#fermente kırmızı soğan
Explore tagged Tumblr posts
feridelinko · 4 years ago
Video
youtube
FERMENTE SOĞAN TARİFİ / KIRMIZI SOĞAN TURŞUSU NASIL YAPILIR?
1 note · View note
negibicom · 5 years ago
Text
Bağışıklık Güçlendirecek Besinler
Tumblr media
Bu zorlu günlerde vücudumuzun bütünü olan bütün hastalıklarımızın altında yatan güçlendirmemiz gereken yegane şey bağışıklığımız. Bağışıklık (immünite), belirli bir mikroorganizmaya karşı vücudun direncidir.Aktif ve pasif olmak üzere iki tip bağışıklık vardır.Aktif immünite, hastalığın, çok hafif de olsa, bizzat geçirilmesiyle oluşur. Hastalığa neden olan organizmalar, vücutta antikor reaksiyonları uyandırırlar ve bu reaksiyonlar, bazı vaka' larda, hayat boyu devam eder.Pasif immünite ise, antikor reaksiyonu uyandırıcak nitelikte, fakat kuvveti azaltılmış veya değiştirilmiş olan mikropların vücuda aşılanmasıyla oluşur. Bizim bu bağışıklık sistemini güçlendirecek bizleri hastalıklara karşı koruyacak şekilde güçlendirmemiz gerekmektedir. Gelin hep beraber bu sistemi güçlendirecek besinlere bir göz gezdirelim. BALIK
Tumblr media
Omega 3 kaynağı besinlerdir ve bağışıklık sistemi içinde önemlidir. Özellikle mevsiminde haftada en az iki kez balık tüketimini önemseyin. Balıklar omega 3 içeriğinin yanı sıra protein ve selenyum minerali açısından da zengin bir kaynaktır. Güçlü bir antioksidan olan E vitaminiyle çalışarak sinerji gösterir. Bu ikilinin birlikteliğiyle hücrelerde sizi hastalıklara duyarlı hale getirebilecek hasarlardan ve streslerden korur. PROBİYOTİK BESİNLER
Tumblr media
Son zamanlarda adını çok sık duyduğumuz probiyotikler, bağışıklık sistemi için de önemli... Özellikle vücut direncinin kırıldığı mevsim geçişlerinde ve kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirmek adına probiyotik içeren besinlerin tüketimi önem kazanıyor. Doğal olarak fermente edilmiş süt ve süt ürünlerinde veya diğer fermente yiyecek-içecekler ‘probiyotik besinler’ olarak geçse de, özellikle bu dönemde daha güvenilir olması adına bildiğiniz markaların suplemanlarını kullanabilirsiniz. Probiyotik besinleri en çok tercih eden birisi olarak Laktozsuz Kefir ve Probiyotik yoğurtları kesinlikle tavsiye ederim. SARIMSAK
Tumblr media
Yemeklere hem lezzet hem de sağlık katar. Eskiden annelerimizin “Sarımsak antibiyotiktir” demesi de aslında birçok şeyi anlatıyor. Bilimsel açıdan baktığımızda sarımsak, soğuk algınlığı ve gribe neden olan belirtileri önlemeye yardımcı olur. İçerdiği allicin isimli antioksidan enfeksiyona karşı savaşır. Etkilerinden faydalanabilmek için ezmeniz veya onu doğramanız gerekir. Soğan ve pırasa gibi besinler de allium ailesinin üyesidir ve az miktarda allisin içerirler. KIRMIZI BİBER
Tumblr media
Kırmızı biber de en iyi C vitamini kaynağı besinlerden biri... Aynı zamanda zengin bir beta karoten kaynağı... Bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin yanı sıra, C vitamini sağlıklı cildin korunmasına yardımcı olabilir. Yeterli C vitamini, vücudunuzun soğuk algınlığıyla mücadelesinde hastalığın süresini azaltabilir. Beta karoten gözlerinizi ve cildinizi sağlıklı tutmanıza yardımcı olur. Sağlıkla kalın. Read the full article
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
0 notes
ketomanlife · 5 years ago
Text
Sağlıklı Beslenmenin Temel İlkeleri
(taş devri diyeti)
Prof.Dr. Ahmet Aydın (www.beslenmebulteni.com, [email protected])
Taş devri 5-10 bin yıl önce bitmiştir. O zamandan bu zamana kadar genlerimizde çok az değişiklik olmasına rağmen çevresel şartlar ve özellikle de yiyeceklerimiz çok büyük oranda değişmiştir. Genlerimizin yapısı aynı kalsa da an be an çevresel faktörlerden etkilenerek daha iyi ya da daha kötü fonksiyon yapabilmektedir. Buna epigenetik deniliyor. Mesela sadece güneşe çıkmak genlerimizin yaklaşık onda birinin daha iyi çalışmasına yol açmaktadır.
Özellikle son 50-100 yıl içinde doğal olmayan, işlenmiş ve katkı konulmuş gıdalar, margarin gibi kimyasal yolla katılaştırılmış, ayçiçeği, mısır gibi sıcak preslenmiş sıvı yağlar aşırı şekilde kullanılmaya başlanmış; buna karşılık taze sebze, meyve ve tencere yemeklerinin tüketiminde de belirgin bir azalma olmuştur.
Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar doğal olmayan yiyeceklerin tümü ile başa çıkacak yeteneğe sahip değillerdir.
Genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk hali şişmanlık, diyabet, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, müzmin yorgunluk, kanser ve osteoporoz (kemik erimesi) gibi son yıllarda müthiş artış gösteren çok sayıda müzmin hastalığa neden olmaktadır.
Bu hastalıklardan korunmak istiyorsak aynısı mümkün olmasa da olabildiğince 5-10 bin yıl öncesine benzeyen bir beslenme şekli uygulamalıyız.
Geleneksel diyetler
Modern diyetler
Glisemik endeksi düşük
Vitamin ve mineralden zengin gıdalar
Verimli toprak sebze meyvesi
Doğal gübre
Sakatat ağırlıklı, et az
Hayvansal yağlar
Trans enoik yağ oranı düşük
Omega-6/omega-3 oranı düşük (4:1’ten az)
Özgür dolaşan gıda ürünleri
Katkısız gıdalar
Çiğ ve/veya fermente süt ve ürünleri
Islatılmış ya da fermente tahıl ve baklagiller
Rafine edilmemiş tuz
Fermente sebzeler
Fermente meşrubat (boza, şalgam, şıra vb)
Yavaş ısıtma
Toprak ve bakır kaplar
Yerli tohumlar
Glisemik endeksi yüksek gıdalar
Vitamin ve mineralden fakir gıdalar
Verimsiz toprak sebze meyvesi
Suni gübre, hormonlar
Et ağırlıklı, sakatat az
Bitkisel yağlar
Trans enoik yağ oranı yüksek
Omega-6/omega-3 oranı yüksek (20:1’den fazla)
Suni yemle beslenen hayvanların gıda ürünleri
Gıda katkı maddeleri
Pastörize homojenize süt ve süt ürünleri
Rafine ya da ekstrakte tahıl ve baklagiller
Rafine tuz
Konserve sebzeler
Gazozlar, kolalar, boyalı meşrubatlar
Hızlı ısıtma(mikrodalga)
Teflon, alüminyum
Melez tohumlar, genetiği değiştirilmiş tohumlar
Genel ilkeler
• Şekerli ve unlu gıdalar mümkünse hiç yenmemeli ya da iyice azaltılmalıdır.
• Her yiyecek doğal şekline en yakın olarak tüketilmelidir.
• Yasaklar haricinde yeme sınırı yoktur. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz (patlayıncaya kadar değil).
• Çiğ yiyecekler toplam diyetin en az %50’ını oluşturmalıdır (salatalar).
Etler
• Yağsız olmayacak, fazla pişirilmeyecek.
• Kırmızı et (tercihen yemlenen değil, otlayan hayvan eti), sucuk, kavurma, pastırma vb serbesttir. Katkı maddelerinden dolayı salam-sosis tercih edilmemeli.
• İddia edilenin aksine kırmızı et yemek koroner kalp hastalığına neden olmaz.
• Etin az yenmesi B12 vitamini, karnitin, koenzim Q10 ve bazı esansiyel amino asit eksikliklerine yol açabilir. Bu eksiklikler başka organlarınız gibi kalbinize de zarar verir.
Beyaz et
Tercihen köy tavuğu ve diğer özgür dolaşan kümes hayvanları yenilmelidir. Çiftlik tavuğu gün yüzü görmez; çeşitli hormonlarla hızlı büyütülür ve yediği yem doğal değildir; tadı kötüdür. Çiftlik tavuklarının avantajları ucuz olması ve çabuk pişmesidir.
Balık
• Ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli.
• Balık çiftliği balıkları ilaçla ve suni yemlerle beslenmeleri, tatlarının kötü olması ve çevreyi kirletmeleri bakımlarından sakıncalıdırlar.
Sakatatlar
• Sakatatlar hayvani gıdaların en değerli bölümleridir.
• Yasaklanmaları doğru değildir.
• Fakat veteriner gözetiminde kesilmiş hayvanların sakatatı yenmelidir.
Yumurta
En kaliteli protein kaynağıdır. Köy yumurtası tercih edilmeli. (Özgür dolaşan tavuklar!). Günde 1-4 adet yenilebilir. Tercih sırasına göre
1. Çiğ (enfeksiyon olmadığından eminseniz! (kabuğu sağlam, pis kokmuyor ve suya konduğunda yüzmüyorsa yumurta çok büyük bir olasılıkla temizdir),
2. Rafadan,
3. Lop,
4. Kızartma (mümkünse yenmemeli, yenilecekse, zeytinyağında ya da fındık yağında ya da tereyağında yapılmalı ve önce akı pişirilmeli, sarısı ayrıca çiğ olarak eklenmeli)
Yumurtanın yararları
• Görmede azlığına yol açan maküler dejenerasyonu azaltır (lutein)
• Kolesterolü düşürür(kolin)
• Bellek ve öğrenme kapasitesini artırır (kolin)
• Asetilkolini artırır
• Yumurta sarısı kalsiyumdan ve karotenoidlerden zengindir
• Çinko içeriği yüksektir
• Magnezyum içeriği yüksek (migren, fibromiyalji vb
• Antioksidan ve antienflamatuvardır.
