#geleceğe mesaj bırak
Explore tagged Tumblr posts
bulutlariziyaret · 3 months ago
Text
Normalde bu yazının en başında Tamam, başlıyoruz. Odaklan. Hız. Ben hızım. Diye giriş yapardım ancak maalesef onun yeri değil. Evet aslan koskoca 20 sene, 3 gün sonra tam olarak 20 oluyorsun. Bu yazı aslında geçmişten geleceğe bir mesaj, bu yazı ne zaman düşmeye ramak kalsa dönüp okuyup tekrar toplanabileceğin, ne zaman en dibe çöksen seni tekrar ayağa kaldıracak bir yazı. Hayatının baharındasın, ömrünün en iyi yıllarındasın ve bu yılları çok iyi değerlendirmelisin. Çok acı çektin, biliyorum her ne kadar hastane koridorlarından her ne kadar hastane odalarından nefret etsen de bulunmak zorunda kaldın. Hayatında ki en değerli insanları kaybettin, bazıları senin hatan bazıları ise sadece kaderdi. Çok çaba sarf ettin ama şuan belki de emsallerine göre çok iyi bir yerdesin ve her gece yastığa başını koyduğunda kendinle gurur duymanı istiyorum çünkü seni seven, sana destek olan insanlarında seninle gurur duyduğunu biliyorum. Yıllar önce amcanın, yıllar önce babanın, yıllar önce dostlarının sana bıraktığı tüm o mirası bugün çok iyi şekilde temsil ediyorsun ve edeceksin. Ne zaman hayatta yaşama amacını kaybedersen aklına kardeşlerin gelsin, sen sadece onlar için yaşıyorsun, sadece onların geleceği için çabalıyorsun. Biliyorum gecelerin gündüzlere karışıyor, biliyorum çoğu zaman gözlerinin altları mosmor, gözlerin kıpkırmızı ve halin bir ölüden beter oluyor ama geçecek aslanım geçecek. Hayallerini birer birer gerçekleştiriyorsun ve bütün bu çektiğin acıların sonunda teker teker meyvesini verecek. Ayrıca çocuk değilsin bırak bu küslüğü, biliyorum gururuna yediremiyorsun hatırlayamadığını, böyle bir şeyi hatırlayamadığın için kendini suçluyorsun, kendini çok mahçup hissediyorsun ama kaçmak bir çözüm değil git ve özür dile. Çok değiştin, bazen aynada baktığımda ben bile kendimi tanıyamıyorum ve sende kendini tanıyamayacaksın. Maalesef her insan değişir Emre, her insan değişir ve sende değiştin. Ama sakın dönüşmek istemediğin insana dönüşme, bunun farkında ol çünkü daha önce yaşadın, dönüşmek istemediğin insana farkında olmadan dönüştün. İyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla 19 sene geçirdin ve geçecek. Hedeflerin ve hayallerin hep en üst seviyede hep en uç noktada olsun koçum, zorlanacaksın ama onları da yapacaksın çünkü sen yaşadığın tüm bu s��reçte olmaz, yapamam dediğin bütün şeyleri yaptın. Yeni yaşın mutluluk ve huzur getirsin. Sevgilerle, eski yaşın ve geçmiş yılların...
3 notes · View notes
giderkenkalmaktibenimkisi · 3 months ago
Text
Bazen içimizde, nereden geldiğini bilmediğimiz bir hüzün filizlenir. Adını koyamadığımız, tarif edemediğimiz bir duygu kaplar ruhumuzu. Bu duygu, belki geçmişin hatıralarından bir yansıma, belki de geleceğe dair belirsizliklerden doğan bir ürperti olabilir. Ama bilmelisin ki, her hüzün bir sebep taşır; içinde gizlenmiş bir anlam, bir mesaj vardır.
Bu burukluk seni yolundan alıkoymasın. Bazen kalbinin derinliklerinde hissettiğin bu ağırlık, aslında seni daha da güçlü kılmak için oradadır. Bu hüzün, seni olduğun yere bağlayan zincirler değil, aksine seni yükseltecek kanatlar olabilir. Kendine bu hüznü yaşama izni ver, onu bastırmaya çalışma. Çünkü içindeki bu duygu, seni daha derin düşünebilen, daha güçlü hissedebilen biri yapar.
Unutma, her fırtınanın ardında bir aydınlık vardır. Bu hüznü, kalbindeki karanlık bir bulut gibi değil, seni gelecekteki güzel günlere taşıyacak bir esinti olarak gör. İçindeki bu duygu, belki de seni kendine yaklaştıran, seni içsel yolculuğunda bir adım daha ileriye taşıyan bir işarettir.
Senin içindeki o güç, o azim, bu hüznü aşacak kadar büyük. Her şeye rağmen, ayağa kalkmayı başarmış bir ruhun var. Bırak, bu hüzün seni daha da güçlendirsin. Çünkü senin hikâyen, bu hüznün de ötesinde, çok daha büyük bir zaferin hikâyesi olacak.
.
.
6 notes · View notes
buralardangeciyordum · 5 years ago
Text
Soru-Cevap
1. Unutmak mı zor alışmak mı ?
2. En yakın arkadaşın kim ? (Burdaysa etiketleyin )
3. Şans mı para mı ?
4. Kuşları mutluluktan uçuran kim ?
5. Bu güne kadar izlediğin en efsane film ?
6. Vazgeçmekten korktuğun şey nedir ?
7. Affetmek mi kolaydır vazgeçmek mi ?
8. En büyük risk nedir ?
9. Sevdiğin bir arkadaşın bir anda konuşmak istemediğini söylese tepkin ne olurdu ?
10. Güzellik mi karakter mi ? Hangisine sahip olmak isterdin?
11. Kalp aynı anda iki kişiyi sevebilir mi ?
12. En sevdiğin şarkı nedir ?
13. En büyük intikam nedir ?
14. Aşık olduğunuz kişi başkasına aşık ise ne yapardın ? Pes mi ederdin onu kazanmaya mı çalışırdın ?
15. Sence mutluluk nedir ?
16. İnsanlar zamanla değişir mi ?
17. Özel bir gücün olsaydı bunun ne olmasını isterdin ?
18. Özür dilemek acizlik midir ?
19. En güvendiğin özelliğin nedir ?
20. En güzel his nedir ?
21. Sevmek mi sevilmek mi ?
22. Unutulmaz dediğin dizi veya film var mı? Varsa nedir ?
23. Bir insanı itici yapan nedir ?
24. Daha önce gördüğün bir şeyin resmini çizecek olsan bu ne olurdu ?
25. Çocuğunun ismini ne koymak isterdin ?
26. Hayat felsefen ?
27. En son dinlediğin şarkı ?
28. En çok ne zaman kendini güçsüz hissedersin?
29. Sövelim mi mesafelere ?
30. Gitmek istediğin yer ?
31. En çok kullandığın kelime ?
32. Önemli bir tarih söyle ?
