#gün özeti
Explore tagged Tumblr posts
queenasker · 5 months ago
Text
💐15.06.2024 🎀
Biraz geç kalmış bir gün özeti yazısı olacak ama olsun, geç olsun güç olmasın demişler;) Babalar günü için hediye almaya çarşıya gitmiştim, hediyeyi aldım çarşıda dolaşayim dedim ve çiçekçinin önünden geçerken bir anlık şeyle içeri girdim ve kendime çiçek buketi yaptırdım. Seviyorum kendimi mutlu etmeyi, kendime aldığım ilk buketti bu. Hep bu tür şeyler "Özel kalsın, birisi alsın." diyordum ama farkettim ki bende alabilirim kendime, neden birisinden bekliyorum ki? Neden kendime almayayim? Evet bir anlamı olmalıydı belki ama ben kendim için özelim o yüzden aldım, kendime bir iyilik yaptım ve mutlu ettim kendimi. Buketin içine sevdiğim çiçeklerden olmasa da sevdiğim renklerde çiçekler koydurttum sonra çalışan abiyle konuşurken "Kendime yaptırıyorum abi buketi." dedim çalışan abi de "İlk defa görüyorum böyle bir şey." dedi güldük falan sonra "Benden olsun" diyip kırmızı bir gül koydu buketime🌹Buradan çalışan abiye teşekkür ediyorum beni daha da mutlu ettiği için💖 Çiçekçiden çıkıp eve gittim sonra abimle yine çarşıya babama pasta almak gittik, pastayı alıp arabayla biraz tur atıp geri eve geldik. Babam eve gelince de babalar gününü kutladık(biraz erken kutladık çünkü bayrama geliyordu babalar günü o yüzden) ve böylelikle gün bitmiş olduu💓 Bu gün özeti biraz uzun oldu ama olsun bence iyi oldu🎀
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
31 notes · View notes
cayircimengezegezeoy · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
“tek bir kişiyiz, o da bugün yaşıyor. Dün olduğumuz kişiden mezun olduk, yarın olacağımız kişi daha yok, onun ne isteyeceğini bilemeyiz. O nedenle yön veren ne dünümüz ne de yarınımız, yön veren bugünkü halimiz çünkü elimizde başka bir hal yok.”
30 notes · View notes
aglayankahkahaa · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
20 notes · View notes
sukulentt · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sabah viziti ve vedalaşma
35 notes · View notes
icimdekimelodii · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
derindeyiz · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
seviyorum çokça
4 notes · View notes
sinekkapan · 1 year ago
Text
૮ • ﻌ - ა
8 notes · View notes
geceninkaranligide · 2 years ago
Text
Hayat İlginç;
Gün gelir, iç oğlanlar, padişah olur.
Hırsızlar zengin,
Metresler eş,
Eşekler adam olur.
Odundan kapı, taştan saray olur..
Gün gelir, kezbanlar destan,
Onları destan yapanlar, mestan olur.
Gün gelir, hadsizlik özgüven,
Saygı yalan, sevgi ise dolan olur..
Gün gelir, çivisi çıkar dünyanın.
Konuşamayanlar hatip,
Şifa veremeyenler tabip,
Yazamayanlar katip olur..
Ama yine öyle bir gün gelir ki;
Verenler alır, gidenler uslanır, dönenler yalvarır.
Merdiveni koşarak çıkanların, gün gelir ayağı takılır.
- Sevgisini vermeyen, gün gelir sevgisiz kalır. Aldatan bir gün sadakat için, çalan bir gün adalet için, döven bir gün şefkat için yalvarır. Piyon deyip geçme, gün gelir şah olur. Şaha da fazla güvenme mat olur. Öyle bir gün gelir ki sen bakmazken her şey hallolur..