• Omega-3’ten zengindir (Özgür dolaşan tavuklar!)
• A, D, K vitaminleri, demir, selenyum, riboflavin, ve niasinden zengindir.
Sebzeler ve yeşil yapraklılar
• Daha çok çiğ tüketilmelidir (salata tarzında).
• Koyu yeşil yapraklılar K vitamini, kalsiyum ve magnezyumdan zengindir (kemik erimesinin önlenmesi!) ve ayrıca omega-3 yağ asidi içerir.
• Doğal yetiştikleri için yabani otlar (ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu, labada vb) mükemmeldir.
• Semiz otu sebzeler içinde en önemli omega-3 kaynağıdır.
• Patates yüksek şeker içerdiğinden yenilmemelidir. Kızartması ise hiç yenilmemelidir.
• Turp, havuç ve patlıcan da şeker içeriği yüksek olduğu için aşırı tüketilmemeli.
Sarımsak-Soğan
• Sarımsak: Hücreleri paslanmaktan koruyan (antioksidan) en önemli yiyeceklerden biri.
• Her gün en az iki diş yenilmeli. Sarımsağı ezin (yutmayın) ve en geç 1 saat içinde tüketin.
• Sarımsak haplarının kokusu yoktur fakat doğal şekli kadar faydalı değildir.
• Soğan: En az sarımsak kadar değerli.
Meyveler
• Kayısı, üzüm, muz, gibi şeker içeriği yüksek meyveler sınırlı yenmeli.
• Az şekerli meyveler (kivi, çile, ekşi elma, yaban mersini vb) daha çok yenilebilir (tazesi tercih edilmeli).
Pastörize/homojenize sütler
• Bütün ısıl işlemler (kaynatma, pastörizasyon, UHT) hem hastalık yapan (patojen), hem de faydalı (probiyotik) mikropları öldürüyor.
• En büyük sorun homojenize edilmiş UHT’li sütler (Kutu sütleri) ise çok daha büyük bir sorundur. Çünkü homojenizasyon sırasında süte 2 ton civarında bir basınç ve 135-150°C’lık bir ısıl işlem uygulanmakta ve süt proteinlerinin moleküler yapısı büyük ölçüde değişmektedir.
• UHT’li süt 4 ay bozulmadan kalabilirken, pastörize şişe en çok süt 3 gün dayanıyor. Kaynatılan sütte ise bu süre birkaç saatten fazla değil. Sütteki faydalı bakterileri tahrip ettikleri için bunların ürettikleri enzimleri ve vitaminleri de tahrip ediyorlar. Amaç sütün kesilmesini (ekşimesini) engellemek ve raf ömrünü arttırmak. Sütün kesilmesi ya da ekşimesi bir fermentasyon olayı. Bu iş için enzimleri üreten faydalı bakterilerin olması şart.
• Halen piyasada nerdeyse klasik pastörize süt bulmak mümkün değildir. Günlük denilen sütlerin bile üzerinde
5-7 günlük bir son kullanım tarihi var.
• UHT teknolojisi süt proteinlerinin doğal moleküler yapısı büyük ölçüde değiştirmektedir.Molekül yapısı değişmiş proteinler immün sistemi aşırı uyararak çocuğun ileriki yaşamında alerjik hastalıklara ve Hoshimoto tiroidit, Tip I diyabet, romatoid artrit, lupus, otizm ve mültipl skleroz gibi otoimmün (kendi dokularını tahrip edici) hastalıklara yol açmaktadırlar.
• Başta UHT olmak üzere ısıl işlemler enzimleri tahrip ettiğinden temel bir süt proteini olan kazein, yeteri kadar sindirilemeden kana geçer. Sindirilmemiş kazein morfin gibi bağımlılık yapar. Ağrı hissi azalır, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, otizm ve diğer davranış kusurlarına yol açabilir.
• Kaymak bağlamayan, ekşimeyen ya da kesmeyen süt ya da yoğurt doğal değildir.
• Sütten çok mayalanmış süt ürünleri (tam yağlı yoğurt, tam yağlı peynir) tercih edilmeli. Kefirle mayalanmış süt çok yararlıdır. Yoğurt mayalanınca ısıl işlem dolayısıyla kaybettiği enzimleri tekrar kazanır.
Hangi süt tüketilmeli?
• Mümkünse günlük mandra sütü tüketilmelidir.
• Temiz olduğuna güveniyorsanız (!) sokak sütçüsünden de süt alabilirsiniz.
• Şehirdeki en iyi olabilecek seçenek günlük pastörize şişe sütleridir.
• Uzun ömürlü UHT’li homojenize kutu sütlerini kesinlikle kullanmayınız.
• Sadece ekşiyen ve/veya kesilen süt ve yoğurtları yiyiniz (bulursanız!!!)
• Market yoğurtlarının aylarca ekşimemesinin nedeni UHT teknolojisi nedeni ile fermentasyonun (mayalanmanın) ileri aşamalarının durmasıdır.
• Bir yoğurt ne kadar ekşi ise o kadar çok probiyotik içerir.
Probiyotikler Probiyotikler =yararlı bağırsak mikrplları
• Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri bulunur.
• Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır.
• Bu bakteriler 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak sümüksü zarını bir tabaka şeklinde döşer.
Probiyotiklerin görevleri
• Bağışıklık sistemini güçlendirmek
• Salgıladıkları enzimlerle yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
• Vitaminlerin (K2, B12, biyotin, niasin vb) sentezini yapmak.
• Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
• Toksinlerin (zararlı maddelerin) kan dolaşımına geçmesini engellemek.
• Gastrointestinal semptomları (reflü, ishal, kabızlık vb) azaltmak.
• Besin alerjilerini ve ekzemayı önlemek
• Depresyonu azaltmak (triptofan)
• Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların ve kanserin oluşumunu engellemek
Bağırsak florasının bozulması
• Karbohidrattan zengin ve rafine gıdaların yenmesi, çeşitli toksinler ve antibiyotikler normal bağırsak florasını bozarak zararlı bakterilerin ve mantarların üremesine yol açarlar.
• Probiyotiklerin bağırsak mukozası üzerinde oluşturduğu koruyucu tabakanın ortadan kalkması bağırsak geçirgenliğini artırır.
• Yeteri kadar sindirilmemiş yiyecek maddeleri ve nötralize edilmemiş toksinler kan dolaşımına geçer.
Bağırsak florasının korunması
• Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu bozmaz.
• Fermantasyon ürünleri (turşu, kefir, yoğurt, peynir, şarap, boza, sirke) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırırlar.
• Pastörizasyon ve UHT gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder.
Baklagiller
• Sindirimi bozucu etkilerinden dolayı nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce vb. gibi baklagiller haftada 2-3 kereden fazla yenmemelidir.
• Baklagiller 12 saatte bir suyu değiştirilmek üzere 48 saat suda bekletilmeli ve ağır ateşte (mümkünse güveçte) ya da düdüklü tencerede pişirilmelidir.
Soya
• Söylendiği gibi sağlıklı bir yiyecek değildir.
• Protein sindirimini ve bağırsaktan kalsiyum, demir ve çinko emilimini azaltır (fitatlar).
• Tiroid hormonu sentezini bozar.
• Erken ergenlik belirtileri, kısırlık ve adet düzensizliklerine yol açabilir.
Diğer zararlar
• D vitamini eksikliği
• Osteoporoz
• Hazımsızlık
• Bağışıklık yetersizliği
• Bunama
• Kanser
• Kalp kası hastalığı
• Soyanın Çin ve Japonya gibi yüksek nüfuslu Uzak doğu ülkelerinin, en fazla tercih ettiği gıda olduğu ve onların yaşam sürelerini uzattığı iddiaları çok eksik ve yanlıştır.
• Soyanın total kalori içindeki payı genellikle %5’i geçmez. Ayrıca Uzak Doğulular soyanın fermente ürünlerini (miso, soya salçası, natto, tempeh vb) yerler. Soyanın fermantasyonu soyanın birçok olumsuz etkisini giderebilmektedir.
• Ama piyasada satılan ve yüzlerce yiyeceğin içinde bulunan soyanın (tofu , soya sütü, soya yoğurdu, soya dondurması, soya proteininden yapılmış salam, sosis gibi et çeşitleri) çoğu fermente değildir. Paketinin üzerinde açıkça yazmamasına karşın birçok hazır gıdanın içerisinde giydirilmiş olarak soya bulunmaktadır.
• Başta hamileler, çocuklar ve kanserliler olmak üzere herkes soya preparatlarından uzak tutulmalıdırlar. Soya çok az yenilmeli, yenilecekse az miktarda fermante soya ürünü ya da soya filizi yenilmeli.
Kabuklu kuruyemişler
• Ceviz, fındık, fıstık, ayçiçeği, kabak çekirdeği, badem vb. kuruyemişler yenilebilir.
• Lif ve minerallerden zengindir.
• Ceviz omega-3 de içerir.
• Günde 1-2 avuç kuru yemiş (50-100 gram kadar) oldukça yararlı.
• Kuruyemişler aşırı yenilmedikçe şişmanlatmaz.
• Çiğ ve fazla tuzlu olamayanı tercih edilmeli.