33. Umudun var mı hala ?
34. Daha hiç yemediğin ama tadını merak ettiğin yemek var mi ?
35. Hayaller mi gerçekler mi ?
36. Arkadaştan sevgili olur mu ?
37. Eski sevgiliden arkadaş olur mu ?
38. Hiç sıkılmadan dinleyeceğin şarkı?
39. Yağmurda yürürken hangi şarkı güzel gider ?
40. Hadi bir itirafta bulun ;)
41. Bu kadar kalbi kırık insan varken bu kalp kıranlar nerede ?
42. Zaman her şeyin ilacı mıdır?
43. Huzurun sende anlamı nedir ?
44. Bitince üzen şey nedir ?
45. Her şeyin bir sonu var mı?
46. Mutlu sona diye bir şey var mı? Mutlu sona inanıyor musun ?
47. En saçma kelime nedir ?
48. Para insanı değiştirir mi ?
49. Tuttuğun altın olsaydı ilk neyi tutardın?
50. En sevdiğin kitap?
51. Uzun ilişkinin sırrı nedir?
52. Birine asla söylenmemesi gereken şey?
53. Çok özlediğin herhangi bir şey?
54. Asla unutmam dediğin bir isim bırak?
55. Memleketini isim vermeden anlat
56. En sevdiğin çizgifilm?
57. En çok etkilendiğin kitap ?
58. Yapmaktan keyif aldığın bir aktivite ?
59. Bir insanı kırabilecek bir cümle ?
60. En güzel yaş hangisidir ?
61. Kıskanç mısın ?
62. Bir şiir bırakır mısın lütfen ?
63. Karşındaki senin nasıl dikkatini çeker?
64. Bir insanı sempatik yapan nelerdir?
65. Sevdiğin için nelerden vazgeçersin?
66. En büyük pişmanlığın?
67. Asla yapmam dediğin şey?
68. Geleceğe dair umudun var mi ?
69. Hiç sarhoş oldun mu ?
70. Aşka inanıyor musun ?
71. Sence aşk nedir?
72. Bir gün herşey güzel olacak mı?
73. Haydi komik bir anını anlat ;)
74. Yanlış olduğunu bile bile yapmaya devam eder misin ?
75. Kaybetmekten korktuğun biri var mı?
76. Seni kaybetmekten korkan birileri var mı?
77. En sevdiğin şarkıcı?
78. Ilgi alanların nelerdir ?
79. Şu an kimin yanında olmak isterdin ?
80. Uyumayı sever misin ?
81. Yemek yemeyi sever misin?
82. Sarma mı mantı mı ?
83. Burcun ne ?
84. Güven problemin var mı ?
85. En sevdiğin hayvan?
86. Üşengeç misin ?
87. Ruh halini yansıtan şarkı?
88. Uzun yolculukları sever misin ?
89. İsminin anlamı ne ?
90. Günlük tutar mısın?
91. Duygularını belli eder misin ?
92. Kendini tek kelime ile tanımla?
93. Blogunu beğendiğin birini etiketle
94. Burda mesaj atmak istediğin ama çekindiğin biri var mı ?
95. Dövmen var mı?
96. En çok özlediğin zaman hangisi ?
97. Geri getirmek istediğin biri var mı ?
Belki sormak isterseniz :)
457 notes · View notes
Text
Sahiden İyinin Geceler (-6-)
---alo dedim -pardon dedi -önemli değil alışmaya başlamak şimdiden dedim -neye alışmaya dedi -aramızdaki mesafe mutlaka gerginleştirecek bizi sinirimizi birbirimizden alacağız mutlaka. seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim. aslında ben kimseyi sevmemişim sana kadar haliyle sensizliğide ilk defa yaşayacağım seni çok sevmeme rağmen en az senin kadar tecrübesizim senleyken yalnızlığa. ama böyle devam etmesi halinde sadece birbirimizi üzeceğimizi sende biliyorsun. bunlar sadece başlangıç daha ben senden sen benden şüpheleneceksin başkası var mı diye hep merak edeceksin. beni aldatıyor mu diye hep kendimize soracağız acaba sevgisi azalıyor mu diye. şimdiki duygularla açık konuşmak gerekirse ne başkası olur ne de sana sevgim azalır ama gelecek ne gösterir bilinmez ama geleceğe ikimizin birbirimize takınacağı tavırlar yön vereceği de bir gerçek iki haftamı hiç işim olmayan biri yüzünden mahvettin. kendine göre gerekçelerinde vardı haklı da olabilirsin kendince ama seni bu kadar seviyor olmam en azından sen bana tekme atarken popomda hissettme hakkı veriyor sanırım daha da açık konuşmak gerekirse tarkanı tekrar dinle. benim için gerçekten bir hayalsin bir macera seni seviyorum demek bile kalbimde parçalanmalar yapıyor sana bakmaya ve koklamaya doyamayacağım uzun bir süre ilk gün seninle tanıştığımızda ki sarhoşluk var hala üzerimde lütfen ayıltmaya çalışma beni sarhoşun da olsam izin ver hep seveyim dedim **tam olarak nedir amacın dedi -ben sana atla gelmedim. prensin olmayı haketmiyor da olabilirim. aklının bugüne kadar hayal ettiği birisi olmadığım için şu an benim için delice attığına inandığım kalbini benim için atmaktan vazgeçirmesinden korkuyorum.ama vereceğin her karara da saygı duyuyorum beni sevmek zorunda değilsin.ama dürüst olmak zorundasın. beni peşinde kopacağını bile bile bir halata bağlayıp süründürme lütfen inanmıyorsan biraz dur ben kendim çözeyim halatı dedim -sen beni sevmiyor musun kelebek dedi -çok seviyorum dedim. düşünmeden -benim seni sevdiğime inanıyor musun dedi -inanıyorum dedim -o zaman şimdilik bunları unut.şu üzüntü halimize bir çözüm düşün dedi -koşarak gelsem kaç dakika ankara acaba dedim -belli oldu hızlı düşününce iyi kararlar veremiyorsun dedi. gülümseyerek -hayır dedim çok doğru bence -koşarak gelmek mi çok mantıklı dedi -hayır seni güldürmek dedim -tamam ama sapık fıkralarından beni uzak tut hatta babama bile anlatma dedi yine gülerek -tamam dedim. -ayrıykenki zamanlarımızı kalbimizi kandırarak geçirelim yani diyorsun dedi -çok mu acele etmişim düşünürken dedim -zaman gösterecek dedi -öpüyorum dedim -kimi dedi -seni dedim -kapatma hemen dedi -sıkıldım ama dedim -bu kadar kötü espriler yapacaksan başka çözümler bul lütfen dedi -bir de düşünerek arayayım çözümü o zaman dedim -düşünmeye dalmadan önce bir öp o zaman dedi -öptüm dedim -hadi iyi geceler dedi -aaa kapatıyor musun dedim -evet sıkıldım dedi telefonu kapattı arkasından bir mesaj attı -gördün mü ne kadar kötü espriymiş dedi. gülerek -iyi geceler dedim sanada dedi sonra içimdeki üzüntü hafifledi gülüyordum bile onu düşünerek uyumaya çalışırken bir iki mesaj daha attı ve onsuz geçen gece sayısını ikiye çıkaran uykuya daldım **günler günleri takip etti. ilk başlarda çok zorlansakta haftalar geçmeye başlayınca alışmaya başladık ben onu eğlendirmek için uzaktan uzağa ne kadar takla atılabilirse attım ona mektuplar içinde şiirler yazıp gönderdim her seferinde hiç beğenmediğini söyledi karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep bazen o beni teselli etti bazen ben onu tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince bazen ağlaştık isyan ettik ama sevgimizi hiç kaybetmedik hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede hep ikna ettim gelmemesi konusunda okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana bir tanesinde yine tavla oynadık diğerinde de çay içip konuştuk sadece ebrunun her konusu açıldığında