#gün limonlu su ile başlar :))
Explore tagged Tumblr posts
Text
benim hayallerim yok, hedeflerim var...
#günün mottosu#motto#booll booll su içmeyi unutmayın...#gün limonlu su ile başlar :))#hayata gülümse#hayat yaşamaya değer#kadrajım#water#lemon#suits#gabriel macht
108 notes
·
View notes
Text
Özsüt Menü Fiyatları
Özsüt 2021 Güncel Menü Fiyatları
Saray mutfağından bir tatlı ustası, Cumhuriyet döneminde bir dükkanda çalışmaya başlar ve birbirinden leziz tatlılar yapar. Dükkan sahibinin yeğeni de, tatlı yapımının tüm inceliklerini bu ustadan öğrendikten sonra kendi dükkanını açmaya karar verir. İzmir Kemeraltı’ndaki 16 metrekarelik dükkanında önce yoğurt ve kaymak satmaya başlar. Bacasını tüttüren ilk tatlı ise bugün hala aynı tarifle hazırlanan kazandibi olur. Özsüt Menü Fiyatları, güncel Özsüt Menü Fiyatları, Özsüt Menü Fiyatı, Özsüt Menü Fiyatları 2021 sizler için hazırladık. 1938 yılında Sefer Urlulu ya da herkesin hitap ettiği adıyla Sefer Usta tarafından kurulan Özsüt’ün hikayesi böyle başlıyor. Sefer Usta’nın ardından bayrağı devralan oğlu İbrahim Urlulu, önce Özsüt ustalarını şirket bünyesine dahil ederek, ardından franchise sistemi ile büyüyerek Özsüt’ü Türkiye’nin en köklü markalarından biri haline getirdi.
Özsüt menü fiyatları
Özsüt Menü Fiyatları
Kahvaltılıklar - Pratik Kahvaltı 31,50 TL - Ege'den Köy Kahvaltısı 93,00 TL - Haşlanmış Yumurta 5,50 TL - Sigara Böreği 8,50 TL - Söğüş Tabağı 6,00 TL - Tereyağı 7,00 TL - Yörük Ezmesi 8,50 TL - Zeytin Tabağı 8,50 TL - Çikolatalı Fındık Kreması 11,00 TL - Ballı Gözleme 15,00 TL - Bal-Kaymak 15,00 TL - Soğuk Şarküteri Tabağı 15,00 TL - Karadut Reçelli Tulum Loru 11,00 TL - Peynir Tabağı 15,00 TL - Yoğurtlu Şakşuka 15,00 TL
Özsüt Menü Fiyat Unlu Mamüller - Tereyağlı Su Böreği 19,00 TL - Çikolata Dolgulu Kurabiye (120 gr.) 14,50 TL - Elmalı Kurabiye (120 gr.) 14,50 TL - Orman Meyveli Kurabiye (120 gr.) 14,50 TL - Peynirli Oval Poğaça (120 gr.) 13,50 TL - Sakızlı Kurabiye (120 gr.) 14,50 TL - Selanik Kurabiye (120 gr.) 14,50 TL - Sosis & Mantarlı Rulo (120 gr.) 13,50 TL - Susamlı Kandil Simidi (120 gr.) 13,50 TL - Zeytin Rulo (120 gr.) 13,50 TL
Özsüt Menü Fiyatı Tostlar - Sucuklu Tost 27,00 TL - Bol Peynirli Tost 25,00 TL - Salamlı Tost 27,00 TL - Özsüt Trio Tost 30,00 TL
Özsüt Menü Fiyatları Sütlü Tatlılar - Tavukgöğsü Kazandibi 23,00 TL - Karamelli Trileçe 20,50 TL - Fırın Sütlaç 23,00 TL - Kazandibi 20,50 TL - Keşkül 20,50 TL - Tavukgöğsü 22,00 TL - Profiterol 24,00 TL - Supangle 24,00 TL - Çikolatalı Panna Cotta 23,00 TL
Özsüt Menü Şerbetli Tatlılar - Asansör 41,50 TL - Nostalji 41,50 TL - Peynir Tatlısı 20,50 TL - Ekmek Kadayıfı 20,50 TL - Kaymak (40 gr.) 9,00 TL
Özsüt Glutensiz & Şekersiz Tatlılar - Karaorman Muz (Glutensiz) (6-8 Kişilik) 147,00 TL - Karaorman Frambuaz (Glutensiz) (6-8 Kişilik) 147,00 TL Bardak Pastalar - Frambuazlı (Bardak) 19,00 TL - Çikolatalı (Bardak) 19,00 TL - Tiramisu (Bardak) 19,00 TL - Kestaneli Mag (Bardak) 21,50 TL - Sakızlı Markiz (Bardak) 21,50 TL Özsüt Pastaları (Adet) - Çikolata Kestane (Adet) 31,00 TL - Çikolata Muz (Adet) 26,50 TL - Çikolatalı Fondü (Adet) 26,50 TL - Frambuaz Küpü (Adet) 26,50 TL - Gülücük (Adet) 26,50 TL - Meyve Küpü (Adet) 26,50 TL - Mozaik Pasta (Adet) 23,50 TL - Özsüt'ün Aynası (Adet) 27,50 TL - Balım (Adet) 32,00 TL Özsüt Pastaları (Dilim) - Vişneli Cheesecake (Dilim) 25,50 TL - Frambuazlı Cheesecake (Dilim) 25,50 TL - Çikolata Trio (Dilim) 25,50 TL - Kanaş (Dilim) 23,50 TL - Karaorman Fıstık (Dilim) 29,50 TL - Karaorman Frambuaz (Dilim) 24,50 TL - Karaorman Krokan (Dilim) 24,50 TL Özsüt Pastaları (Bütün) - Karaorman Vişne (6 Kişilik) 120,00 TL - Fıstıklı Charlotte (6 Kişilik) 147,00 TL - Çikobella (6 Kişilik) 91,50 TL - Çikolata Trio (6 Kişilik) 127,00 TL - Çikolatalı Cheesecake (6 Kişilik) 127,00 TL - Çikolatalı Trio (4 Kişilik) 91,50 TL - Frambuazlı Cheesecake (6 Kişilik) 127,00 TL - Kanaş (6 Kişilik) 115,00 TL - Karaorman Fıstık (4 Kişilik) 105,00 TL - Karaorman Fıstık (6 Kişilik) 147,00 TL - Karaorman Frambuaz (4 Kişilik) 91,50 TL - Karaorman Frambuaz (6 Kişilik) 122,00 TL - Karaorman Krokan (4 Kişilik) 91,50 TL - Karaorman Krokan (6 Kişilik) 122,00 TL - Karaorman Muz (6 Kişilik) 122,00 TL - Limonlu Cheesecake (6 Kişilik) 127,00 TL - Meyve Bahçesi (6 Kişilik) 114,00 TL - Özsüt Sade Cheesecake (6 Kişilik) 127,00 TL - Özsütün Aynası (4 Kişilik) 91,50 TL - Vişneli Cheesecake (6 Kişilik) 127,00 TL Tart & Kekler - Çikolatalı Mini Ekler (3 Adet) 17,00 TL Dondurmalar - Dondurma (Top) 7,50 TL - Dondurma (500 gr.) 52,00 TL - Dondurma (1 kg.) 102,00 TL İçecekler - Kutu İçecekler 10,00 TL - Ayran 9,00 TL - Meyveli Soda (20 cl.) 8,50 TL - Soda (20 cl.) 7,50 TL - Su (33 cl.) 6,00 TL - Limonata 17,00 TL - Karadut Şerbeti (Bardakta) 17,00 TL - Karadut Şerbeti (1 L.) 37,00 TL
Özsüt fiyatları Soğuk İçecekler - Vanilyalı Milkshake 22,00 TL - Çilekli Milkshake 22,00 TL - Çikolatalı Milkshake 22,00 TL - Çilekli Smoothie 22,00 TL - Muzlu Milkshake 22,00 TL - Mangolu Smoothie 22,00 TL - Ahududulu Smoothie 22,00 TL - Şeftalili Smoothie 22,00 TL Sıcak Kahveler - Filtre Kahve 16,00 TL - Cafe Mocha 17,00 TL - Latte Machiato 17,00 TL - Cafe Latte 17,00 TL - Americano 16,00 TL - Cookie Ccino 22,00 TL - White Chocolate Mocha 22,00 TL - Mocha Mint 22,00 TL - Cappucino 17,00 TL Soğuk Kahveler - Iced Latte 22,00 TL - Vanilla Espresso Frappe 22,00 TL - Iced Caramel Mocha 22,00 TL - Cookie Frappe 22,00 TL - Iced Cafe Mocha 22,00 TL - Frappe Latte 22,00 TL Kiloluk Ürünler - Kazandibi (1 kg.) 86,00 TL - Ekmek Kadayıfı (1 kg.) 86,00 TL - Kaymak (1 kg.) 96,00 TL - Mini Ekler (1 kg.) 92,00 TL - Tereyağlı Su Böreği (1 kg.) 84,00 TL Bugün 45 ilde 150’yi aşan, yurtdışında ise 4 şubesi bulunan Özsüt, 2014 yılında özel bir sermaye kuruluşundan aldığı yatırımla çalışmalarına devam etti. İlerleyen yıllarda ise yurt dışı faaliyetlerine de hız veren ve Azerbaycan’da 4 şube açan Özsüt, “En İtibarlı Marka” seçilerek sektöründe öncü rol oynamaya ve müdavimleriyle olan bağını kuvvetlendirmeye devam etti. İbrahim Urlulu’nun 2019 yılında aktif rol oynayarak Özsüt yönetimini yeniden ele almasıyla yepyeni bir sürece giren marka, ürün ve hizmet yelpazesini genişletmeye odaklandı. Urlulu yönetiminde dev bir üretim ağı ve mağazalar zinciri kurarak milyonları kucaklayan Özsüt, dünyanın önde gelen tatlı şeflerinden Karim Bourgi ile anlaşarak dünya mutfaklarından eşsiz lezzetleri menülerine katmaya başladı. Bu büyümeyle istihdam edilen kişi sayısı 3 bine ulaşırken, yeni şubelerin açılmasıyla birlikte Özsüt ailesi her geçen gün daha da genişliyor. Günümüzde Özsüt mutfağında, Anadolu’nun unutulmaya yüz tutmuş binlerce yıllık gizli tariflerinden dünya mutfaklarına uzanan zengin bir menü sunuluyor. https://www.youtube.com/watch?v=xW0_cguRCH8&ab_channel=%C3%96zs%C3%BCt%C3%96zs%C3%BCt Pizza Hut Menü Fiyatları Özsüt Web Sitesi Read the full article
#Özsüt#Özsüt2021#Özsüt2021güncel#Özsüt2021güncelfiyatiçeriği#Özsüt2021güncelfiyatlar#Özsüt2021güncelmenü#Özsüt2021güncelmenüfiyatları#Özsüt2021güncelmenüler#Özsüt2021menü#Özsüt2021menüfiyatları#Özsüt2021menüiçeriği#Özsüt2021menülistefiyatları#Özsüt2021menülistesi#ÖzsütFiyat#ÖzsütFiyatiçeriği#ÖzsütFiyatlar#ÖzsütListe#ÖzsütMenü#ÖzsütMenüFiyatları#ÖzsütMenüiçeriği#ÖzsütMenüListeFiyatları#ÖzsütMenüListesi
0 notes
Text
italyadan tatlar
İtalyanca bilmeyiz ama İtalyan mutfağı denildiğinde aslında hepimiz birçok yemeği biliriz.
Neden çok severiz peki?
Laf aramızda biz iki ülke birbirimize çok benziyoruz. Tam olarak olmasa da yediklerimiz, damak zevklerimiz benzer özellikler gösterebiliyor.
Örf ve geleneklerimizin aynı olanlarından yazalım mesela; kız istiyorlar, aynı bizim gibi çiçekli çikolatalı kız isteme merasimleri var. Davul zurna yok ama kalabalık düğün seviyorlar. Hatta Manzari dağının eteklerinde yaşayan Moenalla köyü sakinleri 324 yıldır tek kelime Türkçe bilmeden, Türk gelenek ve görenekleriyle yaşıyorlar.
Halayları var inanamazsınız. Tam bizim gibi bir halay değil ancak onların da Tarantella adında yöresel halk oyunları mevcut. Misafiri de çok seviyorlar ve sıcakkanlılar.
Mutfaklarımızda ufak değişiklikler var elbette ancak kullandıkları malzemeler, damak zevkleri yine bizim gibi. Zeytinyağı kullanımları, ince hamurları, taze makarnaları, mayalı ekmekleri, sebzeli çorbaları, pirinçli yemekleri, tereyağı kullanımları.
Etler konusunda farklılık gösteriyoruz ancak birbirimizden özendiğimiz etlerimiz de var. Onların carpaccio’su şimdilerde bizim ülkemizde sık yapılıyor. Onlar da bizim pastırmamıza hayran kalıyor. Çay konusunda pek benzerlik gösterdiğimiz söylenemez; onlar çayı limonlu ve şekerli içmeyi daha çok seviyorlar. Ama olsun, benziyoruz vesselam.
Şimdi bu kadar benzerlikten sonra, İtalyan mutfağının göze çarpan, en sevdiğimiz yiyeceklerinin içeriklerinde neler var bir bakalım, tariflerini tek tek not edelim bir köşeye. Benziyor muyuz, bir de sizin yorumlarınızı alalım.
Margarita tarifi
İngiltere kraliçesi Margarita’ya 1889 yılında Napoli ziyaretinde bir pizza tasarlandı. İncecik bir hamur açıldı. Domates ve domates sosu ile kırmızılar koyuldu, taptaze bir mozarella peyniri ile beyazlar döşendi ve en son yeşil fesleğen yaprakları lezzetine lezzet kattı. İtalyan bayrağı renklerinde tasarlandı, adını da bir kraliçeden aldı.
Pizzanın kendisini tüm Dünya’ya tanıtması işte böyle margarita pizza tarifi ile başladı.
Lazanya tarifi
Lazanya bolognose tarifi denildiğinde ağız sulanmaya başlar. Nasıl nefis bir yemektir o öyle.
Lazanya, ismini pişirildiği kaptan alır. Taze makarnalar konusunda çok çeşide sahip olan İtalya’da taze makarnaların lazanya kabına göre kesilmesi, aralarına bolonez sos ve peynir, üzerine de beşamel sosla pişirilmesiyle yapılan çok lezzetli bir yemektir.
İtalya’nın tarihi ve güzelliğiyle ünlü şehirlerinden biri olan Bolonya’dan ismini alır ve bizim hayatımıza da mutfaklarımıza da hızlıca bir giriş yapar.
Penne arabbiata tarifi
Bolonez Soslu Penne Makarna Tarifi
Penne Arabbiata tarifine bir merhaba diyoruz. Bir sos acı olur da bu kadar mı lezzetli olur ve kendisini sevdirir. İtalya’nın Lazio şehrinin mutfağında genellikle basit ve hızlı menüler çıkar, bolca zeytinyağı kullanılan bu bölgede bir gün mutfakta hızlı bir şekilde yemek hazırlanırken arabbiata sosu ortaya çıkıyor.
İtalyanca "sinirli" kelimesinden türeyen bu ismi veriyorlar soslarına. Ellerine sağlık diyoruz ve afiyetle yemeye devam ediyoruz.
Fettucini Alfredo tarifi
Fettucini Alfredo Tarifi
"Fettuccine" ya da "fettucini" gibi, dil farklılıklarından doğan çeşit çeşit yazılışı olsa da temelde bu güzel de bir makarna denebilir. Kendisi ince, enine genişçe hamurdan yapıldığı için bizim eriştemizle pek bir benzerlik gösterir. Ama tıpkı spagetti gibi uzunca olmasıyla farkını ortaya koymayı da bilir.
Pek meşhur olan Fettucini Alfredo tarifine gelirsek, bu da bu güzelim ince, uzun, genişçe hamurun tereyağı ve kremayla buluşması, içinin tercihe göre mantar ve tavuk gibi çeşit çeşit malzemeyle zenginleştirilmesiyle oluşur.
İsminin nereden geldiği konusunda ise en bilinen hikaye şudur: 1900'lü yılların henüz başlarındayken bir restoran sahibi olan Alfredo Di Lelio bu yemeği yapar ve yine kendi adını taşıyan Alfredo adlı restoranında müşterilerine sunmaya başlar. Zaman içinde öyle çok sevilir ki, yemeğin kendisi de Alfredo'nun adını alıverir.
Ravioli tarifi
Ravioli Tarifi
Benziyoruz dedik dedik, bakın bu kez de ne çıktı karşımıza? Bildiğiniz bizim mantımızın bir değişiği sayılabilecek ravioli! Etli yapıldığında neredeyse mantının lezzet ikizi olan ravioli, peynir ya da pesto sos gibi farklı malzemelerle de bir araya getirilebiliyor.
Farklılıkları da bünyesinde enfes bir şekilde barındırmayı bilen ravioli, İtalyanca "ravvolgere" yani bildiğimiz şekliyle sarmak eyleminden geliyor. Özenle hazırlanan hamur ve değişik şekillerde hazırlanabilen iç harcıyla bu güzel, sofranızın baş köşesine oturmak için sabırsızlanıyor.
Siz de farklı lezzetler denemek ya da İtalyan mutfağını evinize taşımak isterseniz etli ravioliyi, rengiyle sofranın en çok konuşulanı olmaya adar lor peynirli pancar ravioliyi, domatesin kendine has lezzetiyle dolu domates soslu ravioliyi ya da sıradanlıktan kurtulmak isteyenlere en sıra dışı öneri olacak kızarmış ravioliyi deneyebilirsiniz, bizden söylemesi.
Carpaccio tarifi
Carpaccio denilince akla hemen onun adı gelir. Aşıklar şehri Venedik. Çok ince dilimlenen, hardal sosu veya yağ ve limon sosu ile servis edilen çiğ sığır filetosu Carpaccio.
