#gülünç
Explore tagged Tumblr posts
Text
“Hatırlamaktan yaşamaya vaktim ve takatim kalmıyordu.”
21 notes
·
View notes
Photo
‘’Yüz kez canıma kıymak istedim ama hala hayatı seviyorum. Bu gülünç çaresizlik eğilimlerimiz arasında en tehlikeli olanı belki de; çünkü bir yükü, yere atmak isterken sürekli olarak taşıma ısrarı içinde olmaktan daha ahmakça bir şey olabilir mi? Varlığından iğrenmek fakat yine de onu sürdürmeye çalışmaktan başka ya da başka bir deyişle bizi yok eden bir yılanı, kalbimizi yiyene kadar okşamak niye?’’
51 notes
·
View notes
Text
arkadaşla seks
Bundan 2 hafta önce kaza yapan bir arkadaşımın evine geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk arkadaşımız biz oradayken kocası ile kavga etti arkadaşım daha 25 yaşında oldukça güzel ve alımlı bir kadın ismi Esra dediğim gibi Esra çok güzel bir kadın ben iş çıkışı gittiğim için rahattım diğer arkadaşlar tek tek kalktı evde ben Esra ve kocası Talat vardı. Ben sessiz bir şekilde Esra ya neden kavga ettiklerini sordum Esra kem küm etti. Talat ta arkadaşım olur ama Esra ile birlikte çalıştığım için Esra ile daha yakınımdır. Esra kem küm edince Talat a sormak istedim Talat konuşmayı seven bir erkek kadın gibi asla sır tutamaz. Mutfağa gittim giderken Talat a işaret ettim geldi la bebe hayırdır ne derdiniz varda misafirler varken kavga ediyorsunuz dedim o da abi herkes hergün sevişiyor biz 10 gün bazen 15 gün arayla sevişiyoruz neden sen beni sevmiyor musun yoksa başka biri mi var hayatında diyor yok diyorum senide çok seviyorum diyorum inanmıyor 3 gündür her yan yana geldiğimizde konu bu bıktım artık dedi ben la bebe Esra gibi bir karın var 10 gün ne la hergün seks yap erkek olarak sen istekli olman lazım kadın haklı dedim. Ben hergün Firdevs i sikiyorum senden 10 yaş büyüğüm hemde dedim gülerek abi ne diyorsun bununda bir dinlenmeye hakkı yok mu dedi Talat sen manyakmısın Allah onu kadınlar için kadın ın amını götünü de erkek için yaratmış zevk vereceksin ki zevk alacaksın dedim sonra kalktım Esra ya veda edip evime gittim eşim Firdevs yemek hazırlamış sofra kuruyordu neden geç kaldığımı sordu bende Esra ya geçmiş olsun a gittik kavga ediyorlardı Talat ile konuştum çok gülünç bir kavga sebebiyle kavga ediyorlarmış nedenmiş dedi eşime bir bir anlattım. Yemekten sonra seks yaptık Esra yı hayal ederek sik bugün dedi dediği yaptım ama sevmedim ne oldu dedi ben sen bana Esra yı ayarla bende Talat ı sana dedim plan yaptık birlikte ertesi gün ben işe eşim Esra ya gitti Talat ta aynı vardiya daydık 15 gün birlikte gidip gelecektik bilmiyenler için yazayım ben ambulans şoförüyüm. Eşim bana mesaj attı bu iş bu kadar sen ne yaptın konuştun mu yazmış yemek molasında inşallah dedim dediğimi yaptım kuytu bir köşede ne yapmak istediğimizi anlattım resim video gösterdim bizimle ilgili şok oldu ama kabul etti ama Esra ile konuşmadan olmaz dedi tamam dedim. İşimize dönerken bu iş te tamam dedim eşime Talat ta Esra ile konuşmuş akşam iş çıkışı bizim evde buluşmaya karar verdik iş çıkışı birlikte eve giderken Esra yı arayıp bize gitmesini söyledik bizden daha önce gitmişti eve girdiğimizde Esra ve Firdevs üzerlerinde transparan bir gecelikle karşıladı bizi
56 notes
·
View notes
Text
Sessizliğin içinde en derinlerde, kimsenin bilmediği bir yerde kurdum yaşamı zihnimde. Eksilmek korkutmuyor, kaybetmek ise sadece gülünç geliyor.