üzerine toprak attım muhabbetin her iki gelişinde de eve davet etti beni ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim bunu da açık bir dille babasına anlattım hak verdi zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken darlanıp üzülüyordum zordu onsuzluk **bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye çalışıyordum gelen turistlerle makara yapıyordum ebru geleceği tarihi söyledi ramazan bayramı günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik. bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum -günaydın aşkım yazıyordu -günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim -ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi saat 10 civarıydı -gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim -göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi -sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim -hayırlı işler dedi ben dükkana geldim kepenkleri açtım dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki dükkandan içeri girdim ama sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm dönüp baktım kim diye karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu şaşkınlık değildi ne gülebildim ne ağlayabildim suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin ebru o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o rekorun amına kordum ama atamadım dondum kaldım bir gün sonra gelecekti amk. sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı gerçek mi onu test etmek istiyordum ama saçlarımı düzeltebildim sadece evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile -hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi gülümsedim şuursuzca bana yaklaştı kıpırdayamadım bile sarıldı vay amk. öyle duygunun belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken -dur orucumu bozacaksın dedim -iftarı bekleyeyim o zaman dedi -sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim -hoca bazen erken okuyor işte dedi -o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim -bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi -haberleri yok mu geldiğinden dedim -yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi -ne zaman eve gideceksin dedim -akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi -aç mısın dedim -biraz dedi ---ne yersin canım dedim -menüde ne var dedi -simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim -çeyrek tost yeter dedi diafondan yarım tost istedim. -çeyrek yeter bana dedi -küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim -ne içersin dedim -kahve söyle de uykum açılsın dedi -bir dakika sen ne zaman geldin dedim -saat 8 de alanyaya indim dedi -peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim -seni bekledim dedi -annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim -en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi -otobüsde uyuyabildin mi dedim -sence dedi?? -ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre dedim -bende etmedim sayılmaz. dedi vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı onu uyutmam lazımdı ama nasıl dükkanda yatacak yer yok. kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için kabul etmeyecek tabure de uyunmaz eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor vay amk. saksı durdu nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken tost u geldi biraz daha düşünme fırsatı buldum tostunu yedi bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım o bana ne yapıyor acaba diye bakarken dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip -hadi gidiyoruz dedim -nereye dedi ** elimi onun gelip elimi tutmasını beklercesine kaldırıp hadi dedim dışarı çıktı kepengi kapattım ilk taksi durağından bir taksiye bindik bizim eve gittik -yarın gelsek de annenlerin elini de öpseydim dedi -onlar evde değil bayram için köye gittiler dedim -buraya niye geldik peki dedi -seninle olan ilk günümde çalışmak istemedim dedim içeri girdik amacım onu uyutmaktı ama nasıl amk. onu çiftli koltuğa oturtup arkasını da yastıkla iyice destekledim. -bu kadar iyi davranma gitmem bir yere yoksa dedi bende karşısındaki koltuğa oturdum -çok özledim seni dedi sus işareti yapıp -bırak gözlerim biraz sensizlik hasretini gidersin dedim -ben gözlerimin hasretini giderirken, dudaklarımın sana söylemeyi çok özlediği seni seviyorum diyebilir miyim arasıra dedi -benim için ömür boyu geçerli olan bir tane söyledin zaten dedim -ne zaman dedi -kollarımdayken ilk gözyaşınla dedim -o muydu ilk dedi -kalbime ilk düşen mutluluk gözyaşı oydu dedim -şimdi tekrar ağlayarak söylemeyeyim o zaman orucun bozulur dedi konuştukça konuşuyor amk. bende kendimi kaptırdım.o bana laf oyunu ben ona laf oyunu derken baktım olacak gibi değil annemleri aramam lazım dedim telefonu çıkardım aradım babamı nasılsınız falan filan ne kadar sıkıcı geyik varsa yaptım sonra mutfağa yönelip telefonu kapattım ama bir süre konuşuyor olmaya devam ettim belki uyuyakalır diye arasıra odadan içeri baktım dalmış mı diye yok amk. benden uyanık kemal sunalın müjdeye kaymak için çocukları uyutmaya çalışırken kendi uyuması durumu var ortada sonuçsuz telefonu kapatıyormuş numarası yaptım -biraz uzan istersen dedim -uykum yok dedi nasıl yok amk.yaa **ben yanına uzandım sadece yarı sarılır halde karın kaslarım gelişti amk. kanepeden düşmemeye çalışırken bir saat kadar uzandıktan sonra nihayet uyudu bir müddet onu izledim. bende mal mal bekledim evin içinde zaten oruçtum son gün diye ne bişey yedim ne içtim ne de o uyurken bir öpücük kondurdum akşam ezanına 1 saat kala uyandırdım tv nin sesini kasıtlı olarak çok açarak -ne kadar var dedi -neye dedim -seni öpmeme dedi -az kaldı dedim -tamam sen bir markete git gel lütfen dedi -ne alayım dedim -en ucuz ne varsa onu al dedi pek anlayamasam da ne yapmak istediğini dışarı çıktım kapının önünde bekledim kim gider markete amk. zaten açlık başıma vurmuş 5 dakika kadar oyalanıp kapıyı çaldım -bir tane daha al o yetmez dedi vay amk.ne aldık ki ne yetecek biraz daha bekledim yine çaldım kapıyı açtı üstünü değiştirmiş biraz makyaj tazelemiş -bunun için mi gönderdin beni dedim -orucun bozulabilirdi ama dedi kız haklı beyler bozulabilirdi amk. hadi sende hazırlan dedi -bende bozuk para kalmadı şu ucuz şeyden bi tane de sen alıp gelsene dedim -gözlerimi kapalı alıyormuş