Tumgik
#en azından bana göre
dengesizim · 2 years
Note
nietzsche ağladığında kitabini bende okumak istiyorum ama cok pahali...
sahafçıdan 25'e almıştım sanırım
2 notes · View notes
veteranpatron · 5 months
Text
Tumblr Esra (Bölüm-8)
Bana dönüp nefes nefese "naptın bana öyle beni mahvettin gerçekten" dedi. Merve'yi öperek götünü ve memelerini ellemeye devam ettim. Kendimi 2. postaya hazırlıyordum. Merve'yi tekrar sikmeyi çok istiyordum. Memelerini elliyor yalıyordum bir yandan da amıyla oynamaya başladım. Merve tepki vermiyordu düşünüyor gibiydi. Durup ne oldu diye sordum.
M: Esra benim en yakın arkadaşım bunu ona nasıl yaptım?
H: aşk işte sevgilim insana neler yaptiriyor.
M: ama o bunu hak etmedi. Bundan sonra ne yapacagiz Hakan?
H: Esra'dan ayrilacagim
M: olmaz sakın birseyler oldugunu anlar. Onunla sevgili olmaya devam etmelisin. Hiçbir şey olmamış gibi davranmalısın yoksa anlar. En azından bir süre daha.
Bana göre hava hoştu 2 kızı birden sikicektim. Hiç itiraz etmeden kabul ettim Merve'nin dediklerini. Merveyi ellemeye devam ediyordum sikim sertleşmişti tekrar.
M: aşkım mahvettin beni amım çok acıyor sarılıp uyuyalım mı?
H: askim bu sekilde uyuyamam o zaman agzınla boşalt beni hadi.
Diyip dudaklarına bir öpücük kondurdum.
M: yani ben hiç yapmadim daha önce agzima alamam o yüzden midem bulanir.
H: askim birsey olmaz bana verecegin zevk icin yap hadi birtanem.
M: yapamam Hakan uzatma hadi uyuyalim.
Çırılçıplak sarılıp uyumaya çalıştık. Merve rahatlıkla uykuya daldı gerçekten de çok yormuştum onu. Beni sinirlendirmiş olması çıplak olmamız Merve'nin memeleri götü beni fena azdırmıştı ve sikim taş gibi duruyordu önümde. Sakinleşmeye çalıştıysam da fayda etmiyordu Mervenin o halinden dolayı. Bende Merve'nin yanından kalkıp üstümü giyinip odama gittim.
Esra bıraktığım gibi duruyordu. Amı götü kabak gibi açılmıştı. O kadar sese hiç yerinden bile kıpırdamayarak uyumaya devam etmişti. Esra'nın yanına gittim kafasını bana doğru çevirdim şortumu indirdim yarrağımı çıkarıp önce dudaklarına ve yüzüne sürtüp ağzını yarrağımla açarak sokmaya başladım. Hafif hafif git gel yapıyordum Esra uyanmamıştı biraz suratı değişmişti ve sanki ağzında ne olduğunu anlamaya çalışır gibi ağzını oynatıyordu. Esra'nın memeleri Merve ye kıyasla çok küçük kalıyordu.
Memelerini elleyerek ağzını sikmeye devam ediyordum. Esra çok derin uyuyor uyanmıyordu. Iyice kafasını çevirip yarrağımı ağzına sonuna kadar sokunca gözleri açıldı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ağzını sikmeye devam ediyordum ben. Esra gözlerini resmen açık tutamıyor yarı açık yarı kapalı yarrağımı emiyordu. Emerken uyuyakalmıştı daha doğrusu bayılmıştı alkolün etkisiyle ayık duramiyordu. Gırtlağına kadar sokmaya başladım ama Esra'dan tepki yoktu. Bir yandan amıyla oynamaya basladim. Esra eliyle elimi ittirmeye calisiyor agzindan yarragimi cikarmaya calisiyordu.
Agzi bosalinca "aşkim yapma" gibi birşeyler söylüyordu. Ama alkolün etkisiyle kelimeleri kayıyordu ve hiç gücü yoktu. Esra'nın üstüne gelip yarragimi amına hizaladım. Girmeye calisiyordum ama çok kuruydu bu yüzden giremiyordum. Bende Esra'nın çantasından nemlendirici alip güzelce yarragima sürdüm. Tekrar amına hizalayıp bu sefer bir çırpıda girdim. Esra'nın gözü açılıp beni gördü sonra yine kapattı.
Hızlı ve çok sert sikiyordum ama Esra sadece ıh oh of diye inliyordu istediğim tepkiyi sarhoş olduğu için alamıyordum. Esra'yı uyandırmaya başladım ağzına yarragimi sokuyor yanaklarını memelerini amını götünü tokatlıyordum. Böyle tokatlarla ve agzinin sinirini zorlayarak sikmemle 5 dakika sonra ayılmaya başladı.
E: yapma Hakan uykum var
H: kalk sevgilim kocan amcığa aç gel doyur kocanı.
E: bırak beni uyucam
H: kalk hadi seni sikmeden uyutmam seni
E: off ne azginsin ya zaten uyumadan sevismistik bu neyin azginligi
H: çok seksisin yavrum bak kazık gibi yaptın sikimi bu sik senin bunu indirmek de senin görevin
E: ımm öyle miymiş
Deyip beni öpmeye başladı. Eliyle de 31 çekiyordu. Yataktan inip ayakta durdum. Esra hemen yatagin ucuna gelerek yarragimi emmeye basladi. Bende onun amıyla oynuyordum iyice ayılmıştı. 2 dakika sakso çektikten sonra yatip amini acti ve eliyle salyalarını alarak amına sürmeye başladı. Sonra "gel askim bu ami parçala" dedi.
Böyle orospuca konuşması beni acayip gaza getirmişti. Bacaklarını omzuma aldım ve memelerinden tutarak santim santim girmeye başladım. Esra kısılmış gözleriyle bana bakıyor her santim girişinde dudaklarını ısırarak ah diyordu. Tamamını sokunca ona sarılarak öpmeye başladım dizleri memelerine değiyordu. Böyle ona sarılırken sikmeye başladım ağır ağır sikiyordum, yarrağımı amına her sokuşumda dudaklarını benim dudaklarımdan kaçırıp yüzümden tutarak ah aşkım çok iyi diyordu. Galiba bu pozisyonda çok fazla uyarıyordum onu. Bunu anlayınca sikişin dozunu arttırmaya ve sertleştirmeye başladım.
Esra sırtımı çiziyordu. "Oohhh çookk iyisin aşkım devam et devam et" diye inliyordu. Bende orospumu inlete inlete sikmeye devam ediyordum amına her girdiğimde Esra inliyor amına çarpan taşşaklarımdan şap sesi çıkıyordu. Esra'ya doğru iyice yüklenerek onu tam top pozisyonuna getirdim ve hızlıca sikmeye başladım. Esra ahhhh ayyy devam et askim ohh derken bir anda kendini arkaya doğru itmeye benden kurtulmaya çalıştı ve amı kasılarak yarrağımı dışarı itti. Nefes nefese kolunu ısırıyor bacakları deli gibi titriyordu. Boşalması bitene kadar onu öyle izledim.
Boşalması bitince onu bacaklarımdan tutup yeniden kendime çektim. Esra yorgun gözlerle bana bakıyordu. Yeni boşaldığı için sırılsıklamdı zaten amına yüklenince yarrağım kolayca girdi. Esra'dan yeniden ah sesi geldi. Sikmeye baslamistim yine bu sefer misyonerde sikmeye devam ediyordum. Esra beni yorgun gözlerle hayranlıkla izliyordu ve bir yandan da benimle konuşuyordu.
E: off çok güzel sikiyorsun askim sik beni
E: ahh dagit amimi yarraginla hadi durma
E: sik beni ah daha sert sik kökle askim doldur icimi.
E: ahhh çok güzel sikiyorsun karını off mahvettin beni
Ben bunlari duyunca gaza geliyor daha sert ve hizli sikiyordum Esra'yı. Alkolün etkisiyle de boşalmama daha çok vardı. Esra'nın kafasını tutup kendime doğru çekerek ona amını nasıl siktiğimi gösteriyordum.
H: bak kocan nasil sikiyor amini iyi bak orospu.
E: ah ah ah evet evet askim evet cok güzel sikiyorsun evet
H: çok güzel inliyorsun orospum al amına of
E: çok güzel sikiyorsun bu yarraksiz yasayamam artik.
Kafasini birakip memelerini tokatlamaya basladim. Yarragimi amina her soktugumda bir memesine tokat atiyordum sonraki soktugumda digerine tokat atiyordum. Esra "ah acıttın aşkım yavaş" diyordu ama ben umursamayip ayni ritimde devam ediyordum. Memeleri kıpkırmızı olmustu Esra ellerini memelerine koyup "askim cok acidi dur" dedi. Bunun üzerine yüzüne bir tokat atıp boğazını sıkıp hızlıca sikmeye basladim Esra afallamisti gözlerimi gözlerine kitleyip hızlıca sikmeye basladim. Esra cildiriyor beni öpmeye calisiyordu ama öpmesine izin vermiyordum bogazini sikarak ona bir orospu gibi muamele yapiyordum.
Esra çığlıklar atarak "Hakan Hakan Hakan askim devam et ah ah ah" diye inleyerek boşalmaya başladı. Boşalması bitince amına tokat atarak "domal" dedim.
E: askim cok yoruldum bosal artik lutfen
H: seni daha götünden sikmeden boşalmam bugün askim. Deyip yeniden memelerine birer tokat attim.
Esra dönüp domaldi. Prezervatifi takıp Esra nın önune geldim. "Güzelce salyalarını akıt askim bakalim" dedim. Hemen saksoya geçti ve yalamaya basladi bende hafiften götüyle oynuyor onu hazirliyordum. Esra iyice gaza gelip sonuna kadar sokuyor tüm salyalarini birakarak geri geliyordu.
Yeter dedim ve arkasina gectim. Götüne biraz nemlendirici sürüp yarrağımın basını dayadım. O kadar dardı ki yarrağımı sımsıkı kavrıyordu. Zorla da olsa başını sokmuştum. Başını sokmamla beraber Esra ortalığı yıkmış bana "lütfen çıkar aşkım çok acıdı çıkar nolur çıkar" diye yalvarmaya baslamisti. Sesi ağlamaklı geliyordu. Biraz daha ittirmemle bağırarak kaçmaya çalıştı ama belinden tutuyordum.
E: aşkım nolur çıkar nolur çok acıdı nolur başka gün yap arkadan nolur çıkar şimdi.
Bana böyle yalvarması ve aşırı dar olması boşalmamı getirmişti. Inanilmaz bagiriyordu Merve şu ana kadar uyanmadiysa bile biraz daha ittirirsem uyanabilirdi bu nedenle Esra'nın götünden çıktım. Çıkmamla birlikte yatağa yığılıp götünü tutarak ağlıyordu. Prezervatifi çıkarıp yarrağımı ağzına götürdüm.
H: hadi askim boşalt beni
Esra şaşkınlıkla bakıyordu biraz yalamaya basladi ama cok isteksizdi belliki canini cok yakmistim. Yataga yatip kafasindan bastirarak deepthroat yaptirmaya basladim. Bana yaklaşık 3 dk öyle sakso çektikten sonra ağzının içine boşaldım. Boşalırken galiba çok ittirdim ve Esra bir anda banyoya koşarak gidip kusmaya başladı. Yanıma geldiğinde
E: götüm çok acıdı neden durmadın insan sevdiğine kıyamaz dururdu orada
H: yavrum ben seksi böyle seviyorum hala alışamadın mı?
E: beni gerçekten seviyor musun?
H: tabi seviyorum askim. Sacmalama gel bakiyim yanima.
Esra yanima yatti ve sarilarak uyuduk.
48 notes · View notes
Text
Gençlerle Zıvanadan Çıktım! (Gamze 46 Y., İstanbul)
Kocamla evlendiğimizde üniversiteyi daha yeni bitirmiştim ve önümde hayallerim varken ailemin de etkisiyle ne olduğunu pek anlamadan evlendim. Aramızda yaş farkı vardı ama sorun etmemiştim. Ben 23 kocam 34 yaşındaydı evlendiğimizde. Seksi seven ve bilen genç bir kadındım evlendiğimizde. Ama hiç beklediğim gibi olmamış, ilk gecemizde bile 15 dakika yeterli gelmişti ona. İçime girip biraz sokup çıkarmış ve sonra boşalmıştı. Benim isteğimi görünce keyiflenip bir daha yapmıştı. Bakire olmamamı hiç sorun etmemişti. Balayı sonrası 2 yıl böyle geçerken sonrası daha da azalmıştı. Kocamın tecrübesinin benden bile az olduğunu anlamıştım. Sorun etmedim çok. Zaten evlenen bütün kadınlardan duyduğum evlilikte seks hayatının sadece bir bilemedin üç sene sürdüğüydü. Hemen hamile kaldım. Sonra zaten o az olan seks de bitti.
Zengindi sevgili kocam. Müteahhit olarak başladığı hayatta sonra galeri, ticaret derken bana ve oğluma iyi bir hayat yaşatmıştı. Varsın geceleri üstümde bir iki debelenip uyusun. Bazı geceler yalnız iken üniversitede yaşadıklarımı düşünüyordum. O zamanki sevgilim sabah güneşini görmeden pek inmezdi üstümden. Hemen herşeyi yaşamıştık onunla. Beni götümden siktiği gece canım çok yanmış ama sonra ona verdiğim hazdan çok tahrik olmuştum. Benim pek de nazlanmadığımı, götümden sikilirken zevk aldığımı görünce de götümü hiç boş bırakmamıştı. Sonra da okullar bitince ayrılık ve sonunda evlilik işte.
Kocam iş hayatında başarılı olunca ve bizden de birşeyi esirgemeyince ben de bazı şeylere çok takmadım. Bazen haftasonları eve gelmezdi iş bahanesiyle. Eve gelince üstünde sarı uzun saçlar bulurdum. Tüm yaptığının 10 dakika sürdüğünü çok iyi bildiğim için o 10 dakikayı sorun etmedim önce. Sonra zaten onun da ayağı kesildi bu tür ilişkilerden. Ama daha kötüsüne başladı: Kumar!
Çok para kaybetmezdi. "Zevkine oynuyorum!" dese de 10 bin 15 bin dolar giderdi. Açıkçası bizim maddi durumumuza göre önemli bir miktar değildi. Dört beş ayda bir Kıbrıs'a giderdik beraber. Oğlum büyüdükten sonra sıkıldı ve gelmedi bizimle. Kıbrıs'a gittiğimizde rutinimiz değişmezdi pek. O otelin kumar salonuna gider ve 8-10 saat bazen daha da fazla orada kalırdı. Sonra odaya gelip uyur ve biraz benimle kalıp ertesi gün yine giderdi. "Gel sen de oyna hayatım, canın sıkılmasın, Slot falan eğlenirsin biraz!" dese de, benim hiç ilgimi çekmiyordu kumar.
Böyle böyle yıllar geçti. Kocam iş ve kumarla vakit geçirirken ben de yaşadığım boşluğu bakımımla giderdim. Spor, bazı estetikler, biraz botoks derken hiç de 46 yaşında gibi göstermezdim. Çevremdeki arkadaşlarım da bunu tasdik eder, "Harcıyorsun bu güzelliği!" derlerdi. Göğüslerim iri ve dikti yaşıma göre. Popom taş gibiydi pilates sayesinde. Sadece bedenim değil ruhum da gençti. Oğlumun 17-18 yaşında arkadaşları ile çok iyi vakit geçirir, aralarında yaptıkları şakalara güler, ben de onlara takılırdım. Bazısı bana bakardı, ama ergen işte der önemsemezdim. Hoşuma bile giderdi bakmaları. Bazı geceler dışarı çıktığımızda ise erkeklerin bakışlarını üstümde hissederdim. Bazısı bana öyle bir bakardı ki... Ohhh, beni böyle arzulayan bir erkeğin altında olmak isterdim o zaman. İçimdeki istek, yangın gün geçtikçe artmasına rağmen hiç aldatmadım kocamı. Pørnø izleyip kendimi okşamaya başlamıştım artık ve bu bana yetiyordu. Daha doğrusu kendimi kandırıyordum aslında yetiyor diye.
Bu yaz başında kocam yine, "Kıbrıs'a gidelim!" diye tutturdu. Uzun zamandır oynamamıştı ve bu işe ayırdığı bütçe de iyice büyümüştü. Anlaşılan bu sefer daha uzun kalacaktık. Tabii bu benim için daha uzun gündüzler ve geceleri yalnız geçirmek olduğu için pek istemiyordum. Hiçbir zaman dırdırcı bir kadın olmadığım için, "Tamam gidelim!" dedim fazla uzatmadan. Ben de özlemiştim zaten plajları.
