#hayatımdan özür diliyorum
Explore tagged Tumblr posts
Text
bi kedim olsaydı hayatım daha güzel olabilirdi
17 notes
·
View notes
Text
Sanırım bazı şeylerin sonuna geldik. Beklenmedik bir anda hayatıma giren birinden bahsetmek istiyorum , evet öyle bir geldi ki ne kalabildi ne gidebildi benden. O etrafımda gördüğüm herkesten biraz farklıydı aslında kafamda çizdiğim böyle biri var mı ki dediğimde karşımda duran kişiydi o . Beni sevdi bunu en derinimde hissettim hemde öyle lanetleyin değil güzel sevdi imkansız olmasına rağmen sevdi... Defalarca onu hayatımdan çıkarmaya kalktım bunu isteyerek yapmadım hiç ama yaptım günün sonunda bir yerde yine birbirimizi buluyorduk fakat bu sefer bırak birbirimizi bulmayı ona bir kez daha bunu yaşatmamak için tamamen gidiyorum hayatından. Simdi bu sözlerim sana evet uzun zamandır birbirimizin hayatında bir yerlerde duruyorduk herkesin yeri kendine güzeldi belki , ben seninle geçirdiğim her dakikayı işledim içime , yaşadığımız her şeyin farklı bir anlamı vardı bu zamana kadar olsak nasıl olurduk acaba sorusunu hep sordum kendime. Sana dokunmak , seni öpmek nasıl olurdu diye yedi içim içimi... O gece beni öpeceğini biliyordum gözlerin dudaklarımdan başka bir yere bakmıyordu sanki. O gece hep merak ettiğim sorunun cevabını yaşıyordum , o an içimi yıllardır beklediğin şeyin gerçekleşmesinin verdiği tatminlik duygusu kapladı nefesin nefesime karıştığında böyle hissettiriyormuş meğer dedim kendi kendime.. O gece durmadan birbirimizi öpmek yıllardır cebelleştiğimiz şeyin artık ne olacaksa olsun deme şekliydi sanki. Zifiri karanlık yalnızca ay ışığı, deniz ve rüzgarın birbiri ile uyumlu sesleri arasında bizim nefeslerimiz. Baktığın zaman mükemmel bir kavuşma gibi görünüyor olsa da aldığım her nefeste içimi acıtan bir şey vardı bu imkansızlığın verdiği acıydı belki de . Belki o an bana ait olan hayatı istediğim gibi yaşayamamanın verdiği çaresizliği de yaşıyordum, seni bende öpebilirdim ama aramızdaki o şeyin büyüsünün bozulur korkusu sarıp sarmalamıştı içimi. Bende sana dair kötü hissettirecek bir şeyin olmasını hiç istemedim hep güzel kalmanı diledim öyle de oldu, içimde sana karşı en ufak kötü bir his yok ne kırgınlık ne pişmanlık ne de başka bir şey ben seni hep iyi işledim içime . O gece benim için rüyaydı gözlerimi her kapattığımda görmek isteyecegim bir rüyaydı. Sana çok fazla şey söyleyemeyeceğim senden yaşattıklarım için defalarca özür diliyorum biliyorum bi anlamı olmayacak ama bir yerlerde beni anladığını da biliyorum . Ve sana teşekkür ediyorum ne olursa nasıl olursa olsun hayatında bir şekilde bana yer verdiğin için, biliyorum ben hep kalbinde bir yerlerde olacağım tıpkı senin benim kalbimde olduğun gibi fakat gün geçtikçe üzerimiz toz kaplayacak belki yıllar sonra tozdan görünmeyeceğiz , unutulup gideceğiz . Ben bunları bile bile yaşadım seninle . Birlikte olamayacağımızı bile bile , denesek dahi sanki olmayacak gibi geliyordu bana hep , belki de bu ilişkiyi güzelleştiren şey imkanı olmayışıydı. Bunu ikimizde biliyorduk biz buna rağmen hissettik, yaşadık bazı şeyleri .. Ulaşılması imkansız fakat bir o kadar da yaşanılası bir şey. Şimdi bir daha hayatında olmamak üzere gidiyorum senden . Sana mutluluklar dilemeyeceğim çünkü mutluluk dilendiğinde gerçek olan bir şey değil. Fakat yüzün hep gülsün isterim , gözlerin kısılıp kaybolana kadar gülsün isterim hemde.. Her ne kadar bir zaman sonra unutulsak da sen beni unutma olur mu ben tozlu raflarda bir yerlerde hep kalayım, baktığın yerlerde olmadığımı bile bile gör beni , sana imkanlarla dolu bir hayat diliyorum..