Yağlar
• Yağ kısıtlaması vücut için zararlıdır. Mükemmel bir gıda olan anne sütünün kalorisinin %55’inden fazlası yağlardan gelir. Bu yağların büyük bölümünü doymuş yağlar ve kolesterol oluşturur. Sanılanın aksine yağı az, dolayısıyla şekeri fazla yiyecekler insanları daha çok acıktırır ve daha çok şişmanlatır!
Margarin
• Kimyasal bir ürün olup insan vücudunu yozlaştırır (içerdikleri trans yağ asitleri dejeneratiftir).
• Son yıllarda bazı margarinlerde trans yağlar çıkartılmıştır. Onun yerine interesterifikasyon denilen ve yine zararlı olan bir yöntem kullanılmaya başlanmıştır. Margarinlerin kolesterol içermemeleri bir üstünlük değil zaaftır. Zaten bitkisel kaynaklı yağların hiçbiri kolesterol içermez. Kesinlikle yasak!
Tohumlu sıvı yağlar
• Ay çiçek yağı, pamuk yağı, mısırözü yağı, soya omega-6’dan zengin çoklu doymamış yağ asitleridir. Omega-6/omega-3 dengesini, omega-6 lehine bozuyor. Sıcak presten çıkan bu yağlar, dokuları yıpratıcı (dejeneratif) trans yağlar özellikleri de var. Kullanılmamalı ya da çok az kullanılmalı.
• Kanola ve fındık yağı yapı olarak zeytinyağına benzerler fakat sıcak preslenmiş yağlar (trans yağlar) olduğu için zararlıdır.
Zeytinyağı
• Halis sızma olanlar tercih edilmeli (soğukta donar).
• Salatalarda ve zeytinyağlı yemeklerde kullanılmalıdır. Bütün yemekleri zeytin yağla yapmak doğru değildir.
• Riviera sıcak preslenmiş zeytin yağı olduğu için tercih edilmemelidir.
Hayvani yağlar (doymuş yağlar)
• Sıcağa en dayanıklı yağlardır. Trans yağ asitleri oranları düşüktür. Sıcak yemeklerde tercih edilmelidir.
• Tereyağı: Mükemmel! Mümkünse özgür otlayan hayvanların yağı(köy tereyağı) yenilmelidir.
• Tereyağının piyasada sahtesi çoktur (margarin üzerine giydirilmiş). Sahtesi dışarıda bırakıldığında geç erir, bıçakta fazla leke bırakır.
Tereyağının yararları
• En iyi A vitamini kaynağıdır.
• Yüksek oranda antioksidan (kolesterol, A vit, E vit, selenyum) içerir.
• Konjuge linolenik asitten (CLA)zengin olup, antienflamatuvar, antialerjik, antikansorejenik ve şişmanlamayı azaltıcı etkileri vardır.
• İyi bir iyot kaynağıdır.
• Diş çürükleri ve osteoporoz riskini azaltır.
• Lesitinden zengindir.
Urfa yağı
Tereyağı gibi yararlı
Kuyruk ve iç yağı
Tereyağı gibi yararlı
0 notes
neiyigelirportali-blog · 5 years ago
Text
Süper sağlıklı 8 probiyotik besin
Probiyotikler, tüketildiğinde sağlık yararları olan canlı mikroorganizmalardır. Probiyotikler genellikle yararlı bakterilerdir ve vücut için birçok güçlü yarar sağlarlar. Sindirim sağlığını iyileştirebilir, depresyonu azaltabilir, kalp sağlığını iyileştirebilir ve cilt görünümünü güzelleştirebilirler.
Takviye olarak probiyotik almak popülerdir ancak bunları fermente gıdalardan da alabilirsiniz.
İşte süper sağlıklı 8 probiyotik besin.
1. Yoğurt
Yoğurt, sağlığınızı iyileştirebilecek en iyi probiyotik kaynaklarından biridir. Başta laktik asit bakterileri ve bifidobakteriler olmak üzere iyi bakteriler tarafından fermente edilmiş sütten yapılır.
Yoğurt yemek, kemik sağlığının iyileştirilmesi de dahil olmak üzere birçok sağlık yararı sağlar. Ayrıca tansiyonu yüksek olan kişiler için de faydalıdır. Ayrıca yoğurt çocuklarda, antibiyotiklerin neden olduğu ishalin azaltılmasına yardımcı olabilir. Hatta irritabl barsak sendromunun (IBS) semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Ek olarak, yoğurt laktoz intoleransı olan insanlar için de uygun olabilir. Bunun nedeni, bakterilerin laktozun bir kısmını laktik aside dönüştürmesidir, bu yüzden yoğurtun ekşi tadı vardır.
Ancak, bütün yoğurtların canlı probiyotik içermediğini unutmayın. Bazı durumlarda, canlı bakteriler işleme sırasında öldürülmüş olabilir. Bu nedenle aktif veya canlı kültür içeren yoğurt seçtiğinizden emin olun. Ayrıca, satın almadan önce her zaman yoğurt etiketini mutlaka okuyun. Düşük yağ veya yağsız olarak etiketlenmiş olsa bile, yine de yüksek miktarda şeker ilave edilebilir.
2. Kefir
Kefir, fermente edilmiş bir probiyotik süt içeceğidir. İnek veya keçi sütüne kefir taneleri eklenerek yapılır. Kefir taneleri tahıl taneleri değil, karnabahar gibi görünen laktik asit bakteri ve maya kültürleridir.
Kefir birçok sağlık yararı ile bağlantılıdır. Kemik sağlığını iyileştirebilir, bazı sindirim sorunlarına yardımcı olabilir ve enfeksiyonlara karşı koruma sağlayabilir. Yoğurt, muhtemelen Batı diyetinde bilinen en iyi probiyotik yiyecek olmasına rağmen, kefir aslında daha iyi bir kaynaktır. Kefiri etkili bir probiyotik haline getiren, birkaç büyük iyi bakteri ve maya suşu içermesidir. Yoğurt gibi kefir de genellikle laktoz intoleransı olan insanlar tarafından iyi tolere edilir.
3. Lahana turşusu
Lahana turşusu laktik asit bakterileri tarafından fermente edilmiş ince kıyılmış lahanadan oluşur. En eski geleneksel yiyeceklerden biridir ve pek çok ülkede tüketilmektedir.
Lahana turşusu genellikle salatalarda veya garnitür olarak kullanılır. Ekşi, tuzlu bir tadı vardır ve hava geçirmez bir kapta aylarca saklanabilir. Lahana turşusu, probiyotik özelliklerine ek olarak C, B ve K vitaminlerinin yanı sıra lif açısından da zengindir. Ayrıca sodyum bakımından da yüksektir ve demir ve manganez içerir. Lahana turşusu ayrıca göz sağlığı için önemli olan antioksidanlar lutein ve zeaksantini içerir.
Lahana turşusunu evde yapabilir veya satın alabilirsiniz. Canlı bakteri içeren pastörize edilmemiş markaları seçtiğinizden emin olun. Çünkü pastörizasyon canlı ve aktif bakterileri öldürür.
4. Kimchi
Kimchi fermente, baharatlı bir Kore turşusudur. Lahana genellikle ana maddedir, ancak diğer sebzelerden de yapılabilir.
Kimchi, kırmızı biber, sarımsak, zencefil, yeşil soğan ve tuz gibi çeşitli baharatlarla tatlandırılır. Kimchi, laktik asit bakterilerini, Lactobacillus kimchii’yi ve ayrıca, sindirim sağlığına faydalı olabilecek diğer laktik asit bakterilerini içerir. Lahanadan yapılan kimchi; K vitamini, riboflavin (B2 vitamini) ve demir gibi bazı vitamin ve mineraller bakımından yüksektir.
5. Miso
Miso, fermente edilmiş bir Japon yiyeceğidir. Geleneksel olarak soya fasulyelerinin tuzla ve koji olarak adlandırılan bir tür mantarla mayalanmasıyla yapılır. Miso ayrıca soya fasulyesini arpa, pirinç ve çavdar gibi başka malzemelerle karıştırmak suretiyle de yapılabilir.
Miso, daha çok Japonya’da popüler bir kahvaltı yemeği olan miso çorbasında kullanılır. Miso tipik olarak tuzludur. Beyaz, sarı, kırmızı ve kahverengi gibi birçok çeşitte satın alabilirsiniz. Miso iyi bir protein ve lif kaynağıdır . Ayrıca K vitamini, manganez ve bakır dahil olmak üzere çeşitli vitaminler, mineraller ve bitkisel bileşikler bakımından yüksektir.
Miso, bazı sağlık yararlarıyla ilişkilendirilmiştir. Bir çalışma, sık sık miso çorbası tüketiminin, orta yaşlı Japon kadınlarda daha düşük meme kanseri riski ile ilişkili olduğunu bildirmiştir. Başka bir çalışmada, çok fazla miso çorbası yiyen kadınların inme riskinin azaldığı tespit edilmiştir.
6. Kombuça
Kombuça ya da kombucha fermente siyah veya yeşil çaydır. Bu popüler çay, dost bir bakteri ve maya kolonisi tarafından mayalanır. Özellikle Asya başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde tüketilmektedir.
İnternet, kombuça’nın sağlığa olası etkileri konusunda iddialarla doludur. Ancak, kombuça ile ilgili yüksek kalitede kanıtlar bulunmamaktadır. Var olan çalışmalar hayvan ve tüp çalışmalarıdır ve sonuçlar insanlar için geçerli olmayabilir. Bununla birlikte, kombuça bakteri ve maya ile fermente edildiğinden, muhtemelen probiyotik özellikleriyle ilgili sağlık yararları vardır.