2 notes · View notes
akca · 1 year ago
Text
Tumblr media
🌨️❄️🏔️🤍
0 notes
selcandy · 24 days ago
Text
Bilmeyenler için ben liseyi Yabancı Dil bölümümde tamamladım, Hacettepe Üniversitesi’nde İngiliz Dili Edebiyatı okudum, üniversite öğrencisiyken çeviri yapmaya başladım ve çok uzun bir süre devam ettim, şimdi yine iki dil arasında gidip geldiğim bir işte çalışıyorum. Lisans eğitiminin ilk senesinde “Britanya tarihi” dersleri alıp ikinci yılda “Britanya’da kültür ve toplum” şeklinde ilerledikten sonra “İngiliz Dili” olayına giriş yaptım, yaptık. “Dil aslında tarihtir, dil toplumdur, kültürdür” demenin güzel bir örneğidir bu sıralama. Tam da bu yüzden hayatımın yarısı İngilizce ağırlıklı geçmiş olmasına rağmen Türkçeme sahip çıkmaya, onu yozlaştırmamaya, başka dillerin kelimelerini dilime dahil etmemeye, kısacası “başkasının tarihine, kültürüne, toplumuna hizmet etmemeye” çalışıyorum elimden geldiğince. Bu zor bir şey çünkü insan beyni gün içinde kullandığı iki dili birbirinden ayrı tutmak için fazladan efor sarf etmeyi gerektiriyor (benim hafızamda bir de Fransızca için ayrılmış bir bölüm var, neyse ki İngilizcede olduğu kadar egemen değil). Zaten beni bu nedenden ötürü iki dili birbirine karıştırarak konuşan veya yazan insanlara “salak” derken görebilirsiniz. Aslında bunu ben demiyorum, bilimsel bir gerçek bu; kimisinin beyni bunu yönetecek kadar gelişememiş, en temiz özeti bu.
Bir dönem şeylerle çok dalga geçiliyordu ya, TDK’nin “alttan ittirmeli üstten tüttürmeli çok oturgaçlı getirgeçli götürgeç” gibi türetimleriyle. İşte güncel ve popüler bir örnek olarak; selfie kelimesini özçekim olarak değiştirdi falan. Aslında bunların hepsi bir dil kurumunun tarihi, kültürü ve toplumu koruma çabasından ileri geliyor. Dilin bu hususlardaki önemi hayal edemeyeceğiniz kadar büyük çünkü.
Mesela ben etimoloji içerikli gönderilerde “bu kelimeyi bin sekiz yüz bilmem kaç yılında falanca dilden almışız” diyorum ya, bu direkt Türk tarihiyle bağlantılı bir durum. O yıllarda o yöreyle savaşmışız, orayı işgal etmişiz veya ora tarafından işgal edilmişiz ve o yörenin diliyle etkileşime girmişiz. Aldığımız o kelime döktüğümüz kanların, verdiğimiz çabanın nişanesi gibi düşünün. Başka bir ülkeyle ittifaka girmiş, omuz omuza mücadele vermişiz ve oradan da belirli kelimeler ve deyişler almışız. Türkçenin dünya üzerindeki en zengin dillerden biri olması, tarihinin ve kültürünün ne kadar zengin olduğuyla bağlantılı.
Bir topluluğu parçalamak, ayrıştırmak ve çökertmek istiyorsan önce onun diline kastedersin. Örneğin, İngiltere’nin Afrikalı sömürgelere kendi dilini konuşturmamasının nedeni tam olarak bu. Kendi değerleri üzerinden örgütlenmesinler, değerlerini ifade edemesinler ki toplumsal bilinçleri yükselmesin, köklerini dile dökemesinler… Kürtlerin kendi dillerinde eğitim görememelerine vb bu kadar içerlemelerinin sebebi de aynı. Jazz müzik mesela, kendi dillerinde konuşmalarına izin verilmeyen kölelerin tarlada inşaatta köpek gibi çalışırken, “şarkı söylüyorum” ayağına yatarak kendi dillerinde birbirleriyle haberleşebilmeleri için ortaya çıkardıkları bir janra. Tarihe baktığınızda bölünmeler ve bölme girişimleri hep dille başlar. Dil senin tarihinin özetidir, tarihini silmek isteyen, önce diline kasteder.
Ben Selanik’te Osmanlıların son derece kanlı girişimlerinin olduğu Beyaz Kule’yi ziyaret ettiğimde, kapıdaki görevli içeride Türkçe konuşmamamızı rica etmişti. Belki hatırlayan çıkar, burada o konuda bir yazı yazmıştım. Dile yöneltilen bu alınganlık, yine dilin ne kadar önemli ve korunması gereken bir değer olduğunu kanıtlar nitelikte. Tarihte kanlı bıçaklı olduğumuz çoğu ülke Türkçeden deli gibi korkuyor. Zaten pek çoğunun dilinde Türkçe kelimeler yoktur, almazlar, reddederler. Alırlarsa bile inkar edip, “Yunanca bu kelime” falan derler çünkü bizim dilimiz, tarihimizin şanını onlara hala dün gibi hatırlatıyor.