Efsaneye göre 1550 yıllarında sadece çiğ et yiyebilen bir kontes Venedik’te bulunan Harry’s Bar ve Cipriani Hotel’e gelmiş. Otelin sahibi de kontese hardalla servis edilen, ince dilimlenmiş çiğ et tabağını sunmuş. Böylelikle dana carpaccio ortaya çıkmış. Havai fişekler patlar, ıslıklar çalınır. Herkes çok mutlu, yüzlerde bir gülümseme. Yok, bu efsane kısmı ben yazdım. Havai fişek, mutluluk falan yok tabii.
Venedikli ressam Vittore Carpaccio’nun çizdiği resimlerde kullandığı sarı ve kırmızı renkleri anımsattığı için bu isim kullanılmış. Pek çok çeşidi bulunan carpaccio sık olarak roka, su teresi veya hindiba üzerine soğan, kapari ve parmesanla servis edilir. Ve biz de son sürat kendi mutfaklarımıza dahil ettik. Otel ya da restoran menülerinde köşede pahalı olanların arasına bir güzel ekledim. Mesala Venedik’te/ Venedik’e gitmememis olanlar burdan su venedik gezi rehberine bakabilir
Calzone tarifi
Calzone Tarifi
Bakınca sizde de "Kapalı pide değil mi o, yok canım kır pidesi bu" gibi düşünceler oluştuysa hoş geldiniz İtalyan mutfağı sevenlerin arasına.
Baksanıza, bizim misler gibi pidemizin bile bir benzeri var onlarda. Pizza için hazırlanan hamurun aynısını hazırlıyorlar, içine misler gibi mozzarella peynirlerini ve fesleğeni koyuveriyorlar. Elbette, malzeme konusunda da bizim gibi esnek olabiliyor, bizim kadar çeşitli hale getirebiliyorlar onu.
Calzone'u görünce karnınızdan gurultular yükselmeye, açlık hissi tüm vücudunuzu sarmaya başladıysa hemen buyurun böyle, calzone tarifini alın, sonra doğru mutağın yolunu tutun.
Minestrone tarifi
Minestrone Çorbası Tarifi
Çorba soğuk havalarda nasıl da içimizi ısıtır. Mis gibi kokar, iliklerinize kadar ısınırsınız. Minestrone çorbasına merhaba diyoruz.
Tıpkı bizdeki çorbalar gibi yaratılmış bu çorba. Ellerinde olan tavuk suyunu, ellerinde olan sebzelerle kaynatmışlar. Kereviz sapı, havuç, soğan, patates, kabak ne kadar sebzeleri varsa kullanmışlar. Daha sonra içerisine makarna atan da oldu başka malzemeler ekleyen de. Sebze çorbası şifalıdır. Ne demiş bir diyetisyen; ekmek buldun kaç, sebze buldun koş.
Bruschetta tarifi
Enginarlı Bruschetta Tarifi
Annelerimiz bayatlamış ekmeği kızartır, üzerine peynir, domates, tereyağı değişik bir sürü malzeme koyardı hani hatırladınız mı? Nasıl güzel olurdu onlar.
Bruschetta yapmış bizim İtalyanlar, üzerine zeytinyağı ve sarımsak sürmüşler. Ekmek aynı ekmek, malzemeler biraz farklı. Onlar deniz ürünleri, et, tavuk gibi ürünler de kullanabiliyorlar. Üzerindeki malzemelere göre sıcak ya da soğuk olarak servis ediyorlar.
Bizim mutfaklarımızda da çok fazla kullanılan bruschettayı denemediyseniz, mutlaka deneyin. Hatta fazla söyleyin çünkü devamını da yiyeceksiniz.
Focaccia tarifi
Zeytinli bir ekmek desem şimdi, kuru domates, biberiye, zeytinyağı ve sarımsak lezzeti de ekstradan. Mis gibi kokusu geldi şimdi burnuma. Onun bir ismi var ki, ismi bile karizmatik ekmeğin: Focaccia ekmeği.
İki üç kez söyleyince böyle bir İtalyan havası geliyor üzerime. Bizim ülkemizde de güzel yapan yerler var. Altını çizerek söylemek istiyorum ki mutlaka tadına bakın.
Risotto tarifi
Risotto diyorum ve bir kez yutkunuyorum. Anneler "ne var onda, pilavı sulu bırakmışlar işte" deseler de içerisine giren şarap, tavuk suyu, mantar ya da başka bir malzeme ile o arborio pirincinin buluşması... Hafif diri kalan o pirinç taneleri... Çok lezzetli çok.
Risottoda kullanılan pirinç aslında bir Japon pirincidir. Yıkanmadan, nişastası ile birlikte kullanılır. Nişastanın ortaya çıkması ile bir sos oluşur ve bu risottoya lezzet katar.
Bir Risotto çeşidi olan Risotto alla milanese’in küçücük bir hikayesi var dillere destan. 1574 yılında Milano’nun ünlü Duomo katedralinin inşaatında görevli bir cam işçisi, bir başka camcının kızı Valerio Di Fiandra ile evlenecekti. Damadın lakabı, cam işlerinde altın yaldız kullanmayı sevdiğinden, safran anlamına gelen ‘Zafferano’ idi. Ancak Valerio’yu seven biri daha vardı. İki sevgilinin düğün yemeğinde kötülük yapmak isteyen adam, şölen yemeğindeki Risotto’nun içine bir avuç safran attı ve Risotto bir anda sapsarı oldu. Ama adamın beklediği olmadı ve tüm düğün davetlileri safranlı risottoya bayıldı. O zamandan beri çok sevilen bu yemek yerel yemek haline geldi, kötü adam da bu sayede ünlü oldu.
Gnocchi tarifi
Gnocchi Tarifi
Tam bir makarna cenneti olan İtalyan mutfağı, bu lezzeti öyle sadece dümdüz hamur kullanarak da yapmıyor elbette. İçine bolca patatesin girdiği, parmesan, semolina olarak adlandırılan incecik çekilmiş irmik unu ve rendelenmiş muskat cevizi ile bambaşka bir lezzete dönüşen hamurla da bambaşka bir boyuta taşıyor akıllardaki makarna kavramını.
İçindekilerden de anlayacağınız gibi yapımı zorlu, ama sonunda çıkan o sanat eseri gibi lezzet, değmiyor mu verilen emeğe? Fazlasıyla değiyor. Makarnayı ekmekle yese bile doymayanları bir tabağıyla tıka basa doyuracak güce sahip üstelik.
Peki, nereden çıkmış bu gnocchi? Kendisi, özellikle Kuzey İtalya'nın en meşhur yemeklerinden. Tıpkı diğer makarnalar gibi, onlara alternatif olarak tüketiliyor daha çok. Çeşit çeşit sosla bir araya geldiğinden tarifinde de çokça farklılıklar olabiliyor. Bu yüzden temel olarak makarnadan ayrılan noktası, içinde bolca patates bulunması diyebiliyoruz.
Bu kadar anlattıktan sonra mutlaka merak edenler olacaktır, o yüzden gnocchi tarifini hemen buraya bırakıyoruz. Şimdiden afiyetler!
Dört peynirli tortellini salatası tarifi
Dört Peynirli Tortellini Salatası Tarifi
İtalyanların meşhur makarnalarından bir diğerindeyiz şimdi: Tortellini. Yuvarlak şekliyle görür görmez ayırt edebileceğiniz bu makarnanın içinde de genel olarak peynir ya da et çeşitleri bulunuyor. Yani, bu makarna bildiğiniz gibi değil.
Çeşit çeşit sosla bir araya geldiğinde de enfes olan makarnayı, biz bu kez salatanın içinde değerlendirelim diyoruz. Siz de bu fikri sevdiyseniz Namlı Gurme'nin bizimle paylaştığı bu pek özel salata tarifini mutlaka deneyin deriz. Buyursunlar: Dört peynirli tortellini salatası tarifi
Caponata, stromboli ve pansotti tarifi
İtalyan mutfağının damak tadımıza oldukça uygun yemeklerini bir bir sıralayınca listelere sığmayacağını anladık aslında ama yine de şu üç nefis yemekten de bahsetmeden edemedik: Caponata, stromboli ve pansotti.
Caponata, kıyılmış patlıcanların başrolde olduğu, bizdeki soteye benzeyen bir mantıkla hazırlanan, içinde genel olarak domatesi soğan ve kapari gibi sebzelerin yer aldığı bir yemek. Daha çok kızartılmış ekmek ya da krakerlerin üzerine konularak yeniyor, bu nedenle daha çok atıştırmalık kategorisinde sayılıyor.
Stromboli'ye gelince, o da bizdeki dürüme benzeyen bir yemek. İlk kez İtalya'da mı yoksa Amerika'da mı yapıldığına dair kesin bir kanıt olmamakla birlikte birçok farklı hikayesi var. Elbette biz görür görmez hikayesinden çok tadını merak ettik. ��ünkü kendisi İtalya'nın yemek konusunda en meşhur olduğu dallardan olan İtalyan peynirleri ile dolu. Sadece peynir de yok üstelik. İsteğe göre içine farklı farklı etler ve sebzeler de giriyor. İtalyan mutfağındaki pratik yemekler arasında başı çekenlerden oluyor.
Son olarak gelelim pansotti'ye. O da aslında yukarıda bahsettiğimiz gibi ravioli ya da tortellini gibi bir çeşit mantı, bir çeşit makarna. Peki, onu diğerlerinden ayıran ne? Hemen anlatalım. Özenle hazırlanan hamurunun içinde beyaz şarap kullanılıyor. İçine konulan harçta ise ricotta peyniri ya da otlar rol alıyor. Ravioli'den net bir şekilde büyük olması, üçgen ve kenarları tırtıklı şekliyle de kendisini diğerlerinden ayırmasını çok iyi biliyor.
İtalyan tatlıları tarifi
Çikolatalı Panna Cotta Tarifi
Damak tadımız İtalyanlarla uyuyor derken ne kadar da doğru söylediğimizi tatlılarına bakarak da anlamak mümkün. Hem o çok sevdiğimiz, sütlü, hafif tatlılar hem de tam tatlı krizlerine çözüm olacak bol malzemeli tatlılar hakim İtalyan mutfağına da.
Şu lezzetlere baksanıza...
Tiramisu tarifi
Ey tiramisu seni hangi kelimelerle anlatsam! Ağızda serinlikle dağılan, yumuşacık bir peynir, sert bir badem likörü ve kahveyi çekmiş o kedidili bisküvilerin o peynir ile uyumu.
Toplayın bavulları İtalya’ya gidiyoruz! İtalya’nın Veneto şehrindeyiz şimdi, "beni al, beni yükselt" anlamı taşıyan Tiramisu’nun doğduğu yere. Mascarpone peyniri, acı badem likörü, espresso, lady finger (kedidili) ile yapılan bu tatlı rivayetlere göre bizdeki halka tatlısı ile aynı amaçla yapılmış, yani afrodizyak etkisi de varmış. Biraz şaşırtıcı ancak doğru. Ancak lezzetli olmuş, kabul etmek lazım.
Türkiye’ye de giriş yapmış ve nasıl da güzel olmuş. Pardon bakar mısınız? Ben bir Tiramisu alırım varsa.
Panna cotta tarifi
Mandalinalı Panna Cotta Tarifi
Krema, süt, yumurta beyazı, bal ve meyveli soslar… Alt kısımda hafif bir sütlü tatlı, üzerinde meyveli bir sos. O bir Panna Cotta. Fırında pişirilen oldukça hafif bir tatlı olan Panna Cotta ülkemizde birçok yerin menüsünde bulunuyor.
Eğer evde yapmak isterseniz sizi hemen böğürtlen soslu panna cotta tarifi ya da yaz güzeli çileklerle donatılmış çilek soslu panna cotta tarifimize doğru alabiliriz. Hazır bol bol mandalina varken değerlendirmek lazım derseniz mandalinalı panna cotta tarifi ya da çikolatadan vazgeçemeyenler için çikolatalı panna cotta tarifi de tam burada sizi bekliyor.
İtalya’nın Piyemento şehrinde yaratılan bu tatlının yanında size küçük bir sürpriz bilgim var. Hani kaşıklarsınız geceleri de asla pişman olmazsınız, hatta ekmeğin üzerinde yersiniz de en ufak bir üzüntü duymazsınız... İşte o, evet ondan bahsediyorum: Nutella. Piyemento şehrinde yapılmış ilk kez bu dünya harikası. Saygılarımı, sevgilerimi en içten dileklerimle sunuyorum. Elleri dert görmesin Nutella ustalarının.
Cannoli tarifi
Cannoli Tarifi
İtalya'nın damağımızı şenlendiren, tıpkı bizim mutfağımızdanmışçasına seveceğiniz bir diğer tatlısında sıra: Cannoli. Kendisi, hamurlu bir tatlı olması nedeniyle ayrı bir hayran kitlesine sahip. "Küçük tüp" ya da "küçük boru" anlamına gelen cannoli, adını tatlının şeklinden alıyor anlayacağınız üzere.
Kökeni Sicilya olan tatlı İtalya'da bile daha çok "Cannoli Siciliani" yani "Sicilya cannolisi" olarak anılıyor. Dünya mutfaklarına yayılması, herkes tarafından bilinip sevilmesi ise İtalyan göçmenler sayesinde gerçekleşiyor. Özellikle İtalya'dan Amerika'ya göç edenlerin bu tatlıyı Amerika'da yaygınlaştırması üzerine bugün, neredeyse tüm dünyanın en çok bildiği tatlılardan biri oluyor.
En önemli özelliklerinden biri de ricotta kullanılarak hazırlanması. Biz de boş durmadık sizin için en orijinalinden bir cannoli tarifini hemen hazır ettik. Ricotta yerine kullanabileceğiniz alternatif peynirler yok mu peki? Elbette var. Yapmaya kararlıysanız biz sizi tüm püf noktalarımızla tam şurada bekliyoruz.
İtalyan yemeklerinin sırları?
businessinsider
İtalyan yemeklerinin küçük küçük sırları var aslında.
Öncelikle kendi peynirlerini kullanıyorlar. Mozzarella, parmesan, gorgonzola, mascarpone, ricotta ve daha çok çeşitli peynirler.
Sebze ağırlıklı yemeklerle, sağlıklı besleniyorlar. Tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi İtalyanların da kendi yörelerine ait yemekleri var. Ve bu yörelerde, iklim koşullarına ve yetişebilen sebze, meyve, taze otlara göre yöresel yemeklerini belirliyorlar. Zeytinyağını çok kullanıyorlar. Kendi ülkelerinde üretilen balzamik sirkelerini neredeyse her yerde kullanıyorlar. Bu da yemeklerin ve salataların daha lezzetli ve aromalı olmasını sağlıyorlar. Balzamik sirkeye çektirme işlemi yaparak, salataların lezzetine lezzet katıyorlar.
İtalyan mutfağı da böyle işte. Çok lezzetli, çok tarihli.
Bundan sonra ince dilim bir margarita ısmarlarsanız eğer bu yazılanları ve kraliçeyi hatırlayın. Pizzayı havaya kaldırın ve ‘buon appetito’ deyin.
Afiyetler olsun efendim.
0 notes
Text
En sık yapılan rejim hataları...
Aç kalmak, ekmek yememek, diyet ürünler tüketmek, sabahları aç karnına limonlusu içmek... Diyet yaparken en sık başvurduğumuz yöntemler gerçekten kilo vermemizi sağlıyor mu? Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden diyetisyen Ayça Ilıca, doğru bilinen yanlışları anlattı... * Ekmek, makarna, pilav gibi karbonhidratların diyetten tamamen çıkarılması Diyet yapan kişinin yaptığı en önemli hatalardan biri vücuda yeterli miktarda karbonhidrat vermemektir. Diyete başladığı zaman ekmek, pilav, makarna, patates, mısır gibi besinleri kesen kişiler, kasla birlikte su kaybına uğrar. Yani diyette karbonhidratı kesen kimse tartıdaki sonucu görünce kilo verdiği yanılgısına düşer ancak gerçek olan vücudun kaybettiği yağ değil kas ve sudur. * Limonlu sıcak su, bitki çayları yağları eritmez Halk arasında inanılan bir başka yanlış da sabahları veya yemek öncesinde aç karnına limonlu sıcak su içmenin vücuttaki yağları erittiğidir, ancak bu inanç tamamen yanlıştır. Suyun veya içine katılacak limon, soda gibi maddelerin, bitki çaylarının kesinlikle yağları eritmek, yok etmek gibi bir etkisi bulunmamaktadır. * Tek öğün yemek Vücudun kilo almasına neden olan en önemli etkenlerden biri, onu bütün gün aç bırakıp sadece akşamları yemek yemektir. Çünkü yaklaşık 20 saat aç kalan vücut bu durumun devam edeceğini düşünür ve savaşa hazırlanır gibi yediklerini depolamaya başlar. Sonra 4 saat içerisinde gelen besinler yağ olarak depolanır. Bu konuda diyetisyenlerin tavsiyesi vücudu asla uzun süre aç bırakmamaktır. Mutlaka her 3-4 saatte bir şeyler tüketilmelidir. * Kilo vermek için ilaç kullanmak da doğru bir seçenek Yanlış. Tek başına ilaç kullanmak kilo kaybı ve kontrolü için yeterli ve doğru değildir. Kilo kaybı davranış değişikliği gerektirir. * Kilo vermeye yardımcı bitkisel ürünler güvenlidir Yanlış. Tüm bitkisel ürünlerin güvenliğiyle ilgili yeterli çalışma yoktur. * Kısa vadede, hızla, fazla kilolardan kurtulmak mümkün Doğru. Ancak hızla kaybedilen kiloların aynı hızla hatta fazlasıyla geri döneceği unutulmamalı, kısa sürede hızlı ama geçici kilo kaybındansa, olması gereken sürede dengeli, kalıcı kilo kaybı tercih edilmeli. * Az beslenerek kilodan kurtulmak Kaybedilen kilonun istenildiği gibi yağ mı yoksa kas ve su kaybı mı olduğu çok önemlidir. Doğru kilo kaybı sağlayabilmek için kişinin günlük alması gereken gıdaları mutlaka tüketmesi gerekir. Az beslenmek, kilo kaybı için bir çözüm yöntemi değildir. * Her tür hareket ve spor zayıflatır Her tür hareket ve spor enerji harcanması için bir yöntemdir. Ancak gün içerisinde aldığınız kalori miktarı harcadığınız kalori miktarından fazlaysa kilo kaybı sağlanamaz. * Seks kalori yakar Doğru. Ancak sanıldığı kadar fazla değil. * Çay, yanında tükettiğin besin değerini yok eder ve vücutta su tutulumuna neden olur Yanlış. Koyu olmayan bir çay gıdaların besin değerlerinde kayba neden olmaz. * Sauna gibi sıcak ortamlarda terlemek zayıflatır. Yanlış. Sauna ile sadece vucuttan su kaybı olur.