3 notes
·
View notes
Text
tamam meşgul de bi mesaj atamayacak kadar mı meşgul diye düşündürten kişileri direkt hayatımdan çıkarmadığım için kendimden özür diliyorum
0 notes
Text
tamam meşgul de bir mesaj atamayacak kadar mı meşgul diye düşündürten kişileri direkt hayatımdan çıkarmadığım için kendimden özür diliyorum
375 notes
·
View notes
Text
ve sonunda bitti :(
çok fazla insanı merakta bırakmışım bunun için çok ama çok özür diliyorum. gerçi bu benim için harika bir deneyim oldu. kendi sıradan ve sıkıcı hayatıma bir renk katmak adına, haziran ayında cebimde 5 kuruş olmadan yollara tutuldum. önce çabuk vazgeçip, telefonumu sattım, sonrasında başta parayı hızla yedim, sonrasında ise iradeli davranıp tam tamına 270 lira ile bodruma ayak bastım. burada biraz şöyle biraz böyle vakit geçirip, bir ortamda hayatımı anlattım ve bir abi Allah razı olsun iş imkanı sundu ve çalışmaya başladım. hayatımı az da olsa yoluna koydum ve şimdi daha güçl�� bir şekilde ayaktayım. sizlere yeni hayatımdan tüm kesitleri ve nasıl başardığımı adım adım anlatacağım. sadece merak etmemeniz adına telefon aldığım gibi buradan yazmak istedim. sizleri çok seviyorum... bu dönemde özellikle yazmaya devam eden, desteklerini esirgemeyen birkaç anonime de çok ama çok teşekkür ediyorum.
272 notes
·
View notes
Text
Saat: 23: 18
Yatağımdayım. İnterneti kapattım gelen bildirimleri görmeden rahatça yazmak için.
Işık kapalı. Battaniye sonuna kadar çekili. Hava sıcak olmasına rağmen kafama kadar çektiğim battaniyemin altından yazıyorum bu mesajı. İçimden geldi. Sadece yazıyorum.
Buraya geleli bugün tam 61 gün oluyor.
Bugün hayatımın en güzel günü. Gün bitmek üzere ve ben yatağımdayım.
Yatağımda uzanmış sadece düşünüyorum.
Düşünerek yazıyorum bu mesajı. Geçmişimi düşünüyorum, bu zamana kadar yaşadıklarımı, kendime verdiğim sözleri. Zihnim susmuyor. Yazmaktan başka çare bulamıyorum belki de. Belki de insan dudaklarından çıkmayanları yazarak atlatıyor. Belki de en çok bu yüzden yazmak istiyor...
Buraya geldiğim ilk gün kendime bir söz verdim. Ne olursa olsun duygu ve düşüncelerimi tüm içtenliğimle paylaşacağım dedim. Ne olursa olsun.
Mutluysam mutlu. Üzgünsem üzgün. Sinirliysem sinirli. Sakinsem sakin.
Ben kendime böyle bir söz verdim. Çünkü böyle istedim. Ama ne olursa olsun kimseyi de kırmak istemedim. Ne olursa olsun, kimse okumayacak olsa bile yazdım. Kimse anlamayacak olsa bile anlattım. Ve kimse benimle aynı düşünceleri savunmak istemese bile buna saygı duydum. Çünkü aynı şey bana yapılsa, bende aynı tepkiyi beklerdim. Aynısını bende yapardım.