7. Kornişon turşu
Kornişon turşu bir tuz ve su çözeltisinde turşusu yapılmış salatalıklardır. Kendi doğal olarak mevcut laktik asit bakterilerini kullanarak bir süre mayalanmaya bırakılırlar. Bu süreç onları ekşi yapar.
Kornişon turşusu, sindirim sağlığını iyileştirebilecek mükemmel bir probiyotik bakteri kaynağıdır. Kalorileri düşüktür ve kanın pıhtılaşması için gerekli bir besin olan iyi bir K vitamini kaynağıdır. Turşuların sodyum bakımından yüksek olma eğiliminde olduğunu unutmayın. Sirke ile yapılan turşuların canlı probiyotik içermediğine dikkat etmek önemlidir.
8. Bazı peynir türleri
Çoğu peynir türü fermente edilmekle birlikte bu, hepsinin probiyotik içerdiği anlamına gelmez. Bu nedenle, gıda etiketlerinde canlı ve aktif kültürlerin aranması önemlidir. İyi bakteriler, Gouda, mozzarella, kaşar peyniri ve süzme peynir gibi bazı peynirlerde bulunabilir.
Peynir, oldukça besleyici ve çok iyi bir protein kaynağıdır. Ayrıca kalsiyum, B12 vitamini, fosfor ve selenyum dahil önemli vitamin ve mineraller bakımından zengindir. Peynir gibi orta derecede süt ürünleri tüketimi kalp hastalığı ve osteoporoz riskini düşürebilir.
Dyt. Serkan Sıtkı Şahin
Süper sağlıklı 8 probiyotik besin
0 notes
probiyotik · 6 years ago
Text
Probiyotik Bakteriler Nelerde Bulunur?
Probiyotik Bakteriler ve Yoğurt
Sağlığa faydalı dost bakteriler içeren yoğurt daha çok laktik asit bakterileri ve bifidobakteriler barındırıyor. Bu bakteriler vücut sağlığına dost bakteriler olup fermente edilen sütten elde ediliyor. Yoğurt başta kemik gelişimi olmak üzere daha bir çok fayda sağlıyor. Probiyotik bakteriler nerede bulunur sorusuna ilk cevap herkesin rahatlıkla alıp tüketebileceği yoğurt ile veriliyor. Yüksek tansiyona sahip kişilerde tedavi edici özellik sunuyor. Antibiyotik kullanan kişilerde ishal durumları söz konusu olabiliyor.
Hem ishalin azalmasında hem de irritabl bağırsak sendromlarının azalmasında etkin rol alan yoğurt bu semptomların azalmasına olanak sunuyor. Bilhassa laktoz intoleransı bulunan kişilerde süt yoğurt tüketiminden daha faydalı bir izlenim gösteriyor. Çünkü bakteriler laktozu kısmen laktik aside dönüştürüyor ve bu sebeple yoğurdun tadı ekşiyor. Canlı kültürleri olan yoğurtların seçilmesi probiyotik besin alması açısından önem taşıyor.
Kimchi
Fermente edilen bu baharatlı Kore yemeği probiyotik bakteriler nerede bulunur sorusuna verilen ikinci cevabı oluşturuyor. Kimchi yemeğinde ana madde lahanadır. Laktik asit bakterileri olan Lactobacillus sindirim sağlığına değer katıyor. K ve B2 vitaminleri, riboflavin ve demir bakımından da Kimchi zengin bir yiyecektir. İçerisinde bulunan sarımsak, kırmızı biber gevreği, soğan, tuz ve zencefil Kimchi’nin tadına lezzet katan baharatları oluşturuyor.
Tempeh
Soya fasulyesi ürünü olan fermente edilmiş Tempeh sert bir köfte görünüme sahiptir. Genel olarak kokusu itibari ile toprak veya mantar kokusuna benzetiliyor. Tempeh Endonezya’dan çıkıp yüksek protein içeren bir besin olması nedeni ile tüm dünyaya yayılıyor. Tempeh’in fermantasyon sürecine bakıldığında besin profilinde sürpriz etkilere sahip olduğu gözleniyor.
Bazı bakterilerin B12 vitaminini üretmesi Tempeh’in besin değerinin diğer besinlerden ayrıldığını gösteriyor. B12 vitamini diğer vitaminler gibi kolaylıkla bulunamıyor. Probiyotikler nasıl elde edilir ile ilgili olarak Tempeh sağladığı yararları ile tıpkı bir hayvansal ürün tüketiyor gibi etki gösteriyor. Özellikle vejetaryenler et yemiyor ve et besinlerinden gelen probiyotiklerden mahrum kalıyorlar. Tempeh ise içerdiği yüksek protein sayesinde ette bulunan besinleri vücuda sağlıyor.
Miso ve Probiyotik Bakteriler
Bir tür Japon sosu olan Miso probiyotik bakteriler nerede bulunur sorusuna diğer bir çözümü oluşturuyor. Soya fasulyesi tuzu ile birlikte koji adı verilen bir mantarın fermente edilmesi ile ortaya çıkan Miso çavdar, arpa ve pirinç gibi tahıllarla da karıştırılarak tüketilebiliyor. Japonya’da Miso genellikle kahvaltılarda sıklıkla tüketiliyor. Protein ve lif bakımından zengin olan bu yiyecek doğal probiyotik olarak tüketiliyor. Yapılan çalışmalar sonucunda Japonya’da yaşayan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin az olduğu sonucuna varılıyor. Yanı sıra sık sık Miso çorbası tüketen kadınlarda inme riski de olabildiğince azalıyor.
Salatalık Turşusu
Su ve tuzdan oluşan bu solüsyonda kendiliğinden var olan laktik asit bakterileri turşunun ekşi olmasını sağlıyor. Sindirim sağlığının iyileştirilmesinde rol oynayan salatalık turşusu içerisindeki probiyotikler, probiyotik bakteriler nerede bulunursorusuna bir başka alternatif sunuyor. Düşük kalorili bu besin kanın pıhtılaşması için gerekli olan K vitamini de sağlıyor. Sirke ile yapılan turşularda canlı probiyotik oranı düşüyor.
0 notes
itsbelinceltme-blog · 8 years ago
Text
Nordic Diyeti: Nedir, Nasıl Yapılır ?
New Post has been published on http://www.belinceltme.com/nordic-diyeti-nedir-nasil-yapilir/
Nordic Diyeti: Nedir, Nasıl Yapılır ?
Danimarka Diyeti veya İsveç Diyeti olarak da bilinen nordic diyeti  her diyet listesi gibi daha az zamanda daha hızlı kilo vereceğinizi yani 13 günde 10 ile 20 kilo vermeyi vaad etmektedir.
Nordic diyeti; kuzey ülkelerinde uygulanan diyet listesi olarak bilinir. Nordic diyet listesinde yer alan besinler genel olarak kuzey ülkelerinde yetişen besinlerden oluşur. İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya ve İzlanda gibi ülkelerde beslenme alışkanlıklarına bağlı diyet listesi olarak uygulanmaktadır.
Kopenhag Üniversitesi araştırmacıları 180 obez danimarkalı  üzerinde bir çalışma yapmışlar. 6 ay boyunca kalori kısıtlaması yapılmadan Nordic Diyet uygulayan katılımcıların yaklaşık 5 kg verdiği ve ayrıca sağlıksız şekilde beslenen bireylerle kıyaslandığında daha düşük kan basınçları ve düşük vücut yağına sahip oldukları gözlenmiştir.
Nordic Diyet ile Akdeniz Diyeti meyve, sebze, deniz ürünleri ve taze otlar gibi besinlerin tüketimi bakımından benzerlik göstermektedir fakat Kopenhag Üniversitesi Beslenme Bölümü profesörü  Arne Astrup‘a göre aralarında farklılıklar var. Örneğin, zeytin yağ yerine kanola yağı veya organik tereyağ tercih edilir. Çünkü bu ürünler danimarkalıların geleneksel beslenmelerine özgüdür.
Nordic diyeti her ne kadar kalp hastalıklarını korumaya yönelik olarak düzenlense de, diyetin içerdiği besinler sayesinde obezite, tip-2 diyabet, yüksek tansiyon gibi metabolik rahatsızlıkların da önüne geçilmiş oluyor.
Araştırmacılar bu diyetin başarılı olabileceğini dile getirseler de çokça tavsiye ettikleri bir program değil. Yine de iddaa ettikleri rakamları duyunca çoğu insan diyete balıklama atlamak istiyorlar. Hızlı ve kolay kilo vermek ! Hızlı olabilir ama gerçekten kolay mı bilmiyoruz ? Ancak kendini kontrol edebilen bir insansanız evet o zaman bu diyet tam size göre.
Nordic diyetine başladıktan sonra sağlığınıza oldukça faydaları olacaktır.
Nordic diyeti 3 temel prensip üzerine kurulmuştur ;
Bitki ve sebzelerden alınan kalori miktarını arttırıp etten alınan kalitesiz kaloriyi azaltmak.
Deniz ürünlerinin daha sık tüketilmesi
Kırsal Bölge Besinlerinin daha fazla tüketilmesi
Nordic Diyet listesinde yer alan besinlerin listesi ;
Yağlı balık
Kanola yağı
Yumuşak ve taneli meyveler
Etler
Tam tahıllı besinler
Meyve sebzeler
Nordic Diyetinde pişirme yöntemleri büyük öneme sahiptir. Özellikle buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri daha sağlıklı olduğu için önerilir. Sağlıklı olmasının nedeni yiyeceklerin besin değerlerinin maksimum düzeyde korunmasıdır.
Ayrıca Nordic Diyet ilkeleri arasında evde yemek pişirmeyi sıklaştırmak ve işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmayı da saymalıyız.
