Tumgik
#gravilya
morspor · 8 years
Text
BODRUM BODRUM
Bu benim en sevdiğim yazılarımdan biri. 
Hillsider 85′e İstanbul’dan sonraki evimi, hayatımın her döneminde, her mevsimimde, her mevsiminde ayrı güzel, ayrı özel Bodrum’u, Bodrum aşkımı, Bodrum’da kışı, kış tavsiyelerimi yazdım. Çok özenerek, çok severek hazırladım, siz de umarım keyifle okursunuz. Yazımın tamamını aşağıda, basılı versiyonunu Hillsider kış sayısında bulabilirsiniz. 
Tumblr media Tumblr media
Nasıl anlatsam, nereden başlasam, bilmiyorum. 
Yukarıdaki ilk cümleyle yazıya başlamış, nasıl devam edeceğimi düşünürken radyoda şarkının çalmaya başlamasını Bodrum’la aramdaki özel bağa yoruyorum. 
Nereden başlasam? 92'de Bodrum'la ilk tanışmamdan mı yoksa daha geçen haftaki gidişimden mi?
Nasıl anlatsam? Gölköy’de gece sabaha kavuşurken izlediğim yağmurla ölümsüzleşen gün doğumunu mu anlatsam yoksa ilk görüşte ve her seferinde aşık olduğum Limon Gümüşlük’ün gün batımını mı?
Kendimi büyüdüm sanıp ailesiz çıktığım ilk tatilleri mi anlatsam, hala üç kişi olduğumuz; ailecek veya anneciğimle baş başa çıktığımız tatilleri, keşke büyümeseydim dedirten o güzel günleri mi?
Kızlarla sözde evden kaçıp kendimize macera aradığımız 16'nın yeri de ayrı, 30’uma girerkenki sonsuz eğlencemizin de.
2004 Temmuz’unda Öss sonrası lise grubumuzla Türkbükü'nde geçen bir haftadan da bahsedebilirim, 2014 Eylül'ünde Bardakçı’da denizi izlerken Bodrum aşkını derin derin içime çekip sonbahardaki kıymetini anladığım andan da. Nisan’dan Kasım sonuna denize girmenin hissettirdiği özgürlüğü de anlatabilirim, Ocak’ta merkezin, Ekim’de Gündoğan’ın verdiği dinginliği de. Bitez’de geçen yazlarımın keyfi de ayrı, babamla atlayıp Kos’a gitmenin mutluluğu da. Aktur'un sahili de kazındı kalbime, Gümüşlük'ün rakısı da.
Bodrum'da hep Her Şey Çok Güzel Olacak'tı, hep de oldu.
Yazmaya başlayınca düşündüğümden çok daha fazlası geliyor akla; sayamıyorum yılları, yolculukları, anıları; hatırladığımdan da çok daha ötesi Bodrum. Her yaşımda değerini biraz daha anlar ve kendimi Bodrum’a biraz daha ait hissederken; her gidişimde yeni bir yer, yeni bir ben keşfederken; her mevsimin, her koyunun, her köyünün farklı büyüsü olduğunu bir kez daha anlıyorum. Kendimi bildim bileli kendimi bulduğum cennetim; kişisel tarihimin İstanbul'dan sonraki en büyük şahidi.
Tumblr media
Bodrum’u işte benim için bu yüzden sadece yaz sezonuyla bütünleştirmek haksızlık olur. Pek çok insan için yazlık bir tatil beldesiyse de Bodrum’un dört mevsimi de ayrı güzel, ayrı özel.  Ama aşıkları ve yerlileri için sezon dışı Bodrum’un tadı bir başkadır. Bodrum kabuk değiştirir ve ruhu kendini gösterir.
Temmuz ve Ağustos’ta en yüksek seviyeye ulaşan nüfus, bayramın da bitişiyle azalır. Bodrum’un mevsimi de, işte asıl o zaman başlar; Bodrum, Bodrum’a kalır. Sokaklar sakince yürünebilecek kadar boş ama ıssız denemeyecek kadar kalabalık; hava olabildiğince yumuşak; deniz ister girin, ister sadece izleyin; her zaman mükemmel. Mekanlar müdavimlerine aittir artık. Kuru soğuk ve sert yağmurlar Aralık itibariyle başlayıp, Bodrum’da yaşamı günler boyunca güçleştirse de, gökyüzü bir anda kendini sıcacık parlayan güneşe ve mis gibi toprak kokusuna bırakır.