0 notes
Text
Susuzluk Öğrenmeyi Zorlaştırıyor http://ift.tt/2eWknw6
Waternet Sağlıklı Yaşam Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, öğrencileri ve velileri uyardı: Susuzluk öğrenmeyi zorlaştırıyor!
Çocuğunuzun ders dinlerken hemen dikkati dağılıyor hatta uykusu geliyorsa, bunun nedeni okulu sevmemesi değil, susuzluk olabilir! Çocukların yetişkinlere göre susuzluktan daha çok etkilendiğinin altını çizen Waternet Sağlıklı Yaşam Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, hem öğrencilere hem de velilere uyarılarda bulundu. Aksoy ayrıca, okulların açılmasıyla birlikte velileri her gün düşündüren, “Beslenme çantasına bugün ne koyalım” sorusuna karşılık, çocukların çok seveceği beş günlük örnek beslenme çantası oluşturdu.
Uzun yaz tatilinin ardından kimi öğrenciler uyum haftası kapsamında okula gitmeye başladı, büyük çoğunluk ise 18 Eylül’ü bekliyor. Veliler de bir yandan alışveriş, servis gibi hazırlıklarla uğraşırken, bir yandan da çocukları için en sağlıklı beslenme programını hazırlamaya çalışıyor. Çocuklar için bir haftalık örnek menü oluşturan Waternet Sağlıklı Yaşam Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, su tüketimi konusunda da önemli uyarılarda bulundu.
Derste uyku geliyorsa sebebi susuzluk olabilir
Susuz kalan çocukların derslerini dinlemede zorluk yaşayacağını söyleyen Canan Aksoy, “Yeterince su içmeyen çocuğun bilişsel ve fiziksel fonksiyonları yavaşlar, dikkati dağınık olacağından öğrenim süreci etkilenir. Sıvı kaybı devam edip eksilen su yerine konulmadığında solunum artar, terleme ve idrar çıkışları azalır. Bunlarla beraber ağız kuruluğu gelişir, zamansız uyku görülmeye başlar” diye konuştu.
Çocukların su ihtiyacının yetişkinlerden daha fazla olduğunu ve susuzluktan daha çok etkilendiklerini belirten Aksoy, beslenme çantasına büyük bir şişe su koyulmasını tavsiye etti. Çocukların ortalama su gereksinimleri hakkında bilgi veren Canan Aksoy, aktivitesi yüksek, terleyen ve egzersiz yapan çocuklarda bu miktarın artacağının da altını çizdi.
Çocuklarda tüketilmesi gereken su miktarı
Yaş Grubu Kız Çocuk Erkek Çocuk 4 – 6 900 – 1200 ml (4 – 6 su bardağı) 900 – 1200 ml (4 – 6 su bardağı) 7 – 8 1 – 1,4 litre (5 – 7 su bardağı) 1 – 1,4 litre (5 – 7 su bardağı) 9 – 13 2 litre (8 su bardağı) 2,2 litre (9 su bardağı)
Çantadan çıkan sürpriz içecekler!
Diyetisyen Canan Aksoy, bal ile tatlandırılmış şeftalili ve limonlu buzlu çay, ballı – muzlu süt, çubuk tarçın eklenmiş ıhlamur gibi evde kolaylıkla hazırlanabilecek tariflerin, çocukların beslenme çantalarına hem sağlıklı hem de leziz içecek alternatifleri olarak eklenebileceğini söyledi. Aksoy, bu içeceklerin suyun yerine geçmeyeceğine dikkat çekerek, beslenme çantasında ek içecek olsa bile su miktarının azaltılmaması gerektiğini ifade etti.
Çocukların bayılacağı beş günlük örnek beslenme çantası
Büyüme çağında kazanılan beslenme alışkanlıklarının ileriki yaşlarda da devam ettiğini hatırlatan Diyetisyen Aksoy, ebeveynlerin bu konuya özellikle dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı. “Başta karbonhidrat, protein ve yağ gibi makrobesin ögeler olmak üzere, vitamin ve minerallerin de eklenmesiyle çocukların çok yönlü beslenmesi sağlanabilir” diyen Aksoy, velileri her gün düşündüren, “Beslenme çantasına ne koyalım” sorusuna karşılık da, örnek bir menü hazırladı.
Pazartesi: Fıstık ezmeli ekmek rulosu (Kavrulmuş fıstık, bal ve fındık yağını karıştırarak ev yapımı fıstık ezmesi yapabilirsiniz), elma dilimleri, yoğurt, ceviz ve kuru üzüm
Salı: İnce dilim tam buğday ekmeği üzerine yumurta, kaşar, domates, biber, zeytin ve az sucuktan oluşan pizza, ayran
Çarşamba: Krem peynirli maydanozlu lavaş dürüm, domates, salatalık, havuç, yoğurt, mürdüm eriği
Perşembe: Kabak böreği (4 – 5 adet kabağı rendeleyip hafifçe suyunu sıkın. İçine 3 yumurta kırın. Bir su bardağı beyaz peynirle karıştırıp fırında pişirin), ayran, ceviz, incir
Cuma: Kaşar peyniri, füme et, ince dilim tam buğday ekmeği, badem, yoğurt, tarçınlı elma dilimleri
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2vToW11 via IFTTT
0 notes
Text
Hamileliğin 5. Haftası
Bebeğinizin Büyüklüğü Ne Kadar?
Gelişmekte olan bebeğiniz henüz çok fazla büyümedi. Yaklaşık 1.25 mm uzunluğunda.
Sizin Büyüklüğünüz Ne Kadar? Siz Ne Kadar Değiştiniz?
Bu dönemde siz de hala büyük değişimler yaşamazsınız. Hamile olduğunuzu bilseniz bile diğer insanların dış görünüşünüzün değiştiğini fark etmeleri biraz zaman alacaktır.
Bebeğinizin Büyümesi ve Gelişimi
Daha şimdiden, sonra kalbi oluşturacak olan tabaka gelişmiştir. Merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik), kas ve kemik yapıları şekillenmeye başlamaktadır. Bu süre içerisinde bebeğinizin iskeleti de şekillenmeye başlamaktadır.
Sizdeki Değişimler
Artık birçok değişim ortaya çıkmakta, bazılarından haberdar olabilirsiniz; diğerleri yalnız bazı testlerden sonra ortaya çıkacaktır.
Hamilelik Testleri
Hamileliğin erken tanısını daha yaygın hale getiren evde uygulanan hamilelik testleri daha hassas hale getirilmiştir. Testler hamileliğin ilk döneminde ortaya çıkan bir hormon olan insan koryonik gonadotropinin (HCG) varlığını belirler. Bir hamilelik testi henüz bir adet döneminiz gecikmeden önce pozitif çıkabilir! Birçok test siz hamile kaldıktan 10 gün sonra pozitif sonuçlar (hamile olduğunuzu belli eden) verebilir. İster bir hastaneden ister bir klinikten ya da evde, hamilelik testleri yapmaya para yatırmadan ve duygusal enerji harcamadan önce bir adet döneminizin geçmesini beklemeniz gerekebilir. Evde bir hamilelik testi yapmak için en uygun dönem adet döneminiz geçtikten sonraki ilk gün veya ondan sonraki herhangi bir gündür. Eğer testi çok erken yaparsanız, yanlış bir negatif sonuç alabilirsiniz, yani test hamile olmadığınızı söylese bile gerçekte hamile olabilirsiniz! Yanlış negatif sonuçlar, testi .ok erken yapan kadınların % 50’sinde ortaya çıkar.
Eve uygulanan testlerin çoğu, hamileliğinizi ”belirlemekte” ne kadar yardımcı olduklarına göre ne kadar etkili oldukları değişir. Bir çok hastanede ve klinikte para harcamanızı gerektirmeyen bedava gebelik testleri yapılmaktadır.
Babaya Tavsiye; Sizden istenmeden evi temizleyin veya elektrik süpürgesiyle süpürün.
Mide Bulantısı ve Kusma
Bazı kadınlar için, kusma olsun ya da olmasın erken bir hamilelik belirtisi mide bulantısıdır; genellikle sabah bulantısı olarak adlandırılır. Bu durum hamile kadınların hemen hemen % 70’ini etkiler. İster sabah, ister günün başka bir saatinde ortaya çıksın, genellikle erken başlar ve siz hareket ettikçe gün içinde artar.
Sabah bulantısı hamileliğin 6. haftasında başlayabilir. Cesaretli olun, sabah bulantısı giderek artar ve genellikle ilk trimesterın sonuna doğru biter (13.Hafta). Sabırlı olun ve bu durumun geçici olduğunu aklınızda bulundurun. Birçok kadında mide bulantısı olur. Genellikle tıbbi yardım alacak kadar soruna neden olmaz. Bunun yanında, hyperemesis gravidarum (aşırı derecede mide bulantısı ve kusma) olarak adlandırılan bir durum çok fazla kusmaya neden olur, bu da besin ve sıvı kaybına neden olur. Böyle bir durumda hamile kadın çoğu kez damardan verilen sıvılar ve ilaçlarla hastanede tedavi edilir. Ayrıca bu problemi tedavi etmek için hipnoz yöntemi başarıyla uygulanmaktadır.
5. Hafta İçin Tavsiye Önlem: Reçetesiz satılan öksürük ve nezle ilaçlarını kullanırken dikkatli olun. Bazıları % 25 oranında alkol içerir.
Aşırı derecede mide bulantısı ve kusmanız olursa, eğer hiçbir şey yiyemiyor ve içemiyorsanız ya da günlük aktivitelerinize devam edemeyecek kadar hasta hissediyorsanız doktorunuzu arayın. İlk doğum öncesi randevunuz bir süre için programlanmayabilir ama acı çekmeniz için bir neden yoktur. Doktorunuzun tavsiye edeceği ve size yardımcı olacak bazı basit öneriler bulunabilir. Doktorunuz bir reçete de yazabilir. Bu durumun normal olduğuna dair içinizin rahatlaması ve bebeğinizin iyi olduğunu bilmek rahatlatıcı olabilir.
Akupressure!
Hamilelikteki normal mide bulantısı ve kusma için tamamen başarılı olan bir tedavi yoktur. Sabah bulantısının belirtilerini hafifletecek bir hap, Birleşik Devletler’de Bendectin ismi altında satılmaktadır ve ilaç doğumsal kusurlara neden olduğu iddialarıyla 1980’lerin başında piyasadan kaldırılmıştı. Bunun yanında, araştırmalar bu iddiaları desteklemedi ve hamilelik döneminde kullanımın güvenli olduğu ispatlandı. FDA (Amerikan Gıda Dairesi), bu ilacın inceleme ve araştırma verilerini yeniden gözden geçirdi ve ilacı ”güvenli” kabul etti. Bendectin reçete ile satılmaktadır. Akupressure, akupuntur ve masaj mide bulantısı ve kusma ile başa çıkmada yardımcı olabilir. Akupressure bantları, deniz tutması için takılır, bazı kadınların daha iyi hissetmelerini sağlar. Ayrıca mide bulantısını hafifletmeye yardımcı olacak FDA onaylı başka bir araç daha vardır.
Bu, bebeğinizin gelişiminde son derece önemli bir dönemdir. Mide bulantısını yatıştırmak için, karnınızdaki bebeği hamilelik sırasında kullanımının güvenilir olup olmadığını bilinmeyen bitkilere, reçetesiz satılan ilaçlara veya diğer ”ilaçlara” maruz bırakmayın. Doktorunuzla mide bulantısı ila başa çıkmanın farklı yollarını ele alın.
Miden bulantısını hafifletmeye yardımcı olan akupressure bantlarını duymuş olabilirsiniz. Akupressure yönteminden daha öteye giden başka bir araç FDA tarafından onaylanmıştır. Bu bant, 1997’den beri piyasadadır ve araç tutması ve kemoterapi nedeniyle pek çok kişinin yaşadığı mide bulantısı ve kusmayı hafifletmek için kullanılır. Yeni bir çalışma, sabah bulantısını hafifletmeye de yardımcı olduğunu gösterdi. Patentlidir. ReliefBand markası altında satılmaktadır, hemen hemen büyük bir kol saati kadardır ve bileğinizin iç kısmına kol saati gibi takılabilir. Hafif elektrik sinyalleri kullanarak, bilekteki sinirleri uyarır; bu uyarının, beyin ve mide arasında oluşan ve mide bulantısına neden olan mesajları engellediğine inanılmaktadır. Kişisel rahatınıza yönelik maksimum seviyede kontrol için sinyalleri ayarlamanıza olanak tanıyan çeşitli uyarı düzeyleri vardır. Mide bulantısı başladığında kullanılabilir veya hasta hissetmeden öncede takabilirsiniz. Bu cihaz, yeme veya içmeye engel olmaz. Suya ve darbeye dayanıklıdır, o yüzden her zaman kullanabilirsiniz.
Yapabileceğiniz Bazı Şeyler.
Daha iyi hissetmenizi sağlamak için daha sık ve az yemek yiyin. Uzmanlar ne hoşunuza gidiyorsa onu yemeniz konusunda hemfikir. Hoşa giden gıdalar daha kolay bir şekilde kontrol altında tutabileceğiniz gıdalar olabilir. Eğer ekşi hamurlu bir ekmek veya limonlu bir soda istiyorsanız hemen alın! Bazı kadınlar proteinli gıdaların midelerinde daha iyi sindirildiğini fark ederler; bu gıdalar; peynir, yumurta, yer fıstığı yağı ve yağsız etlerdir. Gıdaları kontrol altında tutamazsanız bile sıvı sıvı alımınızın iyi durumda olduğundan emin olun. Dehidrasyon (vücudun susuz kalması ) bir süre yemek yemekten daha ciddi bir durumdur. Eğer çok fazla kusuyorsanız, kusarken kaybettiklerinizi yenilemenize yardımcı olması için elektrolit içeren sıvılar seçmeniz gerekebilir. Doktorunuza hangi sıvı içecekleri önerdiğini sorun.
Sabah Bulantısına Hazır Olun.
Yanınızda kendinize ait ”sabah bulantısı” acil durum çantası taşımanız iyi bir fikir olabilir. Özellikle gün içinde mide bulantısı ve kusmadan şikayetçiyseniz bunu çok kullanışlı bulabilirsiniz. sağlam bir çantaya, deliği olmayan birkaç şeffaf plastik poşet (plastik market poşetleri iyi bir seçimdir), ıslak mendil, yüzünüzü ve ağzınızı silmek için mendil veya peçeteler, ağzınızı ve dişlerinizi çalkalamak için bir küçük şişe su, mide asitlerini temizleme için bir dış fırçası ile diş macunu ve küçük bir şişe ağız spreyi veya nefes açıcılar bulundurmak iyidir. Acil durum çantanız yanınızdayken, nerede olursanız olun, Hamileliğin bu geçici yan etkisiyle başa çıkmak için kendinizi güvende hissedeceksiniz.
Eğer mide bulantısı ve kusmadan şikayetçiyseniz, size yardımcı olabilecek çabuk işe yarayan bir yol var. Bunlar mide bulantısını azaltmaya yardım eden çeşitli meyve aromalı lolipoplardır. Bu ürünleri marketinize veya ecza-nenize sorun.
Fark Edeceğiniz Diğer Değişimler
Hamileliğin başlarında sık sık idrara çıkmanız gerekebilir. Bu durum hamileliğin büyük bir bölümünde devam edebilir ve özellikle doğum yaklaştığında, rahminiz genişledikçe ve idrar torbanıza basınç yaptıkça sizi rahatsız etmeye başlar. Göğüslerinizde değişimler fark edebilirsiniz. Göğüslerde veya göğüs ucunda ağrı veya acı olması oldukça yaygın bir durumdur. Ayrıca meme ucunun etrafındaki bezelerin arttığını görebilirsiniz. Göğüslerinizin hamilelikten nasıl etkilendiği konusunda daha fazla bilgi için 13. Hafta makalemize bakınız.
Hamileliğin ilk belirtilerinden bir diğeri halsizlik veya çabuk yorulmadır. Bu genel belirti bütün hamilelik boyunca devam edebilir. Doğum öncesi vitaminlerinizi ve doktorunuz tarafından verilen diğer ilaçları aldığınızdan emin olun, yeteri kadar dinlenin. Eğer halsizlik yaşıyorsanız, şeker ve kafeinden sakının; her ikisi de bu problemi daha da kötüleştirir.
Hamilelik Döneminde Kilo Alımı
Hamilelik sırasında kadınların aldığı kilo miktarı değişir. Aslında, kilo verme durumundan toplam 25 kilo veya daha fazla kilo almaya kadar değişir. Komplikasyonların bu kilo değişimlerinde en uç noktaya kadar arttığını biliyoruz. Bu yüzden, hamilelik sırasına kilo alımı için ”ideal” olarak bir rakam belirlemek zordur. Alacağınız kilo miktarı, hamile kalmadan önceki kilonuz tarafından etkilenir. Uzmanların birçoğu, 20. haftaya kadar haftada 300 gr, daha sonra 20. ile 40. hafta arasında haftada 450 gram kilo alınmasını önerir. Diğer araştırmacılar kilo alım miktarının, az kilolu, normal kilolu ve çok kilolu kadınlar için kabul edilebilir olduğunu belirtmektedir. Aşağıdaki tabloya bakınız.