Meyveler dediğimiz zaman tüketeceğimiz meyveler ;
Çay üzümü, kırmızı yaban mersini, elma, armut, kuru erik, lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, brokoli, rezene, ıspanak, soğan, pırasa, kıvırcık lahana, şeker bezelyesi, turp, havuç, yabani havuç, pancar kökü.
Patates ve sert kabuklu meyveler kaynatılarak tüketilir.
Baklagiller ;
Kahverengi fasulye, sarı ve yeşil bezelyeler.
Et ;
Sığır eti, kuzu, tavuk ve hindi.
Süt ürünleri ;
Az yağlı süt, fermente süt, peynir.
Balık ;
Ringa balığı, uskumru, somon balığı.
Pişmiş yumurta
Tahıllar ve çekirdekler ;
Tam tahıllı çavdar ve düşük sodyumlu buğday ekmeği. Yulaf kepeği ekmeği, müsli, yulaf unu, arpa tanesi, tam tahıllı makarnalar, öğütülmüş arpa ve pirinç yerine yulaf. Keten tohumu, fisilyum ve ayçiçeği çekirdeği gibi çekirdekler.
Yağlar ve sıvı yağlar ;
Ayçiçeği, keten tohumu ve kolza tohumu yağı gibi sebze yağları; düşük yağlı sebzeler ve bitkisel sıvı margarin.
Baharatlar ve içecekler ;
Maydanoz, dereotu, hardal, karaturp, salata sosu, tüm baharatlar, soya sosu, yulaf-bazlı süt içermeyen krema, patates nişastası, maya, düşük sodyumlu tuz, çay, kahve, meyve ya da sebze suyu.
Nordic diyetinin beraberinde getirdiği sağlıklı alışkanlıklar ;
Nordic Diyeti çavdar gibi tahılları yemeyi tavsiye eder çünkü onlar; önlenemez yemek yeme arzusu yaratan kan şekerindeki keskin artışlardan koruyan yavaş sindirilen lifler içermektedir.
Nordic Diyeti hayvansal ürünlerin tedbirli bir şekilde yan yiyecekler olarak kullanıldığı esas olarak bitki tabanlı bir diyet olduğundan, sağlıklarını geliştirmek ve kilo vermek isteyen vejetaryenler için uygun bir diyettir.
Doymuş yağ asidi içeren besinleri PUFA’lı besinlerle değiştirdiğinizde, Nordic Diyeti kalp damar hastalığı riskini düşürmektedir.
Nordic diyetinin yararları nelerdir ?
Nordic Diyeti; karbonhidrat ve yağın kalitesine, besin liflerinin miktarına, kaynağına ve kalitesine, rafine edilmiş besinler yerine tam tahıllı besinlerin tercih edilmesine dikkat çeker ve böylelikle kilo kaybedilmesine ve metabolik sendromların risklerinin azaltılmasına yardımcı olur.
Fırında pişirme, haşlama gibi düşük ısılı pişirme yöntemleri Nordic Diyeti’ndeki temel ve tavsiye edilen yöntemlerdir ve böylece yiyeceklerin besin değerleri korunmuş olur.
Nordic Diyeti çevreyi tehlikeye atmadan aşağıdaki maddelere odaklanarak besin güvenliğini garantiye alır.
Yerel olarak yetiştirilen besinlerin çevre üzerinde nakliye açısından negatif etkileri minimuma indirir.
Organik kaynaklardan besinler.
Yabani kırsal alan kaynaklı bazı besinleri içermesi, dolayısıyla biyo-çeşitliliği teşvik etme ve gübre ve zirai ilaç kullanımını minimize eder .
Satın alınan bütün besinlerden istifade etme ve atıkları azaltma.
Unutulmamalıdır ki her bireyin diyeti kendine özgü olmalı ve bu konuda uzman kişiler tarafından planlanmalı ve takip edilmelidir.
Diyet süresince alacağınız en ufacık ekstra besin (şekerleme, bisküvit, bir bardak bira/şarap ve hatta sakız bile) diyetinizi anında bozacak ve artık yaptığınız hiçbir işe yaramayacak. Tekrar başlamanız için de 6 ay beklemek zorunda kalacaksınız. Diyete başladıktan 1-2 gün sonra baktınız ki devamında uymakta zorlanacaksınız, diyeti bırakmanızı ve 3 ay sonra tekrar denemenizi tavsiye ederiz.
İsveç Diyeti Listesi 13 Günlük Örnek Menüsü
İsveç Diyeti 1. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 400gr ıspanak, 1 domates
Akşam Yemeği: 200gr fırında dana biftek, zeytinyağı ve limon suyu ile tatlandırılmış 1 marul
İsveç Diyeti 2. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 250gr tavuk, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 200gr fırında dana biftek, zeytinyağı ve limon suyu ile tatlandırılmış 1 marul
İsveç Diyeti 3. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 1 marul
Akşam Yemeği: Haşlanmış kereviz, 1 domates, 1 taze meyve (elma, armut veya portakaldan biri)
İsveç Diyeti 4. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 200ml portakal suyu, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 1 tam haşlanmış yumurta, 1 soyulmuş havuç, 250gr inek sütünden yapılmış peynir
İsveç Diyeti 5. Gün:
Kahvaltı: 1 büyük soyulmuş havuç
Öğle Yemeği: 200gr buharda pişmiş midye, üzerine limon suyu, 1 kaşık tereyağı
Akşam Yemeği: 200gr dana biftek, 1 temizlenmiş kereviz
İsveç Diyeti 6. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 1 temizlenmiş havuç
Akşam Yemeği: Yarım tavuk, zeytinyağı ve limon ile tatlandırılmış marul
İsveç Diyeti 7. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa şekersiz çay
Öğle Yemeği: hiçbirşey! (bolca su için, yardımcı olacaktır)
Akşam Yemeği: 200gr kuzu bonfile, 1 elma
İsveç Diyeti 8. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 400gr ıspanak, 1 domates
Akşam Yemeği: 200gr fırında ısıtılmış dana bonfile, limon ve zeytinyağı ile tatlandırılmış 1 marul
İsveç Diyeti 9. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 250gr hindi, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 250gr fırınlanmış dana bonfile, zeytinyağı ve limon ile tatlandırılmış yeşil salata
İsveç Diyeti 10. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 1 marul
Akşam Yemeği: Haşlanmış kereviz, 1 domates, 1 taze meyve (elma, armut veya portakaldan biri)
İsveç Diyeti 11. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 200ml portakal suyu, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 1 iyice haşlanmıl yumurta, 1 temizlenmiş havuç, 250gr inek sütünden yapılmış peynir
İsveç Diyeti 12. Gün:
Kahvaltı: 1 büyük havuç
Öğle Yemeği: 200gr buharda pişirilmiş midye ve üzerine limon suyu, 1 kaşık tereyağı
Akşam Yemeği: 250gr dana bonfile, 1 temizlenmiş kereviz
İsveç Diyeti 13. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 iyice haşlanmış yumurta, 1 büyük temizlenmiş havuç
Akşam Yemeği: 250gr tavuk, zeytinyağı ve limon ile tatlandırılmış 1 marul
  Kaynak : cgkn.net
0 notes
Text
Nordic Diyeti: Nedir, Nasıl Yapılır ?
Danimarka Diyeti veya İsveç Diyeti olarak da bilinen nordic diyeti  her diyet listesi gibi daha az zamanda daha hızlı kilo vereceğinizi yani 13 günde 10 ile 20 kilo vermeyi vaad etmektedir.
Nordic diyeti; kuzey ülkelerinde uygulanan diyet listesi olarak bilinir. Nordic diyet listesinde yer alan besinler genel olarak kuzey ülkelerinde yetişen besinlerden oluşur. İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya ve İzlanda gibi ülkelerde beslenme alışkanlıklarına bağlı diyet listesi olarak uygulanmaktadır.
Kopenhag Üniversitesi araştırmacıları 180 obez danimarkalı  üzerinde bir çalışma yapmışlar. 6 ay boyunca kalori kısıtlaması yapılmadan Nordic Diyet uygulayan katılımcıların yaklaşık 5 kg verdiği ve ayrıca sağlıksız şekilde beslenen bireylerle kıyaslandığında daha düşük kan basınçları ve düşük vücut yağına sahip oldukları gözlenmiştir.
Nordic Diyet ile Akdeniz Diyeti meyve, sebze, deniz ürünleri ve taze otlar gibi besinlerin tüketimi bakımından benzerlik göstermektedir fakat Kopenhag Üniversitesi Beslenme Bölümü profesörü  Arne Astrup‘a göre aralarında farklılıklar var. Örneğin, zeytin yağ yerine kanola yağı veya organik tereyağ tercih edilir. Çünkü bu ürünler danimarkalıların geleneksel beslenmelerine özgüdür.
Nordic diyeti her ne kadar kalp hastalıklarını korumaya yönelik olarak düzenlense de, diyetin içerdiği besinler sayesinde obezite, tip-2 diyabet, yüksek tansiyon gibi metabolik rahatsızlıkların da önüne geçilmiş oluyor.
Araştırmacılar bu diyetin başarılı olabileceğini dile getirseler de çokça tavsiye ettikleri bir program değil. Yine de iddaa ettikleri rakamları duyunca çoğu insan diyete balıklama atlamak istiyorlar. Hızlı ve kolay kilo vermek ! Hızlı olabilir ama gerçekten kolay mı bilmiyoruz ? Ancak kendini kontrol edebilen bir insansanız evet o zaman bu diyet tam size göre.
Nordic diyetine başladıktan sonra sağlığınıza oldukça faydaları olacaktır.
Nordic diyeti 3 temel prensip üzerine kurulmuştur ;
Bitki ve sebzelerden alınan kalori miktarını arttırıp etten alınan kalitesiz kaloriyi azaltmak.
