#her şeyi yak

[gecenizeisildar]

"Her daim kendin ol,sen seni anlayana mucizesin."

-Cemal süreya

[hislerdenkalanacilar]

Bazı insanların dili konuşmaz, kulakları duymaz, gözleri bakmaz, teni hissetmez.

Onların kalemi konuşur, kağıtları duyar, hisleri bakar, kalbi hisseder.

[egesizizmir]

Doğru hissettirecek şeylere ihtiyacım var.

[gonderilemeyenmektuplar1]

Emre,

Beni seviyorsan, beni bulmak için gururunu bir kenara bırakmalıydın. Ama senin gururun, senin benliğin, bana ulaşmaktan daha önemliydi. Ve buna rağmen ben hep bekledim. Bekledim, çünkü belki bir gün bana geleceğini düşündüm. Senin için her şey yüzeyselmiş, senin sevgin sadece benim hislerimle ilgiliymiş. Gerçekten sevseydin, bir yolunu bulurdun. Ama bulmadın, çünkü sevgi seni bu kadar küçük tutmak için bir bahaneydi sadece. Bunu kabul etmek zor oldu, ama şimdi fark ediyorum ki, seni sevdiğimde sadece senin peşinden sürüklendim.

Ama şimdi, her şey değişti. Bir insanın ne kadar büyümesini bekleyebilirsin ki? Ne kadar çaba gösterebilirsin, ne kadar yıpranabilirsin? Ben seni bekledikçe, sana daha çok düştüm. Ama artık senin gibi birini beklemekten vazgeçiyorum. Senin için değerli olmak, senin için bu kadar küçülmek, senin onayını almak istemiyorum. Eğer senin yolun buysa, ben o yolda yürümek zorunda değilim. Bunu kabul ettim ve buna göre adım atıyorum.

Ve şimdi içimden gelen her şeyin sonu. Gerçekten sana olan her duygumu sonlandırmak istiyorum. Çünkü beni bu kadar kırdıktan sonra, senin gibi birinin yolumda olması, hayatımda bir yeri olması bir hata olurdu. Sana verdiğim her çabayı, her emeği, her sevgiyi düşündükçe içimdeki öfke büyüyor. Bunu sana yazarken bile bu kadar derin bir kırgınlık hissediyorum. Ama bunlar, sana olan son sözlerim. Artık hiçbir şey hissetmiyorum. Hatta sana olan en büyük dileğim şu: Umarım bir gün senin de içinde bulduğun gurur, seni boğar. Umarım bir gün kalbinde, başkasına verdiğin değerin karşılığını bulamazsın. Çünkü senin gibi birinin, sevgiye asla değer olmadığını gördüm. Senin gibiler, sevgiye ve samimiyete hak etmedikleri şekilde sahip çıkıyorlar, ama gerçek sevgi her zaman bir bedel ödemek ister. Ve sen, bedel ödemekten kaçan biri oldun.

Bu noktadan sonra, sana verecek hiçbir şeyim yok. Senin gibi birine dair tüm hislerim bitti. İsterse bir ömür boyu yalnız kal, isterse başka biriyle mutlu ol, artık fark etmiyor. Çünkü ben senin gibi birini sevmekle, zamanımı, enerjimi, değerimi harcadım. Şimdi ne olursa olsun, sana sadece şu dileyebilirim: Umarım her şeyin, senin için layık olduğun gibi olur. Belki bir gün, kendi yaptıklarını görebilir ve belki de hak ettiğin yalnızlığı, hak ettiğin pişmanlıkları yaşarsın.

...

[uykum-yok]

Eğer balık yiyip üzerine su içerseniz;

Balıklar midenizde gluk gluk yapabilir.

[alperen1emre]

Varlığın da,yokluğun da yetmiyor...

[gulmeyiogrenenkiz]

Yine derin derin bir nefes almam lazım. Yine güçlü olup ayağa kalkmam lazım. Yanlışlarımı da kabul edip yola devam etmem lazım. Biraz daha mutsuz olup belki bir gün mutlu olurum diyip de umudumu kaybetmemem lazım. Bana bir yaşamak lazım...

[yanlizgecelerr]

Neden arkadaşlarım bana hep derdini anlatıyo ve ben teselli edince eski hallerine dönüp ben en küçük sorunumu anlattığımda ise görüldü yiyorum

[uyumsuzunnotlari]

“Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk”

[nazliminazlibirisii]

'Aşk için ölmeli...'

'Aşk, o zaman aşk...'

[avioletkurt]

Beni yor hasretinle, sevginle yor Sevgisizlik ayrılıktan daha zor Dilediğin kadar acıt canımı Varlığın da, yokluğun da yetmiyor Varlığın da, yokluğun da yetmiyor

[hislerdenkalanacilar]

Her zaman, her şey, her yer, her an, her sefer her her... Her yok arkadaşlar her yok nezaman her derseniz ne zaman her dersek boka sarıyor vallahi ya yeter da yasaklansın şu herler aaaaaa

[nehirinsposts7]

Kalan diyor ki; Sevseydi gitmezdi.

Giden diyor ki; sevseydi gitmezdim.

Şimdi size soruyorum, hangisi haklı?

[egesizizmir]

Kendimize bir dünya kurmuşuz, o dünyanın içinde boğulmuşuz. Üstelik o dünyayı beraber kurduk ama tek başımıza boğuluyoruz.

[giderkenkalmaktibenimkisi]

Olabilir insan bazı şeylerden bir gecede vazgeçebilir.

.

.