Tumgik
#hastalık hastası
insanze-24 · 1 year
Note
Hani sen hastaydın geberiyodun doktorun rapor yazmıştı halen yayındasın. tatlıyı Sevmesemde senin helvanı yemeyyi çok isterdim
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için çok üzgünüm😁 ben o raporu stres atmak için dümenden yazmıştım. Dr. raporunda tumblr'in ne işi var deli😄sana kötü bi haberim daha var ben hiç kendim için hastaneye gitmedim hiç yatağa düşmedim.😊 çok nadiren gribimsi nezlemsi bişeyler olurum o da senin gibi acemi virüsler beni hasta edeceğini sanıyo ondan😁 aklı başında virüs ve bakteriler işin farkına varıp aman diyolar bu bizi harcar bu bizden daha virüs bundan uzak duralım deyip uzaklaşıyolar😂 senin gibi parazİT ler ilk günde telef olup gidiyo😊sağlığın için helva ve bilimum tatlıdan özellikle benden uzak dur aşırı şekerliyimdir!😉
21 notes · View notes
iyigecelerdeniz · 6 months
Text
Hastalık Hastası.
Bunu duymaya ihtiyacı olan var mı bilmiyorum ama hayır, onu düzeltemezdin, sen onun ebeveyni, mental destek koçu veya terapisti, kendisi değilsin, ona sadece destek verebilirdin. İstemiyor mu? Veya bu yolda sana safi zarar mı veriyor? Bırak gitsin, hayır bu seni kötü yapmaz. Hayır, onun için yeterince çabalamadığını göstermez. Sonuçta iyileşmek isteyen bir çaba göstermiyorsa, sen ne ve niçin çabalıyorsun, istemediği düzen için mi? Hasta insanlar hasta eder. Kimseyi memnun etmek için kalma, sen hasta olursun. SEN HASTA OLURSUN.
İyi geceler Deniz’im.
166 notes · View notes
marstabirsehir · 7 months
Text
"Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Molière son yazdığı "Hastalık Hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Moliere ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür." Soren Kierkegaard 'Meseller' kitabında şöyle diyordu, "Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek. "Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa. Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar"
91 notes · View notes
mahus · 3 months
Text
Soren Kierkegaard
Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek.
Moliere son yazdığı "Hastalık Hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar ve yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası sanarak ayakta alkışlar. Gerçek şu ki, Moliere vermeden ölmüştür. Son dakikalarına alkışlar eşliğinde veda etmiştir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
8 notes · View notes
kaybolankaos · 2 years
Text
Bence bu neslin ismi hastalık hastası nesli olmalı. Hastayız, bedenen ruhen piskoljik en azından birinden biri herkeste var, çoğu insan farkında değil çünkü neden var olduğunu da bilmiyor ve sorgulamıyor da zaten.
51 notes · View notes
bilinmeyeninbilineni · 10 months
Text
hastalık hastası bedenimi meditasyon yaparak iyileştirmeye çalışıyorum TAKVİYELERDEN VE AĞRI KESİCİLERİNDEN BIKTIM
8 notes · View notes
legopipfara · 1 year
Text
Geçtiğimiz senelerde bir olayla karşılaşmıstım. İnsanı hayrete düşürecek cinsten. Hepimiz borderline'ın ne demek olduğunu biliyoruz. Ve ne kadar ciddi bir hastalık olduğunu da. Yurt dışında bir dedektif bir rehabilitasyon merkezi ve hasteneye gidiyor bir hastanın firar vakasını çözmek için. Adam gidiyor hastalarla konuşuyor hastalar onu ciddiye almıyor, çalışanlarla konuşuyor çalışanlar onu tiye alıyor, merkez sahibiyle konuşuyor adam hastayı bulması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Adam uzun süre orda kalıyor ve yanında getirdiği bir dedektif arkadasiyla beraber aramaya devam ediyor. Dedektif belli bir süre sonra bir şekilde müdürün odasına giriyor müdür ona herşeyi anlatıyor. Aslında olay ne biliyormusunuz? Adamın firar ettigi için aradığı kişi aslında kendisi. Adam bir bipolar hastası ve kendini sürekli farklı biriymiş gibi sanıyor. Bu hastalığın bir çaresi olmadığı içinde yurt dışındaki doktorlar kendi haline bırakıp hastanin kuruduğu hayata ayak uydurarak hastayı iyileştirebileceklerini düşünüyorlar. Hastaya o kadar değer veriyorlar ki onun dedektif gibi herşeyi araştırmasına izin veriyorlar ve hastanın doktoru bile buna razı gelerek dedektifin arkadaşı rolünü oynuyor. Türkiyedeyse bu hastalık yüzünden kendini mega star sanan birini dövüyorlar, dalga geçiyorlar, alay ediyorlar. Siz olsaydınız ne düşünürdünüz?
