaşadığı aile apartmanında oturuyordu. İşim falan yoktu, canım seks istiyordu. Akşam konuşurken son sözü, "Bak birşeyler umarak gelme, biz akrabayız, sadece oturup konuşacağız!" oldu. "Tabii ki!" dedim.
Saat tam 10:00'da sözleştiğimiz yerdeydim. Aylardan Kasım olmasına rağmen hava günlük güneşlikti. Arabadan inip, karşısına park ettiğim marketten içecek ve yiyecek birşeyler aldım. Tam arabaya doğru giderken onu gördüm. Diz üstünde bir elbise giymiş, mevsimlik bir deri mont ve güneş gözlükleriyle salına salına geliyordu. Bu kadın 41 yaşında gibi değildi. Arabaya bindik. Gençliğimden bildiğim Çine çayı tarafına sürdüm arabayı, ama açıkcası ne yapacağımı da bilmiyordum. Daha şehirden çıkar çıkmaz elini tuttum. "Ne yapıyorsun?" dedi, ama elini çekmedi. Birkaç köy geçip uygun bulduğum bir alana çektim arabayı. Bir sigara yaktım, ona da tuttum, ama kendi sigarasından yaktı. O ara Ayhan aradı. Ona, "Güzellik salonundayım!" dedi, az konuşup kapattı.
Telefonu kapatır kapatmaz uzanıp dudaklarından öptüm. Karşılık verdi. Arabanın içinde öpüşmeye devam ederken elimi beline, ordanda kalçalarına kaydırıp kendime çektim, arabanın içi genişti. Bir ara kafasını çevirip, "Kimse gelmez değil mi, aman kimse görmesin!" dedi. Şom ağızlı kadın, daha cümlesi bitmeden 50 metre ötemizde bir araç durdu. Arabadaki kadın arka koltuktan kalktı, aradan ön koltuğa geçti. Bizimki kafayı çevirme refleksi bile göstermedi ve "Aaa, onlar da mı sevişmeye geldi ki?" dedi.
İçimden, (Hani birşey olmayacaktı, biz akrabaydık?) dedim. 50 metre çaprazımızdaki arabada kadınla adamın öpüştüğünü varsaydığım hareketleri başladığında, biz çoktan gözlerimiz orda, ama dudaklarımız birbirinde, benim parmaklarım onun amcığında, onun eli fermuarımı açıp avucuna aldığı yarağımda, sevişiyorduk. O (Kimse görmesin aman!) modundaki Hale kendini kaptırmış, parmaklarımın ucunda zevk çığlıkları atarken yarağımı öyle sıkıyordu ki, boşalacağım sandım. Kalçalarımı geri çekip yarağımı elinden zor kurtardım.
Diğer arabadaki kadın adamın yarağına eğildi, ben de tam tersini yapıp Hale'nin amcığına eğildim. Hale onları seyrediyor, yüzünü saklamak için en küçük bir girişimde bulunmuyordu. Yalayıp parmaklarımla sikerek yarım saat kafam aşağıda kaldı. Kafamı Hale'nin amından kaldırdığımda, diğer arabadaki çiftin arka koltukta olduklarını, kadının adamın kucağında hopladığını, ikisinin de yüzünün bizim arabaya doğru dönük olduğunu gördüm. Hale de ben amcığını kurcalarken orgazm olmuş, gözleri kaymış, onlara bakıyordu. Birer sigara yaktığımız anda diğer araba yanımızdan geçti. Kadın ön koltukta, başı kapalı, adam ile birlikte bize bakarken, Hale de onlara bakıyordu.
Sonra arabadan indik. Elele dere kenarında yürüdük biraz. Sonra öpüşerek tekrar arabama döndük. Hale arka kapıyı açıp, arka koltukta domaldı ve "Girsene!" dedi. "Ben sana değer veriyorum, ilk seferimizin sefil bir dere kenarında olmasını istemem!" dedim. Ama yine de eğilip parmaklarımı ve dilimi amına gömdüm. Aslında derenin karşısında, 300 metre mesafemizde sürüsünü yayan ve değneğine çenesini dayamış bizi seyreden çobanı görmeseydim sikerdim de. O gün ben de boşaldım, ama ağzına boşalınmasını sevmediğini söyledi. Emdi, boşalmaya yakın arabanın yanında, çobana karşı boşaldım. O gün sanırım 5-6 saat seviştik, ama sikişmedik. Geri döndük.
Evinin neredeyse 50 metre yakınına kadar gittik. "Gel kahve içelim!" bile dedi. Bu kadın kendine öyle güveniyordu ki, ben tırstım resmen. Giderken arkasından baktığımda elbisesi kırış kırış, iyice kısalmış, neredeyse götünün altına kadar sıyrılmıştı. Her akşam yazıştık, konuştuk. Bir hafta geçmeden, "Beni nerde nasıl sikeceksin?" diye inler oldu konuşmalarda. Tabii benim ona, "Şöyle sikeceğim, böyle kanırtacağım!" demelerimden sonra. Ama bu arada o ilk günü de konuştuk, "Hani herkesten korkar olmana rağmen, o gün çaprazımızdaki arabada sevişen çiftten yüzünü kaçırmadın, çobanın karşıdan seyrettiğini bile bile domalıp sik dedin!" dedim. "Çok tahrik oldum!" dedi. O gün ikimizin de sevişirken seyredilmekten zevk aldığımızı anlamış olduk.
Bir hafta sonra, aynı gün, Aydın'da günlük kiralık evlere baktım. Bir tane buldum, tam şehrin göbeğinde, orada buluşmaya karar verdik. Ben biraz erken gittim. Birkaç malzeme aldım. Yarım saat sonra aradı. Binaya girişi tarif ettim, 5. katta 1+1 bir daireydi. Kıyafetlerimizle ayakta öpüştük biraz, sonra soyunmaya başladık. Kırmızı dantelli bir sütyen ve kırmızı dantelli bir tanga giymişti. Dudaklarından başlayıp memelerine, ordan da amcığına yalaya yalaya indim. Sonra o aynını yaptı. "69 yapalım!" dediğimde, "O ne?" dedi. İlk yarım saati birbirimizin ağzında geçirdik. Amını yalarken parmağımın biriyle de göt deliğiyle oynuyordum.
"Acelemiz yok!" dedim ayağa kalkıp bir sigara yaktım. Oturma odası tarafına geçtik, L şeklinde koltuk takımı vardı, oraya oturdum, bu da yanıma oturdu. Ellerimiz birbirinin vücudunda, o yarağımla oynuyor, ben kalçalarını avuçluyorum. Sigaralar bitince, "Gel!" dedim buna, hemen üstüme çıktı. Uzanıp perdeyi açtım, karşı binalar yakın değildi, ama en fazla 50 metre vardı aramızda. Yarağımı amına aldığında, 15 gündür konuştuğumuz sikişme nihayet gerçekleşmiş, amına alttan pompalarken, memelerini ağzıma almış emiyor, iki elimle kalçalarını kavramış sıkıyor ve kucağımda hoplatıyordum.
15 gündür konuşuyor olmak mı? Karşı binalardan seyredildiğimizi düşünmek mi? Yoksa yarım saatten fazla birbimizi yalamamızın etkisinden mi? Bilmiyorum, ama birkaç dakika içerisinde ikimiz de boşaldık. Boşalıp yanyana oturunca perdeyi çekip kapattı. Sevişirken hiçbir şeyi takmayan kadın, sevişme bitince genç kız gibi utangaçlaşıveriyordu. O güne dek sormamıştım, "Daha önce kimseyle oldun mu?" dedim. "Çok istedim, ama kimseye güvenemedim!" dedi. O da bana sordu. "Yemediğim nane kalmadı!" dedim.
