Tumgik
#hayat memat meselesi oldu
Text
sadece canim cig köfte istemisti.. esnaflik ölmüs hayir ben neyse de belki hamile bi kadin aşermis de olabilirdi yani
6 notes · View notes
deliklicinar · 2 years
Text
Tabip Odası Başkanı Ardıç: Bir gün de bizim için toplanın!
Tumblr media
Denizli Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Necdet Ardıç, “Tüm siyasi partileri Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir araya gelmeye, bize desteklerini göstermeye ve çözüm için sunulan önerileri desteklemeye çağırıyoruz” dedi. Sağlık sektöründeki sorunlarla ilgili basın açıklaması yapan Prof. Dr. Necdet Ardıç, Meclis’e seslendi. Ardıç açıklaması şöyle: “Türkiye Millet Meclisi'nde görev yapan milletvekillerimiz bu yasama yılında 111 kere bir araya(birleşim) gelmişler. Birçok sorunu görüşmüşler. 12 Mayıs'ta da sağlıkta şiddet konusunu farklı konularla birlikte ele alarak yetersiz bir düzenleme yapmışlardı. Bu düzenlemedeki yetersizlikler, artan şiddet olayları nedeniyle CHP'nin teklifi üzerine Meclis Başkanı 1 Ağustos'ta milletvekillerini sağlık çalışanlarına karşı şiddeti görüşmek üzere olağanüstü toplantıya çağırdı. Amaç bir günlerini, sadece bir günlerini bu konuya ayırmaları. 200 milletvekili gerekiyor. Katılmak isteğe bağlı. Katılırım diyen var katılmam diyen var. Ne demek bu?
Bu ülkenin milletvekilleri bir araya gelip sağlıkta şiddeti görüşmesi yanlış bir şey mi?
Bir kere bir araya gelip işin ciddiyetini anladıklarını, bu işle top yekün mücadele edeceklerinin mesajını veremezler mi? Uydurma birkaç kanun maddesi değişikliğine, sonu gelmeyen vaatlere değil, gerçek bir siyasi devlet tavrına ihtiyacımız var. Başka türlü kamuoyu bu işin ciddiyetini idrak edemez. Herhangi bir sağlıkta şiddet haberine eklenen toplumun iliklerine işlemiş, vurdum duymaz, ben merkezci tavırlardan, seviyesiz yorumlardan, alakasız karşılaştırmalardan, hadsiz suçlamalardan bıktık artık.
Sağlıkta şiddet çok ciddi seviyeye ulaştı!
Yaşam kurtaran meslektaşlarımızın yaşam hakkı ihlalleri arttı. Silah tehdidiyle ilaç yazdırmaya çalışan bağımlılar, ölüm tehditleri ile rapor almaya çalışan kendini bilmezler, tedavilerin olumsuz olasılıklarını bildikleri halde tehdit ederek bunları değiştirebileceğini sanan cahillerin yarattığı şiddet artık günlük olaylardan oldu. Özel, devlet farketmez bütün sağlık kurumları bu şiddet sarmalının içindeler. Bu durum gerçekten sağlık arayışı içinde olan ihtiyaç sahiplerinin, eğitime, bilgiye, çevresindeki insanlara saygı duyan çoğunluğun sağlık hizmeti almasını da aksatmaya başladı. Bazıları kafalarını kuma gömerek, yapılanların duyulmasını engelleyerek bu gidişi durduracağını zannediyor. 2019 yılında 46.276 beyaz kod vakası varken, 2021 yılında 101.984 beyaz kod vakası olmuş. Sağlık Bakanlığı artık sayıları açıklamıyor. Sosyal medyada siyasi erk sahibi bir kişiye herhangi bir söz söylediğinde alarma geçen emniyet teşkilatı, en ağır cezayı vermek için yarışan adalet sistemi, devlet kurumuna telefon edip ben bu doktoru öldüreceğim diyen kişi karşısında bir anda hukukun üstünlüğü moduna giriyor. Hepsi devletimizin önleyici tedbirleri almaması ve cezasızlık politikalarından güç alıyorlar. Biliyorlar ki yaptıkları yanlarına kalacak. İnsan, bu kadar net, bu kadar ortak, bu kadar siyasetten uzak bir sorun üzerinde özellikle iktidardaki partilerin bir araya gelmekten kaçınmasını anlayamıyor.
