Su Altı Dünyası Hakkında Az Bilinen Enterasan Bilgiler!
Dünyamızın yaklaşık yüzde 70’i sularla kaplıdır gerikalan %30luk kısmı ise insanoğlunun üzerinde yaşadığı karalardır. İnsanlar kara yaşamı hakkında pek çok bilgiye sahiptir fakat su altı yaşamı hakkında daha az bilgiye sahiptir.
Öncelikle suda yaşayan canlılar:
Balıklar
Yengeçler
Ahtapotlar
Karides
Algler
Su bitkileri
Denizanaları
Su kaplumbağası
Kurbağa
Su yılanı
Timsah
Kaz
Ördek
Martı
Pelikan
Karabatak
Penguen
Su sürüngenleri
Peki su altı dünyasında neler mi oluyor ? İşte su altı dünyasında yaşananlar:
-Ahtapotların 3 tane kalpleri vardır. Nedeni ise fazlaca kollarının olmasıdır. Ayrıca ahtapotların kollarından birisinin kopmasıyla yerine bir başkası çıkıp uzayabiliyor.
-Sularda yaşayan en hoş canlılar arasında olan deniz yıldızları midelerini dışarıya çıkartabilmektedir. Ayrıca dikenli canlılar grubunda colan deniz yıldızları kopan bir parçasını kendiliğinden yenileyebilmektedir.
-Su altında yaşayan kimi zaman denizde yüzerken görüp korkmamıza neden olan deniz anaları, gözleri kalbi ve beyni olmayan tek hayvandır.
-Hem suda hem de karada yaşayan penquen gibi canlıların mükemmel derecede dalgıçlık yetenekleri vardır.
-Karideslerin kalpleri kafasında bulunmaktadır.
-Dünyanın en sesli hayvanı balinalardır. Fısıltıları dahi 188 desibele ulaşabilir.
-Ayrıca balinalar tek gözleri açık uyurlar. Muhtemelen olası bir tehlikeye karşı temkinli olmak için :)
-Yunus balıklarının %80'inin ölümü intiharlarıyla olur. İntihar nedenleri ise sevgililerinden ayrılmalarıdır.
-Mavi balinaların kalbi o kadar geniştir ki bir insan atardamalarının içerisinde rahatlıkla yüzebilir. Ayrıca uzun ömürlü hayvanlardır ve yalnızca 1 tane bebek dünyaya getirirler.
-Fok balıkları denizin 1750 metre derinliklerine kadar dalabilmektedir.
-Yengeçlerin altındaki keselerinde yüzlerce yengeç yavrusu bulunur. Bir yengeç dondurulduktan sonra ve eritildikten sonra normal yaşamına devam edebilmektedir.
-Köpek balıkları idrarlarını içine yaptıkları için avlandıktan sonra 30 gün boyunca süzdürürler.
-Ve son olarak yılda yaklaşık 100 bin deniz memelileri, yunus, fok balığı ve deniz kaplumbağası sulara atılan plastikler nedeniyle ölüyor !
Yani insanların yüzünden... Bu yüzden sulara attığımız çöplerle bu canlıların ölümüne sebebiyet veriyoruz. Lütfen çöplerimizi sulara değil çöplere atalım ! Denizin bize ne kadar huzur verdiğini ne kadar önemli olduğunu hatırlayalım... Ayrıca içinde yaşayan canlılarıda düşünmeyi unutmayalım...
Read the full article
0 notes
...kalınca bir zincir. Bizlerse halkaları. Halkaların herbiri bu zincire takıldığında özdeşti. Kimisi yapısını kaybetti ve ayrıldı. Ayrılan her halka kendisi ile birlikte başka halkalarıda sürükledi peşinden. Gerikalan halkalarınsa durumu sallantıda. Hangi halka ben müsade istiyim dese ona sabır telkin ediyor, sağlamlaştırmaya çalışıyoruz. Biz halkalar halinde bir zincir, zincirler halinde bir ümmetiz. Zincir demetinden, en zayıf halkasına...Herkesin herkese ihtiyacı olduğu, herkesin herkes ile manen yükselebileceği bir yapı. Bu harika. Tabi düşmanlarımızda mevcut. Kendilerine üst akıl denilen, matematik kavramları ile ifade etmemiz gerekirse kat sayısı büyük fakat başında eksi olduğu için, katsayısının büyüklüğü küçüklüğünü ziyadeleştiren modeller, çeşitli cehalet sahibi akıl hocaları, ben biliyorumcular, inanmayan, uğraşmayanlar, hazırcılar ve daha niceleri. Kimi zaman aynı zincire halka olduğumuz kimseler bile bilinçli bilinçsiz zarar verebiliyorlar. Tamam. Biz bir halkalar ile bir zinciriz ama sorguda sadece bir halkayız. İstikametimizin zincir olmak yönünde oluşunun getirileri büyük. Bunu kabul ediyoruz fakat her halka evvela kendinden mesul. Buda demek değil ki, neme lazım'cı olalım. Bağlı olduğumuz, gücünü bizden alan yakın halkalardan da sorumluyuz.