Karım 20 yıllık evliliğimizde götten vermediği için göt sikmeyi severdim. Az önce sevişme esnasında parmağımla göt deliğiyle oynarken Hale hiç kasmamıştı. O nedenle elimi götüne atıp, "Şimdi sıra bunda!" dedim. "Çok severim! Birkaç sene öncesine kadar ne Ayhan teklif etti, ne de ben istedim. Birkaç yıl önce senin teyze kızın götten sikilmeyi daha çok sevdiğini ballandıra ballandıra anlatınca denemek istedim ve Cumartesi alkollüyken Ayhan'a siktirdim. O günden beri bazen hiç amıma almadan alırım götten!" dedi. Zaten bu konuşmalar zıpkın gibi yapıyordu beni, koltukta domalttım. Ayağa kalkıp amına soktum, birkaç gitgelden sonra da götüne yüklendim. Hale, "Seninki Ayhan'ın sikinden kalın, kafası girene kadar yavaş!" dedi bir an. Kafası girince bir, "Immmhhh!" çıktı ağzından. Benden de bir, "Ohhhh!" çıktı. Hale, "Perdeyi açayım mı?" dedi. "Aç!" dedim. Uzanıp açtı.
Aydın'ın göbeğinde perdeler açık, teyze kızının eltisini götünden sikiyordum, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ohluyor, Ahlıyor, "Yavaş... Daha sert!" diye beni yönlendiriyordu. Arada kalçalarını tokatlıyor, ya da uzanıp göğüslerini sıkıyordum. O da amına parmaklarını sokmuş, benim tempoma göre kah hızlı hızlı kah yavaş yavaş kendini sikiyordu. "Şimdi kaç kişi bizi seyredip 31 çekiyordur acaba karşı binalardan?" dediğimde, "Offf, ahhhhh, evetttt, seyretsinler, aşkım beni ne güzel sikiyor götümden!" diye sayıklıyordu. Parmağımı ağzına soktum ve "Yala da ağzına da bir tane istediğini görsünler aşkım!" dedim. Hale, "Ohhh, evettt, gelip soksunlar, ağzıma, amcığıma, götüme, her deliğim dolsun!" derken kendimi tutamadım, götünden çıkarıp amına soktum. Hale, "Ohhhh, aşkım çok güzel sikiyorsun, ohhh!" diyerek orgazm olduğunda, ben de içine boşaldım...
O gün 10:30'da başladığımız sikiş saat 15:00'de bitti.
[Murat]
Seks
185 notes · View notes
femmelunee · 4 months ago
Text
🎀🌸Hoşgeldin yeni yaşım ,yeni telaşlarım ,yeni kararlarım,heyecanlarım, hayallerim , Her şeye rağmenlerim , iyi gelenler ve gidenler ,sevinçlerim ve hüzünlerim kimse gibi olmayan hep çocuk kalan yanım bir yaş daha alarak yoluma en güçlü halimle devam ediyorum . Her yaşımın bana kattığı güzellikler için teşekkür ediyorum . Şükürler olsun Rabbime...
44 notes · View notes
ahuveran · 3 months ago
Text
saatler sonra 20. yaşıma gireceğim. 20'li yaşlara girmiş olmak beni çok korkutuyor herkeste olduğu gibi. büyümüş olmayı kabullenmek gerek galiba. 19. yaşıma girdiğim şehirde bu sefer 20. yaşıma gireceğim. ve ailemden binlerce kilometre ötede olacak bu. etrafımda olan herkes sanki yokmuş gibi. büyük bi kalabalığın içinde yalnız hissetmek mi denir bilmiyorum. ama her şeye rağmen; hayatın getirdiği zorluklar, çıkmaz sokaklar, arkadaşlıklar, kurulan ve bozulan dostluklar, zorlu üniversite yılları hepsi dahil hayatım çok güzel yaşamak çok güzel. hayat capcanlı ve heyecanlı.. 20'li yaşlarım da umarım böyle geçer. ilk önce tanrıya bana böyle bir aile verdiği için çok minnettarım. hayatımda bu zamana kadar belli bir yer edinmiş olan veya sonrasında hayatımdan çıkan her insana çok teşekkür ediyorum. hepiniz kusurları olan mükemmel insanlardınız. yaşadığımız ve yaşattığınız her güzel anı için size bir teşekkür borçluyum. büyümüş olduğumu kabullenmek istemiyorum, çünkü annemle babamın gözünde hala ergenliğe yeni giren sinirlendiği için kapıları çarpıp bağıran 14 yaşındaki kız çocuğuyum. çok küçüktüm çabuk büyüdüm, ne ara 20 oldum. :') sen olmadan 2. doğum günüm, keşke yine doğduğumdan itibaren her doğum günümde yaptığın gibi pasta alıp üstüne iyi ki doğdun yazdırıp gelseydin. yokluğuna alışamadım, belkide alışmak istemiyorum. ölüm çok ciddi bir durummuş, hayatında en değer verdiğin insanı kaybedince daha iyi anlaşılıyormuş. iyi ki varsın, iyi ki vardın dedecim toprak seni incitmesin. güzel bir akademik hayat, çok güzel dostluklar, sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir yaş olsun. her yaşın ayrı bir güzelliği vardır elbette. hoşgeldin 20. yaşım bana güzellikler ve aşk getir.🥹🫶🏻💖✨️
31 notes · View notes
yasamaksarkisi · 28 days ago
Text
doğum günüm ve öğretmenler günü arka arkaya olduğu için mesajlara yanıt verirken en çok yorulduğum iki günü bitirdim dndjdj her sene aynı şeyi yaşıyorum djdjdj sevgilim buradaydı, yeni yaş alma hissini anlatmak istiyordum aslında ama vedalaşmanın hüznü var üzerimde.
hoşgeldin 29. (bu şaka mı
10 notes · View notes
kiyamet-senfonisi · 29 days ago
Text
Hoşgeldin yeni yaş.
3 notes · View notes
hikayesiolmayanbirson · 9 months ago
Text
Tumblr media
Hoşgeldin 19. Yaş...
Farklıydı bu sefer daha farklı duygularla ve bu kez daha heyecanlı girdim. Belki de yıllardır beklediğim yaş buymuş. İnsanın bir şeyleri en net kavradığı ve belki de bir daha asla geri getiremeyeceği bir yaş.
Aileniz yanınızdaysa bile içiniz hep yalnız oluyor. Ben mutluyum. Mutlu gireceğim. Ve öyle gidecek. Belki de değil.
Elimde bu kek vardı ve hissiyatı değişikti. Onu alıp üflemek yeni bir yolda daha tecrübeli ve yara almış olarak girmek. Yaşadıklarımı saymak manasız geçmişi ayna yaparak yeni bir yaşa girmek sadece belirsizlik. O yüzden arkamda bıraktım.
İyi ki doğmuşum...🌛
00:00 05 :)
3 notes · View notes
tugceozdemir · 1 year ago
Text
Kendinden Usandırma...
youtube
Güzel bir sene olmadı ikibin23... Hayatın kendisi de tam olarak güzel değil ki zaten, içinden numune niyetine alınmış bir parçası aksine güzel olsun.
Ama geriye dönüp bakınca, başa gelmeden önce nasıl kaldırırım diye düşündüğüm türlü kaygıların, daha büyüklerini yaşadığımı ve bal gibi de kaldırdığımı görüyorum. İçindeyken, sıcakken acısını anlamadığım yaraları, küllendikten sonra işlemeye başlıyor beynim. Bazen de işleyemiyor, yaşanmamış varsayıyor. Ama yaşandığını hatırladığım anlarda, yaşananlar, beynim hiç işlememişçesine en ham halleriyle aynı hisle kavurup geçiyor bir an kalbimi. Sonra geçiyor yine, unutuyorum.