Burada bulunduğum süre zarfında bir çok mesajlaşmam oldu. Benim mesaj attığım, bana gelen mesajlar. Bir çok diyalog geçti, bir çok konu. "Nasıl bu kadar pozitifsin" dendi mesela? Ya da "neden böylesin"
"Bu kadar da olunmaz" bile dendi. Hepsi buradan demiyorum. Normal, özel hayatımdan da. Okulda ya da başka mekanlarda da böyleyim ben. Ne kadar üzgün olursam o kadar gülerim. Durduk yere, sebepsizce bile. Hatta arkadaşlarım "sen kesin doğarken bile ağlamamışsındır" dedi. Biliyor musunuz? Böyle dediler. Orda o cümleye bile güldüm ben. Ama onlar anlamadılar. Yalandan gülümsemeler olduğunu görmediler. Gülüyorum diye mutlu sandılar. Güleryüzlüyüm diye üzülmem. Hep böyle yanlış anladılar zaten. Hep böyle yanlış gördüler. Bilmiyorum. Belki benim yüzümden böyle oldu. Belki de en iyisi buydu. Bilmiyorum. Zaten şimdi de umursamıyorum. Önceden çok umursadığım şeylere şimdi dönüp bakmıyorum. Hani eskiler derler ya "bir lafı 40 kez söylersen gerçek olur" diye. İnan bana, ben kırktan bile fazla söyledim. Artık umursamıyorum dedikçe umursamaz oldum.
Hatırlıyorum, bir keresinde bir cümleye 1 hafta ağlamıştım. Resmen 1 hafta ağlamışım! Şimdi dönüp bakıyorum da, değmezmiş. O gözyaşlarının akması, hiç bir şeye değmezmiş.
Tam tersi de oluyor arada. Bir kelimeyle bile mutlu oluyorum. Az önce olduğu gibi.
Zaman işte. Getirip götürüyor bir anda.
Bir bakarsın mutlu, bir bakarsın üzgün.
Belli olmuyor böyle şeyler. Zaten hiç bir şeyin bir kesinliği yok. Hayat da bundan ibaret değil mi zaten? Bir bakarsın varsın, bir bakarsın yok.
Az önceki anonime kızgın ya da kırgın değilim aslında. Sadece şaşırdım.
Bir anda gelip böyle bir şey söyleyince şaşırdım. Belki ona saçma gelmiştir yazdıklarım. Belki de aynı düşünceleri savunmuyoruzdur? Olur böyle şeyler. Herkes her şeyi sevecek diye bir şey yok. Aynı şeyleri savunmak zorunda değil. Ama sevgiden önce saygının olması gerektiği de bir gerçek. Bu farkedilmesi gereken bir gerçek.
Ayrıca söylemek istediğim başka bir şey de var. O kadar konuşmuşken onu da buradan söyleyeyim.
Yaz tatili artık geldi. 12. sınıfa geçiyorum. Hatta geçmiş oldum. Bu yüzden bu yazı iyi değerlendirmek istiyorum. Yoksa her şey için çok geç olur, biliyorum. Önümde beni bekleyen bir gelecek var. Bir üniversite sınavı var. Hayallerim var. Bu yüzden 1 Hazirandan itibaren, yani 2 gün sonra kendime bir düzen kurup ders çalışmaya başlıyorum. Hatta ufak ufak başladım. Bu yapmam gereken bir şey. Bu gelecek düşünen herkesin yapması gereken bir şey.
Bu yüzden fedakarlık yapmak gerekiyor.
Ve ben fedakarlık yapmaya başlıyorum.
Belki bu fedakarlık yüzünden buraya çok giremeyeceğim, çok aktif olamayacağım ama elimden gelinin en iyisini yapacağım.
Her şey için. Elimden gelenin en iyisini.
Bunu da sizinle paylaşmak istedim.
İçimi dökmek istedim sadece.