23 notes
·
View notes
Text
Büsbütün başka bir hayat,
daha az gülünç ve daha çok manalı bir hayat istiyorum.
Belki bunu arayıp bulmak da mümkün...
74 notes
·
View notes
Text
sebep bulamıyorum. bir ya da birkaç tane değil. devam etmek, yasanilmasi ümit edileni yasamak ve bu anlamsız oyunu sürdürmek için gülünç bahaneler arayışında değilim. tüm bu serüveni basindan sonuna kadar düşünüyorum ve acı, gözyaşı, yerli yersiz anlık mutluluklar, melankolik deneyimler, hayal kırıklığı dışında ne var? duruyorum, dinliyorum, dinleniyorum, tekrar duruyorum. sanki doğduğumdan öteye beş metre gidemiyorum. ne kendimden ne de uzaginda olmayı istediğim onca şeyden kacamiyorum. mutlu olamıyorum. gelecegin o umut edilesi yönünü yitirdim. hep yalpalıyorum, hep kaydediyorum. ileri gitmeyi ve yeni bir hayal kırıklığı ile basbasa kalmak halini sürdürmek istemiyorum. artık devam edemiyorum.
24 notes
·
View notes
Text
deli gibi uykum var, nermin. gözlerimi yumsam mayınlar patlayacak çobanlarımda. kuzular geceye kırık bir kaval gibi dizilecekler. elimden hiçbir şey gelmiyor, inan. dünyasız kaldıkça böyle aklıma seni düşürüyorum. karnıma bir tank giriyor gibi seni düşünüyorum. alnımda harp, kaşlarıma basa basa yürürken çehreme çalınmış hilal. kalbimden küllerle fışkıracak neredeyse. dönüp baksan ölümün elimden olacak. bir terazi bozacak eski bir teraziyi, morga mor çalacak pıhtılaşan kan, terlemeyen bir at patlayacak koşarken, dönüp baksan şeddad’ı indirecek kıyamet! tül, rüzgarla değil artık. güneş bile battı. savrulan balyoz içinden geçiyor buharın tutan el, yarıyor suyu kan zerk aleminde seninle dolanırken kuyumu. kıyıldı nikah, ölsem de durur nişanı. ben bir tek damarımı bilirim, onun da adı şah! deli gibi uykum var, nermin. şuramda sen. gecenin üçünde çevirmeme girmişsin, o dakika telsizime ela gözlü türküler çalmışlar ve devletin dinlenmeden dinleyen dinlileri, dillerimi işkenceye sağmışlar. anlatamıyorum nermin. bu dudak öpemez deyince bana inanmıyorlar. kimin içine değebilmiş bir dudak? mühür verilmiş ateşe ve erimemişse mühür, bülbül ne için ölsün ki güle? o çekiç gözlü, bahçıvan mı sanıyormuş kendini? bizi elindeki çivilerle mi döndürecekmiş çöle? deli gibi uykum var, nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor, inan. ben her gün bir emevi asıyorum içimde, azalmıyorlar nermin. omzumda bir gülünç ağrısı, nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni kendime. yapacak bir şeyim yok. çok sağanak yağdın zarlarıma, beni içime kadar ıslattın, nermin. zührevi bir felçsin arlarıma, şuramda sen, şuramda… son sürat kan kaybediyorken devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda… açıp gösteremiyorum, nermin. yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarıma.
29 notes
·
View notes
Text
evet!(niçin evet dedim?) ölme kararımı onayladığım için mi? az sonra hayatıma son noktayı koyacağım. hemen hemen her intihar eden insan gibi bende arkamda bir işaret bırakmak istedim. bunun için mektup yazmaya karar verdim. ama kime yazıyorum! hem merak ta etmişimdir neden yazarlar? biraz kendimden bahsedeceğim. haliyle mektup uzun olabilir. bu sizi yanıltmasın, bilerek uzatmıyorum yazmayı. çünkü ölümden korkum yok, yalnızca şu ana kadar kimsenin beni tam olarak dinlediğine inanmadığım düşündüğüm için yazıyorum, evet şu anda herkesin beni anlayacağı inancındayım. aslında beni dinlemekten ısrarla kaçınanlara inat biraz kendimi anlatayım.