gibi yapsam dedi -parmaklarına güvensem gözlerine güvenmem dedim odaya geçtik. o oturdu ben kalkıp diğer odaya geçtim yardıma ihtiyacın olursa haber ver diye takıldı giyindim evden çıkıp onların evine gittik kapının önüne geldik -ezan okunsada öyle girseydik dedim -amacını anladım kelebek dedi evet lan öperek açmak istiyordum kapıyı çaldım annesi açtı -oo kelebek hoş geldin dedi. -hoşbulduk demeye kalmadan kenara itildim amk ana kızın arasında kaldım vay amk.ben bile sarılamamıştım ebruya öyle sesi duyan geldi ondan sonra içerden beni sikleyip hoş geldin bile diyen yok içeri aldılar kızı apar topar onlar kızla ilgilenirken bende dışarda kalmış sokak kedisi gibi son saniye driplingiyle içeri girdim ** eveeeet masa kurulmuş karnım zil çalıyor ama birden doydum ceyhun piçinin kankası yani ebrunun kuzeni de orda o piçin annesi ve babası tarafından bu bahsettiğiniz kelebek mi muhabbeti döndü -evet dedi ebru bana sarılarak yine kıpkırmızı oldum uzun zaman sonra rakip takımın taraftarları bile beni beğendiler amk. o piç hariç tabi muhtemelen kibarlık olsun diye bana birkaç iyi kelam da bulundular bende teşekkür edip o piçin kız kardeşi olduğuna inanamadığım dünyalar tatlısı 5 yaşındaki kızları ile ilgilendim derken alanya kalesinden top atışı duyuldu ve masaya oturduk ebru ile yan yana oturduk o piçde nedense karşıma denk geldi amk. otobüsde soğan yemiş biri ile aynı demire tutunmaya çalışmak gibi hissettim kendimi konuştukça konuştular ebru hakkında okul ankara yolculuk sürpriz ebru konuşmaların çoğunu elindeki çatalı bırakıp elimi tutarak devam ettirdi ben yabancı gibi sus pus oturdum arasıra gülümyerek o piçde pek ortam adamı değildi bu durumlarda o da benim gibi susuyordu sonra ebru gözleri üzerime toplayan -kelebek benim için çalışmadı bugün dedi digerleri aaa öyle mi falan geyikleri yaparken -yevmiye mi verdi de öyle çalışmadım dedim gül gül öldüler amk. öle salak salak oturan birinden öyle bir söz beklemiyor olsalar gerek -kaç para verdin ebru dedi o piç he amk eksik kaldın sende sikmeye çalış -kalbini aldım bak burda atıyor dedi. kalbini göstererek ve o piçe kıl olmuş bir şekilde ebru diğer ev ahalisinden ooooooo gibi tezahuratlar yükseldi -umarım değerini bilirsin kızımızın dedi. piçin annesi bana bakarak ben zaten utanıyordum böyle aşk konularını başkalarının yanında konuşmaktan ama artık top falsolu bir şekilde üstüme üstüme geliyordu golü atmamak ortaya ayıp olurdu -bilemedim dedim.top göhsüme alırcasına -neden dedi ve çaktım golü -çünkü... **kadın erkek eşitliğine aykırı bu yaptığım dedim ne diyor lan bu diye bana bakarlarken -kendi kalbimin hamal'ım yapmışım aslında onu. oysa aşk terazisinin hep dengede kalması için ikimizin de bir kalbe ihtiyacı var dedim anlamadılar anladılar gibi göründüler. yada gerçekten anladılar tam bilmiyorum ama ebru elimi tutarken anlamış görünüyordu hoş beni onun anlaması da yeterliydi benim için yemek faslı bitti. ilk önce tatlı mı çay mı meyve mi seçim tartışması yapıldı oylar kullanıldıktan sonra demokratik bir şekilde karar verildi -tatlı almayı unuttuk kusura bakmayın dedim ebrunun annesine harbiden ayıp ettik amk. misafirliğe eli boş gidilir mi?? -kızımı getirdin yeter dedi gülümseyerek salonda otururken hep beraber muhabbet eee daha daha gibi sıkıcı bir hal almaya başladı işin doğrusunu söylemek gerekirse o piçin anne ve babası da iyi insanlara benziyordu daha önce biliyor olsalar gerek beni aşşagılayabilme ihtimali olan hiç bir soru sormadılar salonda ebru yanımda oturuyordu ama zaten yeni geldiği ve bütün gözler onda olduğu için bende ön planda kalıyordum ebru da sağolsun utandığımı anlamış olsa gerek bana fazla sürtünmedi sadece sevgi dolu bakış ve elimi arasıra tutma girişimler hariç baktım olacak gibi değil çay geliyor meyve gidiyor tatlı geliyor patlamış mısırlar gidiyor amk. bu kadar yiyorlar hala hepsi çubuk kraker gibi kendi kendime düşündüm bunlar benden farklı mı sıçıyor diye kimsenin gideceği yok oturdukça oturuyorlar konuştukça konuşuyorlar ebrum yeni gelmiş daha öpememişim bile **ebruya ben gideyim mi işareti yaptım sakın ha dercesine bana baktı kadınlar kendi arasında geyik yapmaya erkekler de futbolu konuşmaya başladılar neee futbol mu deyip daldım geyiğe o piçle aynı takımı tutuyor olmamız herhalde tek ortak noktamızdı sizinde hikayeden bildiğiniz üzere derin futbol bilgimle objektif olduğuma inandıkları yorumlarımı beğendiler biraz konuştuktan sonra o piçle de aramız yumuşamış gibiydi bana sataşmaya çalışmıyor fikirlerime katılıyordu konumuz futbol olmadığı için konuşma ayrıntılarını ve tuttuğum takımı belirtmedim konuştukça muhabbbet açıldı ama ben sıkılmaya başladım çünkü aklım ebrudaydı vay amk. nasıl görüşecektik adamlar hiç gideceğe benzemiyordu en iyisi yarın görüşürüz artık mantığı ile -bana müsade artık dedim -camide müezzinlik mi yapacaksın bayram namazında acelen ne dedi piçin babası diğerleri de güldüler takılırcasına bana -hayır cübbemi ütüleyeceğim dedim baktım yine gevşediler bırakacak gibi değiller ebru da zaten gitme dercesine bana bakıyor ama sıkıldım amk.ne yapayım kızla yalnız kalamadık ki hepsinin elini tek tek sıkıp ufak kızdan da küçük bir yanak aldım hepsine teşekkür edip kapıya yöneldim ebru kapı dışına kadar annesi kapıya kadar babası salon çıkışına kadar diğerleri de ayakta uğurladılar beni ebru ile lisede tuvalette arka arkaya çekilen sigara nefesleri gibi hevesim kursağımda kalarak bir kaç kez kısa kısa öpüştük sonra gittim zemin kata inmeden mesaj geldi ebrudan ---gönül hamalın seni çok seviyor diye -bende seni çok seviyorum bayram şekerim dedim -sadece bayramlığın mıyım dedi -delin olduğumu hatırlatarak evet cevabını veriyorum dedim. -deli diye son mesajını gönderdi o gecelik ertesi gün kalktım ama bayram namazına gidemedim. bir kaç çocuk kapıyı çalınca uyandım ebruyu aradım kısa bir bayramlaşmadan sonra ailesi ile aile büyüklerinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi bende köye gittim mezar ziyareti. sülale bayramlaşması derken bir kaç tanıdıkla bayramlaşma derken alanyaya dönen bir akraba arabası ile döndüm -bana da bırak öpücüklerden alanyadayım dedim -ceyhun bayram mesajı attı haberin olsun dedi. -büyütmeme gerek var mı olayı dedim -yok o da kabullenmiş artı birlikteliğimizi dedi -o zaman sadece bayram mesajı atmamış dedim -kelebek sevdiklerinle mutlu bir bayram geçirmeni dilerim yazmış dedi -kapatıyorum olayı o zaman dedim -lütfen dedi bayram bayram moralim bozuldu ama ebrunun açık sözlülüğü karşısında saygılı bir şekilde kabullenmek lazımdı durumdu bizim yaşlardaki tüm gençlikte bayram dolayısı ile alanyaya gelmiş gibi gözüküyordu -akşam bir yere gidelim mi dedi kabul ettim vakit gelince evden aldım onu mekana gittik el ele içerde kimler yoktu ki amk... - **mekana girdik hınca hınc dolu. o kalablıkda benim gözüme ilk çarpan kişi ceyhun oldu içerde oturacak yer kalmamış bayram dolayısı ile garsona sorduk yer var mı diye biraz bekletirim dedi ebruya başka yer gitmeyi teklif ettim -biraz ayakta barda duralım giderler şimdi dedi ama ben ceyhunu görmüştüm bile zaten bayramlık keyfim eksilerin altında seyrediyordu erkeklik hali ceyhunda burda gidelim dedim -hani nerde dedi ebru bak dedim yerini göstererek -benim kimseden korkum yok diyerek öptü beni tam bu sırada garson yaklaştı ve yer boşaldığını söyleyerek bizi boş masaya götürdü ısrarla içkileri söylemeden ebruya gitme konusunda yalvarsam da gitmedi yerimize oturduk her yerde gözüme tanıdık simalar takıldı mezun olduğum okuldan tanıdık arkadaşlar ebrunun arkadaşı olduğunu bildiğim kişiler ama beni tek alakadar eder ceyhundu o yüzden de gergindim ebrunun tüm ısrarlarıma rapmen başka yere gitmemek istemesi beni daha da kızdırmış olsa da belli etmemeye çalıştım zira her an beni öpüp sevdiğini söylüyordu ebru votka bull üstüne votka bull içiyordu hızlıca bende aynı içkiden yavaş yavaş içiyordum bir gözüm ceyhunda bir gözüm de ebrunun nereye baktığındaydı ilkm başlarda ceyhuna bakmıyor olsada daha sonra önce ona bakarak onun dikkatini çeker çekmez beni öptüğünü fark ettim ruya her bitirdiği votka buldan sonra gitmeyi teklif etsemde o içtikçe içiyordu gecenin ilerleyen saatlerine geldiğinde çalan müzik çalsın sazlar oynasın kızlar ve alem tamamen sarhoş moduna geçmişti çok sıkışmış ve acil tuvalete gitme ihtiyacı duyduğum halde gitmedim ne olur ne olmaz diye derken ebru wc ye gitmek istediğini söyledi bende geleyim mi dedim yok gerek yok dedi o tuvalete hareketlenince benim odak noktam ceyhun oldu ben de çaktırmadan da olsa ona bakarken onun da hareketlenip wc ye yöneldiğini gördüm şimdi durumu kavramanız için hissettiklerimi ama ebruya anlatmadıklarımı size söylüyorum beyler 1.amk orospusu sana gidelim diye yalvardığıma göre belli ki ortamdan memnun değilim çünkü eski sapın orda kalk gidelim işte amk.yok gelmiyor 2.neden burdayız ceyhunun olduğunu bile bile diye sorsam bana kimseden korkum yok diyor ama benim hissettiğim kadarıyla yaptığı her hareket ceyhunu kıskandırmak için 3.ebruya desem ki gelmiyorsan ananın amına kadar yolun var.ben gitmiş olacağım ve ebru muhtemelen benim kıskançlık krizime kızmış olacak ve ceyhunla onu aynı meknada bırakmış olacağım götüm yer mi yemez. 4.susmak herşeyi zamana bırakmak ağzına sıçmak için çözüm mü?? gece herşeye gebe kararsızım bizim kız wc de arkasından ceyhun kalkmış wc ye gitmiş ben durur muyum?? duranın götüne koyim **gittim ceyhunun arkasından ceyhun wc ye girmedi bile kapıda bekledi bende uzaktan onu seyrederken amacını öğrenmek için bizim ebru da çıktı ceyhun başladı konuşmaya bizimki bir süre dinledi dinledi ceyhunda konuştukça konuştu oraya gidip ceyhuna uçan tekme ile girerek devamında agzını burnunu kırmanın doğurabileceği sonuçları herkesle tartışırım 1.hıncımı almış ceyhunun anasını sikmiş olurum 2.ebru ne yapoyorsun sen diye bana tepki gösterip siktiri çekebilir 2.ihtimalin riskini almaya bile değmez beyler çünkü ebruyu kaybetmeye dayanamayacak kadar seviyordum herşeyi akışına bıraktım onlar konuştu ben mal mal baktım içimdeki sevgi azalarak kendimi zor tutarak ve ebruya muhteşem bir şekilde kızarak ama kız zaten onu seviyorsa benim yapabileceğim hiç birşey yoktu beni üzen dakikalar önce beni sevgi dolu öpen kızın hiç hoşlanmadığım ve hoşlanmadığımı bildiği bir erkekle bende aynı mekanda iken öncesinde bir hayli konuşup akabinde ona sarılıyor olması idi peki onları öylece bırakıp gitmek çözüm müydü hayır en azından bence hayır sesimi bile çıkarmadan bekledim el sıkışarak vedalaştılar ve ayrıldılar. bende bayan sanatçıya gidip o zamanın en büyük banknotunu vererek bir istekde bulundum ebru gündeş yalan bunu dedim çal dile benden ne dilersen yalvaran gözlerle bakınca tamam dedi masaya geçtim ebru geldi oturdu hiç birşey söylemeden bende hoşgeldin bile demedim şarkı biter bitmez istek parçam başladı --Yalnızlık kolay değil anladım Yüreğim yangınlarda geri dön Tükendi bitti artık bedenim Ayrılık ölümden daha zor Tükendi bitti artık bedenim Ayrılık ölümden daha zor Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım Mahşer günü günahına inan kefil olacağım Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan sevdan aşkın yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan sevdan aşkın yalan yalan Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım Mahşer günü günahına inan kefil olacağım Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Yalan yalan yalan yalan yalan yalan Sevdan aşkın yalan yalan Yalan yalan yalan yalan yalan yalan Sevdan aşkın yalan yalan her mısra satır ve kelimesini sanatçı ile beraber bağıra bağıra söyledim her yalan kelimesi geçtiğinde ebrunun gözünün içine baktım çok mu duygusalım bilmiyorum piç kuruları ama göz yaşlarımı yine tutamadım ** tamam kız sarhoştu ama sonuçta seçimlerini kendi başına yapmak zorundaydı içimdeki ebruya olan ateş onlar konuşurken sönmeye meyilli olurken onların sarılmasını görünce bir an buz kesti kalbim tanrı bana ölmek istediğin zamanı istediğin zaman seçebilirsin hakkını verseydi o zamanı seçerdim ebru gözyaşlarımı silmek isterken elini tuttum -başkalarına dokunduktan sonra ellerini yıkamadan bana dokunma dedim o ruh hali ve kafamın iki tarafında boynuzlanma hissi ile sikimde bile değildi artı dünya dünyayı sikime takmamamda ebru gündeşin söylediği yalan parçası da etkili olmuştu elbet ben de deli gibi içmeye başladım o suçunu biliyor olsa gerek veya tartışmayı büyütmemek için olsa gerek bana cevap vermedi cevap vermemesi beni olayın doğruluğuna daha çok inadırdığı için ebruya yüklendikçe yüklendim -ceyhunu kıskandırmak için beni kullanıyor olduğunu düşündüğümü -eğer hala unutamadıysa ona gitmek