Kıbrıs'a inip otele yerleştiğimizde kocam hemen üstünü değiştirdi. Her zaman gittiğimiz otellerden değildi bu seferki. En azından öbüründe birkaç hanımı tanıyordum da yalnız kalmıyordum. Arkadaşları ile grubunu yapıp salona neredeyse koşarak indi. Ben de plaja indim. Boş gibiydi biraz ortalık geçen senelere göre. Tek başıma uzanıp kitap okuyor, biraz yüzüyor sonra yine plajda keyif yapıyordum. Odamda öğlen uykusu, havuz başı akşam yemeği ve yemek sonrası havuzda birkaç içki. Son 3 günüm böyle geçmişti. 3 günde toplam 3 saat vakit geçirmemiştik kocamla. Bazen akşam yemeğe gelse de çoğunlukla salonda hallediyordu onu da. İyice canım sıkılmıştı artık ve kızmaya da başlamıştım kocama. Yalnız olduğumu gören bazı tipler askıntı olsa da evli olduğumu belirtip ustaca sıyırıyordum kendimi.
Cuma sabahı yine plaja indim erken saatlerde. Pazartesi dönecektik madem, iyice bronzlaşmak istiyordum. Oğlum da üniversite öncesi arkadaşları ile tatile çıkmıştı. Telefonla konuştuğumda kızlarla olduğunu anlayıp pek rahatsız etmedim onu. Doğaldı tabii. Cebinde bol parası olan bir genci kızlar boş bırakmazdı. O da bunun sefasını sürüyordu. Eh sürsün diye düşünüp plajda boş bir yere geçtim. Güneş kremimi sürüp uzanırken bikinimin de üstünü açıverdim rahat rahat. Plaj boştu zaten ve tek tük yaşıtım turistler de üstsüzdü.
Gözümde güneş gözlüğüm yüzüstü uzanırken birkaç gencin konuşması uyandırdı beni. "Sikecem yapacağın işi, niye geldik buraya, dağa gitseydik bari, kız falan yok burada!" diye küfürlü konuşup gülüşüyorlardı. Öbür arkadaşı da, "Esas buraya geliyorlar, erken daha, bekle biraz..." falan diyordu yine küfrederek. Hafifçe başımı kaldırıp baktım. Biri esmer öbürü kumral oğlum yaşlarında, yakışıklı, spor yaptıkları her halinden belli, ama biraz kaba saba 2 genç erkekti gelen. Dört beş metre uzağıma yerleşmişler, bira içip kritik yapıyorlardı kendilerine göre. "Tüm kış hayatım sikildi inşaatta. Kız bulamazsam sana saplarım bak kanka, 7 aydır abazayım!" diyen delikanlı sanırım gerçekten çok abaza kalmıştı ki sesinin tonunu pek ayarlayamıyordu arkadaşına kızarken.
Doğruldum yattığım yerde. Biraz rahatım kaçmıştı. Doğrulurken de bikinimin üstünü ayarladım düşmesin diye. Ellerimle tutarken o an ikisi ile göz göze geldik. Üstlerinde rengi iyice solmuş şort mayo vardı. Bağladım ve oturup bir sigara içmek istedim. Çantamda sigaramı ararken ikisinin de ilgisi bana kaymıştı birden. Turist sanmışlardı beni. Esmer olan Türkçe bilmediğimi düşünürek benim harika bir milf olduğumu, eline geçse sabaha kadar boş bırakmayacağını, en az 5 postası olacağını konuşurken, öbür arkadaşı da ona hak veriyor, "At gibi. İkimiz birden amından götünden siksek doyuramayız bunu kanka!" diyordu. Rahatsız olmuştum konuşmalarından. Ama beni çok arzulayan böyle iki yakışıklı da biraz ilgimi çekmişti. Gençler işte, biraz eğleneyim rezil edeyim şunları bari diye düşündüm. Severdim böyle oyunları.
Sigarayı bulup çakmağı ararken fırlamalardan kumral olanı birden zıpladı ve yanıma geldi. "Lighter, buyur fire!" diyerek bildiği 3-5 kelime ingilizce ile bana çakmağını uzatıyordu gülümseyerek. Gülümsedim birşey demeden ve sigaramı yakıp, "Thank you!" dedim hiç oyunu bozmadan. "You very beautiful!" diye gülümsedi ve birden elini bacağımın üstüne koyuverdi. O bunu yaparken esmer olan da anında gelmiş ve rusça birşey konuşmaya başlamıştı. Anlamadığım için boş boş bakıyordum, ama o eli de hemen ittirmiştim bacağımdan. İstediğim kadar sert ittirememiştim o an. Sanırım bundan cesaret alan öbürü de kolumu okşamış ve "Çok güzelsin diyorum ya niye anlamıyorsun?" diye gülümsemişti biraz salakça. Yüzümü ekşittim. Bu oyun fazla uzamıştı ve bitirmem lazımdı artık.
"Gençler, gerçekten yabancı gibi mi görünüyorum ya? Anlamadınız mı Türk olduğumu, yoksa biraz saf mısınız siz bakayım?" deyiverdim. İkisi de irkildi birden. Oyunuma devam ettim yine. "Böyle rahatsız ederseniz güvenliğin gelmesi bir dakikayı bulmaz, biliyorsunuz değil mi?" dediğimde kekeler gibi oldular. Birbirlerine suçlar gibi ters ters baktılar. Oyuna devam ettim sonra. Sanki hiçbirşey olmamış, hakkımda konuştuklarını hiç duymamışım gibi, "Eee, ne yapıyorsunuz, tatile mi geldiniz yakışıklılar?" dediğimde yüzleri yine değişti. Gülümsedim ve denize girdim sonra. Bir anda atlayıp hızlı hızlı açıldım ve kendime kendime güldüm. İkisi de yerlerine dönmüştü gördüğüm kadarıyla. Benim için eğlence bitmişti aslında, ama anlaşılan onlar şanslarını denemek istiyorlardı biraz daha.
Yerime dönüp kurulandıktan sonra ikisi de yanıma gelip, biraz mahçup gibi bir ifadeyle özür dilediler. Türk olduğumu hiç anlamadıklarını, bilemeden ayıp ettiklerini falan söylerlerken tanışıverdik. İki de çocukluk arkadaşıymış. Nispeten ucuz olduğu için Kıbrıs'a tatile gelmişler. Hakan 20, Kemal ise 21 yaşındaydı. Gençlerle çok kolay anlaşırdım zaten dediğim gibi. Bir saat kadar oturup konuştuk plajda. Aslında sanki birşey saklıyor gibiydiler. Ama niyetlerini zaten tahmin edebiliyordum. İkisi de bana iltifat ediyordu sürekli. Gözleri bikinimden taşacak gibi duran göğüslerimdeydi ikisinin de. 46 yaşında olduğumu duyunca şaşırmışlardı. Ben de onlara çok yakışıklı olduklarını söyleyip, kızlar konusunda iyi şanslar diledim biraz şakalaşarak ve sonra doğrulup kalktım odama gitmek için. O an Hakan birden hızla önünü düzeltti. Offf, sadece birkaç saniye sürmüştü, ama hareketini gördüm. Çadırı tam anlamıyla kurmuştu.
Odama girip banyo yaparken kendimi tutamadım. Akan suyun altına bedenimi okşamaya başladım. Göğüslerimi okşarken elim bacak arama gitti. Parmağımı sokarken küvete uzandım. Yarım saate yakın kendimi tatmin edip orgazm olurken gözümün önünde Hakan ve bana biraz piç piç, azgınca bakan Kemal vardı. O kolların arasında olmak, tüm o abazalığını üstümde gidermesi, ohhhh, bir daha parmakladım kendimi. Bu sefer iki deliğimle de oynuyordum ve bu sefer daha şiddetli orgazm oldum.
Biraz uzanıp uyuduktan sonra kendi kendime düşündüm. Bu kadar etkilenmeme şaşırmıştım. Evet bu yaşta iki gencin ilgisini çekmek her kadının hoşuna giderdi. Peki kaç sene sürerdi ki bu ilgi? İstediğim kadar spor yapayım, bakımlı olayım, birkaç sene sonra Gamze abla, Gamze teyze olacaktı artık. Canım sıkılmıştı. Kocamı aradım. Açmadı. Bir süre sonra yine aradım meşgule düşürdü. Saat 15:00 gibi bikini yerine mayo giyip havuz başına indim bu sefer. Bir kokteyl söyleyip şezlonga uzandım. Gözler üstümdeydi yine. Birkaç kişi yanıma gelebilmek için işaret bekler gibi beni kesse de huzursuzdum o an ve biraz sert bakınca uzaklaştılar. Telefonda birşeylere bakarken iki fırlamanın sesini duyunca gülümsedim kendi kendime. Anlaşılan kız bulma olayında pek de başarılı olamamışlardı. Kemal Hakan'a küfrediyordu yine, "Getireceğin oteli sikeyim senin!" diye. Beni görmemişlerdi. Arkamdan geçerken, "Şunun gibisi işte yaa!" dedi Kemal ve güldü. "Sus amına kodumun çocuğu bir yaa, Gamze ablayı tanımadın mı?" diye kibarca (!) uyardı Hakan kankasını.
Başımı çevirip, "Ne oldu gençler, bulamadınız mı kimseyi?" dedim gülerek. Hemen yanıma geldi ikisi de. Yanımdaki şezlonga oturdular. "Ya abla olmuyor, yanlış yere gelmişiz biz. Hep evli kadınlar var burada. Sap gibi kaldık resmen ya!" diye gülüştüler. O an bana ikisi de bir değişik bakıyordu. Göğüslerimden tüm vücuduma dolaşıyordu bakışları. Ben de baktım hafif tebessüm ederek. "Akşama dışarı çıkın gençler, barlara falan gidin işte..." derken, Kemal birden, "Beraber gidelim!" dedi. Şaşırdım biraz cüretine. Hakan da bastırdı hemen, "Sen de yalnızsın zaten Gamze abla, gidelim işte, kafan dağılır biraz. Sıkılmadın mı tüm gün tek başına?" diye. Kafam karışmıştı. En son 10 sene önce falan gece çıkıp eğlenmiştim. Tam bir parti kızıydım gençliğimde.
"Hadi yaa kırma bizi!" derken elimi tutmuştu Kemal. Salak, saf bir kadın değildim. İkisinin de bana asıldığı çok belliydi tabii ki. Hatta belki kendi aralarında beni paylaşmışlardı bile. Ve daha bir atak olan Kemal olduğuna göre o kazanmıştı beni. Bir iki içki, belki biraz dans ve iki yakışıklının tüm gece ilgisi bir yana, yemekten sonra kitap okuyup uyumak ve can sıkıntısı. Gülümsedim ve "Söz vermeyim ama bakarız o zaman. Ama bakın ööle sapıtmaca yok, OK mi? Bir iki birşey içip geliriz!" dediğimde, Kemal bir garip güldü ve "Tabii ki hayatım, rahat ol yaa!" derken eli bacağıma gitmişti yine. İttirmedim bu sefer elini. Kemal biraz daha cesaretlendi ve eli bacağımın üstünde dolaşmaya başladı. Dizimin hemen üstünde hafifçe ilerlemeye başladı.
"Senin gibi bir kadın, off, rüyalarımızda göremeyiz biz. Niye bu kadar zorluyorsun bizi?" deyip eli yavaşça kasıklarıma doğru giderken gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. "Olmaz amaa, yapmaaa!" derken elimi uzattım eline. Tuttum ve yavaşça çektim elini. Kıpkırmızı olmuştum o an. Bir anda kalktım birşey demeden. Tam giderken bu sefer Hakan tuttu elimi. "Akşam bekliyoruz ama bak. Biz çok istiyoruz, hadi ne olur yaa!" dedi gülerek ve elini bacak arama uzatıp okşadı yavaşça. Hızla ayrıldım ve odama gittim. Başım dönüyordu giderken. Net olarak belli etmişlerdi beni istediklerini. Bayılacak gibiydim. Yatağa öylece uzandım nefes nefese. Sırılsıklam olmuştum.
Oyun gibi başlamıştı ama o an ne yapacağımı bilemiyordum hiç. Birşeyden çok emindim sadece. Bu ikisi yıllardır özlediğim şeyi bana fazlasıyla verecek gibi görünüyordu. Sonrasını düşünüyordum. Düşünmek istiyordum ama sonrası da yoktu. Sadece bu otel ve sadece bu gece. İkisi birden mi? Olacaksa öyle olsun, en çok izlediğim pørnølar da öyle değil miydi? Pazartesi dönecektik. Bir daha görmeyecektim bile. Kimse bilmeyecekti. Kocamı düşününce irkildim biraz. Ya anlarsa, ya bilirse gibi şeyler aklıma geliyordu. Beynim tamamen olması için çalışıyordu. Ayarlardım onu kolayca. Zaten sabaha kadar kalırdı kesin. Dün bir hayli para kazanmıştı ve keyfi çok yerindeydi onun. Zaten ben çok da umurunda değildim ki onun. Bir kere. Sadece bir kere. İyice yaşlanmadan. Elim bacak arama gittiğinde titredim o an. Göğüslerimi okşamaya başladım. Mayomu sıyırıp amımı parmaklarken kapının sesini duydum ve elimi hemen çektim.
Kocam içeri girdi. Ben nefes nefeseydim o an. Biraz daha para kazanmışmış, sonra bilerek kaybetmişmiş pokerde. "Akşama zarf attım aslında, hepsini çok fena ütüleyeceğim. Senin arabayı da yenileriz hemen. Bedava para!" derken gevrek gevrek gülüyordu. Anlamsız gözlerle bakıyordum ona. Hiç umurumda değildi anlattığı şeyler o an. Banyoya girdi ve biraz uzandı sonra yanıma. O an belki dedim ve sokuldum kocama isteğimi belli ederek. "Ya hanım dur bu yaşta ne yapıyorsun, aklım oyunda şimdi. Bir kazanayım söz yarın oynayamayacağım bile!" falan diyordu. Hiç ama hiç ilgisi yoktu bana karşı. Benden de değildi bu. Başka bir kadın, mesela genç bir kız olsa da o an red ederdi.
Sonra kalktı giyindi. "Ben akşam yemeğini salonda yerim, sen takıl işte istediğin gibi. Beni bekleme hiç, sabaha anca dönerim. Sakın telefonla da arama, rahatsız edip konsantrasyonumu bozma!" derken benim aklım çok daha değişik yerlerdeydi. "Akşam şehire inerim ben de o zaman. Gezerim biraz, çok sıkıldım!" dediğimde çok memnun olmuştu. Yeter ki onu rahatsız etmeyim. Ben de bir şort ve askılı bir bluz giydim ve aşağıya indik. Havuz başında kocam bir Viski içerken ben de hafif birşeyler yedim. Kocama pek bakamıyordum. Elim titriyordu biraz. Sonra tekrar odaya çıktık beraber. Kocam üstüne daha rahat bir şeyler giydi gece için. "Sabaha görüşürüz hayatım, bir kazanayım şunu, bir daha ancak sen istersen geliriz!" diyordu halen. Çekti gitti sonra.
Banyoya girip yıkandım iyice. Elimi göğüslerime, bacak arama her götürdüğümde ıslanıyordum ve titriyordum sanki zevkten. Banyodan çıkarken içimde halen biraz tereddüt vardı. Bu boku yiyecektim tamam ama umarım Hakan veya Kemal bunun hakkını verirdi. Tecrübesiz gençlere benziyorlardı biraz. Kalkıp gardrobumu açtım. Kırmızı dantelli külotumu ve sütyenimi giyip bol kesim, beyaz renkli elbisemi giydim. Sarı uzun saçlarımla çok uyuşuyordu bu elbise. Eteği dizlerimin hemen üstündeydi ve dekoltesi sanki benim göğüslerime göre yapılmıştı. Biraz fazla çıkıyordu ama öyle çok aşırı da ortada değildi. Kırmızı bir kolye, genç işi birkaç bilezikten sonra hafif, eğlenceli bir parfüm sıktım. Saçlarıma fön çekip serbest bıraktım ve biraz ağır sayılabilecek bir makyaj yaptım.
İyi de onlar neredeydi acaba? Ne bir telefon vardı, ne oda numarası. Gerçi bu otelde mi kalıyorlar ondan bile emin değildim. Konuyu değiştirmişlerdi hep sorunca. Zaten bunu ben de istemezdim. Bir seferlik birşeydi bu. Otel lobisine inip anahtarı teslim ettim. Lobiden çıktığımda gördüm ikisini de. Biraz eskiydi elbiseleri sanki. İkisinde kot pantolon ve tişört vardı. Pazardan alınma ucuz birşeyler olduğu belliydi. Şaşırdım biraz öyle görünce. Bu otelde kalıyorlarsa o kadar da parasız olamazlardı. Sağa sola bakınıyorlardı sürekli tedirgin bir şekilde.
"Merhaba gençler, naapıyorsunuz? Nereye götüreceksiniz bakalım beni?" diye neşeli bir şekilde yanlarına gidince ikisi de bir anda ayağa kalktı panikle. Sonra bana baktılar. Gözleri üstümdeydi ikisinin de. Çıkarken, "Oda anahtarını bırakmıyor musunuz?" diye sorarken anlamıştım bile çoktan bu otelde kalmadıklarını. "Eee... şey... yok biz bıraktık..." diye kem küm etti Hakan. Kemal bir an ona baktı ve "Yaa zaten belli sayılır herşey. Bence söyleyelim yaa. Anlayacak şimdi zaten!" derken, Hakan da kabullenmiş gibiydi. "Yaa Gamze abla, aslında biz otelde değiliz yaa. Çalışıyoruz da Kıbrıs'ta. Bir tanıdık vardı otelde, bizi soktu içeri işte sorun çıkarmadan. Plaja falan gideriz diye. Orada da seninle tanıştık işte!" dediğinde sıkılmıştı biraz.