Tekrar tekrar tekrar söylüyorum;
Kimsenin kalbini bile isteye kırmak istemem. Eğer öyle bir şey olmuşsa, ben tüm samimiyetimle özür diliyorum. Bana değer veren ve düşüncelerimi önemseyerek yanımda olanları çok seviyorum. Hepinizin değeri büyük. İyi ki varsınız. Sizi çok seviyorum...💙
66 notes
·
View notes
Text
Özür dilerim.
Bu cümleden ne kadar çok anlam çıkabilir. Arkasında ne çok şey gizlidir. Kimisi özür dileyerek insanları kendinden soğutmayı başarır. Kimi haklıyken haksız durumuna düşer. Bazısı kendini suçlu gösterir. Ama işte herkesin özür dilemesinin bir nedeni vardır ve herkes kendince haklıdır ancak kimse karşısındakini düşünmez. Kimse olayı tarafsız şekilde , nesnel bir biçimde ele almaz. Zaten zor olan da bunu yapmaktır. Özür dilemek zor değildir herkes özür dileyebilir bu en basit şeydir, bu olaylardan kaçış yoludur. Konuyu kapatmak mı istiyorsun özür dilersin olur biter.
Ben şu an kendimden defalarca özür diliyorum ancak artık bir faydası olmuyor. Kendimi çirkin gördüğüm için özür diliyorum , kendimi sevmediğim için özür diliyorum , kalbimin kırılmasına izin verdiğim için özür diliyorum , mutlu olduğum için, üzgün olduğum için, ağladığım için, güldüğüm için, sevdiğim için, sevilmediğim için ve daha birçok şey için kendimden özür diliyorum. Ama gerçekten bir faydası olmuyor.
Çaresiz hissediyorum , yalnız hissediyorum. Etrafım kalabalık ama ben içimdeki yalnızlığa sığınıyorum. Benimle konuşmak isteyen insanlardan kaçıyorum. Onları seviyorum ama kendimi sevmiyorum ve onların da bir gün beni sevmemesinden korkuyorum. Bu günün benim için bir önemi yok , şu an diye bir zaman dilimi var ve ben bundan habersiz şekilde geleceği düşünüyorum. Sadece ve sadece 'geleceği'. Onu düşünmekten başıma ağrılar giriyor , uykumdan oluyorum , en önemlisi de hayatımdaki insanlardan oluyorum. Onları kaybetmek istemediğimi söylüyorum ama hepsini de ben hayatımdan uzaklaştırıyorum. Kendime doğru yaptığımı söylüyorum ama bunu her söylediğimde kendime olan sevgim ve saygım daha da azalıyor. Mutluyum diyorum , iyiyim diyorum , olmasalar da olur diyorum , sen önüne bak geleceğine odaklan diyorum. Ama olmuyor. Evet ben karanlıktan korkuyorum. Ama karanlıkta kalmaktan korkmuyorum. Ben geleceğimdeki karanlıktan korkuyorum , ben gelecekten korkuyorum. İnsanlar buna gelecek kaygısı diyor , kimisi sınav kaygın vardır geçer merak etme diyor. Ama ben merak ediyorum. Buna sadece gelecek kaygısı diyip gecistirmemeliyiz. Çünkü ben korkuyorum ve bunun geçeceğine inanmıyorum. Ben artık hiçbir şeye inanmıyorum. Ne kendimin ne de başkalarının dediği hiçbir şeye inanmıyorum. Ben güvenemiyorum insanlara güvenemiyorum sanki bugün yanımda olan yarın arkasını dönüp gidecek gibi geliyor. Seni seviyorum diyen herkes yalancı gibi geliyor. Bu yüzden canımdan çok değer verdiğim kendimden daha çok sevdiğim insanlara seni seviyorum diyemiyorum. Bu bana çok yük oluyor , sevgimi belli edememek dile getirememek , yazmak isteyip sıkarım diye yazamamak , özlediğimde arayamamak , kaybetmekten korktuğum için onlara hayır diyememek , onları üzmekten korktuğum için kendi mutluluğumu bir kere olsun düşünmemek. Gerçekten çok yoruldum. İçime atmak kadar kötü bir şey yok. Kimseye anlatamadığım için içime atıyorum ama bu beni daha da mutsuz yapıyor. İnsanlara mutlu görünmek beni yoruyor iyiyim diyip ağlamak beni yoruyor ağladığım anlaşılmasın diye sürekli yüzümü yıkamak bana koyuyor.