Bodrum’da yaz-kış yaşayan farklı yaş gruplarından insanlarla konuştuğumda ilk fark ettiğim, hemen hepsinin Bodrum’un bahar aylarını ve kışını tercih ettikleri oldu. Yazın merkezdeki, popüler yerlerdeki kalabalıktan kaçmak isteyene de kaçacak yerler illa ki bulunuyor ama misafirden, kalabalıktan, gürültüden, trafikten fırsat bulamadıkları aktiviteleri sezon dışında hakkıyla yapabildiklerini, yağmurun şartları zorlaştırdığı zamanlar haricinde kaliteli ve keyifli bir yaşam geçirdiklerini söylüyorlar.
El ayak çekildiğinde, Bodrum yerlisiyle mahalle ve komşuluk kültürü de yaşamaya devam ediyor diyor Bodrum’lular. Birbiriyle selamlaşıp ayaküstü sohbet eden, karşılaşıp bir kahve içen, birbirine gülümseyen insanlar oluyor Bodrum sokaklarında.
Bodrum’un eğlencesinin gündüz plajlardan, gece barlardan ibaret olduğunu düşünenler de, aslında fena hale yanılıyorlar. Spor aktiviteleri, kültürel geziler, konserler, sergiler, tiyatrolar, atölyeler, yardım geceleri, derneklerin çalışmaları ile sosyal ve kültürel hayat Bodrum’da sene boyunca hareketliliğini sürdürüyor, kışın Bodrum’un ruhunu renklendiriyor. ( Etkinliklere Bodrum.bel.tr ve bodrumextra.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.)
Tumblr media
Peki kışın Bodrum’da ruhunu dinlendirmek isteyenler nerede kalmalı? Benim gibi deniz kenarında konaklamayı tercih edenlere, kışın konakladığım Club Voyage ve Costa Farilya’yı öneriyorum. Voyage Bardakçı’da; Bardakçı hem merkeze ulaşım kolaylığı, hem de nefis bir denizi olduğu için favori koylarımdan. Voyage’ın deniz manzaralı odalarında harika bir deniz, Bodrum ve Kale manzarası var. Hizmeti ve kahvaltısı çok başarılı, personeli son derece güler yüzlü. Butik bir otel tercih etmek isterseniz, Gündoğan’daki Costa Farilya’yı tavsiye ederim. Deniz manzaralı sade ve güzel dekorasyona sahip odalarında, balkonda oturup koyu izlemek, Gündoğan’ın sakinliğinde mis gibi bir sabaha uyanıp, bahçede denize karşı lezzetli bir kahvaltı etmek, ardından sahili boydan boya yürümek cidden büyük keyif.
Tumblr media
Her Bodrum ziyaretimde en az bir kez gittiğim Gravilya, Bitez köyünün dar sokaklarında tabelaları takip ederek bulabileceğiniz; kapısından girince mis gibi kokan mandalina, portakal, turunç, greyfurt ağaçları arasındaki yoldan yürüdüğünüzde yasemin kokan bahçesiyle sizi karşılayan, 6 dönümlük bir arazideki sıcacık bir ev. Rahat, özenli ve doğal ortamı, bahçesi, kitapları, ağaçları, çiçekleri, kedileri, kuş sesleri, ev sahibi Tahsin Bey’in sohbeti ve tabii ki yemekleriyle; Gravilya vazgeçilmezlerimden oldu. Birkaç bölümden oluşan bahçesinde ağaçların veya havuz kenarında yanan rengarenk ampullerin altında; hava soğuduğunda ise içeride şömine başında müthiş lezzetli yemekleri yerel bir şarap eşliğinde tatmak, benim için mutluluğun tanımı. Menüdeki çoğu yemeği tattım, hangi birini yazacağımı bilemesem de; her gittiğimde mutlaka ortaya söylediğimiz Gambilya Fava’yı, Patlıcanlı Hellim’i, Mücver’i, Grek Salata’yı, Avokado Kroket’le başlayabilirim. Kinoaburger ve Somonburger denemeye sabırsızlandığım lezzetlerden. Kahvaltı için gittiyseniz, bizim gibi Türk Kahvaltısı ve Muhlama’yı paylaşabilirsiniz veya güne Avokado Püresi’yle başlamak isterseniz, Diğer Kahvaltı’yı seçip, ortaya Eggs Benedict veya Bacon’lı Yumurta söyleyebilirsiniz. Gravilya’da konaklama imkanı da var. Dalından mandalina yemeden, dönmeyin.
Tumblr media Tumblr media
Kışın en hareketli ve keyifli yerlerden biri de, Bodrum Marina. Kasım ayında Marina Yatch Club’da, canlı bir kalabalığın içinde canlı müzik dinlerken ılık havayı içime çekip de bulunduğum anın, yerin ve müziğin tadına varmak, anlatılmaz yaşanır bir his. Marina Yatch Club yıl boyu her akşam restoranı ve canlı müziğiyle hizmet veriyor. (Programa marinayatchclub.com’dan ulaşabilirsiniz.)