(Anlattığım dedektif hikayesi gerçek bir hikaye ve filmi de yapılmış : Zindan adası) (Türkiye'de yaşananda gerçek bir olay adamın adı : Ajdar anık)
10 notes · View notes
endergelisenataklar · 2 years
Text
moliere son yazdığı "hastalık hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. moliere ölüme alkışlar arasında gider. kierkegaard ise "meseller" kitabında şöyle der; "sanırım dünyanın sonu, her şeyin şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek."
24 notes · View notes
traveler-to-eternal · 3 months
Text
1. İSLAM HUKUKUNDAKİ EVLENME AKDİNİN MAHİYETİ VE HZ. AİŞENİN YAŞI MESELESİ
Maalesef yapılan tartışmalar bazı konular nazara alınmada yapılmaktadır. Bunları çok kısa bir şekilde de olsa özetlemekte yarar vardır:
1) İslam Hukukunda evlenme akdi, karı ve kocanın karşılıklı rıza beyanlarına dayanan bir sözleşmedir. Ancak özellikle günümüz hukuku açısından önemli bir fark bulunmaktadır. Bu evlenme sözleşmesi yani nikah akdi ile fiilen evlenme yani karı-kocanın aynı evde bir araya gelmeleri tamamen ayrı bir olaydır. Batı literatüründe evlenmeye contract of marrige (huwelijk) ve karı-kocanın evlilik hayatına başlamasına ise consummation of marriage (voltrekking) denmektedir. Evlilik akdi her yaşda yapılabilir. Ancak evlenme dediğimiz fiili evlilik ancak ergenlikten sonra mümkündür.
2) Bir diğer önemli konu da evlilikte vekalet konusudur. İslam Hukukunda özelikle evlilik akdinde vekalet geçerlidir. Baba ve dede, sadece akdi yapmak açısından küçüğün yetkili kanuni temsilcileridirler. Birinci hüküm de nazara alındığında, bir baba kızını, beş veya altı yaşında iken elli yaşındaki bir insan ile evlendirebilir, yani evlenme sözleşmesini yapar. Ancak karı-koca hayatına başlamaları için ergenlik ve evliliğe fizik itibariyle hazır olma şartı aranır.
3) Daha küçük yaştayken ergenlik yaşına ulaşan kadın veya erkek evlilik hayatına başlama konusunda seçimlik hak sahibidir. Biz buna ergenlik muhayyerliği (hıyar’ul-büluğ) diyoruz. Şimdi A isimli bir Müslüman erkek beş yaşında iken, babası tarafından 40 yaşındaki bir hanımla evlendirildi ise ve ya tam tersine 5 yaşındaki bir kadın 50 yaşındaki erkeğe nikahlandıysa, bu dinen ve hukuken mümkündür; ancak evlilik akdinin devamı ve karı-koca hayatının başlaması küçük olan ve ergenlik çağına ulaşmayan tarafın iradesine ve isteğine bağlıdır. Eğer babası veya dedesi tarafında çocuk iken yapılan evliliği ergen olan bu erkek veya kız tasdik ederse, evlilik devam edecektir. Aksi takdirde evlilik sona erecektir.