Bunları sana yaşattığım için özür dilerim kendim.
3 notes
·
View notes
Text
bazı insanları hayatıma aldığım için hayatımdan özür diliyorum yapmamalıydım
37 notes
·
View notes
Text
Hayatımda sizi böyle kıymetli yerlere koyduğum için boka çevirdiğiniz hayatımdan özür diliyorum
2 notes
·
View notes
Text
hiç hak etmediği hâlde hayatıma giren insanlar için özür diliyorum hayatımdan
22 notes
·
View notes
Text
Merhabalar efendim. Kendimi ne olarak tanıtacağım bilmiyorum. Bir şeyi merak ediyorum da size de sormak istedim. Görüp cevap veren olmayacak büyük ihtimalle. Hatta kesin öyle olacak ama yine de içimi dökmek istiyorum. Her neyse başlayalım. Sanırım fazla kötü bir insan oldum ben. Çevrem geniştir aslında. Yani insanlarla aram iyidir. Çok özür diliyorum ya, iyiy-di. Son zamanlarda hayatımdan çıkan çıkana. Her sabah uyandığımda ilk düşündüğüm 'acaba bugün hayatımdan kim çıkacak' oluyor. Artık hissizleştim ama kalbim acıyor. Nefes alamıyorum. Evet o insanlara ihtiyacım yok falan filan. Gerçekten bilmiyorum. Ne yapmam gerekiyor inanın bilmiyorum. Yalnızlık koymaz ama bana koyarak gidiyorlar. Ya deseler ki bak biz gidicez, kendini hazırla boşluğa düşme. İnanın gitmeleri o kadar koymaz. Hepsi bir anda ve üst üste oluyor ve bu beni inanılmaz yoruyor. Neyse çok saçmaladım. Bu da burada kalsın. Kendime not: Geri geldiklerinde affetme sakın, yalvarırım artık kanatma şu yaralarını. Bırak kabuk bağlasın... 04.06.18
1 note
·
View note
Note
İnsanları hayatından çıkardıktan sonra onları geri hatırlar mısın? Ve Tumblrda hayatından çıkardığın kişi yada kişiler var mı?
Hayatımdan çıkardığım biri için her gün özür diliyorum hatırlamak buysa.Burdan da yok
1 note
·
View note
Text
Aslında bir düzenim vardı...
İlk defa ailem olduğunu hissetmiştim, kan bağı olmadan. Hayatım iyiye gidiyordu. Ama, yine, tekrar ben, kendi hayatımı mahvettim, hep şu karamsarlığım yüzünden, iyi olanı göremedim, ailemi göremedim.
Kalbim acıyor, ama ne fark eder, en çok başkalarını üzdüm. Geriye hep kırık kalpler bıraktım ve bu yüzden hak ettiğimi yaşıyorum.
Mutlu olmak istedikçe, mahvediyorum... Neden böyle bilmiyorum, belkide küçüklükten beri pek mutluluğun ne olduğunu bilemedim, aile ne olduğunu bilemedim.
Kendimdem, geleceğimden, hayatımdan korkuyorum.
Etrafımda onca insan, ama ben yapayalnız ve ailesiz. En çok korktuğum şey başıma geliyor ve geldi aslında.
Kırdığım kalpleri tekrar düzeltmek istiyorum, çabalıyorum ve elimden geleni yapacağım.
Hayatıma giren herkesten o kadar özür diliyorum ki. İyi insan olmaya çalışıcam, söz veriyorum.