Tumblr media
Yemeği Yatch Club’tan başka bir yerde yemek isterseniz; Marina’nın karşısında, Neyzen Tevfik Caddesi üzerindeki Musto’da Izgara Patlıcanlı Ahtapot, Kayısı Marmelatlı Krem Peynirli Somon Füme gibi farklı lezzetler şarapla, Memedof’un leziz mezeleri de rakıyla çok güzel gidiyor.
Kışın Bodrum’da her koyda her lezzet var. Türkbükü sahilinde Miam, Gümüşlük köy içindeki Limon Lokanta da bizi kışın Bodrum lezzetlerinden mahrum bırakmayan iki harika yer. Miam’da yediğim her meze, ara sıcak ve ana yemeğe bayıldım; ambiyans ve servis de dört dörtlük. Yazın iskelede, kışın bahçede veya şömine başında hizmet veriyorlar; her Cuma da canlı müzik var. Limon Lokanta da kış aylarında benim gibi Limon Gümüşlük hasreti çekenler için, mevsim sebzelerine göre değişen menüsüyle ağırlıklı olarak Akdeniz, Ege mutfağı; ev yemekleri sunan; her gün farklı yemekler ve tatlılar çıkaran, küçük arka bahçesiyle Limon ruhunu naif mutfağıyla köy içinde sürdürüyor.
Bodrum aşkı, her mevsimde farklı yaşanıyor; Bodrum’un ruhu, mevsimlerle beraber kabuk değiştirse de, özünde hep aynı kalıyor. Biliyorum kalbim ne zaman gidersem gideyim, o köşeyi dönüp denizini görünce ilk kez görmüş gibi atacak, yine kendimi ilk kez gelmiş gibi heyecanlı; en yakın dostuma kavuşmuş gibi mutlu, en büyük aşkımı bulmuş gibi tutkulu, en keyif aldığım anlardaki gibi huzurlu, en ait olduğum yerde gibi evimde hissedeceğim. İkinci evim, her mevsim Bodrum olacak.
Tumblr media
Bodrum’da yaşamakla ilgili sorularımı cevaplayan Gılman Tekin Gencel, Gizem Erceylan, Alara Saygın, Nilgün Boyacıgil, Betül Önemligil’e katkılarından dolayı teşekkür ederim.  
0 notes
yusufserkan · 7 years
Text
neşet ertaş
Hep dinledik onu.
Ama, türkülerini dinledik.
Ne dediğine kulak vermedik.
*
Söz'lerini dinlemedik.
*
Senelerce “kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvahh” diye haykırdı.
İktidar tercihlerimizin nakaratını bundan daha güzel özetleyen var mıydı?
*
“Dane dane benleri var yüzünde, dünyada yarden datlı var m'ola”yı bilirsin mutlaka… Buram buram Anadolu kokar ve şöyle devam eder: “Küpeleri ağır düşer kulaktan, zülüfleri tel tel etmiş yanaktan…”
*
Anadolu'nun bağrından…
E hani türban filan?
*
Rakı'ya bira'ya karşıysan…
“Aman yarim gez de gel, sarhoşum ben çözemem, düğmelerin çöz de gel”i nerenle dinledin birader?
“Atım araptır benim, yüküm şaraptır benim”i Fransızlara mı söyledi?
*
“Doyulur mu doyulur mu, canana kıyılır mı, cananına kıyanlar, hak'kın kulu sayılır mı”yı anlasaydı eğer bu memleket… Kadın cinayetleri olur muydu?
*
“Seviştiğimde mutlu olurum, sevgisiz imanı nasıl bulurum, böyle inandım böyle bilirim, sevişmek ibadettir sevgi imandır” diyordu mesela.
Sen el ele tutuşup, parkta oturan gençlere bile zina diyorsun hâlâ.
*
“Nedeceksin bu kadar malı.
İşte görünüyor dünyanın halı.”
Kime diyordu bunu sence?
*
“Aman, kader kader derler de…
Bu nasıl kader?”
Kime soruyordu?
*
Alt kültürden üst kültürden falan bahsediyorsun ama…
“Türkü söyler dillerimiz, ne güzeldir ellerimiz, bağlamada tellerimiz, türkü sever, türkü söyler, Türk'üm diyen” demiyor muydu?
*
“Atı olan el atına biner mi…
Yiğit olan ikrarından döner mi?”
A liboş.