"Hangi işte çalışıyorsunuz gençler?" diye gülerek sorduğumda aslında onları biraz rahatlatmak istemiştim. O an şirket CEO'su olmaları ya da işsiz güçsüz olmaları umurumda değildi ki hiç zaten. "Yaa ablacım, biz ee... şeyy..." diye kekelerken Kemal, Hakan kurtardı bu sefer kankasını. "Ablacım çalışıyoruz işte inşaatlarda falan. Kıbrıs'ta güzel para olduğu için buraya geldik yazın. Askere gidene kadar para biriktirelim biraz dedik. Hem eğleniriz de diyorduk, ama görüyorsun işte bizim durumu ya. Sen anlamışsındır zaten!" diye sırıttığında ben de güldüm. "Tamam tamam. Rahat olun, önemli değil ne olduğunuz. Eh hadi gidelim de bir yerlerde eğlenelim o zaman biraz. Hesaplar benden merak etmeyin!" dedim.
Konuşa konuşa otelin dışına çııktık. Ben, hadi taksi bulun demek üzere iken ikisi de bir arabaya doğru yöneldi. Eski bir arabaydı. Her tarafı çizik içinde, bazı köşeleri ezik, büzüktü. Bir inşaat şirketinin amblemi vardı üstünde. "Bizim limuzine hoşgeldin Gamze abla. Şef yok, bu hafta biz de kaptık bunu işte, ne yapalım!" diye gülüştüler. Hafif tebessüm ederken kaşlarım da biraz kalkmıştı. "Yaa bu çok rahat, öyle durduğuna bakma. Dün bütün gün bununlaydık zaten, arka tarafta falan minderler de koyduk. O kadar güzel oldu ki!" derken Hakan hafifçe belime sarılmıştı. Kemal de elimden tutmuş ve gel der gibi arabaya yönlendirmişti. Aslında taksi tutup gidebilirdik, dönüşte de onlar alırdı arabalarını, ama o an buna da tamam dedim. Madem bir macera yaşayacaktım, bazı şeylerin de değişik olmasında bir sıkıntı yoktu. Centilmence arka kapıyı açtı Kemal. Ben arkaya binerken o da öne oturdu. Arabanın arkası gerçekten de minder, çarşaf, örtü gibi şeylerle doluydu.
"Çok güzel bir koy keşfettik ya. Sizin otelin hemen yanında. Gece içkileri alıp oraya gidiyoruz. Kimse yok falan çok iyi oluyor!" diye açıkladılar biraz durumu. Anlaşılan niyetleri beni oraya götürmek, aslında inşaata götüremeyecekleri için oraya atıp güzelce sikmekti. Anlamamazlığa vurdum. Yola çıktığımızda fazla uzaklaşmadık otelden ve gördüğüm ilk bara yönlendirdim onları. Ben bir kokteyl isterken gençler de Votka enerji istediler. İçkilerimizi içip konuşurken Hakan'ın da Kemal'in de eli sürekli bacağıma gidiyor, kolumu okşuyorlardı. Pek durduramıyorlardı kendilerini. İkisi de çok eğleniyor gözüküyorlardı. Yaşımı hiç göstermediğimi falan söyleyip iltifat ederlerken üçüncü içkileri de bitirmiştik.
Hakan biraz daha cüretkar davranmaya başlayıp elini belime götürmüştü bile. "Senin gibi güzel bir kadın böyle yalnız kalmamalı yaa. Kafasını sikeyim o kocanın!" diye gülüşürken birden dudağımın kenarına hafif bir öpücük kondurdu. Evet işte sonunda o sınıra gelmiştik. Şu an onlara teşekkür edip otele dönebilirdim. Onlarla beraber dönmeme bile gerek yoktu. Bir taksi tutar 15 dakika sonra da odamda olurdum.
Hakan'ın eli belimden göğüslerime, Kemal'in eli de dizimden yukarı doğru çıkmaya başlarken izin istedim. Ne yapmaya çalıştığımı aslında ben de bilmiyordum. O an alev alev yanıyordum sanki ve bacaklarımın arasında çok tatlı bir ıslaklık vardı. Tuvalete gitmek için izin aldığımda Kemal de benimle beraber geldi. Gayet kibar bir şekilde eşlik etmişti kapıya kadar. İşimi görüp aynada biraz yüzüme su çarptım ve makyajımı hızlıca tazeledim. Ben ne yapıyorum diye düşünmek bile istemedim o an. Bu macerayı istiyordum. Odamda giyinirken de hazırdım buna, lobide onlara merhaba derken de.
Tuvaletten çıktığımda Kemal bir an bana baktı. "Yaa çok güzelsin sen ama!" derken birden belimden tutu ve kendine çekip dudağımı öptü. Hiç tepki göstermedim. Bir daha öperken benim de elim onun beline doğru gitti ve öpüşmeye başladık orada Kemal ile. Elleri bir anda popoma indi öpüşürken. Avuçlayıp sıkarken kendine doğru çekti. "Bizim oraya gidelim bence. Kimse yok. Çok rahat ederiz!" derken soluksuz öpüşmeye başlamıştık. Beni kendine doğru çektikçe kot pantolonun önündeki sertliği de hissetmeye başlamıştım. Bir iki kişinin öksürmesi o an bizi kendimize getirdi ve ayrıldık. Gülüşüp yerimize giderken Kemal sanki benden bile daha çok utanmış gibiydi bu duruma. Ben ise gayet alışktım aslında gençliğimden böyle şeylere.
Yerimize otururken Hakan da (Geç kaldınız yaa, birşey mi oldu?) der gibi bakıyordu. "Hadi kalkalım mı artık gençler?" dediğimde Kemal sırıttı ve hemen hesabı istedi. Hakan anlamadığı için biraz bozulmuş gibiydi. Koluna girdim onun gülerek ve "Sizin şu koya gidelim dedik Kemal ile. Çok güzelmiş dediğine göre!" dediğimde o da güldü. Kemal bana çaktırmak istemese bile Hakan'a göz kırpmasını fark etmiştim.
Hesabı nakit ödedim. Arabalarına gittiğimde ise Hakanı arabayı yavaş sürmesi konusunda uyardım. Zaten alkollüydü ve bu azgınlıkta uçacağı belliydi. Arka koltuğa otururken Kemal de yanıma oturdu bu sefer. Yola çıkar çıkmaz ise birden onunla öpüşürken buldum kendimi. Bu sefer çok daha hızlıydı yakışıklı. Elleri her yerimde dolaşmaya başlamıştı bile. Elbisemin içine doğru girdiğinde ise eli nefesim hızlandı. Memelerimi azgınca avuçlamaya başlamıştı. Dili ağzımın içindeydi ve dudaklarımı sürekli çekiştirip emiyordu dudaklarıyla. Biz inlemeye başlarken Hakan da bize bakıyordu dikiz aynasından.
Elim Kemal'in dizinin üstündeydi. Yavaşça yukarı çıktı. Biraz daha çıktığımda sert, büyük bir şeye geldi elim. Tutup okşadım sikini. Kemal biraz daha çekti beni kendine doğru bunu yapınca. Ben de biraz daha yapıştım sikine ve okşayıp sıvazlamaya başladım. Bir bacağım artık kucağındaydı Kemal'in ve eteğim tamamen açılmıştı. Bir anda çekti ve kucağına aldı beni tamamen. Elbisemin askısını düşürmüş, memelerimi öperken elleri popomdaydı ve sertçe sıkıp okşuyordu. "Nasıl denk geldik biz senin bir kadına yaa!" diye homurdanır gibi söylenirken ben kasıklarımı önündeki sertliğe sürtmeye başlamıştım ve gözlerim kapalıydı o sırada. Elimi götürdüm sonra. Ona bakıp göz kırparken kemerini açmaya başladım. Kocaman açıldı gözleri o an inanamıyormuş gibi. Kemerini açtım ve fermuarını çekip elimi içeri soktum. Ohhh, taş gibi sert, sıcacık ve beklediğimden iriydi siki.
Kavrayıp okşarken Kemal sarılmıştı bana iyice. Eli eteğimin altında külotuma gittiğinde ise çekiştirmeye başladı. Biraz acemilik biraz da azgınlıktan rahat çıkaramamıştı. Hiç karışmadım ona. Parmaklarını hissediyordum o an ve bu artık unuttuğum çok güzel bir duyguyu bana hatırlatıyordu.
Bir an için başımı kaldırdığımda otelin önünden geçtiğimizi gördüm. Hakan oldukça hızlı sürmeye başlamıştı yaklaştıkça. Gülümsedim Kemal'e ve "Hakan çok hızlı değil mi?" derken kucağından yavaşça kenara kaymıştım. "Sen onu birazdan gör anlarsın ne kadar hızlı olduğunu!" diye sırıtırken yüzü değişmişti indim diye. Anlaşılan pek memnun olmamıştı bu duruma. Ama birazdan yapacağım şey ile onu gayet memnun edeceğimi de biliyordum. Sikini çıkarttım pantolonundan ve elimdeyken ona baktım. Dudağına bir öpücük. Sonra boynuna. Ve kasıklarına inen başım.
"Ohhhhhh, evettt, çok güzel bu!" diye inlemesi. Aynı araba bir an sallandı. "Dikkat etsene orospu çocuğu. Bu haldeyken kaza yaparsan sikerim ananı ibne!" diye itirazını dile getirdi Kemal gülerek. Ağzıma tekrar soktuğumda ise sesi hemen kesildi. Eli başımdaydı. Hiç bastırmıyordu başımı. Oldukça iriydi siki. Çok kalın değildi ama başı gövdesinden daha kalındı. Dudaklarımın arasından ağzımın içine doğru kayıyor, ordan da yavaş yavaş boğazıma kadar girip çıkıyordu. "Ohhh çok güzel. Offf, kanka harika yalıyor var yaa. Ohhh, bu kadarını tahmin edemezdim!" diyordu. O böyle konuştukça ben dudaklarımı daha çok bastırıyordum. Başımdaki eli gittikçe ağırlaştı sanki. Bastırmaya başladı ağzına. Sesi de kesilir gibi olmuştu. Baktığımda başı geriye kaymış, gözlerini kapatmış gibiydi.
Bozuk bir yolda hızlı sürüyordu arabayı Hakan. Araba sarsıldıkça Kemal de ağzıma daha çok sokuyordu ve bastırıyordu durmadan. Birazdan boşalacağını anlamıştım ve ağzımdan çıkartmak istedim. Homurdandı, biraz bastırdı başımı. Dudaklarım kafasının üstüne kadar kayarak çıktığı sırada biraz sert bir fren yaptı Hakan ve arabayı durdurdu. "Yaa geldik tamam. Ne yapıyorsunuz siz yarım saattir?" derken elini arkaya uzatmış ve popomu okşamaya başlamıştı. Ayrıldım birden ve başımı kaldırıp üstümü düzelttim. Elbisemin askısı iyice düşmüştü. Sütyen de kaymıştı ve memelerim de ortadaydı tamamen. Kemal'in sikinin tam kafasında beyaz bir damla vardı ve bana sitem eder gibi bakıyordu.
"Ay yok Hakancım birşey yapmıyorduk. Senin bu arkadaşın çok fena ama söyleyim!" dedim ve ufak bir kahkaha atıp arabadan indim. Etrafıma bakındım. Gerçekten de tamamen ıssız, ufak taşlık ve bol ağaçlı bir koydu burası. Hemen arkamızda 2 ev vardı. Büyük ihtimalle aslında bu eve aitti, ama kimseler gözükmüyordu o an etrafta. Ayakabılarımı çıkarıp otların üstünde yürüdüm biraz. Bizim otelin ışıkları görünüyordu. Kocam belki çok para kazanıyordu şu an, veya kaybediyordu. Umurumda bile değildi o an.
"Yaa siktir git sen hazırla işte ibne. Biraz da ben yapayım!" diyordu Hakan arkamda. Birden sarıldı bana ve çekti kendine. Bu sefer Hakan ile öpüşmeye başladım. Elleri hemen eteğimin altına girmişti bile. Kemal ise arka kapıyı açmış ve minderleri çıkartıp bir ağacın altına sermeye başlamıştı biz Hakan'la öpüşürken. Minderleri bırakıp o da arkamdan sarıldı. "Mmmm gençler ikiniz birden fazla gelmez misiniz bana yaa? Genç kız mıyım ben ama?" dedim. İkisi birden beni kendine doğru çekiştiriyordu. Dudaklarımı ve boynumu öpüyorlardı sürekli.
"Biz sana yeter miyiz onu düşünüyorduk Gamzecim yaa. Mahvettin ikimizi de, çok azdırdın yaa bizi!" derken bir el bcaklarımın arasına girdi ve amımı okşadı külotumun üstünden. O an Hakana sarıldım titreyip. Ona sarılınca Hakan da bana sarıldı ve onunla öpüşmeye başladık. Eli eteğimin içine girmişken dudaklarımı azgınca öpüyor, dudaklarıyla çekiştirip dilimi yakalamaya çalışıyordu. Parmakları amıma değerken boynuna sarıldım onun. Öbür eli ile kemerini açmaya çalışıyordu. Kemal de arkamdaydı ve bastırıp duruyordu popoma. Onun da elleri göğüslerimin üstündeydi o sırada. Avuçlamıştı memelerimi ve okşayıp sıkarken bluzumun içine sokmaya çalışıyordu. Hakan bir an için zar zor ayrıldı dudaklarımdan ve "Hadi hazırla şurayı artık. Bırak iki dakika işte!" dedi arkadaşına ve kemerini açıp tekrar dudaklarıma yumuldu. Elimi önüne götürdüm. Okşamaya başladım. Hımmm, Hakan'ınki Kemal'inkinden de büyüktü. Elimi külotunun içine sokup sıktım kafasını ve gülümsedim ona.
Bir an şaşırdı ve mutlu bir şekilde gözlerini kapatıp gülümsedi yavaşça. Elleri omuzlarımdayken bastırdı belli belirsiz. Ne istediği gayet belliydi. Ben de bu yakışıklıya istediği şeyi vermek isteyen bir kadındım. Biliyordum ki o da Kemal de benim istedğim şeyi fazlasıyla verecekti bana. Önünde diz çökerken arkama baktım. Ağacın altına Kemal bir örtü sermiş ve iki üç tane büyükçe minder koymuştu. Ağacın yan kısmını ise başka bir örtüyle kapatmak üzereydi. Gayet becerikli bir şekilde hızlı hızlı yaparken gözü de bizim üstümüzdeydi.
Diz çöküp Hakanın sikini çıkartırken ona da göz kırpttım biraz çapkınca. Sonra Hakana baktım. Bana bakarken ifadesizdi yüzü. Elimle okşadım önce. Taş gibiydi elimde. Sıcacıktı. Dimdikti. Ohhhh, uzun zaman olmuştu bu hissi yaşamayalı. Taşaklarının üstünden kafasına kadar yalarken ona baktım yine. Gözleri kapanmıştı hemen dilimi hissedince. Kafasını ağzıma sokup emdim ve dilimle etrafını dolaştım. Hafif bir inleme sesi gelirken birden soktum ağzıma. Yavaş yavaş sokup çıkarmaya başladım ağzıma. "Ohhhhhhhh, ablacım sen neymişsin yaa! Ohhhh, ağzın sıcacık. Hayatımda böyle muamele çeken olmadı bana yaa! Yala hadi abla, em hadiii!" derken eli başıma gitmişti bile. Başımı bastrmadan belini ileri geri oynatarak sokup çıkartıyordu ağzıma.
Birden Kemal geldi yanımıza. Çoktan indirmişti bile pantolonunu. Sıvazlıyordu sikini hemen yanımda. Elimi uzatıp tuttum ve okşamaya başladım onunkini de. Yaklaşıp yanağıma sürtmeye başladı hemen abaza oğlan. Az önce ona yaptıklarımı hatırlıyor ve yine ağzıma sokmak için sabırsızlanıyordu. Dudaklarımı iyice bastırıp eme eme sokup çıkarmaya başladım Hakan'ın sikini. Sesi iyice çıkmaya başlamıştı. Kemal de sikini okşarken eli omuzlarıma gitti ve askımı düşürüverdi birden. Bir anda çıkartıp onunkini soktum ağzıma. Kemal hemen başımdan tutup çekti sikine ve bastırdı. Ben Kemal'in sikini emerken Hakan da pantolonunu çıkartmıştı. O da hemen yanımda sikini sıvazlayıp yanağıma sürtüyordu. Bu sefer onunkini okşamaya başladım. İkisi de iyice azmış haldeydi. Kemal'in sikini boğazıma kadar sokup çıkarttım hızlıca ve Hakan'ınkini kaptım yine. "Ohhhh, ablacım delirteceksin bizi sen!" diye inliyordu iki delikanlı da zevkten. Kazık gibi olmuştu ikisinin de siki. İkisini de elimle tutup sıvazlamaya başladım. Tam ortalarına almışlardı beni. Biri omuzumu öbürü yanaklarımı okşuyordu o sırada. Ve gözleri çakmak çakmak bakıyordu ikisinin de o an.