Anneannem vefat etmeden önce aynı evde yaşıyordum onunla. Annemler alt kattaydı, orada fazladan oda var ve kendime ait odam olsun diye onunla kalıyordum. Sonra üniversiteye gittim. Şu an hatırlamıyorum ben üniversitedeyken mi ölmüştü, yoksa bitirdikten sonra mı? İnsan yaş aldıkça hayatının kronolojisi karışıyor gerçekten, eskiden böyle değildi. Neyse, üniversiteden döndükten sonra aynı evde kalmaya devam ettim. Bu defa tek başıma. Bir gün banyodaki tarağında birkaç tel beyaz saç buldum, anneannemin saçı. Sonra bir de buzluktaki yemekleri vardı, yerim diye sakladığı ama yiyemediği. O zaman düşünmüştüm, bir ölünün saçı, ölmeden önceki saçından farklı mıydı? Peki ya yaptığı yemekler, öldükten sonra tatlarında bir fark olur muydu, yiyenler için onun yaptığı yemekleri bir daha yiyemeyecek olmanın acısının eklenmesinden başka?
Hayatlar da yaşanıp bitiyor anılar gibi, seneler de. Bu yıl, yeni yıla dair umutlar yok içimde pek. Gelenin, geride bıraktığımızda yaşadıklarımızı unutturacak kadar büyük acılar yaşatmasından korkuyorum bir tek. Sonra da korktuklarımdan daha büyüklerini yaşamaktan korkuyorum. Böyle böyle katlanıyor kaygım. İnsan olmak zor, kaybedilebileceklerin değeri büyüdükçe içinde daha da zor...
Tek bir teselli var, gelen geliyor, geldiği gibi de gidiyor. Hoşgeldin ikibin24, mutluluktan başka kalıcı izler bırakmadan geldiğin gibi geç...
2 notes · View notes
nefes3534 · 2 years ago
Text
İki gündür teyzem de kalıyorum.
Teyzemlerin ikamet ettiği yer Ankara'nın, bir ***** ilçesi.
Eniştem burada bir depremzede arkadaşı(Kahramanmaraş/Elbistan'dan) fabrikaya sokmuş kaynakçı olarak maaşı da güzel. eniştem, benim ufak kuzeni çağırdı fabrikaya, çocuğu al xxx berbere götür ücret almayacak sonra evine bırak dedi. yine teyzemlerin ikamet ettiği yere yakın ev tutmuşlar çocuğa.
Neyse teyzem Kerem Ali'yi aradı (kuzen) illa çocuğu eve getir yemek yesin sonra berbere götür diyor kuzene.
Daha yeni erzak görmüş teyzem pazar günü. eline poşeti aldı şimdi bu, dolapta ne varsa açılmamış dolduruyor. buzluğa streçleyip et kıyma falan atmış şimdi diyo ki bana;" ay kurban olurum deniz, ayıp olur mu ki? Buzlu gıda koyuyom ya ayıp mı olur?"
Bizim sülale de "oy kurban olurum" lafını çok kullanırız biz.
Dedim teyze sen niye poşetliyon erzaklarını?
-Çocuk gelecek ya kuzum yemeğe ona verelim.
Bir şey olmaz teyzem nolacak içinden geldiği gibi dedim.
Bütün dolabı kileri, çekmeceleri falan neredeyse hepsini boşalttı. kuru falan yapmış yazdan ne var ne yok doldurdu.. :)
Neyse Kerem Ali'yle bebe geldiler,bebe dediği de, koca adam.benden bir yaş küçük.
Hoşgeldin falan neyse sofraya oturdular.
Çocuk çok utanıyor çok mahcup durağan bir hali var hiç konuşmuyor.
Dedim teyze biz içeri geçelim rahat rahat yemeklerini yesinler çocuğu darlama.
Sürekli soru soruyor adama hiç susmuyor.
Kuzum o da iyi niyetlidir canını yerim teyzem ya..
Bu şimdi Eniştemi arıyor;" Faruk geçen gün aldığımız bütün erzakları ben çocuğa verdim gülüm, kızdın mı?" diye soruyor telde enişteme.
Tel de Hoparlör de, eniştem diyo ki; " senin canın sağolsun hatun ben sana hiç kızdım mı bu zamana kadar da, güzel bir şey yaptığın için kızayım. duymamış olayım böyle bir söz yavrum"
Öyle güzeller ki kıyamam ya...
teyzemin de" kızdın mı" diye sorma sebebi, eniştem o kadar çok şey yaptı ki gelen arkadaşlar için o yüzden diyor kızdımı ki acaba diye..canlarını yediğim ya.. gözlerim doldu duygulandım yazmak istedim..
15 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Fatma Ablanın Kalçalarından Kayarak Boşalmak! (Adil 40 Y., Giresun)
Fatma abla, ergenlik yıllarıma geçtiğim günlerde bana gösterdiği çocuksu ilgiye karşılık, seksi ilk keşif günlerimin idolüydü adeta. Boyu çok uzun sayılmaz, hatta kısa bile denilebilirdi. Birçokları onu sexy bulmayabilirdi, ama şarkıcı Nilüfer'e benzeyen yüzü, o sıcak tebessümü ve çıtı pıtı hali beni deli ediyordu. Hele o arkaya çokça çıkık biçimli kalçalarını seyretmek ve onun üzerinden kayarak boşaldığımı hayal ederek 31 çekmek müthiş bir keyifti.
Onu en son gördüğümde ben 16, o ise 20 yaşındaydı. Biz o mahalleden taşınalı 20 sene olmuş ve onunla bağlantımız kopmuştu. Fatma ablaların yeni taşındığımız sitede oturduklarını, bize hoşgeldin ziyaretine geldiklerinde öğrenmiştim. O da benim gibi hiç evlenmemişti. Aradan geçen 20 yıla rağmen onu görür görmez sikim yine taş gibi olmuştu. En az 20 yıl önceki kadar çıtır görünüyordu. Babası ölmüş, hayırsız kardeşi onları terk edip Almanya'da bir hayat kurmuş, Fatma abla ise annesiyle yaşıyordu. Benim bilgisayardan anladığımı öğrenince, "Bir gün geleyim de bana öğret!" demesi benim için sanki bir hediyeydi. "Seve seve!" dedim.
O gün Cumartesi idi. Aylardan Mayıs. Annemle babam Karadeniz turuna çıktıkları için evde yalnızdım. Bir haftalık yiyecek stoğum ve ben, ne yapsam diye düşünürken Fatma abla geldi aklıma. Ona telefon edip durumu anlattım ve bize gelirse ona bilgisayar konusunda bilmediklerini öğretebileceğimi söyledim. Telefonda bana annesinin iki günlüğüne teyzesine gittiğini, memnuniyetle gelebileceğini söyledi. Ben bambaşka ümitlerle ve üzerimdeki şort ve kolsuz tişörtle onu beklemeye koyuldum.
Fatma abla, 3 blok ötedeki evlerinden hemencecik gelivermişti. Üzerinde, çiçek desenli, kolsuz bir elbise vardı. Elbise boyu diz altıydı, ama dekoltesinin derinliği göze batıyordu. Elbiseden belli olan meme uçlarına bakılırsa sutyen takmamıştı.
Ona mail hesabı açıp, mail alıp verme konusunda bilgi verdim biraz. Çabuk sıkıldı ve "Adilciğim, içecek birşeyler var mı dolapta?" diye sordu. "Kola var, içer misin?" dedim, istedi. Kolalarımızı içerken eskilerden konuşmaya başladık. Ben onun rahat tavırlarından ve elbisesinin açıklığından iyice azmıştım. Benim gözüm sık sık onun meme uçlarına, onun bakışları ise önümde, an be an artan kabarıklığa takılıyordu. "Hadi ben evin sorumluluğunu yüklenmekten, anneme hayatımı adamaktan dolayı evlenemedim; ya sen Adil, sen niye evlenmedin?" diye sordu. "Biliyorsun durumları be Fatma abla... Önceleri ben istemedim, sonra da beni istemediler... Kaldık işte... Yaş 36 oldu, bu saatten sonra da zor!" dedim. "Olur mu öyle şey?" dedi Fatma abla, 20 yıl önceki gibi göz kırparak; "Daha gencecik adamsın!" diye ekledi.