bir bahar günü doğdum bundan yirmi yedi sene önce. tarih hesabını siz yaparsınız. orta halli bir ailenin ortanca çocuğuydum. küçüklüğüme dair pek bir anım yok. sıfır-altı yaş arasını her yetişkin gibi ben de hatırlamıyorum. aslında bundan dolayı da pek bir pişmanlık hissetmedim. ilkokula erken denilebilecek yaşta gittim. her zaman sınıfın en küçüğüydüm. hem fiziksel olarak hem de yaşça..kırmızı kurdeleyi hiç takmadım. okumayı zor öğrenmiştim. oysa ki şimdilerde yapabildiğim tek ve en iyi şey. hayatımda bu tür çelişkiler beni her şeyden bezdirdi. babamın tayini çıktıktan sonra başka bir ilkokula gittim. “çocuklar bugün aranıza yeni bir arkadaş katıldı, adı bilmem ne hadi tanışın” saçmalıkları. kulağımdan çok sık hasta oluyordum. öğretmenlerim benim kulağımı hiç çekmediler. uslu sayılmazdım ama her zaman benim yerime dayak yiyecek günah keçisi bulunurdu. çünkü ben başarılı bir öğrenciydim. artık hangi başarı benim için önemliyse?! orta okulda karşı cinsi fark etmemle beraber din korkusu da hissetmeye başladım. sınıfın en çalışkanıydım ve aynı zaman da en sevilmeyen öğrencisiydim. hoca kararıyla sınıf başkanı olurdum. sonra seçim yapılırdı ve bana benden başka hiç kimse oy vermezdi. aslında kötü birisi değildim. kimseyi şikayet filan etmezdim. ama bende insanların sinirlerini bozan bir şeyler vardı. lise yılları benim için bir dönüm noktasıydı. ilk aşk, ilk hüsran, ilk öpücük ve daha nice ilkler...o zamanlar espri anlayışım bayağı ilerlemişti. çevremde komik, neşe dolu olarak tanımlanırdım. kızları çok güldürürdüm ama gülünç duruma düşmekten korkardım. oysa içim bambaşkaydı. kızlar beni sevmezlerdi .çalışkanlık huyum devam ediyordu ve ben ilk defa çılgınca aşıktım. tüm saflığımla tam bir aptal aşıktım ama o aptal aşığı hiç görmedim. cinsel sohbetler,futbol sohbetleri ve kahve kültürü-benim gibi iyi eğitim almış insanlar yadırgayabilirler beni ama birçok gencin geçmesi gereken bir yol-gençlik yıllarımın önemli bir bölümünü oluşturuyordu. her türk genci gibi bende kahve kültürü ve arabesk müzik eğitiminden başarıyla geçtim. liseyi bitirdiğim senede bir takım sorunlarım oldu. niçin yaşıyorduk diye düşünmeye başlamıştım. tamamen oyun oynuyorduk. yalnız çok ciddi bir oyundu bu. kurallar koymuşuz ve onlara tapmışız. kurallara uymayanları cezalandırmışız. belki ben de daha önce kurallara inanıyordum ve uymayanların cezalandırılmasından yanaydım. ama şimdi bundan öyle bir pişmanlık duyuyorum ki! bir şeyler icat edilmiş, doğa kanunları keşfedilmiş adına bilim denmiş. sonra okullarda çocukların beyni “bilim” le doldurulmuş. yüzyıllarca aynı döngü olmuş ve olacak. peki ya sonra? evet sonra ne olacak? sadece temel ihtiyaçlarımızı karşılayarak yaşasak daha mutlu olmaz mıydık? ölmeden önce felsefe yapmak istemiyorum. üniversite yıllarım...sözde özgürlük yılları. herkesin katı bir disiplin döneminin ardından düştüğü kocaman boşluk üniversite. ama yine de yüzümün güldüğünü hatırlıyorum. mutlu sayılmazdım. her şey benim için anlamını yitirmişti. nedenlerin bir önemi yoktu. ölümümü düşünüyordum. cenazemi,tabutumu, ölümden sonrasını...düşünmek için oldukça fazla zamanım vardı fakat cesaret yoktu! mutsuz ve umutsuz geçen, kahredici yıllar. başarısız aşk maceraları ve başarısız bir üniversite eğitim hayatı. daha önceki halime inat denilecek kadar başarısız. sonra bu başarısızlıklar bende alışkanlık haline dönüştü. ilişkilerime, kısa iş yaşantıma,aşk oyunlarına...kısacası her şeyimde başarısız. başarısızlıkta başarılıydım. sebeplerim vardı. hiç bir şeyi umursamıyordum. nasıl olsa yakın bir zamanda ölmek vardı aklımda. artık doktorum bile bana inanmıyordu. herkesin başına gelebilecek olan depresyondaydım ona göre ve yüzde seksen tedavi ediliyordu. benim yüzde yirminin içinde olduğuma inanmıyordu yada ben inandıramıyordum. her şey benim üzerime dönmüştü! ne oluyordu bu insanlara. benimle ne diye uğraşıyorlardı ?