"Yaaa gençler çenem yoruldu ama, ne bu böyle? İkinizinki de sopa gibi. Ne ile besledi anneleriniz sizi böyle?" diye gülümsedim okşarken. O an birbirlerine baktılar. Hakan birden eğildi ve koltuk altımdan tutup kaldırdı beni. Onun kollarının arasında sürüklenir gibi dört beş adım attık ki mindere yuvarlandım Hakan üstüme çıkarken. Bluzumu bir anda çekip iyice indirdi üstümden. Kemal de gelmişti ve ikisi birden saldırır gibi öpmeye başladı her yerimi. Dudaklarımı, memelerimi eme eme öpüp yalıyorlardı durmadan. Sporu, estetiği derken binlerce dolar ve büyük emek harcadığım vücudum bu oğlum yaşındaki iki amelenin zevkine sunulmuştu.
Elleri her yerimde dolaşıyordu. Ve sonunda kimin olduğunu bilmediğim bir el eteğimin içine girdi. Amımı okşarken külotumu da çıkarmaya başladı. O kadar acele ediyorlardı ki, tamamen soymayı bile bekleyemiyorlardı. Bacaklarımı araladım ve popomu kaldırdım biraz. Külotum dizlerime inerken ikisi birden üstüme çıkmaya çalıştı o an. Birbirini ittirmeye başlamışlardı. Kollarımı iki yana açıp uzandım mindere iyice. Sonunda üstüme çıkan ise Kemal oldu. Başını memelerimin arasına gömerken sikinin kafasını da amımın üstünde hissettim. Kollarımı sardım boynuna. Dayadığında bir an gözlerimi kapattım ve başım geriye düştü. Yavaşça yerleştirdi sikini. Gözlerimi kapatırken omuzlarımdan çekip birden yüklendi ve soktu köküne kadar. Ohhhhhhh, bu çok güzeldi işte, ohhhh, yıllardır hissetmediğim bir zevkti bu. Kemalin kalın siki amımı iyice doldurmuştu. İkimiz de inledik.
Ve sikmeye başladı beni. Hiç beklemeden, sokup çıkarmaya başlamıştı üstümde. Sesim yükselmeye başlamıştı iyice o sokup çıkartırken. "Ohhh, ohhhh, evet, çok güzelll, ohhh, evettt yakışıklım, çok iyisin devam ettt!" diye inlemeye başlarken kendimi onun kollarına bırakmıştım. Dizlerinin üstünde doğruldu ve baldırlarımdan çekti beni iyice sikine doğru sertçe. Çeke çeke sikiyordu beni şimdi durmadan. O sırada Hakan geldi baş ucuma. Tamamen soyunmuştu o kankası beni sikerken. Başımdan tuttu ve önüne doğru çekti. Konuşmaya, tek kelime söylemeye halimiz yoktu hiçbirimizin. Kemal başını hafifçe eğmiş ve anlamsız bir şekilde hırıldar gibi sikerken Hakan da başımı tutup ağzıma sokmuştu o iri sikini. Hiç yapmadığım ama genç kızlığımdan beri hep içimde olan birşeydi bu.
Hızlanmaya başladı ikisi de. Hakan özellikle boğazıma kadar sokup çıkartıyordu sürekli. Ellerimi onun baldırlarına koymak istedim ama Kemal de hiç duramadan beni kendine doğru çeke çeke sokup çıkartıyordu amıma. Ellerim gevşedi bir an. İnledim. "Kemaall, kemalll, bırakma sakın, evett, ohhh, evettt, devam et hadiii!" diye hızlı hızlı konuşmaya başlarken çoktan unuttuğum o his geri gelmişti. Bacaklarımın arası sanki yanıyordu. Kemalin siki sanki bir buz parçasıydı o an. Titredim ve tüm vücudum gerildi kasılırken. Kemal, "Ohhh, fırın gibi senin amın, ohhh, dayanamayacağım artık daha fazla. Ohhh, kaç aydırrr..." dedi ama bitiremedi sözünü. Ben titreye titreye orgazm olurken köküne kadar soktu ve bütün döllerini akıttı içime. O an gözlerim kararmıştı sanki. Hafifçe üstüme yığılmıştı Kemal nefes nefese.
Hakan da, "Siktir len, çekil hadi. Bende sıra!" diye söylendi ve ağzımdan sertçe çıkardı sikini. Hemen üstüme çıktı ve kolunu boynuma sardı. Bacağımı kaldırıp pazusunun arasına aldı ve birden soktu sertçe. Ben, "Ihhhhh, yavaş olsana Hakannn!" diye inlerken hızlı hızlı sikmeye başladı hemen. Kemal'den çok daha sert sikiyordu beni. O iri siki her seferinde dibimi buluyor, kafasına kadar çekip sapladıkça taşakları çarpıyordu. Kendini kaybetmiş gibi siktikçe hırıldar gibi sesler çıkarıyordu. Başını memelerimin arasına gömmüş hiç konuşmadan sikiyordu beni sadece.
Sarıldım omuzlarına. Tırnaklarım batıyordu o beni siktikçe. İnlemeye başlamıştım durmadan yine. Birden başımda bir el hissettim ve saçlarımı okşayanan elin sahibi Kemal başımı kaldırıp sikini dudaklarıma sürmeye başladı. Daha 5 dakika bile olmadan sertleşmeye başlamıştı bile. Dudaklarımı araladım ve Kemal yavaşça soktu ağzıma. O ağzımdayken Hakan da sarılmıştı bana iyice. Temposunu hiç düşürmeden daha da hızlanarak sikerken iyice kaldırdı bacaklarımı. Omuzlarına kadar yukarı kalkmıştı bacaklarım.
"Ohhhhh, çok güzel amcığın varmış senin yaa. Nasıl, güzel sikiyor muyuz seni? Alıyor musun istediğini Gamze ablacım?" diye diye sikiyordu beni. Cevap veremiyordum bile ona. Kemal'in siki iyice sertleşmiş ve boğazıma kadar girip çıkıyordu sürekli. İki elini de başıma götürmüş, arkadaşıyla aynı tempoda ağzımı sikiyordu o da. Gözlerimi kapattım ve kendimi tamamen genç erkeklerime teslim ettim. Oğlum yaşında iki genç tahmin ettiğimden çok daha güzel sikiyordu beni. Hakan siktikçe arka arkaya orgazm olmaya başlamıştım artık. Kemal'in siki ağzımdayken inler gibi sesler çıkıyordu. Bu ise onu daha da delirtiyor ve ağzıma bastırıyordu iyice. Memelerim sallandıkça yalayıp okşuyorlardı durmadan. Hızlandı ve homurdanmaya başladı Hakan. Kemal'in de sesi onunla beraber çıkmaya başlamıştı.
Kendine çekti beni Hakan ve taşakları amıma dayanırken inlemeye başladı. O kadar sert çekmişti ki birden beni, Kemal'in siki de çıktı ağzımdan. Döllerini içime akıtırken ben yine orgazm oldum. Kemal de aynı anda sıvazlmaya başladı sikini ve işer gibi boşalmaya başladı üstüme. Memelerimin üstüne fışkırır gibi akıyordu dölleri. Üçümüz de inledik o an. Ve yığılıp kaldık minderlere nefes nefese. Bacaklarımın arası, memelerim her yerime boşalmışlardı. Dudaklarımdan da akıyordu döller. Nefes alamayacak gibiydim oan. Gözlerimi zor açabiliyordum. Elleri halen üstümdeydi ikisinin de.
"Gençler siz ne yaptınız böyle bana yaa? Ben alışık değilim hiç böyle yaa!" diye söylenirken halen inler gibi çıkıyordu sesim. "Daha yeni başladık Gamze. Hadi devam edelim. Çok mu yoruldun ablacım, hadi!" diye konuşurken okşuyorlar, henüz sertleşmemiş siklerini bastırıyorlardı her yerime. Ayağa kalkıp elbisemi tamamen çıkartıp çırılçıplak kaldım. Elleri hemen üstüme uzandı.
"Hava çok sıcak gençler. Bir denize gireyim de kendime geleyim bari. Nasıl, güzel oluyor mu bu saatte su burada?" deyip denize doğru gitmeye başlamıştım bile. Bir anda fırlayıp arkamdan gelmeye başladı onlar da. Hızla suya daldım. Bir iki hızlı kulaçla uzaklaştığımda çoktan boyu aşmştı su. İkisi de bir yere kadar geldiler, ama yüzme bilmedikleri için fazla yaklaşamadılar. Söylenip duruyorlardı bana. Gülümseyip laf attım ben de onlara ve sonra biraz dalıp çıktım ve temizledim kendimi iyice.
Yakışıklı gençleri fazla bekletmeyip yanlarına, derin olmayan yere geldiğimde hemen sarıldı ikisi de bana. Su tam göğüslerimin hemen altındaydı ve Hakan arkamdan Kemal de önümden sarılmıştı. Soğuk suya rağmen ikisinin de siki kazık gibi olmuştu bile ve sürtünüyorlardı durmadan bana. Dudakları her yerimde dolaştıkça ben Kemal'e sokulup sarılmaya başladım. Ben ona sokuldukça Hakan arkamdan bastırıyordu. Bacaklarımı araladı. Sürtünürken kendini çok az geriye çekti. Amıma sürtüp yavaşça soktu ve hepsini köküne kadar yerleştirdi içime. İnledim o an zevkle. "Ohhh bu çok güzelll!" derken Kemal dudaklarıma yapıştı. Hakan sikmeye başlamıştı amımı arkamdan. Gidip geldikçe sular sıçrıyordu. Popomu indirip kaldırarak ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Ama suyun içinde almakta çok zorlanıyordum. Kemal belime sarılarak Kendine çekiyordu durmadan. Bir elim de onun sikindeydi artık.
"Gençler, bu gerçekten çok güzel ama zorlanıyorum ben!" diye itiraz etsem de Hakan pek dinlemiyor, sıcak dar amımdan çıkarmak istemiyordu hiç sikini. Gözlerimi acıyla kısmıştım ve ellerim Kemal'in omuzundayken tırnaklarım batıyordu ona. Sonunda Kemal uyardı arkadaşını, "Karı ölecek len, yavaş biraz orospu çocuğu. Eşek mi sikiyorsun amına koyayım? Gel hadi sen ablacım, çıkalım biz!" diye. Hakan geriye çekildi ve sikini amımdan çıkartıp dudaklarımı öptü, özür dileyerek, "Çok güzelsin, dayanamıyorum, ne yapayım. Hadi çıkalım madem!" dedi.
Beni sanki elleriyle taşıdılar kumsala. O kısacık yol boyu dudakları da elleri de bir an için ayrılmamıştı üstümden. Sonunda mindere tekrar geldiğimizde üçümüz de uzandık. Bir havluyu üstüme kapatıp okşar gibi kuruladılar beni. İkisi de memelerime saldırmış, aç kalmış bebek gibi emiyorlardı. Hakan arkamdaydı ve siki popomun arasına sürtünüyordu durmadan. Eli yavaşça belime sarıldı. Birden çevirdi beni minderde. Arkama geçip popoma sürttü ve aşağı kaydı sonra yavaşça. Boynumdan sırtıma derken dudakları popoma geldi. Oradan kasıklarıma indi. Dilini hissettiğimde araladım bacaklarımı. Kemal de doğrulmuştu dizlerinin üstünde ve sikini eliyle tutup sürtüyordu yüzüme. Hakanın dili kasıklarımda dolaşırken Kemal'inkini aldım ağzıma.
Hakan piçi çok ama çok güzel biliyordu bu işi sanki. Durmadan yalıyor ve dilini nereye bastırması gerektiğini çok güzel biliyordu. O zevkle yalıyordum ben de Kemal'in sikini yavaş yavaş. Dili amımdan biraz yukarı çıktığında gözlerimi kapattım zevkten. Göt deliğimi bulmuştu şimdi. "Offf, ablacım çok güzelmiş ya bu. Oğlum bunu var ya..." deyip tamamlayamadı sözlerini ve deliğimi yalamaya başladı. O an hızlı hızlı emmeye başlamıştım Kemalin sikini. Doğruldu Hakan üstümde. Biraz sürtündü yine ve yavaşça soktu yine amıma köküne kadar. Hiç bekletmeden sikmeye başladı sonra. O bana sert sert vurdukça Kemalin siki de boğazıma kadar girip çıkıyordu.
Parmaklarını göt deliğimde hissettim sonra. Oynuyordu göt deliğimle beni sikerken. Ohhh, bu çocuk götümden de sikmek istiyordu beni. 20 yıldır sikilmemiştim oradan. Yavaşça soktu parmağını götüme. Başım kalktı o an ve inledim zevkten. Benim aldığım zevki görünce Hakan iyice sertleşti arkamda. Durmadan sokup çıkartıyordu deli gibi. Kemal de saçlarımdan tutup ağzıma sokmuştu aynı sertlikte. Amımdaki ateş bir top gibi patladı sanki. Ben zevkten inleyerek orgazm olurken ikisi de sikiyordu beni. Hakan amımdan, Kemal ise ağzımdan, kendilerine çeke çeke sikiyorlardı beni.
Bir an durdu ikisi de. Hakan çıkardı amımdan ve üstüme uzandı. Arkamdan sarıldı bana. Kemal de sarılmıştı o an. İkisinin arasında ezilirken Hakan'ın üstünde buldum kendimi. Siki dimdikti. Taş gibiydi. Kendime inanamıyordum. Halen istiyordum. Sanki bu gece hiç bitmesin, içimden hiç çıkarmasınlar istiyordum. Hakan'ın üstündenyken yavaşça geriye attım popomu. Elleri sımsıkı yapışmıştı popoma. Ben geriye atarken siki de amıma girdi birden ve yüklendi. Yüklendiği gibi köküne kadar sokmuştu bile. Bir an nefes aldık ikimiz de. Ter içinde kalmıştım o an. Hakan dizlerini kırmış içime sokup çıkartıyordu. Birden Kemal'i hissettim üstümde. Ohhh, evet Kemal de üstüme eğilmişti ve popomun arasına yerleştirmişti sikini. Göt deliğime bastırıyordu sanki sürtünürken.
"Ihhhh, Kemaall olmaz ordan ama yakışıklım, Hakan bitirsin bekle istersen. Alamam ben öyle şimdi!" diye itiraz etsem de o yavaş yavaş bastırıyordu yine. Bir an, çok kısa bir an geriye çekildi Kemal. Kurtuldum diye sevinirken Hakan soktu sertçe ve kaldı öyle. "Ohhh, ablacım olur yaa! Çok güzel ama burası. Senin gibi bir kadın denemiştir zaten daha önce. Sen sakin ol. Acıtmam canını merak etme!" derken tükürdüğünü duydum. Göt deliğim ıslandı sonra tükürükle. Sıcak taş gibi sikinin kafasını hissettim. Ve bastırdı. Gözlerim açıldı o an. Tam sertçe itiraz edecekken birden bastırıp soktu Kemal götüme. Tırnaklarım Hakan'ın omuzlarına saplandı o an. Kemal hiç acele etmeden yavaş yavaş, içimde oynata oynata yerleştirdi sikini. Çekti biraz ve soktu yine. Santim santim girdikçe göt deliğime, Hakan da altımda oynatıyordu.
Bir an gözlerimi kapattım. Bu benim için çok fazlaydı. Bu iki genç artık kelimenin tam anlamıyla bir orospu gibi sikiyordu beni. Kemal çıkardı içimden. O an inledim kendimi tutamayıp. Ve tekrar tükürüp birden soktu götüme. Yarısı girmişken bir çığlık attım ki bütün koy inlemiştir herhalde. Çekti ve birden hepsini soktu bu sefer. Soktuğu gibi çığlıklarıma hiç aldırmayıp sikmeye başladı götümü. O soktukça Hakan da sikmeye başlamıştı artık. Hepimiz inliyorduk o an. Kemal dibime dibime bastırıyordu durmadan. Taşaklarını hissettikçe Hakan'a sarılıyordum. Üçümüz de kitlendik bir an birbirimize. Ve üçümüz de aynı anda boşalmaya başladık sonra. Amıma, götüme fışkırtıyorlardı döllerini genç sikicilerim. Bir an gözlerim karardı sanki ve gevşeyip bıraktım kendimi. Işıklar, Hakan, Kemal, sahil hepsi gitti...
Kendime gelirken, "Gamze abla, hadi uyan, ne oldu yaa?" diyen iki gülümseyen genç vardı karşımda. "Korkuttun bizi Gamzecim yaa. Nasılsın? Al su iç hadi!" diyerek Hakan gülümsüyordu bana ve suyu uzatıyordu. Zar zor alıp içtim. Bir an doğrulmak istedim, ama belim ağrıyordu. Hakan yardımcı oldu bana ve denize gittik beraber.
Kemal de sudaydı. Derin olmayan yerde biraz uzandım suda. Kendime geldim yavaş yavaş. Çıkışta kurulanırken ikisi de bana bakıyordu ve sanki halen istiyor gibiydiler. Ama ben bitmiştim artık. Ayakta zor duruyordum. "Saat kaç olmuş gençler yaa, hadi gidelim artık!" deyip cep telefonuma baktım. Neyse ki arayan falan yoktu hiç. Saat 03:00'e geliyordu. Sütyenimi bulsam da külotumu bulamadım. Elbisemi giydim. Buruş buruş olmuştu elbise de. Benim de halim elbiseden pek farklı değildi. Gençler de toplanırken aralarında gülüşüp birbirlerine laf sokuyorlardı sürekli.
