Text
Babası tarafından sevilmemiş çocuklar, hayatları boyunca sevilecekleri bir yer arar.
0 notes
Text
Bir tutam mutluluk bağışla bana.
Yeryüzündeki tüm kötülüklere inat bir iyilik ver.
Kalbimin kapısını şeytanlara kapat, gözümdeki perdeyi kaldır.
Hangi sevap silebilir şimdi tüm günahlarımı?
Benliklerimden soyunup geldim sana, tüm günahkarların kefaretini ödedim de öyle geldim.
Cehennemin kapısı aralık, içerisi boş.
Sen tüm iblisleri yeryüzüne salmışsın.
Cennette sakladığın gizli hazine.
Hazinenin peşinde bir adem,
Ademin peşinde bin insanoğlu.
Hazine kutusu boş, içinde tek bir yaprak,
“Cennetten kovuldu Adem ile Havva,
yüzlerce yıl ile cezalandırıldı insan.
Elmanın ne olduğunu bulduğunda,
Dönecek anayurduna.”
0 notes
Text
Boş bir duvar ve çerçeveden ibaret kayıp ruhum.
Odanın en kuytu köşesine bak, sakladığını sandığın sırlarını hangi parkenin altına gömdün?
Küçük bir sarsıntı ortaya çıkarır seni.
Kaç yüzyıl daha tahammül edilebilir kedere, kaderin kedere eşdeğerken.
Değişen zamandan hiç ders almadın.
Gecelere ait olmak karanlıkta saklanmak demek, kaç yaranın kabuğunu gece olunca kaldırdın?
Bir düdük var elimde, üfleyince kayıp ruhları çağırırmış. Karşımda görsem ruhumu, iyileşen yaralarından tanıyabilir miyim?
0 notes
Text
Ölümün kapısı aralandı.
Yeryüzündeki tüm melekler ağlamalı, acı çığlıkları dolmalı gökyüzüne, kader, kederden utanmalı.
Kimsesizleri kimsesi,
Yetimlerin babası,
Köksüzlerin kökü, Allah’tır derler.
Gerçekten öyle midir?
Ademo��lunun yükünü dağlar sırtlasa, dile gelirdi belki.
Peki kader utanmalı da biz utanmamalı mıyız?
Cennete attığımız adımdan, ayağımızın altına yapışan günahlardan utanılmaz mı?
Kader suçluysa, biz suçsuz muyuz?
Günahlarımızı okyanuslar yüklense, cehenneme benzerdi belki.
Bedenin yükü, birkaç gram ruhtan ibaret. Ruhun yükü dünyadan ibaret.
Ölmeden ölün diyenler, siz öldünüz mü ki?
Günahkar bir yüzü sevmek mi, günahsız bir yüzü sevmek mi daha zor?
Peki, Allah hangisinin yüzünde saklanır?
1 note
·
View note
Text
Merhaba, bugün benim doğum günüm.
En çok korktuğum yaşlara adım adım yaklaşırken zamanın ne denli acımasız olabileceğine yakından tanık oluyorum.
Bir şeylere geç kalmışlıkla, erken gelmişlik arasında sıkışıp kalmış gibiyim. Çocukken büyüdüğüm günlerin hayalini kurardım. Olmak istediğim insan, yapmak istediklerim, arkadaşlarımın, hayatımın, her şeyin. “Farklı biri olacağım, farklı bir hayat yaşayacağım, sıradan büyükler gibi olmayacağım” bunlar 6 yaşındaki Diloş’un sözleriydi. Bir nevi bu sözü tuttuğuma inanıyorum.
Kendimle yüzleşmek istiyorum sanırım bu yıl. Bazen pozitifliğimin arkasına saklanıp kendi gerçeklerimden kaçıyormuş gibi hissediyorum.
Tanrı’dan hep cesaret diliyorum. Kendimle ilgili neden korkak olduğuma dair bir hissiyata sahip olduğumu ise bilmiyorum.
İnsan 25 yaşına geldiğinde artık hayatla ilgili birçok şeyi çözmüş olacağını düşünüyor ama bugün baktığım aynadan hâlâ her şeyi çözemediğimi söyleyebilirim.
Kariyerim, arkadaşlıklarım, aşklarım hepsi karman çorman bir düğümden ibaret ve ben artık çözmek yerine sadece yaşamaya odaklanmış bir haldeyim.
Çok, çok eskiden kontrol edemediğim her şey beni sadece çıldırtırdı. Artık kontrol edemediğim her şeyi serbest bırakıyorum. Çünkü hayat kontrol ederek değil ancak hissedilerek yaşanabilirmiş.
Kendimize verdiğimiz her sözü tutamayabilirmişiz ve bunda bir sorun yokmuş. İnsan yürüdüğü yollarda çokça değişebilirmiş, tek düze bir insan olmak zorunda değilmişiz, aynı anda birçok sen doğurabilirmişsin içinden ve hepsi aynan olabilirmiş.
Yeni bir ben için her gün şans veriyorum kendime. Karşımda gördüğüm kadın beni hiç hayal kırıklığına uğratmıyor.