Deniz ürünlerinin daha sık tüketilmesi
Kırsal Bölge Besinlerinin daha fazla tüketilmesi
Nordic Diyet listesinde yer alan besinlerin listesi ;
Yağlı balık
Kanola yağı
Yumuşak ve taneli meyveler
Etler
Tam tahıllı besinler
Meyve sebzeler
Nordic Diyetinde pişirme yöntemleri büyük öneme sahiptir. Özellikle buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri daha sağlıklı olduğu için önerilir. Sağlıklı olmasının nedeni yiyeceklerin besin değerlerinin maksimum düzeyde korunmasıdır.
Ayrıca Nordic Diyet ilkeleri arasında evde yemek pişirmeyi sıklaştırmak ve işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmayı da saymalıyız.
Meyveler dediğimiz zaman tüketeceğimiz meyveler ;
Çay üzümü, kırmızı yaban mersini, elma, armut, kuru erik, lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, brokoli, rezene, ıspanak, soğan, pırasa, kıvırcık lahana, şeker bezelyesi, turp, havuç, yabani havuç, pancar kökü.
Patates ve sert kabuklu meyveler kaynatılarak tüketilir.
Baklagiller ;
Kahverengi fasulye, sarı ve yeşil bezelyeler.
Et ;
Sığır eti, kuzu, tavuk ve hindi.
Süt ürünleri ;
Az yağlı süt, fermente süt, peynir.
Balık ;
Ringa balığı, uskumru, somon balığı.
Pişmiş yumurta
Tahıllar ve çekirdekler ;
Tam tahıllı çavdar ve düşük sodyumlu buğday ekmeği. Yulaf kepeği ekmeği, müsli, yulaf unu, arpa tanesi, tam tahıllı makarnalar, öğütülmüş arpa ve pirinç yerine yulaf. Keten tohumu, fisilyum ve ayçiçeği çekirdeği gibi çekirdekler.
Yağlar ve sıvı yağlar ;
Ayçiçeği, keten tohumu ve kolza tohumu yağı gibi sebze yağları; düşük yağlı sebzeler ve bitkisel sıvı margarin.
Baharatlar ve içecekler ;
Maydanoz, dereotu, hardal, karaturp, salata sosu, tüm baharatlar, soya sosu, yulaf-bazlı süt içermeyen krema, patates nişastası, maya, düşük sodyumlu tuz, çay, kahve, meyve ya da sebze suyu.
Nordic diyetinin beraberinde getirdiği sağlıklı alışkanlıklar ;
Nordic Diyeti çavdar gibi tahılları yemeyi tavsiye eder çünkü onlar; önlenemez yemek yeme arzusu yaratan kan şekerindeki keskin artışlardan koruyan yavaş sindirilen lifler içermektedir.
Nordic Diyeti hayvansal ürünlerin tedbirli bir şekilde yan yiyecekler olarak kullanıldığı esas olarak bitki tabanlı bir diyet olduğundan, sağlıklarını geliştirmek ve kilo vermek isteyen vejetaryenler için uygun bir diyettir.
Doymuş yağ asidi içeren besinleri PUFA’lı besinlerle değiştirdiğinizde, Nordic Diyeti kalp damar hastalığı riskini düşürmektedir.
Nordic diyetinin yararları nelerdir ?
Nordic Diyeti; karbonhidrat ve yağın kalitesine, besin liflerinin miktarına, kaynağına ve kalitesine, rafine edilmiş besinler yerine tam tahıllı besinlerin tercih edilmesine dikkat çeker ve böylelikle kilo kaybedilmesine ve metabolik sendromların risklerinin azaltılmasına yardımcı olur.
Fırında pişirme, haşlama gibi düşük ısılı pişirme yöntemleri Nordic Diyeti’ndeki temel ve tavsiye edilen yöntemlerdir ve böylece yiyeceklerin besin değerleri korunmuş olur.
Nordic Diyeti çevreyi tehlikeye atmadan aşağıdaki maddelere odaklanarak besin güvenliğini garantiye alır.
Yerel olarak yetiştirilen besinlerin çevre üzerinde nakliye açısından negatif etkileri minimuma indirir.
Organik kaynaklardan besinler.
Yabani kırsal alan kaynaklı bazı besinleri içermesi, dolayısıyla biyo-çeşitliliği teşvik etme ve gübre ve zirai ilaç kullanımını minimize eder .
Satın alınan bütün besinlerden istifade etme ve atıkları azaltma.
Unutulmamalıdır ki her bireyin diyeti kendine özgü olmalı ve bu konuda uzman kişiler tarafından planlanmalı ve takip edilmelidir.
Diyet süresince alacağınız en ufacık ekstra besin (şekerleme, bisküvit, bir bardak bira/şarap ve hatta sakız bile) diyetinizi anında bozacak ve artık yaptığınız hiçbir işe yaramayacak. Tekrar başlamanız için de 6 ay beklemek zorunda kalacaksınız. Diyete başladıktan 1-2 gün sonra baktınız ki devamında uymakta zorlanacaksınız, diyeti bırakmanızı ve 3 ay sonra tekrar denemenizi tavsiye ederiz.
İsveç Diyeti Listesi 13 Günlük Örnek Menüsü
İsveç Diyeti 1. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 400gr ıspanak, 1 domates
Akşam Yemeği: 200gr fırında dana biftek, zeytinyağı ve limon suyu ile tatlandırılmış 1 marul
İsveç Diyeti 2. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 250gr tavuk, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 200gr fırında dana biftek, zeytinyağı ve limon suyu ile tatlandırılmış 1 marul
İsveç Diyeti 3. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 1 marul
Akşam Yemeği: Haşlanmış kereviz, 1 domates, 1 taze meyve (elma, armut veya portakaldan biri)
İsveç Diyeti 4. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 200ml portakal suyu, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 1 tam haşlanmış yumurta, 1 soyulmuş havuç, 250gr inek sütünden yapılmış peynir
İsveç Diyeti 5. Gün:
Kahvaltı: 1 büyük soyulmuş havuç
Öğle Yemeği: 200gr buharda pişmiş midye, üzerine limon suyu, 1 kaşık tereyağı
Akşam Yemeği: 200gr dana biftek, 1 temizlenmiş kereviz
İsveç Diyeti 6. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 1 temizlenmiş havuç
Akşam Yemeği: Yarım tavuk, zeytinyağı ve limon ile tatlandırılmış marul
İsveç Diyeti 7. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa şekersiz çay
Öğle Yemeği: hiçbirşey! (bolca su için, yardımcı olacaktır)
Akşam Yemeği: 200gr kuzu bonfile, 1 elma
İsveç Diyeti 8. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 400gr ıspanak, 1 domates
Akşam Yemeği: 200gr fırında ısıtılmış dana bonfile, limon ve zeytinyağı ile tatlandırılmış 1 marul
İsveç Diyeti 9. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker
Öğle Yemeği: 250gr hindi, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 250gr fırınlanmış dana bonfile, zeytinyağı ve limon ile tatlandırılmış yeşil salata
İsveç Diyeti 10. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 tam haşlanmış yumurta, 1 marul
Akşam Yemeği: Haşlanmış kereviz, 1 domates, 1 taze meyve (elma, armut veya portakaldan biri)
İsveç Diyeti 11. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 200ml portakal suyu, 1 kase doğal yoğurt
Akşam Yemeği: 1 iyice haşlanmıl yumurta, 1 temizlenmiş havuç, 250gr inek sütünden yapılmış peynir
İsveç Diyeti 12. Gün:
Kahvaltı: 1 büyük havuç
Öğle Yemeği: 200gr buharda pişirilmiş midye ve üzerine limon suyu, 1 kaşık tereyağı
Akşam Yemeği: 250gr dana bonfile, 1 temizlenmiş kereviz
İsveç Diyeti 13. Gün:
Kahvaltı: 1 kupa kahve, içine 1 küp şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle Yemeği: 2 iyice haşlanmış yumurta, 1 büyük temizlenmiş havuç
Akşam Yemeği: 250gr tavuk, zeytinyağı ve limon ile tatlandırılmış 1 marul
  Kaynak : cgkn.net
Nordic Diyeti: Nedir, Nasıl Yapılır ?
0 notes
basitpufnoktalari-blog · 8 years ago
Text
Bebek Maması Hazırlama
Kaşık Mamaları, Hazır Ek Besinler: Altıncı ayın sonundan itibaren ek besinlere geçiş döneminde kaşık mamaları, bebeklerin günlük diyetlerine eklenmek suretiyle verilen besinlerdir. Çok değişik şekilleri bulunmaktadır (meyveli, sebzeli, tahıllı, sütlü veya karışım gibi). Biyolojik değeri yüksek süt proteinleri ve bitkisel proteinleri, sindirimi kolay bitkisel yağları, suk­rozu en düşük seviyelere indirilmiş karbonhidratları ve biyolojik değeri yüksek süt minerallerini (kalsiyum ve fosfor gibi) ve demir içermektedir. Vitamin ve minerallerle zenginleştirildiği için yemek tarifleri hazırlama esnasında oluşabilecek kayıplar en aza indirgenmiş olur. Kaşık mamaları ve hazır ek besinler yapay renklendirici, aroma ve katkı maddeleri içermemelidir. Be­beklerde kullanılacak tamamlayıcı besinlerin ev koşullarında taze olarak hazırlanması önerilmektedir. Kaşık mamaları ve hazır ek besinleri özellikle çalışan annelerin çalışma dönemlerinde besin hazırlamada yaşadıklar zor­luklar nedeniyle önerilebilir.