Bir ara Hakan gelip hangisinin daha iyi olduğunu sordu hiç utanmadan. Gülümsedim ve ikisinin de çok iyi olduğunu söyledim. Hakan yaklaştı ve ben sırtımı bir ağaca dayamışken belimden sarıp dudaklarımı öpmeye başladı yavaş yavaş. "Yaa öyle cevap verme ama, söyle işte. Kemal mi daha iyi sikti, ben mi? Hem biz aslında biraz daha olsa ya diyorduk. Erken gitmiyor muyuz ki?" dedi, elleri kalçalarımda dolaşıyordu durmadan. İnanılmazdı ama siki yine kalkmıştı ve sürtünüyordu her yerime o an. Dudakları ağzımı tamamen kapatmış, elleri popomu sıkıyor ve kot pantolonunun üstünden bastırıyordu durmadan.
"Hakancığım, çok yoruldum ama canım, dur artık, ama olmaz ki!" diye itiraz ediyordum, ama onun pek dinleyecek hali yoktu o an. "Olur ablam olur, bir kere daha sikeyim seni, sonra söz otele bırakacağım. Hem bir yerin eksik kaldı, bu piç alay eder sonra benimle!" derken çevirdi birden beni ve sarıldı arkama. Eli göğüslerimdeydi. Eteğimi kaldırdığında çıplak popom önündeydi. Fermuarının sesini hayal meyal duydum sanki. Sıcacıktı siki ve çok sertti. Sürtünüyordu arkadan amıma. Dudakları boynumda ve yanaklarımda, elleri ise göğüslerimin üstündeydi. Gözlerimi kapattım bir an. Bu ilk ve son değil miydi zaten. Bir daha böyle bir zevki alamayacaktım. Bir daha zaten olmayacaktı.
Ohhhhhhhhhh! Yavaşça sokup köküne kadar geçirmişti amıma birden Hakan. İçimde çok az bekletip bu sefer hiç acele etmeden, keyfini çıkarmak ister gibi sokup çıkartıyordu içime yavaş yavaş. Belime kadar kaldırmıştı eteğimi. Önümdeki ağaca ellerimi dayadım ama azgın oğlan zaten kollarıyla tamamen sarmıştı beni aslında. Hızlanmaya başladı sonra. Kemal de eşyaları geri yerleştirmiş arabaya, bir sigara yakmış bizi izliyordu sadece. Paylaşmışlardı beni aralarında anlaşılan.
Hakan bir elini belime indirdi. Zevkle inlemeye başlamıştım ben de artık. Hiç hayır diyemiyordum bu gençlere ben. Hakan amıma her seferinde dibine dibine bastırdıkça ben de popomu onun önüne bastırıyordum. "Ohhh, çok güzelll!" diye yavaşça inledi arkamda ve bastırdı yine taşaklarına kadar. Ben de inledim o an. Sonra çıkardı amımdan. Göt deliğimin üstüne sürtüyordu. İstemiyordum aslında. Kemal bile canımı nasıl acıtmıştı ve Hakan'ınki daha büyüktü. Daha sertti o ayrıca. Aslında söylemek istememiştim, ama bu gece Hakan kesinlikle daha iyiydi. Evet, daha iyi sikmişti beni.
Hafifçe tükürdüğünü duydum. Belimden tutup kaldırdı popomu. Yavaşça yerleştirdi. Biraz abandı ve kafasını soktu. Bir çığlık attım o an kendimi tutamayıp. İki erkeğimin de çok hoşuna gitmişti bu çığlığım. İkisinden de takdir ve zevk dolu bir ses geldi. Hakan acele etmiyor, yavaş yavaş santim santim sokuyordu götüme. Yarısına kadar sokup biraz geri çekti ve yine abandı. Giriyordu içime. Ve sikmeye başladı götümden. Tutmuyordum artık kendimi. İnliyordum. Bu sondu. Son defaydı bu. Bir daha bu zevki yaşayamayacaktım hiç. Ben inledikçe Hakan da daha çok sokmaya başladı. Hızlanmaya başladı. O güçlü kollarıyla tamamen sarılmıştı bana. Ayakta duracak halim yoktu hiç zaten.
Hakan, "Ohhh çok güzel götün senin, daracık, sıcacık. Ohhhh, bir daha senin gibisini bulamam ben!" diye homurdanır gibi inliyordu arkamda durmadan. Memelerimi morartacak gibi sıkıyordu. Elbisemin önü biraz sökülmüştü artık. Hızlandı. Sertleşti. Mızrak gibi siki durmadan girip çıkıyordu götüme. İkimiz de bağırmaya başlamıştık. Benim çığlıklarımda daha çok acı olsa da büyük bir zevk de vardı. O ise Zevkten kendini kaybetmiş gibiydi. Kolunu boynuma dolamış kendine çeke çeke sikiyordu durmadan. Ter içinde kalmıştım. Sonra birden köküne kadar soktu içime ve bağıra bağıra akıttı bütün döllerimi içime.
Siki yumuşayıp inene kadar kaldı götümde. Nefesimiz bile zor düzelmişti. Sonra çıkardı götümden. Dölleri hemen bacağıma akmaya başladı. Elimi götürmek istedim ama onu bile yapacak halim yoktu. Tişörtünü çıkarıp götümden akan dölleri temizledi elleri titreye titreye. Bana baktı sonra. Hayran hayran bakıyordu bana. Yavaşça dudağımdan öpüp teşekkür etti ve arabaya binmeme yardımcı oldu.
Otelin biraz gerisinde durduk. Pet şişedeki su ile yüzümü yıkayıp saçlarımı toparlamaya çalıştım. Eminim ki gören herkes beni tecavüze uğramış sanırdı o an. Sonra otelin girişinde ayrıldım arabadan ve zorlukla yürüyerek anahtarımı alıp odaya çıktım. Saat 05:00'e geliyordu. Hakan bir saate yakın sikmişti beni. Sıcak su doldurdum küveti ve girdim içine. Şu an kocam gelse halimi anlatamazdım hiç. Neyseki onun için saat daha erkendi. Sabah kahvaltısına anca gelirdi o. Sıcak suda biraz dinlendim. Bacak aramda halen iki oğlanın dölleri vardı. Güzel bir banyo yaptım. Geceliğimi giyip yattığımda bayılmış gibi uyudum.
Bir ara kocam yanıma yatarken uyandım. Normalde uyumama pek aldırmaz, o geceki oynu anlatır konuşur uyandırırdı beni, ama o da sessizdi çok. Öğlene doğru uyandığımda o da uyandı biraz ve gülümseyerek, "Akşam dönelim de yarın sana da oğlana da bir araba alalım hanım, enayi parası aldım bol bol. Yiyemeyenin parasını da malını da yerler!" diyordu. Gülmeye başladı sonra. Benim de çok hoşuma gitmişti bu laf ve ben de kahkaha attım.
[Gamze]
467 notes · View notes
Text
Küçüklüğümden beri muhafazakar bir ailede büyüdüğüm için karşı cinsle iletişim konusunda duvarlar çok netti. Böyle bir ailede büyüyen bir çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun bu konularda nasıl bir korku ile büyüdüğünü tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum. Bunlar da yetmezmiş gibi okulda da uğradığım zorbalıklar benim için birini sevmeyi dünyanın en korkunç şeyi haline getirdi. Hayatımda 2 kez aşık oldum. İlki standart, basit bir ortaokul çocukluk aşkıydı. En azından diğer insanlar ilk aşklarını böyle tanımlar. Benim için ise hayatım boyunca taşıyacağım bir travmaya dönüştü. Ortaokul zamanları özellikle dış görünüşüm sebebiyle çok fazla zorbalığa maruz kalıyordum. Arkadaşlarımdan bazıları yalnız öleceğimi, asla sevilmeyeceğimi çünkü sevilmeye layık olmadığımı söylerlerdi. Ben bunlara maruz kalırken bir kız bana diğerlerinden çok daha farklı ve iyi davranıyordu. Hal böyle olunca çocuk aklıyla bir şeyler hissettiğmi düşündüm tabi. Sonrasında başka bir şehre taşındık ailecek. Hikayenin sona erdiğini düşünürken öğrendim ki o kız da aynı şehre taşınmış. Numaralarımızı aldık ve yaklaşık 1 yıl boyunca konuştuk buluştuk. Açılmaya karar verdim ve açıldığımda yaşadıklarım beni ufak ufak çıkmaya çalıştığım yalnızlık kuyuma geri attı. ''Seni sadece arkadaş olarak görüyorum. Hayatımda pek de bir yerin yoktu zaten hatta olmasan da olurdu. Zaten sana acıdığım için iyi davranıyordum.'' dedi ve aldığım çiçeği çöpe atarak gitti. 2. hikayem ise bu olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra yaşandı. İnternetten tanıştığım biri ile aklımda en ufak bir şey olmadan tamamen arkadaşça konuşuyordum. Aklımda hiç bir şey yoktu çünkü sevilebileceğime inancım yoktu. Aylarca konuştuk bazen flört gibi bazen arkadaş gibiydi konuşmamız. Bu süreçte az çok onda bana karşı bir şeyler olduğunu hissetsem ve ben de ona karşı boş olmasam da dediğim gibi kendimi sevilmeye layık görmüyordum. Bir şekilde cesaretimi topladım ve ona onu sevdiğimi söyleyen bir mesaj attım. Aldığım cevap ise beni hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. ''Ben de senden hoşlanıyordum ve bunu çevremdeki herkese söylüyordum hatta abim bile biliyordu. Sen söylemesen ben söyleyecektim.'' O andan itibaren yazın buluşma üzerine planlara başladık. Her şeyiyle mükemmel bir ilişkimiz vardı ve ikimiz de çok mutluyduk. En azından ben öyle zannediyordum. İlişkimizin 4. ayına yaklaşırken ve buluşmamıza yaklaşık 2 hafta kalmışken bana ara vermek istediğini ve şu an bir ilişkinin sorumluluğunu kaldıramadığını söyledi. Yıkıldım ama anlayışla karşıladım çünkü herkes zor zamanlardan geçebilirdi ve bu normaldi. İlişkimizde bir sorun da olmadığı için geri döneceğimize emindim ve yine de buluşma tarihine sadık kalmaya ve her şeye rağmen yanında olmaya karar verdim. Fakat o sürekli buluşmayı erteledi ve eskiye göre soğuklaşmaya başladı. yaklaşık 1 ay sonra ise kendini dinlediğini ve arkadaş olarak daha iyi olduğumuza karar verdiğini söyledi. Aynı zamanda başkasından hoşlandığını söyledi. Her şey yalan mıydı soruma ise ''Değildi ama arkadaş olarak daha iyiyiz.'' dedi. Yani ilk hikayemden sevilmeye layık olmadığımı, ikinci hikayemden ise sevilsem bile inanmamam gerektiğini öğrendim.
29 notes · View notes
arbrenu · 1 year
Note
Çok yakın bir erkek olan arkadaşım vardı ama ben geçen sene ondan uzaklaştım biraz. Herkesin bizi sevgili sanacağı kadar yakındık. Ona her şeyimi anlatıyordum, o bana her şeyini anlatıyordu ama sonra sanki ona biraz fazla şeffaf olmuşum gibi hissettim ve ondan uzaklaştım. Sence doğru yapmış mıyım? Şimdi aslında dönüp bakıyorum da, ilişkimiz biraz da toksikti. Erkek çocukluk arkadaşlarımla geçirdiğim eğlenceli vakitleri anlatırken gereksiz bir kıskançlığa giriyordu ve bazen sanki sevgiliymişiz gibi davranıyordu ki bu beni gerçekten rahatsız ediyordu. Şu an ise doğruyu yapıp yapmadığımdan emin değilim ve 10 gün sonra okullar açılacak, onunla yüzleşmeye korkuyorum. Ne önerirsin nagila?
Sizin aranızdaki özel bir durum. Buna sen karar verebilirsin. Açık açık bu kadar yakın olmaktan ya da her neyden rahatsız oluyorsan onları konuşup, açıklayabilirsin böylece ikiniz de ona göre davranırsınız ve kimse kötü hissetmez ya da sorgulayıp durmaz en azından
72 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 1 month
Note
Sana bir şey söylemek istiyorum. Her anime izleyicisi gibi ben de izlediğim neredeyse her animede o evrende olsaydım ne yaparfım diye düşünüyorum. Ama bu bungou stray dogs evreni için çok zor oluyor. Aşırı gerçekçi ve savaş sonrası bir zamanda geçtiği için psikoloji. Ve sosyolojik açıdan durum hem incelenebilir hem de korlu dolu olacaktır. Ayrıca o dönemlerde sağlık sektörünün ne kadar geliimiş olduğunu bilmiyorum ve benim maalesef ile işgili sıkıntılarım var. Yani her şekilde *lürmüşüm gibi
Aslında bu tüm animeler için geçerli, hareketli olaylar yaşayanlar ićin değil seyredenler için göze hoş gelir. Bsd evreni ise bana diğer doğaüstü animelere kıyasla biraz daha yaşanılabilir geliyor. Sağlık sektörü serinin geçtiği yıla göre normal, sıradan vatandaşlar bizim gibi yaşamaya devam ediyor sadece ek olarak yetenekli örgütlerin terör çatışmaları şehri huzursuz ediyor bu sorun da başka bir şehre taşınarak en azından ufak bir bölümü çözülebilir. İşte bu yüzden bana gerçekçi olduğu için daha yaşanılabilirmiş gibi geliyor. Türkiye üzerinden düşünürsek özellikle yaşanılan sorunlar bana farklı şekillerde daha benzer geliyor. Yoksa isekai evrenlerindeki gibi bir ortaçağ evreninde bence hayatta kalınması daha zor.
Ama kendi adıma konuşursam her türlü bence ölürdüm.
14 notes · View notes
sexcxsblog · 2 years
Text
NASIL BAŞLADI-8
Aradan haftalar geçmişti. Sonradan esip gürleyen Fikret abiye bu kadar değer veren babamın bu şekilde davranmasının sebebi Fikret abinin yani Muzaffer amcaya olan borcuymuş. Abimden Fikret abinin evlendiğini duydum babama anlatırken. Babam
-az kalsın bizim orospu yakıyordu çocuğun başını ya görüyor musun
-sorma baba allahtan kapandı bitti konu. Ama bunu derken samimi miydi değil miydi anlayamadım. Çünkü abimin yanında bile beni sikmiş nispet yapmış ve abimin delikanlılığına laf etmişti çoğu kez o yüzden de eskisi kadar buluşmuyorlardı. Sadece eve Mesut abi ile Ali abi geliyordu. Onlardan olaylardan bir haberdi. Babam duyulursa senden bilirim Fikret evlendiririm deyince Fikret abi kimseye söylememişti. Beni siktiğini Mesut abi ile Ali abi zaten biliyordu orası ayrı. Zamanla bana yaklaşımları da aynı oldu babamla abimin yine hizmetçiydim. Abimin arkadaşları da evden çıkmaz olmuştu. Sebebi tabiki beni sikmekti. Abim benim istekli olmadığımı Fikret abi yüzünden onla beraber olduğumu düşündüğü için bana olan kızgınlığı geçmiş arkadaşları ile vakit geçirmemde bir sıkıntı görmüyordu. Belki diğer ihtimalle arkadaşlarının benim videolarımdan haberi olduklarını bilmiyordu. Onlara Fikret abiden çok güveniyordu yaşıtlarıydı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez kankardeş derlerdi birbirlerine. Tabi işin Aslı öyle değildi. Dertleri abim değil bendim. Bende uzun zamandır yarrak yemeyince bu fırsatı kaçırmak istemedim. Evde yine istediğim gibi giyiniyordum. Yaşım küçük ve abimin arkadaşlarını kardeş gibi gördüğü için laf etmezdi. Onların da beni kardeş gibi gördüğünü düşünürdü. Benim kaldığım memlekette öyleydi en azından içten birisine yan gözle bakılmaz abi kardeş derler dışardaki insanlara yeltenirlerdi. Aynı şeyi babamda düşünürdü. Ta ki Fikret abinin beni gözünün önünde sikene kadar. O evde olduğunda biraz daha kapalı giyiniyorrdum yokken açık. Abim zaten arkadaşları ile sohbet etmekten beni pek görmez görse de bir şey demezdi. Arkadaşları aynı abimin ağzı gibi bozuktu. Bu çok normaldi tanıdığım bütün erkekler hep bel altı konuşurdu. Abime kızınca bacını sikerim pezevenk ya da bacının amına koyayım küfürleri havada uçuşurdu abimde keza aynı küfürleri onlara söylerdi. Arkadaşlarının haberinin olmadığını düşündüğü için bana karşı atılan küfürler umrunda olmazdı. Geçen yine bize geldiler bende yine beyaz taytımı ve cropumu giymiş kendimce spor yapıyordum. Hava zaten sıcaktı. Kapı çaldı açtım abim ve arkadaşları gelmişti. Ellerinde içkiler vardı. Salona geçtiler. Sonra sarıldılar sarılınca memelerimin o yumuşaklığı ikisini de cezbetmişti. Sonra oturdular makara kikiri. Ben de devam ediyordum sporuma. Ordan Mesut abi
-kızım yanlış yapıyorsun o hareketi o öyle olmaz Semih niye doğrusunu öğretmiyorsun güle
-amk başka işim gücüm mü yok
-dur kız yardım edeyim ben sana. Mesut abi bana yardım ederken Ali abide bir yandan bana bakıyor bir yandan da abimle konuşuyordu. Mesut abi arkama geçti vücudunu bana yakın bir şekilde tutup belimden tutup beraber bir aşağı bir yukarı kalkıyorduk. Zamanla birbirimize yapışır hale geldik. Arkadan kalkmış sikini hissedebiliyordum. O da şort ve atlet giymişti. Elide yavaşça memelerime doğru yaklaşıyordu. Benden ses gelmeyince cesaretlenip memelerimi avuçlamaya başladı. Bir gözü de abimdeydi. Kulağıma
-of taş gibisin amına koyayım yerim bu memeleri dedi. Ali abide oturduğu yerden kuduruyordu. Abim ordan seslendi
-Mesut bırak güle yardım etmeyi içkiler için bşr şeyler hazırlayın beraber
-tamam Semih hadi gel Gül ben sana sonra öğretirim. Beraber mutfağa gittik. Dejavu Yaşar gibiydim. Arkadan sarılıp memelerimi okşamaya başladı.