isterse kendini durdurmayacağımı söyledim ama hiç birine cevap vermedi kendi kafamda olayı bitirip ebrunun bu ceyhunu ben ne bok yersem yiyeyim unutamayacağı kanaatini getirdim ama işin en acı tarafı sevdiğim kıza sahip olduğunu düşünürken aslında sadece gönül geçiştirmesi olduğunu düşünmek var mı amk. ötesi ben sevmişim kalbimi aşkımı zamanımı vermişim. uğruna ölmeye hazır hale gelmişim amk. kevaşesi eski sapıyla konuştukça konuşup üstüne sarılıyor kafam iyice güzelleşti önüme çıkana saldırmak ister hale geldim tek eksik olan ceyhunun gözüme gözükmüyor olmasıydı bir kere baksa bile aramızdaki masaları siklemeden ne bakıyorsunun akrasından bildiğim en ağı küfürü edip üstüne atlayacaktım ama bakmadı ben wc ye gittim kendime gelip ne oluyor lan demek için elimi yüzümü yıkayıp hızlıca dışarı çıktım ceyhun bizim ebrunun masasına gelmiş mi diye negatif. herkes yerinde oturuyor biraz daha hiç konuşmadan masada oturdum ebrunun her sarılma ve öpme harektini olumsuz yanıtlayıp kendimi ondan soyutladım derken ebru yine wc ye gitmek istedi bir gecede bu kadar işenir mi amk tamam git bakalım amk. dedim içimden o masadan kalkmadan gözlerimi ceyhuna diktim bu nasıl bir iletişimse bir dakika sonra ceyhunda kalktı masasından ve wc ye yöneldi duranın ikinci kez götünü sikeyim ama bu defa amacım farklıydı wc nin önüne ceyhunun beklediği yeri iyi görecek bir yere zula yaptım kendimi bi kaç zaman bekledikten sonra ebru çıktı yine konuşmaya başladılar içimden sabır sabır çeksemde daldım muhabbetin ortasına direk ebruyu muhattap alarak -sana iyi geceler bensiz wclerde daha çok eğleniyora benziyorsun dedim ve siktirdim gittim ** kız arkamdan geldi mi evet beni durdurmaya çalıştı mı evet ben sikime takıp durdum mu hayır aşkın amına koyayım dedim mi evet aşkın yalanlığına inandım mı evet ölmek istedim mi??bir kaltak için hayır kafam güzel miydi?? fevkalade ebruyu hala seviyor muydum?? maalesef evet unutabilme ve onsuz yaşayabilme olasılığım neydi?? hiç bir fikir yok hayat bazen kelebeğin yarrak sikmesi kadar garip mi??evet orospu çocukları evet içimden geri dönüp önce ceyhunu sonra ebruyu dövüp ananızın amında fren yapmaya kadar yolunuz var demek geçti?? geçmediyse ben orospu çocuğuyum ... şimdi size sesleniyorum ey insan evlatları bana günlerdir söylüyorsunuz burda bırakma burda bırakan orospu çocuğudur. burda bırakılır mı piç diye bırakılıyor beyler en güvendiğiniz aşka en heyecanlandığınız yerde yarrak gibi bırakılıyorsunuz sonunda ne olacağını benimde bilmediğim bir yürüyüş içine girdim önde ben arkamda ebru kafamda entri başındaki sorular hayat benim için o an dursaydı muhtemelen sizi çok iyi anlayacaktım ama durmadı devam etti. hayat bazen en ağır liseli gibi davranıyor kader bazen iki iki deyip siktirip gidiyor başlığından aşk oyhşşş çekerek kalbine hunharca boşalıyor anlayın lan piçler yandıkça yanıyor içim am göt meme den ibaret değil hayat **ben önde yürürken o ısrarla beni arkamdan takip etti. ne onu görmek ne de konuşmak istiyordum birden arkamdan bize bağıran bir sesle rezil oldum hesabı ödememişiz ben direk çıktım o da arkamdan geldi kim ödeyecek amk. sanki dolandırıcıymış gibi yedik içtik hesabı ödemeden kaçmış göründük amk. ceyhun bir kez daha amk. adam bayram geçirmesini de ekleyerek yüklüce yüklenmiş hesaba cebimde o kadar olmadığını biliyorum ebruyu muhattab bile almıyorum o da para çıkarıyor gel abi dedim mekana tekrar girdim ebru da arkamdan gelmek isteyince elimle engelledim o dışarda bir yerde kaldı ben içeri girip cebimde ne varsa döktüm masaya kimliği bırakıp üstüne telefonu da bıraktım abi yarın getiririm kusura bakmayın dedim vay olur mu?paran yoksa neden içiyorsun artisliğini yaptı ben adama durumu anlatmaya çalışırken ceyhun piçi dışarı çıktı kızda dışarda zaten hesab olayından dolayı iyice gerginim bi de o piçin dışarı çıkması beni tam delirtti -ne istiyon aga yok amk. işte kimliği bıraktım telefonu bıraktım al ceketi de dedim hiç utanmadan aldı amk. oğlu bi de esnaf olacaklar çıkardım ceketi de verdim. nerde çalıştığı mı söyledim yarın getirmessem ne yaparsan yap zaten telefon bile ihtiyacının iki katı dedim çıktım dışarı hava aralık ayı olması sebebi ile soguk ama içimdeki öfke beni fazlasıyla ısıtıyor ebru dışarda beni bekliyor ceyhun da telefonla konuşuyor ama gözü ebruda -ceketin nerde dedi ebru **ebru gündeşin nakaratını söyleyerek devam ettim yalaaaaan yalaaaan yalan arkamdan yürüdü yürürken de anlatmaya çalıştı olayı ben sürekli aynı nakaratı tekrar ettim. neymiş arkadaş olalım demiş ceyhun yaptıklarından pişmanmış falan mış filanmış cadde üzeri bir yer olduğu için evlerinin önüne geldik tuttu omzumdan -hiç dinlemiyorsun dedi son derece sakin -buyur dedim -biliyor seni sevdiğimi arkadaşız sadece dedi -tamam olun işte ne güzel. arkadaşlığınız zamanla tekrar aşka dönüşsün sarılmalarınız da öpüşmeye adına sevindim dedim. -hani inanıyordun seni sevdiğime dedi -hala onu sevdiğine de inanıyorum. bence çok yakışıyorsunuz dedim -çok kırıyorsun beni diyerek ağlamaya başladı o ağlayınca sinirim dışa vurmaya başladı tuttum kolundan -geri dön ceyhununa artık seni o teselli etsin dedim -ceyhundan da nefret ediyorum senden de dedi ağlayarak gitti evine bende eve gittim yürüyerek. götüm dondu amk. para yok ki taksiye binelim gece neler hissettiğimi az çok tahmin edebilirsiniz sabah kalktım dükkanı açmak için dükkana gittim açmamam gerektiği halde açtım çünkü hem hesab için para lazımdı hem de sığır gibi evde beklemek yerine yapacak meşgaleydi benim için iş yeri dükkanı açtım millet dolaşıyor çarşıda ama bu orospu çocuğu ne satıyor acaba diye dönüp bakan bile yok
2 notes · View notes
hasansonsuzceliktas · 5 years ago
Text
Ağustos, Yeniay, Vezgeçmeyenlerin Yükselişi