2. HZ. PEYGAMBER’E PEDOPHİLE (SÜBYANCILIK) VE CHİLD ABUSE (ÇOCUĞA CİNSEL TACİZ) İSNADI TAM BİR İFTİRA VE TAHRİKTİR
Maalesef asırlar boyunca doğubilimcileri tarafından ağızlarda sakız gibi çiğnenen ve Hz. Peygamber’in şahsiyetini hakaret için kullanılan iki iftira var:
A) Bunlardan birinci iddia Hz. Peygamber’in yukarıda gerçeği anlatılan evliliği kullanılarak sübyancı olduğu iddiasının tekrarlana gelmesidir. Asırlarca İslam alimleri bu hezeyanlara cevap vermişlerdir. Ancak gerçeği bilmemizde yarar vardır. Sübyancılık (pedophile), çocukların cinsel arzularda tercih edildiği bir sapıklık. Bilim adamları bu hastalık için belli kriterler açıklamaktadırlar. En önemlisi devamlı olarak ergen olmamış çocuk tercihidir. Hz. Peygamber’in evlilik hayatını tahlil ettiğimizde, önce dul ve 40 yaşındaki Hz. Hatice ile evlendiğini; sonra en az ergenlikten sonra ve kuvvetli ihtimal 13 yaşından itibaren Hz. Aişe ile evlendiğini; sonra 22 yaşındaki yine dul olan Hz. Ömer’in kızı Hafsa ile evlilik yaptığını; bunu 30 yaşındaki Zeyneb ile evliliğinin takip ettiğini; 26 yaşındaki Ümm-ü Seleme’nin de 38 yaşındaki Cahş kızı Zeyneb’in de dul olduklarını hatırlatalım. Yani Hz. Peygamber’in hayatına giren hanımlarının % 91’i 17 yaş üzerinde olduğu görülmektedir. Dul olan kadınlar ise % 75’i teşkil etmektedir. Bilimsel istatistikler, bu iddiaları ileri sürenlerin ancak akıl hastası olabileceklerini gözler önüne sermektedir. Bunu bir Batılı’nın cümleleriyle taçlayalım:‘Arap olan Peygamber Muhammed’in hayatını ve karakterlerini inceleyerek O’nun neler öğrettiğini ve nasıl bir hayat yaşadığını bilen insanların O’na saygıdan başka bir duygu taşımaları mümkün değildir.’
B) Hz. Peygamber’e yöneltilen ikinci bir itham da haşa onu child abuse yani çocuklara cinsel tacizde bulunduğu iddiasıdır. Buna cevap vermeye bile değmez. Ancak gerçeği hatırlatmak için şunu zikretmekte yarar vardır. Devamlı olarak çocuklara acı ve şiddet çektirerek zevk alma diye tarif edilen bu hastalğın hiçbir kriteri Hz. Peygamber’de bulunmamaktadır. Hz. Peygamber, nefsi duyguları için değil, belki hem insanlığa ve hem de İslam’a yararlı olmak için Hz. Aişe ile evlenmiştir.
3. HZ. PEYGAMBER’İN HZ. AİŞE İLE EVLENMESİNİN HİKMETLERİ?
Başta ifade ettiğimiz gibi, Hz. Peygamber’in sözleri gibi, fiilleri, halleri, tavır ve hareketleri de Din’in, Şeri’atın ve dini hükümlerin kaynağıdır. Hayatının görünen ve herkesçe müşahede edilen kısmını sahabeler bize naklettikleri gibi, özel hayatında bize örnek olacak ve kaynak teşkil edecek hal ve tavırlarını ise, onun hanımları bizlere nakletmişlerdir. Hemen hemen dinin ve hukuki hükümlerin bir manada yarısı, hanımları yoluyla Ümmete tebliğ olunmuştur. Demek bu büyük göreve, birden fazla ve hayat tarzı ve ahlak itibariyle farklı hanımların bulunması zaruridir. İşte bu görevi yapan hanımlarının başında Hz. Aişe gelmektedir.
Hz. Aişenin evliliğinin hikmetlerini üç ana grupta toplamak mümkündür:
1) En yakın arkadaşı olan Hz. Ebubekir’in arzusunu yerine getirmesi ve onunla olan arkadaşlık bağlarını kuvvetlendirmesi.
2) İslam hukunun kaynaklarından bir olan sünnetini ümmete tebliğ etmek ve özellikle de aile hukuku konularında önemli bir merci olmak üzere zeki bir kadın olan Hz. Aişe’yi yetiştirmek.
3) Allah tarafından ona verilen kabiliyetleri evlilik yoluyla ortaya çıkarmak. Zira bizzat Hz. Aişe’nin naklettiği bir hadis bu manayı açıklamaktadır: ‘Resulullah bir gün buyurdu: Ben seni rüyamda üç defa gördüm. Melek seni bana getirdi ve senin üzerinde ipek bir elbise vardı. Melek bana bu hanımın senin teselli, arkadaşım olacağını belirtti ve yüzünü açarak bana gözterdi. Sen rüyamda bana gösterilen o hanımsın.’