Onun bu samimi tavrından kuvvet alarak; "Sen de... Sen de çok güzelsin!" dedim. Onun mahçup bakışından cesaret alıp, elimi bacağına koyarak devam ettim, "Biliyor musun, 20 yıl önce de seni çok beğenirdim; hatta laf aramızda, seni düşünerek az mı 31 çekmiştim!" dedim. Biraz utandı gülerken; ama tepki göstermeden de, "Halen masturbasyonla idare ediyorum deme sakın, inanmam!" dedi. "Önceleri kendimi eşime saklıyordum; sonra vazgeçtim, ama bu sefer de gerçekten istemenin ve istenmenin önemli olduğunu görüp kimseyle yatmadım." dedim ve bir an susup, şaşkın gözlerine bakarak güldüm ve devam ettim, "Pratiğim yoktur, ama teorim süperdir!" dedim.
Fatma ablanın ağzından farkında olmadan, "Ben de hiç yaşamadım!" cümlesi çıktı, pişmanlığı uzun sürmedi. Kolumu boyuna attım ve onu kendime çekip, çekingen ve itiraz eden anlık hareketlerine aldırmadan dudaklarından öptüm. Bir 5 saniye kadar direndi, ama sonra kendini saldı. Uzun öpüşmemizin ardından ikimiz de nefes nefeseydik. Kulağına eğilip, "Yaşamadıklarımızı yaşamaya ne dersin? Sana söz; sen istemedikçe bekaretine dokunmayacağım!" dedim.
Kızaran yanakları ve gözleriye onayladı beni...
Onu elinden tutup odanın diğer tarafındaki yatağa sürükleyip uzattım. Bu arada yatağı tam gören açıdaki kamerayı uzaktan kumandayla çalıştırmayı da ihmal etmedim. Hiç konuşmadan ve acele etmeden elbisesinin beline kadar inen fermuarını çekerek elbisesinden kurtuldum. Yaşına göre göğüsleri oldukça diriydi. Ben kendi üzerimdekileri çıkartırken, Fatma abla, kılları yeni alınmış sikime bakmamaya çalışıyordu. Üstüne çıktım, dudaklarından başlayarak boynunu, omuzlarını, memelerini ve göbeğini eme eme aşağıya indim. Pürüzsüz bir cildi ve beni çıldırtan bir kokusu vardı. Ben onu emip koklarken nefesi sıklaşmıştı ve ara ara bacaklarına değen sikim onu ürpertiyordu.
Dantelli külotunu çekip çıkarttığımda kılsız amcığı karşımdaydı. Göbeğinden başlayarak yaladım tekrar, amına indiğimde, geçen kısa süreye nazaran ıslak sayılırdı amı. Dilimle klitorisini her uyardığımda onun yay gibi gerilişi beni iyice heyecanlandırmıştı.
Artık iyice sertleşen sikimi daracık amcığından göbeğine doğru itinayla yerleştirerek usulca üzerine uzandım. Kulağına, "Korkma, sokmayacağım... Amacım senin gelmeni sağlamak! Bunun için de kızlığına erişmeden yavaş yavaş yapaca��ım!" dedim fısıltıyla. Bir taraftan sikimin uç kısmını hafif hafif amının girişine doğru bastırıyor, bir taraftan da memelerinin ve dudaklarının tadını çıkarıyordum, "Ohh yavrum benim; yıllardır nerdeydin sen? Çok güzelsin bir tanem!" diyordum. O da, "Ihhh, ohhh, ııhhh, çok güzelmiş, nasıl birşey bu, nasıl bir tat, nasıl bir heyecan... Sahip ol bana Adil, ıhhhh, ohhhh... Adil'im!" diyordu. "O da olacak yavrum, sen gelene kadar bozmadan sikecem seni, bozmadan... Ohhh!" diyordum.
Hareketlerim oldukça yavaş ve dikkatliydi. Fatma abla inlemeye başlamıştı. Amına girişim biraz fazla olunca hafif çığlık atıyor, geri çekilmemle normale dönüyordu. Dakikalar sonra bir deprem misali titreyerek orgazm olduğunu hissettiğimde, kızlığına zarar vermemek için göbeğine yasladığım sikimle üzerine yüklenerek ben de deliler gibi boşaldım!
Nefes nefese yana yattım, en çok bir dakika öyle durduktan sonra, hem zevkten, hem de yaşadığı olayın tesirinden yanakları kızarmış Fatma ablaya yan dönüp, küçük bir öpücük kondurduktan sonra, "Dur bekle, temizleyeceğim!" diyerek kalktım yanından. Yandan peçete ve ıslak mendil aldım bol bol. Göbek deliğinden neredeyse memelerine kadar olan bölüm bir sperm gölü olmuştu. Yan yatarak yavaşça önce normal peçeteyle spermlerimi aldım; sonra ıslak mendille spermlerin temizlendiği bölgeleri sildim.
Dizlerimin üstünde durarak, onun gözleri önünde benzer temizliği yapış yapış olmuş sikime de yaparken, Fatma abla konuştu, "Ufalmış... Halbuki demin ne biçimdi!" dedi. "Merak etme Fatma abla, yine olur... Bırakmam seni, bu gece buradasın! Nasılsa annen de yok, bizimkiler tatilde zaten!" dedim. "Ne biçim adamsın be Adil; yarım saattir neler yapıyorsun, halen abla diyorsun. Oldu mu şimdi?" dedi. Yanına uzanıp sarıldım ve "İşin güzelliği orda Fatma abla, işin zevki orda... Nasıldı, hoşuna gitti mi?" dedim. "Hem de nasıl! Tam söylenen gibiymiş, kızgın kumlardan serin sulara atlar gibi!" dedi. "Esas gerçek zevki yaşayınca daha da mutlu olacaksın, emin ol!" dedim.
"Senden birşey istesem..." dedi. "Söyle! Çekinme!" dedim. "Ona dokunabilir miyim?" dedi, gözüyle sikimi işaret ediyordu. "Elbette! Hatta nasıl yapacağını da göstereyim bak..." dedim. Ben sırtüstü yattım, o yanımda bacakları kıvrık duvara yaslandı. Ben 31 çeker şekilde sikimi sıvazlarken ona anlatıyordum, "Bak böyle yapacaksın bir elle, diğer elinle de taşaklarımın altını kaşır gibi okşayacaksın... Beni tekrar hazır et, ben de senden birşey isteyeceğim!" dedim. O işine başlamış bana gülücükler atarken ben de onun memişlerini okşuyordum. Fatma abla, "Elimde büyüdüğünü hissediyorum; hem sert, hem yumuşak... Ne tuhaf!" deyip duruyordu heyecanla.
O an Fatma ablanın cep telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Telefonunu açmadan fısıltıyla konuştum; "Bir elle işine devam et, diğeri ile konuş!" dedim. İtiraz etmeden yaptı. "Alo anne, nasılsın? Ben mi? Adil'lerdeyim, bilgisayar öğretti bana. Halen de öğretiyor..." deyip, bana göz kırptı. O konuşurken olayın heyecanıyla sikim ilkinden daha sert ve haşmetli olmuştu. Telefonu kapattığında kahkaha atıyordu, "Annem, (Çocuğu çok yorma, yemek yap, doyur!) diyor. İçimden (Doyuruyorum merak etme!) dedim." dedi. "Deseydin ya; (Anne o da beni doyurdu!) diye!" dedim, gülüştük...