*
“Zeki Müren halk müziğimizi nakış nakış işlemişti, telifini ödeyip, Aşık Ali İzzet'in Mühür Gözlüm şiirini satın almış, aranjman olarak okumuştu. Şarkıyı Zeki Müren'in filminde seyrettim, sazı alıp, kuytu yüreğimle ezgiledim, köy düğünlerinde söyledim. Aradan bir zaman geçti, son model bir araba geldi, Zeki Müren seni İzmir Fuarı'na çağırıyor dedi, gittim… Bir ay çaldım, telif hakları bana ait olan şarkıyı nasıl çalarsın diye tek kelime etmedi. Bir gün biri geldi, Zeki Müren seni çağırıyor dedi, gittim… Gazino patronuyla aynı masada oturuyordu, ayağa kalkıp, ağabey hoş geldin dedi. Önünde viski vardı, ne içersin dedi, rakı dedim. Türküye başladı, tarif etmem imkansız, ikinci dörtlüğü yakaladım, devam ettim. Gene ayağa kalktı, olamaz böyle ses diyerek, başını duvarlara vurdu, rahmetliye çok şey borçluyum.”
*
Biri “yüreğim köylü” diyen mahcup bozkır çocuğu… Öbürü, sözde erkeklerin kıvır kıvır kıvırdığı ülkemde, cinsel kimliğini saklamadan, apartman topuk, mini etekle sahneye çıkma cesaretini gösteren “mangal yürek” şehirli…
*
Türkülerini dinlediğinizden eminim de, emin miyiz Neşet Ertaş'ı kavradığımızdan?
*
Açılım maçılım ayaklarıyla, kendilerine destek veren halk ozanı gibi göstermeye çalıştılar onu…
Kendilerine oy vermeyenlerin panzehiri olarak sunmaya çalıştılar.
Cenazesini parti mitingine çevirdiler.
Doğduğu şehirde toprağa verildi, tabutunu reklam panosu gibi kullandılar, Akp'li belediyenin adını yazdılar.
*
Halbuki çoktan İzmirli olmuştu.
*
Ömrünün 30 senesini yurtdışında geçirmiş, 16 sene evvel İzmir'den ev almış, İzmir'e yerleşmişti.
Neden “İzmirli” olduğunu da şu şiiriyle anlatmıştı.
*
Gezdim tüm dünyayı gördüm
Güzel İzmir sana geldim
Benim şirin güzel yurdum
Güzel İzmir sana geldim
Güzelsin asil duruşlu
Medenisin hoşgörülü
Olduğun gibi içli dışlı
Güzel İzmir sana geldim
Gönüllere ışık saçan
Unutamaz görüp geçen
Gariplere kucak açan
Güzel İzmir sana geldim
Kimdir necidir sormayan
Kimseyi hakir görmeyen
İnsanlıktan ödün vermeyen
Güzel İzmir sana geldim
Nice yıllar çok uzağım
Seni seviyor yüreğim
Güzel yurdum, son durağım…
Güzel İzmir sana geldim
*
Ve, İzmir'e tekrar hoşgeldin büyük usta…
İzmir Büyükşehir Belediyesi Buca'da 18 bin 860 metrekarelik devasa alanı park haline getirdi, Neşet Ertaş adını verdi.
13 bin metrekaresi yeşil alan.
11 seyir terası var.
Yeni nesil çocuk oyun alanı var.
Basketbol sahası var.
Su kanalı, su oyunu havuzu var.
Çınar, iğde, sedir, gülibrişim, selvi, jakaranda, çitlenbik, erik, zeytin, yüzlerce ağaç dikildi.
Defne, ardıç, lavanta, adaçayı, kekik, biberiye, gravilya ekildi.
Parkın girişine sazı'yla İzmir şiiri yerleştirildi.
*
Cumartesi günü törenle, türküleriyle açılacak.
*
Seni artık her gün anmak için vesilemiz var.
Evine tekrar hoşgeldin usta.
0 notes
karayoluhaber · 8 years
Text
Park İzmir Cumartesi açılıyor :İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bayraklı’daki 40 dönüm alan üzerine kurduğu Park İzmir; yenilikçi tasarımı, ışık düzenlemeleri ve her yaş grubuna uygun spor-eğlence alanlarıyla İzmirlilerin yeni tutkusu olacak. 10 milyon liraya mal olan park, Cumartesi günü hizmete açılacak.
Gerçekleştirdiği yeşil alan düzenlemeleriyle kentlilere soluk aldıracak park ve rekreasyon alanları oluşturan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bayraklı Mansuroğlu Mahallesi’nde yaklaşık 40 bin metrekarelik bir alan üzerinde modern ve yenilikçi bir anlayışla tasarladığı ‘Park İzmir’i 7 Ocak 2017 Cumartesi gününden itibaren kullanıma açacak.