Hamilelikte Ortalama Kilo Alımı
Vücut Türü Uygun Kilo
Düşük kilolu 14 il1 20
Normal kilolu 12 ila 17
Aşırı kilolu 7 ila 12
Eğer Hamilelik sırasında kilo alımı konusunda sorularınız varsa bunları doktorunuzla konuşun. Doktorunuz hamileliğiniz boyunca ne kadar kilo almanız gerektiğini size tavsiye edecektir. Hamileyken rejim yapmak akıllıca bir fikir değildir, ama bu kalori alımınızı takip etmemeniz anlamına gelmez. Kalorilerinize dikkat etmelisiniz! Yediğiniz gıdalardan uygun besinleri almak bebeğiniz için önemlidir. Siz ve gelişmekte olan bebeğiniz için besin sağlayacak gıdaları seçin.
Hamileliğin 5. Haftası
#hamileliğin 5. haftası#hamileliğin 5. haftası bebek gelişimi#hamileliğin 5. haftası belirtileri#hamileliğin 5. haftası kanama#hamileliğin 5. haftası ne yenmeli#hamileliğin 5. haftasında kahverengi kanama#hamileliğin 5. haftasında karın ağrısı#hamileliğin 5. haftasında kasık ağrıları#hamileliğin 5. haftasında kusma#hamileliğin 5. halsizlik
0 notes
Text
Bademcik şişmesine ne iyi gelir
Bademcik şişmesine ne iyi gelir konumuza başlamadan önce bademciklerin vücudumuzda ne gibi görevleri var inceleyelim. Bademciklerin en önemli görevlerinden bir tanesi, Solunum yoluyla vücuda giren mikropları boğaz’da filtre ederek mikropların girişini önlemektir. Bazen öyle bir durum söz konusu olur ki topladığı mikroplardan enfeksiyon kapan bademcik, iltihaplanır ve şişmeye başlar. Tonsilit yani bademcik iltihabı olarak bildiğimiz bu rahatsızlık çocuklarımızda daha sık görülür. İki yaşından küçük ve Elli yaşından büyük yetişkinlerde nadir de olsa Tonsilit hastalığına rastlanabilir. Bademciklerin şişmesiyle birlikte ortaya çıkan şikâyetler, boğaz ağrısı, yutkunma da zorlanma, yüksek ateş ve boyun ağrısı gibi durumlar söz konusu olabilir. Gelelim asıl konumuza Bademcik şişmesine ne iyi gelir gelin beraber inceleyelim.
Bademcik şişmesine ne iyi gelir diye bilinen tedavi yöntemleri
Tuzlu Su ile Gargara
Günlük olarak 2-3 defa tuzlu suyla gargara yaparsak bademcik şişmesini azaltabilir ve enfeksiyon kapmış yeri temizlemeye yardımcı olur. Yarım bardak ılık suyun içine yarım çay kaşığı tuz atıp karıştırıyoruz. Karıştırma işlemi bitince bu suyla gargara yapıyoruz. Dikkat etmeniz gereken husus, tuzu fazla atmamanız tuzlu fazla olursa eğer, boğazınızın daha çok tahriş olmasına neden olabilir.
Limonlu Sıcak Su
Limon yüksek oranda C vitamini içeriyor ve iltihap azaltma etkisi bulunuyor. 1 bardak suyu kaynatıp ılıyana kadar bekletin sonra 1 tane taze limonu ılık suyun içine sıkın ve zamana yayarak içmeye başlayın 20 25 dakika da birer yudum alarak için. Boğazınızın yumuşaması için 2 3 çay kaşığı bal ilave edebilirsiniz. Günde 2 – 3 defa tekrar ederseniz kısa sürede bademcik şişmesine iyi geldiğini gözlemlemiş olursunuz
Zerdeçal
Antiseptik ve İltihabı azaltma etkisi bulunan zerdeçal’ı gargara suyu yaparak kullanacağız. 1 bardak sıcak suyun içerisine 1 çay kaşığı zerdeçal tozu ekleyip karıştırmaya başlıyoruz. Su içilecek dereceye gelince gargara yapmaya başlayabilirsiniz. Gün içerisinde ihtiyacınız oldukça tekrar etmeniz de bir sıkıntı olmaz. Bademcik şişmesine iyi gelen zerdeçalı, çay olarak tüketmek de mümkün. Büyük bir kupa içerisine sıcak su katıp 1 çay kaşığı silme toz zerdeçal ilave edin ve karıştırın.
Sarımsak
Doğal antibiyotik olarak bilinen sarımsak bademcik şişmesine de iyi gelir. Ortadan ikiye böldüğünüz bir adet sarımsağı, ağzınıza atın ve suyunu emmeye başlayın. Ya da bir diğer yöntem olan, 1 bardak su içerisine 2 adet ince ince dilimlenmiş sarımsağı ekleyip 10 dakika kaynatın ve süzün daha sonra bir miktar acı biber atıp iyice karıştırın artık içmeye başlayabilirsiniz. Ağzımda kötü koku yapar bu yöntemi kullanmam diyorsanız merak etmeyin. 5-6 adet maydanoz yaprağı ağzınızın kokmasına engel olacaktır.
Bademcik Şişmesine İyi Gelecek Diğer Yöntemler
Bademcikleriniz şiş olduğu için katı şeyleri çiğnemekte zorlanırsınız bu yüzden sıvı yiyeceklerle beslenmeniz daha iyi olacaktır. Sebze çorbası ve tavuk çorbası hem besleyicidir hem de ağrılarınızı en aza indirger
Vücudumuzun kaybettiği vitaminleri kazanmak için taze sıkılmış meyve ve sebze sularını tüketiniz.
Aşırı baharatlı yiyecekler ve kahve ya da kola gibi içecekler boğazınızı daha fazla tahriş eder.
Bademcik şişmesi 7-8 gün içerisinde geçmezse ya da herhangi bir iyileşme gözükmezse fazla geç kalmadan doktora gidin.
Bademcik şişmesine de iyi gelir başlıklı makalemizin sonuna geldik sağlıklı günler dilerim.
Bademcik şişmesine ne iyi gelir 8416o4u5d4p2o22646060474k5b4t2a4u5s4
0 notes
Photo
Genelde hanımlarımızda oluşan selülitler çoğu zaman fiziksel olarak görselliğimizi bozmuştur.Gerçeğinde kışın güçlü bir mevsim olduğu düşünülür. Doğrudur da… Peki yaz, bahar ayları ne kadar güçler insanı? Herkes kendince bir cevap verebilir bu suale elbette. Ancak, biz ‘güçler’ diyenlerin sesine kulak verelim. Evet, erkekler çok farkında olmasa da bazen yaz-bahar ayları da bir hayli güçlü başlar bayanlar için. Bir pantolon bir kazak, uzun etekler ve mus çoraplarla basitçe geçiştirebildiğimiz kış aylarının rahatlığı gerilerde kalır. Minisi, bikinisi, mayosu vardır artık, insan neresini gizleyeceğini donakalır… Evet, deniz mevsimi başladı mı, naçardır bayanlar, kaçarı göçeri yoktur. Bikinilerimizle beraber aynanın karşısına geçip şöyle arkadan, arkadan selülit hakimiyeti yaparken buluruz kendimizi. Kışın ‘portakal ağacı’ gelip yerleşmiştir pürüzsüz derimize… Anneannelerimizde var mıydı meçhul, ama selülit son senelerde o kadar çok isminden laf ettirdi ki, onu tanımamak ya da ondan korkmamak olası değil. Yaz aylarına doğru yanaştıkça bayanları daha çok korkutmaya başlayan, varlığını portakal kabuğu görüntüsüyle ortaya çıkaran selülit, çağdaş çağın bir neticeyi olarak kabul ediliyor. Hareketsiz bir hayat ve fast food gibi alışkanlıklarla başlayan, yağlı gıdalar, asitli meşrubatlarla tırmanan selülit yaradılışı, bir estetik meseleyi gibi görünse de gerçeğinde bir ‘sıhhat meseleyi’ diyor doktorlar… Baldırların art görünmüyor sanmayın! Tıp dilinde ‘hidrolipodistrofi’ denilen selülit, tenin alt katmanındaki yağ dokusunun, bağ dokuları arasında sıkışmasıyla ortaya çıkıyor. Bu da yağların, özellikle kalça ve üst bacak bölgesinde kumpassız ve şekilsiz bir araya gelmesine neden oluyor ve ortaya görmek istemediğiniz makûs görüntüler çıkıyor. Portakal kabuğu görünümünde yalnızca yağ hücrelerinin kabahati yok, aynı zamanda süratli kilo kaybı ve cılız bir bağ dokusu da selülit yaradılışına neden oluyor. Genç-yaşlı, kilolu-cılız ayırdetmeden bayanların yüzde 80′ini yoklayan selülitin mesken alanları çok tipik. Uyluğun üst, dizin ve bileğin iç kısımları, kaba et ve baldırların art, üst bacaklar ve üst kollar gibi. Selülite taban hazırlayan çok fazla etmen var. Ancak en çok üzerinde durulanlar, genetik yatkınlık, hormonların tesiri, dolaşım bozukluğu, beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz hayat. Tedavide krem ve masaj Selülitin yok edilmesinde krem ve masaj en tesirli usuller arasında yer alıyor. Kullanacağınız antiselülit kremlerin yanı gizeme konutta kendi kendinize yapacağınız masajlarla selülite savaş açabilirsiniz. Uzmanlar hakimiyetinde yaptıracağınız tıbbi masajlar da selülit rehabilitasyonunda tesirli neticeler veriyor. Kremler: Konutta kullanabileceğiniz anti selülit kremler, tene hemen nüfuz ederek, doğrudan yağ hücrelerini etkiliyor. Bu kremler selülitlerinizi tamamen yok etmese de eksilmesini sağlıyor. Antiselülit kremler sayesinde hem pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz, hem de yeni selülitlerin oluşmasını önleyebilirsiniz. Konutta masaj: Kremlerin yanı gizeme konutta rahatlıkla yapabileceğiniz masajlarla da selilütle gayret edebilirsiniz. Masaja kalçalarınızdan başlayın ve ellerinizle alta ve yukarıya doğru daireler çizin. Daha sonra teninizi sıkıştırmadan baş ve işaret parmaklarınızın arasına alın ve yoğurur gibi masaj yapın ve bu arada dizlerin iç tarafını unutmayın. Tıbbi masajlar: Selülit rehabilitasyonunun en ehemmiyetli ayaklarından biri de tıbbi masajlar. Zira masaj kan ve lenf dolaşımını harekete geçirir ve dokuların taze oksijen ile dolmasını sağlar. Uzmanlar hakimiyetinde yaptırabileceğiniz bu rehabilitasyonun yaygın olarak kullanılan iki usulü var: Dolaşım masajları: Kan ve lenfatik dolaşıma müteveccih. Bu masaj ten altı kan dolaşımını aktive ederek, dokularınızın canlanmasını sağlıyor. Lenfatik drenaj masajları: Özellikle lenf dolaşımı üzerinde tesirli oluyor. Bu masajın hem elle hem de aletle uygulanan biçimleri var. Her iki masaj sonunda da hücrelere bolca oksijen gidiyor ve zehirli maddelerinizin bedenden atılmasını kolaylaştırıyor. Selülite dur demek için Kadına has bu estetik problemde en büyük sebeplerden biri hormon ve irsiyetse, üçüncü neden yanlış beslenme ve fazla kilolar. “Fazla kiloyu vermeden selülitle savaşmak boş bir mücadeledir” diyen Dr. Muzaffer Kuşhan, beslenme yanlışlarıyla tırmanışa geçen selülitle çabanın yollarını gösterdi. Günde en az 1.5-2 litre akışkan alınmalıdır. En sıhhatli meşrubatlar; su, soda, ıhlamur, isme çayı, sarı çay gibi natürel ot çayları, sıkma taze meyve suları, sıkma taze sebze suları, ayran. Şişede, kolide satılan kola ve meyve suyu gibi konserve edilmiş meşrubatlar, siyah çay, kahve çok az içilmelidir. En iyisi içmemek. Turşu suyu, sirke, şalgam suyu gibi tuzlu meşrubatlar tuzlu ayran dahil asla içilmemelidir. Hamur işi tatlılar, tuzlular, çikolata, gofret, kakaolu fındıklı tatlılar, bisküviler yenmemeli. Tatlı lüzumu az ölçüde dondurma veya sütlü tatlılarla giderilmeli. Yağlı etler, yağlı tuzlu şarküteri sucuk, pastırma, jambon, sosis vs. kebaplar, turşular yenmemeli. Konserve edilmiş ve salamura yapılmış besinlerden uzak durmalı. Yağ tüketimi eksiltilmeli başka bir deyişle günde 60 gramdan fazla yağ alınmamalı ve nebatsal akışkan yağlar seçim edilmelidir. Beslenme biçimi olarak lakto-vejetaryen beslenme felsefesi benimsenmelidir. Protein kaynağı olarak, süt, yoğurt, peynir fazla alınmamak koşuluyla yumurta yenmeli. Et olarak daha ziyade yağsız tavuk-hindi, balık ve deniz mahsulleri seçim edilmeli. Her yemekten evvel çok az yağlı dolu dolu her çeşit salata seçim edilmeli. Etlerin yanında haşlanmış sebze, ayrıca haftada 5 gün sebze ağırlıklı beslenmeli. Sebzeler, az etli, tavuklu pişirilebilir ve az akışkan yağ konulabilir. Yürüyün, bisiklete binin, suratın, dans edin ve sakın kambur oturmayın! Dik Oturun Devamlı yüksek topuklu kunduralar giyinmek, yanlış yürümek ya da kambur oturmak, selülitin oluşma sebepleri arasında. Bu gibi vaziyetler, toplardamarlarda ve lenf damarlarında kanın geriye doğru akışını negatif doğrultuda tesirler. Özellikle, yanlış oturma biçiminde iç uzuvların sıkışmasına neden olur. Böylece, zehirli maddeler bedenden seri çıkamaz ve atık maddeler dokularda bir araya gelir. Selülit meseleniz olsun istemiyorsanız, dik oturmayı netlikle ilgisizlik etmeyin. Yürümeyi Unutmayın Selüliti yasaklamak için dik oturmak yetmiyor. Aynı zamanda bol bol yürüyüş yapmanız gerekiyor. Zira tempolu bir yürüyüş kalça bölgelerindeki kan akışını süratlendirerek, selülitli görünümün eksilmesini sağlıyor. Yürüyüş aynı zamanda kalçada biriken yağları eriterek, cildin pürüzsüz bir görünüme kavuşmasına destekçi oluyor. Güneşte Kalmayın Fazla güneşte kalmak selüliti artırıyor. Saat 10.00 ila 14.00 arasında güneşlenmeyin. Güneşten koruma tesiri 15′deri yüksek gözeticiler kullanın. Güneşlenmek yerine bronzlaştırıcı kremlerden de faydalanabilirsiniz. Daha koyu bir cilt selülitin görünümünü maskeleyebilir. Dans Edin Selüliti eksiltebilecek en iyi yol egzersiz yapmaktır. Özellikle haftada en az üç kere 35 dakika sürecek aerobik etkinlik yapın. Yürüyün, bisiklete binin, suratın, dans edin. Daha uzun ve daha sık aerobik etkinliklerinin daha az selülit demek olduğunu hep anımsayın. Aerobik çalışmalar iyi ve tasarılı yapıldığında gergin ve formda meblağ, kilo verdirir, cilt ve cilt altı yağları uzaklaştırır, genç, gergin ve muntazam bir cilt görünümü sağlar. Dr. Kuşhan’ın selülitten kurtulma diyeti KAHVALTI Her gün aynı 2 dilim kepek ekmeği, u 2 dilim az yağlı tuzsuz peynir u Domates, salatalık u Taze sıkma sulandırılmış domates, portakal ya da greyfurt suyu, ıhlamur, adaçayı veya sarı çay. u Az ölçüde yapay tatlandırıcı kullanabilirsiniz. PAZARTESİ Öğle: 200 gr. yoğurt, 250 gr. meyve Akşam: 100 gr. tavuk ızgara yağsız, bol yeşil salata az zeytinyağlı, limonlu. SALI Öğle: 200 gr. yoğurt. 250 gr. meyve. Akşam: 100 gr. yağsız tavuk veya dana eti ile hazırlanmış taze fasulye 250 gr.. Az akışkan yağla pişirilecek. Salata hudutsuz limonlu ve az zeytinyağlı. ÇARŞAMBA Öğle: Yarım kilo meyve. Akşam: 100 gr. yağsız tavuk eti veya dana kıymalı semizotu 250 gr.. Az akışkan yağla pişirilecek. Çoban salata limonlu, az zeytinyağlı. PERŞEMBE Öğle: Yarım kilo meyve. Akşam: 100 gr. yağsız tavuk veya dana etli cinsli. Az savı yağla pişirilecek. Karmaşık salata limonlu, az zeytinyağlı. CUMA Öğle: 4 ceviz içi, 100 gr. tuzsuz çökelekli lor, hudutsuz karmaşık salata limonlu. Ceviz veya çökelek yerine yağsız ton balığı da olabilir. Akşam: Tavuk veya balık ızgara, karmaşık salata limon ve az zeytinyağı ile. CUMARTESİ Öğle: 4 ceviz içi ve az yağlı tuzsuz lor peynirli karmaşık salata limon ve 1 kaşık zeytinyağı ile hazırlanacak. Akşam: Tavuk veya balık ızgara, karmaşık salata limon ve 1 kaşık zeytinyağı ile hazırlanacak. İsteğe bağlı olarak 2 bardak tatlı olmayan şarap. PAZAR Öğle: 50 gr. tuzsuz beyaz peynir, 150 gr. mantar veya 2 yumurtadan hazırlanmış omlet, yanında bol ölçüde karmaşık salata. Akşam: Ham domatesli biberli, kepekli makarnadan salata, üzerine yoğurt. Makarna haşlanmadan evvel bir su kadehi olacak. KAYNAK:Hürriyet Muzaffer Kuşhan’la Perhiz Mecmuası
Yafta selüliti nasıl yok edebilirim? selüliti önlemenin yolları selüliti yok etkenin yolları selülitten kurtulma usulleri selülitten kurtulmak için selülitten kurtulmanın en basit yolu selülitten kurtulmanın yolları Muzaffer Kuşhan
Genelde hanımlarımızda oluşan selülitler çoğu zaman fiziksel olarak görselliğimizi bozmuştur.Aslında kışın zorlu bir mevsim olduğu düşünülür. Doğrudur da… Peki yaz, bahar ayları ne kadar zorlar insanı?>:)>>>>Sitemize "Bıktım Artık Selülitten Nasıl Kurtulurum" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz.Beğendiğiniz tarifi paylaşmayı unutmayın :) http://www.nefiskektarifleri.net/biktim-artik-selulitten-nasil-kurtulurum/
#selüliti nasıl yok edebilirim?#selüliti önlemenin yolları#selüliti yok etmenin yolları#selülitten kurtulma yöntemleri#selülitten kurtulmak için#selülitten kurtulmanın en kolay yolu#selülitten kurtulmanın yolları#Muzaffer Kuşhan
0 notes
Text
Cilt sarkması için doğal maskeler
Cilt sarkması için doğal maskeler
Cildin negatif etkenler yüzünden yaşlanması, ciltte sarkma ve kırışma gibi negatif problemleri beraberinde doğurmaktadır. Cilt elastin ve kolajen yapısının bozulması ile birlikte elastikiyetini kaybeder ve cilt yaşlanmaya başlar. Cilt elastikiyetini kaybetmesiyle ciltte yaşlanma belirtileri başlar. Bu vaziyet cildin kendini nemlendirmesin de görev alan kimi bileşenlerin görevini yerine getirememesine ve dolayısıyla da iyi nemlenemeyen ciltte sarkma ve cildin gevşek durmasına kapı aralar. Bu etkenlerin yanında yaşlanmaya bağlı olarak yüzdeki bazı adaleler da zayıflar ve bu durumda cildin sarkmasında rol oynar.