İnsanlardan yana olan hayal kırıklıklarımı ise kendi haline bırakıyorum. Kırıklarınız olmazsa içeriye gün ışığı dolmaz. İçine sızan ışıkları ve yenilgilerimi seviyorum.
Evet toplaması güç, bazen acı dolu ama varlıklarına bile şükrediyorum.
Aşık olmakla ilgili büyük sözlerim vardı eskiden, artık yok. Belki çok uzun zamandır kalbimin yeniden attığını hissettiren bir duygum olmadığı içindir. Bilmiyorum. Ama aşkın varlığını inkar edemem çünkü kendi ruhumda en büyüğünü yaşıyorum. Belki de bu yüzden artık kapıyı kapatıp çıkan kimsenin arkasından gözyaşı dökemiyorum.
Varoluşun ışığını gördüğüm ruhlara aşık oluyorum, gittiklerinde ise gidenin sadece bedenleri olduğunu biliyorum. Sanırım ancak bunu bu kadar kelimelere dökebilirim. Aşk, Allah’tan gelir ve Allah’a döner. Geride kalanın ya da gidenin bir önemi yoktur.
Bu yıl mektubumu yeni yaşıma değil, geçmiş yaşıma adıyorum.
Yeni yaşım için büyük sözlerim ve beklentilerim yok çünkü her ne olursa en güzeli olacağını biliyorum.
O zaman ne diyoruz, gelsin hayat bildiği gibi!
Hoşça kal 24,
Hoş geldin 25,
İyi ki doğdun Diloş, seni daima seveceğim!
12 notes
·
View notes
Text
Her duygu gelip geçer bu hayatta.
Acıların varlığı da, mutluluğun varlığı da bir ana bağlıdır.
Yollar sapa hatta sisle kaplanmış gibi görünebilir.
Cesaretin var mı yüreğindeki sis bulutunu kaldırmaya?
Korkaklar her gün,
Cesurlar bir kere ölür.
Kalbini gerçeğe açanlar çıktıkları yolda kaybolmaz, çünkü kaybolmanın, yolun bir parçası olduğunu anlarlar.
Şimdi düşmek istiyorum yaşamın tam bağrına,
Acılarla ve çıkmazlarla dolu bir yolu cennete gidermiş gibi yürümek istiyorum.
Arkama dönüp baktığımda hiçliğe adanmış değil, yaşamaya adanmış bir ömür görmek istiyorum.
Düşmekten korktuğum için tırmanamadığım her ağacın tepesinde dans etmek istiyorum.
Kaderimin efendisi olmayabilirim,
Ama duygularımın efendisi benim.
3 notes
·
View notes
Text
Dilerim ki hayat tekrara düştüğünde pişman olmazsın yaptıklarından.
Seçimler ve vazgeçişler.
Çok korkuyorum “keşken” olmaktan.
Bu ağır yükü birlikte sırtlayabiliriz.
Ya da cayabiliriz her an teslim olmaktan.
Yollar genişler, zaman daralır, insanlar büyür.
Doğa kanunu budur, her ilk nefesini alan, bir gün son nefesini verir.
Tüm olmazlarını ve olurlarını al önüne düşün,
Hangi güç değiştirebilir mutlak hakikati?
1 note
·
View note
Text
Değişmek ve dönüşmek, deri değiştirmeye benzer.
Duvarların yıkılır, altüst olursun, “ben” dediğin kabuğunu kırar içinden başka, bambaşka bir “ben” doğurursun.
Kendine adadığın tüm sıfatları, etiketleri, zamirleri geride bırakırsın.
Çırılçıplak aynaya bakmak gibidir, gözlerinin içine, en derinine bakarsın ve orada bir yabancıya rastlarsın.
Artık yıllardır aynada bakmaya alıştığın ama görmeyi unuttuğun “seni” bulursun.
Sen.
Ben.
İşte hepimiz aslında biriz.
5 notes
·
View notes
Text
İnsan kan kaybından ölmeyebilir ama kalp kırıklığından ölebilir.
0 notes
Text
İçimde hiç fark etmediğim bir boşluğun dolduğunu hissediyorum.
Eksik ve kusurlu ruhum iyileşiyor.
Çok korkuyorum.
Öyle korkuyorum ki hiç bilmediğim bir trene atlayıp kaçabilirim her an.
Ya da kilometrelerce yürüyebilirim arkama bile bakmadan.
Yine de her yolun sonu korktuğum yere çıkacak.
Hayatımda ilk defa korkuyorum ve kendime meydan okuyorum.
Teslim oluyorum sana hayat,
Kırıldığım yerden iyileştir beni.
1 note
·
View note
Text
Zaman her daim acının ilacı değil.
Bazen bir acının iyileşmesi için yalnızca susmaya ihtiyaç vardır.
1 note
·
View note
Text
İntihar Eden Zaman
Şimdi zaman akıp gidiyor önümden, çağlayan bir ırmak gibi,
Gözümden düşen her yaş, bir buz sarkıcına dönüşüp kesiyor beni.