Ankara Caddesi paralelinde, Hamdi Dalan kavşağı yanında yer alan Park İzmir, 7’den 70’e her yaş grubuna uygun aktivite alanları, çocuk oyun ve spor alanları ve yeşil alan düzenlemeleriyle bölgede yaşayanların hem dinlenme, hem eğlenme hem de spor yapma ihtiyaçlarına cevap verecek. İzmir’in yeni parkı, yapılan ışık düzenlemeleri ise gecelere de ayrı bir renk katacak.
Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık 10 milyon liraya mal ettiği, 4 etap halinde projelendiren parkın içerisinde ‘Park İzmir’, ‘Park İzmir Kaykay’, ‘Park İzmir Çocuk’ ve ‘Park İzmir Çamlık’ bölümleri bulunuyor.
Hem havuz hem amfitiyatro Kentin en nitelikli parklarından biri olacak Park İzmir’in ana girişinde, ziyaretçileri manolya ağaçları ile gölgelenen bir meydan karşılıyor. Bu meydanda gezenler için su perdesi ile serinleyecekleri bir su arkadı ve çocukların oyun oynayabileceği üzeri fıskiyeli bir kuru havuz yer alıyor. Söz konusu havuz, suyu kesildiğinde bir meydana dönüşerek çeşitli etkinliklere imkan tanıyor. Ayrıca parkın içinden geçen su kanalı ise sıcak yaz günlerinde serinlemek isteyenlere soluk aldıracak.
Parkta ikinci bir havuz da, amfi tiyatronun bulunduğu alanda yer alıyor. Etkinlik zamanlarında havuzun suyu kesilerek, alan amfi tiyatroya dönüşüyor. İzmir’in simgesi palmiye ağaçları ile planlanan bu bölüm, aynı zamanda yol aksında da devam ediyor. Park içerisinde bisikletseverler ve yürüyüş-koşu yapmak isteyenler için dut ağaçları ile gölgelenen ve tüm alanı çevreleyen yollar da hazırlandı. Bu yollar, Park İzmir’i Şehit Hakan Ünal Parkı’yla birbirine bağlıyor. Modern oyuncaklarla donatılarak engelli çocukların da kullanımına uygun olarak hazırlanan çocuk oyun parkı ise tarçın ağaçları ile gölgeleniyor.
Macera burada Park İzmir, yeşil alan düzenlemelerinin yanısıra skate park, macera oyun parkı gibi değişik aktivite alanlarıyla özellikle macera tutkunu çocuk ve gençler için bir cazibe merkezi olacak. Skate Park’ta, kaykay ve paten yapmayı seven gençler hoşça vakit geçirecek. Kum zemin üzerine hazırlanan ahşap görünümlü macera oyun parkı ise parkın en ilgi çeken noktalarından biri olacak. Dökme kauçuk zeminli bir çocuk oyun alanıyla birlikte, korunan çam ağaçlarının altına çim tepelerden oturma alanları hazırlanıyor. Parkın bu bölümünde bir süs havuzu da yer alıyor.
800 ağaç dikildi İzmir Park’ta, mevsim değişikliklerine göre farklı renk ve koku özelliklerine sahip olan gravilya, çınar, mabet ağacı, sığla ve meşe gibi büyüdükçe anıt ağaç formuna ulaşabilecek ağaçlar ile sedir, çam, pembe çiçekli akasya, ıhlamur, palmiye türlerinde olmak üzere toplam 800 adet ağacın yanı sıra yaklaşık 32 bin adet çalı ve yer örtücü bitki yer alıyor. Çevrenin ihtiyacı da göz önünde bulundurularak planlanan otoparkların üzerini pembe çiçekli akasyalar süslüyor.
Teknoloji sevenler de unutulmadı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin birçok noktasında hizmete sunduğu ücretsiz wi-fi erişimi ile usb şarj noktaları hizmeti, Park İzmir’de de yer alıyor. Güvenliğin kamera sistemiyle sağlandığı parkta, kendi kendini temizleyen akıllı WC’ler de kuruluyor.
This slideshow requires JavaScript.
Park İzmir Cumartesi açılıyor Park İzmir Cumartesi açılıyor :İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bayraklı’daki 40 dönüm alan üzerine kurduğu Park İzmir; yenilikçi tasarımı, ışık düzenlemeleri ve her yaş grubuna uygun spor-eğlence alanlarıyla İzmirlilerin yeni tutkusu olacak.
0 notes