Takip ettiğim YouTube kanallarından birine cevap vermelerini hiç ummadığım bir yorum yazmıştım “dilimizin ağzına sıçmak yerine sahip çıksanız” minvalinde. O kanal bana dedi ki “her şey gibi dil de evrenselleşiyor, ne var bunda?” O kadar ama o kadar tehlikeli bir söylem ki bu, İngiltere / Amerika hegemonyasını besler türden. Sen bu ülkeleri “evren” olarak kabul ediyorsun böyle düşünerek, söyleyerek. Hangi hadle? Böyle bir boyun eğiş, teslim oluş olabilir mi?
Dil konularına her girdiğimde yaptığım gibi yine 1984’e atıfta bulunacağım. Ben Orwell’ı yalnızca bir yazar olarak değil, dile bilimsel ve kuramsal yaklaşımından ötürü büyük bir hayranlık duyuyorum. Kitapta linguist bir karakter var, topluma dayatılacak olan yeni dilin sözlüğünü yazıyor. Dilden milyonlarca kelime çıkarılıyor; yerine zıt kelimeler konuyor. “İyi” diye bir kelime varsa, “kötü” diye bir kelimenin var olmasına hiç gerek yok. “İyi değil” dememiz kafi bu sözlüğe göre. Görüş yelpazesini, bireyselliği, ifade özgürlüğünü tamamen kısıtlayan bir teşebbüs; neticesinde de bu toplumun robottan farksız bir hale getirilmesi amaçlanıyor. Bu hale gelmiş bir toplumu dilediğin gibi yönetebilir, sömürebilirsin çünkü. İşte bu “evrenselleşme” dedikleri şey o denli tehlikeli.
Her şey “komplo teorisi bunlar komplooo” denemeyecek kadar bilimsel; size ne yapılmaya çalışıldığını ve ne yaptığınızı göremiyorsunuz. Gün içinde “gaslighting, vibe, hellooo” falan derken, sizin dilinize korku ve iğrenme dürtüsüyle yaklaşan bir kültürü beslediğinizi fark edemiyorsunuz. Türkçe öyle bir neslin salaklığıyla, iki neslin vurdumduymazlığıyla yok olabilecek kadar köksüz bir dil değil ama başlangıç aşamasını besleyenlerden biri belki de sizsiniz.
Türkçede diğer dillere çevirilmesi son derece güç, hatta imkansız olan yüzlerce kelime var. Bu şu demek; “bizim kültürümüz o kadar biricik ki sizde bir karşılığı olamaz efendim.” Eğer sen “lovebombing” kelimesinin senin dilinde bir karşılığı yokmuş gibi konuşursan, aynı prestiji karşı tarafa tanımış olursun.
Dil seni toplumun kalanına bağlayan, toplumun bir parçası olmana olanak tanıyan en önemli şey. En basit örnekle “ghosting” dediğinde boş boş suratına bakan jenerasyonla aranda dev bir uçurum oluşuyor, parçalanmanın harika bir örneği değil mi? Türk’sen Türkçene sahip çık. Oturduğun yerden “toplumsal yozlaşma var yaaa” demek yerine nöronlarını yor, dilini koru ki oturduğun yerden yozlaşma ahkamı kesmeye hakkın olsun. Ağzınız bu kadar yavşamışken bunu yapmaya hakkınız yok. Türkçeyi katletmekten acilen vazgeçin, tabii kendi dilinde konuşmasından dahi rahatsız olunan bir medeniyetten, artık kendi dili kalmamış bir medeniyete dönüşmek istemiyorsanız. “Evrenselleşmek (!)” istemiyorsanız. Ne münasebet ulan, ne münasebet?