oysa ki, ben bir köşede unutulup gitmeyi, fark edilmeyen insan olmayı özlüyordum. aynı zamanda ben herkesin önem verdiği bir insan olmayı da istiyordum. bu çelişkiler arasında gidip geldim, gel-gitlere kapıldım.ama şimdi her şeyi çözdüm. çözüm tabi ki ölüm. bu sizin elinizden olmalı, yoksa diğer şekilde bir anlam yok. gördüğünüz gibi ben çelişkilerin adamıyım ve onları yaşamaktan korkuyordum. hayır şimdi hiçbir korkum yok. artık hazırım. az sonra derin bir uykuya dalacağım. ilaçla intihar edeceğimi düşünenler yanılıyorlar. şimdi veda etmek istediklerim var !..
annem’ e
ben gidiyorum diye sakın üzülme demiyorum. nasıl olsa üzüleceksin. daha mürüvvetimi göremediniz.( bu mürüvvetten de oldum olası nefret etmişimdir). oysa, ben üniversiteye giderken sende iyi aile kızı arıyordun. ama evlenmeyi beceremeyecek kadar korkağım. hem her zaman senin öleceğin, ömrünün sonuna yaklaştığın düşüncesi beni deli ediyor. hesaplar yapıyorum. ortalama insan ömrü 70 yıl. az kaldı yirmi yıl. ya daha önce bir şey olursa, hastalanırsan ben ne yaparım diye üzüldüm durdum.. en iyisi o günü hiç görmeden ben gideyim. her beraberliğin bir sonu varmış anne. hastalıklı bir ruha sahip olduğumun anlaşıldığı yıllarda, geceleri birlikte yatardık.. korkardım, hem de çok korkardım. ama şimdi korkmuyorum. sende korkma anne! hiçbir zaman senin istediğin gibi bir çocuk olamadım. diğer ailelere göre daha tuhaf bir anne-oğul ilişkimiz vardı. her şeyimi öğrenmek istedin. israrla bundan kaçındım. tam sana her şeyi anlatacak olduğumda, verdiğin cevaplar beni hayal kırıklıklarına uğrattı. hiçbir zaman yaşıma göre davranmadın.senin gözünde hep on dört yaşında yatılı okula giden çocuğun vardı. oysa anne ben artık kendi kararlarımı kendim verebilecek yaştayım. bu ölüm kararım olsa bile! bana kızma anne ve benim için dua et! seni seviyorum anne !