Nedir sorun?
Tüm siyasi partileri Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir araya gelmeye, bize desteklerini göstermeye ve çözüm için sunulan önerileri desteklemeye çağırıyoruz. İşte meclis, işte verilen sözler, işte çoğunluk. Gerçek niyetinizi ortaya koyun. Bu bizler için hayat memat meselesi.” Read the full article
0 notes
huseyinerol3453 · 5 years
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR ,DÖRT SENE ÖNCE GEZİ OLAYLARI İLE İLGİLİ YAZDIĞIM YAZIMI SUNUYORUM., TAKSİM OLAYLARINDA ÖLEN 15-16 YAŞINDA BİR GENÇ . AMA ANLAŞILIYOR Kİ O DA GEZİ EYLEMLERİNE YA KENDİ İSTEĞİ İLE YADA BAŞKALARININ ZORLAMASI VE YÖNLENDİRMESİ İLE KATILMIŞ. AKTİF OLARAK DİĞER KATILANLAR GİBİ BU KANUNSUZ EYLEMDE AKTİF OLARAK YER ALMIŞ. LÜTFEN BİR DÜŞÜNELİM POLİS ARAÇLARI YAKILIRKEN, POLİSLER TAŞLANIRKEN, MOLOTOF KOKTEYL ATILIRKEN, İŞYERLERİ YAĞMALANIRKEN , BU MİLLETE İHANET EDENLERİN, CANİLERİN, KATİLLERİN RESİMLERİ BÜYÜK BİNALARA, ASILIRKEN VE DAHA BİR ÇOK ZULÜMLER, KEYFİLİKLER, EŞKİYALIKLAR İĞRENÇLİKLER, ŞEREFSİZLİKLER YAPILINCA NE YAPILMALIYDI. POLİS BAŞKA NE YAPABİLİRDİ. ALMANYA'DA DAHA SONRA GEZİ EYLEMLERİNE BENZER OLAYLAR OLDU. POLİS ZORLANINCA ALMAN BAŞBAKANI BU PROTOSTO EDENLERE GERÇEK MERMİ KULLANILABİLECEĞİNİ BELİRTTİ. BUNU DA YAPAN ALMANYA. BİZİM BUNU UYGUN GÖRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL.BEN BU OLAYLARI YAKINDAN TAKİP ETTİM. HATTA TAKSİME GİDİP STANTLARI ZİYARET ETTİM.DAĞITTIKLARI HER BROŞÜR VE GAZETEYİ ALDIM VE OKUDUM. PARA İLE SATILANLARI DA ALDIM. ŞUNU GÖRDÜM Kİ GERÇEK AMAÇ GEZİ PARKI DEĞİL.BİR İHANET ŞEBEKESİ VAR. SİYASİ İKTİDARIN VE ÖZELLİKLE MAHALLİ YÖNETİCİLERİNDE BAZI HATALARI OLABİLİR, BENCE EN ÖNEMLİ SORUN TOPLUMDA HALA AİDİYET DUYGUSU OLUŞMAMIŞ İNSANLAR VAR. ÖZELLİKLE ABD, ALMANYA, BATILI ÜLKELERİ, İSRAİL , İRAN , SURİYE, RUSYA VB EL ALTINDAN BU İNSANLARI DAHA DA FARKLILAŞTIRMAK HATTA DİNLERİNİ DEĞİŞTİRMELERİ İÇİN BİR ÇOK PROJEYİ HAYATA GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORLAR. BU EYLEMLERİN OSMANLIYI OLUŞTURAN ÜLKELERİ BİR ARAYA GETİRİP UZUN VADEDE BELKİ SİYASİ VE EKOMOMİK BİR BİRLİK OLUŞTURMAK İSTEYEN MEVCUT SİYASİ İKTİDARIN ÖNÜNÜ KESMEK İÇİN TEZGAHLANDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM. ARTIK GERÇEKLERİ GÖRELİM. BUGÜN HAYATİ BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ. BU HAYAT MEMAT MESELESİ. MASKELERİN FARKINA VARALIM. GEREK SİYASİ OLARAK GEREKSE TOPLUMSAL OLARAK LÜTFEN ÖZELEŞTİRİ YAPALIM. BUGÜNKÜ SİYASİ İKTİDARIN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ PROJELERİ DEĞİL TÜRKİYE'DE ŞU ANA KADAR DÜNYA'DA GERÇEKLEŞTİREBİLECEK BİR İKTİDAR OLABİLMİŞMİ? LÜTFEN SADECE FACEBOOK VE TWİTTERDEN DÜNYA'YA BAKMAYALIM. Dilerim her şey gönlümüzce, kardeşçe ve huzur dolu olsun. Rabbimiz hepimizi islah etsin . AMİN https://www.instagram.com/p/B9pXKQsgAyP/?igshid=1s4fatoocftjg
