#gazenfer ağa külliyesi
Explore tagged Tumblr posts
bakbakistanbul-blog · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
1 note · View note
isturlama-blog · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
1 note · View note
istbeste-blog · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
0 notes
sondurakistanbul · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
0 notes
forumturizm-blog · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
0 notes
sel-inistanbul-blog · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
0 notes
metropoliter-blog · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
0 notes
istanbulgezmece · 9 years ago
Text
İstanbul’un Su Yolu Bozdoğan (Valens) Kemeri ve Gazanfer Ağa Külliyesi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a su taşıyan kemerlerin çoğunun tarihi, Roma ve Bizans dönemine dayanmakla birlikte birçoğuna Mimar Sinan’ın da eli değmiştir. Günümüzde Atatürk Caddesi’nde yer alan Bozdoğan (Valens) Kemeri’nin yakınındaki Gazanfer Ağa Medresesi bir karikatür ve mizah müzesine ev sahipliği yapıyor. Bizans dönemi manastırlarından olan Zeyrek Camii ise şehirdeki önemli eserlerdendir.
Bozdoğan (Valens) Kemeri
Tezatlar şehri İstanbul, etrafı denizlerle çevrili ama hep su sıkıntısı çekmiş. İçme suyu sorunu, büyük mimari ve mühendislik harikalarınm da yaratılmasma sebep olmuş. İlk olarak Hadrian döneminde (117-138) su, kanallarla Trakya’dan getirtilerek ve dağıtılmış. Sadece 625 metresi günümüze ulaşan Bozdoğan Kemeri, Roma İmparatoru Valens (364-378) döneminde, 375 yılında yapılmış. İmparator Valens’e karşı 365 yılında meydana gelen ayaklanmada yıkılan Kalkedon (Kadıköy) surlarından alman taşlarla inşa edilen kemerin büyük bölümü çift katlı ve 18,50 metre yüksekliğinde.
Osmanlı’nın şehri fethinden sonra su sıkıntısının boyutlarım gören Fatih, bütün sistemi onartmış ve kullanmaya devam etmiş. Aslında kemer, suyu şehre getiren kompleks sistemin sadece bir kısmı. Su, önce yeraltından döşenen borularla Edirnekapı’ya getirilirmiş, daha sonra altıncı, beşinci ve dördüncü tepelere dağıtılırmış. Bozdoğan Kemeri’yle üçüncü ve dördüncü tepelerin arasındaki vadiyi geçmesi sağlanan suyun yolculuğu Beyazıt Meydanı yakınlarındaki “Nymphaeum Maximum” yani “Büyük Çeşme” denilen havuzda son bulurmuş. Osmanlıların bakımını ve onanınım yapıp kullandığı kemerler günümüze iyi bir durumda ulaşabilmiş.
Şehre Suyu Getirmek
Kazım Çeçen’in Roma Suyollarının En Uzunu kitabında da belirttiği gibi şehre su getirme projesi aslında çok karmaşık bir düzene sahip. 400 kilometrelik bir mesafeyi aşarak suyu şehre taşıyan sistemin en çarpıcı kollarından biri; yaklaşık 250 kilometre uzaktaki Kırklareli/Vize’den toplanan suların, tek bir yerden değil ağaç dallarına benzeyen bir yapılanmayla birçok yerden alınması. Dört açık hava ve 100’den fazla yeraltı sarnıcının sisteme bağlandığını söylersek “antik çağlardan beri bilinen en muhteşem hidrolik mühendisliklerinden biriyle” karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.
Eskiden üç ayrı sistem varmış: Kırk-çeşme sistemi suyu Belgrad Ormanlarından Eğrikapı’ya, Taksim sistemi Belgrad Ormanlarımdan Taksim Meydanına ve Halkalı sistemi Trakya’dan Beyazıt Meydanı’na getirirmiş. Bozdoğan Kemeri bu son sistemin artık kullanılmayan bölümüdür. Günümüzde sistem Trakya’nın kuzeyinde hala İlgi bekliyor.
Karikatür ve Mizah Müzesi (Gazanfer Ağa Külliyesi)
Kemerin hemen arkasında muhteşem Gazanfer Ağa Medresesi bulunuyor. 1599 yılında, saraydaki harem ağaları arasında yer alan Gazanfer Ağa güç zenci harem ağalarının eline geçmeden önce; son beyaz harem ağasıymış. Külliye medrese, türbe, sebil ve gül bahçesinden oluşuyor. Bina 1871 yılında basılan ilk karikatür örneklerini de bulabileceğiniz Türk Karikatürleri Müzesi’ne (pazar ve pazartesi günleri kapalı) ev sahipliği yapıyor.
Türkçe bilmeyen turistlerin bile karikatüristlerin ilgi alanı ve tarzlarının yüzyıllar boyunca nasıl değiştiğini anlaması mümkün. Sergilenen eserlerin hepsi politik değil; müzede yer atan sarığı ve eşeğe ters binişiyle çizilen Nasreddin Hoca karikatürleri, toplumsal gelişim ve ® tepkilere ışık tutuyor. Müze; sürekli ve değişken sergilerin yapıldığı Sergi Salonu, Mizah Kitaplığı, Arşiv ve uzmanlar tarafından baskı tekniklerinin öğretildiği atölye bölümlerinden oluşuyor. Külliye 2009 ve 20ıo’da ciddi bir restorasyondan geçti.
1 note · View note