Hz. Aişe’nin hayatı bu söylenenleri desteklemektedir. Hanımlar arasında hiç biri onun ulaştığı bilim seviyesine ulaşamamıştır. Hz. Peygamberin hadislerin en çok nakleden ve kendilerine müksirun denilen ilk dört sahabenin arasında yer almaktadır (diğer üçü Ebu Hureyre, Abdullah bin Omer, Enes bin Malik). Hz. Aişe 2210 hadis nakletmiş ve bunlardan 174 Buhari ve Müslim’in ittifakla naklettikleri arasına girmiştir.
Hz. Peygamberin alim sahabeleri, her zaman onun ilminden yararlanmışlardır.
Hukukçu sahabe Ebu Musa El-Eş’ari şöyle demektedir: ‘Biz sahabeler, herhangi bir hukuki meselede sıkıntıya düştüğümüzde hemen Aişe’den sorardık. Gerçekten Peygamber’den sonraki 50 yıllık hayatını İslamı yaymaya ve ilim dağıtmaya tahsis etmiştir.
Onun hakkındaki, en güzel söz Hz. Peygamber’indir:‘Aişe’nin diğer hanımlara üstünlüğü serid yemeğinin (et ve döğmeden oluşan bir yemek) diğer yemeklere üstünlüğü gibidir. Erkekler belli manevi makamlara ulaşabilirler. Ancak Meryem ve Asiye dışında onun ulaştığı makama kadınlardan kimse ulaşamayacktır.’.
Sonuç olarak, Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile evlenmesindeki hikmet, bir kısım sapık insanların iddia ettiği gibi cinsi sapıklıklar değil, belki ilahi hikmet icabı kabiliyetli yaratılan Hz. Aişe’nin kabiliyetleri doğrultusunda İslam’in nakledicisi ve hamisi olmasıdır. Müslümanlar olarak bizler, aksini iddia eden gayr-i Müslimleri de, bu gerçekleri görmek üzere Hz. Muhammed’in hayatını Kur’an ve Sünnet kaynakları ışığında incelemeye ve bu söylediklerimizi tahkik etmeye çağırıyoruz.
‘Ben O’nun hayatını inceledim. Harikulade bir insan ve bana göre Hristiyan karşıtı da değil. En doğru adıyla insanlığın kurtarıcısı. Bazılarınca diktatör diye anlatılmaya çalışılan bu insan, modern dünyamızda olsaydı, insanlığa barışı ve huzuru getirmeyi başarırdı. Ben inanıyorum ki, O’nun peygamberliği yakın gelecekte Avrupa’da da kabul edilecektir..
1 note · View note
Text
Bugün darmadağınığım, elim gitmiyor kaleme
Uyumak istiyorum saatlerce ancak bedenimde iğrenç bir soğukluk var
Belki günlerdir duş almadığımdan, leş bir koku alıyorum
Camları hiç açmadım bugün, üşümek istemiyorum
Müzik bile dinlemedim bugün, düşünmekten zamanım kalmıyor çok fazla şeye
Keman çalmadım, gitarımı kurcalamadım bugün, onlarsız kalmak her ne kadar içime sinmese de
Kollarım uyuşmuş ve omzumda boktan bir ağrı var, ayağa bile kalkasım yok sanki
Resim çizemedim bugün, zihnimde belirmiyor ilham verici şeyler
Bir kahveye düzelir mi bugünüm diye düşünüyorum, tesellisi bile olmayan sorunlarıma düşündüğüm tek çözümün kahve olması acınası geliyor
Kırgınım bugün, belki birkaç saat daha uyumaya çalışırım ancak saat sabahın 5i ve gözüme tek gram uyku girmiyor bu gece
Ağrı kesicilere, kahvelere ve hazır yemeklere bağlı hastalık hastası vücudum, ömrüm kısa olsa gerek
Belki yakında kurtulurum
4 notes · View notes
demetq · 1 year
Text
Hastalık hastası olduğumu söylemiş miydim
18 notes · View notes
haziranzede · 10 months
Text
Tumblr media
desen yayınlarının kitapları bir harika. aslında ben hakimin yolculugu serisini almak istiyorum ama bunlar akütüphanede rastlayınca almasna edemedim. çok güzel gidiyor. epikepsi hastası genc bir kadının hayatını hastalık sürecini anlatıyır. diğeri ise alzaynır olmus bir bankacıyı anlatıyor. çocuk kitaplarını d okuam fırsatım oldu gerçekden çok gzğeller ama bazısı cocuk kitabı değil. daha ziyade erişkinlere hitap eden cinsden..yayınevş dünyanın bir çok yerinde çeviriker yaomıs cok güzel.