09.02.19 / Silivri
0 notes
unut -mak.
bazı hikayeler-i unutmak için yazılır-ar-ım. ben bu cümledeki edilgenlik, anlattığım hikayede doğurduğum için benden nefret eden ejderhalar var, ama konu bu değil, konu subkortikal çığlıklarımın cihad çağrısı yaptığı nikotin tanrısı, diğer tarafta ağaçlar tanrısı var, marsa götüren gece taksileri, ama bu hikayeyi unutmak için yazdım, bu taksilere, yani tüm bu gece-yarısı-yalnız-sezen-aksu-çalan istanbul taksilerine, unutmak için bindim. tek derdim unutmaktı, elimde gitarım vardı, dördüncü telinin akordu fena halde bozuk. kitaplar eski acı çekme isteklerinden bahsediyordu, çünkü hala plütona geri dönebileceğimi düşünüyordum, bir yılın doksan bin gün sürdüğü ejderhalar ve mekanik masallar diyarı plütona, ama plütonun damarları parçalanıyor, hala, hiç anlatılmamış gibi, ya da unutulmamış.
Bir şeyler belliydi, koyunlar damdan düşerdi, yataklarım dört bir yanı açık sönmüş deniz fenerleri. / Uyuyamayacağım, gergin baş ağrılarına kendimi kaptıracağım, olmayacak, bir şeyler olsa, neden bu kadar fazla her şey. / Biraz eksilsem. / Bu kadar berraklık fazla, nasıl bu kadar güzel yazılabilir ekonomiler? / Oysa çimenler vardı, sonra karardı. / Koyunlar betonlarda yuvarlandı, beyinleri yol kenarlarına aktı. / Ben ben ben ben ben.
eskiden kitapları okuyabilirdim, ya da başka kitaplardan bahseden kitapları, çünkü o zamanlar acı çekmek imrenilesi bir zarafet kımıldatılır-ıyor-du-m. o zamanlar evren daha bu kadar patlamamıştı, şehirlerin her köşesi iyi ve kötü elementlerden kılınmamıştı, boğaza bakan dumanlı bir yerde olmadık maymun tarihlerinden bahseden bir ağaç kesiti olmadık enerji dalgalarıyla buharlaşmamıştı. ben kendimden çıkmaya çalışmamıştım, anlamak için hikaye yazılır, anlatmaktan da daha önce, ama zaman kafasına girmeden, bu hikaye unutmak, sadece ve sadece unutmak için yazılıyor.
Başım ağrıyor durup durup geri dönmekten, çıkmaz sokaklarda sarmallar çiziyorum. / Hiç sokak vermesem baş ağrılarıma, krallıklarını demokrasisiz bıraksam. / Gerçekten biraz eksik kalsam / Sözlerimi ciddiye almasam ve kendimi doldurup bağlasam. / Ter. / Baş ağrısı. / Bugün kan yok, sperm de yok. / Keşke bu kadar başıboş ya da daha başıboş. / Biraz silinsem.
beceremediğimi anlar mıydım, harikalar diyarından çıkamamıştım, giremediğim bile olmuştu, ama kendimi marsta buldum, ki bu hikayenin baş karakteri ben bile değilim, bu hikaye istanbul'un yırtıcı semtlerinden birindeki apartman daireleri hakkında,,, birinin tanrısı belli, aldığın her nefeste hatırlatıyor zaten, eski bir saatin her tik takı ölümü haber veriyor, televizyonda bir aptal dizinin ardından bir başka aptal dizi oynuyor, o yatakta seviştiğim olmuştu ve çeşitli rüyalar gördüğüm, subkortikal nikotin tanrısı hiç teşrif etti mi bilmiyorum, o evin tanrısıyla araları o kadar da kötü değil halbuki. daire 2: dizi dozu arttırılmış, ama daha aydınlık, bira perileri kapısını kolluyor, ama yazar adam her iki günde bir sokağa çıkıp bakkalın önünden geçiyor, bakkal sertleşmiş limonları sıcak suya koymasını salık veriyor, hem yine de, homo sapiens sapiens bakkal açıp süpermarket kapatan bir hayvan. bir diğer daire ölüyor, her geçen gün, karanlığa, kafa karışıklıklarına, beyin kırışıklıklarına, çünkü damla damla kanımızla suladığımız apartman daireleri, bizi asla yarı yolda bırakmayacak, daha küçük, daha büyük, daha sessiz ya da cıvıl cıvıl, hepsinde bir yok oluş var, hepsine hayat sıvılarımızı, diğer hayat sıvılarına miras-lanet, takside sezen aksu çalıyor, bir sezen aksu şarkısı hakkında giriş-gelişme-sonuç formatını izleyen bir sayfalık kompozisyon yazmamı salık vermişti, şimdi başka bir sezen aksu şarkısının içinde eriyor, buna gülerdik, yani -dik, çünkü o kadar tesadüfi bir biçimde ortak ve birleşen ve ayrılan ve acı çeken düzlemlerde bir araya geldik ki, o yüzden güler -dik, elimizden başka hiçbir şey gelmez ki.