Cildin elastikiyetini kaybetmesinde rol oynayan etkenler;
Sigara kullanımı
İçki kullanımı
Obezite
Gebelik
Güneş ışınlarının zarar veren olduğu vakitte ışınlara maruz kalmak
Hızlı kile kaybı
Cilt bakımı ürünlerini yanlış kullanmak
Cilt üzerinde sıhhatli olmayan kozmetik ürünlerin kullanımı
Cilt bakımına ihtiyaç duyulan ehemmiyeti vermemek
Bütün bu etkenler cildin sarkmasına kapı aralar. Ciltteki rahatsız olduğunuz bu problemi ortadan kaldırmak ve cilde daha önceki elastikiyetini geri kazandırmak için kimyevi bakım ürünlerinden uzak durarak cilt sarkması için natürel maskeler hazırlayabilirsiniz.
Natürel bakım Maskeleri
Yumurta
Yumurta cildinizin ihtiyaç duyduğu nemi ele geçirmenizi sağlar. Yumurta beyazı muhtevası itibariyle natürel bir cilt sıkılaştırıcı olarak hazırlanan maskelerde kullanılabilir. İki yumurtayı kırınız ve beyazını cam bir kaseye alınız. Yumurtanın beyazını köpürünceye kadar hızlı hızlı çırpınız. Ele geçirdiğiniz maskeyi yüzünüze ve boynunuza uygulayın 15-20 dakika kadar bekleyiniz ve soğuk su ile durulayınız. Bu maskeyi haftada iki defa düzenli uyguladığınız taktirde cildinizin sıkılaştığını fark edeceksiniz.
Yumurtayla hazırlayabileceğiniz başka bir yol daha vardır. Bir cam kaseye, bir yemek kaşığı yoğurt ve bir yumurta beyazını koyunuz ve iyice çırpınız. Ele geçirdiğiniz karışımı yüzünüze ve boynunuza sürün. 25-30 dakika kadar bekledikten sonra soğuk su ile yıkayınız. Bu karışımı haftada iki kere düzenli uygulayabilirsiniz. Tesirini hızla fark edeceksinizdir.
Salatalık
Salatalık cildi nemlendirir ve ciltteki gözenekleri sıkılaştırır. Cilt bakımında salatalığın yaşlanma karşıtı tesiri vardır. Anti-aging tesirli kremlerin, losyonların muhtevanına bakıldığında salatalık kullanıldığını göreceksiniz.
Avokado
Avokado cilde hazırlanan maskelerde muhteva olarak kullandığında cilt için tesirli bir besin kaynağı ve iyi bir nemlendiricidir. Avokado ve salatalıkla hazırlayacağınız maskeleri cilt sarkmaları için kullanabilirsiniz. Avokadoyu ince ince dilimleyiniz. Dilimlediğiniz avokadoları blendirdan geçiriniz. Avokada akışkan bir hal alana kadar bu işlemi devam ediniz. Ayrı bir yerde salatalıkları dilimleyiniz ve blendirdan geçiriniz. İkisi de akışkan bir hal aldıktan sonra birer bardak ikisinden de doldurunuz. Cam bir kasede ikisini de birbirine karıştırınız. Ele geçirdiğiniz karışımı yüzünüze ve boynunuza sürünüz. 25-30 dakika kadar cildinizde maskeyi beklettikten sonra ılık su ile durulayınız. Bu karışımı iki haftada bir sefer olmak üzere uygulayabilirsiniz. Düzenli kullandığınız taktirde cilt sarkmalarında ki tesirlerini göreceksinizdir.
Limon
Limon içerdiği C vitamini ile cildin elastikiyetini sağlayan kolejenlerin imalatını arttırır. C vitamini de limonda oldukça boldur.
Bir limonu sıkınız. Sıktığınız limon suyunu avucunuza alarak yüzünüze ve boynunuza sürünüz. Göz ve göz etrafına temas etmemesi için dikkat ediniz. 5-10 dakika kadar cildinizde limon suyunu bekletiniz. Beklettikten sonra ılık su ile cildinizi yıkayınız. Limon suyunu her kullanım da taze olarak hazırlayınız. Bu işlemi haftada 2-3 kez düzenli olarak uygulayınız. Limon suyunu uyguladıktan sonra cildinizi yumuşatmak ve nemlendirmek için nemlendirici bir krem uygulayınız. Limonla yapabileceğiniz bir diğer uygulamada bir bardağa soğuk su doldurunuz. Soğuk suyun üzerine yarım limon suyu ilave ediniz. Yüzünüzü tamamiyle temizleyiniz. Temiz cildinizin üzerine hazırladığınız limonlu suyu uygulayınız. Yüzünüzden limonlu suyu yıkamadan kuruyana kadar bekleyiniz. Bu maskeyi iki günde bir cildinize uygulayabilirsiniz. Limonun sıkılaştırıcı tesiriyle yaşlanma belirtilerinin önüne geçebilirsiniz.
Badem Yağı
E vitamini cildin sıkılaşmasını sağlar. Badem de bolca E vitamini bulunmaktadır. Bademin bir diğer tesiri de hücrelerin onarımını sağlar. Badem yağını cildinize her gün masaj yapmak için kullanabilirsiniz. Badem yağını yuvarlak hatlar ile cildinize uygulamanız badem yağının hızlı bir şekilde emilmesini sağlar.
Aloe Vera
Bir cam kaseye 1 yemek kaşığı Aloe vera jeli koyunuz. Üzerine 1 çay kaşığı mayonez, 1 çay kaşığı bal ilave ediniz. Hazırladığınız karışımı yüzünüze ve boynunuza masaj yaparak uygulayınız. Cildinizde 15 dakika kadar bekletiniz. Beklettikten sonra ılık su ile yıkayınız. Bu karışımı haftada bir sefer olmak üzere uygulayabilirsiniz.
Aloe Vera cildi sıkıştırıp, sarkmaları toparlamada yardımcı olacaktır. Aloe Vera muhtevanındaki malik asit ile cildin elastikiyetini arttırarak cildi nemlendirir.
Yoğurt ve Bal Maskesi
Cam bir kaseye yoğurt koyunuz. Üzerine 1 yemek kaşığı bak ilave ediniz ve iyice karıştırınız. Bu karışımı her kullanımda taze olarak hazırlayınız. Hazırladığınız karışımı boynunuza ve yüzünüze uygulayınız. 15-20 dakika kadar cildinizde bekletiniz ve sonrasında ılık su ile cildinizden yıkayınız. Sonrasında yumuşak bir havlu ile kurulayınız. Bu maskeyi cildinize haftada 2 kere uygulayabilirsiniz. Yoğurt doğal bir nemlendiricidir. İçine bal ilave ederek ele geçirdiğiniz karışımla cildinizi nemlendirirken bu arada besleyebilirsiniz. Bu sayede cilt sarkmalarını önleyebilirsiniz.
Zeytinyağı
Zeytinyağı içeriğinde bol bol E ve A vitaminleri içerir. E ve A vitaminleri yaşlanma karşıtı tesir içerir. Zeytinyağını cildinize masaj yaparak uyguladığınız taktir de cildinizin elastikiyetinin arttığının doğal ve canlı bir görünüm kazandığını göreceksiniz. Biraz zeytinyağını hafifçe ısıtınız. Zeytinyağının çok sıcak olmamasına dikkat ediniz. Parmak uçlarınızla zeytinyağını alıp yüzünüze yuvarlak hatlar çizerek masaj yapınız. Bu işlemi 10-15 dakika kadar sürdürünüz. Her akşam uyumadan önce bu işlemi uygulayabilirsiniz. Bütün gece yüzünüzde tutup sabah durulayınız.
Yeterince Su Tüketin
Cildiniz için günlük su ihtiyacını karşılamanız çok ehemmiyetlidir. Günlük olarak 10 bardaktan az su tüketmemeye dikkat ediniz. Su tüketiminizin fazla olması cildinizin elastikiyetini daha uzun müddet savunmasında yardımcı olur
Cilt sarkması için doğal maskeler
0 notes
Link
Seyahat rahatsızlıkları: Seyahat rahatsızlıklarını ikiye ayırmak gerekir: 1-) Otomobil, otobüs, tren uçak ve gemi gbi vasıtaların tutması, buna hareket hastalığı veya kinetozis denir. 2-) Seyahat enfeksiyon hastalıkları: Seyahat yapılan ülkenin ortamına alışamama nedeniyle bulaşıcı hastalıklara yakalama ve bunların başında: ishal, kanlı ishal, kolera, sıtma, migren, bulantı, başağrısı, kusma vb., rahatsızlıklar ortaya çıkar. A-) Kinetozis, hareket hastalığı, vasıta tutması: Kinetozis her hangi bir trafik aracı ile hareket ederken ortaya çıkan bulantı ve kusma gibi rahatsızlıklardan , yani vasıta tutması veya yunanca kinetozis?den bahsedebiliriz. Kinetozis yunanca hareketetmek anlamına gelir. Bu rahatsızlık sadece insanlarda değil hayvanlardada görülmektedir, özeliklede memeli hayvanlar, kuşlar, ve hatta balıklarda kinetozis görülür. Kinetozis genelikle 2-12 yaşları arasındaki çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde az ve yaşlılarda daha az görülür. Bu rahatsızlık otomobil, otobüs, tren, uçak ve gemide, özeliklede gemide çok görülür. Kinetozis nasıl oluşur? İç kulakta denge organı bulunur, buna salyangoz (Cochlea) denir ve üç adet yay şeklinde kanalları vardır. Bu kanaları foksiyonları üç yöne: sağ-sol, ön-arka ve yukarı-aşağı şeklinde düzenlenmiştir ve hareketleri beyine bildirerek dengede kalmayı sağlarlar. Denge organı ayakların hareketine göre ayarlanmıştır. Ani hareketlerde denge organı ayaktan aldığı bilgileri beyine iletirken problemler ortaya çıkar. Denizde daha çok daha çok hareket olduğundan daha çok problem yaşanır. Rahatsızlığın hafif belirtileri: 1-) Bulantı 2-) Kusma 3-) Başdönmesi ve baş ağrısı 4-) Terleme 5-) Nabız atışlarınada yükselme 6-) Yorğunluk ve dermansızlık Rahatsızlığın ağır belirtileri: 1-) Hastalık duygusu (kırgınlık) 2-) Aşırı kusma 3-) Besinlerden tiksinme 4-) Yönünü tayinedememe 5-) Güçsüzlük Kinetozise karşı ne gibi tetbirler alınabilir? Yola çıkmadan önce alkol, kahve ve süt içmemeli ve ağır yemekler yememeli vede seyahate dinlenmiş olarak çıkmalıdır. Seyahat sırasında otomobil ve otobüsün ününde oturmalıdır. Otomobil kulana şahısta bu tür rahatsızlıklar olmadığı gözlemlenmiştir, bu nedenle ya arabayı kendi kulanmalı veya önde oturmalıdır. Seyahat sırasında sık sık verilen molalar iyi gelir. Trende seyahatte trenin gidiş yönüne doğru oturulmalıdır. Otonüsle seyahatte ise mümkünse en önde oturmak ve önündeki manzara ve yola bakamlıdır. Uçağın mümkünse ortası uçuş sırasında sakin olduğundan mümkünse buradan bir yer ayırtmalıdır. Gemide ise geminin ortasındaki kabinler daha uygundur. Esans, benzin ve tuvalet kokusundan uzak durulmalıdır. Hareket hastalığı (kinetozis) üzerine konuşulmamalıdır. Kinetozisin tedavisi: Seyahat sırasında çok yemek veya hiç yememek rahatsızlığı azdırır ve aynı şekilde süt ve meyve suyu içilmeside uygun değildir, mümkünse sade su içilmelidir. Okumak iyi gelmez, bu nedenle çevreye bakmak daha uygundur. Sıcak havada seyahat iyi gelmez, bu nedenle serin havada seyahat edilmelidir ve yolculuk sırasında verilen molalar temiz hava çok önemlidir. Seyahat sırasında sakız çiğnemek iyi gelir. Şayet mümkünse zencefil hapı alınmalı, bunu bulmak mümkün değilse zencefil çayı içilmelidir. Zencefil bulunamazsa o zama nane çayı ve nana şekeri iyi gelir. b-) Seyahat enfeksiyon hastalıkları veya kısaca seyahat hastalıkları: Seyahat hastalıkları kişinin bir ülkeden başka bir ülkeye gitmesi ile başlar. Yani ülkenin su ve besinlerindeki mikroplar (bakteri, virüs ve mantarlar vede parazitler) kişde enfeksiyona sebep olabilir. Kişinin immün sistemi yeni çevredeki mikroplara karşı hafızasında kayıt olmadığından onlara karşı tetbir geiştiremez. Böylece bir çok rahatsızlık ortaya çıkar ve bunalrın başında ishal gelir. Bir tanıdığım Almanyaya gelince ishale yakalanmıştı ve yediklerinin içtiklerinin tatsızlığından bahsediyordu ve Türkiyeye geri dönmekten bahsediyordu. Ben ona alışırsın bizde o günleri yaşadık dedim ona limonlu kahve tavsiye tavsiye ettim oda deneyerek kısa sürede iyileşti. Rizikolu Ülkeler: Uzak ülkelere seyahat edenlerin o ülkeler hakında geniş bilgi sahibi olmaları gerekir. Gitikleri ülkelerin ne gibi enfeksiyona sebep olduğu bilinmeli ve buna karşı aşı yapılmalıdır. 1-) Az rizikolu Ülkeler: 14 gün kalındığında enfeksiyona yakalanma oranı % 8 oranında olan ülkeler: Kuzey Amarika, kuzey ve batı Avrup, Avusturalya, Yeni Zellanda ve Japonya 2-) Orta rizikolu Ülkeler: 14 günlük seyahatte enfeksiyona yakalanama oranı % 8-14 arasında olan ülkeler: Güney Avrup (Türkiye dahil), Pasifik adaları, Arjentin, ve güney Afrika 3-) Yüksek rizikolu Ülkeler: 14 günlük seyahatte riziko oranı % 20-50 arasındaki ülkeler ise diğer ülkelerdir. Rizikosu yüksek Ülkelere seyahat edenleri alaması gerkli tetbirler: 1-) Kesinlikle musluk suyu içilmemeli, dişleri dahi temizlermek için pet suyu kulanılmalıdır. 2-) Et, balık, ve deniz ürünleri çiğ yenmemelidir. 3-) Meyveler soyulduktan sonra yenmelidir. 4-) Süt kaynatıldıktan sonra içilmelidir. 5-) Salata, diresing ve mayonez?de tehlikeli olabilir. 6-) Yemekler en az 70 derece ısıtıldıktan sonra yenmelidir. Ne zaman doktora gidilmelidir? 1-) Kanlı ishal görüldüğünde 2-) Yüksek ateş görüldüğünde 3-) Çok ağır bağırsak krampları görüldüğünde 4-) İshal üç gün içinde geçmediğinde 5-) Bebek ve çocuklarda ishal görüldüğünde hemen doktora gidilmeli, çünkü enfeksiyon olabilir. 6-) İshalle birlike kişi aşırı mineral kaybeder, bu doktorun vereceği tuz minerali karışımı ile giderilir. Tedavi: İshal üç günden fazla sürerse mutlaka doktora gidilmelidir. Geri kalmış ülkelerde enfeksiyona yakalanmak aniden olabilir. Bu nedenle dikkat gerekir. Anormaliklere karşı tetbirler alınır. Böylece vücut mikroplara karşı daha kolay mücadeleeder. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Gebelik dönemi her kadın için oldukça özen ve doğru bir beslenme isteyen bir dönem olduğu için, bu dönemde hem anne kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını düşünmelidir. Vücutta eşine ve kendisine ait bir parça taşıyan anne adayları, bebeğin gelişimi ve sağlıklı dünyaya gelmesi, gebelik döneminde yaşanan sıkıntıların en aza indirilmesi için anne adayının sağlığını bozmayacak besinlere yönelmesini gerektirir. Hamilelikte beslenme önerileri Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve doğum yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için lazım olanları seçip alarak büyür, beslenir. Çocuğun bedensel ve zihinsel büyümesi, gelişmesi doğum öncesi dönemde annenin iyi beslenmesi ile başlar. Anne gebe kalınca beslenmesine uygun şekilde ekleme yapmazsa, kendi vücudundaki besin öğesi depolarını harcar. Bu depolar bitince kendi sağlığı bozulur ve bebeğini de yeterince besleyemez. Bu kez bebeğin büyümesi ve gelişmesi tam gerçekleşmiş olmaz ve bebek sağlıksız doğar. Hatta annenin gebe kalmadan önceki beslenme durumu da aynı şekilde hem anne hem bebek sağlığı açısından önemlidir. Gebelikte beslenmeye dikkat edilmezse ne olur? Gebe anne iyi beslenmez ise; bebek, annenin vücudundaki besin depolarını tüketmeye başlar. Böylece anne ve bebeğin sağlığı tehlikeye girer. Bebekte; ölü doğum, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bedensel ve/veya zihinsel özürler; annede ise kansızlık, bacaklarda şişlik, yorgunluk, kemiklerde zayıflık görülebilir. Gebelikte beslenmedeki temel amaç; annenin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak, annenin besin öğesi depolarını dengede tutmak, fetüsün normal büyüme ve gelişmesini sağlamak, emzirirken yeterli süt salımına imkan vermek olarak sıralanabilir. Gebelik ve kafein Kahve, çay, karbonatlı içecekler, alerji ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlarda bulunur. Aşırı tüketimi erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek ve anemi riskinin ortaya çıkmasına neden olur. Gebeliğin gerektirdiği enerji ve besin ögeleri
Et, yumurta, kuru baklagiller
Beyin, kas, kemik ve dişlerin gelişimi ve kan yapımında görevlidir. Protein ve demir ihtiyacını karşılar.