5 notes · View notes
thewinebeauty · 11 months
Text
Kalbimdeki acı sönüyor. Yara kabuk bağlıyor. Dışarıdan iyileşiyor... İçeriden kanamaya başlıyor... Dışarıdan unutlup içeride hissediliyor...Dayabilirim bu iç kanamaya ama beni öldürüyor içten içe kendimi durduramıyorum... Kendimi acil ameliyat hastası olarak görüyorum... Doktorum kardeşim, hasta ben, hastalık o... Umarım iyileşirim... İyileşmek istiyorum yaşamayı, nefes almayı... İçimde bir yerde kalsın diyorum ama kendime saygı duymalıyım... Kişiliğim ve karakterime saygı duymalı, gurursuzluğuma ve sevgime hakim olmalıyım...
2 notes · View notes
yeryuzugokyuzu · 2 years
Text
okuduğum kitabın adı Dağınık Zihinler. hiç içeriğine, tanıtım yazısı vesaire bakmadan hem yazarı hem de ismi sebebiyle aldım kitabı. yıllardır zihnimin dağınık olmasından ve daha birçok sebepten şikayet ediyorum ya dedim belki bu kitapta bir şeyler bulurum. kitap elime geçince kitabın Dikkat Eksikliği Bozukluğu için yazıldığını anladım ve bir süredir öylece duruyordu... geçenlerde okumaya başladım, devam ettikçe tüm belirtilere evet bu bende de var, aa evet bu da öyle diye diye ilerliyorum.. sonra gittim netten bununla ilgili testler varmış yaptım, orada da sonuç çok yüksek çıkıyor. kendi kendime DEB teşhisi koymak üzereyim. :) bir yandan da aydınlanma yaşıyor gibiyim. aslında yazar da (Gabor Maté) bir DEB'li imiş ve bunu çok geç öğrenebilmiş, kendi teşhisini kendi koymuş ilk önce, sonra bir uzmandan teyit almış. çok garip. yazılan, tarif edilen o kadar çok şeyin tamamen aynısını yaşamış ve yaşıyor olmak garip hissettiriyor.
tabii ki kendime teşhis koymuyorum, tabii ki hastalık hastası değilim ve tabii ki psikiyatrıma randevu bulduğumda bunu soracağım. bu da böyle bir ‘hakkımda gereksiz detaylar’ ve ‘saçmalamalar’ yazısı oldu. :)
8 notes · View notes
menemennpastirma · 1 year
Text
Tumblr media
iPhone 14 Pro Max almak için Türkiye'de 270 gün, Amerika’da 6 gün çalışmak yetiyor diyorlar sürekli. Şeker hastası çocuğunuz hayata tutunsun diye günlük alması gereken insülin dozu için Türkiye'de 0 (sıfır) gün, Amerika’da 45 gün çalışmak yetiyor. Sadece bu hastalık değil ABD'de ambulans çağırmak veya acile gitmek bile lüks.
2 notes · View notes
kaybolankaos · 2 years
Text
Yalnızlığın güzel bir şeymiş gibi olumlanması yalanından bıktım. Yalnızlık güzel yok şöyle iyi yok böyle rahat falan ya bi susalım mı artık. Arkadaşlarla olmak aile ile olmak var olmak kadar güzel bişey yok sinir stres rahatlama piskolog seansı gibi bi nevi birileri ile yaşamak. Güzel bir ailemiz olsa güzel dostlarımız olsa her şey daha iyi olmaz mı? Yalnız olmak istemedik ama yalnız kaldık ee sonuç buna neden mecburuz! Yaşadık geçti artık hayatımıza yeni birilerini alabiliriz ya da eskiden samimi olduğumuz ama birden biten sebepsiz ilişkilerimize dönebiliriz. gurur mu gururun da kendine saygının da önemi yok. Yalnızken hangisi kalıyor ki tek başına savaş savaş hastalık hastası ol üzül üzül üzül öl. E niye geldin bu dünyaya. Hadi uyanalım ve açık olalım kapıları aralayalım kendimizden verelim demiyorum da kendimizi hiç etmeyelim diyorum. Ve asla motivasyon videolarındaki boş insanlar gibi bir derdim yok, gerçek bu. Kimse yoksa sen var mısın? Ben yok oldum.
25 notes · View notes