0 notes
jacktrow-blog · 8 years
Text
Halifelik rüyasından dürtülerek uyanma vakti SAİD SEFA ´Halkımızıın sistemi tam anladığını sanmıyorum´ diyen Erdoğan’ın kafası kendisi için hayat memat meselesi olarak gördüğü bir seçim öncesinde ilk kez net değil.   Oysa çok değil daha 5 yıl önce İslam Halifesi olma hayallari kuruyordu. O hayalden Türk tipi partili cumhurbaşkanlığı diye adlandırılan tek adamlık ucubesine dönüş yapmak zorunda kalındı.   İslam aleminin dolayısıyla Ortadoğu'nun halifesi olayım derken, içe kapanmış, komşularıyla ve AB, Almanya, ABD gibi uluslararası politika belirleyicilerle sorunlu hale gelmiş, devlet kurumları, ekonomisi çöküntü içerisinde olan bir ülkenin tek adamı olma yolunda ilerliyor.   Böyle bir ortamda isteklerini alsa bile Erdoğan’ın eline ne geçecek? Dünya nezdinde saygınlık mı? Ülke içinde itibar mı? Ekonomik ve sosyal açıdan kalkınmış bir ülke mi? Güçlü bir ordu mu? Dünyada nüfuz sahibi güçlü bir ülke mi?   Bunlar normal bir liderin isteyeceği türden şeyler, ancak şu bir gerçek ki ne başkan olduğunda ne de sonrasında bunlardan birini bile tesis edemeyecek.   O zaman Erdoğan başkanlığı neden istiyor?   Geçmişte ve hali hazırda yaptığı fiillerden sorumlu tutulmaktan korkuyor. Zorunlu olarak müttefik olduğu yapının er geç kendisini devireceğinden korkuyor.   Devrilmesi halinde ne olacak, ailecek yargılanacak çünkü hepsini kendi suçlarına alet etmiş ve bunu çok iyi biliyor Erdoğan.   Erdoğanizmin savunucuları da en küçük bir yalpalamada hep birlikte başaşağı yuvarlanacaklarını bildiklerinden başkanlığı cansiperane savunuyorlar.   Hayır diyecek olanlara ellerinden gelse hayat hakkı tanımayacaklar.   Erdoğanizm kendini kurtarma adına ülkeyi sömürgeleşmiş 3. Dünya ülkesi haline getirmek için ne gerekiyorsa onu yapıyor.   Ülkeyi uluslararası alanda yalnızlaştır, siyasi, ekonomik ve sosyal kaos çıkar, orduyu, polisi, adalet sistemini çökert. Böylece kapalı devre olan şeffaflıktan uzak bir şekle büründür ki istediğin ölçüde at oynatabilesin. Türkiyenin içine düştüğü mevcut durumdan kim memnun? İçerideki Avrasyacılar ve onların ağababaları Rusya ve İran.   Yukarıda yazılanlar çerçevesinde Suriye hususunu ele alalım. İşin başında 6 ay sonra Şam/Emevi camiinde namaz kılınacakken şimdi Türkiye'ye 25 km mesafedeki El Bab'dan daha derine inilemeyeceği dillendiriliyor.   Bir bakıyorsunuz, çok değil bir hafta sonra bunu dillendiren Erdoğan gidiyor, yerine IŞİD'in kalesi Rakka'ya operasyon düzenleyeceğini söyleyen bir Erdoğan geliyor.   