Sadece samimi olmak istiyorum, söylediğim ve yaptığım her şeyde. O kadar samimi ve doğru olmak istiyorum ki bu istek dönüp dolaşıp başımı ağrıtıyor. Başım çatlıyor. Başım çatlasa da, küllerini döksem. Keşke, düşünmesem ve boşverebilsem. Ne dediğimi bilmemeye katlanabilsem. Oysa herkes böyle yaşıyor! / Yaşayanlar nasıl yaşıyor! –muhtemelen benden daha iyi-
son daire nikotin tanrısının mabedi, orada vücudum eriyor, bir yorgan gibi üstüme örttüğüm, örttükçe parçaladığım, üzerine terleyip bir-ağaca-tersten-tırmandığım gerçeklikten-kopuş-ve-bir-başka-gerçeklikte-yeniden-toparlanışı hatırlıyorum da, çok uzak, çünkü ne yaparsam yapayım, bir zaman bağımlısıyım, en kabul edilebilir bağımlılık biçimi, hatta bütün bir gerçeklik, zaman bağımlılığı üzerine kuruluhedehödö. çıktığımız an önce biz korkacağız, elimizde kalan, yani gerikalan-artakalan, her şey onlara yüklediğimiz yumuşak-buharımsı anlamlarından düşecek, öyle pat diye, geri girmek isteyeceğiz, bedenlerimiz üzerinde yeniden söz sahibi olmayı, zaten bedenler terler. bedenler ter. bedenler.
Yok olacağım, lamı cimi yok bunun ve baş ağrılarımı bırakacağım ardımda. Dünyaya mirasım bu olacak. Samimi olmaya çalışırken, bir gün, öyle birdenbire, ölüverdi. / Kafası patladı. / Uykusuzlukları güneş sistemine buharlaştı. / Kalp sıkışıklıkları toprağa karıştı. / Koyunları birbiri ardına damlardan düştü. / Ve o biraz daha uyuyamadı. / Kalkınma planları da zaten hiç tutmadı. / Ülkesi geç sanayileşti. / Uzaya koyun yollayamadı.
doğurduğum ejderhalar beni evime götürdü. takside yalnızdım, öncesinde de ne anlatırsam anlatayım. zaten bu hikayeyi unutmak için yazıyorum, ona dahil olan her şey, ben söylemesem de, neresinden olduğunu biliyor. birazdan hepsi yok olacak. zamanlarını da alıp git-ecek-ti-yor-muş-lar.
1 note
·
View note
Yavru Köpeğinizi Eve Getirmeden Önce
Yavru Köpeğinizi Eve Getirmeden Önce
#YavruKöpeğiniziEveGetirmedenÖnce
Bir köpek sahibi olmak bir takım sorunlulukları da beraberinde getirir. Herşey den önce ilk adımda iyi bir araştırma , size ve şartlarınıza en uygun ırkı bulma , yavrunun yeni ailesi olan siz ve varsa ailenin gerikalan tüm üyelerinin ortak karar ve onayı önemli faktörlerdir. Alınan şey bir eşya yada cansız bir nesne olamadığı gibi sıkılınca bir köşeye…
View On WordPress
0 notes
Yavru Köpeğinizi Eve Getirmeden Önce
Yavru Köpeğinizi Eve Getirmeden Önce
Bir köpek sahibi olmak bir takım sorunlulukları da beraberinde getirir. Herşey den önce ilk adımda iyi bir araştırma , size ve şartlarınıza en uygun ırkı bulma , yavrunun yeni ailesi olan siz ve varsa ailenin gerikalan tüm üyelerinin ortak karar ve onayı önemli faktörlerdir. Alınan şey bir eşya yada cansız bir nesne olamadığı gibi sıkılınca bir köşeye bırakabileceğiniz bir oyuncak degildir. Yavru…
View On WordPress
0 notes