Sikim artık kıvama gelmişti, "Uzan yanıma şöyle!" deyip onu yanıma çektim ve "Şimdi de ben senden birşey isteyeceğim Fatma abla!" dedim. "Nedir?" dedi. "20 yıl önce, o çok beğendiğim kalçalarından kayarak boşalmayı hayal ederdim. Şimdi bunu gerçekleştirmek istiyorum; olur mu?" dedim. "Kayarak boşalmak derken? Götüme sokmayacaksın değil mi?" dedi. "Yok yok, girmeyeceğim! Sadece deminki gibi sürterek boşalacağım, bu sefer sırtına doğru olacak..." dedim. "Peki!" deyip yüzüstü döndü ve "Domalmam gerekiyor mu?" diye sordu. "Yok gerekmez, tam hayal ettiğim şekilde olmalı!" dedim.
Yüzüstü yatınca o muhteşem poposu ortaya çıktı. Nazikçe elimi poposunda gezdiriyordum, "Vay be... Kim derdi ki hayaller 20 yıl sonra gerçek olacak diye!" diyordum. Bir yandan da omzunu öpüyordum. "Biraz beline yük binebilir ağırlığımdan, ama çok sürmez merak etme!" dedim. Yavaşça kalkıp bitişik bacaklarını altıma alarak hafifçe oturdum. Poposunu birkaç dakika okşadıktan ve öptükten sonra sikimi bedenlerimizle paralel bir biçimde göt yanaklarının arasına, poposunun bitip bacakların başladığı yerden yukarı doğru yerleştirerek üstüne yattım. Bu sefer ağırlığımdan dolayı inliyordu. Memelerini avuçlayıp harekete başladım. "Ohh Fatma abla, ikimiz de tazeyken sikişemedik, ama şimdi bak her yola getirdim seni! Tahminimden de yumuşakmış götün! Ohhhh, muhteşem!" diyordum.
Tam 10 dakikalık gitgelden sonra boşalmak üzereydim. "Zevk suyumla yıkayacam seni yavrum, döl manyağı yapacam seni! Ohhh! İşte bu, işte bu! Geliyorum, geliyorum... Geldimmm!" diye çığlık atıyordum. Gelgitlerin şiddetiyle taşaklarım poposunda, sikimse beline paralel havada kalmıştı boşalırken. En çok ta o bölgesini severdim. Beliyle poposu arasında kalan kıvrım öyle derindi ki, (Küçük bir çocuk oturabilir buraya!) derdim eskiden :)
[Adil]
169 notes · View notes
lavinya-cyp · 3 years ago
Text
🌸Yolun Yarısı Mısın Bilmem Ama Hoşgeldin 35!🌸
Şimdilerde ise birçok yeniliğe, emek sarf etmeye, çabalamaya, yer yer hayal kırıklıklarıyla karşlıaşsam bile sonunda başarmaya hazır hissediyorum kendimi. Ve bu yeni yaşımın da tam olarak böyle bir yaş olmasını diliyorum.🎂
Hadi bakalım 35,🍷
ver hediyelerini,💐☘️
ben hazırım. 👍
Tumblr media
55 notes · View notes
samsarania · 3 years ago
Text
Merhaba.
Bugün benim doğum günüm.
Bu dünyaya gözlerimi açalı tam 23 yıl oldu.
Küçük bir çocukken bütün dünyayı penceremden izlerdim. Sokaktan geçen insanları, geçen arabaları, doğan ve batan güneşi.
Bebeklerimi çok sever, onları çok önemserdim. Önce onların karnını doyurur, hasta olduğumda onların da hastalanmasından korkardım.
Büyüdüğümde nasıl bir hayatım olacağını hayal ederdim. “Çok mutlu olacağım” derdim. “Çok farklı biri olacağım” derdim. Rengarenk hayaller kurardım. Arkadaşlarım olacaktı, çok güzel bir kadın olacaktım, çok büyük bir aşkım olacaktı ve en önemlisi hep mutlu olacaktım.
Kalbimin porselenden olduğunu ve kolayca kırılacağını öğrendiğimde çok küçüktüm. Ama onu iyileştirebilecek gücüm olduğunu anlamam zaman aldı.
Her şey avuçlarımın içinde, bütün evren kalbimde saklıydı.
Ve ben kendime sıkı sıkı sarıldım.
Mutluluk bir süreç değil, anın içinde saklı küçük bir toz zerresiymiş. Ben o toz zerrelerinin değerini öğrendim.
Beni o anlardan alıkoyan hiçbir şeyin hayatımdaki, içimdeki mutluluğun katili olamayacağını öğrendim.
Yaşadığım hiçbir zorluğun içimdeki rengarenk hayalleri öldüremeyeceğini, içimde sakladığım nadide incinin değerini öğrendim.
Bazen çok zorlandım.
Bu yüzden fazla zorlamamak gerektiğini öğrendim.
Evet, bazen sabah uyanmak, her gün yeni bir güne başlamak zordu. Karanlıkla mücadele etmek, göremediğim bir düşmana karşı koyuyormuş gibi hissetmek yorucuydu ama ben kendimi ortaya koydum ve mücadele ettim.
Hayat hiçbir zaman benim bakış açımda bir yaşam mücadelesi olmadı, hayata savaşmak felsefesi ile bakmasam da verdiğim bir çok savaş oldu. Ama ben her savaştan daha güçlü çıktım.
Huzuru ve mutluluğu kendimde buldum.
Sanırım bu yüzden her seferinde küllerimden yeniden doğdum.
Hep arkamı yaslayabileceğim bir şey aradım bu hayatta. Sonsuz güvenebileceğim, sonsuz teslim olacağım, sonsuz seveceğim ve sevileceğim. Ve bunun dışarda bulunamayacağını zor yoldan öğrendim.
Ve kendimi hayata, inançlarıma teslim ettim.
Çünkü beni, benden daha iyi gözetecek bir gücün varlığı ile tanıştım.
Bugün durduğum yere belki yokuşlar çıkarak geldim ama yokuşların hepsi çok güzel, hepsi cennet bahçesi gibiydi.
Hatta cehennemden geçtiğini sandıklarım bile.
Hayat bazen bizi hiç ummadığımız anlarda incitebiliyor. İstemediğimiz yanlarımızdan tutup yere vuruyor.
İşte insan orada öğrenmeye ve dönüşmeye başlıyor.
Ben her geçen gün değişiyor ve dönüşüyorum. Ve bundan gurur duyuyorum.
Dönüştüğüm ve dönüşeceğim kadın beni her geçen gün gururlandırıyor.
Artık karanlığa baktığımda aydınlığın hayalini kurabiliyor, basit bir manzaradan etkilenebiliyorum.
Kendimi aşabiliyor, kendimin bir üst versiyonunu yaratabiliyorum.
Ve kendimi her halimle çok seviyorum.
Güldüğüm, ağladığım, acı çektiğim, mutlu olduğum, mutsuz olduğum, öfkelendiğim her halimi çok seviyorum.
Hissedebildiğim her şey için sonsuz teşekkür ediyorum.
Bu yıl ağlamaktan içimin çıktığı gece yatağa yattığımda şükrettim.
“Teşekkür ederim” dedim.
“Hâlâ hissedebildiğim için, bomboş bir ömür geçirip bir defa bile aşkı tatmamış insanların aksine ben birini canımdan sayabilecek kadar çok sevmişim.”
O an bütün huzur sardı etrafımı ve ben ertesi gün içimdeki mezardan tekrar çıktım.
Çünkü hissettiğim aşkın bile sadece bir yansımadan ibaret olduğunu biliyorum.