Anlaşılıyor ki TSK´nın Suriye macerası, düzenli bir ordunun savaş stratejilerinden çok uzak, tek adamın günlük değişen hırslarına ve/veya bu tek adama birileri tarafından dikte edilen fikirlere göre şekilleniyor.   Rusya ve İran’ın temitanıyla Elbab´a Avrasyacı komutanlarla giren Erdoğan Trump´ın teminatı Nato´nun isteğiyle Rakka´ya gireceğini düşünebiliyor.   Durumun vehameti de ortada. TSK olduğu yerde sayıyor, her geçen gün can kaybı veriyor. Irak topraklarında ABD ve İran'ın, Suriye topraklarında Iran ve Rusya'nın izni olmadan bir adım atamazsınız. Türkiye, bunu Başika’da acı bir şekilde test etti. Bu coğrafyada size bırakın başat rol oynamayı rüya bile gördürmezler. Ancak, basın önünde ağıza çalınan bir parmak bal misali, "bölgedeki vazgeçilmez müttefik ülke" yalanından öteye geçemezsiniz.   Nasıl vazgeçilmez olduğumuzu, göreve başladıktan sonraki görüşmelerinde Ortadoğu'ya ağırlık veren Trump'ın, Erdoğan’ı onlarca liderden sonra aramasında görebilirsiniz!   Rusya yıllardır Suriye’de, iki yıldır sahada aktif. Iran, Suriye rejim güçlerinin savaşan dinamosu, yani ta kendisi, savaşın başından itibaren sahada. Bu oyuncular tabir yerindeyse ezelden beri bu coğrafyada at koşturuyor, bu ülkelerin yurtta sulh cihanda sulh anlayışı yok aksine Akdeniz'e inme ve Şii hilali yayma gibi arzuları var ve tabiki buna uygun bir dış politikaları ve komşu ülkelerde askeri ve siyasi ilişkileri var.   Sen kalk yaklaşık 100 yıllık dış politikayı çöpe at, hiçbir toplumsal, siyasi ve askeri ön hazırlığın olmadan, üstelik istihbarat zaafiyetinle saldırgan bir sınır politikası izle.   İstihbarat zaafiyeti had safhada çünkü MİT'in Suriye ve Irak masalarında, muhaliflerin, ÖSO'nun, Türkmenlerin dışında yani karşı cepheden Türkiye`ye gerçek bilgileri aktaracak kaynakları yok.   Nereden mi biliyorum olmadığını. Çünkü bu birimler 6 ay sonra Emevi camisinde namaz kılınacak zihniyetle ve yeni Suriye'yi şekillendirme sevdasıyla kuruldu ve hala o şekilde hareket ediyor.   Durum böyleyken elin kolun gözün bağlı, karış karış paylaşılmış Suriye ve Irak topraklarında at koşturmaya çalışıyorsun. Buna, Başika’da olduğu gibi ne İran izin verir, Rakka hayalleri kurarsan -El Bab'da kazaen (!) vereceğin can kayıplarında olduğu gibi- ne Rusya izin verir, ne de bugüne kadar PYD hususunda olduğu gibi ABD izin verir.   Erdoğan’ın Suriye planı dolayısıyla dış politikası, kendi kişisel çıkarları uğruna söz konusu ülkelerden kopardığı tavizler veya karşılığında feda ettiği şeylere göre şekilleniyor.   Düne kadar ElBab'dan bir adım daha içeri adım atmayacağını ilan eden Erdoğan ne oldu da, CIA başkanı ile görüşmesinden sonra Rakka operasyonu söylemlerine başladı?   