babam’ a
çocukluk yaşlarımın kahramanı, ergenlik çağımın hayal kırıklığıydın sen baba. yaşım ilerledikçe sana daha çok benziyordum ama buna bir türlü engel olamadım. akşam eve geldiğinde televizyon karşısında uyuklamana, annemle hiç bir şey konuşmamana, kendi başına iş yapmana hep kızdım. sonra konuşmandan hareketlerine kadar sana benzedim. ama benim için yaptıklarını nasıl unutabilirim. okumam için onca masraf yaptın.bana fazla karışmadın. (nasıl olsa sana benzeyeceğimi biliyordun.) yatılı okula ilk gittiğim günde annemin ağlamasını beklerken senin ağlaman, sonra ruhum hasta iken sana sarıldığımda ağlaman beni nasıl da duygulandırmış ve etkilemişti. cebinde paran yokken, yıllardır aynı takım elbiseyi giymene rağmen, çocuğum iyi giyinsin diye kaliteli elbiseler aldığında hep içimde garip bir hüzün oluşurdu. ve babamın oğlu olmalıyım derdim kendi kendime. bütün bunlara rağmen sana çok bağırdım, seni çok üzdüm. bir kez daha üzüleceksin ama bu son olacak! baba, babacığım senin de başına bir şeyler gelmesinden korktuğum için, bu acıya dayanamayacağımı bildiğim için erkenden gidiyorum. artık her telefon çalışlarında seninle ilgili kötü haberler alacağım diye tehlikeli ve tedirgin bekleyişlerim olmayacak. seni çok sevdim. hatalarımı bağışla benim. oğlun.
ablam’ a
sana anne ve babana yazdığım kadar uzun yazmayacağım. yeryüzünde hiç bir kardeş bizim kadar kavga etmemiş, bizim kadar zıt kutuplarda olmamıştır. buna rağmen her zaman birbirimizin başına bir şeyler gelmesinden hep korktuk. defalarca beni öldürme planları yaptığını günlüğünden biliyorum. bunu senin yapmana izin veremezdim. elveda!
ahmet’ e
sevgili arkadaşım sana anlatmak istediğim o kadar çok şey vardı ki...bunların hiçbirinin bir önemi yok artık. sadece bu yaşıma kadar beni hiç yalnız bırakmamana teşekkür etmek istiyorum.
lisede başlayan ve hala devam eden bir arkadaşlık. birbirimizin hayatını o kadar iyi bilmememize rağmen yaşadıklarımızı her anlattığımız zaman sanki ilk defa dinliyormuşuz gibi heyecanlanırdık. seninle bir çok şeyi paylaştık, çok güldük, ağladığımız zamanlarda olmadı değil. zaman zaman birbirimizi aldattık. hoşlandığın kızla konuşabilmek için benim ona karşı hissettiklerimden bahsetmen doğru değildi ama benim de seçeneğim yoktu. o anda çok açtım ve çaresizdim.senin hakkındaki bilgileri nefret ettiğin insana vermek zorunda kaldım. ama sonuçta bir şeyi başardık seninle. hep beraber kaldık. bütün bunlar ilişkimizin yolunda gittiğini gösterebilir. ama son zamanlarda artık tatmin olmuyordum. sanki birbirimizi hiç tanımamış gibiydik. birbirimizi tüketmiştik ve seninle paylaşacaklarımın sonuna gelmiştim. meğer bu da benim hayatımmış! sebebini ben de bilmiyorum ama yaşadıklarıma bir anlam veremiyorum. bundan dolayı ilişkilerimin de devam etmesinin nasıl bir anlamı olabilir. artık hayattan zevk almıyorum. (arkadaşlarımla beraber birçok eğlenceye katıldım ama orada nasıl eğleneceğimi bilemedim hiç bir zaman) her zaman sana örnek olmaya çalışmıştım. okuyacağın kitaplardan giyim tarzına kadar...bu sefer sana iyi örnek olamayacağım için üzgünüm. ölümümden sonra mezarıma gel, ölüm yıl dönümlerimde tanıdıklarıma beni hatırlat. çocuğunun ismine benim adımı vermen çok büyük bir incelikti. umarım kaderi bana benzemez. şimdilik ben den bu kadar. sonra görüşürüz. (iyi oğlan)
adı önemli olmayan sevdiklerime ve seveceklerim’ e