Günler doğacak, güneş batacak, geceler gelip geçecek ve hayatımızdaki her şey bir suyun devirdaim etmesi gibi değişecek.
Ve ben değişen her şeyi sevgi ile kucaklayacağım. Canımı acıtanları bile.
Çünkü geçen yıl bu zamanlar endişe ettiğim hiçbir şey bu yıl aklıma bile gelmiyor.
Her yıl olduğu gibi bu yılda benim yılım olacak.
Çünkü her yıl olduğu gibi bu yılda değiştiğim, dönüştüğüm ve büyüdüğüm bir yıl olacak.
Her yıl olduğu gibi bu yılda yaşadığım hiçbir şeyi iyi veya kötü diye ayırmadan kucaklayacağım.
Hayallerime adım adım ilerlediğim, hissettiğim her şeyi coşku ile yaşayabildiğim mükemmel bir yaş olması dileğiyle,
Hoşgeldin 23!
İyi ki doğdun Dilara.
40 notes · View notes
gercekhikayem · 4 years ago
Text
Masum Olmayanlar Apartmanı
İki genç öğretmen mecburi görevlerimiz bitmiş, evliliğimizin ikinci yılında nihayet doğru düzgün mobilya alabilip borçlarını öderken, biraz rahat edelim kararını verdik. İstanbul’dan kaçmak ama boğaz kenarından da vazgeçmemek için Çanakkale’ye tayinimizi istedik. İki ay uğraş sonucu da hayallerimizdekinden daha güzel bir ev bulduk. Daha çok emlakçı aracılığıyla onlar bizi buldu. Cevat Bey ve eşi Serpil Hanım oğulları yurtdışına gidince dört daireli apartmanlarının bahçe katındaki iki daireyi birleştirmiş kendilerine geniş bir ev düzenlemiş, üst katlarındaki bir daireyi oğulları tatilde kullansın diye düzenlemiş, diğerini de bize kiraya verdiler. Kafalarına göre birini bulamadıklarından yapıldığından beri boşmuş. Önceleri inanamadık, böyle güzel sıfır bir eve bu kirayı vermek. Bize evladımızı hatırlatıyorsunuz dedi Serpil Hanım, artık samimi olduğumuza göre Serpil Abla. Borçlarınız bitene kadar 6 ay 1.000 TL ödeyin 6 ay sonra 2.000′e çıkarsınız. Ev 3 oda bir salon, yerden ısıtmalı, beyaz eşyalı.
Yerleştik, kısa sürede de bahçeli iki katlı apartmanda başka kimse olmadığından da kaynaştık. Serpil abla mükemmel bir aşçı, ben de hiç anlamam yemek işinden, annem de iyi yemek yapardı, benim elimden sadece iyi temizlik, ütü alışveriş filan gelir. Neredeyse her akşam yemekleri Serpil Ablanın bahçesinde. İkisi de üniversite okumuş, modern insanlar, Cevat abi yabancı bir şirkette yönetim kurulunda, Serpil Abla evden çalışan bir tercüman. Serpil Abla’nın rahat giyimine gözü koyan kocam bir iki kavgadan sonra benim de rahat giyinmeme ses etmez oldu. Oğullarının sevgilisi ile tatile geldiği iki haftada ise neredeyse pijamalar ile tek bir aile gibi oturduk kahvaltı sofralarına. İki kızım ile fotomuzu çekin derken Cevat Abi’nin biraz fazla samimi sarılması, elini belime dolaması iki ay önce olsa garip gelirdi ama şimdi günlük hayatımızın bir parçası bu hoşgeldin sarılmaları, akşam film seyrederken dip dibe oturmalar. Asıl sürpriz ise bir ay tatile gittiğimizde oldu. Hep inşaat projelerim var diyen Cevat Abi, mutfak terasını kış bahçesi haline getirmiş ve küçük bir havuz eklemişti, küçük apartmanın arka tarafına. Bir kaç kere çağırdıklarında çekindik ama en sonunda bir cumartesi hava kırk dereceyi bulunca kocam ben iniyorum valla havuza diyerek indi aşağıya. Artık iyice aile olmuştuk, her hafta sonu havuz kenarında mayolar ile gezerken. Serpil Abla 47′sinde yaşı nedeniyle benden hafif kalın bir gövdesi olan ama tertemiz bakımlı benden parlak cildi ve büyük sayılacak göğüsleri, renki gözleri ile Avrupalı artistler gibi bir kadındı. Cevat Abi ise orta boylu göbekli kıllı gövdesi ama sarı saçları ile değişik bir havası olan zenginliğin verdiği karizmada bir erkek. Bana rahat olsanıza bikini ile gel derken veya güneş gözlüğü altından vücudumu süzerken rahatsız etmeyen bir ısrarı var. Serpil Abla içki veya atıştırmalık servisi için kocamı mutfağa yardıma çağırdığında, hişşt benimki genç erkeği buldu kıkırdamaya başladı esprisi her hafta tekrarlanan bir şey artık. Niye o kadar kıkırdadınız içeride sorusuna ise kocam gece Serpil Abla komik kadın gençlik hikayeleri anlatıyor cevabı verip ne o beni  kendinden yirmi yaş büyük kadından mı kıskandın diye kızdırıyordu. Cevat Abi ise arada ne zaman çocuk seninki rahat durmuyordur bu yaşta lafları ile ikide bir konuyu yatağa getirmekten çekinmiyor, güzel karısı var adam ne yapsa haklı gibi lafları çekinmeden kullanıyordu. 
Pandemi başlayıp okullar kapanınca da tüm günlerimiz beraber geçmeye başladı artık. Her şeyin değişmesi ise kocamın da alışmaya başladığı cumartesi öğle rakı sofralarından birinde başladı. Cevat Abla ve Serpil Abla’nın temizliğe gelen yardımcı kadın yüzünden başlayan yirmi beş yıl oldu, bıktım senin yemek dışında hiç bir şey ile ilgilenmiyorsun atışması sürüyordu yine. Bak Esra kızıma evi tertemiz, alışveriş yapmayı, kocasını giydirmeyi biliyor diye de ekledi. Benimki de her zamanki gibi aman abi be Serpil Abla olmasa yemek görmeyecektik diye başladı. Al kardeşim dedi Cevat Abi, çok sevdiğin Serpil Abla sana baksın bu hafta sonu, ben de Esra’yı alayım gezeyim tozayım eve çeki düzen verelim. Serpil abla da atladı hemen, tamam dedi, söylenmeyen yaşlı bir adam yerine yemekten anlayan Murat gibi bir delikanlıyı doyurayım bugün. Aman toplan git hemen dedi Cevat Abi, bir gece rahat uyuyayım, biz ak��amı da kahvaltıyı da dışarda yeriz Esra ile. Kocama baktım bir tepkisi yok. Serpil Abla gidiyorum bak diye kalktı masadan, Cevat Abi de hadi Esra kızım sen de giyin gel gezmeye tozmaya çıkalım, bu söylenen yaşlı kadın ile değil genç bir kadın ile doya doya gezeyim. 
Biz de kalkıp evimize çıktık şaşkınlıkla. Murat dedim abartmıyor muyuz, tamam samimiyiz de bu kadar da değil. Kadın toplanıp buraya gelecek, kocası kalmaya gönderiyor sanki, ben de aşağıya ineceğim. Ya ne var ki dedi yarı sarhoş kocam. Cevat Abi komik iyi adam, bak bu ay kirayı 2.000 gönderdim binini geri göndermiş. Çok sıkılırsan çaldır telefonu bir üst kattayım zaten. Aylardır tanıyoruz bir kötülüklerini gördün mü? Görmedik de havuz başı bakışları, karısının kocama sunduğu frikikler, Cevat Abinin bazen fazlası ile uzun süren sarılmaları, gülerken koyduğu elinin bacağımın üstünde bazen gerektiğinden fazla kalmaları sence normal mi diyemedim. Serpil Abla elinde çantası ve bir market poşetine doldurduğu sebzeler ile kapıya gelmişti bile. Bak nasıl doyuracağım şimdi Murat evladımı. 