İçeride Avrasyacılar Erdoğan’a diş biler bilemez, Erdoğan ABD yönetiminin bölgedeki yeni sopası olmaya can atar hale geldi. 15 Temmuz´u ABD yaptı arkasında NATO var, CIA var yoksa Gülenciler tek başlarına buna cesaret edemez demediler mi? Sonra ne oldu ilk fırsatta gidip kendi cellatlarının yatağına girdiler ya da 15 Temmuz´u zaten kendileri planladılar ve bir kısım aptalların bu tuzağa düşmesine zemin mi hazırladılar. Sizce hangisi?   Suriye konusuna dönersek ABD'nin PYD'den vazgeçmesi söz konusu değil, aksine yeni yönetim Kürtlerle tam bir koordinasyon istiyor. ÖSO vb yapılara da haklı olarak güvenmiyor. Nasıl güvensin? Öyle gruplar var ki sabah muhalif, akşam Nusra'ya katılıyor, ertesi gün IŞİD'e biat ediyor. Ayrıca bunların TSK tarafından kontrolü artık çok zor ve bunlar IŞİD'den ziyade rejimle savaşma derdindeler. Hatların bu kadar yakın olduğu bir savaşta, rejimle dolayısıyla İran ve Rus birlikleri ile sıcak çatışmaların yaşanması , faturanın da TSK'ya çıkarılması an meselesi. Dolayısıyla muhtemel Rakka operasyonu PYD-TSK işbirliğinde yapılacak gibi görünüyor.   Erdoğan’ın PYD´yi yeri göğü inleterek terör örgütü ilan etmek isterken PYD-TSK nasıl işbirliği yapar demeyin. Sabah kara, akşam ak diyen birinden bahsediyoruz.   Erdoğan´ın neden buna razı olsun?   1. ABD, Rusya, İran hiç kimse PYD´yi terör örgütü olarak görmüyor aksine hepsi bir şekilde müttefik olmak istiyor dolayısıyla Erdoğan kendi kuruntusuyla başbaşa kaldı. 2- Putin´in kendisini sevmediğini ve ilk fırsatta onu yüz üstü bırakacağını biliyor. 3- Rusya ile kendisini barıştıran içerideki Avrasyacılar ona sırtlarını döndüler. 4. Rusya´yaya sığınarak ABD ve Nato´yu karşına aldığında iktidarının asla sürdürülemeyecek olduğunu kısa sürede anladı.   Bu ülkede daha önce az da olsa demokrasi vardı ve meclisin sağ duyusu sayesinde 1 Mart tezkeresiyle bu ülke Irak bataklığına girmedi, ABD gibi binlerce askerini kaybetmedi.   Peki şimdi? Demokrasi yok, mecliste sağ duyu yok, tek adam var. Ordu Suriye bataklığında. Şayet TSK Rakka´ya girerse sonuç ülkede onlarca intihar saldırısı yüzlerce sivil kaybı, cephede bir o kadar askerin ölmesi olacak. Suriye'deki operasyonlar sırasında TSK tarafından vurulacak Suriyeli sivil kayıplar da cabası. Bu senaryolarda neticede kazanan üstün demogojisi yeteneğiyle halkı uyutan ve korku kamçısıyla hareket ederek ülkeyi ve orduyu felakete sürükleyen, Erdoğan’ın kişisel menfaatleri olacaktır.   İslam halifesi olacağım diye yola çıktı, üçüncü dünya seviyesine sürüklediği bir ülkenin Türk tipi partili cumhurbaşkanı olmaya razı oldu. Şimdi bunu bile ona çok görüyorlar!