sizler, hiç biriniz beni tanımak ve kabullenmek istemediniz. bir kısmınız benim kişiliksiz olduğumu. beni benden daha iyi tanıdığınızı iddia ettiniz. ama sonunda “seni tanıyamamışız, o kadar ilginçsin ki hayatımda tanıyamadığım tek insan sensin” dediniz. aslında tüm suç benimdi. size layık olduğunuzdan daha fazla sevdim. bir kısmınıza delice aşık oldum. beraber olabilmek için her türlü senaryolar yazdım, provalar yaptım ve takip ettim. ama ba��aramadım hiç birinde. ya başkasını seviyordunuz ya da bir sevgiliniz vardı.-sevdiğim kızların nasıl sevgilisi olabilir. çirkin sevdiğim söylenir. zaman zaman aşağılandım bu huyumdan dolayı- kendinizi yalnız hissettiğiniz zaman benimle konuşmaya yanaşıyordunuz. herkese akıl veriyordum ve verdiğim fikirler çoğu zaman işe yarardı. mantıklı olduğum söylenirdi. kendim için mantıklı olamıyordum. sonra işiniz bittiği zaman beni yüzüstü bırakıp giderdiniz. beni değiştiğiniz erkekleri tanıyınca deli olurdum. cahil, sanattan anlamayan çam yarmaları! ama çok şaşırdığım bir şey var. aranızdan bazıları da beni severdi. beni neden sevsinler ki! mutsuz olmak için mi, yoksa bunalım edebiyatı yapmamı dinlemeleri için mi? bense karşılık verdim sizin beni yüzüstü bırakmanıza rağmen. halbuki ben aşık olduğum hiç bir kızla beraber olamadım. bu çelişki sizi delirtmez mi? kısacası her zaman mutsuz oldum sizin yüzünüzden. “mutlu aşk yoktur” cümlesinin inatla ispatını yaptım ve bu işten bıktım artık. biliyorum ölüm haberim bazılarınızın umurunda olmayacağı gibi bazılarınıza da çok etkileyecek. benden hoşlandıklarını iddia edecekler. genellikle fırsatı kaçırdığım söylenirdi. bu sefer onlar zamanı kaçıracak. garip ama benim için üzülecekler, arkamdan ağlayacaklar ve yas tutacaklar düşüncesi beni mutlu ediyor. aşık olmaya aşık olan bir insan olarak söylediklerim garip gelebilir ama gerçek aşkı bulmak için acı çekmek gerekiyorsa yeterince çektim. artık o iri, yarı çam yarmalarıyla mutlu olursunuz. elveda selvi, gülen, emel ve yasemin! (bu isimlerim benim için özel bir anlamı yok. aklıma ilk gelenler. hiç bir kızın benim için önemi olamaz bu andan sonra) hepinizin canı cehenneme!
yazmaya devam edersem intihar etmekten vazgeçeceğim. bu işi bu gece mutlaka bitirmeliyim. ama şimdi de hangi yolu seçeceğime karar veremiyorum. intihar etmemim sebebi, artık seçim yapabilme şansımın olamamasıydı. meğer ölmek için ne kadar çok yol varmış. karar vermekten nefret etmişimdir ve hep zorlanmışımdır. mektubuma son vermeliyim artık.
mektubuma son verirken beni tanıyan tüm insanların, sevenlerin beni affetmesini umuyorum.
bu yolu seçtiğim için benim hayattan kaçan korkağın teki olduğumu düşünmelerini istemiyorum. ben kendimi öldürebilecek kadar cesaretli biriyim. bu mektubu okuyan her kim olursa olsun-herkesin intiharımdan haberdar olmasını istediğimi düşünmeyin. tanıdıklarımı kastediyorum- benim için üzülmelerini istemiyorum. sadece bu gecenin tarihini hatırlasınlar ve her sene yaşadıkları müddetçe beni anımsasınlar istiyorum. her ne hata yaptımsa affedin. affetmeyenlerin bana bir zararı dokunamaz. nasıl olsa benden sonra hiç bir şeyin önemi yok! önemli olmayan, başarısızlığın olmadığı, gülünç duruma düşülmeyen bir yere gidiyorum yada yok olacağım. mektubu okuyanlar neden öldüğümü düşünmesinler. bu ne bir aşk intiharıdır ne de hayatta terkedilmiş birinin ölümü. bu alışıla gelmiş dünya düzeni ve döngüsüne bir başkaldırının ve isyanın sesidir ve umudun çözüme kavuştuğu bir ölümdür.
elveda dünya!
bir bahar günü
8 notes
·
View notes
Text
"omzumda bir gülünç ağrısı nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni kendime"
22 notes
·
View notes
Text
Adını anmak güzeldi Dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması Adını anmak Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel Avuntularına sırt çevirip senden söz açmak Biraz gülünç, biraz sitemkar Güzeldi Adının Türkçedeki yankısı özeldi
Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında Denize amors durup, yüzüne Cepheden bakmak güneşli bir mavilikte Güzeldi
İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak Yüzünde yüzyıllık bir hasreti gidermek Güzeldi
Güzeldili geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi Cümlelerimiz öznesiz, umursayan yok Kanlıca'daki yoğurdu Ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık..