-of canlı görmek bir başkaymış
-efendim abi
-yani yakından. Videodan haberim olduğunu bilmiyordu ona göre r yaptı. Arkadan da sikini bastırıyordu. Sonra ben yanında ayrılıp bir şeyler hazırladım içeri getirdim. Abimler yumuldular. Abim bana dönüp
- senin işin gücün yok mu gitsene kızım biz erkeksel mevzular konuşcaz. Ordan Mesut abi
-bırak kızı rahat nerde oturmak istiyorsa orda otursun hem yabancı mı o artık büyüdüde bilsin bu konuları dedi.
Abimde evet anlamında kafasını salladı. Bunlar bir yandan içiyor bir yandan abur cubur yiyorlardı. Konular karıya kıza geldi. Mesut abi
-abi bu aralar karıya gitmedim sevgilimde yok ama hasret kaldım. Ordan abim
-valla al benden de o kadar yarrağım patlayacak diyerek güldü. Ali abide
-valla kankalar alın benden de o kadar düz duvara tırmanıyorum amk. Bu muhabbet canımı sıkmıştı geçtim sporuma devam ettim. Onlara karşı domaldım eğildim. Onlar da gözleriyle yediler beni. Baya bir terledim. Yine her yerim terlediği için amım memem belli olmaya başladı. Uzaktan belli olmuyor ama yakından kabak gibi ortadaydı. Abim bilgisayardan bir şeyler açacaktı.
S- Kızım sen hadi geç odana biz porno izlicez
M-rahat bırak olum kızı rahat sanki yabancıyız amk
-sorma amk beraber büyüdük bacımız o benim.
S-olum saçmalamayın amk yarraklarımız çıkarıp 31 çekecez ne yabancısından konuşuyorsunuz. Abimin kafası gelmeye başlıyordu. Bana doğru bakamıyordu bile.
M-bak dalgana be olum açta izleyim hadi. Bende bilgisayarın önünde olan abimin arkasına geçtim yanlarımda da mesutla Ali var. Abim beni arkasında hissedince arkasına döndü
S-ne o kız sende mi izlemek istiyorsun
A-merak ediyor kız ya açta izleyelim. Normalde izin vermezdi abim ama içki biraz onu rahatlatmıştı. Abim en güzel pornoyu arıyordu. Mesut ile Ali abinin elleri benim bedenimde dönüyordu. Götümü okşayıp birbirlerine 👌🏻 işareti yapıyorlardı. Sanki hamur yoğuruyorlardı. Mesut abi kulağıma
-Gül daha rahat bir şeyler giysene diye pis pis sırıttı. Gittim heyecanlı orospular gibi mini etek içimde iç çamaşırı giymedim. Cropum üstümde durdu çünkü inceydi zaten. Gittim yanlarına yine aynı pozisyonu aldım. Ordan abim porno açmıştı izliyorduk hep beraber. Abim
- hadi oturun ayakta kaldınız dedi
M-yok olum böyle iyi ya
A-aynen böyle iyi kanka. Eteğimin altında ikisi de götümü mıncıklıyor amımı okşuyorlardı. Aşırı hoşuma gidiyordu bu durum. Amım sulanıyordu. Ali abi sulanmış elini ağzına götürüp yaladı. Aşırı azdırıc bir hareketti. Abim odaklanmış porno izliyorlardı. Bi an orda olduğumu unutup yarrağını çıkartıp sıvazlamaya başladı. Ali ile Mesut abi de ondan cesaret alıp şortlarını çıkarıp yarraklarını sıvazlamaya başladı. Ali abinin yarrağı büyük ve kalın da Mesut abininki de aynı şekildeydi. Ellerimi alıp yarraklarına getirdiler. Bende sıvazlamaya başladım. Abimden horlama sesi geliyordu. Bünyesi çok zayıf olmasına rağmen yine de içerdi. Mesut ile Ali abiye gün doğmuştu. Abimi odasına getirip yatırdılar. Salona gelince
M-gel yavrum bir tadına bakalım senin
A-ohh taze karı sikicez sonunda Mesut diye gülüştüler. İkisi de üstümde ne var ne yok çıkardılar. Sonra koltuğa oturup
M-hadi bakalım Gül hanım göster bize marifetlerini
Başladım Mesut abinin yarrağını yalamaya. Bu arada Mesut abi uzun boylu sarışın yarrağı 21 cm ali abi esmer tenli uzun boylu hafif kilolu yarrağı 22cm di. Mesut abi futbol oynadığı için her yeri kılsız Ali abi ise tam tersi kıllıydı. Neyse önce Mesut abinin yarrağını yalayıp sömürmeye başladım ve ağzıma boşalttım. Sonra Ali abinin yarrağını yalayıp boşalttım.
M-Gül sen neymişsin be
A-tam bir orospu gibi yalıyor kanka. Ellerine içkileri alıp içmeye başladılar sonra yarraklarına döktüler.
M-ya pardon Gül yanlışlıkla döktük temizler misin dedi gülerek.
Bende yarrağına dökülen içkiyi yalayarak temizledim. Sonra ali abininkini de yalayarak temizledim. Yarrakları sertleşmiş girecek delik arar gibi dikilmişti. Ali abi kalktı beni kucağına aldı oturdu koltuğa.
A-şu memeleri yalamazsam ölürüm. Memelerimi ağzına sokup ısırmaya emmeye başladı ama nasıl emmek. Morartıyordu memelerimi.
A-kız ne ara büyüttün memeleri kocaman olmuşlar ağzıma sığmıyorlar
M-Fikret azgını büyütmüştür kanka dedi gülerek. Sonra ters bir bakış attı Ali abiye amk ne yapıyorsun diye. Bende
-Fikret abinin beni siktiğini bildiğinizi biliyorum abilerim grubunuza atıldı videolarım o yüzden dert etmeyin hatta Şuan yaptıklarımızı atında kıskansın Fikret abi intikam alın dedim. Ordan Mesut abi kamerayı açıp Ali abi benim memelerimi yalayıp yutarkenki anı çekti. Sonra Mesut abi amıma eğildi
M-ölünür bu ama amına koyduğum fındık gibi amın var nasıl sikti bu Fikret seni hiç açılmamış
-onun yapamadığını siz yapın sikicilerim
M-emrin olur orospu. Başladı yalamaya hem memelerimin hem de amımın yalanması acayip zevk veriyordu.
A-olum çekilde bşraz ben yalayım şu taze amı
M- doyamıyorum amk bu nasıl am
A-hadi çekil çekil diyerek Mesut abiyi itti. Mesut abi tekrar videoyu başlattı ve Ali abi şapır şupur amımı yalarkenki anı çekmeye başladı.
A-lan olum bunun götü hala bakire
M-bize mi bıraktı Fikret
A-olum saçmalama günahını vermez o bize ohh iyiki sikmemiş açılışı ben yaparım.
M-niye sen amk
A-olum sen amını sikersin
M-sikilmiş amı sen sik ben götünü bozmak istiyorum.
A-taş kapıt makas yapalım kazanan götü bozar. Aralarında taş kağıt makasa yaptılar ve Ali abi kazandı. Önce bir güzel yaladı deliğimi sonra masanın üstündeki vazelini aldı deliğime sürdü.
A-bak güzelim başta çok acıyacak sonra alışacaksın ama çok zevk alacaksın tamam mı. Ben başıma geleni az çok tahmin ediyordum ama bu kadarına beklemiyordum. Ali abi önce teker teker parmaklarını soktu sonra yarrağını yavaş yavaş sokmaya başladı. Mesut abi de video çekmeye devam ediyordu.
-Canım çok yanıyor Ali abi amımdan sik nolur
A-sus lan orospu dediğin sadece amdan mı sikilir hem oraya da sıra gelecek merak etme. Sonra bşr den o koca yarrağı götümün en dibine soktu. Ben bir çığlık attım. Götüm yarılmıştı sanki.
A-sustur şu orospuyu Mesut
M-o iş bende kanka. Yarraağını soktu ağzıma nefes alamıyordum. Götüme giren yarrağa alışmıştım hoşumada gidiyordu bazen götümü ben ileri geri yapıyordum.
A-bak orospu güzelmiş dimi
M-kanka tost yapalım mı orospuyu. Aynı anda iki erkek tarafından sikilecektim müthiş bir heyecan vardı. Mesut abinin kucağına oturdum amıma soktu ah diye bağırdım.
A-bu ne amına koyayım ha her sokuşta bağırıyor ciyak ciyak
M-abi amı dapdar sanki hiç sikilmemiş gibi sıcacık orospunun
A-götü de öyle kanka.
Ali ile Mesut abi çak yapıp gülerek beni pompalamaya devam ediyordu. Aşırı zevk alıyordum kaç kere boşaldım hatırlamıyorum. Onlarda 10 dk sonra boşaldı içime. Amımdan ve götümden döller akıyordu. Mesut abi bunu da çekip gruplarına attılar. Ben dölleri elimle ağzıma götürüp yaladım.
M-beğendin mi Gül döllerimizi
A-merak etme seni döle doyuracaz. Ben kalkıp duşa girdim üstüm başım döl olmuştu. Abilerim de arkamdan geldi.
143 notes · View notes
1sairbisikletle · 4 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 44
Uzun bir aradan sonra merhaba dijital günlüğüm. Elimde nefretlik seviyesinde sıkıldığım bir iş var. Deadline'ı 3 Haziran'dı, hala bitmedi. Üstelik yarılamadım bile. Başına otursam bitecek ama başında oturmakla da bitmiyor. Tamam saçma oldu. Bu şu demek, her iki sayfada bir dikkatim dağılıyor kaç sayfa olduğuna bakıyorum dakikaya bakıyorum, aslında okusam hızlı gidiyorum diyorum sonra hop bakıyoruz başka bir sekmeye geçmişim. Böyle bir şey yok. Bu daha önce editörlüğünü yaptığım bir cildin son okuması. Piyasaya kıyasla güzel para getiren bir iş ama gel gör ki aynı metni üçüncü kez gözden geçirmek bıkkınlık veriyor ve neredeyse 700 sayfa. Bumerang gibi bir iş, bitti diyoruz başa dönüyor. A. Y.'nin alacağı olsun, bana "ilgini çekeceğini düşündüğüm bir iş var" girizgahıyla işi kabul ettirdi sonra bi baktım bizim bumerangmış. Arada bir de korkunç derecede hatalı yazılmış bir metnin son okumasını yaptım o da editörlüğe dönüştü ve bitirene kadar fenalık geçirdim. Üst üste geldiler yani. Biriyle de tezi için görüşmüştük, güya 1 Haziran'da elimdeki işi bitireceğim için ona tezini okuyup tashih etmeye o tarihte başlayabileceğimi söylemiştim. Daha elimi bile sürmedim. Haftaya çarşamba seansım var, doktor "tezi ne yaptın, hani karar almıştık" diyecek ve ben ne diyeceğim bilmiyorum. Teze bakmaya beş dk bile vaktim olmadığı için bakasım da geliyor biliyor musunuz?
Bu ara moralmanlarım inanılmaz bozuk, öyle böyle değil. Pazar gününü bütünüyle ağlayarak geçirdim mesela. Bu muhtemelen önceki hafta kendime çok yüklenmiş olmamdan oldu. Özellikle cuma günüm sabahtan akşama doluydu. O günün tek güzel yanı @tahrirdefteri ile buluşmuş olmamız. Bana Sevincini Bulmak kitabını almış Mustafa Kutlu'nun. İnşallah sevincimi bulurum falan derken Pazar günü kendimi ağlarken bulmam da çok ironik. Bir de o günün akşamında ders verdim bir platformda, derse başlar başlamaz bir baş ağrısı geldi yerleşti ve 36 saat perişen etti beni. Yeni yeni geçiyor gibi, hatta geçti de sayılmaz. Perşembe günü de tüm gün çalışıp sonrasında akşam konsere gitmiştim. Çarşambayı hatırlamıyorum. Salı günü gündüz İsam'da bahsettiğim tez görüşmesini yapıp üstüne biraz çalıştıktan sonra akşam Abdülmecit Köşkü'ne seminere gittim. Seminer beklediğim perspektiften olmadığı için bir şey katmadı ama öncesinde rehberle Maziden Atiye Zarafet sergisini gezdik, o güzeldi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Lacivert olanı Afet İnan kadınlara seçme seçilme hakkı ile ilgili Türk Ocağı'nda konuşma yaparken giysin diye M. Kemal tasarlamış. Baya iyiydi, kendime diktirsem mi aynısından diye düşündüm. Diğeri de Yunanistan CB'ının şerefine verilen bir davette yine Afet İnan'ın giydiği elbise. Çok güzeldi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Pazartesi akşam yorgun argın eve geldikten sonra hastalanan kuzenimi almaya gittik annemle, yolda kötü oldu eve varmak üzereyken acile gittik, onu bekle al eve gel derken gece yarısı oldu tabii ki. Bir de o hasta olduğu için odamı ona vermem gerekti, bu sefer akşamları uykum gelince perişan oldum çünkü salonda yattım pazar gününe kadar. Öncesinde bir gün kütüphanemi toplayıp kolilemiştim o da çok canımı sıkmıştı ama buraya yazmış mıydım hatırlamıyorum. Kendi evimde göçebe gibi kolilemem gerekti kitaplarımı. İşin kötüsü kolileri koyacak yer de yok evde. Tahammül sınırlarımın burcundayım. Bir an önce evlenmek ve kendi düzenime sahip olmak, kitap alınca "nereye koyacağım" diye düşünmemek, hayatımın her anını benim dışımda gelişen olaylara ve kişilere göre planlamamak istiyorum. Biliyorum son kısımdan evlenince de kaçılmıyor ama en azından kendi evim ve düzenim olur. Onun için de efor sarfedecek durumda değilim bu arada. Hazır bir düzene yerleşmek istiyorum, öyle çeyiz alayım ona bakayım buna bakayım hevesim yok, gücüm de yok.
Geçtiğimiz cumartesi değil ondan önceki cumartesi kendime lale almıştım. Aslında bu renk pembeyi sevmem ama lalede seviyorum. Bu sefer suyuna 1 lira attım, daha uzun dayandılar gibi. Bu süreçte bin tane öğrenci görüşmesi yaptım, o da ayrı tabii.
Tumblr media
Arada mutlaka başka şeyler de olmuştur ama ne hatırlamak istiyorum ne de düşünmek. Aa bir de bu cumartesi halamlarla pikniğe gittik, sofra efsaneydi ama bana bir şey oldu pikniğin yarısında. Halam fark etti, dönüş yolunda bunu anneme söyledim o fark etti sen dalga geçtin benimle "hayırdır nerede nazar oldun" diye dedim annem de hep bana suç buluyorsun zaten dedi. Neyse dedim geçtim.
İyi hissetmiyorum ama deadlinelar benim nasıl hissettiğimi umursamıyor. İşi bitirme hevesim gelsin diye Suadiye Kronotrop'a geldim, dondurmalarında su da olduğu için affogato istediğim gibi olmuyor ama idare eder diye düşünüp aldım, dondurma damla sakızlıymış benim sakızdan midem bulanır. O hisle kalktım Civitas'a geldim, biraz para harcasam ne olur diye düşünüp kendime yemek ısmarladım. Şimdi onun pişmanlığı var içimde ve çalışamıyorum yine. Onun yerine bu yazıyı yazıyorum. EVe gitmek istiyorum. Doktor bu eve gitme isteğimden bahsettiğimde bunun kaçınan tarafım olduğunu, büzüşüp kendimi korumaya alarak yüzleşmekten korktuğumu hatırlatıyor. Biliyorum ama eve gitmek istiyorum. Ben adam olmayacak mıyım?