Süt ve süt ürünleri
Kemik, diş gelişimi ve büyüme ile görevlidir, Protein ve kalsiyum kaynağıdır.
Sebze ve meyveler
Büyüme ve gelişme için vitamin ve mineralleri sağlar.
Tahıl ve tahıl içeren besinler
Kalori ve B grubu vitaminler içerdiklerinden büyüme ve gelişme için önemlidir.
Enerji veren yağ ve şekerler
Sadece enerji içerir ve enerji açığını kapatırlar. Bu besin gruplarını normal yaşantımızda olduğu gibi gebelikte de aynı özenle tüketmeliyiz. Kalsiyum Kalsiyum bebeğinizin 8. haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir. Gebelikte, normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gereklidir. Çünkü gebelik boyunca diş ve kemiklerden sürekli bir kalsiyum eksilmesi olmaktadır. Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olmasından dolayı yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmeniz daha doğru olacaktır. Brucella, tifo benzeri hastalıklardan korunabilmek için, tükettiğiniz peynirin ve sütün hijyenik ve pastörize olmasına özen gösterin. C vitamini C vitamini demirin bağırsaklardan emiliminde, vücudun hastalık etkeni mikroorganizmalara karşı bağışıklık direncinin arttırılmasında ve metobolizmamızdaki pek çok biyokimyasal süreç için gerekli bir vitamindir. Düzenli bir şekilde beslenen gebelerde hap şeklinde vitamin alınması önerilmemektedir. C vitamini portakal, limon, kırmızı ve yeşil biber, domates, çilek, greyfurt, karnıbahar, lahana, Brüksel lahanası gibi pek çok taze meyve ve sebzede bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır. Folik Asit Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle gebeliğin ilk haftasından itibaren folik asit alınması çok önemlidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır. Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır. Ancak uzun süreli pişirilen ve uzun süre bekleyen gıdalardaki miktarı azalır. En çok ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnıbahar, kepekli ekmekte mevcuttur. Doğal gıdalar gebenin folik asit açığını tam olarak kapatamayacağından ötürü, gebeliğin ilk haftalarından itibaren hap olarak dışarıdan alınması uygun olacaktır. Gebelerde folik asit eksikliğine bağlı birtakım anormallikler çıkabilir. Proteinler Gebelikte artan protein gereksinimini karşılamak için kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri, yumurta, balık, kuru baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya...) gibi proteince zengin besinler önerilir. Proteinler, hayvansal ve bitkisel proteinler olarak ikiye ayrılır. Hayvansal gıdalardaki yağın mümkün olduğu ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca balık da bebeğin zeka gelişimi üzerinde olumlu etki yapar. Günlük beslenmenizin büyük bir bölümünü oluşturması gereken lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın ve bağırsak tembelliğinin önlenmesinde çok yararlıdır. Genellikle tüm sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir. Lifli gıdalar en sık olarak kepekli ekmek, barbunya, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç ve kuru yemişte bol miktarda bulunur. Gebelikte bulantı Sabahları yataktan kalkmadan önce tuzlu bir bisküvi, kraker veya ekmek tüketilmesi, bulantıyı azaltacaktır. Az az, sık sık beslenerek alım arttırılmalıdır. Gebelikte pika Bulantı hissini azaltacağı görüşü ile toprak yeme olayıdır. Yetersiz beslenen annelerde sıklıkla görülür. Fe (demir) eksikliği anemisine neden olur. Gebelik ve kabızlık Kabızlık oluşumunu engellemek için posadan zengin besin (kepekli ürünler, sebze ve meyveler) ve sıvı tüketimini arttırmak, sık sık beslenmek önerilebilir. Temel besin grupları ve alınması gereken miktarlar Besin / Miktarı Süt ve süt ürünleri / 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1 porsiyon peynir (2 dilim) veya 2 yemek kaşığı çökelek Et, yumurta, kurubaklagiller / 1 yumurta, 1 porsiyon et, balık, tavuk, hindi (60-90 gr), 1 porsiyon kurubaklagil yemeği (120 gr) Taze sebze ve meyveler / 2 porsiyon pişmiş taze sebze, 3 porsiyon çiğ taze sebze, 2-3 adet orta boy meyve veya taze meyve suyu Tahıllar / 6-8 ince dilim ekmek, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 porsiyon çorba Yağlar / 3 - 4 silme yemek kaşığı sıvı yağ Şekerler / 1-2 tatlı kaşığı bal, reçel veya pekmez Gebe anneler için 2000 kalorilik menü örneği Sabah / 1 bardak süt, 1 yumurta, 1 dilim peynir, 1 dilim ekmek, 1 domates, 1 salatalık, maydonoz, yeşil biber, dereotu vb. Ara öğün / 1 meyve, 1 bardak ayran, 1 ince dilim ekmek Öğle / 1 porsiyon etli kurubaklagil yemeği, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek, 1 adet meyve Ara öğün / 1 dilim ekmek, 1 dilim peynir, Domates ve salatalık, 1 adet meyve Akşam / 1 porsiyon et, balık, tavuk (sebzeli), 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek Gece / 1 su bardağı süt veya 1 porsiyon sütlü tatlı, 1 porsiyon meyve Kahvaltıda veya ara öğünlerde 5 zeytin, 1 tatlı kaşığı bal, pekmez, reçel tüketilebilir. 1 porsiyon meyve, kışın 1 orta boy elma, portakal, küçük bir salkım üzüm, ince bir dilim karpuz veya kavun, yarım muz yenilebilir. Gebelere yönelik beslenme önerileri ve dikkat edilmesi gereken kurallar
Doktora danışılmadan ilaç kullanılması sakıncalıdır.
Sigara (annenin yetersiz beslenmesine neden olarak bebeğin gelişmesini engeller) ve alkol (kullanımına bağlı olarak bebekte çeşitli sakatlıklara yol açabilir) kullanılmamalıdır.
Şişmanlık söz konusu ise şekerli, unlu, yağlı besinlerin fazla tüketilmemesi gerekir.
Gebelik başlangıcında annenin ağırlığı normal ise her ay ortalama 1 - 1,5 kg ağırlık kazanacak şekilde beslenmelidir.
Yemekler düzenli öğünler şeklinde tüketilmeli, öğünler azar azar ve sık sık olmalıdır.
İyotlu tuz kullanılmalıdır.
Gerekliyse, su kaynatıldıktan sonra içilmelidir.
Hazmı zor olan kızartılmış ve ağır yağlı besinlerden sakınılmalıdır.
Çay yerine yemeklerden 1 - 2 saat sonra fazla olmamak şartıyla açık ve limonlu çay içilebilir.
Gebelikte kabızlık sık görülür. Bunu önlemek için düzenli bir beslenme uygulanmalı, taze sebze meyve, kuru erik, kuru kayısı vb. ile bunların kompostolarının tüketimi arttırılmalıdır. Uzun süreli ve beslenme ile düzelmeyen kabızlıklarda doktora başvurulmalıdır.
Bulantı ve kusmayı önlemek için sabah yataktan kalkar kalmaz 1 - 2 adet tuzlu bisküvi veya benzeri kuru besinler tüketilmeli, yemek sırasında su içilmemelidir.
Bulantı önleyici ilaçlar doktora danışılmadan alınmamalıdır.
Yeterli D vitamini alınabilmesi için, uygun havalarda güneşten yararlanılmalıdır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Gebelik dönemi her kadın için oldukça özen ve doğru bir beslenme isteyen bir dönem olduğu için, bu dönemde hem anne kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını düşünmelidir. Vücutta eşine ve kendisine ait bir parça taşıyan anne adayları, bebeğin gelişimi ve sağlıklı dünyaya gelmesi, gebelik döneminde yaşanan sıkıntıların en aza indirilmesi için anne adayının sağlığını bozmayacak besinlere yönelmesini gerektirir. Hamilelikte beslenme önerileri Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve doğum yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için lazım olanları seçip alarak büyür, beslenir. Çocuğun bedensel ve zihinsel büyümesi, gelişmesi doğum öncesi dönemde annenin iyi beslenmesi ile başlar. Anne gebe kalınca beslenmesine uygun şekilde ekleme yapmazsa, kendi vücudundaki besin öğesi depolarını harcar. Bu depolar bitince kendi sağlığı bozulur ve bebeğini de yeterince besleyemez. Bu kez bebeğin büyümesi ve gelişmesi tam gerçekleşmiş olmaz ve bebek sağlıksız doğar. Hatta annenin gebe kalmadan önceki beslenme durumu da aynı şekilde hem anne hem bebek sağlığı açısından önemlidir. Gebelikte beslenmeye dikkat edilmezse ne olur? Gebe anne iyi beslenmez ise; bebek, annenin vücudundaki besin depolarını tüketmeye başlar. Böylece anne ve bebeğin sağlığı tehlikeye girer. Bebekte; ölü doğum, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bedensel ve/veya zihinsel özürler; annede ise kansızlık, bacaklarda şişlik, yorgunluk, kemiklerde zayıflık görülebilir. Gebelikte beslenmedeki temel amaç; annenin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak, annenin besin öğesi depolarını dengede tutmak, fetüsün normal büyüme ve gelişmesini sağlamak, emzirirken yeterli süt salımına imkan vermek olarak sıralanabilir. Gebelik ve kafein Kahve, çay, karbonatlı içecekler, alerji ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlarda bulunur. Aşırı tüketimi erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek ve anemi riskinin ortaya çıkmasına neden olur. Gebeliğin gerektirdiği enerji ve besin ögeleri
Et, yumurta, kuru baklagiller
Beyin, kas, kemik ve dişlerin gelişimi ve kan yapımında görevlidir. Protein ve demir ihtiyacını karşılar.
Süt ve süt ürünleri
Kemik, diş gelişimi ve büyüme ile görevlidir, Protein ve kalsiyum kaynağıdır.
Sebze ve meyveler
Büyüme ve gelişme için vitamin ve mineralleri sağlar.
Tahıl ve tahıl içeren besinler
Kalori ve B grubu vitaminler içerdiklerinden büyüme ve gelişme için önemlidir.
Enerji veren yağ ve şekerler
Sadece enerji içerir ve enerji açığını kapatırlar. Bu besin gruplarını normal yaşantımızda olduğu gibi gebelikte de aynı özenle tüketmeliyiz. Kalsiyum Kalsiyum bebeğinizin 8. haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir. Gebelikte, normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gereklidir. Çünkü gebelik boyunca diş ve kemiklerden sürekli bir kalsiyum eksilmesi olmaktadır. Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olmasından dolayı yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmeniz daha doğru olacaktır. Brucella, tifo benzeri hastalıklardan korunabilmek için, tükettiğiniz peynirin ve sütün hijyenik ve pastörize olmasına özen gösterin. C vitamini C vitamini demirin bağırsaklardan emiliminde, vücudun hastalık etkeni mikroorganizmalara karşı bağışıklık direncinin arttırılmasında ve metobolizmamızdaki pek çok biyokimyasal süreç için gerekli bir vitamindir. Düzenli bir şekilde beslenen gebelerde hap şeklinde vitamin alınması önerilmemektedir. C vitamini portakal, limon, kırmızı ve yeşil biber, domates, çilek, greyfurt, karnıbahar, lahana, Brüksel lahanası gibi pek çok taze meyve ve sebzede bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır. Folik Asit Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle gebeliğin ilk haftasından itibaren folik asit alınması çok önemlidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır. Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır. Ancak uzun süreli pişirilen ve uzun süre bekleyen gıdalardaki miktarı azalır. En çok ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnıbahar, kepekli ekmekte mevcuttur. Doğal gıdalar gebenin folik asit açığını tam olarak kapatamayacağından ötürü, gebeliğin ilk haftalarından itibaren hap olarak dışarıdan alınması uygun olacaktır. Gebelerde folik asit eksikliğine bağlı birtakım anormallikler çıkabilir. Proteinler Gebelikte artan protein gereksinimini karşılamak için kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri, yumurta, balık, kuru baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya...) gibi proteince zengin besinler önerilir. Proteinler, hayvansal ve bitkisel proteinler olarak ikiye ayrılır. Hayvansal gıdalardaki yağın mümkün olduğu ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca balık da bebeğin zeka gelişimi üzerinde olumlu etki yapar. Günlük beslenmenizin büyük bir bölümünü oluşturması gereken lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın ve bağırsak tembelliğinin önlenmesinde çok yararlıdır. Genellikle tüm sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir. Lifli gıdalar en sık olarak kepekli ekmek, barbunya, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç ve kuru yemişte bol miktarda bulunur. Gebelikte bulantı Sabahları yataktan kalkmadan önce tuzlu bir bisküvi, kraker veya ekmek tüketilmesi, bulantıyı azaltacaktır. Az az, sık sık beslenerek alım arttırılmalıdır. Gebelikte pika Bulantı hissini azaltacağı görüşü ile toprak yeme olayıdır. Yetersiz beslenen annelerde sıklıkla görülür. Fe (demir) eksikliği anemisine neden olur. Gebelik ve kabızlık Kabızlık oluşumunu engellemek için posadan zengin besin (kepekli ürünler, sebze ve meyveler) ve sıvı tüketimini arttırmak, sık sık beslenmek önerilebilir. Temel besin grupları ve alınması gereken miktarlar Besin / Miktarı Süt ve süt ürünleri / 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1 porsiyon peynir (2 dilim) veya 2 yemek kaşığı çökelek Et, yumurta, kurubaklagiller / 1 yumurta, 1 porsiyon et, balık, tavuk, hindi (60-90 gr), 1 porsiyon kurubaklagil yemeği (120 gr) Taze sebze ve meyveler / 2 porsiyon pişmiş taze sebze, 3 porsiyon çiğ taze sebze, 2-3 adet orta boy meyve veya taze meyve suyu Tahıllar / 6-8 ince dilim ekmek, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 porsiyon çorba Yağlar / 3 - 4 silme yemek kaşığı sıvı yağ Şekerler / 1-2 tatlı kaşığı bal, reçel veya pekmez Gebe anneler için 2000 kalorilik menü örneği Sabah / 1 bardak süt, 1 yumurta, 1 dilim peynir, 1 dilim ekmek, 1 domates, 1 salatalık, maydonoz, yeşil biber, dereotu vb. Ara öğün / 1 meyve, 1 bardak ayran, 1 ince dilim ekmek Öğle / 1 porsiyon etli kurubaklagil yemeği, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek, 1 adet meyve Ara öğün / 1 dilim ekmek, 1 dilim peynir, Domates ve salatalık, 1 adet meyve Akşam / 1 porsiyon et, balık, tavuk (sebzeli), 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek Gece / 1 su bardağı süt veya 1 porsiyon sütlü tatlı, 1 porsiyon meyve Kahvaltıda veya ara öğünlerde 5 zeytin, 1 tatlı kaşığı bal, pekmez, reçel tüketilebilir. 1 porsiyon meyve, kışın 1 orta boy elma, portakal, küçük bir salkım üzüm, ince bir dilim karpuz veya kavun, yarım muz yenilebilir. Gebelere yönelik beslenme önerileri ve dikkat edilmesi gereken kurallar
Doktora danışılmadan ilaç kullanılması sakıncalıdır.
Sigara (annenin yetersiz beslenmesine neden olarak bebeğin gelişmesini engeller) ve alkol (kullanımına bağlı olarak bebekte çeşitli sakatlıklara yol açabilir) kullanılmamalıdır.
Şişmanlık söz konusu ise şekerli, unlu, yağlı besinlerin fazla tüketilmemesi gerekir.