İnce bir çizgide yürüyen sen. Bir yanın vazgeçmişler, bir yanın vazgeçmeyenler. İki yandan çekiştirenler. Artık bitti diyenler, zevk bile almıyorsun diyenler, sadece zaman öldürüyorsun, neden devam ediyorsun? Bırak. Her şeyi bırak ve vazgeç. Senden hiçbir şey olmayacak! Bu dünyaya ait değilsin. Görev başarısızlıkla sonuçlandı.. Başaramadın. Başaramadın mı? Uçurumdan aşağı gidiyor gibiyiz, herkes bir yerlere, birilerine tutunma çabasında. Biraz tanıdık bir yüz, tanıdık bir ses, tanıdık bir yer gördüğün an tutunuyorsun. Bu bir kaçış hikayesi. Kendinden ve yolundan. Çok iyi biliyorsun hangi yola gideceğini ve çok iyi biliyorsun hangi yeteneklere sahip olduğunu. Korkuyorsun, çünkü korkuttular. Gelecekten. Bugünlerin geleceğini biliyordun ve her şey seni bugünlere hazırladı. Kendine haksızlık ediyorsun. Başardın. Başardın çünkü, vazgeç diyen şeytanlarına uymadın. Başardın çünkü, bu dünyadan gitmeyi seçmen için yüzlerce sebebin varken kalmayı ve mücadele etmeyi seçtin. Şimdi. Bunun hediyesini alma vakti. Her şeyle mücadele edebildin. Hatırla. İlişkilerin, ailen, arkadaşların, iş yerin, meslektaşların. Hepsiyle mücadele ettin. İsteklerin, hayallerin, sevdiklerin ile mücadele ettin. Geleceğin için geçmişinle mücadele ettin. Yorgun hissediyorum. Yorgun hissediyorsun ve bir şeylerin değişeceğine olan inancın köreliyor. Ancak ne istediğini gerçekten biliyor musun? Hayatında ne değişse zevk alırdın daha fazla yaşamaktan. Kendinde neyi değiştirsen yaşama amacı bulurdun? Görüyor musun? Hangi riskleri alsan ve kararlarının arkasında dursan, hayatın baştan aşağı istediğin şekilde değişirdi? Cesaret ediyor musun? Yorgunluğun geçmişten, umutsuzluğun çevreden, kaygıların gelecekten, çünkü gelecekteki 'Sen'e yolladığın tek şey korku. Gelecekteki senin, sana ihtiyacı var. Bak ailenin değil, arkadaşlarının değil, sevdiğinin değil, gelecekteki 'Sen'in sana ihtiyacı var. Güçlü durmana, güçlü bir şekilde geleceğe umut ekmene, adım atmana, senin sevgini hissetmeye ihtiyacı var. Gücüm yok. Güçsüz görünmemek adına içine ağladığın kaç zaman oldu? Güvensizlik yüzünden duygularını kendine sakladığın, huzur bozulmaması adına sustuğun kaç zaman geçti? Gücün yok değil, o kadar çok içine attın ki, gücün duyguların altında ezildi sadece. Artık kendini var etme zamanı. Güçlü bir şekilde 'Ben buradayım, ben de varım.' deme zamanı. Başardığını düşündüğün insanlar, sen onların başardığını düşündüğün için başardı. Kendini hor gördün, onları güçlendirdin. Onları üst yaptın, altında ezildin. Artık kendini gösterme zamanı. Özgüvenin yerine gelmeli, çünkü denemeden kendini başarısız kıldığın her an, seni büyük bir zafer kazanman için beklemekte. Ağustos Ayı artık bazı adımları atmanın zamanı geldi diyor. Atacağın adımların sana çok güzel geri dönüşler sağlayacağını bilmelisin. Çünkü sen bunu hak ettin. Bunu kendine defalarca söylemelisin, başka birinin buna inanmasına ihtiyacın yok. Sen bunu hak ettiğine inanmalısın. Ne zaman her şey yoluna girecek gibi olsa 'ben bunu hak etmiyorum' enerjisi yayıyorsun. Huzur, başarı, para, mutluluk. Hak ediyorsun. Bu uzun yolu aşarken hak ettin. Birine dokunduğunda hak ettin. Gitmesine izin verdiğinde hak ettin. Artık hak ettiğini söküp alma zamanı. Kendini hiç bu kadar hevesli görmemiştin mutlu olabilmek için. İçinden bir ses, evrenden bir mesaj sana başarabileceğini söylüyor ve seni saran, kabuk bağlamış yaralarını söküp atıyorsun. Bedenen ve ruhen en yüksek andasın. Hayır değilim! diye direnen, bir köşede ağlayayım, bana dokunmayın diyen sen değilsin. Zihnine fısıldayanlara söyle. Artık seni yönlendiremeyecekler. Çünkü sen artık seçtin. Ağustos ayı uzun zamandır beklediğin haberleri sana getirebilir, sana sevgiyi getirebilir. İletişim halinde olmalı ve kendi içine kapanmamalısın, çünkü tanışacağın yeni insanlar sana yol arkadaşlığı yapacak. Kendini almaya açmalısın, çünkü ağustos ayında sana yardım etmek isteyen birçok el uzanacak. Unutma, tek bir kelime senin yükselişinin başlangıcı olabilir. Herkesten almaya açmalısın kendini. Araştır, yeni bir bilgi, bir cümle bile fark etmeni sağlayabilir ve fark etmek bu ay senin en büyük hediyen olabilir. Korku ve kaygıların yok olabilir böylelikle. Bilmediğin, göremediğin ve fark edemediğin için korkuyorsun. Korku dağların yıkılabilir. Kendini onurlandırmak adına bir şeyler yapmalısın, zevk aldığın bir şeyi sadece kendin için yapmalısın. Bu içindeki çocuğun uyanmasını sağlayacak. Merkür Retronun bitmesi, bahanelerin bitmesi demek. Uzun süredir sürüncemede kalan, ertelediğin, 'zamanı var.' dediğin her ne varsa, harekete geçmeyi bekliyor. Bu süreçte hayatından çıkanlar olmuş olabilir, yalnız hissetmiş olabilirsin, çözmen için birçok test yollanmış olabilir önüne. Çözmek için çabalarken kendini unutmuş olabilirsin. Ancak bu süreci geride bırakıyoruz ve arkamıza dönüp bakacak bir dakikamız bile yok. Bu bir süreç sıçraması ve geride kalan süreç için yapacak hiçbir şey yok. Yaşanmalıydı, deneyimlenmeliydi. Bu kadar. Yeni bir sayfa, yeni bir hedef. Test ediliyordun. Seçtim dediğin her şey için. Gerçekten seçip, seçmediğini görmek istiyordun. Kendini test ediyordun. Kızma, vazgeçme ve gerçek bir seçim yaptığını göster kendine. Onlara değil, kendine. Şimdi tam zamanı. Şimdi bütün testlerin sonucunu görme vakti. Ödül için değil, dünyaya gelme sebebini öğrenmek için. Ağustos ayı, adım atanların, korkmayanların, yorgun hissettiği her anı yırtıp atanların, ayağındaki prangaları söküp atanların, ben buradayım demekten çekinmeyenlerin ayı olacaktır. Kendini var etmek hiç bu kadar güzel olmamıştı. Neden geldiğini bileceksin ve neden vazgeçmediğini. Vazgeçmedin çünkü, dün bir kediyi besledin. Çünkü dün bir çiçeğe su verdin. Çünkü vazgeçmenin eşiğindeki bir kişiye dokundun ve yola devam etti. Bir sözüne, bir dokunuşuna ihtiyacı olan bir kişi vardı, bir toprak vardı sulaman gereken, bir hayvan vardı beslenmeyi bekleyen, bir sen vardı gelecekte bekleyen. Duyman gereken bir söz vardı, görmen gereken bir şey vardı. Okuman gereken bir yazı vardı. Vazgeçmedin. İyi ki vazgeçmedin. Şimdi vazgeçmeyenlerin yükselişini göreceğiz, senin yükselişini. En diplere düşmeyi kabullenen ve dipten çıkma cesaretini gösteren seni izleyeceğiz. Bu yükselişi onurlandırmak adına vazgeçmenin kıyısındaki bir insana dokun, solmaya yakın bir çiçeği yeşert, doğayı koru, ihtiyacı olan bir sokak hayvanını besle. Karşılık beklemeden, karşılığının yalnız hissetmemek olduğunu algılayarak. Vazgeçmemeni kutla ve geleceğe umutla bak. Gelecekteki sen, sana gururla bakıyor. İyi ki vazgeçmedin diye düşünerek ve gülümseyerek. Sevgiler. Read the full article
0 notes
bkmikrohikaye · 6 years ago
Text
Geleceğe gönderdiği mesajlara artık cevap gelmiyordu ama o yılmadan yazmayı sürdürüyordu. Günler süren sessizlikten sonra, sonunda bir mesaj geldi. "Yazmayı bırak." diyordu gelecek kendisi. "Geçmişin esiri olduğum günler artık bitti."