Kanayan yerlerime tuz basıp gülümsüyorum aynada,
Tıpkı senin yaptığın gibi.
Çocukken acıyan yerlerinden öpülmemiş çocuklar,
Yaralarını sarmayı nereden bilsin ki?
1 note
·
View note
Text
Anlatmaktan vazgeçtiğimiz anlar olur bazen, kelimeleri mi biter insanın yoksa kalemimi kırılır bilinmez.
Suskunluğa gömülmek hikayenin bittiği anlamına gelmez. Hikaye bitmez, İnsan kabullenir.
Yazmamak, Yaşamadığın anlamına gelmez. Yazmamak, Pes ettiğin anlamına gelir.
Kağıt bitmez, Hikaye bitmez, İnsan ölmedikçe, kelime bitmez. Kalem kırılır, Acı içinde kalır.
11 notes
·
View notes
Text
Hoş geldin 2024, ben seni şimdiden çok sevdim!
Güzelliklerinle, umutla, aşkla, neşeyle ve sevginle gel.
0 notes
Text
Belki mahvolmak için gelmemişizdir dünyaya.
Bugün içime baktım ve bir umut parçasına rastladım.
İçimden cılız bir ses “vazgeçme” dedi, vazgeçme. Yaslan kendine, sarıl hayallerine, tıka kulaklarını diğerlerinin gerçeklerine. Sabret.
O yüzden diyorum belki başka yollar, bambaşka yollar çizilmiştir kaderimize.
5 notes
·
View notes
Text
Merhaba.
Bugün benim doğum günüm.
Bu dünyaya gözlerimi açalı tam 24 yıl oldu.
İlk defa bu yıl kendime kuracak cümle bulmakta zorlanıyorum.
Hayatımda çok şey değişti. Ben çok değiştim.
Yaşadığımız, nefes aldığımız sürece değişim kaçınılmaz derdim ama bazı değişimlerin insanı nefessiz bıraktığını daha önce deneyimlememiştim.
Bazen o kadar yalnız kaldım ki, yalnızlığın hücrelerime işlediğini hissettim. Kuyulara haykırmak, duvarları yumruklamak, bulduğum en kuytu köşeye saklanmak istediğim çok an oldu ama ben öylece yerimde oturdum.
Kafamın içinde birçok sel, birçok yangın ve deprem yaşandı ama ben yine parmağımın ucunu bile kıpırdatamadım.
‘Büyümek böyle bir şey mi?’ diye sordum kendime defalarca, cevabını da alamadım.
Hep eleştirdiğim o asık suratlı yetişkinlerden biri olmaktan korkar hale geldim.
Ya bir gün, yolda yürürken kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmayı unutan, etrafında uçan küçük bir kelebeği göremeyecek kadar körleşmiş, kendini dinlemekten, kendini anlamaktan kaçan birine dönüşürsem diye çok korkuyorum.
Herkes gibi olmaktan çok korkuyorum.
Aşkın farklı yüzleri ile de tanıştım bu yıl. Söylenmeyen her duygunun kölesi olurmuş insan. Ve yaşanmamış ihtimaller hep galip gelirmiş yaşanan gerçeklere.
Olsun diyorum yine de. Olsun. Aşkın varlığını bir ömür tatmamış biri olmaktansa acısına bile binlerce kere şükürler olsun.
Yetişkin olma sancıları, ergenlikten daha meşakkatliymiş kısacası.
Yaşadığım iyi veya kötü her şeye rağmen mükemmel bir yaştın 23, çünkü bir daha geri gelmeyeceksin.
Düştüğünde kalktığın, kendi sırtını kendin sıvazladığın, her şeye rağmen iyiliğe ve güzelliğe tutunduğun, öğrenmekten ve deneyimlemekten kaçmadığın için teşekkür ederim canım ruhum.
Ve sevgili 24,
Senden en büyük arzum kendini defalarca yeniden keşfetmen. Hayallerinin temelini atman ve her duyguna sıkı sıkı sarılmaya devam etmen. Çünkü sana çok inanıyorum, çok.
Bazen zor olacak olsa da her gecenin sonu sabahtır ve insan en çok kırıldığı yerlerden ışık alır.
İyi ki doğdun Diloş!
Hoş geldin 24.
94 notes
·
View notes
Text
Yalnız geçen gecelerim var buram buram özlem kokan.
Esen yelde kokunu aramak var, gördüğüm her yüzde seni hatırlamaya çalışmak var.
Sen varsın yüreğimin köşesinde, bakışların var.
Canım, canımın cananı.
Seslensem duyacak, elimi uzatsam dokunacak kadar yakın hissediyorum sana.
Sesleniyorum fakat duymuyorsun, uzanıyorum yok oluyorsun.
Ne zaman bitecek bu hasret?
Doğduğum topraklardan ilelebet sürgün yemiş gibiyim.
Öyle bitik, öyle umutsuz ve öyle hasret dolu.
3 notes
·
View notes