Gebelik başlangıcında annenin ağırlığı normal ise her ay ortalama 1 - 1,5 kg ağırlık kazanacak şekilde beslenmelidir.
Yemekler düzenli öğünler şeklinde tüketilmeli, öğünler azar azar ve sık sık olmalıdır.
İyotlu tuz kullanılmalıdır.
Gerekliyse, su kaynatıldıktan sonra içilmelidir.
Hazmı zor olan kızartılmış ve ağır yağlı besinlerden sakınılmalıdır.
Çay yerine yemeklerden 1 - 2 saat sonra fazla olmamak şartıyla açık ve limonlu çay içilebilir.
Gebelikte kabızlık sık görülür. Bunu önlemek için düzenli bir beslenme uygulanmalı, taze sebze meyve, kuru erik, kuru kayısı vb. ile bunların kompostolarının tüketimi arttırılmalıdır. Uzun süreli ve beslenme ile düzelmeyen kabızlıklarda doktora başvurulmalıdır.
Bulantı ve kusmayı önlemek için sabah yataktan kalkar kalmaz 1 - 2 adet tuzlu bisküvi veya benzeri kuru besinler tüketilmeli, yemek sırasında su içilmemelidir.
Bulantı önleyici ilaçlar doktora danışılmadan alınmamalıdır.
Yeterli D vitamini alınabilmesi için, uygun havalarda güneşten yararlanılmalıdır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Gebelik dönemi her kadın için oldukça özen ve doğru bir beslenme isteyen bir dönem olduğu için, bu dönemde hem anne kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını düşünmelidir. Vücutta eşine ve kendisine ait bir parça taşıyan anne adayları, bebeğin gelişimi ve sağlıklı dünyaya gelmesi, gebelik döneminde yaşanan sıkıntıların en aza indirilmesi için anne adayının sağlığını bozmayacak besinlere yönelmesini gerektirir. Hamilelikte beslenme önerileri Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve doğum yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için lazım olanları seçip alarak büyür, beslenir. Çocuğun bedensel ve zihinsel büyümesi, gelişmesi doğum öncesi dönemde annenin iyi beslenmesi ile başlar. Anne gebe kalınca beslenmesine uygun şekilde ekleme yapmazsa, kendi vücudundaki besin öğesi depolarını harcar. Bu depolar bitince kendi sağlığı bozulur ve bebeğini de yeterince besleyemez. Bu kez bebeğin büyümesi ve gelişmesi tam gerçekleşmiş olmaz ve bebek sağlıksız doğar. Hatta annenin gebe kalmadan önceki beslenme durumu da aynı şekilde hem anne hem bebek sağlığı açısından önemlidir. Gebelikte beslenmeye dikkat edilmezse ne olur? Gebe anne iyi beslenmez ise; bebek, annenin vücudundaki besin depolarını tüketmeye başlar. Böylece anne ve bebeğin sağlığı tehlikeye girer. Bebekte; ölü doğum, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bedensel ve/veya zihinsel özürler; annede ise kansızlık, bacaklarda şişlik, yorgunluk, kemiklerde zayıflık görülebilir. Gebelikte beslenmedeki temel amaç; annenin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak, annenin besin öğesi depolarını dengede tutmak, fetüsün normal büyüme ve gelişmesini sağlamak, emzirirken yeterli süt salımına imkan vermek olarak sıralanabilir. Gebelik ve kafein Kahve, çay, karbonatlı içecekler, alerji ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlarda bulunur. Aşırı tüketimi erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek ve anemi riskinin ortaya çıkmasına neden olur. Gebeliğin gerektirdiği enerji ve besin ögeleri
Et, yumurta, kuru baklagiller
Beyin, kas, kemik ve dişlerin gelişimi ve kan yapımında görevlidir. Protein ve demir ihtiyacını karşılar.
Süt ve süt ürünleri
Kemik, diş gelişimi ve büyüme ile görevlidir, Protein ve kalsiyum kaynağıdır.
Sebze ve meyveler
Büyüme ve gelişme için vitamin ve mineralleri sağlar.
Tahıl ve tahıl içeren besinler
Kalori ve B grubu vitaminler içerdiklerinden büyüme ve gelişme için önemlidir.
Enerji veren yağ ve şekerler
Sadece enerji içerir ve enerji açığını kapatırlar. Bu besin gruplarını normal yaşantımızda olduğu gibi gebelikte de aynı özenle tüketmeliyiz. Kalsiyum Kalsiyum bebeğinizin 8. haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir. Gebelikte, normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gereklidir. Çünkü gebelik boyunca diş ve kemiklerden sürekli bir kalsiyum eksilmesi olmaktadır. Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olmasından dolayı yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmeniz daha doğru olacaktır. Brucella, tifo benzeri hastalıklardan korunabilmek için, tükettiğiniz peynirin ve sütün hijyenik ve pastörize olmasına özen gösterin. C vitamini C vitamini demirin bağırsaklardan emiliminde, vücudun hastalık etkeni mikroorganizmalara karşı bağışıklık direncinin arttırılmasında ve metobolizmamızdaki pek çok biyokimyasal süreç için gerekli bir vitamindir. Düzenli bir şekilde beslenen gebelerde hap şeklinde vitamin alınması önerilmemektedir. C vitamini portakal, limon, kırmızı ve yeşil biber, domates, çilek, greyfurt, karnıbahar, lahana, Brüksel lahanası gibi pek çok taze meyve ve sebzede bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır. Folik Asit Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle gebeliğin ilk haftasından itibaren folik asit alınması çok önemlidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır. Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır. Ancak uzun süreli pişirilen ve uzun süre bekleyen gıdalardaki miktarı azalır. En çok ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnıbahar, kepekli ekmekte mevcuttur. Doğal gıdalar gebenin folik asit açığını tam olarak kapatamayacağından ötürü, gebeliğin ilk haftalarından itibaren hap olarak dışarıdan alınması uygun olacaktır. Gebelerde folik asit eksikliğine bağlı birtakım anormallikler çıkabilir. Proteinler Gebelikte artan protein gereksinimini karşılamak için kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri, yumurta, balık, kuru baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya...) gibi proteince zengin besinler önerilir. Proteinler, hayvansal ve bitkisel proteinler olarak ikiye ayrılır. Hayvansal gıdalardaki yağın mümkün olduğu ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca balık da bebeğin zeka gelişimi üzerinde olumlu etki yapar. Günlük beslenmenizin büyük bir bölümünü oluşturması gereken lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın ve bağırsak tembelliğinin önlenmesinde çok yararlıdır. Genellikle tüm sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir. Lifli gıdalar en sık olarak kepekli ekmek, barbunya, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç ve kuru yemişte bol miktarda bulunur. Gebelikte bulantı Sabahları yataktan kalkmadan önce tuzlu bir bisküvi, kraker veya ekmek tüketilmesi, bulantıyı azaltacaktır. Az az, sık sık beslenerek alım arttırılmalıdır. Gebelikte pika Bulantı hissini azaltacağı görüşü ile toprak yeme olayıdır. Yetersiz beslenen annelerde sıklıkla görülür. Fe (demir) eksikliği anemisine neden olur. Gebelik ve kabızlık Kabızlık oluşumunu engellemek için posadan zengin besin (kepekli ürünler, sebze ve meyveler) ve sıvı tüketimini arttırmak, sık sık beslenmek önerilebilir. Temel besin grupları ve alınması gereken miktarlar Besin / Miktarı Süt ve süt ürünleri / 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1 porsiyon peynir (2 dilim) veya 2 yemek kaşığı çökelek Et, yumurta, kurubaklagiller / 1 yumurta, 1 porsiyon et, balık, tavuk, hindi (60-90 gr), 1 porsiyon kurubaklagil yemeği (120 gr) Taze sebze ve meyveler / 2 porsiyon pişmiş taze sebze, 3 porsiyon çiğ taze sebze, 2-3 adet orta boy meyve veya taze meyve suyu Tahıllar / 6-8 ince dilim ekmek, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 porsiyon çorba Yağlar / 3 - 4 silme yemek kaşığı sıvı yağ Şekerler / 1-2 tatlı kaşığı bal, reçel veya pekmez Gebe anneler için 2000 kalorilik menü örneği Sabah / 1 bardak süt, 1 yumurta, 1 dilim peynir, 1 dilim ekmek, 1 domates, 1 salatalık, maydonoz, yeşil biber, dereotu vb. Ara öğün / 1 meyve, 1 bardak ayran, 1 ince dilim ekmek Öğle / 1 porsiyon etli kurubaklagil yemeği, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek, 1 adet meyve Ara öğün / 1 dilim ekmek, 1 dilim peynir, Domates ve salatalık, 1 adet meyve Akşam / 1 porsiyon et, balık, tavuk (sebzeli), 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek Gece / 1 su bardağı süt veya 1 porsiyon sütlü tatlı, 1 porsiyon meyve Kahvaltıda veya ara öğünlerde 5 zeytin, 1 tatlı kaşığı bal, pekmez, reçel tüketilebilir. 1 porsiyon meyve, kışın 1 orta boy elma, portakal, küçük bir salkım üzüm, ince bir dilim karpuz veya kavun, yarım muz yenilebilir. Gebelere yönelik beslenme önerileri ve dikkat edilmesi gereken kurallar
Doktora danışılmadan ilaç kullanılması sakıncalıdır.
Sigara (annenin yetersiz beslenmesine neden olarak bebeğin gelişmesini engeller) ve alkol (kullanımına bağlı olarak bebekte çeşitli sakatlıklara yol açabilir) kullanılmamalıdır.
Şişmanlık söz konusu ise şekerli, unlu, yağlı besinlerin fazla tüketilmemesi gerekir.
Gebelik başlangıcında annenin ağırlığı normal ise her ay ortalama 1 - 1,5 kg ağırlık kazanacak şekilde beslenmelidir.
Yemekler düzenli öğünler şeklinde tüketilmeli, öğünler azar azar ve sık sık olmalıdır.
İyotlu tuz kullanılmalıdır.
Gerekliyse, su kaynatıldıktan sonra içilmelidir.
Hazmı zor olan kızartılmış ve ağır yağlı besinlerden sakınılmalıdır.
Çay yerine yemeklerden 1 - 2 saat sonra fazla olmamak şartıyla açık ve limonlu çay içilebilir.
Gebelikte kabızlık sık görülür. Bunu önlemek için düzenli bir beslenme uygulanmalı, taze sebze meyve, kuru erik, kuru kayısı vb. ile bunların kompostolarının tüketimi arttırılmalıdır. Uzun süreli ve beslenme ile düzelmeyen kabızlıklarda doktora başvurulmalıdır.
Bulantı ve kusmayı önlemek için sabah yataktan kalkar kalmaz 1 - 2 adet tuzlu bisküvi veya benzeri kuru besinler tüketilmeli, yemek sırasında su içilmemelidir.
Bulantı önleyici ilaçlar doktora danışılmadan alınmamalıdır.
Yeterli D vitamini alınabilmesi için, uygun havalarda güneşten yararlanılmalıdır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Gebelik dönemi her kadın için oldukça özen ve doğru bir beslenme isteyen bir dönem olduğu için, bu dönemde hem anne kendi sağlığını hem de bebeğinin sağlığını düşünmelidir. Vücutta eşine ve kendisine ait bir parça taşıyan anne adayları, bebeğin gelişimi ve sağlıklı dünyaya gelmesi, gebelik döneminde yaşanan sıkıntıların en aza indirilmesi için anne adayının sağlığını bozmayacak besinlere yönelmesini gerektirir. Hamilelikte beslenme önerileri Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve doğum yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için lazım olanları seçip alarak büyür, beslenir. Çocuğun bedensel ve zihinsel büyümesi, gelişmesi doğum öncesi dönemde annenin iyi beslenmesi ile başlar. Anne gebe kalınca beslenmesine uygun şekilde ekleme yapmazsa, kendi vücudundaki besin öğesi depolarını harcar. Bu depolar bitince kendi sağlığı bozulur ve bebeğini de yeterince besleyemez. Bu kez bebeğin büyümesi ve gelişmesi tam gerçekleşmiş olmaz ve bebek sağlıksız doğar. Hatta annenin gebe kalmadan önceki beslenme durumu da aynı şekilde hem anne hem bebek sağlığı açısından önemlidir. Gebelikte beslenmeye dikkat edilmezse ne olur? Gebe anne iyi beslenmez ise; bebek, annenin vücudundaki besin depolarını tüketmeye başlar. Böylece anne ve bebeğin sağlığı tehlikeye girer. Bebekte; ölü doğum, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bedensel ve/veya zihinsel özürler; annede ise kansızlık, bacaklarda şişlik, yorgunluk, kemiklerde zayıflık görülebilir. Gebelikte beslenmedeki temel amaç; annenin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak, annenin besin öğesi depolarını dengede tutmak, fetüsün normal büyüme ve gelişmesini sağlamak, emzirirken yeterli süt salımına imkan vermek olarak sıralanabilir. Gebelik ve kafein Kahve, çay, karbonatlı içecekler, alerji ve soğuk algınlığı için kullanılan ilaçlarda bulunur. Aşırı tüketimi erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek ve anemi riskinin ortaya çıkmasına neden olur. Gebeliğin gerektirdiği enerji ve besin ögeleri
Et, yumurta, kuru baklagiller
Beyin, kas, kemik ve dişlerin gelişimi ve kan yapımında görevlidir. Protein ve demir ihtiyacını karşılar.
Süt ve süt ürünleri
Kemik, diş gelişimi ve büyüme ile görevlidir, Protein ve kalsiyum kaynağıdır.
Sebze ve meyveler
Büyüme ve gelişme için vitamin ve mineralleri sağlar.
Tahıl ve tahıl içeren besinler
Kalori ve B grubu vitaminler içerdiklerinden büyüme ve gelişme için önemlidir.
Enerji veren yağ ve şekerler
Sadece enerji içerir ve enerji açığını kapatırlar. Bu besin gruplarını normal yaşantımızda olduğu gibi gebelikte de aynı özenle tüketmeliyiz. Kalsiyum Kalsiyum bebeğinizin 8. haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir. Gebelikte, normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gereklidir. Çünkü gebelik boyunca diş ve kemiklerden sürekli bir kalsiyum eksilmesi olmaktadır. Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olmasından dolayı yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmeniz daha doğru olacaktır. Brucella, tifo benzeri hastalıklardan korunabilmek için, tükettiğiniz peynirin ve sütün hijyenik ve pastörize olmasına özen gösterin. C vitamini C vitamini demirin bağırsaklardan emiliminde, vücudun hastalık etkeni mikroorganizmalara karşı bağışıklık direncinin arttırılmasında ve metobolizmamızdaki pek çok biyokimyasal süreç için gerekli bir vitamindir. Düzenli bir şekilde beslenen gebelerde hap şeklinde vitamin alınması önerilmemektedir. C vitamini portakal, limon, kırmızı ve yeşil biber, domates, çilek, greyfurt, karnıbahar, lahana, Brüksel lahanası gibi pek çok taze meyve ve sebzede bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır. Folik Asit Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle gebeliğin ilk haftasından itibaren folik asit alınması çok önemlidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır. Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır. Ancak uzun süreli pişirilen ve uzun süre bekleyen gıdalardaki miktarı azalır. En çok ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnıbahar, kepekli ekmekte mevcuttur. Doğal gıdalar gebenin folik asit açığını tam olarak kapatamayacağından ötürü, gebeliğin ilk haftalarından itibaren hap olarak dışarıdan alınması uygun olacaktır. Gebelerde folik asit eksikliğine bağlı birtakım anormallikler çıkabilir. Proteinler Gebelikte artan protein gereksinimini karşılamak için kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri, yumurta, balık, kuru baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya...) gibi proteince zengin besinler önerilir. Proteinler, hayvansal ve bitkisel proteinler olarak ikiye ayrılır. Hayvansal gıdalardaki yağın mümkün olduğu ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca balık da bebeğin zeka gelişimi üzerinde olumlu etki yapar. Günlük beslenmenizin büyük bir bölümünü oluşturması gereken lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın ve bağırsak tembelliğinin önlenmesinde çok yararlıdır. Genellikle tüm sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir. Lifli gıdalar en sık olarak kepekli ekmek, barbunya, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç ve kuru yemişte bol miktarda bulunur. Gebelikte bulantı Sabahları yataktan kalkmadan önce tuzlu bir bisküvi, kraker veya ekmek tüketilmesi, bulantıyı azaltacaktır. Az az, sık sık beslenerek alım arttırılmalıdır. Gebelikte pika Bulantı hissini azaltacağı görüşü ile toprak yeme olayıdır. Yetersiz beslenen annelerde sıklıkla görülür. Fe (demir) eksikliği anemisine neden olur. Gebelik ve kabızlık Kabızlık oluşumunu engellemek için posadan zengin besin (kepekli ürünler, sebze ve meyveler) ve sıvı tüketimini arttırmak, sık sık beslenmek önerilebilir. Temel besin grupları ve alınması gereken miktarlar Besin / Miktarı Süt ve süt ürünleri / 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1 porsiyon peynir (2 dilim) veya 2 yemek kaşığı çökelek Et, yumurta, kurubaklagiller / 1 yumurta, 1 porsiyon et, balık, tavuk, hindi (60-90 gr), 1 porsiyon kurubaklagil yemeği (120 gr) Taze sebze ve meyveler / 2 porsiyon pişmiş taze sebze, 3 porsiyon çiğ taze sebze, 2-3 adet orta boy meyve veya taze meyve suyu Tahıllar / 6-8 ince dilim ekmek, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 porsiyon çorba Yağlar / 3 - 4 silme yemek kaşığı sıvı yağ Şekerler / 1-2 tatlı kaşığı bal, reçel veya pekmez Gebe anneler için 2000 kalorilik menü örneği Sabah / 1 bardak süt, 1 yumurta, 1 dilim peynir, 1 dilim ekmek, 1 domates, 1 salatalık, maydonoz, yeşil biber, dereotu vb. Ara öğün / 1 meyve, 1 bardak ayran, 1 ince dilim ekmek Öğle / 1 porsiyon etli kurubaklagil yemeği, 1 porsiyon pilav veya makarna, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek, 1 adet meyve Ara öğün / 1 dilim ekmek, 1 dilim peynir, Domates ve salatalık, 1 adet meyve Akşam / 1 porsiyon et, balık, tavuk (sebzeli), 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği, 1 bardak ayran, 1 porsiyon salata, 1 orta dilim ekmek Gece / 1 su bardağı süt veya 1 porsiyon sütlü tatlı, 1 porsiyon meyve Kahvaltıda veya ara öğünlerde 5 zeytin, 1 tatlı kaşığı bal, pekmez, reçel tüketilebilir. 1 porsiyon meyve, kışın 1 orta boy elma, portakal, küçük bir salkım üzüm, ince bir dilim karpuz veya kavun, yarım muz yenilebilir. Gebelere yönelik beslenme önerileri ve dikkat edilmesi gereken kurallar
Doktora danışılmadan ilaç kullanılması sakıncalıdır.