Yoğurt: Laktobasillus bulgaricus, laktobasillus asidefilus ve strep­tokokus termofilus karışımı kültürlerin 40-45 0C’de sütü fermantasyona uğratması sonucu oluşan bir besindir. Yoğurt ile sütün bileşimi arasında fermentasyon sonucu bazı değişiklikler oluşmaktadır. Temel farklılık ise laktoz yoğunluğundadır. Fermantasyon ile sütteki laktozun % 20’si parça­lanarak yoğurtta laktik aside dönüşmektedir. Bu nedenle yoğurttaki lak­toz miktarı süte kıyasla daha düşüktür. Fermantasyon, sıvı şekildeki sü­tün raf ömrünü uzatmakta ve düşük pH oluşturarak mikroorganizmaların üremesini engellemektedir. Laktik asit üretiminin artması ile pH: 3,7-4,3’e çıkar. Yoğurt, kefir, peynir fermente süt ürünüdür. Fermente sütlerin, sıvı süt ile besin içeriği aynıdır. Protein, kalsiyum, fosfor, riboflavin yönünden zengindir. Fermentasyon yoluyla laktoz, glukoz ve galaktoza parçalanır. Düşük pH, “hem” olmayan demirin emilimini kolaylaştırır. Laktobasillus bulgaricus’un barsak mukozasını koruyucu işlevi vardır. Laktobasillus bul­garicus doğal bağışıklamada etkili ve antiviral özelliğe sahip sitokinlerden interferon-α ve β üretimini uyararak hücresel bağışıklığı arttırır.
 Peynir: Peynir yapımından sonra laktoz ilk 10 gün içerisinde laktik asi­de dönüşmektedir. Taze tüketilen, yani nem oranı yüksek peynirlerin laktik asit içeriği fazladır (% 2-3 civarında). Sert peynirlerin laktik asit içeriğinin bir bölümü kalsiyum laktat halinde kalır. Yumuşak peynirlerin laktik asit içeriği de özellikle yüzeysel küfler tarafından tüketilmekte ve ileri olgun­laşmada tümüyle yok olmaktadır. Bebek beslenmesinde peynir pastörize sütten yapılmış ve tuzsuz olması koşuluyla, 9. ayda küçük miktarlarda kul­lanılabilir.
 Et: Et, önemli miktarda biyolojik değeri yüksek protein ve biyoyararlılığı yüksek demir ve çinko gibi mineralleri, B6 ve B12 vitaminlerini içerir. Etin yağ oranı enerji değerini arttırırken, besin değerini düşürür. Et daha çok palmitik ve stearik asit gibi doymuş yağ asitlerinden zengindir. Tavuk, hin­di gibi kanatlı kümes hayvanlarının etleri ise koyun ve sığır etine göre daha az yağ, doymuş yağ, kolesterol ve demir ile kırmızı ete göre daha fazla protein, riboflavin, niasin, B6 ve B12 vitamini içermektedir. Etin lifli yapısı, bebekler tarafından tüketilmesini güçleştirdiğinden diğer tamamlayıcı be­sinlerin (sebze püreleri v.s) içinde, kıyılmış ya da küçük parçalara ayrılmış şekilde kullanılmalıdır.
 Karaciğer: Çok zengin protein ve mikro besin öğeleri kaynağıdır. Yağ oranının düşük olması, kolay pişmesi, püre haline gelebilmesi dolayısıyla kullanılması nadir önerilen tamamlayıcı besinlerdendir. B12 vitamininin iyi bir kaynağı olan karaciğer, 1 yaşından sonra ve sağlıklı hayvanlardan elde edilmesi koşuluyla az miktarlarda kullanılabilir.
 Balık ve Deniz Ürünleri: Balık, biyolojik değeri yüksek protein ve esan­siyel aminoasit kaynağıdır. A, K ve B grubu vitaminleri, fosfor ve çinko kay­nağıdır. Kılçık kısımları ile yenilebilen balıklar iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Somon, tuna, sardalya, uskumru, ringa balığı gibi yağlı balıklar yüksek oranda omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri içerir ve bu yağ asitleri nöro­motor gelişim için önemlidir. Tuzlu su balıkları iyi bir iyot kaynağıdır.
 Yumurta: Biyolojik değeri yüksek protein ve esansiyel aminoasitleri içerir. Büyümekte olan laboratuar hayvanları üzerinde yapılan çalışma­larda yumurta proteinlerinin % 100 oranında vücut proteinlerine dönüşe­bildiği gösterilmiştir. Yumurtada önemsiz miktarda karbonhidrat vardır. Yumurta yağının 1/3’ini doymuş, % 10 kadarını çoklu doymamış, kalanı da tekli doymamış yağ asitlerinden oluşur. Yağlar yumurtanın sarısında bulunur. Yumurtanın sarısı demir, A vitamini ve B grubu vitaminlerden zen­gindir. Alerjik olması nedeni ile altıncı aydan önce önerilmez. Salmonella besin entoksikasyonu riski olduğundan iyi pişirilmeli veya ayarı katı kı­vamda tüketilmelidir. Yumurtanın proteinleri ısı etkisi ile katılaşır. Yumur­tanın akı 60 0C’de, sarısı ise 70 0C’de katılaşır. Normal katılaşmış fakat fazla pişirilmemiş yumurtanın sindirimi kolaylaşır. Besin değerinin yüksek olması ile ucuz ve kaliteli protein kaynağı olması en önemli üstünlüğüdür. Altıncı aydan itibaren yumurta sarısı az miktarlarda başlanmalı ve her gün verilmelidir.Yumurta beyazı alerjen etki gösterebileceği için 8.-9. aylarda başlanabilir.
 Tahıllar: Tüm toplumlarda ana besin öğesidir. Buğday, arpa, pirinç, çavdar, yulaf ve mısır başlıcalarıdır. Büyük oranda karbonhidrat (% 65-70) içerirler. Karbonhidrat içeriğinin büyük kısmı ni­şastadan oluşur ve iyi bir enerji kaynağıdır. Başlıca tahıl proteinleri, prolamin (zein), glutelin, globülin ve albümindir. Bu proteinlerin elzem aminoasit örüntü­leri değişiktir. Elzem aminoasit yönünden en denge­siz olanı prolamindir. Prolamin en az pirinçte ve en fazla mısırda bulunur. Tahıllar içerisinde kalitesi en yüksek olan pirinç, en düşük olanı mısır proteinidir. Bu nedenle bebek beslenmesinde tahıl kaynağı olarak hem protein kalitesinin yüksek hem de sindiriminin kolay olmasından dolayı pirinç kullanılması önerilmektedir. Tahılların yağının çoğunluğu embriyo kısmındadır. Tahıllar A ve C vita­minleri yönünden fakirdir. B12 dışındaki B grubu vi­taminlerinden (özellikle tiaminden) zengindir. Tam buğday ununda daha fazla miktarda mikro besin ve daha çok fitat bulunmasına karşılık, rafine unda daha az mikro besin ve daha az fitat bulunur.
Nişasta içerisinde vitaminler, mineraller ve pro­tein bulunmadığı saf karbonhidrat kaynağı olduğu için bebek beslenmesinde kullanılması önerilmez.
 Kurubaklagiller: Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya, soya fasülyesi vb) çoğu toplumlarda tüketi­len ana besinlerdendir ve tahıllarla birlikte tüketildiğinde önemli bir besin kaynağıdır. Kurubaklagiller olgunlaşmış tohumlar olduklarından protein, “kompleks” karbonhidratlar ve lif içerir. Yağlarının önemli bir kısmı çoklu doymamış yağ asitleridir. En yağlısı soya fasülyesidir. Kurubaklagillerin protein kalitesi düşüktür. Protein kalitesi, % 40-60 arasında değişmekte­dir. Kurubaklagillerin protein kalitelerinin düşük olmasının nedeni kükürtlü aminoasitlerin sınırlı miktarda oluşu ve sindirilme güçlüğüdür. Kurubakla­giller belirli oranlarda tahıllarla karıştırılır ve iyi pişirilirse karışımın biyolojik değeri % 70’e kadar yükselir. Kurubaklagiller aynı zamanda demir, çinko, kalsiyum ve magnezyum bakımından da zengindir. Kurubaklagillerde fi­tatların fazla olması nedeniyle demir ve kalsiyumun kullanılma oranlarının düşük olduğu bilinmektedir. Kurubaklagiller B12 vitamini dışındaki B grubu vitaminlerden ve E vitamini yönünden de zengindir. Bazı kuru baklagiller (kuru fasulye v.s), tripsin inhibitörü olan lektin içerir, bu nedenle suda bek­letildikten sonra pişirilmesi ve kabuğu ayrıldıktan sonra kullanılmaları öne­rilir. Kurubaklagil yemekleri C vitamini kaynakları ile tüketildiğinde demirin biyoyararlılığı yükselir. Kurubaklagillerden soya fasülyesi isoflavon içerdi­ğinden kalp damar hastalıkları ve kanser oluşumuna karşı koruyucudur.
 Sebze ve Meyveler: Meyve ve sebzeler, çok sayıda vitamin, mineral, antioksidan ve lif içerir. Önemli bir C vitamini kaynağıdır ve bu özelliği nedeniyle, tahıllar ve baklagiller gibi bitkisel kaynaklı besinlerle birlikte ve­rildiğinde HEM olmayan demirinin emilimini artırır.
 Koyu yeşil yapraklı sebzelerde klorofil pigmenti bulunur. Bunlar karo­tenoidler ve flavonoidler açısından, kırmızı renkli sebzeler (kırmızı pancar ve lahana) flavonoidlerden antosayanin pigmentinden, sarı renkli sebzeler (havuç, turunçgiller gibi) karotenoidlerden, beyaz renkli sebzeler (patates, soğan, patlıcan, karnıbahar, elma, armut gibi) ise flavonoidlerden zengin­dir.