Biz ise önce alışverişe çıktık, Cevat Abinin bu karı hiç anlamaz alışverişten, entellik takıntıları işte diye şikayetleri. Şehrin en lüks mağazalarına girdik çıktık, üçüncü mağazada ısrarlarına dayanamadım bana da hediyelik kıyafetler aldı. Zaten içtiğim bir duble rakı başımı döndürdü, koştur koştur geçti gün. Akşam dedi donatılmış masa istemiyorum dışardan sushi söyleyelim açalım şarabımızı film izleyelim ne dersin dedi. Sushiyi çok severim. Eve döndük yemek kokusu tüm binayı sarmış. Benimki yiyecek birini bulunca coşmuş yine diye güldü. 
Sushiler gelmeden başladık şarap içmeye, sipariş gelmeden hadi gidip aldıklarımızı giy dedi, önce olmaz dedim, bak ben de gidip kumaş pantolon gömlek giyeceğim akşam yemeğine çıktık diye güldürdü. Hatta iki dakikada şık bir pantolon ve beyaz gömlek ile gelince kalktım ben de. Sushileri sehpaya yerleştirmiş, şarapları kadehlere koymuş, netflixten istediğim filmi açmışken geldim yeni kıyafetlerimle. Harika olmuşsun dedi, tek parça hafif diz üstü v yakalı yeşil elbisem ile beni görünce. Elimden tutup dön bakayım diye çevirdi etrafımda, mükemmel dedi, teşekkür deyince, kuru kuru olmaz diyerek fazlası ile samimi bir sarılma yaptık yine, iki eli sırtımı okşarken, bana duyurarak ensemden kokumu içine çekti. Üçlü kanepeye yerleşip içmeye yemeye başladık. Öğle rakısı üzerine şarap. Güle oynaya filmi seyrederek. İkinci şişeye geçmiştik bile artık nedensizce herşeye gülüyor aramızdaki fiziki temaslar artıyordu. Bizimkiler ne yapıyorki acaba dedim. Ne yapacaklar ki dedi, Serpil beslemiştir erkeğini rakı içirmiştir, çoktan da oturmuştur kucağına. Şaka ise komik değil dedim, bir süredir diz dize oturduğumuzu ve hatta ne zaman elini dizimin oldukça üzerine koyduğunu fark ederek biraz geri çekilerek. Dur bir mesaj atayım ne yapıyorlar diye telini aldı. Benim telimi de uzattı, baktım bir mesaj yok kocamdan. Ben iyiyim yazdım, sen diye soru işareyi koydum. Yerine geri otururken aa kızmış benim güzelim deyip tekrar yanıma oturup elini omzuma doladı, üzülme bakalım diye güldürdü, göğsüne doğru dayadı beni. Ne güzel kokuyor parfümü, küs değiliz değil mi derken teselli edermiş gibi sırtımı okşadı. Teselli etmekten daha yumuşak hareketler ile eli ön tarafa karnıma göğüslerimin altına doğru kayarak sarıldı. Bu huzurlu sarhoşluk sınırındaki sarılma ile başım Cevat Abinin göğsünde onun bir eli karnımın üstünde romantik filmin mutlu son sahnelerini seyre daldım. 
Arada kadehlerimizdeki son yudumlar için doğrulduğumuzda içiip aynı pozisyona döndük eli şimdi belime yakın. Filmdeki çiftin kavuşma ve az açık sevişme sahnelerinde ise belimdeki elin kalçamda dolaştığını fark ettim. Dur demeliyim ama çok güzel bir ortam. Cevat Abinin göğsünde, parfüm kokusunda uyuyabilirim. Film bitti, bir müzik kanalına geçti bana sormadan. Eli şimdi saçlarımı okşuyor, sonra tekrar omzumdan, sırtıma ordan kalçalarıma inerken saçlarımı öpüyor. Kalçalarıma inen eli eteğimi toparlayıp çıplak tenimi kıçımın başladığı yerleri okşuyor. Dur Cevat Abi ne yapıyorsun? Yüzümü kendine çeviriyor. Nasıl yapmayacağız Esra, sikim taş gibi senin de vücudun yanıyor. Dudaklarım yanağıma değip dudaklarıma yaklaşırken kafamı çeviriyorum. Bak şuna diyor bir eli hala boynumda hala kucağına yakın göğsünde yatıyorum adamın. Telini elime verirken vücudumu çeviriyor artık tamamen üzerinde sırt üstü yatıyor sarhoş güçsüz vücudum, bir eli elbise üzerinden göğsümde.  Açtığı videoda Serpil Abla var, ağzında karanlıkta zor görülen bir sik var emiyor, ağzından çıkarıp soruyor, böyle emen oldu mu sikini diye, karşıdan gelen ses kocamın ah harikasın diye inliyor.
Eli kalçalarımı  kavrayıp kendime çekip kapalı dudaklarım üzerinde geziyor. Şimdi ben de seni sikeceğim. Sizi bu çatı altına karımı sikmeniz için mi aldım. Eli toplanmış elbiseden kadınlığımı avuçluyor bile. Cevat Abi yapma diyorum. Ama kadınlığımdaki sevişme isteği içimi titretmeye başladı bile. Önüme diz çök ve karımın yaptığını bana yap yoksa yarın kapı dışarı ederim sizi. Ahh kocam yüzünden ne haldeyim. Yukarı mı gitmeliyim. Çok içmemeliydim. Önünde diz çöktüm bile. Gömleğini pantolonunu çıkartırken bekliyorum sessizce. Ayağa kalk diyor. Abi diyorum, ayağa kalk çabuk. Ayağa kalkınca başım dönüyor. Çıkar üstünü. Duruyorum, telefonu yine gösteriyor, kocamın uzun siki benim alamadığım derinliklerden Serpil Ablanın boğazından çıkıyor, kocamın ahh boğazına kadar soktun sesi. İki çıplak dizinin arasındayım dizleri ile sıkıştırıyor beni. Yeni aldığı elbiseyi masanın üzerinde sushi paketlerini açmak için getirdiği makas ile alttan kesmeye başlıyor. Yarın iki tane alırız diyor. Korku ve şaşkınlık ile bekliyorum. Telefona başka bir mesaj sesi geliyor. Serpilin sesi götümü dağıttın boşal götüme ve kocamın aşığım senin götüne sesleri.