— BK MikroHikaye (@BK_mikrohikaye) January 23, 2019
from Twitter https://twitter.com/BK_mikrohikaye
0 notes
supya · 7 years ago
Note
156 gündür sevgiliyiz yapmadığını bırakmadı bana ama ben mal gibi hala seviyorum yalan söyledi bana başka kızlarla konuştu aradım açmadı arama dedi mesaj atma dedi ama ben bi türlü ondan vazgeçemiyorum hayatımdaki bütün ilklerimi yaşadığım insan benden bu kadar kolay vazgeçiyorken o bana birsürü şey yapmasına rağmen vazgeçemiyorum çok seviyorum ama bunu görmüyor anlamıyor
sen elinden geldiğince onun yanında olmaya çalışmışsın başkada yapabilicek birşeyin yok ne kadar ilklerini yaşasanda yapabilecek bir şey yok malesef hala onun için üüzlme bırak geçmişi geleceğe bak
0 notes
hasansonsuzceliktas · 6 years ago
Text
İkizler Yeniayı
Ya kendin olacaksın, ya bir başkası. Bambaşka hayatların pençesinde, kendini bulamadan yaşamaktır, yalnızlık. Kafanın içinde bu kadar kalabalıkken, nasıl yalnız hissettiğini düşünürsün. Bu iki delilik arasında sıkışmış bir ruhun, başkalarının çizdiği ve geçmeye bir türlü cesaret edemediği, geçse kendi yolunun ferahlığında yürüyeceği bir çizgi. İkizler yeniayı, bu adımı atmanız için bir şans. Başka hayatlardan aldığınız numunelerin, kendi hayatınızla uyuşmadığını deneyimlemek, bir öfke yaratıyor. Oysa kendi numunelerinize ulaşmanız, sizi büyük bir yalnızlık hissinden çıkaracaktır. Hareket, yeni bir hareket yaratıyor ancak kısır döngülerin bir türlü kırılamadığı bir hareket. Seçim, seçim ve seçim. Sanki bir labirent ve tam çıkışa geldiğinde en başa koyuyorlar. Bir deney. Bir kere daha, tekrar, tekrar. Aynı yollar, aynı seçimler. Peki bu labirentten bir çıkış yok mudur? Vardır. Kendi labirentini fark etmek. Labirent içinde ilerlerken seni yönlendiren sesler. Paralel zihinlerin. Geçmişteki Sen ile şu an olduğun Sen arasındaki çekişme. Şu an olduğun Sen ile geleceğe kurguladığın Sen arasındaki çekişme. İkisi ile de iletişim halindesin. Geçmiş diyor ki; Yaptıklarından, yapmadıklarından pişman mısın? Gelecek diyor ki; Harekete geç, yoksa pişman olacaksın. Zihinsel paralel ‘Sen’lerin şu an olduğun Seni, ele geçirmesine izin verme. Hayatındaki kısır döngüleri fark edebilmen için en iyi süreç. Fark et ve kendi katkına dönüştür. Tek bir hareket bu döngüyü kırabilir. Tek bir yapacağın seçim ama tamamen seslerden uzak ve kendine ait bir seçim. Tutunduğun her ne varsa bırakabileceğin, arkana bile bakmayacağın ve kendi yolunda güçlü bir şekilde yürüyebileceğin bir seçim. Hayata tutunmak için fazlasıyla umut var, kendini görebilene. Seni şu an öfkelendiren, kendinle olan savaşına çare bulamaman. Dengesiz ve başarısız mı hissediyorsun? Bir türlü karar veremiyor musun? Bir türlü atacağın adıma cesaret edemiyor musun? Seni tutan bir şey mi var? Seni anlamalarına ihtiyacın olmadığını kabullen, kimseye muhtaç olmadığını gör. Kim seni yükseltebilir, sen hazır olmadan? Değiştiğini kabul etmek bu kadar zor mu? Her şey değişir. Kim seni değişiminle yargılayabilir? O kadar çok bilgi var ki zihinlerde, o kadar sabit, o kadar öğrenilmiş çaresizlik. Tek bir seçimin hepsini yıkar geçer. Oyunun bütün kurallarını yerle bir eder. İnanç. İkizler Yeniayı fısıldıyor. İlişkilere diyor ki, Anne rolünden çık. Her türlü ilişki bunun içinde. Kimsenin elinden tutup, zorlayıp değiştiremezsin. Kendinden beslediğin her an, seni azaltıyor ve ona bir yararı olmuyor. Büyük bir sevgi, dünyayı değiştirir, ilişkini de, ancak her şeye izinli olabildiğin sürece. Bağlılık ve tutunma ikinizi de yoracaktır. İletişim kurabildiğin her ilişki seni yükseltecektir. Bireylere diyor ki; Sen delirmedin. Herkes bir şeyler yaşıyor, ancak görmediklerin kendini sadece iyi saklıyor, iyi oynuyor. Geçmişin ve geleceğin bu An’a geliyor. Yüksek bir enerji var ve bu enerji sana uyum sağlamaya çalışıyor, huzursuzluğun bundan. Dengesizlik dediğin bundan, içindeki savaş bundan, yargıların bundan. Sadece biraz bırak, aksın sana. Yay dolunayı bilgiyi indirdi, İkizler yeniayı bu bilgiyi paylaşacaktır seninle. Sezgi çağına giden bu yolda, gelen bilgiler öğrendiklerin değil, öğreniyor oldukların olacaktır. Eskiye dair her ne varsa, vedalaştıran olacaktır. Veda etmen gerekenler olduğunu çok iyi biliyorsun. Bu sevgi, bu vefa değil. Bu onları esir tutmak zihninde. Onlar da özgür kalacak, sen de. Dünyaya diyor ki; Büyük bir değişim içindesin, her metrekare bunu hissediyor. Suyun, havan, toprağın ve ateşin. Dengeye oturana kadar, gitgellerin olacak, ancak değişim her zaman kazanır. Umudunu yitirme. Nereye gideceğine karar vereceğin, belki büyük kararlar alacağın bir süreç. İletişim ile çözemeyeceğin bir sonuç olmadığı bilip, anlık çıkışlarına dikkat edip, öfkeden işlev görmeyip, hayallerine doğru bir adım atman için tam zamanı. Bir destek arama ve çevrene öfke duyma. Değişim herkes için şahsi olarak gerçekleştiği için, biraz kendi yolunda yürü, biraz kendinle kal, biraz iletişim haline geç. Mesajlar sana her yerden yağar, sen sadece her ne olursa olsun duymaya izinli ol. Ve unutma. Muhtaç değilsin kimseye. Bir uzansın diye beklediğin kul eline. Sen bugünlere kendi içindeki kudretinle geldin ve kendine inanarak ilerleyeceksin. İkizler Yeniayı. İki seçim arasında kalıp, çevreye bakan, dua eden, mucize bekleyen, çaresiz kalmış ve yorulmuş şekilde bir mesaj bekleyen herkese kendini, vicdanlara yapacağı ufak dokunuşlarla gösterecektir. Bu dokunuş sizin kısır döngülerinizi kıran dokunuş olsun. Sevgiler. Read the full article
0 notes