Sebze ve meyveler B grubu vitaminleri açısından da zengindir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler; A vitamini, folat, magnezyum, potasyumdan zen­gindir. Turuncu renkli sebze ve meyveler A vitamini yönünden zengindir. Sebzelerdeki vitamin kayıplarını en aza indirmek için, yeneceği veya pişi­rilceği zaman kesilmesi, az suda kısa sürede pişirilmesi, pişirme suyunun dökülmemesi, pişerken soda eklenmemesi ve pişirildikten sonra hemen tüketilmesi gerekmektedir. Sebze ve meyvelerin satın alınırken mevsimine göre seçilmesi uygundur.
 Patates: Patates de temel besinlerdendir. Nişastadan zengin olması dolayısıyla enerji sağlar. Proteinden fakirdir. Önemli oranda C vitamini ve tiamin içermektedir.
 Meyve Suyu: Taze sıkılmış meyve suları iyi bir C vitamini kaynağıdır. Bitki kaynaklı besinlerdeki HEM olmayan demirin emilimini artırır. Ancak fazla miktarda tüketilmesi anne sütünün yerini almasına ve besin değe­ri yüksek diğer besinlere karşı iştahsızlığa neden olabilmektedir. Sukroz ile birlikte tüketilmesi diş çürüklerine yol açmaktadır. Bu nedenle, meyve suyunun günde 250 ml’den daha fazla tüketilmesi önerilmemekte, C vita­mini kaybını önlemek için taze olarak sıkıldıktan hemen sonra tüketilmesi, sıkıldıktan sonra bekletilmemesi gerekmektedir. Bebeklere ana öğünler­den sonra verilmesi besin biyoyararlılığı açısından önemlidir. Öğünlerde 50-100 ml arasında kullanılması diğer besinlerin biyoyararlılığını arttırır. Bebeklerde ilk başlanacak meyve suyu kış mevsimi için elma, yaz mevsi­mi için ise şeftali suyudur. Turunçgillerin suyu bebekte gaza neden olabi­leceği düşüncesiyle 6-9. aylardan sonra verilmelidir.
 Pekmez: Pekmez meyvelerin genellikle üzüm sularının kaynatılarak yoğunlaştırılması ile elde edilir. Pekmez karbonhidrat (glukoz ve fruktoz), demir, potasyum ve kalsiyumdan zengindir. İki yemek kaşığı pekmezde (20 g) 2 mg demir ve 80 mg kalsiyum bulunmaktadır. Az miktarlarda karo­tenoidler, flavonoidler ve B grubu vitaminleri içerir.
 0-1 Yaş Döneminde Sakıncalı Besinler
Çay, bitki çayları, bal, bakla gibi besinlerin süt çocukluğu döneminde verilmesi uygun değildir.
Çay: Çay, süt çocukları ve küçük çocuklara önerilmez. İçeriğinde tanin olması, demir ve diğer mineralleri bağlayıcı özelliğinden dolayı demir ek­sikliğine, içine eklenen şeker ise iştahsızlığa ve diş çürümelerine neden olur.
Bitki Çayları: Papatya çayı, yeşil çay v.s bitki çaylarının da demir emi­limini azaltıcı etkisi vardır. Aynı zamanda bazı farmakolojik ajanlar içeren bitki çaylarının, süt çocukları ve küçük çocuklar için güvenilirliği konusun­da yeterli bilimsel araştırma yoktur.
Bal: Bal fruktoz (%41), glukoz (%41) ve suyun (%18) bileşiminden oluş­maktadır. Clostridium botulinum sporlarını içerebilmesi nedeni ile botulizm riski taşır. Süt çocuklarının mide asidi düzeyi düşük olduğundan bu spor­ları öldüremez, bu nedenle bir yaşından küçük çocuklara bal önerilmez.
Şeker: Şeker pancarından elde edilen bir besindir. Şeker pancarı % 16-20 arasında sukroz (glukoz ve fruktoz) içermektedir. Şeker vücuda enerji sağlar, başka bir besin değeri bulunmamaktadır. Boş enerji kaynağı olduğu için bebek beslenmesinde şeker yerine pekmez veya süt şekeri laktozun kullanılması daha doğru bir yaklaşımdır. Ayrıca çocuklarda fazla tüketilmesi iştahsızlığa ve diş çürüklerine, ileriye dönük hatalı beslenme davranışlarının gelişmesine ve dolayısıyla şişmanlığa neden olmaktadır.
Bakla: Toksinli baklanın neden olduğu zehirlenme anemi, hemoglobi­nüri ve yüksek ateşle karakterizedir. Toksinli bakla yenildikten 24-48 saat sonra etkisi görülür. Zehirlenme taze çiğ baklanın yenmesi ile olur. Bakla pişirildiği zaman toksinin etkisi kalmaz. Favizme neden olabileceği düşü­nüldüğünden süt çocukluğu döneminde bakla önerilmez.
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
Coronavirus’e karşı bağışıklık sistemini güçlendirmenin 8 yolu
Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde yaşam tarzının etkili olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bağışıklık sistemini baskılayan, zayıf düşüren faktörler; hatalı beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, sigara, uyku düzensizliği ve stres. Bunların varlığı halen devam ederken bağışıklık güçlendiren takviyeler hiçbir işe yaramaz. Doğru kişiye doğru takviyeler, yaşam tarzınızda sağlıklı yaşama dair değişiklikler yapılandırıldığında bağışıklık gücünüzü katlar” açıklamasında bulundu.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, özellikle Coronavirus salgınına mağruz kaldığımız bu günlerde bağışıklık sistemimizi güçlü tutmanın önemine değinerek, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için önerilerde bulundu.
Çeşitli beslenmeye özen gösterilmeli Bağışıklık güçlendirici beslenme önce dengeli beslenme ile başlar. 4 besin grubundan yeterli derecede beslenilmeli. Bunlar; süt ve ürünleri, et grubu, sebze-meyve grubu ve tahıllardır. Bu gruplar içerisinde enfeksiyon ile baş etme konusunda çok başarılı besinler var. Özellikle rengarenk çeşitli sebze ve meyveler çeşitli antioksidan ve lif içerikleri nedeniyle kıymetli. Özellikle soğan, sarımsak, lahanagiller, turpgiller, brokoli, nar, portakal, avokado başta olmak üzere tüm sebze meyvelere beslenme programınızda çeşitli olmak üzere yer vermelisiniz. Sebze ve meyvelerin bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler olan probiyotiklerin çoğalmasına yardımcı olması özelliği de savunma sistemimize güç katar. Probiyotik sayımızı arttırmak için yoğurt, kefir, turşu, sirke gibi fermente ürünlerden faydalanacağımız gibi probiyotik-prebiyotik takviyelerden de doktor ve diyetisyeniniz uygun görürse kullanabilirsiniz.
Şeker ve karbonhidrat tüketimine dikkat edilmeli Karbonhidrat olarak basit yani sofra şekeri ve şekerle yapılan yiyeceklere ihtiyacımız olmadığı gibi bağışıklık sistemimizi de baskılar. Dolayısıyla kompleks karbonhidrat yani rafine edilmemiş, kepekli, kabuklu tahıllar tercih etmeliyiz. Örneğin tam buğday ekmeği, yulaf ve bulgur.
Protein alımı yeterli seviyede tutulmalı Bağışıklık sisteminin salgıladığı antikorlar protein yapıdadır. Protein alımınızı yeterli düzeyde tutmalısınız. Et, tavuk, balık, hindi, yumurta, süt ürünleri, bakliyatlar protein içerir. Ayrıca bu grupta çinko minerali direncimizi arttırmamızda yardımcı olur.
Haftada 3 porsiyon balık tüketilmeli Omega 3 yağ asitleri de bağışıklık sistemimizi güçlendirmede önemli rol oynar. Başta balık olmak üzere semizotu ve cevizde de bulunur. Balık tüketiminiz ızgara veya fırında olmalı. Haftada 3 porsiyon öneriyoruz. Tüketemiyorsanız balık yağı kapsüllerini doktor veya diyetisyeninize danışarak tüketebilirsiniz.
Zerdeçal tüketimi bağışıklık sistemini harekete geçirir Zerdeçal son zamanlarda üzerinde en çok çalışma yapılan bitkilerden biri. Bağışıklık sistemini harekete geçirdiğini biliyoruz. Baharat olarak karabiberle birlikte çorbalarınızda kullanabilirsiniz. Zerdeçal, zencefil içeren şekersiz pastillerden de yararlanabilirsiniz.
Yağlı tohumlar beslenme düzenine eklenmeli Yağlı tohumlardan ceviz, fındık ve badem E vitamini, bitkisel yağ asidi ve çeşitli mineral içeriği bakımından faydalı. Yağ çeşidi olarak özellikle zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, avokado yağları güçlü antioksidanlardır.
D vitaminine dikkat edilmeli D vitamini düzeylerinizi arttırmak için güneşten yararlanın. Doktor önerisiyle gerekiyorsa takviyelerinizi kullanın.
Bol su tüketilmeli Bol su tüketimi vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli.
Örnek tarif: Vücut direncini arttıracak bitki çayı Vücut direncinizi arttıracak örnek bitki çayı olarak; yeşil çay+ adaçayı+ 1 çay kaşığı doğal bal karıştırarak günde 2 fincan tüketebilirsiniz. Ihlamur, rezene, zencefil, kuşburnu çayları da önerilebilir.
Örnek tarif: Bol Antioksidanlı salata tarifi Semizotu Haşlanmış nohut / maş fasulyesi Kuru domates Kırmızı kapya biber Haşlanmış karabuğday Ceviz Havuç Kırmızı pancar Nar taneleri Limon/ sirke Zeytinyağı
source https://www.kocaali.com/saglik/coronaviruse-karsi-bagisiklik-sistemini-guclendirmenin-8-yolu-h15636.html
0 notes