Ek
Bir önceki günceden sonra aslında ben Seyyid Hüseyin Nasr'ı dinlemeye gitmiştim. Hoca yaşından dolayı bazı kelimeleri yutarak konuşuyor olmasına rağmen kulaklığa gerek duymadan dinledim ve not aldım. Çıkışta da Taksim Camii'ne uğradım, İlhami Atalay'ın öğrencilerinin sergisi vardı, güzel şeyler gördüm. Bir gün önce "bir süre yeni kitap almamalıyım" kararı almış olmama rağmen kitabevinden de bir kitap aldım ama en azından kendimi birde durdurdum. Geçen cuma da İSAM'da İngilizce bir konferans vardı, aksanlı bir konuşmaydı çok zorlanmadım. Arada İngilizcem çok zayıfladı perileri geldiği için iyi geldi bu bana. Bunu da tarihe not düşmüş olalım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
1adam · 9 months
Text
Tumblr media
Yoruma kapalı ben hiçbir insana burdayken tek bir saygısızlık yapmadım rahatsızlık vermedim askıntı olmadın burdaki her insanı cinsiyet ayırmadan bir değer olarak gördüm ama şunu anladım ben yaklaşık beş aydır buraya girmedim bir allahın kulu nasılsın birşeymi oldu bir sorunmu var demedi sizin hayatlarınız sanaldan ibaret duygularınızda insani her şey bu ortamda kaybolmuş ve gitmiş ben her zaman tanıdığım iki kelam bile ettiğim insan olsada merak ettim derdini sordum derman oldum olmadım zaten onun hesabınıda yapmadım aslolan insanlıktı merhametti vicdandı dostluktu sizin dünyanız size kalsın çünkü en azından bana göre değil size sanal ama sahte duygular ve sahte dünyanızda başarılar dilerim umarım bir gün kalbinize şu soruyu sorarsınız ben bumuyum .!sağlıcakla ve maskesiz kalıın(made in okan)
21 notes · View notes
cizgilibattaniye · 11 months
Text
Dikkat ettiyseniz b*ykotun saçma olduğunu söyleyen zihniyette genelde b*ykot ürünlerine bir bağımlılık oluyor. Kola bağımlılığı ya da marka bağımlılığı vs. Ve bunu birde (kendilerince) farklı argümanlarla gerekçelendirerek mantık kılıfına sokarken örneğin o içtiği ve içerisindeki maddeler ile kendini zaman içerisinde bağımlı hale getirdiği içeceğin, veya ortamlarda daha havalı addedileceğini zannederek giydiği X markasının konforundan bile feragat edemezken, bu denli iradesizken seni kim ciddiye alsın, niye alsın?
Saatlerce bir ekonomist edasıyla verdikleri boş bilgiler de cabası yani bizim küçük beyinlerimiz bunları düşünemiyor sen dünüşebilmişsin aferin sana en akıllı en entelektüel beyin sensin kola bağımlısı güzel insan.👏🏻
Şöyle ki bu markalardan alışverişe devam edecekseniz de en azından şu yolu seçin ki bir samimiyet olsun, evet kardeşim ben bir bağımlıyım benim konforum refahım her şeyden önce gelir hiçbir değer içeceğim bir bardak koladan önemli olamaz bu derece de nefsine köle olmuş bir kişliğim bana dua edin ki biraz olsun kendime çeki düzen verebileyim ahah ben bu sebeplerden alışverişe devam edeceğim de dürüst ol inan istediğini al ye giy iç. Ama senin o sıraladığın gerekçeler bizim aklımıza gelmediği için değil, demek ki daha büyük bir resme bakıyoruz, demek ki daha uhrevi bir amacımız bir dünya bakışımız var sana göre. Belki de sen bunu anlayamamışsındır bir de bu açıdan bak
24 notes · View notes
insanzee · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yayınımı rb yapıp altına kocaman harflerle diamond tema ya dediği gibi evrim ağacının videosunda ki çağrı ya ve bana gerizekalı diyen ileri zekalı @mustang035 bak yavrucum biz senin gibi iki tıkla ulaşılan google bilgisiyle değil hem matbuu hem görsel kaynaklardan faydalanarak bişeyler konuşuruz.
Yukarıdaki kitaplar sadece yanımda olanlar ve bunlar hiç bişey değil. Senin alim diye peşinden koştuğun adamların kitaplarına da çuval dolusu para harcadım. Sadece bu bizden deyip taraflı yayınları okumadım, dinlemedim. Sen de evrim hakkında, Darwin hakkında, din ve bilim hakkında saçmalayıp kendini rezil etmemek adına en azından yukarıya bıraktığım kitapları bile okusan saçmalamamış olursun. Son görsel de ki insan beyni kitabı ve parmağımı özellikle o fındık beynine soktum ki önüne gelene beyinsiz, mercimek beyinli demeyesin.
Zamana ve ruh halime göre yoruma da bişeyler ilave edermiyim bilmiyorum. Bilimde ve insanlıkta kalın, esen kalın.
31 notes · View notes
artniyetsizsikerimx · 4 months
Text
Kara
Şimdi sırt üstü uzanmıştı yatağa; kömür karası uzun saçları dağılmış, biraz terinin birazda az önce yaptığı oral seksin ıslaklığından, işlediği suçun izlerini örtercesine dudaklarına, yüzüne yapışmıştı. Odanın loşluğunda belli belirsiz yanan ışıklar yüzüne vurdukça, saçlarının arasından pırlanta taneleri parlıyor gibiydi. Hadi artık dercesine dizlerini yukarı doğru çekip, ince kalem gibi bacaklarını aralayarak biraz sonra kendimi kaybedeceğim vadinin kapılarını açıyordu bana. Yemekte ve odaya gelene kadar çok tatlı, içten ve konuşkandı ama sekse başlayınca dudaklarından tek kelime dökülmemiş, sırlarımızı duvarlarında saklayacak odada inlemelerinden başka şey duyulmamıştı. İsteklerine ve özellikle bana odaklanmış – ya da ben öyle sanıyorum- , kutsal bir görevi yerine getirir gibi mabedinde sevişmeye başlamıştı.
Sadece bir iki kelime sarf etmişti. Onlar da görevin kurallarına göre gitmesi ve acemi müridi uyarmak içindi sanki ama ne istediğini anlamam zor olmuyordu. Hatta anlamaya gerek kalmıyordu, zira ne istiyorsa üstünlüğü ele alıyor ve yaşıyordu. Evet bir teslimiyeti vardı, bu teslimiyet daha çok güven anlamındaydı. Yoksa evli barklı bir kadının bu güveni hissetmeden internetten tanıştığı bir erkek ile aynı yatakta ne işi vardı? Zevk almaya ve arzularını yaşamaya gelince ise her şeyi erkeğe bırakmayan bir kadındı, almak istediğini alıyordu, yatakta teslimiyeti yoktu. Zaten mesajlaşırken birçok kere bunların sinyallerini üstü kapalı vermişti. Keşfedilmek ve anlaşılmak istediğini düşünüyordum, ben de o beklentilerine tabi olmuş şekilde hareket ediyordum. Ağzımdan çıkacak bencilce söylenmiş yanlış bir kelime tüm büyüyü bozabilirdi. Şimdi de öyleydi, kontrol ondaydı ve bu güzel kadına uymaya çalışıyordum, ilk sevişmemizin üstünden yarım saat geçmişti ki üzerime çıkmış, baştan aşağı inerek kor gibi yanan dudaklarını ve dilini vücudumda dolaştırmış, aletimi kendine hazırlamış ve şimdi bu duruşu ile bana “Hadi” diyordu. İlki çok hızlı gelişmiş, aylarca birbirimiz mesajla doldurmanın heyecanlı ile deli gibi sevişmiştik.
Aslında deli gibi değil, vuslata eren sevgililer gibi uzun bir ayrılığın özlemi ile sevişmiştik. Şimdi ise ikimiz de gerçekten keyfini çıkartmak istiyorduk ya da en azından ben istiyordum. Onu seyretmek, vücudunu izlemek ve hepsini hafızama kazımak. Zira bir daha olur muydu çok emin değildim.
Ayağa kalktım, yatağın ucuna, karşısına geçtim artık tüm güzelliği ile seyredebiliyordum onu, porselen gibiydi dokunsan kırılacak sanırsın ama doğasına karıştığında sel gibi, çığ gibi oluyordu. Biraz nefes nefese kalmıştı beni emmekten ve yalamaktan, memeleri aldığın nefesin temposu ile inip kalkıyordu. Vücudunun doğasında aşağıdan yukarı gezinirken göz göze geldik. Kara benim rengimdi ve o zeytin karası gözleri ile yarı açık gözkapaklarının arasından bana bakıyordu. Ürperten, korkutan buna rağmen çağrısına kayıtsız kalamayacağın bakışlardı, fazla bekletmemek gerekiyordu. Narin ayak bileklerinden tutup yatağın ucuna doğru çektim, çarşaf üzerinde kayarken saçları arkaya uzanan kolları arasında yatağını bulmuş nehir gibi uzanmıştı; kalçası uca kadar gelmişti ellerimi bacaklarının önüne doğru yatağa koyarak, kaybolacağım kanyona doğru girmeye başladım. Doruklardan yine aşağılara inmiştim, başım bacaklarının arasındaydı dilim amının üzerinde dolaşıyor onun bana yaşattığını bende ona yaşatmak istiyordum, kasıklarından öperek yukarı doğru çıktım, göğüslerine kadar çektiğim gül, tarçın, bal, karanfil, çimen kokuları memelerinde süt kokusuna dönmüştü, yukarı doğru çıktıkça hafif hafif üzerine abanmaya başlamıştım, ağzımı memeleri ile doldurmuştum. Daha çok emmem, dişlemem için iki eliyle başımı kavramış, memelerinin üstüne tutuyordu beni. Tutkusunu, arzularını ve isterisini böyle aktarıyordu, bu durum da kelimeleri gereksiz kılıyordu zaten.
Bir süre sonra boynuna doğru hareket ettim onu seyretmeyi daha çok istiyordum, kafamı kaldırım bu güzel kadını, kendini böyle umarsızca sunan kadını izlemeye başladım. Dudaklarının arasından beyaz dişler ve ıslak pembe dili görünüyordu. Tüm bedenimi aruzlarının estiği, bazen fırtınaların koptuğu doğasına soktum. İyice eğilmiştim üzerine.
Dudakları biraz ötemdeydi, ılık nefesi yüzümde imbat rüzgarları estiriyordu kollarımı biraz daha dizlerinin altına sokup ayaklarını hafifçe yukarı kaldırdım, sikimi o iki güzel deliğinin üzerinde dolaştırıyordum, kısık gözleri aralanmıştı. Grinin kaç tonu vardı bilmiyorum ama gözlerinde siyahın hiç görmediğim tonlarını görüyordum.
Göz bebeği kaybolmuş o zeytin tanesi siyah gözleri zifir karanlığa dönmüştü, siyaha olan düşkünlüğüm bu kadının elinde zaaf gibi olmuştu. Başını hafif yana kaydırıp gözlerime bakarken sikimi eliyle tutup deliklerinin üzerinde “Öyle yumuşak yumuşak değil, böyle yapacaksın “ dercesine dolaştırmaya başlamıştı, gözleri gözlerimin üzerindeydi başını kaldırdı, dudakları ile beni içine çekmeye başladı, dili ağzımın içindeydi kontrol ondaydı yine, bir eliyle başımı saçlarımı okşuyor, diğer eli ile de deliklerinin üzerinde gezdiriyordu beni, derin bir nefes alarak  dudaklarımı bıraktı başını yatağa koydu, gözlerini yine gözlerime dikmişti, dudaklarında hafif bir gülümseme vardı, ağzını bir şeyleri istercesine araladı ve beni deliğinin üzerine bıraktı. Biraz evvel kucağımda kendini kaybetmiş halde iken, parmağımla yoklamaya çalıştığım ama girmesine müsaade etmediği deliğinin üzerindeydim ve şimdi sadece orada dolaştırıyordu, kalçalarının kayganlaşmış yanakları arasında tepe taklak kayar gibiydim, vadinin dibindeki girdaba doğru çekiliyordum. Zifirin zifiri, katran karası gözleri , “Ben istersem her şey olur, sana her şeyi yaşatırım, sadece istememi sağla ve beni hazırla” der gibiydi.
Beni deliğinin üzerinde gezdirdikçe; dudaklarını ısırıyor, emiyor bazen yalıyor içine sokacakmış gibi ortasına dayadığında ağzını tutkuyla aralıyordu. Dudaklarındaki tebessüm yerini şehvete bırakmıştı, sikimin gezintisi bitmiş, arka deliğinin üstünde durmuştum, artık girecektim ama onu bekliyordum, sıkı sıkı avuçladığı eli ile yavaşça sikimi içine sokmaya başladı, beni içine aldıkça bedeni geriliyor dudakları biraz daha açılıyordu başı girmişti ama daha da sokmaya devam diyordu hafiften inlemeye başladı, aletimi kavradığı elini usulca bırakıp boynuma doladı. İçindeydim!!! Öyle kocaman bir aletim yoktu ama onun arkadan çok almadığı belliydi. Dardı, sıkıydı. Yüzü gerilmişti, dudaklarında acı da yer bulmuştu kendine şehvetin yanında. Buna rağmen durmuyordu kendini bana vermek istiyordu ve büyük bir arzu ile beni içine alıyordu. Diğer elini de boynuma dolayıp yine başını kaldırarak dudaklarıma yapıştı, bende kollarımı biraz daha dizlerinin altına sokarak kalçasını yukarı kaldırmıştım , boynuma doladığı kolları ile beni kendine çekerken , şimdilik !! nazikçe içine girmeye başladım, tamamını içine soktuğumda dudaklarımı bırakıp başını omzumun üstüne getirerek sımsıkı sarılmaya başladı her şeyiyle beni içine çekiyordu bu kadın ve yine bir kadın tarafından sahiplenildiğimi hissettiriyordu bana.
Buluşmaya gelirken ki halimden farklı bir yerlere getirmişti, ona sahip olmak istiyordum, onu çok istiyordum, çok , çok … daha çok . Kafamda kendimi bu düşüncelerin arasında kaybetmişken, kısık bir sesle “Acıtıyorsun” dedi, öylesine sarılmış ve üzerine abanmıştım ki narin bedeni ufacık kalmıştı altımda, kendimi geri çektim, rahatlamıştı “Böyle daha iyi dedi” , yüzü yine gözlerimin önündeydi. Acı dudaklarına yayılmış gibiydi, biraz daha geri çektim bedenimi şimdi ayaktaydım. Bacaklarını yukarı kaldırdım omuzlarıma dayadım, kalçası biraz daha havaya kalktı, bu halde keyfime diyecek yoktu zira bütün güzelliği ile tüm vücudu gözlerimin önündeydi. Yavaş yavaş içine girip çıkıyordum, alışmaya başlamış gibiydi, bir elimle boşta kalan o güzelim kadınlığını okşuyor ve parmaklarımla da ona sahip olma çalışıyordum. Dudakları yeniden şehvetin kor kırmızısına dönmüş ben gidip geldikçe memeleri yine deniz gibi dalgalanmaya başlamıştı. Onların üzerinde olmakla seyretmek arasında kalıyordum, şu kısa sürede yaşadığım hiçbir şey yetmeyecek gibiydi.
Saf, katıksız bir zevk alıyordu, göz kapakları kapanmıştı, bütün algılarını içinde hissettiği uyarılara vermişti, canı acır gibi dudaklarını büzüyor, sonra keyifle ağzının doldurulmasını istiyormuş gibi o güzel dudaklarını aralıyordu, seyretmeye doyamıyordum bu hallerini.
Her şey hayal ettiğim gibiydi. Ona Kül Kedisi demiştim , bir var bir yoktu mesajlaştığımız ortamda ama zamanı gelince çektiklerinin acısını çıkartırcasına inadına ve tüm asaleti ile dişileştiğini , kadın!!! olduğunu hissettiriyordu attığı kısacık mesajlarda. Şimdi de bana bütün bunları sergiliyordu. “Nefis” tek kelime yeterliydi onun için. Nefis bir dişi, nefis bir kadındı. Benim yaşadığım anlar ise bir daha tekrarı mümkün olmayacak nadide zamanlardı. Bir süre bu şekilde içinde gelip gitmeye devam ettim , halimden çok memnundum hayatta görebileceğim en güzel manzarayı seyrediyor hatta içinde yaşıyordum , kendimi düşünür durumdaydım, sahip olduğum kadının içindeki dişiliği unutmuştum. Elleri ile beni durdurdu, kontrolü ele aldı, içinden çıkarttı, yatağın üzerinde dönüp dizleri ve ellerinin üzerinde pozisyon alıp , bacaklarını aralayarak kalçalarının tüm güzelliğini ve içlerinde kendimi kaybettiğim deliklerini sunmaya başladı . Görsel bir şölendi önümdeki manzara .“Nefis” aklımda hep bu kelime geçiyordu “Nefis” , içine girmek için yatağın üzerine çıktım, o da bunu bekliyordu ama sunulan bu güzelliğin tadına bakmaktan kendimi alı koyamadım. Domalmış olan külkedisini bacaklarından yukarı çıkarak öpmeye yalamaya başladım, avuçladığım kalçasına ufak ufak ısırıklarla egemenliğimin, sahipliğimin izlerini bırakıyordum, Ellerimi kalçasının iki tarafını avuçlarken yüzümü yangın yeri olan iki kraterin olduğu vadiye adeta gömdüm. Vadinin kaymak gibi olmuş kenarlarını yalıyor, ısırıyordum canını biraz yakmak hoşuma gitmişti çıkardığı iniltiler değişmişti, beni de değiştirmişlerdi.