#Yılmaz Erdoğan
12 notes
·
View notes
Text
Sevmekten vazgeçtiğimiz insanların duygularında her zaman bize gülünç gelen şeyler vardır.
16 notes
·
View notes
Text
Seninle aynı evde yaşamak istiyorum. Her sabah yanınında uyanıyorum, kimin hangi işi yapacağını şakacı bir şekilde tartışıyoruz, birlikte evcil hayvan sahipleniyoruz, evimize tencere seti ve yastık gibi sıkıcı şeyler alırken bile gülünç bir şekilde heyecanlanıyoruz, dekorasyon yapıyoruz, birlikte mağazaya gidiyoruz, beraber yemek hazırlayıp yiyoruz. Akşamları pijamalarımızı giyip kanepede birbirimize yaslanıp çizgi dizi izlerken, sarılmış halde oracıkta uyuyakalıyoruz. Gece çişim gelse bile rahatsız olma diye kalkmıyorum. Sen dönerken kanepeden düşüyorsun bende seninle düşüyorum. Gülüşüyoruz..
#şiir#şiirler#şair#şiirli#şiirsel#şiirsokakta#aşk#şiirheryerde#ayrılık#karşılıksız aşk#aşık olmak#aşık#aşka dair#aşk ile#türk postları#postlarım#komik post#my post#sen ve ben#ikimiz
31 notes
·
View notes
Text
"Kimseyle alay etme, asla kimseyi gülünç duruma düşürme, kalbinin en ücra köşesinde bile yapma bunu...
İnsan yaşamı alaya alınmayacak kadar hüzünlü ve ciddidir."
Fernando Pessoa
7 notes
·
View notes
Text
''Bu dünya için kendini parçalaman gülünç''
Franz Kafka
13 notes
·
View notes
Text
"kendini beğenme ve faydalı bulma ihtiyacından kurtulması gerekiyordu. bunu aslında gizliden duyar, kibrin gölgesinde saçlarını tarar, çok özenmezse kendini daha da iyi hissederdi. faydanın kendine fayda olduğunu anlaması gerekiyordu, erteliyordu. kendisi bunu kendi kulağına zaman zaman söylüyor, unutuyordu. eskiden arkadaşları ile hakkında konuştukları maskeler bile ona gülünç bir yokluk geliyordu, maske yine de bir benlik demekti, çoğu insanın maskesi bile yoktu, arkayı çevirsen arkadaki bir boşluktu. maske takmak bir mevcuda gizlemek de��il, mevcudun olmayışını gizlemekti. zaten olur da bir maskesini çıkaran bunu ancak başka bir maske takmak için yapardı. çıkaracak maskesi olanların arasında yaşadığına ve bunun gerçekliğine inansa derin bir nefes alırdı. galiba o yüzden mücadele edilemiyordu, değişecekti ama değiştirilecek şeyin kendisi yoktu, değişecek insan yoktu, öyle bir şey yoktu. bir aynılığın sebebi düpedüz yokluğun içinde olmaktandı. zaman zaman hayaletler arasında yaşadığı zannına kapılıyor, eli gözü hep bir boşluğa, hazırlanmış bir boşluğa uzanıyordu."
kıyamet emeklisi, şule gürbüz
8 notes
·
View notes
Text
Boydan foto gelirmi? Bir bakım sana ? Foto atsana ? Gibi laflar sizi küçültür .. Adam olan böyle bir şey istemez kendinizi gülünç duruma düşürmeyin beyler.. sonra biz niye sevilmiyoruz niye evlenemiyoruz diye ağlarsınızz...
!!! Aynısını annenize veya bacınıza yapılmasını istemediniz şeyi elin kızına yapmayın...
5 notes
·
View notes