0 notes
yarrakkafasi · 4 years
Text
İ.S.’ye yanıt
"TC Merkez Bankası" da TL basıyor. "Yeni Türkiye" isim değişikliğine giderken "TC" sıfatıyla gelişmekte olan ülke klasmanından milli geliri düşen trendde olan bir ülkeye dönüşeli epey oldu. Virüsle ya da isim değişikliğiyle kopuş yaşamadık. 5 sene önce krizin ilk sinyali gelmiş zaten bizde. Ben iktidar ya da dini bir rejime doğru yönetimde ya da yönetim tarzında değişiklik olasılığını bekliyorum. Başkanlık rejimi batılı bir kılıf olarak kullanıldı. Ama başkanlık yapacak kişinin gerçekten Atatürk standartlarında kalifiye bir adam olması gerektiğini düşünemediler. Eğitim ve özellikle ekonomi politikalarındaki uygulamalar çok fazla karalama kampanyası üretebilirler. İktidardakiler için hayat memat meselesi artık iktidarı tutmak.
0 notes
haberdex · 7 years
Photo
Tumblr media
Nagihan Karadere gözyaşlarını tutamadı: Parasız, dımdızlak ortada kaldım: Survivor 2016’da yarışan ve damgasını vuran Nagihan Karadere, TV8’de yayınlanan ’Survivor Ekstra’ programına konuk oldu. Karadere, "Savaşçı bir kadınım. Normal hayatım da Survivor. O kadar çok badireler atlattım ki. Aslında bin pişmanım. Neden pişmanım? Survivor’da atlatmam gereken başka şeyler vardı. Şu an zamanı değil, çünkü çok uzun. İnsnalar ufacık bir şeyi hayat memat meselesi yapıyorlar" ifadelerini kullandı. https://www.haberdex.com/magazin/Nagihan-Karadere-gozyaslarini-tutamadi-Parasiz-dimdizlak-ortada-kaldim/424003?utm_source=Tumblr&utm_campaign=424003&utm_medium=sosyal
0 notes
Text
#Hayır
Biri de "Elektrik beleş olacak" demez. "Asgari ücreti 3 misli yapacağım" diyen yok. "Üç çocuk yap" diyen var. "Bezi benden" diyen yok. Hep hayalî ihracat, hep farazî ithalat... Her seçim ölüm kalım meselesi, her dönem hayat memat efsanesi. Öyle bir vaad anlayışları var ki; hepsi cennet gibi. İnanmasan cehenneme gidiyorsun, sonun perişan oluyor, mahvoluyorsun ama bir tane şahit çıkarıp "Şu arkadaşımız size gördüklerini anlatacak" diyemiyorlar. Vaad itibariyle hepsi sütten ırmak, huri, gılman teklif ediyor ama "Ben şahsen ırmağın debisini çok beğendim" diyen kimse yok. AMA; Hepsi cehenneme şahit! Öyle bir tasvir yeteneği, öyle bir anlatım becerisi, öyle hissettiren tarifler ki kardeşim! "Evet" demezsen bir ateşler, bir zebaniler, bir kaynar kazanlar anlatıyor ki, "Hiç riske girme bilader, ne olur ne olmaz" diyene kadar bitmiyor. Ya onlar, ya PKK. Ya onlar, ya İŞİD. Ya onlar, ya darbe. Ya onlar ya da gaz kuyruğu, karaborsa yağ, hastane sırası. Her seferinde tırsıp tırsıp bunları seçiyorsun. "Eee bizim huri, gılman, ırmak işi ne oldu?" diye soracak oluyorsun. Gülüyor! "Olum sen cehennem kazanından kurtulmuşsun, ne hurisi soruyorsun halâ" diyor. Bu sefer aklın o tarafta kalıyor. "Ulan bu zebani falan dedi. Öbür türlüsü yalan çıktı. Huri muri yok diyor. Bizi mi yedi acaba" diye kendi kendine kukumav kuşu gibi düşünüp kalıyorsun. Hasılı kardeşim; Hiç "Mazotu beleş yapacağım" diyen kazanmıyor. Varsa yoksa "Beni seçmezsen mazotta yanarsın" diyen kazanıyor. Öyle bir zebanilik yapıyor ki; Seni yaktığı cehennemin, yakıt parasını sana ödetiyor. Ölümle korkutup vereme razı ediyor. Yatıp kalkıp "Buna da şükür" diyorsun. Yapma..!..
0 notes