0 notes
Text
Gece Olduğunda
Gece olduğunda bir kararlar alıyorum. Kendi kafamda kurduğum senaryolarla aldığım kararlar. O kararları bir türlü uygulayamadım. Çünkü kaygılarım yüzünden korkuyorum. Büyüyor korkularım gözümde. Hatta öyle bir büyüyor ki devlere dönüşüyor. Elim kolum bağlı oluyor. Sabahları gördüğümde de o kararları almamış gibi devam ediyorum. Bunca zamandır verdiğim kararları yapsaydım belki böyle olmazdım diye düşünmeden edemiyorum. Ancak bazı şeylere geç kaldım bu konuda. Bu yüzden kendimden ve hayatımdan özür diliyorum.
0 notes
Text
Bu bir alıntı. Ama ben de bu konuyu açsam, aynen böyle söyleyebilirdim. O zaman söyleyeyim: 20 yıllık hayatımdan, yorduğum beynim ve bedenimden, yıprattığım ruhumdan özür diliyorum. Emin ol ki, tüm hasarlarını gidereceğim ve büsbütün kendim olacağım.
0 notes
Text
22.10.18
Uzun süredir içimde bağırıp duran ‘yaz, yaz, yaz!’ seslerini artık daha fazla susturamayacağımı anladım ve nihayet başlıyorum yazmaya. Heybem öylesine dolu ki, buraya döktüğüm bir tek kelime bile bana kar kalacak.. Ne yazacağımı bilmiyorum, sadece artık içimden taşanları ziyan etmek yerine bir yere doldurmak istiyorum. Dışlığım geldi bu aralar, çokça. Eşimin memleketinde böyle bir laf varmış, onlar ‘dışlığım gitti’ diyorlar. ‘İçim sıkıldı’ gibi bir şey. Bana sorsalar -ki bilinçaltım zaten böyle kaydetmiş- insanın dışlığı gitmez, gelir. İnsanın ruhu sıkılınca dışarı çıkası gelir, kendinden. Ben de böyle bir haldeyim işte. Kendimden, yaşadığım hayattan bi dışarı çıkıp hava alasım geliyor. Dışarıdan bakıldığında gayet yolunda olan hayatımdan -ki öyle de, şimdi başlasam hiç ara vermeden en az yüz tane şükür sebebi çıkar hayatımla ilgili- bi çıkıp gidesim geliyor, elbette geri gelmek üzere. Burada oksijen azalmış gibi geliyor bana, bazen nefes alırken güçlük çekiyorum. Belki sadece camları açsam yetecek, ciğerlerime bolca oksijen girecek ama bazen ona bile takatim olmuyor, genelde de vaktim. Vakit yok, hiçbir şeye yetişemiyorum. Bütün anneler gibi ben de şikayet ediyorum artık bitmeyen işlerden. Aslında her şey yolunda, iyi giden bir evliliğim, hayal ettiğim gibi bir eşim, ortalamanın üzerinde bir gelirim, iki de çocuğum var. Üstelik bir kız, bir de oğlan. Peki şu boğazıma takılıp duran, ne kadar yutkunsam da gitmek bilmeyen o şey ne? Yazdıkça bulacağım inşaallah.
Geçen gün evde çocuklarla ufak bir kriz yaşadık, sinirlerim epey bozuldu, balkona çıkıp bir sigara yaktım ve annemi aradım. Açmadı, geri de dönmedi ertesi güne kadar. Ertesi gün aradığında biz daha büyük bir krizin ortasındaydık. Kızım hasta; ilaç içmiyor, yemek yemiyor, ateşi düşmüyor ve benimle kavga halinde. Annemin sesini duyunca ağlamaya başladım. Biraz konuştuk, rahatladım. Telefonu kapatacağım sıra özür diledim annemden, ağlayıp dert yandığım için. Sonrasında bu özür beni öylesine rahatsız etti ki. İnsan annesine dert yandığı için özür diler mi? Zaten dertlenince sesiyle serinleyeceğimiz kişi anne değil mi? Öyleyse neden ben annemi rahatsız ettiğimi düşünüyorum ve bir yabancı gibi özür diliyorum ondan?
Düşünüyorum da, belki sadece annemi anlatsam hafifleyeceğim, kurtulacağım sırtımdaki yükten..
0 notes