70 notes · View notes
queenasker · 2 days ago
Text
🧚🏻‍♀️13.11.2024🚙
Güzel bir günden hepinize selamlaaarr💃🏻da tabii her güzel günün sonu iyi bitecek diye bir şey yok -ki benim hep "günüm güzel geçti" dediğim zaman gün sonum berbat geçer neyse o konuyu es geçeceğim😑 Bugün ailemle Mersin'e gittik, önce cennet cehennem obruğuna sonra da astım mağarasını gezdik. Abimin götürdüğü yerlere gittik güzeldi. Ben sabah üşüyüp kalın giyindiğim için öğlene doğru çok sıcakladım o yüzden gidip kıyafet alıp değiştirdim, o aldıklarım da çook renkliydi🧚🏻‍♀️bugün hep rengarenk giyindimmm, çok iyi hissettiriyor renkli giyinmek💖🎀💃🏻 Bir ara deniz kenarında piknik yaparken bir tane köpek geldi, başta uzağımıza oturdu sonra ben çağırdım biraz bana bakıp bekledi, uzun bi' süre bakıştık, bi' müddet sonra geldi yanıma oturdu, patisini önce kucağıma koydu beni sev demeye çalıştığını anladım sonra sevdim falan çok tatlıydı hatta el ele tutuştuk💖 Bu hayvanların verdiği mutluluğu bana çoğu şey veremiyor. Çok seviyorum onlarla ilgilenmeyi, konuşmayı, oyun oynamayı falan canım hayvanlar💕 O pikniği yaparken kardeşim küçük bir çiçek bulmuş bana getirmiş canım kardeşimm❤ Akşam da tantuni yemeye gittik, ben yoğurtlu yedim ve sevdim şimdi de eve gidiyoruz. Bunu yolda yazıyorum çünkü eve gidince direkt uyumayı düşünüyorum, yoruldum.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
12 notes · View notes
cayircimengezegezeoy · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
👰🏼‍♀️
21 notes · View notes
aglayankahkahaa · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
14 notes · View notes
jupiterdengelenn · 1 month ago
Text
"Bu ÜLKEDE 15 kişi tarafından tecavüze uğrayan bir çocuğa ETEK BOYU soruldu..."
Bu ülkedeki tek sorun insan olmayı becerememis geri kafalı iğrenç zihniyetli insanlar hala her kadın cinayetlerinde (katledildiginde) "o kıyafetle ne işi vardı dışarıda" ya da "o saatte ne işi varmış onun" veya "din hassasiyetiyle büyümüş olsaydı bir erkekle yakın olmazdı" Bizim ülkemizin vatandaşları o kadar normallestirmis ki bu tür olayları 2 yaşındaki sıla bebeğin ne suçu vardı hani giyim diyordunuz din diyordunuz bu bebeğin ne suçu vardı ya da 3 gün önceki İkbal ve Ayşenur cinayeti, kadınların gece vakti dışarıda ne işi var diyordunuz alın size işte gündüz vakti yaşandı bu cinayet ara sokakta falan da değil gayet toplumun fazla olduğu bir kesimde oldu bu cinayet kızın çığlıkları yankılandı bizim vatandaslarımız yardım etmek yerine dinlediler sadece. Olay kıyafet, saat, cinsiyet değil zihniyet orayı degistiremedikten sonra bu ülkeye ne desen boş sözün bittiği yerdeyiz değil söyleyecek daha o kadar çok şey var ki söyleyemeden bir KADINIMIZ, ÇOCUGUMUZ ve HAYVANLARIMIZ KATLEDİLİYOR...