Ben götünü sikmeyeceğim derken elbisenin önü yakama kadar kesilmiş halde. Makas sert bir ses ile kalın yakayı da kesiyor. Kollarımdan geri çekerek kurtarıyor sadece iç çamaşırlarımla önündeyim. Diz çök ve başla deyince diz çöküyorum. Ne zaman çıkardı farkında değilim. Karşımda dikilmiş kalın bir sik, kocamınkinden kısa ama kalın bir sik. Telefondan gelen kocamın Serpilin çığlıkları kocamın tanıdık boşalma böğürtüleri. Bana doğru eğilip sütyenin kopçasını çıkarınca göğüslerim de ortada. Gözlerimde yaşlar elime tutturduğu sik ile bekliyorum. Gel buraya güzel kız gel. Ellerimden tutup kucağına oturtuyor. Bacakaramda kalkmış siki aramızda yüzümdeki yaşları siliyor. Islanmış yanaklarımı öpüyor, şefkatle, iyice sarılıyor göğüslerim arada eziliyor. Tekrar yüz yüze duruyoruz iki eli ile iki gözümü siliyor. Kalın sert sıcak sik ile aramda sadece iç çamaşırım var. Dudağımı ufak öpüyor. Çok güzelsin seni seviyorum. Elleri göğüslerime inerken ne güzeller diyor. Birinin ucuna dili değiyor, bir rüya mı kabus mu? O kadar şefkatli ve sakin ki. Beni sevdiğini söyledi. Göğüslerimden ayrılıp gözlerime bakıyor bu sefer dudaklarım yönelirken alt dudağımı serbest bırakıyorum. Uzun uzun emiyor ben de ellerim ile boynuma sarılıyorum. Taşındığınız günden beri seni sikmek istiyorum, iki eli de kalçalarımı avuçluyor şimdi. Biraz havalandırıp göğüslerimi dilliyor. Boynuma dönüyor. Sikimi em, sonra amını dağıtacağım senin. Üzerinden kayarken çıkar ve bana ver diyor. Külodumu çıkartıp uzatıyorum. Alıp kokluyor, kocan yalıyor mu amını. Evet bazen diyorum. Ben yiyeceğim taze amcığını. Bir elimle zor kavranacak kadar kalın siki gövdesinden başlayarak yalıyorum. Tertemiz kokuyor. Başına geldiğimde ohh amın da ağzın kadar dar mı diye inliyor. Başı dudaklarımı geriyor. Kalın gövdesini dilimle geziyorum. Bir elindeki külodumu kokluyor arada. Gel otur sikime demesi ile kendimi kaptırdığım yalama işini bırakıyorum. Kucağına yerleşirken doğruluyor. Eli ile girişimi kontrol ediyor, ne güzel taze amcık hemen sulanmış. 
Kalın sikini başı girişimde şimdi. Başı girmiyor batıyor sanki ağzımdan kısa bir çığlık çıkıyor. Kocanınki ince galiba gerçek yarak bu aşkım diyor. Biraz geri çekilmek istiyorum ama otur ve bekle alışacaksın diye bastırıyor omzumdan. Oturma odası inliyor çığlığımdan. Ensemden kendine çekip dudaklarımı ısırıyor. Belini oynattıkça inliyorum amımdaki gerginlikten ve doluluk duygusundan. İki eli iki göğsümü yanlardan daireler çizerek yoğuruyor, sıcaklığı artıyor ikisinin de. Göğüs uçları arasında dolaşıyor dudakları. İçimdeki bu kalın sıcak sik olmasa da sadece göğüslerime bu yaptığı bile boşaltır beni. Çok dar amcığın, bak alıştın işte. Hafif ayağa kalkıp altına alıyor beni. Şimdi bacaklarım havada kanepeye sırtımı dayatmış sikiyor beni. Sikin kalın başı içimde gidip geldikçe gerginliğin getirdiği sızı artıyor ama kadınlığımın içinde daha önce hissetmediğim yerler eziliyor sanki. İyice katlıyor bacaklarımı kalçalarımı avuçlayarak sert sert giriyor içime, Off ne sıcak. Bunu ben de diyebilirdim ne sıcak, ne kalın bir sik. Hem ağır gövdesi hem de içimi parçalayan kalın sik terletti gövdemi. Gözlerime bakıyor o da terlemiş, ne kadar oldu ki sevişmeye başlayalı. Bacaklarım onun tutmasına rağmen yana açılmaya başlıyor karnım titreyecek şimdi. Ahh biliyorum çok şiddetli gelecek boşalmam. Gözlerim kararırken içime köklemiş bekliyor, elim göbeğine gidiyor biraz geri çıkması için.  Ne güzeldin boşalırken diyor beli hafif hafif oynuyor. İçimden çıkıp belimi ters çeviriyor. Dinlendirmeyecek hiç. Nasıl da sert siki, bu yaşta ummazdım. 
Kalçalarımın arasına girerken götümü avuçluyor. Sanki ilk defa girer gibi yine girişimi geriyor kalın siki. Yine ufak bir ah çığlığı ile alıyorum içime. İyice yerleşip kalçalarını kalçama çarpa çarpa sikiyor. Sessizim diye eleştirirdi kocam sevişirken ama şimdi istemsizce ağzım açık ah ah sesi çıkıyor genzimden. Amımı geren kalınlığı sanki böyle rahatlatacakmışım çabası.  Pembe amcığın kızardı iyice Cevat Abin amcığını da yiyecek ohhh ilk orgazmımın sancıları hala karnımda. Yenisi yakında,  becerikli elleri göğüslerimi çok güzel yoğuruyor. Artık hızlı değil yavaş sert sert vuruyor kalçaları. Her vuruş daha da genişletiyor sanki içimi. Uçlarını tükürüklediği parmakları ile göğüs uçlarımı ezip uzatırken ahhhh diyerek kalçaları sertçe yapışıyor arkama. Biraz daha diyorum içime sıcak sıcak dolan dölleri nedeniyle bitmesini istemeyerek. Bir iki sert vuruş yapıp içimde atan sikini ileri geri oynatıyor. İçime yayılan döllerden daha rahat kayıyor siki artık. İkisi de parmakları altında uzayan göğüs uçlarımdan başlayan elektrik karnıma iniyor tekrar, hıçkırır gibi bir ses ile benim dizlerimde de güç kalmıyor yığılıyorum kanepeye.  Eğilip ensemden öpüyor içimden çıkıp kendine çevirip kucaklıyor bir süre öyle nefesleniyoruz. Sonra kucağından indirmeden yatak odasındaki dev yataklarının üstüne kadar taşıyıp atıyor beni. Su mu istersin şarap mı deyip mutfağa dönerken ikisi de diyorum. Fırlattığı yataktan başım dönerek kalkıp bacak aramdan süzülenleri yıkamak için banyoya giriyorum.
307 notes · View notes
marsdakihayat · 2 years ago
Text
Hoşgeldin yeni yaşım , yeni telaşlarım , yeni kararlarım , yeni heyecanlarım , yeni arkadaşlıklarım , yeni hedeflerim , "belki"lerim , "bilmem"lerim , "herşeye rağmen"lerim , iyi gelenler , kötü gidenler , streslerim , sevinçlerim , hüzünlerim , kimse gibi olmayıp hep kendi gibi kalan yanım , en çocuksu hallerim , bir yaş daha alarak yoluma devam ediyorum , her yaşımın bana kattığı güzellikler ve tecrübeler için teşekkür ediyorum bu boktan hayata . Yeni yaşım bana öğreticeklerinle geldin ve iyiki geldin ❤️‍🩹
5 notes · View notes
birmayismasali · 2 years ago
Text
Merhaba yeni yaşım mı demeliyim ya da güle güle en güzel yıllarım mı. Yaşamın ağırlaştığı bir yaş aralığı varmış, onu öğrendim. Aheste aheste giden bir otobüsün cam kenarından seyrettim o güzel zamanları. Saçıma küçük küçük beyaz ipler dolanmış gibi son zamanlarda. Az kelime tüketiyor dilim bu aralar, çokça seyrediyor gözlerim günbatımını, insanları, günleri ve bitip giden ömrümü. Yaş almışlığımla bir türlü barışamadığımı kimseye diyemiyorum. Dilim varmıyor zamanın değirmeninde yontularak yok olacağımı söylemeye. Beni hiçbir boşluk dolduramadı... Bir boşluk kadar da var olamadım, bir boşluktan ibaret de. Birkaç anıyı seyredip, birkaç acıya teşne olup sıyrılacağım aranızdan, herkes gibi..
Ola ki hatırlarsanız bir boşluğa bakınca yüzümü, boşunaydı, deyiverin.
Neyse,
Güle güle umutlarımın yeşil olduğu yıllar, hoşgeldin güzün solgun kıyısında esen rüzgâr
3 notes · View notes