Kafamdaki külkedisi düşüncesi, katıksız, sadece sikilmek isteyen bir kadın ile yer değiştirmişti. Amını neredeyse ağzımın içine doldurdum, dilimle etrafında dolanıyor içine sokup çıkartıyordum. İki eliminde baş parmaklarımı arka deliğinin çeperinde dolaştırıyor, sırayla içine sokup çıkartıyordum. Epeyce hoşlandığını iyice suratıma dayanmış şekilde kıvranarak bana anlatıyordu. Parmaklarım girip çıktıkça, dilim kadınlığını yaladıkça inlemeleri ve kalçasının hareketler hızlanmıştı. Artık dayanmanın ve kıvranmanın ötesinde yukarı aşağı sürtemeye başlamış, sadece kalçası değil ince beli, bacakları, tüm vücudu eşlik ediyordu. Bense sağ elimin iki parmağımı arkasına sokmuş iyice onu zorluyordum. Beni içinde istiyordu ama bunu bana söylemesini istiyordum artık, dudaklarından dökülsün, kulaklarımdan girip içimi yaksın istiyordum. İyice havaya girmişti, doğruldum kalçasını kasıklarıma doğru çektim sikim artık deliklerinin üzerindeydi içine almaya çalışıyordu ama buna müsaade etmiyordum, biraz yükselerek deliğine dayadım hafice bastırdım , çektim, bastırdım , tekrar çekerken: “Hadi “, sadece tek kelime  ısırmaktan kan kırmızısı olmuş dudakları arasından dökülmüştü.
Ellerimi uzatıp omuzlarını kavrayıp kendime doğru yavaşça çekmeye başladım, yalamaktan ve kadınlığından taşan sıvılarıyla kayganlaşmış olan deliğine doğru. Zaten üzerinde hazır bekleyen sikim, aynı yavaşlıkta girmeye başladı, içine aldıkça o güzelim sırtı magmasını içine sığdıramayan yerkabuğu gibi hareket ediyordu, beli çukurlaşıyor, sırtı kabarıyor, kalçaları kıvrılıyor, avuçlarımın içindeki omuzları kayıp gidecekmiş gibi oluyordu. Kaygan olmasına ve daha önceden de becerilmiş olmasına rağmen arka deliği yine de daracık sayılırdı, derinliklerine indikçe sikim sarılıp sarmalanıyordu sımsıcak deliğin içinde. Çukurlaşan beli, sırtının yükselmesine sebep olmuştu, başı eğilmiş saçları aşağı dökülmüştü, artık girişimin sonlarına geliyordum, iyice dibine girdiğimde omuzları ve başı yukarı kalkmıştı, sol elimle yüzüne dökülen saçlarını toplayıp boynundan ve yanağından tutarak yüzünü görebilmek için başını biraz yana çevirdim. Boynu ve yanağı avuçlarımın içindeydi, diğer elimi kadınlığına götürmüş ve avuçlamaya başlamıştım, kalçaları kasıklarıma dayanmış aletim köküne kadar arkasına girmişti. Bedenini yakan magmalar amından dışarı taşmış bacaklarından sızıyordu, elimle sırılsıklam olmuş kadınlını avuçluyordum, bir yandan üzerine iyice eğilmiş öpebildiğim kadar sırtını, boynunu erişebildiğim kadar dudaklarını öpüyordum . Kıskıvrak yakalanmış gibiydi, altımda, ancak kasıklarıma dayadığı kalçalarını oynatabiliyor vücudunu kısmen hareket ettirebiliyordu. Sadece inlemelerini serbest bırakmıştım. Kendisine vurulan gemden kurtulmaya çalışan vahşi bir kısrak gibiydi, serbest kalması için sakladığı, esirgediği sözleri ortaya çıkarması, yaşadığı şeylere rağmen kuytularda gizlediği kaldırım yosması kadını ortaya çıkartması gerektiğini biliyordu. Üstten kalçalarını eze yara daha derinlerine inmeye çalışırken alttan iki parmağımı amına sokup avuçluyordum. İkimizde dayanılmaz noktadaydık artık birimiz kazanacak diğerimiz kaybedecektik. İkimizde aynı şeyi deli gibi istiyorduk. Gittikçe yükselen ısrarcı “Söyle , “Söyle” ..”Söyle artık” diye taleplerime ; kulağımı yırtarcasına bir tonda “Ahhh , hadi artık iyice sik , deli gibi sik beni “ “öyle yumuşak yumuşak değil , kadın olduğumu hissettir bana“ , “hadi erkeğim seni istiyorum , sik beni” gibi bir karşılık ver-me-miş-ti. En başından beri gösterdiği zarafet ve şıklığından ödün vermeyen kadın yine ince ve can evine dokunan bir cümlesi ile özgürlüğüne kavuşmuş beni de bir aygıra çevirmiş ikimizi de tutan gemleri koparıp atmıştı. Ne toz kalmıştı geride ne de duman. Kulaklarımda binlerce kez yankılanan isteği yerine getirmek için ne gerekiyorsa yapmaya başlamıştım, kadınımın inlemeleri ısırdığı yastıkta boğuluyordu, içine girip çıktıkça tempoma ayak uyduruyordu ama bir süre sonra iyice kendinden geçmiş ve aykırı bir şekilde kontrolsüz hırıltılar, çığlıklar, inlemeler birbirine karışmıştı.
Vurulan gemden kurtulmuş etrafındaki çitlerden kurtulamaya çalışan bir oraya bir buraya koşan vahşi bir kısrak olmuştu. Ten tene değdikçe kamçılar şaklıyordu, Altımdan kaçmaya çalışıyor , bense kısrağıma tüm gücümle hükmetmeye çalışıyor onu bırakmıyordum, nabzım tavan yapmıştı sanırım , kalbimin vuruşlarını her yerimde hissediyordum, bir atletin atağa kalkması gibi hızlı hızlı götünü sikiyordum, bunu istediğini bilmek daha da iştahımı kabartıyor hızlanabildiğim kadar hızlanıyordum içinde . Yatağın neredeyse diğer ucuna gelmiştik, nefes nefeseydik, tenimizden sicim gibi terler boşanıyordu. Altımdaki kısrağın geceye çalan yeleleri omzuna sırtına yüzüne yapışmıştı, zevk vardı ve acı da. İkisini de ister gibiydi, yavaşlamıştım, boşalmak istemiyordum, kalabildiğim kadar içinde kalmak istiyordum; altımda kıvranmaya devam ederken istemeyerek de olsa arkasından çıkıp yangın yeri olmuş amına girdiğimde, rahatlamanın ama bir o kadarda aldığı zevkin etkisi ile derin bir “Ohh” deyivermiş ve dile getirdiği o sihirli kelimelerdeki arzusuna biraz ulaşmış olmanın tatmini ile yine aynı cümleyi sarf etmişti. Kontrol hep ondaydı ve beni nasıl kullanacağını iyi biliyordu. Tek kelime sarf etmeden  “Al beni kendimi sana vermeye geldim , sahip ol bana “ diyordu “ seninim işte , bunu istemiyor muydun , zevkince sik beni” diyordu her hali ile . Domalmış vaziyetteydi içinde gidip gelirken o da güzel kalçalarını aynı ritimler hareket ettiriyordu, denizin ortasında dalgalara kapılmış bir teknede gibiydim her yer sallanıyordu, üzerine abandım; sırtına doğru uzanıp kollarım iyice sarmalayıp kısrağımın, kadınımın en derinlerine girebilmek için tüm gücümle bastırıyordum, kasıklarımı dayadığım kalçaları ezim ezim eziliyordu abandığım yetmezmiş gibi sarmaladığım kollarımla da belinden kendime doğru iyice çekiyordum , kadınlığının en derinlerine dayanmış ahtapotun avını sarmaladığı gibi sarılmış iyice sikiyordum bu güzel ama başkasının karısı olan kadını , çok çekici geliyordu çok istetiyordu kendini aylarca yaptığımız konuşmalarda beni her isteğine amade olacak bir köleye çevirmiş gibiydi. Efendimdi.
10 notes · View notes
Text
Bu devrin sevgi anlayışı niye böyle biraz da bunu konuşalım bence. Cinselliği aşk sanan, sürekli kavga edip eninde sonunda barışacağız diyen, tipe çok önem veren, sürekli manüpile eden ve daha fazlası. Aşk bu kadar basit değil, en azından bana göre basit değil. Sen cinselliğe önem veriyorsan bu aşk olamaz, düpedüz sapıklık. Sürekli barışacağız diye diye kavga ediyorsanız bu aşk değil, bu toksik bir ilişki ve iki kişinin birbirine saygısının azlamasından başka bir şey değil. Bir ilişkide manüpile söz konusu bile olmamalı çünkü sevmeyen ve önemsemeyen insan manüpile yoluna başvrur. Bana göre aşk, iki kişinin birbirine sonsuz saygısının olduğu, değil dokunmak gözlerine bakarken bile korkmaktır, eğer aşıksan kavga etmeye bile korkarsın. Ben aşkın bu kadar basitleştirilmiş olduğu bir devirde yaşamak istemiyorum, sadece tip, vücut ve cinselliğin önemli olduğu bu devirde yaşamak istemiyorum. Aşk hiçbir zaman basit olmadı ama öyle insanlar gelip geçti ki dünyadan zamanla aşk kavramı bile kalmadı. Biriyle konuşmak bile eziyet gibi geliyor bana, korkuyorum çünkü. Zihniyetsiz, saygısız ve başka şeylere önem veren kişilere aşık olmaktan korkuyorum.
11 notes · View notes
cikmazsokagim · 7 months
Text
senin için canından vezgeçmeyi göze alırmış. seni bir arabanın önünden çekip alamazmış, bir silahın önüne geçip sana siper olamazmış, uyuşsa sana böbreğinin birini de veremezmiş ya ileride o hasta olursa ne olacakmış ama anla işte seni çok seviyormuş, canından vazgeçemezmiş ama bir düşünürmüş en azından onu göze alabilirmiş. senin için onu çok seven ailesini karşısına alabilirmiş belki. bana öyle bakma ben kendime çok kızgın ve kırgınım. çünkü ben her şeyi bile isteye ve göz göre göre yaptım. sakın kendimi kıyasladığımı düşünme aklının ucundan bile geçirme ama ben senin için canımdan vazgeçerdim. seni bir arabanın önünden çekip almaya gücüm yetmese bile arabayla arana girerdim. vurulmak şöyle dursun ben o namlunun sana doğrulmasına izin bile vermezdim. değil birini ben iki böbreğimi, midemi, akciğerimi, karaciğerimi ve taşıyabileceğine inansam sana kalbimi bile verirdim. senin için karşıma alabileceğim beni çok seven bir ailem yok sen çok iyi biliyorsun ben bir gece senin kapını yetim bir çocuk gibi çaldım. şimdi dön bi bak kendine. beni kırıp dökmene, her gece ağlatmana değmiş mi. eğer değmiş ise eyvallah. senin canın sağ olsun. ama değmemiş bile olsa bana sakın söyleme. ben her şeyle baş ederim ama senin pişmanlığınla karşı karşıya kalamam.
8 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 3 months
Note
Selam benim bir teorim var
Bu fyodor’un yaşayıp yaşamadığının belli olmadığı zaman bulduğum bir teori çok bir dayanağı yok ama düşününce bana mantıklı geliyor
Fyodor geri döndü. Şimdi fyodor’u kim öldürecek? İlerki arc’larda göreceğimizi düşündüğüm bir karakter var. Agatha’nın geri döneceğini ve olaylara büyük bir etki yaratacağını düşünüyorum. Çünkü dead appleda dünyayı etkileyecek bir olay olduğunu düşünüp bütün yokohama’yı imha etmeye kadar büyük bir kararı almaya hazırdı. Şimdi fyodor gerçekten güçlü bir yaratık yarattı. Öyleyse agatha’nın bu seferde müdahale edeceğini düşünüyorum
Agatha’nın fyodor’u öldüreceğini düşünüyorum. Yada en azından köşeye kıstıracağını düşünüyorum. Agatha christie’nin fare kapanı adlı bir romanı var. Bu romanda da fyodor gibi herkesi kandıran ve gerçek katil çıkan bir karakter vardı. Olaylar yazarlardan esinlenildiğine göre asagiri’nin bundan yararlanmış olabileceğini düşünüyorum
Teori bu kadardı çeviri için çok teşekkürler 😍
Fyodor'un yeteneği kendisini öldüren insanın yerine geçmek olduğu için öldürülecek Dazai tarafından öldürülmesi bana en mantıklı karat gibi gelmişti fakat Agatha'nın tam yeteneğini de bilmiyoruz. Bu qrc'da onu görmek isterim.
16 notes · View notes
graatha666 · 4 days
Text
Yaşadığım müddetçe yaptığım, elde ettiğim, sürdürdüğüm ya da söylediğim şeylerin sebepleri var. Herkes gibi bende çağrıştırdığı şeylerin anlamıyla şekillendirdiğim hayatımı kendi normallerimle sıradan bir insan olarak yaşama devam ediyorum. Hayatımda eksilen, çoğalan, eski ya da yeni herkes ve her şey zaman içinde hayatımdaki konumları değişiyor, olması gerektiği gibi. Artık hayatımda olmayan çoğu kişiler için kötü ve kibirli, çok az kişiler için değerli ve dürüst birisi olarak hatırlanacağımı düşünüyorum. Bunları gözden geçirecek boş zamanlarım geçmişimdeki gibi çok mümkün olan bir şey değil. Devam eden hayatımda boş zamanımı geçmiş yaşantıların içindeki insanları düşünüp, gönül almak ya da telafi etmek gibi saçmalıklara harcamak yerine kendimi şu anda olan güzelliklerin anlık hazzı için değerlendiririm. En azından yarınlarda geçmişimi düşünmek için güzel şeyler aklıma gelmesi de daha tebessümlü olur.
Kendimi birilerine anlatmak, yaşanılan şeylerin hisleriyle verdiğim tepkileri, sonrasında devam eden zamanlarımdaki etkileriyle şekillenen her şeyi eksiksiz ve abartısızca gizlemeden anlatmayı istiyorum. İnsanların hayatlarında bunu yaptığı birileri her zaman vardır. Hayatımda yeterli sayıda insan var ama istediğim şey çoğu insan gibi teselliye, güzel sözlerin anlık hissettirdiği sıcak şevkate ihtiyacım olduğu için değil. Bunu hiç aramadım, çünkü bunu en gerçek ve muhtaçlıktan köpek gibi acınası hallere gelmeden tattıracak bir annem var. Beni dinledikten sonra tecrübelerini ve tavsiyelerini anlatan ve çözüm için fikir veren birisini de istemiyorum, dedem ve babam bunun için yeterli. Sadece beni gerçekten en doğru şekilde anlayabilecek, yarınlarımda bir arada olduğumuz ortamlardayken diğer insanlara olan davranışlarımı, sohbetlerimde ağzımdan çıkan kelimelerin, muhatap olduğum insanlarla harcadığım her vaktin sebebini sormadan anlayan, eleştirmeden ve tavsiye vermeyecek kadar beni tanıyan birisine anlatmak istiyorum. Perdenin arkasındaki niyetimi, amacımı anlayıp bilecek birisi... Böyle birisi hayatımda belki vardır. Belki de geçmişimde böyle birisi vardı ama artık asla yüzümü görmek istemeyecek kadar nefret ediyordur, belki de arada görüşmek isteyecek değeri oluşturduğum insana anlatsam tanıdığı gibi olmadığım için artık o güveni duymayacak. Gerçekleştirmek istediğim şeylerin adımını atmadıkça ihtimaller trilyonlarca fazla olsa da yüzde bir gibi küçük bir ihtimali dolduramaz. Bunun farkındayım.
Her şeyi anlatabilecek insanı arasam da doğru kişiye anlattığıma inanmam mümkün değil. Tüm sadeliğiyle anlatsam bile hiçbir şey tam tamına beni yansıtmayacak, buna rağmen en samimi ve en saf halimle beni tanıyan kişiyi dost bilirken zamanla evrilecek olası bir düşmanlıkta bana zaaflarımı hedefleyip doğrultacağı bir silahı ellerimle vermiş olacağım için güvenmemekte haklıyım.
Tumblr'ın yıllar sonra bi anda aklıma gelmesi ve yeniden profil oluşturmamın sebebi oldu bu isteğim. Herkesi kendi penceremin önüne geçirip, benim gibi hayatı izlettirince beni tamamen anlamaları imkansız. Zaaflarımı silah olarak doğrultulmayacağı, güven kaygılarımın tetiklenmeyeceği bir yerdeyim. En azından kendimi anlatmak için yazıp hayatımda olmayanların beni kendine göre bir kalıba sokması daha iyi olacak. Burası kendi peygamberliğimi ilan edebileceğim tek yer.
4 notes · View notes