18 notes · View notes
miletlianaksimandros · 1 day ago
Text
askerlik özeti; lakaplarım: emekli albay, japon askeri, chatgpt başlamadan hep söylenen mental resetleme olayına cevap vereyim. mentali resetlemek yerine sınırsız overthink yapabilceğiniz bir yer. belki kafayı kırarak bir resetleme sağlayabilirsiniz... - bence bedellilerin kışlaya gitmemesi lazım. zaten bu adamlar cepheye gitmesi gerekse hiç gitmeyenden farkı olmayacak. - 5 ayın parası ödendiği için 1 ay gidiliyor ama onda da gerçekten bir sıkılık yok o yüzden laubalilik çok fazla oluyor... - Tabii benim dönemim diğer bedellilere göre farklı geçti gevşeklikle yoğun sıkılık arasında saçma sapan bişi oldu. Arkadaşlarım da şaşırdı daha önce bedelli olan böyle sıkılıklar olmasına. - Genel olarak disiplinli biri olduğum için çoğu zaman bana disiplin az geldi sldkfjsd... Daha disiplinli olması lazım... - Herkes ağlıyor ve şikayet ediyor. Zaten sivil hayatımda da çok fazla uzun uzun beklediğim için sıralarda beklemek falan beni etkilemedi... Bekle işe sohbet et zaman geçsin niye ağlıyon... - 3 kitap götürdüm 2 kitabı bitirdim diğerini de biraz okudum. Boş vakit bol oluyor aslında daha fazla da okunur... - Otomatik alarmsız her gün 04:45 gibi uyanıyordum. Kalk saatinden bi 45 dakika önce falan. Uyku sorunum olmadı ilk günden son güne kafamı koyduğum gibi uyudum. Her gün 8 saat falan uyudum neredeyse. Nöbet denk geldiği zamanlar hariç... - Yemekler genel olarak iyiydi. Kahvaltılar kötü... 06:00 kahvaltı - 12:00 öğle yemeği - 17:00 akşam yemeği öğle ve akşam arası çok kısa çoğu zaman acıkmıyorsun bile... Ne verdilerse de yedim... - Herkes kilo aldı sanırım . Ben hareketli yaşam olacağı için dikkat edip 75 kilo girip 73.3 kilo çıktım. Göbeğimi erittim biraz jksdfhsd - İlk günden eczacıyla kanka olduğum için ilaç ihtiyacım olduğunda el altından çözüyordum. Sağ olsun hasta olacak gibi olunca hızlıca toparladım erken önlem ile... - Koğuşun doktoru gibiydim. Her hasta olana ne yaşadığını anlattım. İlaçlarının ne olduğu söyledim. İlaç içecek bana geliyordu sdjkfhdsf. Takım doktoruna bile baktım. Doktorun elleri çok kötü çatlamış yara olmuştu gel hametan var sürelim dedim. Doktora da ihtiyacı olan şeyi çözdüm... - Sağlık konusunda hasta olmamak imkansız. Her yer toz, temizlik oranı düşük. Günün çoğu zamanı yerde oturuyorsun. Komutanın da dediği gibi o rezilliği çekip öğreneceksin. - Sana ne öğretti derseniz. Beni biraz tanıyanlar bilir ki takıntılıyımdır. Devamlı ellerimi temiz tutarım. Orada ellerimin kirli olmasına baya çok sabrettim sdkjflsdf... - Kendi halimde takılıyordum fakat biraz insanlarla sohbet etmeye başladıkça takımın Celal Şengör'ü oldum. İnsanlar devamlı bana bir şeyler sormaya bir şeyler danışmaya başladı. Biri bir şey anlatıyorsa bana doğru mu diye soruyorlardı sdjklfs... - Bir çocuk chatgpt hocam diyordu. Biri chatgpt gibi cevaplar veriyor diyordu sdjklfhs... - Çok gezen ve çok okuyan daha çok biliyormuş bunu test ettim. İnsanların memlekletleri hakkında sohbet edip belli başlı yerlerden bahsedince çok mutlu oluyorlar... - Çoğu kişide basit emirlere uyma falan yok sorumlulukları zor yerlerine getiriyorlar... Böyle adamlarla evlenecekseniz geçmiş olsun. Hele anlattıkları leş gibi hikayeler ve çıkınca yapacağım dedikleri şeyler... Geçmiş olsun...
14 notes · View notes
geceninkaranligide · 2 years ago
Text
Günaydın 🖤
Günüm klasik günlerden biri işte. Hayat hakikaten insanı yoruyor ya, yani en azından beni yordu. Keşke biraz vicdanlı olsaymış. Sizin de vardır karanlığın en dibinde olduğunuz, ama bir şeyden çok eminim hayatta bir gün bizde Aydınlığa çıkacağız. Ama sadece sen çıkarabilirsin , annen, baban, ablan-abin, kardeşlerin, en yakın arkadaşın, sevdiğin adam ya da kız, bunlar değil, sen çıkaracaksın. O insanlar sadece konuşur durur başka da bir şey yapmazlar. Ama içini sen biliyorsun, yaşıyorsun, yaşadıklarını senden ve Allahtan başka kimse bilmez. Sen sen ol kimseden sana iyi geleceğini düşünme, sanma. Hayatın seni bıraktığı attığı kuyudan sen çıkabilirsin. Bu dediklerimi unutma ve son olarak hep gülümse..
Gününüz en az sizin gülüşünüz kadar güzel geçsin..
1 note · View note