Sigara (annenin yetersiz beslenmesine neden olarak bebeğin gelişmesini engeller) ve alkol (kullanımına bağlı olarak bebekte çeşitli sakatlıklara yol açabilir) kullanılmamalıdır.
Şişmanlık söz konusu ise şekerli, unlu, yağlı besinlerin fazla tüketilmemesi gerekir.
Gebelik başlangıcında annenin ağırlığı normal ise her ay ortalama 1 - 1,5 kg ağırlık kazanacak şekilde beslenmelidir.
Yemekler düzenli öğünler şeklinde tüketilmeli, öğünler azar azar ve sık sık olmalıdır.
İyotlu tuz kullanılmalıdır.
Gerekliyse, su kaynatıldıktan sonra içilmelidir.
Hazmı zor olan kızartılmış ve ağır yağlı besinlerden sakınılmalıdır.
Çay yerine yemeklerden 1 - 2 saat sonra fazla olmamak şartıyla açık ve limonlu çay içilebilir.
Gebelikte kabızlık sık görülür. Bunu önlemek için düzenli bir beslenme uygulanmalı, taze sebze meyve, kuru erik, kuru kayısı vb. ile bunların kompostolarının tüketimi arttırılmalıdır. Uzun süreli ve beslenme ile düzelmeyen kabızlıklarda doktora başvurulmalıdır.
Bulantı ve kusmayı önlemek için sabah yataktan kalkar kalmaz 1 - 2 adet tuzlu bisküvi veya benzeri kuru besinler tüketilmeli, yemek sırasında su içilmemelidir.
Bulantı önleyici ilaçlar doktora danışılmadan alınmamalıdır.
Yeterli D vitamini alınabilmesi için, uygun havalarda güneşten yararlanılmalıdır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Seyahat rahatsızlıkları: Seyahat rahatsızlıklarını ikiye ayırmak gerekir: 1-) Otomobil, otobüs, tren uçak ve gemi gbi vasıtaların tutması, buna hareket hastalığı veya kinetozis denir. 2-) Seyahat enfeksiyon hastalıkları: Seyahat yapılan ülkenin ortamına alışamama nedeniyle bulaşıcı hastalıklara yakalama ve bunların başında: ishal, kanlı ishal, kolera, sıtma, migren, bulantı, başağrısı, kusma vb., rahatsızlıklar ortaya çıkar. A-) Kinetozis, hareket hastalığı, vasıta tutması: Kinetozis her hangi bir trafik aracı ile hareket ederken ortaya çıkan bulantı ve kusma gibi rahatsızlıklardan , yani vasıta tutması veya yunanca kinetozis?den bahsedebiliriz. Kinetozis yunanca hareketetmek anlamına gelir. Bu rahatsızlık sadece insanlarda değil hayvanlardada görülmektedir, özeliklede memeli hayvanlar, kuşlar, ve hatta balıklarda kinetozis görülür. Kinetozis genelikle 2-12 yaşları arasındaki çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde az ve yaşlılarda daha az görülür. Bu rahatsızlık otomobil, otobüs, tren, uçak ve gemide, özeliklede gemide çok görülür. Kinetozis nasıl oluşur? İç kulakta denge organı bulunur, buna salyangoz (Cochlea) denir ve üç adet yay şeklinde kanalları vardır. Bu kanaları foksiyonları üç yöne: sağ-sol, ön-arka ve yukarı-aşağı şeklinde düzenlenmiştir ve hareketleri beyine bildirerek dengede kalmayı sağlarlar. Denge organı ayakların hareketine göre ayarlanmıştır. Ani hareketlerde denge organı ayaktan aldığı bilgileri beyine iletirken problemler ortaya çıkar. Denizde daha çok daha çok hareket olduğundan daha çok problem yaşanır. Rahatsızlığın hafif belirtileri: 1-) Bulantı 2-) Kusma 3-) Başdönmesi ve baş ağrısı 4-) Terleme 5-) Nabız atışlarınada yükselme 6-) Yorğunluk ve dermansızlık Rahatsızlığın ağır belirtileri: 1-) Hastalık duygusu (kırgınlık) 2-) Aşırı kusma 3-) Besinlerden tiksinme 4-) Yönünü tayinedememe 5-) Güçsüzlük Kinetozise karşı ne gibi tetbirler alınabilir? Yola çıkmadan önce alkol, kahve ve süt içmemeli ve ağır yemekler yememeli vede seyahate dinlenmiş olarak çıkmalıdır. Seyahat sırasında otomobil ve otobüsün ününde oturmalıdır. Otomobil kulana şahısta bu tür rahatsızlıklar olmadığı gözlemlenmiştir, bu nedenle ya arabayı kendi kulanmalı veya önde oturmalıdır. Seyahat sırasında sık sık verilen molalar iyi gelir. Trende seyahatte trenin gidiş yönüne doğru oturulmalıdır. Otonüsle seyahatte ise mümkünse en önde oturmak ve önündeki manzara ve yola bakamlıdır. Uçağın mümkünse ortası uçuş sırasında sakin olduğundan mümkünse buradan bir yer ayırtmalıdır. Gemide ise geminin ortasındaki kabinler daha uygundur. Esans, benzin ve tuvalet kokusundan uzak durulmalıdır. Hareket hastalığı (kinetozis) üzerine konuşulmamalıdır. Kinetozisin tedavisi: Seyahat sırasında çok yemek veya hiç yememek rahatsızlığı azdırır ve aynı şekilde süt ve meyve suyu içilmeside uygun değildir, mümkünse sade su içilmelidir. Okumak iyi gelmez, bu nedenle çevreye bakmak daha uygundur. Sıcak havada seyahat iyi gelmez, bu nedenle serin havada seyahat edilmelidir ve yolculuk sırasında verilen molalar temiz hava çok önemlidir. Seyahat sırasında sakız çiğnemek iyi gelir. Şayet mümkünse zencefil hapı alınmalı, bunu bulmak mümkün değilse zencefil çayı içilmelidir. Zencefil bulunamazsa o zama nane çayı ve nana şekeri iyi gelir. b-) Seyahat enfeksiyon hastalıkları veya kısaca seyahat hastalıkları: Seyahat hastalıkları kişinin bir ülkeden başka bir ülkeye gitmesi ile başlar. Yani ülkenin su ve besinlerindeki mikroplar (bakteri, virüs ve mantarlar vede parazitler) kişde enfeksiyona sebep olabilir. Kişinin immün sistemi yeni çevredeki mikroplara karşı hafızasında kayıt olmadığından onlara karşı tetbir geiştiremez. Böylece bir çok rahatsızlık ortaya çıkar ve bunalrın başında ishal gelir. Bir tanıdığım Almanyaya gelince ishale yakalanmıştı ve yediklerinin içtiklerinin tatsızlığından bahsediyordu ve Türkiyeye geri dönmekten bahsediyordu. Ben ona alışırsın bizde o günleri yaşadık dedim ona limonlu kahve tavsiye tavsiye ettim oda deneyerek kısa sürede iyileşti. Rizikolu Ülkeler: Uzak ülkelere seyahat edenlerin o ülkeler hakında geniş bilgi sahibi olmaları gerekir. Gitikleri ülkelerin ne gibi enfeksiyona sebep olduğu bilinmeli ve buna karşı aşı yapılmalıdır. 1-) Az rizikolu Ülkeler: 14 gün kalındığında enfeksiyona yakalanma oranı % 8 oranında olan ülkeler: Kuzey Amarika, kuzey ve batı Avrup, Avusturalya, Yeni Zellanda ve Japonya 2-) Orta rizikolu Ülkeler: 14 günlük seyahatte enfeksiyona yakalanama oranı % 8-14 arasında olan ülkeler: Güney Avrup (Türkiye dahil), Pasifik adaları, Arjentin, ve güney Afrika 3-) Yüksek rizikolu Ülkeler: 14 günlük seyahatte riziko oranı % 20-50 arasındaki ülkeler ise diğer ülkelerdir. Rizikosu yüksek Ülkelere seyahat edenleri alaması gerkli tetbirler: 1-) Kesinlikle musluk suyu içilmemeli, dişleri dahi temizlermek için pet suyu kulanılmalıdır. 2-) Et, balık, ve deniz ürünleri çiğ yenmemelidir. 3-) Meyveler soyulduktan sonra yenmelidir. 4-) Süt kaynatıldıktan sonra içilmelidir. 5-) Salata, diresing ve mayonez?de tehlikeli olabilir. 6-) Yemekler en az 70 derece ısıtıldıktan sonra yenmelidir. Ne zaman doktora gidilmelidir? 1-) Kanlı ishal görüldüğünde 2-) Yüksek ateş görüldüğünde 3-) Çok ağır bağırsak krampları görüldüğünde 4-) İshal üç gün içinde geçmediğinde 5-) Bebek ve çocuklarda ishal görüldüğünde hemen doktora gidilmeli, çünkü enfeksiyon olabilir. 6-) İshalle birlike kişi aşırı mineral kaybeder, bu doktorun vereceği tuz minerali karışımı ile giderilir. Tedavi: İshal üç günden fazla sürerse mutlaka doktora gidilmelidir. Geri kalmış ülkelerde enfeksiyona yakalanmak aniden olabilir. Bu nedenle dikkat gerekir. Anormaliklere karşı tetbirler alınır. Böylece vücut mikroplara karşı daha kolay mücadeleeder. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Seyahat rahatsızlıkları: Seyahat rahatsızlıklarını ikiye ayırmak gerekir: 1-) Otomobil, otobüs, tren uçak ve gemi gbi vasıtaların tutması, buna hareket hastalığı veya kinetozis denir. 2-) Seyahat enfeksiyon hastalıkları: Seyahat yapılan ülkenin ortamına alışamama nedeniyle bulaşıcı hastalıklara yakalama ve bunların başında: ishal, kanlı ishal, kolera, sıtma, migren, bulantı, başağrısı, kusma vb., rahatsızlıklar ortaya çıkar. A-) Kinetozis, hareket hastalığı, vasıta tutması: Kinetozis her hangi bir trafik aracı ile hareket ederken ortaya çıkan bulantı ve kusma gibi rahatsızlıklardan , yani vasıta tutması veya yunanca kinetozis?den bahsedebiliriz. Kinetozis yunanca hareketetmek anlamına gelir. Bu rahatsızlık sadece insanlarda değil hayvanlardada görülmektedir, özeliklede memeli hayvanlar, kuşlar, ve hatta balıklarda kinetozis görülür. Kinetozis genelikle 2-12 yaşları arasındaki çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde az ve yaşlılarda daha az görülür. Bu rahatsızlık otomobil, otobüs, tren, uçak ve gemide, özeliklede gemide çok görülür. Kinetozis nasıl oluşur? İç kulakta denge organı bulunur, buna salyangoz (Cochlea) denir ve üç adet yay şeklinde kanalları vardır. Bu kanaları foksiyonları üç yöne: sağ-sol, ön-arka ve yukarı-aşağı şeklinde düzenlenmiştir ve hareketleri beyine bildirerek dengede kalmayı sağlarlar. Denge organı ayakların hareketine göre ayarlanmıştır. Ani hareketlerde denge organı ayaktan aldığı bilgileri beyine iletirken problemler ortaya çıkar. Denizde daha çok daha çok hareket olduğundan daha çok problem yaşanır. Rahatsızlığın hafif belirtileri: 1-) Bulantı 2-) Kusma 3-) Başdönmesi ve baş ağrısı 4-) Terleme 5-) Nabız atışlarınada yükselme 6-) Yorğunluk ve dermansızlık Rahatsızlığın ağır belirtileri: 1-) Hastalık duygusu (kırgınlık) 2-) Aşırı kusma 3-) Besinlerden tiksinme 4-) Yönünü tayinedememe 5-) Güçsüzlük Kinetozise karşı ne gibi tetbirler alınabilir? Yola çıkmadan önce alkol, kahve ve süt içmemeli ve ağır yemekler yememeli vede seyahate dinlenmiş olarak çıkmalıdır. Seyahat sırasında otomobil ve otobüsün ününde oturmalıdır. Otomobil kulana şahısta bu tür rahatsızlıklar olmadığı gözlemlenmiştir, bu nedenle ya arabayı kendi kulanmalı veya önde oturmalıdır. Seyahat sırasında sık sık verilen molalar iyi gelir. Trende seyahatte trenin gidiş yönüne doğru oturulmalıdır. Otonüsle seyahatte ise mümkünse en önde oturmak ve önündeki manzara ve yola bakamlıdır. Uçağın mümkünse ortası uçuş sırasında sakin olduğundan mümkünse buradan bir yer ayırtmalıdır. Gemide ise geminin ortasındaki kabinler daha uygundur. Esans, benzin ve tuvalet kokusundan uzak durulmalıdır. Hareket hastalığı (kinetozis) üzerine konuşulmamalıdır. Kinetozisin tedavisi: Seyahat sırasında çok yemek veya hiç yememek rahatsızlığı azdırır ve aynı şekilde süt ve meyve suyu içilmeside uygun değildir, mümkünse sade su içilmelidir. Okumak iyi gelmez, bu nedenle çevreye bakmak daha uygundur. Sıcak havada seyahat iyi gelmez, bu nedenle serin havada seyahat edilmelidir ve yolculuk sırasında verilen molalar temiz hava çok önemlidir. Seyahat sırasında sakız çiğnemek iyi gelir. Şayet mümkünse zencefil hapı alınmalı, bunu bulmak mümkün değilse zencefil çayı içilmelidir. Zencefil bulunamazsa o zama nane çayı ve nana şekeri iyi gelir. b-) Seyahat enfeksiyon hastalıkları veya kısaca seyahat hastalıkları: Seyahat hastalıkları kişinin bir ülkeden başka bir ülkeye gitmesi ile başlar. Yani ülkenin su ve besinlerindeki mikroplar (bakteri, virüs ve mantarlar vede parazitler) kişde enfeksiyona sebep olabilir. Kişinin immün sistemi yeni çevredeki mikroplara karşı hafızasında kayıt olmadığından onlara karşı tetbir geiştiremez. Böylece bir çok rahatsızlık ortaya çıkar ve bunalrın başında ishal gelir. Bir tanıdığım Almanyaya gelince ishale yakalanmıştı ve yediklerinin içtiklerinin tatsızlığından bahsediyordu ve Türkiyeye geri dönmekten bahsediyordu. Ben ona alışırsın bizde o günleri yaşadık dedim ona limonlu kahve tavsiye tavsiye ettim oda deneyerek kısa sürede iyileşti. Rizikolu Ülkeler: Uzak ülkelere seyahat edenlerin o ülkeler hakında geniş bilgi sahibi olmaları gerekir. Gitikleri ülkelerin ne gibi enfeksiyona sebep olduğu bilinmeli ve buna karşı aşı yapılmalıdır. 1-) Az rizikolu Ülkeler: 14 gün kalındığında enfeksiyona yakalanma oranı % 8 oranında olan ülkeler: Kuzey Amarika, kuzey ve batı Avrup, Avusturalya, Yeni Zellanda ve Japonya 2-) Orta rizikolu Ülkeler: 14 günlük seyahatte enfeksiyona yakalanama oranı % 8-14 arasında olan ülkeler: Güney Avrup (Türkiye dahil), Pasifik adaları, Arjentin, ve güney Afrika 3-) Yüksek rizikolu Ülkeler: 14 günlük seyahatte riziko oranı % 20-50 arasındaki ülkeler ise diğer ülkelerdir. Rizikosu yüksek Ülkelere seyahat edenleri alaması gerkli tetbirler: 1-) Kesinlikle musluk suyu içilmemeli, dişleri dahi temizlermek için pet suyu kulanılmalıdır. 2-) Et, balık, ve deniz ürünleri çiğ yenmemelidir. 3-) Meyveler soyulduktan sonra yenmelidir. 4-) Süt kaynatıldıktan sonra içilmelidir. 5-) Salata, diresing ve mayonez?de tehlikeli olabilir. 6-) Yemekler en az 70 derece ısıtıldıktan sonra yenmelidir. Ne zaman doktora gidilmelidir? 1-) Kanlı ishal görüldüğünde 2-) Yüksek ateş görüldüğünde 3-) Çok ağır bağırsak krampları görüldüğünde 4-) İshal üç gün içinde geçmediğinde 5-) Bebek ve çocuklarda ishal görüldüğünde hemen doktora gidilmeli, çünkü enfeksiyon olabilir. 6-) İshalle birlike kişi aşırı mineral kaybeder, bu doktorun vereceği tuz minerali karışımı ile giderilir. Tedavi: İshal üç günden fazla sürerse mutlaka doktora gidilmelidir. Geri kalmış ülkelerde enfeksiyona yakalanmak aniden olabilir. Bu nedenle dikkat gerekir. Anormaliklere karşı tetbirler alınır. Böylece vücut mikroplara karşı daha kolay mücadeleeder. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes